Etiket arşivi: çamur

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 13. Gün. Salda Gölü Festivali 2. Gün

31 Mayıs 2015 Pazar

Pazar 13. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bır kısmı Ferdi Kızıl’a aittir)

Salda Gölü – Tefenni

 

Aşka gönül ile düşersen yanarsın.

Zeka ile düşersen kavrulursun.

Akıl ile düşersen çıldırırsın.

Duygu ile düşersen gülünç olursun.

Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.

Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.

 

Özdemir Asaf

 

Öne çıkan görsel, Salda gölü bisiklet festivali katılımcıları toplu halde. Festivali düzenleyen Antbis der ve Burdur bisiklet derneklerinin pankartları ile poz veriyoruz.

IMG_0214

Yüksek rakımlı yerde az oksijen ortamında olsak ta gün içinde iyi bir yaşam ve mutlu olarak uykuya dalmışsan rahat ve iyi bir uyku uyumana neden olur. Onun için iyi bir uyku sonrasında sabahın erken saatlerinde dinlenmiş olarak kalkıyorum. Diğer çadırlardan sesler gelmeye başladı. Kimisi erken uyanmış sabah hazırlıklarını yapıyor. Sabah kahvaltısını hep beraber yaptıktan sonra sabah kahvesini Devrim ben ısmarlayacağım diye tutturunca hayır diyemedik. İşletmenin mutfağına girip kahveleri kendisi pişirip askı ile bizlere servis yaptı. Tam kahveci çırağı gibi askıyı taşıyordu. Yanıma çırak mı alsam ne…

20150531_091309

Böyle güzel, böyle sevimli, böyle güleç kahveci çırağının elinden kahve içilmez mi. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Kahveyi her zaman kendim pişirir yanımdakiler de içer ama böyle yerlerde sevgiyle pişirilmiş kahveyi arkadaşımın elinden içmek ayrı bir zevk. Sevimli kahveci çırağı kahveleri gülümseyerek dağıttıktan sonra afiyetle içiyoruz. Kahve neşeli sohbet ile bitmiyor bir türlü. Devrim askıdaki kahve fincanlarını eli ile ikram ediyor.

20150531_091331

Uzun kahve muhabbetinden sonra hareket için hazırlanmaya başladık. Yanımıza pek eşya almadığımızdan hareket yerinde hazır durumda diğer katılımcıları beklemeye başladım. Herkes benim gibi pratik olmadığından henüz gelmeyenler çok. Bu gün kısa mesafe gideceğiz. Gideceğimiz yer beyaz adalar denen yer. Orada yarış yapılacak o yüzden yarışa katılacaklar dörder kişilik takımlar oluşturup isimlerini yazdırıyor görevlilere. Bizim Devrim de yarışmaya katılacak. Ben yarışmaları sevmediğimden katılmaya hiç niyetim yok.IMG_0137

Hazır olunca hareket başladı, dünkü yolun tersine Salda köyüne doğru beyaz adalara gideceğiz. Yolun iki tarafında çam ağaçları.

20150531_095753

Kısa sürede beyaz adalara vardık. Çam ağaçları arasından beyaz adalar göründü. Gölün suyu azalınca bu doğal güzellik ortaya çıkmış. Bu gün doğal güzelliğin içinde harika bir gün geçireceğime eminim.

20150531_095759

Salda köyüne gelmeden sağa doğru giden toprak yola saptık. İşte yine doğada ve yeşil çimenlerin arasında bisiklet sürmekteyim.

IMG_0141

Salda gölünü besleyen su kaynaklarından en büyüğü bu akan dere. Kamp yerinde kıyıya yakın yerlerde küçük su kaynaklarını görmüştüm. Dere yakınlardaki Düden köyü çevresinden çıkıp göle temiz olarak dökülüyor. Suyun berraklığı ve karşı kıyıdaki sazlıklar manzarayı oluşturuyor.

20150531_101313

Dere sakince usul usul kıvrılarak çevresine hayat verip göle, sevdiğine kavuşmaya gidiyor. Derenin çakılları temiz, sazları arasında kurbağalar sesleri ile eşlerine aşkla vırıak vırak diye seslenmekte.

20150531_101326

KUZ henüz göle kavuşmadan göl seviyesinde poz veriyor. Bir zamanlar buraları su altındaymış. Şimdi ise otlak olma yolunda. Yavaş yavaş toprak ve bitki örtüsü düz alanı kaplamakta.

20150531_101720

Bitkilerin kimisi göl kıyısına kadar ulaşmış yaşam mücadelesi vermekte. Göl sakin, neredeyse hiç rüzgar yok.

20150531_102151

Küçük bir tepenin üzerine çıkarak resim çekmeye başladım. Yüksekte olmak avantaj sağlıyor. Geniş bir alanı rahatça görüyorum. Aşağıda Ferdimen beni bekliyor. Ferdimen’in önünde, toprak üzerinde yuvarlak izler görünüyor. İşte gençler arabaları ile olduğu yerde döndürerek bu izleri yapmış. Arabanın tek tekeri sabit, diğer tekeri yumuşak zeminde patinaj çekerek toprağı kazıyor. Lastik izleri kalırken bunu yapmaktan zevk alan gençler böylece eğlenmiş oluyor. Tabi bunu yaparken alkol de alıyorlar. Lastikler bu hareketlerde çabuk yıprandığı için sık sık değiştirmek durumundalar. Baba parası yemek bu olsa gerek.

20150531_102203

Artık toprak arazi bitti, yerini beyaz kumsala bırakıyor. Hani derler ya Mars’a geldik, işte öyle bir yerdeyiz. Beyaz kumsalın bazı yerlerinde küçük te olsa saz kümesi fışkırmış.

20150531_102647

Havada bulutlar bazen kapatıyor bazen de açıyor. Bulutlar sürekli hareket halinde üzerimizden geçip gidiyor. Havada yağmur kokusu yok henüz. Yağacak gibi değil. Gerçi bahar ayındayız belli olmaz.

20150531_102827_HDR

Mersin den Zerrin kot pantolonu çekmiş hippi misali yanımdan geçip gidiyor.

20150531_102905

Beyaz taş ve çamur karışımı bir toprak üzerindeyim. Yağmur sürekli arazide şekil değişikliği yapmakta. Yağmur suları akarken kendine küçük kanallar açmış.

20150531_103038

Kıyıda durup bu doğal güzelliği çekmeden geçmek istemedim. Gölün suyu o kadar berrak ki sanki beni çağırıyor turkuaz rengi ile. Kendimi sulara bırakasım geliyor. KUZ ve göl manzarası.

20150531_103358

İşte beyaz adalar karşımda, buraya ismini veren adalar. Küçük ye olsa ada adadır. Zamanla yağmur damlaları küçük parçalar kopara kopara adalar görünmeyecek.

20150531_103411

Daha önce yanımdan geçip giden Zerrin tekrar geçiyor. Yoksa etrafımda tur mu atıyor bilemedim.

20150531_103419

Manzara her yerden, her bakış açısından güzel selemin üzerinden.

20150531_103456

Aaaaa o da ne Ferdimen de kadrajıma giriyor birden bire. Selemin manzarasına onu da alıyorum.

20150531_103508

Buranın yapısı oldukça ilginç, üst tabaka da çakıl – kum – toprak benzeri karışımdan oluşmuş. Alt kısmı da kalın bir tabaka yumuşak çamur. Çamur cilde iyi geliyor. Gölün kabaran dalgaları zamanla kıyıdaki çamur tabakasını aşındırmış. Göle buradan girmek için direk suya atlamak gerek. Çıkmayı düşünemiyorum bile. Çıkarken çamurdan adam olmadan çıkmanın imkanı yok. Kıyının girintisi, çıkıntısı görsel olarak olağanüstü bir yapıda.

20150531_110524

İşte çamurun faydalarını duyan biri kendini çamurla sıvamış durumda.

20150531_110559

Suyun içi berrak ve harika bir renkte. İnsana huzur veriyor ve seyrettikçe dinginleşiyorum turkuaz mavi renkte.

20150531_110711

İlginç kıyı yapılarından başka bir yer, içeri doğru oyulmuş bir mağarayı andırıyor.

20150531_110725

Hava açtı ve bisikletimi park edip hemen su donumu giyerek daha fazla harika gölün sularını bekletmemek gerek. Her zamanki atlayışımla kendimi gölün serin ve turkuaz sularına bırakıyorum. Başım ve kolların suya dalmış, ayaklarım hala dışarıda.

IMG_0162

Bir süre yüzdükten sonra çıkıp kurulanmaya başladım peştamalım ile. Suyun rengine dayanamayanlar da kendilerini suya bırakıyor. Kimisi de üzerine çamur sürerek şifa bulmaya çalışıyor.

IMG_0173

Beni sürekli çeken Ferdimen ile bir elçek yaptık arkamızdaki harika fon ile. Uzun saçlarımızı salmışız, benim üzerim çıplak, Ferdimenin üzerinde sarı tişört var. Arkamız turkuaz göl manzarası.

IMG_0174

Yerdeki çakıl taşlarından dolayı yalın ayak yürümek zor, çakıl taşları ayağıma battığından ayakkabılarımı giyerek yarışçıların ilk gelenin resmini çekmek için tümseğin üzerine çıkarken Ferdimen beni çeliyor. Antbisder derneğinin pankartı ve uzun bayrak flamaları yarış yerini belirtiyor. Yere de beyaz – kırmızı şerit bantlar çekilmiş.

IMG_0190

İşte yarışın ilk geleni.

20150531_111927

Ve ardından ikinci gelen.

20150531_111935

İlk gelen arazi yapısını bilemiyor ve toprak çakıl karışımının yumuşak zemininde gidemediğinden arkadan gelen kırmızı formalı yetişip geçiyor ve birinciliği kapıyor. Yarışın ve arazinin cilveleri bu olsa gerek.

20150531_111955

Diğer yarışmacılar da ufukta göründü.

20150531_112633

Dijital zoom ile ufuktaki bisikletçiyi anca bu karar çekebildim.

20150531_112650

Devrim de ufukta göründü ama onun etabı bittiğinden acele etmeden geliyor. Yarışmacılar 4 kişilik ekiplerden oluşup her ekipten biri bir etabı koşup diğerine devrederek en son kalan en hızlısı son etapta yarışı bitiriyor. Aynı 4 X 100 metre bayrak yarışı gibi ama bisikletle ve mesafesi uzun.

20150531_112655

Tümseğin tepesinde dört bisikletçi.

20150531_112834

Yarışın ilk etaplarında gidenler en son gelerek  yarış bitiyor.

20150531_112846

Devrim de tepeden aşağı iniyor, ve yarışı bitiriyor.

20150531_112853

Yarış bittikten sonra ikramlar yapıldı. Festivalin anısı olarak topluca resim çekilerek anı defterine kaydediyoruz. Solda Antbisder derneğinin pankartı, sağda Burdur bisiklet derneğinin pankartı. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_0214

Yarış ve heyecan bitti, şimdi sakinlemenin zamanı. Kahve takımını çıkarıp cezveyi ocağa sürüyorum. Ocağın yanında fincanlar duruyor.

IMG_0218

Çevremde bekleyenler var kahve içmek için ama şanslı olan 3 kişi içecek. Bakalım şanslılar kim olacak. Kahve pişti, elbette ilk kahve fincanı benim. Diğer üç fincan öylece içecek olanları bekliyor masumca. Gaz ocağı, üzerinde cezve, yerdeki kapağın içinde üç fincan kahve köpüklü. Bağdaş kurup oturmuşum. Sapı kırık fincanı ben alıyorum.

IMG_0220

Şanslı olanlar kahvelerini içtikten sonra takımları toplanıp giyindim. Artık harekete hazırım, Dünyanın en güzel gölünde en güzel kıyısında en güzel renklerin içinde suya girerek arınmışım. Üstüne de nefis bir Türk Kahvesi ile tadına doyum olmaz an. Bu anı silinmez kalemle hafızamın bir yerine yazarak kaydediyorum. Bisikletim KUZ park halinde, ben uzun kollu formamı giymişim, arkamda göl manzarası.

IMG_0222

Beyaz adaları işte böyle bir yarımada da ardımızda bıraktık kendi halinde. Belki de bu kadar kalabalık gelmemiştir şimdiye kadar. Yine kendi ıssızlığına dönüverdi biz ayrıldıktan sonra. Ferdimen elçek ile arkasından bizleri çekiyor.

IMG_0224

Bok böcekleri baharda kendilerine bir hayvan boku bularak yuvarlamaya çalışıyor. İçine yumurtalarını bırakarak geleceğine şimdiden yatırım yapmaktalar. Bok böceklerinin de yaşamı, çoğalması böyle.

20150531_124819

Salda Gölü sulak alan koruma sahasından çıkınca ağaçtan tabelasını gördüm. Aradan bir tahta parçasını söküp almışlar ne yazık ki.

20150531_125912

Dün buradan geçmiştik ama her geçişte başka manzaralar görüyorum. Güzelliği seyretmek için bir süre durup doyasıya seyrediyorum. Kim bilir bir daha buralara ne zaman geleceğim. Gölün solda kalan yeri çekiyorum.

20150531_131425

Şimdi de sağ tarafı çekiyorum.

20150531_131428

Salda gölü kıyısındaki asfalt yola çıktıktan sonra grubun tamamını beklerken öne geçip bir video çektim. Video aşağıda, izleyebilirsiniz.

Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulur kalplere sevda otağın
Kimbilir hangi gönüldür durağın

Her gören göğsüme taksam seni der
Kimi ateş gibi yaktın beni der
Kimi billur bakışından söz eder
Kimbilir hangi gönüldür durağın

Melek Hiç

Ortada açmış kırmızı gül, etrafında henüz açmamış goncalarla çevrelenmiş. 28 tane gonca var.

20150531_131804

Kamp alanına yakın Sultan Pınarı denen yere geldik. Acaba nasıl bir yer dile merakla pınarı incelemeye başladım. Burada bir restoran var aynı isimde ama benim merakım pınar. Dağdan çıkan pınar göle kavuşmadan kanallarla ilginç demir aletleri arasından şırıl şırıl Aşkla akıp duruyor sevdiceği göle kavuşmak için. Önünde hiç bir şey engel olamıyor. İnsanlar yolunu değiştirse de akıp gitmekte usulca. Suyun aktığı kanal U demirden yapılmış. Kanalın üzerinde de yuvarlak şekilli kalın demir döküm parçalarla süslenmiş. Demir zamanla paslanmaya başlamış ve bir zaman sonra dağılıp toprağa karışacak. Su tekrar yolunu bulur sen ne yaparsan yap.

20150531_131929

Su o kadar gür akıyor ki çeşme olmaktan çıkmış. 100’lük plastik borudan gürül gürül akıyor. Su buz gibi, temiz içilebilir. Ben de sularımı tazeliyorum şişelerimi. Öğleden sonra yola devam edeceğiz, şimdiden doldurmalı. Sultansuyu çeşmesinin mermerine oturmuş olan Devrim’i çekiyorum.

20150531_132056

Restoran’ın terasında birer çay içerek göl manzarasını doyasıya seyrettik. Buradan kamp alanı görünüyor.

20150531_132921

Sultan Pınarından ayrılarak kamp alanına geldik. Öğle yemeğinden sonra herkes çadırlarını toplamaya başladı bile. Artık festival bitti, evlere dönme zamanı. Hal böyle olunca Ferdi ve ben yolumuza devam edeceğiz haliyle. Bir çırpıda eşyaları, çadırı toplayıp bisiklete yükledikten sonra arkadaşlarla vedalaştık. Bizleri misafir eden işletmeci Ahmet’e de çok çok teşekkür ederek vedalaştım. Devrim’e Antalya da buluşuruz nasıl olsa görüşme dileği ile vedalaşmadık. Yeni aldığım çadırı da istemese de ona hediye ettim. İlk önce almak istemedi ama bahanem hazırdı. Başka birisinin kullandığı çadırda yatamam diyerek ikna ettim.  Artık Salda Gölü tatili bitti, hayatımda yaşadığım en güzel tatillerinden birisi oldu. Ferdi ile birlikte yola çıktık Salda Gölü Belediye kamp alanından. Yola çıkınca havam değişti, özgürlüğe pedal basmaya başladım birden bire. Yeşilova’ya varmamız kısa sürede oldu.  Tabela ile Ferdimen beni çekiyor arkamdan. Tabelada; Yeşilova, Nüfus: 5700 yazıyor.

IMG_0231

2 Gündür hazır yemek yedik festival dolayısıyla. Yeşilova da durup yolda yiyeceğimiz zerzevatı ve ekmeğimizi alarak tedarikleri tamamladık. Yolda nereye kamp atacağımız belli değil. Buralardan henüz geçmediğimizden yolu keşfedeceğiz bir anlamda. Yol çatağındayız, tabelalar yolumuzu gösteriyor. Soldaki yol Burdur’a gidiyor. Biz sağdaki yol olan Karamanlı, Antalya yoluna sapacağız.

IMG_0233

Tedariklerimizi aldık, tekrar yola çıkıp Yeşilova’ya veda ederek bilinmeze pedal dönmeye başladı. Tabela Yeşilova dan çıktığımızı belirtiyor.

20150531_162652

Yolda en sevdiğim tabelalardan birisi Ceylan çıkabilir tabelası. Üsteki dönemeç tabelası her zaman karşıma çıkıyor zaten. Ama Ceylan çıkabilir tabelasını görünce içimdeki umut tekrar canlandı. Beldi de Ceylan görebilirim belli mi olur. Umudumu yitirmiyorum hiç bir zaman.

20150531_163049

Ferdimen önümde gidiyor, resmini çekiyorum. Bazen o geride kalınca benim resmimi çekiyor. Beraber paslaşıyoruz resim çekerek.

20150531_163402

Yeni yetişen buğday tarlaları arasından gitmekteyiz. Her tarafta yeşilin tonlarını görerek.

20150531_165938

Çaltepe köyünden geçiyoruz ama köy yoldan biraz içeride olduğundan uğramadık. Bu gün yol alabildiğimiz kadar gideceğiz. Korkuteli’nden Az ilerde ara yoldan Antalya’ya kestirme yoldan gitmeyi düşündük. Ara yola saptıktan sonra rampa başlıyor, yani Toros dağlarına çıkacağız uzun bir yol. Bu yolda çeşme denk gelirse kamp atarız yanı başında. Öyle karar verdik.

IMG_0237

Solumuzda Karamanlı Barajı’nın göletinin başladığı yerdeyiz.

20150531_171304

Karamanlı ilçesine giriş yaptık, burada bir çay molası vermeli.

20150531_173106

Kısa bir çay molasından sonra Tefenni yönüne doğru yola çıktık. Kavşağın göbeğinde dev küpleri yerleştirmiş belediye.

20150531_173623

Afyon’a fazla uzak değiliz gibi. Buralarda mermer ocakları çoğalmaya başladı. Dağı yok edecekler neredeyse. Tepesini kese kese kocaman bir geçit oluşmuş durumda. Görünümleri çirkin bir durumda.

20150531_174240

Tefenni ilçesine geldik sonunda. İlçenin giriş tabelasında durup bir resim çekiyorum. Bu gün gördüğümüz 3. ilçe oluyor. Tabelada; Tefenni, Nüfus: 14000 yazıyor

20150531_180552

İlçenin girişinde at üstünde elinde mavzeriyle Efe karşılıyor bizleri meydanda.

20150531_181418

Kasabanın ara sokaklarından birinde bir kahve bulduk. Kahve sarmaşık çardaklı yeşil örtü ile kaplı. Hemen duble çayları ısmarladık kahveciye.

IMG_0260

Günün ilk başları tempolu geçti biraz, sonrasında yola çıktık. Biraz yorgunluk başladı, çay ve atıştırmalık iyi geldi. Çayları içerken bir yağmur indirdi seyretmeye değer. Bisikletleri çardağın altına aldık kıytırık ile birlikte. Bu arada kahvedekilerle bisiklet üzerine sohbet başladı. Her zaman sorulan soruları merakla sordular. Biz de cevaplarını sabırla verdik. Şimdiye kadar bisikletli seyyahlar görmemişler besbelli. Yağmur dinmek bilmiyor, akşam da yaklaşmak üzere. Yağmurdan dolayı yola da çıkamadık kahveden. Sohbet sırasında burada nerede kalabiliriz deyince kasabanın kapalı pazar yerinde kalabilirsiniz diye cevap verdi birisi. Artık bu saatte yola çıkmanın anlamı kalmadı, hem kalacak yer de bulduk üstü kapalı. Yağmur dininceye kadar kahvede oturduk. Yağmur diner dinmez kalkarak içtiğimi çay paralarını ödemeye çalışınca kahveci sizin çay paraları ödendi, gidin sağlıcakla deyip para almadı. Kahveciye ve oradakilere teşekkür edip ayrıldık. Yurdumda hala yolcu gözetenlerin olduğuna sevindim. Bisikletlerimiz çardak altında, ben çay içerken yağan yağmura bakıyorum.

IMG_0261

Kapalı pazar yerini sora sora bulduk. Bu gün pazar kurulmadığından boştu ama arabalar park etmiş. Etrafı açık, olsun üstü kapalı bize yeter bile. Gece her an yağmur yağabilir. Şöyle tam oryaya çadır kurabiliriz diye karar aldık. En uygun yer ortası. Kapalı pazar yeri geni ve boş. Bisikletlerimiz ortada duruyor.

IMG_0262

Ferdimen etrafta yaptığı küçük bir araştırmanın ardından daha kuytu olan balıkçı dükkanlarında kamp atalım deyince oraya gidip baktım. Dükkanlar boş ve kuruydu. Anlaşılan bu dükkanlar balıkçıların kullandığı yerdi. Ama uzun süredir balık satışı olmadığından balık kokusu yoktu. Bisikletleri dükkanın dibine koyup çadırları kurduk. Eşyaları da çıkarıp yerleştikten sonra ara sıra çalışan benzinli ocağı Ferdimen yaktı. Akşam yemeğini yapmaya başladık. Karnımız da iyice acıktı hani. Çadırları ve kızıl alevli yanan benzin ocağını çekiyorum. Ferdimen ocağın başında.

20150531_201539

Yemeğimizi afiyetle yedikten sonra keyif kahvelerini de içtik. Yanımda çaydanlık olunca çay demlenmez mi demlenir. Sıcak çay ile akşam serinliğini bir nebze olsun azalttık. Bu arada yarın gideceğimiz yolu da kararlaştırdık harita üzerinde. Hava karardıktan sonra gelip geçenler bizi fark etmedi bile. Sadece yaygaracı bir kaç köpek dışında bizi rahatsız eden olmadı. Gecenin bir vaktinde uyku ağır basmaya başlayınca kaçırmadan çadırlara girip yattık.

Bu gün yaptığım toplam yol 50 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 10. ve 11. Gün

28 – 29 Mayıs 2015 Perşembe – Cuma

10. Gün 11. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdimene aittir)

Salda Tatili

 

Dünya o kadar büyük ki;

Bir noktayım ortasında, ne yapsam.

Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya,

Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.

Özdemir Asaf

 

Öne çıkan görsel, Ferdi ile ben Salda gölünün kumsalında poz veriyorum. Gölün turkuaz rengi ve muhteşem dağ.

11357098_10153379104959802_4487207861357450547_o

Çadırın delik olmasından tavşan uykusuyla geçen gece sabahın ilk ışıklarıyla bitti. Tavşan uykusu olsa da iyi uyudum sayılır. Bin metrenin üzerinde olmamız minik yaratıkların gece pek dolaşmasına izin vermiyor. Uyanınca ilk işim çadırın içinde misafir var mı diye bakmak oldu. Neyse ki davetsiz misafir gelmemiş. İçeriden deliği çekiyorum.

20150528_075738

Çadırımın fermuarını açtığımda ilk gördüğüm Ayşe isimli köpek. Acaba suçlu suç yerine mi geldi? Pek te suçlu gibi durmuyor ama şüphelilerden birisi gözüyle bakıyorum. Gerçi gece bizi beklemiş o yüzden şüpheleri azaltıyor. Köpek tarçın renginde yerde oturuyor.

20150528_075815

Yanımıza pek yanaşmayan esas şüpheli siyah dişi köpek. Yavrusu olan dişi köpeğin suç işlemesine yatkın görünüyor. Uzaktan onu çekiyorum.

20150528_080207

Sabah tembelliğini yaparak hiç acele etmeden sabah kahvaltısını mutlulukla ilişkilendiriyoruz. Ardından kahve keyfini çıkarmadan olmaz.  Sabah güneşi altında bitlerimiz olsaydı kabarırdı gerçekten. Masada oturmuş halde otomatik çekiyoruz kendimizi. Kahve ocağı ve cezve yerde. Ferdimen ayaklarını uzatmış, gölgede oturuyor.

20150528_104615

Turumuzun en güzel tatilini yapmaktayız kahve içerek. İki uzun saçlı adamın tatili. Tüm gece bizi bekleyen Ayşe de tembel tembel yatmakta yanıbaşımızda.

20150528_105553

Kahvaltıdan sonra çadırdaki deliği nasıl kapatırız  diye düşünürken Ferdi de bulunan geniş yara bandı bu işi çözüyor. Arkadan önden çift taraftan bantları yapıştırarak yırtık yerleri kapattık. İçim artık rahat, sorunu böylece çözmüş olduk. Şansıma yağmur geçirmeyen örtüye zarar vermemiş. Sadece iç kısımdaki tül örtüde yırtık var. Yağmur yağsa da çadırın içine su girmesi pek olası değil. İlk olarak dıştan bantla yapıştırdığım yeri çekiyorum.

20150528_145647

Bir de içten çekiyorum, bant gayet iyi yapıştı ve delikleri kapattı.

20150528_145704_HDR

Bu gün büyük buluşma, biri doğudan biri batıdan iki dostum gelecek. Onlar için tuğladan kürsü yapıp derecelendirdik. 2. ve 3. lük kürsüsü. Elbette 1. belli Ferdi ve ben. Biz önceden geldiğimiz için 1. lik bize ait. Bakalım ilk gelen kim olacak. Bu gün hava kapalı, arada yağmur nedeniyle tatilimizi tembellikle geçiriyoruz. Yemek, kahve, ve çay dışında pek bir şey yapmadık tüm gün boyu. İki tuğla üst üste, üzerine 2 yazdık. Yanına da tek bir tuğla, üzerine 3 rakamını yazdık. Kürsü yarışmacıları bekliyor.

20150528_164546

Ve ilk gelen Şafak Omaç oluyor. Burdur gölünden buraya kadar berbat bir yola girmiş. Üstüne bir de yağmura yakalanmış. Öyle olmasına rağmen hayatından memnun ve gülümsüyor. İşte benim arkadaşım, ne olursa olsun yolda olmaktan hoşlanıyor. Kendisi tek başına yolda olduğu için adını Yalnızkurt olarak adlandırıyoruz. Ferdi kendi kamerası ile çekerken ben de ikisini birlikte çekiyorum. Şafak bisikletin üzerinde.

20150528_183311_HDR

Üstünde yağmurluk var ama çorapları ıslatmamak için poşetleri geçirivermiş ayaklarına. Üzerine de sandaleti giymiş. Yol yapımı nedeni ile yağan yağmurun çamurlaştırdığı yoldan gelince bisikleti ve ayakları çamur içinde. Poşetli akaklarını çekiyorum yakından.

20150528_183331

Şafak geldikten sonra beklemeye devam ediyoruz kamp girişinde. Dengesiz İrfan pek bekletmedi bizi. O da bir süre sonra göründü ve yanımıza gelince resimledim bir poz. Ne de olsa Dengesiz.

20150528_184453

Dostlarımız gelir gelmez çadırların olduğu yere gelerek 2. lik ve 3. lük kürsüsüne çıkarıp ödüllendiriyoruz yarışmacılarımızı. Gerçi İrfan uzun boylu olmasına rağmen Şafak ondan biraz uzun. Hal böyle olunca aradaki bir tuğlalık fark arayı açmış durumda.

IMG_1190

Evden aldığım can sıkıcı ama üzücü olmayan bir haber yüzünden biraz moralim bozuldu. Şükür ki kötü bir şey olmamış, cana geleceğine mala gelsin. Misafirlere yemek yaptırmıyoruz Ferdi ile. Bol acılı bir melemen yumurta, domates ve biber bir kaç tane de acılarından ohhhh mis gibi. Akşam yemeğini hallettikten sonra restoranda oturup birer bira ile büyük buluşmayı kutladık. Herkes yolda yaşadıklarını sırasıyla anlatıyor. Ardından gidilecek yerleri konuştuk. Uzun süredir görüşmediğimden anlatacak birikmiş maceralarımız çok. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Dostları İzmir dışında görmek bir ayrıcalık benim için. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar oturup sohbet etik. Uykumuz gelince de çadırlara giderek yatık. Üçümüz birlikte oturmuş çekiliyoruz bir poz.

20150528_212517

Güzel bir uykunun ardından misafirlerimiz yoluna gideceklerinden erkenden kalktık. Doğudan gelen batıya, batıdan gelen doğuya gidecek. Ortak buluşma noktası ikisinin de yaptığı yolun tam da ortalarına denk geldi. Sabah yağmurluydu o yüzden yakında bulunan konteynerde kahvaltıyı yapacağız. Çayı demleyip kahvaltılıkları ortaya çıkarıp bir güzel kahvaltı yaptıktan sonra sıra geldi kahve keyfine.  Ferdimen dengesiz İrfan ile masada oturmuş olarak çekiyor.

IMG_1195

Misafirlerin toplanmalarına yardım ediyoruz Ferdi ile birlikte. Hava da bir kapanıp bir açıyor. Şafak Ferdi ile beni çekiyor kendi kamerası ile.

11639054_1049572025076762_2003564765_o

Çadırları toplarken Şafağın fotoğraf makinesini elçek sopasına takarak elçek pozu aldık. Ferdi, ben ve Şafak.

11641929_1049572055076759_913241061_o

Misafirlerimize Salda gölü kıyılarını gezdiriyoruz. Salda gölü Türkiye’nin en derin gölü ve suyu sodalı olduğunu belirtiyoruz. Havanın serin olması gölde yıkanmaya elverişli değil o yüzden girmiyor misafirlerimiz göle. Salda gölü manzaralı hatıra resmi çekiliyoruz dördümüz Daltonlar gibi.

IMG_1196

Ahmet te bizlere bahçede birer nescafe ikram ediyor yeni boyanmış masada. Ferdi beşimizi de çekiyor elçek.

IMG_1198

Gün fazla yükselmeden yola çıkma zamanı diyerek ilk hazır olan İrfan ile vedalaşıyoruz. Yolunun açık olması dileklerimi ileterek kucaklıyorum dostumu.

IMG_1199

Dengesiz İrfan en son geldiği için ilk önce o yola çıkıyor. Uğurlama töreni ile yolcu ediyoruz, yolun açık olsun can dostum. Tekrar görüşme dileği ile. İrfan bisikletine binmiş gidiyor.

20150529_094043

İfan gittikten sonra sıra geldi Yalnız kurt Şafağa. Şafak ile en içten dileklerimle kucaklayıp vedalaşıyorum. Can dostum, daha önce güzel turlar yaptık ve daha da yapacağız. Onunla da kucaklaşıp vedalaşıyorum.

IMG_1203

Şafak ta yola çıkıyor ve ona da uğurlama töreni yaptık. Yolun açık olsun can dostum. İzmir de görüşme dileği ile hoşça kal. Dostları uğurlamak biraz hüzün verici. Ama ayrılık tekrar buluşmayı getirir.

20150529_102413

Dostlar gittikten sonra güneş bulutların ardından kendini gösterdi. Bunu kaçırmamak gerek diyerek hemen su donumu giyip göl kıyısına geldik. İlk önce Ferdi benim resmimi çekiyor. Göl ve dağ manzaralı. Önde de göl suyu birikmiş.

IMG_1211

Ferdimen fotoğraf makinasını tripoda ayarlayıp 10 saniye zamanla kendisi de yanıma gelerek beraber çekildik. Zamanlama mükemmel ve manzara harika güneşin ışıkları altında. Gölün rengini turkuaz rengine bürümüş. İşte Salda gölünün özelliklerinden biri. Kıyılarındaki beyaz çakıl ve kum ışınlar vurunca turkuaz rengi ile ayrı bir güzellik katmakta. Dünyada başka bir yerde bulamazsınız bu rengi ve manzarayı. Biz de burada olmaktan mutluyuz ve keyfimiz yerinde olarak tadını çıkarıyoruz yaşamın. Öndeki su birikintisine yansıyor görüntümüz. Arkamızda muhteşem bir dağ boy gösteriyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_1212

Tadı sadece resim çekilerek çıkmaz, turkuaz renginin içinde bir parçası olmalı. Ben de kendimi balıklama bırakıyorum dünyanın en güzel gölüne. Ayaklarımla suyu sıçratıp ileriye doğru uçarken Ferdimen beni havada yakalıyor turkuaz renginde.

IMG_1213

Ferdi de fırsatı kaçırmıyor ve zamanlı resim çekiyor tam zamanında gölün içinde ikimizi.

IMG_1216

Gerçekten harika bir göl, serin sularda tadını çıkarıyoruz. Aynı zamanda hem banyo hem de duşumuzu alıyoruz. Sodalı su tertemiz yapıyor. Saçlar ipek gibi oldu, taramağa bile gerek yok. Bir daha çekiliyoruz gölün içinde ikimiz.

IMG_1217

Arada bir güneşlenip iyice ısındıktan sonra tekrar hop dalıyorum cam gibi suyun içine. Günü Salda gölüne girerek değerlendirdik. Benim cep telefonum ile Ferdimen beni çekiyor tam sıçrarken.

20150529_104634

Ardından suya paralel olmuş halde bir daha havada yakalıyor beni.

20150529_104634(1)

Mayıs ayının sonlarındayız, havalar yağmurlu ve serin. Henüz sezon açılmadığından gölün kumsalında kimse yok bizden başka. Bunun tadını çekiyorum kumsalı ve turkuaz gölü.

20150529_110925

Burası belediye halk plajı, belli bir uzaklıkta şamandıralar konulmuş. Yüzenler buradan öteye gitmesin diye. Gölde girdaplar olduğu söyleniyor, tehlikeli.

20150529_110935

İşte sadece Salda gölünün olduğu yerde olan beyaz taşların göle kattığı doğal güzellik. Taşlar kırıldıkça kristal yapısından dolayı ışığı yansıtırken kendini daha da beyaz görünmesine neden oluyor. İşte bu kristaller sodadan oluşmuş ve bir kısmı çözünerek suyun sodalı olmasını sağlamıştır. Az miktar da magnezyum içerir. Gölün çoğu yerinde kil çamuru bulunur kıyılarında ve göl suyuna karışmış soda ve magnezyum çamurla birlikte cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Özellikle sivilcelere iyileştirmede yararlı. Solda göl, sağda çakıl taşlarını çekiyorum.

20150529_110952

Günün diğer zamanını çadırın yanında sevimli Ayşe ile geçiriyoruz. Sanki kırk yıllık dostmuşuz gibi ön patisini bacağıma koyarak poz veriyor bir dost gibi. Artık kesin olarak çadırıma zarar verenin bu sevimli yaratık olmadığına inandım. İşletmeci Ahmet’e siyah dişi köpeğin yiyeceği almak için çadırımı yırttığını söyledim. O da belediyeden yardım isteyip köpeği şehrin diğer tarafına yolluyor. Çünkü akşam festival için geleceklerin çadırlarına da zarar verebilir. Ferdimen Ayşe ile beni çekiyor.

IMG_1248

Ferdimen Ayşe’yi severken ben de onları çekiyorum.

20150529_174209

Akşam olmadan Burdur yönünde gözüm, Burdur Salda gölü festival katılımcıları gelecek. Geliş yönünde beklemeye başladık Ferdi ile. Gündüz bir ara yağmur geçişi oldu. Biz ıslanmadık ama yolda olanlar mutlaka ıslanmıştır yağan yağmurda. İlk gelen grubu görünce karşılamaya çıktım. Bakalım kim dördüncü gelecek?

20150529_160940_HDR

Ve dördüncü gelen tanıdık birisi Devrim Dağ. Beni görünce gülücükle selam veriyor henüz durmadan. Görünümü berbat, çamur içinde ve yağmur ıslatmış. Sağ elini havaya kaldırmış selam verirken bisikletin üzerinde çekiyorum bir poz.

20150529_160959_HDR

Grup gelir gelmez festival afişini kamp giriş yerine asıyorlar. Festivali düzenleyen Antbisder yazılmış afiş üstüne. Solda da Antbisder derneğinin logosu. Mavi beyaz bir dünya şeklinde.

20150529_163243_HDR

Grup ile beraber İzmir den arabası ile gelen Mustafa ısmarladığım çadırı getiriyor. Hemen parasını veriyorum sıcağı sıcağına. Mustafa ile yanında gelen Ahmet ve Şeref ile de buluşuyorum. Şimdilik çadırım bant ile onarıldı, idare edebilirim. Festivale gelen tanıdıklar ile selamlaşıp kucaklaşıyoruz. Yolda gelirken yağmura yakalanmışlar ve yol yapım çalışmaları nedeni ile toprak yolda çamura batmışlar. Herkes kamyondan eşyalarını alma telaşına girdi. Bir an önce kuru giysilerini giymeleri gerek. Benim katılacağımı duyan Devrim sadece beni görmek ve beraber pedallamak için festivale katıldı. Bu durumdan dolayı bir hediye vermeli ama ne diye düşünürken aklıma çadırının nasıl olduğunu sormak geldi. O da çadırının yazlık olduğunu ve su alabileceğini söyleyince yeni gelen çadırı vermeye karar verdim. İlk önce çaktırmadım hediye olarak vereceğimi. Bendeki yeni çadırı kurabileceğini söyleyerek hemen yanımızda onun için hazırladığım yere kuruyoruz. Her ne kadar nasıl olur, olmaz itirazlarına karşılık vermeden kuruverdim çadırı bir çırpıda. Hem yağmur da yağacak, ıslanmamalı değil mi. Çadır kurulup eşyalarını içine yerleştirdikten sonra şöyle bir hasret kahvesi içmeli diyerek uzun süredir görüşmediğimizden yaşadıklarımızı kahve içerek anlatmaya başladık. Özlemişim sesini, sohbetini, cana yakınlığını. Sesi de çok güzeldir, yanık türküler söyler ve alır uzaklara götürür. Devrim, Ahmet ve beni çekiyor Ferdimen kahve pişirirken.

20150529_175705

Festivali düzenleyenlerden katılımcılara verilen forma, ve diğer eşyaları alarak kaydımızı yaptırdık Ferdimen ile birlikte. Artık yemek yapmayacağız iki gün, festivalden yemek yiyeceğiz. Akşam yemeğini hep birlikte yedikten sonra gazinoda sohbete devam ederek zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Uzaktaki dostlarla buluşmak, hasret gidermek, sohbet etmek insana mutluluk veriyor. Uzun süre görmediğin dostları görüyorum, sağlıklı sıhhatli ve  bir o kadar neşeli. Sohbetler daha çok hangi festivale katıldın, bundan sonra hangisine katılacaksın diye oluyor. Bizimkisi diğerlerinden farklı olduğu için anlatmamız daha uzun. Herkesin işi gücü var ve Pazartesi işine dönecek. Biz ise yolumuza devam edeceğiz ve yolumuz daha da uzun. Bir kaçı ile de tekrar görüşeceğiz yol boyunca. Hedefimiz Antalya ve Mersin. Sohbet gecenin yarısına kadar devam etti. Salonda birer ikişer azalmalar olmaya başladıktan sonra yatma zamanı diyerek çadırlara çekiliyoruz. Yağmur yağmaya başladı bile çadırlara giderken. Sabah dinç olarak kalkmak için uyumalı ve tatilimiz de bitti. Yarın festival başlıyor.

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 8. Gün

7 Eylül 2014 Pazar

Gökçetepe – Çamlıca- Keşan

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Yeni umutlar,

Uzayıp giden sonsuz yollar.

Bir sevda gibidir uzağı yakın eder,

Belirsizliğin üstüne gitmek var.

Bir çeşmenin başında, bir pınarın,

Dere kenarı da olur,

Ağacın gölgesinde dostlar da düşünde.

Cezveyi süresin ateşe

Kahve tadında anarsın

Kırk yılın hatırı olmadan

Urimbaba

 

Öne çıkmış olan görsel, Bisikletim KUZ çamura batmış durumda. Ön ve arka tekerlekler çamur içinde.

070920148244

Bu gün acelemiz yok ama erkenden uyanıyorum. Çadırda tembellik yapmanın olanağı yok, sonra gün ağardı mı doğaya uyum sağlamış olarak erkenden uyanmak artık kaçınılmaz. Kimi kalkmış eşyalarını çadırını toplamakta, son gün havası ile. Ertesi gün işe başlayacak çoğu, daha şimdiden strese girmiş durumda. Pazartesi sendromunu bir gün önce yaşıyorlar. Bizde öylemi ya, acele etmeden eşyaları ve çadırı söküp topladım. Çadır, uyku tulumu, mat ve bagaj üst çantamı araca verdim. Sadece gerekli hazinem yanımda bagaj çantaların içinde.

Kahvaltının ardından sıra geldi kahve keyfine. Kahve fincanı elde, tırnak yeşile boyalı. Bu el Sevinç Aksüt’e ait. Arkada bisikletim KUZ.

1523736_10152509416904681_2144067924877375986_o

Hemen ocağı ve kahve takımını çıkarıp kahveyi sürüyorum cezveye. Yola çıkma zamanına epey var. Bu fırsattan yararlanmak gerek. Yanımda şanslı olan üç kişi var.

1890647_10152509416494681_3250760106990444618_o

Kahve severler etrafıma toplanmaya başladı. Ne de olsa kokusu etrafa yayılmaya başladı. GülAyşe de yanımızda.

10580201_10203439000430592_8751995571549543342_n

Sevgili GülAyşe, DOÇEK’in civcivi, her yere yetişiyor, herkesle ilgileniyor. Enerjisi bizlere yansıdı tur buyunca. Son gün olmasına rağmen hala enerjik, hala koşturmacanın içinde. Bu arada kahvesini içirmeden olmaz.

Telefon Telleri

Uzun uzun bir daha baktım, mavi güzeldi, güneşin sarısı sıcacık yapmıştı içimi ve bir an telefon direği çarptı gözüme, kenarda kalmış, şiddetli lodosa rağmen dimdik duruyor, sizi bilmem ama bana çok fazla şey hatırlattı…

Çok basit gelir herkese, bir direk dört beş tane tel. Yanından geçip gideriz, bazen farkında bile olmayız.

“Uzakları yakın eden teller!”

Telefonun ahizesini kaldırıp numaraları çevirdikten birkaç saniye sonra taaa uzaklardan gelen “Alo” sesidir!

“Uzaklardakilerin yüreklerini sıcacık eden teller!”

Yari uzakta olan bir sevgili için ne çok şey ifade eder değil mi? “Nasılsın, iyi misin?” soruları bittikten bir an sonra sessizlik çöker ve işte o sözler dökülür yavaşça “Seni seviyorum” ruhundaki bütün sıcaklığı o tellerden diğer uca göndermiştir ve hatta hissettirmiştir!

“Anaların yüreklerini ferahlatan teller!”

Eskiden, ne kadar büyüse de anasının dibinde dururdu çocukları … Şimdi ise aile fertleri dört bir yana ayrılır, buna sebep elbette işler, güçler, okullar ya da çocuklardır. Teller ahh o telefon telleri imdada koşar hemen, bir dede torununun birinciliğini kutlayıp heyecanını ancak o şekilde paylaşabilir, bir teyze yeğeniyle birlikte kardan adam yapamayabilir ama o telefon telleri sayesinde kardan adamın kendi boyu kadar olduğunu, burnuna havuç yerine tahta koyduğunu, ellerinin buz gibi, burnunun kıpkırmızı olduğunu anlatıp seni mutlu edebilir…

“Ellerine sağlık elektrikçi abi!”

Telefon direklerini evlerimizin yanlarına kadar getirip onları yerleştirip takanları da unutmamak gerek elbette… Uzun zaman önce izlediğim bir film getirdi bunları aklıma, telefon tellerini bizim gördüğümüz son haline getiren, çocuklarından uzak bir babayı… Yaptığı çok önemli bir şey görünmese de onları bütünleştiren o tellerdi ve nereye giderse gitsin gözü onlara takılıyordu, bizlerin hiç önemsemediği o tellere…

Hayat ne garip, bir zamanlar çığır açmış bazı ihtiyaçlar ama biz görmemişiz ve tabi sonrasında çok kolay gelmiş, acaba olmasaydı ne olurdu demiyoruz şimdilerde, biz yeni nesil bazı şeylerin yokluğunu hiç görmedik ondan… “Eskiler” ne çok kıymetini biliyordur elektriğin, evdeki musluktan akan suyun…

Her şeyin değerini kaybedince anlıyor insan ne yazık…

İnsanlar yüreğimizde, eşyalar elimizde, büyüklerimiz hayatta iken, doğa ayaklarımızın altındayken, hayvanlar çevremizde dolaşırken hepsinin kıymetini bilerek geçirelim her saniyemizi…!

Ayşegül GÖKALP

GülAyşe ile birlikte çekiliyoruz.

10653574_10152509463489681_8935800627595277852_n

DOÇEK’in resmi gönüllü fotoğrafçısı Ergun Oskay bizi, kendisi ile elçek yaparken onu da kareye alanlar var.

10688414_10152509415874681_2811598016269251902_o

Sabah sabah işi gücü yokmuş gibi saçlarımı örüyor GülAyşe. Biraz da böyle olsun saçlarım, değişik ve örgülü.

10659009_10152509416729681_119166963621907871_o

Kahve faslı bittikten sonra hazırlıkları tamamlayıp hareket edeceğimiz yerde toplanmaya başladık. Birazdan yola çıkacağız.

070920148226

Gelebilen geldi ve topluca resim çekildik Saroz körfezinin kıyısında. Resim çekilirken veriyoruz coşkuyu. Resim çekiminden sonra yola çıkıyoruz topluca.

10613017_10203437878482544_5686004844526327924_n

Köye kadar, köyden sonra biraz daha yokuş çıktıktan sonra yol düzleşiyor. Rahat tempoda ilerliyoruz. Her yerde gördüğüm kırmızı çerçeveli üçgen tabelası burada da karşıma çıkıyor. Şimdiye kadar ceylan görmüş değilim ama var olduklarını hissediyorum. Ceylanlar ürkek oldukları için insanları görünce olabildikleri kadar uzağa kaçıyor. Kendilerini göstermeye fırsat vermediler daha. Bakalım ne zaman göreceğim ceylanları.

070920148227

Aramızda tandem kullanan bir çift var. Arada görüyorum onları, sonunda resimlerini çekebildim. Arkada oturan kız biraz tembel olunca zavallı erkek tüm yükü çekmek zorunda. Seleye yan oturmuş, ayakları kadroda. Sanki bisikletin üzerine konmuş gibi.

070920148229

Aslında önde olması gereken Hakan Eşme geç çıkmış kamptan. yanımıza gelince gidonunda Goran Bregoviç’in Gas Gas adlı parçası çalarken bulduk. Öyle tempolu bir müziği var ki biz de gaza gelerek tempomuzu arttırdık. Var gücümüzle pedala basmaya başladık Hakan Eşme, ben ve İlkay. Müzik bizi iyice coşturdu ve parça bitesiye kadar son sürat gittik bir süre. Bu arada Kosovalı Yaşar Curci cep telefonu ile videomuzu çekmiş farkında olmadan. İyi bir çekim de olmuş. You tube de titreşimleri düzeltti. Altta yazdığım yazılar video düzleşince yukarı aşağı hareket o yüzden oldu. Aslında önde olması gereken Hakan Eşme geç çıkmış kamptan. yanımıza gelince gidonunda Goran Bregoviç’in Gas Gas adlı parçası çalarken bulduk. Öyle tempolu bir müziği var ki biz de gaza gelerek tempomuzu arttırdık. Var gücümüzle pedala basmaya başladık Hakan Eşme, ben ve İlkay. Müzik bizi iyice coşturdu ve parça bitesiye kadar son sürat gittik bir süre. Bu arada Kosovalı Yaşar Curci cep telefonu ile videomuzu çekmiş farkında olmadan. İyi bir çekim de olmuş. You tube de titreşimleri düzeltti. Altta yazdığım yazılar video düzleşince yukarı aşağı hareket o yüzden oldu. Videosu aşağıda.

Bazen farkında olmadan resmimizi çekenler oluyor. Sevinç Aksüt çaktırmadan çekmiş, ama güzel çekmiş. Kimi resimler ona ait, teşekkürler Sevinç, ellerin dert görmesin.

10658906_10152509419089681_1424682935298335826_o

Asfalt yol bitiyor, toprak yola girmeye başlarken gideceğimiz yön işaretleri bize yolu göstermekte. Soldaki yola giriyoruz.

070920148230

Eh toprak yol demişken resmen ormanın içine girdik. Yangın yoluna çam fidanları filizlenmiş, büyümekte. Ormancılar ne kadar arayı açmaya çalışsa da orman kendi açığını kapatmakla meşgul devamlı. Doğa boş durmuyor. Ormana iyice dalıp kaybolmadan su takviyesi yapılıyor. Önümüzde çeşme gibi su kaynağı yok. Suyu idareli kullanacağız.

070920148231

Buraya ne eli değmiş belli oluyor, İnsan Eli Değmiş gibi. Etrafta çöp görünmüyor, her şey doğal görünümünde.

070920148233

Bir süre bisikletlerimizle neredeyse orman kaplamak üzere olan yoldan gidiyoruz. Bir yerde bekleyen görevli arkadaş dereye inen patikanın başında bizi yönlendiriyor. Dereye kadar patikadan bisikletleri elde taşıyıp karşı tarafta olan toprak yola gireceğiz. Dikkat şerit bantları ile gideceğimiz yeri işaretlemişler. Bisikletler elde patikadan inmeye başladık tek sıra.

070920148234

Derenin karşı tarafına bisikletleri taşıyıp geçiyoruz. Hep bisiklete binecek değiliz ya. Biraz da biz bisikletimizi taşıyalım değil mi? Zaten değişik işaretler değişik yerlerde karşımıza çıktı. Her çeşit materyalden faydalanılmış; taş, odun, kaya, toprak.

070920148235

Ormanın içinde, dere kenarında inişteyiz bir süre ve ormanın içinde kaybolmuşken canım hep kahve ister. Eh canımın isteği yerine gelmeli diyerek yol kıyısında uygun bir düzlük bulunca hemen hazinemi çıkardım. Hazinem de kahve olunca içenler de oluyor. Ormanda kahve nerde bulunur? Cezveme kahve ve şekeri koyup sürüyorum ocağa. Altı kişi oturmuşuz yere, ocak üstünde cezvede kahve pişiyor.

070920148236

Kahve piştikçe kalabalık çoğaldı, üç kez cezveyi ocağa sürdüm. Kahve bahane sohbet şahane diyerek kahveleri içiyoruz sohbet ederek.

 

Rüzgar itti beni ardımdan gelip önüme doğru. Yaz güneşi altında alnımdan akan terler döküldü  şakaklarıma. Serin bir ürperti, incecik keskin bir ıslık.

Bisikletçiye rüzgar hep karşıdan vurur, kaçınılmazdır bu fakat bu kez ardımdan gelip öne doğru süzüldü, kulağıma kendi dilinde fısıltılar bıraktı; hepsini tek tek anımsamam mümkün değil, son sözü hayal meyal şöyleydi: “Anladın mı?”

“Anladım elbet” dedim. Böylesi içime dolan bir soluğu nasıl anlamazdım.

“Bir sürü şey söyledim sen çevirirken pedalları, nedir peki anladığın?” dedi

“İşaret ettiğin gibi, pedallarımı çevirmeliyim, budur anladığım” dedim.

Bir ıslık oldu yeniden, bir türkü katıverdim ıslığına ve saçlarımın arasından süzülüşünü hissettim.

“Doğru anlamışsın” dedi

“Çevir pedallarını öyleyse, arkandayım, karşından gelsem bile, yolun açık olsun…”

 

Hakan EŞME / Korudağlar

Hakan Eşme de yanımıza gelince 10 kişi olduk.

10006938_10203439153714424_1516695482978409287_n

Kahvesini içen yola koyuldu, son kez kahveyi pişirip içiyoruz bekleyenlere. Grubun sonundayız neredeyse, artık gelen yok. Fincanları yıkayıp kutuya koyarak ocağı çantama yerleştirip biz de yola çıkıyoruz.

070920148237

Son geçenlerin epey gerisindeyiz, yağmur yağmaya başladı. Toprakta geçen bisikletçilerin izleri henüz taze. Fazla uzakta değiller demek ki.

070920148238

Derken bir süre sonra yağmur iyice indirdi, yerde su birikintileri oluştu. Demek toprak iyice doydu yağmur suyuna.

070920148240

Yol iyice çamur deryasına döndü ve lastiğe yapışan çamurlar bir süre sonra maşa ve fren papuçlarının olduğu yerler çamurla doldu. Bisikletler gitmiyor. çamurları çomakla temizleyip öyle gidiyoruz bir süre. Ama fazla sürmeden tekrar çamur doluyor.

070920148241

Yol kıyısında otların içinden bisikletler elde bir yere kadar giderek balçık gibi çamurdan kurtulmaya çalışıyoruz ama nafile. Bazı yerlerde mecburen yola girip çamura batıyoruz.

070920148242

Bisikletler elimizde kah iterek kah kaldırıp yürüyerek ilerlemeye çabalamakla geçiyor. Yağmur tüm hızıyla devam ediyor.

070920148243

Çamur o kadar yapışkan bir halde ki çanak çömlek yapabilirsin. Hatta testi bile yapmaya uygun. Çamura saplandık resmen, bisikleti taşımak, iteklemek yormaya başladı bir süre sonra. Enerjimiz tükenmeye yüz tuttu. Bisikletim KUZ çamur içinde, ön ve arka tekerlek, fren papuçları, maşa çamur dolu. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

070920148244

Her ne kadar çamura saplansak da gülümseme eksik değil yüzümüzde. Kosovalı Ergin Krasniç çamura batmış bisikleti ile, yağmur altında gülerek poz veriyor.

070920148245

Son olarak geride kalan Kosova dan katılan Ergin, Yaşar ve ben. Geridekileri toparlamakla görevli Harun Akalın ve ismini bilmediğim bir arkadaşla beraber toplam beş kişi çamurlu yolda perişan bir haldeyiz. Henüz yılmadık, ayaktayız gülümseyerek.

070920148246

Kosovalı Yaşar pançosunu giymiş çamurda gitmeye çalışıyor ama nafile. Bir süre sonra çamur dolmuş maşaları temizlemek zorunda kalıyor.

070920148247

Artık gitmenin olanağı yok, neredeyse gücümüz tükenmek üzere ve neşemiz henüz kaybetmeden resim çekilirken bile veriyoruz coşkuyu. Harun Akalın Hakan eşmeyi telefonla arayıp durumumuzu anlatıyor. Gidecek durumda değiliz, yağmur altında gelecek yardımı beklemeye başladık. Hakan Eşme köyden bir traktör yollamış onu bekliyoruz artık.

070920148248

Traktör bir süre sonra geldi, aslında köy fazla uzakta değil ama çamur bizi bırakmıyor ki gidelim. Traktör uygun bir yerde geri dönerek yanımıza gelerek durdu. Yağmur tüm şiddeti ile yağmaya devam ederken bisikletleri traktörün kasasına çıkarıyoruz. Ardından biz de traktörün kasasında yerimizi alıp yola koyulduk. Kasanın kapaklarına sıkıca tutunarak ilerliyoruz. Traktör bile doğru düzgün gidemiyor ve sağa sola kayıp duruyor sürekli olarak. Sıkı tutunmasak bizi kasanın dışına fırlatacak. O derece hareketli anlar yaşadık traktörün kasasında. Bisikletler de kasanın içinde yatık olmalarına rağmen hareket halinde. Bisikletleri de sıkıca tutuyoruz zarar görmesin. Bir elimiz kasanın kenarında bir elimiz bisiklette sıkıca tutuyoruz, tutunuyoruz. Böyle bir süre gidiyoruz çamur deryasında. Neyse toprak yol bitiyor köye yakın bir yerlerde. Asfalt yola çıkınca traktör de biz de rahatlıyoruz. Yağmur yağmaya devam ediyor, artık donumuza kadar ıslandığımı hissediyorum. Biraz üşümeye başladım, derken traktörün kabin arka camı patlıyor. Ne oldu nasıl oldu anlamadan koca cam tuz buz oldu. Traktörü süren köylü arkadaş duruyor, öyle bir bakınıyoruz ama anlamadık neden camın patladığını. Fazla oyalanmadan tekrar köye doğru yola çıktık. Bir süre sonra köye vardık. Bisikletleri indirip bitkin bir durumda yemeğin son kalanını oturup yedik. Kurt gibi acıkmışız, bir çırpıda yemeği yiyoruz. Bu arada köylü kadının birisi bana kuru bir tişört verdi. Üzerimdekileri çıkarıp tişörtü giydim.

Bizden önce gelenler hızlı hareket ettiklerinden çamura saplanmadan asfalt yola geldiklerinden fazla etkilenmemişler bizim gibi. Sadece arka tekerlekten sıçrayan bir kaç damla çamur var tişörtünde. Yüzüne de savaşçılar gibi çamur sürmüş. Gizem şirin bir çamur savaşçısı gibi başını döndürerek poz vermiş. Beyaz tişörtü çamur benekleri ila kaplı.

10295240_10152509444169681_2874349498990009119_o

Yemekten sonra köyün kahvesine gelip yanan sobada biraz ısınmaya çalışıyorum çay ile birlikte. Bu arada bisikletimi İlkay hortum ile bisikletin çamurlarını yıkayıp temizliyor, Teşekkürler yoldaşım, ellerine sağlık. Çay ile içimi, soba ile dışımı ısıttım. Artık yola çıkabilirim. Enerjimi depoladım iyice.  Son kalanlarla beraber yola çıkarak Keşan’a doğru yola çıktık. Yağmur Köydeyken dinmişti. Keşan’a kadar hızlı pedal basarak kısa sürede vardık. Kamp kurduğumuz parka vardıktan sonra kamyona verdiğimiz eşyaları ıslanmış olarak aldım. Bu gece bir arkadaşta kalacaktık misafir olarak. Ama o arkadaş defalarca aramama rağmen telefonu açmadı bile, olsun ne yapalım zorla güzellik olmaz. Halbuki kendisi teklif etmişti bu gece bende kalabilirsiniz diye. Bunu kendime dert etmedim. Çadırım var kurar yatarım mis gibi kimseye muhtaç olmadan. Kosova dan gelen Ergin ben İstanbul’a gideceğim diye tutturdu. Eh ne yapalım diyerek vedalaştık. Ertesi gün Kosova’ya gitmeyi düşünüyor. Yağmur ve çamura saplanmamız biraz yormuş ve yıldırmış anlaşılan. Biran önce evine dönmek istemesi normal. Yaşar benimle İzmir’e kadar bisikletle gelecek.

Köylü kadının verdiği pembe tişört yakıştı doğrusu. Ayakkabılarım fileli bezden ve 2 yıldır kullanıyorum turlarda. Hafif, hava alan, taban lastiği iyi tutunan gayet kullanışlı bir ayakkabı. Artık iyice eskimişti ve çamurda iyice parçalanmıştı. Parkın dışında ayakkabı satan dükkanda arkadaşımın birisi bez ayakkabı almış. Ben de gidip bir tane alıyorum ve eskimiş, parçalanmış ayakkabıları çöpe attım. Bakalım öyle bir ayakkabı bulabilecek miyim ?

Bahçe hortumu ile duşumu alıp çamura bulaşmış çamaşırları yıkadıktan sonra kurulanıp giyiniyorum. Duş iyi geldi doğrusu.

070920148249

Festivale katılanlar çil yavrusu gibi dağılmış, herkes gitmiş, parkta sadece DOÇEK ekibi ve Edirneli Selim, Emre ve arkadaşları kaldı. Onların da arabaları var. Aceleleri yok anlaşılan bizimle beraber oturuyorlar parkın içinde. Kahve içelim deyince arkadaşlardan biri bakkaldan 100 gram paket kahve alıp geliyor. Orada bulunan herkese sırasıyla kahve pişirip ikram ediyorum. Yanımda Rahman Karataş var.

10616289_10203439192595396_3497311562591362099_n

Kahve faslından sona Selim ve arkadaşları arabalarına bisikletlerini yükledikten sonra vedalaşarak yolcu ediyoruz. Onlar gittikten sonra çadırı kurup eşyaları içine yerleştiriyorum . Islak olanları ipe dizip kurumaya bıraktım. Akşam yemeği için GülAyşe parka gelerek bizleri şehrin merkezine götürüyor. Bu arada akşam oldu, hava karardı. Şehrin meydanında dururken ilginç bir olayla karşılaşıyoruz. Orta yaşın biraz üzerinde biri Rahman Karataş’ın yanına gelerek bisikletçi birini soruyor. Adamın dediğine göre İstanbul dan gelmiş aradığı kişi. İlk anda kimi arıyor acaba diyerek şaşkınlıkla karşılıyoruz. Sonra adam aradığı kişinin gayrı Müslüm olduğunu söyledi. Rahman İstanbullu, düşünüp duruyor kim acaba diye. Adam aradığı kişinin adı aklına gelince Rahman diyor. Rahman karanlıkta tanıyamadığı adamı hatırlıyor ve aradığın kişi benim diyerek adamla kucaklaşıyor birden bire. İstanbul dan otobüsle gelirken yan yana oturmuşlar. Oradan birbirleri ile tanışmışlar. İkisi de Keşan’a gelmişler otobüsle. Rahman adama dini inancım yok demiş sohbet ederken. Adamın aklında kalan gayrı Müslüm biri olarak kalmış bizim Rahman. İşin ilginç yanı Keşan da aradığı kişiyi sora sora Rahmana sorması oldu. Bu duruma epey güldük doğrusu. Hep birlikte bir resim çekildik böylece.

10341719_10152673756003559_5798562603024900614_n

Biz adamla sohbet ederken yanımıza İzmir den arkadaşlar gelerek aramıza katılıyor. Can, Adem, Didar ve Selçuk’lu Özer. Hep birlikte tekrar bir resim daha çekildik. 10 Kişi varız.

10314766_10152673756413559_8267738260480345097_n

Daha sonra hep beraber bir pideciye giderek pideleri afiyetle yiyoruz. Yemekten sonra Rahman pidecide kemençesini çıkarak Çanakkale türküsünü çalıyor, kulaklarımızın pasını siliyor adeta. O kadar türkü çalmamıza rağmen pideci yine de pide paralarını alıyor. Pideciden çıktıktan sonra bisikletlere binerek çay içebileceğimiz bir yere gittik. Çaylar içildi sohbet uzadı derken hadi kamp alanına gidip yatalım diyerek arkadaşlar ile vedalaşıp ayrılıyoruz. GülAyşe ertesi sabah parka gelerek kahvaltıyı birlikte yapacağımızı söyleyerek evine uğurladıktan sonra parka gelerek çadırlara girip yatıyoruz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 41 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc