III. AzBilinenAntikKentlerBisikletTuru 4. Gün

22 Nisan 2014 Salı

Akkum – Sığacık – Seferihisar – Gümüldür – Kalemlik

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Maviyi soruyordun, gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi

Bir renk değildir mavi huydur bende

 Ve benim yetinmezliğimdir

 Ve herkesin yetinmezliğidir belki

 Denecektir ki bir süre

 Ve denecektir

 Bir akşamüstünü düşünmek bir akşamüstünü düşünmekten

 Başka nedir ki

Edip Cansever

 

Öne çıkmış olan görsel, küçük bir iskele ve barınakta bağlı kayıklar. Tavşan asası karşıda, deniz çarşaf gibi.

220420146853

Geç yatmama rağmen saat 07:00 de uyanıyorum. Gece iyi uyumuşum, dinlenmiş durumda kalkıyorum. Temiz havanın etkisi olsa gerek. Eşyalarımı ve çadırı toplayıp bisikletime yükleyerek hazır duruma getiriyorum. Daha sonra sabah kahvaltısını hep beraber neşe içinde yapıyoruz.

Kahvaltının mutlulukla bir ilişkisi olmalı değil mi ? Şairin dediği gibi. 6 kişi masada oturmuş kahvaltı yaparken. Olcay, Serhat, Şafak Omaç, Ben ve iki kişi yanımızda.

220420146848

Kahvaltıyı yaptıktan sonra çöplerimizi hep beraber toplayıp bulduğumuz gibi bırakıyoruz kumsalı. El arabasının içinde hala köz var, duşun altında söndürerek arabayı boşaltıp aldığımız yere bırakıyoruz. Bir süre sonra arabanın sahibi gelerek serzenişte bulunuyor ama yapacak bir şey olmadığını söyleyip özür diliyoruz kendisinden. Hava açık, bulut yok. Turun 4. günü iyi başlıyor. Herkes toplandıktan sonra  yola çıkıyoruz. Dün arıza çıkaran iki kişi bizimle gelmiyor. Onları kamp alanında bırakarak yola çıkıyoruz. İlk metreler yokuş biraz zorluyor bizi, henüz ısınmadık. Ağır ağır çıkıyoruz yokuşu. Arkada körfez manzarası ve dağlar.

1-1

Sığacık köyüne tabelası yanında tepeden bir bakış.

220420146849

En arkada kalanı bekledikten sonra çıktığımız yokuşun inişine başlayabiliriz. Figen Gülgör en arkadan geldi, inişe başlarken.

220420146850

Normal yoldan gitmiyoruz, ara yoldan Akarca üzerinden Haritacılar sitesine kadar deniz kıyısından gideceğiz. Denize sıfır yol, hava sakin, küçük bir balıkçı barınağı. Tekneler bağlanmış sakince bekliyorlar. Denize uzanmış demir iskele, karşıda ada. Karşıda görünen adaya yürüyerek geçebiliriz. Karaya yakın olan yerinde daha önceden yol yapılmış. Zamanla kullanılmadığından dalgalar yolu bozmuş. Fakat derinliği bele kadar olduğundan yürüyerek geçebiliriz. Yalnız deniz kestaneleri batma olasılığı yüksek. Adada sadece tavşan yaşıyor ve çok sayıdalar. Kıyı tarafında siteler, bir de Açıkhava düğün yeri var. Geçen yıl yaz ayında otların kuru olduğu zamanda akşam yapılan bir düğünde hiç sevmediğim havai fişekleri atılmaya başlanmış. Rengarenk ışıklar saçarak görsel şölen yaratıyorlar ama hayvanlara verdiği zararı hiç düşünmüyorlar düğün sahipleri. Gerçi ülkemizde düğünlerde silahla pisi pisine vurularak ölen yüzlerce kişi var ama havai fişekleri hayvanları gece uykusundan kaldırıp rahatsız etmekle beraber ölümüne de neden oluyorlar. Kuşlar seslerden ürküp havalanıyorlar. Havada uçarken bir de havai fişek saldırısına yakalanarak ölümlerine neden oluyorlar. Buna üzülüyorum her seferinde. İşte düğünün yapıldığı o gece havanın sert poyraz rüzgarı olmasından dolayı atılan havai fişeği adaya kadar ulaşarak adadaki otların tutuşmasına neden oluyor. Ada tamamen yanarak tavşanların çoğunun canlı yanmasına neden olarak çevre felaketine neden oldu. Havanın sert rüzgarlı oluşu, kara ile araç bağlantısının olmaması ada yanarken sadece seyirci kalmış orada yaşayanlar. Kimse yangını söndürmek için bir şey yapamamış. Yiyecek hiç bir ot kalmadığından sağ kalan tavşanlara orada bulunan bir kaç doğa severin götürüp bıraktığı sebze artıkları ile yaşamlarını sürdürmüş bir süre. Bunu duyunca çok üzülmüştüm doğrusu. Ülkemizde insan hayatı da dahil doğa ve doğada yaşayan canlıların hayatı çok ucuz.

Denize uzanmış küçük bir iskele, İskeleye bağlı kayık. Arkasında küçük bir balıkçı barınağı var. Burada bir çok kayık bağlı duruyor. Deniz çarşaf gibi, Tavşan adası görünüyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

220420146853

Ara yoldan, sitelerin arasından gitmeye devam ediyoruz. Önümde bir kaç bisikletçi gidiyor, ortalık yemyeşil.

220420146854

Nisan ayı baharın en coşkulu ayı. Doğa tamamen uyanmış, ağaçlar ve otlar yemyeşil. Kuşlar, böcekler ve diğer hayvanlar neslini devam ettirmek için yeni yavrularını doğurmuş, bereketli ortamda yavrularını besleme telaşındalar. Bu hareketlilik Mayıs sonuna kadar devam ediyor. O zamana kadar yeni doğanlar yetişip kendi başlarının çaresine bakacak duruma geliyor. Ondan sonra normal düzene giriyor ortalık. Yaz aylarının sıcak ortamında otlar kuruyup sararıyor, yiyecekler tükenince değişik yerlere göç ediyor çoğu canlı. Herhalde bizde de bu genlerden var ki bisikletlerimizle ordan oraya habire gidiyoruz, durmaksızın. Yeşil otların ardı deniz.

220420146855

Bir süre sonra ara yollar bitiyor. Canavar yere işaret bırakmış, sağa döneceksiniz diye Naş yazmış. Bundan sonra ana yolda gideceğiz, az da olsa araç trafiği var. Biraz da yokuş ve iniş başlamış oluyor.

220420146856

İlk yokuştan çıkarak yokuşun başında duruyorum. geride kalanların resmini çekmeye başlıyorum teker teker. Artçı olduğum için arkada kalan az olunca anca bu kadar kişiyi çekebildim. İlk kişi geçiyor önümden, Figen Gülgör.

220420146857

İkinci kişi.

220420146858

Üçüncü kişi.

220420146859

Dördüncü kişi Ahmet Mumcu.

220420146860

Beşinci kişi doktorumuz Burcu Koçak

220420146861

Altıncı kişi.

220420146862

Yedinci kişi.

220420146863

Arkadaşımızın lastiği patlıyor, beraber yama yaparak hallediyoruz. Römorku bisiklet yere yatırılmış, ön tekerlek sökük. Burada da market varmış, yokuşta zorlananlar burada soğuk soda içerek biraz serinlemeye çalışıyorlar.

220420146864

Doğanbey köyüne varıyoruz, köy yoldan yukarıda olduğu için köye çıkmıyoruz. Doğan bey kıyılarında her yıl Deniz kurdu askeri tatbikatı yapılıyor. Tatbikat yapılırken yol araç trafiğine tamamen kapatılıyor, çünkü gerçek mermiler kullanılıyor. İç taraftan giden bir yoldan araçlar gidip geliyorlar tatbikat boyunca.

220420146865

Solda Karakoç kaplıcaları var, ama öyle turistlik bir tesis yok. Kaplıcalarda yeni kuyular açılıyor, çıkan suyun sıcaklığı 160 °C Burada açılan kuyulardan buhar santralinden elektrik elde etmeyi, konut ısıtma ve seracılıkta kullanılmayı düşünüyorlar. Tabelada kahverengi zemine Karakoç kaplıcaları 10 yazılmış sola ok işareti ile. Düz olarak ok işareti ile Selçuk, Kuşadası yazılı.

220420146866

Bu da Karakoç deresi, kaplıcalardan ve yağmur sularından dere oluşmuş. Haliyle köprü yapılmış dere üzerine, yoksa nasıl geçeceğiz dereden karşıya.

220420146867

Artçı grubumuz bir süre toplanamadı. Serhat hoca çok oyalanıyorsunuz geride, sizleri önlerde görmek istiyorum diyerek fırça atınca bir süre arkada şarkı türkü söylenmiyor. Zaman geçtikçe grup yine toplanıyor. Turda en neşeli artçı grubu oluyor, sohbet, şarkı, türkü, bol resim çekme artçılarda oluyor. Zaten buralara ilk defa gelmiş birisi doğal güzellikleri görünce durup resim çekiyor ve manzarayı bir süre seyrediyor. Her zaman görebilecekleri manzara değil. Haliyle durunca grubun arkasında kalıyorlar. Ben de süpürücü olduğum için onları bekliyorum. Hem bana destek oluyorlar hem de şarkılarla neşemize neşe katıyorlar. Benim yükümü hafifletmiş oluyor bir nebze olsun geride kalmaları. Artçı grubu birlikte poz veriyoruz kameraya. 8 Kişi varız.

1-2

Grup yolun kıyısından kendi hızında gidiyor. Burası askeri tatbikatın yapıldığı yer. Sağda deniz kıyısı, yol indikten sonra sağa kıvrılıp tepeye çıkıyor. Yolda onlarca bisikletçi bisiklet sürüyor.

1-3

Burada sınırlar birbirine girmiş durumda, Doğanbey bitiyor Ürkmez başlıyor aynı yerde. Ürkmez de yemek ve deniz molası vereceğiz. Yemekte kumanya, içinde salamlı peynirli soğuk sandviç, meyve suyu, yarım litre su ve bir tane çikolatalı gofret. Daha ne olsun öğünü böyle nefis yiyeceklerle geçiştireceğiz.

220420146868

Minik bir bisikletçi bizleri karşılıyor, kendisine korna çalarak selam veriyorum. Geleceğin bisikletçisi şimdiden yetişiyor. Umarım ona iyi bir gelecek bırakabiliriz, bisiklet yolları, bisikletle ulaşım ve trafikte bisiklete saygı. Çabalarımız bisiklet üzerine.

220420146869

Ürkmez sahili, sahilde yürüme ve bisiklet yolu, yanı başında kumsal ve deniz. Burada  öğlen yemeği yiyoruz. Yemekten sonra karşıda görünen yarım adada bulunan Lebedos antik kentini gezeceğiz. Bazı tekneler ters çevrili kumsalın üzerinde.

220420146870

Mola zamanımız bol, burada denize gireceğiz. Yemekten sonra su donumu giyip deniz kıyısına gelerek dalmaya hazırım. Devrim’e resmimi çekmesini söylüyorum. O da denize atlarken resmimi çekiyor. Denize coz diye dalarak kendimi serin sulara bırakıyorum. Yüzmek gibisi yok doğrusu, insanın yüzerken yaptığı hareketler en iyi spor hareketleri. Yüzerken bütün kasları hareket ediyor. Havaya zıplamış durumdayım.

1-5

Yerden zıplayıp ileriye doğru kollarımı uzatıp uçmaya başladım. Uçmak gibisi yok, tıpkı kuşlar gibiyim. Özgürlük uçmakla başlıyor. Havada süzüldüğümden henüz ıslanmadım.

1-6

Yemekten ve dinlenmeden sonra toparlanıp az ilerideki yarım adada bulunan Lebedos antik kentine doğru yola çıkıyoruz. Bisikletlerimizi park edip Lebedos antik kentini geziyoruz. Burada sadece deniz kıyısında kayalık üzerinde bir duvar var, başka da antik bir yapı görünmüyor Herkes kıyıda durmuş sahilde burayı anlatan Olcay’ı dinliyorlar.

220420146871

LEBEDOS

1. Antik çağda İon birliğini oluşturan on iki Yunan şehir devletinden biri olan Lebedos’un kuruluş tarihi MÖ 7. yüzyıl olarak tahmin edilmektedir. Ancak 2004 yılında sur duvarlarının bulunduğu yarım ada üzerinde yapılan bazı yüzey araştırmalarında, işlenmiş küçük bir obsidyen yonganın bulunmuş olması buranın Koloniler Öncesi döneme ait ve muhtemelen Neolitik Çağda yerleşilmiş bir yer olduğunu akla getirmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu şehirde yapılacak kapsamlı bir araştırma ile bütün bu soruların cevaplanacağı aşikardır..

2. İonia bölgesi antik kentlerinden Lebedos, bugün Seferihisar ile Selçuk arasındaki kıyıda Ürkmez Köyü’nün (Kısık Köyü) yanı başındaki küçük bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Kolophon’un kuzeyinde, Kral Kodros’un oğullarından Andropompos tarafından kurulan Lebedos, İon göçü sırasında Helenlerin eline geçen ilk Anadolu kentlerindendir. İonia Birliği’nin on iki üyesinden biri olmasına karşılık komşusu Myus ile birlikte diğerlerinden sönük kalmıştır.

Lebedos antik kenti 175 m uzunluğunda, alçak ve kayalık bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Burası 201 m genişliğindeki bir kara parçası ile ana karaya bağlanmıştır. Akropol 61 m yüksekliğindeki bir tepededir. Kentin coğrafi konumu, iyi bir limanı olmayışı, çevresinde Kolophon ve Teos gibi gelişmiş kentlerin oluşu Lebedos’u engellemiştir. Bu yüzden deniz ticaretinden pay alamamış, diğer İon kentlerinin yaptığı gibi dış topraklarda koloni kuramamış, sanatçı ve bilim adamı yetiştirememiştir. MÖ 5. yüzyılda Atina delos Deniz Birliği’ne önceleri üç talent vergi ödemiş, sonra da bu vergi bir talente düşürülmüştür.

Horatius’un “Tekedilmiş Köy” olarak tanımladığı Lebedos, Klasik dönemde sikke basmayan tek İon kenti olmuştur. Helenistik dönemde isminden hiç söz edilmemiş, Kral Antigonos bu kenti Teos topraklarına katmayı düşünmüştür. Lysimakhos’un buradaki halkı Ephesos’a yerleştirdiği ve lebedos’u tamamen ortadan kaldırdığından söz etmiştir. Buna rağmen kent varlığını sürdürmüş, MÖ 226’da Mısır kralı II. Ptolomaios’un egemenliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı da 60 yıllık bir süre “Ptolemais” ismi ile anılmıştır. MÖ 2. yüzyılda Teos, Ephesos ve Myonnesos’dan kovulan dionysos sanatçıları buraya yerleşmiş ve kentin kalkınmasında biraz da olsa katkıları olmuştur.

Lebedos’ta arkeolojik araştırma yapılmadığından geçmiş tarihi ile ilgili bilgi oldukça yetersizdir. Günümüze ulaşabilen kalıntıları yok denecek kadar azdır. Yalnızca yarımadayı çepeçevre kuşatan surların kalıntıları günümüze gelebilmiştir.

Lebedos’un karşısındaki ana karanın yamaçlarında, yüzeyde çok sayıda çanak çömlek parçaları ve duvar izlerine rastlanmıştır. Ayrıca buradaki düz bir tepenin üzerinde de oldukça büyük bir yapının temellerine rastlanmıştır.

Olcay anlatıyor, antik duvarda dinleyiciler pankart açmış dinliyorlar.

220420146873

İşte burada yeterli kazı yapılmadığından ve tarihte pek önemli bir İon kenti olmadığından Az bilinen antik kent sınıfına tamamen giriyor. İşin bir de şu yönü var, burası özel arazi. Özel bir şirkete satılmış nedense. Biz izin alarak giriyoruz, yoksa elini kolunu sallayarak giremiyorsun buraya. Ne garip değil mi ? Henüz kazılmamış antik kenti komple yarımadayı sat. Umarım Lebedos kentinin kaderi gibi olur burayı alan şirketin, hiç bir şey yapamasın buraya. İki sıra blok taş örülü duvar kalıntısını yandan çekiyorum.

220420146877

Enes Çalışkan tarafından çekilen resim, Devrim bir insanın oturacağı kadar boşluk olan yere oturmuş duvarda poz vermiş.

1959394_10152425329157369_8220481750008462286_n

Enes elçek ile pankartı ve duvarda oturanları çekiyor.

10175036_637627122998617_1299278508057459329_n

Lebedos antik kent ziyaretimiz bitince bisikletlerimize doğru gidiyoruz. Yarımadadan Ürkmez kumsalı.

220420146879

Sokak aralarında gençler bisiklete binerken selam veriyorum. Bizleri görünce hayretle baktıklarını görüyorum. Hiç bu kadar çok bisikletçi görmediklerinden öyle baka kalıyorlar. Bu turlar onlar için iyi bir anı ve gelecek olacak.

220420146880

Hava iyice ısınmaya başladı, güneş tepemizde. Dinlenmenin ardından bisiklet sürmek biraz zor geliyor. Ağır aksak yola devam ediyoruz. Gümüldür kavşağına geliyoruz, soldan Menderes’e yol gidiyor ama dağlık ve yokuşu bol olan bir yol. Biz Kuşadası yönüne gideceğiz.

220420146881

Özdere’ye varıyoruz, burada kamp yerimiz. Arkada kalanları toplaya toplaya gidiyorum.

220420146882

Sevimli canavarımız sevimli işaretler bırakmaya devam ederek ilerliyor. Kırmızı renkli ok işareti yerde.

220420146884

Nihayet kamp yapacağımız Kalemlik mesire yerine varıyoruz. İşaretler buraya kadar güzel, bundan sonra işaret bırakmamış bizim canavar. Tabelaya Kalemlik mesire yeri, market, piknik, duş, wc, manav, mangal, müzik, kafeterya, plaj, eğlence olarak yazılmış.

220420146885

Buraya ilk defa geliyorum, kamp alanı nerede bilemiyorum. Devrim önümdeydi, en arkada ben varım. Telefonla Olcay’ı arayıp ne tarafa geleceğimi soruyorum. Çam ormanında ağaçlardan hiç bir yer görünmüyor. Yerde de işaret yok, yol ayrımında yol sağa aşağıya gidiyor. Kamp yeri düz olan yerde imiş. Ben yolu öğreniyorum ama önümde giden bir kaç kişi aşağıya inmişler, Devrim de aralarında, o da yolu kaybetmiş. Benden sonra kamp alanına gelince yanlış yola saptığını öğreniyorum. Orman çok güzelmiş, beğendim burayı. Çam ağaçları ile kaplı.

220420146886

Kamp alanı çamların altında gölgelik bir yer. İşletmecisi ile daha önceden anlaşmıştık, Özgen ve Ahmet.  Burası için ücret almayacak sadece büfesinden alış veriş yapacaktık. Büfede Süleyman abi  var. Kamp alanına gelir gelmez ilk önce elektrik işini halletmemiz gerekiyor. Büfede elektrik yok, yan taraftaki kampingten elektrik çekeceğiz. 100 metre arası var elektrik panosuna. Takımlarımı, kabloları alıp panonun başına geliyoruz Ahmet Yıldırım, Olcay ve ben. Panoyu iple çam ağacına bağlamışlar. Kablo iki parça, ilk önce onları ekleyip bantlıyorum. Ucuna prizli kablo bağlayıp bantlayıp kabloyu çekiyoruz. Daha sonra sigortalardan bağlayıp enerji vererek kontrol ediyorum. Normal olması üzerine bir kaç çoklu priz grubunu ana prize takıp hazırlıyorum. Ardından tuvaletlere de aydınlatma için kablo çekip ampulleri takıp test ederek işimi bitiriyorum. Akıllı telefonu olanlar hazır bekliyorlar bu işleri yaparken. Çoğunun telefonu şarjı bitmiş, elektrik bekliyorlardı. Elektriği verince hücum ettiler prizlere. Aşağıda resimde bir servet şarj oluyor, hani satsan zengin olursun. İşim bittikten sonra elektronikçi Utku Balkan telefonları şarjda görünce bana ” elektriği nasıl buldun ” diye soruyor. Ben de ” valla ben bulmadım, hazır vardı ” diye cevap veriyorum espri olsun diye. Hep beraber gülüyoruz buna.

1-7

Daha sonra çadırımı kurup uyku tulumu, matımı ve eşyalarımı çadırın içine yerleştiriyorum. Bulunduğumuz yer denizden 10 metre civarında yüksek. Çadırın kapısını denize bakacak şekilde kuruyorum. Sabah uyandığımda ilk önce denizi göreyim. Su donumu giyip denize girmeye hazırlanıyorum. Gözde Emine yanıma gelerek beraber girelim diyor. Aşağı deniz kıyısına inip kumsal olan yere kadar yürüyoruz. Kumsal olan yer yandaki kampinge ait ama kimseler yok. Kumsalda havluları, terlikleri bırakıp denize giriyoruz. Doktor Serhat o arada denizden çıkıyordu. Deniz gözlüğünü bize bırakmasını söylüyor Gözde. Serhat denizden çıkardığı iki deniz kabuğunu bize bırakıyor. Denizin içi mükemmel, gözlükle bakarak yüzüyoruz. Yüzerek kıyıya çok yakın küçük adacığa çıktık. Ada safi kayalık, sadece denizden biraz yüksek. Henüz Nisan ayındayız, deniz mevsimi açılmadı daha. Ada üzerinde kayaların üzerine oturup güneşleniyoruz güzel sohbet ederek. Epey sohbetten sonra dikkatlice suya giriyoruz, çünkü kayalar hem sivri hem de deniz kestaneleri dolu. Yüzerek kumsala çıkıp havlu ile kurulanarak tekrar güneşleniyoruz. Deniz soğuk olduğundan biraz üşüdüm. Bir süre güneşlendikten sonra çadırların yanına geliyoruz. Islak olan şortumu çıkarıp elbiseleri giyerek yemek  zamanını beklemeye başlıyoruz. Ketring Osman eşi ile birlikte ta Bergama’nın İsmailler köyünden çıkıp geliyor kamp alanına. Sıcak yemeğimizi yiyoruz. Yemekten sonra çaylarımızı yudumlarken ödül töreni yapıyoruz. İlk önce Ketring Osman Duman ve eşine bisikletçi dostu olduğunu belirten el yapını tahta bisikletleri veriyoruz. Bu gün 180 km civarında yoldan yemek getirip, çok az bir para karşılığında, hiç bir şey istemeden bir dost gibi turumuzdaki 95 kişiyi akşam yemeği ve sabah kahvaltısı ile 5 gün boyunca doyurdu. Emeğine, yüreğine, dostluğuna sağlık Osman DUMAN. Serhat, Osman Duman, Eşi Ayşe ve Olcay.

220420146887

Bu turda her ne kadar araç desteği olmadığını söylesek te aracını bize veren Bekir Kocamaz’a ve aracı 5 gün sürerek turda kullandığımız eşyaları taşıyıp her gün kumanyaları İzmir Büyük Şehir Belediyesinden getirerek bizlere ara öğün olarak dağıtan CİNATI mekanını bizlere açan Ahmet YILDIRIM ve biricik aşkı Berna KÜLAHÇI’ya tahta bisikleti sunuyoruz. Berna ve Ahmet çiftine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

220420146888

Turda yol kesen, yancılık yaparak grubun güvenli gitmesini sağlamak için elinden geleni sağlayan Eskişehir bisiklet derneği başkanı Serdar Acar ve Esra Alkan, Balıkkesir spor müdürü Erdun Mutlu, Ebit başkanı Oktay Balaban, İlkay Özvardar ve Mert Ardar, sağ olun var olun güçlü arkadaşlar.

220420146891

Az Bilinen Antik Kentler Turcuları Doktor Serhat ben ve Olcay elçek resim çekiliyoruz.

220420146892

Ve artçı grubu, teknik eleman gezgin Ahmet Mumcu, Doktor civanım Burcu Koçay ve süpürücü olarak ben. Birkaç patlak lastik dışında önemli bir arıza olmadı. Doktora gerek duyulmadı, buna çok sevindim. Ama yanımızda olması bize güven verdi. Burcu ve Ahmet iyi ki varsınız.

220420146893

Kahramanımız Olcay, Simpleman Thelasthero, elinde mikrofon konuşuyor.

220420146895

Motorize ekibimiz, önden giderek yolda sevimli işaretler bırakarak kaybolmamızı önleyen, gerekli yerlerde yolu keserek geçmemizi sağladılar. Sevimli canavar-ül velosipet Enes Çalışkan ve foto muhabirimiz Emin Mengüaslan. İyi ki varsınız.

220420146897

Yemek dağıtımında üstün başarı göstererek her gün sabırla bizlere bol kepçe yemek veren, yemek düzeni ve sorumlusu Selahattin Tavkaya. Ketring Osman’ın baş yardımcısı. Her halde bu gidişle turdan sonra bir lokanta açar Selahattin usta. Gönüllü olarak yemek dağıtımında yardımcı olan Antalya dan Meral Kurşungeçmez hanım. Bir ananın çocuklarını besler gibi hepimizi doyurdu, ellerine sağlık. En önemli görevi de genç arkadaşımız Anıl Baş üstlendi. Sabah akşam sıradakilerin önce fiş sonra yemek kuralını hiç bozmadan yerine getirdi. Öyle ben Serhat’ın dayısının oğlu, yok Olcay’ın teyzesi, yok Urim Baba’nın yakini diye yalvaranların gözünün yaşına bile bakmadı. Çünkü biliyordu ki Ketring Osman ta nerelerden yemekleri getirip bize bolca ve nefis yemeklerin karşılığı anca fiş sayısı ile belirleniyordu. Bir eksik fiş Osman’ın emeğini çalmak demekti. O da çaldırmadı, gerçi biz fazlasını verdik Osman’a

220420146898

Serdar Aydıngüler, Buufların yapımında ve çalıştığı ilaç şirketinden sağladığı diş macunu ve diş fırçalarını alarak çocukları sevindirmemizi sağladı. Ayrıca çok güzel kıro şarkıları söyleyerek her gece ateş başında ayrı bir renk kattı. Biraz da Arapça şarkı söyledi ama biz anlamadık!

220420146899

ABAK çalışma grubu. Yani Az Bilinen Antik Kentler Turunun beyin takımı. Bu turu düzenleyip organize ederek tura katılanları en üst derecede hoşnut kalacak biçimde yapmayı sağlayan ekip. Her birey kendi yeteneğine göre turun hazırlanmasında, turda görev alarak canla başla üstüne düşen görevi yerine getirerek başarı sağlamıştır. Serdar Aydıngüler sponsorumuz, öğrencilere vereceğimiz hediyelere katkı sağladı. Emin Mengüaslan, gazeteci, foto muhabir olduğu için güzel resimler çekti. En önemli görevi de motoru ile önden giderek yolda işaretlemeler yapıp grup gelince yolu keserek güvenli geçmemizi sağladı. Grubun öncüsü ile artçısı arasında gidip gelerek iletişimi de sağladı aynı zamanda. Ahmet Yıldırım, çalışma grubunun toplantılarını Cinatında yapmamızı sağladı. Hiç karşılık beklemeden. Araç ile gizli destek sağladı tur boyunca. Doktor Serhat Ferahi Değimli, çalışma grubumuzun en çalışkan elemanı. Bürokrası ve bağlantı işlerini yoğun telefon ve görüşme trafiği içinde, ikna kabiliyetini de kullanarak turda geçeceğimiz yerler ve konaklayacağımız yerleri ayarlayıp katkısının büyük olmasına neden oldu. En büyük katkısı da yarın olacak. İlk okulda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerine katılacağız. 23 Nisan gününde denk gelen ilkokul yönetici ve öğretmenleri ile yüz yüze görüşerek tören ve kutlamalarda programlar yaparak Çocuk bayramında katkısı inanılmazdı. Ege Üniversitesinde okuyan Mert Ardar, EBİT eski başkanı. Turun çalışmalarında ve keşif grubunda çok yardımcı oldu. Tur boyunca yol kesme ve yancı olarak güvenli bir şekilde turu yapmamızda büyük katkısı oldu. Ben de süpürücü görevini üstlendim. Sevimli canavarımız Enes Şensoy. Afrikanın tozuyla gelip turda motoruyla Emin ile beraber yoldaki sevimli işaretleri yapan şahıs. Aynı zamanda haritacı olması gideceğimiz yolları en iyi şekilde analiz edip önden giderek işaretlerle bizlere yön verdi. Olcay Ormankıran, baş kahramanımız. ABAK turunu düşünen, yapan ve beraberce en güzel bir şekilde yapmamızı sağlayan başkanımız. Güzel fikir ve düşünceleri sayesinde bu tur oluşup bu güne kadar geldi. Hep beraber neşe içinde çalışarak sorunsuzca bu turu birlikte yapmayı başardık. Ayrıca resimde olmayan arkadaşlarımız da var. Muhlis Dilmaç, Yılmaz Murat Bilican, her turda aracını bize vererek destek olan Bekir Kocamaz ve onun bu yıl anısına  düzenlediğiniz, aramızdan istemediğimiz bir şekilde ayrılan rahmetli Alper Güngör…

1-8

Ankara dan turumuza katılan Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi edebiyatçı Gözde Emine bizlere turda ünlü edebiyatçılarımız hakkında bilgi vererek katkı sağladı, yüreğine sağlık.

220420146902

Bisiklette biraz acemi olduğundan bisiklete fazla binemedi, ama arabasıyla bizleri yalnız bırakmadı. Bu gece için müzik grubunu İzmir den  alıp buraya getirdi. Hem de tek başına, teşekkürler Ezgi Saydam.

220420146903

Afyon Başmakçı dan katılan ünlü masalcımız Esma Eser Açıkgöz. Yazdığı masallarla gönlümüzde taht kuran masalcı Esma aynı zamanda kadife sesiyle bizlere şarkılar, türküler söyledi. Ayrıca yüklü olduğu için yavaş giderek en arkada, yanımda artçı pedal sesi korosunda eleman olarak görev yapmaya başladı.

220420146908

Ebit başkanı Oktay Balaban ve Ege üniversitesi öğrenci arkadaşları ile her yıl bizlere destek oldu Ebit’e ve ekibine teşekkürler.

220420146909

Antalya dan katılan Işıl Dirlik Tutucu, her bisiklet turuna katılan biri olarak aramızda bulundu. Yalnız bu sefer araca bindirmedik, biraz mırın kırın etmesine rağmen yüküyle turu tamamlamayı başardı.

220420146911

Eskişehir den Eskişehir Bisiklet Derneği başkanı Serdar Acar. Alçak gönüllü ve dost olarak turumuzda güçlü performansıyla öne geçerek yol kesiciliği yaptı. İlk defa Eskişehir de bisiklet festivali düzenleyeceklerdi. Benim o tarihlerde başka bir turda olmam nedeniyle tura katılamadım.

220420146913

İşletmenin sahibi Özgen, bizlere kamp alanının kapılarını açarak burada kalmamızı sağladı. Kalemlik kamp alanını bisikletçi dostu olarak plaket vererek ilan ediyoruz.

220420146914

Soner ve Welat  ile bizim için ta İzmir den gelerek hep beraber çalıp söyleme işini bu gece doyasıya bizlere sunacaklar.

220420146915

Tören merasiminin ardından kamp alanının meydanında ateşi yakıyoruz. Etrafta kesilmiş kuru çam dalları var onları toplayıp ateşin yanına yığıyoruz. İzmir den gelen sanatçı arkadaşlarımız Welat vurmalı çalgı, Soner de gitarı ile başlıyorlar çalmaya. Ateşin etrafında çember yaparak oturuyoruz.

1-9

Ateş azaldıkça kuru çam dallarıyla besliyoruz. Bu gece ateş çok aç, habire odun yiyor. Sanki binlerce yıldır aç kalmış gibi, odunların yaş mı kuru mu olduğuna bakmadan kırmızıya çalan yalımlarıyla önce yalayıp kısa sürede yutuyor. Hani bıraksan koca ormanı yiyecekmiş gibi. Ateş kontrolümüz altında. Dışarı çıkmasına izin vermiyoruz. Devamlı besliyoruz aç kalmış ateşi. Bizimle beraber kalmasını sağlıyoruz sıcaklığı ile beraber. Herhalde şarkıların gece karanlığına karışan gitarın notaları iştahını kabartıyor ateşin. Her daldan şarkılar söylüyoruz gitarın tıngırtısıyla, her şarkıda alkış ile tempo tutuyoruz vurmalı çalgının ritmine. Ateşi odunla besliyorum.

1-10

Yanan odunların ısısı şarap ve biraların yardımıyla müzik eşliğinde ortam iyice ısınıyor. Hep beraber müzisyenlerin şarkılarına eşlik ediyoruz. Bu gece eğleneceğiz hep beraber, hakkettik doğrusu. Ruhumuzun gıdasını şarabın besleyici özelliği ile yudum yudum  birlikte alıyoruz. Yanan ateşi yakından çekiyorum.

220420146916

Kafalar iyice dumanlandıkça şarkılar da o kadar coşkulu oluyor. Müziğin ahengine kendimizi kaptırdık bir kere. Soner ve Welat kaptırmışlar kendini ateş başında

220420146918

Etrafta yerleşim yeri olmadığından müziğimizden kimse rahatsız olmuyor. Böylece gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlencemiz devam ediyor Kamp alanı geniş olduğundan çadırlar da geniş alana yayıldı. Kimisi çadırına erkenden girip yatıyor.

Bu gecenin diğer bir süprizi de Esma Eser Açıkgöz’ün doğum günü olmasıydı. Küçük bir pasta, bir kaç mum yetti doğum gününü kutlamaya. İyi ki doğdun Esma, masalcı, seni çok seviyoruz. Nice güzel yaşlara dedik hep beraber. Serhat, Serdar, Emine ayakta. Esma ile ben sandalyeye oturmuşuz. Elimde küçük bir pastada mumlar yanıyor.

1

Gecenin finalini Alkım Arı yapıyor. Zincirlerin ucunda alkollü bez yakarak gecenin karanlığında alev topları ile hareketler yaparak harika bir gösteri sunuyor bizlere. Gecenin karanlığında sadece alevler görünüyor dönerken. Zincir ucunda birer alev topu karanlıkta ışık izi yapmış.

230420146919

Saat 01:00 olunca uyku ağırlığı basmaya başlıyor.  Ateşin başında oturanlara iyi geceler deyip çadırıma yatmaya gidiyorum. Dinlenmek gerek, günün yorgunluğunu anca uyku paklar.

Resimlerin bir kısmı Devrim Dağ’a aittir.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 46 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

III. AzBilinenAntikKentlerBisikletTuru 4. Gün” üzerine 3 yorum

  1. Bisikletin fenomeni Urim Abim ellerine yüreğine pedalına sağlık. Bizler için çok değerlisin, özelsin, örneksin. İyiki varsın …

  2. Ellerine, kollarına, yüreğine sağlık sevgili Urim. Paylaşımların için teşekkürler.

urimbaba için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir