Etiket arşivi: nazım efe

Büyük Taarruz 3. Gün

7 Eylül 2015 Pazartesi

3. Gün Sart – Ahmetli – Turgutlu

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

Sarkık, siyah bıyıklı süvari,

çınar dibinde, beygirinin yanında duruyordu.

Çukurova beygiri

kuyruğunu karanlığa vuruyordu :

dizkapaklarında kan,

kantarmasında köpük…

İkinci Süvari Fırkası’ndan Dördüncü Bölük,

atları, kılıçları ve insanlarıyla havayı kokluyor.

Geride, köylerde bir horoz öttü.

Ve sarkık, siyah bıyıklı süvari

ellerinin tersiyle yüzünü örttü.

Karşı dağlar ardında, düşman elinde kalan

bir başka horoz vardır :

baltaibik, sütbeyaz bir Denizli horozu.

Düşmanlar herhal onu çoktan kesip

çorbasını yapmışlardır…

Nazım Hikmet RAN

Kurtuluş Savaşı Destanı

 

Öne çıkan görsel, Büyük taarruz pankartını tutan bisikletçiler.

Erken uyanmak artık alışagelmiş oluyor. Hele çadırda uyuduktan sonra kaçınılmaz. Dere kıyısında, ağaçların altında uyumak ise bulunmaz bir durum. Herkes beton binalarda yatarken doğanın içinde uyumanın keyfini hiç bir yerde bulamazsın. Çadırımın içinden dışarısı, ağaçlar ve çadırlar.

Sabah kahvaltısını hep birlikte yapıp çadırları ve eşyalarımı topladım, kıytırığa yükleyip hazır hale geliyorum. Bu sabah ilk önce tepelerde bulunan kahraman şehidimizin mezarına doğru çıkmaya başladık. Henüz çıkışta, yere büyük naylonlar serilip üzüm kurutmaktalar.

Serginin aşağısında Sart köyünün evleri görünüyor.

Yavaş yavaş tepeye doğru çıkmaya başladık. Yükseldikçe manzara değişiyor ve görüş alanı giderek artıyor.

Sart köyü tamamıyla görüş alanında.

Patikadan yukarı doğru çıkarken her kes kendi patikasından çıkıyor. Her taraf patika.

İyice yüksekteyiz, Gediz ovası alabildiğine gözlerimizin önünde. Sabahın seheri ovanın üzerine vurmuş buharlaşmanın etkisi ile ovayı pus kaplamış.

kısık gözleri,
                   seyrek sakalı,
                                       hafif makinalı tüfeğiyle
                                       dağlarda bir başına dolaştı.
Ve sabahleyin ve öğle sıcağında ve akşamüstü
ve ayışığında ve yıldız alacasında geceleyin,
                    ne zaman sıkışsa bizimkiler,
        peyda oluverdi, yerden biter gibi o
ve ateş etti
              ve düşmanı dağıttı
                                       ve kayboldu dağlarda yine.

Nazım Hikmet RAN

Kuvayı Milliye Şiiri

Bozdağların etekleri ovanın dibinde genç tepeler oluşup yükseltiler meydana gelmiş. Karşıda görünen tepe ile bizim olduğumuz tepenin kurtuluş savaşında büyük önemi var. Büyük Taarruz dan kaçan Yunanlılar Sart tarafına bu bölgeye gelince yaylım ateşi atlında kalıyorlar birden bire. Tepelerden sürekli ateş ediyorlar ve siper aldıkları yerden başını bile kaldıramıyorlarmış. Aslında burada sadece Nazım Efe tek başına mavzeri ile Yunanlılara göz açtırmıyormuş. Bir süre buradan ateş ediyor sonra atına atlayıp karşı tepeden ateş ediyormuş. Bunu yaparken de hiç ara vermeden bir karşıki tepede bir bu tepeden sürekli ateş ettiğinden Yunanlılar karşılarında bir birlik olduğunu sanıyorlarmış. Nazım Efe’nin kurşunu bitip ateş etmeyince Yunanlılar tepeye doğru ilerleyip Nazım Efe’yi şehit ediyorlar ve cesedini köye götürüp meydana bırakıyorlar. Sonrasında ortalık durulunca gece vakti köylüler cesedi alıp bu tepeye gömüyor. Nazım Efenin hikayesi bu, büyük kahramanlık göstererek Yunanlıları bir süre oyalayıp kayıplar vermiş. Şehidimizin mezarı tepede ve ulaşımı zor olduğundan pek ziyaretçisi yok.

Karşı tepenin resmini çekiyorum.

Şehidimizin mezarının olduğu yere geldik. Burası aynı zamanda Sart kalesinin olduğu yer ama kale ile ilgili herhangi bir kalıntı göremiyorum çevrede.

Epeyce yüksekteyiz, ovada iki tane Sart köyü görünüyor. Dağa yakın olan eski köy, aşağıdaki çevre yolunun kıyısında yeni yerleşim yerleri oluşmuş.

Nazım Efe mezarı başında kahraman şehidimizi saygı duruşunun ardından İstiklal marşını okuyoruz. Elbette en içten dualarımız da ruhuna okunuyor. Sonrasında mezarı temizleyip düzeltiyoruz elimiz değdiği kadar. Ruhu şad olsun. Büyük taarruz pankartını arkadaşlar tutunca ben de onları çekiyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

Şehit Nazım Efe’nin mezarı başında görevimiz bittiğinden hızlıca aşağı iniveriyoruz bir çırpıda. Benim bisikletim hazır diğer arkadaşların toplanmasını bekliyorum. Eşyasını pek taşıyan yok, o yüzden bisiklete yükleme yerine gelişi güzel araca atıyorlar eşyalarını. Herkes hazır olunca Sart köyü merkezine doğru inmeye başladık. Ovadan biraz yüksekteyiz. Eskiden Sart köyünün içinden geçerdi karayolu, çevre yolu yapılınca yerleşim de yolun kıyısına toplanmaya başladı. Biz de oradan ana yola çıktık. Yol kaymak gibi hızlıca ilk mola yerimize Ahmetli kasabasına vardık. İlk önce şehitliğe gelerek saygı duruşu ve İstiklal marşını hep birlikte okuduk. Ardından dualarımız da onlar için. Onlar ki vatan için uğrunda ölüme atlayıp bağımsızlığımızı elde etmişler gözünü kırpmadan. Şehitlikte çam ağaçları var, bayraklar ağaçlara iple asılmış.

Kalpler heyecandan vuruyor…hiç uyuyan yok, 
Yorgun düşerek toprağa bir baş da koyan yok! 
Her saniye bir asra yakın…öyle uzun pek, 
Herkeste merak bir: gecenin fecrini görmek! 
Her ruh, anıyor sevgili bir çehreyi şimdi, 
Mehmet düşünür köydeki gül Emne’yi şimdi. 
Zabit: “girebilsek o güzel İzmir’e” derken. 
Bir ince yüzün hattı geçer belki içinden? 
Tam işte saat üç…uyanık ordu…bölükler… 
Neredeyse verir emri, karargahta, büyükler!… 
Her saniye yıl…işte saat; üç buçuk oldu, 
Tam şimdi saat dört…geliyor: ilk ateş emri, 
Yurdun doğuyor şimdi ufuktan iki fecri! 

Mehmet Faruk GÜRTUNCA

Ahmetli şehitliğinde bir anıt sütun kaidenin üzerine konulmuş olarak yapılmış. Etrafında, yere yazılı mezar taşları konulmuş. Burada şehit olan askerlerin isimleri yazılı.

Şehitlikte çiçekler coşmuş sanki. Yurdumuzdan düşmanları kovalarken şehit düşenleri unutmayan bizler için en güzel pembe rengi ile coşkuyla açmışlar.

Turgutlu kasabasına doğru yol alırken yol kıyısında incir ağaçları bize meyvelerini sunuyor. Taze meyveler şerbet gibi, enerji depoluyorum. Fazla yemeye gerek yok, yol kıyısında bir çok incir ağacı var ve tam mevsimi. Her ağaçtan bir – iki tane yiyip hem dinleniyorum hem de enerji takviyesi yapıyorum. İncirler de nefis, tam yemelik. Bisikletim KUZ, kıytırıkla beraber incir ağacının dibinde.

Turgutlu’ya çabucak vardık bile. Zaten 30 Kilometre civarı, yol kısa olunca erkenden varmamak elde değil. Parkta belediye bizler için masaları düzenlemiş. Çay ve su ikramı yapılıyor bizler de gölgelik yerde afiyetle içiyoruz ikramları. Uzun masada oturan arkadaşları Baattin elçek ile resim çekiyor.

Genç hayranım ile elçek resim çekiliyorum. Turun en genci, ta başından beri turda ve yılmadan sessizce gidiyor.

Antalya dan Nafiz Sağdur, Antalya bisiklet derneği başkanı. Burdur – Salda gölü festivalini düzenlemişti ama orada tanışma fırsatı olmamıştı. Şimdi ise tanışıp kaynaştık.

Belediye başkanı ve bayraklarla bir poz veriyoruz kameralara.

Dinlenmenin sonrasında Turgutlu bisikletçileri ile birlikte kasabanın içinde şeref turu atıyoruz. Caddenin üstü Türk bayrakları ile donatılmış.

Şehir turunu yapıp kamp alanına geldik. Akşam güneş kavuşurken çadırımı ilk önce kurduğumdan banyoda sıcak duş almak için ilk girince sıra beklemek zorunda kalmıyorsun. Duşumu aldıktan sonra terli çamaşırları da şöyle bir sudan geçiriyorum. Ben duşumu aldıktan sonra daha yeni çadırlarını kuranları çekiyorum. Güneş te ufuk hizasına gelmiş, çadırların üzerine son ışıklarını vuruyor.

Akşam yemeğini Belediyenin aş evinde tıka basa yiyoruz. Yemekler bol ve gerçekten nefisti, yemekhanenin temizliği gözlerimizi kamaştırmıştı. Yemekhanenin, içi masalar beyaz dizilmiş, kırmızı sandalyeler de yanında. Karşıda yemek dağıtılan yerde, aşçılar yemek dağıtıyor arkadaşlara.

Yemekten sonra çadır alanında bankta oturup sohbet ediyoruz. Henüz güneş batıyor, ovaya yemlenmeye gitmiş kuş sürüleri sürüler halinde tepelere doğru gittiklerini gözlemliyorum.  Şimdiye kadar bu kadar serçe kuşu görmemiştim. Grup grup gelip geçiyorlar üzerimizden. Bir süre serçe sürülerini izlemeye başladım. İzlerken de kahve pişirip içiyoruz. Hava karardıktan sonra çadırların olduğu yere oturup sohbete başladık yatasıya kadar.

Bu gün yaptığımız yol 36 Kilometre civarı kadar.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc