Etiket arşivi: kozak yaylası

99. Çanakkale Şehitlere Saygı Turu 2. Gün

2 Nisan 2014 Çarşamba

Kozak yaylası – Burhaniye – Akçay – Altınoluk

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Yol Şarkısı

eskiden bir sesim

vardı benim;

şimdi uzakta;

çınlar belki bir köprünün altında

yitirdiklerim de oldu

eskiden bir yüreğim

vardı benim;

çarpar belki

bir çocuğun odasında

yitirdiklerim de oldu

kazandıklarımın yanında

bir ben kaldım şimdi

tek yakın bana.

ama ben eskiden de

hep böyle

yalnız çıkardım yola

 Metin Altıok

 

Kozak yaylasında uyumak herhalde bizim şansımız olmalı. Gece domuz homurtularını duysam da uyku tatlı geldiğinden sabah gün ağarıncaya kadar uyuyorum. Çam kokusu ile uyumak ne güzel. Turun ilk gecesinden sonra  güneş doğmadan uyanıp doğuşunu seyretmek üzere hazırlandım. Her turumda mutlaka sabahları güneşin doğuşunu seyretmeye doyamıyorum. İlk ışıkları yeniden uyanış demek benim için. Güneş doğudan ağır ağır doğarak kendini gösteriyor. 5 dakika sürmüyor bu seramoni ve güne böylece başlıyorum. Çatal olmuş çam gövdesinin çatal kısmından Güneşin ilk ışıkları parlıyor.

020420145777

İyi bir kahvaltıyı hakkettik yaylanın temiz havasında. Kuş sesleri arasında “Mutlulukla ilişkisi olan kahvaltı” tatlı muhabbet ile yiyoruz yol arkadaşım ile. İrfan işe karşılıklı yerde kahvaltı yaparken.

020420145778

Kahvaltı bittikten sonra çadırları ve eşyaları toparlayıp bisikletlere yükleyerek hazırlandık. Hazırlandıktan sonra Yayla Cafe’yi işleten kadınlar ile topluca resim çekiliyoruz.

10155238_10152317055314861_5639843_n

Turda uyulması gereken kuralları tüm arkadaşlara bildiriyorum ;

“1- Hep birlikte hareket edeceğiz.

2- Öncü İrfan Özden, en arkada da ben olacağım.

3- Her kes arkadaşını kollayacak, birbirimizden göz temasını kaybetmeden gideceğiz.

4- Lastik patlağı yada arızada birbirimize yardımcı olacağız. Baş edemezseniz bana mutlaka haber verip hep beraber sorunu çözmeye çalışacağız.

5- Turun güvenliği açısından grup lideri olarak sözümü dinleyeceksiniz.”

diye anlatıp ilk olarak topluca çıkmak için yol kenarına dizilerek yola çıkmaya hazırlanmalarını söylüyorum. Tüm arkadaşlar yolda duruyor, hareket zamanını bekliyorlar.

020420145779
Hepimiz yola dizildikten sonra yola çıkıyoruz.

020420145780

Yukarıbey, esas adı Kozak, yaylaya adını veren köy kavşağındayız. Geçen yıl Şafak, Meliha ve Mukaddes ile Az bilinen antik kentler turundan sonra buraya kadar gelip köye inmiştik. Bu kez düz devam ediyoruz.

020420145781

Kozak yaylasından iniş video linki aşağıda

https://youtu.be/Rg22E_Aiu-Y
İrfan Özden kendi halinde inerken önümden geçiyor.

020420145783

Madra dağından çıkıp buralara kadar gelen Madra çayına ulaşıyoruz. Köprüde durup resim çekilmeden olmaz. İnişte olduğumuzdan rüzgarlıklar üzerimizde. Aycan’ı köprü başında çekiyorum.

020420145784

Bu kez Aycan beni çekiyor köprü başında, yanımda bisikletim KUZ.

020420145785

Çayın kumu sanki deniz kumuna benziyor. Bir zamanlar on binlerce yıl önce deniz seviyesindeydi buralar. Yada çöl de olabilir ama daha çok deniz kumuna benziyor.

020420145786

Madra dağı ve çayı, bir gün mutlaka gitmeli Madra dağına. Uzaktan belli değil ama güzel vadileri olan orman yolları vardır. Oralarda bisiklet sürmek ne güzel olur. Marda çayı ve Madra dağı.

020420145787

Yol çatağına gelince toplanıp nereye gideceğimizi kararlaştırıyoruz. Yolumuz en kestirmeden Burhaniye’ye varmak. İstikamet Aşağı Cuma köyü.

020420145788

Çatakta soldaki yola saptık.

020420145789

Kozak yaylasında değişik boylarda yuvarlakımsı iri granit kayalar göze çarpıyor çam fıstık ağaçları yanında. Şimdilik bu granit kayaları görebiliyoruz. Şanslı sayılırız, ileride görme olasılığı olamayabilir. İnsanların aşırı tüketimi, bitmek bilmez istekleri kapitalizmin işine yaradığından bu granit kayaların hepsi ya mutfak bankosunda yada kaldırım taşları olarak şehirlerde yerini alacak.

020420145791

Tüm Kozak yaylası çam fıstığı ağaçları ile kaplı. Hem de ağaçların çoğu 100 yıllığı çoktan geçmiş bile. Köylünün ana geçim kaynağı çam fıstığı. Kilosu da pahalı. Tabelaya göre Aşağıcuma köyüne vardık.

020420145792

Aşağı Cuma köyünde çay ve dinlenme molası veriyoruz. Köylülerle sohbet ederek çayları arka arkaya içiyoruz. Köylülerin anlattığına göre 4 yıldır çam fıstığı hiç olmuyormuş çevrede. Bunun nedenini Kozak yaylasında çalışan altın madeninde kullanılan siyanüre bağlıyorlar. Yani kısacası altın madeni açıldıktan sonra çam fıstığı üretimi olmamış. Bu konunun iyice araştırılıp değerlendirilmesi gerek. İçtiğimiz çayların parasını bize ödetmiyorlar. Biz de teşekkürlerimizi sunuyoruz kahvedeki köylülere. Masada beş kişi varız.

020420145793

Köyden Okçular yönüne doğru yola çıkıyoruz. Yön tabelaların altında görünen yuvarlak granit kaya parçası henüz işlenmemiş. Başka bir yerden getirildiği kayadaki kepçe izlerinden  belli oluyor. Granit kayalar kırılarak kaldırım taşı haline getirilmiş, resimde görebilirsiniz. Burada tabelalarda; Sağa doğru Hacıhamzalar 4, Okçular 4 yazılmış. Yani biz tam ortasındayız iki köyün. Altında kahverengi tabelada Atatürk anıtı sola doğru işaretlenmiş.

020420145794

Granit kayaları kırıp küp haline getiren bir işletme. Şehirlerde sokaklara döşenen Arnavut kaldırımı dedikleri taşlar buralarda üretiliyor. Daha önce bahsetmiştim yolda gördüğüm granit kayalar zamanla birer birer buraya getirilip işlenecek ve biz bir daha kayaları görmeyeceğiz. Belki de çam fıstığının olmamasının nedenlerinden biri olabilir bu işletmeler. Çünkü taşlar işlenirken çevreye bolca toz salıyorlar. Bu tozlar da yayladaki çam ağaçlarının üzerine serpilince çam kozalak çiçekleri olgunlaşamıyor. Bu benim düşüncem, araştırılmalı bence. Görünen o ki üretim epey yapılıyor buralarda. Küp taşlar beton bölmelerde.

020420145795

Burada da büyük iki yığın halinde Arnavut kaldırım taşları.

020420145796

Yaylada her tarafta kayaların toprak üstünde kalmış olanları görebiliyoruz. Hepsi de ilginç şekilde. Bence hiç ellenmesin, çam fıstık ağaçları arasında güzel bir dekor oluşturuyor kayalar.

020420145797

Atatürk anıtının bulunduğu yerdeyiz. Gördüğüm kadarıyla kayanın üzerine oturmuş durumda olan bir Atatürk heykeli bulunmakta.

020420145798

Ege Ertaş bagajında iki tane dış lastik bağlamış gidiyor bisikleti ile.

020420145799

Kozak yaylası, fıstık çamları ve granit kayalar yolumuz üzerinde.

020420145800

Köy yolları genellikle sakin oluyor. Bir kaç araba geçerse görebiliyoruz. Daha çok traktör karşımıza çıkıyor. O da tarlasında işi olduğu zaman denk gelirsek. Köylü işinle ilgilendiğinden pek denk gelmiyoruz.

020420145801

Bazı köy yolları henüz asfalt olmamış. Toprak yol da iyidir, ara sıra bisikleti sürmeli toprak yollarda. Lastiklerin toprak yolda çıkardığı sesleri duymak gerek.

020420145802

Çam fıstığı koruluğu arasında kalmış bir açık alanda arıcılar kovanlarını dizmiş. Belki de arılar bıkmıştır hep çam polenlerinde boğuşmaktan. O yüzden çam fıstığı çiçekleri döllenmediğinden kozalak olmuyor. Bu da ayrı bir tartışma konusu olabilir.

020420145803

İnişteyiz normalde fakat bazen de tatlı yokuşlar çıkıyor karşımıza. Biz de nazlanmadan çıkıyoruz kolayca.

020420145804

Yolumuzda bazen çamların ardında karşı yamaçta köyler gözüme çarpıyor. Geçmesek te o köyden selam vermeden geçmiyorum uzak olsa da.

020420145805

Bazen de çeşmenin akan sularında bir yaşam bölgesi oluşmuş. Su olduğu sürece bitkiler daha canlı ve parlak renkte. Bitkilerin arasında çeşitli böcekler yuvalanmış kendi payına düşen besinlerle yaşamı oluşturuyor. Ben de durup buradaki yaşama selam veriyorum.

020420145807

Bazen de duvar gibi olan yol kenarındaki ilginç damarlar oluşturmuş toprak yapısına gözüm ilişiyor. Daha önceleri damar olarak görünen yerler oluşum anında yere paraleldi. Zamanla kıtaların hareketleriyle sıkışan kara parçaları dağları, tepeleri oluşturarak yere dik olmasına neden olmuş.

020420145808

Bazen de bizim dengesiz İrfan bizi beklerken beklenmeyen yerden seslenerek şaşırtıyor. Şaşırtmaya da devam edecek sorumsuz. Yolun kıyısında, yüksek bir yerde İrfan oturmuş.

020420145809

Daha önceleri Çanakkale yolundan gittiğimizden araç gürültülerinden ve deniz seviyesinde yol olduğundan hiç bir şey görmeden yol alıyorduk. Kozak yaylası bize eşsiz manzaralar sunmaya devam ediyor.

020420145810

Karşımda vadiye inen ve yukarı çıkan yol görünüyor.

020420145811

Bazı küçük vadilere inmek ve tekrar çıkmak gerek. Kozak yaylası öyle küçük değil. Etrafı küçük dağ ve tepelerle çevrilmiş. Bu tepeler ve dağları araba ile göremezsiniz. Bunun için bisiklete binmeniz gerek. Kendi gücünüz ile yol aldığınızda bu küçük dağları ve tepeleri görerek yol alıyorsunuz ve birer birer aşarak ilerlemek inanılmaz bir haz alıyorsunuz. İlk önce zor gelebilir tepeler, dağlar. Aşınca da başardım diyerek diğer tepeye pedal çevirmeye başlıyorsunuz. Bunu gün sonunda kamp kurduğunuzda günü değerlendirirken anlarsınız ve içiniz huzurla dolar. Ben tepeleri dağları aştım da geldim. Hem de kendi gücümle, yaşasın.

020420145812

Son dönemeçte deniz göründü ufukta. Manzarayı seyretmek için arkadaşlar yolun solunda durmuşlar.

020420145813

Çanakkale şehitlere saygı turu için giden grubumuzun tüm elemanları bir arada yakalayınca resim çekiliyoruz. Renkli ve neşeli bir grup olarak gayet uyumlu yol alıyoruz. Toplam 15 kişiyiz.

020420145814

Henüz asfalt olmamış köy yollarında ilerlemeye devam. Toprak yolda bisiklet sürmenin başka bir zevki var.

020420145815

Taylıeli köyünde mola verdik, duble çayları yudumlarken ısınan pistonları soğutma çabaları devam ediyor kahvenin tahta sandalyesinde. Üç kişinin pistonları ortada birleşmiş.

020420145816

Köyün  ihtiyar delikanlıları kahvede hiç eksik olmuyor. Onlarla sohbet etmek güzel. Daha çok nerden geliyorsunuz? Nereye gidiyorsun? Biraz da eski alışkanlıklarından olsa gerek “Nerelisin?” sorusunu sormadan edemiyorlar. Bisikletle nasıl geliyorsunuz buralara kadar? Neden motora binmiyorsunuz? Aklınız yok mu? gibi soru cevap oluyor genellikle. Ama sohbet etmek güzel yine de köyün ihtiyarlarıyla. Masada üç ihtiyar, Baattin ve ban toplam beş kişiyiz.

020420145818

Hazır durmuşken tuvalet ihtiyaçları da gidermeden olmaz. Tüm köylerde tuvalet bulmak mümkün. Temiz olmasalar da genellikle kullanılabilir durumdalar.

020420145819

Çanakkale yoluna az bir yol kaldı, burası son yokuş. Artık düzlüğe indik sayılır. Şehirlerde molozları atmak için yer bulamayanlar gece buralara gelip yolun kıyısına döküveriyorlar. Ne duyan oluyor, ne karışan, ne şikayet eden, ne ceza yazan, ne de uygulayan. Sadece insanların vicdanları inanmışsa buraya moloz dökmek normal bir hareket. Demek oluyor ki vicdan denen bir şey yok bunlarda. Vicdan yerine başka bir duygu var ve ben ne yaparsam hepsi doğrudur. Bana – bize bir şey olmaz, başkalarına ne olursa olsun, ben melaykeyim. İşte böyle bir duygular hakim bunun gibilerinde.

020420145820

Denizi gören Mustafa sayan resim çekerken ben de onu çekiyorum.

020420145821

Burhaniye göründü, Çanakkale yolunu dik kesip kestirmeden Akçay’a kadar kıyıdaki yoldan gideceğiz. Karşıda Kaz dağları.

020420145822

Çanakkale – İzmir yolunu geçip kestirme yola girdikten sonra pek arabalar olmadan ekip olarak ip gibi gidiyoruz. Sağda sürülmüş tarla var.

020420145823

Ardı sıra gitmemiz dönemeçlerde güzel bir görüntü oluşturuyor. Sola dönüşte ayrı bir güzellik.

020420145825

Sağa dönüşte de ayrı bir güzellik oluşuyor.

020420145826

Akçay merkeze varıyoruz. Yazlıkların meydana getirdiği mega bir kasaba oluşmuş. Kocaman yuvarlak bir havuz ortasında bir heykel kondurulmuş.

020420145827

Akçay da yemek yiyip karnımızı bir güzel doyurduk. Bir süre dinlenmenin ardından Çanakkale yoluna çıkıyoruz. Tabelada Ayvacık 42, Çanakkale 110 Kilometre kaldığını belirtmiş.

020420145829

Bu gün geldiğimiz Kozak yaylası epey geride kaldı. Yayla puslu havada silik görünüyor. Neredeydik nerelere geldik. Çam kokularının sardığı yayladan deniz kıyısında iyot kokularında pedal çevirmekteyiz. Sadece iyot kokusuna egzoz kokuları karışmış durumda. Çanakkale yolu kalabalık olunca, alternatif yolda yok, mecburen bu kokuları solumak zorunda kalıyoruz.

020420145830

Atrandros ören yerinden geçiyoruz ama örene ait herhangi bir kalıntı görünürde yok. Henüz bir kazı çalışması yapılmamış. İlerde başlarlarsa toprak altında kalmış tarihi eserleri görebiliriz.

020420145832

Hava kararmadan kamp kuracak yeri belirleme konusunu İrfan hallediyor. Su kayağı parkının yanında çimenlik kumsal alanda kafeteryası, duş ve tuvaleti olan bir yer keşfediyor. Kafeteryadaki görevli ile konuşarak burada çadır kurabilmek için izin alınca hemen çadırlarımızı kuruyoruz. Zaten yaz sezonu henüz açılmadı, tesis bomboş. Kafeteryaya bakan İbrahim ve ailesi cana yakın insanlar. Biz onu sevdik, onlar da bizleri sevdi.

020420145833

Çadırları yeşil çimenler üzerinde kurduk.

020420145834

Sahil kumsalı tertemiz, etraf sakin. Henüz insan kalabalığı yok. Rüzgar da yok, deniz dingin, çarşaf gibi. Sadece küçük dip dalgası usulca kıyıya vuruyor. İleride denize uzanmış iskele görünüyor.

020420145835

Kıyıdan çadırlarımızı çekiyorum.

020420145836

Selahattin usta dayanamayıp sezonu açıyor. Hava öyle denize girilecek kadar iyi değil. Ben de hazır olmadığımdan denize girmekten vaz geçiyorum. Sadece resim çekmekle yetindim.

020420145838

Yemeğimizi yiyip karnımız doyduktan sonra İbrahim ateş yakmak için odun getiriyor. Hemen ateşi yakıp etrafında toplanıyoruz. Gecenin karanlığında yanan odun ateşi etrafı aydınlatıyor.

020420145840

Akşam rüzgarı alevleri çoğaltmaya başladı.

020420145841

Mustafa Sayan keyfine düşkün birisi. İlk turu olması keyfini yapmamasına engel değil. Yanında her şeyi getirmiş, yok yok. Ta sigarasına kadar. Sigarada puro, yemekten sonra İrfan ile birlikte puro içerek keyiflerine keyif katıyorlar. Ateşin başında bir güzel kaynaşıyoruz sohbet ederek. Güzel bir günün ardından sorun olmadan kamp kurduk. Herkes uyumlu ve tur böyle uyumlu gideceğe benziyor.

020420145839

Hava iyice serinledi, ateş sönmeye yakın fazla geç olmadan yatmaya karar verdik. Ateşi iyice söndürüp çadırlara çekilerek yatıyoruz.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık 89 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

99. Çanakkale Şehitlere Saygı Turu 1. Gün

1 Nisan 2014  Salı

Üçkuyular – Alsancak – Aliağa – Bergama – Kozak yaylası

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Yüzün

Yüzün müdür acaba yolumu dolaştıran?

Acının bu solgun haritasında,

Kendime yeni duraklar bulduğum.

Ulaştığım ıssız dağ doruklarında

Yüzün müdür hep sorular sorduğum,

Bakışının titrek aydınlığında?

Aslında ne bulunur bir gezginin yanında

Kendi yüzünden başka,

Hüzünle bileyen direncini.

Bir suyun ürpermiş aynasında

Apansız gözgöze geldiğim.

Ayakları ayaklarıma bitişik

Kımıltısız bir gövdeyle rüzgârın sildiği.

Bir bulup bir kaybettiğim

Yani bir gezginin hep gittiği,

Senin yüzün benim yüzüm değil mi?

Metin Altıok

 

Menderes deltası turundan döndükten sonra 1 hafta dinlendim. Turda Dilek yarımadasının dağlarında dolaşırken arka tekerleğimde 2 tane jant teli kopmuş, onları yedeği ile değiştirip akort ayarını yaptım. Dinlenirken Çanakkale şehitlerini anma bisiklet turu hazırlıklarına da başladım. 1 Nisan da metro – izban ile Aliağa’ya gidip tura oradan başlayacaktık. Dönüş te tur bitimi Pazartesi günü İzmir’e doğru yola çıkmayı planlıyordum. Facebook ta etkinliği açtığımda 30 kusur kişi geleceğini işaretlemişti. Tabi ki ben buna kanmadım. Kesin gelecek olanlar beni telefon ile arayıp geleceğini bildirdi. 12 kişi kadardık. Bakalım Aliağa da kaç kişi olacağız. O kadar sponsor olmasına rağmen, üstelik üniversite yerleşkesinin bahçesine sadece çadır kurma parası olarak 20 TL katkı payı hoşuma gitmese de Şehitlere saygıdan dolayı istemeye istemeye  yatırdım. Yeme içme kendimize ait üstelik. Neyse Şehitlere saygı turundan sonra dönüş için dengesiz arkadaşım İrfan ile daha değişik rotalardan İzmir’e dönmeyi planladık. O yüzden dönüşte herkes kendi gelecek diye bildirdim etkinlik sayfasında. Çanakkale’ye gitmek isteyen Antalya Manavgat tan Mustafa Sayan facebooktan geleceğini söylemişti. Kendisi dönüşte katılacaktı İzmir’e kadar ama dönüşü iptal edip kendi programımızı yaptığımız için bize İzmir den katılacağını bildirdi. Telefonları birbirimize vererek daha iyi tanışıp arkadaş olmuştuk bile Mustafa ile. Son günlerde madem geliyorsun İzmir’e Aliağa dan başlayacak olan tura Aliağa dan katılmasını söyledim. Çanakkale otobüsünde binecek olması iyi olacaktı. Direk Aliağa da inip bizi bekleyecekti.

Hazırlıklarımı yapıp tur çantalarıma gerekli olan eşyalarım yükledim. 1 Nisan günü sabahın erken olmayan saatlerine evden yola çıktım. Doğanın 1 Nisan şakası olmadığından hava açık ve masmaviydi. Güneşin pırıltıları baharda açmış çiçeklerin üzerine vurmaya çoktan başlamıştı. Aliağa da başlayacak olan turumuz için metro ile gidecektim. İzmir de metroya hafta içi saat 09:30 da bisikletleri alıyorlar. Ben de acele etmeden evden 08:30 da çıktım. Güzel havada ağırdan pedallamak İzmir de olmaktan kaynaklanıyor olmalı. Yola çıkar çıkmaz beni yıllardır taşıyan ve taşıyacak olan KUZ çiçeklerin yanında mutluydu.

010420145705

Alsancak’ta metroya doğru giderken dernekten arkadaşım Ali Burus ile karşılaştım. Saat henüz 09:00 olması beraber birer çay içmemize engel değildi. İş yerine yakın bir kahvede çaylarımızı sohbet ederek içtik. Uzun zamandır görüşmemiştik Ali ile, birbirimize anlatacak epey konu birikmiş. 09:25 te izin isteyerek metro istasyonuna doğru hareket ettim.010420145706

Saatimiz gelince 2 kez bileti basıp içeri girdim. Selçuk’tan Kenan Yıldırım  ile buluştum. 1 hafta önce Menderes deltası turunda tanışıp kahve içmiştik. Kendisi bankada işi olduğundan tekrar dışarı çıktı. Can Küçükler ve Can Çıtak ile metroya bindik. İki Can yan yana. Dilek tutarken elçek resmimizi çekiyorum üçümüzü metronun içinde.

010420145707

Vagona bisiklet ile bindiğimizi gören metro sürücüsü kapıların açılıp kapanmaması için iptal edip cama da uyarı levhası asması beni şaşırttı doğrusu. İlk defa böyle bir uygulama ile karşılaştım. İzban yönetimini kutlamak gerek. Artık Aliağa’ya kadar bizi kimse rahatsız etmeden gidecektik. Cama yapışmış uyarı levhasında; Kullanım dışıdır, lütfen diğer kapıları kullanın diye yazıyor. Ayrıca iki yana ok yönlendirme işareti da var.

010420145708

1 saat 5 dakikada Aliağa’ya vardık. Metrodan inip bisikletleri merdivenlerde taşımak gerekti. Yardımlaşıp bisikletleri taşıdık çıkışa. Bizimle gelen bir kaç kişi ve saat 11:00 e kadar bekledikten sonra hep beraber bir resim çekildik.

Çanakkale turuna katılanlar ; Can Küçükler, Selahattin Tavkaya, Davut Şaşal, İrfan Özden, Mustafa Sayan, Urim Babacan, Baattin Şimşek, Can Çıtak, Aycan Çolpan, Metin Sadıç. Selçuk’tan gelecekler bizi yolda yakalayacaklar. Kenan Yıldırım, Ali Kantarcı, Onur Pınar. Bir de Kuşadası’ndan Ege Ertaş. Resimde 10 kişiyiz.

010420145709

Saat 11:00 ‘e kadar bekledik, başka gelen olmadığı için 11.05’te hareket ettik. Havanın güzelliğinden aldığımız enerji ile yol hızla akıp gidiyor. Solda deniz ve yazlık evler görünüyor.

010420145710

Aliağa’dan çıktıktan sonra ilk köy olan Çaltıdere köyüne vardık. Köy evleri tek katlı ve bahçeler arasında kaybolmuş, sadece caminin minaresi görünüyor.

010420145711

Elçek ile yolda giderken arkadakilerle birlikte çekiyorum bir poz.

010420145712

Tur arkadaşlarımı yakalayabildiklerimden bir kaçının resmini çekiyorum. Mustafa Sayan bisiklet sürerken arka yandan çekiyorum.

010420145714

İrfan’ı da çekiyorum aynı şekilde.

010420145715

Bu da Selahattin Tavkaya.

010420145716

Baattin Şimşek.

010420145717

Bu da tek kadın bisikletçi Aycan Çolpan. Resmini çekerken bana gülerek poz veriyor.

010420145718

Bu da Çınarlı meslek lisesinden arkadaşım Metin Sağdıç.

010420145719

En gencimiz Can Çıtak.

010420145720

Bu da arkadaşım Can Küçükler, beraber çok uzun bir tur yapmıştık geçen yıl.

010420145721

Yenişakran’da çay molamızı veriyoruz. Burası kamyoncuların sürekli durdukları yer. Çay hem ucuz hem de taze içebilirsiniz. Bisikletler park etmiş, kahvede çay içerken. Bu arada Selçuk’tan gelen arkadaşlar bize yetişti.

010420145722

Bergama’ya kadar yol neredeyse düz ve asfalt kaymak gibi. Grup halinde neşe içinde sorunsuz gidiyoruz. Asfaltın kaymak gibi olması kaçınılmaz olarak hızımızın biraz yüksek olmasına neden oluyor.

010420145723

Tabelada yazdığına göre Bergama 27, Çanakkale 250 Kilometre. Gerçi Çanakkale’ye araba yolundan biraz saparak gideceğimizden tabeladaki Kilometrenin önemi yok bizim için.

010420145724

Tabelada yazdığına göre Kazıkbağları köyüne geldik.

010420145725

Öğle zamanı Bergama’ya vardık. Varmadan önce Selçuk’tan gelenler bize yetişip gruba katıldı. Hep beraber Bergama’nın çarşısına bisikletlerimizi sürdük. Daha önce haberleştiğim Bergama’dan bisikletçi İbrahim Toprak telefonla haberleşerek çarşıda buluşmaya karar veriyoruz. Bergama şehir içinde giden bisikletçiler, araç trafiği içindeyiz.

010420145728

Tepede Bergama antik kenti görünüyor. Duvar dibinde top çam ağacı tek başına, yanında da sütunlar konulmuş.

010420145727

Kozak yaylası yolunun başladığı yerde cami avlusunda Çınarlı kahvede öğle yemeği için mola veriyoruz. İrfan bisikletlerin yanında poz veriyor bana.

010420145729

Bergamalı iki genç bisikletçi bizleri görünce bisikletleri ile akrobasi hareketler yapmaya çalışıyor. Ön tekerleği kaldırıp öyle sürüyor bize hava atarak. Kim daha çok ön tekerleği havada bisiklet sürecek diye yarış bile yaptılar. Gençlerin enerjisi müthiş.

010420145730

Bu da ikinci genç, ön tekerleğini kaldırmış bisikleti sürüyor.

010420145731

Çocuklar bize bisikletleri ile hava attıktan sonra Efe heykelinin dibinde oturup dinleniyor.

010420145732

Bergamalı bisikletçi ve çocuklarla resim çekiliyoruz. Beş büyük, üç çocuk.

010420145733

Herkes karnını doyurdu Çınarlı kahvede. Bergamalı İbrahim Toprak, Engin Kuduğ, İsmail Kurt, ve Metin Tolga ile oturup sohbet ediyoruz bir süre. Dışarda yemeğini yiyenleri beklerken İbrahim Toprak bize Kozak yaylasında kamp yapacağımız yere kadar yolu tarif ediyor. Aslında bizimle Kozak yaylasına kadar eşlik edecek. Kozak yaylasında Yayla Cafe işletenlerine de haber verdi telefonla geleceğimizi. 9 Kişi masa etrafında oturmuş haldeyiz kahvenin bahçesinde.

010420145734

Herkes toplandıktan sonra İbrahim toprak öncülüğünde yola çıkıyoruz. Sağ yamacımızda Bergama Akropol kalıntıları ve akan çay yanında gidiyoruz.

010420145735

Bergama kalesi ve antik kentin olduğu yer tepede.

010420145736

Bergama’dan çıkıyoruz, gördüğünüz gibi ateşli silah kullanan sapıklar zevk için tabelaya durmadan ateş etmişler ve A – M harflerini vurarak katletmişler. Zavallı A ve G harfleri. İyi ki yolda giderken bizi hedef alıp ateş etmiyorlar.

010420145737

Tabelada Ayvalık 61 Kilometre yazıyor. Yani bize her yer Trabzon. (Trabzon il palkası 61)

010420145738

Dere aşağı akıyor biz yukarı tırmanıyoruz. Derede çınar ağaçları.

010420145739

Küçük köylerden geçiyoruz birer birer, Ağaçlar çiçek açmış, dere boyunca çınarlar ise yapraklarını yeni açmakta. Bir iki haftaya kadar ortalık yemyeşil olur. Tabela solda Kapukaya köyünün olduğunu gösteriyor.

010420145740

Ağaçlar beyaz çiçekler açmış baharı karşılıyorlar.

010420145741

Çay üzerinde köprüden geçeceğiz, karşıda İncecikler köyü görünüyor. Dere içinde çınar ağacının ardında caminin minaresi kendini göstermiş.

010420145742

Bergamalı bisikletçi dostlarımızın bir kaçı buradan geriye dönüyor. Kendilerine teşekkür edip uğurluyorum Bergama’ya. Biz tırmanmaya devam… İki kişiyi geri dönerken selamlıyorum.

010420145743

Önde iki kişi tırmanıyor çam ormanı içinde.

010420145744

Kozak yaylasın meşhur çam fıstığı ağaçları görünmeye başladı. Yaylada binlerce çam fıstığı koruları var. Köylünün geçim kaynağı çam fıstığı.

010420145746

Yol boyunca bir çok çeşme görmek mümkün, her taraftan su fışkırıyor adeta. Yanınızda su taşımaya gerek yok. Çeşme başında sık sık su molası veriyoruz. Nisan ayında olmamıza rağmen tırmanış bizi terletmeye yetiyor.

010420145747

Arada yol eğimi iyice dikleşiyor, çıkmaya devam. Vadide kıvrılarak giden yol ve tırmanan bisikletçiler.

010420145749

En arkada ben toplaya toplaya yaylaya doğru grubu götürüyorum. Arada nefes almak için kısa molalar vermeden olmuyor.

010420145752

Bazen öne geçip tırmanan arkadaşları çekiyorum.

010420145753

Tırmananlar önümden geçip gidiyorlar yukarı doğru. Arkalarından çekiyorum bir poz.

010420145754

Can çıtak tam yanımdan geçerken çekiyorum.

010420145755

Bir tek Mustafa da ön tekerlekte bagajı var benim gibi. Mustafa kendi temposunda çıkıyor. Diğer arkadaşlar da kendi temposunda çıkıyor. Grup iyi uyum sağladı, sorunsuz çıkıyoruz. Mustafa’nın çantaları kırmızı renkte, arka çantalarında ay – yıldız basılı.010420145756

Grubumuzun çiçeği, tek kadın arkadaşımız Aycan. O da sorunsuz uyum içinde tırmanıyor. Geçerken bana el sallıyor.

010420145757

En sonda Aycan vardı, o geçtikten sonra ben de arkalarından gitmeye başladım.

010420145758

Çay bir sağımızda..

010420145759

Bir solumuzda. Ortada köprü gibi bir şey de yok.

010420145760

Mesire yerinde mola vermiş arkadaşlar. Geçen yıl Şafak Omaç bize burada kekik çayı ısmarlamıştı. Çıplak çınar dalları arasından bisikletler ve arkadaşlar görünüyor.

010420145761

Orman işletme müdürlüğü girişe tabela koymuş. Adı da Çınarlı mesire yeri.

010420145762

Çayın içinde yaylada üretilen bal katarak kekik çayı bize doping oluyor. Bergama insanları buraya piknik yapmaya geliyor. Hafta içi olduğu için ortalık sakin. Havalar biraz ısınsın oturacak yer bile bulamazsın. Burada Ormancı çeşmesi var. İki tane çeşme şarıl şarıl akıyor.

010420145766

Bal kavanozları dizelenmiş alıcılarını bekliyor tezgahta. Bisikletler ileride park etmiş.

010420145763

Masalara oturup kekik çaylarını içiyoruz. Masada beş kişi var.

010420145764

Mesire yerinde bir de çağlayan var. Gerçi insan yapımı bir set ile oluşmuş ama mesire yerine de uymuş küçük çağlayan. Bu kış pek yağış olmadı, kurak geçmesi nedeni ile çağlayanda su miktarı az. Geçen yıl Nisan sonunda gürül gürül akıyordu. Suyu da buz gibi, ayakları donduruyor.

010420145765

İyice yükseldik, zirveye az kaldı. Yükseldikçe ağaçların boyları da yükseliyor.

010420145767

Hala çıkmaya devam ediyoruz, arkadaşları son yokuşları çıkarken çekiyorum.

010420145768

Hava kararmadan önce yaylaya varıyoruz sonunda. Çamların altına çadırları kurup akşam yemeğini pişirmeye başladık. Yokuş bizi biraz yordu, kurt gibi acıktım. Yemeğim makarneks ve ton balığı. Çadır önünde üç kişi oturmuş yemek yapmak için hazırlık yaparken çekiliyoruz. İrfan, Aycan ve ben.

010420145770

Makarna tencerede pişerken İrfan da çelik bardağı ile çay içerken çekiyorum. Arkada bir bisiklet sehpasında park etmiş.

010420145772

İki mavi çadır yan yana, biri koyu, biri açık mavi.

010420145773

Yemekten sonra kahve içmeden olmaz. Keyfimizin Kahyası öyle istedi, biz de keyfini bozmadık Kahyanın. Zaten bozmaya da gerek yoktu. Yaylada Kahyanın her isteği yerine getirilir. Ocak üstünde cezvede kahve pişerken, yanımda İrfan var.

010420145775

Yayla Cafeyi işletenler Yukarı Bey köyünün girişimci kadınları. Emine abla ve yanında Esma, Selma ve Fatma. Dördü de cafeyi işletiyor. Haberli oldukları için bizleri bekliyorlardı. Göveçte kuru fasulye yapmışlar kuzinenin üstünde. Yemediğime pişman oldum fasulyeyi. Neyse başka zaman yerim artıkın.

1375989_10152317056439861_1043206926_n

Çaylarımızı kuzinenin başında ısınarak içmeye başladık. Hava da serinlemeye başladı yaylada. Sıcak çaylarımızı cafeyi gece bekleyen Hüseyin ağa ile sohbet ederek geçirdik. İnsan sobanın başından hiç kalkmak istemiyor. Sıcağı görünce mayıştım doğrusu. Kuzine üstünde su güğümü ve duble çay bardağı, içinde çay var.

010420145776

Uyku ağır basmaya başladığında çadırlara çekilip yaylanın temiz çam kokusunda derin bir uykuya daldık.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 80 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc