Etiket arşivi: baykuş

Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes 2. Gün

26 Nisan 2018 Perşembe

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Tuzburgazı – Büyük Menderes Deltası – Serçin – Akçakaya

( resimlerin bir kısmı Ferdimen’e aittir )

“Baktım gökte bir kırmızı bir uçak
Bol çelik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Düştüğüm yer öyle açık öyle seçik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim çoğul türkülerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi”

Can Yücel

Öne çıkmış olan görsel Büyük Menderes nehrinin kıyısında toprak alırken. Bisikletlerimiz park halinde. İki bisiklet arasına pankartımızı gerdik. Ferdimen ve Cem ayakta. Mehmet ve ben çömelmiş durumda, önümde kahve takımı. Kahve pişirirken

IMG_2304

Gün ışığı pencereme vurunca gözlerim otomatikman açılıyor. Arkadaşlar hala rüyalarını görmekte. Henüz telefonumdaki kurulu alarm ötmedi daha. Yere serili mat üzerinde uyku tulumları açılmış. Ferdimen üzerini örtmeden uyuyor. Bisikletler kıyıda park edilmiş durumda.

20180426_063229_HDR

Sonra arkadaşlar da uyanınca toparladık mat ve uyku tulumlarını. Böyle çadır kurmadan yatıp fazla eşya çantalardan çıkmayınca toparlanma da ona göre hızlı oluyor. Kahvaltılıkları kahvenin bir köşesindeki masanın üzerine serdik. Çay kahvede hazır olunca duble çaylarla bir güzel kahvaltı ediyoruz. Kahvedeki bir arkadaşa rica edip bizi kamera ile çekmesini istedik. Dört kişi, Cem Tabanlı, Mehmet Aydın, ben ve Ferdi Kızıl, nam-ı diğer kahramanımız Ferdimen masada oturmuş kahvaltı yaparken.

IMG_2303

Kahvaltımızı bitirip kalan eşyaları da bisikletlere yükledik. Tur başlangıcı olarak pankartımızı açıp resim çekiliyoruz dört kişi. Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes Bisiklet Turu dört kişi ile başlıyor.

20180426_084856_HDR

Tur başlangıç yeri olan Tuzburgaz köyünden yola çıkarken beni ve eşyalarımı taşıyan bisikletim KUZ resim çekilmeyi hak ediyor. Yol dümdüz, uzayıp gidiyor ufka kadar. Kenarda evlerin bahçe duvarları ve çit beton direkler. Bisikletimin arka bagajında turuncu bisiklet çantaları.

20180426_085552_HDR

Büyük Menderes deltası geniş bir arazi ve burada tarım yapılıyor sürekli. Ekilen bitkileri yuvarlak biçimde, varil gibi yuvarlayıp sıkıştırılmış. Kış aylarında hayvanlara yemeleri için verilecek. Üst üste 6 kat dizilmiş yüzlerce yuvarlak ot demetleri.

20180426_091610_HDR

Arkadaşlar önde bisikletleri ile düz olarak uzayıp giden yolda ilerliyorlar. Çok uzaklarda tepeler görünmekte.

20180426_091613_HDR

Büyük Menderes nehrine geldik, köprü üzerinden nehrin denize akan yerinden çekiyorum bir poz. Nehrin rengi koyu ve durgun, sanki akmıyormuş gibi. Kıyıları tamamen sazlıklarla kaplı.

20180426_092527_HDR

Nehrin sağ yanında toprak yola gireceğiz. Gidebildiğimiz kadar gidip toprak alacağız. Büyük Menderes nehri köprüsü, tabelası ile elçek resim çekiyorum dördümüzü de.

20180426_093306

Toprak yola girip gidebildiğimiz yere kadar gidip uygun bir yerde duruyoruz. Bisikletleri park edip arasına pankartımızı gerdik. Pankartta yazan “Suyun Kaynağına Yolculuk”. Mehmet Aydın, ben ve Cem Tabanlı yere çömelmiş durumda pet şişelere toprağı elimizle doldururken Ferdimen bizi çekiyor.

20180426_101529_HDR

Toprağı taşımanın en pratik yolu pet şişede taşımak. Yarım litrelik pet su şişesi buna uygun. Hem çantada dökülmüyor hem de az yer kaplıyor. Aldığımız toprağı çantalarımıza yerleştirdik. Sonrası da geleneksel kahve pişirme seramonisi. Kahve takımlarını çıkarıp pişirmeye başladım. Benim yanımda Mehmet çömelmiş durumda. Ferdimen arkamda ayakta. Cem bisikletinin yanında, sağda ayakta duruyor. Arkamızda pankartımız ve sazlarla dolu Büyük Menderes nehri. Ferdimen’in bisikleti solda park edilmiş durumda. Arka bagaja bağladığı çubukta Türk bayrağı bağlı. Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes Nehri Turumu resmen başlatıyoruz böylece.

Bu resmi Ferdimen otomatik çekti. Öne çıkmış olan resim olarak seçiyorum

IMG_2304

Büyük Menderes nehri durgun olarak hissettirmeden akıyor sazlıkların arasından. Kıyıya çekilmiş Ahşap tekne duruyor.

IMG_2305

Toparlanıp toprak yoldan ana yola çıktık. Köprü başındaki korkuluk demirinin önündeki tabela direğine tabelamızı bağlıyorum cırt ile. Köprü üzerinde arkadaşlar bisiklet sürüyorlar.

20180426_103925_HDR

Yola ben de çıkıyorum, Büyük Menderes deltasındaki uçsuz bucaksız tarım alanlarında yaz ekimine hazırlanıyor. Traktörle tarla sürerken arkasından küçük bir toz kalkıyor rüzgara kapılarak. Tarla yolun altında kalıyor. Kıyıdaki çalılıklar tamamen yakılmış simsiyah kalmış dallar burada bir çok canlının telef olduğunu gösteriyor.

20180426_104936_HDR

Yola çıkar çıkmaz yakınlarda olan Miletos antik kentinin tabelası çıktı. Antik kent yola yakın olduğu için giriyoruz.

20180426_105616_HDR

Miletos antik kentinin görkemli yapısı olan amfi tiyatronun resmini bisikletim KUZ ile birlikte çekiyorum. Bir çok yeri tahrip edilse bile çoğunlukta ayakta duruyor tiyatro. İşte burada felsefenin ilk tohumları Thales tarafından atılmıştır. Anlatılanlara göre baş tanrı Zeus ile tartışırlarken Thales haklı çıkmış. Buna kızan Zeus “Ben Tanrıyım, istersen yıldırımla seni şuracıkta küle çeviririm” deyince Thales te buna “Öfke haksızlığın belirtisidir” diye cevap vererek tanrılara ilk baş kaldıran felsefeci olarak yazılmış bu tiyatroda. Böylece insanlık tarihinde felsefe başlamış oldu.

20180426_110216_HDR

Miletos antik kentinde kısa bir mola vererek yolumuza devam ettik, Akköy girişinde hafif bir yokuş var, zorlanmadan çıkıyoruz yokuşu. Elektrik ve telefon direkleri birbirinden bağımsız köyün semalarını kaplamış durumda.  Akköy tabelası ve az ilerde ana yol kavşağına geldiğimizi belirtir büyük karayolları tabelası.

IMG_2308

Buğday tarlasında ekinler boy atmış, başaklar büyümüş, yavaş yavaş sararmaya gidiyor ama yeni başlamış gibi. Çiftçi tarlanın ortasında ekinleri kontrol ediyor. Ekinler beline kadar uzamış.

20180426_110956_HDR

1977 yılında Süleyman Pir çeşme yaptırmış hayrına ama su akmadığından çeşme etrafını otlar bürümüş.

20180426_111757_HDR

Leylekler çoktan gelmiş yuvalarına, yumurtadan yavruları da çıkmış. Elektrik direğinin tepesine yuvasını kurmuş. Yuvada leylek yok, Büyük Menderes nehrinin bereketli topraklarında yiyecek bulmaya gitmiş olmalı.

IMG_2309

Akyeniköy kavşağında öğle yemeği için mola veriyoruz. Burada yemek ucuz, nedeni ise kamyoncuların uğrak yeri olması. Burada kuru fasulye, pilav, cacık üçlemesi ile karnımızı bi güzel doyuruyoruz. Çardak altında dinleniyoruz çaylarımızı içerken.

20180426_123305_HDR

Yediğimiz kuru fasulyenin yakinen resmini çekiyor Ferdimen. Masada tabaklar içinde fasulye, pilav, üstünde az fasulye taneleri, küçük bir tabakta salata, ekmek sepetinde taze ekmekler ve kuru fasulyenin olmazsa olmazı kuru soğan.

IMG_2311

Öğle molası bitiminde turumuza devam ediyoruz. Söke – Didim – Milas kavşağından düz, Bafa gölünün yanındaki yola girdik. Girişte tahtadan yapılmış tabelada “Bafa gölü tabiat parkı” yazılmış sarı renkli. Tabela üç tahta, yanlarda iki direğe çakılmış. Solda Bafa gölüne bağlantılı su kanalı var.

20180426_143407_HDR

Kavşaktan girer girmez yol toprak olarak devam ediyor. Aynı zamanda taşkınlar için yapılmış set yolda kenarlarına okaliptus ağaçları dikilmiş. Ağaçlar seyrek ve kimisi kurumuş.

20180426_143819_HDR

Bir süre gidiyoruz dümdüz yolda. Birden bire yolu kapatan bir çalışma görünce durduk. Kurumuş olan okaliptus ağacını kesmeye uğraşıyor ekip. Herhalde acemi olacaklar bir türlü ağacı deviremediler. Alt kısmından yeterli kesemediklerinden traktör kepçesi ile yüklendikleri halde ağaç direniyor devrilmemek için. Set üstünde bisikletlerden inmeden duruyorlar arkadaşlar. Yol açılsın diye beklerken arkadan çekiyorum bir poz üçünü. Ferdimen’in küçük üçgen Türk bayrağı ve uzun saçlarını bir kaç boğum lastikle bağlamış arkasında.

20180426_144039_HDR

Geniş düzlük ovada parsel parsel tarlalar yeni sürülmüş ekilmeyi bekliyor.

20180426_144128_HDR

Set yanında seyrek olarak dikilmiş okaliptus ağaçları arasında giderken Ferdimen beni çekiyor.

IMG_2318

Bir süre okaliptus ağaçları arasından gittik. Sonrasında hiç ağaç yoktu ve önümüzde uzayıp giden set üstü yol var. Bir – iki araç haricinde rahat gidiyoruz toprak yolda.

IMG_2320

Bir zamanlar deniz olan ova şimdi toprak olmuş. Ovada bir çok tarla ekilip biçiliyor. Ova düzlüğü sonunda bitti ve karşımızda bir köy göründü. Köyün arkasında küçük tepeler başlıyor.

20180426_151320_HDR

Köy ovanın bitiminde, yamaca doğru kurulmuş. Burası Serçin köyü.

IMG_2322

Hemen solumuzda Büyük Menderes nehri usul usul akıyor sakince.

IMG_2323

Toprak yolda yavaş gittiğimizden epey zaman geçmiş. Köyde bir mola vermek gerek. Hem hava da iyice ısındı. Güneş tepemizde terlememize neden oldu bisiklet sürerken. Bakkalın yanına vardık, çocuklar meraklı gözlerle yanımıza gelip bakmaya başlayınca “Çocuklar bakkaldan canınız ne istiyorsa alın” diyerek bakkala davet ettim. Herkes kendine göre bir şeyler aldı. Daha çok gazoz aldılar. Ben de onlara uyup gazoz alıyorum kendime. Nasıl olsa çantamda duran BayKuş kesemde epeyce para var birikmiş. Yolda bulup topladığım paralar Bay Kuş kesede biriktiriyorum. Çocukların aldığı şeylerin parasını BayKuş kesesinden ödüyorum. Zaten fazla tutmadı aldıkları. Kendimize cebimizden ödedim aldıklarımızı. Sonra okaliptus ağacının gölgesindeki beton merdivene oturarak gazozlarımızı içmeye başladık.

Çocuklar meraklı sorular sormaya başladı bizlere. Bisiklet turcusunu sık sık görmedikleri belli. Belki de ilk defa görüyorlar bisikletçileri. Her zamanki klasik sorular; “Nerden nereye gidiyorsunuz? Bisikletin kaç para? Bu bisiklet kaç yapıyor? Lastiğin hiç patlamıyor mu? Patlayınca ne yapıyorsun?” gibi sorular. Hepsine cevap veriyoruz tek tek. Öğle sıcağında soğuk gazoz ve sodalar çocuklarla muhabbet eşliğinde bizleri serinletiyor. Bakkal da demlediği çaydan ikram ediyor birer bardak. Gölgede oturmuşuz Cem, ben ve Mehmet, yanımızda beş çocuk. Ferdimen bizi çekiyor telefonumla.

20180426_154033_HDR

Büyük menderes kıyısında büyük bir vinç. Halatın sonunda varil büyüklüğünde silindir. Herhalde toprağı düzeltmek için kullanılıyor. Belki de nehir yatağını düzeltmek için. Anlayamadım ne için kullanıldığını. Yeşile boyanmış rengine bakılırsa devlet su işlerinin vincine benziyor.

20180426_155106_HDR

Düz ova bitince yol tepelerin yanından gidiyor. Önümüzdeki köy girişi az yokuş var. Ferdimen durmuş solda gördüğü eşeğe bir şeyler anlatıyor;

“Ah eşek ah, senin yüzünden dayak yiyordum bir zamanlar. Çayıra yayılmış bir kaç aile piknik yapıyorlardı. Yanlarından geçerken Kazak Abdal’ın bir türküsünü söylemeye başladım;

Eşeği saldım çayıra

Varıp ta karnı doyura

Gördüğü düşü hayıra

Yoranın da avradını

Türküyü söylerken piknik yapanlar sen ne diyorsun herif, ağzından çıkanları kulakların duymuyor mu? Bize hakaret mi ediyorsun? diye üzerime yürüdüler. Yok ben size bir şey söylemedim, ahan da otlayan şu eşeğe söyledim, diyerek oradan uzaklaştım. Az daha dayak yiyordum senin yüzünden eşek herif.”

Ben de eşekle Ferdimen’i çekiyorum bir poz bu duruma karşılık.

20180426_162121_HDR

Mayıs ayı dut ayı, bülbüller bu ayda dutları yedikten sonra artık ötmezlermiş. Sizin anlayacağınız Dut yemiş bülbül olurlar. Zaten çoktan eşlerini bulup yumurtadan yavruları bile çıkmıştır. Karnı doymak bilmeyen aç yavruları doyurmak için bütün gün yiyecek peşinde koşmaktan helak olmuşlardır. Ötecek gücü kalmamıştır. Geçim derdi olunca ötmeye fırsat kalmıyor.

Yol kıyısında hayrına dikilen siyah duttan nasibimizi yiyoruz gerektiği kadar. Dutları yakından çekiyorum bir poz. İçlerinde olgunlaşmamış açık pembeden kırmızıya, olgunlaşmış haliyle siyah dutlar görüntüde.

20180426_163117_HDR

Sürülmüş tarlaların kıyısında karşıdaki dağların resmini çeken Ferdimen’in resmini çekiyorum. Dağların tepesindeki göğe yükselmiş kimilimbus bulutunu çekiyordu. Şimdi o bulutun altında ne fırtınalar esiyordur.

20180426_165552_HDR

Yolumuz dağların dibinden Büyük Menderes nehrini takip ediyor. Kimi yerde nehirden uzaklaşırken kimi yerde yolun dibinden akıyor. Nehrin kenarları sazlık ve söğüt ağaçlarını görüyorum. Tarlaları sulamak için nehre boru sarkıtılmış.

20180426_170715_HDR

Bu yol pek işlek olmadığı için kimi yer asfalt değil. Toprak yolda ilerliyoruz. Dağ yamaçlarının dibinde çeşitli ağaçlar fışkırmış. Yeşil ağaçların arasından, toprak yolda bisiklet sürmek gibisi yok. Önde Cem ve Mehmet bisiklet sürüyor.

20180426_171904_HDR

Hava iyice sıcakladı. Cem yanmak için üzerini çıkarıp çıplak olarak bisiklet sürüyor. Bazen ağaçların gölgesinde hem dinlenmek için hem de bizi beklemek için kısa molalar veriyorlar bisikletten inmeden.

IMG_2332

Ferdimen de arkadan yetişiyor bize. Toprak yolda gelen Ferdimen.

20180426_171915_HDR

Dağın dibindeki yol bazen yükseliyor ovadan ama fazla değil. Akan nehir ve sürülmüş tarlanın düzgün çizgileri bir tablo gibi karşımda.

20180426_172227_HDR

Karşımıza bir köprü çıkınca durup tabelamızı takıyoruz köprü başına. Tabelada yazan “Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes Temiz Aksın”

20180426_173854_HDR

Köprüde tabelayı takarken diğer arkadaşlar da beni bekliyor köprünün üzerinde.

IMG_2336

Köyün birinde terk edilmiş bir ev görünce resmini çekiyorum. Ev viraneye dönmüş durumda. İki katlı, çatısı olmayan, geniş bacası uzun. Giriş kapısı, yanında üst üste iki pencere. Üst katta iki pencere. Evin yanında tek katlı bir ev daha var. Bu evin damındaki otlara bakılırsa topraktan bir damı var

20180426_181155_HDR

Çeşmenin üzerine dikdörtgen bir mermere şu sözler yazılmış;

Bak şu suyun

Rengine çeşmesi var

Tası yok kırma insan

Kalbini yapacak

Ustası yok

Mehmet Mülkiye Fillik

Hayratı

Yazan kelimeleri ayrık yazsa da insanlar ne yazdığına bakmıyorlar maalesef. Adam boşuna yazmamış çeşmenin tası yok diye. O yüzden tası zincirle bağlamışlar çalmasınlar diye.

20180426_181452_HDR

Kilometrelerce tarlalar, karşıda dağin dibinden ayrılmış küçük bir tepe. Arasında da bir köy görüyorum. Hani bir çocuk şarkısı vardır ya;

Orda bir köy var uzakta

O köy bizim köyümüzdür

Gitmesek te, varmasak ta

O köy bizim köyümüzdür

diye. İşte o köyü mutlaka göreceğiz ve gideceğiz. Varacağız yani. Rotamızda bir çok köy var ve köyleri yakından görerek ilerliyoruz durmadan.

20180426_184303_HDR

Yavaş yavaş gölgeler uzamaya başladı. Alçalan Güneş gölgemi tarlaya düşürürken resmini çekiyorum bisiklet sürerken.

20180426_185836_HDR

Güneş Dilek yarımadasının üzerine, Samson dağının az yukarısına doğru alçalmış. Hava bulutsuz, pırıl pırıl. Güneş tüm parlaklığını ovaya salmış. Ovanın sonunda bulunan Söke kasabasının hava kirliliği olan duman sis halinde yayılmış Dilek yarımadasının dibinde.

20180426_185901_HDR

Kimi tarla sürülmüş, kimisi de ot bürümüş durumda, sürülmemiş.

20180426_185904_HDR

Sürülmemiş bir tarla, dikine doğru traktör geçip iz bırakmış üç yerde.

IMG_2341

Elektrik dağıtım şirketi kimi beton direğin tepesine yukarı doğru kaide yaparak leyleklerin yuva yapmasını sağlamış. Zaten leylek direğin tepesine, tellerin üzerine yuvasını yapıyor. Böyle yapmakla hem teller arasında kısa devreyi önlemiş oluyor hem de kuşlar elektrik akımına kapılmamış oluyorlar. Direğin tepesinde bir leylek uzun bacakları üzerinde durmuş durumda. Gün boyu yiyecek aramakla yorulmuş, Güneş batmadan yuvasına çekilmiş dinlenmeye başlamış.

IMG_2343

Akşam üzeri Ferdimen haritaya bakıyor ve hava kararmadan kamp yapacağımız yeri belirledi.  Diğer köyler uzakta olduğundan Akçakaya köyünde kamp atacağız. Köyün kahvesinde oturup akşam yemeğini hazırlamaya başladık. Karşıdaki bakkaldan yoğurt, ekmek alarak kahvaltılık malzemelerle çay ile karnımızı doyuruyoruz. Bu arada köy muhtarı ile görüşüp kalacağımız yeri de ayarladık. Köyün düğün salonunda kalabilirsiniz deyince rahatladık. Cem turdan yarın ayrılacağını bildirdi. Bateri dersi alıyor ve onlardan geri kalmak istemediğini mazeret olarak sundu. Eh ne yapalım artık üç kişi tura devam edeceğiz. Masanın üzerinde kahvaltılıklar ve Cem elinde çatalı ile yerken Ferdimen bir poz çekiyor akşam karanlığında.

IMG_2344

Kahvede köylülerle sohbet ederek zaman geçiriyoruz çay içerken. Köylülere yaptığımız turu, amacını kısaca anlattık. Nehirlerimiz temiz aksın, tarlalarında kullandıkları Menderes nehrinin suları ürünlere zehir saçmasın, temiz besinleri yiyerek gelecek nesiller sağlıklı yetişsinler diye anlatıyoruz. Uyku basında çadırları üstü kapalı düğün salonunun girişine kurup yerleştik. İyi geceler dileklerle yatıyoruz mışıl mışıl.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 65 Kilometre civarı.

Powered by Wikiloc

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 1. Gün

31 Ağustos 2014  Pazar

Üçkuyular – Alsancak – Aliağa – Çandarlı – Bademler – Dikili – Bahçeli köyü

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Dedi ki neredesin sen?

Dedim ki gitmek gerekti

Dedi ki sen yokken ….

Dedim ki ben olmasam da olur

Dedi ki oldu, güneş doğdu-battı

Dedim ki gitsem de sende doğan pınara, batan güneşe gelirim

Dedi ki güneşim de pınarında senin gözünde, gönlünde. Nereye gitsen gelir senle.

Esmaeseraçıkgöz

 

Öne çıkan görsel, siyah – beyaz resim yolda bisikletim ile giderken,

safak

Uzun süren sıcak yaz günlerinde pek uzun tur yapamıyor insan. Aşırı sıcaklarda fazlasıyla su kaybından dolayı sağlık açısından da sakıncalı. Bu yaz sadece Nemrut bisiklet turuna katılmıştım ve Ağustos ayının en sıcak günlerinde yakıcı güneşin altında 2150 metre yüksekliğe çıkmıştım. Sıcak, ter, bolca su içerek harika bir tur olmuştu benim için. Dünyada en güzel gün batımı ve en güzel gün doğumunu seyretmiştim ya bu bana yeterdi. Zaten o kadar sıcağa bu güzellikleri seyretmek için katlanmıştım. Bu yıl yaptığım bisiklet tur programında Keşan dağ bisiklet festivali de vardı. Normalde bu kez tek başıma gitmeye karar vermiştim fakat bisikletçi dostum Şafak Omaç ile sohbet ederken hadi beraber gidelim deyince kendisinin Konya’ya gidip oradan İzmir’e kadar tur yapmayı planladığını söyledi. Eh ne yapalım tek başıma gitmeye karar vermiştim daha önce. Şafak ile konuşmamızdan 3 gün sonra beni telefonla arayarak beraber Gelibolu’ya kadar gidelim, hem Annemi ziyaret edip bir daha görürüm deyip teklifimi kabul etti. Rotamı bu kez değişik yoldan planlamıştım. Edremit’e kadar ana yoldan Edremit ten sonra Kaz dağlarının sağından Çan – Bigadiç – Lapseki – Gelibolu – Keşan olarak rotayı çizmiştim. Şafak bana 3 tane rota çizdi, ben de gitmeyi planladığım rotayı seçerek kararlaştırdık.Normalde 1 Eylülde yola çıkacaktık ama fazla sıkmadan 31 Ağustosta yola çıkmaya karar verdim.

Keşan dağ bisikletçileri festivaline katılacakların hepsine davetiye hazırlanıp posta ile adreslerine yollanmıştı. Davetiyesi gelen resmini çekip facebook ta paylaştı. Benim davetiyem henüz gelmemişti. Gelmeyince de elden alayım diyerek yola çıkmalıydım.

Akşamdan eşyaları hazırladım, KUZ’un bagajına yükleyip hazır hale getirdim. 31 Ağustos 2014 Pazar Sabah erkenden uyanıp kahvaltımı bir güzel yaptım. Ardından bisikletimi kapının önüne çıkarıp bir resmini çektim yoldaşım KUZ ile. Sabah erken ve günlerden Pazar olduğu için herkes derin uykuda, soka bomboş. Yollar da öyle. Metro ile Aliağa’ya kadar gideceğim. Sabah 09:00 dan önce binmem gerek metroya, yoksa almıyorlar. Bisikletim KUZ evin girişinde, kemerli bahçe kapısı ve bahçemdeki ağaçlar.

310820147814

Sabahın erken saatleri olunca trafikte pek araç olmadığından Alsancak metro istasyonuna rahat bir biçimde geliyorum. Kent kartı 2 kez basarak içeri düz olarak girip Aliağa metrosunun gelmesini bekliyorum.

310820147815

İlk vagona biniyorum, içerisi boş, rahatça oturuyorum koltuğa ve bisikletime de yer var. Sonraki duraklardan birinde Küçük kız ve oğlan çocuğu Annesi ile yanıma oturuyorlar. Oğlan çocuğu bisikletimi görünce merakla inceliyor ve başlıyoruz muhabbete. Kız çocuğu biraz çekingen ilk başlarda. Sonra alışarak o da konuşmaya başlıyor. Onlara Keşan’a kadar bisikletle gideceğimden bahsedince merakla beni dinliyorlar gözleri pırıldayarak. Aliağa dan bir durak önce inesiye kadar zaman nasıl geçti anlamadım. 1 Saat 5 dakika sürüyor yolculuk ama çocuklarla 5 dakika gibi geldi bana.

310820147816

Aliağa’ya kadar zaman göreceli olduğundan 1 Saatlik yolculuğu 5 Dakikada gelmiştim. İstasyondan çıkarak yolda bisikletimi sürmeye başladım. Hava açık, rüzgar hafif kuzeyden Yıldız esmekte. Aliağa girişindeki kavşakta direkte Türk bayrağı dalgalanıyor.

310820147817

Aliağa merkezden çabucak ayrılıyorum. Yol altımdan hızlı akıyor. Özlemişim yollarda olmayı, bisiklet sürmeyi. İçimde bir sevinç var, hem yeni yollardan gidecektim hem de Kosova dan 2 arkadaşım da Keşan’a geleceklerdi. Yeni arkadaşlarla tanışıp yeni dostluklar kuracaktım. Yolda giderken Aliağa körfezini çekiyorum.

310820147818

Aliağa tabelası şehir sınırlarının bittiğini gösteriyor. Bu turda yeni bir karar aldım; şehirlerin, kasabaların ve köylerin bitiş tabelalarının resmini çeke çeke gidecektim.

310820147819

İlk köyden geçtim bile ; Çaltıdere.

310820147820

Ardından Hacıömerli bitiyor. Yol kaymak gibi olunca.

310820147821

Yenişakran’a gelmeden Çandarlı uzaktan göründü ama epey yolum var.

310820147822

Yenişakran tabelasını görmedim, ardından gelen Kazıkbağları köyünü de geçiyorum çabucak.

310820147823

Kısa sürede Çandarlı yol ayrımına geldim. İlk defa bisikletimle Çandarlı yoluna giriyorum, Daha önce arabayla girdim ama bisikletle gitmek daha bir başka oluyor. Bisikletle giderseniz farkı anlarsınız. Tabelada düz olarak Bergama, Çanakkale. Sola doğru; Çandarlı gösteriyor.

310820147824

Çanakkale ana yol ile Çandarlı arası 10 Kilometre civarı. Yol gidiş geliş tek şerit, işlek bir yol. Arabalar sürekli gidip geliyor durmadan. Yolda dikkatli giderken bir incir ağacı altında park etmiş bir arabanın arka kapısı birden bire açılarak içindeki çocuk elindeki çöpleri dışarı attı. Ben bunu görünce dışarıda incir koparıp yiyen anne ve babasına ” Bakın çocuğunuz arabadan çöplerini dışarı attı. Çocuğunuzu uyarmalısınız, dışarısı çöplük değil diye uyarmalısınız. Hem incir ağacından şimdilik incir yiyebiliyorsunuz, çocuğunuza çevreyi korumayı öğretmezseniz ileride bu incir ağacını göremezsiniz bile.” diyerek uyardım. Adam hiç bir şey demedi ve ben yoluma devam ettim. Ben gerekli uyarıyı verdim ailesine, artık onların nasıl davranacağı önemli. Böyle durumlarda insanları uyarmalıyız ama uyarırken dikkatli ve uygun bir dille anlatmalıyız ki başımıza bir şey gelmesin. Çünkü karşımızdakini tanımıyoruz ve nasıl tepki vereceğini bilemeyiz. Öyle kaba insanlar var ki “Sana ne, ben atarım. İstediğimi de yaparım” zihniyetindeler. Böyle insanlara uygun dilde anlatmazsak dayak ta yiyebiliriz. Böyle atılmış çöpleri kim toplayacak, toplanmazsa çöplüğe dönüşmesi an meselesi ve her geçen çöpünü buraya atar. Meyve yiyeceğimiz ağaç bile bulamayabiliriz.

110920148344

Çandarlı’ya vardım bile, Şafak yaz aylarında Çandarlı da yazlığında kalıyor. O yüzden Çandarlı da buluşup yola birlikte devam edeceğiz.

310820147825

Çandarlı şirin, küçük bir kasaba. Sadece yazlıklarla dolmuş taşmış durumda. Çandarlı yarımadası, denizde kayıklar demirlenmiş, hava sakin.

310820147826

Şafak ile buluşuyorum çarşıda. Beraber Çandarlı kalesinin önüne gelip bir resim çekilmeden geçmek olmaz deyip resim çekiliyorum.

310820147827

Çandarlı Kalesi, İzmir’in Dikili ilçesine bağlı Çandarlı kasabasında bir kale. İnşa edildiği yıl tam olarak bilinmeyen kale, Cenevizliler tarafından 14. yüzyılda restore edildi. Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın emriyle 15. yüzyılda yeniden inşa edildi. 2009’da başlatılan son restorasyon çalışması ise 2014’te tamamlandı. UNESCO, 2013’te kaleyi Dünya mirası geçici listesine ekledi.

Dostumla da çekilmeden olmaz deyip elçek ile çekildik bir poz.

310820147829

Şafağın yazlığında öğle yemeği yiyip ardından bir denize girip serinledikten sonra duşumu alıp giyiniyorum. Şafak bisikletine bagaj çantalarını takip yola çıkıyoruz birlikte. Dikiliye kıyı şeridinden gideceğiz. Çandarlı dan sonra yol çıkışlı inişli biraz ama gidebildiğimiz kadar kalabalık Çanakkale – İzmir yolundan uzak olmak gerek. Dere yatağına küçük bentler yapılmış.

310820147831

İne çıka, kıvrılarak giderken bazen yükseklere çıkmışız. Manzaramızda küçük adacıklar bizi selamlıyor. Elçek ile ikimizi çekiyorum adalar manzarasında.

310820147832

KUZ sakin, yola çıkmış, hiç te şikayetçi değil. Özlemiş yolu.

310820147833

Aşağısı Denizköy, epey iniş olduğu için zaman kaybetmek istemiyoruz. O yüzden yola devam etmek durumundayız. Bisikletim KUZ, Denizköy ve adalar manzarasında.

310820147834

Yağmur sularının birikmesi için yapılmış gölet. Keçi, koyun, inek gibi hayvanlar burada su içiyor. Tabi ki diğer doğada bulunan hayvanlar da su içiyorlar.

310820147835

Bademli köyüne yaklaştık sayılır. Denizde bir çok irili, ufaklı adacıklar görüyoruz sürekli.

310820147836

Bademli köyü denize neredeyse sıfır. Yol deniz ile birlikte.

310820147837

Bademli köyün içinden geçiyoruz.

310820147838

Bademli köyünde demir köprünün dibinde bir kahve var. Her zaman kahvede koruk suyu içebilirsiniz. Bademli köyünün en meşhur içeceği koruk suyudur. Hele bir de yaz sıcağında kahvenin çardağında gölgede dinlenirken buz gibi koruk suyu içerseniz her geçişte mutlaka içmek istersin. İnsanın ağzında öyle bir tat bırakıyor koruk suyu. Kahveci biraz aksi ve asık suratlı olmasına rağmen koruk suyu harika. Vazgeçilmez bir tat. Masada koruk suyunu içerken Şafak ile resim çekiliyorum.

310820147839

Bademler köyünde koruk suyu ile serinleyip bir süre dinlendikten sonra yola devam ediyoruz. Önümüzde Dikili var.

310820147840

Dikili içinden geçtik, burada durmuyoruz. Artık iniş çıkış yok, düzlükteyiz. Ana yola çıkmadan Sahilleraltı yolundan gideceğiz bir süre. Belediye bisiklet yolu yapmış ve yola araçlar işgal edip park yapmasınlar diye demir babalarla yolu kapatmış. İleride yolun sağında arabaları görüyorsunuz, babalar olmasa bisiklet yolu araç park yeri haline gelmesi an meselesi. Şafak önümde gidiyor.

310820147841

Yoldaşım Şafak çaktırmadan bir resmimi çekmiş, tam kartpostallık. Bu resmi eve gidince fotoğrafçıda karta bastıracağım. Bisiklet yolunda giderken arkamdan çekmiş resmimi, solda okaliptüs ağaçları. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

safak

Sahilleraltı yolunda epey gidiyoruz. Yolda iki bisikletçi kadın arkadaşla karşılaşıyoruz. İkisini de tanıyorum. Selamlaşarak bir süre sohbet ettikten sonra yolcu yolunda deyip yanlarından ayrılıyoruz. Ve sonunda bisiklet yolu bitti. Ana yola çıktık mecburen. Güneş ufukta batmak üzere, bunu kaçırmamam gerek deyip duruyorum. Solda iki tane servi ağacı, Güneş ufukta batıyor.

310820147843

Güneş batasıya kadar seyrediyorum. Bize hayat veren Güneş kimseyi ayırt etmeden herkesin üzerini aydınlatıyor. Dünyanın diğer tarafındaki canlılara hayat vermek için bizden şimdilik ayrılıyor.

310820147844

Bahçeli köyünde kahvede mola veriyoruz. Güneş battı, hava bir süre sonra kararacak. Az ileride ilkokul var, bahçesinde kamp atabiliriz. Kahveye geri dönüp akşam yemeğini yaptıktan sonra karnımızı doyurduk. Pistonlar yoruldu bu gün, antrenmansız olunca soğutmak gerek. Ayaklarım ağaca dayalı çekiyorum bir poz.

310820147845

Karnımız doyduktan sonra okulun bahçesine gelerek çadırları kuruyoruz hava kararmadan. Bisikletleri birbirine kilitliyoruz ne olur ne olmaz. Biz bunları yaparken bir baykuş uçarak geldi. Bayrak direğinin tepesine konduktan sonra bizi gözetlemeye başladı. Kocaman kafasında kocaman sarı gözleri ile en ufak hareketlerimizi kaçırmadan izlediğini fark ettim. Baykuş ev sahibi bizler de misafir olarak okulda bu gece konaklayacağız. Ev sahibi bizden rahatsız olmadan misafirperverliğini gösteriyor bize. Bahçesinde kalmamıza müsaade etti zaten. Baykuş her zaman uğursuz olarak görülmüştür halk arasında. Ben ise bizim koruyucumuz olarak ve ilk günde yanımıza gelip bize şans vereceğine inandım. Bu turum iyi geçecek bunu hissettim ve iyi dostlarla karşılaşacaktım.

310820147846

Şafak ile günün değerlendirmesini yapıp yarın nerelerden gideceğiz konuştuk. Fazla geç olmadan çadırlara çekilip yattık ama yan bahçede tavuklara sansar mı ne geldi bütün gece gıdak gıdak çığırtıları, bağırtıları bizi pek rahat bir uyku uyutmadılar.

Bu gün yaklaşık olarak toplam 98 Kilometre civarı yol yapmışız.

Aşağıda yaptığımız yolun haritaları

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc