Etiket arşivi: figen gülgör

Suyun Kaynağına Yolculuk Küçük Menderes 5. Gün

29 Nisan 2016 Cuma

Ergenli – Bayındır – Torbalı – Alsancak – Üçkuyular

(Kör arkadaşlarım için betimleme yapılmıştır.)

 

Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
Dursam ölürüm paramparça olur dünya
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna

Ahmet Telli

Öne çıkan görsel, Ortada büyük, yanında küçük kemer, içinden çay akıyor. Sağda büyük kemer büyük ama su akmıyor.

En iyi dinlenme uykudur. Hele bir de akşam sıcak bir banyo yaptıysan deliksiz uyumamak elde değil. Biraz da şarabın etkisi var diyelim. Bir gezgin olarak iyi bir şeyler yaptığına inanıyorsan geceleri huzur içinde uyursun. Sabah erkenden kuşlar seni uyandırır zaten. Güne kuş sesleriyle uyanmak bizim ayrıcalığımız olmalı. Çünkü çadırda kalıyoruz ve etrafımız kuşların yuva yaptığı ağaçlar var. Sabah şarkılarını söylemeden yiyecek bulmaya gitmez kuşlar. Ben de o şanslı insanlardan biri sayılırım. Kuş sesleriyle uyanıp bir süre onları dinliyorum. Çadırları beton üzerine kurduğumdan Dünyaya kazık çakmadan kurdum. Henüz uyanıp dışarıda olan yok sabahın köründe. Kalkıp çadırın dışına çıkıyorum, bisikletlerimiz öylece duruyor. Masaların üzerinde bıraktığımız torbalar ellenmemiş.

Bir süre akan çayı izliyorum sessizce. Çayın bir tarafında taşlardan duvar örülmüş. Duvarın taşları çaydan toplandığı belli. Çünkü çayın yatağında aynı büyüklükte bir sürü taş daha duruyor.

Tesisin avlusu köprü ile diğer tesislere bağlanmış durumda. Tek katlı banyo odaları sıralı dizilmiş ağaçların altında. Bütün gece havlayıp yaygarayı koparan köpek te avlunun ortasında durmuş tekrar havlamak için bahane arar gibi.

Çayın ördekleri de erkenden çayda yiyecek bir şeyler aramaya çıkmışlar ailecek.

Henüz çadırımı toplamadan bir kahve içeyim diyerek kahve takımlarını masada kurup kahve pişiriyorum. Pişen kahveyi cezveden fincanlara döküyorum. Yanımda da Kaya Palancılar kahvenin pişmesini bekliyor yanımda.

Millet yavaş yavaş uyanıp yanımıza geldi. Sabah kahvaltısı için hazırlıklara başladık. Çay demlendi, yumurtalar haşlandı, domatesler doğranıp tabağa özenle dizildi. Fırından aldığımız taze ekmekle bir güzel kahvaltı yaptık afiyetle.

Şafak, Sevil, ben kahvaltıyı hazırlarken. Ferdimen de resmimizi çekiyor.

Acelemiz yok o yüzden ağırdan alıyoruz. Kahvaltının ardından kahve pişiriyorum herkese. Masaların kıyısında oturmuşuz.

Çadırları, eşyaları toparlayıp çöplerimizi de çöp tenekesine attıktan sonra yolcu yolunda gerek diyerek yola çıktık. Aşağıda yolda tek sıra arkadaşların videosunu çektim. Müzik bana ait, flütü çalıyorum fon müziği olarak.

İnişte olduğumuzdan çabucak indik ve Bayındıra doğru kestirmeden gideceğimiz yola saptık. Yola saptığımız yerde tarihi üç gözlü bir taş köprü var. Çayın üzerindeki bu tarihi taş köprü bir zamanlar üzerinden arabalar geçiyormuş. Şimdi yeni köprü yapılınca kaderine terk edilmiş. Bizler çevreci ve doğa sever olduğumuz için tarihi taş köprüyü yalnız bırakmayacağız. Taş köprüye sahip çıkıp geçmişteki günlerini, üzerinden insanların geçtiği günlere götüreceğiz.

Akan çayın iki yakasını birbirine bağlayan üç gözlü tarihi taş köprü. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

Köprüye ulaşmak için bisikletleri yeni köprünün oraya bırakıp yaya olarak yamaçtan, zeytin ağaçlarının arasında yürüyoruz.

Neşeli neşeli yürürken Figen elçek ile resmimizi çekiyor. Karede Sevil, Figen Şafak ve ben varız. Güneşin parlak ışıkları yüzümüze vuruyor.

Köprüye varıp üzerine çıktık bile. Köprünün üzerinde iki kişi kıyısında oturuyor.

Sonra hep birlikte taş köprüye oturup poz veriyoruz Figen’e. Çalılarda sarı çiçekler açmış yoğun olarak.

Tarihi taş köprüde biraz zaman geçirdikten sonra yakınlarda olan Bayındır’a giriş yapıyoruz. Büyük bir taş binanın duvarına Büyük bir Türk bayrağı, yanında aynı boyutta Kalpaklı Atatürk portresi. Yanında da Aziz şehitlerimiz için bir afiş asılmış. Sol tarafta işlemeli iki çeşmesi olan beyaz mermerden yapılmış çeşme.

Her tarafta bir bayram havası var. Etraf rengarenk çiçeklerle donatılmış. Hafta sonunda Bayındır da çiçek festivali düzenlenecek. Palmiye ağacının dibinde mor ve kırmızı çiçekler. At arabasında da kırmızı renkli çiçekler konulmuş.

Bayındır’ın ana caddelerinden birisinde belediye stantlar kurmuş çiçek  festivali için. Festivalde rengarenk olacak büyük bir olasılıkla. İplerde de Atatürk posterleri ve Türk bayrakları sağa sola çekilmiş.  Stantlar boş olarak duruyor. Henüz hareket yok ama insanlar dolaşıyor caddede.

Bayındır gençlik spor binasına geliyoruz. Görevliler bizleri arkada olan bahçesine alıp çay veriyorlar. Hep birlikte çayları içiyoruz sıralara  oturup. Spor müdürü Erdal İnce ortalarda görünmüyor, yoğun işleri ve festival olunca kendisini göremedik ama yardımcıları bizleri ağırladılar sağ olsunlar.

Çayları içip teşekkürlerimizi sunduktan sonra yola çıktık. Yavaş yavaş kasaba kalabalıklaşmaya başladı caddelerde.

Emniyet polis teşkilatı iki direk arasına bir pankart asmış. Pankartta şunlar yazıyor “BİR KASK BİR CAN, KASK TAK HAYATTA KAL” Bu yazı motosikletliler için yazılmış motor kaskı takın diye. Buralarda motorlu çok ve kask takmıyorlar o yüzden ölümcül kazalar olmakta. Emniyet müdürlüğü uyarı niteliğinde bu pankartı asmış. Daha çok gençler için. Biz bisikletliler için de geçerli bu yazı. Kask takmak gerek diyerek bisiklete kasksız binmemeliyiz.

Yolda bir çeşme görünce suları tazelemek ve dinlenmek için duruyoruz. Çeşmenin aynalığında mermere yazı yazılmış. Yazı şöyle ;

“VAKIF

PEHLİVAN İBRAHİM AĞA

HAYRATI

İHYA TARİHİ 1978

FERDİ = ÇEŞMESİ

Bu yazıda dikkati çeken kısmı ise Ferdi Çeşmesi olarak yazılması. Bizim Ferdi nam-ı diğer Ferdimen üzerine alınıyor benim çeşmem diye. Çeşmeye asılı bir su matarası çeşmeden akan su ile doluyor.

Bayındır tarafında fidan ve çiçek yetiştiriciliği ile meşhur. Küçük Menderes havzasındaki bereketli milli toprakta her şey yetişiyor. Fidancılar gübre gerektirmeyen bu toprakları alıp fidan yetiştirip satıyor. En önemli geçim kaynaklarından birisi fidan yetiştiriciliği. O yüzden yol kıyılarında fidancıları görmek olası. İyi hoş ta karayolunda ne işleri var, emniyet şeridini işgal etmişler korsan pazarcılar gibi. Kimsenin de bir şey dediği yok bu duruma.

Sevgili arkadaşım Şafak Omaç’ı sonunda yakalıyorum dinlendiğimiz bir anda. Şimdiye kadar bir çok tur yaptık beraber, aynı düşüncelerle çevreye olan duyarlılığımızı belirtmek için birlikte bu projeyi, Suyun Kaynağına Yolculuk bisiklet turunu gerçekleştirdik. Turu başarıyla bitirmek üzereyiz. Çevre ile ilgili başka turlar olmuştu bisikletlerle ama kirli akan nehirlerimizde böyle bir tur ilk defa gerçekleşiyor. Eylemimiz ne bir siyasi parti, ne bir dernek, ne de başkasının emrinde değiliz. Kimseden para almıyoruz para da vermiyoruz. Gönüllü olarak bu turu hiç bir kimseden gelir beklemeden sadece çevreye olan duyarlığımızı bir parça olsun insanların dikkatini çekmek, insan eliyle yapılan çevre kirliliği ve oluşturduğu erozyonu ortadan kaldırmak için hep anlattık. Anlatmaya da devam edeceğiz. Bu ilk ve devamı da gelecek diğer nehirlerimizde. Çünkü hepsi kirli akıyor, çevreye zarar ve zehir saçmaya devam ediyor sürekli. Geleceğimize temiz yarınlar bırakmak için mücadeleye devam edeceğiz. Bunu yaparken de gurur duyacağız.

Şafak ile beraber resim çekiliyorum.

Yolumuza devam ediyoruz ana yolda, hedefimiz Torbalı.

Torbalıya geldik sonunda. Torbalının nüfusu bayağı kalabalık, tabelada yazan 157.000 nüfus.

Torbalıya gelmeden önce arkadaşlar bir yerde mola vermişlerdi. Ben durmadan yoluma devam edip Metro İzban istasyonuna bir an önce vardım. Arkadaşlar Tepeköy istasyonuna, ilk durağa gitmişler arkamdan. Tek başıma KUZ’u ve kıytırığı ayrı ayrı taşıyarak trene bindim. Arkadaşlar önceden bindiklerinden karşılaştık. Artık trendeyiz ve biraz dinlenme zamanı. Hem KUZ için hem de kıytırık için. 9 Gündür yoldalar ve hiç problem olmadı. Beni ve eşyalarımı taşıdılar, dinlenmeyi hak ettiler bence.

Bisikletim KUZ ve kıytırık yan yana, bindirirken ikisini ayırmıştım.

Trenin son vagonunun giriş kapısını işgal ettik neredeyse. Ayakta Gökay poz veriyor bisikletlerle beraber.

Gürel de ayrıca poz veriyor. Diğer arkadaşların bir kısmı oturmuş kendi halinde.

Şafak ve Ferdimen de dönüp bana gülümsüyor resim çekerken. Sağda yabancı biri var, o bizi ilgilendirmiyor.

Yaklaşık yarım saatte Alsancak istasyonuna geldik. Bisikletleri indirip kıytırığı KUZ’a bağlıyorum. Bisikletler elde çıkış kapısına doğru yürüyoruz. Şafak, Gökay, Kaya ve Gürel. Dördünün de bisikletleriyle birlikte resimlerini çekiyorum.

İstasyondan sahile, çimenlere gelip oturduk. Turu bitirmenin keyfini kahve içerek kutlamalıydık. Biz de öyle yaptık, bir kahveyi hak ettik doğrusu. Ferdimen bisikletim KUZ, kıytırık ve beni yerde bağdaş kurmuş olarak otururken çekiyor. Kahve takımlarımı çıkarıp hazırlık yapıyorum.

Kahveler içilirken yakınlarda olan Cinatı cafe barın sahibi bisikletçi arkadaşımız Ahmet Yılmaz elinde bir şişe ev yapımı şarap ile çıkıp geliyor. Birer bardak turumuzun şerefine kaldırıyoruz. Gelecek yıl başka bir nehirde buluşmamız dileği ile.

Resimde olanlar Sevil, ben, Ahmet Yıldırım, Ferdimen, Şafak, Kaya Gökay ve Gürel var. Hepimiz çimenlere oturmuşuz.

Alsancak ta arkadaşlarla vedalaşıp yola, eve doğru gitmeye başladık bisiklet yolundan. Bisiklet yolu Alsancak tan Üçkuyular iskeleye kadar kesintisiz yeni yapıldı. Sağ tarafımız deniz ve iyot kokusunu içimize çekerek aheste aheste pedal çeviriyoruz. Gürel yoldan gitmeye karar vermiş trafikte gidiyor bizim hizamızda.

Suyun Kaynağına Yolculuk Küçük Menderes 2016 turunda çektiği resimleri Şafak Ömaç videosunu yapmış, iyi seyirler.

Bu da Şafak Omaç’ın ikinci videosu

Bu videoyu da Figen Gülgör resim ve videolardan derlemiş, iyi seyirler.

İki turu bir arada yapıp evlerimize mutlu döndük. ABAK turunu her yıl yapıyoruz ama Suyun Kaynağına Yolculuk turunu ilk defa yaptık. Bu turu planlarken acaba nasıl olacak, becerebilecek miyiz derken el birliği ile gönüllü katılan arkadaşlarla bitirdik. İnsanların gözüne bir şeyler gösterebildiysek ne mutlu bize. İnsan ilk önce kendine saygı duymalı, eğer kendine saygı duyarsa zaten bilinçlenmiş olarak çevreye saygı ve diğer insanlara saygı duyar. Ama ilk önce kendine saygı.

Bir turumu da burada bitirirken eğer bir hata yaptımsa affola. Diğer bir tur yazısında görüşme dileği ile.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık 45 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası var

Aşağıda Alsancak – Üçkuyular yol haritası var.

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc