Etiket arşivi: oromasdes

Nemrut Turu 4. Gün

17 Ağustos 2014 Pazar

Nemrut – Tepehan – Malatya – Garaj – Ev

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

“Gökler yoktu bir zamanlar, 

Yeryüzü yoktu, yükseklik ve derinlik
İsim yoktu.
Toprak altında Apzu vardı yalnız,
İlk yaratıcı olan tatlı su.
Bir de acı su Tiamat vardı.
Bir de döl yatağına dönen Mummu;
O zamanlar tanrılar yoktu daha.

Birbirine karışmıştı tatlıya acı,
Örgülü kamışlar belirmemişti henüz,
Suları bulandırmıyordu sazlar.
Tanrıların adı yoktu, işte o vakit
Sürüklenip gelmiş çamurlarla dolu suda,
Apsu’dan ve Tiamat’tan, ansızın,
Tanrılar yaratıldı:

Çamurdan doğan Lahmu ile Lahamu,
Daha genceciktiler, boyları uzamamıştı,
Göklerin ufku Anşar ile yeryüzü ufku Kişar
Onlara göğün ve yerin çizgileri
Ufuklarda bulutları çamurlardan ayırdı.

Günler günleri kovaladı, yıllar yılları,
Anşar’la Kişar’ın ilk çocuğu Anu, boş gök,
Ulu Tanrı Ea’yı doğurdu kendi başına.
Ea, göğün ufkundan daha geniş bir akıl,
Benzerlerinin hepsinden kat kat güçlü..”

Mitoloji Şiirleri

 

Öne çıkmış olan görsel. Güneş ufukta doğuyor dağların arasından.

170820147757

Sabah gün ağarmadan saat 03:00 te kalktık. Kamyonetlere binerek zirveye çıktık. Kamp yeri ile zirve arası 3.5 km civarında. Zirveye vardığımızda henüz tan yeri ağarmamıştı.  Doğu terasında yerimizi alıyoruz. Bir süre bekledikten sonra doğu tarafı yavaşça ağarmaya, ufuk çizgisi kızarmaya başladı.

170820147739

Zaman geçtikçe etraf aydınlanmaya başladı. Gök mavi rengini aldı, yeryüzü hala alaca karanlık.

170820147740

Başsız olan heykeller ve Tanrıların oturdukları tahtlar Güneşin doğuşunu sessizce bekliyorlar binlerce yıldır bekledikleri gibi. Terastı Güneşin doğuşunu bekleyenler kaplamış.

170820147741

Tümülüsün altında ne var bilinmez ama o da sesizliğini koruyor.

170820147742

Güney tarafında ki dağlar seçilmeye başladı. O tarafta Atatürk barajı var, Türkiye’nin en büyük barajı. Baraj gölüne henüz ışıklar vurmadığı için görünmüyor.

170820147743

Akşam gördüğüm katır sabah yine gelmiş. Baraj göleti görünüyor silik te olsa.

170820147744

Ufuk yavaş yavaş kızarmaya başlıyor. Yakında güneş yüzünü gösterecek. İki kişi Güneşin doğmasını bekliyor.

170820147746

Beklenen an geldi, güneş kendini göstermeye başladı. İşte Nemrut dağından güneşin doğuşunu seyretmenin tadı. Ufuk çizgisi yüzlerce kilometre olması güneşin böyle görkemli doğmasına neden oluyor. Dünyanın hiç bir yerinde bu doğuşu seyredemezsin. Doğu ve Batı dinlerini birleştirmeye çalışan Komanege kralı Mitrhridates ve oğlu Antiokhos  Yunan ve Pers tanrılarını da birleştirip Nemrut dağında bu tapınağa dev heykellerini yaptırdı. Mithridates tanrılara Yunanca ve Persçe olan isimler verdi:

Apollo/Mithras – /Herakles Artagnes – Zeus/Oromasdes – Hera/Teleia – Hermes / Helios

Yeni bir din olarak yayılması için Doğu ve Batıya egemen olan Nemrut dağına tapınak yapıldı. Nemrut dağından bakıldığında uzak mesafeler görüldüğü gibi uzaklardan da Nemrut dağı ve tapınak rahatça görülüyor.

170820147747

Aşkın da payı var

Güneşin

parıltısında

ve erdeminde.

Güneş havadaki nem yüzünden alt kısmı kırmızı, üst kısmı sarı renkte görünüyor. Güneş tam dağdan ayrılmış durumda

170820147750

Güneş doğduktan sonra yükselmeye başladı gökyüzünde. Atatürk baraj gölü kendini  yavaşça gösteriyor.

170820147751

Güneşin doğmuş halini yakınlaştırıp çekiyorum. Resimde güneş tam görünüyor, henüz parlamaya başlamadı.

170820147752

Güneşin doğduğu tepeler ne kadar uzakta olduğu gayet net görülmeye başladı.

170820147753

Ortalık iyice aydınlandı, Tümülüs tüm güzelliğini gizemli bir biçimde gösteriyor. Tümülüs’ü oluşturan kireç taşlar bej renginde beyaza yakın, yumruk büyüklüğünde. Taşların hepsi aynı boyutta. 35 derece eğimli Tümülüs’ün yüksekliği 50  metre, genişliği 145 metredir. Denizden yüksekliği 2206 metredir. Tümülüs’ün altında Komanege kralı Antiochos’un mezarı olduğu düşünülmektedir.

170820147755

Güneş tamamen yükseldi. Akşam batışını seyretmiştim. Şimdi doğuşunu seyrettim, bu inanılmaz olayı yaşadım heyecanla. Şansımıza hava açık,

sakin ve güzeldi.

170820147756

Sıra geldi keyfimizin kahyasına, keyfimiz de kahve olunca kahya da dört köşe. Zaten dört fincanım var, şanslı olan benimle beraber beş kişi kahve içiyor. İşte şanslı  olanlar Özer Çatori, Hakan ve Nagehan bir fincanda içiyorlar. Dördüncü de Ahmet Leblebici. Özer Çatori elçek resim çekiyor kahve içerken.

ozercatori2

Kahve keyfinden sonra kamyonete binip kamp alanına gidiyoruz. Özer Çatori elçek resim çekiliyor kamyonet üzerinde, kamyonete doluşmuş durumdayız.

ozercatori3

Kamp alanına gelince kahvaltıyı yaptık. Ardından eşyaları ve çadırları toplayıp kamyonete yükleyerek yola çıkıyoruz hep beraber. Yandere köyüne kadar inişimiz çabuk oluyor. Köyde kısa bir mola veriyorum, buz gibi suları içip şişeleri tazeliyorum akan sulardan.

170820147758

Yalağın içindeki su o kadar berrak ki taşların rengi daha belirgin görünüyor.

170820147759

Yandere köyü çukurda kaldığından köyden sonra tırmanma başlıyor. Ağır tempoda Tepehan’a kadar çıktık. Tepehan’dan sonra tekrar iniş başladı, iniş burada fazla değil. Mollahan çayına kadar indikten sonra Kube dağına tekrar tırmanışa geçtik. İşte bu tırmanmada hava o kadar ısındı ki başım resmen kaynadı. Çıktıkça daha da ısınıyor. Su tüketimi fazla, yanımda bol miktarda var. Öyle bir an geldi ki dayanacak gücüm kalmadı. Güneş tepemde kavuruyor, bir taraftan da acıktım. Yemek yenilecek yere 3 km kala kamyonete biniyorum. Kendimi fazla zorlamanın gereği yok. Lokantaya gelince bisikleti indirerek elimi yüzümü çeşmede bol su ile yıkayıp biraz serinliyorum. Öğle yemeğini yiyip üstüne de bir çay içince kendime geliyorum. Biraz dinlendikten sonra Malatya bisiklet derneği başkanı Aziz Karaca ve Mehmet Baki Canbay beni alıp kameranın karşısına oturtuyorlar. Ben de düşüncelerimi anlatıyorum kamera karşısında. Maalesef çektikleri görüntüleri izleme olanağım olmadı.

sevinc2

Bundan sonra fazla tırmanış yok. Kube dağı zirvesini gördükten sonra iniş çabuk ve zevkli oldu. İnişe geçtiğim sırada ( kaskı takmamıştım ) kafamda ki buff rüzgarın etkisi ile düşmüş. Farkına varınca düşen buffumu yukarı çıkarak aramaya başladım. Çık çık bir türlü göremedim buffu. İnenler de niye yukarı çıktığımı soruyor. Ben de buffu gördünüz mü? diye sorunca görmediklerini söylüyorlar. Nereyse zirveye vardım. Buffu bulmaktan ümidimi kestim artık. Tam geri dönecem bir baktım ki buff arkada bagajıma takılmış öyle duruyor. Buffu bulunca öyle bir sevindim ki anlatamam. O sevinçle buffu giyip kaskımı da taktıktan sonra hızla aşağıya inmeye başladım. Manzarası güzel bir yerde durup kahve pişirerek dört fincanı da tek başıma içtim. Zaten kafam sıcaktan kaynamıştı, buffu da tekrar bulunca sevinçet dört köşe olmuşum, keyfime dört kahveyi sığdırdım. Ocak, cezve ve içi kahve dolu, köpüklü dört fincan.

170820147760

Kahve keyfinden sonra Malatya – Elazığ kara yoluna vardım. Benzin istasyonunda arkadaşlar durmuşlar. Beni de çağırarak dondurma ısmarladılar. Bu sıcakta iyi geldi dondurma. Kamp alanına vardık, arkadaşlarla vedalaşıp ayrılma zamanı. Başka turlarda görüşme dileği ile eşyalarımı bisiklete yükleyip otogara geldim. Bisikletin ön tekerini sökerek bagaja yerleştirince rahat bir nefes alarak otobüsün kalkmasını bekledim. Otobüs önünde Beydağ yazılmış, iç kısma da gideceği yer olan Afyon, Uşak ve İzmir yazılmış.

170820147762

Yaklaşık 14 saat gece boyunca yolculuk yaparak İzmir’e vardım.

Dünyada güneşin batışı ve doğuşunu en güzel seyredebileceğim Nemrut dağında Tanrı heykelleri ile beraber  gerçekleştirdim. Yeni dostlar edindim, yeni yüzler gördüm. Benim için çok güzel anılar oldu. Üzüldüğüm sadece bu yıl Malatya’nın en meşhur meyvesi olan Kayası yiyemeden dönmek oldu. Zaten üreticiler de bu yıl çiçekte olan kayası ağaçlarına kar yağması hiç meyve olmamasına neden olmuş. Geçimleri kayası olan üreticiler perişan olmuş durumda. Umarım bir daha böyle olmaz.

Arkadaşım Ankara dan Enes Çalışkan bana bu bileğe takılan bisikleti hediye etti, kendisine çok teşekkür ederim.

Malatya da bu festivali organize eden Mustafa Ekici, Aziz Karaca, Demet Aslan, Mehmet Baki Canbay, Tolgahan Ateş, Fatih Kaya hepinize sonsuz teşekkürler. Çok güzel bir tur oldu sayenizde. Emeklerinize sağlık.

Ayrıca Türkü dostu Hüsnü Yaşar, sazı ve sözüyle mest etti beni. Yeni tanışmamıza rağmen sanki binlerce yıldır tanışıyormuşuz gibi. Sağ ol dostum.

180820147763

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak tolam 102 + 17 = 119 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritaları aşağıda

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc

Nemrut Turu 3. Gün

16 Ağustos 2014 Cumartesi

Tepehan – Yandere – Nemrut dağı

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Dertlerimi yaza yaza
Gül tükendi ben tükendim
Yıllar yılı vurdum saza
Tel tükendi ben tükendim
Oyy oyy oyy oyyy
Tel tükendi ben tükendim oyy

Dertli dertli vurdum saza
Tel tükendi ben tükendim
Oyy oyy oyy oyyy
Tel tükendi ben tükendim oyy

Kapıldım bir boş hayale
Sevmekten düştüm bu hale
Bahçanda menekşe lale
Gül tükendi ben tükendim
Gül tükendi ben tükendim
Oyyy oyy oyyy oyyy
Gül tükendi ben tükendim oyy

Geçiyor benimde çağım
Ne evim var ne ocağım
Dünyada tutunacağım
Dal tükendi ben tükendim
Oyyy oyy oyyy oyyy
Dal tükendi ben tükendim

Hersinim arıldım gayri yaşlandım
Yoruldum gayri cihana darıldım gayri
Yol tükendi ben tükendim
Oyyy oyy oyyy oyyy
Yol tükendi ben tükendim

Aşık Dertli – Ali Özütemiz ( Kıvırcık Ali )

 

Öne çıkmış olan görsel, Nemrut dağında Güneş batarken bisiklet ve kollarını açıp zıplamış bir kişi.

mehmetyunussevincek

Sabaha kadar sıcak olan havada dağ başında örtünmeden uyumak her zaman denk gelmez. Burada gün Türkiye saati ile daha erken ağardığından uyanıyorum. Sıcağın etkisi olsa gerek geç uykuya dalanlar hala uyumaktalar. Uyanır uyanmaz çadırımın önünde bir süre oturuyorum. Üzerim çıplak, saçlar salınık.

160820147648

Kamp yaptığımız yeri şöyle bir dolanıyorum, ormancılar buraya katran ağacı dikmişler. Ağaçlar da büyümekteler. İleride daha da güzel bir yer olacağa benzer.

160820147647

Sabah kahvaltısı başladı, acıkanlar en ön sırada yerini alıyor.

160820147649

Kahvaltıdan sonra hareketin saat 13:00 te olduğunu bildirilince, tekrar etrafı dolanıp resim çekmeye başladım. Herkes kendi havasında.

160820147652

Parkı dolaşmaya devam, katran ağaçları altında çadırlar kurulu.

160820147650

Park tam tepede kenarında dik yamaçlar var.

160820147651

Ağaçlar çadır kurduğumuz yeri gölgede bırakmışlar.

160820147653

Türkü dostu Hüsnü de almış sazı eline vurur teline teline. Akşamdan hızını alamamış hala çalıp söylemekte.

Böyle ikrar ile böyle yol ile
Cefalı yar bana lazım değilsen
Deli gönül sevmiş vazgelmek olmaz
Mihnetli yar bana lazım değilsen
Deli gönül sevmiş vazgelmek olmaz
Gönül kalk gidelim sılaya doğru

Bülbülün sevdası hep güller ile
Senin şiirin dilin yadeller ile
Çık salın sevdiğim engeller ile
Görünme gözüme lazım değilsen
Çık salın sevdiğim engeller ile
Gönül kalk gidelim sılaya doğru

Bülbül ah eyleyip kanlar ağladı
Gözüm yaşı sel sel olup çağladı
Ölüm geldi dört yanımı bağladı
Kılma cenazemi lazım değilsen
Ölüm geldi dört yanımı bağladı
Gönül kalk gidelim sılaya doğru

Söz-Müzik: Ali Ekber Çiçek

Çadır önünde saz çalan Hüsnü Yaşar.

160820147654

Havuzun ortasında bir şahin heykeli. Havuzun içi boş.

160820147655

Türkü dostu Hüsnü türküleri bir süre çaldıktan sonra sazını toplayıp çantasına koydu. Bana öğlene kadar beklemeyip yola çıkalım mı diye önerince zaten beklemekten sıkılmış olarak hemen kabul ettim. Torbama uyku tulumu, çadır ve matımı yerleştirip kamyonete verdim. Ardından Hüsnü ile ikimiz yola çıktık. Kamp alanından çıkınca bir süre daha yokuş çıktıktan sonra uzun bir iniş gerçekleştiriyoruz. Bakalım ne karar ineceğiz. Nemrut zirvenin 2150 metre olduğunu biliyorum. İndikçe sürekli manzara değişmekte. Hızlı da iniyoruz. Etrafta çam ağaçları var.

160820147656

Tepeler çam ağaçları, yüksekte olduğumuzdan geniş bir alan görüyorum.

160820147657

Hüsnü önümde gidiyor, ben de onu takip ediyorum.

160820147658

Vadide akan bir çay olmalı ki su var. Burada uzun kavakları görüyorum.

160820147661

İnişe devam, buralarda ağaçlar yok, dağlar çıplak.

160820147662

Yandere köyüne kadar iniyoruz. Köyün tabelasını çekiyorum. Nüfus 302, Rakım 1300 metre olarak yazılmış.

160820147663

Köyün içine girince sanki cennete geldim. Sıcak olan havada bunalmışken yol birden bire ağaçlarla örtülmüş olduğunu görüyorum. Ağaçlar öyle kaplamış ki yolu güneş dahi görmüyor. Ağaçların seyrek olduğu bir coğrafyada böyle bir yer bana büyük sürpriz oldu gerçekten. Yol boyunca her taraftan sular fışkırıyor. Çeşmeden buz gibi sular akmakta. Sularımı tazeliyorum bu arada. Ne olur ne olmaz diye.

160820147664

Kocaman bir ağaç duvarın üstündeki toprağa kökleriyle öyle bir tutunmuş ki kimse yerinden sökemez.

160820147665

Yaklaşık 15 metreyi aşmış ağaçlar yolu neredeyse kapatmış gibi.

160820147666

Köyün aşağısında Hüsnü beni bekliyordu. Yanına gelince Urim baba şuraya girelim bir mola verelim diye çay içebileceğimiz yere götürüyor. Küçük şelaleden buz gibi suyun aktığı, üstüne çardak yapılmış yere oturuyoruz. Çayları hemen ısmarladık. Çay da odun ateşinde pişiyor, bu çay da ne güzel içilir.

160820147667

Hüsnü’nün resmin çekiyorum çardakta oturmuş durumda.

160820147668

Çektiğim resmin videosunu yaptım. Videonun linki aşağıda.

Bir Hüsnü benim resmimi çekiyor çayları içerken.

160820147669

Daha sonra resim çekebilecek birine cep telefonumu verip ikimiz birlikte resim çekiliyoruz. Burada ayrıca alabalık ta varmış, hem de kırmızı benekli alabalık. Eh öğlen de olduğuna göre birer alabalık ısmarlıyoruz. Meğerse Hüsnü dost bana sürpriz yapmış. Burayı biliyor ve erkenden yola çıkıp balık yediriyor böyle cennet gibi bir yerde. Teşekkürler dostum..

160820147670

Balıklar pişe dursun böyle akan bir suyu görünce dayanamam. Hemen şortlarımı giyerek çaya giriyorum. Su gerçekten buz gibi, ama ben alışık olduğum için rahatça üşümeden küçük çağlayanın altına girerek biraz serinlemeye çalışıyorum. Bu sıcak havada mest oluyorum. Daha ne isteyeyim ki. Hüsnü girmiyor, sadece benim resmimi çekmekle yetiniyor. Kayanın üstünde durmuşum, çağlayan akıyor buz gibi, birazdan gireceğim akan çağlayanın altına.

160820147671

Derin olmayan suya giriyorum. Çağlayan iki yerden akıyor.

2014-08-16-0211

Çağlayanın altına girip duşumu alıyorum.

2014-08-16-0208

Bir süre çağlayanda yıkandıktan sonra kurulanıp elbiselerimi giyinerek pişen alabalıkları afiyetle yiyorum. Şimdiye kadar yediğim en lezzetli balıklardan diyebilirim. Vadideki çaydan akan buz gibi suda yetişen alabalıklar lezzetli olmaz mı? Suyun bol olması yeşil bir cennete dönüştürmüş. Adeta hayat vermiş vadiye. Yemeği yedikten sonra diğer arkadaşlar da gelmeye başladı tek tük. Fazla oyalanmadan yola çıkıyoruz Hüsnü ile. Bundan sonra yokuş yukarı tırmanacağız ta Nemrut dağına kadar. Aşağıda köy yeşillikler içinde bir yere kadar, sonra ağaçlar seyreliyor ve dağın zirvesi çıplak.

160820147673

Vadi yemyeşil bir alan oluşturmuş.

160820147674

Büyüköz köyüne geldik.

160820147675

Çıkmaya devam ediyorum, köy aşağıda kaldı. Evlerin çatıları gri olarak kaplı, kiremit değil.

160820147676

Ağır tempoda çıkmaya başladım. Kendimi zorlamadan yavaş pedallarla aheste aheste. Zaten hava da sıcak, bol bol terliyorum. Bununla beraber bolca da su içiyorum. Susuz bırakmamak gerek vücudu. Arabalardan sık sık su takviyesi yapıyorlar, Susuz kalmadık tırmanış boyunca. Yükseklerde arazi yapısı kayalık yapıya dönüştü. Tek tük bodur ağaçlar var.

160820147680

Yol kıvrıla kıvrıla yukarı çıkıyor. Durup çıktığım yerlerin resmini çekiyorum. Hem biraz nefeslenmek gerek.

160820147681

Yola çıkınca kollarım iyice yanmaya başlayınca Ahmet Leblebici uzun kollu T-şort veriyor. Hemen giyiyorum uzun kolluyu. Özer benim resmimi çekiyor bisiklet sürerken.

ozer

Çakır dikenleri sıcağa umursamadan öylece yolun kıyısında yolcuya selam vermekte. Ben de durup selamını alıyorum çakır dikeninin. Selamını almadan geçmek olmazdı. Sıcak hava çakır dikenini kurutmuş olsa da kar yağasıya kadar bekleyecek. Sonra kar yağınca kış uykusunda toprağa karışacak sessizce. Baharda karlar eriyince tohumları yeniden yeşerecek ve güzel çiçekler açacak. Börtü böcek, arılar güzel kokulu çiçeğin çekiciliğine fazla dayanamayıp nektarının tadına bakacaklar. Yine havalar ısınınca yolcuları bekleyecekler yanından geçmesi için. Yolculara selam verecekler, eğer yolcu durup selamını alırsa ertesi yıl daha güzel çiçekler açacak. Bisikletin zinciri arasından çakır dikeninin çekiyorum.

160820147683

Çakır dikenlerini ön tekerleğim ile çekiyorum bir poz.

160820147684

Bu turda tanıştığım Gizem, oflaya puflaya dağların sıcağında çıksa da yokuşları hiç şikayet etmiyor. Bisikleti sevdiğinden yerinde duramıyor. Uzun turlar için bir kaç öğüt veriyorum. İçinde ki istek uzun turlar yapacağa benziyor. Ve yapacak ta. Yol kendisini olgunlaştıracak, tanıştığı insanlar iyi kötü yoğurup iyi bir turcu olacak sonunda. Resmi Sevinç Aksüt çekiyor.

1495296_10152459702194681_2441149654302580935_o

Çıktığım yol kıvrılıyor aşağıya doğru.

160820147686

Nihayet yokuş ve tırmanma bitti. Dağların zirvesindeyiz. Yol düzelince rüzgar biraz serinletiyor. Zirvede hiç ağaç yok, kayalıklar kaplamış ortalığı.

160820147687

Kamp yapacağımız otelin önüne geliyoruz. Asfalt yok otelin orda bitiyor. Güneş henüz batmadı ama fazla zaman yok. Bisikletleri otelin bahçesine bırakıp kamyonetlere doluşuyoruz. Yol toprak ve dik olduğu için güneş batmadan zirveye çıkmamız gerek. Elçek ile kendimi ve arabanın kasasındakileri oturmuş durumda çekiyorum.

160820147688

Mustafa Ekici bisikletle çıkmaya karar vermiş. Onu geçiyoruz.

160820147689

Dağın doğusundayız, güneşi göremiyoruz ama ışıkları karşı tepelere vuruyor.

160820147690

Yolun sonuna geldiğimizde kamyonetten iniyoruz. Zirvede güneş hala yüksekte görünüyor.

160820147691

Bundan sonra yayan olarak Nemrut’a çıkmaya başladık. İlk önce Tümülüs göründü gözüme. Çok heyecanlıyım, şimdiye kadar resimlerde, televizyonlarda gördüğüm yeri kendi gözlerimle görmek başka bir duygu. Tümülüs şimdiden etkisi altına aldı bile…

160820147692

Güneş batıda iyice alçalmaya başladı. Biz Malatya tarafından geldiğimizden dağın doğusundayız. Adıyaman tarafı batıda kalıyor. Nemrut dağında yol bitiyor iki taraftan da. Yol bağlantısı olmadığından ikisi de birbirinden kopuk. Araçla geçemezsin diğer tarafa. Devasa heykel başlarını görünce heyecanım biraz daha artıyor. İlk önce doğu terasındaki heykellerin resimlerini çekiyorum. Heykellerin gövdeleri yukarıda, başları aşağıda. Aslan başı yerde. Güneş piramidin tam yamacında parlıyor.

160820147693

Koruyucu hayvanlar olarak Kartal ve Aslan tanrı heykellerinin başları.

160820147694

Sağdaki Zeus – Oromasdes , soldaki Apollon – Mithras  heykel başı.

160820147695

Herakles (Kudret Tanrısı) – Artagnes. Heykel başı demir kafes içine alınmış.

160820147696

Kommagene tanrıçası Fortuna – Thyce Thea ( Laodike Kommanege kralı ı. Antiochus annesi )

160820147697

Commagene’nin ilk Kralı ı. Antiochus

160820147698

Heykellerin yanında resim çekiliyorum, kollarım ve yüzüm Güneşten iyice yanmış durumda.

160820147701

6 Tane taht heykeli doğu terasında bulunuyor

Apollo (Güneş Tanrısı), Fortuna Thyce (Bereket Tanrıça­sı), ortada Zeus (Baş Tanrı), kuzey uçta ise Herakles (Kudret Tanrısı) ve ikisi arasında Commagene’nin ilk Kralı ı. Antiochus  ait büstler yer almıştır. Yanlarda ise birer aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır.

160820147702

Doğu terası, beş basamaklı yapılmış üstünde insanlar var.

160820147703

Doğu terası üzerinden doğu tarafını çekiyorum, havada biraz bulutlar dolaşıyor. Yarın sabah Güneşin doğuşunu buradan izleyeceğiz. Ufuk yüzlerce kilometre var.

160820147704

Doğu terasındaki tanrı heykellerinin tahtlara oturmuş durumdaki heykelleri, heykellerin başları yok, hepsi de aşağıda. Arkada da yumruk kadar taşlardan meydana gelmiş piramit. Piramit’in yüksekliği yaklaşık 150 metre civarı.

160820147706

 NEMRUT

Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın sekizinci harikası Nemrut, Yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır.

Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağına gelmektedir.

UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli Milli Parklarından biridir. Nemrut Dağındaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.

 Tarihçe

İki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 m. yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrının çözülmesi için Kommagene Uygarlığı’nın keşfine gitmek gerekir.

Nemrut Dağı’nın  Kraliyet Akademisi tarafından araştırma yapmak üzere bölgeye gönderilen genç bilim adamı Otto Punchtein başkanlığındaki ekip, Nemrut Dağı’nın tepesindeki tümülüs ve tümülüsün doğu ve batı yanlarında oluşturulmuş teraslar üzerindeki devasa heykeller ve çeşitli kabartmalardan oluşan eserler üzerinde çalışır. Uzun çalışmalar sonunda Grekçe yazılı kitabeyi çözen Punchstein, bu eserlerin Kommagene Uygarlığı’na ait olduğunu ve Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırıldığını keşfeder. Antiochos’un ağzından yazılan kitabe, Nemrut Dağı’nın sırrını ve Antiochos’un yasalarını içermektedir.

Kommagene Uygarlığının ortaya çıkmasını sağlayan kazılar, Nemrut Dağı’ndan başka Arsameia, Samsat ve Fırat Havzasında gerçekleştirilmiştir. Bölgede yapılan kazılarda ortaya çıkartılan taşınabilir eserler müzelerde, geri kalanları da Milli Park Alanı içerisinde korumaya alınmıştır.

Kommagene Krallığı

Yunanca “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Toros Dağlarındaki çeşitli yolların birleştiği noktada bulunan antik Kommagene Krallığı, Suriye’nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği verimli topraklarda yer almıştır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır.

Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers Krallarından “Krallar Kralı olarak anılan Darius’a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithradates Kallinikos tarafından, İ.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuştur. Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithradates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır.

Batı terasına geçiyorum, bir süre sonra Güneşin batışını seyredeceğim. Güneş daha batmamış, ışıkları dağlara ve aslan heykeline vuruyor.

160820147708

Piramit’in batısında da aynı taht heykeller ve başları yere düşmüş durumda.

160820147709

Güneşin batmasına az kaldı, dağların ardında iyice alçalmış, parlak ışıklarını saçıyor.

160820147710

Bizlerle beraber güneşin batışını izlemek için batı terasında toplananlar yerlerini alıyorlar. Tanrıların heykellerine Güneşin kızıllığı vurmuş.

160820147711

Aslan heykeli Güneşin batışını izliyor.

160820147712

Heykellerin başları yerde, hava şartlarından çatlaklar oluşmuş heykellerin. İki tanesini çekiyorum.

160820147714

Diğer ikisini de bir karede çekiyorum. Aynı heykel başları burada da var.

160820147715

Kartal başı da Güneşin batışını izliyor.

160820147716

Komanege kralı ve Tanrıların kabartmaları görülmeye değer.

160820147717

Başka bir kabartma, yüz kısmı ve bazı yerleri kırılmış.

160820147718

Diğer kabartma.

160820147719

Yerde düz olarak duran kabartmayı üst kısımdan çekiyorum.

160820147720

Malatya dan Mehmet Yunus Sevinçek Güneş batarken güzel poz veriyor bisikleti ile beraber. Tam Güneş batarken bisikletin arkasından Yunus ta havaya sıçrayıp iki kolunu yana açmış durumda. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

mehmetyunussevincek

Nemrut dağı etraftaki en yüksek dağ olduğundan yüzlerce kilometre genişliğinde görüş alanına sahip.

Doğu tarafında Diyarbakır, kuzeyde Elazığ, Malatya. Güneyde Adıyaman, Şanlı Urfa, Gaziantep, batıda Kahraman Maraş.

Boşuna Kommagene Kralı I. Antiochos bu dağı seçmemiş. Geniş ufukları olan bu yer Tanrılara sunulabilecek en iyi bir yer. Ve bizler de güneşin batışını seyretmeye dalıyoruz.

160820147721

Kendime bir yer seçip oturuyorum. Kahve takımım da yanımda, hemen kahve pişirmeye başlıyorum. Bir yandan da güneşi kare kare resim çekerek muhteşem batışını izliyorum. Batışını seyrederken hayallere dalıyor insan. Muazzam bir yıldız olan Güneş bize hayat verdiği için Tanrıya şükür ediyorum. Güneşin gücü eski çağlarda insanları etkilemiş, güneşe Tanrı diye tapmışlar. Güneşe değişik bir biçimde tapınmışlar. Dünyayı aydınlatan güneş batarken ayinler, kurbanlar kesip kanlarını akıtmışlar. Güneş batarken korkmuşlar her akşam, “Ya ertesi gün doğmazsa” diye. Sabah ta ilk ışıklarını görünce sevinip kurbanlar kesmişler yine. Doğumunu kutsal ayinle kutsamışlar.

Güneşi yakınlaştırıp çekiyorum.

160820147722

Güneş dağın tepesine değdi.

160820147723

Ve batmaya başlıyor.

160820147724

Güneşin parlak ışıklarından belli olmuyor ama yarısı batmış durumda.

160820147725

Son çeyreği görünüyor.

160820147726

Güneş hala ışıklarını saçmaya devam ediyor.

160820147727

Güneş ışıklarını saçarken sıra dağların siuleti iyice belirmeye başladı. Ve güneşin son ışıklarını görüyorum. Ertesi gün yine göreceğimden emin olarak.

160820147731

En sonunda dağların ardında kayboldu güneş. Ufku kızıla boyayarak

160820147733

Kızıllık ta kaybolunca ortalığı sessizlik kapladı, sanki zaman durdu. Dünya geceye hazırlanıyor.

160820147734

Güneşin batışı ile kahvemin keyfini de çıkarıyorum bu arada. Elimde fincan, Güneş baymış, dağlar son kez kendini gösteriyor.

160820147736

Kahta tarafından turistleri getiren katırlar da var. Kimisi çıkamıyor, katır kiralayıp zirveye çıkıyorlar.

160820147738

Güneşin batış seyrini bitirdikten sonra kamyonetlere binerek kamp alanına geliyoruz. Hemen çadırı kurup eşyaları yerleştiriyorum. Ardından akşam yemeği yeniyor. Yemekten sonra bahçede oturup Türkü dostu Hüsnü sazı alıyor eline, kırmızı şarabı yudumlarken türküler söylemeye başladık. Egeden geldiğim için Hüsnü Çökertme türküsünü çalıyor benim için. Ben de çıkıp Çökertme oyununu oynayıp eşlik ediyorum. Yere oturmuş halde üstten Enes Çalışkan çekiyor bizleri.

enes1

Sabah erkenden uyanacağımız için erkenden yatıyoruz.

Bu gün yaptığımız yol biraz zorlu olsa da yaklaşık olarak 30 Kilometre civarı yol yapmışız,

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc