Etiket arşivi: bostanlı

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 1. Gün

24 Nisan 2019 Çarşamba

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Bostanlı – Kaklıç – Seyrek – Maltepe

 

Ben yitirdim ben ararım
Yâr benimdir kime ne
Gâh giderim öz bağıma
Gül dererim kime ne

Gâh giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gâh giderim meyhaneye
Dem çekerim kime ne

Sofular haram demişler
Bu aşkın şarabına
Ben doldurur ben içerim
Günah benim kime ne

Ben melâmet hırkasını
Kendim giydim eğnime
Ar ü namus şişesini
Taşa çaldım kime ne

Sofular secde ederler
Mescidin mihrabına
Yâr eşiği secdegâhım
Yüz sürerim kime ne

Gâh çıkarım gökyüzüne
Hükmederim kaf’tan kaf’a
Gâh inerim yeryüzüne
Yâr severim kime ne

Kelp rakip böyle diyormuş
Güzel sevmek pek günah
Ben severim sevdiğimi
Günah benim kime ne

Nesimî’ye sordular ki
Yârin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım
O yâr benim kime ne

Kul Nesimi

 

Öne çıkmış olan görsel, İki tarafında zakkum bitkileri olan mavi boyalı bisiklet yolunda bisikletim KUZ, bagajında siyah, turuncu çantalar, üstünde turuncu sosis çantası kancalı lastik ile bağlı.

IMG_20190424_165817

Yeni bir yazı dizisi başlıyor;

7 Yaşımdan beri gezmeye başladım desem yeridir ve hala gezmeye doyamadım. Canlıların genlerinde yazılmış bir kod olmalı. Göç, yada gezme kodu. Canlılar sürekli bir yerden bir yere hareket ederler veya göç ederler, gezinirler. Yaşam da bunu gerektirir. Yiyecek bulma, barınma, mevsimsel döngüler, savaşlar, depremler, salgın hastalıkları. Dünyada ki tüm canlıların hareket olmaları sürekli, genlerine yazılmış bu kod insanlarda da yazılmıştır.

7 yaşımda küçük bir çocuktum. Kendi başıma yaptığım ilk yolculuk Yugoslavya da Kosova Özerk bölgesinde Prizren den Pirana köyüne olmuştu. Yaklaşık 10 Kilometre civarı. Her yaz babamın köyü olan Pirana köyüne mutlaka giderdik ailece. O zamanlarda araba felan gibi bir şey yok, köyden bir at arabası gelip bizi eşyalarımızla birlikte alırdı. Orada tarlalar, bahçeler, otlatılacak koyun sürüleri, mandalar var. Hele o kaymaklı manda sütü hala damağımda. Orada sınırsız arazi, sınırsız oyun alanı ve yapılacak bir çok iş vardı. Köyde olmayı seviyordum bir çocuk olarak. Nedenini bilmediğim bir şekilde o yaz köye gitmemiştik. Günlerce ha bu gün ha yarın köye gitmek için sabırsızlanıyordum. Evdekiler, önemle annem hazırlık yapmaya niyeti bile yoktu. Günler geçtikçe sabırsızlanıyordum ve o gün hala gelmemişti. Anneme soruyordum ne zaman gideceğiz diye, o da gitmeyeceğimizi söyledikten sonra kendi kendime karar verdim. Siz gitmezseniz ben tek başıma giderim. Yolu da biliyordum nasıl olsa. Öğlen olmadan yola çıkıp yürümeye başladım. Kasabanın ana caddesinden devam edip köy yoluna çıkarak yürüdüm tek başıma. Küçük bir çocuk, korkmadan büyük bir cesaretle giderken hiç kötülük, yada bir köpeğin saldırısına uğrar mıyım diye düşünmeden yolun çoğunu almıştım bile. Köye yakın bir at arabasına binip köye ulaştığımı hatırlıyorum ama ilk yolculuğumu tek başıma yaptığımdan dolayı kendimi kutlamıştım. Karar verdim mi yola çıkarım ve hedefime giderim ne olursa olsun.

Gelelim turumuza, bildiğiniz gibi insanların doğaya verdiği zararı, insan eli ile yapılan erozyon nehirlerdeki kirliliği dikkat çekmek için Suyun Kaynağına Yolculuk Turu yapıyorum. Bu yıl Gediz nehri temiz aksın etkinliği olacak. Facebook grup sayfasında etkinliği açtım. Bir kaç kişi katılacağını belirtti. Kesin olarak kimler gelecek bilmiyorum bile. Daha önce bir günlük keşif turu yapmıştım. İlk gün kamp yeri, Gediz nehrinin denize döküldüğü yeri, Menemen Emiralem köyüne kadar ki kısmının keşfini yapmıştım. Ondan sonrası Allaha kerim. Ben de bir gün önce Az bilinen antik kentler bisiklet turunu bitirip eve gelmiştim. Yaptığım programa göre Ramazan ayı başlamadan turu bitirip eve gelmek. Bir gecelik dinlenmeden sonra ertesi gün yola çıkmak için hazırlığımı yaptım. Buluşma yeri Maltepe köyü yakınlarındaki çam koruluğunda kamp yeri. O yüzden evden biraz geç çıkacağım. Çantalarım hazırdı, bir tek kap kacak ve yanıma konserve türü bir kaç eşyayı ön bagaj çantasına yerleştirdim. Yiyecek olarak zeytin, bal da çantamda yerini aldı. Yedek batarya ve güneş panelini de unutmadım. Ayrıca pankart çantaya yerleşti. Yola çıkmaya hazırım. Bisikletim KUZ evimin bahçesinde park halinde.

IMG_20190424_144125

Evden çıktım ve fazla uzakta olmayan Üçkuyular vapur iskelesine gelip karşıya arabalı vapurla  Bostanlı iskelesine geçtim. Buradan yaklaşık 16.6 Kilometrelik bisiklet yolundan gideceğim ilk önce. Tek başıma yola çıktım. Bisikletim KUZ mavi boyalı bisiklet yolunda park edip resmini çekiyorum. Bisiklet yolunun kıyılarında zakkum bitkileri var. Yo düz olarak devam ediyor, ucu görünmüyor bile. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçtim.

IMG_20190424_165817

Bisiklet yolundan köy yollarına girdim. Seyrek köyünde 250 gramlık paket çay ve ekmek aldım, hem akşam için hem de sabah kahvaltılık için. Daha 4 gün önce bu yoldan geçmiştim ABAK turunda asfalta işaretleri de görünce resmini çekiyorum. Sola dönüş ok işareti sprey boya ile işaretlenmiş.

IMG_20190424_193738

Daha ilerlerde “ABAK HER YERDE yazısı da sprey boya ile şablonla boyanmış

IMG_20190424_193804

Akşama daha çok var ve ağır ağır gidiyorum. Panaztepe antik kentin olduğu yere geldim. Tepeyi çekiyorum yeşillik içinde.

IMG_20190424_193809

Daha önce çektiğim Eurovelo bisiklet rotasının tabelasını da çekiyorum Panaztepe de. Seyrek 8 km, Maltepe 3 km ve Panaztepe yönlerini gösterir tabela üç yönü de gösteriyor.

IMG_20190424_193830

Daha önceden belirlediğim çam koruluğuna geldim. Sıralı dikilmiş fıstık çamı ağaçlarının altına gelip bisikletimi park ediyorum bir piknik masasının yanında.

IMG_20190424_194847

Çadırı kurup, matı uyku tulumunu ve gerekli eşyaları yerleştirdim. Çadır yatmaya hazır. Suyun kaynağına yolculuk pankartımı da ağaçların gövdesine bağladım. Akşam oldu, hava karardı, ne gelen var, ne giden var ne de arayan soran. Flaş ışığında bisikletimin gidonu, tüyleri ve pankartı çekiyorum.

IMG_20190424_203022

Akşam yemeğimi yedim, kahvemi içtim, çayımı da demledim. Çayı sıcak sıcak içerken bir misafir geldi. Sibirya kurt köpeği, köpeği biraz sevdim okşadım. O da bundan memnun kaldı ki yanıma oturdu ve bana bakarken flaş ışığında çekiyorum bir poz. Kulakları dik, yüzü, önü ve ön ayakları beyaz, diğer tarafları siyah tüylerle kaplı. Konserve kutusunda biraz barbunya ve ekmeği banıp ikram ettim yemedi, dışarıdan yemeğe alışkın değil sanki.

IMG_20190424_210050

Sıcak çayımı içim bir süre, gecenin karanlığında oturdum köpekle birlikte. tek başıma. Dört günlük bir turdan döndükten sonra yol yorgunluğu devam ediyor. Fazla geç olmadan çadırıma girip yattım. Bisikletim KUZ’u kilitlemedim bile. Akşamdan kimse gelmemişti, pek geleceklerini de sanmıyorum, yarın belki gelen olur umuduyla uykuya dalıyorum.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 38 Kilometre civarı

Aşağıda yaptığım yolun haritası

Powered by Wikiloc

4. AzBilinenAntikKentlerTuru Sonrası

13 Mayıs 2015 Çarşamba

16 Mayıs 2015 Cumartesi

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

güneşin olsun gönlünde

kar bile yağsa, ya da fırtına olsa

gök bulutlarla ve dünya kavgayla dolsa

güneşin olsun gönlünde

o zaman gelsin ne gelirse

doldurur ışıklarla en karanlık gününü

bir şarkın olsun gönlünde

sevinçli ezgilerde

seni günlük tasalar boğsa bile

bir şarkın olsun dudaklarında

o zaman gelsin ne gelirse

yardım eder atlatmaya en yalnız gününü

başkaları için de bir diyeceğin olsun

tasada ve bunalımda

ve seni mutlu edecek her şeyi söyle onlara da

bir şarkın olsun dudaklarında

yitirme sakın cesaretini

güneşin olsun gönlünde

ve her şey iyi olacak…

İlkay Akkaya

 

Öne çıkan görsel, çocuklar ve veliler, grup olarak İzmir saat kulesinin önünde poz vermiş halde resimlerini çekiyorum. Saat 11:15.

20150516_145527

Tadına doyamadığımız Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu bitmişti bitmesine ama aklımız Yunt dağlarındaki Köseler köyündeydi. Köyün çocuklarına sürprizlerimiz henüz bitmemişti. Kuşun kanadındaki düşünceler aklımızda. Yeni fikirler belirdi minik yürekler için, bir karne hediyesi gibi.

Turdan bitimi biraz dinlendikten sonra ABAK gönüllüleri olarak hem turu değerlendirme adına hem de oluşan yeni fikirlerimiz hakkında görüşleri toparlayıp nasıl hayata uygularız diye İnciraltı kent ormanında toplanmaya karar verdik. Vapur direğinde bir martı konmuş, üstünde uçan diğer martıya doğru bakıyor.

20150502_151054

Herkes kendi yiyeceğini, içeceğini getirip piknik yapılacaktı. Bana düşen semaverde çay demlemek. Kimi mangal, kömür getirecekti. Ben KUZ ile birlikte kıytırığa semaveri, çaydanlık ve yakacak odun ile birlikte yiyeceğim miktarda zerzevatı yükleyip kent ormanına gelerek hazırlandım. Bisikletim KUZ ve kıytırık, deniz kenarında. Arkadaki piknik masasında semaver görünüyor.

20150504_174919

Mangal yakıldı, semaverde odun ateşi ile çay demlendi. El birliği ile akşam yemeğini yedikten sonra o gece Dolunay’ın muhteşem doğuşunu izlemeye başladık. Cep telefonum ile digital zoom yaparak pek yakından olmasa da çekiyorum parlak olarak. Ay parlak şehir ışıklarının üzerinde çıkmış, üstündeki buluta bir parçası girmiş durumda.

20150504_204532

Ay yavaş yavaş doğuda yükselmeye başladı. Bunu izlerken yapacakları da konuşmaya başladık. Yunt dağlarındaki Köseler köyünde öğrencilere dağıttığımız bisikletleri kontrol etmek ve arızalı olan eski bisikletleri onarmaya gidecektik. Bunun için bir ekip oluşurduk. Ekipte Tolga Ayzit, Mert Ardar ve ben varım. Araba ile günübirlik alet edevat ile köye gidip gelecektik. Diğer bir konu ise çocuklara karne hediyesi olarak bir gezi yapacaktık. Köyün çocuklarını alıp doğal yaşam parkındaki hayvanat bahçesini görmek. Henüz vapura binmediklerinden körfezde vapura binmek. Vapurdan martılara ekmek atmak. Ardından Konak meydanındaki saat kulesinin etrafında güvercinlere buğday atıp kuşların uçuşmalarını izlemek. Son olarak ta Varyantta bulunan Ümran Baradan oyuncak müzesini gezip görmek. Bunları iyice konuşup bir program çerçevesinde detaylandırdıktan sonra yükselen ayın ışığı altında evimizin yolunu tuttuk.

20150504_211158

13 Mayıs Çarşamba günü Mert, Tolga ile birlikte arabayla Köseler köyüne sabahtan vardık. İlk defa köye araba ile geliyorum, benim için ilginç bir durum. Şimdiye kadar hep bisiklet ile geldiğimden bana garip bir durummuş gibi geldi. Neyse daha önce köy Muhtarı ve Hatice Öğretmene haber verdiğimizden çocuklar bisikletleri okula getirmişler bile. Avluda yere yatırılmış bisikletler.

20150513_121023

Arızalı olan Bisikletleri ayırıp getirdiğimiz malzemelerle onarmaya başladık.

20150513_121126

Turda Aliağa’dan köye kadar bizi takip eden köpek te yanımıza geldi. O gün köyde bıraktığımız iyi olmuş. Yara olan ayakları iyileşmiş, çocuklar iyi beslediklerinden kendini toparlayıp kilo bile almış. Çocuklar ismini SÜTLÜ koymuş, güzel bir isim. Köpek dişi olduğundan bu isim akıllarına gelmiş. Çocukların sevgisinden olacak yılışarak yanımızda dolaşmaya başladı.

20150513_123824

Bisikletleri tamir ettikten sonra çocuklarla birlikte resim çekildik. Bu çocuklar bir harika, neşe içinde bisikletleri ile birlikte poz veriyorlar.

20150513_141817

Bizler de onların bu neşesine ortak oluyoruz.

20150513_141839

Okulun etrafında turlar atılmaya başlandı. Bisiklet onlara bambaşka bir yaşam sevinci vermiş. Bisikletin verdiği özgürlük, kendi rüzgarını hissetmenin zevkini onlar da öğrenmiş.

20150513_145304

Çocukların sevinci bizim gururumuz oldu. Bizler de onların sevincine ortak olarak katkıda bulunmakla iyi bir şeyler başardığımızı düşünüyorum. Bu mutluluğu her yerde yaşayamayız.

Hatice Öğretmen ve çocuklarla vedalaşıp İzmir’e doğru araba ile yola çıktık. Cep telefonumda ki navigasyonu açarak yol tarifi programını çalıştırdım. Rotayı belirledikten sonra Manisa üzerinden İzmir’e kadar yol tarifi yaptı sağa dön, sola dön, 500 metre ileride kavşak var, 70 Km hızla git diye habire uyardı bir kadın sesi. Demek ki hat olmasa da yolu kaybetmeyeceğim bundan sonra. Bunu öğrendiğim iyi oldu. Mert bahçe duvarında bağdaş kurmuş oturuyor. Tolga ise bahçe içinde, ayakta duruyor.

20150513_145521

Sabah; bir yeni dünya gibi geliyorsun;

Öylesine süslü, öylesine sadesin ki..

Sen o kadar güzelsin ki sabah,

O kadar güzelsin ki.

Özdemir Asaf

16 Mayıs Cumartesi günü sabah 05:00 te Dünden aldığım 15 adet bayat ekmek ve 5 kilo buğdayı bisiklete yükleyip evden çıkarak Konak meydanına vardım. Yolda hemen hemen hiç araç yoktu, herkes derin bir uykudaydı. Araç olmadığı için en iyisi bisiklet. Konak meydanında saat kulesine vardığımda kimseler yoktu, hatta güvercinler bile gelmemişti. İlk defa böyle sakin, sessiz ve kimsenin olmadığı zamanda buradayım. Sabahın bu huzurunu doya doya yaşadım ilk defa. Bisikletim KUZ saat kulesinin önünde park etmiş. Saat kulesinin ışıkları alaca karanlıkta yanıyor. Saat 05: 46.

20150516_054732

Gün ağarmaya başlayıp ortalık aydınlanınca beni gören güvercinler gelmeye başladı. Akşamdan kalan buğday tanelerini yemeğe başladılar. Kulenin saati 05:47 gösteriyor. Henüz ortalıkta kimseler yok.

20150516_054746

Belediyenin bize verdiği otobüs ile Köseler köyüne vardık. Hatice Öğretmen, çocuklar ve bir kaç veli bizleri bekliyordu okulun bahçesinde.

20150516_085604

Sütlü de bizleri karşılayanlar arasındaydı. Neşe içinde etrafımızda dolanıp durdu yılışık şey…

20150516_085651

Köpeği seviyoruz, o da kendini sevdiriyor. Otobüs park etmiş binmemizi bekliyor yolda.

20150516_085710

Çocukları otobüse bindirip yerleştirdikten sonra ilk gezeceğimiz doğal yaşam parkına doğru hareket ettik. Olcay Ormankıran önde oturmuş, Hatice Öğretmen de biraz arkada. Çocukların boyu kısa olunca pek görünmüyorlar.

20150516_090131

Çocukların neşesi tüm otobüste yankılanıyor. Ben ortada ayakta dururken Olcay da otobüsün içini çekiyor.

20150516_090151

Ben de otobüsün en arkasına oturdum. Arkadan ön tarafı çekiyorum.

20150516_090637

Okulda olsun, otobüste olsun en arka yerler her zaman en eğlenceli yerler olur. Yaşamım boyunca bunu öğrendiğimden her zaman arka sıraları tercih etmişimdir. En arkada Öğrenci velisi bir kadın ve dört Öğrenciyi çekiyorum.

20150516_091310

Okulun en yaramazları, yaşça ve boyca en büyükler arkada toplaşınca şarkılar, türküler başladı. Altı çocuk ve ben çekiliyoruz.

20150516_094856_HDR

Sonrasında kendi aralarında çocuk oyunları oynanmaya başladı. Karşılıklı el çırpma oyunu oynuyorlar.

20150516_095242

Şarkılar, türküler, oyunlar. Derken bir de baktık ki doğal yaşam parkına varmışız bile. Nasıl geldiğimizi anlamadık. Hep birlikte otobüsten inip sıralı olarak parkın içine girmeden henüz sabah kahvaltısı yapmamış çocuklara kahvaltılık kumanya vereceğiz. Otobüs tutmasın diye aç karnına bindirdik. Yolculuğa pek alışkın olmayan çocukların bir kaçı otobüs tuttu. Artık olacak o kadar deyip önceden hazır olan poşetler işimizi gördü. Köye sadece Olcay ve ben gidip çocukları almıştık. Diğer gönüllü arkadaşlar doğal yaşam park girişinde bizlerle buluştu. Çocuklar sıraya girmiş, kumanya almayı bekliyorlar.

20150516_103413

El birliği ile kumanyaları dağıttık sırayla. Kumanyamız bol, doymayana ikinci kumanyayı da verdik. Ayrıca güneş geçmesin diye birer şapka da verdik.

20150516_104034

Kumanyasını alan dörderli, beşerli banklarda oturup afiyetle yemeye başladı kahvaltılıklarını. Dört KIZ Öğrenci bankta oturmuş, İki kadın veli ise ayakta çocukların kahvaltı yapmalarına yardım ediyor.

20150516_104054

Diğer bankta ise altı erkek öğrenci sığmış durumda oturuyor. Başlarında bir kadın veli duruyor.

20150516_104143

Kahvaltı bitiminde toparlanıp hep birlikte bize beleş olan doğal yaşam parkına giriş yapıyoruz sırayla.

20150516_110004

Tuvalet girişte olduğundan ilk önce heyecandan, tuvaleti gelenler işini hallettikten sonra başlıyoruz hayvanat bahçesini dolaşmaya.

20150516_110212

Buraya ilk defa geldiklerinden meraklı gözlerle hayvanları gözlemeye başladılar.

20150516_110331

Daha henüz yaşamlarının başında yeni yerler, bilmediği hayvanları görmenin heyecanı ile büyük bir anı yaşıyorlar. Kim bilir bir daha ne zaman böyle gelip görecekler. Önlerinden, çocukları çekiyorum hayvanları izlerken.

20150516_110707_HDR

Dünyanın en büyük uçabilen deniz kuşu olan Pelikan kuşu da bir gözü ile gelen bu küçük insanları merakla inceliyor. Pelikanın başını yakından çekiyorum.

20150516_110803

Hep birlikte, sıralı olarak diğer hayvanların olduğu yere gidiyoruz.

20150516_110915

Bu da dünyanın en büyük uçamayan ve yüzemeyen deve kuşu. Dünyada uçabilen en büyük kara kuşu Toy kuşu ama burada bulunmuyor maalesef. Olsaydı iyi olurdu. Uzaktan deve kuşunu çekiyorum, alanı büyük.

20150516_111209

Hayvanları izleme çardağında insanlar daha yakından görüp resimlerini çekiyorlar.

20150516_111215

İzleme yerinden deve kuşunu daha yakından çekiyorum.

20150516_111256

Şimdi de Zebraları gözlemliyoruz. Zebralar biraz uzakta.

20150516_111341

En uzun boylu kara hayvanı Zürafa da izlediklerimizin arasında. Zürafaya göre yapılmış büyük bir şemsiyenin altında, gölgede zürafa dinleniyor.

20150516_112102

Heyecanlı, meraklı duygularla minik dostlarımız en güzel resimlerini çekiyor. Ben de onları…

20150516_112501

Aslanların olduğu yerdeyiz, Aslanlar pek ortada görünmüyor.

20150516_112518

En küçük bisikletçi minik bisikleti ile bizimle tur atıyor. Başında mor ABAK buffu ve mavi bisikleti, ağzında lolipop şekeri ile poz veriyor.

20150516_112618

Uçan yırtıcı kuşların bulunduğu yere geldik. Kuşların alanı geniş ama özgür değiller. Uçabildikleri mesafe 20 metre bile değil. O yüzden taşlara tünemiş durumda izleyebiliyoruz.

20150516_113823

Midilli atlar da minik gözlerin hedefinde.

20150516_114523

Erkek çocuk odun çitin üzerinden Midilli atlarına bakıyor. Kim bilir ne hayaller kuruyordur. Kırlarda, atın üzerinde rüzgarla yarışıyordur dört nala.

20150516_114614

Güney Amerika’nın devesi Lama. Yerde oturmuş.

20150516_114654

Göç edemeyen, kolu kanadı kırık hacı Leylekler. Gerçi kaçmasınlar diye üzerleri file ağ ile kapatılmış.

20150516_115128

Bildiğimiz deve, neresi doğru ki? İki tane deve duvar dibinde dinleniyorlar.

20150516_115632

Hava sıcak, çocuklar biraz dinlenmeli diyerek kafeteryaya oturup su ve dondurma ikramı yapıyoruz. Dolaş dolaş nereye kadar, alan epey büyük olunca bizler de yorulduk haliyle.

20150516_120302

Diğer masada dondurma yiyen çocukları da çekiyorum.

20150516_120310

Kafeteryayı kapladık sayılır, kalabalık olunca, hemen hemen tüm masalarda biz varız.

20150516_120326

Olcay tüm masaları kontrol ediyor ayakta.

20150516_120335

Bir süre dinlendikten sonra tekrar gezimize devam ediyoruz. Midilli atları ve kara koyunlar aynı yerdeler.

20150516_122533

Hayvanat bahçesinin hatıra resim panosunda hayvanlarla beraber tüm çocukları ikişer ikişer çekilmeye başladı. Ben de çekiyorum sırayla. Panoda iki delik var, başlar buradan çıkıyor. Resim olarak; zürafa, maymun, aslan, zebra, fil ve bir tane kuş var.

20150516_122704

İki kişiyi çekiyorum.

20150516_122733

Diğer iki kişi geçiyor.

20150516_122741

İki kız çocuğunu çekiyorum.

20150516_122753

İki erkek çocuk poz veriyor.

20150516_122810

Diğer iki erkek çocuk poz veriyor.

20150516_122824

Bu kez bir kız, bir oğlan başını gösteriyor.

20150516_122837

İki erkek çocuk.

20150516_122840

İki kız çocuk.

20150516_122854

İki kız çocuk.

20150516_122903

Bir erkekle, bir kız çocuk.

20150516_122914

İki kız çocuk.

20150516_122925

İki erkek çocuk.

20150516_122950

Bu kez de anneler poz veriyor.

20150516_123049

Biraz de bizim bisikletçi kızlar poz veriyor.

20150516_123035

Veliler poz veriyor.

20150516_123132

Tolga ile ben poz veriyoruz.

20150516_123148

Bir erkek, bir kız çocuk poz veriyor.

20150516_123109

Bu kez sadece solda bir kız çocuğu poz veriyor.

20150516_123114

Bisikletçilerden bir kız, Tolga ile poz veriyor.

20150516_123024

Bizlerden iki kişi, biri kız, biri erkek poz veriyor.

20150516_123010

İki kız çocuğu.

20150516_122938

İki kız çocuğu.

20150516_122928

Pano önündeki resim çekilme olayı sonunda bitiyor. Keçi olmazsa olmaz hayvanat bahçesinde. Siyah tüylü keçiyi çekiyorum.

20150516_123254

Arkadaşım eşek te buradaymış.

20150516_123308

Sıcak iyice bunalttı, ağaçların gölgesinde biraz oynayalım dedik. Bariyer altından geçmek için uygun. Hep beraber sırayla bariyerin altından geçiyoruz. Oyuna Olcay başlıyor ilk olarak. Arkasında sıraya girmiş erkek çocuklar duruyor. Oyuna sadece erkek çocuklar katılıyor.

20150516_124824

Erkek çocuk bariyer demirinin altından geçerken.

20150516_124834

Şarkı eşliğinde sırayla diğer çocuklar geçmeye başlıyor.

20150516_124841

Erkek öğrenci geçerken.

20150516_124845

Kimisi çömelerek geçiyor.

20150516_124850

Kimisi de belini kırıp geçmeye çalışıyor.

20150516_124853

Bariyer altından geçen çocukları Olcay gözetiyor düşmesinler diye.

20150516_124857

Çocukların eğlencesi hepimizi mutlu ediyor. Erkek öğrenci geçerken alkış tutuyoruz.

20150516_124900

Sadece erkeklerin oyunu değil ki! Kız öğrencilerden biri cesaretle bariyere yaklaşıyor.

20150516_124903

Ve çömelerek geçiyor, geçerken de neşesi yerinde, gülümsemesi eksik değil yüzünde. Tam olmasa da başardığına inanıyor.

20150516_124904

Erkek öğrenci cesaretle bariyere yaklaşıyor.

20150516_124907

Eğlence iyi oldu çocuklar için, kaldığımız yerden gezimize devam ediyoruz.

20150516_125650

Maymunları da bakmak gerek. Maymunların olduğu bölüme geldik.

20150516_125930

Maymunun birisi yere yatmış boylu boyunca.

20150516_130000

Maymunlara yiyecek verilmemesi için camlı bölmelerle kapatmışlar. Görebilmek için küçük pencere yeterli gelmiyor. Biz kalabalık olunca pencereye sığmıyoruz. Meraklı gözler görmek istiyor.

20150516_130100

Karadaki en iri hayvan Fil.

20150516_130623

Tropikal bölgeye geldik. Burası sıcak ve nemli, içindeki hayvanlar böyle ortamlarda yaşadıkları için gerekli. İçinde tropikal bitkiler ve ağaçlar dikilmiş.

20150516_131020

İlk sırada camlı bölmelerde sürüngenleri görüyoruz; Yılanlar, dünyanın çeşitli bölgelerinden getirilmiş rengarenk, desenli irili ufaklı.

20150516_131137

Çanak gibi oyukta yılan kıvrılmış durumda.

20150516_131224

Hindistan da yılanların ayrı bir yeri var. Aşağıdaki yılan öyle bir şekilde duruyor ki Hint alfabesinde G harfi almış. Bu durumda Hint ve uzak doğu dilleri yılanların şekline göre harfler belirlenmiş gibi geldi bana. Krem renkli yılan, kalın gövdesini C harfi gibi yapıp kuyruğu ve başını C’nin uçlarında halka yapıp iç kısmında birleşip dışa doğru durmuş. B harfine de benziyor.

20150516_131346

Kocaman yarasalar ayakları ile ağlara asılmış baş aşağı duruyorlar. Gündüz uyuyup gece avlanırlar yarasalar ama her tarafı ağlarla çevrili yarasalar nasıl uçup yiyecek toplayacaklar belli değil.

20150516_131401

Devasa iguana ellerini ayaklarını salmış aşağı tembel tembel duruyor. Zaten yapacak işi yok ki! Sırtında dikine çıkıntıları hayvanı korkutucu gösteriyor.

20150516_131501

Toprak renginde, ikisi büyük, biri daha küçük üç tane kertenkele.

20150516_131534

Yılan, ağaç kütüğünde dolanmış, uyuyor.

20150516_131556

Kertenkele ortamdaki renge bürümüş, dikkatli bakmazsan fark edemezsin.

20150516_131614

Sonunda yılanın biri hareket halinde kendini gösteriyor.

20150516_131639

Siyah yılanın sırtında ince şerit beyaz rengi ile dikkati çekiyor. Yılan tam ortasından, 180 derece dönüp kuyruğu ile kafası aynı boya gelmiş.

20150516_131649

Sürüngenler bitince diğer bölümlere gidiyoruz.

20150516_131815

Kırmızı tropikal balıklar havuzda yüzüyor. Çocuklar da balıkları gözlemliyor.

20150516_131904

Havuzda kırmızı balıklar yüzüyor.

20150516_131937

Havuzun duvarına cam konulmuş, yüzen balıklar arada gelip camlı bölmeden kendini gösteriyor. Balıkların çoğunluğu kırmızı renkte. Aralarında beyaz renkte olanlar var.

20150516_132001

Timsah ta kendini nehirde zannediyor. Öylece avını bekler gibi hiç kımıldamadan havuzun dışında.

20150516_132033

Devasa bir kaplumbağa. Kabuk üzerindeki halkalara bakılırsa çok genç bir kaplumbağa, hatta çocuk bile sayılır. Ama devasa boyutta.

20150516_132311

Bisikletli küçük dostumuz yorulmuş, babasının omuzunda geziye devam ediyor. Rahatı iyi.

20150516_132316

Yarasalar tekrar karşımıza çıktı.

20150516_132636_HDR

Sonunda Aslanları camlı bölmeden görebildik.

20150516_133016

Kısa süre de olsa aslanları görmek bizi sevindiriyor.

20150516_133121_HDR

Solda erkek, sağda dişi aslan yere oturmuş.

20150516_133419

Hayvanat bahçesi gezimiz bitti, kapıya doğru yürümeye başladık.

20150516_133657

Otobüse binip hayvanat bahçesinden ayrıldık. Bostanlı vapur iskelesine varınca gişelerin önünde beklemeye başladı çocuklar. Kent kartlara para yükleme işi biraz uzun sürüyor.

20150516_141850

Çocuklar heyecanlı, çoğu vapura ilk defa binecek.

20150516_142147

Vapura bindik sonunda. Vapurun üst güvertesinde, dışarıdayız, Çocukları yandan çekiyorum korkuluklara tutunmuş halde.

20150516_142921

Çuvaldaki bayat ekmekleri yarımşar bölüp çocuklara veriyorum. Onlar da ekmekten lokma koparıp uçuşan Martılara atıyor.

20150516_143954

Konak iskelesine yanaşmaya başladı vapurumuz. Çocuklar önümde, kıyı ve Kadifekale tepesi görünüyor. Her tarafta bina var.

20150516_144540

Vapurdan inip İzmir’in sembolü Saat kulesinin önüne gelip resim çekiliyoruz hep beraber. Saat üçe beş var. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150516_145527

Sıra geldi güvercinlere yem atmaya. 5 Kilo buğday almıştım, çocuklar birden avuçlayıp güvercinlere atmaya başladı. Buğday kısa sürede bitti

20150516_145632

Güvercinlere buğday atan çocuklar.

20150516_145755

Torbadan avuç, avuç buğday alan çocuklar.

20150516_145855

İzmir Büyükşehir Belediyesi çocukların gezisi için bize otobüs ve kumanya vererek destek sağladı. Kuşlara yemleri attıktan sonra Belediyenin merdivenlerine doğru giderek oturduk.

20150516_150126

Çocukların neşesine diyecek yok, hepsi sevinçli, mutlu daha yeni başlayan yaşamlarında ilk defa bir gün içinde bir çok şeyi görüp yaşamışlardı. Onların bu sevinci beni de mutlu ediyor. Henüz sürprizlerimiz bitmedi. Çocuklar ve Olcay kollarını havaya kaldırıp neşe içinde yürüyorlar.

20150516_150131

Çocukların en sevdiği dondurma ile ödüllendirmek gerek. Dondurmalar, merdivenlerde oturup kaşık kaşık afiyetle yendi.

20150516_150425

Belediye binası ve merdivende oturmuş çocukları çekiyorum.

20150516_150452

Elbette çöpleri çevreye atmadan poşetlere topladık. Çocuklarla birlikte elçek resim çekiyorum.

20150516_150747_HDR

Dondurma yenirken bir süre de dinlenmiş olduk. Sonrasında otobüse binerek Varyanta çıkıyoruz. Varyanttan Konak tarafını çekiyorum.

20150516_153522

Varyant ta bulunan özel Ümran Baradan oyuncak müzesine geldik. Çocukların oynayıp büyüdükleri oyuncakları göreceğiz. Doktor Serhat bizleri Oyuncak Müzesinin önünde, kucağında bir çocuk ile karşıladı. İkisi de mutlu, yüzlerinden belli.

20150516_161944

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
dünyayı çocuklara verelim
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler

Nazım Hikmet Ran

Oyuncak Müzesinin daha girişinde yaramaz çocuklar bizleri karşılıyor. Kimisi korkuluklarda cambazlık yapıyor. Bir ayağı korkuluk demirinin üstüne atmış, yaramaz çocuk heykeli.

20150516_154116

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum
Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar

Aziz Nesin

Kimisi de ağaçlara tırmanma telaşı içinde. Saklambaç oynayan çocuk, ağaca kolunu dayayıp sayıyor. Bir çocuk ta ağacın gövdesinde tırmanmış sayı sayan çocuğun üstünde duruyor.

20150516_154128

Oyuncak Müzesinin kapısında kahramanımız Olcay tüm çocuklar içeri girdikten sonra mutlu bir poz veriyor gülüşüyle.

20150516_154135

Ve başlıyoruz Müzeyi gezmeye. Müzede çeşit çeşit oyuncaklar, çocukken kendi yaptığımız oyuncaklardan başka dünyanın her yerinden değişik, yöresel, ilginç oyuncaklar var. Ben de hepsini tek tek çekmeye başladım. Bronz çocuk heykeli.

20150516_154145

Bina içinde çocuklar nereye bakacaklarını şaşırmışlar.

20150516_154154

Çocuklar oturmuş, veliler ayakta poz veriyorlar.

20150516_154247

Bebek arabasında uyuyan oyuncak bebek.

20150516_154343

Oyuncak, peluş kediler ağaç dallarına konulmuş.

20150516_154354

Çeşitli küçük oyuncaklar.

20150516_154505

Pamuk Prenses ve yedi cüceler.

20150516_154513

Kurbağa, kendisini öpecek Prensi bekliyor gibi.

20150516_154521

Camekanda çeşitli hayvan oyuncaklar sergilenmiş.

20150516_154525

Demirden yapılmış bisiklet, Ön tekerleği büyük, arka tekerleği küçük.

20150516_154537

Küçük oyuncak köylüler, sofra başında oturmuş bir şeyler yapıyorlar. Bir kadın da eşeğe yük bağlıyor.

20150516_154543

Minyatür köy odası, bir tane kadın oyuncak ayakta bekliyor.

20150516_154553

Oyuncak köylüler.

20150516_154603

Minyatür, üç katlı ev. Yanında da evden büyük kız oyuncaklar.

20150516_154605

Kızlar tahterevalliye binmişler usulca oynamaktalar.

20150516_154612

Oyuncak insanlar, minyatür ev, evin üzeri kiremit kaplı.

20150516_154617

Oyuncak bebekler, renkli kıyafetler giydirilmiş.

20150516_154650

Geleneksek kıyafetler giymiş bez oyuncaklar.

20150516_154701

Oyuncak ev ve eşek arabası.

20150516_154704

Çeşitli boyda oyuncak bebekler.

20150516_154714

Mısırlı kadın heykeli, ellerini kovaya daldırmış.

20150516_154724

İki oyuncak kız bebek, kıyafet giydirilmiş.

20150516_154739

Erkek çocuğunun yanağını öpmeye çalışan kız çocuğu.

20150516_154743

Oyuncak kayıklar.

20150516_154749

Oyuncak itfaiye arabası, otobüs ve otomobil.

20150516_154759

Oyuncak motor, otomobiller ve bisiklet.

20150516_154811

Birdir bir bile oynuyor yaramazlar.

20150516_154917

Boksör, bebek ve otomobiller.

20150516_154957

Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye nezaretine gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!

Orhan Veli Kanık

Bizler meşe deriz yuvarlak renkli cam bilyelere. Kimi yerde Cincibir, Zıpzıp. Yere çömelmiş bir çocuk meşe oynarken.

20150516_155001

Oyuncak sobalar, bir tarafta Lorel ve Hardi oyuncakları. Çizgi film karakteri fare ve köpek.

20150516_155014

Oyuncak çocuk, etrafında küçük oyuncaklar.

20150516_155017

Oyuncak mutfak tezgahı, temizlikçi kadın elinde sopalı süpürge tutuyor. Bebek ve buzdolabı.

20150516_155038

Basmacı dükkanı, arkada raflı dolap, önünde tezgah ve kadın tezgahtar.

20150516_155041

Değişik bir Sek Sek oyunu. Sek sek oynayan çocuk heykeli.

20150516_155105

Uçurtma zamanı bahar aylarında olur. Uçurtma ipleri elinde çocuk heykeli. Ayakları dibinde iki oyuncak tavşan kıyafet giydirilmiş.

20150516_155119

Oyuncak bebek, bebek arabası ile. Yanında iki tane oyuncak bebek var.

20150516_155126

Minyatür mutfak ve dükkan.

20150516_155130

Oyuncak bebekler ve arabalar.

20150516_155134

Tezgahı önünde olan minyatür dükkan ve bez bebek.

20150516_155138

Karton kutu içinde on taneden fazla bez bebekler sıralanmış.

20150516_155151

Savaş sahnesini canlandıran minik heykeller.

20150516_155156

Oyuncak dönme dolaplar.

20150516_155159

Deniz kıyafeti giymiş, kadın ve erkek oyuncak.

20150516_155201

Vitrin dolabı ve oyuncak bebek.

20150516_155206

İki katlı ev maketi, içi görünüyor. İçindeki eşyalar da yerli yerinde.

20150516_155213

Pamuk Prenses ve yedi cüceler ormanda.

20150516_155218

Küçük heykeller.

20150516_155221

Çatı katındaki odada, masa ve sandalye, dinlenen bebek.

20150516_155226

Çizgi film karakteri oyuncak.

20150516_155228

Kızlar İp atlamadan duramaz ki! İp atlayan kız çocuğu heykeli.

20150516_155232

Çeşitli boyutta uçaklar.

20150516_155235

Otobüs ve otomobil oyuncaklar.

20150516_155242

Kovboy filmlerindeki at arabalarının oyuncağı yapılmış.

20150516_155256

İki katlı, beş odalı evin içi.

20150516_155258

Oyuncak bebek, çamaşır makinesi ve minyatür ev.

20150516_155320

Oyuncakların sergilendiği camekanın diğer tarafındaki çocukları çekiyorum. Dikkatleri oyuncaklarda, benim resim çektiğimin farkında bile değiller.

20150516_155330

Oyuncak kale ve küçük oyuncaklar.

20150516_155333

Küçük oyuncak arabalar, benzin istasyonu içinde ve üzerinde.

20150516_155340

Çeşitli boyda oyuncak arabalar.

20150516_155337

Oyuncak trenler ve vagonlar.

20150516_155350

Oyuncak tahta at.

20150516_155356

Oyuncak tahta kamyonlar ve bez bebek.

20150516_155358

Peluş oyuncak hayvanlar.

20150516_155410

Ejderhanın kafasında ittiren birini, arkasındaki yere yatmış, ayakları ile kıçından ittiriyor.

20150516_155417

Oyuncak askerler.

20150516_155424

Oyuncak arabalar.

20150516_155432

Savaşan oyuncak askerler.

20150516_155503

Oyuncak roket ve robotlar.

20150516_155508

Kızılderili köyü ve kovboy.

20150516_155513

Oyuncak itfaiye arabaları.

20150516_155527

Minyatür ağıl ve koyunlar.

20150516_155551

Karagöz – Hacivat perdesi ve karakterleri.

20150516_155607

Deriden yapılmış Hacivat – Karagöz karakterleri hayvan gövdeli.

20150516_155627

Hacivat – Karagöz perdesinin diğer karakterleri.

20150516_155631

Hacivat -Karagöz karakterleri.

20150516_155634

Perdelerde gördüğümüz Hacivat – Karagöz karakterleri deriden yapılmış, üzeri renkli boyalarla karakterlere canlılık vermişler.

20150516_155641

Başka karakterler.

20150516_155658

Değişik Hacivat – Karagöz karakterleri.

20150516_155702

Karakterlerin deri üzerine yapılış teknikleri. Ham deriye çizilmiş karakterler yarım. Efe karakteri de altta.

20150516_155709

Hacivat – Karagöz oyununda kullanılan def ve çubuklar.

20150516_155719

Ve oyuncak Müzesi gezimiz de bitiyor. Çocuklarla beraber onların sevinçlerine katılarak güzel bir gün geçti. Olcay bu geziden mutlu.

20150516_155857

Güzel bir günün ardından çocukların gözlerindeki sevinç parıltılarına bakarak otobüse bindirip köylerine doğru uğurladık.

Çocuk olmak güzeldi, ara sıra çocukluğa dönmeli insan. Bu kısacık ömrümüzde zaman hızla geçiyor. İş, dünya telaşı göreceli olan zamanı stres ile birlikte büküp günlerin hızlı tükenmesine neden oluyor. Oysa sabah evden çıktığımdan beri sanki bir hafta geçmiş gibi. Çocukların dünyasına öyle bir dalmışım ki zaman geçmek bilmedi bir türlü. Ama bana çok uzun bir süre geldi. Çocuklar otobüse binip gittiğinde bunu anlıyorum.

Affan Dede’ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.

Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

Cahit Sıtkı Tarancı

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 13. Gün Dönüş

11 Eylül 2014 Cuma

Altınova – Aşağı Kırıklar köyü – Yenişakran – Aliağa – Alsancak – Üçkuyular

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

KARŞILAŞMA

 

Donmuş tarlalardan geçiyorduk bir vagonla şafakta.

Kızıl bir kanat havalandı karanlığın içinde.

 

Ve birden koşarak bir tavşan geçti yoldan.

İçimizden biri eliyle gösterdi bize.

 

Aradan çok zaman geçti. Artık ikisi de sağ değil,

Ne tavşan, ne de tavşanı eliyle gösteren adam.

 

Ah sevgilim, nerdeler, nereye gidiyorlar

Elin çakıp sönüşü, koşunun hızı, çakıl taşlarının hışırtısı.

Çektiğim acıdan değil, meraktan soruyorum.

 

 

 Czeslaw MILOSZ

 Çeviri : Cevat ÇAPAN

 

Öne çıkmış olan görsel, iki kişi deniz kıyısında bisikletle gidiyor deniz manzaralı.

120920148376

Uzun bir tur sonucu her gün bisiklete binmenin verdiği yorgunluk kendini uykudan uyanınca gösteriyor. Biraz da eve dönmenin psikolojisinin de sonucu olsa gerek.  Elbette güneş doğmadan uyanıyorum her sabah olduğu gibi. Çadırımdan tatlı bir yorgunlukla çıkıp güneşin doğmasını bekliyorum gerinme hareketleriyle. Güneşin doğması başlayınca durup ilk ışıklarını seyretmeye başladım. Yine harika bir güne başladım, içimi bir sevinç kaplıyor.

120920148359

Deniz sakin görünüyor, karşıda Midilli adası hayal meyal. 300 metre ileride dalgakıranlar var. Deniz sakin olunca dalgakıranlar da sanki denize sırt üstü yatmış dinleniyorlar gibi. Sağda bir tekne demirli.

120920148360

İşletme sahibi Hasan ile bir elçek resmi çekilmeden olmaz. İskelede bir süre sohbet ediyorum Hasan ile. Tüm yaz boyu çeşitli insanlarla uğraşmaktan yorulmuş. Artık sezon bitti sayılır, pek gelen de olmayınca dinlenme zamanı başlıyor Hasan ve ailesi için.

120920148361

Yaşar ve İlkay da kalkmış durumda, eşyaları ve çadırları toparlayıp bisikletlere yüklüyoruz. İlkay’ın lastiği inmiş, yama tutmamış anlaşılan. Lastiği söküp tekrar yama yaparak sağlamlaştırdık.

120920148362

Sabah kahvaltısını Altınova şehir merkezinde gevrek, poğaça ile kahvenin birinde yaptıktan sonra yola çıktık. Ana yolda bir süre gideceğiz. İlkay üzerini çıkarıp Güneşleniyor bisiklet üzerinde. Yanında da Yaşar var. Arkalarından çekiyorum bir poz.

120920148363

Yol düz olunca hızlı gidiyoruz, Bergama’ya gelmeden kestirme bir yola girdik. Burası Bakırçay deresinin suladığı bereketli ova. Aynı zamanda karayel rüzgarlarının bol estiği düzlük. Sürekli rüzgarın esmesi elektrik enerji üretimi için rüzgar türbinleri kurulmuş. Yaşar ve İlkay rüzgar türbinleri manzarasında bana poz verdiler. Ben de çektim tabi ki.

120920148364

Sonra Yaşar ile poz verdim. Bizi de İlkay çekti bu kez.

120920148365

Bu kez Yaşar İlkay ile beni çekiyor. Böylece birbirimizi üç resimde tamamladık.

120920148366

Neredeyse tüm ovayı rüzgar türbinleri ile kaplayacaklar. Kimisi işletmeye alınmış çalışıyor durmadan, kimisi de yeni yapılıyor. Daha da yapılacağa  benziyor. Ana yoldan girdikten sonra bir süre toprak yolda ilerliyoruz. Rüzgar türbinlerinden sonra asfalt dökülmüş.

120920148367

Yol ovanın ortasına kurulmuş Aşağı Kırıklar köyüne geldik. Bizi ilk karşılayan köyün kenar evlerindeki kaz sürüsü. Bizi görünce boyunlarını yukarı kaldırarak kıyıya kaçıyorlar. Kazlar hiç bir zaman kendilerinden olmayan canlıları istemezler. Evcil olmalarına rağmen insanları da aralarına istemiyorlar. Yabanilikleri devam ediyor anlaşılan.

120920148368

Aşağı Kırıklar köyünün kahvesinde molamızı verdik. Biraz acıkmışız, ocaktan sıcak su alıp birer çorba ekmekle yiyip açlığımızı giderdikten sonra çayları da içtik. Bu köy hep sakin olmuştur ve yine bu gün de öyle. Hasat zamanı ve köylüler tarlalarında olmuş ürünlerini toplamakta. Sadece köyün ihtiyarları ve çocuklar ortalıkta görünüyor.

120920148369

Kestirme olan yolda araç trafiği olmadan rahat gittik. Yeni Kent köyünden tekrar gürültülü ana yola çıkıyoruz. Artık Aliağa’ya kadar ana yoldayız. İki haftalık sakalım da iyice uzadı. Kendimi elçek ile çekiyorum arkamdaki yol ile birlikte.

120920148371

Yenişakran’a kadar düz olan yol iniş ve çıkışlara bırakıyor. Eve yaklaşmanın yorgunluğu yokuşlarda kendini belli ediyor. Yokuşun tepesine varınca biraz nefes normale dönsün diye dinleniyoruz. İlkay nefeslenirken.

120920148373

Hava da iyice sıcakladı, yolda gölgelik pek yok. Tepeyi yol için indirilmiş olan yerde bir parça gölgede oturup iyice ısınan Yaşar terini soğutmaya çalışıyor. Dinlenirken de biraz atıştırmadan da edemiyor.

120920148374

Bir kaç kez inip çıktıktan sonra Aliağa’ya vardık. Aliağa başlangıcında hemen deniz kıyısına doğru girerek ana yoldan kurtulduk böylece. Aliağa belediyesi iyi çalışmış ve sahili araç trafiğine kapatarak yaya ve bisiklet gezinti yeri yapmış. Biz de bisikletlerimizi rahatça sürüyoruz bize ayrılan bisiklet yolunda.

120920148375

Öğleden sonra çıkan hafif rüzgar denizi çalkantılı yapmış. Tatlı esen rüzgarda sahil boyunca aheste bisiklet sürmenin keyfini yaşıyoruz. Sahilde Yaşar ve İlkay önümde giderken çekiyorum.

120920148376

Aliağa da akşam 20:00 ye kadar oyalanıyoruz. Akşam yemeğini de bu arada yedik. Metro İzban bisikleti alma saati olan 20:00 de kent kartı hem Yaşar için hem de İlkay için ikişerden benimle birlikte 6 tane bilet parası kesiliyor. Merdivenlerden indirip tekrar biniş yerine çıkardıktan sonra metro vagonuna yerleştik üç bisikletli. Aliağa ilk istasyon olmasından dolayı rahatça binebildik. Bisikletlerimize yer bulmak sorun olmuyor ilk bindiğimizden. Haliyle koltuklarda da boş olunca ilk vagonun ön kısmını kapatıyoruz böylece. Zaten Alsancak istasyonuna girince kapıya yakın ineceğiz. İlkay ve Yaşar vagonda oturmuş, yüklü bisikletler yanlarında.

120920148377

Ben de Yaşar ve İlkay’ın karşısına oturarak trenin kalkmasını beklemeye başladık. Artık iyice gevşedim, yol ve tur bitti sayılır. Sadece Alsancak tan eve kadar bir yolumuz var ve o da bisiklet yolundan olacak. İlkay beni çekiyor otururken.

120920148378

1 Saat 5 dakikada Alsancak istasyonuna vardı metro. İstasyondan düz ayak çıkış yaparak bisiklet yolundan arkadaşım Ahmet’in işlettiği bisikletçilerin mekanı Cinatı cafe bara vardık. Yaşar ilk defa geldi ta Kosova dan buralara. Birlikte bir resim çekildik Cinatı’nın önünde.

120920148379

Cinatı’na gelip te Cinatı hatırası çekilmeden olmaz değil mi? Resimden sonra birer bira içerek turumuzun bittiğini kutladık hep birlikte. Ta Keşan dan buraya kadar 5 gündür yollardayız. Yine de ondan öncesi var. Üst kattaki Cinatı Hatırası yazısı önünde Yaşar ile çekiliyorum.

120920148381

Yaşar ilk defa İzmir’e gelmiş, İzmir’in sembolü olan tarihi Saat kulesinde durup resim çekilmeden olmaz. Saat kulesi ışıl ışıl.

120920148382

Sahil bisiklet yolundan giderek eve vardık. Bisikletleri apartmanın içine alarak yerleştirdik. Ardından sırayla sıcak birer duş alarak rahatladık. Üstüne birer kahve iyi gitti doğrusu, evde gibisi yok. Yaşar ve İlkay’ yataklarını yapıp hazırladıktan sonra yatıyoruz. Ertesi gün iyi bir kahvaltının ardından İlkay yoluna devam edeceğinden onu Üçkuyular vapur iskelesine bırakıyoruz bisikletlerimizle. İlkay’ın daha izni var ve Antalya’ya kadar gitmeyi düşünüyor bisikletle. İlkay için bir rota çizdim ve kalacağı noktaları, yerleri işaretlemiştim dün akşam. İlkay ile daha önce Az bilinen antik kentler turunda tanımıştım ama Gelibolu da karşılaşmamızdan itibaren 9 gün birlikte yolda olmamızdan dolayı iyice tanıdım. İyi bir yol arkadaşı ve iyi bir dost, iyi ki beraber uzun bir süre pedal çevirdim. Seni daha yakından tanıdım. Tanıdığıma da çok memnunum. Yola tek başına çıkacağından beni aramasını söylüyorum sık sık. Gerçi telefonu yok ve kullanmaktan da hoşlanmıyor. Yola çıktıktan sonra telefon kulübesinden beni arayıp iyi olduğunu söyledi her akşam. Üçümüz vapur iskelesinde birlikte çekiliyoruz.

130920148383

İlkay ilk önce Bostanlı da bir arkadaşına uğrayacak. İlkay ile vedalaşıp vapura bindirdikten sonra Yaşar ile eve gelerek bisikletleri bıraktık. Bisiklet satan arkadaşın dükkanından Yaşar’ın bisikleti için karton kutu almaya gittik araba ile. Karton kutuyu eve getirip bisikletin tekerleklerini söküp yerleştiriyoruz. Yarın sabah uçakla gidecek Kosova ya. Yaşar bana dedi ki bisikletimi satsam olur mu acaba? Ben de nerede, kime, nasıl, ne zaman satacağız acaba bu saatte? diyerek gülüp geçtim bu isteğine. Neyse Yaşar internette satışa koydu bisikletini. Benim cep telefonumu da ilanda verdi. Akşam birisi aradı bisiklet için cep telefonumu. Yaşara cep telefonumu verdim ve pazarlığı yaptılar. Ardından benden adresi istediklerinde şaşırdım. Arayan kişiye de ev adresimi verdim. Bir saat sonra arayan kişi geldi, bisikleti kutusundan çıkarıp gösterdik. Adam alıcı olacak ki Yaşar ile tekrar pazarlığa oturdu. Verdiği fiyatın az altında anlaştılar. Yaşar’ın düşüncesi de uçakta problem çıkarırlar, fazla para isterler nasıl olsa diyerek adamın verdiği fiyata razı olunca bisikleti adamın arabasına yükletip parasını aldık. Yaşarın içi rahatlamıştı, ben ise şaşkın olayları sadece izledim. Yaşar çantalarını kutudan çıkarıp eve aldıktan sonra boşalmış olan boş kutuyu çatıya götürüp bırakıyorum.

Ertesi sabah 04:30 da kalkıp Yaşar’ı hava alanına götürerek vedalaştıktan sonra uçağa bindirdim.

Ben Keşan’a doğru yola çıktıktan sonra festival davetiyesi eve gelmiş. Postadan gelen davetiye mektubu.

130920148387

Zamanında gelmeyen davetiyemi elden almaya Keşan’a kadar gittim. Bizim posta hizmetleri iyi çalışmadığından sorumsuz ve savsaklamalarından dolayı eve geç gelmesi normal postacılar için.

Posta dağıtım yapan kıza ;

“Neden zamanında getirmiyorsunuz mektupları mı?” diye sorunca postacı kız da ;

“Nereden geliyor mektubun?” diye sordu. Ben de ;

“Keşan dan” deyince

“Keşan Avrupa’nın hangi ülkesinde?” deyince artık konuşmanın anlamsızlığını anladıktan sonra konuşmayı kesiyorum. Demek ki böyle okumuş cahillerin elinde olan posta hizmetlerinden bir şey beklememiz doğru olmaz., Yazık hem de ne yazık PTT gibi bir kurum ne hale getirildi. Elden aldığım davetiye mektubu.

130920148387

Böylece bir tur yazısının sonuna geldik. Benim için çok güzel bir tur oldu. Hem gidişte, hem de gelişte güzel anılarım oldu. Elimden geldiği kadar sizlere anlatmaya çalıştım, hem yazı ile gem de görsel olarak. Bir sonraki tur maceralarında görüşmek dileği ile, kalın sağlıcakla

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak toplam 86 Kilometre civarında.

Yaptığım yolun haritaları aşağıda

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc

İzmir Pedallarımım Altında 1. Gün

17 Mayıs 2014 Cuma

Üçkuyular – Karşıyaka – Bostanlı – Seyrek – Foça

(kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Kaçırma gözlerini hayattan.

Hep hayatın içinde olsun bakışların.

Hep kendi içinde.

Baktığın kadar varsın bu hayatta.

Hatta sadece bakmakla da yetinme.

Görmen de lazım.

Görüp de bilmen, bilip de sevmen lazım.

Hayatı kendi içinde, kendini hayatın içinde.

Bir nefeslik molaları çok görme kendine.

Arada bir karanlıkta kalsa da bir yanın,

sakın pes etme..!

Çekil kendi kabuğuna bir süre.

Sadece içine bak.

Kendi aydınlığın senin içinde.

Ara ve bul..!

Gerçeğin düşlerle bölünmesine,

düşlerin gerçeğin altında ezilmesine izin verme.

Paulo Coelho

 

Öne çıkmış olan görsel, bir kişi bisikleti ile Foça’daki tepede, yel değirmenlerine doğru gidiyor.

170520147257

Güzelçamlı bisiklet festivalinin sonuncusunda arkadaşım CAT Bisiklet derneği başkanı Metin Çelik tur sırasında bana ” Urim Baba seneye bisiklet festivali düzenleyeceğiz. Festivale katılıp bize yardımcı olur musun” diye ricada bulununca elbette kendisinin bu teklifini geri çeviremezdim. İzmir de yapılacak olan bir bisiklet festivaline katılmamam olmazdı. Metin’e tamam elimden gelen katkıyı sağlarım diye söz verdim. Bana o gün detaylarını anlattı. Kamp alanı ilk toplanma yeri İnciraltı kent ormanı olacaktı. Bisikletlerle İlk gün tüm körfezi dolaşarak Bostanlı dan bisiklet yoluna girip Kaklıç, Seyrek, Maltepe den Foça’ya varacaktık. Foça da kampı deniz kıyısında yapacaktık. İkinci gün Feribota binip Karaburun’a denizden geçip Mordoğan üzerinden Balıklıova. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitü yerleşkesinde kamp atacağız. Üçüncü gün 19 Mayıs bayramını kutlayıp İzmir’e doğru Urla, Güzelbahçe den Üçkuyular kent ormanına varacaktık. Benim görevim artçılık. En arkadan tura katılanları süpüre süpüre turu bitirmek.

Tur haritası da resimde görüldüğü gibi Afişe basılmış. En üstte İzmir pedallarımın altında bisiklet festivali. Altına 17 – 18 – 19 Mayıs 2014 ve İzmir körfezi haritası.

10369735_10203642386877784_3669342201033233900_n

Festival günü  geldi çattı. 16 Mayıs Perşembe akşamına doğru kamp malzemelerimi çantama yerleştirip, çadır, uyku tulumu ve matımı da bagaja yükleyip İnciraltı kent ormanına vardım. Çadırları kuracağımız yerde çadırı kurup yerleştim. Bu gece bizimle beraber çadır kuranlarla akşam tanışıp sohbet ettik. Gece olunca herkes iyi geceler deyip çadırına çekildi. Uzaklardan otobüsle gelmişlerdi ve yorgunluk anca dinlenerek geçeceğinden en iyisi uyumak. Ağaçlar altında çadırlar kuruluyor.

170520147240

Gece bir süre yağmur yağdı, sabahın ilk ışıklarında kalkıp ıslanmış olan çadır ve altına serdiğim brandayı kuruttum. Kuruduktan sonra toparlayıp bisiklete yükleyip hazır hale geldim. Hava bulutlu ve kısa bir yağmur serpintisi geçiyor üzerimizden. Batı tarafında güneşin ilk ışıklarından gökkuşağı yedi rengini bize sunuyor. İzmir den katılanların kayıtları yapılıyor bu ara.

170520147241

Ben de kaydımı yaptırıp forma, tur haritası, broşür ve taşıma çantasını alıyorum. Büyük şemsiye altında kayıt masası ve kayıt yaptıranlar.

10156005_10203642390877884_5692158909619807594_n

Kahvaltının ardından kamp eşyaları kamyonet yüklenmeye başladı. Eşyaları büyük bir torbanın içine yerleştirip isimlerini yazdıktan sonra kamyonete yerleştiriliyor tek tek. Ben kendi eşyamı kendim taşırım, o yüzden kamyonete vermedim eşyalarımı. Herkes hazır olduktan sonra grup olarak yola çıktık. Trafik polisleri de bize eskortluk yaparak yolu açtı. Hava yağacak gibi görünmüyor, bulutlar parçalanmaya başladı. Göztepe üst geçidi olan asma köprünün altından geçen bisikletçiler.

170520147242

Göztepe yaya geçidi asma köprüsü üzerinden bizleri çekenler var.

170520147243

Göztepe köprüsünü geçtikten sonra ilk lambalardan deniz kıyısındaki yürüme ve bisiklet yoluna geçerek trafikten kurtulduk.

170520147244

Bisiklet yolundan Cumhuriyet meydanına vardık. Kamyonet üstünde fotoğrafçılar resim çekiyor.

170520147245

Cumhuriyet meydanında Atatürk heykelinin önünde toplanıp ilk önce saygı duruşunu yaptıktan sonra İstiklal marşını hep birlikte söyledik.

170520147246

Cumhuriyet meydanındaki törenin ardından yola çıkıyor grup. Arkada kalanları da yola çıkardıktan sonra trafik polisleri yolun bir şeridini kapatarak tüm körfezi dolaşıp Bostanlıda ki bisiklet yoluna ulaşıyoruz. Trafik polisleri burada bizden ayrılıyor çünkü bisiklet yoluna araç girmiyor. Acemiler, bisiklete yeni başlayanlar, uzun tur yapmayanlar geride kalmaya başladı. Geride kalanları süpürerek gidiyorum arkadan.

170520147247

Öğle yemeğini Gediz üniversitesinde yiyoruz. Köyleri geçerek Tarihi taş köprü üzerinden Gediz nehrini aşıyoruz.

170520147248

Köy yollarından ana yola, Foça yolundayız. Grup epey ilerde. Geride Yalova dan katılan Aykut var. Dizinde problem var o yüzden yavaş gidiyor. Ben de onu yalnız bırakmıyorum. Foça’ya gelmeden önce yolun sağında Pers mezar anıtı var. Görmeden geçmek olmaz deyip anıt mezara giriyoruz.

170520147251

KRAL YOLU VE PERS MEZAR ANITI (TAŞ KULE)
Pers Mezar Anıtı Anadolu ve Ege Arkeolojisinin en ilginç ve önemli yapıtlarından.
Persler’in Anadolu’daki 200 yılı aşkın süren egemenliklerinin en sağlam kalmış örneği.
Perslerin Anadolu’nun bazı antik bölge ve kentlerinde de bazı kalıntıları az da olsa günümüze gelebilmiş örnekleri arasında Pers satraplarının etkinliğinde kalan Daskyleion (Manyas, Ergili) kenti ve Kelainai (Afyon, Dinar),Tatarlı Tümülüsü yer alır.
Foça’nın 7 km. doğusundaki bir düzlükte, TAŞ KULE olarak anılan mezar anıtı İÖ 5. yüzyıla ait. Bağımsız bir kaya kütlesinin şekillendirilmesiyle oluşturulan bu anıtın karakteristik özellikleri, onun bir Pers için yapılmış olduğuna işaret etmekte. Anıt Pers Kralı Kyros’un Pasargadai’deki (İran) mezar anıtı ile benzerlikler göstermekte.

Pers Kralı Kyros İ.Ö.547 yılının sonlarına doğru Sardeisi alarak Lydia Krallığına son verir; çok kısa bir sürede de tüm Anadoluyu ele geçirir. O zamanın dünyasının tüm ticaretine egemen olmak istiyorlardı Persler. Bunun için Akdeniz limanları ve Anadolu kervan yolları üzerinde denetimi sağlamaları gerekiyordu. Önceden var olan bir yolu Pers Kralı I.Dareios (İ.Ö.522-486) geliştirir. Herodotosun Kral Yolu diye adlandırdığı bu yol, Sardeis ile Güneybatı İranda ki Susaya değin uzanıyordu (Herodotos, V 52-54). Daha sonra bu yola Ephesosu da ekler Herodotos (Herodotos, V 54). Bir yol da Sardeis ile Phokaia arasında bulunuyordu (Herodotos, II 106). Kral Yolunun devamı ve uzantısı olmalıydı bu yol. Kral Yolu araba trafiğine uygundu. Genellikle bir tür stabilizeydi, şose biçiminde bir yoldu. Phokaiayı Sardeise bağlayan yol, büyük olasılıkla Foçaya 7 km. uzaklıkta yer alan Pers Mezar Anıtının ve buradaki eski yolun bulunduğu yerden veya yakınından geçiyor olmalıydı. Şimdilerde bile Susa Yolu diye anılır halk arasında bu Anıtın yanından geçen eski yol. Son yıllarda bu anıt mezar ve çevresinde yapmış olduğumuz çalışmalarda ilginç ve önemli sonuçlara varıldı: Olasılıkla Sardeis savaşı sırasında ölen Susa Kralı Abradatas için Pers Kralı Kyros tarafından yaptırılmıştı bu anıt mezar. Kral Yolunun, yani Susa Yolunun Susa Kralının anıt mezarının yanından geçmiş olması akla yakındır. Diğer bir değişle Susa Kralının anıt mezarının yanından geçen yol, bu nedenle belki de Susa Yolu olarak anılıyordu.

Mezarın gerçek kapısı batıdadır. Bu kapı giriş odası ve mezar odasına açılır. Mezar odasının sonunda döşemeye oyulmuş büyük bir mezar yer alır. Bu odaların duvarlarında herhangi bir süsleme bulunmaz.

Anıtın arkasında podiuma bitişik düzenlenen tören alanı üzerinde tahrip edilmiş bir sunağa ait izler vardır. Ayrıca İ.Ö. 6. yüzyıl stilini gösteren bir volüt parçası ele geçti sunağın yanında yapılan kazılarda. Anıtın sunak alanına bakan cephesinde, ana gövdenin üstünde ve kenarında bir stelin oturduğu yere ait izler de görülür. Mezarda yatan kişilerin isimleri yazılı olmalıydı bu stelin üzerinde
Pers Mezar anıtındaki son çalışmaları Phokaia Kazı kurulu başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit ve ekibi sürdürerek tamamlamıştır.

http://erkmensenan.blogspot.com.tr/2010/02/phokaiafoca-pers-mezar-ant.html

Pers mezarı görkemli biçimde kesme taş bloklarla yapılmış.

170520147249

Mezar kaya bloğu üzerine kondurulmuş, diğer yandan çekiyorum mezarı.

170520147250

Pers anıt mezar da bir süre dinlendikten sonra yola çıkıyoruz. Önümüzdeki yokuşları çıktıktan sonra deniz tüm güzelliği ile karşımızda beliriyor. Güneş ufka yaklaşmış parlak ışıklarını saçmaya devam ediyor. Deniz kıyısına resim tablosundaki gibi bir kaç ada serpiştirilmiş sanki.

170520147252

Zirveden sonra Foça’ya kadar iniş, kendimizi çılgınlar gibi salıyoruz.

170520147254

Foça’nın çirkin yapıları göründü ilk önce. Zamanla giderek artıyor bu çirkin yapılar ve buna dur diyen de yok. Tüm kıyılar böyle yağmalanmakta.

170520147255

Sol tarafımda güzel kayalıklar doğal güzelliklerinden henüz bir şey kaybetmemiş. İleride belki göremeyiz bu güzelliği. Talan ve rant olduğu sürece.

170520147256

Foça’nın simgesi yel değirmenleri. Zamanında çok iş görmüş olan yel değirmenleri modern makinalara yenik düşmüş. Don Quijote bizdeki söylemiyle Don Kişot ve yardımcısı Sancho Panza 17. yüzyılda yel değirmenlerine savaş açmış fakat savaşı kazanamamış. Makinalar Don Kişot’un savaşını kazanmış mıdır? Yoksa makinalarla savaşacak kahramanı beklemek mi gerek. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

170520147257

Foça’nın içine girmeden 10 km ileride kamp yapacağımız yere geldik. Herkes çadırlarını kurup yerleşiyor okaliptüs ağaçlarının altına

10402819_10203642523121190_1317571699199924813_n

Akşam olmak üzere güneş yarımadanın burnunda batmak üzere ve ben bu anı izlemeye başladım.

170520147258

Kimisi kendini serin sulara bıraktı. Su harika olmalıydı ama keyfim olmadığından ben girmedim. Durup dinlendikten sonra vücudum soğuyunca akşam serinliğinde üşendim doğrusu. İki kişi denizde.

170520147260

Güneşin yavaş batışını seyrettim gözden kayboluncaya kadar. İnsan bu anı kaçırmamalı bence. Tüm dünyadaki canlılara hayat veren güneş her akşam batarken ertesi gün tekrar doğacağını bilmek bana büyük bir huzur veriyor. Yarımada ucunda kızıla boyanmış gök ve bulutlar. Bir tekne denizde demirli.

170520147266

Akşam yemeği biraz gecikmeli olsa da gelince sıraya girip alıyoruz. Acıkmışız epey, yemekler de lezzetli. Yemekten sonra Batı Ankara bisiklet grubu ile birlikte büyük bir çember oluşturarak oturup sohbet ederek iyice kaynaştık. Kendi yükümü taşıdığımdan biraz yorgunluk hissediyordum. Fazla geç olmadan çadırıma girip dinlenmem gerek diyerek arkadaşlara iyi geceler diyerek çadırıma girdim ve hemen uykuya daldım.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 90 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc