Kategori arşivi: İki Ada Bir Yarımada

İki Ada Bir Yarımada 7. Gün

29 Ağustos 2017 Salı

Kapıdağı Yarımada Turu – İzmir

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

 

Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.

Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarının ihtizazını.
Şimdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmış ağzını.

Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak vurmada nabzı ruhun.

Siyah ufukların arkasında
Seslerle çiçeklenmede bahar
Ve muhayyilemin havasında
En güzel zamanın renkleri var.

Ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım.
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.

Ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
Işık yok gecemde, gündüzümde.
Gözlerim görmüyor… lâkin güneş
O her zaman, her zaman yüzümde.

Orhan Veli KANIK

 

Dalgaların sahile vuran sesi ile uyandım. Gece sıcaktı, çadırımdan yine deniz manzaralı uyanmak güzel. Kumlar her tarafta, çadırlar sitenin çardağının dibinde kurmuştuk. Önümde Cem’in bisikleti ve çadırı, kumsal ve dalgalı deniz.

20170829_065900_HDR

Kalkar kalkmaz deniz donumu giyip denizin tadını çıkarıyorum. Deniz suyu da sıcaktı. Sabahın erken saatlerinde kimseler yok sahilde. Kumsalın bittiği yerde kayalık burun var denize uzantılı.

20170829_080548_HDR

Kumsalda kahvaltı yapmıyoruz. Toparlanıp yakında olan Çayağzı köyüne doğru gitmeye başladık, kısa sürede köye vardık. Aslında çok yakın olan köye nedense varamamıştık ve arkadaşları ikna edememiştim. Köyün evleri ve küçük limanı görünüyor.

20170829_082324_HDR

Kahvaltıyı burada yapacağız, köyün kahvesinde konuşlanıp kahvaltıyı hazırlamaya başladık. Kahvenin bahçesinde incir ve dut ağaçları var. Ağaçların gövdeleri böceklerden korumak için kireç vurulmuş. Olmuş incirlerden bir kaç tane koparıp kahvaltı öncesi yiyorum.

20170829_093812_HDR

Kahvaltıyı yapıp toplanarak yola çıktık. Bu günkü hedef Erdek, Cem ve Yıldız Bandırma yol ayrımında düz devam edecekler. Ben Erdek tarafına giderek arabayı park ettiğim yerden alıp İzmir’e doğru gideceğim. Arkadaşlarla öyle anlaştık. Bulunduğumuz köyün adı Çayağzı. Burada devamlı akan bir çay denize kavuşuyor. O yüzden Çayağzı ismi konulmuş. Çay küçük te olsa bu ayda akması iyi. Su hayattır ve etrafa yaşam katıyor.

20170829_101130_HDR

Çay akınca çeşmeler de akıyor. Yolcular için çeşme yapılmış ve yolcu olarak suyun tadına bakıp mataramı dolduruyorum çeşmeden. Çeşme bej renginde fayanslarla yapılmış. Arkasında çınar ağaçları.

20170829_101557_HDR

Çayağzı’ndan itibaren deniz kıyısından ayrılıp karadan gitmeye başladık. Yol öyle yapılmış. Deniz kıyısından bir yere kadar yol var ve bitiyor. Haliyle karaya vurunca hafiften tırmanışlar da başladı. Havada bu gün de bulutlar parçalı olarak üzerimizden geçiyor.

20170829_101604_HDR

Ağustos ayı olmasına rağmen şeftali ağacındaki şeftaliler henüz olgunlaşmamış yeşil renkte. Herhalde kış şeftalisi, bu mevsimde çoktan olgunlaşması gerek. Şeftaliler yeşil olunca yiyemiyorum. Ağacın dalları şeftali dolu durumda.

20170829_102020_HDR

Tırmanış devam ediyor, durup hem soluklanıyorum hem de yolun resmini çekiyorum kartal tüyümle.

20170829_102610_HDR

Çayağzı çayını besleyen küçük bir gölet görünce durup resmini çekiyorum. Gölet çayın ağzına bent yapılıp su toplanıyor havzada. Gölet uzunlamasına dar bir alanda. Buradan göletin başlangıcını görebiliyorum. Etraf çam ağaçları ile çevrelenmiş.

20170829_103055_HDR

Su olunca su kuşları da kendine mesken ediniyor. İki tane turna kuşu görüyorum uzaktan. Umarım resimlerini çekebilirim.

20170829_103406_HDR

Turna kuşları beni fark edince havalanıp uçmaya başladılar. Cep telefonumla hazır beklediğimden havada uçarken ikisini de yakalıyorum bir poz. Çektiğim resimde pek belirgin olmasa da cep telefonuyla iyi yakaladım. İkisi tam ortada üst üste uçuyorlar.

20170829_103556_HDR

Çayın gölete kavuştu yerdeyim, yatağında su gelmeye devam ediyor. Dibinde yeşil çimenler çıkmış. Az yukarıda da tarla olarak sürülmüş bir yer görüyorum.

20170829_103614_HDR

Sağdaki ağaç yığınları yola gölgelik yapıyor. Ben de en sağdan, gölgeden gidiyorum.

20170829_104707_HDR

Yolcunun tatlı meyvesi burada da var. Böğürtlen, tam da mevsimi. Olgunlaşmış böğürtlenlerden bir avuç toplayıp yiyorum. Dünkü topladığımız böğürtlenler kabın içinde iyice dağıldıklarından reçel yapamamıştık. O kadar böğürtlen boşa gitti. Avucunda bir kaç böğürtlen resmini çekiyorum dikenli çalısı ile.

20170829_104909_HDR

Yolda bir çeşme daha görünce duruyoruz, hava da iyice sıcakladı. Serinlemek gerek. Çeşmeyi büyük yapmışlar ve iki tane yalak var altında. Çeşme tarafı fayans döşeli, yalak ve üstü duvar örülü ve kireç badana yapılmış. Biz çeşmenin başındayken amcanın birisi eşek ile geliyor. İki tane plastik bidonla çeşmeden su alacak. Eşek ve çeşmenin yalağı ile birlikte çekiyorum. Yerde bir tane bidon yatık durumda. Arkada incir ağacı ve zeytin bahçesi.

20170829_105255_HDR

Ağaçlar sık ve büyük. Aralarında iki tane ağaç kurumuş.

20170829_105312_HDR

Amca sularını doldurup eşeğe yüklerken bisikletlerimiz ve çeşmeyi olduğu gibi uzaktan karenin içine alıyorum. Çeşmenin üzerini asma sardırılmış. Bakalım üzüm var mı?

20170829_105320_HDR

Çeşmenin üzerine çıkıp yakından bakıyorum asmaya. Kimi salkımlar siyahlaşıp olgunlaşmış. Kimi salkımlar da yeşil koruk olarak yeni büyüyorlar. Asma yediveren galiba.

20170829_105453_HDR

İri bir salkımı elimle tutup resmini çekiyorum. Üst taraftaki üzüm taneleri mor renkte, altta ise bir kaç yeşil tane var.

20170829_105605_HDR

Üzüm salkımını koparıp çeşmede tozlarından arındırarak hep beraber yiyoruz tane tane üzümü. Tadı da nefisti. Başka bir köylü tarlasından topladığı otları atın semerine bağlamış. İki yanında da kocaman sepetler var. İçinde meyveler olmalı bahçesinden topladığı. Köylü geçerken meraklı gözlerle bize bakıyor. Üç tane bisikletçi, üçü de yüklü kendi atı gibi. O bize bakarken atı üzerinde bir poz çekiyorum.

20170829_110622_HDR

Bu tarafları daha düz ve eğimi az olan yerler. Ayrıca sık sık çeşme de görüyorum. Dağdan gelen iyi bir su kaynağı var demek ki. Ayrıca buralarda bir çok tavuk çiftliği de var. Sık sık yem tankerleri gelip gidiyor yolda. Sonunda denizi uzaktan görüyorum yolun ucunda.

20170829_112955_HDR

Bir evin bahçesinde gördüğüm beyaz renkte çiçek açmış bitkinin arasından bir kaç kırmızı gül kendini göstermiş.

20170829_113600_HDR

Sonunda sahilde deniz ile kavuştuk. Sahil olunca yazlıkçıların evleri birleşip köy gibi olmuş. Bir çok tekne de kıyıya yakın yerde bağlı duruyor.

20170829_114022_HDR

Bir çeşme daha, bu kayrak taşlarından yapılmış. Su akıyor ve biraz su içiyorum çeşmeden. Çeşme bakımından bereketli yerler buraları. Çeşme tamamen çınar ağacının gölgesi altında kalmış.

20170829_114352_HDR

Yarımadanın bu kesimi  daha sakin ve düz, o yüzden kıyıda boş yer yok gibi.

20170829_114634_HDR

Marmara denizinin Bandırma tarafını görüyorum uzaklardan. Hava açık, sadece ince bir sıra bulut parçaları var ufuk çizgisinin üzerinde.

20170829_114818_HDR

Yarımadanı Tatlısu köyüne geldik. Su bereketi hala devam ediyor. Adından da belli Tatlısu. Tabelanın resmin çekiyorum Tatlısu ve altında 50 Km hız sınırını belirtir trafik levhası.

20170829_115332_HDR

Tatlısu köyünde de bir çok yazlık ve yazlıkçıların tekneleri denizde bağlı.

20170829_115805_HDR

Aşağı yapıcı yerleşim yerinde mola veriyoruz. Burada çay içiyoruz deniz kıyısında üzerinde örtüsü olan masada. Tam karşıda da kimya fabrikası var manzara olarak. Cem kimya mühendisi ve bu fabrikada bir zamanlar çalışmış. Kimya fabrikası olur da çevreye zararı olmaz mı. Elbette olur ve insanlar pek farkında değil.

20170829_130103_HDR

Sonunda yol kavşağına geldik, az sonra Cem ve Yıldız Edincik tarafına dönecekler. Edincik sol tarafta, ben düz Erdek tarafına gideceğim. Kavşağa gelmeden Cem ve Yıldız’ı arkalarından çekiyorum kavşak tabelası ile birlikte. Cem bana arabanın anahtarlarını veriyor ayrılmadan önce. Cem ve Yıldız ile vedalaşıp iyi turlar dileklerimi iletiyorum. İzmir’e kadar bisiklet sürerek gelecekler. Tabelada solda Edincik, düz olarak Erdek yazısı var.

20170829_133348_HDR

Kapıdağı yarımadasını ana karaya bağlayan dar bir yerden geçiyorum. İki tarafın denizi aynı anda görünebiliyor. Burası deniz  seviyesinden 7 metre yükseklikte bir yer. İki denizin bu kadar dar bir yerde birleşmesi kış aylarında arabalara kar lastiği taktıracak kadar soğuk ve karlı geçtiğini belirtiyor. Karayolu tabelasında lastiklere zincir takmak için uyarı levhası takılmış.

20170829_134836_HDR

Zeytin bahçesinin dibinde Marmara mermerinden bir çeşme yapılmış. Çeşmenin resmini çekiyorum.

20170829_135314_HDR

Arkadaşlardan ayrıldıktan sonra Erdek tarafına tek başıma bisiklet sürmeye başladım. Önümdeki son yokuşu da tırmandıktan sonra Erdek ilçesine giriş yapıyorum. Tabelası da orta refüjde olunca bisikletim KUZ sol şeridin kaldırımına yakın park ediyorum. Erdek tabelası, nüfus : 34700 yazılmış. Bisikletim KUZ, turuncu çantalar. Çantanın üzerinde güneş paneli bataryayı doldurmaya devam ediyor. Orta refüj çim ekili.

20170829_141727_HDR

Erdek merkeze geliyorum, Cumhuriyet meydanında bisikletim KUZ ve Atatürk heykeli ile meydanı çekiyorum bir poz. Direklerde 5 tane türk bayrağı asılı.

20170829_144400_HDR

Hiç zaman kaybetmeden arabayı park ettiğimiz yere geldim. Araba yerinde duruyordu, bu iyi. Otoparkın hemen yanındaki gölgelik çimenli yere oturup kahve takımlarımı çıkarıyorum. Tek kişilik cezvede kahvemi pişiriyorum. Kahvemi içerken hayallerimden birini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Kapıdağı yarımadası kıyılarını bisikletle dolaştım ve turun sonundayım. Bu turda telefonumla sürekli resimler çektim yol boyunca. Güneş panelinde bataryamı Güneş altında şarj ederek, geceleri de telefonumu bataryadan şarj ettim. Kahve cezvesi ocakta pişerken turu bitirmenin rahatlığı ile kendimi elçek ile çekiyorum yeşil çimenlerin üzerinde.

20170829_152057

Kahvemi içtikten sonra arabanın yanına geldim. Bisikletimdeki çantaları arabanı içine attım. Gidondaki tüyleri de aldım yolda rüzgardan uçmasın diye. Bisiklet taşıyıcısını arabanın arkasına takıp bisikletimi bağladım sıkıca. Ardından yola çıktım ve bir kez kahvenin birinde mola verdim sadece. 5 Saat civarında bir yolculuktan sonra eve geldim. Bisikletimi ve çantaları arabadan eve taşıdım. Bisiklet taşıyıcısını arabanın içine yerleştirip eve girdim. Evdekilerle hoş geldin beş gittin muhabbetinden sonra sıcak bir duşun ardından akşam yemeğini yiyip yatıyorum balkonda.

Artık erken kalkmaya iyice alıştığımdan erkenden uyanıp balkondaki masamın başına oturdum. Bilgisayarı açıp cep telefonumdan çektiğim resimleri yükledim. Ayrıca harici hard diske de yedeğini kopyaladım. Bunu yaparken de kahvemi pişiriyorum bu arada. Kahve ocağım, cezve, içi kahve dolu fincan içilmeye hazır. Kuru dut taneleri ve bilgisayarım masada. Solda balkon dışında demir çubuğa bağlı Türk bayrakı aşağı sarkmış.

20170830_070614_HDR

Sabahın erken saatleri olmasına karşın beyaz güvercinim de bana günaydın demeye gelmiş. Beyaz güvercin beni unutmamış demek ki bir haftalık yokluğumda. Sabah yemini yemek için tele kondu, yem atmamı bekliyor. Alttaki telde de çarşı güvercinleri ayrı duruyor. Hemen yemlerini atıyorum ve tur boyunca çektiğim resimleri tek tek bilgisayerdan bakmaya başladım kahvemi içerken.

20170830_075636_HDR

Bir tur yazısı daha bitiyor. Hayallerimden birisini yaptım. Kapıdağı yarımada turu. Bunu yaparken de iki adayı da dolaştım; Avşa adası ve Marmara adasını. Çok güzel anlarım oldu, hepsini an be an yaşadım, resim çektim ve hazine torbama bir çok hikaye koydum. Yaşadığım hikayelerin hepsini anlattım sizlere, umarım sıkılmamışsınızdır. Gezip göremeyenler için ve görmeyen kör arkadaşlarım için resimlerde elimden geldiği kadar betimleme yapmaya çalıştım. Dilim sürçtüyse affola der ya anlatıcılar ben de öyle diyorum. Yazmak gerçekten zor bir zanaat. İki yıl oldu ama zaman anca bulup yazabildim affola.

Başka turlardaki yazılarımda görüşme dileği ile yeni maceralara pedal çevirelim

Bu gün yaptığımız yol 33 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

İki Ada Bir Yarımada 6. Gün

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Kapıdağı Yarımada Turu

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

20170828_115315_HDR

Denizden yeni mi çıkmıştı, neydi;
Saçları, dudakları
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.

Yoksuldu, biliyorum
-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
Kulağımın dibinde, yavaş yavaş,
Aşk türküleri söyledi.

Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir.
Denizle boğaz boğaza geçen hayatında!
Ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak,
Olta yapmak, yem çıkarmak, kayık temizlemek…
Dikenli balıkları hatırlatmak için
Elleri ellerime değdi.

O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm;
Gün ne güzel doğarmış meğer açık denizde!
Onun saçları öğretti bana dalgayı;
Çalkalandım durdum rüyalar içinde.

Orhan Veli KANIK

 

Güzel bir uyku olmasa da iyi uyudum sayılır. Rüzgarla beraber uçuşan kumların sesi ve dalgaların kıyıyı kucaklarken çıkan sesler sabaha kadar sürdü. Kaya biraz korusa da rüzgar bizi hissetmiş olmalı kıyıdan dönüp üzerimize esti tüm gece. İşin en tatlı yanı da çadırın fermuarını açınca direk denizi görmek. Bir süre denizi ve kıyıyı döğen dalgaların sesini dinliyorum. Çadırımın içinden deniz manzarası.

20170828_064429_HDR

Her tarafım kumlu olarak eşyaları ve çadırı topluyorum. Kahvaltı yapmadan yola çıkmaya hazırız. Bisikletim KUZ ve dut ağacı ile birlikte resimlerini çekiyorum. Dutun bir dalı rüzgara dayanamamış yere yatık durumda öylece büyümüş.

20170828_081324_HDR

Gecelediğimiz küçük koydan yola çıktık. Yukarıdan küçük koy ve açığında kayalık ada. Koy içeri doğru çay ağzına benzeyen kumluk bir yer.

20170828_082040_HDR

Yola çıkınca çeşme görüyorum ama ne çeşmesi kalmış ne de su akıyor. O yüzden şişelerimi dolduramıyorum. Bisikletim KUZ ve akmayan çeşme. Arka bagajda gece telefonu şarj edip boşalttığım bataryayı güneş paneli ile doldurmaya başladım sabahtan. En son Avşa adasında prizden şarj yapmıştım. Ondan sonra hep güneş panelinden elektrik sağlıyorum. Güneş paneli 7.5 Wattlık, tüm gün bataryayı şarj etmeye yetiyor. Ayrıyetten göbek dinamo şarj için var ama çok sıkışırsam ve güneş olmazsa onu devreye sokarım yeri gelirse.

20170828_082047_HDR

Kapıdağı yarımadası kıyıları o kadar girintili ve çıkıntılı ki sürekli S çiziyoruz. Girinti ve çıkıntılar, yukarıda ise kara bulutlar görünmeye başladı.

20170828_083821_HDR

Biraz geniş sahili olan koya tepeden bakıyorum. Burası daha çok yazlıkçıların olduğu sahil yeri. Kumsalı ve denizi iyi görünüyor.

20170828_084150_HDR

Burada durmayıp devam ediyoruz. Kahvaltı yapacak bir yer de yoktu. Koydan çıkarken solda arabanın çarptığı bir domuz ölüsü yatıyor. Henüz kokmaya başlamamış. Demek dün gece birisi çarptı domuza.

20170828_085810_HDR

Bir koyu yukardan çekiyorum, burası geçtiğimiz yer.

20170828_090639_HDR

Diğer tarafta gideceğimiz yerde aynı büyüklükte başka bir koy daha var. İki koy birbirine komşu. Sadece denize uzanmış girinti iki koyu birbirinden ayırıyor. Burası Doğanlar köyü.

20170828_090652_HDR

Bulutlar denizi kapatmaya başladı. Belki yağmur geliyor, hava tahminlerine de bakmıyorum. Yağarsa bereket yağar deyip karşımdaki yarımadayı izliyorum.

20170828_090656_HDR

Bulutlar dağın tepesini örtmeye başladı. Dur bakalım neler olacak.

20170828_090914_HDR

Doğanlar köyüne girdik. Sahilde bir bankta oturup kahvaltılıkları seriyoruz. Bakkaldan domates, salatalık ve yumurta alıp hazırlıyoruz. Yakında olan kahveden de çayları içeceğiz.

20170828_093233_HDR

Yumurtaları kaynamaya koyduk, bu arada denizde bağlı olan küçük bir kayığın resmini çekiyorum. İnsanın burada yaşayası geliyor. Küçük bir ev, küçük bir bahçe. Denize yakın olmalı. Her gün küçük tekneye binip günlük kısmetini yakalamaya gideceksin. Balıkları biraz besleyip bir  tane tutarak o günkü kısmetinle karaya çıkacaksın. Yaşamdan fazla beklentin olmayacak, sade ve sakin.

20170828_093302_HDR

Çınarların altında kalmış kahve ve masalar uzaktan çekiyorum komple.

20170828_093308_HDR

Buranın serçeleri sakinliğe ve insanlara o kadar alışmışlar ki yanıma kadar yaklaşıyor. Ben de ekmek parçalarını serçenin yemesi için atıyorum az ileriye. Zeminin sağ tarafı Arnavut kaldırımı. Sol taraf beton dökülmüş.

20170828_100213_HDR

Serçeyi digital zoom ile daha yakından çekiyorum. O da çekinmeden bana bakıp poz veriyor Arnavut kaldırım taşları üzerinde. Bana bir anlık poz verdikten sonra yerinde durmayıp zıp zıp zıpyayıp yiyecek peşinde gidiyor.

20170828_100219_HDR

Kahvaltıyı yapıp yola çıktık. Yol kıyısında olgunlaşmış böğürtlenleri görünce durup tadına bakmak gerek. Olgunlaşmış siyah taneler ye beni diyor. Ben de onları kırmayıp yemeğe başladım. Kahvaltıdan sonra tatlı meyve iyi gidiyor. Böğürtlenin dikenli dalları arasında henüz olmamış kırmızı renkte meyvelerin yanında siyah renkteki böğürtlenler tüm hayvanlara olduğu gibi bizlere de nasip oluyor.

20170828_105407_HDR

Bir avuç kadar böğürtlen toplayıp cep telefonum ile bisikletim KUZ, yol ve deniz manzarada resmini çekiyorum. Böğürtlenler sol avucumun içinde.

20170828_105610_HDR

Dağların başı dumanlı, bulutlar sürekli devinim içinde. Gelen bulut zirvedeki bulutlarla karşılaşıp dönüyor. Henüz üzerimize gelip yağmur damlalarını bırakmaya niyetleri yokmuş gibi.

20170828_105804_HDR

Bisikletle gezmenin en güzel tarafı küçük te olsa çeşmeyi görebilmek. Araba ile görmek olanaksız. Az da olsa akıyor çeşme ve sularımı dolduruyorum. Etraf bitkilerle sarılmış durumda. Çeşmenin solunda birazı silinmiş bir yazı var. Sadece TÜRKÜM DİYENE kalmış. Her ne kadar üst taraftaki yazı silinse de Atatürk’ün ünlü sözü hep aklımızda “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”

20170828_110232_HDR

Yol kıyıdan değil de içe doğru, karadan gidecek bir süre. O yüzden denizi ve Doğanlar köyünü yükseklerden çekiyorum bir poz.

20170828_110937_HDR

Biraz arkada kaldığım için Cem ve Yıldız beni beklerken buluyorum. Biraz da yokuşun etkisi var. Sürekli içe doğru çıkıyoruz rampayı.

20170828_110942_HDR

İyice denizden uzaktayız, tepelerin ardından denizi biraz görebiliyorum.

20170828_112257_HDR

Ormancılar tepeleri paralel temizleyip ağaç dikmişler. Yamaç paralel teraslar olarak kademeli yapılmış. İleride büyük bir orman olacağa benziyor.

20170828_112404_HDR

Bir süre karadan gidip tekrar denizin olduğu kıyı şeridine yaklaştık. Deniz olmadı mı pek güzel olmuyor. Orman iyi hoş ve yeşillik olsa da mavi rengin ortama kattığı güzellik inkar edilemez. Deniz kıyısı sürekli girintiler ile denize doğru uzamışlar.

20170828_113409_HDR

Bazı yerler bakir ve henüz ulaşılmamış yerler. O yüzden temiz olarak kalmalı, sadece uzaktan izlemek yeterli olur sanırım.

20170828_113607_HDR

Bir yerde duruyoruz. Burada böğürtlen tarlası var ve bolca toplamaya başladık olgunlaşmış böğürtlenleri. Topladıklarımızı bir kaba koyuyoruz, Yıldız reçel yapacakmış. Bisikletler park etmiş, Cem ve Yıldız çalılarda böğürtlen topluyor.

20170828_113644_HDR

Biraz yüksekte güzel bir manzara bulunca durup manzaranın keyfini çıkarmak gerek. Elbette kahve içerek. Kahve takımlarımı çıkarıp kahve pişirmeye başladım manzaraya karşı. Karşımda Marmara denizi ve Marmara adası. Solda iki tane kayalık ada manzaramın süsü. İnsan manzarayı izlerken derin hülyalara dalabilir. Bir sakıncası da yok, nasıl olsa yoldasın ve yolun uzun. Aynı zamanda her gördüğüm yeri ilk defa görüyorum ve anı yaşamaya çalışıyorum. Kafam engin Marmara denizi gibi dingin, sakin ve huzurlu. Kanatlarım olmasa da kendimi Marmara denizinin üzerinde uçuyormuş gibi hissediyorum. Harika bir an yaşıyorum kimine göre ulaşılmaz ama benim yakınımda ve içindeyim hayatın. Dünyalar sizin olsun, bana bir fincan kahve ve bu manzara yeter.

20170828_115315_HDR

Kahveler pişiyor ve arkadaşlara ikram ediyorum. Sol elimde kahve dolu fincan eşsiz manzarada denize karşı yudum yudum içiyorum Marmara denizini.

20170828_120211_HDR

Yanımda şanslı olan Cem ve Yıldız da aynı manzarayı izleyerek kahvelerini yudumluyorlar ellerinde ki fincanlardan. Cep telefonumla elçek resim çekerek üçümüzü ölümsüzleştiriyorum bir anın içinde.

20170828_120251

Manzara pek değişmese de küçük yarımadaların boyutu ve şekli değişiyor sürekli olarak.

20170828_121416_HDR

Yüksek bir dağ ve dibinde harika bir koy görünüyor tepeden. Burası Turan köyü, bakalım nasıl bir yer.

20170828_121658_HDR

Turan köyüne gelmeden önce toprak bir yoldan küçük bir kumsala inen yolu görüyorum. Acaba burada denize mi girsek. Yüksekte olduğumuzdan epey aşağı inmek ve tekrar çıkmak gerek. Köyün girişinde kumsalın başladığı yere dalgakıran yapılıp teknelere güvenli bir yer yapılmış.

20170828_121946_HDR

Koy ve manzara güzel de çöp ve molozlar manzarayı bozuyor. İnsanlar kendi ürettiği her türlü pisliği yaşadığı yere değil de az dışarıya götürüp çevreyi kirletmesi kadar korkunç bir şey yok. İnsanlar gerçekten korkunç yaratıklar.

20170828_122626_HDR

Çalıların, otların arasında saklı kalmış bir çeşme görüyorum. Suyu akmasa da çeşme görmenin mutluğu var.

20170828_125829_HDR

Öğle sıcağında serinlemek için kumsalı güzel olan Turan köyünün sahiline giriyoruz. Burada denize gireceğiz. Deniz donumu giyip denize giriyorum. Su harika, Marmara denizinin turkuaz renkli denizindeyim. Yanımda taşıdığım su geçirmez kamerayı deneme fırsatım oldu. Denizin içinde çekim yapmak kolay değil. Anca kendimi bir poz yakalayabiliyorum. Uzamış sakalım ve su kabarcıkları etrafımda yukarıya doğru çıkarken bir an donduruyorum.

SUNP0014

Bir süre zaman geçiriyoruz denizde, sonra çıkıp kurulanıyorum. Arkadaşlar duşu olan yerde denize girdiklerinden onları kumsaldan az içeride bir ağacın gölgesinde bekliyorum. Beklerken de kahve içiyorum. Onlar yanıma geldiğinde hazırdım yola çıkmaya. Deniz seviyesinden tekrar yukarılara çıkarak az önce denize girdiğim Turan köyünün denizini çekiyorum.

20170828_130226_HDR

O koy bitiyor başka koy başlıyor. Sürekli olarak değişik yapıda koylar önümüze çıkıyor. Hepsi de birbirinden değişik ve ayrı güzellikte. Düzlük bir alanda çiftlik ve bahçesi var. Solda deniz kıyısında sıralı şemsiyeler burasını işletenler olduğunu gösteriyor.

20170828_131736_HDR

Koyu geçip giderken arkadan sevimli koyu çekiyorum sahili ile beraber.

20170828_150614_HDR

Küçük adalardan oluşmuş sadece kayalıklı sıra halinde denizin az açığında. Açığa doğru kayalıkların üst kısmı denizin üzerinde az görünüyor. İlk başla üç tane kaya ada daha büyük boyutta.

20170828_150631_HDR

Bakir koylardan birisi daha karşımda. Her koyda deniz seviyesine inip burunda zirvelere çıkıyoruz. Koy epey aşağılarda, yani yüksekteyim.

20170828_151005_HDR

Daha geniş ve az düzlüğü olan yerlere yazlıkları konduruvermişler. Güzel koylardan birisi daha. Burası Orhanlı köyü.

20170828_153550_HDR

Bazen o kadar çıkıyouz ve sonra hızlıca aşağıya bırakıyoruz kendimizi. Yıldız önde, Cem arkada dönemeci dönerlerken.

20170828_153555_HDR

Yakınlardan gelen tekneler demir atmış olta ile balık tutmaya çalışıyorlar. Uzaktan küçük karınca gibi görünüyor tekneler. Marmara denizinde kaybolmuşlar sanki.

20170828_171847_HDR

Çöp attıkları yetmiyormuş gibi mutfak dolapları ve çekmecelerini de atmışlar çalıların arasına.

20170828_172233_HDR

Güzel bir koy ama kıyı o kadar dik ve kayalık ki ne inilmesi ne de çıkılması olanaksız. Yani insan eli değmediği için bakir koylardan birisi.

20170828_172449_HDR

Koylardan birisinin iç kısmı düzlük ve birisi burada tarlalar oluşturmuş ekip biçiyor

20170828_172810_HDR

Buraların bitki örtüsü de çok hoşuma gitti. Dönemecin olduğu yerde bol ve sık orman kıyısında bir ev yapıp burada yaşamak isterdim. Küçük bir dere yatağı da var. Suyu eksik olmaz buranın.

20170828_172955_HDR

Düzlüğü olan koyu geçip az yukarıdan bakınca koyun muhteşem görünümü ortaya çıkıyor. Koyun uç tarafı yüksek kayalık sanki koyu koruma altına almış devlerden birisi oturmuş gibi. Belki de dev bir deniz canavarı yüz yıllık uykusuna yatmış uyuyor.

20170828_173905_HDR

Yokuşları sürekli olarak inip çıkıyoruz. İşte onlardan birisi. Tırmanışı bol olan günlerden birisi.

20170828_173909_HDR

Harika bir bitki örtüsü ormanı oluşturmuş Sık dalların arasından küçük bir aralık bulan güneş ışınları hüzmeler halinde yere ulaşmaya çalışıyor.

20170828_175545_HDR

Kayaların üzerinde kalmış bağımsız yassı kaya parçası güneşlenen kertenkele gibi duruyor. Yanına yaklaşınca kaçacakmış gibi. Solda ağaçlar uzun ve gölgesi yolu kapatmış durumda.

20170828_175858_HDR

Az yana yatmış dikilitaş gibi tek başına kaya parçası duruyor.

20170828_175959_HDR

Yine güzel koylardan birisini geride bırakıyorum.

20170828_180841_HDR

Yolda bisikletli bir grup ile karşılaşıyoruz. Bunlar İzmir’den tanıdıklar. 4 kişiler ve Erdek’ten başlamışlar bizim yaptığımızın tersini yapıyorlar. Yolda karşılaşmamız burada oluyor. Hoş beş sohbet ederek ayak üstü konuşuyoruz. Elçek ile hepimizi alacak şekilde elçek çekiyorum bir poz.

20170828_181027

Kıyıdaki kayalıklar 45 derece yatık durumda yalçın kayalıklar olarak deniz dalgalarına karşı koyuyorlar binlerce yıldır. Kayalar o kadar sert ki henüz kumsal olmamış. Belki daha binlerce yıl daha denizin dalgaları kayaları döğmesi gerekiyor.

20170828_181937_HDR

Terasların olduğu yamaçların altındaki yoldan gidiyoruz.

20170828_181940_HDR

Denize girinti yapmış kayalığın ardında geniş bir koy olduğunu tahmin ettiğim bir yerleşim yeri görüyorum. Bakalım nasıl bir yermiş.

20170828_182759_HDR

Burası Balpınar köyü, geniş bir sahili var. Köy karşı tarafta kurulmuş. Bu tarafta hiç bir şey yok, safi kumsal. Köyün tarlaları da geniş bir arazide ekilmiş duruyor.

20170828_183355_HDR

Koy denize sıfır bir yolda dümdüz gidiyor. Solda deniz ve kumsal. Haliyle denizden gelen çöpler kumsalda duruyor öylece.

20170828_183611_HDR

Köyde kahve var, burada çay molası vereceğiz.  Köyün sol tarafındaki kayalıklara tekneler karaya çekilmiş. Burada bakımları yapılıyor teknelerin.

20170828_183833_HDR

Kahvede oturup atıştırmalık bir şeyler yiyip çay içiyoruz. Ortalıkta kimseler yok, kahvenin sandalyeleri ve banklarını bisikletlerimizle çekiyorum. Çekerken uzamış gölgem de yerde.

20170828_184241_HDR

Çay molasında biraz dinlendik. İn çıklar yordu biraz. Tekrar yola çıktık ve bir çeşme yalağı ile birlikte karşıma çıktı. Solda yamaçta batan güneşin ışıkları ile çeşmenin resmini çekiyorum. Bu güneşin batışının birincisi.

20170828_192128_HDR

Bazı koylar derinde ve ulaşılması olanaksız.

20170828_192144_HDR

Yol yukarıda görünüyor ve ben aşağıdayım. Demek epey bir tırmanış var önümde.

20170828_192146_HDR

Demin aşağıda çeşmenin başında güneşi batırmıştım. Yükseğe çıkınca güneş yeniden ortaya çıkıp tekrar batmaya başladı. Bu ikinci güneşin batışı. Koy güneşin arkadan ışık vermesi ile harika görünüyor.

20170828_192913_HDR

Güneşten uzaklaştıkça tekrar doğmaya başladı ve batmaya niyeti yok sanki. Harika koy manzaraları, yarımadalar ve uzaklarda kalan Marmara adası.

20170828_193405_HDR

O kadar yükseğe çıktık ki güneş te yükseldi bizle beraber. Oysa iki kez batmıştı. Manzara kıyı şeridinin girintileri süper.

20170828_193745_HDR

Ve güneşi üçüncü kez batırıyorum bir gün içinde. Bu hayatımda ilk defa oluyor. Bir günde üç gün yaşamış gibiyim. Çünkü üç kez güneş batmıştı. Artık ilerlemenin zamanı, tırmanış bitti ve yolumuz şimdilik düz. Önde Cem ve Yıldız gidiyor.

20170828_200303_HDR

Hava henüz kararmadı, bir çeşme daha görünce şişelerimi dolduruyorum ağzına kadar. Yakınlarda kamp atacağız ve su gerekli bize.

20170828_200945_HDR

Aynasından düşmüş olan çeşmenin yazıtı üste konulmuş. Mermere yazılana göre; “Hanım Suyu Uzun ve Oğulları Hayratıdır Emin Uzun 1972” Çeşmeyi yaptırandan Allah razı olsun. Yolcunun yolda tek istediği sudur. Su olmazsa yolculuk yapılmaz.

20170828_200956_HDR

Yine yükseklerdeyim ve aşağıda küçük bir koy görüyorum alaca karanlıkta. Bir araba deniz seviyesindeki yolda farlarını yakmış bana doğru gelmekte.

20170828_202029_HDR

Yukarıdan alaca karanlıkta gördüğüm koya inince hava iyice karardı. Gece lambalarını yakıyorum ve tekrar çıkmaya başladım. Karanlıkta ilerlerken bir kedi sesi duyunca duruyorum. Kedi sürekli miyavlıyor ve aç olmalı ki peşimden gelmeye çalışıyor. Kedinin miyavlamalarına fazla dayanamayıp duruyorum. Yanımda taşıdığım ekmekten bir parça koparıp veriyorum. Hayvan çok aç olmalı ki kuru ekmeği iştahla yemeye başladı. Bir parça daha ekmekten koparıp önüne attım ve yapacak başka bir şeyim olmadığı için gecenin karanlığında ilerlemeye başladım. Yazlıkçılar böyle evcil hayvanları bırakıp gidiyorlar. Arkadaşlardan geride kaldım biraz kediye ekmek verirken. Aşağıda düzlükte beni bekliyorlardı. Burada kamp atalım dediler. Cep telefonumdan konumu ve haritayı açınca biraz daha 1.5 Kilometre sonra köy var. Orada kamp atalım deyince, çok yorulduk, pedal basacak halimiz yok deyip burada kamp atalım diye ısrar edince mecburen kabul ettim. Kumsala doğru gittik, kumlarda bisikletleri elde ittirdik ve uygun bir yerde durduk. Biraz canım sıkıldı bu duruma, köyde daha uygun ve çeşmesi olan bir yerde rahat ederdik. Ama Yıldız dileğimi kabul etmedi ve her tarafı kum olan yerde kamp atacağız. Benim söylendiğimi anlayan Yıldız hadi oraya gidelim deyince bu kez ben “Burada oyun oynamıyoruz, artık gitmenin anlamı kalmadı” diyerek kestirip attım. Çadırları kurup yerleştikten sonra akşam yemeğini yapmaya koyulduk. Karnımız doyduktan sonra zaten ilerlemiş saat olmasından dolayı çadırlara girip yatıyoruz. Bu gün fazla yol yapmadık ama koylarda sürekli inip çıkmaktan epey yorulduk. Hemen uyumuşum yorgunluktan.

Bu gün yaptığımız yol toplam 46 Kilometre.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

İki Ada Bir Yarımada 5. Gün

27 Ağustos 2017 Pazar

Saraylar – Erdek

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

20170827_194623_HDR

Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.

Orhan Veli KANIK

 

Gece Cem’in hamağını alıp uyumuştum. Hamakta uyumanın zevki bir başka oluyor. Ben de bunu yapıyorum ve kuş cıvıltıları başlar başlamaz uyandım. Hava tam sabah havası, çınarların altı cıvıl cıvıl kuş sesleri. Yattığım yerden cep telefonum ile ayak ucumu çekiyorum.

20170827_070103_HDR

Hakan da erkenden uyanmış kendine filtre kahve pişirmeye hazırlanıyor. Piknik masasının kenarına arkası dönük oturmuş. Ben de olduğu gibi çekiyorum. Solda çınar ağacının içi çürümüş gövdesi ve kaya parçası.

20170827_070116_HDR

Hakan’a günaydın deyip masaya oturuyorum. Kahve kutumda kahve kalmamış, Kahve değirmenini çıkarıp kahve öğütmeye başladım. Aynı şekilde Hakan da ona hediye olarak aldığım kahve değirmenini çıkarıp kahve öğütüyor. Onun değirmeni kalın çekmeye ayarlı. Çünkü filtre kahve için kalın çekmek gerekli. Yoksa buharlaşan su süzgeçteki kahveyi alıp yukarısındaki hazneye taşır ve fitre kahve olmaz. İkimizin elinde kahve değirmeni, Hakan’ın önünde filtre kahve cezvesi, bende bakır Türk kahve cezvesi. İki ocak ta yanıyor ve kahveler pişiyor. Masanın üstü kahveler, cezve, çaydanlık, içinde çay dolu bardak. Arkada bisikletler ve çadırlar.

20170827_071740_HDR

Sabah kahvelerimizi içiyoruz, ilk önce Türk kahvesi. Ardından filtre kahve ve çay. Hepsi bir arada. Sabah kahvaltısının dağıtımını beklerken acıkmış olarak camlı kapının arkasında aç, sefil, camları tırmalarken bizi çekiyorlar. Camlı kapının arkasında Hakan, Cem ve ben cama yapışmış tıırmalarken.

20170827_080735_HDR

Sonunda kahvaltı dağıtılmaya başlandı ve kahvaltılıklarımızı alıp uzakta olan piknik masamıza geldik. Kendi çayımızı kendimiz demledik çaydanlıkta. Gidip uzaklardan çay getirmenin alemi yok. Bu gün yol arkadaşlığı yapacak olan beş kişi masada kahvaltı yapıyoruz. Ben, Hakan, Yıldız, Demet ve Cem. Hakan elindeki yumurtayı Demet’e uzatırken elçek resim çekiyorum.

20170827_083536

Bu gün Demet’in doğum günü ve hakan pasta yerine kaynamış yumurtanın üzerine acı biber salçası sürülmüş olarak eli ile uzatırken resmini çekiyorum. Hakanın sadece eli, Demetin yüzü ve elde salça sürülmüş yumurta.

20170827_083551_HDR

Kahvaltıyı güle oynaya yaptıktan sonra eşyaları ve çadırları toparlayıp bisikletlere yükledik. Yola çıkmaya hazırız. Yola çıktık ve festivaldeki bisikletler de yola çıkıyorlar. Önden resimlerini çekiyorum. Sol tarafta çınar ağaçları, sağda ise çam ormanı.

20170827_100843_HDR

Bisikletlileri uğurluyoruz, biz de arkalarından yola çıkmaya hazırız.

20170827_100953_HDR

Onları uğurlarken beş bisiklet yüklü ve dört kişi gidenlere el sallıyor. Resmi ben çektiğim için aralarında yokum.

20170827_101005_HDR

Ve biz de beş kişi yola çıktık. Deniz kıyısında nefis koyları izleyerek pedal çeviriyoruz. Deniz alabildiğine mavi ve hafif çalkantılı. Rüzgar yok gibi. Küçük bir kumsal ve denize doğru girintili kayalık.

20170827_101701_HDR

Biraz yükselince koy daha belirgin olarak güzelliğini gösteriyor. Koyun iki ucu da kayalık denize doğru. Kumsalda çam ağaçları iki sıra dikilmiş.

20170827_101849_HDR

Marmara adasına ve Marmara denizine adını veren mermer ocakları görülmeye başladı. Sol tarafta kesilen mermerler blok halinde çıkarılıp molozları deniz kıyısına dökülerek denizi dolduruyorlar.

20170827_102134_HDR

Sağda aşağıda terk edilmiş bir ev görüyorum. Önünde de antik iskele kalıntıları var.

20170827_102207_HDR

Yol yapılırken kazılan yerler mermer olarak ortaya çıkmış. İleri tarihlerde buraları da kesilip düzleşecek.

20170827_102322_HDR

Mermer kayalıklarını daha yakından çekiyorum. Tabaka tabaka yana doğru yarıklar var kayalarda. Dış etkenlerden daha çok oksit rengine bürünmüş mermer kayası kırık yerleri beyaz rengi ile kendini belirtiyor.

20170827_102443_HDR

Mermer Cenneti Saraylar’a Hoşgeldiniz tabelası bizleri karşılıyor. Altından geçenlerle birlikte resim çekiyorum.

20170827_102930_HDR

Mermerler kesilmiş blok halinde kenarda duruyor. Kırık dökük, işe yaramaz molozlar da bayağı var.

20170827_103021_HDR

Yönümü deniz tarafına çeviriyorum. Marmara adasının yanında minik adacıklar da görmek olası.

20170827_103137_HDR

Saraylar’a gelmeden tepeden yarımadayı çekiyorum. Rüzgar çıktı ve şiddetini artırmaya başladı. Yarımadanın rüzgar alan yerinde kumsal var. Burası dalgalı. Diğer tarafı sakin ve dalga yok. Dün biz sakin yerde denize girmiştik.

20170827_103412_HDR

Saraylar Marmara adasının kuzeyinde kalıyor. Mermer ocakları da bu tarafta. Dağ, tepe mermer çıkarılıyor binlerce yıldır ve hala çıkarılmakta. Tepenin başında resim çekmek için durunca Hakan da durmuş bana bakarken çekiyorum. Festivaldekilere de yetişmişiz bu arada. Arkadakilerin bir kaçı ile beraberiz. Arka fon tamamen mermer ocakları ile kaplı.

20170827_103419_HDR

Saraylar köyü ve sahili. Sahili mermer plakalarla kaplamış deniz kıyısını.

20170827_104005_HDR

Bisikletim KUZ ön ve arka çantaları ile birlikte çekiyorum. Ön tekerlek mazgalın içine girmiş durumda. Mazgalları yerleştiren belediye ve çalışanları bisikletin buralara geleceğini hiç düşünmemişler. Her şey araba için düşüncesindeler. Çünkü ulaşımı araba ile yapıyor tüm adadakiler, ister sivil olsun ister resmi hiç fark etmez. Belki de ilk defa bu kadar çok bisikletli gördü Saraylar. Bisikletlerle geleceğimizi bilseler mazgalların yönünü dik değil de enine koyarlardı. Mazgalda yazdığına göre Saraylar belediyesi döktürmüş döküm mazgalı. Gerçi şimdi belediye kalmamıştır köy olunca.

20170827_104301_HDR

Mermer yurdunda olunca bir kaç blok mermer heykeltıraşların eline bırakmışlar. Heykeltıraşlar da sanatını göstermiş mermerleri oyup. Bu heykelde sadece insan yüzü yapılmış, diğer tarafları çıkıntılarla bezeli.

20170827_104409_HDR

Saraylar küçük bir kasaba ve tamamı mermer ocaklarında çalışanlar oturuyor. En yüksek bina 4 katlı, sahil yürünme yolu ve küçük tekneler kıyıya bağlı durumda. Karşı tarafta festivaldeki bisikletçiler toplanmış. Sarı formaları ile kendilerini uzaktan belli ediyorlar.

20170827_104433_HDR

Sahil yürüme yolunda ilginç tarzda yontuşmuş mermer heykeller var. İnsan yüzü şekilsiz, yamuk. Biraz gövde ve kollar düzgün, ayaklar yok. Sadece etek olarak tasarlanmış.

20170827_104520_HDR

Gözleri kapalı güzel bir kadın heykeli, yüzü temiz ve düzgün yontulmuş. Belinden aşağı sarkmış saçları ve sol kolunu önden beline koymuş. Elin parmakları belirgin biçimde. Sadece sol kolu yok. Mermerdeki doğal siyah renkleri elbise giymiş gibi gösterilmiş kadın vücut hatlarında. Sol bacağı aşağıya kadar yontulmuş. Ayaklar yok. Sanki heykel bir şeyler anlatmak için yapılmış. Bunu bir gün öğrenmek gerek. Açıkhava mermer heykel müzesi 2015 yılında Prokennesos heykel sempozyumunda bir kaç heykeltıraşın yaptığı heykeller sahil yürüme yolunda sergilenmiş.

20170827_104547_HDR

Kuş kafası heykeli.

20170827_104613_HDR

Limanın iç kesimlerinde küçük sandallar, tekneler kıyıya bağlı.

20170827_104619_HDR

İzmir’den festivale katılan bir kaç kişi ile birlikte resim çekiliyoruz.

20170827_110206_HDR

İskeleye geldik, Erdek tarafına gidecek gemi öğlen zamanı saat 12:30 civarı hareket edeceğini öğrenince fazla zaman kalmadı. Hemen biletleri alıp gemilerin olduğu yere geldik. Buradaki liman daha büyük ve ağır tonajlı gemiler tırlara yüklenen mermer blokları geminin içine sıra ile dengeli biçimde alıyorlar. Bir ara bineceğimiz gemi iskeleden açıldı. Yerine başka gemi yanaştı. Mermer yüklü tırlar gemiye alındı ve iskeleden ayrıldı. Bizim gemi açıkta bir süre bekledikten sonra tekrar yanaştı ve en son bizleri aldı gemiye. Gemi iskeleye yanaşırken pervanenin çıkardığı beyaz köpükleri çekiyorum.

20170827_122005_HDR

Artık gemideyiz ve biraz gecikmeli olarak denize açıldık. Geminin yanlarında yürüme yolu var ve yüksekte. Orada korkuluklara tutunarak arka kısma doğru yürüdüm. Saraylar limanı ve denize açılışımızın resmini çekiyorum Marmara adası geride kalıyor.

20170827_132320_HDR

Geminin içi tamamen tırlar mermer yüklü olarak doldu. Kimisi branda ile kapatmış yükünü. Kimisi de açık durumda. Yolcular köprü güvertesinde kapalı alanda duruyor. Güvertenin anlında Güzel Saraylar Köroğlu Kardeşler yazısı yazılmış kırmızı renkte.

20170827_132325_HDR

Bazı tırlarda bloklar kesilmiş dilimli halde yüklenmiş. İki üç tane de binek arabası en önde. İlk onlar inecek gemiden.

20170827_132432_HDR

Yolculuk uzun olunca kahve takımlarımı çıkarıp kahve pişiriyorum. Keyfini sürmek gerek yolculuğun. Elçek ile Ben, Demet ve Hakan’ı kahve fincanları ile birlikte çekiyorum.

20170827_134622

Bisikletler en önde merdivenlere dayalı durumda sakince duruyorlar.

20170827_140653_HDR

Aslında gemiye arka kısımdan inilip biniyorlar. Bisikletler en arkada ve yandan pervanenin çıkardığı beyaz köpükler bir kaynamayı gösteriyor.

20170827_140729_HDR

Beyaz köpükler geminin ardından beyaz bir yol olarak arkada iz bırakıyor denizin lacivert renginde.

20170827_140733_HDR

Hava güzel, dışarıda gidiyoruz. Yanlardaki oturaklarda sıralanmış olarak oturuyoruz. Yine elçek ile ben, Hakan, Demet ve Cem ardımızda denizile çekiyorum. Güneşin parlak ışıkları arkada yansıyor.

20170827_141049_HDR

Marmara adası giderek bizden uzaklaşıyor. Yoksa biz mi uzaklaşıyoruz. Adadaki dağlar denizin rengini alıyor. Tıpkı gök yüzü gibi MAVİ

20170827_142021_HDR

Hol uzun olunca ve hava da iyice ısınınca mayıştı bizimkiler. Haliyle şekerleme olayları başladı. Yıldız, Cem, Demet ve Hakan gözleri kapalı uyuyorlar resmen. Ben de onların bu halini çaktırmadan çekiyorum. Hiç te çakmadılar.

20170827_143603_HDR

Erdek’e yaklaşırken Hakan ile son bir resim çekiliyorum erkek erkeğe. İkimizin kolları birbirimize atık durumda gülümseyerek poz verdik kameraya.

20170827_161115_HDR

Bizi kıskanan kadınlar da bizi niye çekmiyorsun deyince Demet ve Yıldız’ı aynı bizim gibi poz verirken çekiyorum.

20170827_161350_HDR

Öğleyi geçince Erdek’e vardık. Bir süre Erdek’te dolanıp Hakan’a kahve değirmeni aldık antikacının birinden. Değirmen eski ve üzerinde resimler çizilmiş. Sonradan hakan bana hediye etti kullanamadığı için ve değirmeni saklıyorum. Fazla para da vermedik, 40 TL anlaştık satıcıyla. Öğle yemeğini yine nohutçuda ucuza hallettik. Artık veda zamanı deyip Hakan ve Demet ile vedalaşıyoruz. Onlar arabalarına bisikletleri yükleyip Denizli’ye doğru yola çıkacaklar. Kapıdağı yarımadası turunu yapacak üç kişi yola çıkmadan önce alış verişimizi yapıyoruz. Fazla zaman geçirmeden yola çıktık. Erdek bir hayli kalabalık bir yer. Çoğunluğu yazlıkçı ve tüm yazlıklar dolmuş durumda. Kısa sürede kasabadan çıkıp tabiatın kucağında bisiklet sürmeye başladık. Erdek’ten çıktığımızı tabela bize belirtiyor. Etraf zeytin ağaçları ile dolu. Tabelanın altında 50 Km hız sınırının sonuna geldiğini belirtir trafik işareti var. Tabi biz o kadar süratli gitmeyeceğiz.

20170827_172552_HDR

Yol deniz ile beraber gidiyor. Sol taraf deniz, sağ taraf tepeler başlıyor.

20170827_181229_HDR

Deniz kıyısından biraz ileride su üstünde sıralanmış şamandıra grubu görüyorum. Yüzlerce şamandıra deniz içinde yetiştirilen midye tarlası.

20170827_181637_HDR

Bu deniz hayvancılığı tarımı oluyor. Kontrollü yetiştirilen midyeler büyük şehirlerde mutfakları ve midye dolma satan tepsileri dolduracak.

20170827_191926_HDR

Güneş sabah uyandığımız Marmara adasının tepelerinin üstüne geldi. Neredeyse bir süre sonra batacak. Üç bisikletçi yol kıyısında durmuş batan güneşin meydana getirdiği muhteşem manzarayı izliyor.

20170827_191945_HDR

Kapıdağı yarımadasının belirli yerlerine deniz fenerleri konulmuş. Onlardan birinin yakınından geçerken durup fener kulesinin arkasında kalan güneş ile beraber çekiyorum. Fenerin etrafı tel örgü ile çevrelenmiş. Dışardan kimse giremiyor.

20170827_192442_HDR

Bulunduğum yer rüzgarı çokça alan yer. Rüzgar türbinleri yerleştirilmiş yamaca. Rüzgarın döndürdüğü kanatlar sürekli elektrik üretiyor.

20170827_192451_HDR

Yamacın ta ucuna kadar türbinler sokulmuş. Burası yarımadanın burnu sayılır.

20170827_192559_HDR

Biraz dik bir yamaçtan aşağısı küçük bir koya iniyor. Küt bir tepe burun olarak denize doğru girinti yapmış.

20170827_193043_HDR

Rüzgar türbininin en yakınında bisikletim KUZ ile resmini çekiyorum. Türbin kanatlarının uçlarına doğru iki şerit kırmızı renk çekilmiş. Güneşin son ışıkları bisikletimin turuncu çantalarına vuruyor.

20170827_193104_HDR

Marmara adasında Saraylar tarafında batmakta olan güneşi bisikletim KUZ ile deniz manzaralı çekiyorum.

20170827_193116_HDR

Küçük bir limanı olan İlhanköy’e geldik. Yol koyların girinti ve çıkıntılarından dolayı sürekli deniz seviyesine inip tekrar tepelere çıkıyoruz. Yine tepeden aşağı inerken İlhanköy manzarasını izlemek yetiyor.

20170827_193300_HDR

Köyün içinden geçerken bahçelerin yeşilliği, meyve ağaçları. kabak ve çam ağacı tünelinden geçiyoruz.

20170827_193553_HDR

Köy olur da eşek olmaz mı? Olur tabi ki. Boş bir tarlada bağlı olan eşek ben resim çekerken bana bakıyor acaba ne yapıyorum diye.

20170827_194246_HDR

Kısa adı İlhan olan İlhanköy’den çıkış yapıyoruz tabelasını görünce. Gidonumdaki kartal tüyü de tabelalarla birlikte çekiliyor.

20170827_194416_HDR

Bisikletin arka çantalarının üzerinde güneş panelini açmışım. Güneş paneli bataryamı dolduruyor yavaş yavaş. Gece de bataryadan cep telefonumu şarj edeceğim. Bisikletim KUZ park halinde ve güneşin batışını izliyorum. Tam gidonumun üstünde, tüylerin yanında güneş Marmara adasının Saraylar tarafındaki burunda batıyor. Marmara adasından daha da ilerde silik olarak Tekirdağ, Şarköy tarafları görünüyor.

20170827_194623_HDR

Güneşin batışını izledikten sonra hava kararmadan bir süre daha gidelim ve kendimize uygun kamp alanı bulalım diye gidiyoruz. Sol tarafta beton duvar, üzerinde bir o kadar yeşil plastik çit takılmış. Ne olduğu görülmüyor. Bu kadar kapalı bir alan yaptıklarına göre gizli saklı bir şeyler yaptıkları kesin. Yoksan neyi saklayacaklar. Duvarın yanında elektrik direkleri, lambaları yanmaya başlamış bile hava kararmadan. Sağda yamaçta yüksek voltaj elektrik hatları demir direkler üzerinde yolu takip ediyor.

20170827_195022_HDR

Deniz kıyısı dik kayalık, inmesi olanaksız. Küçük bir ada ise tamamen kayalıktan oluşmuş. Üzerinde ağaç gibi bir bitki görünmüyor.

20170827_195752_HDR

Yol bazen daralıyor. Bunu tabelada belirtmişler. Yuvarlak kırmızı daire içinde siyah ok geliş yönünü, Kırmızı ok gidiş yönünü belirtmiş. Yani inişte olan kırmızı ok yönü, çıkışta olan gelişteki araçlara yol vermek zorunda.

20170827_195910_HDR

Yol girintilere göre içeriye alabildiğine  düz yol olarak gidiyor. Girintinin sonunda deniz seviyesine yakın iniş olduktan sonra çıkış başlıyor denize doğru olan çıkıntıda. Yolda pek araç ta geçmiyor. Nadir olarak bir, iki araç geçiyor bir saatte. o da bize yetiyor rahatça gidebilmemiz için.

20170827_195913_HDR

Güzel bir kumsal ve koy gördük biraz yüksekçe bir yerden. Hava kararmadan kamp yapmalıyız. Deniz kıyısındaki kumsaldan sonra düzlük içerilere kadar devam ediyor.

20170827_200345_HDR

Toprak yoldan aşağı inip kumların üstünde bisikletleri yürüterek deniz kıyısındaki kayalığın dibine geldik. Buradaki kayalık rüzgarı da kesiyor. Kayalığın üstünden kamp yapacağımız yerin resmini çekiyorum. Bisikletim ve Yıldız kayaların dibinde. Cem ise kumlarla cebelleşiyor yanımıza varmak için.

20170827_201231_HDR

Rüzgardan korunaklı yerimizde çadırları kurup içine yerleşiyoruz. Hava kararırken yemeğimizi ortaklaşa pişirip yiyoruz. Ardından kahve ve birer bardaklık çay. Fazla suyumuz yok. O yüzden idareli kullanıyoruz. Buralarda çeşme gibi bir şey de yok. Hava iyice kararmaya başladı. Güneşin battığı batı tarafında kızıllık ve biraz aydınlık kalmış. Geri kalan yerler karanlık.

20170827_204136_HDR

Artık hava iyice karardı ve ay yarım da olsa biraz aydınlatıyor ortalığı.

20170827_212614_HDR

Fazla geç olmadan çadırlara girip yatıyoruz dinlenmek için. Bu gün hareketli bir gün oldu ve kendimize uygun bir kamp yeri bulmanın verdiği rahatlıkla uyuyoruz.

Bu gün yaptığımız yol toplam olarak yaklaşık 29 Kilometre civarı.

Piknik alanı – Saraylar yol haritası

Powered by Wikiloc

Erdek – Doğanlar köyü yol hartiası

Powered by Wikiloc

İki Ada Bir Yarımada 4. Gün

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Çınarlı – Saraylar

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

20170826_063307_HDR

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan

Seyir defterini başkası yazsın

Çınarlı, kubbeli mavi bir liman

Beni o limana çıkaramazsın

Çok yorgunum, beni bekleme kaptan

Seyir defterini başkası yazsın

Çınarlı, kubbeli mavi bir liman

Beni o limana çıkaramazsın

Nazım Hikmet RAN

 

Deniz kıyısında olmamıza rağmen nemsiz havada uyumanın rahatlığı ile rahat uyudum çadırımda. Sabah erkenden uyanıp kahvemi pişiriyorum. Ama tek başına değilim. Yanımda içecek olanlar da var. Bunların en başında Hakan Sevin var. Gün ağarınca o da erkenden ayağa kalkmış. Gece verdiğim hamakta yatmış yatmasına da hamağı cart diye ikiye ayırıp yırtmış boydan boya. Hakan’a sağlık olsun diyerek ünlü pasajı söylüyorum; “Yırtılmış bir hamak her zaman hamaktır. Onun için sahibi pekala ağlayabilir” diyerek teselli ettim. Hamaktan sadece ipleri ve karabinaları aldım. Hamak bezi işe yaramaz deyip doğru çöpe. Bunun üstüne kahveler iyi gitti doğrusu.

Asırlık çınar ağaçları ve ileride çadırlar

20170826_063307_HDR

Çadırları toplayıp eşyaları çantalara yükledik. Kahvaltıyı Marmara kasabasında yapacağız. Artık tur başlıyor, yola çıkma zamanı. Yola çıkıyoruz, bir tarafı kayalık duvar, diğer tarafı deniz manzaralı bir yolda Marmara kasabasına doğru gidiyoruz. Gidonumdaki tüyler de yerinde duruyor.

20170826_074227_HDR

Güneş henüz yükselmeden çatısı olmayan taş bir binadan geçerken benden tarafta olan pencereden güneşi görünce durup resmini çekiyorum.  Güneş tüm parlaklığı ile pencere boşluğunda ışıldıyor.

20170826_075952_HDR

Kısa sürede Marmara kasabasına geldik. Kasabayı yüksekçe bir yerden çekiyorum. Küçük limanı ve kırmızı kiremitli çatılı evler ile doğal manzarada bir süre izliyorum sabahın seherinde. Solda caminin minaresi ve az üstünde güneş parıldıyor.

20170826_080248_HDR

Kahvaltıyı kafenin birinde yapıyoruz. Kahvaltı sonrası çay keyfini kırmızı örtülü masada denizi ve liman iskelesini izleyerek içiyorum kağıt bardaktan. Bardağın içinde ahşap karıştırıcı var.

20170826_081424_HDR

Katılımcılara verilen Marmara adası haritası, gideceğimiz iki günlük rota bilgileri. Birinci gün için yeşil yol, ikinci gün için kırmızı yol ve isteyenler dağın zirvesine çıkacakları mavi çizgili yol. Hepsi bir yere çizili.

20170826_090436_HDR

Hazır buluşmuşken Ferdimen, ben ve Cem birlikte festivalin sarı formaları  ile elçek resim çekiliyoruz.

20170826_091702

Festivale desteği olan Marmara Adalar belediyesi önünde toplanıyoruz. Belediye başkanı bize konuşuma yapıp festivali başlatacak. Herkes festival formasını giymiş arkası dönük olarak belediye binasına doğru bakıyor. Formanın arkasında Marmara Adası yazıyor. Bir kişi balkona çıkmış resim çekiyor.

20170826_092047_HDR

Heykeltıraşın birisi ilginç bir heykel yapmış Marmara mermerinden. Koca sakallı bir ihtiyarı canlandırmış. Sağ elinde bidon, sol elinde de bastonu var. Sanki çeşmeden su doldurmaya gitmiş gibi.

20170826_094210_HDR

Festival startı verilmeden önlere geçip video çekeyim dedim. Harekete geçmeden önce resim çekiyorum bisikletim KUZ ile. Sağda traktör park etmiş.

20170826_094952_HDR

Aşağıda turun başlangıç ve tırmanış videosu.

Tırmanmaya başladık ve deniz seviyesinden yükseldikçe manzara daha da güzelleşiyor. Dağ ve deniz kıyısındaki Marmara kasabası. Küçük limanında bir gemi bağlı duruyor.

20170826_100015_HDR

Avşa, Balıklı ve Paşalimanı adaları manzarayı güzelleştiriyor.

20170826_101946_HDR

Birisine zor gelmiş olmalı bir kamyon plastik çöpü buraya dökmüş. Doğayı katletmeye devam ediyor insanlar.

20170826_103042_HDR

Yokuş dik olunca antrenmansız ve kondisyonsuz olanlar yürümeye başladılar. Bisikletleri elde yürüyerek sert olan yerleri çıkıyorlar. Dağın tepesinde nato gözetleme tesisleri var. Amerikalılar yolu yaparken eşeklerden yardım almamış. Dikine dağa doğru yolu yapmışlar.

20170826_103218_HDR

Bazıları küçük te olsa bir ağacın gölgesinde dinlenip nefesini kontrol etmeye çalışıyor.

20170826_103332_HDR

En tepeye yakın yerde çöp dökme ve depolama alanı yapmışlar. Aslında çok yanlış yerde çöpleri atıyorlar. Yağmur yağdığında tüm pislik yağmur suları ile kirli olarak aşağıya akıyor. Toprağı bilmeden zehirliyorlar. Çöpler zamanla metan gazı üretmeye başlar.

20170826_103337_HDR

Çıkmaya devam ediyoruz.

20170826_103438_HDR

Bisikletim KUZ ile aşağıda bekleyen grubun resmini çekiyorum. burada öne geçtim gruptan. Video çekmeyi düşünüyorum.

20170826_103936_HDR

Beni geçenlerin resmini çekyorum arkalarından.

20170826_104608_HDR

Denizden epey yükseklerdeyim. Yolun en yüksek rakımı 291 metre civarı. Marmara denizi ve adalar küçük görünüyor. Adalar minyatür görünümünde, elini uzatıp değecekmişim gibi görünüyor gözüme. Havada bir kaç parçalı bulut mavi gökyüzünü pamuk tarlasına çevirmiş.

20170826_105046_HDR

Zirvedeyiz ve zirvede karayollarının çakıl taş yığınları yolun sağ tarafında depolanmış.

20170826_110403_HDR

Çakıl yığınının tepesine biri çıkmış onu resmediyorum.

20170826_110412_HDR

Zirvede herkese yavaş ve dikkatli inmelerini söylüyorlar.

20170826_111701_HDR

El değmemiş bakir koylar yüksekten gözüme harika görünüyor. Seyretmesi büyük bir haz veriyor. Yüksekte esen hafif rüzgarın etkisiyle bir süre bu manzarayı izliyorum doyasıya. Karşıda adalar siulet gibi.

20170826_111808_HDR

Çıkış bizi yorsa da iniş o kadar zevkli oluyor bizler için. Pedal çevirmeden kendimizi salıyoruz aşağıya doğru. Aşağıda bir köy görünüyor. Etraf ağaçlarla kaplı yeşil alan.

20170826_111929_HDR

Kısa sürede deniz seviyesinde olan Topağaç köyüne geldik. Köyün giriş tabelasının resmini çekiyorum. Arkada köy evleri ve bir ağaç. Adada tek düz yeri olan buraları. Biraz geniş düzlüklerde tarlalar var. Köy deniz kıyısında düzlükte kurulu.

20170826_112754_HDR

Topağaç ta öğle yemeği yiyoruz.. Köyün meydanında yüzlerce bisiklet park etmiş durumda. Ortalıkta Ferdimen dolaşıyor avare avare.

20170826_113214_HDR

Kahvede yemekleri yeyip tavla oynuyorum Hakan ile. Bu kez tavlayı oynayanlar değil izleyenler çayların parasını ödüyor. Uzun bir dinlenmenin ardından yola çıkıyoruz. Deniz seviyesine yakın yerlerde bisiklet sürüyoruz. Deniz hemen yolun altında.

20170826_133741_HDR

Yine biraz yokuşa sardık ama burası daha kısa ve fazla dik değil. Yokuşun bitiminde grubu durdurup toplamaya başlamışlar. İnişte hep birlikte hareket edeceğiz. Yine birileri buraya inşat artıkları molozları dökmüş kimseye çaktırmadan.

20170826_141610_HDR

İnişe geçtik, karşıda Kapıdağı yarımadasının yüksek tepeleri görünüyor. Tepelerin üzerinde bulutlar toplanmış.

20170826_141619_HDR

Çabucak kamp yapacağımız piknik alanına geldik. Burası kuru bir dere yatağının geniş alanı kaplayan çınar ağaçlarının altı. Ağaçlar gölgelik yapmış ortalığı.

20170826_143457_HDR

Burada insanlar piknik yapıyor. Geleneksel mangal ocakları yer yer konulmuş sabit olarak. Genel kültürümüzde piknikle mangaldan başka yapacak bir şeyimiz yok ki ! Çınarların gölgesinde yürüyen bir kişi.

20170826_143506_HDR

Herkes kendine göre yer seçip çadırını kuruyor. Alan o kadar geniş ki bisikletçiler kayboluyor.

20170826_150411_HDR

Dere yatağının olduğu yer, dere akmıyor. Demek ki kaynağı yeterli değil. Yağmurlar da yağmadı henüz. Marmara adasına ismini veren mermer burada kocaman bir kaya parçası olarak duruyor. Bir tarafı kırık olan mermer blok enine siyah füme ve beyaz damarlardan oluşmuş.

20170826_150418_HDR

Çevrede ağacın gövdesine yapışmış ağaç mantarı görüyorum. Mantarın üst kısmı kahverengi bir tabaka. Alt kısmı sarıya yakın krem renginde. Mantar gövdeye takılmış balkon gibi tutunmuş.

20170826_154924_HDR

Çadırları kurup eşyaları içine yerleştirdikten sonra deniz donlarını ve havluyu alıp minibüse biniyoruz. Minibüs bizi Saraylar da bulunan kumsala götürecek. Burada denize gireceğiz. Minibüs şöförü ilginç bir koleksiyoncu. Şöför mahallinde tavana iplerle tutturduğu onlarca oyuncak hayvanlar sarkıyor. Hepsi de değişik renkte. Dikiz aynasına koleksiyoncu şöförün yüzü yansımış.

20170826_155628_HDR

Saraylarda deniz kıyısına vardık. Su donumu giyip cep telefonumu Ferdimen’e veriyorum beni çekmesi için. Artık cep telefonumdaki özellikten dolayı denize atlarken havada yakalama uğraşı sona erdi. Resim düğmesine parmağını sürekli basılı tutarsan sürekli çekimle 20 – 30 kare çekiyor. O yüzden tek seferde istediğim resimleri elde ediyorum. Kıyıdan biraz uzaklaşıp denize doğru koşmaya başladım. Tam zıplamışken havada bir poz.

20170826_161510_Burst07

Ardından ileriye doğru uzamışken denize paralel konumda bir poz daha. Henüz ıslanmadım havada öylece duruyorum. Kıyıdan iki karış denize atlamasını bilmeyenler bunu denemesin. Yoksa kafasını kumlara sürtebilir. Aman dikkat !

20170826_161510_Burst11

Denize değince mecburen ıslanıyorum. Kaçarı yok. Bir süre denizde yüzüp eğleniyoruz. Sonra duşumuzu alıp giyindik. Minibüs bizleri alıp kamp alanına götürüyor çabucak. Akşam olmak üzere. Şöförün koleksiyon oyuncakları tekrar bütününü çekiyorum.

20170826_181122_HDR

Kamp alanına geldik, akşam oldu. Yemek zamanı olunca kuyruğa girip yemeği alıyoruz. Yemeği aldıktan sonra çadırların olduğu yere giderken beş kişi yemek tepsisini duvara koymuş ayakta yiyorlar. Duvar biraz yüksek göğüs hizasında. Cep telefonumun kamerasını ayarlanıp yemek yiyenlere seslendim. Onlar tam kafasını çevirip bakarken resimlerini çekiyorum. Duvar kırık dökük mermer parçalarından örülmüş.

20170826_190442_HDR

Yemeği yiyip kahvelerimizi içiyoruz. Sonrası bol muhabbet ve şakalaşmalar. Ferdimen’in tanıdığı Osman abi ile tanışıyorum. Osman abi kahve sever birisi ve kendi kahvesini kendisi kavuruyor. Ondan kahveyi nasıl kavurduğunu soruyorum. O da tamburu Hatay’dan aldığını, yeşil kahve alıp evde ocağın üstüne tamburu koyup yavaş yavaş tamburu döndürerek pişirdiğini anlattı. Bu kahve pişirme olayı kafama iyice yattı. Eve gidince kahve pişirme çalışmalarına başlamalıyım. Daha önce demiştim “Öğrenmenin ve Öğretmenin yaşı yoktur” diye. Bunu bir kez daha öğreniyorum.

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar oturduk muhabbet ettik. Yarın tura katılmayıp doğru Saraylara giderek gemiye binip Erdek’e gitmeye karar verdik Ben, Cem ve Yıldız. Kapıdağı yarımada turunu yapmaya başlayacağız. Bize Hakan ve Demet te katılacak ama Erdek’e kadar bizimle gelecekler. Erdek’te yollarımız ayrılacak. Bu karar kesinleştikten sonra yatıyoruz. Ben Cem den hamağını ödünç alıyorum. Hamakta yatacağım bu gece.

Bu gün yaptığımız yol toplam 26 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

İki Ada Bir Yarımada 3. Gün

25 Ağustos 2017 Cuma

Avşa Adası – Marmara Adası – Çınarlı

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

20170825_131023_HDR

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!…

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi…

Orhan Veli KANIK

 

Güzel bir uykunun sonunda erkenden uyanıyorum her zaman olduğu gibi. Evin duvarsız bahçesinde, kocaman çam ağacının altına oturuyorum. Sabah kahvemi pişiriyorum ilk önce. Güne kahve ile başlamalı. Önce bir bardak soğuk su, kahveyi içtikten sonra yine bir bardak soğuk su. Ve kitabımı okumaya başladım. Avşa adasının sakinliği, havası ve insanları bana çok iyi geldi. İnsanlar bağırıp çağırmadan sakince konuşuyorlar birbirleriyle. Sıcak kanlı ve dostane tutumları adadaki sokak köpeklerine de yansımış durumda. Gece o kadar sokak köpeği gördük, biri bile bize dönüp havlamadı. Gece boyu da havlayan köpek sesi duymadım. Demek ki köpekler de yaşadıkları yerdeki insanlar gibi, sakin yerlerde sakin davranıyorlar yabancılara. Kavgacı, sert insanların yaşadığı yerlerde ise köpekler saldırgan ve sert davranıyor yabancılara. Bunu yaşayıp öğrenmiş oldum.

Bu gece kaldığımız evi çok sevdim. Ev tek katlı, üzeri kiremitli, bahçesi olan ama bahçe duvarı olmayan bir yer. Tam hayalimdeki ev, bahçe duvarı olmayan içi ağaç dolu bahçe. Sonradan Hakan’ın söylediğine göre Hakan küçükken babası dikmiş çam ağacını. Ağaç 50 yaşını geçmiş bile.

Okuduğum Dinler Tarihi kitabında Yahudilik bölümünde şöyle bir pasaj yazılmıştı; “Doğrular öldüğünde kaybeden dünyadır. Kayıp mücevher her zaman bir mücevherdir; fakat onu kaybetmiş olan sahibi pekala onun için ağlayabilir.” Bu pasaj bana ilginç geldiydi.

Evin bahçesi, solda çam ağacını kalın gövdesi. Kahverengi muşamba kaplı masa, oturma yerleri. Kahve ocağında kahvem pişerken ben kitabımı açmış okuyorum masada. Solda iki küçük ağaç, birinde havlu asılı. Soldaki beton duvar komşu evine ait. Arkada park etmiş arabalar.

20170825_084943_HDR

Cem ve Yıldız bir süre sonra uyanıyorlar. İlk önce bisikletime aldığım kaset dişlisini değiştiriyorum. Bisikletleri hazırlarken Cem çakısını kaybettiğini, bir türlü bulamadığını bana şakacıktan ağlayarak söylüyor. Ben de az önce okuduğum pasajı sakince ona söylüyorum; “Kayıp çakı her zaman bir çakıdır; fakat onu kaybetmiş olan sahibi pekala onun için ağlayabilir.”  Nedense tam yerine oturdu. Pasajda kaybedilen mücevher yerine çakıyı yerleştirdim sadece. Cem’e Üzülme çakı her zaman çakıdır, bunun için pekala ağlayabilirsin tesellisini yapıyorum. Neyse ki çakısını bir süre sonra buldu, içi rahatladı. Ama pasaj dilimize dolandı bir kere.

Hakan erkenden gelip evde hazırladıkları kahvaltıya davet etti. Bizler eşyaları çantalara yerleştirip hazır olunca Hakan ile birlikte evlerine gittik. Çantaları evde bırakıyoruz, sadece gerekli olan eşyaları bir çantaya koyup yanımıza alıyoruz. Geniş balkonunda kocaman masa kahvaltılık malzemeleri ile doluydu. Eşi bizlere mükemmel bir sofra hazırlamıştı, sadece kuş sütü eksikti desem yeridir. Teşekkürler Hakan, kesene, gönlüne bereket. Kahvaltıyı hep birlikte muhabbet eşliğinde yiyoruz. Kahvaltıdan sonra kahve pişirip afiyetle içtik.

Masada Yıldız, Hakan ve ben oturmuşuz, elimizde fincanlar. Cem balkon duvarına oturmuş durumda elçek resim çekiyorum.

20170825_114152

Kahvaltı için Hakan’a ve eşine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Hakan ile birlikte cep telefonumun kamerasına poz veriyoruz. Cem bizi çekiyor, Hakan da beyaz tişört, üzerinde avcı yeleği, boynunda güneş gözlüğü sarkıyor. Benim üzerimde beyaz tişört. Urim Baba’nın Kahvesi logolu baskı var. Logoda önde bisiklet tekerleği, yukarı doğru siyah bir tüy, ucu beyaz. Ve kahve cezvesi.

20170825_121050_HDR

Hakan ve eşi ile vedalaşıp bisikletlere binerek yola çıktık. Avşa adası turu yapacağız. Asfalt yolda Cem ve Yıldız gidiyor. Etrafta tek tük evler var. Sağda beton elektrik direği ve bir çöp tenekesi.

20170825_122123_HDR

Avşa adasının sahilinden giden yolda deniz manzarası ile pedal çeviriyoruz. Masmavi Marmara denizi, küçük tekneler ve karşıda küçük Ekinlik adası.

20170825_122239_HDR

Adada teknelerin bağlı olabileceği marina yapılmış. Denizin ilerisine kadar mendirek yapılmış. Azgın dalgalardan tekneleri koruması için. Kumsal, sazlık, küçük bir tekne denizde demirlemiş ve marinanın mendireği.

20170825_122455_HDR

Yol hafif çıkışlı ve inişli. Sürekli denizi görmekteyiz ve rüzgar şimdilik karşıdan karayel olarak esiyor. Yol boyu takip eden elektrik direkleri ve irili ufaklı siteler.

20170825_123006_HDR

Dedim ya buranın köpekleri insanları gibi sakin. Bizle ilgilenmiyorlar bile, çünkü adada hırsızlık olayı neredeyse hiç yok. İnsanlar evlerini kapısını hiç bir zaman kilitlemezlermiş. Hırsızlık olsa nereye kaçacak, yakalanıp ayağına bir taş bağla at Marmara denizine. Bir mikrop kurtulur dünyadan. İşte sakin bir kurt kırması köpeği bana havlamadan yürüp geçiyor.

20170825_123317_HDR

Bazı yerlerde tek tük evler de var. Oraya kadar toprak yol yapılmış ve elektrik te verilmiş direklerle.

20170825_123322_HDR

Bazı küçük siteler karşımıza çıkıyor. Küçük bir koy ve turkuaz renkli kumsalı.

20170825_123416_HDR

Adanı fazla yüksek tepesi yok ve etrafta nerdeyse hiç ağaç yok. Tepeler çalı bitkileri ile kaplı, kıyılar sazlık.

20170825_123524_HDR

Kimi yerlerde üzüm bağları görüyorum.

20170825_123726_HDR

Kıyılar sakin, kimse denize girmiyor. Deniz dalgalı. beyaz köpüklerle kumsala vuruyor. Kumsalda Zodyak bot duruyor. Sert rüzgarlara dayanıklı dikenli çalılar kumsalda top olmuş bir kirpi gibi duruyor.

20170825_123856_HDR

Top olmuş dikenli çalılara bakınca içlerinde plastik şişeler gözüme ilişiyor. Marmara denizinden gelen plastik şişeler rüzgarın etkisi ile karada çalılara kadar gelmiş.

20170825_123904_HDR

Yıldız ve Cem bisikletleri sürerken resimlerini çekiyorum.

20170825_124018_HDR

Marmara denizinin harika adasında harika bir kumsaldayım. Denizden gelen sürekli dalgalar pırıl pırıl kumlara vuruyor ve geri çekiliyor sürekli olarak.

20170825_124106_HDR

Dört ev, bir yere yapılmış, kumsalın dibinde. İyi hoş ta sadece evi yapanlara mı deniz ve kumsal. Buna izin veren zihniyet maalesef parası olana gücü yetmiyor. En az 100 metre denizden uzakta olmalı yapılar. Deniz ve doğa çirkin binalarla kirletiliyor.

20170825_124240_HDR

Yol kıyısında sarı çiçek açmış kaynana dili bitkisinin bir resmini çekiyorum. Uzaktan bakmak bana yetiyor, dikenleri çok ince. Battımı çıkarması zor.

20170825_124504_HDR

Yol bir yerden sonra toprak olarak devam ediyor.

20170825_124521_HDR

Açık denizden gelen sert rüzgara rağmen iyi gidiyoruz. Dalgalı deniz, yakındaki adalar ve tur yapan Cem, Yıldız ve ben olarak elçek resim çekiyorum.

20170825_125020

Toprak yol devam ediyor sahil boyu. Araba da geçmiyor. Sadece üç bisikletçi yolda.

20170825_125044_HDR

Bir bağın yanından geçerken durup daha yakından üzümlerin resmini çekiyorum. Avşa adasının şarabı ünlü. Bu bağlardaki siyah üzümler şaraba dönüşecek günü bekliyor. Hazır yakınında iken bir kaç salkım üzüm koparıp tadına bakıyoruz.

20170825_125409_HDR

Üzümlerin tadına baktık ve yola çıkıyoruz. Önde Cem ve Yıldız bisikletlerine binmiş bile. Benim bisikletim KUZ beni öylece bekliyor.

20170825_125712_HDR

Bazı yerde taş evler var ama terkedilmiş harabe durumda.

20170825_125831_HDR

Kayalık ve deniz muhteşem görünüyor. Denizin temizliği berraklığından belli oluyor.

20170825_130116_HDR

Bazı yerde sahil kısa ve düz bir hat oluşturmuş. Beyaz köpükler saçarak kıyıya vuruyor dalga şerit gibi.

20170825_130121_HDR

Yol denizden tepelere doğru çıkmaya başladı.

20170825_130449_HDR

Tepeyi aştık ve denize tekrar kavuştuk. Cem ve Yıldız durup mataralarından su içerken çekiyorum bir poz.

20170825_131023_HDR

Yüksekçe bir tepe ve çalılardan başka bitki yok gibi. Ağaç ta yetişmiyor, hem rüzgardan hem de susuzluktan. Su kaynakları kıt, anca yağmur suları ne kadar yağarsa. Birileri çöpleri poşete koyup bırakmış ortalığa. Nedense taşımak güç geldi. Belki de kendi meydana getirdiği çöpün arabada kokmaması için öylece doğaya bırakmış.

20170825_131112_HDR

Yine üzüm bağlarını görüyorum. Denizle bütünleşmiş sanki; yeşil ve mavi.

20170825_131355_HDR

Deniz masmavi, karşıda solda Koyun adası, üzerinde ağaç ve yerleşim yeri yok. Daha ileride Paşalimanı adası.

20170825_131400_HDR

Altınkum sahiline geldik. Burası yazlıkçıların oluşturduğu küçük köy gibi. Önde Cem ve Yıldız, parke döşeli yolda gidiyor.20170825_132940_HDR

Küçük bir limanı olan balıkçı köyü burası. Bisikletim KUZ bana poz veriyor limandaki tekne ile.

20170825_133224_HDR

Uzun bir sahili ve kumsalı olan Altınkum paralel gelen köpüklü dalgalar son noktada kumsala vuruyor.

20170825_133624_HDR

Balıkçı köyünde kahvede oturup birer çay içiyoruz. Elimizde çay bardakları ile elçek resim çekiyorum.

20170825_134342

Kısa bir çay molası bize yetti. Buradan tepelere doğru çıkmaya başladık. Adanın diğer tarafına doğru gidiyoruz. Bir tümsek üzerine derme çatma bir evin duvarındaki yazı çok ilginç. Yazıyı yazan ilkokulu zorla bitirmiş olmalı. Yazı öyle gösteriyor. Belki de müşteri çekmek için böyle yazılmış olabilir. Solda DOeALVE OReANİK YIMIRTA yazısı yazılmış. Sağda ise TOZAN DOeALVE OReANİK YIMIRTA. En altada telefon numarasını sığdıramamış, son iki rakam altta yazmış. Yazıda G harfini küçük e harfi gibi yazınca okunması zor oluyor.

20170825_140455_HDR

Tepeyi hızlıca çıkıp adanın diğer tarafına pedal çevirmeden iniyoruz. Diğer taraftaki deniz göründü bile.

20170825_140508_HDR

Dün gece karanlıkta görmemiştik. Avşa’nın meydanında kocaman üzüm salkımı heykeli var. Demek buranın ünlüsü siyah üzüm ve devamı şarap. Üzüm salkımı gerçekmiş gibi duruyor. İri taneleri ve sapın üstünde yaprakları yenilecek gibi gözüme göründü. Salkımın altındaki kaidede altın renginde harflerle AVŞA ADASI yazış. Kaide siyah füme dikine desenli ünlü Marmara mermeri ile kaplı.

20170825_141159_HDR

Bir evin duvarına yaslanmış iki bisiklet duruyor. Bisikletlerden birisi çocuk bisikleti 12 inçlik ve tamamen kırmızı renge boyanmış. Diğeri büyük 26 iç bisiklet sarı, turuncu karışık renge boyalı. İki bisikletin önünde ve arkasında çiçek saksıları konulmuş.

20170825_141958_HDR

Merkezde durmayıp direk dün gece kaldığımız eve geldik. Bahçe duvarı olmayan tek katlı evi çam ağacı bir bölümünü tamamen örtmüş durumda. Diğer meyve ağaçları da az çok evin diğer kısımlarını kapatmış. Bahçe duvarı olmayan ev çok hoşuma gitti. İleride böyle bir ev yapmayı tasarlıyorum. Evin bahçesinde duvar olmayacak. Etraf meyve ağaçları ile çevrili olacak. Sadece bir kısmı güneşi görecek şekilde yapacağım evimi. Güneşten yararlanmak gerek.

20170825_142230_HDR

Evin yanına gelince kaplumbağaların tok tok seslerini duyunca kulak kabartıp nerden geldiğini buldum. Adada yaşayan kaplumbağaların çiftleşme zamanına denk gelmişiz. Sarı otların arasında üç tane kaplumbağa cilveleşiyor. Sanırım biri dişi diğer ikisi erkek.

20170825_142433_HDR

Evde bıraktığımız eşyaları alıp Hakan’ın evine gittik. Burada bisikleti bırakıp deniz kıyısına biraz yüzmeye gittim tek başına. Sıcak iyice bastırdı öğle saatlerinde. Biraz serinlemek iyi oldu. Deniz kıyısı, karşıda Ekinlik adası

20170825_143342_HDR

Hakan’ın eve dönüyorum, eşi bize nefis yemekler tattırdı. Ellerine sağlık, ardından yine dondurma ve bir dilim kavun. Bizleri iyice şımarttılar, böyle ağırlanmak ne güzel. Evden ayrılmadan önce toplu olarak elçek resim çekiyorum. Hakan’ın eşi, kızı ve oğlu da aramızda masanın etrafında oturmuş olarak.

20170825_154040

Bisikletleri yükleyip hazırlandık. Hakan ve eşi ile vedalaşıp bizleri ağırladıkları için kendilerine teşekkürlerimizi sunduk. Hakan bizi iskeleye kadar götürdü. Biletleri alıp gemiye bindik. Gişedeki sefer tarifesinin resmini çekiyorum ne olur ne olmaz. Başka zaman lazım olabilir.

20170825_160442_HDR

Gemi hareket etti ve deniz yolculuğumuz başladı. Avşa adasından uzaklaşıyoruz. Çok sevdim Avşa adasını. Umarım bir daha gelip daha uzun kalırım doyasıya yaşayarak. Son defa Avşa adasına ve Avşa’ya bakıp resmini çekiyorum.

20170825_165811_HDR

Gemide elçek ile kendi resmimizi çekiyorum. Üç kişi mutlu bir gülümseme ile poz veriyor. Ben, Cem ve Yıldız.

20170825_165903

Dışarıdaki koltuklara oturup elçek ile bir resim daha çektim. Cem’in baş ve işaret parmağı arasında minik bir elma duruyor.

20170825_170052

Adaların arasından geçiyoruz sakince. İzlemesi bile zevk veriyor, harika bir gün, harika bir deniz ve yolculuğumuz.

20170825_171022_HDR

Geride Kapıdağı yarımadası çok uzaklarda kaldı. Daha yakında Avşa adası, o da uzaklara kayıyor.

20170825_171027_HDR

Artık önümüze bakalım. Marmara adası göründü ve iyice yaklaştık. Marmara denizinde en büyük ada Marmara adası. Tepeleri çıplak ve kayalık. Eteklerinde bazı yerlere ağaç dikilmiş küçük bir alana. Kıyı taraflarında daha çok ağaçlar var. Marmara kasabası toplu evlerin bir arada kıyıda yamaca doğru tırmanmış.

20170825_172347_HDR

Limanın ucuna yaklaştık. Birazdan feneri geçip iskeleye yanaşacak gemi.

20170825_172747_HDR

İskele göründü, artık 200 metre bir ara kaldı.

20170825_172759_HDR

Marmara adası iskelesine çıkıyoruz. İskele 2016 yılında yani geçen sene yenilenip onarılmış. Marmara adasından çıkan mermerlerle kaplanmış iskele binası komple.

20170825_173324_HDR

İskelede gemiden karaya ayak basıyoruz. Kasabanın içinde karşımıza Hakan Sevin çıkıyor. İlginç bir durum her adaya çıkışta Hakan’lar bizi karşılıyor nedense. Her yerde Hakan. Sarmaş dolaş, merhaba diyerek hasret gideriyoruz birbirimizle. Eşpedal Ege turunda tanışıp kaynaşmıştık Hakan ile. Hakan’ın buraya geleceğini biliyordum. O yüzden hediyesi olan yağlı boya resmini taktim ediyorum. Resim rulo halinde verince dürbünden bakar gibi bana bakıyor. Ben de resmini çekiyorum öyle bakarken. Hakan Denizli’den Demet ile gelmiş Marmara adasına.

20170825_174059_HDR

Çay bahçesinde birer çay içip sohbet ediyoruz. Sonra toplanma yeri olan Çınarlı köyüne doğru yola koyulduk. Yol dediğim toprak yol, henüz asfalt atılmamış bazı yerler. Kanalizasyon döşemişler, o yüzden toprak yoldayız.

20170825_184259_HDR

Yolda bize birisi daha katılıyor. Nedense bagajında küçük çantalar takmış. Çadır, uyku tulumu, mat ve diğer eşyaları sırt çantasına tıkıştırmış. Çantayı da sırtına vurmuş bayağı havaleli görünüyor. İlk defa bisikletle kampa katıldığı belli. Yol düz ve az aşağı gitse de karşıda zorlu bir yokuş bizi bekliyor.

20170825_184839_HDR

Artık yapacak bir şey yok, tırmanmaya başladık. Yokuşun yarısına geldik bile. Ha gayret az kaldı, son yokuş.

20170825_185036_HDR

Ada büyük olunca dağları da ona göre yüksek, o yüzden dağ yağmur sularını tutuyor. Çeşmeden su yavaş akıyor, su kaynağı kuvvetli demek ki. Dere taşlarından çeşme yapılmış. Gri taşlar ve beyaz taşlar desen olarak yapılmış. Çeşme başında Bisikletim KUZ ile bir poz resim çekiyorum. Önde ve arkada bagaj çantaları ve arkada sosis çanta. Tur için gerekli bütün malzemeler çantaların içinde.

20170825_185222_HDR

Akşam güneşi ufka iyice yaklaştı. Son ışıklarını Demet ve Hakan’ın üzerine vuruyor. Gölgeleri uzamış. Hakan soluna doğru denize bakıyor ne gördüyse.

20170825_190851_HDR

Yıldız ve Cem de arkalarından geldi güneşin son ışıkları üzerlerine vurmuş.

20170825_190915_HDR

İnişte kıyıda küçük bir liman, liman yeni yapılmış sanki. Bir kaç balıkçı teknesi ve büyükçe bir gemi var. Limanda pek hareket yok. Dalgakıran iki tane, biri içte sağda diğeri dışta solda.

20170825_190918_HDR

Güneş Trakya tarafında parıldayıp son ışıklarını vuruyor üzerimize. Karşıda Şarköy civarı siulet olarak görünmekte.

20170825_191206_HDR

Marmara adasının şirin köylerinden birisi olan balıkçı kasabası Çınarlı göründü. Yolu döndük mü Çınarlı tamamen görünecek. Yeni yerleri görmenin heyecanı var üzerimde.

20170825_191234_HDR

Eski  demir bir elektrik direğinde duran tabela “Çınarlı Hoşgeldiniz” diyerek bizi karşılıyor. Küçük, tek katlı bir ev ve tamamen ağaç örtüsü altında olan Çınarlı’ya giriyorum. Karşıda dik yamaçlı dağlar yüksek görünüyor.

20170825_191444_HDR

Çınarlı’ya adını veren dev asırlık çınar ağaçlarının altına çadırları kuruyoruz. Çadırlar yanımızda oturup güzel bir tarhana çorbası pişiriyoruz bir tencere. Akşam yemeğini böylece halletmiş olduk. Bankta Hakan ve Demet oturuyor, ben, Yıldız ve Cem yerde matların üzerinde bağdaş kurarak oturmuş durumda resim çekiliyoruz. Muhabbet gırla gidiyor.

20170825_201211_HDR

Çınarlıya adını veren çınar ağaçlarından birisinin yanında duran bisikletim KUZ ile resmini çekiyorum. Çınar ağaçlarının yaşı yaklaşık 1.000 yıllık var. Dev gövdeleri bozulmadan günümüze gelmiş. Kalın ve güçlü dalları 1.000 yıldır fırtınalara dayanmış ve geniş bir alanı kaplamış durumda. Böyle bir kaç ağaç geniş bir alanda yer bulmuş kendine ve dokusu bozulmadan günümüze gelmiş. Sakin bir balıkçı kasabası tam kafa dinlenecek yer. Hem Dünyanın 2. en az nem olan yerlerinden birisi. Adada çıkarılan mermer nemi barındırmıyor ve nemsiz bir ortam sağlıyor. Sadece bol oksijen ve iyot kokusu var.

Marmara adası tarih boyunca sürgün yeri olarak yaşamıştır. Sürgün yeri olması ve ana karaya bağlı olmadan zorunlu olarak burada kalınması hasretliği ve yorgunluğu dile getirir. Nazım Hikmet’in sürgünde iken yazdığı İstanbul hasretini yazdığı Mavi Liman şiirindeki Çınarlı burayı andırıyor sanki. Nazım Fransa da hastalık döneminde bu şiiri yazmıştır.

Çok yorgunum
Beni bekleme kaptan

Seyir defterini başkası yazsın

Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana
Çıkaramazsın

Nazım Hikmet RAN

İri gövdeli 1.000 yıllık çınar, kalın dalları gecenin karanlığını örterken sokak lambalarının parlak ışıkları etrafı ve ağacın altını aydınlatıyor.

20170825_222536_HDR

Gecenin bir yerine kadar sohbet, kahve ile zaman geçirdik. Kayıt masasında kaydımızı da yaptırıyoruz festival komitesine. Festivale Ferdimen de gelmiş, buluşuyorum Ferdimen ile. Yatma zamanı gelince Hakan’ın çadırı yok, kalacak yeri de yok. Ona hamağımı veriyorum, artık uyku tulumuna sarılıp yatsın. Yapacak bir şey yok. Herkes birbirine iyi geceler dilekleri ile çadırlarına girip yatıyor.

Avşa adası turumuz toplam 14 Kilometre civarı

Haritası aşağıda.

Powered by Wikiloc

Marmara adasında Çınarlıya kadar olan bölüm 6.5 Kilometre. Bu gün yaptığım toplam yol 21 Kilometre civarı.

Aşağıda Marmara – Çınarlı arası yol haritası

Powered by Wikiloc