Etiket arşivi: salda gölü

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 10. ve 11. Gün

28 – 29 Mayıs 2015 Perşembe – Cuma

10. Gün 11. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdimene aittir)

Salda Tatili

 

Dünya o kadar büyük ki;

Bir noktayım ortasında, ne yapsam.

Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya,

Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.

Özdemir Asaf

 

Öne çıkan görsel, Ferdi ile ben Salda gölünün kumsalında poz veriyorum. Gölün turkuaz rengi ve muhteşem dağ.

11357098_10153379104959802_4487207861357450547_o

Çadırın delik olmasından tavşan uykusuyla geçen gece sabahın ilk ışıklarıyla bitti. Tavşan uykusu olsa da iyi uyudum sayılır. Bin metrenin üzerinde olmamız minik yaratıkların gece pek dolaşmasına izin vermiyor. Uyanınca ilk işim çadırın içinde misafir var mı diye bakmak oldu. Neyse ki davetsiz misafir gelmemiş. İçeriden deliği çekiyorum.

20150528_075738

Çadırımın fermuarını açtığımda ilk gördüğüm Ayşe isimli köpek. Acaba suçlu suç yerine mi geldi? Pek te suçlu gibi durmuyor ama şüphelilerden birisi gözüyle bakıyorum. Gerçi gece bizi beklemiş o yüzden şüpheleri azaltıyor. Köpek tarçın renginde yerde oturuyor.

20150528_075815

Yanımıza pek yanaşmayan esas şüpheli siyah dişi köpek. Yavrusu olan dişi köpeğin suç işlemesine yatkın görünüyor. Uzaktan onu çekiyorum.

20150528_080207

Sabah tembelliğini yaparak hiç acele etmeden sabah kahvaltısını mutlulukla ilişkilendiriyoruz. Ardından kahve keyfini çıkarmadan olmaz.  Sabah güneşi altında bitlerimiz olsaydı kabarırdı gerçekten. Masada oturmuş halde otomatik çekiyoruz kendimizi. Kahve ocağı ve cezve yerde. Ferdimen ayaklarını uzatmış, gölgede oturuyor.

20150528_104615

Turumuzun en güzel tatilini yapmaktayız kahve içerek. İki uzun saçlı adamın tatili. Tüm gece bizi bekleyen Ayşe de tembel tembel yatmakta yanıbaşımızda.

20150528_105553

Kahvaltıdan sonra çadırdaki deliği nasıl kapatırız  diye düşünürken Ferdi de bulunan geniş yara bandı bu işi çözüyor. Arkadan önden çift taraftan bantları yapıştırarak yırtık yerleri kapattık. İçim artık rahat, sorunu böylece çözmüş olduk. Şansıma yağmur geçirmeyen örtüye zarar vermemiş. Sadece iç kısımdaki tül örtüde yırtık var. Yağmur yağsa da çadırın içine su girmesi pek olası değil. İlk olarak dıştan bantla yapıştırdığım yeri çekiyorum.

20150528_145647

Bir de içten çekiyorum, bant gayet iyi yapıştı ve delikleri kapattı.

20150528_145704_HDR

Bu gün büyük buluşma, biri doğudan biri batıdan iki dostum gelecek. Onlar için tuğladan kürsü yapıp derecelendirdik. 2. ve 3. lük kürsüsü. Elbette 1. belli Ferdi ve ben. Biz önceden geldiğimiz için 1. lik bize ait. Bakalım ilk gelen kim olacak. Bu gün hava kapalı, arada yağmur nedeniyle tatilimizi tembellikle geçiriyoruz. Yemek, kahve, ve çay dışında pek bir şey yapmadık tüm gün boyu. İki tuğla üst üste, üzerine 2 yazdık. Yanına da tek bir tuğla, üzerine 3 rakamını yazdık. Kürsü yarışmacıları bekliyor.

20150528_164546

Ve ilk gelen Şafak Omaç oluyor. Burdur gölünden buraya kadar berbat bir yola girmiş. Üstüne bir de yağmura yakalanmış. Öyle olmasına rağmen hayatından memnun ve gülümsüyor. İşte benim arkadaşım, ne olursa olsun yolda olmaktan hoşlanıyor. Kendisi tek başına yolda olduğu için adını Yalnızkurt olarak adlandırıyoruz. Ferdi kendi kamerası ile çekerken ben de ikisini birlikte çekiyorum. Şafak bisikletin üzerinde.

20150528_183311_HDR

Üstünde yağmurluk var ama çorapları ıslatmamak için poşetleri geçirivermiş ayaklarına. Üzerine de sandaleti giymiş. Yol yapımı nedeni ile yağan yağmurun çamurlaştırdığı yoldan gelince bisikleti ve ayakları çamur içinde. Poşetli akaklarını çekiyorum yakından.

20150528_183331

Şafak geldikten sonra beklemeye devam ediyoruz kamp girişinde. Dengesiz İrfan pek bekletmedi bizi. O da bir süre sonra göründü ve yanımıza gelince resimledim bir poz. Ne de olsa Dengesiz.

20150528_184453

Dostlarımız gelir gelmez çadırların olduğu yere gelerek 2. lik ve 3. lük kürsüsüne çıkarıp ödüllendiriyoruz yarışmacılarımızı. Gerçi İrfan uzun boylu olmasına rağmen Şafak ondan biraz uzun. Hal böyle olunca aradaki bir tuğlalık fark arayı açmış durumda.

IMG_1190

Evden aldığım can sıkıcı ama üzücü olmayan bir haber yüzünden biraz moralim bozuldu. Şükür ki kötü bir şey olmamış, cana geleceğine mala gelsin. Misafirlere yemek yaptırmıyoruz Ferdi ile. Bol acılı bir melemen yumurta, domates ve biber bir kaç tane de acılarından ohhhh mis gibi. Akşam yemeğini hallettikten sonra restoranda oturup birer bira ile büyük buluşmayı kutladık. Herkes yolda yaşadıklarını sırasıyla anlatıyor. Ardından gidilecek yerleri konuştuk. Uzun süredir görüşmediğimden anlatacak birikmiş maceralarımız çok. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Dostları İzmir dışında görmek bir ayrıcalık benim için. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar oturup sohbet etik. Uykumuz gelince de çadırlara giderek yatık. Üçümüz birlikte oturmuş çekiliyoruz bir poz.

20150528_212517

Güzel bir uykunun ardından misafirlerimiz yoluna gideceklerinden erkenden kalktık. Doğudan gelen batıya, batıdan gelen doğuya gidecek. Ortak buluşma noktası ikisinin de yaptığı yolun tam da ortalarına denk geldi. Sabah yağmurluydu o yüzden yakında bulunan konteynerde kahvaltıyı yapacağız. Çayı demleyip kahvaltılıkları ortaya çıkarıp bir güzel kahvaltı yaptıktan sonra sıra geldi kahve keyfine.  Ferdimen dengesiz İrfan ile masada oturmuş olarak çekiyor.

IMG_1195

Misafirlerin toplanmalarına yardım ediyoruz Ferdi ile birlikte. Hava da bir kapanıp bir açıyor. Şafak Ferdi ile beni çekiyor kendi kamerası ile.

11639054_1049572025076762_2003564765_o

Çadırları toplarken Şafağın fotoğraf makinesini elçek sopasına takarak elçek pozu aldık. Ferdi, ben ve Şafak.

11641929_1049572055076759_913241061_o

Misafirlerimize Salda gölü kıyılarını gezdiriyoruz. Salda gölü Türkiye’nin en derin gölü ve suyu sodalı olduğunu belirtiyoruz. Havanın serin olması gölde yıkanmaya elverişli değil o yüzden girmiyor misafirlerimiz göle. Salda gölü manzaralı hatıra resmi çekiliyoruz dördümüz Daltonlar gibi.

IMG_1196

Ahmet te bizlere bahçede birer nescafe ikram ediyor yeni boyanmış masada. Ferdi beşimizi de çekiyor elçek.

IMG_1198

Gün fazla yükselmeden yola çıkma zamanı diyerek ilk hazır olan İrfan ile vedalaşıyoruz. Yolunun açık olması dileklerimi ileterek kucaklıyorum dostumu.

IMG_1199

Dengesiz İrfan en son geldiği için ilk önce o yola çıkıyor. Uğurlama töreni ile yolcu ediyoruz, yolun açık olsun can dostum. Tekrar görüşme dileği ile. İrfan bisikletine binmiş gidiyor.

20150529_094043

İfan gittikten sonra sıra geldi Yalnız kurt Şafağa. Şafak ile en içten dileklerimle kucaklayıp vedalaşıyorum. Can dostum, daha önce güzel turlar yaptık ve daha da yapacağız. Onunla da kucaklaşıp vedalaşıyorum.

IMG_1203

Şafak ta yola çıkıyor ve ona da uğurlama töreni yaptık. Yolun açık olsun can dostum. İzmir de görüşme dileği ile hoşça kal. Dostları uğurlamak biraz hüzün verici. Ama ayrılık tekrar buluşmayı getirir.

20150529_102413

Dostlar gittikten sonra güneş bulutların ardından kendini gösterdi. Bunu kaçırmamak gerek diyerek hemen su donumu giyip göl kıyısına geldik. İlk önce Ferdi benim resmimi çekiyor. Göl ve dağ manzaralı. Önde de göl suyu birikmiş.

IMG_1211

Ferdimen fotoğraf makinasını tripoda ayarlayıp 10 saniye zamanla kendisi de yanıma gelerek beraber çekildik. Zamanlama mükemmel ve manzara harika güneşin ışıkları altında. Gölün rengini turkuaz rengine bürümüş. İşte Salda gölünün özelliklerinden biri. Kıyılarındaki beyaz çakıl ve kum ışınlar vurunca turkuaz rengi ile ayrı bir güzellik katmakta. Dünyada başka bir yerde bulamazsınız bu rengi ve manzarayı. Biz de burada olmaktan mutluyuz ve keyfimiz yerinde olarak tadını çıkarıyoruz yaşamın. Öndeki su birikintisine yansıyor görüntümüz. Arkamızda muhteşem bir dağ boy gösteriyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_1212

Tadı sadece resim çekilerek çıkmaz, turkuaz renginin içinde bir parçası olmalı. Ben de kendimi balıklama bırakıyorum dünyanın en güzel gölüne. Ayaklarımla suyu sıçratıp ileriye doğru uçarken Ferdimen beni havada yakalıyor turkuaz renginde.

IMG_1213

Ferdi de fırsatı kaçırmıyor ve zamanlı resim çekiyor tam zamanında gölün içinde ikimizi.

IMG_1216

Gerçekten harika bir göl, serin sularda tadını çıkarıyoruz. Aynı zamanda hem banyo hem de duşumuzu alıyoruz. Sodalı su tertemiz yapıyor. Saçlar ipek gibi oldu, taramağa bile gerek yok. Bir daha çekiliyoruz gölün içinde ikimiz.

IMG_1217

Arada bir güneşlenip iyice ısındıktan sonra tekrar hop dalıyorum cam gibi suyun içine. Günü Salda gölüne girerek değerlendirdik. Benim cep telefonum ile Ferdimen beni çekiyor tam sıçrarken.

20150529_104634

Ardından suya paralel olmuş halde bir daha havada yakalıyor beni.

20150529_104634(1)

Mayıs ayının sonlarındayız, havalar yağmurlu ve serin. Henüz sezon açılmadığından gölün kumsalında kimse yok bizden başka. Bunun tadını çekiyorum kumsalı ve turkuaz gölü.

20150529_110925

Burası belediye halk plajı, belli bir uzaklıkta şamandıralar konulmuş. Yüzenler buradan öteye gitmesin diye. Gölde girdaplar olduğu söyleniyor, tehlikeli.

20150529_110935

İşte sadece Salda gölünün olduğu yerde olan beyaz taşların göle kattığı doğal güzellik. Taşlar kırıldıkça kristal yapısından dolayı ışığı yansıtırken kendini daha da beyaz görünmesine neden oluyor. İşte bu kristaller sodadan oluşmuş ve bir kısmı çözünerek suyun sodalı olmasını sağlamıştır. Az miktar da magnezyum içerir. Gölün çoğu yerinde kil çamuru bulunur kıyılarında ve göl suyuna karışmış soda ve magnezyum çamurla birlikte cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Özellikle sivilcelere iyileştirmede yararlı. Solda göl, sağda çakıl taşlarını çekiyorum.

20150529_110952

Günün diğer zamanını çadırın yanında sevimli Ayşe ile geçiriyoruz. Sanki kırk yıllık dostmuşuz gibi ön patisini bacağıma koyarak poz veriyor bir dost gibi. Artık kesin olarak çadırıma zarar verenin bu sevimli yaratık olmadığına inandım. İşletmeci Ahmet’e siyah dişi köpeğin yiyeceği almak için çadırımı yırttığını söyledim. O da belediyeden yardım isteyip köpeği şehrin diğer tarafına yolluyor. Çünkü akşam festival için geleceklerin çadırlarına da zarar verebilir. Ferdimen Ayşe ile beni çekiyor.

IMG_1248

Ferdimen Ayşe’yi severken ben de onları çekiyorum.

20150529_174209

Akşam olmadan Burdur yönünde gözüm, Burdur Salda gölü festival katılımcıları gelecek. Geliş yönünde beklemeye başladık Ferdi ile. Gündüz bir ara yağmur geçişi oldu. Biz ıslanmadık ama yolda olanlar mutlaka ıslanmıştır yağan yağmurda. İlk gelen grubu görünce karşılamaya çıktım. Bakalım kim dördüncü gelecek?

20150529_160940_HDR

Ve dördüncü gelen tanıdık birisi Devrim Dağ. Beni görünce gülücükle selam veriyor henüz durmadan. Görünümü berbat, çamur içinde ve yağmur ıslatmış. Sağ elini havaya kaldırmış selam verirken bisikletin üzerinde çekiyorum bir poz.

20150529_160959_HDR

Grup gelir gelmez festival afişini kamp giriş yerine asıyorlar. Festivali düzenleyen Antbisder yazılmış afiş üstüne. Solda da Antbisder derneğinin logosu. Mavi beyaz bir dünya şeklinde.

20150529_163243_HDR

Grup ile beraber İzmir den arabası ile gelen Mustafa ısmarladığım çadırı getiriyor. Hemen parasını veriyorum sıcağı sıcağına. Mustafa ile yanında gelen Ahmet ve Şeref ile de buluşuyorum. Şimdilik çadırım bant ile onarıldı, idare edebilirim. Festivale gelen tanıdıklar ile selamlaşıp kucaklaşıyoruz. Yolda gelirken yağmura yakalanmışlar ve yol yapım çalışmaları nedeni ile toprak yolda çamura batmışlar. Herkes kamyondan eşyalarını alma telaşına girdi. Bir an önce kuru giysilerini giymeleri gerek. Benim katılacağımı duyan Devrim sadece beni görmek ve beraber pedallamak için festivale katıldı. Bu durumdan dolayı bir hediye vermeli ama ne diye düşünürken aklıma çadırının nasıl olduğunu sormak geldi. O da çadırının yazlık olduğunu ve su alabileceğini söyleyince yeni gelen çadırı vermeye karar verdim. İlk önce çaktırmadım hediye olarak vereceğimi. Bendeki yeni çadırı kurabileceğini söyleyerek hemen yanımızda onun için hazırladığım yere kuruyoruz. Her ne kadar nasıl olur, olmaz itirazlarına karşılık vermeden kuruverdim çadırı bir çırpıda. Hem yağmur da yağacak, ıslanmamalı değil mi. Çadır kurulup eşyalarını içine yerleştirdikten sonra şöyle bir hasret kahvesi içmeli diyerek uzun süredir görüşmediğimizden yaşadıklarımızı kahve içerek anlatmaya başladık. Özlemişim sesini, sohbetini, cana yakınlığını. Sesi de çok güzeldir, yanık türküler söyler ve alır uzaklara götürür. Devrim, Ahmet ve beni çekiyor Ferdimen kahve pişirirken.

20150529_175705

Festivali düzenleyenlerden katılımcılara verilen forma, ve diğer eşyaları alarak kaydımızı yaptırdık Ferdimen ile birlikte. Artık yemek yapmayacağız iki gün, festivalden yemek yiyeceğiz. Akşam yemeğini hep birlikte yedikten sonra gazinoda sohbete devam ederek zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Uzaktaki dostlarla buluşmak, hasret gidermek, sohbet etmek insana mutluluk veriyor. Uzun süre görmediğin dostları görüyorum, sağlıklı sıhhatli ve  bir o kadar neşeli. Sohbetler daha çok hangi festivale katıldın, bundan sonra hangisine katılacaksın diye oluyor. Bizimkisi diğerlerinden farklı olduğu için anlatmamız daha uzun. Herkesin işi gücü var ve Pazartesi işine dönecek. Biz ise yolumuza devam edeceğiz ve yolumuz daha da uzun. Bir kaçı ile de tekrar görüşeceğiz yol boyunca. Hedefimiz Antalya ve Mersin. Sohbet gecenin yarısına kadar devam etti. Salonda birer ikişer azalmalar olmaya başladıktan sonra yatma zamanı diyerek çadırlara çekiliyoruz. Yağmur yağmaya başladı bile çadırlara giderken. Sabah dinç olarak kalkmak için uyumalı ve tatilimiz de bitti. Yarın festival başlıyor.

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 9. Gün

27 Mayıs 2015 Çarşamba

9. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdimene aittir)

Dereköy – Yeşilova – Salda Gölü

 

Biri sana sorarsa;

Sana, beni sorarsa;

Gitti, der misin?

Gittiğimi söyler misin?

Gidiyorum ben sana

Benimle gider misin?

Özdemir Asaf

 

Öne çıkan görsel, Bisikletim KUZ, arkasında kıytırık römork, yeşil alan ve  Akgölün bir kısmı. Dağlar uzakta.

20150527_110742

Bütün gece yağan yağmurun sesiyle uyumak ne güzel. Ve yağmur ile uyanmak tertemiz havada. Yağmur damlalarının yıkadığı hava ciğerlerime doldukça ne kadar mutlu olduğumu düşünün. Yağmurun sesini dinleyerek bir süre dışarısını seyrediyorum çadırımın açık olan girişinden. Öyle usulca yağıyor ki tüm bitkiler kana kana yağmur suyunu içiyor. Kuşlar da çoktan uyanmış, günlük yiyecek bulma telaşı içinde bir o oyana bir bu yana uçuşup duruyor. Uçarken de tatlı ötüşleri eksik değil. Çadırımın içinden dışarısı, çam ağaçları ve tek katlı bir bina. Yerde otlar fışkırmış.

20150527_064237

Çadırımın içinden yağan yağmuru seyrediyorum, ne güzel yağıyor çisil çisil. Islak otların kokusu etrafı sarmış, hava mis gibi. Köyün meydanında Atatürk büstü, binanın bahçesinde, bir kaidenin üstünde.

20150527_065526_HDR

Köyün camisi yakın, el yüz yıkandı paklandı, sabah mahmurluğu üzerimden gidiverdi. Hemen yanı başımızda köyün ilk okulu temiz ve bakımlı olduğuna göre burada eğitim var. Yağmurdan dolayı çadırları henüz toplamadık.

20150527_065701

Çadırlara geliyoruz, yağmur çisil çisil yağmaya devam ediyor. Çadıra girip eşyaları toplayıp hazır hale getirdim. Bir ara yağmur şiddetlendi, dışarı çıkmanın anlamı yok. Yağmurun sesini dinleyerek zaman geçirmek, hiç bir şey yapmadan. Nasıl olsa acelemiz yok. Keyfimiz de yerinde. Mavi çadırımın içi, kapalı ve yağmur damlalarını dinliyorum.

20150527_100700

Yağmur yağarken sabah kahvaltısını yapalım diyerek kahvaltılıkları alıp köyün kahvesine soframızı kurduk. Bir güzel kahvaltıyı yaptık, kahvaltıyı yaparken Ferdi ile ne yapacağımızı karar verdik. Festival toplanma yeri Burdur, hemen hemen 80 Kilometre var. Yağmur da hala yağdığına göre Burdur’a gitmeye gerek yok. Nasıl olsa Salda gölüne gelecekler. Biz de Salda gölünde onları bekleriz. Biraz fazla tatil yapıp dinlenmiş oluruz. Yağmur saat 10:00 civarı dindi. Bu kararı aldıktan sonra yağmurun dinmesiyle çadırları toplamaya gittik kamp yerine. Toparlanıp eşyaları bisikletlere yükledikten sonra yola çıkma zamanı. Köyün camisi karşıda, kahve sağda. Ben de bisikletimle soldan geliyorum kahveye doğru. Ferdimen beni çekiyor.

IMG_1116

Çadırları toplatıp eşyalarla birlikte bisikletlere yükledikten sonra yola çıktık. Yolun kıvrımları her daim güzel görünüyor gözüme. Sağa kıvrılan yol ve tarlalar.

20150527_110735

Son kez Akgöl’ün manzarasında KUZ ve kıytırık ile bir resmini çekiyorum. Her şeyim yerli yerinde, yerim bol. Daha da eşya koyacak yerim var. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150527_110742

Yol kıyısında sarı çiçekleri görmek olası. Sarı çiçekler bir ilkbahar da açarlar, bir de sonbahar da. Bahar çiçekleri hep doğanın güzelliğine güzellik katar. Doğanın ana rengi yeşil olması çiçeklerin cezbedici renkleri ile uyum sağlıyor. Sarı çiçekler de bunlardan biri. Eeee KUZ ile kıytırık bu güzelliği hak etmiyor mu? Elbette hak ediyor ve ben bunun resmini çekerek ödüllendiriyorum bir nebze de olsa.

20150527_112503

Bazen yol kıvrımlı değil, dümdüz. İp gibi ve hiç bir araç yok. Motor gürültüsü olmayan yol her zaman güzeldir. Sadece esen rüzgarın sesi gelir kulaklarıma. Arada tarla kuşlarının sesi rüzgar sesine karışır. Ve bu yolda olmaktan mutluluk duyarım, hiç bitmesin isterim.

20150527_112745

Yol o kadar güzel ki kendimi rüzgara kanadımı açıp uçuyormuşum gibi hissediyorum. Yalnız iki kanadımı açamıyorum, tek kanadım açık benim. Dümeni bırakamam çünkü dümen düz durmaz hemen dönüverir. Tek kanatla da uçabilirim. Ferdimen beni sol kolum açık halde çekiyor.

IMG_1138

Tarlalar yeşil, etrafta pek te ağaç yok. Yamaçlarda bile tarım yapılıyor.

20150527_113214

Yol kıyısında çeşmeyi görünce durup şişelerimdeki suları tazeliyorum. Çeşmenin suyu gür akıyor ve yalağı epey uzun. Belli ki hayvanlar su içsin diye. Evet, evet hayvanlar içsin diye.

20150527_114520

Orhanlı köyüne geldik, burada mola vermek gerek. Tabelada köyün nüfusunun 389 olduğu yazılmış.

20150527_114536

Köyün kahvesine gelip oturanlara selamı verip selamlarını alıyoruz. Hemen duble çayları kahveciye ısmarladık. Kahvede oturanlar meraklı gözlerle benim KUZ’a ve kıytırığa bakıyorlar. Şimdiye kadar böyle bir şey görmedikleri belli oluyor. Ferdimen bisikletime merakla bakan köylüleri çekiyor.

IMG_1146

Sadece Afyon da değil buralarda da afyon yetiştiriliyor. Demek ki afyon 1000 metrelerde yetişiyor. Sert havalardan hoşlanıyor. Çiçekleri de pek nazlı, saten gelinliklerini giymiş baharı karşılıyor. Tarladaki afyon çiçeklerinin hepsi beyaz renkte. Aralarında sadece bir tanesi mor çiçek açmış ve tarlaya ayrı bir güzellik katmış sanki.

20150527_115739

Kırlarda, ovalarda yolun en güzel tarafı böyle kıvrımlı olması. Daha önce eşeklerle gidip gelinerek açılan patika aynı yere yol yapılarak asfaltlanmış. Yani geçmişten günümüze yolda değişen sadece toprak yolun asfalt oluşu. Tarla sınırları patikaya göre belirlenmiş öylece kalmış.

20150527_121001

Yeşilova kasabası uzaktan göründü. İlçe olmasına rağmen pek te küçük bir kasaba.

20150527_124942

Kasabanın ilk mahallesindeyiz, genç bir bisikletçi bizi görünce etrafımızda bisikletini sürerek hava atmaya başladı. Belli ki kanı kaynıyor, gücünü ve yeteneklerini sergilemeden duramadı. Ön tekerleğini kaldırarak on – onbeş metre sürünce resimlerini çekip tebrik ediyorum. Bizim gibi turcu abilerinden kutlamaları alınca sevincinden duramıyor yerinde. Yolda ve her yerde çok karşılaştığımız sorulardan birisi “Önü kaldırabiliyon mu?” Elbette hiç bir zaman denemedim ön tekerleği kaldırmayı. Artık bizden geçti, ön tekerleği kaldırma işini genç delikanlılara bırakmak gerek.

20150527_130838

Bazen ön tekerleği fazla kaldırınca durum resimde olduğu gibi sonuçlanıyor. Artık iyice alışmış olmalı ki ayakları üstünde kalıyor.

20150527_130840

Genç delikanlı ön tekerleğini kaldırmaya devam ediyor.

20150527_130851

Bir süre genç delikanlının hareketlerini izleyip yolumuza devam ediyoruz. Kasabanın ilk mahallesi biraz aralı kalmış. Yol düz gidiyor, yanlarda kavak ağaçları.

20150527_143446

Yeşilova kasabası tabelasında durup bir resim çekiyorum. Tahmin ettiğim gibi küçük bir kasaba, nüfusundan anlaşılıyor. Tabelada; Yeşilova, Nüfus: 5700 yazıyor.

20150527_144148

Yeşilova kasabasına öğle zamanı vardığımızdan ara sokaktaki bir lokantada kuru – pilav ikilisi ile karnımızı doyuruyoruz. Sonrasında fırından kocaman bir ekmek ve bakkaldan da eksik olan yiyecekleri alarak çantalara yerleştiriyoruz. İşimiz bitince kamp yapacağımız Salda gölü kıyısına doğru pedallar dönmeye başladı. Etrafı yeşil bir yolda, ufukta beliren Salda gölüne doğru pedallarken Ferdimen beni çekiyor.

IMG_1149

Sonunda Salda gölüne vardık, göl o kadar büyük değil. Gölün etrafı dağlarla çevrilmiş, karşı kıyılar görünmekte. Gölün sol tarafını çekiyorum.

20150527_145550

Burası da sağ tarafı, önde bir kaç çam ağacı var.

20150527_145553

Kamp yapacağımız yeri tam bilemediğimizden gidiyoruz habire. Sonra telefon ile yeri öğrendik, kamp alanını geçmişiz bile. Salda gölü, yay çizen kumsalı ve çam ağaçları.

20150527_145945

Eh ne yapalım geri dönüyoruz mecburen. Ben bisiklet sürüyorum Salda gölü manzarası ile.

IMG_1152

Kamp yapacağımız yeri sormak için restoranda durduk. Restoran sahibi burada kalabilirsiniz dedi ama kabul etmedik. Çünkü Burdur dan gelecek olanlar Yeşilova belediyesinin kamp alanına gelecekler. Ayrı gayrı olmaz. Havuzunda müşterilerini bekleyen alabalıklar buz gibi akan suda sakince yüzüyorlar. Canlı alabalık denilen bu olsa gerek.

20150527_150538

Yeşilova Belediye halk plajına gelip kamp alanına geldik. Daha önce tabelayı görmüştük ama burası olduğunu kestiremedik doğrusu. Tabelada yazan; Yeşilova belediyesi kamp alanı. Ferdimen tabelaya bakıyor bisikletinin üzerinde.

20150527_150754

Kamp alanına girip işletmeciye “Salda gölü bisiklet festivali kamp alanının burası mı?” diye sorunca o da “Evet burası” diyerek kamp alanını ve çadır kuracağımız yeri gösterdi. Burayı işleten Ahmet sevimli, cana yakın ve dostça karşıladı bizi, çabuk kaynaştık. Ahmet bize çadır kurulacak yeri gösterdikten sonra işinin başına gitti. Ferdi ile arazi çalışması yaptık, burayı belediye yeni düzenleyip temizlemiş. Restoranın aşağısında tüm yaz kalan çadırcılar var. Festival için yeni düzenlenen alanı bize ayırmışlar. Arazi çalışmaları sonucunda en uygun yeri seçerek çadırı kuracağımız yeri küreklerle düzelttik. Yağmur yağma olasılığına karşı çadır etrafına hendek açarak herhangi bir su baskınında helak olmayalım. Kamp alanına fıstık çam ağaçları düzenli bir biçimde dikilmiş. Gövdeleri beyaz kireç ile badanalamışlar. Mavi çadırım kurulu durumda, kürekle kıyılarına kanal açıyorum.

20150527_161543

Çadırlar kuruldu bir güzel, eşyaları da bisikletten indirip yerleştirdik. 5 Gün buradayız nasıl olsa. Çadır sabit kalacak. Ferdi kamerası ile çadırlarla birlikte elçek resmimizi çekiyor.

IMG_1158

Kampa ilk gelenlerdeniz, onun için bir masa dört sandalye çadırların önüne getirerek yerde yemek yemekten kurtulacağız bir süre. Festival başlamadan yerine götüreceğiz çünkü katılımcılar bu masalarda yemek yiyecekler.

IMG_1169

Yerleşmemiz bitince Ferdi ile gölün kıyısına gidiyoruz. Bakalım nasıl bir gölmüş. Göl sodalı suyu ve beyaz kumu ile şimdiye kadar görmediğim güzellikte. Hava serin ve rüzgarlı olduğu için göle girmekten vaz geçiyorum. Kumsal iri beyaz çakıllı taş ile kaplı, suyun rengi beyaz taşlardan turkuaz yeşil renginde.

20150527_165557

Rüzgardan dolayı göl çalkantılı, bu yüzden dalgalar kıyıya vuruyor sürekli.

20150527_165602

Dalgaların kıyıya vurmasını izlemek bile insanı dinlendiriyor. Terapi gibi, her dalga kumsala vurup ileri gidiyor, ardından geri çekilip güç kazanarak dalga yükselip ileri hamle yapıyor.

20150527_165607

Hava kapalı ve her an yağmur yağabilir o yüzden hazırlıklıyız. Gölün kumsalına oturup birer tane bira ile tatilimizi başlatıyoruz. Ferdimen tipodda cep telefonum ile çekiliyoruz. Ben katlanır tabureme oturmuşum, Ferdimen ise yere oturmuş bağdaş kurup. Göl manzarası ve dağlar ardımızda. Üzerimde deri mont var, Ferdimen de uzun kollu ceketini giymiş.

20150527_165952

Yanımda taşıdığım flütü çıkarıp ilk defa çalmaya başladım. Bakalım neler çalınacak göl kıyısında.

IMG_1159

Uzun süredir çalmadığından bildiğim parçaların notaları çıkmaya başladı yavaş yavaş.

IMG_1160

Çaldıkça aklıma geliyor, Ferdi de can kulağı ile rüzgarla karışık flütün ince sesine kaptırdı. Ne de olsa memleketinde uzakta gurbette sayılır. Günlerdir yolda olmanın verdiği hasretle flütün yanık sesi Ferdi’yi alıp memleketine götürüyor bir süreliğine. Her ne kadar uzun yolculuklarda tek başına bisiklet sürüp olgunlaşsa da hasretlik ağır basıyor. Annesini, babasını, kardeşini özlemiş belli. Gerçi gözünden hiç yaş gelmedi ama flütün sesi ona bu duyguların ortaya çıkmasını sağladı. Ferdi otomatik zamanlı olarak kamerası ile çekiyor ikimizi.

IMG_1162

Beklenen yağmur birden bire yağmaya başladı. Kendimizi hemen tahta barakaların saçağının altına atıyoruz. Bir süre gelip geçici bahar yağmurunu seyrederek bekledik. Yağmurun kokusu bir başka duygu veriyor bana. Bunu ciğerlerime çektiğim her nefeste hissediyorum. Kendimi yağmurun güzelliğine kaptırıp flütümle eşlik etmeye başladım ahenk içinde.

CAM01653

Yağmur dindikten sonra kamp alanına gelirken lahit mezar kapaklarını görüyorum. Kapaktaki işaretler mezarın erkek için yapıldığını belirtiyor. Kalıntıları buraya başka yerden getirdikleri belli. Buraya ait değiller. Bunları incelerken Ahmet bize bu işten anlıyorsunuz, hazine bulabilir miyiz diye söyleyince; merakımız var tarihi eserlere ama hazine ile işimiz olmaz deyip kestirip attık. Bulunan altının ve zenginliğin insanlara hiç bir zaman faydası ve rahatlığı olmamıştır. Başları beladan kurtulamamıştır altın ile. Biz özgür insanlarız ve zenginliğimiz dostlarımızdır dedik Ahmet’e. Parayla pulla işimiz yok.

20150527_181222

Kırık bir kiriş blok başka yerden getirilip buraya konmuş.

20150527_181443

Kamp alanına, çadırların yanına geldik. Kamp alanı yeni olmasına rağmen zamanla daha güzelleşeceğe benziyor.

20150527_181848

Yapacak bir şey olmadığı için hadi 5 çayı içelim deyince çaydanlığı hemen ocağa koydum. Poşet demlik çayı ile çayı demleyip bir güzel keyif çatarak içtik. Ortam çok güzel, yeni yağmur yağmış ve çam yaprakları daha da yeşillenmiş sanki. Mis gibi çam ve yağmur kokusu ile içilen çayın tadını hiç bir yerde bulamazsınız. Masanın yanına sandalyelere oturmuş keyif çayı içerken otomatik çekiliyoruz bir poz.

IMG_1170

Akşam olmadan yemeği yapıp bir güzel karnımızı doyurduktan sonra Restoran’a Ahmet ile sohbet etmeye gittik. Henüz sezon açılmadığı için restoran boş. Biz bize oturuyoruz. Fazla geç olmadan çadırlara gelip yatmak gerek diyerek Ahmet ten izin istedik. Pek yorgun olmasak ta havanın kapalı ve yağmurun etkisi ile insanın uykusu geliyor. Elbette uykuyu kaçırmamak gerek. Çadırın yanına gelip çadırın yerinden oynamış olduğunu görünce herhalde biri kurcalamış olacak dedim. Fermuarı açınca ekmek torbasının delinip bir kaç dilimin eksik olduğunu gördüm. Çadırın alt sağ yanından delinmiş. Köpeğin biri ekmeği aşırmış anlaşılan. Çadırı düzeltip öylece bıraktım deliği, umarım böcek girmez. Ekmeği de kıytırığın çantasına koydum gece köpekler rahatsız etmesinler. Yapacak bir şey yok artık, olan olmuş. İzmir den buraya festivale gelecek olan Mustafa Güven’i telefonla arayıp bana yeni bir çadır almasını söyledim. Artık gerisini yarın düşünürüz. Çadırın iç kısmındaki deliği yakından çekiyorum. Tabanda da bir delik açılmış.

20150528_082343

Telefon ile arkadaşlarımı arıyorum, ilk önce Göller bölgesinden yola çıkan Şafak Omaç ile konuştum. Kendisi Ağlasun da kamp attığını, yarın akşam Salda gölünde olacağını söyledi. Ardından bizim dengesiz İrfan Özden’i aradım. O da İzmir den yola çıkmıştı, Başmakçı bisiklet  festivaline katıldıktan sonra Hayıtlı da termal tesislere gitmiş. Yarın akşam yanımıza geleceğini bildirdi. Yarın büyük buluşma olacağı kesin.

Bu gün kısa bir yol kat ettik. Yaklaşık 23 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

100. Çanakkale Şehitlere Saygı Turu Gelibolu 5. Gün

21 Mart 2015 Cumartesi

Gelibolu – Fındıklı – Karainebeyli köyü – Ecebey – Gelibolu

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Bu gemi ne zamandır burada

Çoktan boşaltmış yükünü

Gece de olmuş, rıhtım da bomboş

Mavi bir suyun düşünü uyutur bir tayfa

Arkada, güvertede

Ah, neresinden baksam sessizlik gene.

Edip Cansever

 

Öne çıkmış olan görsel, Akbaş şehitlik giriş kapısı.

050920133193

Uyku tulumu sıfırın altındaki soğuklar için iyi değil. Gece sıfırın altına düşen hava sıcaklığı iyi bir uyku uyutmadı. Sabah kalkınca çadırımın üzeri, bisiklet çantaları ve çimenler beyazlamıştı. Anlayacağınız kırağı yağmıştı sabaha karşı. Uyanınca hemen kalkıp giyindikten sonra yemek yenecek kapalı yer olan restorana giderek sabahın soğuğundan kurtuluyorum. Gece gelenler, sabah gelenler hep beraber toplandık restoranda. Sabah kahvaltısını yedikten sonra Şehitlere Saygı Turu teknik toplantısı yapıldı. Ardından Az bilinen antik kentler turunu yapan bizlerin oluşturduğu çalışma grubu, kısaca ABAK çalışma grubu toplantısı yaparak görev dağılımı sağlandı. Ben yine artçı ve süpürücü görevini üstlendim. Yanıma artçı olarak buraları çok iyi bilen Şafak. Teknik destek Ahmet Mumcu ve Doktor olarak yeni tanıştığım Doktor Mete Güney görevlendirildi. Turun yapımcısı olarak Hüseyin Şahin ve Doktor Serhat öncü olacaktı. Yancılar ve yol kesiciler Eskişehir den Serdar Acar, İzmir den Tolga, Mert ve Mustafa Güven görevlendirildi. Hepimize haberleşmemiz için birer telsiz verildi. Telsizlerin pili takıldı, yedekleri verildi ve test ettik. Telsizler çalışıyor ve tur başlayabilir artık.

Daha önce kahvaltıda bildirdiğimiz hareket saatinde tesisin alt tarafındaki yolda toplandık. Tüm katılımcılar toplandıktan sonra şehir içi yollardan hareket ederek şehir merkezine vardık. Meydanda Atatürk heykelinin önünde ilk önce saygı duruşu, ardından İstiklal Marşı ile başladık. Gelibolu belediye başkanı, tura destek olan Atatürkçü Düşünce derneği ve turu düzenleyen Hüseyin Şahin birer konuşma yaptı.

20150321_084310

Tören ve konuşmalar bittikten sonra hep birlikte bir resim çekilerek tura başlamış olduk.

20150321_085422

Programda belirtilen saate uygun olarak tura saatinde başladık. Gelibolu savunmasında kullanılan ayakta kalmış tek burç önünden geçtik. Bu burç aynı zamanda müze olarak kullanılıyor. Çanakkale savaşının 100. yıl olması nedeni ile her tarafta zafer afişleri ve bayraklarla donatılmıştı tüm şehri.

20150321_090123

Bir süre şehrin caddelerinde bisiklet sürerek ilerledik. Ana yola girmeden köy yollarına saptık doğruca. Ekin tarlaları daha yeni yeşermiş.

20150321_092835

Tarlaların arasından köy yollarından güzel bir günde tura iyi başladık. Giderek yükseliyoruz deniz seviyesinden. Bisikletim KUZ park etmiş yol kıyısında.

20150321_094501

İlk lastik patlağı, durup yadım ediyoruz ve hızlıca hallediyoruz patlak işini. Zaman geçirmeden yola çıkıyoruz diğerlerine yetişmek için.

20150321_101711

Uzakta Tayfur barajın göleti göründü. Daha dağları tepeleri aşacağız.

20150321_115509_HDR

Önümüze küçük köyler çıkıyor, köylerde durmadan geçiyoruz.

20150321_115749

Grup epey önde, arkada kalanları toparlayıp yola çıkarmak benim işim. Sorunsuz gidiyoruz, sadece bir lastik patlağı oldu. Resim çekenler, yorulanlar, kış boyu bisiklete binmeyenler haliyle geride kalıyor. Kimseyi arkada bırakmadan tatlı dille hadi son yokuş diyerek yola çıkmalarını sağlıyorum.

20150321_120840

Karainebeyli köyüne vardık. Köy eski bir köy, mezarlığındaki servilerden belli. Osmanlı devletinde Gelibolu tarafına geçip buraları fetheden Ece beyin mezarı burada.

20150321_130510

Yarı beton yarı ahşap köyün kahvesinde ilk molamızı veriyoruz. Kahvenin ön kısmındaki pencereler kemerli ve yüksek. Kapı önünde iki kişi elçek resim çekiyor.

20150321_130650

İçeride soba yanıyor ve terlemiş olan bizler sobada terimizi sıcak çaylar eşliğinde kurutmaya çalıştık. Öğle yemeğini bu köyde yedikten sonra Ece beyin mezarının bulunduğu tepeye doğru yola çıkacağız.

20150321_130713

Kısa olan bir tırmanma bizi bekliyor. Kısa ama sert bir yokuş.

20150321_131259

Belli bir sıra değişik renkte toprak yapısı ilgimi çekiyor. Sanki başka gezegene gelmişim gibi. Toprağın olduğu yerlerde pek bitki de yetişmediği gözle görülür biçimde.

20150321_131539

Yokuş sert te olsa yavaş yavaş çıktık, az ileride tepenin üzerinde Ece beyin mezarı göründü. KUZ ve servi ağaçlarında Ece bey mezarı.

20150321_134151

Karainebeyli Köyü, Çanakkale’nin Gelibolu ilçesine bağlı 180 haneli, 700 nüfuslu çok güzel manzaralı bir köydür. Köyün tarihçesi 1300′ lü yıllara kadar uzanır. Pek çok yönüyle henüz keşfedilmemiş olan bu şirin köyü, yakından tanımak ve tanıtmak tarihi ve turistik açıdan büyük bir önem taşır. Çünkü burada istediğiniz ve hayal ettiğiniz her şeyi bir arada bulabilirsiniz.. Tarihi, efsaneyi, örf ve adetleri, çam ormanlarıyla kaplı yemyeşil dağlarla çevrili geniş bir ovayı
ve Saroz Körfezi’nin sadece köy halkının değerlendirdiği ufak bir koyunda tertemiz bir denizi ve korkusuzca solumayabileceğiniz temiz bir havayı …
Köyün tarihi olmasının en büyük nedeni “Ece Bey’in” Anıt Mezarı’nın yöre halkının “Ece Baba” diye adlandırdığı tepesinde olmasından kaynaklanmaktadır.
“Ece Bey” kimdir ? Ecebey Osmanlı Devletinin sultanlarından Orhan Gazi zamanının büyük devlet adamlarından ve başarılı komutanlarındandır. 1354 Yılında Türklerin Lapseki, Çardak’tan Bolayır sırtlarına geçerek Rumeli’ye çıkışlarında Sultan Orhan Gazi’nin oğlu Rumeli Fatihi Gazi Süleyman Paşa ile birlikte Gelibolu ve çevresinin fethinde komutan olarak görev almıştır. Komutan Halil Ece Bey Avrupa kıtasına ilk adımı Maydos’a geçerek atmış ve bu yöreyi fethetmiştir.
Bu nedenle adına uygun olarak Maydos’a, Eceabat ,yöreye de Ece Ovası ve Saroz’daki denize Ece Limanı adı verilmiştir. Yöre halkına Ece Kavmi denir. Ece Bey’in anıt Mezarı’nın bulunduğu “Ece Baba” tepesinin eteğindeki köye ise, ilk yerleşimin Balıkesir’in Karesi Beyliğinden getirtilen Karain Bey ailesi tarafından yapıldığı için Karainebeyli adı verilmiştir. Köyün Kurucusu Karain ailesine mensup “Kara Nebi” Ece Beyle birlikte Ece Baba tepesindeki Anıt Mezarda yatmaktadır. Mayıs ayında Çanakkale, Gelibolu ve Eceabat’tan gelen resmi konuklarla burada tören yapılır. Tören günü tüm köy halkı ve civar köylerden gelen misafirler Ece Baba tepesine çıkar. Törenden sonra Mevlüt okutulur, etli nohutlu pilav, ayran ve peynir helvası ikram edilir. Ece Baba tepesi hakkında çeşitli söylenceler vardır:

Söylencelerden birine göre, Ece Baba’da bir kayanın üzerinde Ece Bey’in atının olduğu varsayılan bir nal izi vardır. Aynı nal izi Turşun köy istikametindeki Kayaltepe’de de vardır. Bir diğer söylence de şöyledir: Ece Baba’da dilek taşı vardır ve dileği olan, kayalar arasındaki bu taşın içinden geçmeye çalışır. Dileği olacaksa taş sıkışır ve dilek sahibi adak adamadan iki taş arasından geçemez. Üçüncü söylenceye göre, Ece Bey’in Anıt Mezarı’nın yakınındaki Kalaycı Dede ile Ece Baba Tepesi arasında zaman zaman nur gibi parlak bir ışık görünür.

Kaynak : http://karainebeyli.blogcu.com/karainebeyli-koyu/820632

Ece beyin mezarını ziyaret edip ruhuna bir Fatiha okuduk. İki mermer mezar yan yana, yeni yaptırıldığı belli oluyor. Mermer siyah renge yakın.

20150321_135409

Ece beyinin mezarının olduğu tepe 217 metre yükseklikte ve tüm çevre görünmekte. Tepenin dibinde de Karainbeyli köyü. Köyü kuşbakışı çekiyorum.

20150321_135537

Ece bey ziyareti bitirip grubu yola çıkarıyorum. En son kalan yola çıktıktan sonra ben de yola çıkarak çıktığımız yokuşu pedal çevirmeden inmeye başladık. Orman içinde toprak yoldayız.

20150321_140431

Köyde yukarı çıkmayanlarla buluştuktan sonra içimizden kimisi Hüseyin Şahin’in öncülüğünde biraz uzakta olan Akbaş şehitliğine doğru yola çıktı. Akbaş şehitliğinin giriş kapısı. Üç girişi, üstte kalın bir kiriş. İki yanda nöbet bekleyen asker heykeli dikilmiş. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

050920133193

Geri kalanlarla geldiğimiz yoldan geri döneceğiz. Köyde Romalılardan kalan kilometre taşı dikkatimi çekti. Yazılar Latince.

20150321_141647

Sağımızda Marmara denizi görünmeye başladı.

20150321_165022

Düzlüğe indik, yola yakınız. Bazı yerler toprak yol, yağmura denk gelseydik çamura saplanmıştık. İleride bir köprü görünüyor, oradan geçeceğiz.

20150321_165808

Buğday tarlaları boy atmış, henüz başaklar ortada yok.

20150321_170135_HDR

İşte böyle manzaralı yerlerde bisiklet sürmeyi seviyorum. Ufkum göz alabildiğine açık ve ufkumu kesecek binalar yok. Sadece tarla kıyısına dikilmiş birer ağaç dışında.

20150321_170509

Yanımda görevli olan Doktor Mete yavaş gitmekten sıkılmış olacak ki görevini çılgın Doktor Bülent’e devrederek grubun önlerine kaçmış. Neyse yanımda doktor olsun da. Şimdiye kadar kimse düşüp te yaralanmadı, yarın da kimseye bir şey olmasın diye dua ediyorum içimden. Ayrıca buraları tanıyan Şafak ta yanımda, sohbet ederek gidiyoruz. Zaman da nasıl geçmiş, güneş alçalmış, gölgeler uzamaya başladı. Uzayan gölgeleri çekmek için telefonu 10 saniye gecikmeli olarak ayarlayıp öyle çekmek zorunda kaldım. Dokunmatik telefonda tek elle çekmek biraz zor ve istediğin pozu da çekemiyorum. Gölgelerimiz toprağa vurmuş.

20150321_171119

Dengesizler kasabanın meydanında toplaştık. Telefonu birine vererek resim çekildik. Ortalıkta dolaşan köpek te bizi kırmayıp bizimle beraber poz veriyor. Sevimli kerata oyun ve sevilmek istiyor. Resimde; Tamam, İrfan, Şafak, Ayşe Kuş ve ben varım.

20150321_173505

Hava kararmadan kamp alanına gelerek bisikleti çadırımın yanına bıraktıktan sonra etrafı dolaşmaya başladım. Kimisi sabah geldiği için çadırını kuramamıştı. Çadırları kurmalarına yardım ediyorum.

20150321_182940

Tesislerin alanı çadır için çok iyi, yeşil çimenler, taş döşeli yolları gayet güzel düzenlenmiş. Bu tesis Hüseyin Şahin’in arkadaşının yeri. Bize olduğu gibi bıraktı. Tuvaletler, su, kapalı restoranı bize ait. Yemeği orada yiyoruz. Çadır alanını çekiyorum.

20150321_182946

Akşam yemeğini yerken hep beraber bir arada olmamız nedeni ile teknik toplantı yaparak ertesi gün gideceğimiz yol hakkında kısa bilgiler verdik. Aynı zamanda diğer şehirlerden gelenlerden kendi düzenledikleri bisiklet festivalleri hakkında bilgiler verdi. Yılın ilk bisiklet turu olması nedeniyle yıl içinde yapılacak festivaller hakkında bilgi sahibi olmamız, hangisine gitmeye karar vermemiz açısından iyi oldu. Bu arada herkes birbirini tanıma fırsatı oldu.

Yemek ve teknik toplantının ardından bahçeye geçerek güzel bir ateş yakıp etrafında oturduk. Hava da giderek soğudu. Ateşin verdiği sıcaklık ile sohbet kaçınılmaz olarak şarap ve bira ile koyulaştı.

20150321_202415_HDR

Kızıl alevlerin yalımları bu yıl ki tur planlarımızın daha iyi olması için nerelere, nerelerden, nasıl, kiminle olacak, hangisine katılacağız gibi konuları aydınlattı. Benim planlarım da burada iyice belli oldu bu yıl için. İlk tur olan Çanakkale şehitlere saygı turu şimdi gerçekleşiyor. Bu turda varım, ardından kendi yaptığımız Az bilinen antik kentler bisiklet turu var Nisan ayında. Mayıs ayında da Denizli bisiklet festivaline gideceğim. Denizli den bir hafta sonra da Antalya ve Burdur bisikletçilerinin ortaklaşa düzenledikleri Salda gölü bisiklet turuna katılacağım. Salda gölü turundan sonra Antalya, oradan da Mersin’e Feyyaz dostuma bir kaç günlüğüne uğrayacaktım. Malatya dan Mustafa Ekici de Nemrut turuna davet etti Temmuz ayında. Nemrut turunu da sıraya aldım. Ağustos ayında ise kendimin gerçekleştirmek istediğim Uluslar arası Kosova Bisiklet turunu yapacağım. Son turu da bu yıl Ekim ayında Antalya Perşembe akşamı bisikletçileri ve Manavgat Perşembe akşamı bisikletçilerinin düzenleyeceği Manavgat bisiklet festivaline katılacağım. Geçen yıl Mustafa Sayan ısrarla çağırmasına rağmen ani gelen misafirlerimden dolayı katılamamıştım. Manavgat’tan bir hafta sonra Mersin bisiklet festivali var, hazır oralara gitmişken Mersin’e gitmemek olmaz. Aşağı yukarı 2015 yılı planlarım böyle. Bakalım gerçekleştirebilecek miyim. Bunu zaman gösterir…

Yanan odunları, köz ve yalımları çekiyorum.

20150321_202816_HDR

Ateşin başında iyice mayıştık, Ferdi Kızıl, namı diğer halk ve yolların kahramanı FERDİMEN. Beraber sohbet ediyoruz yan yana. Gelecek hakkında planlar yapıyoruz. Henüz Ferdimen ile tur yapmamıştım. Belki bir turda beraber pedallarız, belli mi olur? Elçek ile ikimizi çekiyorum, alevlerin kızıllığı yüzümüze vurmuş.

20150321_203835

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar odunların yettiğince oturduk, sohbet ettik. Artık uyuma zamanı deyip arkadaşlara iyi geceler deyip çadırıma girerek ocakta çaydanlığa su koyup ısıttım. Isınan suyu yarım litrelik pet şişeye doldurup uyku tulumunun içine, ayak ucuna koydum. Ardından ben de uyku tulumuna girdim ve uyku faslı başladı mışıl mışıl.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 76 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc