Etiket arşivi: urim baba’nın kahvesi

8. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu 4. Gün

23 Nisan 2029 Salı

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Urla İskele – Urla – Kuşçular Bademler – İnciraltı kent ormanı – Konak

 

Hepimiz bir yerlerdeydik
Başka bir yere geldik
Değişen dünyanın sürecinde
Karanlık bir sudan geldik

Ruhi Su

 

Öne çıkmış olan görsel, 23 Nisan Çocuk bayramı kutlamaları. Bir masada kız ve erkek öğrenci oturmuş. Arkasında kızlar, erkekler alkışlıyor okul bahçesinde.

DSCN7376

Sabah erkenden kalktık, çadırları, eşyaları toplayıp kıytırığa yükledim. Buradaki kum denizinde pankartımızı bağlayacak ağaç pek yok. Bir tane okaliptus ağacının gövdesine bağlayıp diğer taraftan Sezer ipi çekip pankartı germiş oluyor. Hatıra çektirmek isteyenler resim çekiliyorlar. Olan baytar Sezer’e oluyor, kolları koptu germekten. Pankartta “Az bilinen antik kentler turu Hatırası, #abakheryerde #abakseninlegüzel” yazıyor. Bisiklete binmiş kadın ve erkek resmi, sadece başları delik. Burada başları çıkarıp resim çekiliyoruz.  Bisikletler taş tekerlekli ve kadrosu kemikten. Ortada sütunlu tapınak var

DSCN7317

Kahvaltıdan önce kahvemi pişiriyorum, yanımda bacanağım var. Birlikte resim çekildik. Bacanağım çömelmiş, ben sandalyemde oturmuşum.

DSCN7319

Kahvaltıyı birlikte yaptık. Ketring Ayşe son kez kahvaltıyı sundu ve takımları toplayıp Aliağa’ya döndüler. Biz de yola çıktık, bu gün 23 Nisan Çocuk bayramı. Bademler köy ilk okulunda kutlayacağız. O yüzden erkenden, fazla oyalanmadan okulda olmamız gerek. Urla’ya ana yoldan  değil de bahçeler arasından, trafiğin olmadığı yerden gideceğiz. En arkadan geldiğim için benden başka Enes ve Cem var. Bahçeler içinden geçen yeşil yolda bisiklete biniyorlar.

DSCN7325

İzmir – Çeşme yoluna çıkmaya çok az kaldı. Arkadaşlar benzinlikte bizi bekliyorlar. Aradan onları görüyorum. Cem ve Enes önümde gidiyorlar.

DSCN7327

Bizi bekleyenlerle buluştuktan sonra fazla zaman geçirmeden yola çıktık. Urla’nın içinden hızlıca geçip arka yola geçerek Bademler köyüne gideceğiz. Sarı çiçeklerin ardından yola çıkmış bisikletçiler giderken.

DSCN7328

Urla’nın arka mahallesinde üstü kapalı, önü açık çeşme var. Yaz kış üç borudan sürekli akar. Tamamen beyaz kireç vurulmuş çeşmeye.

DSCN7331

Üç borudan akan sular yalağa dökülüyor. Üç çeşmeyi sığacak şekilde çekiyorum.

DSCN7332

Tek çeşmeyi daha yakından çekiyorum. Dibi yosun tutmuş çeşmenin.

DSCN7333

Grubun arkasından ben de yola çıktım. Yol iniyor ve tekrar küçük bir yokuşu aşmak gerek. Epey arkalarda olduğumdan tüm bisikletçileri yokuşu çıkarken yakınlaştırıp çekiyorum. Beton direkler ve sarkan elektrik telleri de görüntüye girdi.

DSCN7334

Tepeye çıkınca manzara da güzelleşti. Urla, Karantina adası, İskele, Çeşmealtı ve adalar manzarayı oluşturuyor deniz ile birlikte.

DSCN7339

Düzlükte resim çektikten sonra Hakan fotoğraf makinesini alıp orada küçük bir sürüyü otlatan çobanı yakından çekiyor bir kaç poz. Kazak giymiş, üzerinde deri ceket, saçı sakalı kırlaşıp uzamış soluna doğru derin bakışları atıyor.

DSCN7342

Yüzü ve anlı kırışmış, şimdiye kadar neler yaşadığının derin izlerini oluşturmuş. Her kırışıklığın bir hikayesi olmalı ama çoban sessizliğini bozmadan her şeyi anlatıyor sanki. Ne şapkası var, ne güneş gözlüğü. Yüzü Güneşten yanmış gözlerini kısarak resim çeken Hakan’a bakıyor. Açık alınlı, kısa kır saçı sakalına karışmış, sigaradan sararmış bıyıkları ile dertlerini anlatamıyor bile.

DSCN7358

Fazla yüksek olmayan tepeleri aşıp Bademler köyünün içindeki okulun bahçesine geldik. Okul bahçesinde Öğrenciler ve Öğretmenler toplanmış bizleri dört gözle bekliyorlardı. En son ben geldikten sonra hemen törenlere başladı çocuklar. Geleneksel hale gelen Az bilinen antik kentler bisiklet turunun bir özelliği olan 23 Nisan çocuk bayramını çocuklarla birlikte, çocuklar gibi kutlamak. Her zaman olduğu gibi en küçüklerden başlıyor gösteriler. Ana okulundaki öğrenciler oyunlarını bizlere göstermeye başladı.

DSCN7360

Diğer öğrenciler kıyılarda toplaşmışlar gösteri yapanları izliyorlar yere oturmuş.

DSCN7361

Üç erkek öğrenci merdivenin basamağına oturmuş elinde Türk bayrağı ve Türk bayraklı tişört gitmiş halde izliyorlar.

DSCN7362

Sonra 1. sınıf öğrencileri çıktı sahneye. Kırmızı etek, beyaz uzun kollu tişört, önünde Atatürk resmi basılı oynuyorlar.

DSCN7364

Gösteriyi sunan biri kız, biri erkek öğrenci mikrofondan gösteri yapanları sunuyorlar.

DSCN7366

Karşı köşede ABAK bisikletçileri toplaşmışlar gösterileri izliyorlar. Çoğu oturmuş, bir kaç kişi ayakta. Solda kaide üstünde Atatürk büstü var.

DSCN7367

ABAK bisikletçilerini komple kareye sığdırıyorum.

DSCN7369

Erkek öğrenci şiir okuyor bizlere mikrofonla.

DSCN7370

Henüz 23 Nisan çocuk bayramını bilmeyen Güneş ilk defa bayrama katılıyor. Annesi Şeyma de yanında. Turkuaz mavi elbiseler giymişler ana -Oğul.

DSCN7371

Başka bir çocuk ta annesi Merve ile birlikte 23 Nisan çocuk bayramını kutluyor.

DSCN7373

Bu yıl çocuklu ailelerin tura katılmalarını sağladık daha çok, Bebekler olduğu kadar daha büyük çocuklar da var. Feyzan ve kızı yere oturmuş gösterileri izliyorlar.

DSCN7374

Öğrenciler Gelin ve Damat oyununu nikah masasına oturmuş olarak oynuyorlar.

DSCN7375

Gelin ve Damadın arkasında çocuklar da onlara alkış tutarak eşlik ediyorlar. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN7376

Şimdiye kadar tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerinin bayrakları çocukların elinde bizlere tanıtıyorlar.

DSCN7382

Küçük öğrenciler toplanmış olarak 23 Nisan şiirini okuyorlar.

DSCN7388

Masal gibi küçük bir kız çocuğunun bayramı değil 23 Nisan ama ilk defa katılıyor annesi Senem ile. Masal elinde oyuncağı ile oynuyor.

DSCN7389

Sıra geldi ortaokul öğrencilerine. Ellerinde püsküllü toplarla oyun oynuyorlar.

DSCN7396

Sevimli Güneş’i başkasına verip yan yana oturuyor Şeyma ve Olcay. İkisini bir arada görmek zor.

DSCN7399

Ortaokula giden kız öğrenciler grup dansı yapıyorlar seyircilere.

DSCN7404

En son olarak ABAK bisikletçileri ile öğrenciler dans ediyorlar birlikte.

DSCN7406

Törenler, gösteriler, şiirler bitti, sıra geldi öğrencilerin hediyelerini vermeye. Hazırladığımız hediye torbalarını çocuklara ABAK bisikletçileri tek tek veriyorlar sırayla. Bir erkek öğrenci hediye torbasını almış.

DSCN7410

Ben de bir öğrenciye hediye torbasını verirken İlknur Sözündeduran çekiyor.

58383323_2131390343616681_3066955392098500608_n-1024x683

Sıranın sonuna kaçak olarak giren yaramaz çocuklar da var. Boyunu küçültmek için çömelerek giden Hakan sıranın sonunda. Boyunu küçültmeye gerek görmeyen bacanağım Selahattin de sırada hediye almaya çalışıyorlar. Elbette onlara vermiyoruz.

DSCN7509

Uzun süredir görmediğim, turda da işlerinden dolayı pek konuşamadığım Esra Alkan ile sohbet etme fırsatı doğuyor. Birlikte resim çekiliyoruz bisikletlerimize binmiş olarak.

DSCN7516

Bisikletim KUZ ve kıytırık yola çıkmaya hazır. Ben erkenden yola çıkacağım, o yüzden arkadaşlardan önce yola çıktım. Çünkü İnciraltı kent ormanından geçen ABAK katılımcılara kendi yerimde kahve pişirip ikram edeceğim. Erkenden gidip hazırlıklarımı yapmalıyım. Bisiklete binmiş yola çıktığım an.

58599148_2131380356951013_2658123820333793280_n-1024x683

Hakan ile birlikte yola çıktık, hızlıca İnciraltı kent ormanına vardık. Burada fotoğraf makinesini Hakan’a veriyorum. O da resim çekiyor kafasına göre. Ama güzel çekimleri var, bu işi biliyor. Zaten fotoğraf makinesini o vermişti. İnciraltı kent ormanı kıyıları kumluk ve sığ. Burada kum midyesi yetişiyor ve bu kum midyesini çıkarıp satanlar var. Balıkadam elbisesi giymiş midye çıkarıcıları, elinde kürek ve elekle akvades (kum midyesi) çıkarıyorlar. Deniz dibindeki kumları kürekle eleğin içine atarak eliyorlar kumları. Elekte akvadesler kalıyor. Bunları torbaya koyarak akşama kadar topluyorlar. Sonra alıcıya gidip tartarak satıyorlar ve iyi para kazanıyorlar. Bu akvadesleri İtalya’ya ihraç ediyorlar.

DSCN7521

İnciraltı kent ormanına girdik, burada eskiden balık çiftliği dalyan vardı, şimdilerde dalyanın büyük bir bölümü toprakla doldurulup ağaçlar dikilerek kent ormanı oluşturuldu. İzmir’de en büyük yeşil alan burası. Dalyan lagüne dönüştü. Deniz ile bağlantısı var iki kanaldan. Sular yükselince deniz içeri akıyor, alçalınca dışarı akıyor sürekli. Kanalların biri küçük, birisi büyük. İkisinde de köprü var. Büyük kanalın üzerine yapılan köprünün ismi Barış Manço köprüsü. Hakan Sevin beni bisikletin üzerinde köprüden aşağı inerken çekiyor. Köprünün iki yanında mavi boyalı korkuluk demirleri var.

DSCN7522

Lagün tarafı çok sığ, burada su kuşları gelip besleniyor. en önemli kuşlardan flamingo kuşları sürekli buraya gelip yemleniyor. Kanalın ağzında kamış olta ile balık avlayan birisi ayakta. Lagün üzerinde bazı yerler yosun ile kaplı. Karşıda Narlıdere dağları.

DSCN7563

Lagünün daimi sahipleri flamingo kuşları için cennet sayılır. Burada rüzgarın durumuna göre yer değiştiriyorlar. Uzun ayakları sayesinde sığ olan lagün içinde gezinerek yemlerini yiyorlar bütün gün. Uçmadıkları zaman tüylerinden dolayı beyaz görünüyor. Kanatlarını açıp uçmaya başlayınca tüm güzelliği ortaya çıkıyor. Kanat altı ve uç kısımları turuncu ve siyah tüyleri ortaya çıkıyor. Bu görsel anı yakalamak için uzunca beklemek gerek. Uçmaya başlayınca beklemeye değdiğini göreceksiniz. Bir flamingo kuşu uçuyor deniz üstünde. Geniş kanatlarını açmış deniz üstünde turuncu ve siyah renklerini gösteriyor. Diğer flamingo kuşları geziniyorlar uzun bacakları ile.

DSCN1859

Martılar denizlerin hakimi, her yerdeler ve hem denizi hem de karayı kontrol ediyorlar sürekli olarak. Bir martı çok yüksek olan aydınlatma direğindeki lambaya konmuş etrafı gözetliyor. Burada bir gerçeği söylemek istiyorum “Martılar telgraf tellerine konmaz” Nedeni ise perde ayaklı olmaları. İnce telleri kavrayacak pençeleri olmadığı için telgraf tellerine tutunamazlar. Düz olan zeminlere konarlar.

DSCN7569

Sonunda kahve yaptığım yer  olan Çakalburnu’na geldim. İnciraltı kent ormanında, denizin kıyısında, tam da burun ucunda kahvemi yapıyorum. 2015 Yılının Ekim ayından beri İzmir de olduğum zamanlarda her Cumartesi günü kahve etkinliği yapıyorum. Burada kahvenin duvarı yok, çatısı da yok. Açık alan, bir ılgın ağacının dibinde Urim Baba’nın kahvesi. Hani soruyorsunuz ya dükkan nerede? Dükkanı kime bıraktın? İşte dükkan burası, kimseye de bırakmıyorum. Ben neredeysem dükkan orada. İzmir de en uygun yerde arkadaşlarıma, dostlara, tanıdıklara, tanıdık olmayanlara, yoldan geçenlere muhabbet eşliğinde kahve pişirip ikram ediyorum. Hem kahve beleş, sadece fal bakılmıyor. Arkadaşım Emre Kanat tarafından dron kamera ile havadan çekilmiş kent ormanı, ağaçları, çimenleri ve yolları görünüyor. Evim da karşıki yamaçta, yani buraya 4 Kilometre yakınlıkta.

50946102_2292843507432462_6092584660414496768_o

Kendi yapımım olan kuş yuvasını ılgın ağacına bağladım. Belki bir kuş yuva yapabilir. Bu kuş yuvalarından çokça yaptım ve ormandaki ağaçlara astık arkadaşlarla birlikte. Çoğuna kuşlar yuva yaptığını gözlemledik ve her baharda yavrular yetiştiğini gördük.

IMG_20190727_152614

Arkeologların İnciraltı kent ormanında, Çakalburnu civarında yaptıkları kazılarda elde ettikleri tek bulgu bir tablet oldu. Yapılan incelemede bu tablet pişmiş topraktan yapıldığı, yapıldığı zaman ise M.Ö. 8.000 yıl dönemine ait bir çalışma olduğunu tahmin ediyorlar. Bunun kanıtı tabletteki sol üst köşesindeki işaretten anlaşıldığını söylüyorlar. İşaretin ortasındaki 8 küçük üçgen belirtiyor yapıldığı tarihi. Demek ki bir bilinmeyen dönemle karşı karşıyayız. Turumuzun adından anlaşılacağı gibi Az Bilinen Antik Kentler turuna uygun bir yerdeyiz. Buraya o yüzden Urim Baba’nın kahvesi adı verilmiş. Tablette Urim Baba’nın kahvesi logosu basılmış. Bisiklet tekerleği, siyah bir tüy, ucu beyaz ve kahve cezvesi.

IMG-20190621-WA0003

Ben Urim Baba’nın kahvesine gelip tezgahı açtıktan sonra ilk olarak Eczacı Demet geldi.

DSCN7570

İlk gelenlere kahve pişirip ikram ediyorum. Kahve içerken resim çekiliyoruz, kahve tezgahı olarak üzer düz olan mermer blok taşını kullanıyorum. Bisikletim KUZ ve kıytırık solda. Toplam 7 kişiyiz.

DSCN7571

Sonrasından tüm katılımcılar geldi, hepsine kahve pişirip ikram ettim. Kimseden para almadım, zaten kahve beleş. Kahve içerken her zaman olduğu gibi bol bol muhabbet edildi. Kahve değirmeni sürekli çalıştı, taze kahve çekildi. Kahve kokusu ormana yayıldı. Buradan İzmir de oturanlar evlerine dağıldı. Son kalanlarla birlikte Konak meydanındaki Saat Kulesinde turu bitiriyoruz.

Böylece bir turun ve tur yazısının sonuna geldik. Bu turdaki bir kaç yeri daha önceki yazılarımda yazıp paylaşmıştım. İlk defa Vapurla Foça dan Mordoğan’a vapur ile geçerek bir yenilik yaptık. Elimden geldiği kadar resim çekip sizlerle paylaştım. Her resimde görme engelli arkadaşlar için betimleme yaparak onların da dünyasına gezdiğim yerleri bir derece göstermeye çalıştım. Yeni turlarda görüşme dileği ile

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 49 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Gediz Keşif Bisiklet Turu 1. Gün

2 Temmuz 2018 Pazartesi

Eskişehir – Kütahya

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

ben mi? evet…
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak…
bir çiçek merhaba diyecek…
hoşgeldin diyecek dağ…
orman gülümseyecek…

Ataol Behramoğlu

Öne çıkmış olan görsel, İçi su dolu yalağa çeşme borusundan su dökülüyor. Bisikletim KUZ diğer tarafta. Yalağın uzunlamasına, yanından küçük bir kanaldan su boşalıyor.

20180702_120846_HDR

Güzel bir uykunun sabahında erkenden uyanıp çadırımı, eşyaları toplayıp bisikletin çantalarına yerleştirdim. Ön ve arka bagaj çantalarını KUZ’a taktım. Yola çıkmaya hazır olarak bekliyor KUZ. Kahvaltıyı yapıp karnımı doyuruyorum. Ben yola çıkmaya hazırım ama yol arkadaşım Şevket Karahasan ortalarda yok. Nerede uyuyor, çadırı nerede bilmiyorum. Artık kalkmasını bekliyorum Şevket’i.

Bisikletim KUZ, çantalar yüklü durumda bahçede duruyor

20180702_090954_HDR

Bisiklet evinin salonunda bulunan camekanda Urim Baba’nın Kahvesi havlusu konulmuş. Havluyu camekanın içinde çekiyorum.

DSCN4277

Bisiklet evinde kalan ilk konuk olarak hatıra defterine yazdığım yazının resmini çekiyorum. 8 Ay önce, 05 Kasım 2017 tarihini not düşmüşüm. Aynı zamanda bisiklet evinin açılışını da ben yapmıştım o tarihte.

DSCN4280

Benden sonra burada kalanlar anı defterine yazmışlar duygularını. Yazılanları okudum tek tek. İçlerinden sadece dostum Fernando Feyyaz Alaçam tarafından yazılan yazıyı çekiyorum anı olarak. Feyyaz da 24.02.2018 tarihini atmış.

DSCN4279

Bisiklet evinde demleme çay poşetlerinden bir kaç tane aldım yol için. Bir süre bekledim Şevket’i, sonunda kalktı, hamakta uyuyormuş bahçede. Bileydim erkenden kaldırırdım, yola çıkardık. Fazla geç olmadan yola çıktık Kütahya’ya doğru. Eskişehir den çıktığımızı tabeladan anlıyorum. Önde Şevket durmuş telefona bakarken tabelayı katran ağaçları ile birlikte çekiyorum.

20180702_100658_HDR

Yol kıyısında çeşmesi akan bir yerde duruyorum. Şevket gözden kayboldu, göremiyorum yolda. Çeşme başında bisikletim KUZ park etmiş olarak çekiyorum.

20180702_120055_HDR

Pistonlar ısınmaya başlamıştı, iki tane borudan su akıyordu. Ben de yalağın içine girerek iki çeşmeden akan sularla iki pistonu ayrı ayrı soğutma çalışmalarına başladım. Bisikletimdeki kamera tutucuya kamerayı bağlayıp otomatik olarak çektim pistonları soğuturken.

20180702_121134_HDR

Yalak içi su dolu, yandan küçük bir kanaldan su boşalıyor. Bisikletim arkada, çeşmeden akan su ve yalak ile resmini çekiyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20180702_121305_HDR

Asfalt kaymak gibi olunca yolda hızlı gidiyorum. Karayolları tabelasında Kütahya il sınırı yazılmış, demek ki Eskişehir den çıktık, Kütahya’dayız artık.

20180702_123716_HDR

Yol kıyısında çeşme yapılmış, çeşmeyi yoldan görmek olanaksız. Anca bisikletle yol alırsan fark edebilirsin. İşte bisikletin faydaları. Su ihtiyacım olmadığı için sadece çeşmeyi göstermek için durup KUZ ile çekiyorum çeşmeyi.

20180702_124908_HDR

Eskişehir – İstanbul ana yolundayım, Buradan Kütahya yönüne gideceğim. tabela kavşakta olduğumu gösteriyor.

20180702_130923_HDR

Porsuk barajıma geldim, barajın su seviyesi düşmüş. Karşı kıyılardaki kayalıklar dikine oluşmuş. Burada kayalar oyulup odalar yapılmış.

DSCN4285

Kayalıklar baraj boyu sıralanmış.

DSCN4286

Kiminin dibinde doğal oluşmuş mağaralar var.

DSCN4288

Kayalar 30 ila 40 metre dikine yarılmış sanki.

DSCN4289

Barajın başlangıç yerine geldim. Su seviyesi düşük olduğu için buralarda sadece akan Porsuk çayı ve toprak görünüyor.

20180702_133637_HDR

Tek başıma yolda gidiyorum, henüz Şevket görünürde yok. Öğle zamanı olunca acıktım. Yol kıyısında çeşme görünce burada durup öğle yemeğimi yiyorum. Yemekten sonra keyif kahvemi de pişirip içtim. Burası hareketli bir yer, yoldan geçenler burada durup gözleme, kebap yiyerek kalabalık oluşturuyorlar. Bisikletim KUZ ve çeşme kareye giriyor.

20180702_134013_HDR

Bu yoldan ilk defa geçtiğimden etrafı seyrederek yol alıyorum. Manzara yavaş olsa da değişiyor sürekli. Tepeler, otlaklar, Porsuk çayı ile birlikte giden yoldayım.

20180702_141627_HDR

Kayalık bir tepe, dibinde çam koruluğu sık dikilmiş. Diğer yerlerde seyrek çam ağaçları var.

20180702_141706_HDR

Yol duble, emniyet şeridi geniş. Rahatça yolda ilerliyorum. Karşımda biri iri biri küçük iki dikili taş sivri olarak görünüyor.

20180702_142007_HDR

Bisikletle giderken yol kıyısındaki her şeyi görmek olası demiştim. Gözüme ayçiçeği bitkisi ilişti. Yol boyunca bir çok yerde görüyorum ayçiçeklerini. Otların arasında boyu uzamış sarı renkli çiçekleri dikkat çekiyor.

20180702_142041_HDR

Yolun üstünde kocaman kayalar heybetli görünümünde.

20180702_142308_HDR

Kütahya bölgesinde toprak ve kaya yapısı beyaz renkli. Sodalı da diyebiliriz. Yatay katmanlar yol açılırken ortaya çıkmış.

20180702_142805_HDR

Bazı yerde katmanlar parçalı kırık şeklinde.

20180702_143011_HDR

Sık sık karşıma çıkan ayçiçeği bitkileri yanında başka bitkiler daha var. Yoldan geçen arabalar pek fark etmese de ben rahatça ne olduğunu görüyorum. Bu bitkiler uyuşturucu olarak kullanılan kenevir bitkileri. Yol boyunca bir çok kez gördüm bu bitkileri. Hepsinin yanında ayçiçekleri de ekilmiş. Esrar yapımında kullanılan keyif verici bitkilerini yol boyunca birileri ekmiş çaktırmadan. Dikkatli bakılmazsa fark edilmiyor.

20180702_143251_HDR

Toprak yapısı Kapadokya coğrafyasındaki gibi. Doğal şartlarda oluşmuş sivri, küçük tepeler peri bacaları gibi. Sadece üstlerinde kaya parçaları yok. O yüzden yağan yağmurlar kayaları sivri olarak oymuş. Etrafta katran ağaçları var.

20180702_143703_HDR

Yol kıyısında yağan yağmur birikintileri kuruyunca dipte kalan beyaz çamur sıcaklıktan çatlamış.

20180702_144746_HDR

Porsuk çayından geçiyorum, köprü başındaki tabelayı akan çay ile birlikte çekiyorum bir poz. Tabelada Porsuk 1 yazıyor. Çayda akan suyun rengine göre lağım suyu renginde akıyor. Yani çok pis.

20180702_145652_HDR

Kütahya’ya giriş yapacağım az sonra. Yolda devasa bir tak yapılmış, her tarafı Kütahya çinileri ile kaplanmış. Tak duble yolda iki kemerli, her ayakta bir tane sivri kubbe var. Toplam üç tane ayak, üç kubbe. Tak şehrin girişinden epey önce yapılmış. İleride şehir genişleyince buraları da evler, iş yerleri ile dolacağı kesin.

20180702_152223_HDR

Kütahya tabelasının resmini çekiyorum. Nüfus ; 245.000, Rakım ; 950 metre. Eskişehir’in rakımı 800 metre olduğuna göre 150 metre daha yükselmişim. Yolda gelirken yükseldiğimi fark etmemişim bile.

20180702_152542_HDR

Yavaş yavaş şehir merkezine doğru yaklaşıyorum. Buralarda azot sanayi fabrikası, seramik fabrikaları, şeker fabrikaları sanayisini oluşturmuş. Pembe çiçek ekili meydanda küre üstünde ata binmiş Atatürk heykeli dikilmiş. Heykel ve küre kocaman.

20180702_154525_HDR

Şevket ile Kütahya’ya varınca haberleşiyorum sonunda. İç kısımda bir kahvede buluştuk. Çay ve atıştırmalık bir şeyler yedik. Kütahya’yı az çok biliyorum. Ben önde, Şevket arkamda Kütahya meydanına geldik. Burada Kütahya’nın simgesi çini vazonun heykelinin resmini çekiyorum. Su fıskiyeleri vazoya doğru su fışkırtıyor.

20180702_160720_HDR

Henüz erken olduğundan yola devam ettik, yol kıyısında, bir çeşme bulursak kamp yapacağız. Nitekim Kütahya dan 8 – 9 Kilometre uzaklaştıktan sonra kamp yapacağımız uygun bir çeşme gördük. Kütahya da her tarafta su var ve her yere çeşme yapılmış. Hatta acıklı bir türküsünün başında Kütahya’nın Pınarları diye başlar. Çeşmeyi yaptıran “Şehitler Çeşmesi” olarak ismini vermiş. Çeşmenin üstüne büyük bir şapka yapılmış. Kırmızı beyaz bayrak renklerine boyanmış. Çam ağacına da Türk bayrağı takılmış bir sopaya. Aynasına da “Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun” yazılmış. Betondan yapılmış yalağa iki borudan su akıyor.

20180702_202634_HDR

Su olunca kamp yapmak kolay. Hava şartları uygun hamak kurmaya. Çam koruluğunda hamakları kuruyoruz. Şevket’te de hamak var. O bir ağaca, ben bir ağaca geriyorum hamağı.

20180703_070651_HDR

Düzlük bir yerde akşam yemeğimizi yedik. Hava kararınca bisikletleri ağaçların arasına sakladık. Fazla geç olmadan hamakta uyuklamaya başladık. Bir süre sonra yorgunluktan uyuya kalmışım.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 89 Km civarı

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Kayseri Festa 2200 5. Gün

29 Temmuz 2018 Pazar

Tekir yaylası – Hacılarkırı teleferik – Tekir yaylası

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün
Masal şehirlerini geçerken hızla

Ataol Behramoğlu

Öne çıkmış olan görsel, Güneş ilk ışıklarını çadır kamp alanına salarken bisikletim KUZ da takılı tüyler.

20180729_064519_HDR

Güzel bir uykunun ardından sabahın beşinde uyanıyorum, sıkıştığımdan tuvalete gittim. Tuvalet çadırlardan uzakta ve biraz yukarıda. İşim bittikten sonra tam tuvalet kapısından dışarıya çıktım ki gördüğüm manzaranın ve güzelliğe bakakaldım. Ay yusyuvarlak, gümüş tepsi gibi batıda, tam da Erciyes dağının eteğinde batmak üzere idi. Bu manzarayı çekmem gerek. Fotoğraf makinesi çadırda, var gücümle koştum, makineyi aldım ve tuvaletin oraya geldiğimde ay yamaçta yok olmak üzereydi. Bu kez sağa, yukarılara doğru koşmaya başladım. Sabahın soğuğunda üşüyüp kalkanlar varildeki yanan közlerde ısınıyorlardı. Benim koştuğumu görünce “Tuvalet o tarafta değil, nereye koşturuyorsun” diye seslendiklerini duydum ama onlara cevap verecek durumda değildim. Aklımda o manzarayı çekmekten başka bir şey yoktu. Kampın sonuna kadar giderek Ayı çekmeye çalıştım. Ay Erciyes dağının dik ve çıplak yamacında yarım olarak anca çekebildim. Ay acelesi varmış ta azametli Erciyes dağına sığınmak ister gibi hızlıca batıyordu. Belki de doğacak Güneşten saklanmak istercesine yamacın ardına gizleniyordu. Bu olay çabuk gelişti ve Ay battı. Yarım Ay çekebildiğim en güzel pozlardan birisiydi. Tam yamaca değdiğinde çekmek isterdim ama maalesef çekemedim. Sadece İlk anda gördüklerimle kaldım.

DSCN4995

Güneş henüz kamp alanına doğmasa da Erciyes dağının zirvesi çoktan aydınlatmaya başlamış. Manzarada Tekir yaylasının iki minareli camisi ve yukarı giden teleferik direkleri var. Koç dağının gölgesi Erciyes dağına vuruyor hala.

DSCN4997

Erciyes zirvesine vurmuş aydınlığı daha yakından çekerken bir kartal gökte süzülüyorken çekiyorum. Kartal çok yükseklerde, belki de Erciyes dağından daha yüksekte olabilir.

DSCN5000

Ay benden kaçmakla acele ettiği gibi Güneş te doğmakta acele ediyordu ve Koç dağının ardında ilk ışıklarını saçmaya başladı çadırların üstüne. Gidonumdaki kuş tüyleri ile çadırları ve doğan Güneşi çekiyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçtim.

20180729_064519_HDR

Benim çadırım mavi, Hakan’ın çadırı turuncu. İkisinin ortasında kahve takımlarını çıkarıp taburemi de açtım. Sabah gördüğüm güzel manzaranın etkisi geçmeden kahve içmeliyim.

DSCN5003

Bir ağaç şeklinde yapılan tabelada “Festa 2200 Bisiklet Festivali Kayseri Çadır Alanı” yazısı ve bisiklete binen birisinin mavi siuleti çizilmiş. Çadır alanı demir bariyerlerle ayrılmış.

DSCN5006

Teleferik ve tele bağlı kabinleri direklerle beraber çekiyorum. Aşağıdan yukarıya kadar tellere bağlı olan kabinler hareketsiz, kış aylarını bekliyorlar.

DSCN5007

Festivalin kahramanlarından Meliha Tekin erkenden uyanmış, yapılacak işleri organize etmeye çalışıyor. Çadırların arasından geçerken görüp resmini çekiyorum ve kahve içmeye davet ettim. O da davetimi kabul edip güne kahve içerek başlamak istediğinden yanıma geldi.

DSCN5008

Bu gün festivalin son günü, sahnede toplanıyor katılımcılar ve resim çekileceğiz. Hazır toplanmışlarken ben de bir poz çekiyorum. Arkadakiler ayakta, ortadakiler sandalyeye oturmuş. Öndekiler de yere bağdaş kurup oturmuşlar.

DSCN5031

Kahvaltı ve  toplu resim çekildikten sonra hazırlıkları yapıp yola çıktık. Bir süre aşağıya doğru gidip soldaki yola saptı grup. Ben de arkalarından gelirken bir video görüntüsü çekmek için durdum. Karşımda Erciyes dağının eteklerindeki dağlardan birisini çekiyorum. Dağın yamaçlarında orman var, yarısına kadar yeşillik, sonrası, zirveye kadar çıplak.

DSCN5038

Topluca bisiklet sürüş videosu, Kayseri Erciyes dağı video linki aşağıda.

https://www.youtube.com/watch?v=Nr4_xvZ8D6I

Grup hızlıca aşağı inince uzakta giden bisikletçileri yakınlaştırıp çekiyorum ama pek net değil.

DSCN5040

Bu gün Hacılarkırı kayak merkezine gidiyoruz. Bir süre yokuş aşağı gittikten sonra sola, Erciyes dağına doğru giden yola girdik. Girer girmez sert bir yokuş duvar gibi karşımıza çıktı.

DSCN5043

Yokuş o kadar sert ki çoğu bisikletçi bisikletten inerek elde yürüyerek çıkmaya çalışıyor. Kimi yol kenarında sere serpe yatıyor yorgunluktan. Ben S çizerek yavaş yavaş çıkıyorum zorlanmadan.

DSCN5044

İşte yol kıyısındaki su kanalına serpilip yatanlar.

DSCN5045

Biraz daha yukarıda pestili çıkmış iki kişi iki seksen uzanmış kanalda yatıyor. Tabelada üçgen, kırmızı çerçeve içinde eğimin % 18 olduğunu belirtmişler, altına da 500 metre kaldığını yazmışlar. Zaten ileride teleferik binası göründü. Bir kişi de bir eliyle tabelaya dayanmış nefesleniyor. Az yukarıda S çizerek çıkanlar var.

DSCN5046

Buradan Ali dağını ve Kayseri’nin bir kısmını çekiyorum. Ali dağı bizden aşağıda kaldı.

DSCN5049

Sonunda teleferik binasına vardım. Teleferik direklerini, telleri ve tellere bağlı kabinleri çekiyorum yukarıya kadar. Teleferik henüz çalışmıyor.

DSCN5052

Erciyes dağının eteklerindeki volkanik tepeler ve kayalıkları bizden daha da yukarıda. Burada ağaç yok. Ottan başka bitki de yetişmez.

DSCN5055

Binanın sundurması, yan yana dizili ağaç direkler üzerinde sundurmayı tutuyor. Taş binanın iki kapısı ve pencereleri de sundurma ağaç direkleri ile Perspektif  bir görüntü ile çekiyorum. Tavanındaki kirişler de buna uygun.

DSCN5056

Kış aylarında, karlı zamanda kullanılan kar aracı. Paletleri sökülmüş, dişli ve tekerlekleri boşta öylece duruyor. Eğimli arazide kurtarma ve yolu açmada kullanılıyor bu makine.

DSCN5057

Herkes bir tarafta oturmuş dinleniyor. Arkadan gelenleri bekliyoruz. Bu bekleyiş içinde elimde fotoğraf makinesi, ilginç gördüğüm şeyleri çekmeye çalışıyorum. Bunlardan birisi de kendi bisikletimdeki aksesuarlar. Selemin demirine astığım krom bardağım ve yolda bulduğum sarı renkli gülen kafa asılı duruyor. Yeşil renkli kancalı lastik te sele borusuna takılı.

DSCN5060

İlginç bir şey daha görüyorum iki genç birbirine bakarken resmediyorum. Bunlardan biri tıp öğrencisi, biri arkeoloji öğrencisi. Eşpedal grubunda pilotluk yapıyorlar. Konuşmadan birbirlerine çok şeyler anlatıyorlar ama bunları kimse duymuyor.

DSCN5062

Nedense aklıma teleferik başlangıç yerine çıkmak geldi. Alt binadaki biniş yerine gelince teleferik çalışmaya başladı ve ilk olarak kabine bisikletim KUZ ile birlikte bindim. Bisikletim KUZ kabin içinde, kelebek gidonum kahverengi bant ile sarılı, gidon çantam, beyaz su matarası, gidonda asılı kaskım, gidon boğazında nazar boncuğum, kamera aparatında takılı çam kozalağım, kornam ve kuş tüyleri.

DSCN5064

Brooks deri selem, sele demirine takılı krom su bardağım, sarı gülen kafa, bisiklet kilidi ve kancalı lastik sele borusuna takılı. Kancalı lastik ile bazen  bir şey taşırken bağlıyorum bagaja.

DSCN5065

Kabin içinde transparan çizilmiş Erciyes dağı, kayak yerlerini belirtir işaretler ve teleferikler çizilmiş cama.

DSCN5066

Teleferik kabinleri belirli aralıklarla tele tutunmuş olarak gidiyoruz yukarıya doğru.

DSCN5069

Teleferik direkleri, iki yanında konsollara bağlı makaralar üzerinde gergin çelik tellerini çekiyorum.

DSCN5072

Bindiğim yere kadar tüm kabinleri ve tellerle beraber direkleri çekiyorum. Arkamdan bisikletleri ile binmiş olanlar kabin içinde beni takip ediyorlar. Aşağıda biniş binası ve diğer binalar görünüyor.

DSCN5073

Kabin içinden bulutla kaplanmış Erciyes dağının zirvesini çekiyorum.

DSCN5075

Solda ise camekanlı gazino var.

DSCN5076

Arkamdaki kabindeki iki kişiyi çekiyorum, bisikletleri elinde ayakta duruyorlar.

DSCN5077

Ben yukardaki istasyonda iniyorum ilk olarak. Arkamdan gelip ikinci olan arkadaşı bisikletini indirirken çekiyorum. İçerideki ikinci kişinin bisikletinin arka tekerleği dışarıda.

DSCN5078

İlk olarak çıktım, zaman geçirmeden diğerleri gelesiye kadar kahvemi pişirip içmeliyim. Yanıma fazla kahve almamışım, sadece dört kişilik var, o da bir pişirimlik cezve demek. Şanslı olan üç kişi kahve içebilir. Kahve pişerken o şanslı üç kişiyi de rast gele, orada olanları yanıma çağırıp oturtturuyorum. Bir arkadaş bizim kahve pişirirken resmimizi çekiyor. Dört kişiyiz, arkamızda bisikletler ve teleferik istasyonu görünüyor.

DSCN5081

Ocağın etrafında rüzgarlığı koydum ki sönmesin. Cezvenin sapı görünüyor sadece. Karşıda Erciyes dağının etekleri ve bulutlar kaplamaya başlamış. Yerde üç fincanım kapakta duruyor.

20180729_115218

Dört kişi yan açıdan bir daha çekiliyoruz. Arkada telesiyej telleri ve kayak yapanların kayak takımları ile bindiği oturma yerleri.

DSCN5082

Arkamdan Erciyes dağını bulutla kaplanmış zirvesini çekiyor. Dün akşam ördürdüğüm saçlarım hala örgülü duruyor, çözmedim geceleyin.

DSCN5084

Kahvem pişti, yanımdaki üç kişiye birer fincanı verdikten sonra kendime de bir fincan ayırıp içmeye baladım Erciyes dağına doğru. Erciyes dağına biraz daha yakın olmanın heyecanı var içimde. Askerlik yaptığım yıllarda Erciyes dağına tırmanma hayallerini kuruyordum kafamda. Teskereyi aldıktan sonra tahminlerime göre 20 Kilometrelik bir yürüyüşle zirveye çıkar inerim diye düşünmüştüm. Haliyle dağcılık bilmeden, malzeme olmadan nasıl çıkarım diye hiç düşünmemiştim. Teskereyi alınca eve dönme olan güdüm bu hayalimin gerçekleşmesini unutturdu bana. Zaten nasıl yapacaktım ki? Zamanla dağcı arkadaşlardan öğrendiğim kadarı ile ekipmanlar olmadan hem çıkmam olanaksız hem de donma riski vardı. Bulunduğum rakım yaklaşık olarak 2600 metre civarında bir yükseklikteyiz. Daha 1300 metre daha çıkmak gerek. O da buradan gördüğüm kadarı ile yalçın kayalıklar bir duvar gibi görünmekte. İpsiz sapsız çıkılmayacağını buradan görüp anlayabiliyorum. Neyse belki bir gün bu hayalimi gerçekleştirebilirim, belli mi olur?

Elimin ucunda Urim Baba’nın kahvesi logolu fincanım Erciyes dağına doğru uzatmış olarak hayallerimi çekiyorum. Gökyüzü ve zirve bulutlandı iyice. Halbuki sabah Erciyes dağı bulutsuz tertemiz görünüyordu.

20180729_115523

Erciyes dağının zirvesinde fırtınalar kopuyor, bulutlar büyük bir devinim içinde. Bazen karlı, buzlu yerler kendini gösteriyor ara sıra.

DSCN5085

Bulutların azaldığı bir anda buzulu yakınlaştırıp çekiyorum. Zirvedeki sivri ve uzun kayalıklar belli oluyor.

DSCN5088

Çakır dikenleri pembe renkli çiçeklerini açmış buradaki bahar aylarını yaşıyor.

DSCN5091

Buradan Tekir yaylası ve kamp alanı görünüyor. Belediyenin büyük çadırları ve bizim küçük çadırlarımız oyuncak bir köyü andırıyor.

DSCN5095

Ne olduğunu, ne işe yaradığını, ne amaçla kullanıldığını anlayamadığım bir üç ayaklı sehpa düzlüğün bitiminde duruyor. Üç tane demir direk üstü birleştirilmiş. Üstten bir halat sarkıyor, halatın ucu kement olarak yapılmış. Bana idam sehpasını andırıyor. Böyle bir şeyin burada ne işi var? Anlamış değilim.

DSCN5098

Kahvemizi içtik, takımları topladım, çantama yerleştirdim. Aşağıdan hala gelenler var ve hepsinin gelmesini bekliyoruz. Festival ekibi buraya da bir tabela yerleştirilmiş. Üzerinde; “Festa 2200, Festivalin zirvesi Rakım 2600” yazılmış. Tabelanın yanında bisikletim ile beraber resim çekiliyorum. Arkamda Erciyes dağının bulutla kaplanmış zirvesi var.

DSCN5107

Hayranlarımdan, beni sosyal medyadan takip eden kız öğrenci beraber resim çekilelim deyince kızı kırmadım ve tabelanın yanında birlikte resim çekildik. İsmini bir türlü ezberleyemediğim kız iki elini yana açarak zafer işareti yapıyor.

DSCN5113

Aşağıdakilerin hepsi gelince toplu resim çekiyorum tabelanın önünde. Kimi bisiklet yerde yatıyor.

DSCN5116

Resim çekildikten sonra festivali düzenleyenler bizleri uyarıyor. Tehlikeli ve dik bir toprak yoldan ineceğimizi, dikkatli inmemizi istiyor. Sonrasında inmeye başladık toprak yoldan. Dikkatlice iniyorum, bazı yerlerde çakıllar var ve tekerlek kayıyor. Eşpedal üyesi ikili tandem bisiklet ile aşağı inerken çekiyorum uzaktan. Bunlar Pınar ve Zeliş. Resimlerini çektikten bir süre sonra bisikleti kaydırıp düştüklerini gördüm. Hemen kendimi yokuş aşağı dikkatli bırakarak yanlarına vardım. Yerden kaldırdım, herhangi bir şeyleri var mı yok mu diye kontrol ettim. İkisinde de küçük sıyrıklar haricinde bir şey olmadığını öğrenince içim rahatladı. Benim korkum görme engelli Pınarın düşmesi. Etrafını görmediğinden nereye, nasıl şekilde düştüğünü anlamıyor. Allahtan bir şey olmadı ona sevindim. Bisikleti kaldırdım, zincir atıp dişliye sıkışmış. Zinciri kurtarıp yerine taktım ve yola daha dikkatli etmelerini söyledim. Aşağıya inesiye kadar peşlerini bırakmadım, hep takip ettim. Aşağıya sorunsuz indiler.

DSCN5119

Bazı yerler düzleşiyor o da başka bir teleferik yerinin sonunda olduğumuzdan. Kayakçıların kayakları ile oturup yukarı çıktıkları telesiyej. Toprak yolda bir çok bisikletin tekerlek izleri var.

DSCN5121

Bizim Hamdi etrafta papatya çiçeklerini toplayıp demet yapmış. Bisikletten inmiş yol kıyısında duruyor. Sanki sevgilisini bekliyor da ona çiçek vererek aşkını ilan edecekmiş gibi.

DSCN5122

Kamp alanına geldik, Kayseri den sucuk ve Kayseri pastırmacıları gelip tezgah açmışlar. Büyük mangallar kurup sucuk pişirerek bizlere yarım sucuk – ekmek veriyorlar. Bu günkü öğle yemeğimizi de yemiş olduk. Sucuk – ekmek sırasını bekleyenler.

DSCN5123

Ayrıca satış ta var, Kayserinin meşhur çemenli pastırması ve sucukları satışta. Bunların yanında da Kayseri mantısı da satılıyor.

DSCN5124

Ben de biraz pastırma ve mantı alayım dedim. Sıraya girerek 200 gram pastırma aldım. Kilosu 3 yıl evvel 100 Lira ile daha iyisi 120 Lira arası değişiyordu. Bir kilo da Kayseri mantısı aldım. Pastırma ustası elinde satırdan biraz daha enli pastırma bıçağı ile ince dilimler halinde pastırmaları dilimliyor. Ustalık her dilimi aynı ölçüde dilimlemek.

DSCN5127

Ben cep telefonundan pek beceremem internetten otobüs biletini almasını ama görme engelli Hüseyin Garip bu konuda uzman sayılır. Benim otobüs biletini Kamil Koç firmasından önceden aldıydı cep telefonundan 5 dakikada. Telefonun özel programı sayesinde seslerle ve çok hızlı konuşan sesle işi rahatça, görmeden hallediyor. Çadırları, eşyaları toplayıp bisikletin çantalarına yükledim. Belediye otobüsleri kamp alanına gelerek bizi otogara götürmek üzere aldı. Otogarda Otobüs hareket saatini beklerken gölge bir yerde Kayseri de son kahvelerimizi içtik yanımdakilerle beraber. Hareket saati yaklaşınca perona gelip ön tekerlekleri söktük. Benimle aynı otobüse binecek olan Timukan Karaca da ön tekerleğini söktü. Otobüs bagajına bisikletleri ve çantaları yerleştirip koltuklarımıza yerleştik. Yaklaşık 14 saatlik rahat bir yolculuktan sonra, ertesi gün 10;00 civarı İzmir otogarına vardık. Bisikletleri ve çantaları indirdik. Ön tekerleği takıp çantaları da bagaja yükledikten sonra Timukan ile vedalaştım. Timukan Karşıyaka yönüne, ben Balçova yönüne gideceğim. Böyle seyahatlerde en sevdiğim taraf servis otobüsüne gerek duymamam. Bisiklete bindiğim gibi biraz trafikten, Alsancak’tan sonra bisiklet yolundan yavaş yavaş Göztepe iskelesine geldim. Burada durup Göztepe iskelesi ve asma köprü olan sarı – kırmızı renkli Göztepe yaya geçidinde bisikletim KUZ park etmiş olarak çekiyorum bir poz. KUZ hak ediyor bu pozu.

20180730_142338

Böylece bir turun, bir festivalin ve bir yazı dizisinin sonuna geldik. Ömrümde en güzel geceyi, Ay tutulmasını ve 2200 metrelik bir yakınlıkta izledim ve yaşadım. Bana bu güzellikleri yaşatan Aslı Azman’a ve Meliha Tekin’e çok ama çok teşekkürlerimi sunarım. Bu güzelliklerin resimlerini iyi bir fotoğraf makinesi ile çekerek sizlere sundum. Yaşadıklarımı elimden geldiğince sizlere anlattım. İsmini hatırlayamadığım Kayserili bisiklet dostlarına da ayrıca teşekkürlerimi sunarım, sağ olun var olun.

Bir dahaki festivallerde, turlarda görüşme dileği ile

Bu gün yaptığım yol toplam 27 + 17 = 44 Kilometre civarı

Aşağıda yaptığım yolun haritaları

Powered by Wikiloc

Otogar – Üçkuyular 17 Km

Powered by Wikiloc

Kayseri Festa 2200 3. Gün

27 Temmuz 2018 Cuma

Tekir yaylası – Develi – Sultan sazlığı

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

 

Güz güneşi benzeşiyor bahar güneşiyle
Biri kışa girerken biri kıştan çıkarken
Biri yeni bir aşk öncesinse bir kederden

Ataol Behramoğlu

Öne çıkmış olan görsel, Develi Atatürk meydanında Atatürk heykeli önünde toplanan bisikletçiler resim çekilmeden önce.

DSCN4658

Sabahın ilk ışıkları ile uyanıyorum. Bu gece rahatça yattım, yani üşümedim. Çadırımdan çıktığımda gördüğüm ilk manzara; çadırların arka kısmında küçük bir dere yatağında buharlaşmış halde görmem oldu. Buharlar dere yatağını terk etmiyor, sanki sudan kopup gitmek istemiyormuş gibi dere yatağının üstünde asılı kalmış buhar kütlesi. Bir daha su ile buhar bir araya gelmesi olanaksız. Buhar havaya karışınca rüzgar sayesinde Dünyanın ne tarafına düşeceği belli değil. Belki de Tekir yaylasına yağmayacak. Buharın ismi de hazır, “Hüzünlü buhar”. Dere içinde sararmış uzun otlar.

DSCN4631

Belki de Erciyes dağı buharı çağırıyor ama buhar Erciyes’in azametinden korkuyordur. Diğer buharların arasında kaybolmak istemiyordur. Erciyes dağına Güneşin ilk ışıkları vururken küçük bir bulut zirveyi ele geçirmek üzere.

DSCN4632

Erciyes dağının güney tarafında kalan yerler tamamen çıplak, bulutsuz ve yalçın kayaların sivri uçları görünüyor. Zirveden aşağılarda kayak merkesi binası ve kayak pisti görülüyor.

DSCN4633

Umumi tuvalet yukarda bir yerlerde. Tuvalete giderken akşamdan kalan ateşle sabah serinliğinde üşüyenler toplanıp ısınıyor. Varilin etrafında 7 üşüyenler var.

DSCN4634

Fotoğraf makinesiyle sürekli Erciyes dağını çekmeye çalışıyorum. Teleferik sonundaki dev makara ve varış istasyonunu çekiyorum yakınlaştırıp.

DSCN4639

Teleferik direklerini ve tellerini yakınlaştırıp çekiyorum, solunda da kayak pisti görünüyor.

DSCN4647

Güneş Erciyes dağına ışıklarını vursa da kamp alanına henüz güneş doğmuş değil. Ama Koç dağının tepelerinden ışıltılar giderek artıyor. Bulutlar ile beraber gelmek üzere Güneş.

DSCN4640

Koç dağının zirvesindeki kayalıkları çekiyorum.

DSCN4641

Dağın zirvelerine yakın bir yerlerde bir kaç kaya kütlesi birbirinin üstüne binmiş sanki bir tapınak görünümünde.

DSCN4642

Sonunda Güneş Koç dağının tepesinden ilk ışıklarını bize saçmaya başladı.

DSCN4644

Ve Güneş tüm parlaklığı ile kendini gösteriyor. Işık hüzmeleri kamp alanına, çadırlara, bizlere ve yayladaki tüm canlılara hayat vermeye başladı.

20180727_064318_HDR

Güneşin hayat verdiği canlılardan birisi yer sincabı. Çoktan doğada yiyecek arayışına başlamış bile. Gecenin soğuğunda taç yapraklarını kapatan papatyalar Güneşin doğması ile beraber ısınıp açmaya hazır.

DSCN4649

Sabah kahvaltısını yaptık,  hazırlıklarımızı yapıp yola çıktık, bakalım nereye gideceğiz. Hakan bana pilotlardan birisinin gelmediğini, benim pilotluk yapmamı istedi. Ben de olur dedim. Eşpedalım Pınar Göçen. Birlikte tandem süreceğiz. Resimde Ben, eşpedalım Pınar, yanımızda Hakan sevin ve eşpedalı Nevin Garip yan yana tandemleri sürüyoruz.

37830470_1714580585307165_6221630234177830912_o

Bu gün Kayseri’ye değil de ters tarafa, yokuş yukarıya doğru tırmanmaya başladık. Zirveden sonra Erciyes dağının güney tarafındaki Develi kasabasına doğru inişe geçtik. İnişte dikkatlice gidiyorum, çünkü tandem bisikletin huyunu suyunu bilmiyorum. KUZ bu gün dinleniyor kamp alanında. Develi kasabasını biraz yükseklerden çekiyorum bir poz. Önümde yeşillik, ağaçlı bir alan var. Kavak ağaçları çoğunlukta.

20180727_102927_HDR

Develi halkı milliyetçi yörüklerden olduğundan belediye kasabanın meydanında şimdiye kadar kurulmuş Türk devletleri için birer anıt kaya yerleştirmiş.

DSCN4653

Her kayaya bir devletin ismi yazan plaka çakılmış.

DSCN4654

Bu kayaya Hazar devleti yazılı plaka çakılmış. Her devletin kendi bayrağı da üstünde kondurulmuş.

DSCN4655

Meydanda Atatürk heykeli, 6 tane direk ve Türk bayrakları çekili durumda. Burada tüm bisikletçiler toplanıyor. Anı resmi çekileceğiz. Ben de hazır toplanmışlarken bir poz çekiyorum.

DSCN4657

Resim çekilenlerin arasına karışıyorum. Bizleri çekenleri çekiyorum, bir tane kamera var, video çekiyor. Arka tarafta pencerelerin kenarı değişik renklerde boyanmış iki katlı bir bina var. Duvarları beyaz badanalı ve mavi boyalı harflerle “mutluluk durağı Develi” yazılmış.

DSCN4660

Develi belediye başkanı bizleri selamladı ve katkılarımızdan dolayı teşekkür etti. Ardından yola çıktık, biraz yüksek bir tepede bulunan parka geldik. Burada çay içip dinleniyoruz biraz. Bu parkta Kayseri yöresine özgü kümbet türbeler var. Bu parktaki kümbet mezar 8 kenarlı, çatısı da dahil kesme taş yontulup yapılmış. Kayseri de taş işçiliği çok gelişmiş durumda. Taşların düzgünlüğünden anlaşılıyor.

DSCN4661

Verilen ikramlardan bir kaç şey kapmış olan Hakan ellerini açmış, daha yok mu dercesine hareket yapıyor. Bunlar dişinin kovuğuna sığmaz ki ! Yine aç kaldım hallerini oynuyor.

DSCN4663

Parkta bisiklete binen bir çocuğa bana poz ver dedim, o da bisikletin ön tekerleğini kaldırarak poz veriyor. Yani çocuk ayakları yerde, bisiklet üzerinde olmadan ön tekerleğini kaldırmış. Arkasında Develi kümbet türbesi.

DSCN4664

İki görmeyen, Nevin ve Pınar hem konuşuyorlar hem de bir şeyler atıştırıyorlar. Hem çeneleri, hem ağızları boş durmuyor.

DSCN4668

Dinlenme bitiminde tekrar yola çıktık. Bu kez hedefimiz Soysallı köyü yakınındaki mesire yeri. Develi yükseklerde olduğu için sürekli inerek kısa sürede mesire yerine geldik. Burada Erciyes dağının güney tarafında su çıkıyor kaynaktan. Bu su ve diğer su kaynakları Sultan sazlığını oluşturuyor. Gölette ördekler yüzüyor, biri siyah biri beyaz renkte.

DSCN4670

Mesire yeri olunca insanlar da buraya gelip ağaçların gölgesinde serinliyor, piknik yapıyor. Piknik yaparlarken de arkalarında çöplerini toplamadan olduğu gibi bırakmakla sakınca görmüyorlar, çöplerin bazıları yiyecek. Allahtan çöpleri yiyen canlılar var, yoksa dünya çöplükten geçilmezdi. Bu çöplerin arasında çiğdem çekirdekleri olunca serçe kuşları gelip onları alarak temizliyor bir şekilde. Bir serçe kuşu tam çiğdemi ağzına almışken çekiyorum uzaktan.

DSCN4675

Bir kayanın ortasına delik açmışlar, buradan su şarıl şarıl akıyor.

DSCN4677

Yuvarlak kocaman bir kayanın göbeğinde soba borusu kadar genişlikte bir delik açılmış. Su buradan az aşağı akıyor sürekli olarak.

DSCN4678

Su kaynağından gelen miktar deliğin yarısını doldurmuş akıyor.

DSCN4679

Sürekli akan su bir gölet oluşturmuş. Diğer kıyıda bir kaç ağaç var.

DSCN4681

Su kaynağından sonra bir kaç kademe yapılmış. Üst kademeden akan suyun kıvrılması görülmeye değer. Sürekli izlemek istiyor insan. Akan suyun kıvrılmış şeklini yakından çekiyorum.

DSCN4685

Çoraplarını çıkaran suya ayaklarını sokuyor. Su o kadar soğuk ki fazla duramadan hemen çıkıyor insanlar. Soğuk su yorgun ayaklara masaj etkisi yapıyor. Arkadaşlar da karşı kıyıda dinleniyor su birikintisine ayaklarını sokarak. Bunlardan birisi Ramazan Küçükberber. Bana çok benzediğinden birbirimize birader olarak sesleniyoruz.

DSCN4688

Nereye gideceğimizi bilmediğimden yanıma su donumu ve havlumu almadım. Yoksa bu soğuk suda bir duş almak gerekirdi ya neyse sadece ayaklarımı sokuyorum buz gibi suya. Bu da yeter şimdilik.

DSCN4689

Meliha Tekin de tam karşımda, resmini çekerken beni fark ediyor ve gözünde güneş gözlüğü ile gülerek poz veriyor.

DSCN4690

Birisi ayaklarını suya sokup üşüdükten sonra çorabını giyerken çekiyorum. Bir çorabı ayağında diğerini tam giyerken. Bu kişinin ayakları Hüseyin Garip’e ait.

DSCN4692

Eşpedal üyeleri bir arada Garip çifti, Pınar ve Hakan otururlarken çekiyorum suyun içinden. Ayaklarım buz kesti suyun içinde.

DSCN4693

Bir çok kişi içinde olsa da devamlı taze su kaynağından çıkıp havuzu tazeliyor sürekli olarak. Böylece su tertemiz görünüyor. Su yüzeyi hafif çalkantılı olsa da dibindeki çakıl taşları suyun berraklığından dolayı daha canlı görünüyor.

DSCN4694

İşte suyun kaynağı, kayaların arasında suyun çıktığı belli oluyor. Kayaya bir zincir çakılmış, ucunda da bir tas var. Bu tas ile su içiyor insanlar. Müslüman bir toplumda ayıp sayılabilecek bir durumla karşı karşıyayız. Tası koyan sadece suyun kaynağından insanlar su içsinler diye konulmuş. Ama kendini Müslüman zanneden bir toplum hırsızlıktan utanmıyorsa bu zincire bağlı tası normal karşılamak gerek.

 

DSCN4698

Küçük kayıklar, küçük çocuklar binmiş pedal çevirerek gölette geziniyorlar.

DSCN4699

Suyun soğukluğundan ayaklarını havaya kaldırmış olarak oturuyor karşıda üç kişi.

20180727_153238_HDR

Ayaklarını sürekli değiştiren birisi sırası ile bir ayağını suda, bir ayağını dışarıda tutuyor. İki ayağını bir arada fazla tutamıyorsun, o derecede yani.

20180727_153309_HDR

Belediye görevlileri araç ile bizleri takip ediyor sürekli olarak. Onlardan ikisi çay içerken çekiyorum bir poz.

DSCN4702

Mesire yerinden ayrılıp Sultan sazlığındaki bir tesise giderek öğle yemeğini yedik. Buradan tekrar geri dönerek bizleri bekleyen belediye otobüslerinin olduğu yere geldik. Mesire yerinden sonra resim çekmedim. Bisikletleri otobüslere bindirip kendimiz de oturarak Tekir yaylasına geldik. Akşam yemeğine kadar serbest oturduk, yemekten sonra kameramı hazırladım ve saat 20:15 gibi resim çekeceğim yeri belirledim. Aslında küçük bir tripod getirmiştim ama tripodun plastik halkası kırılınca iş göremez oldu. O yüzden park etmiş olan belediye kamyonetinin kasasına fotoğraf makinesini dayayıp ilk resmimi çektim. Koç dağının tepesinin ardından Ay doğacağını ışıkları ile haber veriyor gecenin karanlığında.

DSCN4703

Karşı tarafta Erciyes dağı karanlıkta bir siulet olarak kendini gösteriyor gizli saklı. Solda Mars gezegeni küçük beyaz bir nokta gibi duruyor gecenin karanlığında.

DSCN4704

Bu gece Dolunay ve Dolunayda tam Ay tutulması olacak bir kaç saat sonra. Ay parlak ucunu gösterdi ve saat 20:44 te doğmaya başladı.

DSCN4708

Giderek daha çok göstermeye başladı ama parlaklıktan netleşmiyor görüntü.

DSCN4709

Netleşmesi için biraz daha ortaya çıkması gerek.

DSCN4710

Yarısında biraz az olarak Ay kendini gösterince netleşiyor yamaçta.

DSCN4712

Tam yarısında iyice yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN4714

Ay Koç dağından ayrılmak üzere, az kaldı tamamen doğmasına.

DSCN4719

Ve ay doğdu, tüm yüzünü gösteriyor gecenin karanlığında. Ay bu gece çok çekici.

DSCN4723

Ayı zoom sonuna kadar getirip ile iyice yakınlaştırıp çeyrekten biraz fazla kısmını çekiyorum. Kamyonetin kasasına dayadığım makineyi titrettirmeden deklanşöre basıyorum ve Ayın alt kısmındaki kocaman krater görülecek şekilde çekiyorum. Böylece Ayın doğuşunun tüm evrelerini çektim poz poz.

DSCN4730

Şirin baba içinde odunların yandığı varilin başına oturmuş ısınıyor. Alevler varilin içinden fışkırıyor sanki.

DSCN4734

Ayı sürekli gözlemliyorum saat  21:21 gibi Ay tutulmaya başladı. Ayın sol tarafı hafif kararmaya başladığını görüyorum.

DSCN4740

Her beş dakikada bir Ayın görüntüsünü kaydediyorum kameranın hafızasına. Ay biraz daha karanlığa giriyor.

DSCN4741

Dörtte biri karardı.

DSCN4742

Ayın alt kısmında görünen büyük kratere kadar karardı. Üçte biri kadar.

DSCN4746

Biraz daha karanlık Ayın yüzeyini kaplıyor.

DSCN4750

Yarısından fazlası, üçte biri aydınlık olarak kaldı.

DSCN4755

Ayı ekran boyutunda tam görülecek kadar yakınlaştırıyorum. Biraz uzaklaşınca karanlık olarak gördüğüm yer yarı görünür oldu. Işıklı olan yer parlak ve net değil. Hafif karanlık olan yerler net görünüyor.

DSCN4757

Karanlık iyice Ayı kaplamaya başladı, çok az bir yer parıldıyor. Aydan yansıyan ışık azalınca karanlık yerler netleşmeye başladı.

DSCN4767

Son ışıklar aydan yansıyor.

DSCN4775

Ve Dünyanın gölgesi Ayın tamamını kapladı. Güneş Ay yüzeyine ulaşamıyor.

DSCN4798

Ay tamamen karanlığa gömüldü, silik olsa da tam tutulma anını yaşıyoruz. Dolunayın saçtığı ışık gece Dünyayı bir derece aydınlatıyor. Şimdi ise dünya kendi gölgesi sayesinde tamamen karanlığa gömüldü. Eski inanışlara göre Ay bir canavar tarafından esir alındığına inanılırmış. İnsanlar da yapabilecekleri şey gürültü çıkarıp canavarı kovmak ve Ayı kurtarmak. Teneke, davul çalmak, tencereye vurmak, Aya doğru tüfek atmak gibi gürültülerle canavar korkutulur ve bir süre sonra canavar korkup kaçar ve Ay eski parlaklığına kavuşur. Ay 22:40 ta tam tutulma oldu. Yaklaşık 1 saat 19 dakika sürdü tutulma. Bundan sonrasını çekmeye gerek görmedim.

DSCN4804

Ay tamamen karanlığa gömülüp ışık saçmadığı anda fotoğraf makinesi otomatik olarak görüntüyü netleştiremediğinden anca kırmızı, yuvarlak bir cisim olarak çekti.

DSCN4817

Şimdiye kadar Ay tutulmasını, hem de Dolunay zamanına denk gelmesini ilk defa çok yakından gördüm. 2200 metre rakımda Ay daha da yakın geldi bana deniz seviyesindekilere göre. Evre evre ay tutulmasını hem izledim hem de makinenin optik kamerası ile iyice yakınlaştırıp ekranda gördüm, ellerimi titrettirmeden denklanşöre yavaşça bastım. Gayet net biçimde, yüksek çözünürlükte çektim Ay tutulmasını. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Hem hava bulutsuz ve pırıl pırıldı. Teşekkürler Kayseri bisikletçileri, Develi bisikletçileri, Meliha Tekin, Aslı Azman, teşekkürler bu güzelliği bana yaşattıkları için.

Ay tutulma evrelerinin resimlerini çektim yakından ve tutulma bitti. Soğuk geceyi ateşin başında ısınarak ve çok gürültülü müzik eşliğinde kahve pişirip içiyoruz arkadaşlarla birlikte. İçinde odunların yandığı varilden alevler fışkırırken Urim Baba’nın kahvesi logolu fincan elin ucunda.

IMG-20180727-WA0004

Ateşin başında epey zaman geçirdik, odun bol, ateş sönmeden sürekli odun atıyoruz canavarın ağzına. O da doymak bilmiyor. Baktım canavar doymak bilmiyor ateşi beslemeyi bırakıp çadırıma giderek bu günü yaşadığım için Tanrıya şükür ettim. Ve tatlı düşlerle uykuya daldım.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 64 Kilometre civarı

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Otizm Gönüllüleri

Otizm Gönüllüleri Bisiklet Eğitimi

(Kör arkadaşlar için resimlerde betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Mehmet Emiral’a aittir.)

Öne çıkmış olan görsel, resimde eğiticiler ve çocuklar el ele tutuşmuş koşturuyorlar.

DSC_3771

OTİZM NEDİR ?

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yeni doğan bebeğin 18 ayından sonra ortaya çıkar. Otizmli çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otizmli çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de, zeka seviyeleri normal otizmli çocuklar da vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otizmli çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler. Kelimelerin ikinci üçüncü anlamlarını anlamakta güçlük çekerler. Soyut kavramlardan çok somut kavramları daha kolay anlarlar. Otizmli bireylerle çalışırken karmaşık yapıda ve uzun cümlelerden kaçınmalı, iki-üç kelimelik basit cümleler kurulmalıdır.

Bugün, otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir. Çevresel faktörlerin de otizme yol açabildiğine ilişkin görüşler vardır. Hem genetik temellerin hem de çevresel faktörlerin etkileri üzerine çok sayıda araştırma yapılmaktadır.

Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğunu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır.

Üç yaşından önce belirtileri ile kendini gösteren otizm, en yaygın görülen rahatsızlıklar arasındadır. Yapılan araştırmalara göre dünyada her 59 çocuktan biri otizm rahatsızlığına sahiptir. Türkiye’de ise otizmli kişi sayısı ortalama 550.000 civarındadır. Otizm daha çok erkeklerde görülen bir rahatsızlıktır ve her 54 erkekten biri otizmlidir.

Kısaca çeşitli kaynaklardan derlediğim Otizm hakkındaki kısa bilgilerden konu hakkında daha geniş bilgilere internetten kolayca ulaşabilirsiniz. Otizm giderek daha sıklıkla görülmeye başlaması ve tedavisinin bilinmemesine rağmen erken tanı ve otizmli çocuklara gerekli eğitimi bilinçli olarak vermek bizlere düşen önemli görevlerden birisidir. Nasıl ki insanların bebeklerine ve yaşlılara özenerek davranıyorsak otizmli çocuklara daha çok özen ve sabır göstermeliyiz.

Bisiklet camiasından daha önce tanıdığım Öğretmen Aydın Kan çalıştığı İzmir Konak Moris Bencuya Otistik Çocuklar Özel Eğitim Uygulama Merkezi olan okulda otizmli çocuklara resim dersi veriyor. Okul en ağır otizmli çocuklar ilkokul bir den lise sona kadar Milli eğitime bağlı olarak eğitim veriyor. Kendisi de sporcu ve bisikletçi olması nedeni ile okulda teneffüs aralarında bisiklete binen otizmli bir çocuğun bisikleti rahatça binmesini görünce okuldaki öğretmenlere sınıfınızdaki çocuklara da bisiklete bindirebilirsiniz diye söylemiş ama diğer öğretmenler pek ilgilenmemişler. Bu konuda araştırmalarına devam ettirmiş. Günlerden bir gün sağlık ocağındaki hekiminde dikişlerini aldırırken aile hekimi olan Doktor Serhat Ferahi Değimli’ye düşüncelerini açmış. Okulda otizmli çocuklara bisiklet eğitimini nasıl verebiliriz? Diye. Bisiklet gruplarınla konuşalım, bize yardımcı olabilirler mi? diye sormuş. Doktor Serhat ta ilk başta pek düşünememiş olmalı ki Aydın Kan tam çıkarken durdurup bu işi yapabiliriz demiş. Bizim ABAK (Az bilinen antik kentler bisiklet turu) gönüllüleri ile pekala yapabiliriz deyince Aydın Öğretmeninin fikri hayata geçmiş oldu.

Otizmli Çocuklara Bisiklet Eğitimini Moris Bencuya okulunda yapacağız. Okul Milli eğitim bakanlığına bağlı. İzmir’in tanınmış işadamlarından Moris Bencuya okula maddi desteğini esirgememiş ve masrafları karşılıyor devamlı olarak. Bundan 10 yıl önce iş adamı Moris Bencuya atıl durumdaki okul binasını onarıp sağlamlaştırıyor. Gerekli ihtiyaçları karşılayıp sadece otizmli çocukların eğitimine kazandırıyor okulu.

Aşağıdaki resimde Otizmli Çocuklara Bisiklet Eğitimi fikrini ortaya atan Resim Öğretmeni Aydın Kan Okulun arka bahçesindeki kapıda poz vermiş. Kapı önündeki sundurmada okulun tabelasında yazanlar; İzmir Konak Moris Bencuya otistik çocuklar özel eğitim uygulama merkezi. Tabela mavi boyalı. Okul duvarı açık pembe ve alt kısmı koyu pembe renkli. Bahçe çimen ekili ve Atatürk büstü kaidede duruyor.

1

Okul Müdürü Ercan Mermer. Otizmli çocukların okuduğu okullarda eğitim vererek belirli bir seviyeye gelerek otizmi kavramış ve çocuklara nasıl eğitim verileceğini bilerek yeni fikirlerle eğitim vermiş ve yeni fikirlere açık birisi. Doktor Serhat ABAK gönüllülerine otizmli çocuklara bisiklet eğitimi fikrini söyledi. ABAK (Az bilinen antik kentler bisiklet turu kısaltması) gönüllüleri olarak bisiklet eğitimini başlatalım. İlk iş olarak Aydın Öğretmenin yardımı ile okula gelip okul müdürü Ercan Mermer ile tanıştık. Bu eğitimi nasıl yapabiliriz okulda diye fikir alış verişi yaptık kahvelerimizi yudumlarken. Müdür Ercan Mermer de bu fikre çok sıcak baktı. Gözleri ışıl ışıl oldu bu işe başladığımızda. Biz gönüllü olarak eğitim vereceğiz hiç bir karşılık beklemeden. Sağdan soldan da izin almaya gerek görmedik.

Yaptığımız toplantıda nasıl eğitim vereceğiz, hangi saatler uygun ve bisikletleri nasıl bulacağız, eğitim programı nasıl olacak gibi konuları belirledik. Okul Müdürü Ercan Mermer bizlere gerekli kolaylığı ve yardımı yapacağını belirtti. Çarşamba günleri eğitim vereceğiz. Öğle saati 13:00 ile 15:00 arası. Ben teknik olarak bisikletlerin bakım ve onarımından sorumlu olacağım. Ayrıca her hafta sosyal medyada etkinlik açıp bisikletlerle okula geleceğiz her hafta. Saat 11:30 da Göztepe iskelede buluşup Konak iskeleye, Konak iskeleden de 12:10 da hareket edip Yenişehir’deki okula birlikte gideceğiz.

Okul Müdürü Ercan Mermer açık alınlı, açık renkli kısa kollu gömleği, siyah kravatı ve gözlükleri ile gülerek poz vermiş.

DSC_2008

ABAK bisiklet gönüllülerinin baş mimarı sevgili Halil Olcay Ormankıran, Doktor Serhat Ferahi Değimli kauçuk lastik artıklarından yapılmış okul bahçesinde konuşuyorlar yapılacakları. İlk başta İzmir büyükşehir belediyesi okul bahçesini lastik atıklarından tartan pist ile kapladı. Tartan pist kırmızı renkte. Okulda eğitime 2016 yılının Ocak ayında başladık ufaktan. Sosyal medyada elinde kullanılmayan bisikletleri okula bağışlanması ile işe başladık. İlk etkinliği açıp Otizm Gönüllüleri olarak katılan arkadaşlarla bisikletleri trafikte sürüp okula geldik. Hepimiz heyecanlıydık, ne yapacağımızı, çocuklara nasıl davranacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Pskiyatri Doktor arkadaşlar bizlere otizmi, otizmli çocuklara nasıl davranacağımızı anlattılar. İlk derste Doktorların verdiği bilgilere göre çocuklara bisiklet bindirmeye başladık.

Halil Olcay Ormankıran ve Doktor Serhat Ferahi Değimli tartan kaplı bahçede konuşurlarken.

2

NEDEN OTİZMLİ ÇOCUKLARA BİSİKLET ÖĞRETİYORUZ?

Denge becerilerini geliştirmek için.

PEKİ DENGE BECERİLERİNİN GELİŞMESİ NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?

Denge; vücudun sabit bir pozisyonda kalma yeteneği. Otizmde denge bozuklukları en çok rastlanan ve yaşam becerilerini kısıtlayan unsurdur. Bu unsur otizmli çocuklarda yaşanan koordine olmayan ve kontrol edilemeyen hareketleri doğurur. İyi bir denge becerisine sahip otizmli çocuğun, motor becerilerinde daha başarılı olduğu gözlenmiştir. Kazanılan iyi denge becerisi otizmli çocuğun sabit kalma süresini uzatmaktadır. Dengenin sadece ayakta değil, otururken de sağlanması gerektiğini unutmayalım. Örneğin, yemek masasında oturuş pozisyonu ve sabit kalma süresinde bunu gözlemleyebiliriz. Erken yaşta başlanan denge egzersizleri gelişim sürecine büyük destek sağlamaktadır. Mesela oturuş dengesi, ileri yıllarda okul yaşamında ihtiyaç duyulacak en önemli unsurdur. Masa başı çalışmalarında üst ekstremite dengesi ve koordinasyonuyla kendisini gösterecektir. Özetle, denge ömür boyu ihtiyaç duyulan bir beceridir. Otizmli çocukların durağan ve dinamik dengelerini en üst seviyeye taşıyarak onların yaşam içerisinde karşılaşacağı zorlukların üstesinden gelmeleri adına bu beceriyi en üst seviyeye getirmeliyiz.

Denge egzersizleri • Pilates topu egzersizleri • Denge tahtası egzersizleri • Fitness çalışmaları (Bacak kuvveti) • Trambolin çalışması • Koşu bandı çalışması (Uzun süreli yürüyüş ve jogging)

Denge becerisini üst düzeye taşıyan başlıca spor branşları • Temel jimnastik • Bisiklet • Paten • Kayak • Bowling Denge becerilerini geliştirmek için.

İYİ HOŞ DA OTİZMLİ ÇOCUĞA BİSİKLETİ NASIL ÖĞRETECEĞİZ PEKİ ?

Güzel soru.. Eğitim (denge) tekerlekli bisiklet denge becerileri kazandırmaz. O yüzden pedalı, zinciri, dişlisi olmayan “denge” bisikleti ile eğitim verin deniyor. Bizim Mustafa Karakuş’un ürettiği Tay Tay’ı kast ediyor uzmanlar. Bu zaten tüm çocuklar için geçerli. Mesela benim yeğenim 2 senedir denge tekerlekli bisiklete biniyor. Bıraksan ömür boyu binecek . Denge geliştirdi mi? Hayır. Ama bizim çocukların Tay Tay yaşı geçti. Ne yapalım? Yabancı literatür, çocuğunuz daha büyükse; bir iki boy küçük bisikletin pedalları sökün diyor. Bisiklet çocuğun ayakları yere değecek kadar küçük olmalı diyor. Uzmanlar; Çocuk öğrenmezse üzülmeyin. Kask taksın Trafiğe kapalı olsun. Yumuşak zemin olsun diyor. Sabırlı olun diyor. Sonuç itibarıyla önce denge becerileri, sonra pedal basma ve gidon kontrolü gibi bir protokol oluşturmak daha akıllıca. Bir de okulumuzdaki uzmanlar der ki, her çocuk bir değil. Her çocuğu kendi koşullarında değerlendirip; becerilerine göre eğitim verilmeli. Yine okulumuz uzmanları der ki; mümkün olduğunca aynı kişiler aynı çocuklara eşlik etsin. Yani eğitimci ve eşlikçilerin aynı olması çocuğun uyumunu ve öğrenmesini kolaylaştırıyor.

                                                                                                              28.09.2016

MORİS BENCUYA OTİZMLİ ÇOCUKLAR MERKEZİ  – 2016-2017 EĞİTİM YILI BİSİKLET EĞİTİM PROGRAMI

  1. Eğitici eğitimi için planlama yapılarak eğitim programı hazırlanacak.
  2. Okul idaresi tarafından eski ve yeni öğrenci listesi belirlenip, eğitim verilecek kesin öğrenci listesi gönüllülerce beraber oluşturulacaktır.
  3. Kesin öğrenci eğitim sayısı 20 ile sınırlandırılacaktır.
  4. Eğitim alacak öğrenciler için (kesin liste), bilgi ve beceri seviyeleri eski notlara göre incelenerek, yeni sınıflar oluşturulacaktır.
  5. Yeni gönüllü eğitmen ihtiyacı için sosyal medya üzerinden çağrı yapılacak (Urim Babacan).
  6. 2016-17 sezonunda da, önceki sene olduğu gibi gönüllülük esaslı çalışma sürdürülecektir. Sponsorluk taleplerine sadece ihtiyaçların karşılanması, eksiklerin giderilmesi şeklinde olması durumunda sıcak olarak bakılacaktır.
  7. Yeni gelen 10 adet bisiklet, kontrol edilebilmesi açısından numaralandırılacaktır .
  8. Malzeme ve bakım amaçlı oluşturulacak listenin öncelikle yakın çevremizden ve bisiklet firmalarından temini yoluna gidilecektir.
  9. Eğitim faaliyetlerimiz, geçen sene de olduğu gibi her Çarşamba günü 13:00-15:00 arasında gerçekleştirilecektir.
  10. Yeni gelen bisikletlerin 5 adedi ihtiyaç halinde kullanılmak üzere depoya kaldırılacaktır.
  11. Geçen sene kullanılan bisikletlerden 2 adedi eğitim için uygun olmadığı gerekçesiyle ayrılmıştır. 6 adet eski, 5 adet yeni bisiklet olmak üzere 11 adet bisikletimiz eğitim sırasında kullanılacaktır.

Doktor Serhat Ferahi Değimli not olarak hazırladığı bilgiler. Ocak 2016 tarihinde eğitime başlayıp dönemi bitirdik. Edindiğimiz tecrübelerle 2016 – 2017 eğitim yılının başlangıcında yaptığımız toplantıda alınan sonuçlar.

8 Tane bisiklet topladık yardım olarak. Bisikletlerin bakımını yapıp kullanıma hazırladık. Her bisikletin tek tek resmi aşağıda.

26 İnçlik amortisörlü dağ bisikleti. Beyaz – siyah boyalı.

3

12 inçlik pembe boyalı çocuk bisikleti. Ön lastik beyaz, arka lastik siyah renkli.

4

26 inçlik kırmızı boyalı bisiklet.

5

Kırmızı – beyaz boyalı, 26 inçlik bisiklet.

6

20 inçlik, önü siyah, arka kısmı kırmızı boyalı çocuk bisikleti

7

26 inçlik siyah, amortisörlü dağ bisikleti.

8

20 inçlik yeşil boyalı çocuk bisikleti.

9

Pembe boyalı 24 inçlik kız bisikleti.

10

Bisiklet eğitimi başlayınca resim Öğretmeni Aydın Kan derste çocuklara bisiklete binen çocuk resmi çizmelerini istemiş. Öğrencilerden Mehmet Ali Güldalı adlı öğrenci kırmızı boyalı bisiklete binmiş, mavi pantolonu ve sarı kazağı ile birini çizmiş. Şapkası ve ayakkabıları yeşil renkte. Resime 16. 01. 2016 tarihi yazılmış.

11

Okulda eğitim vermeye başladıktan sonra eksiklerimizi görüp ona göre daha iyi eğitim vermeye başladık. Okuldaki eğitimi Çarşamba günleri vereceğiz sadece. Giderek otizmli çocukları daha yakından tanıyoruz, onların dünyasında yeni şeyler öğrenip tecrübelerimiz artıyor. Okulun geniş bahçesi kırmızı renkli kauçuk lastik döşenmiş. Çocuklar düşse bile zemin yumuşak olunca yaralanmaların önüne geçilmiş. Bahçede basket potası var normal boyutta. Çocuklar basket oynuyor ara sıra. Bahçede eğitim veren bisiklet gönüllüleri ve bisiklete binen çocuklar

12

Okulda bisiklete kendi başına binen çocuklarla birlikte hiç binemeyen ve binmeye istekli çocukları gruplara ayırarak eğitim vermeye başlandı. Eğitim öğlen 13:00 te başlatıp 30 dakikalık zamanda 4 ders verecek şekilde ayarladık. Derslere katılacakları çizelgede listeleyip saati gelenlere bisiklete bindirmeye başladık. Bu işi takip edecek yazıcı bir gönüllü üstleniyor. Her öğrenci için o günkü performansı çizelgeye not ediliyor. Böylece çocukların öğrenme becerisini takip etmiş oluyoruz. Bisiklete binmesini binenlere bisikletleri verip serbest olarak bindiriyoruz. Onlar ders boyunca okul bahçesinde tur atıyorlar. Bisiklete hiç binmesini binmeyenlere ilk önce dengede durmasını öğretiyoruz. Bunun için pedalları söküp ayakları yere değecek şekilde LEYLEKLEME dediğimiz yöntemle başlıyoruz. Her öğrenciyle bir yada iki kişi ensesinden yada sırtından destek olarak LEYLEKLEME ile eğitimi veriyoruz bir süre. Çocuklar kolayca dengede gitmeyi öğreniyorlar. Dengede durmayı öğrendikten sonra pedalları takıp bu kez pedal çevirmelerini öğretiyoruz sabırla. En son olarak frene basmayı ve durmasını öğretiyoruz. Hiç bisiklete binmesini bilmeyen öğrenciye üç aşamada bisiklete binmeyi öğretmiş oluyoruz. Bu iş sabır gerektirir, sabırlı olursak çocuğun bir süre sonra eğitim verene güven duyup çabucak öğreniyor.

Gönüllülerimizden Zeynep Nuray Oymak ve Elsa Özgür Özbek elinde defter çocukları takip edip notlar alıyor. Solda Abdurrahman Önal takip ediyor bisiklete binen çocukları. Binanın önünde yarısı çimli bahçe ve iki dut ağacı budanmış.

13

Otizmli bir çocuk kafasında kask takılı, küçük pembe bisiklete binmiş, yanında da otizm gönüllülerinden Hakan Gürler ders veriyor. Arkadaşımız Baattin Şimşek’in torunu denge bisikleti tay – tay’a binmiş.

14

Birol Önal tek başına otizmli çocuğun ensesinden ve gidondan tutup bisiklet sürmesine yardımcı oluyor.

15

Okulun bahçesinde tüm öğrenciler bisikletleri ile bir araya gelip gazeteci arkadaşımız Emin Mengüaslan resim çekecek. Otizm gönüllüleri, okul müdürü Ercan Mermer ve Aydın Kan sıralanırken çekiyorum bir poz.

16

Lise çağlarında olan Özgür bisiklete kendi başına biniyor. Herhangi bir desteğe ihtiyacı yok. Başında şapkası ile zevkle bisiklet sürüyor. Her turda yanımızda durup selam veriyor. Biz de onu alkışlayıp selamına karşılık veriyoruz. Özgür liseyi bitirince eğitimi de bitmiş olacak. Okulda bir süre zaman geçiriyor, oyalanıyor. Bu her otizmli çocuk için geçerli. Kimi çocuk yetimhaneden buraya geliyor, yani bir ailesi yok. Ama ailesi olan çocuklar için yaşam biraz zor. Sürekli bakım ve ilgi istiyorlar. Okul bitince artık evde aileleri ile birlikte zaman geçiriyorlar. Otizmli çocuk sahibi olan aileler yetişkin olan çocuklara nasıl bakacaklar. Çok zor. Bu konuda çeşitli faaliyetler yapan yerler olmalı. Spor salonları, bisiklet eğitimleri, resim, tiyatro, sinema gibi alanlarda çocuklar zaman geçirecekleri yerler yapılması uygun olur. Hem çocuklar için hem de ailelerine biraz destek olmak için.

18

Otizm gönüllülerinden Baattin şimşek destek vererek bir çocuğa bisiklet sürmesini öğretiyor.

19

Otizm gönüllüleri olarak okulda verdiğimiz dersleri severek yaptığımız için yorulmuyoruz bile. Hepimizin yüzü gülüyor. Derslerin bitiminde evlerimize dönmeye hazırlanırken okulun girişinde resim çekiliyoruz bisikletlerimiz ile birlikte. Okul müdürü de bizi kapıya kadar gelip uğurluyor. Toplam 12 kişiyiz okul müdürü ile birlikte.

21

Çocuklara gerekli sevgiyi vermeye çalışıyoruz. Çocuklar da buna karşılık veriyor ve kendilerini sevdiriyorlar. Otizm gönüllüsü Sevil Gülgün Mertcan ile birlikte sevgi yumağı olmuş şekilde poz veriyorlar.

22

Doktor Serhat Ferahi Değimli örnek olarak pedalları sökülmüş olarak LEYLEKLEME hareketini bizzat bisiklet üstünde gösteriyor.

23

Yüksel Baytekin bir çocuğa destek olup LEYLEKLEME öğretirken Şafak Omaç ta onlara bisiklete binmiş olarak cesaret veriyor psikolojik olarak.

25

Hakan LEYLEKLEME olarak bisiklet sürmeye çalışan bir çocuğa kendinden hayli küçük tay tay bisiklet ile yardımcı olmaya çalışıyor.

26

İki kişi bir öğrenciye iki yandan destek olup bisikleti sürmesini sağlıyor. Onlardan birisi Öğretmen Ayşe Kuş. Okulundaki boş derslerinde aramıza katılıyor gönüllü olarak.

33

Bisiklet eğitimi yanında fotoğraftan anlayan arkadaşımız İlkay Özvardar fotoğraf eğitimi veriyor çocuklara. İlkay Özvardar profesyonel makine ile resim çekerken karşısındaki çocuk ta normal makine ile onu çekiyor. Yanında da bir çocuk fotoğraf makinesinin ekranına bakıyor merakla. Otizmli çocuklar karşısındaki nesnelere bakmaktan çok ekranlardaki nesnelere daha dikkatlice baktıklarını öğreniyoruz.

39

Dokuz Eylül üniversitesinde bir mimar bizim için okul bahçesine bisiklet yolu, ve çocukların dikkatini çekeceği oyun alanları çizdi. ABAK gönüllülerinden olan Uluğ Cem Balkanlı okul zeminlerine çeşitli grafik şekillerle oyun alanlarını boyuyor. Şirketi bize boya desteği verdi sağ olsun. Bir gün arabam ile gidip boyaları alarak okula getirdik. Herkesin katılacağı bir Pazar günü sosyal medyada etkinlik açıp okul bahçesini boyayacağız. Mayıs ayının sıcak ve güneşli bir gününde okula geldik. Boya tenekelerini köşe bir yere getirerek altına naylonumuzu da serdikten sonra boya işinde uzman olan Uluğ Cem Balkanlı boya tenekelerini açtı. İlk renk bisiklet yollarında kullanacağımız mavi renk olacak.

Doktor Serhat ve Cem poz veriyor boya tenekelerinin başında.

43

Boyamaya başlamadan önce projeye göre ip gerip tebeşir ile çizgileri çiziyoruz. İzlere göre kağıt bant yapıştırıyoruz yere. Boya taşmasın ve düzgün boyayalım diye.

44

Boyanacak yerin kenarları bantlandı, yerde; metre, tebeşir ve iki kağıt bant var.

45

Boya ustası Cem mavi renkli boyayı rulo ile sürerek bize nasıl boyayacağımızı gösteriyor.

47

Okul müdürü Ercan bey de elinde rulo mavi boyayı sürerken Cem de ona gösteriyor nasıl sürüleceğini.

48

Ercan bey ve Olcay ellerinde sopaya takılmış rulo fırça ile köşeyi boyuyor. Bitirmek üzereler.

49

El birliği ile bir kaç yerden rulo fırça ile bisiklet yolunu maviye boyadık kısa sürede. İkişer kişi ayrı yerlerde boya yaparken.

50

Bisiklet yolu bitti, sıra geldi diğer renklerle boyanacak yerlere. Renk konusu Cem’e ait. Cem çeşitli renkleri karıştırarak istediğimiz renk tonuna ulaşmaya çalışıyor. Başında da yardımcıları var, Zeze (Zeynep) ve Huysuz ihtiyar Şerif Kılavuz sadece izliyor kenarda. Doktor Serhat ta tenekedeki boyayı karıştırıyor çubuk ile.

51

Cem boyaları hazırlarken arkadaşlardan Cem Tabanlı, Zeze (Zeynep), Doktor Serhat, Şerif Kılavuz ve Hakan Gürler onu  dikkatlice izliyorlar.

52

Bir çok boyanın karışımından elde edilen acayip tonda pembe rengi orta alandaki belirli yeri boyamaya başladım. Ben sopanın ucundaki rulo ile yeri boyarken bisikletim KUZ duvar dibinde gölgede dinleniyor.

53

İki yanlamasına, üç tane uzunlamasına mavi bisiklet yolunu tamamen kareye sığacak şekilde çekiyorum. Bahçenin sonunda çocuk oyuncakları, bahçe dışında palmiye ağaçları ve Tepecik hastane binası.

54

İki koldan orta alan pembeye boyanıyor.

55

Pembe boyalı alanın dış kısmına yürüme yolu olarak daha koyu renkte pembeye boyanıyor.

56

Orta alanın boyası bitmek üzere, diğer taraftan yürüme yolu bir kare dolu bir kare boş kalacak şekilde boya vuruluyor. Ayakta duran Merve Akdağ Ören elinde boya kutusu, Olcay arkası dönük, çömelmiş boya yaparken başını çeviriyor kameraya doğru. Zeze (Zeynep)  ile ben karşılıklı bir kare üzerinde çalışırken poz veriyoruz.

57

Mayısın sıcağında, Güneş altında boya yapmak hem yordu, hem acıktırdı. Okul müdürü Ercan bey öğle yemeği olarak bize börek getirdi. Sıcaktan terledik aynı zamanda, dut ağacının gölgesinde yere oturmuş börekleri yiyor arkadaşlar.

58

Ardından Ercan bey kendi elleri ile çay servisi yapıyor. Çay tepsisinde 12 bardak çay ve şekerlik var. Çay içerek öğle arası hem dinleniyoruz hem de yorgunluğu atmaya çalışıyoruz. Doktor Serhat elinde çay bardağı, bankta oturmuş gülümsüyor.

59

Orta alan ve yürüme yolu bitti. Orta alan açık pembe, yürüme yolu yeşil ve koyu pembe renge boyandı.

60

Sıra geldi iç kısma, geniş alanda sek sek karelerini ve yuvarlaklarını boyamaya. Cem Balkanlıda kalıp şablonlar sayesinde tebeşir ile şekilleri çizmeye başladık.

61

Bir yandan yuvarlak şablon ile direk kırmızı boyayı sürüyor arkadaşlar.

62

Başka bir yere sarı renkte yuvarlak olarak boyanıyor.

63

Sek sek kareleri de kimi yer sarı boyanıyor. Sarı boya kutusu olan sadece sarıya boyanacak yerleri şablon yardımı ile boyuyor, kırmızı, yeşil, mavi de aynı taktik uygulanıyor. Sarı renk kutusunu Dilek Kurt kullanıyor.

64

Düz bir çizginin sağı solu yarım daire biçiminde yeşil, sarı, kırmızı ve mavi renge boyanmış halde. Sanki yılan şekli gibi oldu.

65

Sek sek kareleri de aynı renklerden karışık olarak boyandı.

66

Boya işleri neredeyse bitmek üzere, Fatih siyah renkli bahçe yanını artan yeşil boya ile boyarken dut ağacının dibine oturmuş huysuz ihtiyar Şerif ağanın eline kahve değirmenini veriyorum. Kahve takımlarını da çıkardım çimenlik alana. Zeze (Zeynep) benim kahve ocağımı ve takımlarının resmini yakından çekiyor.

67

Taze kahve değirmende çekildikten sonra sıra geldi kahve içmeye. Okul duvarının gölgesindeki bankta oturdum. Kahve cezvesini ocağa sürüyorum, başlıyorum kahve pişirmeye. Yanımda Şerif Kılavuz oturuyor. Ayakta da Hakan Gürler pencerenin parmaklığına dayanmış duruyor. Parmaklığa da halıdan dokunmuş Urim Baba’nın kahvesinin kalpaklı Atatürk portresi ve tabelam asılı. Yani anlayacağınız ben nerede isem Urim Baba’nın kahvesi orda.

68

Boyama işleri bitti sayılır, sadece dört kenarda, bir ortada yuvarlakları siyah renkli şerit ile birleştirmeye. Burası köşe kapmaca oyun yeri.

69

Okul binasının giriş tarafına uzun düz bir şerit daha sarı renkte boyuyor Ercan bey. Bu çizgi tören çizgisi olacak.

70

Okul binasının 1. katına çıkıp pencereden boyadığımız alanı yüksekten çekiyorum. Boyamaya gelen gönüllü arkadaşlar köşe kapmaca oyun yerinde duruyorlar.

72

Yürüme yolunun bir köşesine Otizmli Çocuklar Bisiklet Gönüllüleri yazısını yazıyoruz. Mayıs ayının sıcak bir Pazar gününde gönüllüler ile el birliği ile okul bahçesini boyadık. Otizmli çocuklar burada bisiklet sürecek, oyunlar oynayacaklar. Renkleri sevdiklerini biliyoruz otizmli çocukların. boyama işi bitti ve tatlı bir yorgunlukla mutlu bir şekilde yaptığımız eserimize bakıyoruz.

73

Okulun bahçesini boyadık bir güzel, merak ediyorum, acaba çocuklar nasıl tepki verecek yerdeki renkli şekillere. Pazartesi günü sabah erkenden okula geldim. Bahçeye çıkıp ilk teneffüsü bekledim bir süre. Teneffüs zili çaldı, çocuklar birer ikişer bahçeye geldi. Yeni boyanmış şekillere dikkatlice bakıyorlar sessizce. Anlamaya çalıştıklarını zannediyorum. Renkli şekillere dönüp dönüp bakıyorlar. Mavi boyalı bisiklet yolu daha çok dikkati çekiyor ve yolu takip ederek üzerinde yürümeye başladılar.

74

Kimisi yürüme yolundaki yeşil, pembe renklere dikkatli bakıp yürüyorlar.

77

Yürüme işini oyun haline getirenler var. Önde kız çocuğu, arkasında iki erkek tek sıra yürüyüş yolunda tur atıyorlar sürekli olarak.

79

Arkadaşımız Emre Kanat dron kamera ile okulun bahçesini yükseklerden kuş bakışı çekiyor bir poz. Bahçe iki bina ortasında kapalı bir alan, dışarısı ile bağlantısı yok. Uzunlamasına üç, enlemesine iki mavi boyalı bisiklet yolu. Dar kısımda oyun alanında çevresi yürüme yolu, zig – zag, yılan, sek – sek ve köşe kapmaca oyun yeri. Sol kısım boş, sadece tören çizgisi var. Zemin kırmızı renkte.

75

Böylece daha iyi bir eğitim vermeye çalışacağız çocuklara. Günler geçtikçe tecrübelerimiz de artıyor. Ders sonu Öğretmenler odasında oturup börek ve çay ikramıyla toplantı yapıyoruz masalara oturmuş olarak. Çocukların genel durumunu, bisiklete binme becerilerini dosyadaki çizelgeye devamlı işliyor Cem Tabanlı. Bu konuda uzmanlaştı sayılır. Bizi yalnız bırakmayan Aydın Kan da toplantılarımıza katılıyor.

81

Genellikle eğitim verirken her çocuğa aynı kişinin eğitim vermesine dikkat ediyoruz. Otizm gönüllülerinden Zeynep Nuray Oymak bir çocuğa destek vererek bisiklet eğitimi veriyor.

82

Arkadaşımız Baattin Şimşek çocuklara daha özen gösteriyor ve bisiklet eğitiminden sonra çocukla çak yaparak ellerini çakıyorlar havada.

84

Ben daha çok ortamı organize ve teknik destek olarak yardımcı oluyorum. Elimdeki aletlerle bisikletleri tamir edip patlayan lastikleri yama yaparak şişiriyorum pompam ile. Pompam küçük olduğu işin lastik şişirmesi uzun sürüyor. O yüzden büyük bir pompaya gereksinimiz var. Bir çarşamba günü okula gelirken Çankaya da Sundu bisiklet dükkanına uğradım. Dükkan sahibi olan Hüsnü Sundu ile sohbetimiz var. Kendisinden otizm okulunda kullanılmak üzere büyük bir pompa istedim. O da elemanlarına hemen pompa vermelerini söyledi. Böylece okulumuza bir pompa kazandırdık. Sağ olsun Hüsnü Sundu okul için ne istedimse sorgusuz, sualsiz hemen verdi. Sundu bisiklete ve Hüsnü Sundu’ya çok teşekkürler. Resimde büyük boy lastik şişirme pompası siyah renkte.

86

Yine bir Çarşamba günü Sundu bisiklete uğradık. Sevgili Aysel Ataş Hüsnü Sundu’dan kask istedi çocuklar için. Hüsnü Sundu da hemen verdi bir kask. Hüsnü Sundu kaskı Aysel Ataş’a verirken dükkanın içinde.

87

İstanbul’da Avrasya maratonuna katılmıştım. Dönüşte bisikletimin ön tekerleğini sökmek için arkadaşım Dilek Koçyiğit bana 14 – 15 açık ağızlı anahtar vermişti. İzmir’e döndükten sonra anahtarı geri istemedi. Ben de okulda kullanılmak üzere bıraktım. 14 – 15 anahtar çok gerekli bir alet. Hem tekerlekleri sökmek için hem de pedalları söküp takmak için 15 anahtar gerekli. Parmaklarımın ucunda anahtar olduğu halde okul tabelası ile resmini çekiyorum. Sağ ol Dilek Koçyiğit.

88

Bir gün anahtarı veren Dilek Koçyiğit İzmir’e geldi. Çarşamba günü okula gelerek bizlere yardım ederek gönüllerimizi kazandı. Öğretmen odasındaki masada oturmuşuz poz verdik gülerek. Dilek Koçyiğit iki arkadaşıyla, Atilla Özakdağ, ben, Baattin Şimşek ve Huysuz ihtiyar Şerif Kılavuz

89

Sağlık bakanlığından okul için bisiklet talep ettik. Sağlık bakanlığı İzmir il sağlık müdürlüğünde çalışan arkadaşımız İsmet Biçen bu konuda bize yardım ederek 10 tane bisiklet okula geldi. Bisikletlere numara verelim deyince yapışan numara etiketi alarak bisikletlere yapıştırmaya başladı.

90

Etiketleri bisikletlere yapıştırdık, gönüllülerimizden Özgür Elsa Özbek okulda öğretmen olarak çalışmaya başladı. Çarşamba günleri bizler gelince elinden geldiği kadar yardım ediyor. Etiketleme işinde yanımızdaydı. Sağlık bakanlığının verdiği beyaz bisiklete Aysel Atas ve Özgür Elsa Özbek, yanlarında Cem Tabanlı. Cem Tabanlı başını yukarı aşağı hızlı salladığı için yüzü silik çıkmış resimde. Arkada Şerif Kılavuz duruyor.

91

Bahçenin bir köşesinde bisikletleri dayıyoruz duvara. Burası bakım yeri aynı zamanda. Bisikletlere numara vermemizin nedeni sağlık bakanlığının verdiği yeni bisikletlerin yarısını depoda tutup diğer yarısını kullanmak. 6 Tane beyaz bisiklet duvara dayalı olarak duruyor.

92

Bisikletlerin arka vites ve ön vites ayarını düşürüyoruz. Yoksa çocuklar hızlı gidiyor ve çarpışma tehlikesi olasılığını ortadan kaldırmak gerek. Cem Balkanlı bana yardım ediyor ve tüm bisikletlerin ayarladık.

93

Okulda aynı zamanda başka etkinlikler de yapılıyor. Resim Öğretmeni olan Aydın Kan zaten resim çizdiriyor çocuklara. Bunun yanında fotoğraf makinesi ile resim çekme etkinliğinin yanı sıra halk dansları eğitimini de veriyor gönüllü arkadaşlar. Eğitimi veren Burhan Öner ve Mehmet Erdoğan Erten öğrettiği Çayda çıra oyununu oynamak ve resim sergisi için Narlıdere belediyesinin daveti ile Narlıdere kültür evinde gösteriye gittik. Merdivenlerin başında çekilen ve çizilen resimleri panolara yerleştirip sergiledik.

95

Gösteri sahnesinde çocuklar sahneye çıkıp Çayda Çıra oyununu yöresel kıyafetlerle çıkıp bir güzel oynadılar. Onlar alkışlanmayı hak ediyorlar.  6 kız, 5 Erkek çocuk sahnede alkışlayanları selamlıyorlar. Burada bir durumu anlatmak isterim. Çocuklar sahneye çıkmadan önce bir çok konuşmacı sahnede boş boş konuştu. Çocuklar zaman geçtikçe sabırsızlanmaya başladılar. Bu kadar uzun oturmaya alışkın değiller ve gezinmek, hareket etmek istiyorlar. Boş konuşanları dinlemiyorlar bile, zaten ne konuştukları çocukları ilgilendirmiyor. Bu duruma daha fazla dayanamayıp sahnedekilere çocukların daha fazla dayanamadığını, bir an önce sahneye davet edip oynamalarını söyledim. Böylece güç bela sahnede gösterilerini yaptılar. Otizmli çocukların psikolojik durumlarını bilmeyen sorumsuz organizatörler sayesinde çocuklar çok gerilmişti. Ben ve Öğretmen arkadaşlar çocukları zapt etmek için epey ter döktük sayılır. ( Böyle organizasyon yapanlar için yazının ilk başlarında “Neden Otizmli Çocuklara Bisiklet Eğitimi veriyoruz” yazısını bir daha okumalarını öneririm. )

96

Bir arkadaşım bana Doruk bisiklette iki tane bisiklet vereceklerini haber verdi. Ben de Doruk bisiklete giderek Mustafa’nın vereceği bisikletleri inceledim. Okul için temiz, bakımlı ve yeni sayılabilecek kadar iyi durumda olduğunu görünce kendisine teşekkürlerimi ilettim okul adına. Doruk bisiklet dükkanının önünde Mustafa ile resim çekiliyoruz. Önde hediye olarak verdiği çocuk bisikleti var. İki yanda satıştaki bisikletler sıralanmış.

97

Bisikletleri taşımak için römorkum olan kıytırık KUZ’un arkasına takılı durumda. Bisikletleri de kıytırık’a yükleyip bir güzel bağladım. Bisikletler 20 inç 2 tane çocuk bisikletleri.

98

Doruk bisikletin sahiplerinden olan Mustafa’nın verdiği bisikletlerden birisi mavi renkte amortisörlü.

99

Diğeri turuncu, beyaz renk karışımlı.

100

Bisikletlerin tamiri gerekiyor bazen ben de tamir ederek eğitime katkı sağlıyorum. Bisiklet park köşesi ve tamir yeri, bisikletler duvara dayalı. Yeşil renkli bisiklet ters çevrilmiş durumda, ön tekerleği tamir ederken.

101

Öğrencilerin boyuna göre bisiklet veriyoruz. Büyük olanlara 26 inçlik bisiklet, küçük olanlara 16 ya da 20 inçlik bisikleti veriyoruz. Bazıları yeni başlıyor ikişer kişi destek olarak bisiklet eğitimi veriyorlar. İki bisikletçiye ikişer kişiden dört kişi bisiklet eğitimi verirken bisiklete binmesini bilen serbestçe dolaşıyor.

104

Otizmli çocuklara bisiklet eğitimini verdiğimizi tüm bisikletçiler takip ediyor sanırım. Bunlardan birisi de Edirne’den İlhan Balkan. O da bir Çarşamba günü aramıza katılıp destek verdi. Bisikletin lastiğini yamadıktan sonra pompa ile şişirirken İlhan Balkan da bana yardım ediyor.

105

Bir çocuğun güldüğünü görmek sizde ne gibi duygular meydana getirir? Örneğin Boran’ın gülüşü. Sizi bilmem ama bizlerde bir çocuğa bisiklete binmeyi öğretmenin sevinci oluşur. Herkes bisiklete binmeyi öğrenebilir. Ama Otizmli bir çocuğun bisiklete binmeyi öğrenmesi, kendi başına pedal basabilmesi ve bizlere güven duyması bizlerde anlatılamaz bir duygu oluşturduğu kesin. Tıpkı bu çocuğun gülmesi gibi.

106

Ders arasında bazen bizler de çocukluğumuza dönüyoruz. Tıpkı Aysel ve Cem’in 12 inçlik çocuk bisikletine binmesi gibi. Aysel küçük olan bisiklete oturabilmek için ayaklarını yana iyice açmış. Cem de arka tekerleğin göbek civatasına ayaklarını basarak dimdik ayakta duruyor. Cem bir elinde eğitim dosyasını tutuyor.

107

Resim Öğretmeni Aydın hoca derslerinde boş durmuyor. Çocuklara bisiklete binenlerin resimlerini çizdirmeye devam ediyor. Otizmli Mehmet Ali de mavi, pembe, kırmızı, turuncu ve tekerleklerde siyah renklerle bezemiş. Bisikleti binenin de kendisini resmetmesi olduğunu tahmin ediyorum.

108

Okulda öğretmenliğe başlayan Özgür Elsa Özbek yağmurlu ve eğitimin olmadığı bir günde Cem Tabanlı ve ben sınıfına girdik. Sınıflar iki Öğretmen, dört öğrenci olacak sayıda yapmışlar. Henüz ilkokul çağında olan çocukları eğitmek, onlarla tek tek ilgilenmek gerçekten zor bir iş. Otizmli çocuklar ile iletişime geçmek için bire bir ilgilenmek ister. Sınıfta çocukların eğitimi yanı sıra bakım, temizlik ve yeme işlerini de yerine getiriyorlar. Sınıfta kara tahta dediğimiz, artık beyaz olmuş plastik tahta duvardaki dev ekranın kapağı gibi sürgülü yapılmış. Yazı ve çizim olduğu zaman tahta sürülüyor. Diğer zamanlarda çocukların ilgisini çekebilecek çizgi filimler izlettiriyorlar çocuklara. Cem sandalyede oturmuş, önünde bir çocuk, ikinci Öğretmenin önünde de bir çocuk, Elsa’nın önünde iki çocuk bana poz veriyorlar. Ben de onları çekiyorum sınıfın içinde. Dev ekranda çizgi filim oynuyor.

109

Otizmli çocukların içinde en iri olan Ömer bisiklete binerken. İri derken biraz da şişman sayılır. Bu kadar kilolu bisiklete binmesi bizi şaşırtıyor ama biniyor işte.

110

Her gönüllü arkadaşımız sürekli aynı kişiye eğitim vermesi daha uygun. Çocuklar göre göre eğitim veren kişiye alışıyor ve ona güven duyarak daha iyi öğreniyor ve başarıyor. Otizmli gönüllülerimizden Ferhan Tokul da iyi bir öğretmen. Çocuklara gereken özeni en yüksek derecede vermeye çalışıyor. Yanında eğitim verdiği Boran ile beraber gülümseyerek poz veriyor kameraya.

112

İki kişi bir çocuğa destek vererek bisikleti sürmesine yardımcı oluyorlar. Önlerinde de küçük bir kız çocuğu tay tay bisiklete binerken kareye giriyor.

113

Mertcan en uysal öğrencilerden birisi, bizlerle çok iyi iletişime geçiyor. Zaten sevimli birisi. Bizler de onu çok sevdik. Mertcan yaptığı sosyal faaliyetlerden ve bisiklet eğitiminden dolayı gelişti ve normal okula başladı. Aramızdan ayrılışına üzülmedik, daha da sevinçliyiz ve mutluyuz. Başında siyah beresi, üzerindeki mavi montu ile gülerek poz veriyor Mertcan

114

Eğitim bitiminde çocukların bisiklet üzerindeki gelişimini takip eden Cem notlarını çizelgeye yazarken Elsa da onla beraber çalışıyor.

115

Resimler okulun panosuna asılmaya devam ediyor. Kuru boya kalem ile güneşli bir havada bisiklete binen bir çocuk çizmiş rengarenk. Mavi kazak, kahverengi pantolon, kırmızı kadrolu bisiklet. Güneş kırmızı renkte. Zemin sarı renge boyanmış. Havada da uçan bir kuş çizmiş. Gövdesi siyah, kanatları yeşil, kafası sarı renkte.

116

Eğitim veren gönüllüler ve öğretmenlerin bazıları aramıza katılarak poz veriyoruz kameraya.

117

Kendi başına bisiklete binen Hasan bisiklete binmediği zamanlarda eğitim dosyasını ele geçirip eline kalemi alarak bizi taklit ediyor. Bu hareketi hoşumuza gittiğinden dosyayı hemen eline tutuşturuyoruz. O da ciddi bir eda ile kalemle bir şeyler yapıyor. Yanında da Elsa var.

118

Ege üniversitesinde tıp fakültesinde okuyan öğrenciler de aramıza katılıyor belirli dönemlerde. Öğrencilerden bir kız otizmli bir çocuğa bisiklete binmesine yardımcı oluyor. Arkada okul öğretmenlerinden bir kadın kendi öğrencisine bisiklet sürmesini sağlıyor.

119

Otizm gönüllülerinden Zeynep Nuray Oymak ve Şerif Kılavuz yan yana poz veriyor. Zeynep ayakta, Şerif ise plastik koltuğa oturmuş.

120

Havalar her zaman güneşli olmuyor, bazen yağmurlu oluyor ama bu bizi pek etkilemiyor. Her çarşamba günü bisikletlerimize binip yağmur, çamur demeden okula gelip eğitimi aksatmamaya çalışıyoruz. Ana caddede Cem ve Dilek bisiklete binerken çekiyorum. Yerler ıslak ve su birikintileri var.

121

İşte yağmurlu bir havada okula gelen Ferhan Tokul. İki tane siyah poşeti ayaklarına geçirip paçalarını bantlayıp ayakkabılarının ıslanmamasını sağlamış. Kız pratik zekalı, yağmur çamur dinlemeden okula gelmiş. Ne de olsa buraya gelmeyi çok seviyor ve işini canla başla yapmaya çalışıyor. Üzerinde Sarı, fosforlu yeleği ile elini açmış ne yapayım yani diyerek poz veriyor.

122

Otizm gönüllülerinde olan Birol Önal bir kız çocuğunu bisiklete bindirirken aynı zamanda tıp öğrencilerine de yaptığı eğitimi gösteriyor. Cem Tabanlı da dosyası elinde notlar alıyor kağıda.

124

Ege üniversitesinde okuyan tıp öğrenciler ve öğretim görevlisi  Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin ile otizm gönüllüleri bir arada topluca resim çekiyorum hazır bir araya gelmişken.

126

Almanya’dan gelmiş olan Mesut bizlere yardımcı oluyor. Mesut ve bir kız öğrenci bir çocuğa destek olurken Doktor Serhat biraz haşarı olan İbrahim’e bisikleti daha yavaş sürmesini istiyor.

127

Son zamanlarda aramıza katılan Nejat Türker bir çocuğa destek olurken.

128

Okulun güzel Öğretmenlerinden Melek işini severek yapan birisi. Kendi öğrencisine bisiklete bindirirken çekiyorum. Arkada kareye giren Özlem Özarslan da var.

129

Özgürce bisiklete binen otizmli Emir. Yüzünden gülümseme hiç eksik olmuyor.

131

Artık aramızda profesyonel makinesi olan amatör fotoğrafçı var. Amatör dediğime bakmayın çok güzel pozlar çekiyor Mehmet Emiral. Bahçede yere çömelmiş dikkatlice resim çekerken ben de onu çekiyorum.

133

Cengiz Çakracı aramıza geç katılanlardan birisi, bir çocuğa çömelerek eli ile pedalı çevirmesine yardım ederken başka biri de çocuğu arkadan kavramış.

DSC_3294

Okulun Öğretmenlerinden Kübra Özen idealist biri. İşini severek yapan ender Öğretmenler arasına girmiş. Okulun en iri, en ağır olan öğrencilerden Ömer’in öğretmeni. Ömer’in huyuna göre davranarak kendisini dinlemeyi öğretmiş. Kübra ile karşılıklı derin sohbetlere daldığımız anlardan bir anı Mehmet Emiral yakalamış.

DSC_3200

Bazen topluca resim çekiliyoruz, ben de hazır toplanmışlarken hepsini bir arada çekiyorum. Bisiklete binmiş durumda otizmli öğrenciler. Eğitim veren gönüllüler ayakta arkalarında duruyor. Arkada okul binası, Atatürk büstü ve direkte Türk bayrağı.

143

Selen Almanya’da doğup büyümüş otizmli kız öğrenci, kendi başına bisiklete binenlerden birisi. Konuşması, hareketleri çok kibar, yumuşak ve terbiyeli. Bunların yanı sıra kendinden küçük çocukları koruyup gözetiyor ve ilgileniyor. Aynı zamanda bizlerle beraber çocukları bisiklete binmelerine de yardımcı oluyor. Tıpkı kibar bir Öğretmen gibi.

134

En küçük bisiklet olan pembe çocuk bisikletine ara sıra çocuklaşan Aysel biniyor. Bacanağım olan Selahattin Kelmen de ona destek oluyor sırtından tutarak. Pembe bisiklete uygun olarak pembe üstlük giymiş olan Aysel kafasına da pembe buuf takmış tam takım oluşturmuş.

137

Ferhan Tokul her öğrenciye gereken ilgiyi esirgemiyor. Küçük çocuklardan birisine kaskını giydirmiş, ellerine de eldiveni giydiriyor. Kask demişken elimizde yeterince kask var. Bazı çocuklar giyebiliyor sakince ama kimi çocuk kafasına kaskı taktırmak istemiyor. Takarken huzursuz oluyorlar ve taktırmak istemiyorlar. Biz de bu konuda ısrar etmiyoruz. Zaten her çocuğu takip ediyoruz bisiklete binerken. Bisikletten düşse bile zemin yumuşak lastik döşeli olduğundan pek zarar görmeyeceğini öngörüyoruz.

138

Henüz daha ilkokul 1. sınıfta olan bir çocuk en küçük bisiklete bindirmeye çalışıyor Birol Önal. Birol yere çömelmiş nasıl pedal basacağını öğretiyor.

DSC_3137

Ege üniversitesinde öğretim görevlisi Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin her Çarşamba öğrencileri ile birlikte okula gelerek bize destek oluyorlar. Doktor Serhat’ın sınıf arkadaşı oluyor aynı zamanda. Prof. Dr. Dilek uzmanlık alanı otizmli çocuklarla ilgili. Tıp Öğrencilerinin eğitiminde pratik olarak burada hem bizlere destek oluyorlar hem de hocalarından ders görüyorlar. Bir taşla iki kuş. Doktor Serhat, Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin ve üç kız öğrenci ayak üstü ders alırlarken.

DSC_2818

Ege Üniversitesinden gelen öğrencilere Doktor Serhat ve okul müdürü Ercan Mermer eğitime katkılarından dolayı sertifika veriyor. 8 Öğrenci ellerinde sertifikalar, hocaları Prof. Dr. Dilek ve otizm gönüllüleri ile birlikte kameraya poz vermişler.

DSC_2864

Otizmli kız öğrenci Zeliha az destek, çoğu zaman kendi başına bisiklete biniyor. Yine de onu takip eden Birol var. Yanımızdan geçerken ona destek olmak için “Zeliha, Zeliha” diye seslenerek cesaretlendiriyoruz. Biz ona seslenirken o da bizleri duyduğundan karşılık olarak sürekli mutlu bir şekilde gülüyor.

DSC_2949

Bazen bir arkadaşımızın doğum günü oluyor. Hep birlikte pastayı alarak mumları dikip yaş gününü kutluyoruz. Bu gün epey kalabalık sayılırız, toplam 18 otizm gönüllüsü bir arada. Normal insanlarda baba ile oğul anlaşamaz. Bu durum otizmli olan çocuklarda da gözleniyor. Eğitim gönüllülerimizden Cengiz Çakracı’nı oğlu da hafif otizmli. Bazen okula getirip bisiklete binmesini sağlıyor ama kendisi bindiremiyor. Arkadaşlardan birisi bindirebiliyor. Çocuk babası ile anlaşamıyor nedense. İlla ki başkası ile bisiklete binecek.

DSC_0150

Otizmli çocuklar gördükleri şeyleri taklit etmeyi seviyorlar. Tıpkı bir Öğretmen gibi davranan küçük kız çocuğu gibi. Küçük bisiklete binmiş Hünkar Keleş bisiklet sürerken arkasından destek olan kız çocuğu eğitim veriyor.

DSC_2548

Sonra durdurup karşısına geçerek bisiklete nasıl bineceğini bir Öğretmen edası ile anlatıyor.

DSC_2553

Bazı çocuklar pedala basmasını bilmiyor. 4 kişi bir çocuğa pedal basmasını öğretmeye çalışırlarken. Erkek olan bisikletin arka tekerleğini havaya çocukla birlikte kaldırmış. Diğer üç kadından birisi yere çömelerek çocuğun ayağını pedalda tutmaya çalışırken bir diğeri de bisikleti  önden tutuyor.

DSC_1928

Her çocuğa sürebileceği bisikleti vermeye çalışıyoruz. Boyuna göre de sele ayarını yapmaktayız. Bir bisikletin sele ayarını 13 anahtarla yaparken.

DSC_1926

Otizmli gönüllülerinden Hünkar Keleş bir çocuğu ensesinden tutmuş bisiklete bindiriyor.

DSC_1335

Okulda eğitim vermeye başladığımızdan beri kendisi bisiklete binen öğrencilerden olan Eren sessiz ve sakin olarak yanımıza gelince bisikleti veriyoruz hemen. O da kimseye çarpmadan sürekli tur atıyor bahçede. Bisikleti sürmek ona mutluluk veriyor, gülümsemesinden belli.

DSC_1279

Hasan sürekli aynı bisikleti istiyor, yeşil bisikleti. Bazen kafasına kask takıyor, bazen takmıyor. Kafasına göre, bu gün kaskı takmış bisiklete binerken Mehmet Emiral çekiyor bir poz. Yanında da daha çok sarı ve sarı tonları giymiş bir çocuk sarı bisiklete binerken kareye girmiş.

DSC_0218

Cengiz Çakracı’nın oğlu arada bisiklete bindiriyoruz. Eğitimini de Birol Önal veriyor. Kareye girmiş olan resim Öğretmeni Aydın Kan da bazen çocukları bisiklete bindirmeye teşvik ediyor. Bisiklete binmeye pek hevesli olmayan çocuk seleye rahatça oturmuş, ayaklarını da kadro demirine koyarak pedal çevirmeden bisiklete biniyor. Aydın da bir eli ile ensesinden, bir eli ile de gidondan tutup bisikleti kendisi götürüyor çocukla beraber.

DSC_0173

Okulun güzel Öğretmenleri ile muhabbet ederken Mehmet Emiral’a poz veriyoruz. Solda Kübra Öğretmen, sağda Melek Öğretmen. İkisinde de güneş gözlüğü var.

IMG-20201209-WA0000

Bacanağım Selahattin Kelmen en sonunda çalışmayı bıraktı, artık boş zamanı var ve bizlere yardımcı olmak için okula geliyor. Çocukların bisiklete binmelerine yardımcı oluyor.

DSC_3140

Seramik atölyesinde çalışan seramik sanatçısı Özlem Özarslan her Çarşamba okula gelip bizlere destek olmaya çalışıyor. Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmadan çocuklara bisiklet eğitimi veriyor.

140

Meraklı öğrenciler Mehmet Emiral’ın fotoğraf makinesini istiyor. O da çocukları kırmayıp veriyor resim çekmeleri için. Profesyonel ve pahalı makinesini hiç düşünmeden veren Mehmet Emiral hiç endişe duymuyor kıracaklar,  bozacaklar  diye. ” Ne olacak ki kırıp dökseler! onlardan kıymetli mi?” diyor. Üzerinde siyah mont olan öğrenci fotoğraf makinesinin vizörünü gözüne dayamış resim çekerken.

141

İyi bir zeybek oyuncusu olan Doktor Serhat bazen coşuyor ve harmandalı oynuyor Aygün ile. Aysel de yanlarında kollarını kaldırmış oynarken Özlem Özarslan da korkuluklara dayanmış alkış tutarak tempo veriyor oynayanlara.

DSC_3336

Okuldaki eğitimlerden birisi de pastacılık. Otizmli çocuklara mutfakta kuru pasta yapıp pişirerek bizlere ikram ediyorlar. Bizler de afiyetle yiyeceğiz. Elindeki tepside dolu olan kurabiyeleri ikram eden İbrahim, önlüğü giymiş, başında da aşçı şapkası var.

145

Sabri tam bir aşçı, sinema sanatçısı merhum Necdet Tosun sanki. İri ve şişman olan aşçı beyaz önlük takmış, başında da aşçı şapkası ile elindeki plastik çanakta kurabiye ikram ediyor bizlere.

DSC_3359

Semra başına bordo renkli yemeni bağlamış irice bir kız çocuğu, elindeki tas ile birlikte poz veriyor.

DSC_3361

Otizmli çocukların kurabiye pişirme etkinliğini hep birlikte kurabiyeleri yiyerek kutladık. Sonra hep birlikte topluca resim çekiliyoruz. Önde yeşil çocuk bisikleti.

DSC_3370

Bazen de çocuklar gibi el ele tutuşarak koşturuyoruz çocuklarla birlikte. Koşarken de sevinçle bağırarak neşeyi artırıyoruz. Çocuklar mutlu, biz mutlu, hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. Resimde Nejat, Özlem ve dört öğrenci var, koşturuyorlar ve saçları rüzgarlarından dalgalanıyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak çekiyorum.

DSC_3771

Yaklaşık 4 yıl boyunca otizmli çocuklara bisiklet eğitimine başından beri katıldım. Eğitim salgına kadar 6 yıl sürdü. İzmir’de olduğum sürece her Çarşamba etkinlik açıp bisikletlerimizle okula yağmur çamur, kar kış demeden gelmeye çalıştım. Çocukların bindiği bisikletlerin bakımını, lastik tamirini yaptım. Otizm gönüllüleri olarak bir şeyler yapmaya çalıştık, bisiklete binmesini öğrettik. Öğretmenin yanında bizler de otizmli çocuklardan bir şeyler öğrendik. Onların da bir birey olduğunu; ilgiyi, sabır etmeyi, dinlemeyi, umudu, yaşama daha sıkı, hep birlikte sarılmayı öğrendik. Ünlü şairimiz Nazım Hikmet Ran şiirinde dediği gibi “Hiç kimseden hiç bir şey beklemeksizin” bu işe başladık ve sürdürdük. Toplumda bir farkındalık ortaya çıkardığımıza eminim. Türkiye’de, hatta Dünya’da bir örneği olmayan bir çalışma ve eğitim yaptık. Mutluyum ve mutluyuz yaptıklarımızdan. İnsan mutlu olmak için daha ne ister ki? İşte örneği!

Okul müdürü Ercan Mermer den aldığım bilgiye göre bizlerin gönüllü olarak bisiklet eğitimde öğrencilerin kazandığı motor becerilerinden sonraki gelişmeleri anlattı;

“6 yıllık bisiklet eğitiminde okuldaki çocukların % 90 ı katıldı ve okulun eğitim seviyesi yükseldi. Öğrencilerin sosyal becerileri arttı, derslere daha çok ilgi gösteriyorlar. Anne, baba ve Öğretmenlerinden başka kişilerle pek iletişim kuramıyorlardı. Eğitimden sonra artık diğer kişilere güvenmeyi ve iletişime geçtikleri gözlendi. Agresif tutumları azaldı, artık daha sakin ve karşısındakini dinlemeyi öğrendiler. Becerileri arttı, yeni bir şeye ilgileri ve merakı arttı. Bir yerde daha uzun oturmayı öğrendiler. Bu hem anne babayı biraz rahatlattı, hem de öğretmenlerin daha iyi eğitim vermelerine yardımcı oldu.  Geçen yıl 30 Ekim’de İzmir de olan depremde ana bina hasarlı duruma geldi ve eğitime kapandı. Yan binada dar alanda eğitim veriyoruz. Bisiklet eğitim pistini de kullanamadığımızdan çocukları bisiklete bindiremiyoruz. Ayrıca salgın yüzünden çeşitli önlemlerle eğitime davam ediyoruz. Okulun yıkılıp yeniden yapılmasına katkı sağlayacağını iş adamı Moris Bencuya bildirdi. Bu çok sevindirici bir haber.”

Otizm Gönüllüleri olarak katkı verenlerin bazılarının ismini yazdım. Bazılarını da ismini bilmediğimden yazamadım. Bir çok kişi gelip gönüllü olarak katkıda bulundu. Onların da resimleri yok, isimleri yazılmadı ama onlar sessiz kahramanlarımız. En ufak bir katkı koyan tüm arkadaşlara kendi adıma çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Eğitim boyunca çocuklar bazen bisikletten düştü, bazen çarpışma oldu ama hiç birisi yaralanmadı ve önemli bir şey olmadığını belirtirim.

Sevgili arkadaşımız Emre Kanat tarafından dron kamera ve cep telefonu ile çekilmiş eğitim görüntülerinin linki aşağıda, izleyebilirsiniz

https://www.youtube.com/watch?v=yDFgAvVqwOI
Her Çarşamba yaptığımız yolun haritası aşağıda. Yaklaşık 8.31 Kilometre civarı sadece gidiş. Göztepe iskeleden Tepecik arası.

Powered by Wikiloc