Etiket arşivi: evin

İki Sade Bir Ortaca Festivali 2. Gün

21 Ekim 2017 Cumartesi

Hürpedal Bisiklet Festivali 2. Gün Dalyan – Yuvarlakçay

( Görme engelli arkadaşlarım için betimleme yapılmıştır )

Öne çıkmış olan görsel, Sığla ormanında sık ağaç gövdeleri, parlayan Güneş ışıkları

20171021_164605_HDR

“Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,

belini sarmayalı,

gözünün içinde durmayalı,

aklının aydınlığına sorular sorular sormayalı,

dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni

                   bir şehirde bir kadın.

Aynı, daldaydık, aynı daldaydık

Aynı daldan düştük ayrıldık.

Aramızda yüz yıllık zaman,

                         yol yüzyıllık.”

Nazım Hikmet RAN

 

Güzel bir güne daha uyanıyorum, sonbaharın ılık sabahında kahvaltımızı yapmak için yola çıktık. Kahvaltı yeri her sabah olduğu gibi sığla ormanı içinde. Eşpedal ile yolda bisiklet sürerken.

24837655_10156073005643578_8517350240387908_o

Gündüz pilot, eşpedalı Berktuğ tandem kullanıyorlar. Liderimiz Hakan ve ben kareye giriyoruz. Resmi çeken Süleyman Seniz.

22770944_10212289347082221_3649149168186363948_o

Kahvaltı yapacağımız yere geldik Sıraya girip kahvaltılık tabaklarını alıp masalara oturduk. Eşpedal üyeleri ile birlikte kahvaltıyı güle oynaya yiyoruz.  Masada 10 kişi varız. En önde Doktorumuz Mete, En arkada liderimiz Hakan bana poz veriyor. Yanımızda ismini hatırladıklarımdan Berktuğ, Baattin, Şevket ve Elif Öğretmen var.

20171021_090352_HDR

Çay bol olunca biten çayları almaya giden Gündüz ve eşpedalı Berktuğ çayları almışlar masalara doğru giderken çekiliyorlar resmi. Gündüz’ün başında kenarlı şapkası kovboy gibi giymiş. Bir de güneş gözlükleri ile sanki artiz. Gündüz’ün elinde iki bardak çay plastik bardağında taşıyor. Gündüz’ün koluna da Bertuğ takılmış.

22712441_10212289641729587_2416020015157861544_o

Baattin ve eşpedalı Furkan yan yana oturmuş masada. Üzerlerinde kırmızı forma.

22712155_10212289644369653_6688373606576095895_o

Kahvaltıyı bitirip bisikletlerin başına gidip elimize aldık, Hareket zamanını bekliyoruz. Bu arada tandem bisikleti deniyorum, Eşpedal olarak yanıma Pınar Öğretmeni aldım. Kendisi az kilolu olduğundan daha rahat kontrol edebilirim dedim. Ne de olsa ilk defa tandem kullanıyorum ve arkamda birisi var. Korkum ona zarar gelmesi. Aslında onlar korkmadan arkamıza biniyorlar bize güvenip. Bir kaç tur atıyorum Pınar ile birlikte. Gayet kolaymış ve ağır yüklü bisiklet kullanmaya alışığım. Kontrolü kısa sürede öğrendim, bundan sonra tandem sürebilirim. Bu cesaret bana geldi. (7 Ay sonra buralarda Eşpedal ile tandem kullandım festival boyunca. Yardımcı pilotum Nevin Garip İle beraber sürdük.) Hareket zamanını bekleyen yüzlerce bisikletçi yola çıkmaya hazır.

22791847_1962484527409459_3849160885147967647_o

Ana yoldan değil de ara yollardan gidiyoruz, bir süre sonra toprak yola girdik. Geridekileri beklemek için sık sık durup bekliyoruz ormanın içinde.

20171021_115002_HDR

Ormanın içinde akan bir çay görüyorum. Su berrak ve temiz, buralarda her yerden su fışkırıyor resmen.

20171021_115021_HDR

Kaybolanları, geride kalanları çayın köprüsünde bekliyoruz. Beklerken de kimisi ayakkabılarını çıkarıp pistonları soğutuyor çayın serin sularında. Çayı karşıya geçmek için tahta köprü yapmışlar.

20171021_115110_HDR

Ana yola çıktık sığla ormanından, jandarma trafik bizim için yolu kapattı. Yol boş olarak ters yönden bir süre kavşağa kadar gittik. Kavşaktan köy yoluna saptık ve Beyobası köyünde çay molası veriyor grup. Biz de takılıyoruz köyde. Çay içerek arkadaşlarla sohbet ediyoruz ayakta. Elimde çay bardağı, Mete, Baattin, Şevket ve Özer yanımda. Tam da tabelada yazdığı gibi Beyobası mahalle muhtarlığı önündeyiz. Köyler artık mahalle deniyor resmi dilde.

22770845_1962494897408422_8424812971605043740_o

Biraz zorlu bir yoldan yokuş çıkarak Yuvarlakçay’a vardık. Burası meşhur bir yer ve çok gelen var. O yüzden bir çok restoran, piknik yeri, işletme açılmış açıkgözler tarafından. En güzel yerleri de kapmışlar. Çaydan berrak ve yeşilimtırak bir renkte su akıyor. Zaten berrak su akması insanları buraya çekmeye yetiyor. Haliyle gelenlerin hepsi arabası ile geliyorlar. Yiyip içip çöplerini etrafa bırakarak geri dönüyorlar. İşletmeler de burayı temiz tutmak için sürekli temiz ve bakımlı tutuyorlar. Çevre düzenlemesi güzel, tahta çitlerle sınırlar belirlenmiş çayın kenarında. Karşı tarafa geçmek için demir destekli tahta köprüler yapılmış.

20171021_122754_HDR

İnsanların çaya rahatça girebilmeleri ve daha çok su alanına sahip olmak için bentler yapılmış. İşte o bentlerden birisi karşımda. Taş ve odun parçalarınla destek yapılarak 1.5 metre yüksekliğinde  bir duvar çekilmiş boydan boya. Çayda akan su bu bendin üzerinden akarak beyaz köpükler oluşturmuş. Öğle yemeğini burada, çayın kenarındaki çardaklarda yiyoruz.

20171021_140426_HDR

Yemeği yedikten sonra sıra geldi yüzmeye.  Doktor Mete’ye beni çekmesini söylüyorum. Kolayca çıkılabilen çınar ağacının kalın dalına çıktım. Sudan 3 metre yüksekteyim.

IMG-20171023-WA0222

Mete beni aşağı atlarken çekiyor henüz düşerken. Ayaklarım hala dalda.

IMG-20171023-WA0224

Sonrasında buz gibi suya dalıp çıkıyorum. Koca bir havuzun içindeyim

IMG-20171023-WA0227

Kollarımı açıp Mete’ye poz veriyorum. Su harika ve serin, beni kendime getiriyor.

IMG-20171023-WA0231

Yuvarlakçay da bir süre zaman geçirdik, Yemeğimizi yedik, kimimiz bu gibi çayın sularına attı kendini, kimi seyretti. Kimi çardakta oturup dinlendi. Herkes kendine göre takıldı demek daha doğru olur. Daha önce buraya değil de kimselerin olmadığı yere, daha yukarılara gitmiştim Hakan Sevin ve Cem Tabanlı ile. Daha geçen hafta buradaydık. İşletmelerin olduğu yerleri görmemiştim. Burası çok güzel, bakımlı ve temiz ama bana göre pek kalabalık.

Dönüş yolu değişik yerden yapıyoruz. Sadece iniş ve kısa sürede ana yola geldik bile. Ana yoldan karşıya geçtik, hemen sığla ormanının içinde yol almaya başladık. Burada yol toprak. Önümde giden bisikletliler.

20171021_151248_HDR

Toprak yola girince haliyle lastikler de patlıyor. Lastiği patlamış bir kişi lastiğini söküp yamamaya uğraşıyor. Yanında da birisi ona yardım ediyor. Herhangi bir yardıma gereksinim var mı diye soruyorum. Onlar da hallediyoruz deyince yoluma devam ediyorum.

20171021_151300_HDR

Sığla ormanında giderken birden bire Köyceğiz göl kıyısına vardık. Karşı kıyı çok uzakta. Göl rüzgar olmadığı için çarşaf gibi. Karşıda dağlar, eteklerinde köyler görünüyor.

20171021_152257_HDR

Göl ormanla bütünleşmiş sanki. Orman bitiyor, göl başlıyor birden bire.

20171021_152426_HDR

Göl kıyısında resimler göl manzaralı, Mete çekiyor cep telefonu ile. İlk resimde Baattin, Berktuğ, Suat  ve Pınar poz veriyor.

IMG-20171023-WA0239

Resim çekildiğini gören kareye girince 8 kişi olduk ben de dahil.

22555709_10214371734788083_134225395348809797_o

Bizi gören çoğaldı ve 17 kişi olduk.

IMG-20171023-WA0234

Olay gittikçe çığrından çıkınca topluca resim çekiliyoruz tüm katılımcılarla birlikte. Arkamızda iki çam ağacı ve göl manzaralı. Önde yerde bir tandem bisiklet yatırılmış.

22791736_1962489987408913_7061803107350051555_o

Etrafta resim çeken Hakan elinde cep telefonuyla birlikte onu çekiyorum bir poz. Yanında da Doktor Mete ve sağda Furkan tek başına duruyor.

20171021_152433_HDR

Orman içinde tekrar yol almaya başladık. Ağaçların dalları yolu tamamen kaplamış. Yol gölgelik, güneş ışıkları çok az vuruyor asfalta.

20171021_160136_HDR

Küçük bir derenin üzerinden tek bisikletçini geçebileceği darlıkta demir bir köprüden geçiyoruz. Her geçeni çeken festivallerin gönüllü fotoğrafçısı Mustafa benim cep telefonumla çekiyor. ben köprüden geçerken.

20171021_161018_HDR

Festivalde görevli arkadaşlar yolda kaybolmayalım diye yol ayrımlarında durup bizleri doğru yola yönlendiriyorlar. Sığla ormanında kaybolmadan ilerlemek olası değil. Bilmeyenler kaybolma olasılığı yüksek.

20171021_164259_HDR

Orman yolu sık ağaçlarla kaplı ve yol düz değil. Önüm görünmüyor, sadece önde giden bisikletçiyi takip ediyorum.

20171021_164432_HDR

Sık ormanın içinde Güneşi çok az görebiliyorum. Bazen Güneş seyrek ağaçların arasından kendini gösteriyor. O da parlak ışıklarını vuruyor yüzüme. Sanki ihtiyacımız olan Güneşi az gördüğümüzden dolayı kendini gösterince fazlası ile ışıklarını fışkırıyor üstüme. Bu resim sarmaşıklarla kaplı sığla ağaçlarının gövdeleri arasında parlak Güneş ışıkları ile öne çıkmış resim olarak seçiyorum.

20171021_164605_HDR

Kimi sığla ağacının gövdesi kabukları sıyrılmış. Sığla yağı elde ediliyor sanırım sızan suyundan. Nasıl elde edilir bilmiyorum ama böyle topladıkları kesin.

20171021_164845_HDR

Yine bir yol ayrımında görevli arkadaş sola gideceğimizi belirtiyor.

20171021_164850_HDR

Ormanın içinden çıktık ama sanki hala ormanın içindeymişiz gibi. Asfalt yolda ilerliyorum, önümde bir kaç kişi gidiyor.

20171021_165118_HDR

Akşam üzeri, herkes bir an önce kamp alanına varmak için var gücü ile pedala basıyor. Benim acelem yok, sakince kendi tempomda pedal basıyorum. Bir yere yetişme gibi bir telaşım da yok. Zaten varacağım akşam. Etrafı izliyorum, daha önce buradan geçmiştim bisikletle ve Tepearası köyü yakınlarında bir su kaynağı olduğunu bildiğimden kaçırmak istemiyorum. Biraz da bu kaynaktan su almak için yavaş gidiyorum. Tam neresi olduğunu kestirmeye çalışırken yeri buluyorum. Yolun hemen sağında bir yere girince beton kanal içinde akan suyu gördüm. Daha önce burada mola verip bu kanalın içine yatmıştım boydan boya.

20171021_170142_HDR

Su pınarı Sığla ağacının kökleri arasından çıkıyor yer yüzüne. Saf, berrak, süzülmüş kaynak suyunun tadı da çok güzel. Daha önce tattığım bu kaynak suyundan şişelerimin hepsini dolduruyorum. Ben buraya girince üç kişi bir yere oturmuş çilingir sofrasında şarap içiyorlardı. Beni de davet ettiler şaraba ama ilk önce sularımı doldurdum. Şişeleri yerine koyduktan sonra aralarına katıldım. Bisikletimin sele demirine takılı olan krom tasımı uzatıyorum şarap şişesine. Saki de dolduruyor tasımı toprak dolmadan. Ben de onlara çantamdan elma çıkarıp veriyorum. Elma, şarap ve sohbet mükemmel bir ortamda içiliyor. Kimse karşılık beklemeden, sadece geçen bir yolcuya bir tas şarap ikram ve bölüşülen elma. Böyle bir zamanı, şarabı ve sohbeti hiç bir yerde bulamazsın. Şarap bildiğimiz en ucuz şaraplardan. Hani Can Yücel’in içtiği köpek öldüren şarabı Evin. Ama o an içtiğim şarap kıymetliydi ve en güzel, yıllanmış şaraplardan bile daha lezzetliydi. Şanslıyım bu akşam üzerinde içtiğim bir bardak şarap için. Karnım biraz aç ve içtiğim şarap biraz başımı döndürse de aklıma Ömer Hayyam tarafından yazılan şu Rubai aklıma geldi;

“- Şarapla doldur tasını, tasın toprakla dolmadan,” – dedi Hayyam.

 Baktı ona gül bahçesinin yanından geçen uzun burunlu, yırtık pabuçlu adam:

 “- Ben, bu nimetleri yıldızlarından çok olan dünyada açım,” – dedi,

 “şaraba değil, ekmek almaya bile yetmiyor param…”

Ömer Hayyam

Sığla ağacının kökleri, suyun kaynağından çıkan küçük bir pınar kendine küçük bir kanal açmış. Uzun sürecek bir yolculuktan sonra engin denize kavuşacak.

20171021_170148_HDR

Şarabın ve elmanın tadı ağzımda, çilingir alemi yapan üç kişiye ikramı için teşekkür edip ayrılıyorum o güzel yerden. Burası Tepearası köyü, tabelada öyle yazıyor. Hafif çakırkeyf ile yolda gidiyorum neresi olursa, yol beni iyi yerlere götüreceğine eminim.

20171021_170247_HDR

Kamp alanına en son ben vardım herhalde, akşam yemeğine yetiştim sayılır. Bisikletimi bırakıp Eşpedal ile yemek kuyruğuna giriyorum. Suat’ın ardına takılmış üç görme engelli arkadaş ve ben kuyrukta beklerken sevgili Sevgi bizi çekiyor. Kamp alanında plastik masa ve sandalyeler.

24837246_10156073007863578_9106847062321388772_o (1)

Yemek sonrası eğlence başladı. Sizlere bunları anlatmak yerine 7 ay sonra gerçekleştirilen Hürpedal Ortaca bisiklet festivalinde yapılan eğlence ve masal dinletisinin videosunu izlemenizi öneririm. O festivalde Eşpedal derneği adına katıldım ve tandem sürdüm pilot olarak. Yardımcı pilotum da Nevin Garip vardı. Sevgili masalcı Esma bize esmavi masallar anlattı. Biz de şarkılar eşliğinde büyülenmiş olarak masalları uslu çocuklar gibi dinledik. Ne güzel masallardı. Aşağıdaki videosunu izleyebilirsiniz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 64 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc