Etiket arşivi: altar

Eşpedal Bisiklet Turu 9. Gün

10 Ağustos 2021 Salı

Ören – Bahadınlı – Karadere – Ören

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası

evler yemen türküsü

sokaklar seferberlik

öyle bir gariplik ki

öyle bir tedirginlik

yaz başında güz sonrası

ayvalar çiçekteydi

güller daha tomurcuk

açıl demişti güneş

açılmıştı kıraçta kış elmaları

çözül demişti güneş

çözülmüştü yılanlar karanlık odalarında

dallarda yuvalar tüy kokuyordu

düğünçiçekleri şenlikli

Hasan Hüseyin

 

Öne çıkmış olan görsel, masa üzerinde içi dolu kahve fincanı, bir bardak soğuk su. İki kumru kuşu masadaki buğdayları yiyor.

IMG_20210811_073228

“Buraların kralı kim?”

“Senden başka kimse var mı!”

“Tabi ki kral sensin. Yaşasın kralımız.”

“Yaşasın kralımız! yaşasın kralımız!”

“Evet kral benim!”

Aynen böyle dediklerinden emindim. Bu seslerle uyanıyorum. Bahçenin bir köşesinde kaz kümesinden gelen seslerle sabaha karşı uyandım. Sürü lideri olan kaz ilk önce sert bir sesle öttü, ardından diğer kazlar da kalabalık seslerle ona cevap verdiler. Sabahın dört buçuğu. Kazların yüksek perdede çıkardığı sesleri duyduktan sonra uyuyamadım bir daha. Çadırımdan çıkıp kazların olduğu kümese doğru baktım. Kesik kesik, kısa sesler çıkarıyorlardı. İlk duyduğum sesler gibi ötmeden. Kamp alanındaki çadırlardakiler derin uykudalar. Ortalarda çıt yok, tuvalete gidip geldim çadırıma. Ne kadar uyumaya çalıştımsa da uyku denen şey çoktan gitmişti. Hava şimdiden sıcak, örtünmeden matımın üzerine uzanmış olarak düşüncelere daldım. Hani derler ya ilham perileri geldi, işte öyle bir duruma girdim. İlham perileri geldi düşüncelerime. Düş görmeden düşler düşüncelerimde oluşmaya başladı.

İkinci kez Eşpedal ile birlikte yaz kampı yaptım. Bir çok kör arkadaşla tanıştım, benim için çok değerliler. Onlardan çok güzel şeyler öğrendim ve bana ilham olduklarına eminim. Görmedikleri için yaşamla mücadele etmeleri güçlenmişti. Ve bu mücadeleyi ben de onlarla birlikte yaşıyorum, öğreniyorum. İşte bu yaşadıklarımı ilham perileri bana yazacak olduğum yeni fikirler, roman gibi kafamda oluşmaya başladı. İlham perilerimden birisi daha önce birlikte pedal çevirdiğim Songül ve dünden beri pedal çevirdiğim Özlem. İkisi de bana yazacağım roman için ilham oldular. İkisi de değerli insanlar. Bakalım neler yazacağım, ana fikir ve olayların gelişimi kafamda oluştu. Beynimin bir köşesine yazıldı ilham perileri tarafından. Herhangi bir not yada kayıt almadım. Ama iyi bir şeyler yazacağımdan eminim.

Bu düşüncelerle gün ağardı, Güneş doğmadan çadırımdan çıkıp kahvemi pişirmeye başladım. Henüz uyanmış olan yok. Tam Güneş doğarken kahve pişiyor ve afiyetle içiyorum Güneşin ilk ışıkları ile. Kaz kümesinin olduğu tarafta, okaliptus ağaçları arasından Güneş yeni doğmuş, kızıl rengini Dünyaya vurmaya başlamış bile.

IMG_20210810_062952

Kahvemi Güneşin ilk ışıkları ile içtikten sonra az ilerideki çadırdan Özlem dışarıya çıktı. Onu sessizce izlemeye başladım. Çadırından çıkar çıkmaz doğrulup tam sağına dönerek yürümeye başladı. Amacı ağacı bularak şeritle tuvalete ulaşmak. Bir süre düz gidince ağacı bulamadı. Şaşkınlıkla nerede olduğunu anlamaya çalışırken Özlem’e seslendim oturduğum yerden. İlk önce;

“Günaydın Özlem”

“Günaydın Urim Baba” dedi

“Sağa dön, yürü, önüne şerit gelesiye kadar, ondan sonra yolunu bulursun” diye seslenince

“Tamam Urim Baba” diyerek dediklerimi yaptı ve ağaca bağlı şeridi bulup tuvalete doğru gitmeye başladı. Özlem tuvalete kolayca ulaştı. Fazla zaman geçmeden bu kez Orhan çadırından çıktı. Çıkar çıkmaz da soluna dönerek yürümeye başladı. Özlem ve Orhan evliler, sabah ikisini ayrı ayrı izleme şansına eriştim. Orhan elinde bastonu yürüyerek tam yanıma kadar gelince

“Dur! Sağına doğru dönüp yürümeye başla” diye seslendim.

“Tamam Urim Baba” diyerek yönlendirmemle birlikte sağına dönerek yürüdü. Ağaca bağlı şeridi bulunca tutuna tutuna tuvalete gitti. Şerit bitince basamakların dibinden sola dönüp erkeklerin olduğu bölüme doğru gidip tuvalete girdi. Karı – Koca olan Özlem ve Orhan’ı izlemek ayrıcalıktı. İkisi de yönünü bulma konusunda biraz zayıf olmalılar. Tuvalet çadırlarının tam karşı yönde olmalarına karşı Özlem sağına 90 derece dönüp yürümeye başladı. Orhan da 90 derece soluna dönüp yürümeye başladı. İkisi de birbirinden uzaklaşır gibi tam da 180 derece birbirinden uzaklaştıklarına şahit oldum Özlem kuzey yönüne, Orhan güney yönüne doğru yürüdüler. Bu olay  bana çok ilginç geldi.

Özlem ile Orhan tuvalete ulaştıktan sonra yerimden kalkıp sabahın köründe beni uyandıran kazlara bir bakayım dedim. Kümese gitmeden önce dünden kalan ekmeklerden 20 tane yanıma alarak kümese gittim. Ekmekler küçük, yuvarlak ve poşetin içinde. Her ekmeği poşetinden çıkararak lokma lokma koparıp kazlara tel örgünün üzerinden atmaya başladım. Artık kim kaparsa. Lokmayı kapan yutuyor bir anda. Böylece 20 tane ekmeği lokma lokma atarak hemen hemen tüm kazları besledim. Her lokma atışımda kazlar bağırarak lokmayı kapmaya çalışıyorlar. Bu bağrışmaların bana teşekkür bağrışması olduğunu anlıyorum. Kümeste 30 kadar kaz var. Onların resmini çekiyorum bana baktıkları anda. Aslında kazlar normalde serbest dolaşıyorlar bahçede. Biz kamp kurunca hepsi de kümese kapatılmış. Ortalıkta dolaşsalardı bizlere rahat vereceklerini sanmıyorum. Neyse bu gün son günümüz, yarın özgürce bahçede dolaşırlar. Bahçede küçük su göletleri, kanallar var. Kazlar buralarda yüzüp temizleniyorlar. Suları özledikleri kesin.

IMG_20210810_070221

Özlem ile Orhan tuvaletten çıkınca onlara kahve pişirip veriyorum. Kahveyi içerlerken de sabah yaşadıkları yön konusunu konuştuk gülerek. Herkes uyandıktan sonra kahvaltıya gittik. Özlemi koluma taktım, Orhan da Özlemin koluna girdi. Birlikte kahvaltılıklarımızı alıp masalarda yedik.  Kahvaltı bitiminde bisikletlerin kilidini söküp hazırlıklarımızı yapmaya başladık. Herkes hazır olunca tandem bisikletlere binerek Burhaniye belediyesinin önündeki meydana geldik. Hava iyice sıcakladı sabah olmasına karşı. Özlem’i bir ağacın gölgesindeki banka oturtup soğuk soda aldım. Bir nebze olsun serinledik soğuk sodaları içerken. Herkes belediye önünde toplanmış Güneşin altında bekliyorlar. Belediye başkanı gelip konuşacak. Biz gölgede oturmayı tercih ettik Özlem ile birlikte. Belediye başkanı gelip konuşmasını yaptıktan sonra topluca resim çekilirken aralarına katıldık. Belediye önünde toplanmış arkadaşlar pankartı açmaya çalışıyorlar. Belediye binasının dış yüzeyi cam kaplı. 1. Katta T. C. Burhaniye belediyesi yazılmış harflerle.

IMG_20210810_100756

Yola çıkıp yaklaşık 14 Kilometre az bir tırmanış yaparak Dedekaya kült merkezine geldik.

Dedekaya ; Bahadınlı Köyü doğusunda Karınca Çayı kıyısında yer alan görkemli bir kayadan oyma kült anıtı. Değişik bölümlerden meydana gelen bu anıtın 2002 baharında üst kısmının doğu tarafındaki altarlar ve ateş çukurları kısmı dinamitlenmesine rağmen eski durumu hakkında biraz bilgi verecek altar parçaları kaya üzerinde izlemlenirken, batı tarafındaki yükselti üzerinde kare planlı bir hazne ve altar parçaları görülmektedir. Bu bölümün altında batıya bakar vaziyette bir senotaf veya yakma çukuru yer almaktadır. Bu ana kaya bloku üzerinde merdiven izleri hala görülebilmektedir. Bu kısımdan çay yönüne geçildiğinde geniş ve kayalar üzerinde oluşturulmuş bir alana ulaşılmaktadır. Bu kısmın doğusunda ve ana kaya bloku altında kısmen kayadan oyma kısmen taş örme bir su haznesi ve bu haznenin ardında akarsuya doğru kademeli olarak inen kaya üzerinde çeşitli oymalara rastlanır. Bu kısmın altında ve çayın kıyısına doğru yüzü güneye dönük yekpare kaya üzerinde bir altar düzenlemesiyle bunun da altında kayadan oyma bir başka düzenlemeye rastlanır. Orijinal haliyle alanın kullanımı akarsudan yukarı doğru çıkılarak işlev görecek şekilde hazırlanmış olmalıdır. Günümüzde Karadere’ye giden yol ana işleyişi bozduğu gibi kaya anıtı ardında kalan ve bol miktarda keramik buluntusuyla bir yerleşme alanına işaret eden kesimle de ilişkiyi kopartmıştır. Dedekaya kült kompleksi altıda bir kaynağın varlığı da izlenmekte olup, kült kompleksinin Myster karakterli kültlerle yakın ilişkisi ve özellikle Ana Tanrıça Tapısıyla başlayan ve muhtemelen de İsis , Serapis ve benzeri kültlerin de etkileriyle güçlenen yerel bir kült merkezi olduğu anlaşılmaktadır.

https://www.tuvart.net/forum/prof-dr-engin-beksac/tarihin-isiginda-burhaniye-kaya-sunaklari-kaya-anitlari-ve-kult-merkezleri-prof-dr-engin-beksac

Kült merkezi Karınca deresi kenarında kayalık bir yer. Arkeolog arkadaşlar bizlere burası hakkında bilgi veriyor. Kayalıklarda irili ufaklı delikler oyulmuş

IMG_20210810_120411

Kayalık kütle Karınca deresine kadar gidiyor. Kıyıya yaklaşıp aşağıda kalan Karınca deresini çekiyorum. Dere çok az akıyor.

IMG_20210810_120740

Başka bir yerde göğe yükselmiş kaya kütlesi abide gibi. Eskiden buralarda tanrılara kurban adıyorlarmış.

IMG_20210810_120804

Dedekaya kült merkezindeki ziyaretimiz bitti. Karadere köyüne kadar biraz daha tırmandık. Oradan geri dönerek Adalıdefne zeytin yağ işletmesine geldik. Burada öğle yemeğini yiyoruz. Fabrika sahibi ve ailesi bizleri güler yüzle karşıladı. Fabrikayı, zeytin yağının işlenmesi hakkında bizlere bilgiler veriyor. Bizler de yuvarlak masalara oturup anlatılanları dinliyoruz.

IMG_20210810_125208

Ben ve sabah kahramanlarımız Özlem ile Orhan kare masada oturduk. Özlem ile Orhan’ı çekiyorum karşımda oturmuş olarak.

IMG_20210810_125221

Zeytin yağ fabrikası sahibi hepimize ziyaret ettiğimiz için teşekkür ediyor ve bizlere küçük hediyeler veriyor. Bizler de kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz yemek ve ağırladıkları için. Fabrikadan hareket edip Burhaniye’ye hızlıca indik. Burada durmayıp doğruca Ören’e gelip Adrmytteion antik kentin olduğu kazı alanına vardık. Kazı ekibi karşıladı güler yüzle. Kazı ekibinde üniversite öğrencileri kazı yapıyor. Öğrenciler bizlere karpuz ikram etti. Bu sıcakta iyi gitti doğrusu. Biraz serinlemiş olduk. Kazı başkanı bizleri iki gruba ayırdı.

Adrmytteion Antik Kenti bölgesindeki 1950 ve 1960’larda konut yapımı sebebiyle oluşan yıkıma karşın hakkında erken bilgi sahibi olunan bölgenin önemli antik şehirlerinden biridir. Antik çağ tarihçilerinden özellikle Strabon, sonrasında Heredot ve Stephanos Byzantinos’un eserlerinde görkemli yerleşimleri bahis konusu edilen bölgede odak noktasını Adramytteion şehri oluşturuyordu. Bugünkü Ören bölgesinde kurulu olan eski şehrin önemli bir liman şehri olduğu antik çağ tarihçileri tarafından vurgulanmaktadır. Şehrin kuruluş tarihi ile ilgili çeşitli antik bilgiler ve savlar vardır. Adramytteion’un Lidya Dönemi’nde, M.Ö. 6’ıncı yüzyılda Lydia kralı Alyates’in oğlu Adramys tarafından kurulduğu tezi olduğu gibi, şehrin bölgede Lidya döneminden yaklaşık bin yıl önce yaşamış Anadolu halklarından Luwi’ler tarafından kurulduğu ve isminin “Adra-Mudra” olduğu tezi de ileri sürülmektedir.

Kalkolitik dönemden başlayarak, Helen, Roma ve Bizans dönemlerinde yani çok uzun bir tarih sürecinde varlığını sürdüren Adramytteion şehrindeki arkeolojik kazı çalışmaları Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat Özgen danışmanlığında sürdürülmektedir. 2012 yılından beri sürdürülen kazılar Bergaz Tepe, Ören Meydanı ve Antik Liman olmak üzere üç ayrı noktada yoğunlaşmaktadır. Bergaz Tepe’de yapılan sondaj çalışmaları sonucunda, tepede Bizans Dönemi’nden tarih öncesi döneme kadar uzanan kültür katlarını içeren nitelikte bir tabakalaşma olduğu anlaşılmıştır. Kazılarda ortaya çıkarılan Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait mimari parçaların yerinde sergilenmesi amacıyla Burhaniye Belediyesi sponsorluğunda yapılması planlanan Ören Arkeoloji Parkı bölgenin kültür turizmine canlılık getirecek, geç de olsa önemli bir arkeolojik alan hak ettiği değere kavuşacaktır.

https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/balikesir/gezilecekyer/adramytteion-antik-kenti

İlk grup gezisini bitirdikten sonra Özlem’i koluma takıp antik kentini dolaşmaya çıktık. Yaklaşık 1 ila 1.5 metre toprak kazılarak duvar kalıntıları ortaya çıkarılmış. Özlem’e gördüklerimi tek tek betimliyorum.

IMG_20210810_154059

Artık gövdeleri iyice kalınlaşmış meşe ağaçları toprak arazide dağınık ama çoğu yeri gölgede bırakmış. Toprak üzerinde kimi kalıntıların kalan kısmı görünüyor. Henüz kazılmamış, gün ışığına çıkacağı günleri bekliyor. Kim bilir toprak altında neler var.

IMG_20210810_160459

Kilise kalıntılarına geldik. Toprak altında kalan yerleri duruyor, orası da kazılıp ortaya çıkmış. Sadece Binanın temelleri var. Kilisenin kısa duvarları yarım daire olarak dışa taşırılmış.

IMG_20210810_160517

Karşı tarafta daha geniş bir yarım daire duvar, duvarlar yaklaşık bir metre genişliğinde. Üzerinde Özlem ile yürüyoruz rahatça. Bir taraftan da betimliyorum.

IMG_20210810_160520

Kilise iç kısımların çoğu yeri kazılmış. Bir kısmı da kazılmayı bekliyor

IMG_20210810_160525

Başka bir alanda su sarnıç yapısı kazılıyor. Üzerine demirden çatı yapılmış. Hem güneşten hem de yağmurdan korunmak için. Sarnıç duvarları yuvarlak olarak örülmüş.

IMG_20210810_160555

Ören antik kentini dolaşırken Muhlis Dilmaç ile telefonla konuşuyorum. Akşam üzeri tandem bisikletleri almaya gelecek araba ile. Muhlis’e römorkun Zeytinli de itfaiye yerinde olduğunu, bizlerin de Ören de kamp attığımızı belirttim. Ören antik kentini bitirip kamp alanına geldik. İlk önce su hortumundan duşumu alıyorum. Sonrasında çadırımı ve eşyalarımı toplayıp çantalarıma yerleştirdim. Muhlis’e konum atıyorum. Konum yolunu biraz karıştırınca yola çıkıp bir daha konum atınca beni buldu. Araba arkasına römork takılı halde kamp alanına kadar girdi. Beraberinde bisikletçi arkadaşımız Billur Dulkadir’i getirmiş. Bu arada akşam yemeği geldi. İlk önce yemeğimizi yedik birlikte. Yemekten sonra römorkun arka stop lambasının çalışmadığını söyledi Muhlis. Ben de takımları çıkarıp lambayı değiştirmeye başladım. Hava karardığından çalıştığım yeri görebilmem için ışık gerek. Cep telefonumu Özlem’e verip ışığını açtım. Özlemi yanıma, bana ışık tutacak biçimde sandalyeye oturtup ışığı tutmasını sağladım. Arızalı olan lambayı söküp yenisini taktım yerine. Kablo renkleri birbirini tutmayınca deneme yanılma yöntemi ile kabloları bağladım. Sadece park lambaları çalışmadı. Lambaların çalışmasını sağlamaya çalışırken Billur bizi çekiyor cep telefonu ile. Solda sandalyeye oturmuş Özlem, elinde cep telefonunu tutarak bana ışık sağlıyor. Ben yere çömelmiş kabloları bağlarken. Kırmızı stop lamba ışığı yanıyor bu arada.

WhatsApp Image 2021-09-21 at 11.26.24

En sonunda bağladığım kabloları izole bantla sarıp işimi bitirdim. Billur bizi biraz daha uzaktan çekiyor. Römork kasasının köşesi, Özlem sandalyede oturmuş, ben çömelmiş durumda. Ben lamba ile uğraşırken bu arada arkadaşlar tandem bisikletleri yüklediler römorkun içine.

WhatsApp Image 2021-09-21 at 11.26.26 (1)

Bu akşam müzikli eğlence var restoranın diğer yanında. Kamptaki bütün arkadaşlar oraya gidip eğlenirken ben lamba işiyle uğraştım. Özlem de yanımda kaldı benimle birlikte. Özlem fazla gürültülü müzik ortamında bulunmak istemiyor. Nedeni ise keman çalmaya alışmış hassas kulaklarının zarar görmemesi. Yanımda kalması benim de işime yaradı. Bana çalışırken ışık tutacak birisi gerekti. Özlem de bıkmadan bana ışık tuttu. Zaten ilham perilerimden biri, bir de ışık tutarak iyice içim aydınlandı. Yola çıkmadan önce müzik olan yerde dans eden arkadaşların yanına gittim. Gerçekten çok fazla gürültülü müzik var. Özlem haklıymış gelmemekle. Arkadaşlarla tek tek vedalaştım. Vedalaşırken birbirimizin sesini duymakta zorlandık müzik gürültüsü yüzünden. Arkadaşlarla vedalaşıp römorkun yanına geldim. Burada tek kalan Özlem ile de vedalaşıyorum. Kemanının sesini dinleyemedik ama bana söz verdi keman çalmaya. Bakalım ne zaman keman çalışını dinleyeceğim.

Arabaya binip yola çıktık. Römork arkada bizi takip ediyor. Arkada yanmayan park lambasının olduğu yere fosforlu bant yapıştırdık. Arkadaki arabanın farları vurunca fosfor aydınlanacak. Gecenin karanlığında yol alıyoruz. Bir benzinlikte mola verdik. Burada mazot aldık arabaya. Aynı yerde çay içip atıştırmalık bir şeyler yiyerek biraz dinlendik. Yola devam edip Karşıyaka da Billur’u bıraktık. Körfezi dolanıp tandem bisikletleri koyacağımız kent ormanındaki konteynıra vardık. İçeri girip tandemleri konteynıra yerleştirdik. Benim bisikletimi çıkardım dışarıya. Çantalarımı bisikletim KUZ a yükledim. Özlemişim KUZ’u. Muhlis evine gitti, ben de evin yolunu tuttum gecenin karanlığında. Eve saat 01:00 civarı varıp yattım.

Artık vücut iyice alıştı erken kalkmaya. Gün ağarır ağarmaz uyanıyorum yattığım yerden. Sabah kahvemi pişirip balkona geldiğimde kumrular beni görünce  gelip bayrak direğine kondular. Hemen bir avuç buğday alıp masaya bıraktım. Kahve ve bardakta soğuk su masada duruyor. Kumrular buğdayları yemek için masaya gelip yemeğe başladılar. Ben de kahvemi içiyorum bir yandan. İlham perilerim sanki karşımda buğdayları yiyen kumruların içinde. Yazacağım roman kahramanları geldi aklıma, karşımdalar.

“Biri Çiğdem, Biri Nergiz”

IMG_20210811_073228

Böylece bir turun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Çok güzel bir tur oldu, Eşpedal ile yaptığım ikinci tur. Yeni arkadaşlarla tanıştım. Uzun süredir görmediğim arkadaşlarla tekrar görmenin sevinci içimde hala. Kör arkadaşlarla çok güzel anlarımız oldu. Onlardan çok şeyler öğrendim yine. Ben de elimden geldiği kadar tecrübelerimle onlara yardım ettim. En olumlu şey de ilham perilerin bana gelip yazacağım romanı kafama yerleştirmeleri.

Artık yeni ufuklara yelken açmanın zamanı geldi

Yeni yazı dizisinde buluşmak dileği ile

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 35 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Eşpedal Bisiklet Turu 8. Gün

9 Ağustos 2021 Pazartesi

Ören – Şarköy – Hisarköy – Pelitköy – Ören

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine

yürek çizen şimşeklerse kaçamak bakışları

işte buna sevmek derler dedimse

çattımsa acıların en güzeline

yedirdimse uykuları o tatlı kuşa

benim olsun demedim ki

Hasan Hüseyin

 

Öne çıkmış olan görsel, tandem bisiklet üstünde ben ve copilotum Özlem. Asfaltta tandemi sürerken Şevket bizi çekiyor. Arkada ikişer katlı bahçeli evler. Evlerin panjurlarının hepsi kapalı. Benim üzerimde yeşil, beyaz, mavi renkli forma, kısa pantolon, ayağımda terlik. Başımda gri şapka var. Özlem’in başında beyaz kask, üzerinde kırmızı tişört, siyah tayt ve pembe renkli terlik giymiş. Gölgemiz asfalta vurmuş diğer tarafa.

5160a119-219b-43ab-8787-c68ee69dac0c

İyi bir uykunun getirdiği dinlenme nedeni ile sabahın köründe uyanıyorum. Hava karanlık, saat Sabahın beşi. Kazların bağrışmaları ve serçelerin cıvıldaşmaları haricinde çıt yok ortalıkta. Herkes en güzel uykusunu uyuduğu zamanlar. Gün ağarmadan önceki saatler. İnsanın derin uykudaki zaman bitmiş, vücut kendini toparlamış. Güneşin doğmasına yakın artık rüya zamanı başlıyor. İnsana uzun gelse de aslında bir kaç saniye süren rüyalar sürekli değişmekte, insanın ruh haline göre, yaşadıkları olaylar, bilinçaltına atılan korkular, bastırılmış duygular burada rüya olarak karşımıza çıkar. Gördüğümüz rüyalar mantıksız biçimde gelişir ve istenmedik şekilde biter, diğer rüya başlar. Kimisi mutlu bir şekilde doğada, sevdiği ile birlikte, karşı cinsle temasta geçen olayları görür. Kimisinde bilinçaltındaki korkular ortaya çıkar ve kabuslar görür. Ya bir yerden uçuruma düşer, ya bir katil kovalar, sürekli kaçmak zorunda kalır, kimisi ölür, öldürür, istediği yere bir türlü ulaşamaz. Karabasanlar rüyanın içine çöker, sürekli korku içinde rüyalar görünür. Bazen de nefes nefese uyanır korkuyla. Kendisine bir şey olmamış olduğunu görünce şükreder yaşadığına. Sonra pek uyumak istemez tekrar kabus görmemek için. Ben çok uzun zamandır kabus görmedim, karşı cinsle temasım olmadı. Sürekli yenilikler içinde geçen rüyalar görürüm. Belki de bu yapacaklarım, yapmak istediklerim ve yaptıklarımı becerebildiğim için olabilir. Hiç bir şeyi olmayacakmış gibi düşünmem. Hayal etiklerimin hepsini yerine getirmem nedeniyle iyi ve güzel rüyalar görürüm. Bir de anı yaşarım. Aslında bu beynimizdeki nöronların meydana getirdiği elektrik alanı tüm beyni tarayıp resetlemesini sağlar. Bir çeşit kendini onarıp yeniler. İnsan uyurken organların işleyişi yavaşlar ve kendini onarır. Beyin ise hiç durmadığından kendine pek süre ayıramaz. Anca uyku zamanında kendini rüyalarla onarır. Rüyada geçen zaman yarı uyanık, yarı uykudur. Bu yüzden etraftaki olan olaylar, duyulan sesler rüyalarımızın seyrini değiştirebilir.

Uyandıktan sonra bir daha uyku tutmadı bu düşüncelerden dolayı. Çadırımdan çıkıp tuvalete giderek işimi hallettim henüz kimse kalkmadan. Kahve takımlarımı çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Tam Güneş doğduğu zamana getirdim kahve pişmesini. Güneş ufuktan doğmaya başladı. Tamamen çıkınca ağaçların ardından parlak ışıkları ile birlikte çekiyorum. Güneşin ilk ışıkları kamp alanındaki çadırların üzerine vurmaya başladı.

IMG_20210809_063723

Kahvem pişince Güneşi izleyerek içmeye başladım. İnsanın özel anları olmalı, işte o anlardan birisi!; “Güneş doğarken kahvemi içmek.” Ben de o anı yaşıyorum. Güneşin ilk ışıkları çadırlara vuruyor, henüz kimse uyanmamış. Logolu kahve fincanım tahta piknik masasının üzerinde. Logo tasarımı şöyle; Bisiklet tekerleği, sapı tekerleğin göbeğinde olan siyah tüy, uç kısmı beyaz renkte. Sağda kahve cezvesi. Altında Urim Baba’nın Kahvesi yazıyor. Bu logonun patenti alınmıştır.

IMG_20210809_065018

Kahvemi içtikten sonra henüz kimse ortalıkta yokken pankartlarımızın resmini çekeyim dedim. Pankartlarımızdan birisinde; “Algılardaki engellilik ile engelsiz yaşam arasındaki mesafeyi pedallıyoruz!” Sağda ise Eşpedal’ın logosu var. Tandeme iki bisikletçi figürü binmiş, öndeki mavi, arkadaki yeşil renkte. Altında da Eşpedal yazılmış. Bu pankart enlemesine.

IMG_20210809_070356

Diklemesine olan pankartta ise; Yol, etraf yeşil, ufukta mavi denizi ve yeşil karaları olan Dünya. Dünyanın üzerinde “Yeşile çevir” yazısı var. Altta da ” Daha erişilebilir bir kent” yazılmış.

IMG_20210809_070403

Daha küçük, enlemesine pankartta da; Yol, yeşil çevre ve dünya aynı yapılmış. Yolda tandeme binmiş Erkek pilot, kadın copilot. Dünya üzerinde “Yeşile Çevir” yazılmış. Altta, “Yeşile çevir, Doğayı koru” yazılmış.

IMG_20210809_070423

Herkes uyandı, hazırlıklarını yaptı. Bu gün Özlem ile birlikte tandem süreceğiz. Özlem hazır olunca “Hadi gir bakalım koluma, artık birlikteyiz” diyerek kahvaltıya götürüyorum. Kahvaltıyı kafeteryadan alıp masalarında yapıyoruz hep birlikte. Kahvaltılıklar çeşitli ve bol. Çaylar da bol olunca iyi bir kahvaltı yaptık. Daha önce bu kadar bol çay içmemiştik. Hele Havran da neredeyse sabah kahvaltısında hiç içmemiştik. Kahvaltı bitimi tandem bisikletleri hazırladık. Ben 5  numaralı bisikleti aldım. Bu gün Songül başkası ile binecek. Koluma taktığım Özlem ile bisikletin selesini ayarladık binmeden önce. Herkes hazır olunca yola çıktık. Özlem iyi bir sürücü ve kuvvetli. Kuvvetli olmasının nedeni neredeyse bir aydır yollarda. Arkadaşları ile birlikte tur yapıyorlardı. Karadeniz ve doğu Anadolu da tandemle dolaşıyorlardı. Özlem bize katılacağından turunu yarıda bitirip uçakla İzmir’e, oradan Edremit’e gelerek aramıza katıldı. Bacakları iyice güçlenmiş ve uyumlu pedal basıyor. Hatta bazen ben pedal çevirmeyi bırakıp Özlem pedala basarak bisikleti götürüyor. Özlemin arkamda olduğunu hissetmiyorum bile. Özlem fazla kilolu değil, minyon tipi, ufacık tefecik birisi. Kuş gibi hafif. Tıpkı sesi gibi. Konuşması, sesi çok tatlı ve anlaşılır. Onu dinlerken huzur buluyorum desem yeridir. Özlem ile daha önceki yıllarda, Didim festivalinde tanımıştım. O zaman kemanı yanındaydı ve bizlere kemanın tatlı melodisini dinlettirmişti. Tıpkı sesi gibi tatlı nağmeleri kulaklarımıza fısıldıyordu kemanın sesi ile. Hatta sabah kahvesinde kahve içerken isteğimi kırmayıp bana özel keman çalmıştı. O zamana kadar sabah kahvemi keman sesi ile içmemiştim. O sabah ruhum iki kere dolmuştu.

Tandem sürerken Şevket Kaplan bizi çekmiş bir poz. Benim üzerimde, yeşil, beyaz, mavi Eşpedal forması, altımda kısa pantolon, ayağımda terlik, başımda şapka. Özlemin üzerinde ise; beyaz kask, kırmızı tişört, altında siyah tayt, ayağında pembe terlikler. Gölgemiz asfalta vurmuş diğer tarafa. Arkada ikişer katlı, tüm panjurları kapalı bahçeli evler. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

5160a119-219b-43ab-8787-c68ee69dac0c

Tandem sürüp resim çekemediğim için durduğumuz yere gelince resim çekmeye başladım. İlk önce Burhaniye, oradan Hisarköy’e vardık. Köyün içine tandem bisikletleri park edip Köye adını veren Hisar kalıntılarının olduğu tepeye doğru yürümeye başladık. Önümüzde yürüyenler var. Her pilot, koluna taktığı copilotu götürüyor. Benim kolumda da Dünyanın en güzel kızı Özlem var. Birlikte yürüyoruz önde gidenlerin peşinden.

IMG_20210809_113535

Hisarköy Kült Anıtı : Köyün yanındaki Asar Tepe üzerinde Bizans kalesi sur kalıntıları ardında kalan merkezi konumda yer alan kayadan oyma çeşitli bölümlerle en uçta yer alan taht ve altar düzenlemeleri ve basamaklar gösteren tipik bir sunaktır. Dedekaya üzerinde olduğu gibi burada da bazı astronomik oluşumlara uygun düşen düzenlemelerin olduğu fark edilmektedir. Oyularak düzenlenmiş kaya bloğu ardında yer alan sarnıç ve mağara da tam anlamıyla Ana Tanrıça ve bağıntılı tapınımlara bağlanan karakteriyle dikkat çekmektedir. Arazideki çalışmalarda bulunan keramikler ışığında bu sunak alanının önce sunak ve daha sonra kale olarak, Demir Çağı sürecinden başlayarak Bizans süreci sonlarına kadar kullanıldığı ve Hellenistik Dönemde de önem kazandığı anlaşılmaktadır.

https://www.tuvart.net/forum/prof-dr-engin-beksac/tarihin-isiginda-burhaniye-kaya-sunaklari-kaya-anitlari-ve-kult-merkezleri-prof-dr-engin-beksac

Epey dik bir yerde olan yere güçlükle çıktık. Özlem kolumda, dikkatlice, basacağı yeri kontrol ederek yavaş adımlarla yürüdük. İlk hisar kalıntısına geldiğimizde bizden önce çıkanların hisar gölgesinde dinlendiklerini gördüm. Hava sıcak mı sıcak, üstüne zorlu bir çıkış. Tepeye varınca gölge bir yer arıyor insan. O da Hisarın gölgesi. Çünkü başka bir gölgelik ağaç ya da yapı yok.

Hisar yapısı iyice yıpranmış dış kısımlarında düzensiz taşlarla örülmüş kalıntıları kule şeklinde ayakta duruyor.

IMG_20210809_124911

Hisar köyden epeyce yüksekte. Buradan köyün evleri küçük görünüyor. Aşağıda tarlalar ve zeytin ağaçları dağlara kadar gidiyor.

IMG_20210809_125052

Sunak olarak kullanılan kayalıklara geldik, arka kısımdan rahatça çıkılacak biçimde belli belirsiz basamaklardan çıkıyoruz. Tepedeki düzlükte küçük bir mağara deliği var. Orayı çekiyorum.

IMG_20210809_125634

Özlemi öylece, kımıldamadan beni beklemesini söyledim. Mağaranın yanına kadar indim. Dar bir deliği olan mağaranın etrafında yapı kalıntıları var.

IMG_20210809_125716

Eskilerde tanrılara kurban verilen kayanın üzerinde poz veriyoruz Şevket Kaplan’a. Özlem kolumu tutuyor, ikimizin de saçları salınık. Benim saçlarım Özlem’in saçlarından daha uzun. Özlem’in boş elinde su şişesi, benim elimde şapka var.

91b8a271-fefe-46ac-9457-608fc7f0c6aa

Rehber bizlere buralar hakkında bilgiler aktarırken kayaya oturduk Özlem ile birlikte. Anlatılanları dinliyoruz. Dinlerken önümdeki dikenli çalıda gözüme bir hareket ilişti. Dikkatli bakınca, çalının içinde peygamber devesi ön kıskaçları ile çekirgeyi tutmuş çatur çutur yediğini gördüm. Avını kıskaçları ile sıkıca tutmuş çekirgenin üçte biri yok. Bu durumu ben görebiliyorum ama yanımda olan Özlem göremiyor. Özlem’e peygamber devesini, kıskaçlarıyla tuttuğu çekirgeyi yediğini anlattın. Elini çalının üzerine getirip az aşağıda peygamber devesinin öğle yemeğini yediğini betimledim. Özlem de ilk defa betimlenenleri duyduğunu, daha önce hiç görmediğini şaşkınlıkla anlattı. Diğer arkadaşların bu olayı görmediklerini biliyorum.

IMG_20210809_130211

Özlem ile yan yana otururken Şevket Kaplan bizi çekiyor. İkimizin başında şapka var, bizi Güneşten koruyor. Özlem yanımda, kolumu omuzuna atmış durumundayım.

IMG_20210809_130936

Anlatılanları dinledik, bitince aşağıya inmeye başladık dikkatlice. Çıkmak daha kolay inmekten. İnerken daha uzun zamanda iniyoruz. Her pilot copilotu kolundan tutup indiriyor dik yamaçtan.

IMG_20210809_131143

Köye inip tandem bisikletleri aldık. Birlikte yola çıktık. Geldiğimiz yoldan değil de tepenin etrafını dönen yoldan giderek daha önce geçtiğimiz Şahinler köyüne geldik. Öğle yemeğini burada yedik. Yemekten sonra Özlem’i koluma takıp tarihi camiyi görmeye götürdüm. Caminin girişindeki tabelaya cami tarihinin kısa bir yazısı yazılmış. Tabelada yazan;

Şahinler Köyü Camii

Cami girişindeki Osmanlıca kitabeye göre cami yapımı, 1891 – 1902 yılları arasında Burhaniye kaymakamlığı yapmış olan Hasan Tahsin bey’in öncülük etmesiyle Hicri 1314 (Miladi 1895) yılında tamamlanmıştır.

Üzeri dört yöne meyilli kırma çatıyla örtülmüş ve alaturka kiremitle kaplanmış olmasına karşın, içeriden yalancı kubbelere sahiptir. Eski hat örnekleri pek bulunmayan, buna karşın köydeki manzaralar, Rezelli değirmeni, köy mezarlığı ile çeşitli doğa ve meyve frekslerinin yer aldığı iç duvarları ve kubbeleri ile Türk – İslam aleminde çok ayrı özellikte bir camidir.

Altında daha kısa İngilizce yazılmış metin var.

IMG_20210809_145613

Caminin solundaki minareyi tamamı ile kadraja sığdırıyorum. Yerden 3.5 metre kadar olan temeli kesme taştan kare biçiminde yapılmış. Üzerinde silindir şeklinde pişmiş tuğla örülerek yapılmış. Ezan okunan şerefesi tuğladan balkon şeklinde. Sonrası külahı da dahil tuğla ile örülü. En tepesinde alem ve yıldırımsavar takılı.

IMG_20210809_145632

Namaz zamanı olmadığı için içeriye ayakkabıları çıkarıp giriyoruz. Tüm duvarlar yeşil renk hakim olarak çeşitli şekiller, manzaralar, meyve ve çiçek resimleri ile bezenmiş. İmamın vaaz verdiği minber. Girişi yeşil perde ile kapalı, merdivenler yukarıya küçük bir sütunlu yapıya çıkıyor. Buranın kapısında da yeşil perde ile kapatılmış.

IMG_20210809_145700

Diğer duvarları ve İmamın namaz kıldırdığı girintiyi çekiyorum Girinti olan yerin etrafı yeşil renkli led ışıkları ile aydınlatılmış.

IMG_20210809_145713

Duvarlarda olduğu gibi tavandaki yalancı kubbe ve diğer yerler desenlerle boyanıp süslenmiş. Kubbenin ortasındaki kancaya bağlı avize çubuğu aşağıya kadar sarkmış.

IMG_20210809_145719

Diğer kubbeyi de alttan çekiyorum Burası da boyanıp süslenmiş.

IMG_20210809_145731

İmamın namaz kıldırdığı girinti, üst tarafında, içte yeşil, önde kırmızı perde olarak boyanmış. Perdeler yanlardan bağlanmış biçimde

IMG_20210809_145747

İçerilerin resmini çektikten sonra dışarıdaki cami avlusunda tulumbaya geldik. Tulumbadan su çekerek elimizi, yüzümüzü, ayaklarımızı dizlerimize kadar yıkayıp serinledik. Bu sıcakta iyi oldu. Şapkamı da tamamen ıslatıp başıma takıyorum. Kenarlarından sular akarak biraz daha serinlememi sağladık. Özlem de aynısını yaptı. Özlem’e tulumbayı elleri ile dokundurarak yapısını inceletiyorum. Aynı zamanda tulumbanın çalışma prensibini anlatıyorum.

IMG_20210809_145827

Köyün tarihinin eski oluşu mezarlığından belli olur. Mezarlıktaki serviler uzun ve kalın gövdeli. Mezar taşları da kaya parçalarından yapılmış. Mezarlık düz ve hiç mermer mezar yok, sadece mezar taşı var.

IMG_20210809_153136

Köyden aşağıya indik hızlıca. Pelitköy’de kendilerine cafe ismi takmış manzaralı bir yerde mola verdik. Arkadaşın birisi 3 tane çaya 9 Lira verdiğini duyunca çay paralarına itiraz ettik. Bu kadar pahalı niye satıyorsunuz dedik. Örenli arkadaşlar işletmeci ile konuşup fiyatları yarıya indirince birer çay içiyoruz. Çaylar içildikten sonra dışarıda toplaşıp resim çekiliyoruz manzara eşliğinde. Aşağıda Edremit körfezi görünüyor. Arkadaşları ben çekiyorum cep telefonum ile. Sonra da kareye ben giriyorum. Pankartımızı da açmış bulunuyoruz.

IMG_20210809_164955

Fazla geç olmadan kamp alanına geldik. Su donları ve havluları alıp yürüyerek deniz kıyısına vardık. Denizi pek sevmemiştim ve topuğuma batan deniz kestanesinin dikenleri hala duruyor. O yüzden bu kez havuza girmeye karar verdik. Soyunma odalarında su donlarımızı giyip havuza daldık. Mavi fayans döşeli havuz tertemiz, taş, kum, deniz kestanesi yok, rahatız. Havuzun içinde Özlem, ben ve arkamda omuzlarımı tutan Deniz Kel poz veriyoruz Şevket Kaplan’a. Benim cep telefonum ile çekiyor. Suyun rengi masmavi.

ad5f3571-3c2a-4f7c-8471-e20bec7ec460

Şevket Kaplan’a bizleri havuza atlarken çekmesini söylüyorum. Nasıl çekeceğini de anlattım. Sürekli basılı tutulursa 40 tane resmi sürekli çekiyor. İlk önce Saldıray Altındağ atlamaya hazırlandı. 40 resimden sadece 2 tanesini koyuyorum. Saldıray kollarını iki yana açarak geriliyor. Yanında da ben varım.

IMG_20210809_180903_1CS

Gerildikten sonra ileri fırlayıp atlıyor havuza doğru. Elleri önde ve ileride birleşik, hala suya değmeden havada öylece duruyor Saldıray. Kör olmasına rağmen balıklama atlamasını gayet güzel yaptı.

IMG_20210809_180903_12CS

Saldıray havuza daldıktan sonra sıra bana geldi. Ben de kollarımı arkaya atıp geriliyorum kuvvet kazanmak için.

IMG_20210809_180913_3CS

Kolları sallayıp zıplıyorum havaya doğru. Ellerim ileride birleşik durumda.

IMG_20210809_180913_6CS

İyice havaya yükselip U biçiminde havuza paralel havada asılı kalıyorum bir süre.

IMG_20210809_180913_7CS

Sonra suya doğru yaklaşıyorum parmak uçlarımla. Nereyse suya değecek kadar.

IMG_20210809_180913_9CS

Sonra hızlıca suyun içine dalıyorum. Benden sonra Ceyhan hazırlanıyor. Ceyhan’ın arkası dönük havuza, ters takla atlayacak havuza.

IMG_20210809_181058_1CS

Havuzun kenarında ayakları ile yaylanıyor.

IMG_20210809_181103_1CS

Sonra havuza doğru tersine fırlıyor.

IMG_20210809_181103_4CS

Başlıyor ters takla atmaya. Havada asılı kalıyor Ceyhan.

IMG_20210809_181103_5CS

Elleri suyun içinde. Başı da suya değmiş durumda dalıyor havuza.

IMG_20210809_181103_7CS

Havuzda yeterince yüzüp eğlendik. Kurulanıp elbiseleri giydikten sonra yürüyerek kamp alanına geldik. Saçlarım havuzun klorlu suyunda tertemiz oldu. Pınar Öğretmen saçlarımı örmek isteyince olur diyerek örmesine izin verdim. Pınar da benim ve Özlem’in saçlarını ördü. Kendi saçlarını da örünce sandalyelere oturarak örülmüş saçlarımızın resmini çektirdik Şevket Kaplan’a. Solda Özlem, ortada Pınar, sağda ben arkamız dönük, gölgedeyiz. Karşımızda Güneş altında Baattin ve Hamide Turan oturuyor.

aae17662-524a-476e-ae64-812f7b7beb99

Akşam yemeğinde Burhaniye be bisikletçi olan ve bizlere destek olan Metin Yörük köpeğini getiriyor kamp alanına. Köpek iri bir rotvayder. Kalın ipini tutup seviyorum biraz. Akıllı köpek kendini sevdiriyor. Özlemişim köpek sevmesini. Aynı cins köpek bizde de vardı. Bir kaç yıl evvel öldü ve çok üzülmüştük. Köpeğin yanına çömelip birlikte poz veriyoruz kameraya.

IMG_20210809_200252

Akşam yemeğini hep birlikte neşe içinde yiyoruz. Yemekler bol ve doyurucu. Kamp alanına henüz Güneş vuruyor. Okaliptus ağaçları gölgelik ediyor bizler yemek yerken. İki sıra masalar tamamen dolu. Resmi Baattin Şimşek çekiyor.

e8c153bc-31c2-4170-9564-60be23529a09

Ören bisikletçilerini oluşturan Veloadra bisikletçileri bizleri akşam turuna çıkardı. Kıyıdan, İskele mahallesi, Kum burnuna kadar gittik. Kıyı düz değil, sürekli in çık yapıyoruz. Deniz kıyısında kafede çay, soda içerek Ağustosun sıcak gecelerinde serinliyoruz birazcık. Dönüş yolunda bir kaç kez zincir atması yaşasak ta çabucak hallediyoruz. Ören merkezdeki meydanda hep birlikte parktaki ışıklar altında resim çekiliyoruz. Arkamızda kanatlı at Pegasus heykeli şahlanmış.

IMG_20210810_004055

Gece 12 den sonra kamp alanına geldik. İyice yorulmuşuz ve hemen çadırıma girip yatıyorum.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 43 + 22 = 65 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc
 Akşam turu

Powered by Wikiloc