Etiket arşivi: zeybek

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 4. Gün. Denizli Bisiklet Festivali 1. Gün

22 Mayıs 2015 Cuma

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

4. Gün

Denizli – Babadağ – Denizli

 

Biri sana sorarsa;

Sana, beni sorarsa;

Gitti, der misin?

Gittiğimi söyler misin?

Gidiyorum ben sana

Benimle gider misin?

Özdemir Asaf

 

Öne çıkmış olan görsel, Tarihi taş köprü, tek gözlü kemeri var. Altında coşkunca akan çay. etraf çınar ağaçları ve gölgesi çaya düşmüş.

20150522_160838

Bir gün daha gençleşiyorum bu sabah. Neden mi? Dört duvar arasında değilim de ondan. Yani betonarme hapsinde değilim ve çadırda uyumak bana ömür katıyor. Hani derler ya ömrümüzden bir gün daha gitti diye. Ömrümden günler gitmiyor aksine artıyor benim için. Günü yaşadığım için günler kazanç oluyor ve ömrüme ömür katarak artıyor. Her sabah olduğu gibi tembellik hakkımı da kullanıyorum uyandığım yerden. Tembelliğin ömrü uzattığını biliyormuydunuz.? Tembellik ömrü uzatır, hem de tembellik yapan bunun farkına olmaz. Çünkü tembeller ne kadar ömrüm kaldı diye düşünmez. Ne kadar yaşayacağını düşünenler ömrünü çabuk tüketir. Ömür dediğin nedir ki zaten, şunun şurasında göz açıp kapayıncaya kadar. Ama tembellik öyle mi? Yaşam görecelidir, ne yaptığına, nasıl hissettiğine, nasıl yaşadığına bağlıdır. Zaman geçmez bir türlü, zamanı büker, büker lastik gibi uzatır da uzatır. Sonra insan gülmeli hayata, yaşama. Gülmek tüm kötülükleri silip atar yaşamdan. Yaşama kocaman gülümsemeli hatta ara sıra kahkahalarla gülmeli. Zaten gülmenin içinde yaşam saklıdır, aynı gül ağacında olduğu gibi.

Çadırın önünde bir gül ağacı sabahın seherinde bana neler düşündürüyor. Çadırın içinden dışarısını çekiyorum, gül ağacı, yeşil çimenler ve tek katlı bir bina.

20150522_064119_HDR

Çadırdan çıkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra kahvaltıyı hep beraber yaparak güne neşeli başladık. Artık tura başlamalı, ilk önce adıma yazılmış tabelayı bisikletin gidonuna bağlıyorum. Aslında bu iyi oluyor benim için. İsimleri aklımda tutamadığım için tabelada ismi görünce aklıma gelerek karşımdaki kişiyi isminle hitap ediyorum. Kahramanmaraş’tan kimse katılmadığı için ben Kahramanmaraş’lı olarak festivalin tek katılımcısıyım. Tabelada öyle yazıyor. Tabelada bisiklete binmiş Denizli horozu resmedilmiş.

20150522_082701

Pamukkale tenis kulübü tesisleri giriş kapısında katılımcılar toplanmaya başladı.

20150522_083306

İzmir den arkadaşım Ayşe Kuş ile pıııırrr diye uçup gitmeden resim çekiliyoruz bisikletlerimizle. Sonra Ayşe’yi kim tutabilir.

20150522_083524

İzmir’liler bir araya gelince mahşerin 5 atlısı gibi sıralandık Menemen testisi gibi. Eeee bir farkımız olmalı, ne de olsa İzmir den katılıyoruz. Menemen de İzmir’in bir ilçesi. Menemen testisi de Menemen’in sembolü.

20150522_083643

Herkes hazır olunca grup olarak hareket ediyoruz. Şehrin caddelerinden halkı selamlamadan geçmiyoruz. Onlar da bizlere alkış tutarak kutluyorlar. Ana yollardan Denizli belediyesinin önündeki meydana geldik.

20150522_085512

Meydanda Denizli’nin sembolü Denizli Horoz heykeli var. Heykeli gören resim çekmeye, çektirmeye başladı.

20150522_085614

Denizli Horozunu tek başına anca fırsatını bulup çekebiliyorum. Renkli, parlak seramikten yapılmış dev horoz heykeli. Sanki canlı gibi duruyor güneşin parlak ışıkları altında. Denizli’nin Horozu semboldür ama Denizli de daha çok erkeklik üzerine yorumlanır. Erkek egemen toplumda kadınlara baskı biçiminde ortaya çıkar. Aynı zamanda diğer erkeklere de tehdit biçimindedir. Kümesindeki tavuklara yan gözle bakamazsın yoksa tepene horoz gibi biner. Aynı Atasözünde olduğu gibi ” Her horoz kendi çöplüğünde öter ” Hem de güzel öter. Başka çöplükte sus pus olur, o çöplüğün horozunu dinler sadece.

Tellidir yavrum anam tellidir tellidir amman
Denizli’nin horozları bellidir
Ötüver de gül ibiğim bir yol ötüver
Geniş olan gam zamanı değildir

Asmam çardaktan Suyu bardaktan
Bir yol öpüverde gocman gız
İliman yanaktan amanın iliman yanaktan

Telli gelin tüllü gelin geliyor geliyor amman
Ganat açmış tüylerini beliyor
Ötüver de gül ibiğim bir yol ötüver
Telli gelin tasasından ölüyor

Asmam yıkıldı Suyu sıkıldı
Bugün goca gızı görmedim
Canım sıkıldı amanın canım sıkıldı

Özay Gönlüm

Denizli horozunu çekiyorum olduğu gibi, kimse olmadan.

20150522_085634

Madem herkes resim çektiriyor bizde çektirelim bakalım nasıl olacak yoldaşım Ferdi, nam-ı diğer Ferdimen, kahramanımız. Uçmayan kahramanım ile beraber. Gerçi ikimiz de horozluk taslamadığımız için öyle çöplükte öten horozları dinlemeyiz. İstedikleri kadar ötebilirler. Bütün çöplükler bizim nasıl olsa.

20150522_085834

Kendi memleketinde misafiri olmasak da festivale katılan Gülhan Etiler ile bir resim çekiliyorum.

20150522_085858

Derken herkes toplanıyor ve hatıra resmi çekiliyoruz tüm katılımcılar ile birlikte Denizli horozunun önünde.

20150522_091117

İzmir katılımcıları Ayşe Kuş ve Gönül – Bülent Karadağ çifti ile birlikte resmediyoruz. Hazır fırsatını yakalamışız.

20150522_091358

Belediye başkanı turun başlangıç işaretini verdikten sonra tur başlıyor. Başlıyor başlamasına da tırmanış ile başlıyor. Önde giden bisikletliler.

20150522_094909

İlk zamanlarda önlerdeyim, normal tempoda gidiyoruz. Şehir içinde pek resim çekilecek manzara olmadığı için grupla beraberim en önde. Önden arkamdakileri elçek resim çekiyorum.

20150522_095008_HDR

Karlı dağlar uzakta heybetli görünümü ile beni cezbediyor. Ellerimi uzatıyorum karlı tepelere, ellerim üşümüyor. Sadece okşuyorum, elbet bir gün ellerimle dokunacağım yaz günü soğuk karlara.

20150522_101424

Sonunda şehrin son beton binaları, buradan sonra tabiatın koynundayım. Buralara geç gelen baharın kokularını içime çekerek tur yapacağım.

20150522_101434

Şehirden çıktıktan sonra sertleşen yokuşlar terletmeye başladı. Yokuşlar bıktırmadan ilk molayı veriyoruz bir işletmede. Daha bir şey ısmarlamadan Yavuz Öge hemen bir kahve ısmarlıyor. Masada oturup beraber içiyoruz kahvemizi.

IMG_0546

Hamak olunca fırsatı değerlendiririm. Tembelliğin en iyi aracı hamaktır dostlar. Neden mi? Hamak ağaçların gövdesine bağlandıklarından her daim gölgede olursun. Büyük gözlü file biçiminde olduğundan her tarafından hava alırsın. Sonra sallanırken kendi Meltem rüzgarını da oluşturursun. Her sallanışta rüzgar üzerinden geçerken tatlı hayaller kurarsın. Örneğin gözlerini kapatınca sanki gökyüzüne kanat açmış bir kuş gibisindir. Özgür ruhunu rüzgar okşarken  altındaki dağlar, ovalar, nehirler, göller akıp gider. Rüzgar uzaklara götürür sınır tanımadan. Hasretini çektiklerini, sevdiklerini görürsün. Aşkı yaşarsın gözlerin kapalı. Uzaklar yakın olur, yakınlar uzak. Dünyanın derdi umurunda olmaz gözlerin kapalı. Hamakta uzanmış olarak çekiliyorum.

20150522_104454

Dağların eteklerinde bir çok köy kurulmuş. Altındere köyü de bunlardan biri. Tabelada; Altındere, Nüfus 593, Rakım 800 yazılmış.

20150522_111723

Bir köyden diğer köyü görebiliyorsun, yakın görünüyor ama yol kıvrımlı olduğu için pek te yakın sayılmaz. Ama şirin köy bizim köyümüz sayılır. Gitmesek te görmesek te o köy bizim köyümüzdür. Gerçi köyden geçeceğiz kokusunu içimize çekerek.

20150522_112503

Vadiler, dibinde akan çay nehre, özlemini çektiği, hasretle denize kavuşmaya gidiyor usulcacık. Dere kıyılarında, yamaçlarda meyve bahçeleri, kolay yetişen kavak ağacı. Vadi derinlemesine ovaya kadar uzanıyor.

20150522_113729

Vadinin dibinden tepelere doğru kıvrımlı yol ne de güzel görünüyor buradan. Böyle yollar nedense beni cezbediyor. Uzaktan tümünü görebiliyorum. Bir de o yolda olmak vardı, yolun sonu belli değil kıvrımlarından. Merakla, sabırla her dönemeçten sonra yeni bir dönemeç gelince daha da heyecanla pedala basıyorsun. Her kıvrımda durup bir nefes almak, kuruyan boğazına bir yudum su. Derken zirveye varmışsın, bunu bir zafer olarak değil de varmanın mutluluğunu esen rüzgarda hissediyorsun ya işte bütün mesele burada.

20150522_114256

İlk başlarda önlerde gittikten sonra, manzara ve çevrenin bahar dokusu içinde bulunca bahar kokusunu durup içime çekip resme kaydetmek epey geride kalmama neden oluyor. İlk defa gördüğüm yerlerin büyüsüyle hareket ettiğimden önlerde olmanın bir anlamını göremiyorum. Nasıl olsa sonunda varıyorum ya bu bana yeter. Grup yine su ve dondurma molası vermiş. Denizli’ye özgü kasede dondurma, üzerine irmik helvası. Değişik bir tat. Helva ile güzel yeniyor, hoşuma gitti. Ağaçların altında bisikletliler mola vermiş.

20150522_114806

Dağlar, yüce dağlar. Başı dumanlı karlı dağlar. Dağlara doğru giden bu yol beni götürür mü? Bilinmez ki. Gitmek gerek yolda. Gitmesen varamazsın. Vadinin kıvrımlarında dağın zirvesi Babadağ muhteşem görünüyor tüm azametiyle. Karlı yamaçtan kopup gelen serin rüzgar çam kokusuyla beraber henüz havaya tam karışmamış oksijen beni mest ediyor. Durup manzara ile bu temiz havayı ciğerlerime soluyorum baharın çam kokularıyla. Hıııımmm mis.

20150522_121221

Ova tarafı puslu ve ardındaki Aydın dağları hayalet görünümünde.

20150522_123706

Ova tarafındaki manzara, küçük tepeler.

20150522_124600

Solda, aşağıda bir köy görünüyor.

20150522_124603

İki mahalleli bir köy, birisi aşağı mahalle, diğeri yukarı mahalle. Böyle durumlarda mahalleler arasında çekişmeler olma olasılığı yüksektir. “Nerde oturuyorsun? Aşağı mahallede. Vay sen bizden değilsin” diye aşağılarlar. Böylece çekişmeler başlar ve çocuklar mahalle savaşı bile yaparlar. Benim çocukluğumda vardı mahalle savaşları. Ara sıra dayak atardık, dayak yerdik. Çocukluk işte ne yaparsın.

20150522_124635

Babadağ’ın girişinde Yavuz Öge dokuma tezgahı olan bir evin önünde durdurdu. Evin giriş katı dokuma tezgahları ile atölyeye çevrilmiş durumda. Makineler vızır vızır çalışıyor. Eski tip makine de bez dokunmakta.

20150522_125451

Yeni tip makine de bez dokuyor. Geçim kaynağının ana birimi dokuma ve her evde küçük büyük dokuma tezgahları ile geçimlerini sağlamakta.

20150522_125458

Değişik dokuma tezgahı.

20150522_125503

Babadağ ilçesinde bazı yamaçlarda toprak kayması olduğundan evler boşaltılmış. Boşaltılan evlerin bir kısmı yıkılarak moloz durumunda. Üzücü bir durum ama toprak kayınca oturmak tehlikeli.

20150522_125920

Evlerin ve caminin şakülü kaçmış durumda.

20150522_125925

Babadağ kasabanın merkezindeyiz. Belediye bizleri ağırlayacak meydanda.

20150522_130547

Bisikletleri park ediyoruz meydanın bir kenarına. Kasaba bizim gelmemizle birlikte hareketlendi.

20150522_130557_HDR

İki güzel yan yana, Mersin den Zerrin Aslantaş ve Gülhan Etiler. Zerrin Bizleri Mersin bisiklet festivaline davet ediyor. Bakalım, kısmet diyoruz.

20150522_130909

Belediye binası içinde yemeğimizi afiyetle yedikten sonra elmaları da merdivenlerde oturup kütür kütür yiyoruz Gülhan Etiler ile birlikte.

20150522_134415

Köyün genç öğrencileri halk dansları gösterisi başladı. Yöresel kıyafetleri göz kamaştırıyor.

20150522_134446

Kızlar ve Efeler bizlere zeybek oyunları oynamaya başladı.

20150522_134456

Efelerle birlikte bir resim çekiliyoruz. Gülhan, ben, Ferdi ve Efe çocuklar, Sağda yerel kıyafet giymiş kız çocukları.

20150522_140926

Efe olmayan çocukları da önemsiyorum. Tatlı çocuklar, masum, temiz. Geleceğimiz. Çömelmiş durumda çocuklarla resim çekiliyoruz.

20150522_141049

Zeybek oyunları bizleri mest ediyor, minik yürekleriyle oynamaktalar.

20150522_142049

Pembe beyaz renkli çiçekler çıkıyor meydana . Sanki gül bahçesinde güller dans ediyor. En sonunda çocuklarla birlikte bizler de aralarına girip Harmandalı oynuyoruz. Herkes bizi izliyor Harmandalı oynarken, ortalık şenlendi birden bire.

20150522_142253

Gösteri bitiminde Babadağ dan ayrılıyoruz. Beydağ biraz aşağıda olduğundan ilk başta tırmanış var, sonrasında sadece inişe geçeceğiz.

20150522_151217

Baharı karşılayan en önemli görüntü koyunların yeni doğmuş kuzularıyla bayırlarda otlaması.

20150522_152416

Başında çoban değneğine yaslanmış sürünün otlamasını sağlıyor. Uzaktan bizleri görünce el selamını veriyorum. Selamımı alıp o da el selamı yolluyor. Çoban bütün gün otlayan koyunlardan başka bir şey görmediğinden el selamı hoşuna gidiyor. Nasıl olursa olsun selam verip selam almak insanların birbirini önemsediğini belirtir.

20150522_152420

Millet dere kenarında mola vermiş. Dere dibinde çınarlar kaplamış gölge yapıyor akan sulara.

20150522_160734

Kemerli köprü  altından sular üstünden arabalar geçip gitmekte sürekli olarak. Pedal çevirmekten yorgun düşmüş pistonlar çınarların gölgesi altında akan soğuk sularda soğutmek gerek. Tek gözlü kemer, altından akan çat ve çınar ağaçları. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150522_160838

Dağlardan eriyip gelen kar suları pistonları soğutuyor. Pistonlar et ve kemikten olduğu için soğuk su kılcal damarları harekete geçirerek kaslarda biriken toksinleri bir an önce atarak yorgunluğu gideriyor. Su iyi geldi doğrusu.

20150522_161210

Yanıma bir kuş daha geliyor tırnakları kırmızı ojeli. O da pistonlarını soğutmaya çalışıyor benim gibi.

20150522_161442

Pistonlar soğuduktan sonra yola çıkarak kısa sürede Denizli’ye indik.

20150522_165544

Hep iniş olunca kamp alanına çar çabuk geldik. Terledik haliyle o yokuşları çıkmaktan. Duş almak gerek, tesislerde sıcak duş var ama elektrikli şohben sık sık sigorta attırıyor ve duş sırası kalabalık. Zaten sıcak duş almaya da gerek yok. Çim sahayı suladıkları kalın hortum ile soğuk duş alıyorum. Ohh mis gibi soğuk su iyi geliyor yorulmuş bedenime. Aynı zamanda terli formayı da yıkayıp terden arındırıyorum. Kurulanıp  pantolon ceket giydim. Buralarda geceleri serin olur, kendimi korumam gerek. Akşam yemeğinden sonra saz – gitar ile türkülerle coşuyoruz ev yapımı nefis şarap ile. Türkü söylemek gerek harika dostlarla. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlencemiz devam etti. Uyku kapı ardına gelince herkese iyi geceler dileklerimle çadırıma çekilerek hemen yatıyorum.

Bu gün yaklaşık 76 Kilometre kadar yol yaptık.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Gökova Bisiklet Turu 4. Gün

19 Haziran 2013 Çarşamba

( Görme engelli arkadaşlarım için betimleme yapılmıştır )

Öne çıkmış olan görsel, iki yanda dev okaliptus ağaçlı yolda giden bisikletçiler.

190620132685

Gökova Bisiklet Turu afişini hazırlayan arkadaşım H. Gürcan YILMAZ’a teşekkürler. Gökova haritası, Muğla, Akyaka, Ören, Bodrum, Datça, Marmaris.

967318_10151530123299773_1011453730_o

Gökova Bisiklet Turu 1. Gün

Sabah erkenden kalkıyoruz, kalmamanın da imkanı yok. Eğer Şafak Omaç  kampta ise sabahın köründe uyuyanları ayağa kaldırıyor, ne de olsa asker emeklisi. Bu gün sevinçliyim, Gökova Bisiklet Turuna bu gün başlıyoruz. Bu yıl 5. bisiklet turu, Muğla bisiklet derneği düzenliyor ve yıllardır katılmayı düşündüğüm bu tura daha önce katılamamanın verdiği eksiklikle içim içime sığmıyor. Bu turda ve diğer turlarda her zaman yaptığım gibi eşyalarımı araca vermiyorum. 20-30 kilo yük kamyonun yükünü artıracağı için daha fazla enerji harcayacak, böylelikle daha fazla gaz salınımı atmosfere yayacak hava kirliliğine sebep olacaktı. Ben de eşyalarımı kendim bisikletimle taşıyıp 10 miligram daha az gaz salınımı yapacaktım.

Kalkıp elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra çadırlarımızı ve eşyalarımızı toparlamaya başlıyoruz. Bir yandan da gece gelenler olmuş, onlarla da hoş geldin, hal hatırımızı sorarak toparlanıyoruz. Toplanma bittikten sonra kahvaltı yapacağımız Konağa gidiyoruz. Konak restore edilmiş geniş avlusu olan bir yer, burada ilk önce kaydımızı yaptırıp formalarımızı alıyoruz. Daha sonra kahvaltı için kuyruğa girip kahvaltımızı alıyoruz, kahvaltımızı arkadaşlarla sohbet ederek yapıyoruz. Kahvaltıyı yaparken Zeybek havası eşliğinde Efenin biri zeybek oynayıp ortama renk katıyor.

Yüksek ve yuvarlak masada ayakta 5 kişi kahvaltı yaparken bir arkadaş bizi çekiyor. İrfan Akkaya, Hüseyin Dölçek, İrfan Özden, Ben ve İsmini bilmediğim kadın.

965611_10151634566232870_1223498330_o

Resim çekildiğimizi gören Ragıp Özserim ve Sadi abi de katılıyor aramıza.

1013528_664575203558018_649677853_n

Kahvaltıdan sonra toplantı salonuna iniyoruz. Muğla bisiklet derneği başkanı Dr. Bülent Savran bizlere hoş geldin diyerek açılış konuşmasını yapıyor. Ardından Muğla valisi ve Muğla belediye başkanı birer konuşma yapıyor. Amerikalı karı- koca tura katıldıkları için konuşma yaparak toplantı sona eriyor. Tüm bisikletçiler bisikletlerine binip Muğla meydanında toplanıyoruz. Herkes geldikten sonra tur startı veriliyor. 259 bisikletçinin hepsi önümden geçiyorlar, çünkü video çekimi için uygun bir yerde bekliyordum. Bu kadar bisikletçinin  önümden geçmesi harika oldu. Polis ve Jandarmanın yönlendirmeleriyle Muğla’dan çıkıyoruz. Ve ilk rampa başlıyor, yokuşun ortalarında kondisyonu zayıf olanlar gerilerde kalıyor. Haliyle ben de video çekeceğim diye durunca sık sık geride kalıyorum. Fakat antrenmanlı olduğum için öndekilerle fazla arayı açmıyorum fazla, yani kendimi formda hissediyorum.

Turun en genç katılımcısı babasının çektiği römorkta  keyif çatıyor. Römorkun yanlarında bayrak sopaları var, altta üçer beyaz, üstte birer turuncu üçgen bayrak var. Yol tabelasında Marmaris 51, Köyceğiz 56 Kilometre olduğunu belirtiyor.

190620132676

Ula ilçesine vardık, tabelada 5600 nüfus yazıyor.

190620132679

Rampayı çıktıktan sonra inişli çıkışlı yolda pedal basarak nihayet bisikletlilerin en çok olduğu Ula’ya varıyoruz. Burada bizi Zeybek oyunları ile karşılıyorlar. Öğlen yemeğini burada parkın içinde yiyoruz. Bir masada 6 kişi oturmuşuz.

190620132680

Dinlendikten sonra yola çıkıyoruz, yol gayet iyi durumda, bir süre gittikten sonra meşhur Sakar beline geliyoruz. Bayağı meşhurmuş hani insan aşağıya bakmaktan korkar, yükseklik korkusu olanların başı dönebilir, yani o derece yüksekteyiz. İniş gayet dik ve virajlı olduğundan belirli aralıklarla bizi bırakıyorlar grup halinde.

Resimde görüldüğü gibi yüksekteyiz, aşağısı Gökova körfezi. Tabeladaki hız sınırını aşmıyoruz aşağıya inerken. Yol kıyısında bisikletim ile durmuş poz veriyorum Gökova körfezi manzarasında. Bisikletimin bagajı yüklü, sarı yelek ile bağlı.

190620132682

İniş 9.5 Km, hızlı bir şekilde Gökova’ya iniyoruz, inerken yaptığımız hız bize mutluluk veriyor. İnsanın geninde var hız yapmak ve hız yaparken adrenalin salgısı beynimizde tatlı bir huzur veriyor. Gökova’ya varıyoruz bir çırpıda. Gökova tabelası ve  ova 4 kilometre civarı bir genişlik görünüyor.

190620132684

İndiğimiz yoldan Akyaka dönmemiz için bayağı bir geniş çember yapmamız gerekiyor. Aşağıdaki resimde görünen eski Muğla – Marmaris yolu, bu yoldan 1980 yılında geçmiştim. Keşke bütün yollar böyle olsa ne güzel olurdu. Okaliptüs ağaçları yolun iki kıyısında ve gövdeleri çok kalın. Boyları 20 metre kadar var ve üst dalları birleşerek yolu tamamen gölgede bırakıyor. Önümde üç bisikletli gidiyor.

Bu resmi öne çıkmış görsel olarak seçiyorum.

190620132685

Geniş çemberi çizdikten sonra indiğimiz yolun altından geçip Akyaka yönüne döndük. Akyaka’ya gidebilmek için yolu gereksiz uzatmışlar. Karşımıza kaya mezarları çıkıyor ilk etapta, mezar odasının yanları, arkası ve üstünü kazımışlar ortaya bir oda çıkmış sanki dışarıdan getirip oraya yerleştirmişler gibi.

190620132687

Yanda daha küçük, kare bir oyuk olan kaya mezarı görünüyor. Bisikletliler durmuş kaya mezarlarını inceliyorlar.

190620132688

Kaya mezarının yanı bir insan geçecek kadar geniş kazılmış. Arkasına dolanıp diğer yandan çıkılabiliyor.

190620132689

Bir süre sonra yolun solunda akan bir nehir görüyorum, hemen yanaşıp nehre baka kalıyorum. Böyle gür ve berrak akan nehir görmemiştim, suyun içinde yosunların akıntıda meydana getirdiği hareketleri seyrederken cennete geldiğimi sandım. Etrafta ağaçlar, nehrin içindeki yosunlar yeşilin her tonunu fışkırıyor adeta, çakıl taşları suyun berraklığında güneş ışınları vurdukça ışıl ışıl parıldıyor. Manzara beni büyüledi adete, bir süre doğanın bize sunduğu güzelliklerini seyredip kendime yüksek oranda moral ve enerji depoluyorum. Suyun içi yeşil olduğu gibi dışarıda da ağaçlar kaplamış nehri.

190620132691

Ardından nehre giriyorum, bir süre nehirde durunca ayaklarım buz kesiyor. Hemen şortlarımı giyip kendimi akan suya bırakıyorum. Bir süre sonra vücudum soğuğa alışıyor, artık üşümüyorum. Bütün yorgunluğum gidiyor bedenim rahatlatıp kendine geliyor bir süre sonra. Suyun akıntısı güçlü bıraksam denize kadar götürür. Nehir bulunduğumuz yerden çıkıyor, tadı sodalı, belki de dünyanın en kısa nehri diyebilirim. Aşağılara doğru nehrin genişliği derinliği ve debisi artarak denize ulaşıyor. Kurulanıp üzerimi giymeden Akyaka’ya doğru yola devam ediyoruz. Yol kıyısında su sarnıcı olan kümbet karşıma çıkıyor. Yağmur sularını biriktirip kullanmak için kullanılıyor. Kümbetin üstü kubbe olarak taş ile örülmüş.

190620132690

Bir süre sonra Akyaka’ya varıyoruz. Kamp alanı Azmak kenarında düz bir alanda , çadırlarımızı boş bir yere kuruyoruz. Akşam yemeğine daha var, arkadaşlarla ne yapacağımızı oturup kararlaştırıyoruz. Biraz denize gireceğiz ama plaj kalabalık,

İleride kayalıklarda denize girelim deyip oraya doğru gidiyoruz. Kayalıklar dik olarak denize iniyor, yürüyecek kadar alan düz ardından denizin içinde tekrar dik iniyor. Kayalara bir tane merdiven yapmışlar yoksa denizden çıkmanın imkanı yok, bayağı yüzmemiz gerek. Burada denize balıklama atlayıp yüzüyoruz, su soğuk herhalde buralardan da su çıkıyor büyük ihtimalle. İrfan bir girip hemen çıkıyor denizde fazla kalmıyor, ben açılıyorum biraz sonra geriye dönüp merdivenden kayalığa çıkıyorum. Şafak Omaç, Ayşe Kuş, Mukaddes Akbulut daha önce gelmişler buruna doğru gidip bir süre sonra geliyorlar bulunduğumuz yere. Hep birlikte kamp alanına dönüyoruz.

Duş almak için  sodalı akan azmağın ucunda nehre giriyoruz . Burası bile soğuk ama bizi etkilemiyor habire dalıp dalıp çıkıyoruz. Nehrin akıntısı bizi alıp götürecek neredeyse ama yüzüp karaya çıkabiliyoruz. Duş işi bittikten sonra terli eşyalarımı yıkıyorum ve kuruması için ağaca bir ip bağlayıp çamaşırları mandallayıp asıyorum.

Yeğenim  Dr. Eylin Akyaka’da oturuyor, Muğla Üniversitesinde öğretim görevlisi. Dr. deyince tıp doktoru değil. Doktorasını vermiş bu yıl yardımcı doçent olacak. Yeğenime telefon ediyorum, seviniyor Akyaka’da olduğum için, hemen geliyor. Tam da kendi ocağımda kahve yapıyordum, hep beraber Türk kahvesi içiyoruz sohbet eşliğinde. Daha sonra akşam yemeği dağıtımına başlanıyor yakın olduğumuz için hemen kuyruğun başında yemekleri alıp yiyoruz. Yemekten sonra hep birlikte bakkaldan biralarımızı alıp tahta bir iskelede oturuyoruz. Tatlı bir  sohbet eşliğinde biralarımızı yudumluyoruz parlak ay ışığında. Akyaka’ya hayran kaldım, benim gözümde bir cennet.

Gece 12 ye doğru çadırlarımıza gidip bir güzel uyku çekiyoruz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 40 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc