Etiket arşivi: insan eli

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 8. Gün

7 Eylül 2014 Pazar

Gökçetepe – Çamlıca- Keşan

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Yeni umutlar,

Uzayıp giden sonsuz yollar.

Bir sevda gibidir uzağı yakın eder,

Belirsizliğin üstüne gitmek var.

Bir çeşmenin başında, bir pınarın,

Dere kenarı da olur,

Ağacın gölgesinde dostlar da düşünde.

Cezveyi süresin ateşe

Kahve tadında anarsın

Kırk yılın hatırı olmadan

Urimbaba

 

Öne çıkmış olan görsel, Bisikletim KUZ çamura batmış durumda. Ön ve arka tekerlekler çamur içinde.

070920148244

Bu gün acelemiz yok ama erkenden uyanıyorum. Çadırda tembellik yapmanın olanağı yok, sonra gün ağardı mı doğaya uyum sağlamış olarak erkenden uyanmak artık kaçınılmaz. Kimi kalkmış eşyalarını çadırını toplamakta, son gün havası ile. Ertesi gün işe başlayacak çoğu, daha şimdiden strese girmiş durumda. Pazartesi sendromunu bir gün önce yaşıyorlar. Bizde öylemi ya, acele etmeden eşyaları ve çadırı söküp topladım. Çadır, uyku tulumu, mat ve bagaj üst çantamı araca verdim. Sadece gerekli hazinem yanımda bagaj çantaların içinde.

Kahvaltının ardından sıra geldi kahve keyfine. Kahve fincanı elde, tırnak yeşile boyalı. Bu el Sevinç Aksüt’e ait. Arkada bisikletim KUZ.

1523736_10152509416904681_2144067924877375986_o

Hemen ocağı ve kahve takımını çıkarıp kahveyi sürüyorum cezveye. Yola çıkma zamanına epey var. Bu fırsattan yararlanmak gerek. Yanımda şanslı olan üç kişi var.

1890647_10152509416494681_3250760106990444618_o

Kahve severler etrafıma toplanmaya başladı. Ne de olsa kokusu etrafa yayılmaya başladı. GülAyşe de yanımızda.

10580201_10203439000430592_8751995571549543342_n

Sevgili GülAyşe, DOÇEK’in civcivi, her yere yetişiyor, herkesle ilgileniyor. Enerjisi bizlere yansıdı tur buyunca. Son gün olmasına rağmen hala enerjik, hala koşturmacanın içinde. Bu arada kahvesini içirmeden olmaz.

Telefon Telleri

Uzun uzun bir daha baktım, mavi güzeldi, güneşin sarısı sıcacık yapmıştı içimi ve bir an telefon direği çarptı gözüme, kenarda kalmış, şiddetli lodosa rağmen dimdik duruyor, sizi bilmem ama bana çok fazla şey hatırlattı…

Çok basit gelir herkese, bir direk dört beş tane tel. Yanından geçip gideriz, bazen farkında bile olmayız.

“Uzakları yakın eden teller!”

Telefonun ahizesini kaldırıp numaraları çevirdikten birkaç saniye sonra taaa uzaklardan gelen “Alo” sesidir!

“Uzaklardakilerin yüreklerini sıcacık eden teller!”

Yari uzakta olan bir sevgili için ne çok şey ifade eder değil mi? “Nasılsın, iyi misin?” soruları bittikten bir an sonra sessizlik çöker ve işte o sözler dökülür yavaşça “Seni seviyorum” ruhundaki bütün sıcaklığı o tellerden diğer uca göndermiştir ve hatta hissettirmiştir!

“Anaların yüreklerini ferahlatan teller!”

Eskiden, ne kadar büyüse de anasının dibinde dururdu çocukları … Şimdi ise aile fertleri dört bir yana ayrılır, buna sebep elbette işler, güçler, okullar ya da çocuklardır. Teller ahh o telefon telleri imdada koşar hemen, bir dede torununun birinciliğini kutlayıp heyecanını ancak o şekilde paylaşabilir, bir teyze yeğeniyle birlikte kardan adam yapamayabilir ama o telefon telleri sayesinde kardan adamın kendi boyu kadar olduğunu, burnuna havuç yerine tahta koyduğunu, ellerinin buz gibi, burnunun kıpkırmızı olduğunu anlatıp seni mutlu edebilir…

“Ellerine sağlık elektrikçi abi!”

Telefon direklerini evlerimizin yanlarına kadar getirip onları yerleştirip takanları da unutmamak gerek elbette… Uzun zaman önce izlediğim bir film getirdi bunları aklıma, telefon tellerini bizim gördüğümüz son haline getiren, çocuklarından uzak bir babayı… Yaptığı çok önemli bir şey görünmese de onları bütünleştiren o tellerdi ve nereye giderse gitsin gözü onlara takılıyordu, bizlerin hiç önemsemediği o tellere…

Hayat ne garip, bir zamanlar çığır açmış bazı ihtiyaçlar ama biz görmemişiz ve tabi sonrasında çok kolay gelmiş, acaba olmasaydı ne olurdu demiyoruz şimdilerde, biz yeni nesil bazı şeylerin yokluğunu hiç görmedik ondan… “Eskiler” ne çok kıymetini biliyordur elektriğin, evdeki musluktan akan suyun…

Her şeyin değerini kaybedince anlıyor insan ne yazık…

İnsanlar yüreğimizde, eşyalar elimizde, büyüklerimiz hayatta iken, doğa ayaklarımızın altındayken, hayvanlar çevremizde dolaşırken hepsinin kıymetini bilerek geçirelim her saniyemizi…!

Ayşegül GÖKALP

GülAyşe ile birlikte çekiliyoruz.

10653574_10152509463489681_8935800627595277852_n

DOÇEK’in resmi gönüllü fotoğrafçısı Ergun Oskay bizi, kendisi ile elçek yaparken onu da kareye alanlar var.

10688414_10152509415874681_2811598016269251902_o

Sabah sabah işi gücü yokmuş gibi saçlarımı örüyor GülAyşe. Biraz da böyle olsun saçlarım, değişik ve örgülü.

10659009_10152509416729681_119166963621907871_o

Kahve faslı bittikten sonra hazırlıkları tamamlayıp hareket edeceğimiz yerde toplanmaya başladık. Birazdan yola çıkacağız.

070920148226

Gelebilen geldi ve topluca resim çekildik Saroz körfezinin kıyısında. Resim çekilirken veriyoruz coşkuyu. Resim çekiminden sonra yola çıkıyoruz topluca.

10613017_10203437878482544_5686004844526327924_n

Köye kadar, köyden sonra biraz daha yokuş çıktıktan sonra yol düzleşiyor. Rahat tempoda ilerliyoruz. Her yerde gördüğüm kırmızı çerçeveli üçgen tabelası burada da karşıma çıkıyor. Şimdiye kadar ceylan görmüş değilim ama var olduklarını hissediyorum. Ceylanlar ürkek oldukları için insanları görünce olabildikleri kadar uzağa kaçıyor. Kendilerini göstermeye fırsat vermediler daha. Bakalım ne zaman göreceğim ceylanları.

070920148227

Aramızda tandem kullanan bir çift var. Arada görüyorum onları, sonunda resimlerini çekebildim. Arkada oturan kız biraz tembel olunca zavallı erkek tüm yükü çekmek zorunda. Seleye yan oturmuş, ayakları kadroda. Sanki bisikletin üzerine konmuş gibi.

070920148229

Aslında önde olması gereken Hakan Eşme geç çıkmış kamptan. yanımıza gelince gidonunda Goran Bregoviç’in Gas Gas adlı parçası çalarken bulduk. Öyle tempolu bir müziği var ki biz de gaza gelerek tempomuzu arttırdık. Var gücümüzle pedala basmaya başladık Hakan Eşme, ben ve İlkay. Müzik bizi iyice coşturdu ve parça bitesiye kadar son sürat gittik bir süre. Bu arada Kosovalı Yaşar Curci cep telefonu ile videomuzu çekmiş farkında olmadan. İyi bir çekim de olmuş. You tube de titreşimleri düzeltti. Altta yazdığım yazılar video düzleşince yukarı aşağı hareket o yüzden oldu. Aslında önde olması gereken Hakan Eşme geç çıkmış kamptan. yanımıza gelince gidonunda Goran Bregoviç’in Gas Gas adlı parçası çalarken bulduk. Öyle tempolu bir müziği var ki biz de gaza gelerek tempomuzu arttırdık. Var gücümüzle pedala basmaya başladık Hakan Eşme, ben ve İlkay. Müzik bizi iyice coşturdu ve parça bitesiye kadar son sürat gittik bir süre. Bu arada Kosovalı Yaşar Curci cep telefonu ile videomuzu çekmiş farkında olmadan. İyi bir çekim de olmuş. You tube de titreşimleri düzeltti. Altta yazdığım yazılar video düzleşince yukarı aşağı hareket o yüzden oldu. Videosu aşağıda.

Bazen farkında olmadan resmimizi çekenler oluyor. Sevinç Aksüt çaktırmadan çekmiş, ama güzel çekmiş. Kimi resimler ona ait, teşekkürler Sevinç, ellerin dert görmesin.

10658906_10152509419089681_1424682935298335826_o

Asfalt yol bitiyor, toprak yola girmeye başlarken gideceğimiz yön işaretleri bize yolu göstermekte. Soldaki yola giriyoruz.

070920148230

Eh toprak yol demişken resmen ormanın içine girdik. Yangın yoluna çam fidanları filizlenmiş, büyümekte. Ormancılar ne kadar arayı açmaya çalışsa da orman kendi açığını kapatmakla meşgul devamlı. Doğa boş durmuyor. Ormana iyice dalıp kaybolmadan su takviyesi yapılıyor. Önümüzde çeşme gibi su kaynağı yok. Suyu idareli kullanacağız.

070920148231

Buraya ne eli değmiş belli oluyor, İnsan Eli Değmiş gibi. Etrafta çöp görünmüyor, her şey doğal görünümünde.

070920148233

Bir süre bisikletlerimizle neredeyse orman kaplamak üzere olan yoldan gidiyoruz. Bir yerde bekleyen görevli arkadaş dereye inen patikanın başında bizi yönlendiriyor. Dereye kadar patikadan bisikletleri elde taşıyıp karşı tarafta olan toprak yola gireceğiz. Dikkat şerit bantları ile gideceğimiz yeri işaretlemişler. Bisikletler elde patikadan inmeye başladık tek sıra.

070920148234

Derenin karşı tarafına bisikletleri taşıyıp geçiyoruz. Hep bisiklete binecek değiliz ya. Biraz da biz bisikletimizi taşıyalım değil mi? Zaten değişik işaretler değişik yerlerde karşımıza çıktı. Her çeşit materyalden faydalanılmış; taş, odun, kaya, toprak.

070920148235

Ormanın içinde, dere kenarında inişteyiz bir süre ve ormanın içinde kaybolmuşken canım hep kahve ister. Eh canımın isteği yerine gelmeli diyerek yol kıyısında uygun bir düzlük bulunca hemen hazinemi çıkardım. Hazinem de kahve olunca içenler de oluyor. Ormanda kahve nerde bulunur? Cezveme kahve ve şekeri koyup sürüyorum ocağa. Altı kişi oturmuşuz yere, ocak üstünde cezvede kahve pişiyor.

070920148236

Kahve piştikçe kalabalık çoğaldı, üç kez cezveyi ocağa sürdüm. Kahve bahane sohbet şahane diyerek kahveleri içiyoruz sohbet ederek.

 

Rüzgar itti beni ardımdan gelip önüme doğru. Yaz güneşi altında alnımdan akan terler döküldü  şakaklarıma. Serin bir ürperti, incecik keskin bir ıslık.

Bisikletçiye rüzgar hep karşıdan vurur, kaçınılmazdır bu fakat bu kez ardımdan gelip öne doğru süzüldü, kulağıma kendi dilinde fısıltılar bıraktı; hepsini tek tek anımsamam mümkün değil, son sözü hayal meyal şöyleydi: “Anladın mı?”

“Anladım elbet” dedim. Böylesi içime dolan bir soluğu nasıl anlamazdım.

“Bir sürü şey söyledim sen çevirirken pedalları, nedir peki anladığın?” dedi

“İşaret ettiğin gibi, pedallarımı çevirmeliyim, budur anladığım” dedim.

Bir ıslık oldu yeniden, bir türkü katıverdim ıslığına ve saçlarımın arasından süzülüşünü hissettim.

“Doğru anlamışsın” dedi

“Çevir pedallarını öyleyse, arkandayım, karşından gelsem bile, yolun açık olsun…”

 

Hakan EŞME / Korudağlar

Hakan Eşme de yanımıza gelince 10 kişi olduk.

10006938_10203439153714424_1516695482978409287_n

Kahvesini içen yola koyuldu, son kez kahveyi pişirip içiyoruz bekleyenlere. Grubun sonundayız neredeyse, artık gelen yok. Fincanları yıkayıp kutuya koyarak ocağı çantama yerleştirip biz de yola çıkıyoruz.

070920148237

Son geçenlerin epey gerisindeyiz, yağmur yağmaya başladı. Toprakta geçen bisikletçilerin izleri henüz taze. Fazla uzakta değiller demek ki.

070920148238

Derken bir süre sonra yağmur iyice indirdi, yerde su birikintileri oluştu. Demek toprak iyice doydu yağmur suyuna.

070920148240

Yol iyice çamur deryasına döndü ve lastiğe yapışan çamurlar bir süre sonra maşa ve fren papuçlarının olduğu yerler çamurla doldu. Bisikletler gitmiyor. çamurları çomakla temizleyip öyle gidiyoruz bir süre. Ama fazla sürmeden tekrar çamur doluyor.

070920148241

Yol kıyısında otların içinden bisikletler elde bir yere kadar giderek balçık gibi çamurdan kurtulmaya çalışıyoruz ama nafile. Bazı yerlerde mecburen yola girip çamura batıyoruz.

070920148242

Bisikletler elimizde kah iterek kah kaldırıp yürüyerek ilerlemeye çabalamakla geçiyor. Yağmur tüm hızıyla devam ediyor.

070920148243

Çamur o kadar yapışkan bir halde ki çanak çömlek yapabilirsin. Hatta testi bile yapmaya uygun. Çamura saplandık resmen, bisikleti taşımak, iteklemek yormaya başladı bir süre sonra. Enerjimiz tükenmeye yüz tuttu. Bisikletim KUZ çamur içinde, ön ve arka tekerlek, fren papuçları, maşa çamur dolu. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

070920148244

Her ne kadar çamura saplansak da gülümseme eksik değil yüzümüzde. Kosovalı Ergin Krasniç çamura batmış bisikleti ile, yağmur altında gülerek poz veriyor.

070920148245

Son olarak geride kalan Kosova dan katılan Ergin, Yaşar ve ben. Geridekileri toparlamakla görevli Harun Akalın ve ismini bilmediğim bir arkadaşla beraber toplam beş kişi çamurlu yolda perişan bir haldeyiz. Henüz yılmadık, ayaktayız gülümseyerek.

070920148246

Kosovalı Yaşar pançosunu giymiş çamurda gitmeye çalışıyor ama nafile. Bir süre sonra çamur dolmuş maşaları temizlemek zorunda kalıyor.

070920148247

Artık gitmenin olanağı yok, neredeyse gücümüz tükenmek üzere ve neşemiz henüz kaybetmeden resim çekilirken bile veriyoruz coşkuyu. Harun Akalın Hakan eşmeyi telefonla arayıp durumumuzu anlatıyor. Gidecek durumda değiliz, yağmur altında gelecek yardımı beklemeye başladık. Hakan Eşme köyden bir traktör yollamış onu bekliyoruz artık.

070920148248

Traktör bir süre sonra geldi, aslında köy fazla uzakta değil ama çamur bizi bırakmıyor ki gidelim. Traktör uygun bir yerde geri dönerek yanımıza gelerek durdu. Yağmur tüm şiddeti ile yağmaya devam ederken bisikletleri traktörün kasasına çıkarıyoruz. Ardından biz de traktörün kasasında yerimizi alıp yola koyulduk. Kasanın kapaklarına sıkıca tutunarak ilerliyoruz. Traktör bile doğru düzgün gidemiyor ve sağa sola kayıp duruyor sürekli olarak. Sıkı tutunmasak bizi kasanın dışına fırlatacak. O derece hareketli anlar yaşadık traktörün kasasında. Bisikletler de kasanın içinde yatık olmalarına rağmen hareket halinde. Bisikletleri de sıkıca tutuyoruz zarar görmesin. Bir elimiz kasanın kenarında bir elimiz bisiklette sıkıca tutuyoruz, tutunuyoruz. Böyle bir süre gidiyoruz çamur deryasında. Neyse toprak yol bitiyor köye yakın bir yerlerde. Asfalt yola çıkınca traktör de biz de rahatlıyoruz. Yağmur yağmaya devam ediyor, artık donumuza kadar ıslandığımı hissediyorum. Biraz üşümeye başladım, derken traktörün kabin arka camı patlıyor. Ne oldu nasıl oldu anlamadan koca cam tuz buz oldu. Traktörü süren köylü arkadaş duruyor, öyle bir bakınıyoruz ama anlamadık neden camın patladığını. Fazla oyalanmadan tekrar köye doğru yola çıktık. Bir süre sonra köye vardık. Bisikletleri indirip bitkin bir durumda yemeğin son kalanını oturup yedik. Kurt gibi acıkmışız, bir çırpıda yemeği yiyoruz. Bu arada köylü kadının birisi bana kuru bir tişört verdi. Üzerimdekileri çıkarıp tişörtü giydim.

Bizden önce gelenler hızlı hareket ettiklerinden çamura saplanmadan asfalt yola geldiklerinden fazla etkilenmemişler bizim gibi. Sadece arka tekerlekten sıçrayan bir kaç damla çamur var tişörtünde. Yüzüne de savaşçılar gibi çamur sürmüş. Gizem şirin bir çamur savaşçısı gibi başını döndürerek poz vermiş. Beyaz tişörtü çamur benekleri ila kaplı.

10295240_10152509444169681_2874349498990009119_o

Yemekten sonra köyün kahvesine gelip yanan sobada biraz ısınmaya çalışıyorum çay ile birlikte. Bu arada bisikletimi İlkay hortum ile bisikletin çamurlarını yıkayıp temizliyor, Teşekkürler yoldaşım, ellerine sağlık. Çay ile içimi, soba ile dışımı ısıttım. Artık yola çıkabilirim. Enerjimi depoladım iyice.  Son kalanlarla beraber yola çıkarak Keşan’a doğru yola çıktık. Yağmur Köydeyken dinmişti. Keşan’a kadar hızlı pedal basarak kısa sürede vardık. Kamp kurduğumuz parka vardıktan sonra kamyona verdiğimiz eşyaları ıslanmış olarak aldım. Bu gece bir arkadaşta kalacaktık misafir olarak. Ama o arkadaş defalarca aramama rağmen telefonu açmadı bile, olsun ne yapalım zorla güzellik olmaz. Halbuki kendisi teklif etmişti bu gece bende kalabilirsiniz diye. Bunu kendime dert etmedim. Çadırım var kurar yatarım mis gibi kimseye muhtaç olmadan. Kosova dan gelen Ergin ben İstanbul’a gideceğim diye tutturdu. Eh ne yapalım diyerek vedalaştık. Ertesi gün Kosova’ya gitmeyi düşünüyor. Yağmur ve çamura saplanmamız biraz yormuş ve yıldırmış anlaşılan. Biran önce evine dönmek istemesi normal. Yaşar benimle İzmir’e kadar bisikletle gelecek.

Köylü kadının verdiği pembe tişört yakıştı doğrusu. Ayakkabılarım fileli bezden ve 2 yıldır kullanıyorum turlarda. Hafif, hava alan, taban lastiği iyi tutunan gayet kullanışlı bir ayakkabı. Artık iyice eskimişti ve çamurda iyice parçalanmıştı. Parkın dışında ayakkabı satan dükkanda arkadaşımın birisi bez ayakkabı almış. Ben de gidip bir tane alıyorum ve eskimiş, parçalanmış ayakkabıları çöpe attım. Bakalım öyle bir ayakkabı bulabilecek miyim ?

Bahçe hortumu ile duşumu alıp çamura bulaşmış çamaşırları yıkadıktan sonra kurulanıp giyiniyorum. Duş iyi geldi doğrusu.

070920148249

Festivale katılanlar çil yavrusu gibi dağılmış, herkes gitmiş, parkta sadece DOÇEK ekibi ve Edirneli Selim, Emre ve arkadaşları kaldı. Onların da arabaları var. Aceleleri yok anlaşılan bizimle beraber oturuyorlar parkın içinde. Kahve içelim deyince arkadaşlardan biri bakkaldan 100 gram paket kahve alıp geliyor. Orada bulunan herkese sırasıyla kahve pişirip ikram ediyorum. Yanımda Rahman Karataş var.

10616289_10203439192595396_3497311562591362099_n

Kahve faslından sona Selim ve arkadaşları arabalarına bisikletlerini yükledikten sonra vedalaşarak yolcu ediyoruz. Onlar gittikten sonra çadırı kurup eşyaları içine yerleştiriyorum . Islak olanları ipe dizip kurumaya bıraktım. Akşam yemeği için GülAyşe parka gelerek bizleri şehrin merkezine götürüyor. Bu arada akşam oldu, hava karardı. Şehrin meydanında dururken ilginç bir olayla karşılaşıyoruz. Orta yaşın biraz üzerinde biri Rahman Karataş’ın yanına gelerek bisikletçi birini soruyor. Adamın dediğine göre İstanbul dan gelmiş aradığı kişi. İlk anda kimi arıyor acaba diyerek şaşkınlıkla karşılıyoruz. Sonra adam aradığı kişinin gayrı Müslüm olduğunu söyledi. Rahman İstanbullu, düşünüp duruyor kim acaba diye. Adam aradığı kişinin adı aklına gelince Rahman diyor. Rahman karanlıkta tanıyamadığı adamı hatırlıyor ve aradığın kişi benim diyerek adamla kucaklaşıyor birden bire. İstanbul dan otobüsle gelirken yan yana oturmuşlar. Oradan birbirleri ile tanışmışlar. İkisi de Keşan’a gelmişler otobüsle. Rahman adama dini inancım yok demiş sohbet ederken. Adamın aklında kalan gayrı Müslüm biri olarak kalmış bizim Rahman. İşin ilginç yanı Keşan da aradığı kişiyi sora sora Rahmana sorması oldu. Bu duruma epey güldük doğrusu. Hep birlikte bir resim çekildik böylece.

10341719_10152673756003559_5798562603024900614_n

Biz adamla sohbet ederken yanımıza İzmir den arkadaşlar gelerek aramıza katılıyor. Can, Adem, Didar ve Selçuk’lu Özer. Hep birlikte tekrar bir resim daha çekildik. 10 Kişi varız.

10314766_10152673756413559_8267738260480345097_n

Daha sonra hep beraber bir pideciye giderek pideleri afiyetle yiyoruz. Yemekten sonra Rahman pidecide kemençesini çıkarak Çanakkale türküsünü çalıyor, kulaklarımızın pasını siliyor adeta. O kadar türkü çalmamıza rağmen pideci yine de pide paralarını alıyor. Pideciden çıktıktan sonra bisikletlere binerek çay içebileceğimiz bir yere gittik. Çaylar içildi sohbet uzadı derken hadi kamp alanına gidip yatalım diyerek arkadaşlar ile vedalaşıp ayrılıyoruz. GülAyşe ertesi sabah parka gelerek kahvaltıyı birlikte yapacağımızı söyleyerek evine uğurladıktan sonra parka gelerek çadırlara girip yatıyoruz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 41 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 7. Gün

6 Eylül 2014 Cumartesi

Gökçetepe – İbrice limanı – Mecidiye = Gökçetepe

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Geçiyorum denizin geçtiği yerlerden,

Bu fersah fersah su

Sevdalım olur benim

Şahitlik ediyor zamana

Yanık tenim

Evler sıralı boncuk boynumda

Gurbet gerdanımda bir yalan.

 

Çiğdem Baydar

 

Öne çıkan görsel, Arı kovanları arasından çıkan yokuşta bisikletçiler, yol toprak.

10568788_10152509463394681_8518010978065955998_n

Biraz gürültü olsa da güzel bir uyku çekiyorum, gün ağarınca uyku kalmıyor gözlerimde. Güneşin doğuşunu beklemek gerek. Çadırımdan ilk gördüğüm manzara arabalar. Çadırı yanlış yere kurmuşum, akşam yoktu ama sabah arabaların önümde sıra halinde park ettiklerini görüyorum. Hani derler ya tuvalete arabası ile gidiyorlar, işte öyle bir durum. Sahili bir işletmeye vermişsin tamam. İşletme de araba park yeri yapması gerek. Her kes piknik yapacağı yere kadar yada çadırın olduğu yere kadar arabasıyla gelip  manzarayı bozmasın bari bu güzelim koyda. Arabalar yeterince çevreyi kirletiyor egzoz dumanlarıyla. Bir de manzarayı kirletmeseler bari.

060920148164

Kahvaltı faslından sonra hep birlikte yola çıkıyoruz. Gökçetepe sahili olduğu gibi çam ağaçları ile kaplı harika bir yer. Sahile giriş daha çok arabalar için yapılmış olduğu için girişini Gökçetepe köyünün oradan vermişler.

060920148165

Geçen yıl hayretler içinde kalmıştım. Kamp alanından epey gittikten sonra buradan geçerken kendi kendime “Burada başka bir kamp alanı var” diye. Sonrasında kendi çadırımı görünce bizim kamp alanı olduğunu anlamıştım. “Nasıl yani” diye kendi kendime sormuştum? Neredeyse 4 Kilometre yol kat ettikten sonra aynı yere gelmiştik. Masallarda giriş kısmında anlatılır ;

“Az gittik uz gittik.

Dere tepe düz dittik.

Bir de ardımıza baktık ki,

Bir arpa boyu yol gitmişiz !

Aynen böyle oldu. Bu durumu yaşadığım için daha önceden herkesle beraber bu yolu yaptım. Dönüşte buradan dalacağım içeri, henüz yorgun değilim. Tel örgü arkasında çadırlarımız.

060920148166

Kamp yerimiz olan Gökçetepe sahili. Biraz yukarıdan olduğu gibi görünüyor. Harika, yaşanılası bir yer.

060920148167

Hava bu gün kapalı ve parçalı bulutlu, yağmur yağabilir de. Denizin üstünde yer yer yağdığını görüyorum. Artık şansımıza, yağsa da olur. Benim için fark etmez.

060920148168

İşte size insan manzaraları. Buraya insan eli değmemiş, çünkü insanlar böyle güzelim doğanın içine çöplerini bırakmaz. Hayvanlar zaten çöp üretmedikleri için onların atacak çöpleri yor. Bunları Dünyamızda yaşayan garip varlıklar atmış olabilir. Hiç bir kategoriye girmeyen varlıklar. Yazık ki çok yazık.

060920148169

Ergun Oskay biz geçerken resmimizi çekmiş. Zaten Keşan’ın resmi fotoğrafçısı olur kendisi, önüne geleni çekiyor.

10593181_10203438785385216_1120958801368723425_n

Başka bir koydayız, manzarası da insana resim çektiresi geliyor. Biz de bir resim çekmeden edemedik. Oytun bizden biraz uzun mu ne? Ben , Oytun ve Yaşar Curci.

060920148171

Yol bazen toprak oluyor, burada daha zevkle gidiyoruz.

060920148172

İbrice limanı, burası aynı zamanda dalış yeri ve dalış eğitimi verilen yer. Bir çok okul var dalış eğitimi veren. Geçen yıl burada dalış yapmıştım. Harika bir deniz yapısı var. Çok çeşit canlı türü aynı yerde yaşamakta ve dalış yapanlar sanki akvaryumun içinde geziniyormuş gibi yaşıyorsun balıklarla birlikte. Burada balıkçı tekneleri var, açık denizde avlanıyorlar. Kıyıda avlanmaları yasak.

060920148173

Limana girip kuru pasta ve soda ikramını kaçırmıyoruz. Deniz şortunu giyen hemen denize dalmış yüzüyor. Buraya gireceğimizi bilseydim önceden şortumu giyer bir dalar çıkardım.

060920148174

Lastik patlakları başladı, yardıma ihtiyaç var mı diye soruyorum. İhtiyaç yok biz hallederiz diyorlar, zaten 3 kişi 2 patlakla uğraşıyor.

060920148175

Uzun bir kuyruk oluşturmuşuz, her kes kendi temposunda gidiyor ardı sıra.

060920148176

Keşanlı Nail Acun, sıkı bir bisikletçi. Aynı zamanda turun organizatörlerinden biri olur kendisi. Sessiz sakin, keyif adamı. Akşam tadını çıkarır bir duble ile. İkimizi elçek resim çekiyorum.

060920148177

Herkes güler yüzle selam veriyor yanımdan geçerken. Çoğu beni tanıyor ama ben tanımıyorum. Güler yüzle ben de selamına karşılık veriyorum. Tur böyle neşeli gidiyor, bu da hoşuma gidiyor. Herhalde Trakya da, Keşan havaları insanı güleç yapıyor. İster istemez uyum sağlıyorsun bu neşeli ve güleç ortama.

060920148178

Gideceğimiz yol hep asfalt değil, bazen toprak yoldan da gitmek gerek. Bisiklet işaretleri yine karşımıza çıktı.

060920148179

Tekerleğin değebileceği bir yol olsun, gidilir durmadan böyle yollarda. Toprak yolda giden bisikletçiler.

060920148181

Saroz körfezi, Ege denizi yukarılara çıktıkça daha da güzelleşiyor.

060920148182

Her yerde hazır düz bir taş bulamazsın, taşın yüzeyi eğri de olsa ok işareti yapılabilir. Örneği aşağıda görülüyor.

060920148183

Rampa hafif te olsa yavaşlatıyor bizleri. Ama yine de çıkıyoruz ağır ağır.

060920148184

Biraz düzlük oldu mu işte sana tarla ve Trakya’nın ürünü Ayçiçek tarlası. Başaklar olgunlaşmış toplanmayı bekliyor. Sonra fabrikalara gidip yağ haline gelecek.

060920148185

İşte bu yolun kıvrımlarını seviyorum, karşıma ne gibi bir manzara çıkacak diye merak ederek ilerlemek.  Bisiklete binmenin heyecanı burada daha da artıyor. Bilinmeze gitmek!

060920148186

Kosovalı Yaşar’ın da lastiği patlıyor. Durup yardım ediyorum, biraz fazla inceliyor lastiği. Birlikte hallediyoruz lastik işini.

060920148187

Mecidiye köyüne vardık, burada öğle yemeği vereceğiz. Köylüler nefis yemeklerin hazırladıklarını duyduk. Bakalım gerçekten öyle mi?

060920148188

Derken bir yağmur indiriyor, güzel indiriyor. Orijinal yağmurluklar giyiliyor üzerimize, çöp poşetleri. Bisikletçinin bulduğu bir tür yağmurluk. % 100 su geçirmez, test edildi. Yaz yağmurlarında vazgeçilmez bir ürün. Selim Karagözler siyah battal beden çöp poşeti giymiş.

060920148189

Köyün kapalı alanında yemekleri yiyoruz hep birlikte. Yemekler de gerçekten nefis. Yiyebildiğin kadar ye, bol yapılmış kazanlarda yemek. Yemeğin üstüne birer, ikişer dondurma geliyor. Dondurmaya doyuyoruz resmen.

060920148190

Çöp adamlar toplanmış bir araya neşe içinde, güle oynaya. Daha ne olsun, festival tam tadında. Tadına doyamadığımız anlar yağmurla birlikte doruğa ulaşıyor. Poşet adam Selim ile elçek resim çekiyorum.

060920148192

Yaz yağmuru, fazla sürmüyor. Gelip geçici olduğunu biliyoruz. Yağmur dinmiş, biz de yola çıkıyoruz usulca ıslanmış toprakta. Yağmurun kokusu etrafta hissediliyor. Havadaki tüm moleküller yıkanmış tertemiz. Gökyüzü mavi hatta maviş, turkuaza boyanmış. Pamuk gibi beyaz bulut dekoru daha da güzelleştiriyor tabloyu. Bu tabloyu seyretmek gerek doyasıya, içine çekerek tertemiz yıkanmış havayı. Gençleşiyorum adeta doğada bisiklet sürerken.

060920148193

Yol gibi olmasa da bize her taraf yol. Mecidiye göletine doğru gidiyoruz.

060920148194

Göletin sağ üst tarafından bir patikaya girdik. Bisiklet sürecek yol yok, bildiğimiz patika. Anca keçiler gider buradan. Zaten adı üstünde “Keçi yolu”. Bisikletlerden inip tek sıra patikada ilerliyoruz ormanın derinliklerinde.

060920148195

Nail oturmuş kenarda geçişimizi kontrol ediyor. Tek sıra geçtiğimizden belki de kaç kişi olduğumuzu sayıyor.

060920148196

Bir süre normal adımlarla gidiyoruz.

060920148197

Derken yürüyüş durdu birden bire. Önümüzdekiler gitmeyince biz de durup bekliyoruz. Yanımızdakilerle başlıyoruz muhabbete.

060920148198

Bitki örtüsü sık ve çeşitli. Çam yaprakları sarmaşık türü bir bitkinin dalına düşüp orada kaşmış. İğne yapraklı olduğu için aşağı sarkarak ilginç bir görünüm oluşturmuş ormanın içinde.

060920148199

Patika dar dere yatağı, çalılar da kısmen kaplamış durumda. Önünü fazla göremiyorsun.  İlerlememiz durunca ne oluyor diye birbirimize sormaya başladık. Bekleme süresi uzayınca neden ilerlemediğimizi öndekilere sorup onlar da önündekilere sorarak anlamaya çalışıyoruz. Hani çocukluğumuzda telefonculuk oynardık, kulaktan kulağa. İşte o oyun başladı aramızda. Bazen bir ayı çıktığı haberi geliyor, bazen ağaç devrilmiş balta isteniyor yolu açmak için.  Haberler gidip geliyor, kim kime, dum duma. Kimisi çakı var mı diyor, çakı yok testere var haberi geliyor. Bir ara yol tıkandı geri dönüyoruz haberi geldi.

060920148200

Tabi ki kimse inanmıyor son habere. Öylece beklemeye devam ediyoruz. Kim kime inanacak ki? Yani dalga geçmeler yanlış haberler, gırgır şamata o dereceye vardı ki. Bir süre daha geçtikten sonra ardık hep bir ağız olmuşçasına geri dönüyoruz denmeye başladıktan sonra tersine dönüp tek sıra inmeye başladık patikadan. Herkesin neşesi yerinde…

060920148201

Patikadan açık alana gelince gölet kıyısında çam ağaçlarının gölgesinde oturup beklemeye başladık öndeki arkadaşları.

060920148202

Su yüzeyinde bir su yılanı yüzmeye başladı. Yılanın yaşam alanında olduğumuz için ürküp kaçmaya başladı bu kadar kalabalığı görünce. Resmini çekmeye çalıştım ama pek iyi çekemedim. Cep telefonumdan anca bu kadarını çekebildim. Yılan resmin tam ortasında.

060920148203

Beklerken yamaca çıkıp biraz keşif yapayım dedim. Yukarıdan bisikletçiler böyle görünüyor.

060920148204

Öncü geldikten sonra alternatif yoldan gitmeye başladık. Patika çalılardan kapanmış gitmenin olanağı olmadığından geri dönmüşüz. Öncüler geldikten sonra açıkladılar durumu.

060920148207

Yine ormanın içindeyiz ve bisikleti sürebileceğimi kadar geniş bir yol var önümüzde.

060920148208

Bazen beklenmedik yokuşları çıkmak durumunda kaldık. Yokuş kısa ama sert, gerçi burası normalde yol değil. Yangın yolu olarak açılmış. Eğer yanmaya başlarsa orman buradan karşı tarafa atlamaması için geniş alan açılarak yangının yayılmasını önlemiş olacak. Kimisi yokuşun başında durmuş nasıl çıkacağım diye düşünüp durmaktalar. Aslında çıkabilirler de birden bire karşısına çıkan bu sert yokuş gözlerini korkutmuş anlaşılan.

060920148209

Neyse kimi bisikleti elinde yayan kimisi de inmeden rahatça çıkıyor yokuşu. Bisikletinden inmeden çıkanlar zaferlerini kutluyor yokuşun bitiminde. Haklılar tabi ki. Benim için önemli bir yokuş sayılmaz.

060920148210

Yol toprak olmasına karşın sert ve düz bir zemin. Çam ormanında nefis kareler yakalamak olası. Tüm bisiklet yolları böyle olsa keşke. Bisiklete binmeler artardı.

060920148211

Arı kovanlarının arasından geçiyoruz, işte böyle yerlerden geçerken sakin geçmek gerek. Yoksa arılar kızıp peşinden gelerek iğnesinin tadına baktırır. Bu durumu bilmeyen bazı arkadaşları arılar soktu haliyle. Sola doğru çıkan yokuşta bisikletçiler gidiyor. Kenarda arı kovanları var. Bur resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

10568788_10152509463394681_8518010978065955998_n

Kovanların arasından arıları rahatsız etmediğimizden bize iğnelerin tadına baktırmadılar.

060920148212

Aramızda daha cesaretliler var, bisikletten inmiş yürüyerek arı kovanları arasından geçiyor. Yanımıza gelince anladık ki lastiği patlamış. Etraf pıtrak dikenleri ile dolu.

060920148213

Yangın kulesinin etrafı pıtrak dikenleri ile sarmış durumda. Buraya gelenin lastikleri dikenle dolunca lastik güm. Bende henüz bir şey yok şimdilik. Yol kıyısında lastiği onaranlarla dolu.

060920148214

Burası zirve, etrafta çalı tipi makiler var.

060920148215

Karşıda yangın kulesi göründü, ama bir türlü varamıyoruz. Lastik patlakları sürekli yavaşlatıyor gruptakileri. Yol kıyısında arı kovanları bitmiyor.

060920148217

Neyse ki lastiği patlayanın yanında yama seti ve pompası var. Kendi patlağını kendi hallediyor.

060920148218

Lastiği patlayanlar zirveye yaklaştıkça çoğalmaya başladı.

060920148219

Lastiğim patlamadan yangın kulesine vararak bisikletimi park ettim. Dağıtılan soğuk nescafe ve sodayı alarak yangın kulesine çıkarak etrafı seyretmeye başladım. Koru dağlarının en yüksek yerine yapılan yangın gözetleme kulesi dört tarafı gözlemeye uygun. Saroz körfezi alabildiğine geniş bir alan gözümüze görünüyor. Selahattin Tavkaya ile bir resim çekiliyorum.

060920148222

Buraya ulaşanların çoğunda lastik patlağı var ve tamiri için uğraşmakta. Yukarıdan çekiyorum aşağıdakileri.

060920148223

Aşağı inerek kahve içebileceğim güzel manzaralı bir yer seçip kahvemi pişirerek içiyorum. İşte bu sırada olan oluyor. Yerde pıtrak otları dolu ve lastikler pıtrak dikenleri gözle görülür durumda. Lastiklerde dikenler var ama bu arada bisiklete binmemiştim. Hemen görünen dikenleri temizliyorum fazla derine batmadan. İç lastiğe henüz ulaşmamışlar buna seviniyorum. Pıtrak olan bölgeyi yürüyerek geçip toprak yolun başına kadar gittikten sonra bisiklete biniyorum. Buradan hep inişle ineceğiz ama yol taşlı topraklı. Dikkatli inmek gerek. Yine yere işaretler çizilmiş gideceğimiz yöne doğru.

060920148224

Henüz 500 metre indikten sonra arka lastiğim inmeye başladı yavaş yavaş. Durup lastiği şişirdikten sonra ve inişe devam ediyorum. Bir süre böyle devam ediyor, lastik iniyor ben şişiriyorum. Böylece kamp alanına kadar idare ediyorum. Kampın başladığı yere gelince tel örgüden bisikleti atlatarak içeri girdim. 3.5 Kilometre yol yapacak durumum yok şimdi bu patlak lastikle. Bisikletim KUZ iniş yolunda, ormanın içinde

060920148225

Kamp alanına gelince hemen ön ve arka lastiği söküp ilk önce dış lastikteki tüm dikenleri çıkardım. Ardından iç lastiklerin patlak yerlerini işaretleyip yama yaptım. Sonrasında lastikleri takıp şişirerek bu sorunu hallettim. Festivalin bisiklet destekçisinden bir tane iç lastik alıyorum yedek olarak. Kalın sibop elinde kalmamış, ince siboplu almak zorunda kaldım. Yedekte olsun ne olur ne olmaz. Lastik işini hallettikten sonra şortumu giyerek denize şöyle bir daldım. Ter, toz, toprak, lastik patlağı derken epey kirlendik. Durulanmak, temizlenmek gerek. Ayrıca biraz da serinlemeli değil mi? Bunu hak ettim sayılır. Kendimi Saroz’un serin sularına bırakıyorum. Denizin içinden, önden suya atlarken çekiyorlar havada uçarken bir poz.

10669354_359729974176472_934851807187373383_o

Denizde bir süre yıkanıp çimdikten sonra kurulanıp temiz elbiseleri giyerek kendisi Laz olan kemençeci Rahman ile kıyıda kemençe konçertosu dinlemeye başladık. Rahman kemençeyi ağlatıyor yanık türküleri ile. Ben de eşlik ediyorum bildiğim kadar. Bizi arkadan çekiyorlar. Kosovalı Ergin, Kemençe çalan Rahman ve ben duvara oturmuşuz denize karşı.

1487850_10152509390529681_1904679858770826625_o

Kemençenin nağmeleri kumsalda yayılıyor yanık yanık. Arada Karadeniz’in hırçın dalgalarının karaya vuruşu ve ardından geri çekilişi gibi. Kemençenin sesi bir yükseliyor, bir alçalıyor Saroz körfezinde.

Uy kemençeci dayi

Soktun gözüme yayi,

Kör ettun gözlerumi

Göremeyrum dunyayi

Duvarda otururken yandan çekiliyoruz üçümüz, arkada Kosovalı Yaşar da cep telefonu ile resim çekiyor.

10003562_10152509391604681_4587059245718536202_o

Akşam yemeğinden sonra çalgı çengi geliyor. Kamp alanının meydanına toplaşıyoruz, başlıyorlar 9/8 çalmaya. Göbekler durur mu ? müziğin ritmine kapılıp başlar atmaya.

Ohh yandan Süleyman yandan Severim seni candan

10479635_10152509399604681_3742417760233162727_o

Eğlence, oyunlar, göbek havaları gırla gidiyor. Coştukça coşuyoruz.

10562509_10152509399254681_9220466658395755507_o

Arada bir dinlenmek gerek diyerek banklara oturup oynayanları seyrediyoruz.

10626297_10152509411004681_4403065132764570610_o

Eğlencenin dibi yok, kollar havada şıkıdım şıkıdım.

10662071_10152509401099681_2378414473832206607_o

Festivale katılan kör arkadaşımız. O da eğlenceye ortak oluyor bizimle, Selim de yanında.

10606271_10203438975069958_4311367591022179517_n

Eğlencenin sonu yok ama gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlence devam ediyor. Uyku ağır basınca çadıra girip derin bir uykuya dalıyorum. Ertesi gün yine zorlu dağ yolları bizi bekliyor. Zaten adı üstünde Keşan Dağ Bisiklet Festivali.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 30 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda.

Powered by Wikiloc