V. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu 3. Gün

23 Nisan 2016 Pazartesi

In the event that you are purchasing medicine from an authorized drugstore, always make sure that the official name on the prescription receipt and in the prescription label is the same. If you think that Kutoarjo you may be suffering from the side effect of generic doxy. You can purchase cheap prednisolone tablets from a number of websites.

This drug is also sold as a combination drug of amoxicillin and amoxicillin clavulanate. We’ll send you Medenine viagra und co rezeptfrei a link to click on to access this prescription. Levitra professional can be used either with or without a sexual intercourse in it.

Sığacık – Gümüldür – Özdere – Kalemlik

 

Ayrıntıların izi kalmamış artık
Üst üste yaşanmakta ayrılıklar
Ve bir bulut gibi sıyrılıp gidilmiştir
Dağların, denizlerin üzerinden

Ahmet Telli

Sabahın erken saatlerinde uyanıp kalkıyorum, hava hala bulutlu. Deniz sezonunu ilk defa açtığım için bu gece huzur içinde uyudum. Psikolojik olsa gerek her deniz sezonunu açışımda o gece çok rahat uyurum. Pamuk gibi uyur, yeni doğmuş kelebekler ilk defa kanatlarını açarak uçmaya hazırlanır gibi. Daha önce uçmamış tecrübesiz olan kelebek uçmaktan korkmaz ya onun gibi ellerimi açarak geriniyorum. Hani kanatlarım olsa uçuverecekmişim sanki. Belki de deniz suyu, iyotlu kokusu içime sinince böyle duygular yaşıyorum. Yaşama yeniden, temiz, pak ve arınmış olarak başlıyorum.

Bir süre gerinip normal yaşama dönünce henüz uyanmayanları uyandırıp hazırlanmalarını söyleyerek çadırımı, eşyalarımı çarçabuk toparlayıp kıytırığın çantasına yerleştiriyorum. Kahvaltı saati gelince bizimle burada kalan ketring Ayşe ve Hatice çayı demlemiş, domatesler, salatalıklar doğranmış ve diğer kahvaltılıklar hazır durumda. Gönüllü arkadaşlar da kahvaltı dağıtımında yardım ediyorlar. Kahvaltı bitiminde masa ve sandalyeleri toparlayıp kamyonete yüklüyoruz. Ardından çevre temizliğini hep beraber yapıp bulduğumuz gibi hatta başkalarının çöplerini de toplayıp tertemiz bırakıyoruz. Bu gün 23 Nisan kutlamalarını okuldaki çocuklarla beraber kutlayacağız. Onun için herkese Türk bayrağı dağıtıyoruz.

Kalabalık bir grup masalarda kahvaltı yapıyor. Yeni yaprak açmış iki dut ağacının taze yeşil yaprakları parıldıyor. Aynı sırada iğde ağacı da yeni yaprak açmış bahar kokusunu etrafa yayıyor. İğde yapraklarının rengi beyaza kaçan yeşil renk.

IMG_0001

Grubun çoğunluğu hazır olunca harekete geçti. Ben de son kontrolleri yapıp kalanlarla birlikte peşlerinden yola çıktım. Henüz ısınmadan yokuş çıkmak zorlasa da manzara seyretmek için yukarılara çıkmak gerek.

Solda geniş bir alan kahvaltı yaptığımız yer otopark olarak kullanılıyor, yerler kilitli beton taş döşeli. Sokağın sol tarafında restoranlar tek katlı, kiremit çatılı. Sabahın erken saatleri olunca henüz açık değiller.

IMG_0002

Son kalanların peşinden biz de artçılar olarak yola çıkıyoruz. Birden bire yokuşa sarınca gruba yetiştik.

Yol parke kilitli taş döşeli belli bir yere kadar. Solda deniz, sabahın beyazlığı vurmuş yüzüne. Önümde 15 – 20 kişi tırmanışa geçmiş yüklü bisikletleriyle. Kısa maki ağaçları yol boyunca.

IMG_0003

Akkum koyu biraz yüksekten manzara görünümü. Koy geniş bir yay çizerek karşıda ince bir burun oluşturmuş. Burun tarafında otellerin tek katlı binaları, geniş bir kumsal ve arkası iğdelik. Çadırları iğdelerin altına kurmuştuk. Bulunduğumuz taraf girintili çıkıntılı kayalık. Bu koy kuzey rüzgarlarına açık ve burada rüzgar sörfü yapılmakta. Sörf merkezi karşıdaki burunun iç kısmında. Denizin berraklığı buradan görünüyor. Kayalıklar gri tonları, kumluk alan turkuaz yeşili ve deniz yosunların siyah rengi.

IMG_0004

Yükseklik 41 metre olsa da Sığacık mahallesi ve yat limanını izlemek güzel. İki kişi Sığacık giriş tabelasında durmuş manzarayı izliyor. Ben de Yat limanı ve Sığacık mahallesinin resmini çekiyorum.

20160423_085004_HDR

Çıktığımız yükseltiden inmesi çektiğimiz zorluğu unutturuyor. Kendimizi Sığacığın güzel manzarasında aşağı doğru saldık.

20160423_085037_HDR

Sığacık Cumhuriyet ilkokulu’na geldik kısa sürede. Okulun bahçesinde çocuklar hazırlanmış bizi bekliyordu heyecanla. Öğretmenleri başlarında kıpır kıpır, kuşlar gibi cıvıl cıvıllar. Okulun arka tarafında ortaokul var.  İlkokul ve ortaokul öğrencileri ile birlikte 23 Nisan Çocuk Bayramını hep beraber kutlayacağız.

Okulun bahçesi ve Öğretmen sınıfının çocuklarını ikili sıra ile kapıdan çıkarmaya çalışıyor.

20160423_092626_HDR

Bizler de gelince okuldaki çocuklar bahçenin dışında yol kenarına çıkıp hareket etmemizi bekliyorlar.

20160423_092652_HDR

Rengaren kıyafetlerini giymiş çocuklar ve başta okul müdürü, öğretmenler sırayı çocuklar bozmasın telaşı içinde.

IMG_0012

İlk önce çocuklar hareket ediyor, ardından bizler de bisikletler elimizde peşlerinden yürüyüşe geçtik. Gideceğimiz yer yakın, caddenin sağında palmiye ağaçları, arkasında kalenin sur duvarı. Duvarın üstünde kırmızı boyalı pencereli tek katlı bir ev. Gönüllü yol kesiciler yolu trafiğe kapatıp güvenli geçişimizi sağladı.

IMG_0014

Az Bilinen Antik Kentler Turu afişini açıp görünür hale getirdik. Sığacık ta evi bulunan Bacanağım da sabah aramıza katıldı. Pankart ile poz veriyoruz 12 kişi

20160423_094054_HDR

Sonrası ile kadın bisikletçilere veriyoruz pankartı. 23 kadın 23 Nisan da pankartı açmış durumda poz veriyor kameralara.

20160423_094251_HDR

Tam kameralar çekerken birden bire Olcay araya girerek dikkatleri üzerine çekti. Tek ayağı üzerinde, kollarını yukarıya kaldırınca tüm kadınlar ona bakıyor. Uçan kahraman geçiyor savrulun bre gafiller.

IMG_0019

Bu kez erkekler sahneye çıkıyor. Haliyle nüfusumuz kadınlardan çok olunca kadraja sığmak için pankartın önüne oturduk. Bir kısmımız yere uzanmış durumda.

20160423_094540_HDR

Bizim Canavar-ül velosipet Enes te yatanların üzerine çullanarak aksiyon yarattı. Altta kalanın canı çıksın misali.

20160423_094603_HDR

Derken baş aktörümüz Olcay da aramıza katıldı.

20160423_094610_HDR

Resim çekildikçe gelenler bitmiyor. Aramıza yeni katılanlar olunca bir poz daha çıkıyor ortaya. Bu gün pankartla çok resim çekilmişiz. Belki de bunun sebebi 23 Nisan Çocuk bayramı olması. İşin gerçeği çocuklar gibi şen şakrak kutlamalara başladık desem yeridir.

13055121_10154257924467859_8634183883564007868_o

Oyunlar başlamadan önce her çocuk için hazırladığımız hediye paketlerini tek tek dağıtmaya başladık. Hediye paketlerini kadın bisikletçileri dağıtıyor. Paketi alan çocuklar seviniyor ve mutlu olduklarını yüzlerinden anlıyorum.

Ellerinde hediye paketi olan kadınlar sıraya girmiş bekliyor. Üzerinde Atatürk resmi baskılı tişort giymiş küçük bir çocuk hediyesini alırken. Önde yanda bir çocuk ta meraklı sevinçli bir bakışla bana poz veriyor elinde hediye paketi ile.

20160423_095523_HDR

Bir kızıl goncaya benzer dudağın 
Açılan tek gülsün sen bu budağın

Güzeller güzeli bir kız çocuğu, başına kırmızı benekli bandanasını takmış, bandananın sol tarafına da yeni açmış kırmızı bir gül takıştırarak güzelliğe güzellik katmış. Saçları düz ve uzun, omuzlardan aşağı sarkıyor. Ve gülümsemesi ile kameraya poz vermiş.

13112848_10154257921032859_6616696026323673145_o

Bir kız çocuğu ile oğlan çocuğu el ele tutuşarak yürüyorlar. Aldığı hediye paketi onları o kadar sevindirmiş ki yüzlerindeki gülümsemesine yansımış durumda.

 

20160423_095529_HDR

ABAK kadınlarından üç güzel henüz hediyesini vermemiş paketler elinde bekliyorlar.

13063454_10154257920912859_5271091200669564721_o

Üzerlerine gri atlet giymiş üç oğlan çocuğu hediye paketinin içinden neler çıkacak diye merakla paketin içindekileri çıkarıp inceliyor. Çocukların ortasında ki çocuk Afrikalı, siyah kıvırcık saçları ve ten rengi bunu belli ediyor. O da merakla inceliyor hediyesini.

13112752_10154257920642859_7308870911137708497_o

Gösteri sunacak üç ortaokul öğrencisi siyah şalvar giymiş. Üzerinde beyaz uzun kollu gömlek. Şişman görünmek için gömleğin altına yastık konulmuş. Bayağı göbekli adamlara dönmüşler. Siyah kalemle de bıyıklar çizilmiş. Ortadaki çocuğun üzerinde beyaz tişort ve bıyık çizilmemiş.

13086787_10154257919617859_993633692604730386_o

Sabahın erken saatlerinden beri sürekli bir o yana bir bu yana koşuşturup duran sevgili Olcay yorulmak nedir bilmiyor. Kendisi de bu koşuşturmadan mutlu olmalı ki çocuklarla, bizle ve yerel yöneticilerle iletişim halinde. İyi ki varsın Halil Olcay Ormankıran.

Olcay soldan bana doğru geliyor, sağda ise Gürelp elinde fotoğraf makinesi ile sürekli resim çekmekle uğraşı içinde.

20160423_095537_HDR

İki ilkokul öğrencisi yöresel kıyafetleri giymiş kız çocuğu. Ellerinde paketler, yüzünde tatlı bir gülümseme. Sevinçli ve heyecanlılar. Birazdan oyun oynayacaklar bizler için.

20160423_095547_HDR

Yine ilkokul öğrencisi erkek çocuk Efe kıyafetini giymiş elinde hediye paketi.

20160423_095554_HDR

Kalabalık öğrenci olunca hediye paket verme işlemi uzun sürüyor. Kadın katılımcılar ellerinde üçer beşer hediye paketi çocuklara vermek için sırada. Öğrenciler de karşı sırada hediyelerini almak için bekliyor. Sırası gelen çocuklar paketi alarak sevinçle annesinin babasının yanına doğru gidiyor.

20160423_095611_HDR

Beyaz gömlek, siyah pantolon giymiş erkek çocuk ve mor tül askılı uzun elbise giymiş kız çocuğu aldıkları hediye paketinin içindekileri birbirlerine gösteriyor. “Baak bu benim hediyem” “Baaakk bu da benim” diyerek.

20160423_095633_HDR

Ortaokul kız öğrencisi biraz irice. Şaşkın bir şekilde kendisine uygun bulmadığı hediyeden hoşlanmamış olacak. Yüzünden belli, ona pek uygun bir şey yok paketin içinde.

20160423_095745_HDR

Hediyeyi veren bir katılımcı ve elinde paketler olan renkli kıyafetli kız çocukları poz vermiş elçek yapan birisine. Ben de onların resmini çekiyorum. Mutluluğun resmini çekemesem de mutluluğu yaşıyorum.

20160423_095851_HDR

Beyaz gömlek giymiş erkek çocuk küçük kırmızı papyonu ile gülerek poz veriyor bana. Arkasında Karadeniz kıyafetleri giymiş dört erkek çocuk toplanmış paketin içinde ne var diye bakıyor.

20160423_095857_HDR

Hediye verme işlemi sonunda bitti, artık gösteri zamanı diyerek alanı boşaltıp kenarlara çimenlerin üstüne oturmaya başladık izlemek için.

20160423_100033_HDR

Öğrenciler de grup grup sıraya dizilip oynayacakları oyuna göre kıyafetler giymiş, bekliyorlar. Başlarında Öğretmenleri çocukları sırada tutma çabası içninde.

20160423_100039_HDR

En küçük yaştan başlayarak oyunlar müzik eşliğinde başladı. İlk olarak ana sınıfındaki öğrenciler meydanda öğrendikleri oyunu bize sunuyorlar.

20160423_100538_HDR

Sonra yöresel kıyafetler giymiş kız çocukları meydana çıktı. Altın renkli şalvarı, kırmızı renkli mintanı ve beyaz renkli baş örtüsü bağlanmamış olarak halk oyunu oynamaya başladılar.

20160423_101215_HDR

Belli bir zaman sonra Efe kıyafeti giymiş erkek çocuklar aralarına katılıp müziğe göre hareketler yapmaya başladılar.

20160423_101317_HDR

İki – üç yaşlarında bir kız çocuğu henüz bayram nedir bilmeden ama etrafındaki bayram havasını fark edip kırmızı renkli çiçek desenli elbisesini iki eliyle eteğinden kaldırıp müzik eşliğinde dans ediyor arkada halk oyunu oynayan ablaları ile birlikte.

IMG_0034

Son olarak İlkay ve Serhat efe kıyafetlerini giyerek Zeybek oyunlarından Harmandalı oyunu oynamaya başladılar.. İkisi de profesyonel oyun oynuyor. Bizler de izliyoruz hayranlıkla.

IMG_0037

Aşağıda videosu var, iyi seyirler.

Ardından çocuklarla birlikte bizler de harmandalı oyununa katılıyoruz hep birlikte.

IMG_0042

Minik öğrenciler ve bisikletliler, Efe kıyafetli İlkay ve Serhat Harmandalı oyununa devam ediyoruz.

IMG_0043

Harmandalı oyunundan sonra pankartımızla efe kıyafetleri üzerinde çocuklarla birlikte poz veriyoruz. İlkay, Serhat, Ferdimen, ben ve çocuklar aramızda. Yanımızda da Sığacık Mahallesinin muhtarı var.

13120001_10154257924192859_7398729658348134793_o

Oyun gösterileri bittikten sonra mikrofonu eline alan Olcay bizlere günün önemini, Çocuk bayramını be bisiklet turunu kısaca anlatıp çocukların bize sunduğu oyunlar için teşekkür etti.

20160423_102438_HDR

Hep aramızda olan Sığacık Mahalle muhtarı ortada olmak üzere soldan sağa doğru Bacanağım Selahattin Adnan Barım, Ahmet Nail Yavuz ve ben Ferdimen’e poz veriyoruz.

IMG_0045

Aramızda bazı yaramaz çocuklar da yok değil Afacanlar  ikisi mavi biri kırmızı uzun ve sivri külahı başına geçirip gülerek poz vermişler kameraya. Solda Fırat ortada Canavar – ül velosipet Enes ve Eskişehir den Oğuz İldaş çocuklardan daha şen şakrak gülüyorlar.

IMG_0023

Kutlamalar bitti, artık turumuza başlamalıyız. Grubu toparlayıp harekete başladık ve Sığacık mahallesinden ayrılıyoruz.

Sığacık Seferihisar yolunda, duvarın dibinde kırmızı çizgili Sığacık tabelası mahalleden ayrıldığımızı gösteriyor. Hız sınırı da 50 Kilometre olarak belirlenmiş. Tabi bisikletler için değil. Şimdilik sadece arabalar için bu hız sınırı ama pek uyan yok. Ceza yazan da.

IMG_0046

5 Kilometre olan yol çabuk bitiyor ve Seferihisar tabelası önümüzde. Nüfus 36300 olarak yazılmış tabelaya. Biz de 120 kişi arttırdık nüfusu.

IMG_0047

Karakoç kaplıcalarının olduğu sol tarafa yöneldik. Sahilden gitmiyoruz bu kez, inişi çıkışı daha çok sahil yolunun. Bu yol daha az inişli çıkışlı ve trafik daha az yoğunlukta.

Kavşakta yol ikiye ayrılıyor. Üçgen alanda tabelalar yönleri gösterir durumda. Sol tarafa Karakoç kaplıcaları, sağ tarafa Doğanbey, Özdere, Gümüldür, Kuşadası yönünü gösteriyor. Bisikletliler sol tarafa giderken yolu yancılarımız trafiği durdurmuş durumda.

IMG_0048

Beni arkamdan çeken Ferdimen bisikletim KUZ ve kıytırık ile beraber tırmanış yaparken çekiyor. Kıytırığın arkasında bayrak çubuklarında iki tane Türk bayrağı dalgalanıyor. Ayrıca sırtımda da Türk bayrağı var. Önümüzde bir tepeye doğru tırmanıştayız. Sağda solda arazi yeşillik. Tek tük top ağaçlar da serpiştirilmiş sağa sola.

IMG_0051

Tablo gibi doğa manzarası, yeşil otlar her tarafı kaplamış durumda. Seyrek olarak dağılmış ağaçlar yeşilliğin içinde ayrı bir yeşillik oluşturmuş.

IMG_0052

Tırmanışta yol kıyısında toplanmış kalabalığı görünce hemen yanlarına gidiyorum. Bir bisikletçi kadın düşmüş bisikletinden, Doktorlarımızdan Burcu ilk kontrolü yapmış. Ufak tefek sıyrıklar haricinde herhangi bir şeyi yok. Bunu öğrenince içim rahatlıyor. Bir süre dinlendiriyoruz, yola çıkabilecek durumda.

IMG_0050

Bacanağım Selahattin yokuşun başına çıkmış gelenlerin videosunu çekmiş. Biz en arkada süpürücü olduğumuz için şarkı türkü söyleyerek peşlerinden geliyoruz. Dilimize dolanan türkü de Kiziroğlu Mustafa bey türküsü. Tırmanırken iyi söyleniyor bu türkü.

Biz biraz değiştirdik sözlerini. (Ferdi’nin soyadı Kızıl, babasının da Remzi)

Bir hışmınla geldi geçti peh peh peh peh

Kızıl oğlu Ferdimen hey  hey hey hey

Şu dağları deldi geçti

Ağam kim, Paşam kim Hanım kim, Nigar kim

Kim kim kim kim

Kızıl oğlu Ferdimen bey

Bir beyin oğlu

Remzinin oğlu

Bacanağım buradan geri dönüyor Seferihisar’a. Vedalaşıp gönderiyoruz.

Tepenin başında artçı doktorum Mete Güney ve ben geride kalan bir kaç kişiyi bekliyoruz. Onlar gelmeden harekete geçmek yok.

IMG_0057

Yol kıyısında bir çeşme görünce durup sularımızı tazeliyoruz şişe ve mataralarımızı.

Dikdörtgen beton bir hazne içinde su deposu. Borudan su akıyor devamlı olarak önündeki yalağın içine. Arkasında kocaman badem ağacı, yeşil küçük bir otlak ve çam ormanı.

IMG_0064

İnişte bir yerlerde çeşmesi olan köy mezarlığın yanındaki arazide öğlen yemeği için mola verildi. Yemeğimiz köfte – ekmek – ayran. Çam ağaçlarının gölgesinde oturup karnımızı doyuruyoruz.

IMG_0065

Kimisi bisikleti olduğu gibi yere yatırmış, kimi bisikletin ayağı var. Onlar dik duruyor.

IMG_0066

Ferdimen kendi yediği köfte – ekmeğin ayranla olan birlikteliğin resmini çekmiş oturduğu yerden. Yanında birisi oturmuş formanın arka cebinde yarım litrelik su şişesi de resmin karesine girmiş.

IMG_0067

Yolun iki tarafı da mezarlık, mezarlık eski ve çam ağaçları kendiliğinden çıkmış durumda. Mezarlık kıyıları hayvanlar girmesin diye tel çit çekilmiş.

IMG_0072

Mezarlığın içi, kocaman bir servi ağacı, çam ve zeytin ağaçları mezar taşları arasında. Mezarlığın eski olduğu taşlardan belli. Doğal taşlar yontulup aşağısı dar, yukarıya doğru genişliyor ve ucu sivri şekilde. Kimisi de doğal olarak bir kaya parçası olarak konulmuş. Mezarların başı sonu belli değil toprak kısmı düz. Çam yapraklarının kahverengi yaprakları ile örtülü.

IMG_0073

Yemek molası bitti, yola çıkma zamanı diyerek hep birlikte hareket ederek yola çıktık.

Tepelerde pek bir şey ekili değil, bazı yerlerde buğday ekili, Zeytin ağaçları ve doğal olarak çıkmış çitlembik ağaçları tek tük. Düzlük olan dere yatağında düzgün dikilmiş meyve ağaçları ve üzüm bağları yan yana sıralı biçimde.

IMG_0075

Tepelerden aşağı indik ama hala biraz daha yüksek rakımlardayız. Doğanbey köyüne geldiğimizi tabela belirtiyor. Solda ağaçlar, sağda ise buğday ekili tarlalar. Yolda giden bisikletliler.

IMG_0076

Doğanbey den sonra hızla aşağı, deniz seviyesine iniyoruz Karakoç deresi ile birlikte. Karakoç deresinin döküldüğü yer Ürkmez denilen yazlık siteleri. Sahil yolu devamı Ürkmez, orayı da tabeladan geçtiğimizi anlıyorum.

Yolda bir bisikletçi epey ilerde gidiyor, sağda yazlık evler yeşilliğin içinde ve deniz lacivert rengi ile göz alabildiğine kadar.

IMG_0077

Yol burada çift şeritli duble, o yüzden serbest olarak gidiliyor. Menderes – İzmir yol kavşağına tabelalardan geldiğimizi anlıyorum. Biz Kuşadası yoluna yani düz gideceğiz.

IMG_0078

Balıkçıların ve gezinti küçük teknelerin doğal sığınma yerleri dere ağızları. Böyle dere ağzı buralarda bir çok yer var. Derenin iki yakasında tekneler karaya bağlı durumda.

IMG_0079

Sonunda Özdere’ye geldik, tabela önümde. Buraları hep yazlık ev, site ile dolmuş durumda. Şimdilerde sürekli yaz kış kalan dolu olunca kocaman bir kasaba gibi olmuş.

IMG_0080

Özdere merkeze girmeden sağa sapıyoruz ormanlık mesire yerine. Burası Kalemlik diye geçiyor. Burası çam ormanı yeşil kalmış bir alan. Şimdilik doğal haliyle kalmış, yapı, bina yok. İleride ne olur bilinmez. Rantçıların gözünde iştah kabartan bir yer ama buralara nedense dokunamıyorlar. Yoksa çoktan beton yığınları ile kaplarlardı aç gözlü rantçılar.

Çam ağaçları arasında giden bir yolun sağında kesilmiş çam gövdeleri istif yapılmış.

IMG_0081

Ormanın içinde yere işaretleme yapılmadığından yolu karıştırdım ve bir kaç tur attım durdum. Kalemlik mesire yeri büyük bir arazi olunca kaybolmamak olası değil eğer yolu bilmiyorsan. Telsiz iletişimi de yok, grup çoktan varmış kamp atmış bile. Doktor Serhat telefonla beni arayarak nerede olduğumu sordu. Ben de ormanın içinde yolu bulmaya çalıştığımı söyleyince canım burnumda yönümü bulmaya çalışırken istemediğim bazı şeyler söyleyince telefonu kapatıp sakinleşmeye çalıştım bir süre. Ormanın temiz havasını soluya soluya kendime geldikten sonra bir şekilde yolumu bulup kamp alanına geldim. Biraz geç geldiğimden herkes çadırını kurup denizin tadını çıkarmaya başlamıştı. Benim ilk işim kamp alanına elektrik sağlamak olduğundan hemen takımları çıkarıp uzatma kablonun ucunu elektrik panosuna bağlamak oldu. Sonrasında aydınlatma lambalarını gerekli yerlere astıktan sonra elektriği vererek kontrol ettim. Her taraf çalışır duruma gelince işim bitti. Çadırımı kurmaya başladım kendime uygun bir yerde. Canımın sıkkınlığından hiç resim de çekmedim. Bu resimlerin hepsini Ferdimen çekmiştir.

Çam ağaçları altında çadırlar kurulmuş. Düz olan yerde piknik masalarında oturmuşlar sohbet ediyorlar. Elektrik kablosunda asılı olan bir ampul sarı ışığını yaymaya çalışıyor gündüz vakti.

IMG_0082

Çadırlar ağaçların altında, ipler bağlanmış dallara. İplere terlemiş formalar yıkandıktan sonra kurumak için asılmış. Sağ alt köşede Salih Gülbahar yere oturmuş, elini çenesine dayayıp kameraya doğru bakıyor güneşten yanmış kırmızı yüzü ile.

IMG_0083

Çadırı kurup eşyaları içine yerleştirdikten sonra su donumu giyip denize giriyorum. Bir süre stresimi yüzerek atıyorum. Yüzmem bitince kayanın üzerine çıkıp kurulanırken Serhat’a artık bir daha turda aranızda olmayacağımı belirttim. O da bir şeyler söyledi ama hiç birisini duymadım. Sanki kendimi kapatıp uyku modunda gibiyim. Olayı fazla büyütmeden çadırıma gelip giyiniyorum. Yemekçilerimiz de geldi akşam üzeri, hemen gönüllülerimiz yemek dağıtım işine geçip yemek dağıtılmaya başlandı. Nefis yemekleri ta Bergama’nın İsmailler köyünde buraya kadar 180 Kilometreyi aşkın yol yapıp getiren Hatice ve Ayşe’ye binlerce teşekkür. İyi ki varlar, biz onları seviyoruz. Onlar da bizi.

Yemek sırası ve tezgah üzerinde yemekler konulmuş. Sıradakiler tabildot tabakları ile yemeklerini alıyor dağıtanlardan. Hava kararmak üzere, iki sarı ampulün parıltısı çoğalmaya başlamış.

IMG_0085

Yemeğini alan piknik masalarına oturarak yemeğe başladılar bile. Çok acıkmışız, yemekler de nefis olunca çalakaşık yemeği yiyoruz afiyetle.

IMG_0086

Yemek yendikten sonra hazırlanan projeksiyon cihazı ile ABAK gönüllüleri ve İzmir büyükşehir belediyesi ile ortak yaptığımız Efes – Mimas bisiklet, yürüyüş, zeytin ve bağcılık rotası ile ilgili çalışmanın sunumu başladı. Sunumu yapan belediye sorumlusu bizlere rotalar hakkında bilgi aktarıyor.

Projeksiyon cihazı, cihazdan yansıyan görüntüler perdeye yansımış. İzmir Çeşme ve Karaburun yarımadası harita olarak görünüyor. Sunumu yapan belediye sorumlusu ayakta. Aydınlatmaların ışığı altında gecenin karanlığında bizle oturup dinliyoruz sunumu.

IMG_0089

Sunum bittikten sonra ABAK gönüllüleri ve Efes – Mimas rotalarında keşif turlarına katılanlara yaptıkları çalışmalardan dolayı sertifika vermeye başladı Doktor Serhat. En son ben alıyorum sertifikayı.

Gönüllüler ellerinde sertifikalar dizelenmiş durumda.  Ben sertifikayı alırken Ferdimen resmimizi çekiyor.

IMG_0096

Efes – Mimas rota belirleme gönüllüleri kameralara poz veriyoruz hep birlikte.

IMG_0092

Her şey bittikten sonra ABAK ateşini Şafak Omaç yakıyor. Etrafında toplanıp hem ısınıyoruz hem de sohbet yaparak zamanın nasıl geçtiğini anlamadık.

Yukarılardan kamp alanını Ferdimen çekiyor bir resim. Ampullerin sarı ışığı altında çadırlar ve sohbet eden insanlar.

IMG_0098

 

Canavar-ül velosipet Enes Şensoy’un çektiği bu güne ait derlenmiş video görüntüleri.

Akşamın geç zamanına kadar oturup uyku gelince çadırıma çekildim. Artık yorulan bedeni dinlendirme zamanı.

Bu gün yaptığımız yol 45 Kilometre civarı.

Powered by Wikiloc

 

 

 

The Author

urimbaba

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Urim Baba © 2013 Frontier Theme