Etiket arşivi: koçarlı

Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes 3. Gün

27 Nisan 2018 Cuma

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Akçakaya – Koçarlı – Çakırbeyli – Yenipazar

( resimlerin bir kısmı Ferdimen’e aittir )

“Bir derin uykudaydım ölümün içinden
Açtım ki gözlerimi
Bir suyun gölgesi gibi
Kendisi adeta bir suyun
Ayakucumda sen oturuyorsun
Şiir getirenlerin çok olsun çocuğum!”

Can Yücel

Öne çıkmış olan görsel. Etraf yeşillik bir alan, uzayıp giden asfalt, kenarında kırmızı çizgili üçgen trafik tabelasında ! (dikkat işareti). Altında da neye dikkat edileceğini belirtir şekil. Top ağacın sol alt köşesi yola çıkmış. Bir kamyon da ağacın yanından geçerken çizilmiş. Dikdörtgen kasalı kamyon ağaca değmeden geçiyor.

20180427_185145_HDR

Güzel bir uykunun ardından erkenden uyandım. Köy havasında uyanmanın keyfini yaşıyorum. Arkadaşlar da benimle birlikte uyanıyor. Hemen karşıdaki camide elimizi, ayağımızı yıkanıp tuvalet ihtiyacımızı giderdik. Çadırları kurduğumuz yer kapalı düğün salonunun girişi. Giriş çok geniş olduğu için çadırlar rahatça sığıyor. Düğün yapılan yer üst kattaki salonda. Alt katta muhtarlık odası ve dükkanlar. Ama hepsi boş, köyde kim ne alıp satacak. Bakkal yeter bile. Üst katta koca bir tabelada “Akçakaya Düğün Salonu” yazılmış mavi renkte. Üst köşede de Türk bayrağı.

IMG_2346

Çadır alanımız çok geniş, sabah yaptığımız sıcak duşta kurulandığımız havlu ve yıkanan çamaşırlar ipe serilmiş kurusunlar diye. Mehmet çadırında toparlanmaya çalışıyor bu arada.

IMG_2347

Cami avlusunda tarihi eserler görüyorum. Yakınlarda tarlalarında bulduğu sütun ayağı ve başlığı getirip cami avlusuna koymuşlar bir kenara.  Başlıklar mermer ve meşe yaprağı işlemeli.

20180427_074905_HDR

Camide sıcak su var, ben de su donumu giyip bir güzel duş alıyorum sabah sabah. Akçakaya köyü dağın yamacının başladığı yere kurulmuş şirin bir köy. En fazla iki katlı olan evler dağınık olarak bahçelerin içinde kaybolmuş. Sadece yol kenarındaki evlerin bir kısmı bitişik. Çadırları, eşyaları toparlayıp çantalara yerleştirdik.

20180427_090929_HDR

Köyün tek bakkalı dükkanı açmamış. Henüz ekmek te gelmedi, ekmeğin gelmesini, dükkanın açılmasını bekliyoruz. Bakkal dükkanı tek katlı bağımsız bir oda şeklinde. İki kanatlı demir sac kapısı kapalı. Penceresinde parmaklık var. Binanın sağında camekan ekmek dolabı boş duruyor.

20180427_091401_HDR

Henüz kahve de açılmadığından kendi çayımızı kendi ocağımızda çaydanlıkta demliyoruz. Ocak çok olunca yumurtalar da ayrı ocakta pişiyor. Yumurtaları bakkal bize ikram olarak verdi para almadan.

IMG_2348

Kahvaltılıkları masaya serip yumurtaların kaynamasını bekliyoruz bir süre. Çay demlendi, hazır. Cem masada hazırlık yaparken Ferdimen ortalıkta dolanıp duruyor.. Beyaz badanalı kahvenin duvarına el arabası dayalı.

IMG_2349

Kahvaltıyı yapıp bulaşıkları yıkadıktan sonra bisikletlere yükledik çanak çömleği. Benim havlum henüz kurumadığından bisikletimin üstüne seriyorum kuruması için.

IMG_2350

Son hazırlıkları yaparken şarjda olan aletleri Ferdimen alıp geliyor. Cem Ve Mehmet bisikletlerin başında hazırlıklarını bitirmek üzere.

20180427_091408_HDR

Sonunda yola çıkabildik. Ferdimen üçümüzü çekiyor köyü henüz çıkmadan, az ilerdeyiz. Cem bizden ayrılacak bu gün. Bir süre daha bizimle gelip Aydın yoluna çıkarak İzmir’e doğru pedal çevirecek.

IMG_2352

Büyük Menderes nehrini besleyen bir çok çay, dere var. Az da olsa akan çay az ileride Menderes nehrine kavuşacak. Çay yatağını çekiyorum bir poz.

20180427_095421_HDR

Üzerinde bulunduğumuz köprüde yazan Sarıçay tabelası ve Karaatlı köyüne giden yolu gösterir tabelayı çekiyorum köprü demirleri ile birlikte.

20180427_095502_HDR

Sakin köy yollarında yol almak çok güzel. Etraf yeşil, manzara harika, köylerden geçerken fark etmiyoruz bile. Tabelaları olmazsa köy olduğu belli bile değil. Haydarlı köyünden geçerken resmini Ferdimen çekiyor.

IMG_2354

Şimdi de Yağhanlı köyünden geçmekteyiz. Köyler birbirine yakın konumda. Yağhanlı tabelasının arkasında kocaman bir fıstık çam ağacı. Etraf yeşil bitkilerle dolu.

IMG_2355

Başka bir köy tabelası daha karşımızda; Kasaplar köyü. Ben öndeyim, arkamda Cem ve Mehmet bisiklet sürüyoruz üçümüz.

IMG_2356

Adam arsızlığından fazla arazi sahibi olmak için dağı bile tel örgü ile çevirmiş. Herhangi bir şey de ekili değil ama tel örgüye astığı tabelada 24 saat kamera ile gözetliyor arazisini. Sanki arazisini çalacaklarmış gibi.

IMG_2357

Benzin istasyonunda toprak yollarda tozlanmış olan bisikletleri su ile yıkayıp temizliyoruz. Arada bir yıkayıp temizlemek gerekiyor. Benzinliğin hava -su istasyonunun önünde üç bisiklet yıkanmış, paklanmış. Burada Cem Tabanlı ile yollarımız ayrılıyor. Biz düz gideceğiz, Cem ana yol olan Aydın yoluna doğru devam edecek.

IMG_2358

Temizlenmiş, paklanmış bisikletlere binerek yolumuza devam ettik. Karşımıza Güdüşlü köyü çıkıyor. Köyde inek çok olmalı ki araçların dikkatini çekmek için kırmızı çizgili üçgen tabelada inek resmi uyarı olarak konulmuş.

IMG_2359

Yuvarlak, bombeli bir aynada kendimizi çekiyorum bir poz. Aynanın bombeli yapısından olacak yakında olmamıza rağmen sanki uzaktaymış gibi çıkıyoruz. Mehmet, ben ve Ferdimen bisikletlerimiz ile birlikte.

20180427_111254_HDR

Tekeli köyünde suyu güzel akan bir çeşmede mola verdik. Buradaki çeşmenin ismi    ” Gelin Çeşmesi”.  Dört tane çeşmeden şarıl şarıl su akıyor. Ben şişelerimin suyunu tazeliyorum bu arada. Çeşmenin üzeri sac ile örtülüp kapatılmış. Bu çeşmeden o kadar çok su alıyorlarmış ki uyarı levhası asmalarına neden olmuş. Levhada yazan;

İlan Su dolduran vatandaşlara önemle duyurulur.30 Lt den fazla su doldurulması yasaktır. Köylülere öncelik verilmesi önemle duyurulur.

Arsızlar demek ki o kadar su alıyorlarmış ki köylülere bile fırsat vermiyorlarmış. Neredeyse tankerle su alacaklarmış. Sanımda damacanaları doldurmaya getirenden belli değil mi? Yanındaki küçük kızı da merakını çekmiş olmalı ki bana dikkatlice bakıyor.

IMG_2360

Buranın köy mezarlarındaki taşlardan anlaşıldığına göre epey eski yerleşim yeri olmalı. Mezar taşının üstünde zeytin dalı işlenmiş. Mezar taşının üzerine kertenkele çıkmış Güneşten ısı enerjisini topluyor kımıldamadan.

20180427_112042_HDR

Yol kenarındaki kahvede mola veriyoruz. Koca çınar ağacı o kadar büyümüş ki bahçeyi ve kahve binasını neredeyse tamamen kaplamış durumda. Kahvenin dışında çeşitli motorlar, traktör ve bizim bisikletlerimiz park etmiş.

20180427_113208_HDR

Burası köylülerin ve gelip geçenlerin uğrak yeri. Tabelada; Necip dedenin yeri tost – köfte – kavurma – ciğer – çay ve meşrubat yazılmış

20180427_113220_HDR

Hep köylerden geçecek değiliz ya. Karşımıza Koçarlı kasabası çıkıyor. Tabelada yazdığı kadarı ile 23.100 nüfusu var.

20180427_120739_HDR

Koçarlı kasabasının çiçek bezeli bulvarında Mehmet yol kenarında bisikletinin üzerinde durmuş, Ferdimen de henüz gelmekte yanımıza. İkisini de bir poz çekiyorum.

20180427_121605_HDR

Başka bir kasabaya vardık; Çakırbeyli. Burada sıcak asfalt yeni döşenmiş, sarı çizgiler çekilmiş yol işareti olarak.

20180427_131629_HDR

Kaymak gibi asfaltta gitmek mükemmel diyebilirim. Bisiklet yağ gibi akıyor, neredeyse pedal çevirmeden gidiyoruz sanki. Ferdimen Mehmet ile beni önden çekiyor kaymak gibi yolda akarken.

IMG_2376

Kasabanın içine vardık ve burada öğle yemeği yiyeceğiz. Aydın ve çevre illerinde meşhur olan pide yiyeceğiz. Kasabanın meydanında bir pidecide oturuyoruz. Bisikletler de masaların yanında park etmiş durumda.

20180427_134423_HDR

Pidelerin pişmesini bekledik bir süre, sonra gelince sıcak sıcak mideye indirirken Ferdimen beni yakinen çekiyor bir poz. Pidenin yanında soğuk gazoz iyi gidiyor . Başımda mavi renkli buff.

IMG_2383

Yola çıktık, hava sıcakladığı için sık sık gölgede mola vermek zorunda kalıyoruz. Yine bir mola anı; dut ağacı altında Mehmet, ben ve bisikletlerimiz. Ferdimen bizi çekiyor.

IMG_2388

Daha çok yol kenarında evleri görüyoruz, Ferdimen bizi çekerken en fazla iki katlı, bahçeli, çatısı kiremitli olan evler görüntüye giriyor.

IMG_2390

Büyük Menderes nehrini besleyen çaylardan birisinin daha yanına geldik.  Çayın ismi Çiftlikburnu çayı. Burada bisikletim KUZ ve köprü başını çekiyorum bir poz. Tabelalardan birini daha köprü demirine bağladım.

20180427_144720_HDR

Köprünün üzerinden akan çayın resmini çektim. Çay pek temiz akmıyor. Suyun rengi bunu belli ediyor.

20180427_144736_HDR

Dikdörtgen yapıda, üzerine kubbe yapılmış tamamen taştan bir bina tarla kenarında öylece duruyor. Kubbesinde otlar çıkmış. Yanında da metruk bir yapı var, sanki terk edilmiş gibi. Bu taş bina ev mi yoksa sarnıç mı? Pek emin değilim. Yanına gidip bakamadım.

IMG_2391

Denizden uzaklaşsak ta Akdeniz iklimi buralara kadar geliyor. Zeytin ağaçları bunu belirtiyor. Bahar ayındayız ve zeytinlerin altına sıra sıra yüzlerce arı kovanı konulmuş.

IMG_2405

Köyün içindeki yol kavşağında Ferdimen durmuş beni beklerken bir poz çekiyorum. Sola dönen yolun kıyısındaki yüksek elektrik direğinde leylek yuvasını görüyorum. İçinde bir tane leylek var. Direkte elektrik telleri yok. Leylek yuvası var diye direk öylece kalmış. Elektrik ve telefon kabloları yer altına alınmış olmalı. Sadece aydınlatma direği ve leyleğin olduğu direk var meydanda.

20180427_171033_HDR

Kavşaktan sağa, şehir merkezine döndük. Mehmet kahveyi bulup oturmuş bizi bekliyordu. Duble çayları ısmarlayıp içiyoruz. Buralarda su bol olmalı ki kahveci içelim diye cam sürahi içinde su getiriyor. Su bedava, bizdeki gibi yarım litrelik pet şişelerde getirip içtiğimiz çay parası kadar su parası almıyor. Aslında bütün köy ve kasabalarda bu uygulama yapılıyor. Şehirlerde hayat zor, daha da zorlaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bir bardak sudan bile para kazanıyorlar. Masada oturmuş çaylarımızı içerken elçek ile üçümüzün resmini çekiyorum. Masada duble çaylar, içi dolu sürahi, krom bardaklar duruyor.

20180427_171631

Yolda ilginç bir tabela görünce durum resmini çekiyorum. İleride yol kıyısında top bir ağaç var. Ağacın dalları yola doğru uzamış durumda. Yoldan geçen kamyonlar ister istemez ağacın bir köşesini budamış. Yani bir geçit şeklinde açmış yolu. İşte bu durumu tabelaya çizip anlatmışlar ileride geçecekleri yeri. Üstte kırmızı çizgili üçgen tabelada ! işareti. Altında da kare kasalı kamyon ağacık köşesinden geçerken resimleri çizilmiş siyah renkte. Bu resmi görsel olarak seçtim.

20180427_185145_HDR

Yenipazar kasabasına geldik, tabelada yazdığı kadar 12.900 nüfusu var. Kasabanı giriş tabelası olsa da henüz görünürde herhangi bir bina yok. Ferdimen’i arkadan bisikleti ile tabelayı birlikte çekiyorum. Yenipazar kasabasının pidesi meşhur, yemek gerek.

20180427_185501_HDR

Yenipazar kasabasına girer girmez hemen yolun solunda Kurtuluş Savaşı milli kahramanlarından olan Yörük Ali Efe evi ve müzesine giriyoruz. Evin girişinde kültür ve turizm bakanlığı mermer levhaya; T. C. Kültür ve turizm bakanlığı Yenipazar Yörük Ali Efe evi ve müzesi yazılmış. Bahçe duvarı kalın taş duvar, giriş kapısı demirden. Duvarın üstünde de demir parmaklıklar var.

20180427_190132_HDR

Evin geniş bahçesinde Bronzdan yapılmış Yörük Ali Efe’nin taşa oturmuş, sol elinde mavzeri ve sağ elini gözlerinin üzerinde siper yaparak ufka baktığının belirtmişler. Yanında da ayakta, mavzerini çapraz tutmuş kızanlardan birisi duruyor.

20180427_190230_HDR

Osmanlı şairlerinden Ziya Gökalp Malta adasında sürgünde Yörük Ali’nin yaptığı kahramanlıkları duyunca adına şiir yazmış;

Yörük Ali

Ey Yörük Ali! Sen bir kahramansın

Güneşin dudağı anlından öper;

Yirmi beş yaşında genç bir arslansın

Baş eğer önünde dağlar, tepeler…

İzmir’e girerken Yunan askeri,

Çobandın, elinden kavalı attın…

Düşmandan vurarak pek çok neferi,

Tatlı şarabına zehirler kattın…

Tunçtan ayakların iki hisarda,

Her kıt’a üstünde bir elin olsun!

Göstersin daimdir Türk bu diyarda,

Boğaz’da dev kadar heykelin olsun!.

Ziya Gökalp 1919 Malta

20180427_190238_HDR

Kurtuluş savaşında Yunan askerlerine yaptığı baskınlarla halk kahramanı olan Yörük Ali Efe için halk tarafından adına türkü yapılmıştır.

Yörük Ali

Şu Dalmadan geçtin mi ?

Soğuk ta sular içtin mi ?

Efelerin içinde

Yörük de Ali’yi seçtin mi ?

Hey gidinin efesi,

Efesi efelerin efesi…

Cepkeninin kolları,

Parıldıyor pulları,

Yörük Ali geliyor

Açıl Aydın yolları…

Hey gidinin efesi,

Efesi efelerin efesi…

Anonim

20180427_190321_HDR

Yörük Ali Efe’nin mezarı bahçenin içinde. Kaide beyaz Afyon mermerinden yapılmış. Başlığında iki uzun sütun, üstünde süslenmiş kemeri ve mezar taşı. Mermerde; Yörük Ali Efe 1896 – 1951 yazılmış.

Yörük Ali Efe’nin ruhuna Fatiha okuyup dua ediyorum. Nur içinde yatsın.

20180427_190542_HDR

Yörük Ali Efe’nin müze haline getirilmiş evi iki katlı, üzerinde kiremit kaplı dikdörtgen bir yapı. Beyaza yakın çok açık bir renk ile boyanmış. Evin uzun tarafı iki katta da beşer pencereli, dar tarafta dörder pencereli. Alt katta pencereler demir parmaklık takılmış. Üst katta kanatlı panjur kahverengi boyalı. Bahçe çim ekili, bir kaç ağaç serpiştirilmiş.

20180427_190611_HDR

Evin içine giriyorum, ilk gözüme çarpan Yörük Ali Efe’nin bir kaç resim çeşitli boyutta. Duvarda bir ayna, kısa dolap, iki çekmeceli komodin, üstünde duvar saati. Pencerenin önünde iki sandalye. Yere serili halı, taban tahta döşeli. Pencerelerde tül perdeler.

20180427_190735_HDR

Yatak odasında iki kişilik karyola, beyaz çarşafla örtülü, yanında iki çekmeceli komodin, üzerinde eski tip siyah bir telefon, masa lambasının camı pembe renkte karpuz biçiminde. Yanda çeyiz sandığı, üzerinde yuvarlak bir plaket ve çerçeveli iki resim.

20180427_190739_HDR

Merdiven tahtadan yapılmış, altında aynalı komodin, üç çekmeceli

20180427_190801_HDR

Üst kata çıkan tahta merdiven, basamakları geniş, yanında tahtadan korkuluk.

20180427_190806_HDR

O zamanlarda yemekler yer sofrasında yeniyormuş. Tahta altlığın üzerinde epey geniş bir tepsinin içinde altı tabak. Ortadaki tabak kapaklı. Tabaklar ve tepsi bakır, kalay kaplı. Üç tane yer minderi sofranın etrafına konmuş. Duvarlarda kırmızı renkte, motif işlemeli olarak yastıklar sıralanmış. Bir efe mankeni de sofranın başında çömelmiş olarak duruyor.

20180427_190814_HDR

Mutfak olarak kullanılan yerde ocak, içinde bakır kazan sacayağı üzerine konmuş. Altında odunlar konulmuş. Kibriti çak yanmaya hazır bir ocak. Duvarda çiviye çakılı biri büyük, biri küçük iki tava asılı olarak duruyor. Duvarın dibinde taştan oyulup yapılmış dibek, köşede büyükçe geniş cam şişe. Çıkıntı üzerine konmuş bakır tepsi.

20180427_190828_HDR

Yörük Ali Efe’nin eşyaları; körüklü çizme, pantolon ve yeleği. Süslü, işlemeli kemer ve İstiklal madalya camekanın içinde.

20180427_190838_HDR

Yörük Ali Efe çektirdiği tam donanımlı resmi çerçevelenip duvara asılmış. Efe kıyafetlerini giymiş, belinde kaması, bir elinde mavzeri. Başında poşusu bağlı, sağ bacağı kayada poz vermiş.

20180427_190855_HDR

Yörük Ali Efe’ni iki tabancası, dört mermi, makas, dürbün ve çeşitli boyda üç kama.

20180427_190901_HDR

Eskiden kullandığımız defter nüfus cüzdanı, Solda vesikalık resim, sağda bilgiler yazılı.

20180427_190908_HDR

Yörük Ali Efe’nin kullandığı iki mavzerden biri solda.

20180427_190911_HDR

Biri sağda duvara dayalı mavzer.

20180427_190917_HDR

Yörük Ali Efe’nin bronzdan yapılmış büstü.

20180427_190928_HDR

Müzeyi tamamen gezip dışarı çıktık. Müzede sanki geçmişe gitmişim gibi. Bunu dışarı çıkınca anladım. Belediye önündeki meydanda çocuklar paten kayıyor, iki çocuk ta bisikletlerle akrobasi hareketler yapmaya çalışırken bir poz çekiyorum.

20180427_192022_HDR

Akşam olmak üzere, Yeni Pazar kasabasına gelip te pide yemeden geçmek olmaz deyip pideciye oturduk. Pideleri ısmarlayıp sıcak sıcak fırından çıkmış pideleri yerken pideci ile sohbet ediyoruz. Yaptığımız turun amacını anlatıyoruz. Pideleri yerken elçek resim çekiyorum üçümüzü bir poz.

20180427_193623

Pideci bir arkadaşını arıyor, o da zaman geçirmeden yanımıza geldi, tanıştık. Yenipazar enduro motor kulübünün başkanı Murat Kocabıyık ve arkadaşı Ahmet Eldeniz. Onlar da Büyük Menderes nehri çevre platformu kurmuşlar. JES, yani jeotermal elektrik santrallarına karşı hareketin içinde mücadele ediyorlar. Bizlere kısaca bilgi veriyorlar. JES’ler her ne kadar doğal olsa da kuyular açılırken, işletme esnasında kullanılan yöntemler ve atıkların Büyük Menderes nehrine boşaltmaları nedeni ile çevreye, tarım ürünlerine ve havzaya büyük oranda kirlilik yaratmakta. Ülkemizde işletmelerin az güvenlik çok kazanç felsefesi nedeni ile çevreyi düşünmeden aşırı miktarda para kazanmaya çalışıyorlar. Kapalı geri dönüşüm masrafları nedense ağır geliyor ve bu günü düşündüklerinden geleceğimizi zehirlemeye devam ediyorlar.

Bu konu hakkında aşağıdaki linkte detaylı açıklamalar bulabilirsiniz.

https://www.emo.org.tr/ekler/c3ef98f7b7293f3_ek.pdf

Sohbetin sonunda başkan Murat Kocabıyık bizi bu gece kalacak yeri ayarladı. Aydın yolunda boş bir otele götürecek.

Kasabanın meydanında Yenipazar halk kahramanı Yörük Ali Efe’nin bronz heykelini dikmişler ve ne kadar gurur duysalar azdır. Bir ayağını önündeki kayanın üzerine koyarak elinde mavzeri ile betimlenmiş heykel.

20180427_221443_HDR

Altında da tabelada; Milli Mücadele Kahramanı Yörük Ali Efe 1896 – 1951 yazılmış.

20180427_221447_HDR

Park yanından geçerken sekiz köşeli uyarı levhası ilginç geldi. Üzerinde bisiklet ve motosiklet kırmızı şerit ile yuvarlak içine alınıp çapraz çizgi ile çizilmiş. Altına da iyice belirtmek için Bisiklet Motorsiklet giremez yazılmış. Nedense bazı yerlerde hep bu uyarı levhalarını görmekteyim. Belediyede çalışan ve hiç bir zaman bisiklete binmemiş birisi önerip koydurtmuştur bu levhayı.

IMG_2423

Murat Kocabıyık’ın arabasını takip ederek otele geldik. Bize bir odayı açtılar, kendisine teşekkürlerimizi sunduk. Bu gece sıcak duş ve yumuşak yatak lüksünü yaşayacağız. Odada üç tane yatak var, biz de üç kişiyiz. Bundan iyisi Şam’da kayısı. Sırayla duşumuzu alıp rahatlıyoruz. Mehmet hemen yatağa girip uyumaya başladı bile. Ferdimen üç yatağı çekiyor. İki yatağın başlığı beyaz, biri siyah. Çarşaflar, yorgan ve yastık beyaz.

IMG_2424

Ferdimen ile ben biraz daha oyalandık. Telefonları ve bataryaları şarja bağladık dolsunlar diye. Sonra duşun verdiği gevşeklikle yatıp uykuya daldık.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 77 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

 

 

 

 

 

Kendi Kendine Oluşan Festival 4.Gün

14 Nisan 2015 Salı

4. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Uğurladık bir sabah seni

Söz vermiştin geri döneceğine

Anladık bakınca aldandığımızı

Gerilerde küçük

Kıyılara doğru büyüyen ayak izlerine

Edip Cansever

 

Öne çıkmış olan görsel

20150414_111330

Erken uyumanın etkisi bir kaç kez uyanmak ve sabah erken kalmaya neden oluyor. Zaten akşam fazla oturamıyorsun, sohbet bir yerde tıkanınca ve etrafta ışık olmaması uyku kapı arkasına hemencecik geliyor. Güzel bir uyku çektik bu gece. Yaban hayvanlar gelip geçmiştir gece boyu. Bizi rahatsız etmeden, meraklı bakışlarla durup kokumuzu alarak yoluna devam etmiştir. Biz de onları horultularımızdan başka rahatsız etmeden geceledik. Bu gün hava güzel olacağa benziyor. Çadırımın fermuarını açıp bir süre dışarıyı seyredip öylece oturdum.

20150414_071217

Bir süre sonra güneş doğudan kendini göstermeye başladı. İlk ışıkları tepenin ardından görünmeye başlayınca durup izlemeye başladım. Güneşin doğuşunda ve batışında bize olan etkisini hep düşünürüm. Tarih boyunca insanlar hep güneşin doğuşu ve batışında çeşitli dini ayinler yapa gelmiştir. Bu güneşe taptıkları zamanlarda yapılan ayinler aslında insan bedenine ilk ışıkların vurması ile ilgili bir durum. Fiziksel olarak şu oluyor ; Atmosfer tabakasını düşünün. 60 Km civarında kalınlıkta. Bulunduğumuz yerden tam dik olarak baktığımızda. Güneş ufukta yeni doğmaya başladığında 90 derecelik bir açıda olduğundan güneşten gelen fotonlar daha kalın bir atmosfer tabakasından geçmek durumunda. Atmosferde bulunan gazlar, su molekülleri fotonların bir miktar kırılmasına neden olurlar. Bu kırılmadan dolayı güneşi olduğundan daha büyük görürüz. Atmosferdeki su molekülleri büyüteç etkisi doğururlar. Güneş yükseldikçe büyüteç etkisi azalır ve normal boyutunu görürüz. Sabah ilk ışıklar üzerimize daha hızlı geldiğinden maviye kayar ve daha parlak görünür. Gerçi ışığın maviye kayma durumunu pek göremeyiz ama parlak görmemize neden olur. Aynı durum akşam güneş batarken de olur. Bir tek farkı ise ışık kırmızıya kayar. O da güneş bizden hızla uzaklaştığı için. İşte bu durumda bizler sabah ve akşam daha çok güneş ışınlarının bombardımanına kaldığımızdan içimizdeki yaşam kaynağı tazelenir. Işık demek hayat demektir. Tüm canlılar güneşin bize gönderdiği ışınlarla hayat bulur. Kommagene Kralı Antiochos’un Nemrut dağında 2150 metre yükseklikte tapınağı boşuna yapmamıştır. Doğu ve Batı seyir terasları güneşin ilk ışıkları ve son ışıklarını seyretmek ve yaşamak içindi.

20150414_073710

Sabah kahvaltısının ardından toparlanıp yola çıkıyoruz. Yolumuz düz değil, biraz engebeli. Anlayacağınız dağlarda yol almaktayız. Bunun sonucu olarak baraj göletleri aşağılarda kalıyor.

20150414_095052

Ormanda, dağlarda yol almak ne güzel. Sık ağaçlar birbirine girmiş durumda. Çamlar yeşil ama yaprak döken ağaçlar henüz yapraklarını açmamış. Yeni sürgün vermekteler.

20150414_100224

 

20150414_100235

Üç dengesiz çeşmenin başında beni beklerlerken buluyorum. Çeşme başı güzelleri bana yukarıdan laf atıyorlar. Ben de üç güzelin resmini çekiyorum.

20150414_100629

Bir süre düz gitmeye başladık. Beş parmak dağlarının kaya yapıları hala gözümüzün önünde.

20150414_101103

Bazen yokuş çıkmakta ama bizi yıldıramaz bu yokuşlar.

20150414_101338

Eğimi azaltmak için dönemeçli yol yapılmış. Böylece rahat çıkıyoruz zorlanmadan.

20150414_103036

Yokuşun başında yine beni beklerlerken buluyorum arkadaşları. Durup resim çekmek ve etrafın güzelliğini seyretmekten gecikmek durumunda kalıyorum. Başka türlü de tadı çıkmıyor ki.

20150414_103706

Beşparmak dağlarının ilginç kaya yapısıyla güzel görüntü vermekte.

20150414_104954

Bu güzelliği birlikte resim çekilerek anılara kazıyoruz.

20150414_105602

Dağların görünümü her açıdan değişik şekillere bürünüyor.

20150414_105906

Daha Yakından neden beş parmak dağları dendiğini anlıyorum. Gerçekten kayaların yapısı dorukta elin parmakları gibi uzantılardan oluşmuş gibi.

20150414_105917

Her tepe değişik yapıda, birbirine hiç benzemiyor.

20150414_105953

İyice aşağılara indik. Bir yerde tek parça kocaman devasa kaya kütlesi kaşımıza çıkıyor. Üzerinde kale gibi bir yapı yapılmış. Ne olduğu belli olmuyor buradan.

20150414_110127

Dere yatağına geldik. Bisikletimin üzerindeki tripodta cep telefonunla zaman ayarlı resim çekiliyoruz.

20150414_111330

Yol inişli ama bazı yer düzleşiyor.

20150414_111856

KUZ ve kaplumbağa, ikisi de evini sırtında taşımakta. İkisinin de yolu kesişince durup resmini çekiyorum. Kaplumbağa kendi gücü ile gidiyor. Ben de kendi gücümle gidiyorum. O ağır hareket ediyor, ben de yavaş gidiyorum. Hiç acelem yok, onun da acelesi olmadığına eminim. Zaten uzun yaşamasının sırrı yavaş hareket etmesi. Hızlı hareket etmenin anlamı yok bence. Nerde akşam orda sabah anlayacağınız.

20150414_112445

Yol kıyısında küçük göletler yapılmış. Hayvanlar durup burada su içiyorlar.

20150414_113545

Sakarkaya dan sonra buralarda çam fıstığı ağaçları dikilmiş. Bergama Kozak yaylası gibi buralarda da çam fıstığı üretimi yapılmakta ve oldukça geniş bir arazide. Her yerde olduğu gibi üreticiler de az kazanmakta. Aracılar istediği fiyata alıp büyük karlarla tüketiciye satmaktalar.

20150414_113551

Tamam bazen geride kalıyor, durup onu bekliyorum. Beklerken de resim çekerek zamanı değerlendirmek gerek.

20150414_113600

Kızılca bölük köyüne geldik. Köyde mola vermek gerek.

20150414_115028_HDR

Kahvede durup çay ile bir şeyler atıştırarak dinlendik. Dinlenmenin ardından yola çıkıyoruz.

20150414_115158

Çam fıstık ağaçları göz alabildiğine geniş bir alana yayılmış durumda. Adeta fıstık çam ormanında gidiyoruz.

20150414_124858

Ufukta yeni dağlar görünmekte.

20150414_130414

Amyzon harabelerine giden tabelanın önünde durduk. Biraz uzakta olması nedeni ile gitmekten vaz geçtik.

Amyzon antik kenti

Aydın’ın Koçarlı ilçesinin 30 kilometre güneyinde Gaffarlar köyünde bulunan ve ‘Mazın Kalesi’ olarak anılan Amyzon, Herakleia, Euromos ve Khalketor gibi üç büyük Karya kentinin ileri karakolu olarak biliniyor. Amyzon, eski Hellen dilinde herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Prof. Bilge Umar’a göre bu isim Karia veya Luwi dilinden gelmiş, Hellen ağzında da çarpıtılmış bir sözcüktür.  Amyzon’un ne zaman ve nasıl kurulduğu konusunda bilgilerimiz çok yetersizdir.
Strabon ve diğer İlk Çağ tarihçileri kentin sadece ismine değinmekle yetinmişlerdir. Kentin çevresinde bulunan bazı yazıtlardan da Amyzon’luların M.Ö. 300 yıllarında Mısır’a egemen olan tolemaios’a sonrada Seleukos’lularla yakın ilişki kurmuşlardır. M.Ö. 203 de de III.Antiokhos, Amyzon’a bazı haklar tanımıştır.
Kentte, kaynaklara göre Apollon ve Artemis’e adanmış olması gereken ve bugün tamamen yıkılmış olan tapınağa ait kalıntılar, Akropolünde tiyatro, agora ve çeşme kalıntıları ile MÖ 3. yüzyıla ait çok güzel taş işçiliği gösteren surları bulunuyor.  Amyzon kenti Roma döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuş, XV.yüzyılda Osmanlı egemenliğine giren bölgeye Koçarlı aşireti yerleştirilmiştir.
Amyzon kentinin tiyatrosu, agorası, nymphaionu ile akropoldeki Athena mabedinin kalıntıları gelebilmiştir. Ayrıca burada yapılan araştırmalarda çok sayıda antik sikke de ele geçmiştir.

Amyzon Harabelerini gösterir tabela ve bisikletler.

20150414_131633

Beyaz gelinliğini giyip baharı karşılayan Ahlat ağacı önceden çiçek açıp yaprak ile meyveye durmuş Badem ağacının yanında harika görünmekte.

20150414_134157

Tepelerdeyiz daha, önümüze küçük köyler ve cami  kendini belli ediyor. Yol alabildiğine uzayıp gitmekte.

20150414_134502

Bakalım dönemeçten sonra neler çıkacak karşımıza. Hele bir dönelim de!

20150414_134521

Uzaktan camisi görünen köye, Mersinbeleni köyüne geldik. Küçük şirin bir köy Mersinbeleni, karnımız da acıkınca köyün ilk okulundaki kantinde sucuklu tost yaptırıp karnımızı doyurduk. Bu arada Can’ın ön bagaj cıvatanın birisi kırılmış. Kırılan parçayı çıkarıp yedeğimde bulunan bir cıvata ile değiştirip hallediyoruz. Ön bagaj tehlikeli, çantaları düşürmemek gerek.

20150414_135941

Bagajı hallettikten sonra yola devam ediyoruz. Büyük Menderes ovası ufukta göründü. Yalnız görünmesine göründü ama görmek için ağacı kesmeye ne gerek vardı. Güzelim ağaç gövdenin ortasından kesilmiş. Hem de yakın bir zamanda.

20150414_163732

Büyük Menderes ovası epey uzakta, silik bir görünümde. Ova bitiminde Aydın dağların hayali görünmekte puslu olarak. Hele bir inelim ovaya bakalım neler göreceğiz.

20150414_164229

Altımızda Koçarlı kasabası beliriverdi birden bire. Kasaba tepelerin bitiminde görünmesi dağın dibine kurulmuş olması yüzünden.

20150414_173408

Koçarlı kasabasında mola verip bir şeyler atıştırarak karnımızı doyuruyoruz. Ardından düz ovada sürerek Büyük Menderes nehrine geldik.

20150414_184816

Nehir de son yağışların etkisi ile coşkulu akmakta. Hiç olmazsa akıntı tüm kirliliği almış götürmüş. Suyun rengi siyah değil.

20150414_184858

Henüz görmesek te ceylan çıkabilir levhası umutlarımızı kaybettirmiyor. Belki bir gün görebiliriz ceylanı, belli mi olur ! Umudum devam etmekte.

20150414_185147

Dümdüz olan ova yolunda hızlıca Ana yolda olan İncirliova kasabasına varınca kendimize kalacak bir yer aramaya başladık. Ovada pek çadır kurulacak gibi değil. O yüzden pansiyon, otel gibi bir yer baktık kasabanın içinde. Kasabada pek kalan olmadığı için sadece küçük bir otel var. Şansımıza mı yoksa durup kalan müşteri  mi yok odalar boştu. Otelci ile pazarlık edip uygun fiyata anlaşarak odaları tutup yerleştik. Sıcak duşumuzu alarak rahatladıktan sonra kendimize bu akşam ziyafet çekelim diyerek lokantaya yöneldik. Güzelce karnımızı doyurup pek gezilecek yeri olmayan İncirliova da şöyle bir akşam gezintisi yaptıktan sonra otele dönerek odalara çekilerek yattık yumuşak yataklara. Sıcak duşun etkisi ve iyi bir yemek mayıştırdı. Telefonları şarj olması için prize taktıktan sonra erkenden uykuya dalıp dinlenmeye başladık.

Bu gün düne göre biraz daha fazla kilometre yaptık. 55 Kilometre civarı.

Powered by Wikiloc