Etiket arşivi: gediz

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 8. Gün

1 Mayıs 2019 Çarşamba

Murat dağı – Gediz

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

 

İşitin ey yarenler
Aşk bir güneşe benzer
Aşk olmayan gönül
Misal-i taşa benzer
*** ***
Taş gönülde ne biter
Dilinde agu tüter
Nice yumuşak söylese
Sözü savaşa benzer
*** ***
Geç Yunus endişeden
Gerekse bu bişeden
Ere aşk gerek evvel
Ondan dervişe benzer

Yunus Emre

 

Öne çıkmış olan görsel, çadırımın yanında sandalyede oturmuş sabah kahvesini içerken. Önümde meyve kasası, çam ağaçlarına Suyun Kaynağına Yolculuk pankartı bağlı.

IMG_20190501_073215

1500 metrelik rakımda, 1 Mayıs günü de olsa Murat dağının karlı zirvesinden gelen soğuk hava bütün gece beni üşüttü desem yeridir. Altımda mat var, soğuk yerden gelmiyor, üs taraf buz gibi oluyor, üzerime polar, ceket ne varsa örtündüğüm halde  üşüdüm. Gece boyu sürekli döndüm durdum. O yüzden pek uyku uyuyamadım. Gün ağarınca kalkıp dışarı çıktım. Hava buz gibi ve üzerime kalın ceket ve pantolon giymiş halde ilk işim  kahve yapmak. Çadırımın önünde, meyve sandığı üzerinde kahve pişirirken otomatik olarak çekiyorum bir poz.

Yalnızım, yalnızken kalabalıkta olduğunu hissetmek, kalabalıkta yalnız kalmak

IMG_20190501_072948

Kahvemi içerken bir derece içim ısındı. Çadırımın yanında sandalyeye oturmuş halde, önümde meyve sandığı. Pankartım çam ağaçlarına bağlı. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_20190501_073215

Çayımı demliyorum, yumurtaları kaynatıp bir güzel kahvaltı yapıyorum. Çam ormanı içinde, dağ havası insanı acıktırıyor ve saf oksijen beni doyuruyor. Bu gün 8. gün, zorlu bir yolculuk sonunda Murat dağında bitti. Suyun Kaynağına Yolculuk pankartı önünde resim çekiliyorum. Kameram tripota takılı, otomatik çekiyorum. Ben pankartın sağındayım. Mavi çadırım solda duruyor.

DSCN7895

Pet şişede kalan son toprağı da küçük pınarlardan akan suya döküyorum elimle. Buralardan doğan nehir suyu getirdiğim kirli toprağı arındıra arındıra Gediz nehri ile Ege denize kavuşması dileğimi burada yineliyorum. Geleceğimize temiz bir dünya bırakalım. Murat dağındın bereketli pınarları her yerden fışkırıyor.

IMG_20190501_075909

Bir çok yerden fışkıran pınarları boru içinden geçirerek küçük bir yalağın içinden akıtıyorlar. Bazı yerde çam gövdesi içinden boru geçirilmiş. Burada betondan piknik masaları yapılmış.

DSCN6915

Çadırı, eşyaları toplayıp termal hamama geldim. Sabah ortalıkta pek kimse yok. Havlumu ve su donumu alıp içeriye giriyorum. Kapıda herhangi bir görevli yok, hamamda kimse yok, sakin ve temiz görünüyor. Yuvarlak havuz durgun, etrafında mermer sütunlar ve her taraf mermer kaplı. Karşıda kurnalar var. Havuzdaki suyun rengi yeşilimtırak.

IMG_20190501_101130

Su donumu giyip sıcak havuza dalıyorum. Bu turda şanslıyım, bu 2. termal havuza girişim. İlki Salihli deki Kurşunlu kaplıcaları. Burası da Murat dağı termal kaplıcası.

Kaplıca Murat Dağı’nın 1476 metresinde yer almaktadır. Sıcaklığı 37 ile 43 derece arasında olan sular Sodyum, Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum, Bromür ve Sülfat içermektedir. Kaplıca başta romatizmal hastalıklar olmak üzere deri hastalıkları, kadın hastalıkları, sinir ve kas hastalıklarına iyi gelmektedir. Kaplıca suyunun toplam debisi 45 lt/sn civarındadır.

Burada çıkan sıcak suyun efsanesini şöyle anlatırlar,

Germiyanoğulları saflarında çeşitli savaşlarda çarpışan Gazi Murat ve kardeşi düşmanla savaşa savaşa bu dağa gelirler, yoğun çarpışmalarda Gazi Murat’ı ağır yaralarlar. Askerleri yaralarla uğraşırken dua etmişler tedavisini yapalım diye. Murat dağında normalde soğuk pınarların arasından sıcak su çıkmaya başlamış. Askerler de çıkan sıcak suda komutanları Gazi Murat’ı yıkayıp yarasını iyileştirmek için uğraşmışlar. Bu arada karşı taraftaki tepeden kellesi koltuğunun altında kardeşi gelmiş. Abisinin yanında şehit olmak istemiş ama Gazi Murat kardeşine “Bre hey fikirsiz, nerede şehit olduysan oraya git, senin makamın orasıdır” deyip kardeşini yollamış. Kardeşi de kelle koltukta karşı tepeye gidip yere düşerek şehit olmuş. O tepeye “Fikirsiz tepe” denilmiş. Gazi Murat sıcak suyun çıktığı yere, kardeşi de Fikirsiz tepe dağına gömülmüş.

Dağdan çıkan bu su kaynaklarının bir kısmı ile Gediz nehrine (Hermos), Porsuk çayı (Tembris) ile Sakarya (Sangarios) nehrine ve Banaz çayı (Senaros) ile Büyük Menderes (Maiandros) nehrine, Akarçay (Kaystros) ile Eber gölüne su sağlanmaktadır. Batı Anadolu’nun önemli havzalarını bu dağdan çıkan bu su kaynakları sulamaktadır.

Hamamın havuzundaki şifalı sularda yıkanıyorum, kimseler yok, henüz sabahın erken saatleri. Duvardaki aynada kendimi hamam içi ve havuzu çekiyorum.

IMG_20190501_103258

Hamamdan çıkıp kurulandım. Temiz eşyalarımı giyinerek dışarıya çıktım. Termal tesislere bakan arkadaşı buldum, hamam ücretini vereyim dedim o da bu da bizden olsun diyerek para almadı. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu kez kirli çamaşırlarımı yıkamadım. Nasıl olsa bu gün eve döneceğim. Bulunduğum yere tabela konulmuş. Tabelada; Murat Dağı Rakım: 1453 yazılmış. Aslında rakım yazan metraj doğru değil. 1476 metre rakım olduğunu öğreniyorum. Bilerek İstanbul’un fetih yılı yazılmış aklı evvel birileri tarafından.

DSCN6882

Her kayanın altından su çıkıyor, iri bir kayanın üstünden sular akarak kaya dibindeki küçük havuza akıtıyorlar.

DSCN6894

Düz bir alanda küçük bir gölet yapmışlar. Göletin içine balık yetiştiriyor. Ördekler de göletin suyundan de yararlanıyor. Güzel bir alan oluşturulmuş.

DSCN6920

Artık yola çıkmaya hazırım, üzerimde deri ceket var. Sıkı giyindim çünkü önümde pedal çevirmeyeceğim uzun bir iniş var. Kendimi çam ormanı arasında giden yoldan aşağı bırakıyorum. Arada durup çam ormanını ve yolu çekiyorum kısa süreliğine, sonra yola devam.

DSCN7896

Hızlı bir şekilde aşağıya, düzlüğe iniyorum. Burada iki çayın sularının birleştiği yer. Soldan gelen çay Murat suyu, daha coşkun akıyor. Diğer çayın suyu daha az, adı sanı belli değil. İki çayın kenarları da çınar ağaçları ile kaplı. Çaylar çınar ağaçlarının gölgesine akıyorlar.

DSCN7898

Bent yapım alanına geldim. Yere büyük künkler döşenmiş.

DSCN7899

Bent duvarları da beton dökülerek yapılmaya başlanmış. Gölet yapıldıktan sonra bu yollar su altında kalacak.

DSCN7900

Bisikletle gezmenin nimetlerinden faydalanıyorum. Bu nimetlerin başında yolda hemen hemen her şeyi görmek. Onlardan birisi uzun zamandır istediğim bir şey; küçük kaplumbağa kabuğu. Kaplumbağalara zarar vermek istemediğimden bu hayalim gerçekleşmedi. Yol kıyısında gördüğüm küçük bir kaplumbağanın çoktan ölmüş olduğu, içini de kuşların yediğini gördüm. Artık istediğim bir kaplumbağa kabuğuna sahibin. Yerdeki kaplumbağa kabuğunu alıp çantama kırılmayacak biçimde sarıp yerleştirdim. Eve gidince içini doldurup bisikletimin gidonuna takacağım süs olarak. Neden böyle bir süs takıyorum? Nedeni kaplumbağa aynı benim gibi evini sırtında taşıyor. Nerde akşam orda sabah, yolda bulduğu kadar yiyecekle beslenip ağır adımlarla gideceği yere sonunda varmış oluyor. Kaplumbağanın hiç acelesi yok, gideceği yere yavaş varınca her şeyi yakından görüp hayatı yaşıyor. Hızlı gitmediği için ruhu geride kalmamış oluyor. Ruhu ile beraber, acele etmeden uzun yaşlara erişiyor.

DSCN7901

Kısa sürede Gediz’e vardım, hırdavatçı Ali’nin dükkanında öğle yemeğini birlikte yedik. Dükkanın karşısındaki oto gardan İzmir’e otobüs biletimi alıp öğle zamanında bisikletim KUZ ile birlikte biniyorum. Yaklaşık 6 saatlik bir yolculuk var önümde. Otobüs arada bir yerde mola verdi. Mola yerlerinde pek bir şey yemek, içmek istemem. Hem yemekler iyi değil hem de çayları güzel demlemiyorlar. Sadece para kazanma hırsı ile kalitesiz hizmet sunmaya devam ediyorlar. Otobüs firmaları buna pek dikkat etmiyor nedense. Şimdiye kadar tuvalete ödediğim paranın haddi hesabı yok. Zaten bu tesisler en çok tuvaletten para kazanıyorlar. Mola yerlerinde durunca sigara içenler otobüsten inince hemen bir cigara yakıp tüttürüyorlar. Sigarasızlık zor içenler için. Eskilerde otobüs içinde sigara içiliyordu, otobüs içi dumanaltı oluyordu yolculuk boyunca. Ben de sigara içtiğim zamanlarda otobüs içinde sigara içtim. Sigara içme yasağı başlayınca otobüsün içi temiz havaya kavuştu. Sigara içmeyenlere daha çok zararı oluyordu sigara dumanı. Büyük kötülük etmişiz bir zamanlar. Mola yerinde içilen sigara izmaritlerini atıldığı çöp tenekesine serçe kuşu gelip konunca bir poz yakalıyorum. Serçe her yerde yiyecek arıyor. Neyse ki izmaritler işine yaramıyor.

IMG_20190501_160829

Yaklaşık 6 saatlik rahat bir yolculuktan sonra akşam olmadan İzmir otogara ulaştık. Bagajdan bisikletim KUZ’u indirip ön tekerleğini takarak çantaları bagaja taktım. Ana yolu dümdüz takip ederek Alsancak bisiklet yoluna kalabalık araç trafiğinde bisiklet sürerek vardım. Bisiklet yoluna çıkınca denizden gelen iyot kokusunu içime çeke çeke Konak iskelesine geldim. İzmir’i, iyot kokusunu özlemişim. Bir de İzmir’in simgelerinden gevreğini. Bir gevrek alıp yemeğe başladım. Gevrek çıtır olunca katıksız yemenin tadına doyum olmaz. Konak iskelesinin önünde, artık her şehir ve kasabada olan mavi boncuklu İzmir yazısı önünde bu yolculukta beni ve çantalarımı taşıyan KUZ resim çekilmeyi hak etti.

DSCN7902

8 Gün önce başladığım Suyun Kaynağına Yolculuk bisiklet turunun sonuna geldik. Yaklaşık 438 Kilometrelik bisiklet yolculuğum sorunsuzca bitti. Yeni yerler gördüm, yeni yollar keşfettim, insanlarla tanıştım. İnsanların eliyle yapılan erozyon, çevre kirliliği, nehirleri pisletmelerine dikkat çekmek için yaptığım Suyun Kaynağına Yolculuk nehirlerimiz temiz aksın projesi şimdilik bitti. Ege bölgesindeki 4 büyük nehir; Küçük Menderes, Bakırçay, Büyük Menderes ve Gediz nehirlerinin rotaları çizildi, gidilecek yollar belirlendi. Nerede kamp yapılır, yaklaşık ne kadar zamanda gidilir hepsi buradaki yazılarda elimden geldiğince anlattım. Elde edilen bu verileri herkes kullanabilir. Hiç kimseden, yada sponsordan yardım almadan, kendi kesemden turları yaptım. Zaten amacım da bu; “Herkes kendi gücü ile tur yapabilir. Yeter ki yola çıksın, yollar hepimizin, paylaşalım” Temiz bir ulaşım aracı olan Bisiklet insanı her yere götürebilir.

Yazdığım yazılar yaklaşık 2 yıl önceden yaptığım turları anlatıyor. Bu tur 2019 yılında yaptım. Yıl olmuş 2021. Yazıları yazmak kolay değil ve zamana gereksinimim var. Ayrıca yaşanmış olayların biraz dinlenmesi gerek. Ben hep düşünmüşümdür; “Bir yolculuk yaptığım zaman hemen anlatmamalı. Üzerinden biraz zaman geçmeli ki taşlar yerine otursun. Soğumalı ve olgunlaşmalı. Anımsayıp yazmaya başladığımda ortaya daha güzel yazılar çıkıyor.” Bir de bu turda öğrendiğim bir şey var; “Ruhumu beklemek” İlk yaptığım tur tek başımaydı, son yaptığım bu tur da tek başımaydı. Tek başıma yaptığım turun avantajlarını kullandım.

İnsanoğlu yaşadığımız dönemde teknolojinin getirdiği olanaklarla çok hızlı ömrünü tüketiyor. Bunun farkında değil çoğu. Hep bir yere yetişme telaşı ile insanların ruhları geride kalıyor. Zaman beklemeyi de istemediğinden bir türlü rahat, huzurlu, sakin bir hayat yaşayamadan ömrünü tamamlıyorlar. Oysa dünya yaşanılacak bir yer ve güzellikleri görmek için biraz yavaşlamalı, yaşamalı anı ve zamanı. Ben de yazılarımı yazarken hep 2 yıl önceden gelmemin nedeni ruhumdan hızlı hareket etmemdi. 2 Yıldır ruhumun gelmesini bekledim bu yazıları yazmak için. Ruh olmadan bir şey olmuyor.

Son yaptığım turun ardından pek bisiklet turlarına çıkmadım. Yaklaşık 1.5 yıldır yaşadığımız Corona virüs salgını nedeni ile bir çok tur ve festival yapılmadı, hepsi iptal oldu. Ben de bu dönemde marangoz atölyesinde çalıştım. Aldığım ücret çok az olsa da bereketli oldu ve para bile biriktirmeye başladım. Kapitalizmin bize dayattığı resmi soyguncular olan bankalar bizi sürekli kredi, kredi kartı ile yapacağımız birikimleri sistematik biçime elimizden alıyor ve borçlandırıyorlar sürekli. Peşin para ile harcamalarımı yapmayı öğrendim. Kredi kartı kullanmıyorum. Şimdilerde rahatım ve böyle sürdüreceğim. Marangoz atölyesinde yeni şeyler öğrendim, kendimi geliştirdim. Yeni fikirler oluştu kafamda. Bunun hazırlığını yaptım ve yeni bir sayfa açacağım.

Yine de bisiklet turları yapacağım, bisiklete bineceğim, festivallere katılacağım elimden geldiğince.

Hayallerimde olan “Yelkenleri maviliklere açacağım” türküsünü mırıldanacağım önümüzdeki günlerde.

IMG_20200928_085833

El salla

Bak görüyor musun denizi

Deniz çalkalanıyor kımıl kımıl,

Şu an kano ile geçiyorum

Bana el salla

Yelken açık

İmbat rüzgarı esiyor efil efil

Elim yekeyi tutmuş

Gidiyorum

Bana el salla

El salladığını görürüm

El sallayalım kendimize

Bak önde sen oturuyorsun

El salla kendine

Bana da el salla, ikimize de

Kano ile buradan geçerken

Kendimizi göreceğiz

Bize el salladığımızı

Biz bize el sallıyoruz…

Hadi biz de el sallayalım

Kendimize

Urim Baba’CAN 29 Eylül 2021 Çarşamba

Dilim sürçtüyse affola. Sağlıcakla kalın

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 47 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığım yolun haritaları

Otogar – Üçkuyular 17 Km

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 7. Gün

30 Nisan 2019 Salı

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Akbulak köyü – Emirfakı – Gediz – Murat dağı

 

Dervişlik dedikleri hırka ile tac degil
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil
Durmuş marifet söyler, erene Yunus Emrem
Yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil

Yunus Emre

 

Öne çıkmış olan görsel, Suyun Kaynağına Yolculuk afişim çınar ağacına bağlı, ben de çömelmiş olarak toprağı akan çaya kavuşması için döküyorum.

IMG_20190430_172827

Sabah erkenden uyanıyorum, Güneş çadırımın içine ilk ışıklarını vururken içeriden Güneşi çekiyorum. Çadırımı kurarken sabah uyandığımda ilk olarak Güneşin doğuşunu izlemeliyim. O yüzden çadırımın kapısı her zaman doğu tarafına gelecek şekilde kurarım. Güzel bir güne Güneş ile beraber başlamak gibisi var mı?

IMG_20190430_072752

Kalkar kalmaz çadırımdan dışarı çıkıp tulumbadan su çekmek oldu. Elimi yüzümü tulumbanın serin suları ile yıkıyorum. Turuncu renge boyanmış tulumba, çadırım ve bisikletim KUZ park etmiş yeşillik arazide.

DSCN7840

Sabah kalktıktan sonra ilk işim kahve içmek. Bunu her sabah yaparım, aç karnına bir bardak su içerim, ardından kahve ve üstüne bir bardak daha su içerek güne başlarım. Nerede olursam olayım her sabah yaptığım rutin işlerden birisi. KUZ solda, çadırım, çadırımın önünde katlanır sandalyem ve kahve takımları. Bisikletin yanında da çitlembik ağacı

DSCN7841

Kahvemi içtikten sonra Gediz nehrini görmeye gidiyorum. Nehir söğüt ağaçları arasından çamurlu akıyor

DSCN7843

Her zaman suyun olduğu yerde kamp atmaya çalışıyorum. Su oldu mu korkma, bu çeşme de olur, tulumba da, fark etmez. Kahvaltı yapmaya hazırlanırken dün geldiğim köprüden bir köpek sürünün önünde havlaya havlaya bana doğru geliyor. Dur bakalım, hayırlısı diyelim. Köpek yanıma kadar geldi, sürekli havlıyordu. Herhalde tulumbanın yanı kendi bölgesi. Yabancı biri gelip yerini işgal etmiş, havlaması ondan olabilir. Arkasından küçük koyun sürüsü de geldi. Çoban ile selamlaştık, koyunlar arazide otlamaya başladı. Ben de kahvaltımı yaparken ekmek dilimi attım köpeğe. O da çekine çekine ekmek dilimini bir çırpıda yedi bitirdi. Demek ki köpek aç, bir dilim ekmek nedir ki. Dişinin kovuğuna sığmadı. Bir dilim daha verdim, onu da yuttu. Bir dilim, bir daha verdim. Toplam beş dilim ekmeği yedi bitirdi. Sonrasında yakınıma gelip yattı karnı birazcık doymuş halde. Koyunlar otlaya otlaya bizden uzaklaştı. Köpek yerinden kalmıyor bile.  Çoban köpeği çağırıyor ama köpek oralı bile değil. Yanımda yatmaya devam ediyor. Herhalde ekmeği verince yeni sahibi ben oldum. Çobanı takmıyor bile. Bu bana siyasetçileri hatırlattı. Önceleri iktidardaki lidere demediğini bırakmıyor sonra da çok bağıran çağırana bir görev veriliyor ve yeni sahibinin emrinde onu tüm gücü ile korumaya başlıyor. Ne de olsa politikacı ( İki yüzlü ). Beton üzerinde turuncu renkli tulumbayı yakından çekiyorum. Arkada Gediz nehrini kaplayan ağaçlar.

DSCN7844

Kahvaltımı bitirip eşyaları ve çadırımı topluyorum. Bagajda yerlerini alıyorlar. Yola çıkarken cep telefonumu gidondaki taşıyıcıya bağladım. Haritayı da açtım ve yola çıktım. Haritada çizdiğim  rota yeşil renkte çizgi olarak çizili. Uydu beni takip ediyor rotada ve kahverengi çizgi çizmeye başlıyor. Navigasyondan mıdır, uydulardan mı kaynaklanıyor bilemediğim çizgiler oluşmaya başladı. Yolda düz gittiğim halde yoldan sapıp başka yerlere gidip geliyor kahverengi çizgi. Mavi nokta da benim bulunduğum yeri gösteriyor. Navigasyon bazen sapıtıyor, sapıtmış rotayı kamera ile çekiyorum cep telefonumun ekranını.

DSCN7845

Ana yola çıkmak üzereyim. Bu yol Uşak – Gediz yolu, devamında Kütahya’ya kadar devam ediyor. Ana yola çıkmadan bir kez daha bulanık akan Gediz nehrini çekiyorum.

DSCN7847

Ana yola çıktım, yol kaymak gibi ve emniyet şeridi geniş. Çıktığım yerde Emirfakı köyü var, köye uğramadan yoluma devam ediyorum. Ana yol olmasına rağmen pek araç ta gözükmüyor. Yolun kenarında tarlalar düz ovada yayılmış ekili olarak. Bazı tarla sınırlarında uzun kavak ağaçları dikilmiş.

DSCN7848

Gediz ilçesine geldim, giriş tabelasında; Gediz Nüfus: 23150 yazıyor. Kasaba dışındayım, merkeze daha epey yol var.

DSCN7850

Gediz görününce Murat dağı da tüm azameti ile karlı zirvesini de gösteriyor. Önümde uzun kavak ağaçları duvar gibi ve yeşil tarlalar.

DSCN7851

Buralarda ağaçlar henüz çiçeğe durmuş. Bahar yeni gelmiş buralara.

DSCN7852

Gediz kasabasının içine geldim, burada halamın kızı oturuyor. Damatları olan Ali’nin hırdavat dükkanına vardım. Ali öğle yemeğini ısmarlıyor. Ben de yemekten sonra kahve pişirip ikram ediyorum. Ali’nin iki oğlu var, Bahadır ve İhsan. Onlara Murat dağına gideceğimi söylüyorum. İlk başta onlar da kamp kurarız deseler de sonradan vaz geçtiler. Dükkandan ayrılıp yola devam ettim. Önümde tırmanacağım koca bir dağ var; Murat dağı. Gediz nehri adını Gediz ilçesinden geçerken alıyor. Ondan önceki ana kol olan Murat suyu adıyla akıyor çay olarak. Köprüdeki tabelada Murat Suyu 1 yazıyor

DSCN7853

Murat suyu coşkun ve bulanık akıyor söğüt ağaçlarının arasından, yukarılarda bir yerlerde yağmur yağmış olmalı.

DSCN7854

Şimdilik yol çok hafif eğimli, neredeyse düz sayılır. Solda ağaçlar, sağda çamlı yamaç var.

DSCN7856

Yolun bir yerinde harfiyat çalışmaları olduğunu görüyorum. Buraya bent yapılacağa benziyor.

DSCN7857

Murat suyunda 2. köprünün tabelasını çekiyorum.

DSCN7858

Harfiyat yapılan yerden sonra ağaçların çoğu kesilmiş, çorak bir bayır görünümü almış. Tek tük ağaçlar var yamaçta.

DSCN7859

Murat suyu çayının dibinde, yol kıyısında akan bir çeşme görünce resmini çekiyorum.

DSCN7860

Gölgem önümde uzamaya başladı.

DSCN7863

Murat suyunun kenarında çınar ağaçları ve açıklık bir alan var. Burası piknik alanı olarak kullanılıyor. Çınar ağaçları çıplak, henüz yapraklarını açmamış.

DSCN7864

Piknik alanının olduğu yerde çeşme var. Burada mola veriyorum. Çınar ağacının dallarına da Suyun Kaynağına Yolculuk pankartını bağlıyorum. Bisikletim KUZ park halinde.

IMG_20190430_172634

Suyun Kaynağına Yolculuk pankartının önünde Gediz nehrinin denize döküldüğü deltadan aldığım toprağı çıkarıp Murat suyu çayına döküyorum birazını. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_20190430_172827

Yaklaşık 355 Kilometre taşıdığım kirli toprağı çaya dökerek temiz olarak denize kadar akmasını diliyorum. Umarım insanlar yaptığım bu yolculuğun değerinin farkına varır ve nehirlerimizi kirletmekten vaz geçerler. Geleceğimize temiz bir Dünya bırakmanın peşine koşarlar. Umudumuzu hiç bir zaman yitirmeyelim. Temiz bir doğa için, temiz bir çevre için mücadeleye devam edeceğim.

IMG_20190430_172845

Bu da videosu, linki aşağıda.

https://youtu.be/nm3fPVGb-mc

Solda karlı zirvesi ile Murat dağı, sağda tabelada Muratdağı 7 yazıyor. Demek ki yolum 7 Kilometre kalmış, yola devam.

DSCN7866

Yolda giderken jandarma durduruyor. Buradan başlayan dağ koşusu başlamış bile. Muratdağı termal kayak merkezi tabelası yanına dağ koşusu ile ilgili bez afiş asılmış. Afişte yazanlar “Gediz Muratdağı dağ koşusu Çıkış.” Bir süre araçlarla beni bırakmıyorlar gideyim diye.

IMG_20190430_174436

Bir süre bekledikten sonra jandarma serbest bırakıyor ve yoluma devam ediyorum. Hadi arabalar koşuculara zarar verebilir, bir bisikletçi ne zarar verebilir ki koşuculara. İşte bizdeki akıl tutulmaları böyle bir şey. Bazı yerleri tel çitle ayırıp bahçe yapmışlar engebeli araziyi. Çınar ağaçları da içinde kalmış.

DSCN7867

İki tane çınar ağacı gövdesi karşılıklı duruyor. Nedense çınar ağaçları asırlık olmasına karşın öyle büyük dalları yok. Devamlı budanıp kesilmiş. Gövdenin içi çürüyüp yok olmuş. Ama tüm bunlara karşı bereketini vermeye devam ediyor çınar ağacı. İnsanlar ne kadar kötü davranırsa davransın. Çınar ağacının dibinden çıkan pınar doğaya hayat veriyor. Suyu az da olsa Gediz nehrine karışacak büyümüş olarak.

DSCN7868

Düzlük dediğim hafif yokuşlar bitti. Son 7 Kilometre sertleşmeye başladı. Ağır ağır çıkıyorum yokuşu. Akşam olmadan hedefe varırım diye düşünüyorum.

DSCN7869

Murat dağının karlı zirvesini yakınlaştırıp çekiyorum. Mayıs ayına bir gün kala karlar çam ormanını beyaza bürümüş kısım kısım. Daha aşağıda evler olan tesis  görüyor.

DSCN7870

Tesisi yakından çekiyorum. Tesisin olduğu yer açık alan, diğer taraflar çam ormanı ile kaplı.

DSCN7871

Yol kıyısına ağaçtan yapılmış tabela görüyorum. Tabelada;

Muratdağı

Yürüyüş ve koşu parkuru

Rakım   : 975 – 1330 mt

Mesafe : 10 km

Kütahya orman bölge müdürlüğü alo 112

Yazılar sarı renkte yazılmış.

Tabelada yazanlar güzel de neden Bisikleti parkura sokmamışlar anlaşılır gibi değil. İnsanlar henüz bisikleti tanımıyorlar demek ki. Ama tanıyıp burada dağ bisiklet yarışı, gezinti yeri olacak bir gün. O gün gelecek.

DSCN7873

Murat dağının sol yamacında şirin bir dağ köyü var. Köyün ismi; Uğurluca köyü. Evler tek katlı ve bahçeli.

IMG_20190430_184327

Hedefime 2 Kilometre kala yeğenlerim İhsan ve Bahadır araba ile bana yetiştiler. Yokuş ta bitmek bilmediğinden 4 çanta ve sosis çantamı arabaya verip boş bisikletle son 2 Kilometreyi çıktım. Tesislerdeki balkon terasta Murat dağında yetişen bitki çayı içiyoruz limonlu. Çay içerken ortalıkta buraya gelen insanları koklayıp tanımaya çalışan iribaş çoban köpeğini çekiyorum. Kuyruğu kıvrık, beyaz bir köpek. Sadece kulakları ve ağız, burun kısmı siyah.

DSCN7875

Güneş karşıdaki Şap dağının zirvesinde batmak üzere.

DSCN7876

Güneş zirvede batmaya başladı tüm kızıllığı ile. Optik zoom yaparak yakınlaştırıyorum Güneşi.

DSCN7881

Daha da yakınlaştırıyorum, yakınlaştırdıkça resim daha da netleşiyor. Güneş sarı renkte, etrafı turuncu, kızıl karışımı renkte parlıyor. Güneşin üzerinde küçük bir bulut ta renk cümbüşünden nasibini almış.

DSCN7882

Güneş tepenin ardında iyice alçalıp kaybolmaya başladı.

DSCN7889

Ve Güneş gözden kayboldu ama ışıkları bulut tabakasına vururken bulutun aldığı şekil sanki denizde küçük dalgalar sahile vuruyormuş gibi.

DSCN7890

Güneşi batırdık, bisikletimin yanına gelerek çantaları yükledim arabadan. İhsan ve Bahadır çadır kurabileceğim yamaçta teras olarak düzleştirilmiş yere götürdü. Burada piknik yapıyorlarmış. Düzlüğe çadırı kurdum, eşyaları da içine yerleştirip üzerime serinleyen havadan dolayı kalın bir şeyler giyindim. İhsan’ın Gediz de yaptırdığı köfte ekmeği yiyorum akşam yemeği olarak. Onlar da kendilerine birer tane köfte ekmek yaptırmış. Bir kaç çalı çırpı toplayıp ateş yaktık güvenli olarak. Akşam hava karardı ve iyice soğumaya başladı. Fazla geç olmadan İhsan ve Bahadır arabasına binip Gediz’e gittiler. Ben de soğuğa karşı çay demledim ısınmak için. Ateşi de sürekli besliyorum. Çayımı içtikten sonra fazla geç olmadan ateşi su ile söndürüp çadırıma yatmak için girdim.

Sonunda bir turu da başarı ile bitirdim tek başına. Suyun Kaynağına yolculuk Bisiklet Turu 355 Kilometresi Gediz nehri, toplam 394 Kilometre yol yapmışım evden buraya kadar. Turu 7 günde tamamladım. 1537 metre denizden yüksekteyim. İçimde tatlı bir heyecanla uyumaya çalışıyorum ama hava iyice soğudu. Gediz dağı soğuğunu hissettiriyor.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 67 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 6. Gün

29 Nisan 2019 Pazartesi

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Saraçlar köyü – Kula – Güre – Akbulak köyü

 

Dilsizler haberin kulaksız dinleyesi
Dilsiz kulaksız sözü, can gerek anlayaşı
Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik
Gerçek erin bu yolda yokluktur sermayesi
*** ***
Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk
Her dem yeni dirlikte, bizden kim usanası
Miskin Yunus ol veli, yerde gökte dopdolu
Her taş altında gizli, bin imran oğlu MUSİ

Yunus Emre

 

Öne çıkmış olan görsel, ortada büyük gözü, kenarlarda küçük gözleri olan taş köprü. Kahve fincanı elimde uzatarak akan Gediz nehri ile. Nehrin suyu bulanık akıyor.

IMG_20190429_135756

Sabah erkenden kalkıyorum, camideki tuvalette elimi yüzümü yıkadım. Çadırıma dönünce bir de ne göreyim? Katlanır tabure çantasıyla çadırımın yanında öylece duruyor. Halbuki dün akşam her tarafa bakmıştım; Yoktu ortalarda. Neyse bulduğuma sevindim. Hani halk tarafından söylenen bir deyim vardır; “Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi” Aynen öyle oldu sanırım.

IMG_20190429_074705

Bahçede sandalyemi bulmanın sevinciyle oturup bir güzel kahvaltımı yapıyorum. Kahvaltıdan sonra eşyaları ve çadırı toplayıp çantalara yerleştirdim. Yola çıktım, ilk gördüğüm ilginç şey yol yapılırken kazılan topraktaki volkanik patlamada ortaya saçılan cüruf yada toz katmanı siyah olarak ortaya çıkmış. siyah katmanın üstünde bir metrelik bej renginde toprak katmanı var.

DSCN7761

Koni biçiminde volkan tepesinin ucu sivri.

DSCN7763

İlk köy olan Sandal köyünden geçerken evlerin düzgün ve sıralı yapılmaları ve sadece iki katlı olmalarını beğendim. Hepsinin bahçesi vardı ve üst katlar tamamlanmamış, sıvasız tuğlalı görünüyor. Çatıları tamamıyla kiremit kaplı.

DSCN7766

Göründüğü kadarı ile, büyük olasılıkla söğüt ağacına yıldırım düşmüş. Gövdesini ikiye ortadan bölerek yere yatırmış iki tarafa. Sağdaki kurumuş ama soldaki yere paralel yatsa da yaşamını devam ettirmek için filizler vererek yeşermiş. Yaşam her zaman ağır basıyor demek ki.

DSCN7767

Tepenin yamacında üzüm bağı yapılmış. Nedense paralel değil de dikine aşağı beton direkler dikilerek düz olarak aşağıya kadar gelmiş. İlginç yapılmış bir bağ!

DSCN7768

Yakınlarda olan İzmir – Ankara ana yoluna çıktım. Bir süre ana yolda gideceğim. Çünkü az ileride Kula kasabası ve Gediz nehrine kavuşacağım. Nehrin yatağının yakınından giden yol olmadığı için bu yoldan geldim ve Gediz nehri ana yol ile birlikte gidiyor. Bu yolda Kula rampaları önüme çıkacak. İlk defa bisikletle bu yoldan gideceğim. Daha önce araba ve otobüs ile geçmiştim Kula rampalarını. Bakalım bisikletle nasıl aşacağım? Ana yola çıktığım yer tepe üzeri, aşağıda Kula kasabası görünüyor. Yani kendimi salacağım ve hop Kula’dayım.

DSCN7769

Otobüs ile geçerken her zaman gördüğüm siyah, ağaçsız ve otsuz volkan dağını bu kez bisikletim üzerinden görünce resmini çekme olanağım oldu. Otobüs yada araba ile durup resmini çekme şansım olmadı hiç bir zaman. Buradan geçerken sadece bu volkanı gördüğümden diğer volkanları göremiyordum, sadece bir tane olduğunu zannettiğim volkan tepelerinde çokça olduğunu gördüm.

DSCN7770

Kula’ya hızlıca indim ve durmadan yoluma devam ettim. Bir süre daha yol düz devam ediyor. Önümde üzeri kayalık masa dağı ve vadi görünüyor. Yol arasından geçiyor.

DSCN7772

Masa dağının olduğu yere geldim. Tepesinde kayadan bir kale var sanki, yapısı kaleyi andırıyor.

DSCN7773

İki dağın arasından giden vadideki yola yaklaştım. Soldaki masa dağının yapısı ile karşıdaki dağın toprak yapısı birbirine benzemiyor.

DSCN7774

Toprak yapısı değişik olan yere gelince burasının Kula peri bacalarının olduğunu anlıyorum. Kademe kademe yağmurdan aşınmış toprak, üzerindeki sert taşları aşındırmadığından sert yerin altını aşındırıp baca görünümü almasını sağlamış.

DSCN7775

Sonunda Gediz nehrine kavuştum. Kula peri bacalarının olduğu vadiden geçiyor. Gediz nehrinin olduğu yerde tabelası konulmuş ama öyle korkuluğu olan köprü yok ortalarda. Yol geniş bir şekilde nehir üzerinden geçiyor.

DSCN7776

Yukarıdaki vadiden gelen Gediz nehri çamurlu akıyor. Bir yerlerde yağmur yağmış olmalı.

DSCN7777

Kuyladokya vadisi.

DSCN7778

Gediz nehrinin oluşturduğu derin vadinin sağ tarafındaki yamaçtaki toprağın yapısından peri bacaları şekli almış olması nedeni ile buraya Kuladokya denilmiş. Peri bacalarının aşınmış yerlerinde kademeli olarak bir sert tabaka görünüyor. Bu sert tabakada aşınma yok diğer kısımlar aşınmaya devam ediyor.

DSCN7779

Yolun karşı tarafına dikkatlice geçiyorum. Çünkü Ankara yolu yoğun araç trafiği var. Karşıda vadiye giriş yerinde giriş tabelası konulmuş. Tabelada “Kula peri bacaları tabiat parkı” yazılmış. Kahverengi tabelada peri bacalarına 1 Kilometre kaldığını belirtmişler. Buradaki volkan tepelerine Divlit dendiğinden yolda olan Divlitleri yazmışlar

DSCN7780

Kula peri bacaları tabiat parkı girişinde yapma peri bacaları konulmuş iki tarafına.

DSCN7781

Gediz nehrini yatağı buradan görünüyor. Masa dağının dibinden sola doğru giden söğüt ağaçları nehir yatağı olduğunu belirtiyor.

DSCN7783

Biraz daha yükselince ana yol ve nehir üzerinden geçen köprü viyadük görünüyor.

DSCN7784

Masa dağındaki yamaçta da küçük peri bacaları oluşmuş.

DSCN7786

Peri bacalarının iyice belirgin olduğu yere geldim. Burası görülmeye değer muhteşem bir yer. Her peri bacası değişik yapıda ve şekilde.

DSCN7787

Yamaçların bazı yerlerinde peri bacaları oluşmuş.

DSCN7790

Bir peri bacasının oluşumu ve yapısını gösteren örnek karşımda. Toprak yapısı da bunu gösteriyor. En üstte kaya var, altında sonradan oluşmuş toprak yapısı bir metre kalınlığında. Altında ise beyaza yakın açık krem rengindeki yumuşak toprak aşınmaya yatkın. Yağmur yağdıkça yumuşak yerleri aşındırmış. Kayanın altındaki yerler durduğundan baca gibi bir yapı oluşmuş doğal olarak.

DSCN7792

Bazı yerde sıralı peri bacası, bazı yerde de tek başına kalmış peri bacası.

DSCN7793

Kalın bir direk gibi ya da minare gibi olan peri bacaları da var tek başına öylece duruyor.

DSCN7794

Peri bacaları ziyaretini bitirip aşağı, ana yola çıktım. Ana yolda bisiklet sürerken kötü bir koku burnuma geldi. Sadece iskeleti kalmış büyük bir hayvan bir zamanlar yol kenarında ölmüş. Doğadaki leş yiyicileri temizlemiş çoğunu. Çok az bir kısmı, o da işkembe ve bağırsaklar olabilir, henüz kalıntısı duruyor. Kötü koku buradan kaynaklanıyor. Resmini çekip hemen yoluma devam ediyorum.

IMG_20190429_121855

Kula rampaları başlıyor galiba. Tabela öyle gösteriyor. Kırmızı renkli çerçeveli tabelada % 6 eğim olduğunu belirtmişler. % 6 eğim o kadar zorlu değildir, bisikletle giderken hissetmezsin bile.

DSCN7795

Bu yolda bir çok defa geçmeme rağmen Gediz nehri üzerinde bir taş köprüden haberim yoktu. Yavaş yol almanın avantajlarından birisi; Her şeyi görüyorsun ve fark ediyorsun. Bulanık akan nehirde iki küçük, ortadaki büyük kemerli taş köprü karşımda, sağda duruyor.

DSCN7796

Köprüyü yakınlaştırıp büyük kemeri çekiyorum. Kemer taşları tek sıra dizili, üzerine tonoz taşları ve biraz beton karışımı ile onarılmış.

DSCN7798

Ayrıca bu köprüyü belirtir tarihi renk olan kahverengi rengi ile boyanmış, tabelaya “Çatal Köprüsü” yazılmış ve nerede olduğunu belirtmiş. Şimdiye kadar görmemiştim bu tabelayı da.

DSCN7799

Bilgilendirmek için bir de yazı yazmışlar köprü başına;

Çataltepe Köprüsü

Uşak – İzmir karayolunun kenarında, Gediz Nehri üzerindedir. Kesme taş ve kayrak taşlardan yapılmıştır. Ortada büyük, her iki yanında daha küçük olmak üzere yuvarlak kemerli üç gözdür. Orta ayaklarında, suyun köprü ayaklarına zarar vermesini önlemek amacıyla sel yaran adı verilen çıkıntılar çıkıntılar mevcuttur. Yarısı kırık ve kaybolmuş bir kitabesi olan köprünün uzunluğu 53 metre, genişliği 3,10 metredir. Bazı kaynaklarda Ulucaklı Hacı Mustafa oğlu Ahmet Ağa tarafından bir onarım yapıldığı yazmaktadır. Ne zaman yapıldığına dair bir bilgi mevcut değildir. Zarif bir köprüdür.

DSCN7800

Taş köprünün üst tarafından çekiyorum komple. Yoldan toprak – çakıl karışımı döşeme ile köprüye iniyor. Köprüden de karşı tarafa geçiliyor.

DSCN7801

Nehir yatağına inmek için köprünün başlangıcındaki yerin yanına bisikletim KUZ’u park ediyorum. Karnım da acıktığından ekmeğimi ve barbunya konserveyi kahve takımlarımla birlikte aşağıya indiriyorum

DSCN7802

İlk olarak barbunya konserve ile karnımı bir güzel doyuruyorum, ardından kahvemi cezveye koyup ocağa sürüyorum.  Nehir kenarında mil toprağı olan düzlükte kahve pişiriyorum Urim Baba’nın kahvesi Maksat muhabet logo basılı rüzgarlık içinde cezvenin sapı görünüyor. Gediz nehri aşağı doğru akıyor.

DSCN7803

Hava sıcak olduğu için küçük bir söğüt ağacının gölgesi altındayım. Kahve pişerken taş köprü kemerleri ile birlikte çekiyorum.

DSCN7805

Kahve pişti, fincana doldu ve taş köprü manzaralı kahveyi içmeye başladım. Fincanım elimde, taş köprü ile resmini çekiyorum. Şimdiye kadar kimsenin içmediği yerde kahve kokusu yayılıyor. En güzel yerde kahve içilmez mi? Gediz nehri bulanık akıyor. Bu resmi öne çıkmış görsel olarak seçiyorum.

DSCN7807

Nehir yatağında akan su ile aynı hizadayız. Nehir yatağından taşmadan akıyor. Kenarda çimenler bitişmiş, yanında da daha fide ve büyümekte olan söğüt yaşama tutunmaya çalışıyor.

DSCN7810

Daha büyük söğüt ağaçlarının saklım saçak dalları nehrin sularına değiyor.

DSCN7812

Sazlar da var nehir kıyısında, sazların çiçeği de uzun bir sapın ucunda sosis gibi, kahverengi ve tüylü olarak rüzgarda salınıyor. Çünkü çiçek sapın ucunda ağır kalıyor. Evlerde süs olarak vazoya konuyor bu çiçekler. Yıllarca da bozulmadan kalıyor vazoda.

DSCN7813

Nehrin içinde kalmış otlar da tazeliğini koruyor. Yağan yağmurda biraz yükselmiş sular bulanık akıyor.

DSCN7814

Kalın gövdeli söğüt ağaçları da var karşı kıyıda. Bir dalı yere yapışmış durumda.

DSCN7816

Kahvemi içip bir süre dinlendikten sonra kahve takımlarını toplayıp yukarıya çıktım. Bisikletim KUZ beni bekliyordu. Zaman geçirmeden yola çıktım. Gediz nehri bu kez sol tarafa geçiyor. 2. Köprüden geçiyorum. Tabelada Gediz II yazıyor. Bu köprüde demir korkuluklar var.

IMG_20190429_142513

Sonunda Kula rampalarını bitirdim. Tabelada yazan “Çataltepe geçidi Rakım : 650” yazısı yokuşun bittiğini belirtiyor. Bisikletim KUZ park etmiş tabela yanında. Sosis çantanın üzerinde güneş paneli bağlı. Bataryayı şarj ediyor Güneş enerjisi ile. Kula rampalarını çıkarken zorlanmadım bile.

DSCN7818

Geçitten sonra rampa aşağı iniyorum bir süre. Düzlüğe gelince çay molası veriyorum. Yoldaki reklam tabelasında köfteci birinin köfteciye ne kadar kaldığını belirtiyor. Her 500 metrede bir tabela koymuş. Belki 100 tane tabela var. Bu kadar reklam tabelası konmaz ki, yoldaki göz zevkimizi bozuyor. Aynı zaman da bıktırıyor. Köftecinin olduğu tesislere gelip park yerindeki arabalara bakınca kazık bir yer olduğunu anladım. Kazık yemektense yoluma devam ederim. Neyse ki yanında kamyonların park ettiği bir yer görünce hemen daldım ve duble bir çay ısmarladım. Burada kazık yemeyeceğimi biliyorum. Çünkü kamyoncuların durduğu yerlerde duracaksın, hem taze, hem ucuz olur böyle yerler. Çayımı içtim, parasını ödeyeyim dedim sahibi para almadı. Kendisine teşekkür ediyorum çay için. Çay molasını verdiğim yer Güre köyü. Buradan biraz ileriden girişi olan yola saptım sola doğru. Kalabalık, trafiği çok ve gürültülü ana yoldan sakin, huzurlu, arabanın olmadığı yolda bisiklet sürmek gibisi yok. Oh be Dünya varmış. Sakin yola girer girmez hemen bir çeşme çıktı karşıma. Oysa ana yolda pek çeşme yoktu geldiğim kadar. Çeşmeden sularımı tazeleyip dolduruyorum Bisikletim KUZ park etmiş çeşmenin yanında. Çeşmenin olduğu yer dikdörtgen taşlardan örülmüş, uzun yalağın olduğu yerde ise gelişi güzel, düzensiz taşlar örülmüş. Bir borudan sürekli su akıyor yalağın içine.

DSCN7820

Çeşmenin başına, mermere Reyhan Çeşmesi 2006 yazılmış. Üstünde de Arapça Bismillahirrahmanirahim yazılmış.

DSCN7821

Su yuvarlak oyulmuş mermer içinden akıyor.

DSCN7822

Mermer borudan akan suyun berraklığı o kadar net ki iyice yakından çekiyorum.

DSCN7825

Çeşmenin olduğu yerin yakınında toprak yoldan gideceğim. Çeşme solda, KUZ park etmiş ve çamların arasından giden toprak yol.

DSCN7827

Toprak yolda giderken tarihi bir yerde olduğumu tabelada yazan yazı belirtmiş. Burada Aktepe Tümülüsü var. Tabelada yazan;

Aktepe Tümülüsü Güre

Güre beldesinin yaklaşık 4 km. kuzeybatısında doğal bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Yaklaşık 10 m. yüksekliğinde 40 m. çapındadır. 1966 – 1968 yılları arasında kaçak kazılarla tahribe uğramıştır.1987 yılında Uşak müze müdürlüğü tarafında yapılan kurtarma kazısı sonucu kesme kireç taşlarından tapılmış dikdörtgen planlı mezar odası bulunmuştur. Bindirme tekniğiyle inşa edilen mezar odası mimari yapısı ve bulunan seramik parçaları ile M:Ö: 520/ 480 yıllarına tarihlenmektedir. Aktepe tümülüsü, yapısıyla yöremizdeki Lidya dönemi tümülüslerinin önemli örneğidir.

DSCN7828

Doğanın içinden, yeşillikler ve ağaçlar arasından Gediz nehrini takip ediyorum. Küçük bir kanaldan sular akıyor bahçe sulaması için. Kanal Gediz nehrinden geldiği belli.

DSCN7829

Girdiğim toprak yol beni kestirmeden Gediz yoluna çıkaracak. Zaten Gediz nehri de yola yakın akıyor.

DSCN7830

Gediz nehri üzerinden geçen bir köprüdeyim. Nehir buralarda az aksa da yine de debisi yüksek. Kıyısında söğüt ağaçları var.

DSCN7832

Nehir kendi yatağını bulmuş, insanlar da kıyılarına tarlalar, bahçeler yapmış. Nehrin bereketinden faydalanıyorlar.

DSCN7833

Gediz nehrini çekerken daha ileride bir taş köprü daha görüyorum. Köprü epey uzakta, oraya giden yol da yok. Büyük bir göz yanında daha küçük ve devamında üç küçük göz daha var olduğunu görüyorum Köprü sanki yeni onarılmış gibi.

DSCN7834

Yol ayrımına geldim, sağa ve sola giden yol tabelaları dikkatimi çekti. Halilefendi 5 km sağı gösteriyor. Altında Karakuyu 3, Üçkuyular 12 solu gösteriyor. Akbulak  ve Zahman 10 Sağ tarafı gidileceğini gösteriyor. Dikkatimi çeken ise ortada Üçkuyular yazması. Evime yakın, merkezi bir yer olan Üçkuyular İzmir’de bir mahalle. Bana yakın geldi nedense Üçkuyular yazısı. Memleket özlemi sanki. Benim yolum Akbulak tarafı, yani sağa doğru.

DSCN7835

Yol sola, sağa doğru dönemeçli, ormanlık bir alandan gidiyor.

DSCN7836

Gediz üzerinden geçen dar bir köprüye geldim. Uyarı olarak köprünün iki yanına da dik birer tabela, yan çizilmiş kırmızı beyaz şeritler ve köprü korkuluğu kırmızı beyaz renklere boyanmış. Bir arabanın geçebileceği kadar genişlikte olan köprüyü dikkatli geçmek gerekiyor araçlar için. Bisikletçiler için köprü geniş.

DSCN7837

Köprünün üzerinden akan Gediz nehrini çekiyorum. Sol tarafta söğüt ağaçları, sağda düz çimenlik alan var.

DSCN7838

Nehir köprünün altından geçip gidiyor denize kavuşmaya.

DSCN7839

Köprüyü geçerken akşam olmak üzereydi ve köprüyü geçer geçmez, sağda tulumba görünce burada kamp yapabilirim deyip hemen uygun düzlükte kampımı yapıyorum. Tulumbanın yanına şişede su koymuşlar. Suyu tulumbaya koyup kolu çekerek suyu aşağıdan gelmesini sağlıyorum. Hava kararırken yemeğimi yedim, akşam kahvesi. Ardından akşam çayı iki bardak iyi gitti. Artık sona yaklaştım sayılır. Yarın Murat Dağına çıkarım diye tahmin ediyorum. Sabah ola hayrola. Nehir yakın olduğundan sivrisinekler peydah oluyor hava karardıktan sonra. Üzerime kalın ceketimi giymiştim daha önce. Buralarda akşam hava serin oluyor. Hem sivri sinekler her ne kadar beni sokmasa da korunmak gerek. Fazla geç olmadan çadırıma girip yatıyorum.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 80 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 4. Gün

27 Nisan 2019 Cumartesi

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Kurşunlu kaplıcaları – Demirköprü barajı – Delibaşı köyü

 

Işıldıyor kanat seslerinde kuşların 
İlk uçtukları günün altın sevinci. 
Karlı dağlardır sefere çıkmış, 
Vadideki suyun şırıltısında. 
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor, 
Renk renk kokularla çiçekler, 
Sahiplerinden memnun evlerin bahçelerinde.
Cahit Sıtkı Tarancı

Öne çıkmış olan görsel, servi ağacının gölgesine oturmuşum, taş duvara Lava çiftlik sahibi olan Lale hanım ile kahve içerken. Aşağıda Demir köprü baraj göleti manzarası.

IMG_20190427_174236

Bir zamanlar Afrika’da kayıp bir şehri aramakta olan arkeologlar, beraberlerindeki eşya ve yükleri, hayvanların ve yerlilerin yardımı ile taşıyarak uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Kafile zor tabiat şartlarında, balta girmemiş ormanların içinde ilerleyerek, nehirleri, çağlayanları geçerek yolculuğa günlerce devam etmiş.

Fakat günlerden bir gün yerlilerin bir kısmı birden durmuşlar. Taşıdıkları yükleri yere indirmişler ve hiç konuşmadan beklemeye başlamışlar. Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen batılı arkeologlar bu duruma bir anlam veremeyip, zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini anlatarak, yerlilerin neden durduklarını öğrenmek istemişler. Fakat yerliler büyük bir suskunluk içinde sadece bekliyorlarmış. Bu anlaşılmaz durumu yerlilerin dilinden anlayan rehber, onlarla bir süre konuştuktan sonra arkeologlara dönüp yerlilerin neden durup beklediklerini bir cümle ile anlatmış;

“Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor.”

Akşam sıcak havuzun getirdiği rahat bir uykudan sonra erkenden uyanıyorum. Gün henüz ağarmakta ve bütün bülbüller, kara tavuklar en güzel aşk şarkılarını söylüyorlardı akan çayın etrafında. Uyanır uyanmaz yatığım yerden doğrularak kuş seslerini bir süre dinledim çadırımın içinden. Ne güzel dinlemek kuşların aşk şarkılarını, insana huzur veriyor. Bu aşk şarkılarını duyuyorum ama ruhum sanki yokmuş gibi, hissetmiyorum. Afrikalı yerlilerin ruhlarını bekledikleri durum aklıma geliyor. Dün hızlı gelerek ruhumun geride kaldığını hissettim. Bir süre ruhumun geri gelmesini bekleyeceğim. O yüzden acele etmemeliyim bu gün. Sabah olmasına rağmen çadırımı toplamadım. Festivaldekilerle birlikte kahvaltıyı yapıp yiyorum. Kahvaltıdan sonra fotoğraf makinemi alıp resim çekmeye başladım. İlk olarak festivalin pankartını çekiyorum. Pankartta Kurşunlu çayı manzarası ve 4. Manisa bisiklet festivali Salihli yazısı yazılmış. En üstte de Manisa bisiklet spor kulübü derneği 2014 logosu etrafına yazılmış.

DSCN7666

Bentten dökülen suların köpükleri ile yakından çekiyorum.

DSCN7667

Sık sık bentler ve dökülen suları çekiyorum. Çayın dibinde çınar ağaçları kaplamış.

DSCN7668

Yukarıdan akan suyu ve tam dökülürken yakınlaştırıp çekiyorum Suyun temizliği buradan belli oluyor.

DSCN7671

Festivale katılan bisikletçiler bu gün ki rotalarına gidecekler. Rotaları Bozdağ, zorlu bir tırmanış bekliyor. Yeşil çitler arasından toplanmaya giden bisikletçiler dar yürüme yolundan gidiyorlar.

DSCN7675

Bisikletçiler yolda toplanmaya başladılar.

DSCN7677

Epey kalabalık bir grup oluşturdular, yolu kapladılar tamamıyla.

DSCN7678

Aralarında tanıdığım Akay Özkan ve arkadaşı poz veriyorlar bisikletin üzerinde. Ben onlara iyi turlar diliyorum. Onlar da bana iyi yolculuklar diliyorlar.

DSCN7679

Bisikletçiler hareket edip gittiler. Kampta yalnız kaldım bir kaç kişi dışında. Hiç acelem yok, ruhum geride kaldığı için bekleyeceğim gelmesi için. Bentten dökülen çay ve çadır kamp alanını çekiyorum ağaçların arasından.

DSCN7680

Kurşunlu çayının yukarısına doğru gitmeye başladım. Çay kıyısında taş döşenip piknik masaları konulmuş. Çay kendi yatağında akıyor sakince. Vadinin dibinde olduğumuzdan henüz güneş ışıkları ulaşmıyor çay yatağına.

DSCN7681

Karşı kıyıdaki yamaçta küçük bir su değirmeni ve çarkını görüyorum. Yukarılardan gelen su ağaç kabuklarından yapılmış arklardan çarka akıyor. Çarkın olduğu yerde küçük bir bina yapılmış tahtadan. Çarktan dökülen sular taşlardan yapılmış kanaldan çaya doğru düz olarak akıyor.

DSCN7682

Düz duvar gibi yamaçlardan akan suların meydana getirdiği sarkıtlar oluşmaya başlamış kayalarda

DSCN7683

Sanki cennette yürüyor gibiyim, çay üzeri ince dallı ağaçlarla kaplanmış. Ortada yatağında akan çay, cıvıldayan kuşlar. Güneş ışıkları az olarak gelse de hava mükemmel.

DSCN7684

Yamaçtan sular çaya minik bir şelale gibi akıyor. Aktığı yerde yosunlar tutmuş.

DSCN7686

İki kademeli bent çok yakın birbirine. Arkadaki bent öndekinin üç katı yüksekliğinde. İki bentte de su perdesi boydan boya kaplamış, köpürerek akıyor aşağıya. Suların köpürerek dökülürken çıkardığı ses insana dinginlik veriyor. Burada bir süre durup ruhumun gelmesini bekliyorum. Böyle güzel bir yerde ruh anca geriden sessizce gelir. Ve ruhumun içime girdiğini hissediyorum. Doğa böyle istiyor, ben de doğada doğaya uyuyorum. Buradan öteye patika yada yürüyüş yolu yok. Bentler duvar gibi geçit vermiyor.

DSCN7687

Küçük bentten dökülen suları yandan çekiyorum. Benttin altında kara bir taş var.

DSCN7688

Büyük olan benttin dibine kadar gelip yandan su perdesi olmuş köpüklü sahneyi çekiyorum yakından. Hızlı geldiğimden geride kalan ruhum beni bulabilmek için yükseklere çıkmış olmalı. En yüksek dağ olan Bozdağ’ın tepesinden aşağı akan bereketli sulara karışarak bedenimi arıyor. Mutlaka bir yerlerde beklediğini biliyor olmalı ki suyla birlikte akarak beni buluyor sonunda. Bedenim ruhuma kavuşuyor ve artık yoluma devam etmeliyim. Bu bekleyiş yeterli olmalı. Artık ruhu geride bırakmadan gitmek yok. Ruh geçtiği yerleri içine sindirmeli.

DSCN7689

Artık ruhumla beraberim, aşağıya, çadırların olduğu yere geldim. Ortalıkta kimseler yok.

DSCN7690

Geriye dönüp akan çaya teşekkür ediyorum ruhumu getirdiği için.

IMG_20190427_091125

Eşyalarımı ve çadırımı toparlayıp bisikletim KUZ’a yerleştirdim. Cennet köşesi olan Kurşunlu kaplıcalarından aşağı iniyorum sakince. Salihli içinden geçip Demirköprü barajına giden yola girdim. Gediz ovasının bereketli tarlaları yeşillikler gözümün önünde. Durup bu güzelliği izliyorum. Üzüm bağları, nadasa bırakılmış tarla, yeni sürülmüş tarla ve yol kıyısında sürülmemiş olan yerde gelincikler halı gibi kıpkırmızı.

IMG_20190427_112254

Yol kıyısında gördüğüm çeşme çok ilginç. Yeni yapılmış yol epey kazılıp aşağı inmiş. Çeşme de bir metreden fazla yukarıda kalmış. Çıkılması olanaksız. Mermerden yapılmış çeşmede iki delik kalmış sadece, oradan da su akmıyor ne yazık ki. Eski kaldırım taşları çeşmenin seviyesinde kalmış.

IMG_20190427_130022

Adala köyü yakınından geçip Demirköprü barajına doğru tırmanışa geçtim. Burada gördüğüm volkanik siyah kayalıklar ilginç geldi. Normal boz renginde olan arazide sanki siyah volkanik kayalar akmış gibi belli yere kadar. Yakınlardaki Divlit yanardağının lavları Gediz nehri ile beraber akmış.

DSCN7691

Demirköprü barajının bent duvarı göründü uzaktan.

DSCN7692

Lav kalıntısı volkanik kayaların dibinden geçiyorum. Etraf yeşil ağaçlarla kaplı olmasına karşın siyah kayalıklarda ot bile yok.

DSCN7693

Demirköprü benttin üzerine çıktım, yol buradan devam ediyor karşı tarafa. Bu yol Simav tarafına gidiyor. Yolun iki tarafında da korkuluk demirleri konulmuş. Köprü başında tabela konulmuş Demirköprü yazan.

DSCN7694

Baraj göletini çekiyorum, havada rüzgar olmadığı için su durgun, çarşaf gibi.

DSCN7695

Geri dönüp daha önceden çizdiğim rotaya giriyorum. Yol biraz aşağıdan orman yoluna giriyor. Baraj göleti uzayıp gidiyor kilometrelerce.

DSCN7696

Girdiğim yol toprak, yolun bitimine tel örgü çit çekilmiş. Bu yolu daha önce kullandıkları belli. Çünkü tel örgü içinde kalan çeşme bunun belirtisi. Çeşmenin oluğu tarafa giremiyorum bile.

DSCN7697

Kim bilir kim çevirmiş buraları, tel örgü çekerek kapatmış. Sağ taraf çam ormanı, sol taraf tel örgülü bahçe.

DSCN7698

Cep telefonumdan wikiloc harita uygulamasını açıyorum. Daha önce haritaları indirmiştim cep telefonuma. Cep telefonu taşıyıcısını gidonuma bağlamıştım, telefonu da takıyorum ve haritaya bakarak ilerliyorum. Bir ara düz gitmişim, navigasyon rotadan çıktığımı bildiriyor. Hemen geri dönerek rotaya giriyorum. Yanlış yola girmemin nedeni yolda tel örgüler ve kapı var. Yanında da “Özel mülktür girilmez” uyarı yazısı var. Haliyle uyarı yazısı yazıldığına göre yol buradan gidiyor diyorum. Navigasyon uyarınca girmediğim kapıdan girip yoluma devam ediyorum. Bakalım karşıma ne çıkacak? Yine bir yol ayrımındayım, ayrımda tabela konulmuş. Üstteki tabelada kahverengi zemine “Eşekli Efe” yazılmış, sola ok işareti, altında da “Şantiye” ve sağa ok işareti gösteriyor. Eşekli efe yazdığına göre tarihi bir yer olmalı ama yol şantiye yazan yerden gidiyor.

IMG_20190427_145524

Yoluma devam ederken karşıma kalın gövdeli meşe ağacı çıktı. Ağacın gövdesinde kovuk var, kim bilir hangi hayvanın yuvası.

DSCN7699

Şantiye yazan yola girdim, bakalım nereye çıkacağım. Şimdilik yolda dönemeç var, yol gidiyor ama nereye?

DSCN7700

Yol kıvrımlı ve hafif tümsekli devam ediyor. Yanardağın lav kalıntıları da yol kenarında renginden dolayı belli oluyor.

DSCN7701

Şantiye denilen yere geldim. Yüksekçe kapalı bir atölyenin önünden geçerken orada çalışan işçi arkadaşlar beni durdurup çaya davet ediyorlar. Ben de davetlerini kabul ediyorum, masada oturup çay içiyoruz birlikte. Sohbet ediyoruz çay içerken, nereden gelip nereye gittiğimi soruyorlar. Ben de turu, amacımı ve bu yolun nereye çıktığını soruyorum. Yol çiftlik ve tarım arazilerinden geçtiğini söylediler. Bu çiftlikte badem ağaçları dikilmiş. Devlet araziyi vermiş, arkadaşlar da ağaçları kontrol ediyorlar her gün, işleri bu. Demli çay iyi geldi ve ne olursa olsun yola devam etmeye güç sağladı diyebilirim. Yolda kaybolmak ta var. Bunu sorun etmiyorum, nasıl olsa ruhumu geride bırakmadan gidiyorum. Masada iki kişi ile çay içerken elçek resim çekiyorum.

IMG_20190427_151330

Buz dolabından soğuk suları depoluyorum şişelerime. Çay için işçi arkadaşlara teşekkür edip yoluma devam ediyorum. Yine karşıma özel arazi, girmek yasak uyarı levhası çıktı. Artık aldırmıyorum bu yazılara. Çünkü eskiden açılmış yol şimdilerde tarım çiftliklerin içinde kalmış. Bu arazide zeytin ağaçları yamaçlara dikilmiş bir çiftlik. Hafif tırmanışların ardından düz giden bir yol karşıma çıktı. Yol düz olmasına karşı eğimi % 20 den fazla olduğuna eminim. Yola beton dökülmüş gelişi güzel. Ama bisikletle çıkılması olanaksız. Bisikleti ittiriyorum, 10 metrede bir nefesim kesiliyor ve dinleniyorum sık sık. Yolun yarısında motoru ile inen bir adamla karşılaştım. Bir süre dinlenip sohbet ettim. Buranın sahibi imiş, yardım gerekip gerekmediğini sordu. Ben de teşekkür edip gerekli olmadığını söyledim. Adamın işi vardı herhalde yoluna devam etti. Ben de kan ter içinde tepeye ulaştım sayılır. Biraz zorlasa da geriye dönüp baktığımda baraj göletinin manzarası görülmeye değer. Önümdeki arazide lav kalıntısı kayalıklar, gölet ve gölette yarım ada görünüyor.

DSCN7702

Yaklaşık 1000 metrelik bir yolu çıktık KUZ ile. 275 metreden 420 metreye çıktım bir anda. Tepeye ulaştığımda çiftlik evinin bahçesine vardım. Bahçede beni gören çiftlik sahibesi ve çalışan elemanlar karşıladı. Son dik yokuş beni epey yordu ve acıktırdı. Öğle yemeğini henüz yememiştim. Düzlüğün dibindeki duvarın yanına, ağacın gölgesine soframı kuruyorum. Menüde barbunya konserve var. Hızlı bir şekilde yiyorum yemeğimi. Epey acıkmışım demek ki. Normalde bu kadar hızlı yemem. Ev sahibesi masaya davet ediyor yemem için ama ağacın gölgesi daha güzel ve manzaralı olduğu için gitmiyorum. Elemanlarına börek getirtiyor çay ile birlikte. Böreği de afiyetle yiyorum, midede bir şey kalmamış ki böreğe de yer varmış. Yemekten sonra Lale hanıma kahve pişiriyorum, elemanları cezve ve fincan getiriyor ama kendi takımlarımı çıkarmıştım çoktan. Kahveyi güzel manzarada muhabbet ederek içiyoruz Lale hanım ile. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_20190427_174236

Kahve fincanımı elimi uzatarak çekiyorum Demirköprü baraj gölet manzaralı ile.

IMG_20190427_174534

Çiftlik evi tepede kurulmuş, yamacına da zeytin ağaçları dikilmiş sıralı olarak. Ekili ağaçlar baraj göletine kadar dikilmiş. Çok geniş bir arazi ekilmiş.

DSCN7705

Beni misafir eden Leyla hanıma teşekkür edip yoluma devam ediyorum. Çiftlik evinde iki tane azman köpek vardı. Leyla hanım uğurlarken yanıma geldiler ve birisi pis pis baktığını gördüm. Sahibi yanında olmasa kim bilir ne olurdu. Yol baraj seviyesinin çok üzerinde devam ediyor. Bu bölgede bir çok küçük yanardağ krateri görüyorum. Onlardan birisini yakınlaştırıp çekiyorum

DSCN7706

Akşam olmak üzere, bu gece kalabileceğim bir yer bakıyordum ki Delibaşı köyü çıkışında çeşme görüyorum, hemen gerisinde boş bir bahçe var. Burada kamp yapabilirim deyip duruyorum. Bahçenin arkasındaki eve yanaşarak burada çadır kurabilir miyim diye izin istedim. Evdekiler de olur deyince zeytin ağacının dibine çadırımı kurdum. Yoldan da pek görünmüyor çadırım. Bisikletim KUZ ve çadırım bahçede.

DSCN7708

Hava kararmadan yemeğimi yiyorum, hava karardıktan sonra çayımı demleyip içiyorum sıcak sıcak. Rakım 400 metrelerde olunca gece serinliyor. Gece karanlığında kamp yerini çekiyorum, çadır ve KUZ.

IMG_20190427_201519

Tek başına, yapacak bir şey olmayınca fazla geç zamana kadar oturulmuyor. Hemen çadırıma girip yatıyorum. Bu gün biraz zorlansam da fazla yol kat etmedim.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık 43 Kilometre civarı

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 3. Gün

26 Nisan 2019 Cuma

Muradiye – Turgutlu – Salihli – Kurşunlu kaplıcaları

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

 

İşte budur hayat! 
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın 
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün 
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun 
Çiçek sulandığı kadar güzeldir 
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli 
Bebek ağladığı kadar bebektir 
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, 
Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can Yücel
Öne çıkmış olan görsel, Baba ve oğlu oturmuş, sırtı dönük çayda olta ile balık avlıyorlar.

DSCN7652

Sabah erkenden uyanıp kahvaltımı yapıyorum. Akrabalar o kadar erken kahvaltı yapmadıklarından tek başıma kahvaltıyı yaptım. Kahvaltıdan sonra teşekkür edip dükkana geldim. Bisikletim KUZ beni bekliyordu dükkanda. Akrabalarla vedalaşıp yola çıktım. Manisa’nın kalabalık trafiğinde motor gürültüleri arasından bir süre gitmek zorunda kaldım. Bu arada Manisa bisiklet festivalinin düzenlendiği aklıma geldi. Kamp yerleri Salihli Kurşunlu kaplıcalarında yaptıklarını biliyordum. Nasıl olsa tek başınayım, yanımda kimse yok. Kararımı veridim, Salihli’deki kampa varmalıyım akşam olmadan. Yol zaten Turgutlu’da Gediz nehri ile yakınlaşıyor. Manisa – Turgutlu yolundan gitmeye başladım. Yolda Gediz nehrine kavuşan kollardan bir çayı akarken çekiyorum. Kıyıları uzun otlarla kaplanmış.

DSCN7636

Manisa’nın çevre yolundan gidiyorum. Karşıda Manisa ovanın dibinde görünüyor. Hemen dik kayalıklarla yükselen Spil dağı azameti ile karşımda. Manisa kayalıkları yaz aylarında iyice ısınıp Manisa’yı kasıp kavuruyor geceleyin.

IMG_20190426_114545

Turgutlu yoluna girdikten sonra su birikintisinin olduğu sazlıktan bir Turna kuşu havalandı. Geniş kanatlarını açarak uçuyor ağaçların arasından. Daha ilerde apartman blokları görünüyor.

DSCN7638

Yoldan gidiyorum, birden yol kıyısında tanımadığım birileri beni durduruyorlar. Bana kahve ısmarlamak istediklerini söyleyince ben de biraz dinlenir ve kahvemi içerim diyerek tekliflerini kabul ettim. Karı koca olan çift arabayla yanımdan geçmişler. İleride uygun bir yerde arabasını park edip beni beklemişler. Onlar da bisikletçi olduklarını öğrendim. Madem kahve için durdurdunuz ben size kahve pişireyim diyerek takımlarımı çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Kahveleri afiyetle içerken erkek elçek ile çekiyor üçümüzü. Elimizde kahve fincanları ile. Bisikletim kuz ve tabelam Urim Baba’nın kahvesi seleye asılı. Bu çift beni tanıyorlarmış ama ben onları pek tanıyorum diyemem.

IMG_20190426_131525

Arabalı çift ile vedalaşıp yoluma devam ettim. Yolda akan bir çok çay dere görüp resmini çekiyorum. Kıyısında ılgın ağaçları ile akıp Gediz nehrine kavuşacak.

 

DSCN7640

Turgutlu – Manisa kavşağına vardım, burada yol kıyısında akan pis bir kanalı çekiyorum. İşte nehirlere karışan kirli sulardan birisi. Nereden geldiği belli değil.

DSCN7641

Pis su kavşaktaki köprünün altından kanal borusundan çıkıyor.

DSCN7642

Turgutlu da daha önce keşfettiğim esnaf lokantasında durup öğle yemeğini yiyorum. Burada işçiler sürekli yemek yediklerinden hem temiz hem de taze yemek her gün çıkıyor. Yemekten sonra yoluma devam ettim. Benden yaşlı bir amca bisiklete binmiş yanımdan geçti. Amcanın maşallahı var, arkasından yetişmek olanaksız. İyi pedal basıyor. Önümde giderken çekiyorum bisiklet süren amcayı.

IMG_20190426_155100

Yıllarca İzmir – Salihli yolundan otobüsle, arabamla gidip geldim. Haliyle hiç mola vermedim çünkü 100 Kilometrelik bir yolda mola vermeye gerek yok. Ama bisikletle yaptığım ilk turda keşfettiğim çay bahçesinde artık her geçişimde mola vermeden geçmiyorum. Buranın çayı da güzel, suyu da. Çay yanında çeşmeden bir bardak su mutlaka gelir. Çay içersin, sonra suyu da içersin afiyetle. Bu bölgede kahvelerde, çay bahçelerinde çayın yanına mutlaka bir bardak su getirilip ikram edilir. Her yerde pet şişelere giren sular parayla satıldıkları için korkunç derecede para ödüyoruz bedava suya. Burada su beleş, sadece çay parasını ödüyorsun. O da pahalı değil. Masa üzerinde su bardağında duble çay ve içi su dolu bardak. Çay kenarında korkuluk demirleri ve akan çay.

IMG_20190426_175850

Ezel bahar olmayınca
Kırmızı gül bitmez imiş
Kırmızı gül bitmeyince

Sefil bülbül ötmez imiş

 

Bülbül havas ötmeye
Güle sarılıp yatmaya
Bağban gülü satmaya
Gül kadrini bilmez imiş

 

Bahçıvan sata bu gülü
Haramdır parası pulu
Ağlatma sefil (dertli) bülbülü
Gözyaşını silmez imiş

 

Yılda bir gün ziyan olur
Dost yoluna talan olur
Bazı insan hayvan olur
Hayvan Âdem olmaz imiş

 

Şah Hatayim ölmeyince
Tenim turab olmayınca
Dost dosttan ayrılmayınca
Dost kadrini bilmez imiş

Aşık Daimi Erzincan Yöresi

Çay bahçesinde Baharın müjdeleyicisi güller açmış. Güneşin ışıkları arkadan vurunca gülün pembesi kızıla dönmek üzere. Yan yana iki pembe gül

DSCN7643

Hazır ışığı arkada yakalamışken tek bir gülü yakından çekiyorum.

DSCN7644

Bülbül dala konar mı gonca gül açmayınca

İnsan yare doyar mi sarılıp yatmayınca

Gül fidanından yeni açmaya hazır gonca gül. Üstü pembe, altı sarı renkte. Ortadaki gonca gülün yanında birer tane daha gonca gül var. İki gonca gül taç yaprakları henüz gülü ortaya çıkarmamış. Ortadaki gonca gülün altına örümcek ağını germiş avlarını yakalamak için. Bir kaç sinek ağa takılmış.

Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın

DSCN7647

Sarı gülü de çekiyorum hatırı kalmasın. Nedense şiirler, şarkılar sarı güller için yazılmamış.

DSCN7649

Ahmetli kasabasının içinden geçen Kelebek çayı tertemiz akan çaylardan biri. Bir derece Gediz nehrine temiz su akacak. Kum ve çakıllar arasından şırıl şırıl akan çayı çekiyorum.

DSCN7650

Çay yatağına yapılmış bent üzerine Baba – Oğul oturmuş olta ile balık avlıyorlar. Çay temiz aktığına göre balık var demek ki. Sarı tişört giymiş Oğlan çocuğu sağ elinde makara, olta misinası aşağıya sarkıtmış. Baba yelek giymiş, başına kırmızı renk şapkayı takmış oğlunun yanında, birlikte arkası dönük oturuyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN7652

Ana yol düz ve kaymak gibi asfaltla kaplı olunca hızlı gidiyorsun. Salihli girişinde Kurşunlu kaplıcaları yoluna saptım. Burada yol hafif tırmanışlarla başladı. Kamp alanı kaplıcaların olduğu yerde. Devlet su işleri Kurşunlu çayının delice akmaması için ıslah çalışmaları yapmış. Sık sık betler yapılıp çayın sakin akması sağlanmış. Bentten dökülen su çağlayıp köpürüyor.

DSCN7654

Henüz Mayıs ayında olmamızdan dolayı Bozdağlar da yer yer kar tabakaları görünüyor. Ben de yakından çekiyorum karlı alanları.

DSCN7655

İki bentten dökülen sular ve arasında karşıya geçişi sağlayan beton köprü. Az sonra köprüden karşı kıyıya geçeceğim.

DSCN7656

Benttin oluşturduğu çağlayanı yakınlaştırıp çekiyorum. Yukarısında eğim bent yapıldığından daha düz bir çay yatağı oluşmuş.

DSCN7658

Güneş batıda son ışıklarını yayarken vadiye girmeden Güneşi yakınlaştırıp çekiyorum. Güneş sarı renkte, alt kısımları kızıla dönmek üzere. Güneşin etrafı turuncu renge gark olmuş.

DSCN7659

Boz dağların eteklerinin sonunda, ovanın başlangıcı sayılabilecek yerlerde topraklar depremlerden kabarmış yüksek tepelere dönüşmüş.  Yerden fışkırmış toprak kütleleri sanki bıçakla kesilmiş gibi düz. Bütün Bozdağ etek uçları böyle toprak kabarmaları ile dolu. Bu toprak tepeleri yeşillik ile örtülmüş durumda.

DSCN7662

Kurşunlu kaplıcalarına giden yolda dar bir geçitten geçiyorum. Geçitten sonra alan genişliyor.

DSCN7663

Kurşunlu kaplıcalarına geldim, Festivalin kamp alanında kendime uygun bir yerde çadırımı kurdum Festivali düzenleyenler beni tanıdıkları için iyi karşıladılar. Burada tanıdığım bir çok arkadaş var katılımcı olarak. Hepsi de hoş geldin ile karşıladılar. Akşam yemeğine davet ettiler, birlikte yedik, içtik. Festivale katılanlara termal havuz belirli saatlerde bedava. Ben de su donumu ve havlumu alarak bir güzel havuza girip yorgunluğumu atıyorum. Sıcak havuz beni mayıştırıyor ve fazla geç olmadan çadırıma girip yatıyorum. Bu gün biraz hızlı geldim galiba.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 83  Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığım yolun haritası

Powered by Wikiloc