Etiket arşivi: güneş

Antalya Manavgat – Mersin Bisiklet Festivali 8. Gün

8 Ekim 2015 Perşembe

8. Gün

Mersin Bisiklet Festivali 1. Gün

Erdemli Bisiklet Turu

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Üşüten bir acıydı belki her ayrılık

Her yolculuk yangınların başladığı yereydi

Ama vakti olmadı hesabını tutmaya

Aşkların, ayrılıkların ve acıların

Ahmet Telli

 

Öne çıkan görsel, Mersin, Cumhuriyet meydanı, festivale katılan tüm bisikletçiler toplanmış. Meydanın başında Atatürk heykeli ve Türk bayrağı.

Güzel bir uykunun rahatlığı ile güneş doğmadan kalkıyorum. Daha pek uyanan yok, elimi yüzümü yıkayıp kahve takımımı yanıma alarak sahile, deniz kıyısına gidiyorum.

Uyanır uyanmaz çadırımın fermuarını açıp dışarının resmini çekiyorum. Çam ağaçları ve çadırlar görünüyor.

Güneş bu gün kendini geç gösteriyor bana. Uçsuz bucaksız Akdeniz’in doğusunu bulutlar kaplamış. Kahvemi içtikten bir süre sonra Güneş bulutları aşınca parlak ışıkları denize vuruyor. Benim gibi güneşin doğuşunu izleyen başka biri daha var Pelikan kuşu. Denizde sakince güneşin doğuşunu izliyor. Güneş kendini gösterince güneş patikasında kalıyor pelikan kuşu.

Deniz kıyısındayım, uçsuz bucaksız deniz. Bir pelikan ileride yüzüyor sakince. Ufukta bulutlar kaplamış gökyüzünün bir kısmını. Güneş bulutların ucunda kendini gösteriyor.

Kahvaltı yapıldıktan sonra Devrim ile karşılaşıyorum. Gece gelmiş geç saatlerde. Mersin bisiklet festivali hatırası çekiliyoruz birlikte.

Siyah bez örtü üzerine Mersin Bisiklet Derneği, III. Uluslararası Mersin bisiklet festivali hatırası yazılmış. Bez afişin yanında altı basamaklı destekli üçgen bir tahta merdiven açık durumda.

Bu gün Perşembe, Mersin Perşembe akşamı bisiklet turu yapacağız o yüzden serbest zamanımız var. Devrim’in arkadaşı varmış yakınlarda, onun işlettiği dükkana gidiyoruz araba ile. Biz sohbet ederken dolabın içinden bir afacan çıkıyor birden bire ortaya. Bizi korkutmak için dolabın içine girmiş sevimli korkunç kerata.

Dolabın kapakları açılmış, içinde gülen erkek çocuk bize bakıyor.

Kamp alanına dönüp bisikletlere binerek ilk turumuzu Erdemli kasabasına doğru yapacağız.

Kamp alanında bisikletliler toplanmış hareket zamanını bekliyor. Branda gölgelikler, ardında okaliptüs ağaçları. Denizin bir parçası görünüyor.

Kasabanın meydanında toplaşıp topluca resim çekiliyoruz. Cumhuriyet meydanının başında Atatürk heykeli ve Türk bayrağı var. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

Sonrasında kasaba sokaklarını şöyle bir turalıyoruz bütün bisikletçiler ile birlikte. Erdemli ilk defa bu kadar çok bisikletçiyi bir arada görüyor. Tekrar meydana geldik ve Devrim tren sürücüsünü ayartarak bizi davet ediyor. Böyle güzel makinist bulunca fırsatı kaçırmadık. Hemen trene binerek sevdiklerimize kavuştur bakalım dedik.

Kara tren gelmez mola
Düdüğünü çalmaz mola
Gurbet ele yar yolladım
Mektubumu almaz mola

Allı gelin al olaydı
Selvilere dal olaydı
Gelen giden yolculardan
Nazlı yar beni soraydı

Anonim Elazığ yöresi 
Tren lokomotifi, makinist bölümünde Devrim ve bir kişi daha  var. Bizler de üç vagona binip küçük pencerelerinden başımızı çıkarmış durumdayız. Lokomotif siyah renk ağırlıklı, bazı yerleri kırmızı renge boyanmış. İlk vagon kırmızı, ikinci vagon mavi, üçüncü vagon yeşil renge boyanmış.

Hepimiz çocuklar gibi şendik.

Çocukken sorardık birbirimize;

” – Tren de bakayım?

– Tren

– Öpsün seni Zeki Müren”

Yeşil vagonda Nafiz Sağdur ve ismini bilmediğim kadın pencereden dışarı bakıyor.

Güzel makinistimiz bizi nerelere götürüyor acaba. Çocuklar çiçektir onları koparmayın.

Kırmızı vagonda Alman Memo Troter, Çilem  ve ben bizi çeken Devrim’e gülümsüyoruz.

Sevda treni bizi çocukluğumuza götürdü birden bire. Çocukların en sevdiği tren ve trene binmek. Her ne kadar tren küçük olsa da sanki biz küçülmüş gibiyiz. Sığıveriyoruz vagonlara. Vagonlar katar katar neşemize neşe katar.

Tren gelir hoş gelir
Ley ley limi limi ley
Odaları boş gelir
Mini mini güzel gel bize

O yardan mektup geldi
Ley ley limi limi ley
Sevindirdi bizleri
Mini mini güzel gel bize.

İbrahim Tatlıses

Diğer yönde Trenin makinisti bizim neşeli resmimizi çekiyor.

Zamanımız olduğundan çimenlere oturup kahve pişirmeye başladım. Eee kahve söz konusu olunca ortam değişiyor. Etrafım doluyor bir anda. Haliyle şanslı olan üç kişi içebiliyor. Cezvem dört kişilik, fincanlarım da dört tane. Neyse ikinci kez pişirip bir dört kişiye daha kahve ikram ediyorum.

Yeşil çimen kaplı küçük bir alanda 5 kişi oturmuşuz, kahve ocağım, üzerinde cezve, fincanlar ve müritlerim.

Tur bitiminde dönüş yoluna girdik. Ana yoldan Kumkuyu’ya ilerlerken güneş dağların ardında batmak üzere. Durup izlemek gerek binalar ve bulutların arasından.

Gökyüzü parçalı bulutlu, güneş batmış ışıkları alttan bulutları kızıla boyamış.

Kamp alanına gelmeden tesislerde durup mola verdik. Tesisin bahçesinde koca bir küp var. Ayrıca bisiklet dostu olduğu belli tahta panellere konulan bisiklet maketlerinden.

Tahta bir çit 30 cm boyunda sıralanmış. Çitin iç kısmı toprak doldurulup çim döşenmiş. İki kulplu koca bir küp İki duvarda bisiklet resmi. Dipte bir gül fidanı pembe açmış. Ben bir elimi küpün kulpuna dayamış poz veriyorum.

Kamp alanına dönüp akşam yemeğini yedikten sonra kamp yerinde orman masasında oturup sohbet ediyoruz. Kahveler her zaman olduğu gibi benden. Pişirip etrafımdakilere sunuyorum. Kahve olayı giderek olgunlaşıyor kafamda. Bu gün pek yorucu olmasa da uyku kapı arkasına geldi çattı. Fazla geçe kalmadan herkes çadırına çekilip yatıyor.

Bu gün yaptığımız toplam yol 27 Kilometre civarı.

Yaptığımız turun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Kendi Kendine Oluşan Festival 6.Gün

16 Nisan 2015 Perşembe

6. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Bekliyorum bir kapının önünde,

Cebimde yazılmamış bir mektupla.

Bana karşı ben vardım

Çaldığım kapıların ardında,

Ben açtım, ben girdim

Selamlaştık ilk defa.

Metin Altıok

 

Öne çıkan görsel, ekin tarlaları arasında düz yolda üç bisikletçi, Güneş parlak ışıklar saçarken batıyor.

20150416_191218_HDR

Çeşmeye gelen araçların gürültüsü biraz rahatsız etse de iyi bir uykunun ardından sabahın erken saatinde kalktık. Bahçede hazır haldeki hamakta da sabah keyfimi yapıyorum birazcık. Güneş doğmuş ağaç yaprakları arasından sızabildiği kadar üzerime ışıldıyor. Tembellik güzel bir şey, hele bahar ayında sabahın seherinde gerinip uzanmak. Sanki hayat durmuş gibi, bundan sonra hiç bir şey olmayacakmış gibi düşünmek. Ne geçmişi ne da yarını. Dünyadan habersiz, dünyanın içinde yaşamak. Sadece bu an var, an bitmesin. Durdu zaman, durdu dünya. Sadece nefes alışımı hissediyorum hiç bir şey düşünmeden. Sonsuzluğu yakalamış gibiyim. Hamakta uzanmış yatıyorum, arkada iki çadır.

20150416_081839

Bahçe sahibi geliyor, sabah kahvaltısı hazırlıyor bize. Bahar kokuları içinde kızarmış ekmeklerle nefis bir kahvaltı. Bol çay ile birlikte. Kahvaltının ardından eşyaları toparlayıp bisikletlere yükledik. Yola çıkmaya hazırız artık, akşama evdeyiz. Bahçe kapısı demirden, önde motor park etmiş.

20150416_103819

Bahçenin sahibine teşekkür edip yola çıkıyoruz hep birlikte. Kahvaltıyı dengesiz İrfan ödüyor, kendisine teşekkür ediyoruz. Biraz yüksekte olmamızdan dolayı Tire içine kadar çabuk indik. Yolumuz araçların gittiği ana yol değil. Köy yollarından Belevi’ye kadar gideceğiz.

20150416_104755

Yol kıyısında arabanın çarpıp öldürdüğü bir tilkiye rastlıyorum. Karşıdan karşıya geçmeye çalışan tilki arabanın hızına yetişememiş anlaşılan. Doğal olmayan bir ölüm karşısında üzülmemek elde değil.

20150416_113520

Yol hafif iniş ve çıkışlı, neredeyse düz sayılır. 20 kilometre yol aldıktan sonra çay bahçesinde mola verdik. Can ağacın dibine bisikletini park etmiş durumda poz veriyor.

20150416_120030

Bahçede yayılıyoruz bisikletleri park ettikten sonra.

20150416_120051

Çay bahçesinde rengarenk çiçeklerle bezenmiş. Çiçeklerin arasında koca bir küp, küpün üstünde de ters duran bir su testisi dikkatimi çekiyor. Aklıma bazı yerlerde adet olan evin damına konulan testi geliyor. Evde evlenme çağında genç kız varsa dama bir testi konuyor. Kızı almak isteyen delikanlı testiyi kırıp kıza talip oluyor. O yüzden testiyi ellemeden öyle uzaktan inceleyip resmini çekiyorum. Bir de kaza ile testiyi kırarsam kim bilir başıma neler gelir. Film sahnesinde değiliz.

20150416_120136

Duble çay ile pistonları soğutmaya çalışıyorum. Düz yol olmasına rağmen iki sıradağ silsilesini aştık ta geldik. Pistonlar biraz yorgun sayılır.

20150416_120309

Dengesiz İrfan da yanıma gelerek pistonlarını soğutmaya çalışıyor.

20150416_120328

Bu kış iyi yağış vardı ve bunun sonucunda Küçük Menderes nehri taşmış durumda. Bazı nehir kıyısındaki tarlalar su altında kalmış. Göründüğü kadarı ile geniş bir alan su altında.

20150416_124507

Daha önce Köyceğiz gölü etrafında gördüğüm Sığla ağacı burada da gözüme çarpıyor.

20150416_130203

Bereketli Küçük Menderes ovasında geniş şeftali bahçeleri alabildiğine çok. Henüz çiçek açmamış ama çiçeklerin tomurcukları hazır, neredeyse açmak üzere pembe şeftali çiçekleri.

20150416_131242

Belevi kavşağına geldik, artık Selçuk yolundayız ve yol İzmir -Aydın karayolu. Araç trafiği fazla, motor gürültüleri rahatsız etmeye başladı. Yol duble yol, emniyet şeridinde ilerliyoruz.

20150416_131248

Mandalina bahçeleri sarı çiçeklere bürünmüş olsa da taşmış nehrin suları yolun kıyısına kadar gelmiş durumda.

20150416_132524

Baharın beyaz gelinliği her tarafı sarmış durumda. Uçsuz bucaksız, çiçekler kaplamış tarlaları.

20150416_133406

Selçuk’a az kaldı, neredeyse varmak üzereyiz ama Selçuk’a uğramadan nehir kıyısından gideceğiz.

20150416_134113

Papatya gibisin beyaz ve ince,
Eziliyor ruhum seni görünce,
İsmin dudaklarımı yakıyor neden,
Nedir bu çektiğim senin elinden,
Yalvarırım sana gel üzme beni,
İnan bana çok seviyorum seni,
Gel kollarıma artık bekliyorum,
Papatyam seni özlüyorum,
Neden sanki öyle dudak büküyorsun,
Yoksa açık söyle hiç mi sevmiyorsun,
Sana soruyum neden susuyorsun,
Bana bu sevgiyi çok mu görüyorsun,
Bilsem söyler miydim gizli hislerimi,
Keşke görmeseydim gülen gözlerini,
Biliyorum fakat sende seviyorsun,
Anladım çapkınca naz ediyorsun,
Neden sanki öyle dudak büküyorsun,
Yoksa açık söyle hiç mi sevmiyorsun,
Sana soruyorum neden susuyorsun,
Bana bu sevgiyi çok mu görüyorsun,
Bilsem söyler miydim gizli hislerimi,
Keşke görmeseydim gülen gözlerini,
Biliyorum fakat sende seviyorsun,
Anladım çapkınca naz ediyorsun..

Necdet KOYUTÜRK

Papatya tarlasını çekiyorum.

20150416_135937

Ana yoldan nehir kıyısında ki yola girerek köprüden nehrin karşı yakasına geçtik.

20150416_140732

Küçük Menderes nehri maalesef çok kirli akmakta. Buna neden olanlar yaptıklarının farkında değiller ve farkında olmak istemiyorlar bir türlü.

20150416_140735

Henüz göremediğim ceylan tabelası yine karşımda. Bakalım ne zaman göreceğim ceylanları. Öyle çıkıverecek karşıma, bana şöyle bir bakıp hızla çalıların ardında kaybolacak. Kısmet….

20150416_140921

Nehir kıyısı asfalt yol ve araç yok, sadece tarlalarda çalışan traktörler bazen geçiyor. Biz de aheste bisiklet sürüyoruz, Can bunun bir örneği.

20150416_142405

İrfan ve Tamam da yolun sakinliğine bırakmış kendilerini. Usulca bana poz veriyorlar.

20150416_142439

Ayva ağaçları çiçek açmış, demek ki yaz gelecek. Şarkı sözlerindeki gibi ;

“Ayva çiçek açtı yaz mı gelecek

Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek”

20150416_142838

Hazır üçünü de yakalamışken bir resim çekiyorum ardı sıra.

20150416_143609

Yeni sürülmüş tarla ve tarladaki solucanları yemek için üşüşen martılar.

20150416_143718

Zeytin köye yaklaştık, cami bize geldiğimizi bildiriyor. Nehir kıyısı araç bakımından sakindi ve rahatça geldik buraya kadar. Artık Küçük Menderes nehrinden ayrılma vakti geldi.

20150416_144139

Bereketli ova olunca leylekler de bu bereketten faydalanıyor her yıl. Ta uzaklardan gelmiş, her zamanki yuvasına gelip yerleşmiş bile. Henüz yumurtlamış nöbetleşe kuluçkaya yatıyor leylekler. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra besleyip büyütüp yaz sonunda yetişkin hale gelen yavrular kendilerine eş seçip yeni bir yerde yuvalarını yapacaklar. Havalar serinlemeye başlayınca sonbahar aylarında Afrika’nın sıcak bölgelerine göç edecekler.

20150416_144556

Zeytin köyün yamaç evleri, işte köyler verimli topraklara tarla yaparak tarım arazilerini korumuş oluyorlar yamaca ev yaparak.

20150416_144658

Zeytin köyde mola verdik, karnımız da acıktı. Daha önce pide yediğimiz fırına doğru gidiyoruz.

20150416_145519

Köyün tek pide fırınında birer pide söyleyerek pişmesini beklemeye başladık. Buranın pidesi meşhur olmasa da nefis pişiriyorlar. Zeytinköy sapa yerde kalmasına karşı nüfusu kalabalık bir köy.

20150416_145530

Karnımız doyduktan sonra daha önce gitmediğimiz değişik bir yoldan gitmeye karar verdik. Hem bu yolun rampası daha az olduğunu söyledi köylüler. Bakalım göreceğiz nasıl bir yolmuş. Köyden ayrıldıktan sonra su kümbeti karşımıza çıkıyor. Yağmur suları burada birikip içme suyu olarak kullanılıyor. Demek ki buralarda çeşme yok.

20150416_163146

Hafif rampalardan yukarılara doğru çıkıyoruz.

20150416_163148

Ardından kısa ama biraz dik bir rampa çıkıyor karşımıza. Hem de dönemeçli. Birden bire yükseklik kazandık.

20150416_163902

Gerçekten de bu yol diğer yollara göre daha iyi, kısa sert bir rampa dışında hafif çıkışlarla en yüksekte olan Gölova köyüne geldik. Köyde yorgunluk çayı iyi gidiyor doğrusu.

20150416_171557

Yorgunluk çay molasının ardında yola tekrar düzülüyoruz. Artık bir süre inişe geçtik. Tarlaların orta yerinde devasa bir çukur açılmış. Anlaşılan o ki buradan epey toprak alınmışa benziyor. Ne için, neden alındığı belli değil. Ama çukur öylece kalmış.

20150416_181133

Karakuyu köyünde mola veriyoruz, pistonlar iyice ısındı. Soğutmak gerek pistonları. Artık eve yaklaşmanın psikolojisiyle yorgunluk belirtileri göstermeye başladı. Her pedal daha ağır gelmeye başlıyor. Durup dinlenmeli.

20150416_182225

Artık Cumaovası’nda düzlükte pedal çevirmeye başladık. Öncümüz İrfan her zamanki gibi önde bize rehberlik ediyor.

20150416_183516

Katılımcılardan biri olan Tamam ise sessizce Öncüyü takip ediyor. Yorgunluk belirtilerinden olsa gerek hiç konuşmadan yol alıyor.

20150416_183528

Diğer katılımcılardan Can da iyice yoruldu. Ön çantaları ile birlikte yükü bizlerden fazla ve o da yorulmuşa benziyor.

20150416_183532

Böylece birbirimizin ardı sıra tıngır mıngır gidiyoruz.

20150416_183534

Çileme köyünde durmadan geçiyoruz, akşam güneşi ufukta alçalmaya başladı. Batmadan önce son ışıklarını ovaya, bizlerin üzerine saçıyor. Böylece Kendi Kendine Oluşan Bisiklet Festivalinin daha sonlarına gelmiş bulunmaktayız. Katılımcıların az olması benim işime yaradı. Cezvem dört kişilik, fincanlar da dört tane olunca her kahve molasında bir seferde kahvemizi içmiş olduk. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150416_191218_HDR

Tarlaların arasında yeni yapılmış olan yol dümdüz, sıcak asfalt ile yapılmış kaymak gibi. Güneşin son ışıkları altında aheste pedala basıyoruz.

20150416_191450

Tekeli, Develi köylerini bir çırpıda geçsek te su molası vermek durumunda kaldık. Acelemiz yok zaten. Cumaovası metro istasyonu kapalı olduğu için Sarnıç istasyonuna kadar gitmemiz gerek.

20150416_193756_HDR

Sarnıç metro istasyonunda trene bindik, Dengesiz İrfan’ın şekeri düştü herhalde istasyonun öbür ucuna gitti. O yüzden vedalaşamadık bile. Can ile birlikte trenin en ön vagonuna binerek Alsancak istasyonuna vardıktan sonra sahilden eve doğru tatlı bir yorgunlukla ama turun verdiği mutluluk ve sevinçle eve vardım. Yine bir turun sonuna geldik, turun katılım ücreti yok, zaten olamazdı. Çünkü kendi kendine oluşmuştu.

Bir daha ki turda görüşme dileği ile sağlıcakla, herkese bol turlar. Bisikletin gidebildiği yere kadar. Yeter ki yola çıkın, yolda olun. Yol nasıl olsa sizi iyi yerlere götürür hiç merak etmeyin.

Bu gün yaptığım yol 111 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc

99. Çanakkale Şehitlere Saygı Turu 3. Gün

3 Nisan 2014 Perşembe

Altınoluk – Behramkale – Gülpınar- Tavaklı

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Gitmek

Gitmek. Bir hançeri inceltip

Okyanusa daldırmak isteği

Ya da düşebilmek atlasların

Dışına ki ey kalbim

Yalnızsın bu yolculukta da

Gitmek. O kaos duygusu, aklın

Sarsıntılarla yorgun düşüşü

Bilincin kamaşması belki de.

Rehin bırakılacak bir şey yok

Unuttuklarından başka.

Gitmek. Bir büyü gibi saran

Ağrılar yumağı, kışkırtılmış

Düşlerdir ki sen şimdi

Esirgeme kendini kalbim

Kederin o derin yalnızlığından

Ahmet Telli

Öne çıkan görsel, Kıvrılarak giden düz yolda 15 bisikletçi.

030420145880

Genellikle çadırımın girişini güneşin doğduğu tarafa kurmak alışkanlık oldu. Sabah uyandıktan sonra ilk olarak güneşin ışıkları çadırımın içine dolması güne iyi başlamama neden oluyor. Hele bir de deniz önünde ise yaşanacak gün daha da iyi olacağına inanıyorum. Deniz kıyısında bisikletim KUZ ve ufukta doğmuş Güneş.

030420145842

Güneş öyle gösteriyor ki havanın açık olması yüksek bir ihtimal. Bisikletin gidonu, üzerinde Güneş doğmuş, yükselmekte. Güneşin yanında dik yamaçlı dağ. Gidonda İzmir bisiklet derneği plakası var.

030420145843

Arkadaşların hepsi uyanıyor, kahvaltının ardından kahve içilir doğrusu. Bir fincan kahve içerek güne başlamalısınız. Dört kişi oturmuş kahve içerken çekiyorlar. Resimde Mustafa, Selahattin, İrfan ve ben varım.

030420145844

Herkesin toplanıp hazır hale gelmesi fazla uzun sürmüyor. Güneş fazla yükselmeden yola çıkıyoruz. Bir süre ana yoldan gideceğiz, başka yol yok. Sabah erken olduğundan trafik te o kadar yoğun değil. İki kişi bisiklet sürüyor yol kıyısında.

030420145845

Çanakkale il sınırına girmiş bulunmaktayız. Asfalt kaymak gibi olunca yolda gitmek hızlı oluyor. Sahil şeridi o kadar işgal edilmiş ki beldenin biri bitiyor diğeri başlıyor. Binalar tüm kıyıyı sarmış durumda, Yazlık, yazlık, çoğu bina boş. Yaz gelecek te tatilin bir kısmını buralarda geçirecekler insanlar. Yada işlerinden dolayı gelemeyecekler bu yaz. Yazlıklar ölü yatırım ne yazık ki.. Tabelalarda; Çanakkale il sınırı, Karayolları 142. şube sınırı ve en altta Altınoluk, üzeri çapraz kırmızı şerit çizilerek Altınoluk beldesinin bittiğini gösteriyor.

030420145851

Arkadaşlar yol kıyısında sürmeye devam ediyorlar. Dört kişiyi çekiyorum bisiklet sürerken.

030420145849

Küçükkuyu köyüne geldik.

030420145852

Arkadaşlar önümüzdeki benzin istasyonuna girdiklerini görüyorum. Ben de arkalarından gireceğim. İhtiyaç molası vermek gerek.

030420145853

Elbet bir gün tabelada görünen Zeus altarını göreceğim. Merak ta ediyorum ne var diye ama grubu oraya yönlendirmeden yola devam ediyoruz. Keşfedilmemiş yer olarak kalsın şimdilik. Hepsini görürsek gezmenin anlamı kalmaz. Sadece Zeus Altarı tabelasını çekmek isterdim. Tabelanın etrafı öyle dolmuş ki tam Arabesk bir resim ortaya çıkıyor.

030420145854

Nihayet yol ayrımına varıyoruz. Asos üzerinden gideceğiz. Arkadaşlar dikkatlice sola doğru dönüyorlar.

030420145855

Yol biraz mıcırlı olsa da kalabalık araç trafiğinde kurtulmuş oluyoruz böylece. Çanakkale yolundan sola doğru sapıyoruz. Kahverengi tabelada sola ok işareti, Behramkale (Assos) yazılmış.

030420145856

Yol bizim için gayet iyi durumda. Birbirimizden kopmadan gayet iyi gidiyoruz. Deniz solumuzda, neredeyse deniz seviyesinde gidiyoruz.

030420145858

Şimdilik deniz seviyesinde gidiyoruz, Sağdaki yamaçta çam ağaçları, solda deniz ve uzun görünen yol.

030420145860

Yolda EBİT grubu ile karşılaşıyoruz. Ege üniversitesi öğrencileri her yıl Çanakkale şehitlerine pedallıyorlar. Grup düzgün bir biçimde tek sıra olmuş durumda bizleri geçiyor. Nasıl olsa Çanakkale de buluşacağız. Grubu olduğu gibi çekiyorum önden.

030420145863

Sorumsuz arkadaşım bana sürpriz yapıyor. Kornanın hava basan lastik topunu veriyor. Farkında olmadan düşmüş ve önde olması gereken öncümüz İrfan arkadan gelerek kornanın topunu vererek sevinmeme neden oluyor. Düşen topa bir çare düşünmek gerek.. Elçek resim çekiyorum ikimizi. Gözümüzde güneş gözlükleri gülümsüyoruz kameraya.

030420145864

Sezon henüz açılmadığından boş olan iskelede mola vererek biraz dinlenmek gerek. İskelede oturup ayaklarını sarkıtan bir kaç dengesizin resmini çekiyorum. Can, İrfan ve Aycan ayaklarını aşağı sarkıtmış durumda bana bakıyorlar.

030420145866

Sahilde ilginç yerlerin resmini çekiyorum bu ara. Çakıl taşları rengarenk, kıyıya vuran dalgalar henüz çakılları kuma dönüştürmemiş. Daha binlerce yıl dalgaların kıyıları allak bullak etmesi gerek. Denizde kalmış kaya çıkıntıları dalgalara karşı direnmekte. Sahil böylece uzayıp gidiyor.

030420145867

Bu da denizde kalmış dikit kaya, denize ve dalgalara tek başına direniyor ve hala ayakta.

030420145868

Uzayıp giden sahil hafif kıvrılmış, ileride küçük bir iskele görülüyor.

030420145870

Behramkale’ye az kaldı, bir süre daha deniz kıyısında gideceğiz. Daha sonra Behramkale’ye doğru tırmanışa  başlayacağız. Tabelalarda iki yöne de işaretlenmiş, iki yön de aynı yere çıkıyor. Berhamkale (Assos) 14 Km, İskele (Antik liman) 16 Km, Kadırga koyu 12 Km. Soldan binek arabalar için, sağ taraf otobüs ve minibüsler için belirtilmiş.

030420145871

İki dengesiz oynamaya başladı birden tepenin üzerinde. Biri Can biri İrfan Kollarını kaldırmış olarak oynuyorlar.

030420145873

Daha sonra İrfan tek başına oynamaya başladı. Sanırım yukarıda Can müzik açmış müzik ile tempolu olarak oynuyor. İşte öylece oynarken birden bire İrfanın arkaya doğru gidip ayaklarını havada görüp gözden kaybolunca eyvah İrfan gitti diye çok korktum. Ben bisikleti yol kıyısına atarak yanına gitmeye başlarken birden bire İrfan göründü tepede. Benle dalga geçiyor diye düşünerek korkum birden öfkeye dönüşerek taş atmaya başladım. Tepeye varınca olanları anlattı İrfan. Oynarken arkaya doğru 2 metrelik yerden aşağı ters takla atarak düşmüş. Taklayı atınca ayakları üzerine düşmüş, herhangi bir şey olmamış. Durumu anlayınca öfkem de geçti ama korku bana yetti. Birden bire nallarını havada görünce yüreğimin yağları eridi resmen. Çok korkmuştum çok…

030420145872

Arada lastik patlağı da olmasa mola vermeyecektik. Lastik patlağı onarılıncaya kadar biraz dinlenmek iyi geliyor. Atilla Akagündüz arka lastiğini kontrol ediyor diken var mı diye. İç lastik yerde.

030420145874

Lastik onarılırken tepeden bir kaç resim çekmek gerekti. Yavaş yavaş yükselmeye başladık. Denizden de uzaklaşıyoruz. Tepe üzerinde  Deniz ve uzaklara kadar kıyıyı çekiyorum.

030420145875

Diğer tarafta, aşağıda yol kıyısında bisikletimi attığım gibi duruyor.

030420145876

Bazen güzel bir yerde olmanın resmini çekiyorum tüm arkadaşları. Küçük bir su birikintisinin önünde 14 kişiyi çekiyorum. Sadece bir tane bisiklet var solda. O da Ay yıldızlı Mustafa’nın bisikleti.

030420145877

İri siyah karıncalar baharın güzelliğine aldırmadan çalışmaya devam ediyorlar durmaksızın. Kış aylarına daha çok olmasına rağmen yiyecek toplamaları şaşırtıcı. Çakıl taşları arasında giden karınca konvoyu.

030420145878

Bazı küçük su birikintileri güzel yansımaları içinde barındırması seyre doyum olmuyor doğrusu. Böyle yerleri yaşayıp görmek beni yaşama daha çok bağlıyor. Önde otlar, arkada su birikintisi.

030420145879

Behramkale’ye pedal pedal yaklaşmaktayız. Uzayıp giden yol ve yolda olma güzel. Tarihi ve turistlik bir yer olan Asos ziyaretçileri çok olsa da bu yoldan gitmiyorlar. Daha çok Ezine den gelen yolu kullanmaktalar. Bu yüzden yol çok sakin. Uzayıp giden yolda giden bisikletçiler. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

030420145880

Artık Behramkale’ye iyice yaklaştık, kale surları görünüyor, yokuşta bisikletçiler hafif rampayı çıkıyorlar.

030420145882

Şehrin girişine yakın antik mezar kayaları görünmeye başladı. Elbette otlayan koyunların bunlardan haberi yok. Ama benim dikkatimi çekiyor kaya mezarlar. Kim bilir kimin mezarı, daha o günlerde soyulup soğana çevrilmiş mezarlar. Kemikleri bile yok ortalıkta. Sadece taş mezarlar kalmış hüznünle.

030420145884

Eh geldik sayılır, çok az kaldı Behramkale’ye. Aynı zamanda antik adı Asos olan yere. Solda sur duvarları, karşı tepede de kale kalıntıları görünüyor.

030420145886

Behramkale’ye Ezine den gelen yol aşağıda görünüyor. İleride ovanın dibinde akan bir çay var.

030420145887

Behramkale evleri ve yapıları kesme taş ile yapılmış. Buranın soğuğuna karşı taş binaların kalın duvarları anca yardımcı oluyor.

030420145888

Kayaların üstüne yapılmış evler sağlamlığı gösteriyor. Kayalarda dikine yüksek bir kaya kütlesi üzerine ev kondurmuşlar. Kaya 10 metre yüksekliğinde.

030420145889

Behramkale evleri birbirine çok yakın yapılmış, sokaklar dar ve zemine çok kötü taş döşenmiş. Bisikletle değil yürümek bile zor kötü taş zeminden dolayı. Bisikletlerin tüm civataları dağılmazsa iyidir. Ayrıca böbrek taşlarını da düşürebilirsin.

030420145890

Çoğu bisikleti elde sürerek taşlı yoldan kurtulmaya çalışıyor. Asfalta çıkınca rahatlıyoruz resmen.

030420145892

Yolumuz Gülpınar yolu, sol tarafa doğru yönlendiriyorum grubu.

030420145894

Tabelalar bize bir çok tarihi yere gittiğimizi gösteriyor. Kahverengi tabelalarda; Alexandria (Troas) 60, Apollon Smintheion 25, Babakale (Lekton) 35, Sağa işaret edilmiş. Aynı yöne de Gülpınar köyüne de gidiyor.

030420145895

Yeşilliklerin içinden gitmek bir başka oluyor. Sağda meşe ağaçları yol boyu.

030420145896

Yolda manzara sürekli değişmekte. Bu da yolda sıkılmadan doğanın tadını çıkara çıkara ilerlememizi sağlıyor.

030420145897

Küçük bir su birikintisi, köyün hayvanları burada su içiyor. Elbette doğadaki hayvanlar da çaktırmadan su içiyorlar.

030420145898

Karşıda bir köy göründü, sağda fıstık çam ağaçları bir sıra dikilmiş.

030420145899

Balabanlı köyüne giriş yapıyoruz. Uyarı levhasına göre bu köyde büyük baş yayvan yetiştiriciliği yaygın durumda. Üçgen levhanın kıyıları kırmızı şerit çekilmiş ve ortada inek resmi.

030420145906

Köyler ardı sıra geliyor, burası da Korubaşı köyü.

030420145900

Büyük baş hayvanlar için küçük su göletleri her yerde görmek olası. Bir şekilde doğal havuzlardan yararlanıyor köylüler.

030420145907

Köy yolları her ne kadar inişli çıkışlı olsa da sıkılmadan yol alabiliyoruz. Kimi yer düz, kimi yer yokuş. Yokuşu yavaş yavaş çıktıktan sonra inişte aksine çabuk oluyor. Bazı kısa inişin ardından hemen yokuş çıkıyor karşımıza. Koyunlar kendilerine gölgelik yer bulmuşlar. Sabahtan yedikleri otları geviş getirerek dinleniyorlar öğle sıcağında.

030420145909

Tabela gideceğimiz yolu belirtmiş, Sola doğru Ezine ve Gülpınar tarafına gidiyor. Karşıdaki kahvede arkadaşlar mola vermişler.

030420145901

Molanın ardından yola çıktık, tepeden aşağı inen yol uzayıp gidiyor ufka doğru.

030420145910

 

Burada hayvancılık o kadar çok ki köyün ismini Koyunevi olarak vermişler.

030420145912

 

Köyler arası o kadar uzak değil, kimisi birbirine çok yakın. Arazi yapısı pek yüksek olmayan tepelerden oluşmuş. Öyle düzlük bir alan yok denecek kadar az. Tarım için ekilip biçilecek bir toprak yapısı da yok. Taşlık alan fazla olduğu için mera olarak kullanılıyor. Koyun sürüleri her yerde görüyoruz. Başında çoban koyunları otlata otlata yeşil taze otları yediriyor. Burası Bademli köyü.

030420145914

İn, çık, bazen de düz giden yolda aheste gidiyor arkadaşlar. Yol kıyısından gidenleri çekiyorum.

030420145915

Kocaköy tabelası göründü köy girişinde.

030420145922

Köyün içinden geçen yolda giden bir bisikletçi.

030420145923

Gülpınar’a vardık, burada kısa bir mola veriyoruz. Gülpınar biraz büyük bir köy, hata belediyelik. Akşam ve sabah için alış veriş yapıyoruz marketten. Ekmek alıyoruz, ekmeksiz olmaz.

030420145924

Tarihi yeri gösterir kahverengi tabelada Babakale, Lekton 9 Kilometre mesafede olduğunu belirtmiş sola doğru ok işareti ile.

030420145925

Kahvenin birinde molayı verdik, kahve biraz yüksekte. Dut ağacı yapraklarını yeni açmış, ortalık yeşillenmiş. Bisikletlerin yanında traktör  park etmiş. Cadde iri Arnavut kaldırımı taş döşeli.

030420145926

Apollon tapınağı Smintheion 100 metre solda ama girmeye niyetimiz olmadığı için yola devam ediyoruz. Kamp yerine hava kararmadan varmak niyetimiz.

030420145927

Henüz toplanmamış karalahanalar var tarlalarda. Yakında kalmaz, toplanıp yaz sebzeleri ekilir.

030420145929

Tarlaların çoğu sürülmüş, toprak kokusu yayılıyor ortalığa. Sebze ekimi başlar yakında.

030420145932

Leyleği yeni sürülmüş tarlada resimliyorum. Yiyecek bir kaç solucan, böcek aramakta.

030420145931

Tuzla deresi köprüsünden geçiyoruz. Köprü çok dar, anca bir arabanın geçeceği kadar geniş.

030420145933

Dere akıyor temiz. Henüz kirlenmemiş yada dere boyunca sanayi fabrikaları yok. Olsaydı böyle temiz akacağını zannetmiyorum.

030420145934

Tuzla köyündeyiz, dere köyden mi ismini almış yoksa köy mü dereden ismini almış bilemedim.

030420145936

Buradaki çevrenin yapısı değişik bir görünüme sahip. Kırmızı, beyaz katmanlardan oluşan toprak yapısı. Ayrıca su kaynakları da buradan çıkıyor, tuzlu ve sıcak. Termal suya benziyor. Suyun çıktığı yerlere giremiyorum çünkü çamurlu ve batak olduğu için yürümek imkansız. Suyun buharlaştığını görebiliyorum sadece. Burada köy bitiyor tabelaya göre.

030420145938

Katman tabakanın yanından geçerken yakından resmini çekiyorum. Alt kısımlar beyaza yakın katmanlar, üstünde kırmızı, onun üstünde krem rengi katman tabakaları oluşmuş. En üstte bej rengi toprak ve bitki örtüsü.

030420145939

Tepe boyunca kırmızı ve beyaz renkli toprak yapısı ve çıkan su buranın yapısını değiştireceğe benziyor. Resim çekerken akşamın yaklaşmakta, gölgemin uzadığını fark ediyorum.

030420145940

Suyun çıktığı yerler balçık gibi, zemin batak ve gevşek bir yapıya bürünmüş.

030420145942

Zavallı yılan yolun karşısına geçememiş, arabalar tarafından ezilmiş. İnsanların çoğu yılanlardan korkmakta. Bunun neticesinde korktuklarından dolayı bilerek yılanları araba ile ezmekteler. Aslında yılanları asfaltın üzerinde görüyorlar ama durmayıp üzerinden geçmeye çalıştıklarını biliyorum. Yılanlar insanlara zarar vermez dokunmazsan. Kendi halinde doğada yaşamaya çalışırlar. Hatta tarlalara zarar veren zararlı fareleri yedikleri de bilinir ama insanlar korkak ve korkunç yaratıklar.

030420145943

Yeşil otlaklarda koyunlar usul usul otluyorlar. Yeşil otlakta bir kaç meşe ağacı top halinde.

030420145944

Bu kez köy dereden almış adını Babadere. Şirin bir köy.. yol köyün kıyısından geçiyor. Uğramadan yola devam ediyoruz.

030420145945

Biraz alçak olan tarla ve yol kıyısında üstüne uzun odunlar konulup toprakla kapatılarak dam yapılmış. Baktığım tarafta tahtalarla örtülüp kapı da konularak hayvanlar için küçük bir ağıl yapmışlar. İleride mezarlık ve servi ağaçları boy atmış.

030420145946

Babadere köy tabelası yanındayım. Mezarlıkta servi ağaçları. Tabela yanında bir bisiklet park etmiş.

030420145947

Babadere köyünü uzaktan çekiyorum. Köy uzakta olduğu için girmiyoruz.

030420145948

Karşıda dağ görünüyor, dağın dibinde köy var, yol o köye doğru gidiyor.

030420145949

Burası da Kösedere köyü, bu köy de dereden ismini almış.

030420145950

Kösedere köyü içinden geçen derenin ismi Kösedere. Köprüden geçerken çekiyorum.

030420145951

Dere köyün içinden geçmesine rağmen tertemiz akıyor. Kirlenmemiş henüz bu dere. Dere içini ve çınar ağaçlarını çekiyorum.

030420145952

Buğday tarlaları başak vermiş ama henüz yeşil.

030420145953

Nihayet kamp yapacağımız yere geldik. Henüz sezon açılmadığından rahatça kalıyoruz burada. Kampın girişinde market var, ekmek ve yiyecek ihtiyaçlarınızı buradan karşılayabilirsiniz. Kamp atılacak güzel bir yer. Tavaklı köyünün sahil kısmında olan yer. Burayı arkadaşım Şafak Omaç bize önerdi kalabilirsiniz diye. Girişindeki tabelayı çekiyorum, tebelada; Murat’ın yeri Çamlık kamping – plaj- restaurant – büfe – çay bahçesi – mesire yeri yazıyor.

030420145957

Gerçekten de sahilde çam ağaçları var dip tarafta, deniz kıyısından kumsalı ve çadır kurduğumuz çamların olduğu yeri çekiyorum.

030420145956

Çamların altında çadırlar.

030420145955

Deniz sakin ve sessiz, küçük dalgaların sesi bile duyulmuyor. Kumsal henüz kirlenmemiş. Yaz aylarında kim bilir nasıldır buraları. Deniz ve kumsalı çekiyorum.

030420145954

Kamp ateşini de yakıyoruz sahilde. Gündüz sıcak olmasına rağmen akşamları biraz serin oluyor. Herkes çadırını kurup akşam yemeklerini yiyorlar. Ardından ateşin başında bir süre sohbet ederek ısınıyoruz.

030420145958

Ateşin başında sohbetler bitince çadırlara çekilip yatıyoruz. Bu gün iyi bir uyumla tüm arkadaşlarla güzel bir günde biraz iniş ve çıkışlı yol yaptık. Aslında ne kadar çıktıysak o kadar inmiş olduk. Kısaca deniz seviyesinde başlayıp yine deniz seviyesinde bitiriyoruz günü.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 84 Kilometre civarı.

Bir iki lastik patlağı dışında önemli bir sorun çıkmadı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Nemrut Turu 3. Gün

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Tepehan – Yandere – Nemrut dağı

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Dertlerimi yaza yaza
Gül tükendi ben tükendim
Yıllar yılı vurdum saza
Tel tükendi ben tükendim
Oyy oyy oyy oyyy
Tel tükendi ben tükendim oyy

Dertli dertli vurdum saza
Tel tükendi ben tükendim
Oyy oyy oyy oyyy
Tel tükendi ben tükendim oyy

Kapıldım bir boş hayale
Sevmekten düştüm bu hale
Bahçanda menekşe lale
Gül tükendi ben tükendim
Gül tükendi ben tükendim
Oyyy oyy oyyy oyyy
Gül tükendi ben tükendim oyy

Geçiyor benimde çağım
Ne evim var ne ocağım
Dünyada tutunacağım
Dal tükendi ben tükendim
Oyyy oyy oyyy oyyy
Dal tükendi ben tükendim

Hersinim arıldım gayri yaşlandım
Yoruldum gayri cihana darıldım gayri
Yol tükendi ben tükendim
Oyyy oyy oyyy oyyy
Yol tükendi ben tükendim

Aşık Dertli – Ali Özütemiz ( Kıvırcık Ali )

 

Öne çıkmış olan görsel, Nemrut dağında Güneş batarken bisiklet ve kollarını açıp zıplamış bir kişi.

mehmetyunussevincek

Sabaha kadar sıcak olan havada dağ başında örtünmeden uyumak her zaman denk gelmez. Burada gün Türkiye saati ile daha erken ağardığından uyanıyorum. Sıcağın etkisi olsa gerek geç uykuya dalanlar hala uyumaktalar. Uyanır uyanmaz çadırımın önünde bir süre oturuyorum. Üzerim çıplak, saçlar salınık.

160820147648

Kamp yaptığımız yeri şöyle bir dolanıyorum, ormancılar buraya katran ağacı dikmişler. Ağaçlar da büyümekteler. İleride daha da güzel bir yer olacağa benzer.

160820147647

Sabah kahvaltısı başladı, acıkanlar en ön sırada yerini alıyor.

160820147649

Kahvaltıdan sonra hareketin saat 13:00 te olduğunu bildirilince, tekrar etrafı dolanıp resim çekmeye başladım. Herkes kendi havasında.

160820147652

Parkı dolaşmaya devam, katran ağaçları altında çadırlar kurulu.

160820147650

Park tam tepede kenarında dik yamaçlar var.

160820147651

Ağaçlar çadır kurduğumuz yeri gölgede bırakmışlar.

160820147653

Türkü dostu Hüsnü de almış sazı eline vurur teline teline. Akşamdan hızını alamamış hala çalıp söylemekte.

Böyle ikrar ile böyle yol ile
Cefalı yar bana lazım değilsen
Deli gönül sevmiş vazgelmek olmaz
Mihnetli yar bana lazım değilsen
Deli gönül sevmiş vazgelmek olmaz
Gönül kalk gidelim sılaya doğru

Bülbülün sevdası hep güller ile
Senin şiirin dilin yadeller ile
Çık salın sevdiğim engeller ile
Görünme gözüme lazım değilsen
Çık salın sevdiğim engeller ile
Gönül kalk gidelim sılaya doğru

Bülbül ah eyleyip kanlar ağladı
Gözüm yaşı sel sel olup çağladı
Ölüm geldi dört yanımı bağladı
Kılma cenazemi lazım değilsen
Ölüm geldi dört yanımı bağladı
Gönül kalk gidelim sılaya doğru

Söz-Müzik: Ali Ekber Çiçek

Çadır önünde saz çalan Hüsnü Yaşar.

160820147654

Havuzun ortasında bir şahin heykeli. Havuzun içi boş.

160820147655

Türkü dostu Hüsnü türküleri bir süre çaldıktan sonra sazını toplayıp çantasına koydu. Bana öğlene kadar beklemeyip yola çıkalım mı diye önerince zaten beklemekten sıkılmış olarak hemen kabul ettim. Torbama uyku tulumu, çadır ve matımı yerleştirip kamyonete verdim. Ardından Hüsnü ile ikimiz yola çıktık. Kamp alanından çıkınca bir süre daha yokuş çıktıktan sonra uzun bir iniş gerçekleştiriyoruz. Bakalım ne karar ineceğiz. Nemrut zirvenin 2150 metre olduğunu biliyorum. İndikçe sürekli manzara değişmekte. Hızlı da iniyoruz. Etrafta çam ağaçları var.

160820147656

Tepeler çam ağaçları, yüksekte olduğumuzdan geniş bir alan görüyorum.

160820147657

Hüsnü önümde gidiyor, ben de onu takip ediyorum.

160820147658

Vadide akan bir çay olmalı ki su var. Burada uzun kavakları görüyorum.

160820147661

İnişe devam, buralarda ağaçlar yok, dağlar çıplak.

160820147662

Yandere köyüne kadar iniyoruz. Köyün tabelasını çekiyorum. Nüfus 302, Rakım 1300 metre olarak yazılmış.

160820147663

Köyün içine girince sanki cennete geldim. Sıcak olan havada bunalmışken yol birden bire ağaçlarla örtülmüş olduğunu görüyorum. Ağaçlar öyle kaplamış ki yolu güneş dahi görmüyor. Ağaçların seyrek olduğu bir coğrafyada böyle bir yer bana büyük sürpriz oldu gerçekten. Yol boyunca her taraftan sular fışkırıyor. Çeşmeden buz gibi sular akmakta. Sularımı tazeliyorum bu arada. Ne olur ne olmaz diye.

160820147664

Kocaman bir ağaç duvarın üstündeki toprağa kökleriyle öyle bir tutunmuş ki kimse yerinden sökemez.

160820147665

Yaklaşık 15 metreyi aşmış ağaçlar yolu neredeyse kapatmış gibi.

160820147666

Köyün aşağısında Hüsnü beni bekliyordu. Yanına gelince Urim baba şuraya girelim bir mola verelim diye çay içebileceğimiz yere götürüyor. Küçük şelaleden buz gibi suyun aktığı, üstüne çardak yapılmış yere oturuyoruz. Çayları hemen ısmarladık. Çay da odun ateşinde pişiyor, bu çay da ne güzel içilir.

160820147667

Hüsnü’nün resmin çekiyorum çardakta oturmuş durumda.

160820147668

Çektiğim resmin videosunu yaptım. Videonun linki aşağıda.

Bir Hüsnü benim resmimi çekiyor çayları içerken.

160820147669

Daha sonra resim çekebilecek birine cep telefonumu verip ikimiz birlikte resim çekiliyoruz. Burada ayrıca alabalık ta varmış, hem de kırmızı benekli alabalık. Eh öğlen de olduğuna göre birer alabalık ısmarlıyoruz. Meğerse Hüsnü dost bana sürpriz yapmış. Burayı biliyor ve erkenden yola çıkıp balık yediriyor böyle cennet gibi bir yerde. Teşekkürler dostum..

160820147670

Balıklar pişe dursun böyle akan bir suyu görünce dayanamam. Hemen şortlarımı giyerek çaya giriyorum. Su gerçekten buz gibi, ama ben alışık olduğum için rahatça üşümeden küçük çağlayanın altına girerek biraz serinlemeye çalışıyorum. Bu sıcak havada mest oluyorum. Daha ne isteyeyim ki. Hüsnü girmiyor, sadece benim resmimi çekmekle yetiniyor. Kayanın üstünde durmuşum, çağlayan akıyor buz gibi, birazdan gireceğim akan çağlayanın altına.

160820147671

Derin olmayan suya giriyorum. Çağlayan iki yerden akıyor.

2014-08-16-0211

Çağlayanın altına girip duşumu alıyorum.

2014-08-16-0208

Bir süre çağlayanda yıkandıktan sonra kurulanıp elbiselerimi giyinerek pişen alabalıkları afiyetle yiyorum. Şimdiye kadar yediğim en lezzetli balıklardan diyebilirim. Vadideki çaydan akan buz gibi suda yetişen alabalıklar lezzetli olmaz mı? Suyun bol olması yeşil bir cennete dönüştürmüş. Adeta hayat vermiş vadiye. Yemeği yedikten sonra diğer arkadaşlar da gelmeye başladı tek tük. Fazla oyalanmadan yola çıkıyoruz Hüsnü ile. Bundan sonra yokuş yukarı tırmanacağız ta Nemrut dağına kadar. Aşağıda köy yeşillikler içinde bir yere kadar, sonra ağaçlar seyreliyor ve dağın zirvesi çıplak.

160820147673

Vadi yemyeşil bir alan oluşturmuş.

160820147674

Büyüköz köyüne geldik.

160820147675

Çıkmaya devam ediyorum, köy aşağıda kaldı. Evlerin çatıları gri olarak kaplı, kiremit değil.

160820147676

Ağır tempoda çıkmaya başladım. Kendimi zorlamadan yavaş pedallarla aheste aheste. Zaten hava da sıcak, bol bol terliyorum. Bununla beraber bolca da su içiyorum. Susuz bırakmamak gerek vücudu. Arabalardan sık sık su takviyesi yapıyorlar, Susuz kalmadık tırmanış boyunca. Yükseklerde arazi yapısı kayalık yapıya dönüştü. Tek tük bodur ağaçlar var.

160820147680

Yol kıvrıla kıvrıla yukarı çıkıyor. Durup çıktığım yerlerin resmini çekiyorum. Hem biraz nefeslenmek gerek.

160820147681

Yola çıkınca kollarım iyice yanmaya başlayınca Ahmet Leblebici uzun kollu T-şort veriyor. Hemen giyiyorum uzun kolluyu. Özer benim resmimi çekiyor bisiklet sürerken.

ozer

Çakır dikenleri sıcağa umursamadan öylece yolun kıyısında yolcuya selam vermekte. Ben de durup selamını alıyorum çakır dikeninin. Selamını almadan geçmek olmazdı. Sıcak hava çakır dikenini kurutmuş olsa da kar yağasıya kadar bekleyecek. Sonra kar yağınca kış uykusunda toprağa karışacak sessizce. Baharda karlar eriyince tohumları yeniden yeşerecek ve güzel çiçekler açacak. Börtü böcek, arılar güzel kokulu çiçeğin çekiciliğine fazla dayanamayıp nektarının tadına bakacaklar. Yine havalar ısınınca yolcuları bekleyecekler yanından geçmesi için. Yolculara selam verecekler, eğer yolcu durup selamını alırsa ertesi yıl daha güzel çiçekler açacak. Bisikletin zinciri arasından çakır dikeninin çekiyorum.

160820147683

Çakır dikenlerini ön tekerleğim ile çekiyorum bir poz.

160820147684

Bu turda tanıştığım Gizem, oflaya puflaya dağların sıcağında çıksa da yokuşları hiç şikayet etmiyor. Bisikleti sevdiğinden yerinde duramıyor. Uzun turlar için bir kaç öğüt veriyorum. İçinde ki istek uzun turlar yapacağa benziyor. Ve yapacak ta. Yol kendisini olgunlaştıracak, tanıştığı insanlar iyi kötü yoğurup iyi bir turcu olacak sonunda. Resmi Sevinç Aksüt çekiyor.

1495296_10152459702194681_2441149654302580935_o

Çıktığım yol kıvrılıyor aşağıya doğru.

160820147686

Nihayet yokuş ve tırmanma bitti. Dağların zirvesindeyiz. Yol düzelince rüzgar biraz serinletiyor. Zirvede hiç ağaç yok, kayalıklar kaplamış ortalığı.

160820147687

Kamp yapacağımız otelin önüne geliyoruz. Asfalt yok otelin orda bitiyor. Güneş henüz batmadı ama fazla zaman yok. Bisikletleri otelin bahçesine bırakıp kamyonetlere doluşuyoruz. Yol toprak ve dik olduğu için güneş batmadan zirveye çıkmamız gerek. Elçek ile kendimi ve arabanın kasasındakileri oturmuş durumda çekiyorum.

160820147688

Mustafa Ekici bisikletle çıkmaya karar vermiş. Onu geçiyoruz.

160820147689

Dağın doğusundayız, güneşi göremiyoruz ama ışıkları karşı tepelere vuruyor.

160820147690

Yolun sonuna geldiğimizde kamyonetten iniyoruz. Zirvede güneş hala yüksekte görünüyor.

160820147691

Bundan sonra yayan olarak Nemrut’a çıkmaya başladık. İlk önce Tümülüs göründü gözüme. Çok heyecanlıyım, şimdiye kadar resimlerde, televizyonlarda gördüğüm yeri kendi gözlerimle görmek başka bir duygu. Tümülüs şimdiden etkisi altına aldı bile…

160820147692

Güneş batıda iyice alçalmaya başladı. Biz Malatya tarafından geldiğimizden dağın doğusundayız. Adıyaman tarafı batıda kalıyor. Nemrut dağında yol bitiyor iki taraftan da. Yol bağlantısı olmadığından ikisi de birbirinden kopuk. Araçla geçemezsin diğer tarafa. Devasa heykel başlarını görünce heyecanım biraz daha artıyor. İlk önce doğu terasındaki heykellerin resimlerini çekiyorum. Heykellerin gövdeleri yukarıda, başları aşağıda. Aslan başı yerde. Güneş piramidin tam yamacında parlıyor.

160820147693

Koruyucu hayvanlar olarak Kartal ve Aslan tanrı heykellerinin başları.

160820147694

Sağdaki Zeus – Oromasdes , soldaki Apollon – Mithras  heykel başı.

160820147695

Herakles (Kudret Tanrısı) – Artagnes. Heykel başı demir kafes içine alınmış.

160820147696

Kommagene tanrıçası Fortuna – Thyce Thea ( Laodike Kommanege kralı ı. Antiochus annesi )

160820147697

Commagene’nin ilk Kralı ı. Antiochus

160820147698

Heykellerin yanında resim çekiliyorum, kollarım ve yüzüm Güneşten iyice yanmış durumda.

160820147701

6 Tane taht heykeli doğu terasında bulunuyor

Apollo (Güneş Tanrısı), Fortuna Thyce (Bereket Tanrıça­sı), ortada Zeus (Baş Tanrı), kuzey uçta ise Herakles (Kudret Tanrısı) ve ikisi arasında Commagene’nin ilk Kralı ı. Antiochus  ait büstler yer almıştır. Yanlarda ise birer aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır.

160820147702

Doğu terası, beş basamaklı yapılmış üstünde insanlar var.

160820147703

Doğu terası üzerinden doğu tarafını çekiyorum, havada biraz bulutlar dolaşıyor. Yarın sabah Güneşin doğuşunu buradan izleyeceğiz. Ufuk yüzlerce kilometre var.

160820147704

Doğu terasındaki tanrı heykellerinin tahtlara oturmuş durumdaki heykelleri, heykellerin başları yok, hepsi de aşağıda. Arkada da yumruk kadar taşlardan meydana gelmiş piramit. Piramit’in yüksekliği yaklaşık 150 metre civarı.

160820147706

 NEMRUT

Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut, Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır.

Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağına gelmektedir.

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli Milli Parklarından biridir. Nemrut Dağındaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.

 Tarihçe

İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 m. yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrının çözülmesi için Kommagene Uygarlığı’nın keşfine gitmek gerekir.

Nemrut Dağı’nın  Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki ekip, Nemrut Dağı’nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır. Uzun çalışmalar sonunda Grekçe yazılı kitabeyi çözen Punchstein, bu eserlerin Kommagene Uygarlığı’na ait olduğunu ve Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder. Antiochos’un ağzından yazılan kitabe, Nemrut Dağı’nın sırrını ve Antiochos’un yasalarını içermektedir.

Kommagene Uygarlığının ortaya çıkmasını sağlayan kazılar, Nemrut Dağı’ndan başka Arsameia, Samsat ve Fırat Havzasında gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartılan taşınabilir eserler müzelerde, geri kalanları da Milli Park Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.

Kommagene Krallığı

Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Toros Dağlarındaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan antik Kommagene Krallığı, Suriye’nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır.

Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers Krallarından “Krallar Kralı olarak anılan Darius’a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithradates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur. Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithradates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır.

Batı terasına geçiyorum, bir süre sonra Güneşin batışını seyredeceğim. Güneş daha batmamış, ışıkları dağlara ve aslan heykeline vuruyor.

160820147708

Piramit’in batısında da aynı taht heykeller ve başları yere düşmüş durumda.

160820147709

Güneşin batmasına az kaldı, dağların ardında iyice alçalmış, parlak ışıklarını saçıyor.

160820147710

Bizlerle beraber güneşin batışını izlemek için batı terasında toplananlar yerlerini alıyorlar. Tanrıların heykellerine Güneşin kızıllığı vurmuş.

160820147711

Aslan heykeli Güneşin batışını izliyor.

160820147712

Heykellerin başları yerde, hava şartlarından çatlaklar oluşmuş heykellerin. İki tanesini çekiyorum.

160820147714

Diğer ikisini de bir karede çekiyorum. Aynı heykel başları burada da var.

160820147715

Kartal başı da Güneşin batışını izliyor.

160820147716

Komanege kralı ve Tanrıların kabartmaları görülmeye değer.

160820147717

Başka bir kabartma, yüz kısmı ve bazı yerleri kırılmış.

160820147718

Diğer kabartma.

160820147719

Yerde düz olarak duran kabartmayı üst kısımdan çekiyorum.

160820147720

Malatya dan Mehmet Yunus Sevinçek Güneş batarken güzel poz veriyor bisikleti ile beraber. Tam Güneş batarken bisikletin arkasından Yunus ta havaya sıçrayıp iki kolunu yana açmış durumda. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

mehmetyunussevincek

Nemrut dağı etraftaki en yüksek dağ olduğundan yüzlerce kilometre genişliğinde görüş alanına sahip.

Doğu tarafında Diyarbakır, kuzeyde Elazığ, Malatya. Güneyde Adıyaman, Şanlı Urfa, Gaziantep, batıda Kahraman Maraş.

Boşuna Kommagene Kralı I. Antiochos bu dağı seçmemiş. Geniş ufukları olan bu yer Tanrılara sunulabilecek en iyi bir yer. Ve bizler de güneşin batışını seyretmeye dalıyoruz.

160820147721

Kendime bir yer seçip oturuyorum. Kahve takımım da yanımda, hemen kahve pişirmeye başlıyorum. Bir yandan da güneşi kare kare resim çekerek muhteşem batışını izliyorum. Batışını seyrederken hayallere dalıyor insan. Muazzam bir yıldız olan Güneş bize hayat verdiği için Tanrıya şükür ediyorum. Güneşin gücü eski çağlarda insanları etkilemiş, güneşe Tanrı diye tapmışlar. Güneşe değişik bir biçimde tapınmışlar. Dünyayı aydınlatan güneş batarken ayinler, kurbanlar kesip kanlarını akıtmışlar. Güneş batarken korkmuşlar her akşam, “Ya ertesi gün doğmazsa” diye. Sabah ta ilk ışıklarını görünce sevinip kurbanlar kesmişler yine. Doğumunu kutsal ayinle kutsamışlar.

Güneşi yakınlaştırıp çekiyorum.

160820147722

Güneş dağın tepesine değdi.

160820147723

Ve batmaya başlıyor.

160820147724

Güneşin parlak ışıklarından belli olmuyor ama yarısı batmış durumda.

160820147725

Son çeyreği görünüyor.

160820147726

Güneş hala ışıklarını saçmaya devam ediyor.

160820147727

Güneş ışıklarını saçarken sıra dağların siuleti iyice belirmeye başladı. Ve güneşin son ışıklarını görüyorum. Ertesi gün yine göreceğimden emin olarak.

160820147731

En sonunda dağların ardında kayboldu güneş. Ufku kızıla boyayarak

160820147733

Kızıllık ta kaybolunca ortalığı sessizlik kapladı, sanki zaman durdu. Dünya geceye hazırlanıyor.

160820147734

Güneşin batışı ile kahvemin keyfini de çıkarıyorum bu arada. Elimde fincan, Güneş baymış, dağlar son kez kendini gösteriyor.

160820147736

Kahta tarafından turistleri getiren katırlar da var. Kimisi çıkamıyor, katır kiralayıp zirveye çıkıyorlar.

160820147738

Güneşin batış seyrini bitirdikten sonra kamyonetlere binerek kamp alanına geliyoruz. Hemen çadırı kurup eşyaları yerleştiriyorum. Ardından akşam yemeği yeniyor. Yemekten sonra bahçede oturup Türkü dostu Hüsnü sazı alıyor eline, kırmızı şarabı yudumlarken türküler söylemeye başladık. Egeden geldiğim için Hüsnü Çökertme türküsünü çalıyor benim için. Ben de çıkıp Çökertme oyununu oynayıp eşlik ediyorum. Yere oturmuş halde üstten Enes Çalışkan çekiyor bizleri.

enes1

Sabah erkenden uyanacağımız için erkenden yatıyoruz.

Bu gün yaptığımız yol biraz zorlu olsa da yaklaşık olarak 30 Kilometre civarı yol yapmışız,

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc