Etiket arşivi: ağapark

Aliağa 2 Teker Bisiklet Festivali 3. Gün

5 Haziran 2022 Pazar

Ağapark – Aliağa – Alsancak – Üçkuyular

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
Önümü arkamı bilmiyorum
Azaldığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin

Cemal Süreya

 

Öne çıkmış olan görsel, Üst geçit köprüsünde sıralanmış bisikletçiler ellerini kaldırmış selam veriyorlar. Köprünün altında görünen petrol rafineri tesisleri.

DSCN4480

Güzel bir uykunun bedeli sabah erkenden, daha Güneş doğmadan uyanmak. Ödülü de Güneşin o muhteşem doğuşunu izlerken kahve keyfi. Bu her şeye değer. Bir kahvenin kırk yıl hatırı olabilir ama kendime yaptığım kahvenin hatırı ne olabilir ki? Güneşin doğuşu. Sabah Güneşi doğmaya hazırlanırken çadırımın içinden dışarısının görüntüsü. Palmiye ağacı ve bir kaç çadır.

DSCN4473

Dün akşamdan yan bacanağım Tanju’yu kahvaltıya davet etmiştik. O da üşenmedi erkenden kamp alanına geldi bisikleti ile. Kahvaltı dağıtılmaya biraz geç başlandı bu sabah. Çünkü bu gün festival bitiyor. Kısa bir sürüş ile Aliağa içine kadar bisiklet süreceğiz. O yüzden acele etmeden kahvaltımızı alıp çimenlere oturuyoruz. Küçük masanın etrafında üç bacanak kahvaltı yaparken bizi Mehmet Cingıl çekiyor. Ne yapsın garibim. Karşısında üç bacanak olunca eli mahkum bizi çekecek.

WhatsApp Image 2022-06-05 at 08.54.40

Dün ödünç aldığım bisikleti Muhlis Dilmaç’a geri veriyorum. O da bisikletleri römorka yüklemeye başlayınca ona yardım ediyoruz. Çantalarımı bisikletim KUZ’a yükledim ve yola çıkmaya hazır. Sele biraz kıçımı acıtsa da artık idare edeceğim.

DSCN4474

Hareket saati gelince yola çıkıyoruz. Bu kez ana caddeye çıkmadan sahildeki bisiklet yolundan gitmeye başladık. Sahildeki bisiklet yolunu boydan boya kapladı bisikletçiler. Yandan deniz ile birlikte bisikletçileri çekiyorum.

DSCN4475

Aliağa’daki ikinci büyük bayrak direği altında geçerken bisikletçileri çekiyorum. Türk bayrağı direk tepesinde dalgalanıyor.

DSCN4476

Kıyıdaki yer dönemeçli olunca sağa doğru giden bisikletçileri kadraja alıyorum deniz ile birlikte.

DSCN4478

Aliağa’daki Marina ve park olan yere geldik. Marina içinde kayıklar bağlı. Dar bir boğazdan içeriye tekneler, kayıklar girip çıkıyorlar. Girişe de bir köprü yay biçiminde yapılmış Bisikletleri kenara park edip köprüye doğru çıkmaya başladılar bisikletçiler. Ben ve bacanaklarım köprüye çıkmayıp bisikletlerin yanında kalmaya karar verdik. Üç bacanak köprü manzaralı resim çekiliyoruz. Haliyle resmimizi Mehmet Cingıl çekiyor, üçümüzü birden.

WhatsApp Image 2022-06-05 at 10.41.01

Kameram ile köprüdeki sıralanmış bisikletçileri tamamını çekiyorum. Optik zoom olunca her şey olanaklı. Bisikletçiler el sallıyor bizlere. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN4480

Optik zoomu iyice uzatarak yakınlaştırıyorum önde giden Osman ve Akif’i. Resimde üç kişi yürüyor. Akif’in elinde megafon var.

DSCN4483

Köprüdeki arkadaşlar yanımıza gelince vedalaşıp ayrılıyoruz. Sabah çay içmemiştik, o yüzden bir kahveye oturup duble çay içerek doyuyoruz. Ardından yan bacanağım Tanju ile vedalaşıp Aliağa metro istasyonuna gelip trene bindik bacanağım ile. Trende en öne biniyoruz Alsancak’ta kolay inmek için. Bacanağım Buca’ya gideceğinden Şirinyer durağında inecek. Bacanağım bisikleti orta direğe kancalı lastik ile sıkıca sabitliyor.

DSCN4488

Yaklaşık 1 saat 5 dakikada Alsancak istasyonuna vardık. Bacanağım ile vedalaşıp iniyorum trenden. Alsancak’tan bisiklet yoluna çıkıp trafikten uzak, sakince ve yavaş yavaş, arada dinlenerek bisiklet sürmeye başladım. Seledeki gergi civatası olmayınca pek rahat oturamıyorum. Karantina meydanına gelince gölgelik bir yerde dinleniyorum. Hava da rüzgarlı, karayel esince direk karşıdan rüzgara karşı gitmek durumunda kalıyorum. Bisikletim KUZ Karantina meydanında benim ile birlikte dinleniyor.

DSCN4489

Rüzgara karşı olsa da, sele kıçımı acıtsa da sonunda eve vardım sağ salim. Bagajdaki çantaları bisikletten indirip eve alıyorum ama içindekileri öylece bıraktım. İlk önce güzel bir duş, yemek ve en sevdiğim şekerlemeyi yapıyorum. Üç gündür bileğimde taşıdığım festivalin bilekliğinin resmini çektikten sonra çıkardım. Bileklikte; Aliağa 2 teker bisiklet festivali yazıyor mavi zeminde.

DSCN4490

Böylece güzel geçen bir festivalin sonuna geldik. Benim için harika bir etkinlikti. Uzun süredir görmediğim arkadaşları gördüm. Yeni arkadaşlar tanıdım. Aliağa çevresinde görmediğim yerleri gördüm. Elimden geldiği kadar resim çekip gezip gördüğüm yerleri sizlere anlatmaya çalıştım kendi yorumumla. Bundan sonra pek festivallere gitmeyeceğim. Ağırlık olarak kano yapım işini hızlandırıp bir an önce denizlerdeki maceralarımı yazmalıyım.

Bu gün yaptığım yol toplam 20 Kilometre civarı

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Alsancak – Üçkuyular

Powered by Wikiloc

Aliağa 2 Teker Bisiklet Festivali 2. Gün

4 Haziran 2022 Cumartesi

Ağapark – Yenişakran – Yuntdağı Köseler köyü – Aigai – Ağapark

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.

Ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.

Taşarak evlerden taraçalara

Cemal Süreya

 

Öne çıkmış olan görsel, Aigai antik kentindeki agora binasının ön duvarı. Blok taşlardan örülmüş bina üç katlı. Alt katta dükkan kapıları ve yanında birer pencere var. İlerde duvarın bir kısmı yıkık durumda. Sağda ise dört basamaklı, daire biçiminde balık satış yeri.

DSCN4462

Sürekli ve biraz şiddetli esen rüzgar nedeni ile dalgalanan bayraktan gelen pat pat sesleri sabah henüz güneş doğmadan, erken saatlerde uyandırıyor. Kalkar kalmaz hemen fazla kalabalık olmadan tuvalete gidiyorum. Sabahın köründe benim gibi uyananlara “Günaydın” diyerek selam veriyorum. İşim bitince çadırıma gelerek kahvemi pişirdim. Afiyetle içiyorum Güneşin doğuşunu izleyerek. Kahvemi içerken bir kelebek gelip etrafımda uçmaya başladı. Sonra çimenlere kondu. Hemen kameramı alıp kelebeğin muhteşem desen ve renkteki kanatlarını çekiyorum.

DSCN4395

Etrafta kamera ile dolaşırken arkadaşların resmini çekiyorum yan yana.

DSCN4396

Kahvaltımızı yapıp hazırlandım. Bu gün Muhlis Dilmaç’tan aldığım cararro bisikletle gideceğimden arka bagaja bir çantayı taktım. Önde gidon çantası aparatı olunca gidon çantamı da taktım. Bisikletim KUZ dinlenecek yattığı yerde. Yere yatırmamın nedeni rüzgar devirmesin diye. Bu gün bisikletçilerin yola çıkış videosunu çekmeye karar verdim. Hareket saatinden önce bisikletle gölet kenarına gidip hazırlandım video çekmek için. Kamerayı hazırlayıp açmam için bacanağıma harekete başlayınca bana haber vermesini söyledim. Grup kamp yerinden harekete geçtiğinde bacanağım telefon ile haber verdikten sonra yola çıkınca Muhlis Dilmaç resmini çekmiş bacanağımın.

DSCF3820

Ben haber beklerken, flamingo kuşlarını çekmeye başladım. Uzun bacaklı, kafası su içinde çamurda yiyecek ararken çekiyorum flamingonun birini. Sazlık arkada yeşil fon oluşturmuş.

DSCN4398

Ara sıra kafasını dışarı çıkarıp nefes alıyor ve etrafını gözlemliyor herhangi bir tehlike var mı diye. Aynı zamanda uzun bacakları ile de yürüyor su içinde. Bir bacağı su içinde düz, diğer bacağı geriye doğru kıvrık ve su dışında. Gagası tam suya değmiş durumda. Bacağın alt kısmı, ayak bileğinden aşağısı siyah renkte.

DSCN4400

Sazların içindeki martıyı fark edince başını iyice uzatıp martıya bakıyor flamingo. Martı sazların içinde yuvasını yapmış.

DSCN4401

Ara sıra gagası ile kuyruğundaki yağdan alıp tüylerini yağlıyor sudan ıslanmasın diye.

DSCN4402

Uzun süredir yem yediklerinden olacak ara sıra kanadını ve bacağını gerip açma hareketi yapıyor. Bu anı yakalamak çok zor. Bu gün şansıma tam gerinirken yakalıyorum bir poz. Böylece kanadındaki muhteşem renkleri ortaya çıkıyor; Turuncu ve siyah renkleri. Flamingo kuşunun tüyleri beyaz renkte. Sadece kanatlarının üst ve yarısına kadar turuncu, diğer yarısı uçlara kadar siyah renkte. Bacakları da turuncu renkte. Bu üç renk; Beyaz, turuncu ve siyah birbirine o kadar uyumlu ki bu anı yaşıyorum kısa olsa da. Kanadı kapalı olunca turuncu ve siyah tüyleri görünmüyor. Arkada üç tane flamingo kuşu, başları su içinde. Arkada sazlıklar.

DSCN4404

Çok uzaklarda flamingo kuşları grup halinde resmi geçit töreni gibi uzun bacakları ile adımlar atarak yürüyorlar. Ben de onları iyice yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN4408

Kamp alanındaki dev direkte dalgalanan Türk bayrağını çekiyorum okaliptus ağaçları arasından.

DSCN4414

Grup kamp alanından harekete geçerken gelen haberle kamerayı hazırladım. Kameramın bir huyu var. Video çekerken optik zoom yapınca görüntü bulanık çıkıp netleşmiyor bir türlü. Zamanla çözümünü keşfettim. Video çekmeye başlamadan önce optik zoomu iyice yakınlaştırıp denklanşöre hafifçe basıp netleştiriyorum. Ardından video kayıt düğmesine basıp çekmeye başlayınca optik zoomu geri çekip yakından çekmeye başlıyorum. Ne kadar optik zoom yaparsam yapayım netlik bozulmuyor. Ne yapayım başka çaresi yok. Videoyu işlerken baştaki görüntüleri kesiyorum. Aşağıda linkten kamp alanından çıkıp dönemeçten çıkan bisikletçilerin videosunu izleyebilirsiniz.

Video 1

Video 2

Videonun tamamını youtube den izleyebilirsiniz. Videonun linki aşağıda

https://youtu.be/DuKvTpdj07g

Grubun tamamını videoya kaydettikten sonra ben de peşlerine takıldım arkalarından. Altımdaki yeşil tur bisikleti iyi gidiyor doğrusu. Gruba yetiştim. Birlikte trafik polislerinin eskortluğunda sağ şeritten gidiyoruz. 15 Kilometre sonra sağa doğru dönüp yokuşu çıkmaya başladık. Yokuşun başlarında S biçimindeki kıvrılan yolda çıkan bisikletçileri çekiyorum arkalarından.

DSCN4417

Yokuş olunca pek deneyimsiz ve benim gibi ham olanlar geride kalıyor haliyle. İleride geride kalanları bekleyenleri uzaktan çekiyorum. Yol kıyısında kimisi oturmuş, kimisi ayakta, meşe ağaçları arasında beklerken.

DSCN4419

Buradaki düzlükte cezaevi var. Karşısında da büyükçe bir su göleti. Yukarıdan göleti çekiyorum.

DSCN4420

Mola verenlere katılmayıp yokuşu çıkmaya devam ediyorum. Artık sıkça görmeye başladığım Güneş tarlaları yamaçta kurulmuş elektrik enerjisi üretiyor gün boyu. Tarıma elverişli olmayan yamaçlarda iyi bir uygulama. Burada üretilen enerji elektrik şebekesine bağlı. Enterkonnekte sistemi besliyor.

DSCN4421

Başka yerde de daha geniş bir yeri kaplayan Güneş panelleri elektrik üretiyor.

DSCN4422

Güneş tarlaları daha yeni yapılıp üretime başlamışlar. Bunlardan daha eski olanlar rüzgar türbinleri. Yunt dağlarının tepelerini kaplamış onlarca rüzgar türbini. Türbinlerin altındaki yamaçta da Güneş panelleri görünüyor. Biri rüzgardan, birisi Güneşten elektrik üretiyorlar.

DSCN4424

Aşağıda bekleten grup hareket edince yakınlaştırıp çekiyorum. Ardından tekrar yola çıktım. Önümde daha da çıkacağım yokuş daha çok. Arkada gölet görünüyor.

DSCN4425

Daha önceki turlarımda buralarda bir kuyu olduğunu görmüştüm. Kuyuyu bulup duruyorum. Eskiden ipe bağlı kova olurdu kuyu başında. Şimdi ise ne kova var ne de ipi. Kuyunun ağzını çekiyorum. İçinde su var ama su alacak bir tas yok. Festivalde tanıştığım Arif Dağlıoğlu, bana ünlü düşünür Romen Diyojen’in tasını hatırlattı. Rivayete göre bir gün bir çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu gördüğünde “Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti” diyerek elindeki tası da atmıştı.

DSCN4426

Elimde optik zoom olan kamera olunca istediğim görüntüyü çekmek zor değil. Kuyunun dibindeki suda yansıtan görüntümü yakınlaştırıp çekiyorum. Suda yansıyan başımdaki siperlikli şapka ve sakallı yüzüm görünüyor gökyüzü ile birlikte.

DSCN4427

Kuyunun olduğu yere grup gelince geride kalanları tekrar beklemeye başladılar. Ben de onlar beklerken bindiğim yeşil bisikleti çekiyorum. Bize eşlik eden jandarma arabaları da görüntüye giriyor.

DSCN4428

Daha önceleri geldiğimde optik zoomlu kamera olmayınca çektiğim resimler sınırlıydı. Şimdi ise istediğim kadar yakınlaştırıp çekiyorum. Dik olarak oluşmuş kayalık kısmı çekiyorum yakınlaştırıp. Bir kaya ana kayadan ayrı duruyor.

DSCN4429

Ana kaya epey büyük bir kütle ve kayalar dikine oluşmuş. Aralarında ağaçlar çıkmış seyrek te olsa.

DSCN4430

Kayalığı geçip ileride duruyorum. Geçtiğim kayalık arasından bir geçit var. Yol oradan yapılmış. Kameramı hazırlayıp arkadan gelecek olan bisikletçilerin videosunu çekeceğim. İlk bisikletçi görününce video kaydına başladım. Videonun linki aşağıda, izleyebilirsiniz.

Video 3

Video 4

Video5

Videonun tamamını youtube den izleyebilrsiniz. Videonun linki aşağıda

https://youtu.be/OX6QNisQKYA

Grubun tamamını videoya çekince en arkadakilerin resmini çektim. Böylece grubun en arkasında kaldım.

DSCN4432

Önümüzdeki yokuşu çıkan bisikletçileri çekiyorum.

DSCN4433

Yol S biçiminde ve bisikletçilerin yokuşu çıkma çabaları.

DSCN4434

Karşıma ilk köy olan Kapıkaya köyü çıktı. Bu köyde daha çok hayvancılık yapılıyor. O yüzden hayvanlara su vermek için kayalık zeminde su göletleri yapılmış yer yer. İşte bir inek tam da göletin önünde bana poz veriyor.

DSCN4435

Köydeki bakkaldan soğuk gazoz alıp içiyorum. Bir derece serinletiyor, biraz da şeker takviyesi iyi geldi. Köyün çeşmesinden sularımı tazeleyip dolduruyorum. Köyde fazla oyalanmayıp yoluma devam ediyorum. Önümde sert bir iniş ve devamında aynı sertlikle çıkış var. Yokuşun tepesinde de Karaahmetli köyü görünüyor. Aşağıdaki dere İzmir – Manisa sınırını oluşturuyor.

DSCN4436

Kocaman gövdesi ile çitlembik ağacı, tamamen kadraja alıyorum.

DSCN4437

Yüz yıldan fazladır burada olan çitlembik ağacı kim bilir neler görmüş, neler yaşamıştır. Kalın gövdesinde oluşmuş şekiller büyük olayları yaşadığı belli. Hani ileri yaşlardaki ihtiyarların yüzlerinde oluşan derin çizgiler gibi. Gövdenin altında oyuktan anlaşılacağı üzere çürümüş iç kısmı ama dışı sağlam görünüyor.

DSCN4438

Ağacın diğer yanında ise gövdedeki çürükler meydana çıkmış tamamen. Kalın gövdenin bitimindeki oluşan dalların kalınlığına bakarsak sürekli dalları kesilip odun yapıldığı anlaşılıyor. Her ne yapmışlarsa ağaç yaşama sarılıp hayatta kalmış. Kimseye de boyun eğmeden dalları dik olarak yükselmiş gök yüzüne.

DSCN4439

Dağlardaki arazi tarıma pek uygun değil. O yüzden hayvancılık yapılıyor. aşağılarda bir yere küçük bir gölet yapılmış.

DSCN4440

Dedim ya arazi tarıma pek elverişli değil ama hayvanlar için yem gerek. Malum yem fiyatlarını devlet değil de tüccarların inisiyatifine kalmış. Yemleri istediği fiyata alıp fahiş fiyata satmaktan çekinmiyorlar. Buna dur diyecek kimse de yok. Çünkü tüccarlar iktidarda olunca istediği biçimde at koşturuyorlar. Oy isterken Vatan – Millet – Sakarya – din – iman – kitap. Yem fiyatlarına gelince hepsi unutuluyor. Köylünün biri araziyi taşlardan temizletip ortaya bir tarla çıkarıp ekmiş. Tarladaki ürün sararmış. Çıkan taşları da tarlanın sınırına duvar örmüş.

DSCN4441

Karşıma yine bir çitlembik ağacı çıktı. Epey kalın gövdesine karşılık ince dalları dikkat çekiyor.

DSCN4442

Daha genç bir çitlembik ağacı karşımda. Aslında bu çitlembik ağacı değişime uğramış. Yani Antep fıstığı aşılanmış. Yapraklarından belli, geniş yapraklı bir ağaca dönüşmüş.

DSCN4443

Neyse ki kameram optik zoomlu. Olduğum yerden yakınlaştırıp yeni olmaya başlamış Antep fıstıklarını yakından çekiyorum Fıstıklar üzüm salkımı gibi bir arada ama seyrek biraz. Yeşil kabuğunun uç kısımları kızarmaya başlamış. Olgunlaşması için biraz daha zaman geçmesi gerek, henüz taze durumdalar. Hani halk dilinde derler ya “Fıstık yeşili” işte yeşilin bu tonu fıstıklardan almış. Yani fıstık gibi yeşil. Birde güzel ve alımlı kadınlar için de “Fıstık gibi kadın” deseler de bu konumuzla alakalı değil.

DSCN4444

Çitlembik ağacı yol kıyısında, yanında yağmur sularının aktığı kanal var. Bu kanal toprağı aşındırarak çitlembik ağacını köklerini ortaya çıkarmış. Toprak altından çıkan bu kökler zamanla kabuk bağlayıp dış ortamlardan kendini korumuş. Köklerin yapısına bakılırsa toprağa sağlam biçimde tutunarak koca gövdesini ayakta tutuyor.

DSCN4445

Grubun önlerindeyim, daha önce gördüğünüz dereye inip yokuşu çıktım. Karaahmetli köyüne gelince arkamdan gelen bisikletçileri yokuş aşağı inerken çekiyorum uzaklardan. Yol S biçiminde kıvrımlı.

DSCN4447

Karaahmetli köyünde karşıma çocuklar çıkıyor. Çocukları yanıma çağırıyorum. Onlar da koşarak yanıma geliyorlar. Çocuklara bakkalın yerini soruyorum. Çocuklar da bana bu köyde bakkal olmadığını söylüyorlar. Amacım çocuklara bakkaldan bir şeyler ısmarlamak ama kısmet değilmiş. Bana doğru koşarak gelen üç çocuk.

DSCN4448

Çocuklar neşeyle köyün sokaklarında oynuyorlar. Bu oyuna üstü kahverengi, altı beyaz bir köpek te eşlik ediyor. Yılışık köpek benim üzerime de atlıyor. Biraz başını okşuyorum köpeğin, hoşuna gidiyor sevilmek. Her canlı sevilmek istiyor. Köpeklerin başını okşarken bir yılanı okşayamazsın. O yüzden yılanı uzaktan seveceksin. Neme lazım yılanlar okşanmaktan hoşlanmazlar hart diye ısırırlar. Ondan sonra hastaneye koş.

DSCN4450

Köyde bakkal olmamasının nedeni köy ilkokulunun öğrencilerinin olmayışı. Köy okulu tek sınıflık küçük bir bina. Her ne kadar kullanılmasa da bina sağlam görünüyor. Giriş kapısı, iki penceresi ve kiremitli çatısı ile iyi durumda. Okulun geniş bahçesi de duvar örülerek çevrelenmiş. Okulda çocuk olmayınca bir ağaç ta okulun kaderini paylaşıp yaşama veda etmiş. Ağaç kurumuş halde okul binası ile kaderine terk edilmiş. Hüzünlü bir durum.

DSCN4451

18. Yüzyılda bulunan Paskalya adasında insanların ilkel ve vahşi yaşadıklarını gördüler. Aslında adada dev heykeller yapılmış, taş ocağından adanın diğer yerlerine taşınıp konmuş. Bu ileri bir medeniyet gerektirir. Adadaki kısıtlı kaynaklar nedeni ile ve sürekli ağaç kesimi adada av hayvanı ve yiyecek sıkıntısı baş gösterince birbirlerini öldürüp yamyamlık başlamış. Zamanla bildiklerini unutup vahşileşmişler. Kabileler de küçülmüş yiyecek sıkıntısından.

Ağaçların kesilmesi ve çevreyi kirletmek toplumu geriye götürür, ilkelleşir. İşte bunun örneği karşımda duruyor. İleride gördüğünüz dağ Aigai antik kentinin olduğu yer. Geçmişte buraların pazarına ve yöreye hakim olan medeniyet yok olunca başka toplumlar gelmiş. Bunlar da ağaçları sürekli kesip çevreye de çöplerini bırakınca geri kalmış. Daha önce gördüğünüz terk edilmiş okul binasında öğrenciler olmayınca ortalık tarikatlara, din yobazlarına kalmış. Böylece çöplerini gelişi güzel yol kenarlarına bırakır olmuşlar. Böyle giderse etraf çöp ve çorak olacağa benzer. Yol kıyısında çöpler ve Aigai dağı.

DSCN4453

Uzaktan Yuntdağı Köseler köyü göründü.

DSCN4454

Köye varır varmaz yeni yapılmış köy meydanındaki sundurmada yemeğimizi yiyoruz. Ayrıca bol su tüketiyorum. Hava sıcak, bir o kadar da terledim. Bir de yaklaşık 10 Kilometreden fazla yokuş çıktım, haliyle su kaybı çok oldu. Yemekten sonra araçlarla Aigai antik kentine çıktık. Kimisi bisikletle çıkmayı tercih etti. Ben de zorlamanın anlamı yok, hem hava da sıcak mı sıcak. Kalabalık olunca iki gruba ayrıldık. 1. Grup önceden rehber eşliğinde dolaşmaya başladı. Ben 2. Gruba kaldım. Rehberimiz kazı ekibinden genç bir kız. Daha önceleri görmemiştim, yeni başlamış kazı çalışmalarına. İlk başta bizlere Aigai kentinin tarihini anlatıyor girişteki tabelanın önünde.

DSCN4455

Rehberimiz kısaca anlattıktan sonra kenti dolaşmaya başladık. Her kentte olduğu gibi girişte mezarlık var. Daha önce geldiğimde bu kadar mezar yoktu. Yeni kaya mezarları yan yana dokuz tane var. Mezar sandukaları tamamen granit taştan, düzgünce yontulmuş. İşçilik mükemmel.

DSCN4456

Kente giden yolu bitirip girişteki ilk yapıya geldik. Buradaki tapınakta yolcuların koruyucu tanrısı Hermes’e adaklar adıyormuş yolcular. Bizler adak adamadık ama Hermes bizleri koruduğu şüphe götürmez. 1 metreden biraz yüksek temel duvarları, içinde blok taşlar ve küçük sütunlar var.

DSCN4457

Meclis amfisi ve işliklerin olduğu yapı.

DSCN4458

Aigai antik kentinin ayakta kalmış en önemli yapısı agora binasının duvarı. Üç katlı olarak yapılmış agora binasının arkadan görünümü. Arkasındaki yamaçta binanın dükkanları bölüm bölüm.

DSCN4459

Agora binasının ön kısmına geldik. Burada en önemli yer olan balık satılan yuvarlak yapılı, dört basamaklı havuz. Yenişakran denizinde yakalanan balıklar buraya getirilip satılıyormuş. Yuvarlak havuzun tabanı da taş döşeli. Daha önceleri bu alana giriyorduk ama tel örgü çekilerek insanların girmesi engellenmiş.

DSCN4461

Agora binasının yüksek duvarı. Dükkan giriş kapıları ve yanlarında birer pencere. üst katlarda pencere yok. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN4462

Duvarı büyük blok taşlardan, düzgün yontularak mükemmel bir işçilikle örülmüş. Kapı ve pencere arasında iki blok taş üstteki kirişi tutuyor. Dükkanın iç kısımları yıkılmış moloz taşlarla kaplı.

DSCN4463

Duvarın üst kısımlarında küçük bir pencere ve üstüne taş blok çıkıntı olarak dışarıya taşırmışlar. Yağmur yağdığında pencereye su gelmesin diye yapılmış olmalı.

DSCN4464

Genç rehberimiz bizlere bilgiler veriyor ama biraz acemi olmalı. Ben bir çok defa gelip bilgi aldığımdan anlatılanları pek dinlemeye gerek görmedim. Zaten fazla da dolaşmıyoruz antik kenti. Önemli olan meclis binası ve agora binası. Aslında bir çok yer daha var ama henüz kazısı bitmediğinden oraları gezmiyoruz. Böylece dönüşe geçtik antik kentin taş döşeli yollarından.

DSCN4466

Sevgili bacanağım taş bloklardan yapılmış koltuk gibi yere oturup poz veriyor bana. Oturduğu yeri gölgede bırakan çitlembik ağacı var.

DSCN4467

Bisikletleri bıraktığımız yere minibüslerle vardık. Bisikletlere binen yola çıktı. Ben de yola çıkıyorum. 2012 yılından beri bir çok defa bu köye geldim. O yıllardan kalan tabelası paslanmış, yazılar silinmeye başlamış durumda. Tabelada; Köseler Hane 60 Nüfus 270 olarak yazılmış

DSCN4468

Yola çıktık çıkmasına da hemen sert bir yokuş var önümde. Ağır tempoda çıkıyorum yokuşu. Karaahmetli köyünde su molası veriyorum. Mola verdiğim yerin karşısında künk boruları ile donatılmış duvarla çevrili bir bahçe görünce merak edip bakıyorum. Onlarca yuvarlak boru gibi beton ile yapılmış kuyu ağızları serpiştirilmiş bahçeye. Ortada geniş bir kuyu ağzı var.

DSCN4471

Geniş kuyu ağzının içinden bakıyorum. İçi taş duvar örülmüş kuyunun ağzı tuğla örülerek bitirilmiş. Kuyunun içinde su var.

DSCN4469

Beton kuyuların içinde de su var. Burası köyün içme su deposu olmalı. Bu kuyulardan çok var ve toplam kapasite epey tutuyor.

DSCN4470

Bundan sonrası kolay ve iniş olduğundan kendi halimde, fazla hız yapmadan inmeye başladım. Yanımda bacanağım var. Bacanağıma gölge bir yerde kahve içelim deyince daha önce durduğum kuyunun başındaki dut ağacının altına oturduk. Gölgede kahveyi pişirip afiyetle içiyoruz. Kahvenin tadına varıyoruz doğrusu. En güzel yerde kahve içmeli. Kahve molasını yaparken bütün bisikletçiler bizi geçti. En son kalan artçıya da gitmesini söyledim. Onlar gittikten sonra kahve takımlarını toplayıp yola çıktım. Güneş hala yukarıda ve parıldıyor tüm sıcaklığı ile. Deniz de ufukta göründü. Artık kıyıya kadar iniş bekliyor.

DSCN4472

Kamp alanına kadar rahatça ve resim çekmeden geldim. Yemek zamanına epey var o yüzden üzerime ağırlık olan uykuyu def etmek için matı çimenlere, gölgelik bir yere serdim. Uyku tulumunu da üzerime örttüm. Rüzgar şiddeti devam ediyor ve üşütüyor hala. Böylece şekerlemeyi de yapıyorum. Bu şekerleme kısa olsa da en tatlı uyku bence. Dünyada hiç bir şeye değişilmez. Ben uyurken Mehmet Cingıl telefonu ile çekiyor boylu buyunca uyurken.

WhatsApp Image 2022-06-18 at 09.37.35

Akşam yemeğine yan bacanağım Tanju da geliyor. Hep birlikte, üç bacanak yemeği yerken Mehmet bizi çekiyor. Üç bacanak olunca çekiniyor biraz bizden ama kaçacak yeri yok. Mecbur çekecek resmimizi.

DSCF3926

Akşam olanda muhabbet başlıyor, hikayeler, anılar, kahkahalar gırla. Mehmet Cingıl’ın bir huyu var, kendi yaptığı espriye bizlerden çok kahkaha ile gülmesi. Kampın her yerinde kahkahası duyuluyor. Ben alıştım artık kahkahalarına. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar muhabbetimiz şarap eşliğinde sürüyor. Fazla geç olmadan Tanju evine dönüyor, bizler de fazla zaman geçirmeden çadıra girip yatıyoruz.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 53 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Aliağa 2 Teker Bisiklet Festivali 1. Gün

3 Haziran 2022 Cuma

Ağapark – Aliağa – Güzelhisar – Ağapark

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.

Bölücü bir aşk,
Ekmeği suyu bölüyor
Günde üç öğün.

Hain bir aşk

 

Kökü dışarda bir aşk,
Dante ile Beatrice’inkine
Fena öykünüyor.

İşgalci bir aşk bu,
Samanlık sevişenin diyor
Başka şey demiyor.

Cemal Süreya

 

Öne çıkmış olan görsel, iki katlı bina pencereleri mavi. Siyah boya ile çizgiler çizilerek taş blok olarak yapıldığını resmedilmiş. Üstteki pencerede küçük bir Türk bayrağı asılmış. Alt kattaki pencerenin üzerine kemer çizilmiş. Çatıdan aşağı sarkan mor salkım çiçekler. Alt solda sarı turuncu kanatlı, kanat uçları siyah kelebek. Binanın önünde park etmiş bisikletim KUZ.

DSCN4337

Bir gün birisi sosyal medyadan bana mesaj atıp telefon numaramı istedi. Mesajı atan arkadaşı ismen tanımıyorum. Haliyle ortam kötü deyip telefonumu vermedim. Neme lazım dolandırıcılar ortalıkta kol geziyorlar. Mesajı atan arkadaşa telefonunu yaz ben seni arayıp konuşalım dedim. Nasıl olsa dakika bol telefonda. Telefon numarasını atınca aradım. Meğerse Aliağa’dan Osman Özcan beni arıyormuş. Aliağa’da bisiklet festivali yapacağını, beni de davet ettiğini söyledi. Ben de şu sıralar pek festivallere gitme düşüncesinde değilim. Aliağa yakın ve ulaşımı kolay olunca gelirim sözünü verdim. İlk olarak yapıyorlar festivali. Adı da 2 Teker bisiklet festivali. Hem bisiklet hem de motor festivali olacak.

Festivale bacanağımı da götüreceğim. Festival gününden bir gün önce eşyalarımı hazırlayıp çantalarıma yerleştirdim. Öğleden sonra bisiklete binip Alsancak tren istasyonuna vardım güç bela. Şiddetli rüzgar esintisine karşı bisiklet sürmek zor olsa da yapacak bir şey yok. Metro İzbana biniyorum. Yaklaşık 1 saat 5 dakikada Aliağa istasyonuna vardım. Dışarıda benden önce gelen bacanağımı beklerken buluyorum. Aliağa içinden içecek bir şeyler alıp şehir içinden ve bisiklet yolundan kamp alanına vardık. Burası yeni yapılan Ağapark tesisleri. Belediye yapmış ve içeri giriş ücretli. Bizler festivalde olduğumuz için ücret ödemiyoruz. Giriş 20 Lira, az değil. Muhlis Dilmaç ta römork ile bir kaç elektrikli bisiklet ve normal bisiklet getirmiş. Standını kurarken ona yardım ediyoruz. Kamp alanındaki binanın duvarına katılan grupların afişleri asılmış. Bilseydim ben de Urim Baba’nın kahvesi logolu bayrağımı da getirip asardım. Bu resmi Muhlis Dilmaç çekmiş, duvar ve afişler.

IMG_20220603_090500

Bizden önce gelenler çadırlarını kurmuş kamp alanına. Arkadaşım Mehmet Cingıl bize yer ayırmış. Kamp alanına girerken ve çadır alanında bir çok arkadaş ve kişi bana “Hoş geldin Urim Baba” diye sesleniyor. Haliyle bir çoğunu tanımıyorum ama onlar beni tanıyor. Çadırları kurup yerleşiyoruz. Ardından kayıt oluyoruz girişte. Burası çimenlik alan ve düz bir yer. Güzelhisar çayının oluşturduğu deltanın ucundayız. Rüzgar azmış durumda, dev direkte Türk bayrağı sürekli dalgalanıyor ve pat pat ses hiç kesilmiyor. Eşyaları rüzgar uçurmasın diye korumak gerek. Çadırı da kazıklar çakarak sabitliyorum yere. Neme lazım rüzgar alıp götürür çadırı. Aliağa’dan aldığımız şarabı açıp içiyoruz arkadaşlarla. Çadır komşumuz Ali ve eşi ile tanışıyoruz. Ali kendi şarabını üzümden doğal olarak yapıyor yüzlerce litre. Kendi yaptığı şaraptan tadıyoruz birer kadeh.

Hava rüzgarlı olsa da açık ve yeni doğmuş ay kendini gösteriyor gök yüzünde. Kameram ile iyice yakınlaştırıp çekiyorum hilal olarak.

DSCN4327

Şarap, muhabbet derken gecenin geç zamanı gelmeden çadıra girip yatıyoruz. Güzel bir uykunun ardından sabahın erken saatlerinde, henüz alarmım çalmadan kalkıyorum. Kalkan yok çadır komşularımdan. Kahvemi içiyorum Güneş doğarken. Festivallerin en güzel tarafı sabah kahvesini Güneş doğarken çadırın önünde içmek. Sonrasında millet yavaş yavaş uyanıyor. Kahvaltılıkları alıp çadır önündeki portatif masada yapıyoruz bacanağım ile birlikte. Herkes kahvaltısını bitirince saat 09 gibi yola çıkıyoruz. Polis ve jandarma bize eskortluk edip yolu açacak bisikletçilere. İlk başta Aliağa içinden ana yola çıktık. Kavşaktan sola, yukarı tırmanmaya başladık. Önümde giden bisikletçileri çekiyorum yokuşu çıkarken.

IMG_20220603_113846

Tam yokuşu bitirip düze çıktım ki oturduğum sele birden bire boşaldı ve kıçım demire değmeye başladı. Bunu hissedince durup bisikletten indim. Bir de baktım ki selenin ön tarafı dağılmış. Ayar civatası ve demiri düşmüş. Arkadan gelen araçtaki biri senden bir parça düştü deyip demir aparatı verdi. Civata ortalarda yok. Kim bilir nerede düştü. Artık böyle idare edeceğim. Aşağıda dağılmış sele önü görünüyor.

Bisiklete başladığımdan beri üç tane seleyi eskittim. 2014 yılında Brooks seleyi taktıktan sonra biraz rahatladım sayılır. Brooks sele kalın deriden yapılmış sert, sağlam bir o kadar daha rahat. İlk oturduğumda sanki koltuğa oturmuş gibi rahat gelmişti. Halbuki benim kıçım da Brooks sele kadar sert ve inatçı. Daha önce üç sele parçalamış biri olarak Brooks sele ne ola ki. Onun için iki tane civata dayanamayıp kırıldı. Tornada özel yaptırdım civataları ve değiştirdim. Bu arada perçinleri de dağılmaya başlayınca metrik 5 X 10 havşa başlı civatalarla tüm perçinleri değiştirdim. Bu gün de kıçımın sertliğine dayanamayan deri biraz yırtıldı civata deliğinden. Ardından tekrar kırılmamak için civata seleyi terk edip düştü. Yani firar etti sayılır. Ne yapsın garip firar etmeyip te.

IMG_20220711_124518

Festivalde teknik servis olarak destek veren Sökeli Sarızeybekler bisiklet bizi arabası ile takip ediyor. Yanımdan geçerken arabada oturan Hakan Sarızeybek’i çekiyorum.

IMG_20220603_113851

Önümde giden bisikletçileri uzakta olsa da yakınlaştırıp çekiyorum dönemeçtekileri. Otlar sararmaya başlamış bile. Yamaçta çam ağaçları görünüyor.

DSCN4329

Toprak yoldan gidiyoruz, burada bizi takip eden araçlardan başka araç yok. İlerideki tepeyi aşan bisikletçileri yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN4330

Az da olsa yokuşlar var önümüzde ve herkesin performansı aynı değil. Haliyle geride kalanlar oluyor. Ben de geride kalıyorum. Nedeni ise sürekli olarak ilk defa geçtiğim yerleri görünce resim çekmek. Bir resim çekmek için durup çekesiye kadar bisikletçiler gözden kayboluyor. Ama fazla uzaklaşamıyorlar. Çünkü elimde optik zoomu olan kamera var. Ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar yakınıma kadar getiriyorum. Bisikletçiler durmuşlar arkadan gelenleri beklerken uzaktan yakınlaştırıp çekiyorum. Benden kaçamazlar. Çam ağaçları yamaçta.

DSCN4332

O kadar yakınlaştırıyorum ki sanki dibimdeymişler gibi. Kim olduklarını görebiliyorum. Bir çam ağacının altında toplanmışlar, gölgesinden faydalanıyorlar ama hepsi sığmıyor çam ağacının altına. Çoğu Güneş altında kalmış.

DSCN4333

Genç çam ormanı içinden geçiyoruz. Ormancılar kestikleri çam ağaçlarının kütüklerini yolun kenarına duvar gibi istiflemişler. Bir bisikletçi kadın odun istifi yanından geçerken çekiyorum bisikleti ile birlikte.

DSCN4334

Geriden bisikletçileri kameram ile takip ediyorum. Yamaçtaki çam ormanı içinden geçen toprak yoldaki bisikletçileri çekiyorum.

DSCN4335

Güzelhisar köyüne geldik. Köyün dar sokaklarında gidiyoruz. İleride cami ve minaresi görünüyor. Cami taş bloklardan yapılmış tarihi bir cami. Minaresi de öyle. Telefon direğinde Türk bayrağı asılmış.

DSCN4336

İki katlı bir bina boyanmış, sanki taş ile örülmüş gibi. Her katta bir pencere, maviye boyanmış. Üstteki pencerede küçük bir Türk bayrağı asılmış. Alt kattaki pencere kemerli olarak süslenmiş. Çatıdan mor salkım çiçekleri resmedilmiş. Sol altta ise sarı, turuncu bir kelebek, kanat uçları siyah. Bisikletim Kuz bina önünde park etmiş durumda. Bagajda turuncu çantalar takılı. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN4337

Ben resim çekmeye devam ediyorum. Bisikletli birisi önümden geçerken çekiyorum.

DSCN4338

Bisikletle geçen bir kadını da çekiyorum.

DSCN4339

Arkadan gelen iki kişi daha kadraja giriyor.

DSCN4340

Eski bisikletçilerden, festivallerin duayeni arkadaşım Timukan Karaca’yı da gelirken çekiyorum bisiklet üzerinde.

DSCN4341

Karşıda çocuk parkı, renkli plastik kaydırak yapılmış. Soldaki kaydırak düz, sarı renkte. öndeki ise eğri kaydırak mor renkte. Çatısı kırmızı olarak yapılmış. Merdiven ise turuncu korkuluklu yapılmış.

DSCN4342

Binadaki kelebek resmi önünde kaldırıma Timukan ile oturup çekiliyoruz bir poz. Bir arkadaşım bizi çekiyor.

DSCN4345

Aliağa belediyesi Güzelhisar’a sosyal tesis yapmış. Girişteki tabelayı çekiyorum, önde bisikletim KUZ duruyor.

DSCN4347

Bu tesislerde çay molası veriyoruz. Çayımı kendi çelik bardağım ile içiyorum. Oturacak yer olmayınca çimenlere yayılıyoruz. Çelik bardağım çimenler üzerinde, içi çay dolu. Bardağın sapında keçi çanı takılı.

DSCN4349

Festivali düzenleyen Osman Özcan yanımıza gelip muhabbet ediyoruz. Elinde kağıt bardaktan çay içerken çömelmiş durumda konuşurken çaktırmadan çekiyorum. Osman herkesi dolaşıp hal hatır soruyor. Karşısında çimenlere oturmuş Berkant Kayalı var.

DSCN4350

Berkant bizi çekiyor cep telefonu ile. Çimenlerde ben, bacanağım Selahattin Kelmen ve Dilek çay içerken.

285505642_333280948950162_4305817469131592856_n

Bu kez Osman yanımıza oturuyor. Bir poz da çekiyor Berkant. Osman, ben ve bacanağım.

285934253_569258231253039_4428850984272676556_n

Bizi çeken Berkant ve Dilek çiftini elleri birleşik olarak çekiyorum yerde oturmuş halde. Önde çay termosları ve kağıt bardaklar tepsinin içinde.

DSCN4352

Yerdeki çimenlerdeki gölgelik yerde oturuyor arkadaşlar. Kimisi ayakta dolanıyor.

DSCN4353

Bu tesis biraz yüksekte. Düzlüğün kenarına çardaklar yapılmış tahtadan. Kenarlarında oturma yerleri var. Bisikletçilerin bir kısmı çardaklarda oturuyor.

DSCN4354

Park içinde bir çok çardak var, bisikletçiler tüm çardakları işgal etmiş durumda. Yer bulamayanlar bizim gibi çimenlere oturmuş. Kimisi ayakta. Bisikletler de kıyılarda duruyor.

DSCN4355

Bize dağıtılan formaların arkasına tarihi antik kent olan Aigai amblemi basılmış. Çelenk biçiminde, bir tarafında defne dalı, bir tarafında meşe dalı, ortasında boynuzlu keçi resmi olarak basılmış. Altta da Yunanca AIΓAI yazılmış

Bu resmi ileride bana sırtı dönük bir arkadaşı yakınlaştırıp çekiyorum. Solda da bisiklete binen bir kişi basılmış.

DSCN4356

Çay molasını bitiriyoruz, yola çıkma zamanı. Herkes bekliyor tüm bisikletçilerin hazır olması için. Bir arkadaşın bacağında doğal yapılmış bisikletçi döğmesini görünce yakından çekiyorum. Bisikletçilerin çoğunda oluşan bu döğme farkında olmadan bacak bisiklet zincirine değiyor. Zincirdeki hareketten oluşan metale bulaşmış yağ da bacakta kendi resmini basıyor. Ben resmini çekerken arkadaş ta işaret parmağı ile döğmesini gösteriyor. Kolundaki saat kayışı yeşil renkte.

DSCN4358

Yola çıktık ve kısa sürede yemek molasını vereceğimiz yer Aliağa belediyesi hayvan barınak tesisleri. Aç olanlar ilk olarak yemek dağıtılan tezgahın önünde sıraya giriyorlar. Ben de yemek dağıtılan tezgahı, aşçıları ve kuyruktakileri çekiyorum. Kuyruk uzayıp gidiyor.

DSCN4359

Ben de sıraya girip yemeğimi alıyorum. Muhlis Dilmaç ta beni yemek alırken tepsi elimde çekiyor.

DSCF3341

Masalara oturmuş yemek yiyenleri çekiyorum. Millet acıkmış olmalı ki yemeğini iştahla yiyor. Yemekler doyurucu, her yemekte bolca erik veriyorlar. İlk defa karpuzu tadacağım bu yıl.

DSCN4360

Yemekten sonra yediklerimizin mideye oturması için çardak altında otururken ben de kahve takımını çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Beni kahve yaparken Berkant arkamdan çekiyor. Karşımda yemek yemeye henüz başlamış Muhlis Dilmaç var.

285842071_599700881271058_9171923996975794118_n

Dört tane logolu fincan yan yana dizelenmiş olarak masanın üstünde kahve pişmesini bekliyor.

DSCN4361

Kahve de cezvede kabarmaya başlamak üzere. Ocağın etrafında rüzgarlık var.

DSCN4362

Kahveleri bir pişirimlik yaptım. Çünkü hareket zamanı geldi. Yola çıktık, uzaktaki yolda giden bisikletçileri yakinen çekiyorum.

DSCN4364

Güzelhisar çay yatağına doğru indik, ileride sulak bir alan görünüyor.

DSCN4365

Yakınlaştırıp çekince sazlıklarla kaplı yeşillikler içinde su birikintisini görüyorum. Yamaçta ise tek tük zeytin ağaçları görünüyor.

DSCN4366

Uzaktaki yamaçta bir köy görünüyor. Yakınlaştırıp köyü çekiyorum. Köydeki en belirgin bina köyün camisi. Bu köyün adı Karaköy. Tepeler tamamen çıplak, ağaç ve çalılık yok. Sadece köyde biraz yeşillikler görünüyor.

DSCN4367

Güzelhisar çay köprüsüne gelince durup yukarı tarafı çekiyorum. Çay az da olsa iyi derecede akıyor.

DSCN4368

Köprüyü geçinde kimse kalmamış olduğunu görüyorum. Haliyle durup resim çekersen millet pedala basıp gidiyor. Neyse ben resim çekmeye devam ediyorum. Yol kıyısında çıkmış dikenli bir bitkinin mor çiçeğini çekiyorum. Yanlarında tomurcuk halde daha çiçek açmamış goncalar var.

DSCN4369

Toprak yolda yol ayrımına geldim. Burada artçı Metehan, Timukan Karaca ve belediyenin bisiklet toplayıcısı kamyonet, bir de minibüs duruyordu. Metehan’a ne tarafa gideceğimizi sorunca bilmediğini söylüyor. Grubun çok gerisinde kaldığımızı söyleyince bisikletleri kamyonete yükledik. Ben ve Timukan karaca minibüse bindik ve kısa sürede kamp alanına geldik. Millet çoktan gelmiş kamp alanına. Bisikletimi kamyonetten indirip çadırın yanına geldim. Karayel rüzgarı sürekli esmeye devam ediyor. Zaten deniz donumu ve havlumu almayı unutmuşum. Denize de girmeye üşeniyorum rüzgar yüzünden.

Dün fazla resim çekmediğim flamingo kuşların resmini çekmeye karar verdim. Bisiklete binip gölete gelerek kamera ile kanatlarının ucunda turuncu rengi olan flamingo kuşlarını iyice yakınlaştırıp, ürkütmeden çekmeye başladım. Uzun bacaklı, sürekli kafası suyun içinde olan, kanat uçları turuncu renkli üç tane flamingo kuşu. Arkası sazlık.

DSCN4370

Daha çok flamingo kuşu olmasına rağmen diğer su kuşlarını da kadraja aldım. Bunlardan birisi balıkçıl kuşu. Tam da sazların önünde, başı yukarıda.

DSCN4371

Ağapark’a giden yol kıyısında bisiklet yolu var. İki kişi bisiklet sürerken uzaktan çekiyorum. Yol kıyısında okaliptus ağaçları var.

DSCN4376

Sazların dibinde iki balıkçıl kuşu, önde altı flamingo kuşları. Kafaları sürekli su içinde çamurdan yiyeceklerini yiyorlar.

DSCN4378

Sürekli kafaları su içinde olunca sonunda birini kafası dışarıda yakalıyorum. Beş tane flamingo kuşu, kafası dışarıda olanın turuncu kanadı iyice belirgin.

DSCN4387

Buradan çadır alanındaki dev Türk bayrağını kuvvetli rüzgarda dalgalanırken çekiyorum. Bayrağın uç kısımları sürekli dalgalanmaktan yırtılmaya başlamış.

DSCN4388

Eurovelo bisiklet yolu buradan geçiyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan rota belirleme çalışmalarından sonra yön tabelaları dikilmiş. Bisikletçilere yönleri ve mesafeyi gösteriyor. Direkteki tabelada sağa doğru Aliağa 3 km, sola doğru ise Myrina 3 km olduğunu gösteriyor. Tabelada Avrupa birliğinin yıldızlı amblemi, içinde rotanın numarası 8 olarak belirtilmiş. Üstüne de bisiklet resmedilmiş.

DSCN4389

Resim çekme işim bittikten sonra kamp alanına döndüm. Festivalde teknik destek ekibi Sarızeybekler bisiklet. İki sahra çadırı altında bisikletlerde oluşan arızalar gideriliyor. Ayrıca bisiklet parçaları da satışı yapıyorlar.

DSCN4390

Arkadaşım Muhlis Dilmaç ta Accel bisiklet firmasında çalışıyor. O da iki sahra çadırı kurmuş, elektrikli bisiklet reklamını yapıyor. Getirdiği bisikletle içinde yeşil renkli bir tur bisikleti var. Çelik kadrolu bisikleti alıyorum yarınki tur için. Benim selem dağıldı, oturmak olanaksız.

DSCN4391

Sürekli mızmızlanan, benim sertifikam, formam nerede diyen Mehmet Cingıl sonunda sertifikasını aldı. Henüz formadan eser yok. Çünkü vermemişler. Neyse sertifika ile mutlu olmaya çalışıyor. Mehmet Cingıl ve Berkant Kayalı bir dizi yerde, bir dizi yukarına, sertifikaları önünde gülerek poz veriyorlar. Arkada direkte dalgalanan Türk bayrağı.

WhatsApp Image 2022-06-03 at 21.33.21

Akşam yemeğinden sonra yan bacanağım olan Tanju yanımıza geliyor. Tanju Aliağa’da oturuyor. İş çıkışı yanımıza geldi. Artık üç bacanak olduk. Mehmet Cingıl’ın sesini soluğunu kestik. Ben yere bağdaş kurup oturdum, iki bacanağım da sandalyede otururken kahve çekiyorum değirmende. Üç bacanak olunca sessizliğe bürünen Mehmet Cingıl resmimizi çekiyor.

WhatsApp Image 2022-06-03 at 21.29.30

Gece yatasıya kadar oturup muhabbet ediyoruz. Bu arada gökteki hilal olan Ay gözüme çarpınca kameram ile yakınlaştırıp resmini çekiyorum. Aydaki kraterler belirgin olarak görünüyor. Ay düne göre biraz daha genişlemiş.

DSCN4392

Fazla geç olmadan muhabbeti bitiriyoruz. Yan bacanağım evine dönünce fazla oyalanmadan çadırıma girip yattım.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 40 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc