5 Nisan 2014 Cumartesi
It may also be used to treat erectile dysfunction. In cases of incest or rape, some states have laws that prohibit the women from having cialis 5mg kaufen an abortion until after a pregnancy has been confirmed by the police. It is also a walk-in clinic, which is an excellent way to ensure that your patient is seen and treated.
Inc., called ivermectin, is a potent, long-acting drug in its class that works by reducing the population of the intestinal parasite roundworms in the blood. If possible please Campo Grande call our customer care for a free phone call if you are experiencing severe side effects that are impacting your. Cortisol helps your immune system fight viruses and bacteria and is necessary for fighting cancer and infections.
Dardanos – Çanakkale – Eceabat – Anafartalar – Arıburnu – Eceabat – Çanakkale – Dardanos
(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)
MARİFET
Marifet hiç ezilmemek bu dünyada
Ama biçimine getirip ezerlerse
Güzel kokmak
Kekik misali
Lavanta çiçeği misali
Fesleğen misali
Itır misali
İsâ misali
Yunus misali
Tonguç misali
Nâzım misali
Bedri Rahmi Eyuboğlu
Öne çıkmış olan görsel
Geçmiş yıllardaki gibi soğuk ve yağışlı olmayan bir sabah dinlenmiş olarak uyanıyorum. Ön bagajdaki çantalarımı ve diğer eşyamı çadırın içine alıyorum. Nasıl olsa çadır yeri sabit kalacak. Güzel bir kahvaltıyı kendi hak ettik. Yanımızda kahvaltılık malzeme var, çayı demleyip afiyetle yiyoruz. Kahvaltı faslından sonra bisikletlere binip Çanakkale merkez feribot iskelesine doğru yola çıktık arkadaşlarla. 12 Km kadar gittikten sonra Feribot iskelesinin yanında filimde kullanıldıktan sonra Çanakkale’ye getirilen fantastik Tuva atının önünde toplanıyoruz. Kaydımızı yaptırarak çay ikramlarını tadıyoruz hareket saatini beklerken. Elçek resim çekiyorum İrfan ile, arkamızda Truva atı var.
İşte Truva filminde kullanılan polyesterden yapılmış Truva atı. At biraz fantastik biçimde yapılmış. Sanki Truva savaşından daha da eski zamanlardan, karanlık dönemden gelmiş gibi. At’a benziyor ama binilecek cinsten değil.
Kayıt işlemleri bittikten sonra gemilere biniyoruz tüm katılımcı bisikletçiler. Epey kalabalığız, akın akın gemiye doluşuyor bisikletçiler.
Ben de gemiye binip bisikletimi bırakıyorum bir yere. Merdivenlerden gemiye binenleri çekiyorum.
Üst güverteye çıkarak pistonları dinlendiriyorum birazcık. 4 Günün yorgunluğu hala üzerimde. Gemi tamamen bisikletçilerle doldu. Her tarafta bisikletçi görmek olası. Ayaklarım korkuluklara dayalı, aşağıdaki bisikletçilerle çekiyorum.
Gemi tamamen bisikletçilerle doldu, zemin, balkonlar, yukarıları insan ve bisiklet dolu. Bisikletler bindikten sonra gemi karşıdaki Eceabat iskelesine doğru yola çıktı.
DUR YOLCU
Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir!Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!…Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!…
NECMETTİN HALİL ONAN
Karşı kıyıdaki yamaca Dur Yolcu yazılmış, solunda elinde tüfeği ile Türk askeri var.
Eceabat’a geçince yine toplanma ve bekleme zamanı. Buradan katılan arkadaşlarla buluşup hasret gideriyorum. Çanakkale’nin herkes için aynı özelliği var ; “Çanakkale savaşında şehitlerimiz”. Gelenlerin hepsi bu duygu ile geliyorlar buraya. Tanıdık bir çok dostumu burada görmek benim için ayrı bir sevinç. Bir süre bekledikten sonra Şehitlere saygı turu başlıyor. Bu gün Gelibolu yarımadasının sağ tarafındaki şehitliklere ve Anzak koyunu ziyaret edeceğiz. Kalabalık olunca bisikletçiler güzel görüntü oluşturuyorlar. Yol sağa kıvrılıyor ve bisikletçilerin tamamı kadrajda.
Tarla sarı çiçeğe bürünmüş.
Komple yolu kapladık, zaten bu gün yollar bizlere ait. Yol tabelasında hız sınırı 70 Kilometre yazıyor. Tabela yuvarlak, kenarları kırmızı renkte.
İlk önce 57. Alay şehitliğini ziyaret edeceğiz. Tabelada düz olarak 57. Alay şehitliği, sola doğru Kabatepe limanı ve Abide yazılmış.
Güzel görüntüler ve manzara eşliğinde yol alıyoruz. Solda uzun bayrak direği, direkte Türk bayrağı var ama rüzgar olmadığı için dalgalanmıyor. Yolda bisikletçiler tepeye doğru gidiyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.
57. Alay şehitliği
57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı olan Anzak Çıkarmasını durdurmak için 15 Nisan 1915 sabahı harekete geçen efsaneleşmiş Türk alayıdır.
19. Fırkaya bağlı üç alaydan biri olan 57. Alay, 1 Şubat 1915’de Tekirdağ’ın Yarkışla mevkiinde kurulmuştur. 57. Alayın komutanı Hüseyin Avni Bey’dir.
22 Şubat 1915’te 19. Fırka komutanı olan Yarbay Mustafa Kemal tarafından 57. Alaya törenle sancağı verilmiştir. 57. Alay, bir gün sonra, 23 Şubat 1915’te Çanakkale’ye doğru yola çıkmış ve 25 Şubat 1915’te Eceabat’a gelmiştir. 19. Fırka’nın bağlı olduğu 5. Ordu Komutanlığı’nın Enver Paşa tarafından kurulmasının ardından 57. Alay, yedek kuvvet olarak 26 Mart 1915’te Bigali Köyü’ne geçti. Bu tarihten 24 Nisan 1915 tarihine kadar 57. Alay, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni Bey tarafından sürekli eğitime tabi tutuldu ve Bigalı Köyü ve Turşun bölgesinde askeri eğitim ve askeri tatbikatlar yaptı.
57. Alay Bigali Köyü’ndeki eğitim ve tatbikatlarını sürdürdüğü sırada 5. Ordu tarafından yeri değiştirilmek istendi fakat düşman kuvvetlere çıkartmaların yapılacağı noktaya en yakın yerlerden biri olmasından dolayı Mustafa Kemal, 57. Alayın Bigali Köyü’nde kalmasında ısrarcı oldu ve bunda da başarı sağladı. Böylece 57. Alay, Bigali Köyü’nde kalmıştır.
25 Nisan 1915 sabahı, Mustafa Kemal, kendisine herhangi bir emir gelmiş olmamasına rağmen düşman çıkartmasını haber alır almaz kişisel inisiyatifiyle Conkbayırı’na doğru hareket etmiştir. Conkbayırı’na hareket eden 3 taburu ve bir dağ bataryasını oluşturan yaklaşık 3000 subay ve askeriyle 57. Alay, bizzat Mustafa Kemal’in yönetiminde kendisinden çok daha büyük bir düşman gücüne karşı saldırıya geçmiştir.
57. Alay, çatışmalarda mevcudunun üçte ikisini kaybetmiş, savaşın ortasında takviye edilmiştir. 13 Ağustos 1915’te 57. Alay komutanı olan Hüseyin Avni Bey, karargâha düşen bir top mermisiyle şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Hüseyin Avni Bey’in yerine atanan Binbaşı Hayri Bey, alayı Keşan bölgesinde konuşlandırmış ve alay, eksikleri giderildikten sonra 19. Tümenle birlikte 15. Kolordu bünyesinde Galiçya Cephesi’ne gönderilmiştir.
57. Alay, Galiçya Cephesi’nde büyük yararlılıklar göstermiş, alayın mevcudunun çok büyük bir kısmı buradaki çatışmalarda kaybedilmiştir. Mevcudu çok azalan ve sadece 1100 kişi kalan 57. Alay, cephe gerisine alınarak eksikleri giderildikten sonra yeniden cepheye alınmıştır fakat Rusya’da patlak veren Bolşevik Devrimi’nin ardından Galiçya Cephesi’ndeki savaş sona ermiştir. 15. Kolordu ise bu sefer Sina ve Filistin Cephesi’ne yollanmıştır.
57. Alay burada da çok faydalı olmasına rağmen İngilizler tarafından çembere alındığı için mevcudu iki gün içerisinde sadece 260’a düşmüştür. Megiddo Muharebesi sırasında ise 57. Alayın kalan mevcut esir edilmiştir.
Bu kahramanların anısına o günden beri Türk ordusunda 57. Alay bulunmamaktadır. 57. Alay, dünya üzerinde en çok madalya sahibi olan alay olduğu için dünyanın en kahraman alayı olarak nitelendirilmektedir.
57. Alay şehitliğini ziyaret ediyoruz.
57. Alay şehitliğinden Çanakkale boğazının kıyısı yay biçiminde.
Siperler günümüzde yenilenmiş haliyle sergilenmekte. Düşman siperleri ile arası 10 metreye kadar olan siperlerde günlerce süren çatışmalarda her iki taraftan büyük kayıplar verilmiştir. Siperler yuvarlak ağaçlardan yapılmış kanal biçiminde.
Conk bayırı, burada İngiliz sömürgecileri sömürgelerinden getirdiği askerlerle çıkarma yapmış. Bunu önceden haber alan Mustafa Kemal karşı hücuma geçerek çıkarma yapamadan geriye püskürtmüştür düşman kuvvetlerini. Mustafa Kemal burada göğsüne gelen bir şarapnel parçası saatine isabet etmesi sonucu yaralanmadan kurtulmuştur. Yüksek bir abide, kaide üzerinde üniformalı Mustafa Kemal heykeli, yanında bayrak direği, Türk bayrağı dalgalanıyor.
Conk bayırı yüksekte ve çevreye hakim bir tepe. Çanakkale boğazının bir kısmı görünüyor.
Üç tane yerde, dördüncüsü üçünün üzerinde taş gülleler. Gülleler epey büyük.
Kaide üstünde askeri üniformalı Mustafa Kemal ve direkte dalgalanan Türk bayrağı.
Öğlen dağıtılan kumanyaları Anzak koyunda yiyoruz. Bir süre dinlendikten sonra dönüşe geçtik.
Eceabat vapur iskelesine gelerek vapura biniyoruz. Çanakkale tarafına geçince henüz zamanımız var diyerek Deniz müzesini dolaşalım diyoruz. Daha önce fark etmemiştim deniz müzesini. Gezmemiz iyi oldu açıkçası. Müzede savaş gemileri ve denizaltı da bulunan toplar makinalı tüfekler, torpidolar, mayınlar sergilenmekte. Hepsi de korkunç savaş silahları, sadece insanları öldürmek için böyle korkunç silahlar üretilmiş, şimdiki zamanda daha da korkunç silahlar üretilmekte. Deniz müzesi binası, üstte yazılmış, altında digital saat 18:05:24 yazıyor kırmızı olarak.
Savaş gemisi kıyıda bağlı, ona doğru gidiyoruz.
Kıyı beton duvar ile kaplı, kalın zincirler bağlı, ileride kale surları görünüyor.
Çanakkale savaşını anlatan resimler sergilenmiş yamaca. Mustafa Kemal heykeli ve önde iki büst.
Denizaltı torpidosu, baş kısmı kırmızıya boyanmış. Torpido siyah renkte.
Gemi çapa demirinde küre Dünya konmuş. Çimen üzerinde büyük bir yeşil küre duruyor.
Yolun yanında, çimenlerde bir çok top yerde sergilenmiş çam ağaçlarının altında. Üç tane de küp yerde duruyor.
Uzun bir top üç kaide üzerinde. Topun namlu kısmı kırık.
Siyah renkli çapa ve beyaz renkli torpido.
Denizaltıda kullanılan torpido yuvaları açık havada sergilenmiş üç tane, birisinin kapağı açık. Diğerleri kapalı.
İki tane kırmızı başlıklı torpido ve torpido yuvası
Torpido yuvası.
Yeşil çimenler üstünde toplar sıralanmış. Topun ağzında Türk bayrağı olarak kapatılmış.
Tekerlekli küçük bir top, solda yeşil küre.
Bu da büyük ve uzun namlulu top.
Tekerlekli top arabası, arabanın dört tekerleği de demirden. Bu arabada top alınmış.
Daha kısa top arabası.
Çanakkale kalesi surları ve yuvarlak kısa kulesi. Duvarlarda onarım olduğundan iskeleler kurulmuş.
İki tane devasa gemi çapası.
Siperli, döner hareketli top.
Büyük deniz mayınları. Bu mayınların benzerleri İngiliz gemilerini Çanakkale’nin soğuk sularına gömmüştür.
Bir kaç çemberi kalmış sacları olmayan denizaltı.
Denizaltıyı yandan çekiyorum, torpidolar, ve torpido yuvaları.
Uzun bir periskop demir kaide ile ortadan tutturulmuş. Altında gözleme kabini.
Denizaltında kullanılan periskop ile dürbün gibi Gelibolu tarafını gözlemleyebiliyorum. Aklıma telefon ile resim çekmek gelince hemen resim çekiyorum. Öyle fazla yakınlaştırmasa da görüş alanını gayet iyi görüyorum. Karşı kıyıda Dur Yolcu ve askeri çekiyorum.
Müzeden çıkıp Aynalı çarşıya geldik. Aynalı çarşının girişindeki kemerli giriş kapısı cam ile kaplanmış.
“Çanakkale içinde Aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı ooo of
Gençliğim eyvah!”
Tarihi Aynalı çarşı cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Hazır gelmişken bir kaç hediyelik eşya alıyorum. Cep aynası da almak gerek, aynaya kime hediye vereceksen onun ismini de yazdırabiliyorsun. İçerideki dükkanlar ve tavan lambalarla aydınlatılmış. Duvara Türk bayrakları takılmış sıralı.
Burası da çarşının diğer kapısı. Kapıda Aynalı Çarşı yazılı.
Aynalı çarşıdan alacağımızı aldıktan sonra kamp alanına giderken akşam yemeği için marketten alışveriş yapıyoruz. Aycan süper marketini görünce önünde bana poz veriyor. Ben de resmini çekiyorum. Güzel tesadüf Aycan süper marketi ve Aycan.
Kamp alanına dönerek akşam yemeği için aldıklarımızı bir güzel yiyoruz. Çadırların yanına piknik masasını daha önceden taşımıştık. Daha sonra arkadaşlar da aramıza katılınca sohbet iyice derinleşiyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde dinlenmek için çadırlarımıza çekilerek tatlı uykuya dalıyoruz.
Bu gün dostlarla buluşmak, hasret gidermek, onları karşımda görmek ve sohbet etmek çok güzeldi. Yeni dostlarla da tanışmak ayrı bir duygu, dostlar giderek çoğalıyor.
İyi ki varsınız ve iyi ki sizleri tanıdım dostlarım.
Bu gün yaptığımız yol 58 km civarında.
Dardanos kamp alanı – Çanakkale feribot iskelesi gidiş – geliş yol haritası.