Etiket arşivi: tulumba

2. Simav Eynal Bisiklet Festivali 2. Gün

27 Ağustos 2021 Cuma

Eynal – Naşa – Efir – Hisarbey – Eynal

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

vursam sazı sırtıma

düşsem yollara

saz inlese ben ağlasam

“acep gezsem mavi donlum var m’ola”

güzeller de bir güzel

yaşamak da bir çetin

her güzelden bir güzellik bir güzel yapsam

kimi sordun aptal aşık der m’ola

sular geçmiş köprülerin altından

ben koşarım sevdam koşar yol koşar

o saz kalmış oralarda bu değil

kerem‘leyin sevda çekmek zor m’ola

Hasan Hüseyin

 

Öne çıkmış olan görsel, tarihi Dokuzgöz köprüsü, önde Festivali düzenleyen Şeref Akdemir. Köprü üzerinde yeşil renkli formaları giymiş bisikletçiler. Bisikletçiler solda, köprünün yarısına kadar, diğer yarısı boş. Dere yatağında herhangi bir su akıntısı yok, yatak kupkuru.

DSCN3010

Düz yerde, battaniye üzerinde uyumanın verdiği rahatlık nedeni ile rahat bir uyku uyumanın huzuru ile sabah erkenden, güneşin doğmasına biraz kala uyanıyorum. İnsanların çoğu rahat yatakta yatmaya alışmış. Yataklar 25- 30 santim kalınlığında, ortopedik, yumuşak yataklar. Kupkuru, düz yerde yatmayı akıllarından bile geçirmiyorlar. Her taraflarının ağrıyacağını düşünüyorlar. Hayatlarında düz yerde yatmamışlar şimdiye kadar. Oysa bilmiyorlar kırkından sonra düz yerde yatılacağını. İnsanların çoğu bel tutulması yüzünden ağrılar çekiyorlar. Doktorlar da tavsiye ediyor düz yerde yatılacağını. Ben evde balkonda düz yerde yatıyorum yaz boyu ve hiç bir zaman bel ağrısı çekmiyorum. Hatta yumuşak yatakta belim tutulmuş olarak kalkıyorum sabahları. Düz yerde yatınca bel ağrısı geçiyor dersem yeridir. İlk gece çadırda uyumama rağmen uykumu almış mutlu bir sabaha uyandım. Henüz uyanan yok bu kadar erken.

Hemen kahvemi pişirip içmeye başlıyorum. Kehvemi pişirip içmeye başladığımda yanıma aldığım tripodt üzerine kamerayı yerleştirip otomatik resmimi çekiyorum. Bisikletim KUZ solda, yanında bir bisiklet daha var. KUZ’un bagajına tek çanta takılı turuncu renkte. Önümde sehpa, üstünde cezveler ve kahve takımları. Katlanır sandalyeme oturmuş, elimde fincan kahve içiyorum. Sabahın serinliğinde üzerime deri ceketi giymeme neden oluyor. Saçlarım salınık, omuzlarımdan aşağı dökülmüş. Arkamda mavi çadırım ve arabamın ön kısmı görünüyor.

DSCN2998

Top sahasının köşesine gelip kamp alanındaki çadırları çekiyorum. Çadırların arkasında arabalar park etmiş.

DSCN2999

Oturduğum yerin tam karşısındaki yamaçta iki binadan su buharları çıktığını gördüm. Kameramın optik zoomu ile buhar çıkan binaları iyice yakınlaştırıp çekiyorum. Binalar çam ağaçları arasında. Bunlar sıcak su kuyuları, iki ayrı yerde, birbirine yakın. Etrafında borular var.

DSCN3002

Kahvemi içerken güneş doğmaya başlıyor doğudan. Önde bir kaç çadır, arkada ağaçlar.

DSCN3003

Bir süre sonra herkes uyanıp hazırlıklarını yapmaya başladı. Sabah kahvaltısını birlikte yapıyoruz. Şeref Akdemir hareket saatini bildiriyor, herkesin bir an önce hazırlanmasını istedi. Bizler de onu kırmamak için hazırlanıyoruz. Yanıma sadece bir çanta aldım. İçinde tamir takımları ve ve kahve takımları var. Bolca su alıyorum yanıma. Sahanın dış kısmında toplandık. Son kalanları beklerken Şeref hoca arabanın kasasına çıkıp kuralları, gideceğimiz yönü anlatıyor. Bisikletçiler de onu dinliyorlar pür dikkat. Ben en arkadan bisikletçileri çekiyorum, Şeref hoca arkada başların üzerinde görünüyor.

DSCN3006

Artık herkes geldiğine göre harekete geçtik ve yola çıktık. Jandarma arabası da önden giderek yolu açıyor bizlere. Asfaltta giden bisikletçiler. Etrafta kavak ağaçları var.

DSCN3007

İlk mola yerimiz tarihi Dokuzgöz köprüsü. Köprü başındaki yazılı tabelayı çekiyorum. Tabelada yazan;

15. Yüzyılın ilk çeyreğinde,

İnşa edildiği düşünülen,

Tarihi Dokuzgöz köprüsü,

54.10 metre uzunluğunda

ve Dokuz gözlüdür.

2014 – 2015 yılları arasında

Karayolları 14. bölge müdürlüğü

Tarafından onarılmıştır.

DSCN3008

Ovadaki yağmur suları birleşip Simav çayına karışan bu dere üzerine Dokuzgöz köprüsü yapılmış. Yağmur yağmadığı için dere yatağı kupkuru. Köprü gözlerini yandan çekiyorum, Üstünde bir kaç bisikletçi var.

DSCN3009

Köprü üzerine bisikletçiler çıkıp sıralanıyorlar resim çekilmek için. Bisikletçiler köprünün sol tarafında, yarısına kadar sıralandılar. Dere yatağı kuru, ot bürümüş, yola yakın yerde Şeref Akdemir poz vermiş. Köprü ile birlikte çekiyorum hepsini. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN3010

Dokuzgöz köprüsünden sonra yola devam ettik. Naşa ve Güney  köylerinde durmayıp Akdağ köyüne geldik. Köy olunca eski ve kerpiçten yapılmış köy evleri karşıma çıkıyor. Artık betonarme evler kerpiç evlerin yerini almaya başladı bile. Bir evin yarısı yıkılmış, diğer yarısı sağlam. Ev iki katlı, üzerinde kiremitli çatı var. Benden olan taraf yıkılmış, alt katta duvar örülüp kapatılmış Üst katta tahtalarla gelişi güzel çatının altına kadar kapatılmış. Sağda ağaç direklerle tutturulmuş sahanlık göze çarpıyor. Yıkılmış olan tarafta kesilmiş ağaçların kök kısmı yığıntı olarak duruyor. Köyün camisinin minaresi evlerin arkasında görünüyor.

DSCN3013

Köyün başı boş köpeklerinden birini çekiyorum. Bizlere pek aldırdığı yok, kendine yatacak yer arıyor sanki. Kulakları kesik olan köpeğin rengi koyu tarçın renginde. Arkada çuvallar dolu, üst üste yığılmış. İçinde ne olduğu belli değil.

DSCN3014

Eski ile yeni, birinin tarihi geçmiş ama hala ayakta. Yaşanmışlıkları var ve hala yaşıyor. Yanında ve üstünde yeniler var henüz yaşamamış. Bakalım eskiler kadar yaşayabilecekler mi? Ömürleri yetecek mi? Bilinmez! bilinen ikisi bir arada bir ev oluşturmuş. Sağda bir duvar görünüyor, kerpiçten yapılmış, eski. Sol tarafında, bitimde kapı gibi bir giriş bırakılmış. Kapı tarafında 1 metre kadar sıvalı olan duvar dökülüp kerpiçler ortaya çıkmış. Kapının sağı kerpiç duvar, solu pişmiş dolu tuğla, içeriye doğru örülmüş. Tuğlanın yanında taş duvar başlıyor. Kapının üstündeki kiriş çok ilginç. İki sıra, düzensiz birbirine tutturulmuş, çoğu blok tuğla, kimisi dolu tuğla. Altında tuğlaları tutan bir şey yok, öylece duruyorlar altı boş olarak. Nasıl duruyorlar merak konusu. Kerpiç duvarın büyük bir bölümü sıvalı ve beyaz badanalı. Kerpiç duvar ve taş duvarın üzerine 12 santim kadar beton dökülüp üzerine blok tuğla örülerek üst katı yapmışlar. Yeni duvarlar ve üst kat yapılmadan önce kullanıldığı anlaşılan elektrik borusu ve anahtar kasasının kendisi yok ama izi duruyor duvarda. Şu an kullanılmadığı kesin. Kapını iç kısmı karanlık, bir şey görünmüyor. Sadece 1 metre kadar bir panel konulmuş kapı girişine.

DSCN3015

Eskiyi anlatır bir kapı daha görünce durup resmini çekiyorum. Kapı bir adam boyundan daha büyük, çift kanatlı. At arabası yada traktör girecek kadar geniş ve uzun. İki yanda kerpiç duvar var, kapı üstüne kiriş olarak kalın bir kalas konulmuş boydan boya. Kalas çok sağlam ağaçtan yapılmış ki üzerindeki ağırlığı taşımasına rağmen herhangi bir sarkma görünmüyor. Kapının çerçevesi de kalın tahtalardan çerçevelenmiş. Kapı kahverengi ahşap boyası ile boyanmış bir zamanlar. İnsanların el ile ulaşacağı bir aralık iyice aşınıp boyaları çıkarak ağacın kendi dokusu ortaya çıkmış. Bir kuşak şeklinde boydan boya. Tam orta yerinde çakılmış çivilerin başı ortaya çıkınca demir pasları zamanla aşağıya akıp pas izi meydana getirmiş. Bu izlerin oluşması için epey bir zamanın geçmesi gerek. Kapının boyutuna göre küçük asma kilit göze çarpıyor. Asma kilit kilitli durumda. Kapının üstünde ev olduğunu belirtir tuğla ve 5 X 10 kalaslar var. Kalaslar dik olarak düzensiz aralıklarla konulmuş. Tuğlalar delikli pişmiş tuğla. Altışar delikli tuğlalar yan konulmuş kapı bitimine kadar. Sonrası dikine konulmuş. İlk sıradaki tuğlaların delikleri görünüyor. Tam Arabesk bir durum.

DSCN3016

Engebeli arazide bisiklet sürdüğümüz için ilk molayı Güney köyünde verdik. Köyün meydanındaki kahvelerin hepsini bisikletçiler işgal etmiş. Herkes kendine göre çay, soda, ayran, gazoz içip serinlemekle meşgul. Bisikletler meydanın kıyısında park etmiş. Arkada büyük yapıda bir cami görünüyor. Sık sık budandığı belli olan çınar ağaçları da meydanın kıyısına dikilmiş. Her yıl dalları budandığı için fazla uzamadan top ağaç gibi duruyor çınar ağaçları.

DSCN3017

Mola bitiminde yola çıkan grubun arkasından ben de gitmeye başladım Daha köyü çıkmadan yine bir kerpiç bina çıkınca durdum. Uzunca bir duvar örülüp dam yapılmış. Duvar kerpiçten ve dam olduğu için sıvanmamış. Uzun aralıklı iki kapısı var, kapalı durumda. Üzeri kiremit çatı ile kaplı. Bulunduğum tarafta evin köşesi görünüyor. Dam hizasına kadar kerpiç ve çamur sıvalı duvarın üstünde pişmiş tuğladan ev yapılmış. Evi ayakta tutan kalın kalaslar. 20 ila 25 santim kalınlığında bir kalas kolon olarak konuşmuş. Kolonun üstüne içeriye giren aynı kalınlıkta kalas kiriş. Bu kirişin üzerine aynı kalınlıkta bir kiriş daha yanlamasına, yol boyu paralel konulmuş. İşte bu binayı ayakta tutar. O kadar sağlam yapılmış.

DSCN3018

Yol boyu giden, yeşilimtırak renkli formaları ile bisikletçiler. Henüz önümdeler ve gözden kaybolmadılar. Etrafta söğüt, meşe ağaçları var.

DSCN3019

Bir koru oluşturmuş meşe ağaçları.

DSCN3020

Aynası taş duvar olan bir çeşme yanında duruyorum. Duvar kalın örülmüş. Yalağı beton ve uzun. Duvarın ortasında bir borudan yalağın içine su akıyor az da olsa. Yalağın içi su dolu. Buradan biraz su içerek mataramı dolduruyorum. Dengesiz arkadaşım İrfan’ın dediğini yapıyorum; “Her çeşmede durup su içeceksin!”

DSCN3021

Akdağ köyünden geçiyoruz. Burada mola vermemişler ama ben duruyorum. Görülmesi gereken köy evlerini görmeden geçersem yazık olur. Hem bir daha ne zaman geçeceğim böyle yerlerden. Geçsem bile köy dokusu değişecek. Belki de kerpiç evlerin yerine betonarme ev yapacaklar. Köyün hiç bir özelliği kalmayacak. Bu şansı kaçırmak istemem. Okuyucularıma ve gelecekte okuyacaklara gösterip anlatmam gerek köyün gerçek dokusunu. Solumda tamamen kerpiçten bir ev var. Evin giriş kapısı büyük. Giriş kısmı tek katlı, üzeri kiremit kaplı. Devamında iki kat yüksekliğinde, alt katta pencere yok, üst kata iki pencere var. Üzeri kiremit çatı, bir metre kadar binanın dışına taşmış. Çatıda güneş su ısıtma paneli konulmuş. Üst kattaki balkonda derme çatma tahta perde ile kapatılmış. Çatıya çıkmak için tahta bir merdiven dayatılmış. Yolun daha ilerisinde bir kerpiç ev daha görünüyor. Kapısı yok, herhalde oturan yok, hayvan damı olarak kullanılıyor besbelli. Daha ileride betonarme iki katlı bir ev ve arkasında caminin minaresi görünüyor.

DSCN3022

Kamerayı evin tahta kapısına çeviriyorum. Kapı çift kanatlı, kapı içinde kapı var. Kapı içindeki küçük kapı insanların girip çıkması için yapılmış. Kapının üstü yarım yuvarlak düzgün kesilmiş. Kapı geçmişte her ne kadar boyansa da zamanla solup aşınmaya başlamış bile. Kapının altı daha çok aşınmış. Yağmur damlalarının yerden sıçrattığı çamurlar kapının alt kısmına yapışıp rengini toprak rengine bürümüş. Kapı direkleri ve üst kiriş kalın kalas ile yapılmış.

DSCN3023

Daha önce, Güney köyünde Şeref hoca bizi uyarmıştı. Yolun bir kısmı toprak diye ve ince kumlu. Dikkatli sürün ki kayıp düşmeyesiniz. Toprak yola gelince daha yavaş ve dikkatli sürmeye başladım. Daha önce geçen yüzlerce bisikletlinin bıraktığı izleri görünce durup resmini çektim. Değişik izler, her tekerlek kendi izini bırakmış toprağa. Kimi düz bir iz bırakmış, kimi sola doğru, kimi sağa doğru. Bisikletin ve üzerindeki bisikletçinin ağırlığına göre derin izler bırakan da var, hafif, belirsiz izler de görünüyor. Sağdaki belirgin izde ön tekerlek sol sağ yapıp yalpalamış gibi iz bırakmış, arka tekerlek düzgün bir iz bırakarak ön tekerleği takip etmiş. İki iz ayrı durumda.

“Herkes kendi yolunu çiziyor ama farkında değil.”

DSCN3024

Toprak yolda farkına varmadan iz bırakan bisikletçiler önümde gelişi güzel gidiyorlar. Herkesin düşüncesini okuyabiliyorum. “Yine yokuş çıktı, nasıl çıkacağım! Zorlanır mıyım” diye düşündüklerine eminim. Oysa önümüzdeki yokuş o kadar uzun değil. 150 – 200 metre kadar var. Önümde üç tekerlekli, yatay oturup sürülen bir bisiklet var. Ön tekerlekler iki tane, arkada tek tekerlek var.

DSCN3025

Kütahya bölgesi sodalı beyaz toprak örtüsü ile kaplı. Burada da beyaz toprak görüyorum meşe ağaçlarının arkasındaki yamaçlarda.

DSCN3026

Yokuşları bitirip inişe geçtiğimiz yerde Efir köyünün gizli kalmış evlerini meşe ağaçları arasından görüyorum. Yol köyün dışından geçtiği için köye uğramadan yolumuza devam ettik.

DSCN3027

Yolda giderken solumdaki yükseltide yaşlı bir çoban gördüm. Durup selam verdim çobana. O da selamımı aldı. “Resmini çekebilir miyim?” diye sorudum, çoban teklifimi kabul edince kameram ile bana poz veren yaşlı çobanı çektim. Yaşlı çobanın saçları seyrekleşmiş ve tamamen beyaz. Ak bıyıkları gülümseyen dudakların üzerinde ezelden beri yapışmış gibi. Başında siperli şapkası olmasına rağmen yüzüne gelen Güneş ışıkları gözlerinin kısılmasına neden olmuş. Gözlerin kısılmasından yüzünde derin çizgiler oluşmasına neden olmuş. Üzerinde mor çizgili, uzun kollu gömlek, gri yeleği, aynı renkte bol pantolonu ve ayağında lastik çarıkları ile değneğine yaslanmış duruyor. Üzerine çapraz taktığı çıkınının kuşağı görünüyor. Çıkın torbası arkada kalmış. Günlük yiyeceği azık torbanın içinde olmalı. Sabahtan akşama, bütün gün küçük sürüsünü otlatıyor.

Artık köylerde genç çobana denk gelmek zor biraz. Şimdiye kadar yaptığım bisiklet turlarında çok ender genç çobana denk geldim. Çoğu yaşlıydı. Şimdilik şanslıyım ki çobana selam verebiliyorum. Türünün son örneklerinden olan çoban bu dünyadan göçüp gittikten sonra belki sürü de olmayacak birisinin otlatmayacağına göre. Köylerde yaşlı nüfus kaldı, çocuk, genç bulmak zor, neredeyse hiç yok. Yaşlılar gücü el verdiğince ekip biçiyor tarlaları, bahçe işleriyle uğraşıyor, elinde kalmış bir kaç koyun, keçiyi otlatmaya çıkıyor. Bakalım zaman ne gösterecek.

DSCN3028

Çobanla vedalaşıp yoluma devam ediyorum. Toprak yol neredeyse kum taneleri ile kaplanmış, bazı yerlerde bisikletin ön tekerleği kayıyor. Dikkatli sürmezsem kendimi yerde bulabilirim. Zemin çok kötü, meşe ağaçları arasında giden kumlu yolda, önümde üç bisikletçi gidiyor.

DSCN3029

Tabelası olmasa da Simav çayına geldiğimi anlıyorum. Bisikletim KUZ’u köprünün soluna park ediyorum. Köprünün iki yanında korkuluk demirleri var. Çay yatağında ağaçlar epey büyümüş.

DSCN3030

Köprü üzerinde resim çekerken bisikletli kadın geçerken çekiyorum. Üzerinde sarıya yakın yeşil forma var. Gülümseyerek yanımdan geçiyor.

DSCN3031

Köprüden aşağıya bakıyorum, söğüt dallarından az bir kısmı görünen çayın rengi simsiyah.

DSCN3032

Diğer tarafta da durum aynı; simsiyah renkte akan Simav çayı.

DSCN3033

Küçük bir gölet oluşmuş yerde çay köpürerek akıyor. Bu siyahlığın  nedeni besi çiftliklerindeki hayvanların dışkılarını çaya dökmeleri olduğunu zannediyorum. Her gün sürekli ortaya çıkan dışkıları biriktirmek olmadığından çaya getirip döküyorlar. Denetleyen, ceza kesen de olmadığına göre her şey serbest. Çayın kıyıları yoğun ağaçlarla kaplanmış.

DSCN3034

Çayın yatağına inmek için yol ararken bir çeşme gözüme ilişiyor. Çeşme yoldan görünmüyor, aynası yolun altında taş duvar olarak yapılmış. Aynanın ortasında bir borudan sürekli su akıyor yalağa. Yalak betondan yapılmış, içi su dolu. Yalağın yanına bir boru konmuş üst tarafa. Taşan su buradan dışarıya akıyor. Bu çeşmeyi yöredeki insanlar biliyor sadece. Yoldan geçerken görünmediği için kimse fark etmiyor. Tıpkı buradan geçen tüm bisikletçiler gibi. Ben de tesadüfen keşfediyorum çeşmeyi. Burada suyumu içiyorum, boşalan mataramı da dolduruyorum.

DSCN3036

Yoluma devam ederken karşıma tulumba çıkıyor. Tulumba turuncu renkte ve rengi nedeniyle fark ediliyor. Daha yeni su içtiğimden tulumbanın yanına inmiyorum. Sadece resmini çekiyorum. Tulumbanın önünde dikdörtgen bir yalak yapılıp sıvanmış.

DSCN3039

Ağustos ayının son günleri olsa da her tarafta su görmek olası. Yol kıyısında bir metre kadar yüksekte su kanalından sular şarıl şarıl akıp logara dökülüyor. Kanalı, akan suyu ve dökülme anını çekiyorum.

DSCN3041

Bu arada İzmir’den bisikletçilerin duayeni Günay abi geçiyor yanımdan. Günay abiyi çekiyorum bisiklet üstünde. Yaşı benden büyük olan Günay abi uzun süredir bisiklete bindiğinden dizleri hasar görmüş. Bisikletten de kopmak istemediğinden kendine elektrikli bir bisiklet almış. Pedal çevirdikçe devreye giren motor sayesinde dizlerini zorlamadan yokuşları çıkıyor. Sağ dizine de bandaj yapmış.

DSCN3043

Bir ceviz ağacı kurumuş, dalları çıplak olarak görüyorum. Az ileride bir ceviz ağacı daha var, o yemyeşil. Sağda mısır tarlası coşmuş yeşillikten.

DSCN3044

Kurumuş ceviz ağacını çekerken yoldaki şanslı üç bisikletçiyi de çekiyorum bir poz. İkisi kadın, biri erkek. Arkadaki fonda ağaçlardan yeşil bir duvar görünüyor.

DSCN3045

Buralarda çokça elma ağacı var, henüz olgunlaşmamış yeşil elmalar.

DSCN3046

Yol dümdüz devam ediyor, sağdaki tarlanın dikenli tel çitleri ip gibi. Yol ovayı geçip karşıdaki dağlara doğru gidiyor.

DSCN3047

Bir ceviz ağacı daha kurumuş. İnsana hüzün veriyor çıplak dalları. Yaz sonunda, henüz sonbahar gelmeden her taraf yemyeşilken ağacı çıplak görmek insana dokunuyor. Kim bilir neden kurumuş bu ağaç?

DSCN3048

Saman balyaları üst üstte 10 katlı piramit gibi dizilmiş. Bütün kış yetecek kadar saman balyaları büyük ve küçük baş hayvanlara veriliyor. İşte bu samanları yiyen ineklerin dışkıları Simav çayına dökülüyor.

DSCN3049

Hisarbey köyüne geldik. Köy tabelasını görmesem de kırmızı renkli itfaiye aracında yazan “Hisarbey köy muhtarlığı” yazısı köye geldiğimizi belirtiyor. Kamyon kasasında su deposu var, üzerinde uzayabilir merdiven, ucunda da sepet.

DSCN3050

Köyden yukarıya doğru toprak yolda gidiyoruz. Yukarıda gölet var, çay yatağı kuru ama çınar ağaçları geniş bir alana yayılmış.

DSCN3051

Gideceğimiz yere geldik, burası Hisarbey değirmen alanı piknik yeri. Tabelada öyle yazıyor. Altında “Piknik alanında alkollü içecekler tüketilmesi yasaktır” yazısı. Ayrıca kanuni işlem de yapılacağını belirtmişler. Soldaki tabelada ise iş makine çıkabilir uyarısı yapılmış.

DSCN3052

Hemen hemen bütün bisikletçiler gelip yerleşmiş yemek yiyeceğimiz alana. Piknik alanı asırlık dev çınar ağaçları ile kaplı. Çınar ağaçlarının dalları birbirine kavuşmuş, neredeyse güneşi toprağa değdirmeyecek gibi. Akmayan çay yatağı üzerine köprü yapılmış. Korkuluklar eğerti duruyor, neredeyse düşecek gibi.

DSCN3053

Bisikletçilerin yanına gelince bisikletim KUZ’u park ediyorum. Bir kısım bisikletçi poz veriyor kameralara. Ben de bir poz çekiyorum. Kimisi yere oturmuş, kimisi ayakta.

DSCN3054

Asırlık çınar ağacı o kadar geniş bir alana gölge yapıyor ki bütün bisikletçiler gölgede oturuyor. Yemeğin gelmesini bekliyorlar

DSCN3056

Hava sıcak olunca bisiklet sürmek terletiyor. Teri soğutmak için de su gerek. İşletmenin balık havuzu var küçük te olsa. Burada alabalıklar konulmuş, müşteriler isterse havuzdan alıp pişiriyorlar taze taze. Havuza yukarıdan hortumla su akıtıyorlar sürekli olarak. Alabalıklar soğuk suda yetişir. İşte o yukarıdan akan suyun altına girip serinliyorum. Elimi, yüzümü, ayaklarımı bir güzel yıkadım. Yıkanırken havuzun dışında hallediyorum balıklara kirli su gitmesin diye. Serinledim bir güzel, henüz yemek arabası gelmediğinden kenarda bulunan bir masaya davet ediliyorum. Beni davet eden Bergamalı bisikletçi Emine Pür Aktürk. Bisikletimdeki çantayı masanın yanına koydum. Yemekten sonra kahve içeceğiz. Bulunduğum yer ve diğer taraflar çınarların uzun dalları ile gölgelik oluşmuş.

DSCN3057

Çınarın gölgesinde beklerken nihayet yemek arabası geldi. Bir kaç masa üzerinde hazırlıklara başladılar. Yemek henüz dağıtıma hazır değil.

DSCN3063

Yemek dağıtıcıları tezgahını kuruyorlar. Elbette en ön sıradakiler en çok acıkanlar. Yemek arabası gelmeden önce sıraya çoktan girmişlerdi bile. Bu kadar çok acıkanlara öncelik vermek gerek, en sonlarda sıraya giriyorum yemek almak için. Çınarların altında, solda yemek dağıtanlar ve uzun kuyruk olmuş acıkanlar.

DSCN3058

Yemekler dağıtıldı, sıra bitti, yemeği yedik, dinlenme zamanı devam ediyor. Boşuna beklemek olmaz deyip kahve takımımı çıkarıp kahve pişirmek için hazırlıklara başladım. Önümde cezve, kahve kutusu, ocak, fincan kutusu ve şeker şişesi ile Emine resmimi çekiyor. Başımda siperli şapka.

WhatsApp Image 2022-01-18 at 10.24.46 (2)

Kahveyi cezveyi koyup ocağa sürüyorum. Sonra fincanları kutusundan çıkarıp masaya dizdim. Emine ilk defa kahvemi içecek, heyecanlı. Merak ta ediyor ve logolu fincanlarımı çekiyor yakından. Dört tane logolu fincan yan yana. Emine logolu fincanlarımı ilk defa gördü. Sosyal medyadan takip ediyor ve orda kahve resimlerini gördü ama ilk defa canlı olarak karşısında duruyor. Bu turda yeni tanışıyorum Emine Pür Aktürk ile.

WhatsApp Image 2022-01-18 at 10.24.46 (4)

Emine kızı ile birlikte gelmiş festivale. Kahve ocağın üstünde pişerken Emine ile ilk resmimizi yan yana çekiliyoruz. Masada sandalyeye oturmuş durumdayız. Emine’nin başında yeşil baş örtüsü var, üzerinde uzun kollu forma. Benim başımda siperli şapka, saçlarım omuzlarımda. Yerde ocak, üstünde cezve siperlikli, yanında su şişesi.

WhatsApp Image 2022-01-18 at 10.24.46 (1)

Emine kahve pişirmemi ilk defa gördüğünden detaylı resim çekiyor. Üzerinde logo olan alüminyum siperliği yakından çekiyor. Bakır cezvenin sapı dışarıda.

WhatsApp Image 2022-01-18 at 10.24.46 (3)

Kahve cezvede taşmaya başlarken üstten resmini çekiyor.

WhatsApp Image 2022-01-18 at 10.24.46 (5)

Masada üç kişi oturmuş poz veriyoruz. Kahve henüz pişmedi. Yanımda Emine, karşımızda Doktor Aydın duruyor. Kahveyi Emine’nin kızı ile birlikte dört kişi içeceğiz.

WhatsApp Image 2022-01-18 at 10.24.46

Kahvemizi afiyetle içiyoruz muhabbet ederek. Emine ile iyice tanışıyorum, ilk defa kahve içtik. Kahve içtikten sonra fincanları Emine yıkayıp getirdi. Kahve takımlarını toplayıp çantaya yerleştirdim. Çantayı bisikletime götürdüğümde Zeybek oyun havası çalmaya başladı. Yöresel Zeybek oyununu festivali düzenleyen Öğretmen Şeref Akdemir ve festivalin motorize ekibinden Yüksel Yıldırım ile oynamaya başladı karşılıklı. İkisi de oyuna göre hafif çömelmiş durumda

DSCN3059

Sağ ayağı yerde, hafif dizden kıvrık, sol ayak havada ve ileride. Kollar yanlara iyice açılmış kartal kanatları gibi. İkisi de aynı yöne dönmüş durumda.

DSCN3060

Dönerek iki ayağını yere koyup birbirlerine bakıyorlar. Kollar aşağıda.

DSCN3061

Oyunun temposuna göre yaylanıp kolları açarak sırtlarını birbirine döndürüyorlar. Sağ ayaklar yerde, sol ayaklar bu kez geriye doğru dizden kırık.

DSCN3062

Dinlenme bitti, yola çıktık, yol düz ve yokuş yok. Ana yoldan Simav’a doğru gitmekteyiz. Tempo hızlı, bir kaç bisikletçi yol kıyısında durmuş çeşme başında. Ben de durup su içerek dinleniyorum. Vücut ham olunca yorgunluk belirtileri göstermeye başladı. Bisikletim KUZ park halinde, arkada beyaz badanalı çeşme ve çınar ağaçları görünüyor.

DSCN3064

Yol kıyısında ilginç bir korkuluk görünce durup resmini çekmeden geçmek olmaz deyip duruyorum. Bahçe duvarı önünde dik olarak duran meyve kasası üzerine oturmuş korkuluk. Önünde de ters olarak konulmuş meyve kasasına sol ayağı ile basmış durumda. Sağ ayağı ise yerde. Ayaklarında çizmeler geçirilmiş. Mavi renkli kot pantolon giymiş. Üstüne uzun kollu, ince çizgili gri bir gömlek, ellerinde ise sarı renkli eldivenler geçirmiş. Sol eli selam verir gibi kaldırmış. Sağ eli kalçasının altında duruyor. İlginç olan kısma geldik! Kafasında beyaz renkli bir saksı konmuş. Keçeli kalemle; kaş, göz ve dudaklar çizilmiş. Gömleğin yakaları kalkık. Bahçede tek katlı bir ev ve geniş yayılan servi ağacı var yemyeşil.

DSCN3066

Artık yolda durmadan devam edip kamp alanına vardım. Öyle bir uykum geldi ki yatacak yer arıyorum gölgelik bir yerde. Çadırda, Güneş altında yatmanın anlamı yok, tavuk gibi pişerim. Kaplıcaların girişinde çam koruluğu var küçük bir alanda. Hemen bisikletim ile girip uygun iki ağaç gövdesine hamağı bağlıyorum. Bisikletim KUZ ve ağaca bağlı mavi renkli hamağım. Akşama kadar dinlenip uyuyacağım.

DSCN3067

Öyle bir yorulmuşum ki yorgunluktan uyku tutmadı, arada kestirmiş olabilirim bilemiyorum. Ama uzun olarak hamakta yatmak gibisi yok. Akşama kadar kendimi sallayıp yatıyorum. Yemek zamanı gelmeden kalkıp hamağı topladım. Kamp alanına gelerek su donumu, sabunu ve havlumu alıp doğru hamama. Bir güzel yıkanıp sıcak su havuzunda yumuşuyorum. Sıcak su iyi geldi doğrusu. Kuru elbiseleri giyip çadırın yanına geldim. Akşam yemeğini yemek için uzun kuyruğa girdim. Yemekler doyurucu ve leziz. Hepsini belediye karşılıyor. Sadece Şeref Akdemir organize ediyor her şeyi. Bir güzel karnımı doyurup çadırın olduğu yere gelerek kahve takımlarını çıkardım. Bir kahveyi hak ettik sanırım. Yakınımda olanlar da kahve içecek. Kahve değirmenini kahve öğütmesi için yol arkadaşım cengiz Çarkacı’ya veriyorum. O da kahve çekiyor. Sonra diğer arkadaşlara veriyor kahve değirmenini. Bu akşam müzik var. İzmir’den bisikletçi arkadaşım, kahve dostu Aysun Dizici’nin arkadaşı Süleyman Kahraman kanun aleti ile kamp alanına geldi. Kendisi Simav’da oturuyor. Bizlere kanun çalacak. Kamerayı tripoda takıp otomatik zamanlayıcı ile kendimizi çekiyorum. Değirmen elinde olan bir arkadaş, ben sehpanın önünde oturmuşum. Cengiz ayakta, kanunu kucağında çalan Süleyman. Ayakta Ekrem Ceyhan ve bez sandalyede oturan Aysun Dizici.

DSCN3070

Doktor Mete Güney de gitarını alıp yanımıza geldi. O da gitarın tellerine vurmaya başladı. Kanun bir yandan, gitar bir yandan müziğe doyacağız bu akşam. Hava da karardı. Makam ve nota bilmediği halde sesi güzel ve şahane söyleyen Ferah Bayramoğlu bizlere şarkılar söylüyor. Dinleyiciler de yanımızda sandalyelerini getirip oturuyor.

DSCN3071

Ferah kanun çalan Süleyman’ın yanına gelip Türk sanat müziğinin güzel parçalarını çalıyor. Tam ikisi yan yana gelince resimlerini çekeyim dedim. Güzel bir kare olacak. Kamerayı elime alınca Aysun Dizici ben de çekileceğim deyip kareye girince hemen müdahale ettim kareden çık diye. O da alındı ani çıkışıma. Kareden çıkınca çekiyorum Ferah ile Süleyman’ı

DSCN3073

Sert çıkışıma alınıp küsen Aysun yerine oturunca kızgınlıktan ve alkolün etkisiyle söylenmeye başladı beni niye çekmedim. Sol elinde bardağı, sağ elini ileri uzatıp söylenirken o kızgın halini çekiyorum. Aysun Dizici’nin kalbini kırdım galiba. Şimdilik kızgın ve alkolün etkisinde. Yarın sabah özür diler durumu düzeltirim.

DSCN3074

Neyse Süleyman hızını alamadı, sürekli kanunun tellerinde parmakların uçlarına takılan metal mızrap’ı gezdiriyor. Ferah ta ona eşlik edip şarkıları söylüyor. Bizler de onlara eşlik ediyoruz bildiğimiz kadarı ile. Süleyman’ı kanun çalarken yandan arkadaşlarla beraber çekiyorum.

DSCN3075

Ay da yarıdan biraz fazla aydınlık yüzü ile doğdu. Optik zoom ile iyice yakınlaştırıp çekiyorum kraterleri ve beyaz denizleri ile gecenin karanlığında.

DSCN3076

Kanuncumuz Süleyman yeter deyip kanununu almadan evine gitti. Kendisine teşekkür edip uğurladık giderken. Kanunu götürmeyip bana bıraktı. Süleyman gittikten sonra Doktor Mete gitarı ile çalmaya devam etti. Elinde gitarı ile bir poz çekiyorum yanındaki iki arkadaş ile.

DSCN3077

Gece yarısına kadar çalıp söyledik. Müzik eşliğinde türküler, şarkılar söyleyerek dinlendik sayılır. Belli bir saatte müzik ve şarkıyı kestik. Gürültü yapmamak gerek O yüzden herkes kendi çadırına çekildi. Ben de çadırıma girip yatıyorum.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 57 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Afyon Frig Vadisi Bisiklet Turu 2. Gün

19 Haziran 2021 Cumartesi

Emre gölü – Bayramaliler – Ayazini – Emre gölü

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Afyon’un kaymağı dillere destan,
Bolvadin kızları giyerler fistan,
Sandıklıda bağban Çayda gülistan,
Afyon kalesinin eteklerinde!

Rabia Barış

 

Öne çıkmış olan görsel. Kıvrılarak giden yol düzlükte, tepelerde çam ormanı. Kıvrık yolda bisikletler ardı sıra gidiyor.

DSCN2153

Güzel bir uyku uyudum sayılır gece boyu. Erkenden gözlerim açıldı, hemen tuvalete gidip kimse uyanmadan elimi yüzümü yıkıyorum. Rahatlamış biçimde güne başladım. Sabah kahvesi için hazırlık yaparken karşımdaki tepenin üzerinde kocaman bir kuş gözüme ilişti. Fotoğraf makinemi alarak kuşa yakından bakıp bir kaç poz çektim. İçlerinden en net olana bakınca bu kuşun kuzgun olduğunu görüyorum. Bana ilk önce şahin gibi gelmişti uzaktan. Yakınlaştırınca iyice ne kuşu olduğunu rahatça görüyorum. Uzaktan karga çok büyük görünüyor. Makine çok iyi ve net çekiyor uzaktakileri.

DSCN2141

Kahveyi yapıp afiyetle içtik şanslı olanlarla birlikte. Yanımda bacanağım oturuyor. İkimize kahve pişirip fincanlara doldururken Haşim Ağca bizi çekiyor. Sehpa üzerinde kahve kavanozu, el değirmeni, fincanlar, şeker, ıslak mendil, kahve kutusu. Arkada tel örgülü spor sahası.

207326548_4697100310318336_7903688281336853521_n

Kahve içmek için gelenlere de kahve yapıyorum. Dört kişi yanımda kahve pişmesini beklerken Haşim Ağca bizi çekiyor, bir kişi ayakta, diğerleri kendi sandalyesine oturmuş.

210719912_4697100100318357_8648896160673168186_n

Kahvemizi içtik, sıra kahvaltıya geldi. Tek yerden dağıtım yapılınca uzun kuyruk oluştu. Aç olanlar ilk önce sıraya girmişti çoktan. Benim acelem yok, aç olsam bile sıraya sonradan katılıp yemeğimi alıyorum. Kahvaltı tabağını alınca kendi masamıza oturup yiyoruz. Çaydanlığımı getirmiştim yanımda. Kendi çayımızı demliyorum, böylece çayı bolca içiyoruz kahvaltıyı yaparken. Kahvaltı masasında Bacanağım, İsmail ve ben oturmuşuz. Haşim Ağca da bizi çekiyor.

208574554_4697101743651526_2212837691966996782_n

Kahvaltıyı yaptık, verilenler az da olsa karnım doydu sayılır. Zaten her festivalde durumları bildiğimden mükemmel bir kahvaltı yada yemek beklemiyorum. Ne bulursak yiyorum, şikayet etmenin anlamı yok. Kahvaltıdan sonra Mersin’den Zerrin Aslantaş ayna bulamayınca soruyor aynanız var mı diye? Ben de var deyip dikiz aynamı gösteriyorum gidonuma takılı olan. Zerrin de rujunu çıkarıp dudaklarını kırmızıya boyuyor. Zerrin kiraz dudaklı oluyor böylece. Zerrin’i dudaklarına ayna karşısında ruj sürerken çekiyorum bir poz.

DSCN2146

Kamp alanı girişindeki afişi Haşim ağca çekmiş. Afişte; kırmızı renkli bisiklet, Free Pedal, Afyon Frig vadisi bisiklet festivaline hoş geldiniz. Bisiklet ve doğa sporları topluluğu. En altta da destek olanların logoları.

206132697_4697060810322286_6068362887211673700_n

Kahvaltı bitti, yola çıkmak için hazırlanıyor bisikletçiler. Hareket henüz verilmedi, ben de bekleyen bisikletçileri bir poz çekiyorum. Önde beton elektrik direği, metal aydınlatma lamba direği, arkada tepeler var. Eskişehir’den Osman abi de aramızda, yanında iki arkadaşı daha var. Üçü de tura çıkmışlar Eskişehir’den. Benimle vedalaşıyor. Nereye gideceklerini sorunca Afyon yönüne doğru pedal sürüp Eskişehir’e döneceklerini bildirdiler. Ben de onlara iyi yolculuklar dileklerimi ilettim. Onlar bizden önce yola çıktılar.

DSCN2148

Kamp alanı tesislerini yukarıdan, dron kamera ile çekilmiş resmi.

201348983_564166067910003_2146853056099247260_n

Herkes hazır olunca bisikletler yola çıktı, tesisin sağ tarafındaki yoldayız. Az gidince Emre gölü göründü, karşıda yerden düz olarak fışkırmış kayalıklar var.

DSCN2149

Daha ileride başka kayalıkları da yakınlaştırıp çekiyorum. Kayalara delikler açılmış sanki. Kayaların dibindeki izlere bakılırsa bir metre kadar yüksekte olan göl şimdi suyu çekilmiş durumda. Su seviyesi yaz ve kuraklık nedeni ile alçalmış.

DSCN2150

Her yerde değişik kaya görüntüleri, değişik yapıda kayalar kısa dikit gibi göl kıyısında kendini gösteriyor.

DSCN2151

Geniş bir ovada bisiklet sürüyoruz, yol düz, etrafta tarlalar yeşil durumda. Yolda giden bisikletler.

DSCN2152

Ova dar bir vadide bitiyor. Yol ovada son kıvrımını oluşturmuş. Kıvrılarak giden bu yolda 200 bisikletçi ardı sıra bisiklet sürüyor. Bisikletliler çok uzakta olmasına rağmen yakınlaştırıp yol ile bisikletçileri çekiyorum. Vadiyi oluşturan tepeler çam ormanı ile kaplı. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN2153

Hafif bir yokuşu çıkıyoruz, sağ tarafımda kayalık ve düz bir arazi var. Tek tük çam ağaçları görünüyor. Burada kulağıma uluma sesleri geliyor, kurt mu, köpek mi belli değil. Uluyan görünmüyor kayalıklar arasında.

DSCN2155

Aşağıdan gelen bisikletçileri çekiyorum.

DSCN2156

Antik Kral Yolu Ancient King Road yazan tabelayı çekiyorum.

DSCN2316

Kral yolu dedikleri yer kayalık bir zemin. İki kayalık arası bir arabanın geçeceği genişlikte kazılıp yol yapılmış. Yolun sol üst tarafında sanki tekerlekli araba geçmiş gibi derin izler olan yol var. Onun solunda da yine yarılmış bir yol derinde.

DSCN2157

Çam ağaçların üstünde dikine kayalık kümesini çekiyorum.

DSCN2159

Karşımda masa biçiminde dağ var. Dikine kayalıklarla çevrelenmiş kıyıları. Sol tarafındaki kayalık bir bölüm dağdan ayrı duruyor ve şekilli taşlar oluşmuş tepesinde.

DSCN2160

Yolun olduğu bölümde hareket ettiğimizden uzaktaki kayalıkları uzaktan çekiyorum. Buradaki kayalıklar yüzlerce metre genişliğinde. Hepsi de belli bir boyda, ne uzun, ne de kısa.

DSCN2161

Sivri külah şeklinde olan kayalıkların bir bölümünü iyice yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN2162

Bazen de kayalıklar yolun dibinde. O zaman yakınlaştırmadan olduğu gibi çekiyorum.

DSCN2163

Yol sivri kayalıklar arasından geçiyor. Seyrek ağaçlar kaya zeminde kendine yaşam alanı oluşturmaya çalışıyor. Adını tam olarak bilmediğim çam ile servi arası olan ağaç bodur boyda, kök etrafına dalları ile etek gibi kapatmış.

DSCN2164

Karşımdaki yamaçta kayaların şekli insanı büyülüyor. Tam tepede dört sivri kaya yan yana.

DSCN2166

Dört sivri kayayı iyice yakınlaştırıp kadraja sığacak şekilde çekiyorum. Doğanın meydana getirdiği sanat eseri.

DSCN2167

Hazır optik zoom devrede iken karşımdaki kayalık tepeyi yakından çekiyorum. Bir kaya kütlesi ana kaya kütlesinden ayrı. Birinin tepesinde yumru bir kaya oluşmuş. Diğerinde bir kaç ağaç bitişip büyümüş.

DSCN2168

Optik zoomu geri çektim normal gözle görünen boyutta aynı kaya kütlesini çekince ne kadar uzakta olduğumuzu görüyorsunuz. Mesafe 500- 600 metre var.

DSCN2169

Az biraz yükseldik ve geldiğimiz yerdeki Emre gölünü görünce geniş alana yayılmış Frig vadisini ve Emre gölünü çekiyorum.

DSCN2170

Vadideki kaya oluşumu buralarda devam ediyor. Karşımdaki kayalık tepe buna örnek.

DSCN2172

Sivri kayalar 10 – 15 metre yerden yükseklikte görünüyor. Yağmur, rüzgar, soğuk, sıcak gibi doğa şartları sanatçı gibi görseller oluşturmuş zamanla. Bizlere de bu sanat eserlerini doyasıya seyretmek düşüyor.

DSCN2173

Tarım ve orman bakanlığı buraya tabela dikmiş. Üç tane yan yana, iki direk arasına tahta perdeye üç tabela yapıştırılmış. Buraya; Frig vadisi – Tabiat parkı yazılmış.

DSCN2174

Burası tam tepenin sırtı, iki kolon üzerine çatı biçiminde kiriş konularak kapı yapılmış. Yol bunun içinden geçiyor. Alına da; Frig vadisi tabiat parkı sarı renkte yazılmış. Bisikletçiler yolu kaplamış durumda, kapıdan geçiyorlar. Solda tek katlı, prefabrik bir ev var.

DSCN2175

Tepe sırtında olduğunu yazmıştım, şimdi yokuş aşağı inme zamanı. Yol aşağı, sola doğru keskin bir U dönüşü yapıyor. Yol tamamen bisikletçilerle kaplı.

DSCN2177

İnilen yerde kayalıklar tamamen doğa şartları ile sivri, yuvarlak, geniş, uzun şekillerden meydana gelmiş harika bir yer. Frig vadisini burada başlamasının nedeni görülüyor gözlerimin önünde. Yoldan aşağı inen son bisikletçiler ve bir bisikletçi önümde durmuş manzarayı çekiyor.

DSCN2180

Buradaki kayalıklar dikine derin oyulmuş baca gibi sütun şeklinde. Birbirine yakın mesafede kayalıklar sanki uzayda başka bir gezegende olduğumu hissettiriyorlar.

DSCN2181

İniş devam ediyor, sağa dönen dönemeçte bisikletler kendini yokuş aşağı bırakmış vadide iniyorlar.

DSCN2182

Yan yana, altı geniş üstü dar olan peri bacaları kaya kütlesi tepede.

DSCN2183

Bayramaliler köyüne geldik tabelada yazdığına göre. Tabelanın altında üçgen, kırmızı şeritli tabelada kasis olduğunu belirtir siyah renkte şekil var.

DSCN2184

Vadide kurulu olan Bayramaliler köyünün evleri göründü. Vadinin iki yanındaki tepelerde kayalıklar var.

DSCN2185

Köyün mezarlığı, bir iki tane bodur ağaç var. Mezar taşları 30 santimetrelik kare ve uzun kayalardan oluşmuş. Mezarlık aynı tip kaya taşları dikine dikilip konulmuş.

DSCN2186

Tepede kayalar, altında köy evleri, kimi yeni sıvalı, kimi eski taş ve kerpiçten yapılmış. Büyük tahta kapı iki kanatlı bir yapı. Damda odunlar ile kaplanıp üzeri toprakla örtülmüş. Toprak olan kısımda otlar büyüyüp sararmış. Hayvan damı olabilir tek odalı bu yapı.

DSCN2187

Köyün delikanlı çocukları ile tanışıyorum. Yanımda BayKuş kesem olmadığı için çocuklara bir şey ısmarlayamadım ama kağıt beş Lira veriyorum harcamaları için. Üç çocuk yolda bana poz veriyorlar. Arkada bisikletim KUZ park etmiş durumda.

DSCN2188

Köy olur da eşek olmaz mı? Elbette olur. Evin duvarına yakın öylece durmuş eşek merakla geçen bisikletçilere bakıyor. Etrafı yeşil otlarla kaplı. Eşek burada otlanıp karnını doyuruyor bedavadan. Zaten parası yok ki kendine yem alabilsin.

DSCN2189

İlginç bir kaya kütlesi devasa boyutta. Yan yana iki parçadan tek kütle olarak yüksekçe. Üst tarafta sanki yanlamasına kesilmiş gibi bir iz var. Solda insan ağzı gibi bir açıklık oluşmuş. Kayanın önünde ağaç var yeşillik olarak.

DSCN2190

Önümde yeşil bir tarla var, tarlanın bitiminde tek katlı bir ev. Evin arkasında devasa bir kaya kütlesi Evin dört katı yüksekliğinde, altı katı genişliğinde. Kaya kütlesinin sağ tarafı sivri kayalıklardan oluşmuş. Sol tarafı ise ağaçlarla kaplı. Evi ve kaya kütlesini sevdim. Şirin ve güzel bir ev. Böyle bir yerde böyle bir evimin olmasını isterdim.

DSCN2191

Başka bir yerde aynı durumda bir ev daha karşıma çıkıyor, Önde tarla, arkada kaya kütlesi. Neredeyse fazla yüksek olmayan dağ gibi. Bu kayalık diğerinden daha fazla geniş ve yüksek.

DSCN2192

Yan yana sıkıştırılmış sütunlar dibi yüksek kaya kütlesi. Sanki topraktan fışkırmış gök yüzüne doğru. Kaya kütlesinin olduğu yerlerin dışı düz arazi. Bildiğimiz çayır çimenlik alan.

DSCN2193

Buradaki kaya kütlesi sık değil de biraz seyrek bir yapıda

DSCN2194

Ara sıra lastikler de patlıyor, teknik destek ekibi olaya hemen müdahale ediyor ve lastiği onarıyor. Elinde pompa olan teknik destek ekibinden bir kişi poz veriyor. Arkada tekerlekle uğraşan biri ve onlara bakan Ortaca’dan Sevgi Kırak.

DSCN2195

Uzun bir yalağı olan çeşme, çeşme az yukarıda. Çeşmenin yanında oturmuş bir kişi matarasından su içiyor. Arkada çam ağaçları olan bir tepe var.

DSCN2196

Çeşmeyi çekerken o ara İsmail ve Enes tandem bisikleti ile geçiyorlar. Ben de onları bisiklet sürerken çekiyorum yolda giderken. Yolun ardı çam ağaçları.

DSCN2197

Çeşmenin aynası yalağa göre dikine konulmuş. Borudan az da olsa su akıyor önündeki dar yalağa. Buradan yandaki yalağa akıyor sular. Yalaktaki su çok berrak.

DSCN2198

Çeşmenin yanından arkaya doğru giden yalak üç bölüm olarak yapılmış. İçindeki su çok berrak görünüyor. Sadece dibi yosun tutmuş.

DSCN2199

Sağ tarafı alçak, sola doğru yükselen kayalık kütlesi, ön taraf düz arazi, makilik çalılar var düz yerde.

DSCN2200

Demirli köyüne geldik tabelada yazdığına göre. Kırmızı şeritli üçgen tabelada yolun dönemeçli olduğunu belirtmişler. Az ileride, solda fazla yüksek olmayan kaya kütlesi çıplak olarak duruyor yolun kıyısında. Sanki birileri tarlanın kenarına getirip bırakmış gibi.

DSCN2201

Köyde tavuk, horoz görmek olası. Kızıl renkli bir horozu görünce durup resmini çekiyorum. Horoz da benim resim çektiğimi anlamış gibi bana dikkatlice bakıyor meraklı gözleri ile. Arkasında ince dallardan yapılmış çit görünüyor.

DSCN2202

Aynı yerde hindi de görüyorum. Durup kızdırayım dedim “Kabaramazsın kel Fatma, annen güzel sen çirkin” diye seslensem de oralı olmuyor ve kabarmıyor bir türlü. Arkasında çekiyorum hindiyi kabarmamış haliyle.

DSCN2203

Arazide olduğu gibi köyde de uzun yalaklı çeşmeler var. Arkada bahçe ve ağaç gölge yapmış çeşme üzerine.

DSCN2204

Çeşmeden su içerken sarı renkli bir kelebek görüyorum. Ürkütmeden optik zoom kullanarak kelebeğin resmini çekiyorum. Kanadın dış kısmında, tam ortada beyaz benek var, iç kısmında da siyah benek.

DSCN2206

Sola doğru kıvrılan yolda bisikletçiler. Yol çam ağaçları içinden gidiyor. Sol tarafta kalın çatal şeklinde kayalık görünüyor.

DSCN2207

Yamaçta, uçları sivri, beli dar, eteği geniş kaya kütlesi.

DSCN2208

Suyum bitmek üzere, hazır bir çeşme önüme çıkınca durup sularımı tazeleyeyim. Hem susuzluğumu gidereyim dedim.  Çeşme taş örülerek yapılmış. Borudan dökülen su önündeki yalağa dökülüyor. Çeşmenin soluna da bir yalak yapılmış. İlk defa böyle iki yönde yalak görüyorum. Hayvan çok olunca böyle oluyor demek ki. Bisikletim KUZ park etmiş durumda, Arkada çayır, otlak, bir kaç ağaç var, gövdelerinden kesilmiş, kütük gibi. Daha arkada, epey uzakta yolda bekleşen bisikletçiler görünüyor. Solda kayalık bir tepe var.

DSCN2210

Uzaktaki yolda bekleşen bisikletçiler. Neden beklediklerini bilmiyorum. Yol kayalığın dibinden geçiyor. Önümde çayırlık var, yemyeşil.

DSCN2209

Borudan akan su dökülürken arkada görünen bisikletçileri çekiyorum. Yalak akan çeşmenin solunda uzunlamasına, içi su dolu.

DSCN2211

Sularımı tazeledikten sonra yola çıktım. Yolun hemen sağında tek parça bir kaya kütlesi var. Yaklaşık beş metre yüksekliğinde, iki metre eninde kaya parçası. Kayayı ilginç yapan ise alt kısmı iyice ince oluşu. Yere değen kısmı bir metre çapında. Nasıl ayakta duruyor anlayabilmiş değilim. Kaya diğer kayalardan bağımsız, tek başına anıt gibi duruyor yol kıyısında. Diğer kayalıklar daha sağda ve yüksek. Kayanın önünde üçgen yol işaretinde dönemeçli yol çizgisi yapılmış, altındaki yuvarlak tabelada iki araba yan yana, biri siyah, soldaki kırmızı. Araba sollama yasağı olduğunu belirtmiş. İki tabelada kırmızı şerit ile çerçevelenmiş. Yol düzgün gidiyor, az ileride sola doğru dönüyor U biçiminde. Daha önce yolda bekleyen bisikletçilere varacak.

DSCN2212

Tam dönemeçte bir kaya daha yol kıyısında, bu kaya da diğeri gibi. Üstü geniş altı dar ve tek başına, bağımsız duruyor diğer kayalardan. Az ilerde sağa giden toprak yol görünüyor.

DSCN2213

Kahverengi tabelada yazdığına göre; Maltaş (200m) Maltaş Monument İleri doğru ok işareti ile yönü belirtilmiş. Tabela demir direkte duruyor. (Aslında Maltaş anıtı olduğunu belirtmişler ama İngilizce. Demek ki bizleri ilgilendiren bir yer değil.) İşaret edilen yer 200 metre olunca hadi bir göreyim dedim. Yakın zaten, toprak olan yola sapıyorum.

DSCN2214

200 metreden fazla gittim ama ne bir anıt ne de bir yer görebildim. (Aslında görülmesi gereken bir yermiş ama kaçırdım). O yüzden geri döndüm. Önümde kayalar sanki ana kayadan blok halinde kopup yana devrilmişler gibi.

DSCN2215

Bekleyen bisikletçilerin yanına vardım. Burada  insan eli ile yontulmuş bir kaya var. Kayanın yanında 15 santimlik çıkıntı var, bu çıkıntıya süslemeler yapılmış. Kaya parçaları blok halinde ana kayadan ayrılıp yola doğru düşünce sadece bu kayada süslemeler göze çarpıyor. Bir bütünün parçası sadece. Tam hali kim bilir nasıldır.

DSCN2216

İşte o anda kayanın üstünden atlayan Zerrin Aslantaş eğimli toprağa değince çığlık atıp yerde kalıyor. Zerrin “Eyvah ayağım kırıldı galiba!” diye söyleniyor. Yakından bakıyorum, dışarıdan bir şey belli değil. İlk önce şaka yaptığını zannettim ama ayağa kalkamıyor. Sonra ambulansla hastaneye gidince röntgen filminde ayak tarak kemiğinde kırıklar tespit edilmiş.  Sabah fazla süslenip güzelleşti, nazara geldi herhalde .Kendisine geçmiş olsun dileklerimi sunarım.

Kayalığın kopmamış üst kısmında da kayalar yontulmuş, belli belirsiz işaretler var. Kayalar liken yosunları ile kaplı.

DSCN2217

Kayaların şekli ilginç ve birbirine benzemez, Yukarıda kaya yarığında kuş başı gibi bir kaya parçası görülüyor. Resim çekerken kamera otomatik öndeki kayayı netleştirince arkada kalan kuş kafası bulanık çıkmış. Demek ki çekerken dikkat etmek gerek. O an anlayamadım.

DSCN2218

Karşımda ilginç kaya kütlesi var. Bakalım betimleyebilecek miyim? Kaya kütlesi parça parça blok taşlardan oluşmuş. Sanki yan yana, üst üste bilerek konuşmuş gibi. Birleşim yerleri düzgün. Üstte küçük blok taşlar üç tane, altta da iki daha büyük taş. Üst ile alt birleşim yerinde sanki harç kullanılmış gibi. Beş kayadan oluşan bu kaya kütlesi olduğu gibi sola doğru yatmış toprağın içine. Bir duvar olabilir bu kaya kütlesi. Daha arkadaki kayalıklar da sanki yan yana dizilmiş büyük kaya kütlesi.

DSCN2219

Burada bir zamanlar insanların yaşadığı kayalarda yapılan oyuklar, delikler ve kapılardan anlaşılıyor. Yaklaşık 10 metre yüksekliğinde duvar gibi kayalıklara odalar, oyuklar açılmış

DSCN2220

Kayadaki kare biçiminde oyulmuş deliği yakınlaştırıyorum, diğer yanda da aynı biçimde oyulmuş kaya. Daha aşağıda, solda ev biçiminde, yarım metre kadar oyulmuş. Bunlar mezarlık olabilir. Bir insan boyutunda ve çatılı biçiminde olması bunu kuvvetlendiriyor. Sanki ölülere ev yapmış gibi.

DSCN2221

Kare biçiminde oyulmuş delik oda biçiminde, içerisi karanlık, görülmüyor. Resmi çekerken tamamen yaklaştırıyorum kare deliği.

DSCN2222

Çatılı ev biçimindeki oyuğu da tamamen yakınlaştırıp çekiyorum. İç kısmına şekiller yapılmış duvarına ama buradan belli olmuyor ne olduğu. Tam bir mezar odası gibi algılıyorum.

DSCN2223

Diğer yanda da oyuklar yapılmaya başlanmış ama tamamlanmadan yarım bırakılmış. Çok az bir yer oyulmuş.

DSCN2224

Kaya kütlesi 7- 8 parçaya ayrılıp yanlara devrilmiş yerde yatıyor.

DSCN2225

Tek kaya kütlesi, altı oyulmuş, yatay çatlak aşağıda, Yukarı doğru dikine çatlamış, ileride bu kaya da dağılma olasılığı var. Her şey zamanla olur. Kayanın tepesinde küçük bir kaya parçası görünüyor .Sanki fesin tepesine konulmuş püskül gibi.

DSCN2226

Bisikletçiler vadiye doğru çok hafif rampada inerken arkalarından çekiyorum. En önde mavi renkli jandarma arabası gidiyor. Bisikletçi grup arkasında. Yol aşağıdaki düzlüğe inip sağa doğru dönemeç var. Dere yatağı olduğunu tahmin ettiğim uzun boylu kavaklık çayın dibinde. Sağda kırmızı şeritli üçgen tabelada arabanın tekerleği yoldan aşağı düşmüş şekilde çizilmiş. Bunun düşük banket olduğunu anlamına geldiğini işaret ediyor. Karşıda yüksek tepeler.

DSCN2227

Sekiz tabelanın yönleri sağ tarafı ok işareti ile belirtilmiş. Soldaki dört tabela kahverengi. Frigya, Aslantaş Göhnüş vadisi, Antik kral yolu ve Emre gölü yazılmış. Sağdaki iki tabela beyaz. Demirli 5 km ve Bayramaliler 8 Km, Beyköy 8 Km ve Sarıcaova 14 Km. Alttaki iki tabela mavi. İhsaniye, Döğer yazılmış.

DSCN2228

Afyon – Eskişehir ana yoluna çıktık ve kenarda beklemeye başladık. Burada Osman abi önümüzden geçti. “Hayırdır ters tarafa gidiyorsun!” diye söyleyince “Eskişehir’e dönüyorum, komutan çağırdı” diye cevap verdi. Neyse yine uğurladım Osman abiyi. Osman abiyi eşi çağırmış)

203298554_10159393903344099_4028243432616448575_n

Ben de az uzaktan hepsini kadraja sığdıracak şekilde resimlerini çekiyorum bekleyen bisikletçileri. En solda jandarma arabası.

DSCN2229

Bir süre ana yoldan aşağı gittikten sonra U dönüşü yaparak yokuşu tekrar çıktık. Sağa doğru giden Yeşilyayla köyüne doğru gideceğiz. Resmi tabelada yazan Yeşilyayla 4, altında köy muhtarının yazdırdığı mavi harfli tabelada ise Yeşilyayla (Sazak Köyü) olarak yazılmış. Bundan anlaşılıyor ki köyün esas adı Sazak köyü ama işgüzarın birisi köyün ismini değiştirmiş. Sağ tarafa doğru giden bisikletçiler. Yol hafif rampa ile başlıyor ana yoldan itibaren.

DSCN2230

Tepelere doğru giden yolda bisikletçiler konvoy halinde tek sıra gidiyor. Konvoy çok uzun, yol hafif çıkıyor ve hemen inişe geçtikten sonra tekrar çıkıp sağa dönüyor.

DSCN2231

Solumda peri bacası olmaya çalışmış kaya parçaları tam benzetememiş. Yarım yamalak bir taş görünümünde.

DSCN2232

En arkada yüksekteyim, yol aşağı sert bir iniş yaptıktan sonra hafif çıkışla sağa doğru dönerek kayboluyor. Yolda tamamen bisikletçiler var. Bir tek motorlu araç jandarma arabası. İleride yüksek tepeler var.

DSCN2234

Frig vadisini oluşturan ilginç şekilli kayalar topraktan fışkırmış durumda sola doğru küçük bir vadi oluşturmuş. Volkanik oluşumlarda kireç taşı ve kumdan oluşmuş kayaçlar bölgeyi kaplamış. Doğal şartlar gereği ilginç şekiller meydana getirip görseller çoğalmıştır.

DSCN2235

Eşek ağaç gölgesine bağlanmış otluyor durmadan. Aklıma nedense her eşek gördüğümde Kazak Abdal’ın türküsü aklıma gelir

Eşeği saldım çayıra,

Varıp ta karnı doyura

Gördüğü düşü hayıra

Yoranın da avradını

Gerçi bağlandığı yerde pek ot yok, daha ötede yeşil çimenler görünüyor.

DSCN2237

Ayazini köyüne geldik tabelada yazdığına göre. Köyün evleri ve bitiminde dik kayalık duvar gibi yükselerek plato oluşturmuş.

DSCN2238

İki tane köy çocuğu karşıma çıkıyor, cüzdanımdaki 10 Lirayı çocuklara verip dondurma almalarını söylüyorum. Biri sarı kazaklı, açık gri don giymiş. Diğeri koyu gri kazaklı, enine çizgiler var kazakta. Pembe renkli, beyaz benekli don giymiş. İkisinin ayaklarında spor ayakkabı var.

DSCN2239

Köy girişinde köylüler bisikletçileri durdurup ayran ikram ediyorlar. Ben de durup bir bardak ayran içtim. Elinde sürahi ve bardakla dolaşan kız bana ayranı sundu. Ben de “Kaç para ayran?” deyince biraz düşündü. 5 Lira” diye cevap verdi. Cüzdanımda 10 Liralık kağıt paralar var. Gıcır gıcır, daha yeni çekmiştim. “10 Lira olur mu?” deyince, bir şey demeden elimdeki parayı aldı. Paraları pek tanıdığını sanmıyorum. Hesap ta yapmasını bilmiyor. Resmini çekmek istedim, olmaz diyerek reddetti ve uzaklaştı. Az ileride yine de arkasından çektim, yüzü görünmeyecek şekilde. Bacanağım önde telefon ile konuşuyor bisikletinin üzerinde iken.

DSCN2240

Arkamızdan Enes ve İsmail gelince tandemin üzerinde ikisini çekiyorum. İsmail’in başında gölgelikli şapka var. Ön gidonda iki kask, arka gidonda bir kask asılı.

DSCN2242

İsmail ve Enes yanımdan geçip gittikten sonra arkalarından çekiyorum devasa kaya kütlesi ile birlikte. Kayalık yüksek biraz ve geniş alana yayılmış.

DSCN2244

Yamaçta kayalık doğal aşınma ile oluşmuş.

DSCN2245

Yüksek ve geniş kaya kütlesi tek parçadan oluşmuş. Yüksekliği neredeyse 20 metre kadar var. Üst tarafında insanlar görüyorum, demek ki çıkılacak bir yer var. Üst kısmında insan eli ile oluşturulmuş delikler görüyorum.

DSCN2246

Daha uzaktan çekince üstteki kayalar oda gibi oyulmuş ve diğer taraf görünüyor. Önümde arpa tarlası var.

DSCN2247

Üst taraftaki oyukları yakınlaştırıp çekince kayalar diğer tarafa oyularak açılmış.

DSCN2248

Daha küçük kayalık üzeri kale gibi oyulup bir zamanlar insanlar yaşadığını belirtir izler var. Kayanın en dibinde oyuk var. Sanki apartman gibi, giriş kapısı altta, ara katlar yok. Sadece üst kat var bir kaç odalı malikane gibi.

DSCN2249

Üstte kayada oyulmuş odaları yakından çekiyorum. Biri geniş olan odanın sol üst tarafında daha küçük bir oda daha var. Büyük olan oda içe doğru iki kademeli. Odaların üst kısmında baca gibi bir kaya parçası var.

DSCN2250

Haşhaş tarlasının yanından geçerken duruyorum, tarlanın içine dikkatli girerek artık olgunlaşmaya başlayan haşhaş başlarını yakından çekiyorum. Açık mat yeşil renginde olan başlar erik büyüklüğünde. Her haşhaş tanesi bir sapın üstünde. Tepesinde de çepeçevre taç var.

DSCN2251

Henüz çiçekte olan haşhaşı üstten çekiyorum. Beyaz taç yaprakları gelin elbisesine benziyor. Rüzgarın estiği yöne doğru hafifçe eğiliyor. Taç yaprakları dört tane. İçinde de haşhaş başı daha ufak boyutta. Başın üstündeki taç yedi tane çıkıntı yapmış.

DSCN2253

Artık iyice olgunlaşmaya başlayan haşhaş başının yeşil rengi üzerinde ince beyaz bir tabaka oluşmuş. Sanırım başın içinde oluşan afyon dışarıya sızmış. Herhalde zamanı değil, bu başlara bıçak ile çizik atıp içindeki afyonun tamamını dışarıya çıkmaları sağlanıyor. Dışarı çıkan afyon maddesi beyaz renkte. Daha çok ilaç yapımında kullanılan bu madde uyuşturucu yapımında da kullanılmakta.

DSCN2254

Köyün birine yaklaşıyoruz, evler gözüktü uzun kavak ağaçların altında. Yol köye doğru inerken zig zag çizerek kayalıkta kayboluyor.

DSCN2259

Yol derin kazılmış kayalık içine giriyor. Kireç taşı olan kayalık doğal yollardan derinleşerek bir geçit oluşturmuş. Bu geçide yol yapmışlar, yol köye gidiyor. Köyün ismi Ayazini, köyün girişinde tabelasını görememiştim. Geçit önünde bacanağım durmuş beni beklerken çekiyorum. Sağında üç üçgen, kırmızı şeritli dikkat  tabelası var. Üstte ! (dikkat işareti), toprak, taş düşebilir uyarısı ve düşük banket uyarı resmi. Arabanın sağ tekerleği yoldan aşağıda çizilmiş. Daha ileride yüne üçgen tabelada yolun daraldığını belirtir işaret var. Geçidin arkasında kavak ağaçları, evler ve tepe yamaçları.

DSCN2260

Dar ve derin olan geçide giriyorum. Geçitteki kayalar beyaza yakın krem renginde, derinliği 5 metre civarı. Üstündeki düzlükte ağaçlar çıkmış.

DSCN2261

Köy evleri arasından geçerken bir an kayaya oyulmuş kapı görünce durup geri dönüyorum. Evlerin arkasında kalmış kayalara bir mabedin giriş kapısı kayaya oyulmuş. Kenarları da süslenmiş, dış kısmı çerçeve olarak çevrelenmiş, iç kısma giriş yerinde iki sütun biçiminde kaya oyulmuş. Daha içte giriş yeri dar, içeriye giriş olduğu karanlık oluşundan belli.

DSCN2262

Köy yolunda ilerlerken başka bir oyulmuş yerler görünce durup resmini çekeyim dedim. O an fotoğraf makinesinin pili bitti. Ekran karardı ve kapandı. Tam da bulunduğum yerde bakkal dükkanı vardı. Hemen bakkal dükkanına girip dörtlü kalem pil aldım. Her olasılığa karşı dört tane daha yedek aldım. Ne olur ne olmaz, gerçi piller ucuzdu, pek dayanacaklarını sanmıyorum. Pilleri değiştirdim, makineyi açtım, çalıştırdı. Hemen resim çekmeye başladım. Çekemediğim yeri çektim. Evlerin arkasındaki yamaç tamamen kayalık. Bu kayalar oyulup evler yapmışlar ve buralarda barınmışlar eski zamanlarda. Az ileride yıkılmış evler görülüyor. Ayazini köyünde yenilenme çalışmaları yapılıyor. Evler yeniden elden geçirilerek turistlik amaçlı onarılıyor. Boşlukta çimentolar naylon pakette sarılı durumda paletin üzerinde.

DSCN2263

Köyün ana caddesindeki evler yenilenme çalışmaları devam ediyor. Evler taş bloklardan yapılmış. Kurulan demir iskelelerde işçiler çalışıyor. Çalışanlara “Kolay gelsin” diye selam veriyorum. Onlar da selamıma karşılık veriyorlar. Resimde çalışan işçi yok, iki bina arasındaki sokaktan görülen kayalara oyulmuş odalar apartman yapısı gibi üç kat var. Soldaki binada demir iskele var.

DSCN2264

Yolun sağında yüksek kaya kütlesi, bir kısmı doğal aşınmış, altta ise insanlar tarafında oyularak araba garajına dönüştürmüşler. Belki de eskiden ev olarak kullanılmış olabilir. Oyuk kısmında bir traktör ve yanında bir kaç araba park etmiş. Kayalığın sağında, yoldan yüksekte ev kayalıkla bir yapılmış. Evin olduğu tarafta oyuklar görülüyor.

DSCN2265

Ayazini tarihi ve turistlik bir yer olmasını sağlayan kayalara oyulmuş yapılar görülmeye değer. Ev girişi kemerli olarak oyulmuş, bir metre kadar derinlikte kapı boşluğu görülüyor. Oyulan yerlerin düzgünlüğüne bakılırsa ustalık epey ilerlemiş. Bu kayalık geniş ve site biçiminde evler kayalara oyularak yapılmış.

DSCN2267

Apartman büyüklüğünde kaya kütlesi dört katlı, her kata odalar oyulmuş. Yukarılardaki odalara nasıl çıkıldığını merak ediyorum.

DSCN2268

Kayalık yol boyunca devam ediyor ve oyulmuş kayaları görüyorum devamlı. Burada büyük bir medeniyetin yaşadığı çokça kaya evlerden anlıyorum. Bisikletim KUZ park halinde yol kıyısında, arkada yüksek kayalıklar ve oyulmuş evler.

DSCN2269

Köyü çıkmadan sağa doğru geniş bir vadi, vadinin tabanı düz. Genişlik 60 metre kadar vadinin. Bisikletçiler burada mola vermiş. Ben de mola yerine giriyorum. Bisikletim KUZ önde park halinde. Sol taraf yüksek ve düz duvar gibi kayalık.

DSCN2270

Ayazini Metropolis kilisesi üstteki tepede kayalara oyulmuş. Önde tabelalara açıklamalar yazılmış.

DSCN2271

Tabelada yazan bilgiler;

Ayazini / Metropolis

Ayazin köyü girişinde, yolun sol tarafına yayılan kaya kütlelerine oyularak yapılmış büyük bir kilise, Frig geleneğini devam ettiren üçgen alınlıklı, kapı üstü aslan kabartmalı mezar odaları ile çok sayıda basit mezar odaları ve üç katlı olarak kayaya oyulmuş iskan sahası yer alır. Roma ve Bizans döneminde Metropolis adını alarak dini bir merkez olan Ayazin’de eski ve yeni iskan yan yana ve iç içe yaşamaktadır. Kilise: Sarp tüf kayalık içinde dışa ve içe oyulmuş apsisli, içi tonozlu, sütunlu ve kubbeli, yan ve arka bölüm duvarlarında birbirine bitişik kemerli nişleri, nişler arasında haçlar ve yazı kabartmaları olan örnek bir kilise olup, bitişik kaya odalarıyla birlikte 1000’li yıllarda yapılmış manastır kompleksidir. Avdales kalesi: Tüf kayaya oyulmuş çok katlı ve çok odalı, sarnıçlı, bir kaya kütlesi olup yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

Maalesef magandalar eline silah alınca her yere ateş etmekten çekinmiyorlar. Bu tipler kendilerini erkek zannediyorlar elinde silah olunca. Cesur oluyorlar ama aslında korkaklar. Silah olmazsa korkak sıçan gibi kaçacak delik ararlar. Erkek gibi başkasının karşısına geçmeye hiç bir zaman cesaret edemezler. Bir de kendi başlarına hareket edemez bir köpek gibi başkasının kapısında hizmet ederler. Tabelanın sağ alt kısmından ortasına kadar rastgele  9 kurşun deliği var. Neyse ki yazı okunabiliyor.

DSCN2272

Avdales kayası denilen kaya kütlesini komple çekiyorum. Alt kısımda geniş bir yer oyuk, yanlarda ve üstlerde bir çok oda deliği görünmekte.

DSCN2273

Öğle zamanı oldu, yemek arabası gelerek yemek dağıtmaya başlayınca hemen kuyruk oluştu. Tek yerden dağıtım olunca kuyruk ta ona göre uzun oldu. Zamanla kuyruk azaldı ve herkes yemeğini alıp yemeğe başladı. Yemek lezzetli, hele bisiklet sürüp enerji harcayınca büyük bir iştahla yemeğe yumuluyorsun. Acıkmışım hani. Söğüt ağacının altında yemek arabası ve kuyruğa girmiş  insanlar yemek almak için bekliyorlar.

DSCN2274

Yediğim yemekler paylaşmayı pek sevmem ama bu kez yemeğe başlamadan önce köpük tabağın gözlerine konulmuş olan yemekleri sizlerle paylaşayım. Hani merak edersiniz ne yiyorsunuz diye? İşte menü; naylon poşet içinde küçük ekmek, etli patates, bulgur pilavı, cacık ve karpuz. Hani az diyebilirsiniz ama yedikten sonra doyduğumu hissettim. Zaten bisiklet festivallerinde çıkan yemeklere aldırmam az mı, çok mu diye. Karnımı doyurmaya çalışırım ve şikayet etmem. Daha fazla bir şey de istemem. Hep bana yeterli gelmiştir yemekler. Bir de acıkınca çok lezzetli geliyor. Daha ne isteyeyim ki!

DSCN2275

Yemek yediğim yerden fotoğraf makinesi ile yer hizasındaki oyulmuş geniş odayı çekiyorum.

DSCN2276

Kayalığın sol tarafında  geniş, yüksek oyulmuş, salondan geniş bir yerde iki kişi ve bir bisiklet. Oyulmuş yerin iç kısmında bir oda daha oyulmuş.

DSCN2278

Bizim İsmail tam karşımda ama uzakta, kayalığın dibinde yere oturmuş etrafı çok az görse de seyrediyor. Bir taraftan da kolunu kaşıyor usulca. Başında siperlikli şapka, gözünde gözlük var.

DSCN2279

Bulunduğumuz alan geniş, dibe doğru daralıyor, kıyılar kayalık ve yüksek.

DSCN2280

Harekete geçtik, yavaş gidiyorum. Çünkü Ayazini köyü geniş bir alana yayılmış. Doğal oluşmuş kayalar sürekli karşıma çıkıyor ve hepsine de insan eli değmiş. üstteki kayada kemerli oyulmuş, yanında da kapı boşluğu. Büyük bir olasılıkla kaya mezarlar olmalı. Kemerli oyukta ayin yapılıyor olabilir. Sağ önde bir kaya kütlesi daha var ama bu kaya doğal şekilli, ellenmemiş.

DSCN2281

Kayada kare şeklinde kapı açılmış. Yanında ve sol tarafta daha küçük delikler var. Altında çatı biçiminde ev olarak oyulmuş. Burası da mezar olabilir.

DSCN2282

Daha ileride geniş kaya kütlesinde aynı şekilde mezar odaları ve ibadet etmek için kemerli oyuklar yapılmış. Kaya kütlesi dibinde bir dizi oyuk var.

DSCN2283

Aynı kaya kadraja sığmadığından sol tarafı çekiyorum. Oyuklar sırayla devam ediyor.

DSCN2284

Biraz ötede bir kaya kütlesi daha görünce resmini çekiyorum. Kayalığın tam ortasında oyuklar değişik boyutta. Sanki zengin biri kendine köşk yaptırmış gibi. Ya da aile mezarlığı olabilir.

DSCN2285

Ayazini köyü sonunda bitti. Biz köyün diğer tarafından girdiğimiz için bu taraf ta köyün girişi. Girerken herhangi bir tabela yoktu. Burada ise yeni yapıldığı belli olan büyük bir kaya parçası taş duvarın üzerine konulmuş. Kayanın yüzeyi düz olarak yontulmuş. Üst kısmında iki aslan birbirine bakar durumda, ortada güneş saati biçiminde daire. Kenarları çentikli, ortasında yüz resmi. Burası çatı alınlı oyularak aslanlar kabartma olarak yapılmış. Altında da Yunanca olduğu belli olan harflerle AYAΣINI oyularak yazılmış.

DSCN2286

Üzerimize bir bulut geldi ve yağmur yağmaya başladı. Hemen yağmurluğu çıkarıp giydim. Islanmaması için fotoğraf makinesini çantanın içine koyarak koruma altına aldım. Beni bu halimle İsmail Kılık çekiyor.

201476298_10159393941984099_3670296822971438457_n

Kayanın dibinde oyulmuş oda. Girişinden biraz fazla genişlikte olan kaya 3 metre boylarında. Onun üstünde de ayrı bir kaya daha var. Bazı kayalara oyuklar açılmış, büyük olasılıkla kaya mezarlar olabilir.

DSCN2287

Sadece kayanın ön yüzeyi dışarda kalmış. Duvar gibi dümdüz yüzeyde kapı açılmış, içerisi karanlık bir oda gibi. Kayalığın üstü toprak ve otlar çıkmış.

DSCN2288

Ot bürümüş boş tarla, arkasında beyaz çiçekler açmış haşhaş tarlası, iki yanda kavak ağaçları göğe yükselmiş. Küçük ağaçlar da tarlada serpiştirilmiş bir kaç tane. Tarlaların bitiminde ağaçlar ve yüksek kayalık, Kale duvarı gibi, üzerinde tepe var. Kayalarda oyulmuş delikler olduğunu görüyorum.

DSCN2289

Aramızda çocuklar da var. Arkada koltukta oturan çocuk, babası bisiklet sürüyor. Çocuğun üstünde gölge yapsın diye şemsiye konmuş mavi renkte.

205415476_10159393953819099_7520305680052228905_n

Tarlalarda çeşitli korkuluklar görmüştüm ama şimdiye kadar görmediğim bir korkuluk var karşımda. Sırık üzerine t şeklinde bir tahta koyup üzerine siyah renkli ceket giydirilmiş. Başı yok, kıçı yok. Kolların ucuna da naylonlar bağlanmış. Kargalar bile gülüyordur bu korkuluğu yapanlara.

DSCN2290

Tarlanın kıyısında bir kuyu görüyorum. Yaklaşık 8 metre uzunluğunda ağaç sırık. Sırığın kalın tarafı yerde ve daha kısa. Kısa tarafa daha yakın demir destek üzerinde duruyor. Üst taraf daha uzun ama giderek incelmiş. Sırığın ucunda da bir ip bağlı. İp yerdeki kuyuya kadar iniyor. Tarla sınırında tel örgü var. Bu tel örgü Güneş panel tarlası sınırını oluşturmuş. Paneller Güneşe doğru çevrili olduğundan baktığım yerden panellerin alt kısmı görünüyor. Burada Güneş ışığından elektrik üretiliyor.

DSCN2291

Uçsuz bucaksız demeyeyim ama karşıdaki tepelere kadar olan buğday tarlası alabildiğine geniş bir alanı kaplamış. Artık sararmanın son aşamasına az kalmış buğday başakları rüzgara bırakmış usulca yatıyor sağa sola. Nedense buğday tarlasını izlemek bana huzur veriyor. Rüzgarın başaklarını dalgalandırması denizdeymişim hissine kapılıyorum. Sarı deniz. Huzur veren deniz. Bir süre başakların rüzgarda oynayışını izliyorum. İçim huzurla doluyor.

DSCN2292

Haşim Ağca kıyıda, kayalığın gölgesinde dinlenen Enes, İsmail ve bacanağımın resmini çekiyor. İsmail çömelmiş, diğerleri yere oturmuş

203255528_4697082180320149_2638607187764612594_n

Köyün birinden geçerken bizi takip eden araba arkamızdan kornaya bastı ama neden bastığını anlamadık. Enes ve İsmail tandem bisikleti  ve bacanağım ile birlikte en son kişileriz. Grup çoktan gitti bile. Neyse korna sesine aldırmadan yolumuza devam ettik. Kısa sürede ana yol kavşağına geldik. Burada kayanın tepesine Rotasız Ramazan çıkmış bekliyordu. Kavşakta da jandarma arabası ve jandarmalar vardı yol kesmek için. Rotasız ramazan beklemekten sıkılmış olarak sordu; “Grup geliyor mu?” diye. Biz de “Ne grubu, en son biz geliyoruz, grup çoktan geçti bile.” Jandarmalar ve Rotasız ramazan şaşırdılar. “Nasıl geçtiler, kimse geçmedi önümüzden, kamera ile videolarını çekecektim” “Ohooo, daha çok beklersin” diye cevap verip yolumuza devam ettik. Meğerse araba korna çalarak bize kestirme olan yolu göstermiş. Ama biz anlamadık. Grup oradan sağa dönerek kestirmeden ana yola çıkmışlar.

Yarık yarık olmuş kaya kütlesindeki doğal oluşmuş oyuklar dikkatimi çekti.

DSCN2293

Oyuk yerleri yakınlaştırdım iyice. Oyuklar leke gibi, fazla derin de değil. Sağ taraf liken bitkileri ile kaplı, rengi gri. Daha büyük alan ise sarı renk tonunda. Burada liken bitkileri yok. Herhalde yağmur gelmiyor bu tarafa.

DSCN2294

Başka bir kaya da da oyuklar fazla derin değil. Kayanın yarısı oyuklarla bezenmiş, diğer yarısı da herhangi bir oyuk yok. Liken ve yosunlarla kaplı.

DSCN2295

Hep çeşme olacak değil ya. Karşıma bu kez mavi renge boyanmış tulumba çıktı. Kuyudan tulumbanın kolunu çekerek su çıkarılıyor. Merak edenler, ya da hiç görmemişlere anlatayım tulumbanın nasıl kuyudan su çıkardığını;

Büyükçe bir sürahiyi canlandırın, aynı sürahi gibi bir gövdesi var. Üst tarafı geniş bir yuvarlak, Bir tarafında ağzı var su dökülmesi için. Yuvarlağın üzerine destek yapılmış. Desteğe de kısa taraf üstte, alt tarafı uzun demir kol. Kol yukarı – aşağı kaldırılıp indiriliyor. Üst tarafta uca bağlı demir çubuk tulumbanın ağzından aşağı iniyor. Ucunda da yuvarlak küçük silindir biçiminde kafa var. Bu kafa silindir bir çeperin içinde hareket ediyor. Alt kısmı ile üst kısmı hava almayacak şekilde. Gövdenin alt kısmı boruya bağlanacak yerde ağız var, düzgün yapılmış. Burada köseleden yapılmış klapa var. Bir tarafı sabit, yuvarlak bir şey. Tulumbanın altında ise bağlı boru var. Bu boru kuyu içine giriyor su içine kadar. Tulumbadan su çekmek için ilk başta su konuyor ağzına. Dökülecek yeri de elle kapatıp su içeride, üst kısımda kalacak durumda. Kösele suyu görünce biraz şişiyor. Diğer el ile kol yukarı – aşağı kaldırılıp indirildikçe uçtaki demir çubuk ta pistonu harekete geçiriyor. Hava geçirmediği için aşağıdaki suyu vakum ederek çekiyor. Kol aşağı indirilince kösele klapa havayı ve suyu boruya kaçırmıyor. Bu hareket devamlı yapılarak kuyudaki su yukarı çekiliyor kademe kademe. En sonunda kuyuya suyu geri kaçırmadan tulumbanın ağzından su akmaya başlıyor. Kuyu yerin altında olduğu için soğuk oluyor. Buz gibi suyu içebilir, elini yüzünü yıkayıp serinleyebilirsin. Az çok tulumbanın çalışmasını dilimin döndüğü kadar anlattım.

Mavi renkli tulumba ve altında yalak var hayvanların su içmesi için.

DSCN2296

Kayalar topraktan fışkırmış kalın sütunlar gibi. Sanki kale duvarı ve Uzunlamasına tarla sınırını oluşturmuş. Tarla buğday ekili

DSCN2297

Tarlanın dibinde de aynı kayalık devam ediyor. Tarladaki buğdaylar yeşil ama rengi sararmaya doğru gidiyor. Yeşilin tatlı bir tonunu oluşturmuş.

DSCN2298

Fazla büyük olmayan kaya parçası tarlanın ortasında tek başına kalmış, annesini arayan civciv gibi.

DSCN2299

Her yerde kayalıklar, hepsi de birbirine benzemez yapıda. Kimileri bir arada, kimisi tek yada bir kaç kaya kütlesi. Kimi düz, kimi de kendini peri bacasına benzetmeye çalışmış.

DSCN2300

Kayaların dibindeki renkler de ilginç. Enine katmanlar şeklinde, kahverengi, sarı ve bej renkleri ile, kimi yer kalın, kimi yer ince. Bir yerde kayboluyor renk katmanı. Aynı zamanda duvar gibi kayalık içi oyulmuş doğal şartlarda. Rüzgarın etkisi olabilir. Renkli kaya ince bir çatlakta son buluyor. Üstteki kaya yapısı tamamen değişik ve bej renginde. İki kaya birbirinden ayrı yapıda, sadece aralarında ince bir çizgi var.

DSCN2301

Tarlanın bitiminde üçgen biçiminde kaya kütleleri.

DSCN2303

Arkasında römork takılı bisiklet. Römorkta bir çocuk oturmuş. Başının üstünde gölgelik tente var. Önünde pedallara ayakları ile basıyor. Babası bisikleti sürüyor. Ne güzel! baba – oğul birlikteler. Römorkun arkasında bayrak çubuğunda kırmızı renkli bayrak var. Arka tekerlekteki bagajda kırmızı renkli çanta takılmış.

202667192_10159393897504099_5325504055011996771_n

Haşhaş çiçeği mor renkte, yakından çekiyorum.  Benden yana olan bir taç yaprağı yok, içindeki baş henüz küçük görünüyor.

DSCN2304

Bu da beyaz renkli haşhaş çiçeği.

DSCN2305

Uzun uzun kavaklar boy göstermiş.

DSCN2306

Artık dönüş yolundayız. Daha önce geçtiğimiz Bayramaliler köyüne geldik. Tabelada Bayramaliler, altında 30 Km hızla gidileceğini belirtir yuvarlak trafik işareti, yanında da Okul olduğunu belirtir üçgen tabela. Tabelada iki çocuk el ele tutuşmuş, diğer ellerinde çanta yürüyorlar. Arkada köy evleri ve cami minaresi görünüyor.

DSCN2307

Köyün içinden geçerken bisikletçi çocuklar bizle birlikte yarış yapar gibi sürdüler. Haliyle geçmelerine izin verdik ve bizleri geçtikleri için tebrik ettim. Köy yolunda üç çocuk bisikletli. Taş köy evleri arkada. Evler duvar gibi kayalıkların dibinde.

DSCN2308

Uzun boylu kaya kütlelerinin birisinin tepesinde küçük bir kaya kütlesi daha var. Tepedeki kayanın altı dar bir şekilde alttaki kaya kütlesinde duruyor. İttirsen sanki düşecekmiş gibi. Aşağıda kavak ağaçları kayaların boyuna yakın.

DSCN2309

Toprak bir yükseltide kaya kütleleri toprağın dışında kalmış. Kayaların boyutu küçük.

DSCN2311

Eşek sundurmanın altında, gölgede duruyor. Sanki kapalı durakta bekleyen yolcu gibi gelecek olan eşek otobüsünü bekliyor.

DSCN2312

Daha önce indiğimiz dönemeçli yokuşları tekrar çıkıyoruz ağır ağır. Daha önce çektiğim ilginç kayalıkları bu kez aşağıdan çekiyorum. Yokuşu tırmanan dört bisikletçi. En arkadakiler İsmail ve Enes.

DSCN2315

Emre gölüne geldik, göl kıyısında oynayan çocukları görünce durdum. İki kız çocuğu ip atlıyorlardı. Çaktırmadan ip atlarken çekiyorum.

DSCN2317

İp atlayan kızların resmini çekince kıyıda babalarının kamış olta ile balık avladıklarını gördüm. Az ileride kıyıya yakın, yüksek kayada bir adam balık tutuyor. Önde dört kamış olta kazıklarda dikili.

DSCN2318

Kıyıda, kökü suyun dibinde, yaprakları ve çiçeği su üstünde bitkiler var. Söğüt yaprağına benzeyen bitkinin çiçeği mısır koçanı gibi çiçeği suyun yukarısında kalmış. Çiçek pembe renkli.

DSCN2319

Gölün karşı kıyısında duvar gibi yüksek kayalıklar var.

DSCN2321

Balık avlayanlarla sohbet ediyoruz. Balık var mı diye. Daha yeni tuttuğu sazan balığını ip atlayan kızına evden getirmesini söylüyor. Kız da evden sazan balığını getirdi. İnsan elinden büyük olan sazan balığı bir kiloya yakın. Adamın elinde sazan balığını yakından çekiyorum.

DSCN2322

Yakında olan kamp alanına geldik. Biraz terlesem de duş alma sırası çok olunca yıkanmaya gerek görmedim. Ter kokusunu da hissetmiyorum. Burnum doğru dürüst koku da almıyor zaten. Ben koku hissetmiyorsam sorun yok. Akşam yemeğini birlikte yiyoruz. Yemekten sonra hava hızlıca karardı ve yüksek rakımdan dolayı soğumaya başladı. Pantolon paçalarını takıyorum. Üzerime polar ve deri ceketini giydim. Üşütmemek gerek. Çadırımın önünde küçük katlanır sehpada akşam kahvesini bacanağım ile birlikte oturmuş içerken Haşim Ağca bizi resmediyor gecenin karanlığında. Yolda gelirken aldığımız biralar ısınmadan içmek gerek. Biraları da keyifle içiyoruz. Sehpanın üzeri dolu, cezve, meyve torbası, fincanlar, powerbank, teneke bira kutuları. Bacanağımla katlanır tabureye oturmuşuz. Arkada mavi çadırım.

207115396_4697016013660099_8202105465738251649_n

Geç saatlerde Döğer belediye başkanı kamp alanına geldi. Hepimiz ile selamlaşıp beldemize geldiğiniz için teşekkür etti. Ardından dört tane zeybek meydana çıkıp zeybek oyunu oynadılar. Usulüne göre, efe kıyafetleri ile bizlere iyi bir gösteri sundular. El arabasının kasasında odunlar yanıyor. Efeler de etrafında kollarını kaldırmış zeybek oyunu oynuyorlar. Bu resmi Haşim Ağca kendi fotoğraf makinesi ile çekti.

207627570_4697086913653009_7148326235785305805_n

Ben de kendi fotoğraf makinesi ile çekmeye çalıştım zeybek oynayan efeleri ama görüntü yakalama konusunda pek becerikli olduğum söylenemez. Sadece otomatik konumda kullanıyorum makineyi. Efe kollarını kaldırırken hareketi aşağıdan yukarıya kadar perde şeklinde görüntülemiş. Hareketli görüntüler net değil. Hareketsiz olanlar ise net. Solda davulcu tokmağı davula vuruyor. Ortada el arabası içinde odunlar yanıyor.

DSCN2326

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlendik. Efelerin oyunundan sonra oyun havaları çaldı müzik seti. Biz de kurtları döktük biraz. Uyku ağır basmaya başlayınca çadırıma gidip yattım. Neredeyse 1.5 yıldır bu kadar bisiklet sürmemiştim. Hamlamışım biraz. Fazla kilolar da var. Bisiklet sürerken bunu hissettim. İki günün yorgunluğu üst üste binince uyku moduna girip dinlenmek gerek.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 58 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

 

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 7. Gün

30 Nisan 2019 Salı

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Akbulak köyü – Emirfakı – Gediz – Murat dağı

 

Dervişlik dedikleri hırka ile tac degil
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil
Durmuş marifet söyler, erene Yunus Emrem
Yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil

Yunus Emre

 

Öne çıkmış olan görsel, Suyun Kaynağına Yolculuk afişim çınar ağacına bağlı, ben de çömelmiş olarak toprağı akan çaya kavuşması için döküyorum.

IMG_20190430_172827

Sabah erkenden uyanıyorum, Güneş çadırımın içine ilk ışıklarını vururken içeriden Güneşi çekiyorum. Çadırımı kurarken sabah uyandığımda ilk olarak Güneşin doğuşunu izlemeliyim. O yüzden çadırımın kapısı her zaman doğu tarafına gelecek şekilde kurarım. Güzel bir güne Güneş ile beraber başlamak gibisi var mı?

IMG_20190430_072752

Kalkar kalmaz çadırımdan dışarı çıkıp tulumbadan su çekmek oldu. Elimi yüzümü tulumbanın serin suları ile yıkıyorum. Turuncu renge boyanmış tulumba, çadırım ve bisikletim KUZ park etmiş yeşillik arazide.

DSCN7840

Sabah kalktıktan sonra ilk işim kahve içmek. Bunu her sabah yaparım, aç karnına bir bardak su içerim, ardından kahve ve üstüne bir bardak daha su içerek güne başlarım. Nerede olursam olayım her sabah yaptığım rutin işlerden birisi. KUZ solda, çadırım, çadırımın önünde katlanır sandalyem ve kahve takımları. Bisikletin yanında da çitlembik ağacı

DSCN7841

Kahvemi içtikten sonra Gediz nehrini görmeye gidiyorum. Nehir söğüt ağaçları arasından çamurlu akıyor

DSCN7843

Her zaman suyun olduğu yerde kamp atmaya çalışıyorum. Su oldu mu korkma, bu çeşme de olur, tulumba da, fark etmez. Kahvaltı yapmaya hazırlanırken dün geldiğim köprüden bir köpek sürünün önünde havlaya havlaya bana doğru geliyor. Dur bakalım, hayırlısı diyelim. Köpek yanıma kadar geldi, sürekli havlıyordu. Herhalde tulumbanın yanı kendi bölgesi. Yabancı biri gelip yerini işgal etmiş, havlaması ondan olabilir. Arkasından küçük koyun sürüsü de geldi. Çoban ile selamlaştık, koyunlar arazide otlamaya başladı. Ben de kahvaltımı yaparken ekmek dilimi attım köpeğe. O da çekine çekine ekmek dilimini bir çırpıda yedi bitirdi. Demek ki köpek aç, bir dilim ekmek nedir ki. Dişinin kovuğuna sığmadı. Bir dilim daha verdim, onu da yuttu. Bir dilim, bir daha verdim. Toplam beş dilim ekmeği yedi bitirdi. Sonrasında yakınıma gelip yattı karnı birazcık doymuş halde. Koyunlar otlaya otlaya bizden uzaklaştı. Köpek yerinden kalmıyor bile.  Çoban köpeği çağırıyor ama köpek oralı bile değil. Yanımda yatmaya devam ediyor. Herhalde ekmeği verince yeni sahibi ben oldum. Çobanı takmıyor bile. Bu bana siyasetçileri hatırlattı. Önceleri iktidardaki lidere demediğini bırakmıyor sonra da çok bağıran çağırana bir görev veriliyor ve yeni sahibinin emrinde onu tüm gücü ile korumaya başlıyor. Ne de olsa politikacı ( İki yüzlü ). Beton üzerinde turuncu renkli tulumbayı yakından çekiyorum. Arkada Gediz nehrini kaplayan ağaçlar.

DSCN7844

Kahvaltımı bitirip eşyaları ve çadırımı topluyorum. Bagajda yerlerini alıyorlar. Yola çıkarken cep telefonumu gidondaki taşıyıcıya bağladım. Haritayı da açtım ve yola çıktım. Haritada çizdiğim  rota yeşil renkte çizgi olarak çizili. Uydu beni takip ediyor rotada ve kahverengi çizgi çizmeye başlıyor. Navigasyondan mıdır, uydulardan mı kaynaklanıyor bilemediğim çizgiler oluşmaya başladı. Yolda düz gittiğim halde yoldan sapıp başka yerlere gidip geliyor kahverengi çizgi. Mavi nokta da benim bulunduğum yeri gösteriyor. Navigasyon bazen sapıtıyor, sapıtmış rotayı kamera ile çekiyorum cep telefonumun ekranını.

DSCN7845

Ana yola çıkmak üzereyim. Bu yol Uşak – Gediz yolu, devamında Kütahya’ya kadar devam ediyor. Ana yola çıkmadan bir kez daha bulanık akan Gediz nehrini çekiyorum.

DSCN7847

Ana yola çıktım, yol kaymak gibi ve emniyet şeridi geniş. Çıktığım yerde Emirfakı köyü var, köye uğramadan yoluma devam ediyorum. Ana yol olmasına rağmen pek araç ta gözükmüyor. Yolun kenarında tarlalar düz ovada yayılmış ekili olarak. Bazı tarla sınırlarında uzun kavak ağaçları dikilmiş.

DSCN7848

Gediz ilçesine geldim, giriş tabelasında; Gediz Nüfus: 23150 yazıyor. Kasaba dışındayım, merkeze daha epey yol var.

DSCN7850

Gediz görününce Murat dağı da tüm azameti ile karlı zirvesini de gösteriyor. Önümde uzun kavak ağaçları duvar gibi ve yeşil tarlalar.

DSCN7851

Buralarda ağaçlar henüz çiçeğe durmuş. Bahar yeni gelmiş buralara.

DSCN7852

Gediz kasabasının içine geldim, burada halamın kızı oturuyor. Damatları olan Ali’nin hırdavat dükkanına vardım. Ali öğle yemeğini ısmarlıyor. Ben de yemekten sonra kahve pişirip ikram ediyorum. Ali’nin iki oğlu var, Bahadır ve İhsan. Onlara Murat dağına gideceğimi söylüyorum. İlk başta onlar da kamp kurarız deseler de sonradan vaz geçtiler. Dükkandan ayrılıp yola devam ettim. Önümde tırmanacağım koca bir dağ var; Murat dağı. Gediz nehri adını Gediz ilçesinden geçerken alıyor. Ondan önceki ana kol olan Murat suyu adıyla akıyor çay olarak. Köprüdeki tabelada Murat Suyu 1 yazıyor

DSCN7853

Murat suyu coşkun ve bulanık akıyor söğüt ağaçlarının arasından, yukarılarda bir yerlerde yağmur yağmış olmalı.

DSCN7854

Şimdilik yol çok hafif eğimli, neredeyse düz sayılır. Solda ağaçlar, sağda çamlı yamaç var.

DSCN7856

Yolun bir yerinde harfiyat çalışmaları olduğunu görüyorum. Buraya bent yapılacağa benziyor.

DSCN7857

Murat suyunda 2. köprünün tabelasını çekiyorum.

DSCN7858

Harfiyat yapılan yerden sonra ağaçların çoğu kesilmiş, çorak bir bayır görünümü almış. Tek tük ağaçlar var yamaçta.

DSCN7859

Murat suyu çayının dibinde, yol kıyısında akan bir çeşme görünce resmini çekiyorum.

DSCN7860

Gölgem önümde uzamaya başladı.

DSCN7863

Murat suyunun kenarında çınar ağaçları ve açıklık bir alan var. Burası piknik alanı olarak kullanılıyor. Çınar ağaçları çıplak, henüz yapraklarını açmamış.

DSCN7864

Piknik alanının olduğu yerde çeşme var. Burada mola veriyorum. Çınar ağacının dallarına da Suyun Kaynağına Yolculuk pankartını bağlıyorum. Bisikletim KUZ park halinde.

IMG_20190430_172634

Suyun Kaynağına Yolculuk pankartının önünde Gediz nehrinin denize döküldüğü deltadan aldığım toprağı çıkarıp Murat suyu çayına döküyorum birazını. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_20190430_172827

Yaklaşık 355 Kilometre taşıdığım kirli toprağı çaya dökerek temiz olarak denize kadar akmasını diliyorum. Umarım insanlar yaptığım bu yolculuğun değerinin farkına varır ve nehirlerimizi kirletmekten vaz geçerler. Geleceğimize temiz bir Dünya bırakmanın peşine koşarlar. Umudumuzu hiç bir zaman yitirmeyelim. Temiz bir doğa için, temiz bir çevre için mücadeleye devam edeceğim.

IMG_20190430_172845

Bu da videosu, linki aşağıda.

https://youtu.be/nm3fPVGb-mc

Solda karlı zirvesi ile Murat dağı, sağda tabelada Muratdağı 7 yazıyor. Demek ki yolum 7 Kilometre kalmış, yola devam.

DSCN7866

Yolda giderken jandarma durduruyor. Buradan başlayan dağ koşusu başlamış bile. Muratdağı termal kayak merkezi tabelası yanına dağ koşusu ile ilgili bez afiş asılmış. Afişte yazanlar “Gediz Muratdağı dağ koşusu Çıkış.” Bir süre araçlarla beni bırakmıyorlar gideyim diye.

IMG_20190430_174436

Bir süre bekledikten sonra jandarma serbest bırakıyor ve yoluma devam ediyorum. Hadi arabalar koşuculara zarar verebilir, bir bisikletçi ne zarar verebilir ki koşuculara. İşte bizdeki akıl tutulmaları böyle bir şey. Bazı yerleri tel çitle ayırıp bahçe yapmışlar engebeli araziyi. Çınar ağaçları da içinde kalmış.

DSCN7867

İki tane çınar ağacı gövdesi karşılıklı duruyor. Nedense çınar ağaçları asırlık olmasına karşın öyle büyük dalları yok. Devamlı budanıp kesilmiş. Gövdenin içi çürüyüp yok olmuş. Ama tüm bunlara karşı bereketini vermeye devam ediyor çınar ağacı. İnsanlar ne kadar kötü davranırsa davransın. Çınar ağacının dibinden çıkan pınar doğaya hayat veriyor. Suyu az da olsa Gediz nehrine karışacak büyümüş olarak.

DSCN7868

Düzlük dediğim hafif yokuşlar bitti. Son 7 Kilometre sertleşmeye başladı. Ağır ağır çıkıyorum yokuşu. Akşam olmadan hedefe varırım diye düşünüyorum.

DSCN7869

Murat dağının karlı zirvesini yakınlaştırıp çekiyorum. Mayıs ayına bir gün kala karlar çam ormanını beyaza bürümüş kısım kısım. Daha aşağıda evler olan tesis  görüyor.

DSCN7870

Tesisi yakından çekiyorum. Tesisin olduğu yer açık alan, diğer taraflar çam ormanı ile kaplı.

DSCN7871

Yol kıyısına ağaçtan yapılmış tabela görüyorum. Tabelada;

Muratdağı

Yürüyüş ve koşu parkuru

Rakım   : 975 – 1330 mt

Mesafe : 10 km

Kütahya orman bölge müdürlüğü alo 112

Yazılar sarı renkte yazılmış.

Tabelada yazanlar güzel de neden Bisikleti parkura sokmamışlar anlaşılır gibi değil. İnsanlar henüz bisikleti tanımıyorlar demek ki. Ama tanıyıp burada dağ bisiklet yarışı, gezinti yeri olacak bir gün. O gün gelecek.

DSCN7873

Murat dağının sol yamacında şirin bir dağ köyü var. Köyün ismi; Uğurluca köyü. Evler tek katlı ve bahçeli.

IMG_20190430_184327

Hedefime 2 Kilometre kala yeğenlerim İhsan ve Bahadır araba ile bana yetiştiler. Yokuş ta bitmek bilmediğinden 4 çanta ve sosis çantamı arabaya verip boş bisikletle son 2 Kilometreyi çıktım. Tesislerdeki balkon terasta Murat dağında yetişen bitki çayı içiyoruz limonlu. Çay içerken ortalıkta buraya gelen insanları koklayıp tanımaya çalışan iribaş çoban köpeğini çekiyorum. Kuyruğu kıvrık, beyaz bir köpek. Sadece kulakları ve ağız, burun kısmı siyah.

DSCN7875

Güneş karşıdaki Şap dağının zirvesinde batmak üzere.

DSCN7876

Güneş zirvede batmaya başladı tüm kızıllığı ile. Optik zoom yaparak yakınlaştırıyorum Güneşi.

DSCN7881

Daha da yakınlaştırıyorum, yakınlaştırdıkça resim daha da netleşiyor. Güneş sarı renkte, etrafı turuncu, kızıl karışımı renkte parlıyor. Güneşin üzerinde küçük bir bulut ta renk cümbüşünden nasibini almış.

DSCN7882

Güneş tepenin ardında iyice alçalıp kaybolmaya başladı.

DSCN7889

Ve Güneş gözden kayboldu ama ışıkları bulut tabakasına vururken bulutun aldığı şekil sanki denizde küçük dalgalar sahile vuruyormuş gibi.

DSCN7890

Güneşi batırdık, bisikletimin yanına gelerek çantaları yükledim arabadan. İhsan ve Bahadır çadır kurabileceğim yamaçta teras olarak düzleştirilmiş yere götürdü. Burada piknik yapıyorlarmış. Düzlüğe çadırı kurdum, eşyaları da içine yerleştirip üzerime serinleyen havadan dolayı kalın bir şeyler giyindim. İhsan’ın Gediz de yaptırdığı köfte ekmeği yiyorum akşam yemeği olarak. Onlar da kendilerine birer tane köfte ekmek yaptırmış. Bir kaç çalı çırpı toplayıp ateş yaktık güvenli olarak. Akşam hava karardı ve iyice soğumaya başladı. Fazla geç olmadan İhsan ve Bahadır arabasına binip Gediz’e gittiler. Ben de soğuğa karşı çay demledim ısınmak için. Ateşi de sürekli besliyorum. Çayımı içtikten sonra fazla geç olmadan ateşi su ile söndürüp çadırıma yatmak için girdim.

Sonunda bir turu da başarı ile bitirdim tek başına. Suyun Kaynağına yolculuk Bisiklet Turu 355 Kilometresi Gediz nehri, toplam 394 Kilometre yol yapmışım evden buraya kadar. Turu 7 günde tamamladım. 1537 metre denizden yüksekteyim. İçimde tatlı bir heyecanla uyumaya çalışıyorum ama hava iyice soğudu. Gediz dağı soğuğunu hissettiriyor.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 67 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 6. Gün

29 Nisan 2019 Pazartesi

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Saraçlar köyü – Kula – Güre – Akbulak köyü

 

Dilsizler haberin kulaksız dinleyesi
Dilsiz kulaksız sözü, can gerek anlayaşı
Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik
Gerçek erin bu yolda yokluktur sermayesi
*** ***
Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk
Her dem yeni dirlikte, bizden kim usanası
Miskin Yunus ol veli, yerde gökte dopdolu
Her taş altında gizli, bin imran oğlu MUSİ

Yunus Emre

 

Öne çıkmış olan görsel, ortada büyük gözü, kenarlarda küçük gözleri olan taş köprü. Kahve fincanı elimde uzatarak akan Gediz nehri ile. Nehrin suyu bulanık akıyor.

IMG_20190429_135756

Sabah erkenden kalkıyorum, camideki tuvalette elimi yüzümü yıkadım. Çadırıma dönünce bir de ne göreyim? Katlanır tabure çantasıyla çadırımın yanında öylece duruyor. Halbuki dün akşam her tarafa bakmıştım; Yoktu ortalarda. Neyse bulduğuma sevindim. Hani halk tarafından söylenen bir deyim vardır; “Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi” Aynen öyle oldu sanırım.

IMG_20190429_074705

Bahçede sandalyemi bulmanın sevinciyle oturup bir güzel kahvaltımı yapıyorum. Kahvaltıdan sonra eşyaları ve çadırı toplayıp çantalara yerleştirdim. Yola çıktım, ilk gördüğüm ilginç şey yol yapılırken kazılan topraktaki volkanik patlamada ortaya saçılan cüruf yada toz katmanı siyah olarak ortaya çıkmış. siyah katmanın üstünde bir metrelik bej renginde toprak katmanı var.

DSCN7761

Koni biçiminde volkan tepesinin ucu sivri.

DSCN7763

İlk köy olan Sandal köyünden geçerken evlerin düzgün ve sıralı yapılmaları ve sadece iki katlı olmalarını beğendim. Hepsinin bahçesi vardı ve üst katlar tamamlanmamış, sıvasız tuğlalı görünüyor. Çatıları tamamıyla kiremit kaplı.

DSCN7766

Göründüğü kadarı ile, büyük olasılıkla söğüt ağacına yıldırım düşmüş. Gövdesini ikiye ortadan bölerek yere yatırmış iki tarafa. Sağdaki kurumuş ama soldaki yere paralel yatsa da yaşamını devam ettirmek için filizler vererek yeşermiş. Yaşam her zaman ağır basıyor demek ki.

DSCN7767

Tepenin yamacında üzüm bağı yapılmış. Nedense paralel değil de dikine aşağı beton direkler dikilerek düz olarak aşağıya kadar gelmiş. İlginç yapılmış bir bağ!

DSCN7768

Yakınlarda olan İzmir – Ankara ana yoluna çıktım. Bir süre ana yolda gideceğim. Çünkü az ileride Kula kasabası ve Gediz nehrine kavuşacağım. Nehrin yatağının yakınından giden yol olmadığı için bu yoldan geldim ve Gediz nehri ana yol ile birlikte gidiyor. Bu yolda Kula rampaları önüme çıkacak. İlk defa bisikletle bu yoldan gideceğim. Daha önce araba ve otobüs ile geçmiştim Kula rampalarını. Bakalım bisikletle nasıl aşacağım? Ana yola çıktığım yer tepe üzeri, aşağıda Kula kasabası görünüyor. Yani kendimi salacağım ve hop Kula’dayım.

DSCN7769

Otobüs ile geçerken her zaman gördüğüm siyah, ağaçsız ve otsuz volkan dağını bu kez bisikletim üzerinden görünce resmini çekme olanağım oldu. Otobüs yada araba ile durup resmini çekme şansım olmadı hiç bir zaman. Buradan geçerken sadece bu volkanı gördüğümden diğer volkanları göremiyordum, sadece bir tane olduğunu zannettiğim volkan tepelerinde çokça olduğunu gördüm.

DSCN7770

Kula’ya hızlıca indim ve durmadan yoluma devam ettim. Bir süre daha yol düz devam ediyor. Önümde üzeri kayalık masa dağı ve vadi görünüyor. Yol arasından geçiyor.

DSCN7772

Masa dağının olduğu yere geldim. Tepesinde kayadan bir kale var sanki, yapısı kaleyi andırıyor.

DSCN7773

İki dağın arasından giden vadideki yola yaklaştım. Soldaki masa dağının yapısı ile karşıdaki dağın toprak yapısı birbirine benzemiyor.

DSCN7774

Toprak yapısı değişik olan yere gelince burasının Kula peri bacalarının olduğunu anlıyorum. Kademe kademe yağmurdan aşınmış toprak, üzerindeki sert taşları aşındırmadığından sert yerin altını aşındırıp baca görünümü almasını sağlamış.

DSCN7775

Sonunda Gediz nehrine kavuştum. Kula peri bacalarının olduğu vadiden geçiyor. Gediz nehrinin olduğu yerde tabelası konulmuş ama öyle korkuluğu olan köprü yok ortalarda. Yol geniş bir şekilde nehir üzerinden geçiyor.

DSCN7776

Yukarıdaki vadiden gelen Gediz nehri çamurlu akıyor. Bir yerlerde yağmur yağmış olmalı.

DSCN7777

Kuyladokya vadisi.

DSCN7778

Gediz nehrinin oluşturduğu derin vadinin sağ tarafındaki yamaçtaki toprağın yapısından peri bacaları şekli almış olması nedeni ile buraya Kuladokya denilmiş. Peri bacalarının aşınmış yerlerinde kademeli olarak bir sert tabaka görünüyor. Bu sert tabakada aşınma yok diğer kısımlar aşınmaya devam ediyor.

DSCN7779

Yolun karşı tarafına dikkatlice geçiyorum. Çünkü Ankara yolu yoğun araç trafiği var. Karşıda vadiye giriş yerinde giriş tabelası konulmuş. Tabelada “Kula peri bacaları tabiat parkı” yazılmış. Kahverengi tabelada peri bacalarına 1 Kilometre kaldığını belirtmişler. Buradaki volkan tepelerine Divlit dendiğinden yolda olan Divlitleri yazmışlar

DSCN7780

Kula peri bacaları tabiat parkı girişinde yapma peri bacaları konulmuş iki tarafına.

DSCN7781

Gediz nehrini yatağı buradan görünüyor. Masa dağının dibinden sola doğru giden söğüt ağaçları nehir yatağı olduğunu belirtiyor.

DSCN7783

Biraz daha yükselince ana yol ve nehir üzerinden geçen köprü viyadük görünüyor.

DSCN7784

Masa dağındaki yamaçta da küçük peri bacaları oluşmuş.

DSCN7786

Peri bacalarının iyice belirgin olduğu yere geldim. Burası görülmeye değer muhteşem bir yer. Her peri bacası değişik yapıda ve şekilde.

DSCN7787

Yamaçların bazı yerlerinde peri bacaları oluşmuş.

DSCN7790

Bir peri bacasının oluşumu ve yapısını gösteren örnek karşımda. Toprak yapısı da bunu gösteriyor. En üstte kaya var, altında sonradan oluşmuş toprak yapısı bir metre kalınlığında. Altında ise beyaza yakın açık krem rengindeki yumuşak toprak aşınmaya yatkın. Yağmur yağdıkça yumuşak yerleri aşındırmış. Kayanın altındaki yerler durduğundan baca gibi bir yapı oluşmuş doğal olarak.

DSCN7792

Bazı yerde sıralı peri bacası, bazı yerde de tek başına kalmış peri bacası.

DSCN7793

Kalın bir direk gibi ya da minare gibi olan peri bacaları da var tek başına öylece duruyor.

DSCN7794

Peri bacaları ziyaretini bitirip aşağı, ana yola çıktım. Ana yolda bisiklet sürerken kötü bir koku burnuma geldi. Sadece iskeleti kalmış büyük bir hayvan bir zamanlar yol kenarında ölmüş. Doğadaki leş yiyicileri temizlemiş çoğunu. Çok az bir kısmı, o da işkembe ve bağırsaklar olabilir, henüz kalıntısı duruyor. Kötü koku buradan kaynaklanıyor. Resmini çekip hemen yoluma devam ediyorum.

IMG_20190429_121855

Kula rampaları başlıyor galiba. Tabela öyle gösteriyor. Kırmızı renkli çerçeveli tabelada % 6 eğim olduğunu belirtmişler. % 6 eğim o kadar zorlu değildir, bisikletle giderken hissetmezsin bile.

DSCN7795

Bu yolda bir çok defa geçmeme rağmen Gediz nehri üzerinde bir taş köprüden haberim yoktu. Yavaş yol almanın avantajlarından birisi; Her şeyi görüyorsun ve fark ediyorsun. Bulanık akan nehirde iki küçük, ortadaki büyük kemerli taş köprü karşımda, sağda duruyor.

DSCN7796

Köprüyü yakınlaştırıp büyük kemeri çekiyorum. Kemer taşları tek sıra dizili, üzerine tonoz taşları ve biraz beton karışımı ile onarılmış.

DSCN7798

Ayrıca bu köprüyü belirtir tarihi renk olan kahverengi rengi ile boyanmış, tabelaya “Çatal Köprüsü” yazılmış ve nerede olduğunu belirtmiş. Şimdiye kadar görmemiştim bu tabelayı da.

DSCN7799

Bilgilendirmek için bir de yazı yazmışlar köprü başına;

Çataltepe Köprüsü

Uşak – İzmir karayolunun kenarında, Gediz Nehri üzerindedir. Kesme taş ve kayrak taşlardan yapılmıştır. Ortada büyük, her iki yanında daha küçük olmak üzere yuvarlak kemerli üç gözdür. Orta ayaklarında, suyun köprü ayaklarına zarar vermesini önlemek amacıyla sel yaran adı verilen çıkıntılar çıkıntılar mevcuttur. Yarısı kırık ve kaybolmuş bir kitabesi olan köprünün uzunluğu 53 metre, genişliği 3,10 metredir. Bazı kaynaklarda Ulucaklı Hacı Mustafa oğlu Ahmet Ağa tarafından bir onarım yapıldığı yazmaktadır. Ne zaman yapıldığına dair bir bilgi mevcut değildir. Zarif bir köprüdür.

DSCN7800

Taş köprünün üst tarafından çekiyorum komple. Yoldan toprak – çakıl karışımı döşeme ile köprüye iniyor. Köprüden de karşı tarafa geçiliyor.

DSCN7801

Nehir yatağına inmek için köprünün başlangıcındaki yerin yanına bisikletim KUZ’u park ediyorum. Karnım da acıktığından ekmeğimi ve barbunya konserveyi kahve takımlarımla birlikte aşağıya indiriyorum

DSCN7802

İlk olarak barbunya konserve ile karnımı bir güzel doyuruyorum, ardından kahvemi cezveye koyup ocağa sürüyorum.  Nehir kenarında mil toprağı olan düzlükte kahve pişiriyorum Urim Baba’nın kahvesi Maksat muhabet logo basılı rüzgarlık içinde cezvenin sapı görünüyor. Gediz nehri aşağı doğru akıyor.

DSCN7803

Hava sıcak olduğu için küçük bir söğüt ağacının gölgesi altındayım. Kahve pişerken taş köprü kemerleri ile birlikte çekiyorum.

DSCN7805

Kahve pişti, fincana doldu ve taş köprü manzaralı kahveyi içmeye başladım. Fincanım elimde, taş köprü ile resmini çekiyorum. Şimdiye kadar kimsenin içmediği yerde kahve kokusu yayılıyor. En güzel yerde kahve içilmez mi? Gediz nehri bulanık akıyor. Bu resmi öne çıkmış görsel olarak seçiyorum.

DSCN7807

Nehir yatağında akan su ile aynı hizadayız. Nehir yatağından taşmadan akıyor. Kenarda çimenler bitişmiş, yanında da daha fide ve büyümekte olan söğüt yaşama tutunmaya çalışıyor.

DSCN7810

Daha büyük söğüt ağaçlarının saklım saçak dalları nehrin sularına değiyor.

DSCN7812

Sazlar da var nehir kıyısında, sazların çiçeği de uzun bir sapın ucunda sosis gibi, kahverengi ve tüylü olarak rüzgarda salınıyor. Çünkü çiçek sapın ucunda ağır kalıyor. Evlerde süs olarak vazoya konuyor bu çiçekler. Yıllarca da bozulmadan kalıyor vazoda.

DSCN7813

Nehrin içinde kalmış otlar da tazeliğini koruyor. Yağan yağmurda biraz yükselmiş sular bulanık akıyor.

DSCN7814

Kalın gövdeli söğüt ağaçları da var karşı kıyıda. Bir dalı yere yapışmış durumda.

DSCN7816

Kahvemi içip bir süre dinlendikten sonra kahve takımlarını toplayıp yukarıya çıktım. Bisikletim KUZ beni bekliyordu. Zaman geçirmeden yola çıktım. Gediz nehri bu kez sol tarafa geçiyor. 2. Köprüden geçiyorum. Tabelada Gediz II yazıyor. Bu köprüde demir korkuluklar var.

IMG_20190429_142513

Sonunda Kula rampalarını bitirdim. Tabelada yazan “Çataltepe geçidi Rakım : 650” yazısı yokuşun bittiğini belirtiyor. Bisikletim KUZ park etmiş tabela yanında. Sosis çantanın üzerinde güneş paneli bağlı. Bataryayı şarj ediyor Güneş enerjisi ile. Kula rampalarını çıkarken zorlanmadım bile.

DSCN7818

Geçitten sonra rampa aşağı iniyorum bir süre. Düzlüğe gelince çay molası veriyorum. Yoldaki reklam tabelasında köfteci birinin köfteciye ne kadar kaldığını belirtiyor. Her 500 metrede bir tabela koymuş. Belki 100 tane tabela var. Bu kadar reklam tabelası konmaz ki, yoldaki göz zevkimizi bozuyor. Aynı zaman da bıktırıyor. Köftecinin olduğu tesislere gelip park yerindeki arabalara bakınca kazık bir yer olduğunu anladım. Kazık yemektense yoluma devam ederim. Neyse ki yanında kamyonların park ettiği bir yer görünce hemen daldım ve duble bir çay ısmarladım. Burada kazık yemeyeceğimi biliyorum. Çünkü kamyoncuların durduğu yerlerde duracaksın, hem taze, hem ucuz olur böyle yerler. Çayımı içtim, parasını ödeyeyim dedim sahibi para almadı. Kendisine teşekkür ediyorum çay için. Çay molasını verdiğim yer Güre köyü. Buradan biraz ileriden girişi olan yola saptım sola doğru. Kalabalık, trafiği çok ve gürültülü ana yoldan sakin, huzurlu, arabanın olmadığı yolda bisiklet sürmek gibisi yok. Oh be Dünya varmış. Sakin yola girer girmez hemen bir çeşme çıktı karşıma. Oysa ana yolda pek çeşme yoktu geldiğim kadar. Çeşmeden sularımı tazeleyip dolduruyorum Bisikletim KUZ park etmiş çeşmenin yanında. Çeşmenin olduğu yer dikdörtgen taşlardan örülmüş, uzun yalağın olduğu yerde ise gelişi güzel, düzensiz taşlar örülmüş. Bir borudan sürekli su akıyor yalağın içine.

DSCN7820

Çeşmenin başına, mermere Reyhan Çeşmesi 2006 yazılmış. Üstünde de Arapça Bismillahirrahmanirahim yazılmış.

DSCN7821

Su yuvarlak oyulmuş mermer içinden akıyor.

DSCN7822

Mermer borudan akan suyun berraklığı o kadar net ki iyice yakından çekiyorum.

DSCN7825

Çeşmenin olduğu yerin yakınında toprak yoldan gideceğim. Çeşme solda, KUZ park etmiş ve çamların arasından giden toprak yol.

DSCN7827

Toprak yolda giderken tarihi bir yerde olduğumu tabelada yazan yazı belirtmiş. Burada Aktepe Tümülüsü var. Tabelada yazan;

Aktepe Tümülüsü Güre

Güre beldesinin yaklaşık 4 km. kuzeybatısında doğal bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Yaklaşık 10 m. yüksekliğinde 40 m. çapındadır. 1966 – 1968 yılları arasında kaçak kazılarla tahribe uğramıştır.1987 yılında Uşak müze müdürlüğü tarafında yapılan kurtarma kazısı sonucu kesme kireç taşlarından tapılmış dikdörtgen planlı mezar odası bulunmuştur. Bindirme tekniğiyle inşa edilen mezar odası mimari yapısı ve bulunan seramik parçaları ile M:Ö: 520/ 480 yıllarına tarihlenmektedir. Aktepe tümülüsü, yapısıyla yöremizdeki Lidya dönemi tümülüslerinin önemli örneğidir.

DSCN7828

Doğanın içinden, yeşillikler ve ağaçlar arasından Gediz nehrini takip ediyorum. Küçük bir kanaldan sular akıyor bahçe sulaması için. Kanal Gediz nehrinden geldiği belli.

DSCN7829

Girdiğim toprak yol beni kestirmeden Gediz yoluna çıkaracak. Zaten Gediz nehri de yola yakın akıyor.

DSCN7830

Gediz nehri üzerinden geçen bir köprüdeyim. Nehir buralarda az aksa da yine de debisi yüksek. Kıyısında söğüt ağaçları var.

DSCN7832

Nehir kendi yatağını bulmuş, insanlar da kıyılarına tarlalar, bahçeler yapmış. Nehrin bereketinden faydalanıyorlar.

DSCN7833

Gediz nehrini çekerken daha ileride bir taş köprü daha görüyorum. Köprü epey uzakta, oraya giden yol da yok. Büyük bir göz yanında daha küçük ve devamında üç küçük göz daha var olduğunu görüyorum Köprü sanki yeni onarılmış gibi.

DSCN7834

Yol ayrımına geldim, sağa ve sola giden yol tabelaları dikkatimi çekti. Halilefendi 5 km sağı gösteriyor. Altında Karakuyu 3, Üçkuyular 12 solu gösteriyor. Akbulak  ve Zahman 10 Sağ tarafı gidileceğini gösteriyor. Dikkatimi çeken ise ortada Üçkuyular yazması. Evime yakın, merkezi bir yer olan Üçkuyular İzmir’de bir mahalle. Bana yakın geldi nedense Üçkuyular yazısı. Memleket özlemi sanki. Benim yolum Akbulak tarafı, yani sağa doğru.

DSCN7835

Yol sola, sağa doğru dönemeçli, ormanlık bir alandan gidiyor.

DSCN7836

Gediz üzerinden geçen dar bir köprüye geldim. Uyarı olarak köprünün iki yanına da dik birer tabela, yan çizilmiş kırmızı beyaz şeritler ve köprü korkuluğu kırmızı beyaz renklere boyanmış. Bir arabanın geçebileceği kadar genişlikte olan köprüyü dikkatli geçmek gerekiyor araçlar için. Bisikletçiler için köprü geniş.

DSCN7837

Köprünün üzerinden akan Gediz nehrini çekiyorum. Sol tarafta söğüt ağaçları, sağda düz çimenlik alan var.

DSCN7838

Nehir köprünün altından geçip gidiyor denize kavuşmaya.

DSCN7839

Köprüyü geçerken akşam olmak üzereydi ve köprüyü geçer geçmez, sağda tulumba görünce burada kamp yapabilirim deyip hemen uygun düzlükte kampımı yapıyorum. Tulumbanın yanına şişede su koymuşlar. Suyu tulumbaya koyup kolu çekerek suyu aşağıdan gelmesini sağlıyorum. Hava kararırken yemeğimi yedim, akşam kahvesi. Ardından akşam çayı iki bardak iyi gitti. Artık sona yaklaştım sayılır. Yarın Murat Dağına çıkarım diye tahmin ediyorum. Sabah ola hayrola. Nehir yakın olduğundan sivrisinekler peydah oluyor hava karardıktan sonra. Üzerime kalın ceketimi giymiştim daha önce. Buralarda akşam hava serin oluyor. Hem sivri sinekler her ne kadar beni sokmasa da korunmak gerek. Fazla geç olmadan çadırıma girip yatıyorum.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 80 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc