Etiket arşivi: pil

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 22. Gün

9 Haziran 2015 Salı

22. Gün

Civler – Ermenek – Evsin

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdi Kızıl’a aittir)

 

Bir şey bilmiyorum – dedi – bir şeyim yok, bir şey değilim

buradaysam, dünyanın içinde, çakılmış bir büyük kanatla göğsüme,

o’dur öğrendiğim tek sözcük, söyler ağlarım-

onu tanıyorum, onunla varım, onu haykırırım rüzgâra-

uykusuz ıssız gecelerde öldürenlerin öğrettikleri

onca taşın taşlanmanın altında – yalnız bir sözcük:

Özgürlük, Özgürlük, Özgürlük.

Yannis Ritsos

 

Öne çıkan görsel, Ferdimen ile, sırtımız dönük oturmuşuz. Manzarayı izliyoruz. Karşımızda masa biçiminde kayalık dağlar var.

IMG_0150

Kiraz bahçesinde uyumanın rahatlığını hiç yaşadınız mı? Ben yaşadım, yeşil yaprakların hafif esen rüzgarda çıkardıkları hışırtılar. Sabaha kadar doğal müzik çalıyormuş gibi huzur içinde uyudum. Gün doğmadan uykuya doymuş olarak kalkıyorum huzur içinde. Güneşin doğuşunu kaçırmamak gerek. Kiraz dalları arasında olsa da güneşin muhteşem doğuşu bana güne iyi başlamama neden oluyor. Kiraz dalları arasından Güneş parıldıyor. Çadırlar ağaçların altında.

20150609_065407

Eldeki kahvaltılık malzeme ile kiraz bahçesinde kır kahvaltısını ücret ödemeden yapıyoruz. Biz kahvaltıyı yaparken sabah yağan çiğ tanelerinin çadırlar üzerinde Güneş altında kurumaya bıraktık. Kahvaltıyı yapasıya kadar kurudu bile ıslak olan çadırlar. Acele etmeden, eşyaları toparlayıp bisikletlere yükleyerek yola çıkmaya hazırız artık. Bahçede kaldık ama bir tane bile çöp yada artık bırakmadan nasıl bulduysak öyle bırakıyoruz bahçeyi. Ferdimen kendi bisikletini çekiyor kiraza dayalı olarak., çadırı yerde serili.

IMG_0001

Gece görmemişiz yakınımızdaki kayaları ve mağaraları. Bilseydik mağaralarda kalabilirdik geceleyin. Şimdiye kadar mağarada hiç kalmadım. Benim için bir tecrübe olabilirdi. Kayalıklarda üç mağara görünüyor.

20150609_075452

Sabah sabah pedal çevirmeden inişe geçmek gibisi yok. Bakalım ne kadar ve nereye kadar ineceğiz. Tabi ki kendimi dünkü gibi salmıyorum, dikkatli inmekteyim. Hem sonra yüksekte olduğumuzdan manzaranın tadını çıkarmak gerek. Geriye dönüp baktığımda indiğim yokuşun eğimini görebilirsiniz.

20150609_075455

Ufkum geniş, manzara alabildiğine uzayıp gitmiş. Böyle yerleri kaçırmamam gerek.

20150609_075646

Aşağımızda Tepebaşı köyü, küçük. Yukarıdan izlemesi güzel.

IMG_0019

Köyün içinden geçiyoruz, kahvede oturup çay içmek için. Köyün iç yolları henüz toprak. Ya muhtar çalışmıyor ya da sorumlu belediye gereken yardımı yapmıyor. Yazın toz toprak, kışın ise çamurdan kurtulamıyordur köy halkı.

IMG_0025

Ferdimen Tepebaşı köyünün tabelasını girişte çekmiş. Ben de önde tıngır mıngır gidiyorum.

IMG_0024

Ermenek kasabasına 3o Kilometre kalmış diyor tabela, ama yol bana tabelalarda yazanlara inanmamayı öğretti. Neyle ölçüm yapıyorlarsa, gelişi güzel konulmuş tabelalar, hiç bir zaman doğruyu söylemiyor. Bu Kilometreler arabalar için önemli değil. Gaza basıp gidiyorlar yorulmadan. Ama bisikletliler için gerçeği yansıtmayan bu rakamlar önemli. Çünkü kendi gücümüzle gidiyoruz, kaslarımızın besinlerden aldığı enerji ile.

20150609_075648

Yaklaşık olarak 20 Kilometreyi fazla pedal çevirmeden bir çırpıda indikten sonra yine tırmanış başladı. Ama ne tırmanış, yokuş yetmez gibi sıcaktan eriyen asfalt ile birlikte. Asfaltın ortasından gitmenin imkanı yok. Tekerlekler zift içinde çakılır kalırsın. Ben de toprak kısma yakın yerden fazla zifte bulaşmadan yavaş yavaş tırmanıyorum. Ara sıra zifte girmek zorunda kalınca tekerleğe yapışan zift pek kolay çıkmıyor. Bir de yolda ne kadar küçük taş varsa toplayıp lastik taşla kaplanıyor. Taşlı lastikle gitmek te zor, bakalım ne kadar sürecek bu durum. Bazı yerde bisikletten inip yürüyerek gitmek zorunda kalıyorum. Ayakkabı tabanları da ziftleniyor biraz, yürürken yere yapışıyor ara sıra. Bir de taşlar da yapışıyor tabana…

20150609_094900

Güneyyurt köyüne geldik, radar uyarısı bizi ilgilendirmiyor. Yokuş çıktığımızdan hızımız düşük. Zaman zaman 5 Km/h hızda gidiyoruz. Eriyen asfalta bulaşmadan kıyıdan kıyıdan. Hızımız radara uygun değil. Tabelayı bisikletimle birlikte çekiyorum.

20150609_110306

Hani derler ya “Demokrasilerde çareler tükenmez!” diye. İşte bunu görüyoruz güneş ısınlarının dik vurduğu asfaltta. Eriyen zift artık iyice akmaya başladığında karayolları pratik çözüm bulmuş. Kamyondan tozlu mıcırı kürekle erimiş zift üzerine serpiştirip eriyen asfalt için çözüm bulmuş. Sanki kökten sorunu çözer gibi. Olan işçilere oluyor, işçiler de dediğim taşeron işçiler. Bu sıcakta kamyonun üstünde toz bir yandan sıcak bir yandan bir yandan da ziftin yapışkanlığı. Aldıkları ücret yaptığı işe göre çok düşük. Masa başında klima ile serinleyen “Aydın!” mühendislerimiz ise asfalt burada neden eriyor, çözümü ne diye araştırmıyorlar. Zaten amirleri de çalışmalarını sanki istemiyorlar gibi. Al maaşını işe karışma, bu günü kürekle tozlu mıcır ile atlatalım, yarın Allah kerim. Düzen böyle maalesef…. Ferdimen’i yokuş çıkarken, asfaltın kıyısında çekiyorum.

20150609_110312

Güneyyurt köyünde kısa bir mola verdik. Mola verdiğimiz yerde koca bir çınar ağacı, içi oyulmuş. Oyulmakla kalmamış yakmaya bile çalışmışlar ama ağaç direnmiş, yakamamışlar. Tonlarca ağacı ve dalları taşıyan sadece gövdenin kenarları. İnsanlar ne acayip bir mahluk anlaşılır gibi değil. Ağacın geniş gövdesinin etrafına oturma yeri yapılmış çepeçevre. Oyuk ta bir mağara girişi gibi. İçine girilebilir. Bisikletim KUZ ve kıytırık solda park etmiş durumda.

20150609_113357

Ermenek baraj göletinin başlangıç yerini görmeye başladım. Göletten bayağı yukarılardayız.

20150609_115402

Beyaz bulutlara doğru tırmanmaktayız, kocaman bir bayrak ve direğine doğru.

20150609_120007

Bayrağın yanına gelince rüzgar hafif te olsa kocaman Türk bayrağı bizi selamlıyor. KUZ ve kıytırık ta saygı duruşunda bulunuyor şanlı bayrağımıza.

20150609_121141

Baraj göleti giderek belirginleşmeye başladı.

20150609_121711

Görünen o ki tırmanışlar bitmek bilmeyecek gibi. Ama görünüşe aldanmamak gerek, burası da aşılır. Sadece biraz sabır ve azim yeter çıkmaya. Sol tarafta kayalık dağ var.

20150609_123139

Koca bir kaya kütlesi dibinde gidiyoruz. Kaya kütlesi de öyle küçük görünmüyor. Kilometrelerce uzayıp gidiyor. Toros dağlarının ikinci sıra dağları.

20150609_124659

Yani anlayacağınız dağların yamacındaki yolda gidiyoruz. Bir taraf yalçın kayalık diğer taraf uçurum ve dibinde daha önce akan nehir baraj göletine dönüşmüş durumda.

20150609_124705

Bayağı büyük ve uzun bir baraj göleti ile manzaramız sürekli değişerek uzayıp gidiyor.

20150609_125408

Dağın zirvesi dikine kayalık ve çıkması olanaksız gibi. Aşağıda dört tane blok apartman inşaatı yapılıyor.

20150609_125411

Her daim manzara hem yukarıda hem de aşağıda değiştiğinden habire resim çekmek için duruyorum. Yol da çıkış olduğu için arada resim bahanesi ile dinlenmek gerek değil mi? Ben de öyle yapıyorum, yani dinleniyorum.

20150609_130953

Ve Ermenek ilçesine sonunda vardık. Gerçi o kadar kalabalık bir kasaba değil. Nüfus olarak sakin bir kasaba. İş, aş için büyük şehirlere göç vermiş zamanla. Bisikletlerimiz ile tabela önünde çekiliyoruz. Tabelada; Ermenek, Nüfus: 11300 yazıyor.

IMG_0059

Kasabadan önce petrol istasyonunda benden önce gelen Ferdi beni bekliyordu. Yokuş tırmanmaktan terlediğimden üzerimi çıkarmış bulunmaktayım. Geldiğimde beni öylece çekiyor. Burada soğuk birer dondurma ile hem pistonları soğuttuk hem de dinlendik. Ferdimen de bana benzinci ile yaptığı konuşmada söylenen sözleri söyledi. “Kendine bu kadar eziyet ediyorsun, öbür dünyada hesabını nasıl vereceksin?” diye söylemiş benzinci. Benzinci de bunu söylerken sigara ağzında olduğundan Ferdimen de ona “Asıl sen sigara içerek ciğerlerine verdiğin zararın hesabını nasıl vereceksin onu düşün” diyerek yapıştırmış cevabı. Ferdimen akıllı adam hiç lafın altında kalır mı? İnsanlar neler düşünüyor, şimdiye kadar hiç bir spor, kültür faaliyeti ya da sosyal sorumluk almamış, doğru dürüst kitap bile okumadan hesap sormayı kendine hak görüyor. Hem bilincinde olmadığı bir durum da var ortada. Burası benzinlik ve sigara içerek ne kadar bir tehlike içinde olduğunun farkında bile değil. Benzinin buharı bile alev alan bir yakıt. Böylelerine nasıl anlatacaksın ki?

IMG_0054

Neyse dondurmaları yedikten sonra kaya manzarası ile baş başa kalarak yolumuza devam ediyoruz. Kayalar sabır taşı, insanların dertlerine sabır gösterirler. Hele bizim gibi yolcuları daha iyi anlayabilir. Yolcu negatif enerji taşımadıkları için dertleri yoktur ve taşlar yolcunun dertleri olmadığı için sabır göstermek durumunda kalmaz. O yüzden taşlara zarar vermez yolcular. Doğdukları yerde ölenler böyle için insanlara dayanmak zorunda kalan taşlar sabredemez ve durmadan çatlar dururlar.

20150609_135337

Sonunda zirveye ulaştık.

20150609_135341

Kasabaya giriş yapıyoruz sonunda. Ermenek dar bir alanda yukarı aşağı pek genişleyememiş. Kasaba uzunlamasına yayılmış, pek te genişlemeye uygun bir arazi yapısına sahip değil.

20150609_135655

İlçede eskiyi andıran kerpiç evler de hala duruyor. İşin ilginç yanı betonarme binadaki borudan su falan geçmiyor. Adam kim bilir nereden aldıysa! boruyu kolon olarak kullanıp beton dökmüş. Hazır kalıp ama biraz pahalı bence! Belki de para vermemiştir? Kim bilir…

20150609_135857

Ermenek, Karaman iline bağlı bir ilçedir. Kentin tarihteki adı Yunanca: Γερμανικόπολις Germenikopolis`tir. Kimi zamanlarda Ermenak (yükseklerde yaşayan yiğit insanların ülkesi) olarak da anılan ilçe, Karamanoğulları Beyliği’ne başkentlik de yapmış olan ve nüfusunu Avşar Türkmenlerin oluşturduğu önemli bir yerleşim iken, bu beyliğin yıkılması ve ardından gelen Osmanlı dönemiyle birlikte, Adana Eyaleti’ne bağlı İçel Sancağı’nın “Paşa Hassı” olarak yönetilmiştir. 1845 Yılında Konya Eyaleti’ne bağlı sancak merkezi olmuş, 1910 yılında ilçe yapılmış, önce Konya’ya sonra Mersin’e bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile beraber yeniden Konya’ya bağlanmış, 1989’da Karaman’ın il olmasıyla Karaman’a bağlanmıştır.

Dünyanın önemli mağaralarından biri olan Maraspoli’yi de içinde bulunduran ilçe, denizden oldukça yüksekte Göksu nehri kıyısında yerleşmiştir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ermenek

Ermenek ana caddesi.

20150609_140106

Kasabanın merkezine doğru meraklı gözlerin bakışları altında ağır ağır gidiyoruz. Karnımız acıktı, yemek yenecek bir yer de bakınarak giderken bir lokanta görünce hemen durup içeri girdik. Bütçemize göre en uygunu Kuru – Pilav olarak kendimize güzel bir ziyafet çektik. Lokantanın patronu ile sohbete başladık yemek yerken. Hep göç veren kasaba da kalanların her birinin büyük şehirlerde mutlaka bir yakını var. İki uzun saçlı adam da dikkati çektiğinden sohbet te bir başka oluyor. Bu arada lokantanın önüne park ettiğimiz bisikletler gözümüzün önünde. Arada geçen çocukların dikkatini çekiyor. Başlıyorlar bakmaya bisikletlerimize. Daha çok benim KUZ ilgilerini çekiyor. Arkada kıytırıkla beraber. Kimisi dayanamıyor gidonda bağlı olan kornaya basıyor, nedense kornaya basanların hoşuna gidiyor. Bisiklet üzerinde havalı korna pek görmemişler anlaşılan. Sadece burada değil her yerde geçerken şöyle bir kornaya basanlar çok oluyor. Lokantacı inişten sonra küçük bir çıkış yapacaksınız, ondan sonra Silifke’ye kadar hep iniş olacak diye bizi bilgilendirdi. Bakalım ne çıkacak karşımıza. Dostum Feyyaz bizi Silifke de karşılayacak, hep iniş dendiğine göre çabucak varırız. Ama karşılaması için daha erken, onun için aramıyorum.

Ana cadde kenarında apartmanlar boy göstermiş.

20150609_151516

Lokanta sahibinin tatlı ikramı ile yemek faslını bitirdik. Hesap ta öyle ahım şahım bir şey tutmadı Kesemize uygun fiyatlar. Lokantacı ile vedalaşıp yola düştük. Yolda genç delikanlıların ilgisini çekince durup tanışarak bir resim çekildik. Çocuklar harika, büyüdükçe değişime uğradıklarından şimdilik iyi anlaştık gençlerle.

IMG_0079

Çektiğimiz resimleri nereden alırız diye sorunca facebook ta paylaşırız deyip arkadaş olduk kimisi ile.

20150609_153628_HDR

Çocuklarla tanışıp sohbet ettikten sonra az ilerde yolun aşağısında lisede ki öğrencilere el sallayıp onlara fırsat vermeden “Hello” diyerek şaşırttım. Tabi ki onlar da şaşkın bakışlarla “Hello” diyerek karşılık verdiler. Artık alıştık nasıl olsa, Hellolaşmak güzel gençlerle. Erzak stoğumuz azaldı, onları tamamlamak için marketten eksiklerimizi tamamladık. Yol bu, daha 2 – 3 günlük yolumuz var Mersin’e kadar. Ne olacağımız belli değil.. Baraj gölet manzarasını çekiyorum.

20150609_153220

Polyesterden yapılmış Keloğlan heykelleri görüne durup resmini çektim. Kimisinin kafası yok, elleri kesilmiş. En öndekinin yüzü parçalanmış. Güzel bir görsel heykellere neden böyle yapılır anlaşılır değil.

20150609_154027

Ermenek barajı manzarası ile yola koyulduk.

20150609_154524

Solumuzda ise yalçın kayalıklar, nereye bakarsan orası ayrı bir güzellikte. Karşıda tek minareli cami var.

20150609_154954

Ermenek kasabası pek te küçük olduğundan hemen bitiverdi ve bina görünümleri kayalık doğal taşlara dönüştü.

20150609_164651

Bir süre iniş çıkıştan sonra Körkuyu beli 1360 rakım yazan tabelaya geldik durduk. Yol boyunca bir çok bel den geçtik, sayısı belli değil. Ferdimen’in makinası ile bir prodüksiyon ile Körkuyu belinde ki resmimizi ölümsüzleştiriyor.

IMG_0105

Dağlardan aşağı kendimizi salıyoruz ama dikkatli bir hızda. Arada durup resim çekmek gerek pedal çevirmesek te manzara süper sağımda.

20150609_165628

Solumda da güzellikler alabildiğine uzanıyor.

20150609_165632

Kimi yerde derin kanyon çıkıyor karşıma.

20150609_170349

İniş zevkli oluyor, pedal çevirmeden. Sadece etrafı seyrederek hızla iniyoruz.

20150609_170556

Yukarıdan kanyonun başlangıcını görmüştüm. Şimdi ise aşağısındayım.

20150609_171349

Henüz tabana gelmedik, iniş normal olarak devam ediyor. İnerken sanki eğim daha fazla gibi geliyor bana. Yoksa göz yanılması mı? Bilemedim, hep inerken çok dik gelir sonra aynı yeri çıkarken rahatça çıkarım. Nedendir bilinmez…

20150609_171409

Yol kıyısında yapabilen kendine ev ve bir bahçe yaparak kendine uğraş edinmiş.

20150609_171605

İlginç dik kayalıklar bizi takip ediyor sürekli olarak.

20150609_171955_HDR

Karşımıza küçük bir köy çıkıyor, camisinden belli küçük olduğu. Neyse ki kahvesi varmış. Kahveye oturup birer duble çay içerek köylülerle sohbete başladık. Sohbet her zaman olduğu gibi Nerelisin? Nereden gelip nereye gidiyorsunuz? gibi. Kısaca nereden gelip nereye gittiğimizi anlattık. Mersin’e gittiğimizi öğrenen köylüler önünüzde 3 kilometrelik bir yokuş var. O yokuşu aştınız mı Silifke’ye kadar hep iniş ineceksiniz diye yolun bilgisini verdiler. Hadi bakalım göreceğiz. Ermenek te lokantacı da aynı şeyleri söylemişti.

20150609_172002

Köyün çıkışında su sesi duyunca durup çağlayıp akan küçük dereyi görüyorum. Bisikletin bana verdiği bu özgürlüğü Tanrıma şükrederek seyrediyorum. Bisiklet bana yolda çok güzel yerleri her zaman sunuyor. Başka bir araçla bunu göremem.

20150609_172607

İniş olunca benim ivmem Ferdimen den daha hızlı olunca bu kez ben öndeyim. Arada durup hem resim çekiyorum hem de Ferdimen’i bekliyorum. Birbirimizden fazla ayrılmamak gerek. Ferdimen beni geçince resmini çekiyorum bisikletimle beraber.

20150609_172612

Köylülerin bahsettiği son yokuşa geldik. 3 Kilometre %10 eğim gösteriyor. Biraz sert ama bizim için kısa. Takıyorum 1. vitese, başladım çıkmaya. Bana yokuş mu dayanır…

20150609_173411

Yokuşu çıkıyoruz kısa sürede, manzara harika buradan. Aşağıları, dağları, kayalıkları resmediyorum elimden geldiğince.

20150609_175659

Aşağısı derin bir vadi.

20150609_180352

Aşağıda Evsin köyü var ama yol köyün yukarısından geçtiği için köye uğramaya gerek yok.

20150609_181830

Torosların muhteşem görüntüsü ile birlikte gidiyoruz yol boyu. Kayalıklar fırlamış yukarıya doğru, duvar gibi.

20150609_181908

İneceğimizi gösteren vadi manzarasına tepeden hayranlıkla bakıyorum. Manzara inanılmaz güzel. Ben de bunu kaçırmam diyerek oturup seyre daldım. Bu arada Ferdimen de tripodu kurup resmimi çekmiş bile. Arkam dönük, manzarayı izliyorum.

IMG_0149

Dedim ya sanattan anlıyor Ferdimen, işte bunun kanıtı aşağıdaki resimde. Manzarayı oturup seyrederken kendimizi otomatik çekiyor 10 saniyelik bir sürede. Arkamız dönük, bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_0150

Bize anlatılanlar biraz abartılı geldi bu uyarı tabelasını görünce. Ne demek şimdi %10 eğim ve 10 Kilometre. Bu bize yapılır mı? Köylülerin anlattığı kadarı ile bu hesapta yoktu. Adamlar ya başka yolu biliyorlar ya da hiç bisiklete binmemişler buralarda. Birden bire bir hayal kırıklığı, yılgınlık ve yol yorgunluğu baş gösterdi. Hani deriz ya son yokuş diye turlara yeni başlayanlar için. Çok kişiye söylemişimdir her önümüze gelen yokuşta bu son yokuş diye. Cesareti kırılmasın, turu bırakıp geri dönmesin diye. Ben de yeni turlara başlayanlar gibi hissettim kendimi. Vay anam vay, neyse yılmak yok. Yola devam…

20150609_183943

Daha yokuşun başındayız ve güneş tepelerin ardına girmek üzere. Orman, dağlar bunu gösteriyor.

20150609_184412_HDR

Çık çık bitmiyor, bazı yerde bisikletten inip yürümek durumunda kaldım güneşin yola vurduğu son ışıklara bakarak. Etrafta çam ağaçları var.

20150609_185627

Bir yere kadar geldim ve yere iki seksen uzandım. Pil bitti, şarj da tutmuyor. Öylece yat pozisyonunda hiç bir şey düşünmeden sadece nefes alıp veriyorum. Pistonlar iflas etmiş durumda. Ben yerde yatarken, bisikletim sakince kalkmamı bekliyor.

20150609_193030

Bu durumu gören Fedimen kalacak uygun bir yer bakmak için ileriye doğru gidip araştırmalara başladı. Ben de iki seksen uzanmış güç toplamaya çalışıyorum. Kımıldayacak halim yok. Bir süre sonra Ferdimen yanıma gelerek “Urim baba kalacak bir yer buldum. 500 Metre ilerde ormanın içinde uygun bir yer var” deyip biraz toparladığım enerji ile kalkarak bulduğu yere geldik. Burası orman yolu. Yoldan biraz uzaklaşıp içeri doğru giderek kamp attık.

IMG_0172

Akşam yemeğini birlikte hazırlayıp tıka basa karnımızı doyurduk. Sonrası her zaman olduğu gibi Türk Kahvesi keyfi. Çay da demlenmeden olmaz deyip çaylar da içildi. Çevrede çeşme olmayınca suyumuz kısıtlı o yüzden suyu ölçülü kullanmak gerek. Yoksa yarın ne olacağı belli değil. Yolda çeşme var mı yok mu bilmiyoruz. Çöp artıkları bir torbaya koyduktan sonra çadırlardan uzak bir ağacın dalına astık. Orman hayvanlarını uzak tutmak gerek. Fazla zaman geçirmeden çadıra girip ilk başlarda yorgunluktan uyuyamasam da derin bir uykuya daldım. Orman hayvanlarından çekinmem de insanlardan çekinmek gerek. Zaten içerdeyiz, arabaların gürültüsü az da olsa geliyor. Bizi görmelerine olanak yok gibi.

Bu gün yaklaşık 75 Kilometre civarı yol yapmışız.

Yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc