Antalya Manavgat – Mersin Bisiklet Festivali 4. Gün

4 ekim 2015 Pazar

4. Gün

Manavgat – Gizli Cennet Bahçesi – Manavgat

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı

Ama atıldı yine de serüvenlere

Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya

Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.

Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı

– ki onlar daima birer yalnızdılar

Ahmet Telli

 

Öne çıkan görsel, Her tarafı ağaçlar kaplamış, yol o yeşil alan içinde kaybolmuş.

Günün en güzel zamanı bence sabahın ilk saatleri, neden derseniz tüm canlıların yaşam kaynağı Güneş ışınlarından ne kadar çok yararlanırsan o kadar yaşam dolu olursun. İnsanlık tarihi başlangıcından bu yana her sabah gerçekleşen doğal olayı yaşayan insanları mutlu etmiştir. İnsanlar bunun farkında olsun ya da olmasın bu gerçeği değiştirmez. İnsanların yaşadığı beton evlerde ki odalarında güneşin doğuşunu fark edemiyor maalesef. Bunu fark etmeme neden olan ise bisiklet ve bisiklet turları. Beton baskısından kurtulmuş olarak çadırda güneş doğmadan daha önce kendini hissettiriyor. Algılayabildiğime göre şanslı sayılırım.

Hava açık, fazla da nem yok şimdilik. dağların ardında güneş kendini göstermeye başladığında gözümü kırpmadan kahvemi yudumlayarak izliyorum sadece. Şairin dediği gibi ” Anlamak gideni ve gelmekte olanı, O müthiş bir bahtiyarlık sevgilim” Ben sadece gelmekte olanı karşılıyorum sabahın seherinde.

Manavgat çayı, su titriyor hafif rüzgar ile. Doğu ufku  güneşin ilk ışıkları ile kızıla boyanmış.

Güneş yavaş yavaş yükseliyor.

Güneş tamamen dağların ardından kendini gösterdi.

Kahvaltı yeni kalkmış katılımcılar ile kuyrukta sabah selamlaşmaları arasında sıramız gelince güzelce karnımızı doyuruyoruz. Ardından yola çıkma zamanına kadar herkes hazırlanıyor. Bu gün gizli cennet bahçesine gidip geleceğiz. Gerçi her taraf gizli cennet buraları ama bakalım gideceğimiz yer nasıl? Henüz gitmediğime göre yeni göreceğim yer her zaman cennet benim için.

Kilitli taş döşeli yolda bisikletliler gidiyor. Resim arkalarından çekilmiş.

İlk molamızı yerde işaretlenmiş olan yere gelince farkına varıyorum. Biraz dinlenmeli.

Sola işaretli iki ok işareti, biri üstte biri altta. bisiklet çizimi ve mola yazısı. Hepsi de beyaz sprey boya ile boyanmış.

Bir süre ana yoldan gittikten sonra Toros dağlarına doğru yol almaya başladık. Köy yolları olunca bazı yerlerde toprak yolda gitmek durumunda kalıyoruz. Toprak yolun güzelliği de yerde yüzlerce bisikletin tekerlek izlerinin görünmesi. Bisikletlilerin buradan geçtiğini görmek yetiyor, yolda yalnız olmadığımın kanıtı. Sadece izleri takip etmek yeterli.

Toprak yolda bir çok tekerlek izi, hepsi de birbirinden farklı. Henüz iz yapmamış ön tekerleğimin bir kısmı görünüyor.

Köy yollarının bir güzelliği de çeşmelere sık sık rastlamamız. Şimdiki ana yollarda pek çeşme yoktur. Hatta hiç yapılmaz, nedeni ise marketlerden para ile su almanız içindir. Çok zorda kalmazsam marketten pek su almam. Köy yollarında mutlaka bir çeşmeye denk gelirim. İşte bir çeşme ve pistonlar ısınmış, soğutmak gerek. Bu arada susuzluğumu da gideriyorum. Su şişelerimi tazeliyorum.

İki borudan akan su ve yalakta ayaklarım dizlerime kadar suyun içinde. Sarı mataramı su ile doldurmaktayım.

Hava sıcak olunca başımı da yıkamadan edemedim. Bir süre serin tutar nasıl olsa. Saçlarımı akan suda yıkarken.

İşte köy yolu, hiç bir araç yok. Kafam sakin ve rahat, Ormanın içinde olmasam da tam olarak yol kıyısına bir kaç sıra zeytin ağacı dikilmiş. Önemli olan yeşilliğin içinde pedal çevirmek.

Yol düz gidiyor, asfalt. Kıyıda ağaçlar.

20151004_114442

Çeşmede biraz serinledikten sonra yola devam ediyorum. Yorulanlar kısa mola vermişler nefeslerini sakinleştiriyorlarken buluyorum.

Arıcılar yoldan biraz içeri arı kovanlarını yerleştirmiş bal üretimini yapıyorlar.

Son yokuş dedikleri yere geldik galiba. Öyle fazla sert te değil, bir çırpıda çıkarız. Devrim önde  gidiyor.

Gizli cennet denilen yere geldik, gerçi gizliliği pek kalmamışa benziyor. Ağaçların arasında kalmış o yüzden gizli diyorlar. Kısacası herkes biliyor burasını. Gördüğüm arabalardan belli gizli olmadığı.

Yol ağaçtan bir tünel görünümünde. Yeşil ağaçlar arasında kaybolan yol. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

Suyun başında bir güzel bize poz veriyor çakıllara oturmuş durumda. Elleri dizlerinin önünde birleşmiş. Bulanık su yayılmış olarak akıyor, suyun içinde iki kaz biri yüzüyor biri ayakları üzerine dinelmiş bize bakıyor merakla ne yapıyoruz diye.

Sevgili arkadaşım bizler için ta Antalyalardan tek başına pedallayıp gelmiş. Bizlere renk kattı. Yeşile yeşil rengini verdi.

Yeşil tişört giymiş Devrim yanımda elimi omuzuna atmış durumda elçek resim çekildik. Kazlar yine arkada fon oluşturmuş.

Burada öğle yemeğini yiyoruz ve ardından belli bir süre dinleneceğiz. Gizli cennet şelalesi burada, suyu bulanık ve az akıyor. Şortlarımı giyip küçük havuza giriyorum bir süre. Su ılık, havada sıcak olunca sanki hamamda yıkanıyormuşum gibi.

Neredeyse 10 metre yükseklikten dökülen şelale geniş bir su göletine akıyor.

Bir kaç küçük şelaleden oluşmuş doğal güzelliği bir süre yukarılardan çağlayan su sesi ile dinlendik.

Resmi şelalenin yukarısından tam döküldüğü yerden aşağısını çekiyorum gölet ile birlikte.

Gizli cennet şelalesinin fazla bir özelliği yok. Bir kaç şelale ve restorandan başka bir şey yok. Dinlenme bitince hareket başladı geri dönüş için. Manavgat’a kadar hep iniş olacak.

Gizli Cennet yazan tabela pas tutmuş sadece harfler kalmış. Restorana gidiş yönünü gösteriyor. Yol kıyısında taze çam fidanları büyümekte.

Dönüşümüz çabuk oluyor kamp alanına, bundan sonra pek resim çekmedim. Kamp alanında geri dönüş telaşı vardı. Gidenlerle vedalaşıp uğurladım. Ben bir kaç kişi bu akşam buradayım. Yarın Mersin’e gideceğim otobüs ile. O yüzden fazla geç olmadan yatıyorum.

Bu gün yaptığım yol 73 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir