Etiket arşivi: dalamancık

İki Sade Bir Ortaca Festivali 1. Gün

20 Ekim 2017 Cuma

Hürpedal Bisiklet Festivali 1. Gün Dalyan – Ortaca – Dalaman – Sarsala koyu

(Kör arkadaşlarım için betimleme yapılmıştır)

 

“Ruhum

gözlerini yumuşacık yum

kucağımdaymışsın gibi bırak kendini

ninni,

uykunda unutma beni

ninni…

Gözlerini yumuşacık yum

yeşil ela gözlerini

ninni ruhum ninni

Sen yukarda yemişli dalların içindesin,

yeşil gözlerin güneş dolu,

dudakların bala bulanmış

ben ağacın dibindeyim,

bir ayağım çukurda…

Ben senden çok önce gideceğim,

sen bensiz kalacaksın ihtiyarlığında…”

Nazım Hikmet RAN

 

Öne çıkmış olan görsel Sarsala koyu, deniz ve adalar karşıda.

Sabah erkenden uyanmaya alışmışım bisiklet turlarında, festivallerde, gezilerimde. Evde de aynı şekilde erkenden uyanma alışkanlığım var. Nedenine gelince sabah içilen bir fincan kahve güne daha iyi başlamama neden oluyor. Hem Güneş ışığından ne kadar çok yararlanırsam o kadar günüm uzun geçiyor. Bir çok şeyi bir güne sığdırabiliyorum. Hepsi bir fincan kahve ile oluyor. Sabah kalkar kalkmaz ilk önce kahvemi pişirip içiyorum. Şanslı olan da benimle birlikte içiyor. Yanımda üç cezve var. Biri tek fincanlık, biri iki fincanlık, diğeri ise dört fincanlık. Yanımda olan kişi sayısına göre cezvelerimden uygun olanı kullanıyorum. Kimse olmazsa kendi damak tadıma göre çay kaşığının ucunda az şekerle kahvemi yapıp içiyorum. Kahvenin yanında da dut kurusu olmazsa olmazlardan. Bir kaç tane dut kurusu kahvenin yanında çok güzel oluyor. Dut kurusunu bir arkadaşım memleketinden bana yolluyor. Kahvemi içerken dut kurusunu ağzıma atınca arkadaşımı da anıyorum. Güzel sesli, Dünyalar tatlısı arkadaşımı.

Festival alanındaki tabelalar ve beyaza boyanmış bisiklet ilgimi çekti. Bisikletin arkasında pembe güller açmış.

Tabelada yazanlar sırasıyla;

“Soran olursa festivalde dersiniz”

“Soran  olursa kamp yapıyor dersiniz”

“Dikkat konum bildiriyorum”

“#dalyanhürpedalcamping”

Altında da maviye boyanmış bir bisiklet var.

Güne kahveyle başladım, kahvaltıyı kamp alanında değil de başka bir yerde yapacağız belli bir saate kadar. Kahvaltı yapılacak yeri bilmiyorum, bilmeme de gerek yok. Bisikletçileri takip etmem yeterli. Zaten kolay bir yerdeymiş. Yola koyulduk hep beraber. Eşpedal ile birlikte sürmeye çalışıyoruz. Liderimiz Hakan Sevin. Eşpedal Eşpedal nakaratlı sloganımızı sürekli tekrarlıyoruz. Üç tane tandem bisiklet ve Hakan sevin.

Ben de aralarında Eşpedal grubuna yancılık yapıp eşlik ediyorum.

Sığla ormanı içinde, ana yola yakın bir yerde. Sığla ağaçlarının gövdeleri sarmaşıklarla kaplanmış, kabuk rengi yerine yeşil yapraklar görünüyor. Ağaçlar çok sık, o yüzden güneş ışığı pek vurmuyor toprağa. Tamamen gölgelik.

Sığla ormanının koyu gölgelik alanında kahvaltımızı yapıyoruz. Benimle resim çekilmek isteyen arkadaşları kırmayıp resim çekiliyoruz. Mustafa Çetin bizi elçek ile çekiyor bir poz, yanımızda Doktor Mete de var.

Kahvaltıyı hep birlikte yapıyoruz, beni gören selam veriyor, epeydir görmediğim arkadaşlarla hasret gideriyorum. Kalabalık olunca uzun kuyrukların bitmesi zaman alıyor. Hürpedal Ortaca Bisiklet festivali başlıyor. Herkes kahvaltısını yaptıktan sonra yola çıktık. Rota ve yol hakkında hiç bir bilgim yok. Bu festivalde Eşpedal üyeleri de var. Onlara yancı destek olarak yanlarındayım ve birlikte grup olarak hareket edeceğiz. Liderimiz Hakan sevin bizleri yönlendiriyor. Yani buraları hem çok iyi biliyor ve kaybolma riskimiz da kalmadı sayılır. Yolda kanalın yanında giderken eskilerden kalmış bir taş köprü gözüme ilişince durup resmini çekiyorum. Hala sağlam ve üzerinden geçebiliyor insanlar. Ana yoldan Ortaca ‘ya vardık, Oradan Dalaman’a. Hava alanına gelmeden sola saptık.

Sakin yollardan gidiyoruz ikişer, beşer. Yolun bir tarafı dağın yamacı ve kayalık.

Dağın yamacında kimi yerde küçük kanyonlardan birini görüyorum. Kayalık sanki yarılmış. Buraların ormanlarında daha çok çam ağaçları görmek olası.

Grup olarak çok iyiyiz. Tandem bisikleti süren pilotlar ve copilotlar yani sürücü ve yardımcısı ile birlikte neşe içinde ormanın içinde yol alıyoruz.

Birbirimizden kopmadan uyum içinde olmak neşemize neşe katıyor. Bir tandem bisiklet ve sürücüsü ile yardımcısı pedal çeviriyor eş olarak. Zaten derneğin adı “Eşpedal” değil mi?

Yamaç o kadar dik ki Güneş ışıkları dibine vurmuyor. Hüzme biçiminde yola vuruyor. Yolun kıyısında beton elektrik direği boyunca yatıyor. Demek ki elektrik hattı çekilecek.

Dağın kıyısından giderken sol taraf yamaç, sağ taraf ta uçurum ama derin değil. Bu tarafta sığla ağaçları var.

Geçtiğimiz yer dağın dibi ve Köyceğiz gölünün uzantısı olan dalyanın lagünlerini görmek olası. Zamanla tabiat şartlarıyla denizden bağlantısı kopmuş olan lagünler doğal yaşam alanları oluşturmuş kendine. Kıyılarında kuşların sığınıp yuva yapması için sazlıklarla kaplanmış.

Lagün göleti tek kareye sığmadığından diğer yanını, düzlük olan yeri çekiyorum. Biraz yüksekte olsam da deniz ile bağlantısı var mı göremiyorum. Karşıda tepeler görünüyor.

Tandem sürerken yardımcı pilot yeni adıyla Berktuğ tek elinle gidona tutunmuş, diğer eliyle video çekiyor cep telefonuyla. Her ne kadar çevresini göremese de hisleriyle çekimleri çok iyi. Sürücüsü de Gündüz kafasında şapkası ile.

Bir süre sonra başka bir gölet göründü. Burası da deniz ile bağını kopartmış lagünlerden birisi. Gerçi buradan göründüğüne göre göl derin ve büyükçe biraz.

Önderimiz Hakan sevin liderliğinde Eşpedal derneği üyelerinden Gündüz ve yardımcı pilotu ile birlikte resimlerini çekiyorum.

Denizi dağları yüksekten görüntülemek bir başka. Hafif rüzgarla kımıldanmaya başlamış dalgalar deniz yüzeyini kırılganlaştırılmış. Her ne kadar deniz rengini gökyüzünden alsa da yeşil orman ile kaplı sık koyda suyun rengi az biraz yeşile dönmüş gibi.

Sevgi’nin çektiği resimlerden birisi, aşağıda Sarsala koyu. Hakan Sevin ve Baattin Şimşek, yanında da görme engelli Furkan.

Yüksekten Sarsala koyu, adaları ile birlikte muhteşem görünüyor. Çam ormanları da mavi denize güzelliğini yeşil örtüsüyle katkıda bulunmuş. Bu resmi öne çıkmış görsel olarak seçiyorum.

Sarsala koyuna yukarıdan kuş bakışı görünümü. Tekneler kıyıya yakın yerde bağlı duruyor. Dar kumsalında şemsiye ve şezlonglar sıralanmış.

Doktor Mete beni çekiyor bisiklet sürerken. Üzerimde festival forması var kırmızı renkte.

Ben, Hakan Sevin ve Doktor Mete birlikte Sarsala koyuna inerken nerden aklına geldiyse Hakan bir türkü tutturdu;

“Oy tabip şu yaramı sar sarabilirsen, sevda ateşten bir gömlek giy giyebilirsen” diye.

Sürekli bu türküyü bağıra çağıra söylüyoruz. Doktor Mete de gülüyor bize, ne  de olsa kendisi bir Tabip. Sarsala koyuna hala inmeye devam ediyoruz. Aşağıda ineceğimiz yolda bir kaç bisikletli var. O kadar yüksekteyiz ki Sarsala koyu daha da aşağıda.

Sonunda Sarsala koyuna indik, hemen su donlarımızı giyip cup denize daldık. Kumsalı ve denizi çok güzel, kumu çok ince, çakıl pek yok.

Koy çok korunaklı, etrafında ve karşısı neredeyse tamamen kapalı bir alan. Kenarlar yüksek dağlarla çevrili, karşıda da adaların yüksek tepeleri ile çevrili. Neredeyse rüzgar bile almayacak. Koyun maviliği ve etraf insanı büyülüyor. Küçük bir iskele var kıyıda taş örülerek yapılmış. İskelede küçük bir kayık bağlı. Her yerde olduğu gibi burada da bir uyarı tabelası var; “İskeleden atlamak tehlikeli ve yasaktır”

Birer kahve içelim diyerek kuytu bir yerde kahve içtik. Biz kahve içerken millet yola çıkmış bile. Fazla gecikmeden indiğimiz dönemeçli yoldan tekrar çıkmaya başladık. Zaten başka yol da yok, tek çıkış geldiğimiz yol. Çıkarken de üzerimizde formalar yok ve yine “Oy Tabip” türküsünü söylüyoruz avazımız çıktığı kadar. İnişte birbirimizi kaybettik ve gölet manzaralı ormanı çekiyorum.

Öğle yemeğini  Dalamancık köyünde bir restoranda yiyoruz. Düze inince bizlere yolumuzu gösteren yol kesiciler nereden gideceğimizi göstermese kaybolacağız yaban ellerde. Koca bir okaliptüs ağacının kalın gövdesinin dibinde kocaman bir yumru oluşmuş. İlginç bir görüntü.

Yolda kimse kalmadı, tek başıma gidiyorum gittiği yere kadar.

Önümde dağlar, yol yukarı doğru gidiyor. Buraları bilmiyorum, yol nereye götürürse gideceğim artık. Bisikletim KUZ park edilmiş durumda binmemi bekliyor sakince. Bakalım kaybolduğum yerden çıkacak mıyım. Kaybolmak güzeldir, bazen kaybolmalı hiç bir şeyi düşünmeden.

Kaybolmadan kamp alanını buluyorum zar zor. Akşam yemeğine yetiştim zamanında. Bisikletimi bırakıp arkadaşların yanına gelip yemek kuyruğunda sohbet ederek günü değerlendiriyoruz. Görme engelli arkadaşları paylaşıyoruz yemek alırken. Onlar kolumuza tutunup bizi takip ediyorlar. Aynı şekilde tuvalet ihtiyaçlarında da tutunup takip ederek hallediyoruz. Sadece söylemeleri yeter.

Ateş başında sohbet ederek zamanı geçirdik yatasıya kadar. Bu gün epey yol kat ettik, haliyle yorgunluk çöküyor ve erkenden yatıyorum.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 82 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc