22 Şubat 2023 Çarşamba
(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)
(Resim ve videolar Zeki Gagaski ve Kıvanç Kelmen’e aittir)
Bir sevdadır deniz
Kavuşmalı bir an
Kendini köpüklere bırakmalı
Mavinin içinde
Balıklar
Oynaşmalı, kımıl kımıl
Rüzgar yelkeni doldurmalı
Bir umut
Bir türkü
Bir aşk
Söylemeli coşkuyla
Urim Baba’CAN Şubat 2023
Öne çıkmış olan görsel, kano deniz kıyısında iple bir taşa bağlı kıyıda. İki yanda destek tankları profil ile bağlı. Mavi yelken rüzgarda hafif açık durumda.
“Bir insan ömrünü neye vermeli
Harcanıp gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan da bir yürüyen de bir
Harcanıp gidiyor ömür dediğin”
Demiş Ömer Zülfü Livaneli. Gerçekten insan düşünüyor belli bir yaşa geldiğinde. Hele 60 yaşını geçtikten sonra. Benim de zaman zaman düşüncelerim bu yöne kaymaya başladı. Daha ne kadar sağlıklı yaşayabilirim. 70, bilemedin 80 yaşına kadar bir şeyler yaşamalı elim ayağım tutarken. Ondan sonra ne olacağı belli olmaz. Henüz sağlığım yerindeyken hayallerimi gerçekleştirmeliyim. Çocukluğum çok güzel geçti, sonrası çalışma hayatı, evlilik, çoluk çocuk derken bir baktım emekli olmuşum. Henüz Dünyayı tanımıyorum. Çocukluğumda olanaklar yoktu, çalışırken yoğun tempoda geçen bir hayat. Emekli olunca Dünyayı tanımaya başladım. Bunun en önemlisi de bisiklet. Bisikletle turlar yapıp gezmeye başlayınca yaşamın tadına vardım, Hayatımda tanıdığım insanların kat be kat üstünde insanlarla tanıştım, yeni yerler gördüm. Kimsenin gitmediği yerlerde bisiklet sürdüm. Bir çok arkadaşım, dostum oldu. Yaşadığım maceralar beni daha da olgunlaştırdı ve Dünyayı farklı gözle görmeye başladım. Bu harika bir şey ve Dünyayı tanırken bisikletin yavaş hareket etmesi gördüğüm yerleri daha ayrıntılı görmeme neden oldu. Bisiklet mükemmel bir araç bence. Kendi gücümle hareket ediyorum.
Bu gün benim yaş günüm, 62 yaşımı doldurdum tıka basa. Şunun şurasında 10 – 15 yıl daha hareket edebilirim. Artık yeni maceralar beni bekliyor. Denizleri keşfetmeliyim. Daha önceki yazılarımda birer birer yapım aşamasını, kanoyu denizde denemelerimi anlatmıştım. Denemelerim hala devam ediyor ve bu denemeler hiç bitmez. çünkü yaşayacaklarım bana yeni şeyler öğretir ve öğrendiğim tecrübelerle kanoda değişiklikler yapabilirim. Kano yan tankları hazır, denemek için en uygun ve güneşli bir güne denk gelen yaş günümde denemeye karar verdim.
Bacanağım Selahattin Kelmen ve arkadaşlarım Zeki Gagaski, Mustafa Akpınar ve bacanağımın oğlu Kıvanç Kelmen bana eşlik edecekler. Öğlene doğru bacanağım oğlu ile evime geldi. Kanoya yan tankları, yelken direğini, kürekleri ve diğer eşyaları yükledik. Kanoyu taşıyıcı arabasına yükleyip kayışlarla bağladıktan sonra yürüyerek İnciraltı kent ormanına geldik. Kıvanç kanoyu eşyalarla yüklü halde çekiyor giderken.
İnciraltına doğru, Barış Manço köprüsünün yanına geldik. Lagün tarafına kanodaki eşyaları indiriyoruz.
İşe başlamadan önce üzerime balıkadam elbisesini giyiyorum. Balıkadam elbisesi sarı – siyah renkte. Ayağıma deniz ayakkabısını giyiyorum. Beni soğuğa karşı koruyacak. Kanonun yanına çömelmiş halde poz veriyorum kameraya.
Aynı şekilde bacanağım da balıkadam elbisesini giyiyor. Onun rengi mavi – siyah. Kanonun ortasında profil dikmelere destek profillerini cıvatalarla bağlıyorum. Henüz yerlerini bilmediğimden birer delik ve birer cıvata var. Denizde durumu görüp ona göre diğer deliklerin nereye delineceğine karar vereceğim. Bacanağım önde oturup ellerini iki yana açmış durumda.
Kanoyu arabadan alıp deniz kıyısına indiriyoruz. Yan tankları birer civata ile profillere bağlıyorum ve iyice sıkıyorum oynamasın diye.
Kanoyu hazırlama, denize indirme, tank profillerini ve tankları bağlama aşamalarını gösterir videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.
Cıvataları iyice sıktıktan sonra lagün içinde kürek çekmeye başladık. Havada rüzgar yok, yelken direğe sarılı durumda.
Bacanağım önde, ben arkada kürek çekmeye başladık.
Şöyle bir tur attıktan sonra geri dönüyoruz karaya doğru. Yelkeni açtık ama istediğimiz biçimde olmadı. Yelken ipleri doğru bağlanmamış, bunu öğrendik.
Kano ile lagün içinde dolaşıyoruz, Yelkeni açtık ama kanoya hiç etkisi yok gibi. Sonrasında votkamız bitince takviye için karaya yaklaşıyoruz. Kano ile lagün içinde tur atıp geldiğimiz görüntülerin videosu aşağıda.
Kıyıya yanaştık. bacanağım önde, elindeki iple kanoyu tutuyor, ben arkada profillere delikleri nereye deleceğime karar vermeye çalışıyorum.
Meyveli kokteyl votkamızı elimize tutuşturuyor Mustafa. Bacanağımın elinde kadeh poz veriyor kano ile birlikte.
Kano içinde kokteyl votkalarımızı hazırlayıp veren Mustafa ve Zekiden kürekle kano içine alırken çekilen video. Videoyu Kıvanç çekiyor, Video aşağıda, izleyebilirsiniz.
Votkalarımızı alıyoruz, kanoya binip yerleşip hazırlanıyoruz. Yeni sefere çıkmaya hazırız.
İkimiz de bindikten sonra kıyıdan açılıp köprünün altına doğru gitmeye başladık. Deniz yükseldiğinden lagüne doğru akıntı var ama kürekle gayet iyi gidiyoruz.
Tam köprünün altına geldik, akıntıya karşı gittiğimizden dümen yardımıyla düz gitmeye çalışıyoruz.
Köprü altındayken kadehlerimizi şerefe kaldırıyoruz. Zeki de bizi çekiyor.
Çıkarken akıntı yüzünden burun birden sola doğru kıvrılınca ayağımla kadehimi devirdim, kanoyu çabuk toparladım ama votka döküldü. Kadeh ayağımın ucundaydı. Demek ki ayak ucuna dökülecek bir şey koymamak gerek. Köprü altından kürek çekerek çıktık, artık açık denizdeyiz ve rüzgar olmasa da küçük dalgalar belirmeye başladı.
Karadan pek belli olmayan bir karartı görüyorum az ileride. Bacanağıma o karartıya kadar gidip görelim neymiş diye söyleyince kabul etti. Karartıya giderken küçük bir kayığın dalgalarını aştık. Dalgalar pek etkilemedi geçerken. Kanonun durumu gayet iyi. Karartının yanına gidince bunun küçük bir kayalık olduğunu. Üzeri kara midye ile kaplı olduğunu gördük. Deniz yüzeyinden biraz çıkmış durumda. İlk adamızı keşfetmiş olduk böylece. Bundan sonra yeni yerler keşfedeceğimin umudu yeşerdi içimde. Sevinçliyim. Yanımıza cep telefonu ve kamera almadığımızdan resim çekemedik. Fazla oyalanmadan geri dönüyoruz. Tam köprü altından içeri girerken Zeki bizi çekiyor. Deniz yükseldiğinden lagün içine akıntı olduğundan kürek çekmeden giriş yapıyoruz.
Lagün içine girer girmez dümeni arkadaşların olduğu yere döndürdüm. Bacanağım da kadehini devirmiş. Takviye almamız gerek.
Zeki Gagaski’nin cep telefonu ile çektiği görüntüler. Lagünden çıkarken, ve açık denizde dalgaları geçerken çekilen videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.
Kıyıya, kumsala yanaştık. Bacanağım önden iple karadaki küçük bir taşa bağlıyor kanoyu. Kanonun yanında durmuş, kano yanlarını nasıl sabitleyeceğimi düşünmeye başladım. Profil küpeşteye tam değecek biçimde olmasına karar verdim.
Zeki kendini kano ile elçek resim çekiyor. Mavi yelken az açılmış hafif esen rüzgarda. Zeki’nin başında şapka, közünde siyah Güneş gözlüğü var. Deniz sakin, çarşaf gibi.
Katlanır sandalyeme oturup dinleniyorum biraz. Üzerimde enine mavi – beyaz çizgili tişört var, başımda mavi buff.
Mustafa ile yan yana oturmuş kano hakkında fikir alış verişinde bulunuyoruz. Kano yan tanklarını biraz daha aşağıda olacak şekilde sabitleyeceğiz. Ayrıca küpeşteye profili sabitlememiz gerek. Orta bölümdeki dikme profiller kısa aralıklı ve profile çok yük bineceğini tartışarak bir şekilde nasıl uygulayacağımızı karar verdik. Artık yeni durumlar ortaya çıktı ve üzerinde biraz daha çalışmamız gerek. Şimdiye kadar istediğim şekilde oldu ve denemelerimiz bana yeni fikirlerin oluşmasına neden oldu. Mustafa, ve bacanağım da bana fikirler verdi tecrübelerine dayanarak. İkisi de denizi biliyor ve kendi kayıkları ile tecrübeli. Akıl akıldan üstündür, bunu biliyorum ve her zaman yeni fikirlere açığım.
Bu günlük bu karar yeter deyip maceramızı sonlandırıyoruz. Kano yan profillerine gerekli işlemler yapacağız. Kano kıyıda bir taşa iple bağlı, yelken hafif rüzgarda açılmış deniz içinde duruyor. Ana gövde ortada, yan tanklar profil ile gövdeye bağlı. Duruşu gayet iyi görünüyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.
Güzel bir macera daha yaşadık bu gün, yeni fikirle oluştu denememizde. Kano yan tankları gayet iyi oldu, dengesi çok iyi ve kendimi güvende hissettim. Artık yeni maceralara hazırım. Kanoyu karaya alıp bağlantı profillerini sökerek taşıyıcı arabasına bindirdik. Yürüyerek Marangoz atölyesine getirdi. Şimdilik anlatacaklarım bu kadar, yeni denemeler ve maceralarda görüşmek üzere.