Etiket arşivi: kıytırık

8. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu 4. Gün

23 Nisan 2029 Salı

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Urla İskele – Urla – Kuşçular Bademler – İnciraltı kent ormanı – Konak

 

Hepimiz bir yerlerdeydik
Başka bir yere geldik
Değişen dünyanın sürecinde
Karanlık bir sudan geldik

Ruhi Su

 

Öne çıkmış olan görsel, 23 Nisan Çocuk bayramı kutlamaları. Bir masada kız ve erkek öğrenci oturmuş. Arkasında kızlar, erkekler alkışlıyor okul bahçesinde.

DSCN7376

Sabah erkenden kalktık, çadırları, eşyaları toplayıp kıytırığa yükledim. Buradaki kum denizinde pankartımızı bağlayacak ağaç pek yok. Bir tane okaliptus ağacının gövdesine bağlayıp diğer taraftan Sezer ipi çekip pankartı germiş oluyor. Hatıra çektirmek isteyenler resim çekiliyorlar. Olan baytar Sezer’e oluyor, kolları koptu germekten. Pankartta “Az bilinen antik kentler turu Hatırası, #abakheryerde #abakseninlegüzel” yazıyor. Bisiklete binmiş kadın ve erkek resmi, sadece başları delik. Burada başları çıkarıp resim çekiliyoruz.  Bisikletler taş tekerlekli ve kadrosu kemikten. Ortada sütunlu tapınak var

DSCN7317

Kahvaltıdan önce kahvemi pişiriyorum, yanımda bacanağım var. Birlikte resim çekildik. Bacanağım çömelmiş, ben sandalyemde oturmuşum.

DSCN7319

Kahvaltıyı birlikte yaptık. Ketring Ayşe son kez kahvaltıyı sundu ve takımları toplayıp Aliağa’ya döndüler. Biz de yola çıktık, bu gün 23 Nisan Çocuk bayramı. Bademler köy ilk okulunda kutlayacağız. O yüzden erkenden, fazla oyalanmadan okulda olmamız gerek. Urla’ya ana yoldan  değil de bahçeler arasından, trafiğin olmadığı yerden gideceğiz. En arkadan geldiğim için benden başka Enes ve Cem var. Bahçeler içinden geçen yeşil yolda bisiklete biniyorlar.

DSCN7325

İzmir – Çeşme yoluna çıkmaya çok az kaldı. Arkadaşlar benzinlikte bizi bekliyorlar. Aradan onları görüyorum. Cem ve Enes önümde gidiyorlar.

DSCN7327

Bizi bekleyenlerle buluştuktan sonra fazla zaman geçirmeden yola çıktık. Urla’nın içinden hızlıca geçip arka yola geçerek Bademler köyüne gideceğiz. Sarı çiçeklerin ardından yola çıkmış bisikletçiler giderken.

DSCN7328

Urla’nın arka mahallesinde üstü kapalı, önü açık çeşme var. Yaz kış üç borudan sürekli akar. Tamamen beyaz kireç vurulmuş çeşmeye.

DSCN7331

Üç borudan akan sular yalağa dökülüyor. Üç çeşmeyi sığacak şekilde çekiyorum.

DSCN7332

Tek çeşmeyi daha yakından çekiyorum. Dibi yosun tutmuş çeşmenin.

DSCN7333

Grubun arkasından ben de yola çıktım. Yol iniyor ve tekrar küçük bir yokuşu aşmak gerek. Epey arkalarda olduğumdan tüm bisikletçileri yokuşu çıkarken yakınlaştırıp çekiyorum. Beton direkler ve sarkan elektrik telleri de görüntüye girdi.

DSCN7334

Tepeye çıkınca manzara da güzelleşti. Urla, Karantina adası, İskele, Çeşmealtı ve adalar manzarayı oluşturuyor deniz ile birlikte.

DSCN7339

Düzlükte resim çektikten sonra Hakan fotoğraf makinesini alıp orada küçük bir sürüyü otlatan çobanı yakından çekiyor bir kaç poz. Kazak giymiş, üzerinde deri ceket, saçı sakalı kırlaşıp uzamış soluna doğru derin bakışları atıyor.

DSCN7342

Yüzü ve anlı kırışmış, şimdiye kadar neler yaşadığının derin izlerini oluşturmuş. Her kırışıklığın bir hikayesi olmalı ama çoban sessizliğini bozmadan her şeyi anlatıyor sanki. Ne şapkası var, ne güneş gözlüğü. Yüzü Güneşten yanmış gözlerini kısarak resim çeken Hakan’a bakıyor. Açık alınlı, kısa kır saçı sakalına karışmış, sigaradan sararmış bıyıkları ile dertlerini anlatamıyor bile.

DSCN7358

Fazla yüksek olmayan tepeleri aşıp Bademler köyünün içindeki okulun bahçesine geldik. Okul bahçesinde Öğrenciler ve Öğretmenler toplanmış bizleri dört gözle bekliyorlardı. En son ben geldikten sonra hemen törenlere başladı çocuklar. Geleneksel hale gelen Az bilinen antik kentler bisiklet turunun bir özelliği olan 23 Nisan çocuk bayramını çocuklarla birlikte, çocuklar gibi kutlamak. Her zaman olduğu gibi en küçüklerden başlıyor gösteriler. Ana okulundaki öğrenciler oyunlarını bizlere göstermeye başladı.

DSCN7360

Diğer öğrenciler kıyılarda toplaşmışlar gösteri yapanları izliyorlar yere oturmuş.

DSCN7361

Üç erkek öğrenci merdivenin basamağına oturmuş elinde Türk bayrağı ve Türk bayraklı tişört gitmiş halde izliyorlar.

DSCN7362

Sonra 1. sınıf öğrencileri çıktı sahneye. Kırmızı etek, beyaz uzun kollu tişört, önünde Atatürk resmi basılı oynuyorlar.

DSCN7364

Gösteriyi sunan biri kız, biri erkek öğrenci mikrofondan gösteri yapanları sunuyorlar.

DSCN7366

Karşı köşede ABAK bisikletçileri toplaşmışlar gösterileri izliyorlar. Çoğu oturmuş, bir kaç kişi ayakta. Solda kaide üstünde Atatürk büstü var.

DSCN7367

ABAK bisikletçilerini komple kareye sığdırıyorum.

DSCN7369

Erkek öğrenci şiir okuyor bizlere mikrofonla.

DSCN7370

Henüz 23 Nisan çocuk bayramını bilmeyen Güneş ilk defa bayrama katılıyor. Annesi Şeyma de yanında. Turkuaz mavi elbiseler giymişler ana -Oğul.

DSCN7371

Başka bir çocuk ta annesi Merve ile birlikte 23 Nisan çocuk bayramını kutluyor.

DSCN7373

Bu yıl çocuklu ailelerin tura katılmalarını sağladık daha çok, Bebekler olduğu kadar daha büyük çocuklar da var. Feyzan ve kızı yere oturmuş gösterileri izliyorlar.

DSCN7374

Öğrenciler Gelin ve Damat oyununu nikah masasına oturmuş olarak oynuyorlar.

DSCN7375

Gelin ve Damadın arkasında çocuklar da onlara alkış tutarak eşlik ediyorlar. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN7376

Şimdiye kadar tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerinin bayrakları çocukların elinde bizlere tanıtıyorlar.

DSCN7382

Küçük öğrenciler toplanmış olarak 23 Nisan şiirini okuyorlar.

DSCN7388

Masal gibi küçük bir kız çocuğunun bayramı değil 23 Nisan ama ilk defa katılıyor annesi Senem ile. Masal elinde oyuncağı ile oynuyor.

DSCN7389

Sıra geldi ortaokul öğrencilerine. Ellerinde püsküllü toplarla oyun oynuyorlar.

DSCN7396

Sevimli Güneş’i başkasına verip yan yana oturuyor Şeyma ve Olcay. İkisini bir arada görmek zor.

DSCN7399

Ortaokula giden kız öğrenciler grup dansı yapıyorlar seyircilere.

DSCN7404

En son olarak ABAK bisikletçileri ile öğrenciler dans ediyorlar birlikte.

DSCN7406

Törenler, gösteriler, şiirler bitti, sıra geldi öğrencilerin hediyelerini vermeye. Hazırladığımız hediye torbalarını çocuklara ABAK bisikletçileri tek tek veriyorlar sırayla. Bir erkek öğrenci hediye torbasını almış.

DSCN7410

Ben de bir öğrenciye hediye torbasını verirken İlknur Sözündeduran çekiyor.

58383323_2131390343616681_3066955392098500608_n-1024x683

Sıranın sonuna kaçak olarak giren yaramaz çocuklar da var. Boyunu küçültmek için çömelerek giden Hakan sıranın sonunda. Boyunu küçültmeye gerek görmeyen bacanağım Selahattin de sırada hediye almaya çalışıyorlar. Elbette onlara vermiyoruz.

DSCN7509

Uzun süredir görmediğim, turda da işlerinden dolayı pek konuşamadığım Esra Alkan ile sohbet etme fırsatı doğuyor. Birlikte resim çekiliyoruz bisikletlerimize binmiş olarak.

DSCN7516

Bisikletim KUZ ve kıytırık yola çıkmaya hazır. Ben erkenden yola çıkacağım, o yüzden arkadaşlardan önce yola çıktım. Çünkü İnciraltı kent ormanından geçen ABAK katılımcılara kendi yerimde kahve pişirip ikram edeceğim. Erkenden gidip hazırlıklarımı yapmalıyım. Bisiklete binmiş yola çıktığım an.

58599148_2131380356951013_2658123820333793280_n-1024x683

Hakan ile birlikte yola çıktık, hızlıca İnciraltı kent ormanına vardık. Burada fotoğraf makinesini Hakan’a veriyorum. O da resim çekiyor kafasına göre. Ama güzel çekimleri var, bu işi biliyor. Zaten fotoğraf makinesini o vermişti. İnciraltı kent ormanı kıyıları kumluk ve sığ. Burada kum midyesi yetişiyor ve bu kum midyesini çıkarıp satanlar var. Balıkadam elbisesi giymiş midye çıkarıcıları, elinde kürek ve elekle akvades (kum midyesi) çıkarıyorlar. Deniz dibindeki kumları kürekle eleğin içine atarak eliyorlar kumları. Elekte akvadesler kalıyor. Bunları torbaya koyarak akşama kadar topluyorlar. Sonra alıcıya gidip tartarak satıyorlar ve iyi para kazanıyorlar. Bu akvadesleri İtalya’ya ihraç ediyorlar.

DSCN7521

İnciraltı kent ormanına girdik, burada eskiden balık çiftliği dalyan vardı, şimdilerde dalyanın büyük bir bölümü toprakla doldurulup ağaçlar dikilerek kent ormanı oluşturuldu. İzmir’de en büyük yeşil alan burası. Dalyan lagüne dönüştü. Deniz ile bağlantısı var iki kanaldan. Sular yükselince deniz içeri akıyor, alçalınca dışarı akıyor sürekli. Kanalların biri küçük, birisi büyük. İkisinde de köprü var. Büyük kanalın üzerine yapılan köprünün ismi Barış Manço köprüsü. Hakan Sevin beni bisikletin üzerinde köprüden aşağı inerken çekiyor. Köprünün iki yanında mavi boyalı korkuluk demirleri var.

DSCN7522

Lagün tarafı çok sığ, burada su kuşları gelip besleniyor. en önemli kuşlardan flamingo kuşları sürekli buraya gelip yemleniyor. Kanalın ağzında kamış olta ile balık avlayan birisi ayakta. Lagün üzerinde bazı yerler yosun ile kaplı. Karşıda Narlıdere dağları.

DSCN7563

Lagünün daimi sahipleri flamingo kuşları için cennet sayılır. Burada rüzgarın durumuna göre yer değiştiriyorlar. Uzun ayakları sayesinde sığ olan lagün içinde gezinerek yemlerini yiyorlar bütün gün. Uçmadıkları zaman tüylerinden dolayı beyaz görünüyor. Kanatlarını açıp uçmaya başlayınca tüm güzelliği ortaya çıkıyor. Kanat altı ve uç kısımları turuncu ve siyah tüyleri ortaya çıkıyor. Bu görsel anı yakalamak için uzunca beklemek gerek. Uçmaya başlayınca beklemeye değdiğini göreceksiniz. Bir flamingo kuşu uçuyor deniz üstünde. Geniş kanatlarını açmış deniz üstünde turuncu ve siyah renklerini gösteriyor. Diğer flamingo kuşları geziniyorlar uzun bacakları ile.

DSCN1859

Martılar denizlerin hakimi, her yerdeler ve hem denizi hem de karayı kontrol ediyorlar sürekli olarak. Bir martı çok yüksek olan aydınlatma direğindeki lambaya konmuş etrafı gözetliyor. Burada bir gerçeği söylemek istiyorum “Martılar telgraf tellerine konmaz” Nedeni ise perde ayaklı olmaları. İnce telleri kavrayacak pençeleri olmadığı için telgraf tellerine tutunamazlar. Düz olan zeminlere konarlar.

DSCN7569

Sonunda kahve yaptığım yer  olan Çakalburnu’na geldim. İnciraltı kent ormanında, denizin kıyısında, tam da burun ucunda kahvemi yapıyorum. 2015 Yılının Ekim ayından beri İzmir de olduğum zamanlarda her Cumartesi günü kahve etkinliği yapıyorum. Burada kahvenin duvarı yok, çatısı da yok. Açık alan, bir ılgın ağacının dibinde Urim Baba’nın kahvesi. Hani soruyorsunuz ya dükkan nerede? Dükkanı kime bıraktın? İşte dükkan burası, kimseye de bırakmıyorum. Ben neredeysem dükkan orada. İzmir de en uygun yerde arkadaşlarıma, dostlara, tanıdıklara, tanıdık olmayanlara, yoldan geçenlere muhabbet eşliğinde kahve pişirip ikram ediyorum. Hem kahve beleş, sadece fal bakılmıyor. Arkadaşım Emre Kanat tarafından dron kamera ile havadan çekilmiş kent ormanı, ağaçları, çimenleri ve yolları görünüyor. Evim da karşıki yamaçta, yani buraya 4 Kilometre yakınlıkta.

50946102_2292843507432462_6092584660414496768_o

Kendi yapımım olan kuş yuvasını ılgın ağacına bağladım. Belki bir kuş yuva yapabilir. Bu kuş yuvalarından çokça yaptım ve ormandaki ağaçlara astık arkadaşlarla birlikte. Çoğuna kuşlar yuva yaptığını gözlemledik ve her baharda yavrular yetiştiğini gördük.

IMG_20190727_152614

Arkeologların İnciraltı kent ormanında, Çakalburnu civarında yaptıkları kazılarda elde ettikleri tek bulgu bir tablet oldu. Yapılan incelemede bu tablet pişmiş topraktan yapıldığı, yapıldığı zaman ise M.Ö. 8.000 yıl dönemine ait bir çalışma olduğunu tahmin ediyorlar. Bunun kanıtı tabletteki sol üst köşesindeki işaretten anlaşıldığını söylüyorlar. İşaretin ortasındaki 8 küçük üçgen belirtiyor yapıldığı tarihi. Demek ki bir bilinmeyen dönemle karşı karşıyayız. Turumuzun adından anlaşılacağı gibi Az Bilinen Antik Kentler turuna uygun bir yerdeyiz. Buraya o yüzden Urim Baba’nın kahvesi adı verilmiş. Tablette Urim Baba’nın kahvesi logosu basılmış. Bisiklet tekerleği, siyah bir tüy, ucu beyaz ve kahve cezvesi.

IMG-20190621-WA0003

Ben Urim Baba’nın kahvesine gelip tezgahı açtıktan sonra ilk olarak Eczacı Demet geldi.

DSCN7570

İlk gelenlere kahve pişirip ikram ediyorum. Kahve içerken resim çekiliyoruz, kahve tezgahı olarak üzer düz olan mermer blok taşını kullanıyorum. Bisikletim KUZ ve kıytırık solda. Toplam 7 kişiyiz.

DSCN7571

Sonrasından tüm katılımcılar geldi, hepsine kahve pişirip ikram ettim. Kimseden para almadım, zaten kahve beleş. Kahve içerken her zaman olduğu gibi bol bol muhabbet edildi. Kahve değirmeni sürekli çalıştı, taze kahve çekildi. Kahve kokusu ormana yayıldı. Buradan İzmir de oturanlar evlerine dağıldı. Son kalanlarla birlikte Konak meydanındaki Saat Kulesinde turu bitiriyoruz.

Böylece bir turun ve tur yazısının sonuna geldik. Bu turdaki bir kaç yeri daha önceki yazılarımda yazıp paylaşmıştım. İlk defa Vapurla Foça dan Mordoğan’a vapur ile geçerek bir yenilik yaptık. Elimden geldiği kadar resim çekip sizlerle paylaştım. Her resimde görme engelli arkadaşlar için betimleme yaparak onların da dünyasına gezdiğim yerleri bir derece göstermeye çalıştım. Yeni turlarda görüşme dileği ile

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 49 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

8. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu 3. Gün

22 Nisan 2019 Pazartesi

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Ildırı- Barbaros – Özbek – Çeşmealtı – Urla İskele

 

Hangi taşı kaldırsam
Anamla babam
Hangi dala uzansam
Hısım akrabam
Ne güzel bir dünya bu

Ruhi Su

 

Öne çıkmış olan görsel, yeşil renkli çadırın içinden fışkıran aile mutluğu, Anne, Baba ve Çocuk gülümsüyorlar.

DSCN7110

Sabah erkenden uyanıp toparlanıyorum, bisikletim KUZ ve kıytırık yola çıkmaya hazır. Kahvaltıyı yapıp hızlıca antik kente çıkıyoruz. Hakan Sevin de beni takip ediyor. Köy sokaklarında, taş evlerin arasından yukarıya doğru yürüyoruz.

DSCN7113

Evlerin bahçelerinde limon ağaçları görüyorum, üstünde de bir sürü limon var. Sahibi henüz toplamamış, halbuki çiçek açma zamanı.

DSCN7114

Yukarıya çıkarken turdaki en yaşlı kişiyi görüyorum bankta oturmuş dinleniyor. Halit Gener bisiklete başladığından beri tanıdığım abimiz. Nedense kaskı eline almış sallıyor. Elinde de eldivenlerini giymiş. Bankta Çeşme belediyesi yazılmış.

DSCN7115

Eritrai Antik kentine çıktık, girişindeki tabelada ok işareti ile; Tiyatro, Agora, Akropol, Athena tapınağı, Matrone kilisesi yazılmış. Antik kenti yeşillikler kaplamış durumda.

DSCN7116

Antik kentin kalıntıları, mermer temel taşları.

DSCN7117

Ağaçların arasından giden dar bir geçitten tiyatroya doğru gidiyorum.

DSCN7118

Antik kentin düzlüğünde tarlada enginar ekilmiş, tam da başları olgunlaşmış durumda.

DSCN7119

Enginar tarlasının içinde kırmızı başlıklı kızı gördüm. Elinde fotoğraf makinesi enginarları yakından çekiyor. Nedense bu kız kaskını hep kafasında unutuyor.

DSCN7120

Enginar tarlasında kırmızı başlıklı kız olur da kırmızı gelincik çiçekleri olmaz mı? Olur tabi ki. Boyları kısa olup enginarların gölgesinde olsalar da yeşilliğe ayrı bir renk kattıkları kaçınılmaz.

DSCN7121

Mor çiçek açmış yaban otları da kıyıda kendini gösteriyor çekinmeden.

DSCN7122

Bahar ayının müjdecisi sayılan, Aşk fallarında yaprakları koparılsa da papatyalar açmaya devam ediyorlar. Mor çiçekler arasında papatya çiçekleri.

DSCN7123

Kırmızı rengi ile insanı adeta büyülüyor gelincik çiçeği.

DSCN7124

Tiyatro yamaca yapılmış doğal oturma yerleri bitkilerin örtüsü altında kalmış. Gerçi çoğu taşlar taşınıp götürülmüş, çok az taş kalmış.

DSCN7125

Sahnenin ortasındaki ağacın dibinde toplanmış arkadaşlar. Ben de yanlarına gidiyorum.

DSCN7126

Arkeolog Selen Kanat bir taşın üzerine çıkmış Eritrai hakkında bilgileri aktarıyor dinleyicilere.

DSCN7127

Sahnede  yontulmuş taşlar dizilmiş yan yana.

DSCN7129

Dinleyiciler arasında, annesinin yanına oturmuş bir kız çocuğu konuşulanlardan bir şey anlamıyor, kendi dünyasında.

DSCN7130

Selen Kanat gayet ciddi bir eda ile anlatmaya devam ediyor çıktığı taş üzerinde. Tanzer Kantık ta pür dikkat dinliyor anlatılanları.

DSCN7131

Mor çiçek açmış yabani otlar arasında resim çeken Hakan’ı yukarıya çıkan taş basamaklarının altında.

DSCN7132

Tiyatroda sağlam bir tek bu taş merdivenler kalmış, büyük bir olasılıkla kaçak kazı yapanlar ve köylüler rahat yukarı çıkıp inebilsinler diye sağlam bıraktıklarını tahmin ediyorum. Hatta eksik olan basamakları da küçük taşlarla örmüşler çimentolu harç ile.

DSCN7134

Tiyatronun en üst bölümüne çıktım. Aşağıda toplanmış dinleyicileri çekiyorum bir poz. Etraf yeşil ağaçlarla kaplı.

DSCN7135

Buradan uzaklardaki tarihi değirmenin yapısını da görüyorum. Yakınlaştırıp çekiyorum. Arkası masmavi deniz manzaralı.

DSCN7139

Tiyatrodan sonra patika devam ediyor. Buraya tabela konulmuş üç tane. Athena tapınağı, Matrone kilisesi. En altta da kırmızı zemine; Arkeolojik alanda ateş yakmak, piknik yapmak ve çadır kurmak, çöp atmak yasaktır ibareleri yazılmış. Bu yasakların yanına kaçak kazıları da yazsalardı daha iyi olur. Çünkü tüm antik kentlerde  resmi kazılardan çok kaçak kazılar yapılmakta ve sadece altın bulup zengin olma hayalleri karşısında dikkat etmeden tarihi kalıntılara büyük zarar vermekte ve yok etmekteler.

DSCN7140

Athena tapınağı görünürde yok, otların arasında kalmış bir kaç temel taşından başka. Bunun yakınında Matrone kilisesinin bir kaç duvarı ayakta duruyor. O da zamanla küçülüyor sanki. L biçiminde kalmış duvarda büyük bir niş var.

DSCN7142

Athena tapınağına ait temel kalıntıları otlar arasında neredeyse kaybolmuş.

DSCN7143

Kilisenin kalın duvarlarındaki kapı.

DSCN7147

Yuvarlak, küçük bir aydınlatma penceresi dört taş ile yapılmış. Yanlardaki iki taşın uç kıvrımlarında çıkıntılarla süslenmiş. Pencere deliğinden bakınca manzarada yeşil tarlalar ve dağlar görülüyor.

DSCN7152

Yukarısını merak eden iki kadın çıka geliyor.

DSCN7154

Athena tapınağının temel duvarı düzgün taşlardan örülmüş. Aşağıdan yukarıya doğru bir sıra ince taş, bir sıra kalın taşla örülmüş 7 sıra.

DSCN7155

Tabelada yazmasa da buradaki duvarda taşların pentagon şekli ile örülen duvar. Pentagon (beşgen) örülmesi nedeni ile Eritrai sarayının duvar kalıntısı olduğu kesin. Duvar taşları beşgen, ölçüsüz ama birbirine sıfır olarak yontuşmuş. Bu bir zenginin, ya da kralın sarayı olmalı.

DSCN7156

Yabani buğdaygillerin başakları arasında fışkıran kahverengi, tüylü bir çiçeğin tomurcuğu boy göstermeye başlamış.

DSCN7159

Bir gelincik çiçeğinin içinde bir böceği görünce resmini çekmeye çalıştım. Kameranın özelliklerini bilmediğimden bir türlü ne gelincik çiçeğini ne de içindeki böceği çekebildim. Makine çiçekte odaklanmıyor da daha arkadaki otların sapları netleşiyor. Kırmızı taç yaprakları içinde yeşil renkli osuruk böceği. Dibinde de siyah renkli erkek ve dişi organlar bulanık çıkmış.

DSCN7162

Yukarıdan aşağıdaki toplanmış bisikletçileri görüyorum park yerinde. Antik kente çıkmamış olanlar burada toplanmışlar. Otoparkın ötesinde papatya tarlası var. Köylülerin yol kıyısına kurdukları renkli pazar şemsiyeleri açık durumda. Gölgede ürünlerini satıyorlar yoldan geçenlere.

DSCN7163

Kıyıdaki en yüksek tepe olan antik kent uzaklardan görülüyor. Birisi de bir direkte Türk bayrağı dikmiş.

DSCN7164

Köy dışında giderek artan yapılaşma kıyı şeridini talan etmeye devam ediyorlar. Çirkin beton evler sahili neredeyse kaplamış durumda. Sahipleri yılda sadece bir kaç gün, ya da en fazla bir ay oturdukları yazlıklar ölü yatırım olarak sakin duruyor.

DSCN7165

Buradan oniki adalar dedikleri manzara görülüyor. Adalar düz ve yassı mavi denizin içinde.

DSCN7166

Demirlemiş bir balıkçı teknesi denizde.

DSCN7170

Aşağıya baktığımda yola çıkmışlar bile. Bir kişiyi yakınlaştırıp çekiyorum bisikleti sürerken.

DSCN7171

Kıyıya yakın küçük bir ada, adada maki çalılar, yeşil çimenler ve ucunda bir ağaç var sadece.

DSCN7173

Ağacı iyice yakınlaştırıp çekiyorum. Yeşil çimenleri tam ucunda kayaların başladığı yerdeki ağaç sanki denize, rüzgara meydan okuyormuş gibi.

DSCN7174

İsmini bilmediğim bisikletçi kadını kayaya oturmuş olarak çekiyorum. Türk bayrağı rüzgarda dalgalanıyor deniz manzaralı.

DSCN7183

Antik kentten aşağı, köye indik. Köylü kadınların yaptığı bez bebeklerden Nazende’yi çekiyorum. Ayağında papuçları, çorapları, çiçek desenli elbisesi, baş örtüsü ve örgülü saçları.

DSCN7199

Arap bacı bez bebek, ismi  Çitlembik. Rengarenk eteği, kırmızı elbisesi, boyun bağı, başına bağladığı baş örtüsü ve halkalı küpeleri ile taş duvar kenarına oturtulmuş

DSCN7200

Aralarında da İsmet abi de var. Mavi spor ayakkabısı giymiş, kahverengi pantolonu, bir bacağını altına alarak oturmuş tahta sandalyeye. Kare desenli gömleğini giymiş, başında şapkası ile bıyıklı İsmet abi keyif çatıyor. Yanındaki taburede tepside kahve fincanları var.

DSCN7201

Bunun gibi bir çok bebek daha var yan yana konulmuş. Herhalde satıyorlar bez bebekleri.

DSCN7203

Resim çekme işini bitirip hızlıca aşağı inerek bisikletime biniyorum. En arkada kalanların peşinden gitmeye başladım. Deniz kıyısından sonra yokuş başlıyor, tırmanacağız biraz. Önümde Hakan ve yokuşu tırmananları çekiyorum.

DSCN7204

Yokuş başlayınca zorlanıp çıkamayanlar var. Kimisi bisikletten inmiş duruyor, kimi yürüyor, kimi de  S çizerek sertleşen yokuşu tırmanmaya çalışıyor.

DSCN7205

Yoldaki tek çeşme olan yerde duruyorum, sıkıştım ve tuvalete girdim. Tuvaletin içerisi karanlık, küçük penceresinden aydınlıkta kalan bisikletim KUZ ağacın gölgesinde dinlenirken çekiyorum. Çerçeve duvarların karanlık kısmı oluyor resmin.

DSCN7208

Çeşme bir evin yanında, borudan sürekli su akıyor. Su şişelerini dolduruyorum çeşmeden, sıcaklaşan havada biraz terledim. Kollarımı ve elimi yüzümü yıkıyorum bol su ile.

DSCN7209

Bu gittiğimiz rota Eurovelo bisiklet rotası. Tabelada Efes – Mimas bisiklet yolu, Pınar yazıyor. Tabela akan çeşmede olduğumuzu gösteriyor.

DSCN7210

Çeşmeden sonra sertleşen bir yokuşu çıkmaya başladık. Yol yukarıya doğru zig zak olarak çıkıyor, Sağımız zeytinlik, solumuz çam ormanı.

DSCN7211

Yokuşun ucunda dönemece yaklaşan bir bisikletçi ağır ağır pedal basıyor.

DSCN7213

Kısa sürede olmasa da tepeye yaklaştım. Üç bisikletçi tam yokuştan aşağı inerken yakalıyorum bir poz. Üçü de omuzun az aşağısına kadar görünüyor asfaltın ardında.

DSCN7217

Zirvede her zaman kayalıklar olur. Yağmur, erozyon, rüzgar burada fazla toprak biriktirmez. Kayalar ortada kalır yalnız olarak. Zirve böyle bir şey; Yalnızlık.

DSCN7218

Zirvede bir süre soluklanıyorum. Bundan sonra Barbaros köyüne kadar iniş ve düz olacak. Karşıda Kadıovacık köyü görünüyor.

DSCN7219

Kadıovacık köyünde mola vermeden geçiyoruz. Biraz daha gidince Barbaros köyü göründü uzaktan.

DSCN7221

Herkes gelmiş, en son ben geliyorum Barbaros köyüne. Bisikletler yol kıyısına park edilmiş durumda. Köy sokağında geziniyor arkadaşlar.

DSCN7222

Köy kahvesine yerleşmişler bile, herkes çay, soda, kahve içerek dinleniyor.

DSCN7224

Bizi araba ile takip eden Şeyma ve Güneş gelmişler. Güneş mavi kahve sandalyesine tutunmuş ayakta duruyor annesinin yanında. Başına güneş geçmesin diye mavi şapka takmış Güneş’e.

DSCN7225

Kahvede oturacak yer bulamayanlar kaldırıma, duvar dibine gölgede oturmuş dinleniyorlar.

DSCN7226

Kahvenin küçük sehpasının yanına Cem oturmuş, ayakta İlknur ve Tanzer poz veriyorlar çay içerken.

DSCN7230

Başkasının gözünden yansıyan başkası. Güneş gözlüğünün camı ayna gibi Hakan’ı yansıtıyor. Hakan sandalyede oturmuş poz veriyor sanki.

DSCN7231

Barbaros köyünde kumanyaları yedik, Herkes dinlendikten sonra yola çıktı. Manzara kahvesine çıkan yokuştan değil de küçük bir ovadan düzlükten giderek İzmir – Çeşme otobanını yanından gidiyoruz. Burada tarihi Tatar köprüsü var. Burada kahve molası vereceğiz. Saçlarım salınık halde Hakan benim makinem ile yakından çekiyor.

DSCN7241

Tatar köprüsünün üzerinde yere oturarak kahve takımlarımı çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Hakan da beni çekiyor kahve ocağının üzerindeki cezve ile.

DSCN7253

Sonra Hakan da yanıma gelip oturdu. İkimiz beraber çekiliyoruz. Tepede rüzgar türbinleri dönüyor.

DSCN7255

Olcay da yanımızda, telefon ile konuşurken uzaklaşsa da ben yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN7256

Kahvemizi içtik, Hakan ve Gündüz’e köprü üstünde durmalarını söyleyip aşağıdaki yola geldim. Bisikletim KUZ ve Kıytırık ile köprüyü olduğu gibi çekiyorum.

DSCN7260

Hakan ve Gündüz bisikletleri elinde poz veriyorlar köprü üzerinde. Köprüde üç göz kemer var.

DSCN7262

İyice yakınlaştırıp tanınacak kadar yakınlaştırdım optik zoom ile. Hakan, Gündüz ve bisikletleri kafa kafaya vermiş.

DSCN7263

Resim çekildikten sonra bisiklete binip yola çıktılar. Bisikletin üstünde ilk önce Hakan’ı çekiyorum.

DSCN7268

Ardından Gündüz’ü çekiyorum.

DSCN7269

Otobanın altından geçerken tünelin içi karanlık, dışarısı aydınlık olunca Hakan ve Gündüz karanlık, önlerindeki çam ormanı aydınlık ve görünür durumda.

DSCN7271

Otobanın yanındaki toprak yoldan inmeye başladık dikkatli olarak. Yerde mıcırlar var ve tekerleği kaydırıyorlar. Birden bire keçi sürüsü çıktı önümüze. Mecburen kenara çekilesiye kadar bekledik.

DSCN7274

İki at ve yeni doğmuş bir tay otlakta otlanırken. Anne at simsiyah, tay açık kahverengi. Diğer at siyaha yakın kahverengi renginde. İleride iki katlı çiftlik evi.

DSCN7276

Biraz daha gittikten sonra kahverengi bir at, yeni doğmuş tay yerde yatıyor. Acaba bir şey mi oldu diye dikkatli bakınca tay yerde bir süre yatıp kalktı. Biz de yolumuza devam ettik.

DSCN7277

Grup bizden epey ileride ama neredeler bilemiyorum Peşlerinden gidiyoruz. Ana yola çıktık, Deniz kıyısındaki İskender köprüsünde durmayıp  Torasan yönüne saptık ana yoldan. Buradaki yol denizden yüksekliği 50 santimden ağağıda. Neredeyse denize sıfır dedikleri yerden bisiklet sürüyoruz. Gel – gitler de deniz yola kadar gelip uzaklaşıyor. Şimdiki durum deniz epey ileride. Yer kumluk ve çamur.

DSCN7278

Özbek köyüne doğru düz yoldan gidiyoruz. En arkada kalan üç kişiyiz. Hakan, Gündüz ve ben.

DSCN7280

Düz yoldan giderken akan küçük bir dereye yaklaşınca birden bire deniz tarafından gelip yolun altından, dere yatağından geçen masmavi, yaldır yaldır, parlak mavi arı kuşu önümüzden geçti. Ben ve Hakan bisikletin üzerinden arı kuşunun uçup gitmesini izledik sadece. Her şey bir anda olup bitti. Masmavi arı kuşu acelesi varmış gibi bize bir resmini çekecek fırsat vermedi. İşte o derede sular akıyor usul usul. Başlarında çilli horoz ve 7 tavuk hiç bir şey olmamış gibi yemleniyorlar dere kıyısında. Derenin bir kısmında otlar coşmuş, yemyeşil.

DSCN7281

Özbek köyüne geldik, burada grup geçip gitmiş bile. Özbek köyünün geçmişi epey eskilere dayanıyor. Buradaki iki aynalı çeşme taştan yontulup yapılmış. Osmanlıca harflerle aynasına yazılar yazılmış. Haliyle Osmanlıca bilmediğimden anlamıyorum ne yazdıklarını. Çeşme var ama akan bir musluk yada boru yok maalesef. bir de güzelim taşları beyaz kireç ile tamamen boyamışlar.

DSCN7282

Hakan köy sokağında bisiklet sürerken.

DSCN7283

Tipik bir köy evi, yeşil kapısı ve yeşil panjuru olan ev tek katlı. Kiremitlerin yarısı eski oval kiremit, diğer yarısı yeni tip kiremitle kaplı. Tuğladan örülmüş bacası iki kiremit ile piramit olarak kapatılmış yağmur girmesin diye. Duvarlar beyaz kireç vurulmuş.

DSCN7284

Caminin bahçesinde bilmem kaç asırlık servi ağacı zamana karşı direniyor. Üst kısmındaki kalın dallarının çoğu kurumuş, yanlardan yeni dallar yeşerip açmış.

DSCN7285

Gövdenin yarısı yukarıya kadar kuru olan servi ağacı yine de yeni sürgünlerinden yaşamaya tutunmuş. Yeni sürgün dediğime bakmayın, kim bilir kaç yıl olmuştur çıkalı. Dalların kalınlığından belli. Asırlardır yaşamasına rağmen hala kozalak vermeye devam ediyor.

DSCN7290

Özbek köyünden kestirme yoldan Çeşmealtı’na gideceğiz. Biraz yokuş olsa da çıkmayı başardık ve zirvedeyiz. Zirvede rüzgarlıkları giyiyoruz inmeden önce.

DSCN7294

Zirveden Urla karantina adası ve İzmir’e doğru  olan evler, Güzelbahçe tarafları ve Narlıdere üstünde olan ikiz tepeler dağı görünüyor. Karantina adasına bağlı taş döşeli bir yoldan geçiliyor.

DSCN7299

Hızlıca inişe geçtik, Çeşmealtı yazlık evleri görünüyor daha düzlüğe gelmeden. Denize çıkıntı yapmış bir adacık karaya bağlantılı. Daha ileride adalar var.

DSCN7310

Urla İskele de kum denizine geldik akşam olmadan. Burada kamp yapacağız bu akşam. Olcay önceden gelmiş, Güneş’i salıncağa bindirmiş sallıyor. Olcay ile konuşuyorum, biz geldik herkes geldi mi diye soruyorum. O da herkesin geldiğini bildiriyor.

DSCN7312

Kendime uygun bir yerde çadırımı kurup yerleşiyorum. Akşam yemeğini birlikte yedikten sonra henüz havaların sıcak olmadığı bir zamanda olduğumuzdan kapalı bir yerde toplaştık. Çay içerek içimizi ısıtan muhabbetlerle zaman geçiriyoruz. Akşam geç olmadan gidip yatıyorum çadırıma.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 65 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

8. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu 1. Gün

20 Nisan 2019 Cumartesi

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Bostanlı – Kuş cenneti – Seyrek – Panaztepe – Foça

 

Bir sergiyle geldi bahar
Ne don vurur, ne meyve verir
Öylece bir çiçek düşlemesi
Ne güzel bir oyundur canım
Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi

Ruhi Su

 

Öne çıkmış olan görsel, Denizde yassı ada ve tepeleri olan ada. Kıyıda bina çatıları.

DSCN6991

Merhaba sevgili dostlar, yine bir tur yazısı, her yıl tekrarladığımız  Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu, kısacası ABAK turunu anlatacağım. Bu kez değişik bir rota, İzmir körfezini komple dolaşacağız. Turda Foça’dan Mordoğan’a vapur ile geçeceğiz. Bu ABAK turlarındaki değişiklik ilk  kez olacak. 8. ABAK bisiklet turunu yapacağız bu yıl. Her yıl olduğu gibi tur için toplantılar, verilecek hediyeler, belediye ve kurumlarla görüşmeler yapıldı. Tur için keşifler, kamp yerleri, mola yerleri ve vapur için İzmir büyükşehir belediyesinden bir vapur ayarlandı. Her yıl çocuklarla birlikte kutladığımız 23 Nisan çocuk bayramını kutlamak için okulumuzu seçtik. Okul müdürü ve Öğretmenlerle görüştük, kutlama programını ve saatini ayarladık. Uzun uğraşlara değdi bu çalışmalar. Ve tur için bisikletim KUZ ve kıytırık hazırlanıp gerekli eşyalar ve malzemeler ayarlandı.

Bahar aylarının güzel bir sabahında ağaçlarım yapraklandı, çiçekler açtı ve arılar nektarını sabahın erken saatlerinde toplamaya başladığında hazır olan bisikletim KUZ ve kıytırık ile evimin kapısında resim çekiyorum.

DSCN6937

İlk olarak Üçkuyular vapur iskelesine gelip arabalı vapuruna binerek Bostanlı’ya vardım. Bostanlı’daki tören meydanında toplanmaya başladı tura katılacaklar. Katılımcılar bisikletlerini park etmiş sohbet ediyorlar. Tören meydanında beş tane direkte Türk bayrakları dalgalanıyor.

DSCN6939

Meydanda takım elbise giymiş Atatürk heykeli var. Giderek katılımcılar çoğalmaya başladı.

DSCN6940

Tüm katılımcılar  meydana geldi, kayıtları yapıldı, hediye torbaları tek tek verildi ve hepsini uzaktan çekiyorum meydanda. İki yanda beşer Türk bayrakları ve ortada Atatürk heykeli.

DSCN6944

Her zamanki gibi turda görevlerimden birisi artçı olarak katılımcıları süpüreceğim. Bu yıl kadınlar, evli çiftler ve çocuklu çiftler çoğunlukta. Eh çocuklar uslu oturacak değil ya, huysuzluk yapacaklar. Onlardan birisini sakinleştirmek için annesi ve babası epey uğraştılar.  Bazen durduk, o yüzden çok gerilerde kaldık ve grup önden gidince bir daha yakalamanın olanağı olmadı. Anca Maltepe köyüne gelmeden ilk Antik kent olan Panaztepe de grubu yakaladık. Tepedeki kazı alanına doğru çıkan arkadaşlar patikadan tek sıra halinde yürüyorlar. Tepe tamamen yeşil çimenlerle kaplı.

DSCN6945

Yukarı yavaş adımlarla çıkanların arkasında gidip onları yakalıyorum.

DSCN6948

Sanki zafer kazanmış komutan edası ile kadehini havaya kaldırmış birisi. Taşa oturmuş elinde su matarası yokuşun yorgunluğunu dinlenmekle hallediyor.

DSCN6950

Kazı alanına, tepeye ulaştık. Burada ara sıra kazılar yapılıyor. Definecilerin kaçak kazıları resmi kazılardan fazla sürdüğü kesin. Kalıntıların taş duvarlarına oturmuş iki kişi elindeki cep telefonuna bakarken çekiyorum Hava serin ve rüzgarlı olduğundan uzun kollu giyinmişler.

DSCN6951

İki sıra taş duvar kalıntısından başka yüksek bir yapı yok.

DSCN6953

Bu yapı büyük bir tapınak olduğunu sanıyorum. İç kısımda arkadaşların kimisi ayakta geziniyor, kimisi yere oturmuş rüzgardan korunuyorlar.

DSCN6954

Oturanlar ve yan gel Osman, üç dönüm bostan misali Fırat yere uzanmış cep telefonuna bakarak oyalanıyor. Yanındaki iki kişi de oturmuş cep telefonunda bir şey var mı diye bakıyorlar.

DSCN6955

Artık herkes dilediği kadar cep telefonu ile resim çekmekle serbest. Birisi elini kaldırmış cep telefonu ile resim çekerken duvara dayanmış iki kişi burası ile ilgili bilgileri anlatan arkeolog  arkadaşı dinliyor.

DSCN6956

Yan gelip yatanlardan birisi de canavar-ül velosipet Enes. Duvara yarım dayanmış uzun oturuyor. Yanında da bacanağım cep telefonu ile resim çekmekten ara vermiş bana bakıyor.

DSCN6962

Aramızda kabak kemane sanatçısı ve eşi poz veriyor, kafalarında kaskı çıkarmayı unutmuşlar, gözlerinde güneş olmasa da gözlükler var. Dişlerini göstererek gülümsüyorlar resim çekilirken.

DSCN6964

Eskişehir’den katılan üniversitede öğretim görevlisi Çiğdem Suzan bir taşın üzerine oturmuş bana poz veriyor çekerken.

DSCN6965

Denizli’den katılan eczacı Demet Ertaylan duvarın kenarına oturmuş aşağıdakilere bakıyor.

DSCN6966

İsmail’in pilotu Hasan da duvar dibine oturmuş, güneş gözlükleriyle gülümsüyor.

DSCN6967

Yüksekten aşağıda kalan tarlaları çekiyorum, henüz bir şey ekilmemiş sanki, yeşillik yok. Kıvrılıp giden asfalt  yol tepenin dibinde gidiyor sola doğru.

DSCN6968

Aşağıda park etmiş bisikletler ve bekleyen bir kaç kişiyi çekiyorum.

DSCN6969

Yukarı çıkmayan 6 kişiyi yakınlaştırıp çekiyorum. Bunlardan birisi artık çok az gören İsmail Odabaşı. Antik kenti görmesine gerek yok. Bisikletim KUZ park halinde sessizce bekliyor yol kıyısında.

DSCN6970

Tepeye çıkarken yoruluyor insan ama iniş yorulmaktan ziyade daha zor oluyor çıkmaktan. Artık tek sıra inmeye başladılar.

DSCN6974

Ben de aşağı indim kısa sürede, yukarıdan hala gelenler var.

DSCN6975

Antik kenti merak etmeyen ve fırsattan istifade otlara serilip yatanlar var. Bunlardan iki kişi otların arasında kamufle olmuş.

DSCN6976

Çocuklu bir aile kız çocuklarını römorka bindirmeye hazırlanıyorlar.

DSCN6978

Uzun yıllardır tanıdığım arkadaşım, daha bisiklete yeni binmeye başladığım yıllardan beri bir çok turda beraber bisiklet sürdük. Bu kişi Nilgün Bilgin’den başkası olamaz.

DSCN6979

Bu bölge de Eurovelo bisiklet rotasına dahil oldu yakın zamanlarda. Belediye ile yapılan çalışmalarda rotalar belirlendi ve tabelalar takıldı direklerin üstüne. Bu tabelada yönleri, yer isimleri ve kaç kilometre mesafede olduklarını belirtilmiş. İzmir’in güney rotası daha önce belirlenmişti, şimdilerde kuzey tarafı da Euroveloya dahil olunca bir şekilde iki rotayı bir seferde yapacağız bu turda. Tabelada; Seyrek 8 km, Maltepe 3 km ve buradaki yer olan Panaztepe’yi belirtmişler. Tabelaya yanlış olarak Palaztepe yazlmış.

DSCN6980

Herkes aşağıya inince yola çıktılar, ben de geride kalanları yola çıkardıktan sonra arkalarından gitmeye başladım. Hava serin ve rüzgarlı olduğundan bisikletleri hızlı sürüp ısınmaya çalışıyorlar herhalde. Grup yine kayboldu ama gittikleri yeri bildiğimden hiç acele etmiyorum. Köylerden geçip Foça yoluna çıktım. Bu yolda Pers Mezar Anıtı var. Onun resmini uzaktan çekiyorum. Mezar yoldan biraz içeride olduğundan girmiyorum. Zaten kimseler de yok. En arkada ben varım.

DSCN6981

Yolda kahverengi tabelaya Pers Mezar Anıtı, The Persion Monumental Grave yazılmış. Hem Türkçe, hem İngilizce. Üstünde de Eurovelo bisiklet rota tabelası takılmış.

DSCN6982

Römorkum kıytırık yüklü ve ağır, Foça’ya gelmeden önce biraz sert yokuşu ağır aksak çıkıyorum rüzgara karşı. Tepeye varınca bisikletimi park edip biraz nefesleniyorum. Ağacın birine sırtımı yaslayıp dinlenirken sevimli bir yaratık çıkageldi yanıma. Bu sevimli köpek yavrusu insanlardan sevgi bekliyor ve onun bu isteğini yerine getiriyorum. Biraz sevip okşuyorum yavru köpeği. O da seviniyor ve birlikte resim çekildik. Bisikletim KUZ ve kıytırık önde. Kıytırığın arkasında iki Türk bayrağı çubuklara takılı.

DSCN6987

Tepeden inmeden önce Foça’nın yukarıdan manzarasını çekiyorum. Şirin bir kasaba doğal güzelliğini kaybetmemiş, fazla büyük ve yüksek binalar olmadan da bir kasaba var olur. Yeter ki aç gözlü insanlar bu güzel kasabayı talan etmesinler. Doğal güzelliğine güzellik katan denizdeki bir çok ada manzarayı tamamlıyor.

DSCN6989

Tepelerde topraktan fışkırmış kaya kümesi doğal güzelliği ile hayran bırakıyor.

DSCN6990

Adalar kıyıya fazla uzakta değil ve bu adalar Foça kasabasını bir şekilde denizin hırçınlığından koruyormuş gibi. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN6991

Kamp alanına geldim, benden önce herkesin geldiğini Olcay ile konuşarak anlıyorum. Geçen seneki ABAK turunda beklediğimiz Güneş turdan hemen sonra, İşçi bayramında doğdu ve neredeyse bir yaşına basmak üzere. Güneş babasının kucağında bir poz veriyor. Ben çekerken dikkatlice bana baktığının farkındayım.

DSCN6993

Kamp alanında millet kıyıya köşeye çekilmiş rüzgardan korunaklı yere çadırını kuruyor. Bisikletim KUZ ve kıytırık park etmiş okaliptüs ağacının dibinde. Zemin Arnavut kaldırım taşı döşeli, Kamp alanı deniz kıyısında.

DSCN6994

Hafif yüksek bir kayalığın ardına kimisi çadırını kurmuş bile.

DSCN6995

Burası bir derece rüzgar almıyor.

DSCN6996

Burası belediye plajı ve yelken kulübünün olduğu yer. Henüz sezon açılmadığı için plaj işletmeye açılmamış, Hakan Sevin benden önce geldiğinden sandalyelerin arasında kuytu bir yer ayarlamış bana. Çadırımı oraya kuruyorum, eşyaların bir kısmını çadıra koyup yatılacak hale getirdim. Sonra dışarı çıkıp Hakan’ı yakından çekiyorum bir poz. Omuzundan çapraz takmış çantanın kemeri mavi rüzgarlığın üstünde. Bana öylece garip garip bakıyor.

DSCN6998

Burada yelken kulübü ve yelkenli tekenler var. Hayalimde olan böyle yelkenli bir kano mutlaka yapacağım. Yeni ufuklara yelken açacağım.

DSCN6999

Yakındaki adalar sayesinde dev dalgalar kıyıya ulaşmadan sönmüş oluyor. Hava sert bir karayel esiyor. Denizde küçük dalgalar kıyıya ulaşmıyor bile. Ama gece soğuk olacağının işareti denizden geliyor sanırım. Umarım yarın deniz durulur da vapurla sorunsuz Karaburun’a varırız.

DSCN7000

Her zaman olduğu gibi bu yıl da yemekçimiz ketring Hatice. Leziz ve doyurucu yemeklerini afiyetle yine yiyeceğiz. Akşam olunca yemeği getirip gönüllülerle birlikte dağıttılar. Herkes karnını doyurdu, akşam kapalı alanda toplaşıp çaylarımızı içerek sohbet ediyoruz. Uyku kapının ardına gelince fazla geç olmadan çadırıma girip yatıyorum mışıl mışıl.

Bugün yaptığımız yol yaklaşık olarak 67 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Otizm Gönüllüleri

Otizm Gönüllüleri Bisiklet Eğitimi

(Kör arkadaşlar için resimlerde betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Mehmet Emiral’a aittir.)

Öne çıkmış olan görsel, resimde eğiticiler ve çocuklar el ele tutuşmuş koşturuyorlar.

DSC_3771

OTİZM NEDİR ?

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yeni doğan bebeğin 18 ayından sonra ortaya çıkar. Otizmli çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otizmli çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de, zeka seviyeleri normal otizmli çocuklar da vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otizmli çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler. Kelimelerin ikinci üçüncü anlamlarını anlamakta güçlük çekerler. Soyut kavramlardan çok somut kavramları daha kolay anlarlar. Otizmli bireylerle çalışırken karmaşık yapıda ve uzun cümlelerden kaçınmalı, iki-üç kelimelik basit cümleler kurulmalıdır.

Bugün, otizm spektrum bozukluğuna neyin neden olduğu bilinmemekle birlikte genetik temelli olduğuna ilişkin bulgular vardır. Ancak hangi gen ya da genlerin sorumlu olduğu henüz bilinmemektedir. Çevresel faktörlerin de otizme yol açabildiğine ilişkin görüşler vardır. Hem genetik temellerin hem de çevresel faktörlerin etkileri üzerine çok sayıda araştırma yapılmaktadır.

Otizmin çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin ekonomik koşullarıyla hiçbir ilişkisi yoktur; bu nedenle otizm spektrum bozukluğunu her çeşit toplumda, farklı coğrafyalarda, ırkta ve ailede rastlanmaktadır.

Üç yaşından önce belirtileri ile kendini gösteren otizm, en yaygın görülen rahatsızlıklar arasındadır. Yapılan araştırmalara göre dünyada her 59 çocuktan biri otizm rahatsızlığına sahiptir. Türkiye’de ise otizmli kişi sayısı ortalama 550.000 civarındadır. Otizm daha çok erkeklerde görülen bir rahatsızlıktır ve her 54 erkekten biri otizmlidir.

Kısaca çeşitli kaynaklardan derlediğim Otizm hakkındaki kısa bilgilerden konu hakkında daha geniş bilgilere internetten kolayca ulaşabilirsiniz. Otizm giderek daha sıklıkla görülmeye başlaması ve tedavisinin bilinmemesine rağmen erken tanı ve otizmli çocuklara gerekli eğitimi bilinçli olarak vermek bizlere düşen önemli görevlerden birisidir. Nasıl ki insanların bebeklerine ve yaşlılara özenerek davranıyorsak otizmli çocuklara daha çok özen ve sabır göstermeliyiz.

Bisiklet camiasından daha önce tanıdığım Öğretmen Aydın Kan çalıştığı İzmir Konak Moris Bencuya Otistik Çocuklar Özel Eğitim Uygulama Merkezi olan okulda otizmli çocuklara resim dersi veriyor. Okul en ağır otizmli çocuklar ilkokul bir den lise sona kadar Milli eğitime bağlı olarak eğitim veriyor. Kendisi de sporcu ve bisikletçi olması nedeni ile okulda teneffüs aralarında bisiklete binen otizmli bir çocuğun bisikleti rahatça binmesini görünce okuldaki öğretmenlere sınıfınızdaki çocuklara da bisiklete bindirebilirsiniz diye söylemiş ama diğer öğretmenler pek ilgilenmemişler. Bu konuda araştırmalarına devam ettirmiş. Günlerden bir gün sağlık ocağındaki hekiminde dikişlerini aldırırken aile hekimi olan Doktor Serhat Ferahi Değimli’ye düşüncelerini açmış. Okulda otizmli çocuklara bisiklet eğitimini nasıl verebiliriz? Diye. Bisiklet gruplarınla konuşalım, bize yardımcı olabilirler mi? diye sormuş. Doktor Serhat ta ilk başta pek düşünememiş olmalı ki Aydın Kan tam çıkarken durdurup bu işi yapabiliriz demiş. Bizim ABAK (Az bilinen antik kentler bisiklet turu) gönüllüleri ile pekala yapabiliriz deyince Aydın Öğretmeninin fikri hayata geçmiş oldu.

Otizmli Çocuklara Bisiklet Eğitimini Moris Bencuya okulunda yapacağız. Okul Milli eğitim bakanlığına bağlı. İzmir’in tanınmış işadamlarından Moris Bencuya okula maddi desteğini esirgememiş ve masrafları karşılıyor devamlı olarak. Bundan 10 yıl önce iş adamı Moris Bencuya atıl durumdaki okul binasını onarıp sağlamlaştırıyor. Gerekli ihtiyaçları karşılayıp sadece otizmli çocukların eğitimine kazandırıyor okulu.

Aşağıdaki resimde Otizmli Çocuklara Bisiklet Eğitimi fikrini ortaya atan Resim Öğretmeni Aydın Kan Okulun arka bahçesindeki kapıda poz vermiş. Kapı önündeki sundurmada okulun tabelasında yazanlar; İzmir Konak Moris Bencuya otistik çocuklar özel eğitim uygulama merkezi. Tabela mavi boyalı. Okul duvarı açık pembe ve alt kısmı koyu pembe renkli. Bahçe çimen ekili ve Atatürk büstü kaidede duruyor.

1

Okul Müdürü Ercan Mermer. Otizmli çocukların okuduğu okullarda eğitim vererek belirli bir seviyeye gelerek otizmi kavramış ve çocuklara nasıl eğitim verileceğini bilerek yeni fikirlerle eğitim vermiş ve yeni fikirlere açık birisi. Doktor Serhat ABAK gönüllülerine otizmli çocuklara bisiklet eğitimi fikrini söyledi. ABAK (Az bilinen antik kentler bisiklet turu kısaltması) gönüllüleri olarak bisiklet eğitimini başlatalım. İlk iş olarak Aydın Öğretmenin yardımı ile okula gelip okul müdürü Ercan Mermer ile tanıştık. Bu eğitimi nasıl yapabiliriz okulda diye fikir alış verişi yaptık kahvelerimizi yudumlarken. Müdür Ercan Mermer de bu fikre çok sıcak baktı. Gözleri ışıl ışıl oldu bu işe başladığımızda. Biz gönüllü olarak eğitim vereceğiz hiç bir karşılık beklemeden. Sağdan soldan da izin almaya gerek görmedik.

Yaptığımız toplantıda nasıl eğitim vereceğiz, hangi saatler uygun ve bisikletleri nasıl bulacağız, eğitim programı nasıl olacak gibi konuları belirledik. Okul Müdürü Ercan Mermer bizlere gerekli kolaylığı ve yardımı yapacağını belirtti. Çarşamba günleri eğitim vereceğiz. Öğle saati 13:00 ile 15:00 arası. Ben teknik olarak bisikletlerin bakım ve onarımından sorumlu olacağım. Ayrıca her hafta sosyal medyada etkinlik açıp bisikletlerle okula geleceğiz her hafta. Saat 11:30 da Göztepe iskelede buluşup Konak iskeleye, Konak iskeleden de 12:10 da hareket edip Yenişehir’deki okula birlikte gideceğiz.

Okul Müdürü Ercan Mermer açık alınlı, açık renkli kısa kollu gömleği, siyah kravatı ve gözlükleri ile gülerek poz vermiş.

DSC_2008

ABAK bisiklet gönüllülerinin baş mimarı sevgili Halil Olcay Ormankıran, Doktor Serhat Ferahi Değimli kauçuk lastik artıklarından yapılmış okul bahçesinde konuşuyorlar yapılacakları. İlk başta İzmir büyükşehir belediyesi okul bahçesini lastik atıklarından tartan pist ile kapladı. Tartan pist kırmızı renkte. Okulda eğitime 2016 yılının Ocak ayında başladık ufaktan. Sosyal medyada elinde kullanılmayan bisikletleri okula bağışlanması ile işe başladık. İlk etkinliği açıp Otizm Gönüllüleri olarak katılan arkadaşlarla bisikletleri trafikte sürüp okula geldik. Hepimiz heyecanlıydık, ne yapacağımızı, çocuklara nasıl davranacağımızı tam olarak bilmiyoruz. Pskiyatri Doktor arkadaşlar bizlere otizmi, otizmli çocuklara nasıl davranacağımızı anlattılar. İlk derste Doktorların verdiği bilgilere göre çocuklara bisiklet bindirmeye başladık.

Halil Olcay Ormankıran ve Doktor Serhat Ferahi Değimli tartan kaplı bahçede konuşurlarken.

2

NEDEN OTİZMLİ ÇOCUKLARA BİSİKLET ÖĞRETİYORUZ?

Denge becerilerini geliştirmek için.

PEKİ DENGE BECERİLERİNİN GELİŞMESİ NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?

Denge; vücudun sabit bir pozisyonda kalma yeteneği. Otizmde denge bozuklukları en çok rastlanan ve yaşam becerilerini kısıtlayan unsurdur. Bu unsur otizmli çocuklarda yaşanan koordine olmayan ve kontrol edilemeyen hareketleri doğurur. İyi bir denge becerisine sahip otizmli çocuğun, motor becerilerinde daha başarılı olduğu gözlenmiştir. Kazanılan iyi denge becerisi otizmli çocuğun sabit kalma süresini uzatmaktadır. Dengenin sadece ayakta değil, otururken de sağlanması gerektiğini unutmayalım. Örneğin, yemek masasında oturuş pozisyonu ve sabit kalma süresinde bunu gözlemleyebiliriz. Erken yaşta başlanan denge egzersizleri gelişim sürecine büyük destek sağlamaktadır. Mesela oturuş dengesi, ileri yıllarda okul yaşamında ihtiyaç duyulacak en önemli unsurdur. Masa başı çalışmalarında üst ekstremite dengesi ve koordinasyonuyla kendisini gösterecektir. Özetle, denge ömür boyu ihtiyaç duyulan bir beceridir. Otizmli çocukların durağan ve dinamik dengelerini en üst seviyeye taşıyarak onların yaşam içerisinde karşılaşacağı zorlukların üstesinden gelmeleri adına bu beceriyi en üst seviyeye getirmeliyiz.

Denge egzersizleri • Pilates topu egzersizleri • Denge tahtası egzersizleri • Fitness çalışmaları (Bacak kuvveti) • Trambolin çalışması • Koşu bandı çalışması (Uzun süreli yürüyüş ve jogging)

Denge becerisini üst düzeye taşıyan başlıca spor branşları • Temel jimnastik • Bisiklet • Paten • Kayak • Bowling Denge becerilerini geliştirmek için.

İYİ HOŞ DA OTİZMLİ ÇOCUĞA BİSİKLETİ NASIL ÖĞRETECEĞİZ PEKİ ?

Güzel soru.. Eğitim (denge) tekerlekli bisiklet denge becerileri kazandırmaz. O yüzden pedalı, zinciri, dişlisi olmayan “denge” bisikleti ile eğitim verin deniyor. Bizim Mustafa Karakuş’un ürettiği Tay Tay’ı kast ediyor uzmanlar. Bu zaten tüm çocuklar için geçerli. Mesela benim yeğenim 2 senedir denge tekerlekli bisiklete biniyor. Bıraksan ömür boyu binecek . Denge geliştirdi mi? Hayır. Ama bizim çocukların Tay Tay yaşı geçti. Ne yapalım? Yabancı literatür, çocuğunuz daha büyükse; bir iki boy küçük bisikletin pedalları sökün diyor. Bisiklet çocuğun ayakları yere değecek kadar küçük olmalı diyor. Uzmanlar; Çocuk öğrenmezse üzülmeyin. Kask taksın Trafiğe kapalı olsun. Yumuşak zemin olsun diyor. Sabırlı olun diyor. Sonuç itibarıyla önce denge becerileri, sonra pedal basma ve gidon kontrolü gibi bir protokol oluşturmak daha akıllıca. Bir de okulumuzdaki uzmanlar der ki, her çocuk bir değil. Her çocuğu kendi koşullarında değerlendirip; becerilerine göre eğitim verilmeli. Yine okulumuz uzmanları der ki; mümkün olduğunca aynı kişiler aynı çocuklara eşlik etsin. Yani eğitimci ve eşlikçilerin aynı olması çocuğun uyumunu ve öğrenmesini kolaylaştırıyor.

                                                                                                              28.09.2016

MORİS BENCUYA OTİZMLİ ÇOCUKLAR MERKEZİ  – 2016-2017 EĞİTİM YILI BİSİKLET EĞİTİM PROGRAMI

  1. Eğitici eğitimi için planlama yapılarak eğitim programı hazırlanacak.
  2. Okul idaresi tarafından eski ve yeni öğrenci listesi belirlenip, eğitim verilecek kesin öğrenci listesi gönüllülerce beraber oluşturulacaktır.
  3. Kesin öğrenci eğitim sayısı 20 ile sınırlandırılacaktır.
  4. Eğitim alacak öğrenciler için (kesin liste), bilgi ve beceri seviyeleri eski notlara göre incelenerek, yeni sınıflar oluşturulacaktır.
  5. Yeni gönüllü eğitmen ihtiyacı için sosyal medya üzerinden çağrı yapılacak (Urim Babacan).
  6. 2016-17 sezonunda da, önceki sene olduğu gibi gönüllülük esaslı çalışma sürdürülecektir. Sponsorluk taleplerine sadece ihtiyaçların karşılanması, eksiklerin giderilmesi şeklinde olması durumunda sıcak olarak bakılacaktır.
  7. Yeni gelen 10 adet bisiklet, kontrol edilebilmesi açısından numaralandırılacaktır .
  8. Malzeme ve bakım amaçlı oluşturulacak listenin öncelikle yakın çevremizden ve bisiklet firmalarından temini yoluna gidilecektir.
  9. Eğitim faaliyetlerimiz, geçen sene de olduğu gibi her Çarşamba günü 13:00-15:00 arasında gerçekleştirilecektir.
  10. Yeni gelen bisikletlerin 5 adedi ihtiyaç halinde kullanılmak üzere depoya kaldırılacaktır.
  11. Geçen sene kullanılan bisikletlerden 2 adedi eğitim için uygun olmadığı gerekçesiyle ayrılmıştır. 6 adet eski, 5 adet yeni bisiklet olmak üzere 11 adet bisikletimiz eğitim sırasında kullanılacaktır.

Doktor Serhat Ferahi Değimli not olarak hazırladığı bilgiler. Ocak 2016 tarihinde eğitime başlayıp dönemi bitirdik. Edindiğimiz tecrübelerle 2016 – 2017 eğitim yılının başlangıcında yaptığımız toplantıda alınan sonuçlar.

8 Tane bisiklet topladık yardım olarak. Bisikletlerin bakımını yapıp kullanıma hazırladık. Her bisikletin tek tek resmi aşağıda.

26 İnçlik amortisörlü dağ bisikleti. Beyaz – siyah boyalı.

3

12 inçlik pembe boyalı çocuk bisikleti. Ön lastik beyaz, arka lastik siyah renkli.

4

26 inçlik kırmızı boyalı bisiklet.

5

Kırmızı – beyaz boyalı, 26 inçlik bisiklet.

6

20 inçlik, önü siyah, arka kısmı kırmızı boyalı çocuk bisikleti

7

26 inçlik siyah, amortisörlü dağ bisikleti.

8

20 inçlik yeşil boyalı çocuk bisikleti.

9

Pembe boyalı 24 inçlik kız bisikleti.

10

Bisiklet eğitimi başlayınca resim Öğretmeni Aydın Kan derste çocuklara bisiklete binen çocuk resmi çizmelerini istemiş. Öğrencilerden Mehmet Ali Güldalı adlı öğrenci kırmızı boyalı bisiklete binmiş, mavi pantolonu ve sarı kazağı ile birini çizmiş. Şapkası ve ayakkabıları yeşil renkte. Resime 16. 01. 2016 tarihi yazılmış.

11

Okulda eğitim vermeye başladıktan sonra eksiklerimizi görüp ona göre daha iyi eğitim vermeye başladık. Okuldaki eğitimi Çarşamba günleri vereceğiz sadece. Giderek otizmli çocukları daha yakından tanıyoruz, onların dünyasında yeni şeyler öğrenip tecrübelerimiz artıyor. Okulun geniş bahçesi kırmızı renkli kauçuk lastik döşenmiş. Çocuklar düşse bile zemin yumuşak olunca yaralanmaların önüne geçilmiş. Bahçede basket potası var normal boyutta. Çocuklar basket oynuyor ara sıra. Bahçede eğitim veren bisiklet gönüllüleri ve bisiklete binen çocuklar

12

Okulda bisiklete kendi başına binen çocuklarla birlikte hiç binemeyen ve binmeye istekli çocukları gruplara ayırarak eğitim vermeye başlandı. Eğitim öğlen 13:00 te başlatıp 30 dakikalık zamanda 4 ders verecek şekilde ayarladık. Derslere katılacakları çizelgede listeleyip saati gelenlere bisiklete bindirmeye başladık. Bu işi takip edecek yazıcı bir gönüllü üstleniyor. Her öğrenci için o günkü performansı çizelgeye not ediliyor. Böylece çocukların öğrenme becerisini takip etmiş oluyoruz. Bisiklete binmesini binenlere bisikletleri verip serbest olarak bindiriyoruz. Onlar ders boyunca okul bahçesinde tur atıyorlar. Bisiklete hiç binmesini binmeyenlere ilk önce dengede durmasını öğretiyoruz. Bunun için pedalları söküp ayakları yere değecek şekilde LEYLEKLEME dediğimiz yöntemle başlıyoruz. Her öğrenciyle bir yada iki kişi ensesinden yada sırtından destek olarak LEYLEKLEME ile eğitimi veriyoruz bir süre. Çocuklar kolayca dengede gitmeyi öğreniyorlar. Dengede durmayı öğrendikten sonra pedalları takıp bu kez pedal çevirmelerini öğretiyoruz sabırla. En son olarak frene basmayı ve durmasını öğretiyoruz. Hiç bisiklete binmesini bilmeyen öğrenciye üç aşamada bisiklete binmeyi öğretmiş oluyoruz. Bu iş sabır gerektirir, sabırlı olursak çocuğun bir süre sonra eğitim verene güven duyup çabucak öğreniyor.

Gönüllülerimizden Zeynep Nuray Oymak ve Elsa Özgür Özbek elinde defter çocukları takip edip notlar alıyor. Solda Abdurrahman Önal takip ediyor bisiklete binen çocukları. Binanın önünde yarısı çimli bahçe ve iki dut ağacı budanmış.

13

Otizmli bir çocuk kafasında kask takılı, küçük pembe bisiklete binmiş, yanında da otizm gönüllülerinden Hakan Gürler ders veriyor. Arkadaşımız Baattin Şimşek’in torunu denge bisikleti tay – tay’a binmiş.

14

Birol Önal tek başına otizmli çocuğun ensesinden ve gidondan tutup bisiklet sürmesine yardımcı oluyor.

15

Okulun bahçesinde tüm öğrenciler bisikletleri ile bir araya gelip gazeteci arkadaşımız Emin Mengüaslan resim çekecek. Otizm gönüllüleri, okul müdürü Ercan Mermer ve Aydın Kan sıralanırken çekiyorum bir poz.

16

Lise çağlarında olan Özgür bisiklete kendi başına biniyor. Herhangi bir desteğe ihtiyacı yok. Başında şapkası ile zevkle bisiklet sürüyor. Her turda yanımızda durup selam veriyor. Biz de onu alkışlayıp selamına karşılık veriyoruz. Özgür liseyi bitirince eğitimi de bitmiş olacak. Okulda bir süre zaman geçiriyor, oyalanıyor. Bu her otizmli çocuk için geçerli. Kimi çocuk yetimhaneden buraya geliyor, yani bir ailesi yok. Ama ailesi olan çocuklar için yaşam biraz zor. Sürekli bakım ve ilgi istiyorlar. Okul bitince artık evde aileleri ile birlikte zaman geçiriyorlar. Otizmli çocuk sahibi olan aileler yetişkin olan çocuklara nasıl bakacaklar. Çok zor. Bu konuda çeşitli faaliyetler yapan yerler olmalı. Spor salonları, bisiklet eğitimleri, resim, tiyatro, sinema gibi alanlarda çocuklar zaman geçirecekleri yerler yapılması uygun olur. Hem çocuklar için hem de ailelerine biraz destek olmak için.

18

Otizm gönüllülerinden Baattin şimşek destek vererek bir çocuğa bisiklet sürmesini öğretiyor.

19

Otizm gönüllüleri olarak okulda verdiğimiz dersleri severek yaptığımız için yorulmuyoruz bile. Hepimizin yüzü gülüyor. Derslerin bitiminde evlerimize dönmeye hazırlanırken okulun girişinde resim çekiliyoruz bisikletlerimiz ile birlikte. Okul müdürü de bizi kapıya kadar gelip uğurluyor. Toplam 12 kişiyiz okul müdürü ile birlikte.

21

Çocuklara gerekli sevgiyi vermeye çalışıyoruz. Çocuklar da buna karşılık veriyor ve kendilerini sevdiriyorlar. Otizm gönüllüsü Sevil Gülgün Mertcan ile birlikte sevgi yumağı olmuş şekilde poz veriyorlar.

22

Doktor Serhat Ferahi Değimli örnek olarak pedalları sökülmüş olarak LEYLEKLEME hareketini bizzat bisiklet üstünde gösteriyor.

23

Yüksel Baytekin bir çocuğa destek olup LEYLEKLEME öğretirken Şafak Omaç ta onlara bisiklete binmiş olarak cesaret veriyor psikolojik olarak.

25

Hakan LEYLEKLEME olarak bisiklet sürmeye çalışan bir çocuğa kendinden hayli küçük tay tay bisiklet ile yardımcı olmaya çalışıyor.

26

İki kişi bir öğrenciye iki yandan destek olup bisikleti sürmesini sağlıyor. Onlardan birisi Öğretmen Ayşe Kuş. Okulundaki boş derslerinde aramıza katılıyor gönüllü olarak.

33

Bisiklet eğitimi yanında fotoğraftan anlayan arkadaşımız İlkay Özvardar fotoğraf eğitimi veriyor çocuklara. İlkay Özvardar profesyonel makine ile resim çekerken karşısındaki çocuk ta normal makine ile onu çekiyor. Yanında da bir çocuk fotoğraf makinesinin ekranına bakıyor merakla. Otizmli çocuklar karşısındaki nesnelere bakmaktan çok ekranlardaki nesnelere daha dikkatlice baktıklarını öğreniyoruz.

39

Dokuz Eylül üniversitesinde bir mimar bizim için okul bahçesine bisiklet yolu, ve çocukların dikkatini çekeceği oyun alanları çizdi. ABAK gönüllülerinden olan Uluğ Cem Balkanlı okul zeminlerine çeşitli grafik şekillerle oyun alanlarını boyuyor. Şirketi bize boya desteği verdi sağ olsun. Bir gün arabam ile gidip boyaları alarak okula getirdik. Herkesin katılacağı bir Pazar günü sosyal medyada etkinlik açıp okul bahçesini boyayacağız. Mayıs ayının sıcak ve güneşli bir gününde okula geldik. Boya tenekelerini köşe bir yere getirerek altına naylonumuzu da serdikten sonra boya işinde uzman olan Uluğ Cem Balkanlı boya tenekelerini açtı. İlk renk bisiklet yollarında kullanacağımız mavi renk olacak.

Doktor Serhat ve Cem poz veriyor boya tenekelerinin başında.

43

Boyamaya başlamadan önce projeye göre ip gerip tebeşir ile çizgileri çiziyoruz. İzlere göre kağıt bant yapıştırıyoruz yere. Boya taşmasın ve düzgün boyayalım diye.

44

Boyanacak yerin kenarları bantlandı, yerde; metre, tebeşir ve iki kağıt bant var.

45

Boya ustası Cem mavi renkli boyayı rulo ile sürerek bize nasıl boyayacağımızı gösteriyor.

47

Okul müdürü Ercan bey de elinde rulo mavi boyayı sürerken Cem de ona gösteriyor nasıl sürüleceğini.

48

Ercan bey ve Olcay ellerinde sopaya takılmış rulo fırça ile köşeyi boyuyor. Bitirmek üzereler.

49

El birliği ile bir kaç yerden rulo fırça ile bisiklet yolunu maviye boyadık kısa sürede. İkişer kişi ayrı yerlerde boya yaparken.

50

Bisiklet yolu bitti, sıra geldi diğer renklerle boyanacak yerlere. Renk konusu Cem’e ait. Cem çeşitli renkleri karıştırarak istediğimiz renk tonuna ulaşmaya çalışıyor. Başında da yardımcıları var, Zeze (Zeynep) ve Huysuz ihtiyar Şerif Kılavuz sadece izliyor kenarda. Doktor Serhat ta tenekedeki boyayı karıştırıyor çubuk ile.

51

Cem boyaları hazırlarken arkadaşlardan Cem Tabanlı, Zeze (Zeynep), Doktor Serhat, Şerif Kılavuz ve Hakan Gürler onu  dikkatlice izliyorlar.

52

Bir çok boyanın karışımından elde edilen acayip tonda pembe rengi orta alandaki belirli yeri boyamaya başladım. Ben sopanın ucundaki rulo ile yeri boyarken bisikletim KUZ duvar dibinde gölgede dinleniyor.

53

İki yanlamasına, üç tane uzunlamasına mavi bisiklet yolunu tamamen kareye sığacak şekilde çekiyorum. Bahçenin sonunda çocuk oyuncakları, bahçe dışında palmiye ağaçları ve Tepecik hastane binası.

54

İki koldan orta alan pembeye boyanıyor.

55

Pembe boyalı alanın dış kısmına yürüme yolu olarak daha koyu renkte pembeye boyanıyor.

56

Orta alanın boyası bitmek üzere, diğer taraftan yürüme yolu bir kare dolu bir kare boş kalacak şekilde boya vuruluyor. Ayakta duran Merve Akdağ Ören elinde boya kutusu, Olcay arkası dönük, çömelmiş boya yaparken başını çeviriyor kameraya doğru. Zeze (Zeynep)  ile ben karşılıklı bir kare üzerinde çalışırken poz veriyoruz.

57

Mayısın sıcağında, Güneş altında boya yapmak hem yordu, hem acıktırdı. Okul müdürü Ercan bey öğle yemeği olarak bize börek getirdi. Sıcaktan terledik aynı zamanda, dut ağacının gölgesinde yere oturmuş börekleri yiyor arkadaşlar.

58

Ardından Ercan bey kendi elleri ile çay servisi yapıyor. Çay tepsisinde 12 bardak çay ve şekerlik var. Çay içerek öğle arası hem dinleniyoruz hem de yorgunluğu atmaya çalışıyoruz. Doktor Serhat elinde çay bardağı, bankta oturmuş gülümsüyor.

59

Orta alan ve yürüme yolu bitti. Orta alan açık pembe, yürüme yolu yeşil ve koyu pembe renge boyandı.

60

Sıra geldi iç kısma, geniş alanda sek sek karelerini ve yuvarlaklarını boyamaya. Cem Balkanlıda kalıp şablonlar sayesinde tebeşir ile şekilleri çizmeye başladık.

61

Bir yandan yuvarlak şablon ile direk kırmızı boyayı sürüyor arkadaşlar.

62

Başka bir yere sarı renkte yuvarlak olarak boyanıyor.

63

Sek sek kareleri de kimi yer sarı boyanıyor. Sarı boya kutusu olan sadece sarıya boyanacak yerleri şablon yardımı ile boyuyor, kırmızı, yeşil, mavi de aynı taktik uygulanıyor. Sarı renk kutusunu Dilek Kurt kullanıyor.

64

Düz bir çizginin sağı solu yarım daire biçiminde yeşil, sarı, kırmızı ve mavi renge boyanmış halde. Sanki yılan şekli gibi oldu.

65

Sek sek kareleri de aynı renklerden karışık olarak boyandı.

66

Boya işleri neredeyse bitmek üzere, Fatih siyah renkli bahçe yanını artan yeşil boya ile boyarken dut ağacının dibine oturmuş huysuz ihtiyar Şerif ağanın eline kahve değirmenini veriyorum. Kahve takımlarını da çıkardım çimenlik alana. Zeze (Zeynep) benim kahve ocağımı ve takımlarının resmini yakından çekiyor.

67

Taze kahve değirmende çekildikten sonra sıra geldi kahve içmeye. Okul duvarının gölgesindeki bankta oturdum. Kahve cezvesini ocağa sürüyorum, başlıyorum kahve pişirmeye. Yanımda Şerif Kılavuz oturuyor. Ayakta da Hakan Gürler pencerenin parmaklığına dayanmış duruyor. Parmaklığa da halıdan dokunmuş Urim Baba’nın kahvesinin kalpaklı Atatürk portresi ve tabelam asılı. Yani anlayacağınız ben nerede isem Urim Baba’nın kahvesi orda.

68

Boyama işleri bitti sayılır, sadece dört kenarda, bir ortada yuvarlakları siyah renkli şerit ile birleştirmeye. Burası köşe kapmaca oyun yeri.

69

Okul binasının giriş tarafına uzun düz bir şerit daha sarı renkte boyuyor Ercan bey. Bu çizgi tören çizgisi olacak.

70

Okul binasının 1. katına çıkıp pencereden boyadığımız alanı yüksekten çekiyorum. Boyamaya gelen gönüllü arkadaşlar köşe kapmaca oyun yerinde duruyorlar.

72

Yürüme yolunun bir köşesine Otizmli Çocuklar Bisiklet Gönüllüleri yazısını yazıyoruz. Mayıs ayının sıcak bir Pazar gününde gönüllüler ile el birliği ile okul bahçesini boyadık. Otizmli çocuklar burada bisiklet sürecek, oyunlar oynayacaklar. Renkleri sevdiklerini biliyoruz otizmli çocukların. boyama işi bitti ve tatlı bir yorgunlukla mutlu bir şekilde yaptığımız eserimize bakıyoruz.

73

Okulun bahçesini boyadık bir güzel, merak ediyorum, acaba çocuklar nasıl tepki verecek yerdeki renkli şekillere. Pazartesi günü sabah erkenden okula geldim. Bahçeye çıkıp ilk teneffüsü bekledim bir süre. Teneffüs zili çaldı, çocuklar birer ikişer bahçeye geldi. Yeni boyanmış şekillere dikkatlice bakıyorlar sessizce. Anlamaya çalıştıklarını zannediyorum. Renkli şekillere dönüp dönüp bakıyorlar. Mavi boyalı bisiklet yolu daha çok dikkati çekiyor ve yolu takip ederek üzerinde yürümeye başladılar.

74

Kimisi yürüme yolundaki yeşil, pembe renklere dikkatli bakıp yürüyorlar.

77

Yürüme işini oyun haline getirenler var. Önde kız çocuğu, arkasında iki erkek tek sıra yürüyüş yolunda tur atıyorlar sürekli olarak.

79

Arkadaşımız Emre Kanat dron kamera ile okulun bahçesini yükseklerden kuş bakışı çekiyor bir poz. Bahçe iki bina ortasında kapalı bir alan, dışarısı ile bağlantısı yok. Uzunlamasına üç, enlemesine iki mavi boyalı bisiklet yolu. Dar kısımda oyun alanında çevresi yürüme yolu, zig – zag, yılan, sek – sek ve köşe kapmaca oyun yeri. Sol kısım boş, sadece tören çizgisi var. Zemin kırmızı renkte.

75

Böylece daha iyi bir eğitim vermeye çalışacağız çocuklara. Günler geçtikçe tecrübelerimiz de artıyor. Ders sonu Öğretmenler odasında oturup börek ve çay ikramıyla toplantı yapıyoruz masalara oturmuş olarak. Çocukların genel durumunu, bisiklete binme becerilerini dosyadaki çizelgeye devamlı işliyor Cem Tabanlı. Bu konuda uzmanlaştı sayılır. Bizi yalnız bırakmayan Aydın Kan da toplantılarımıza katılıyor.

81

Genellikle eğitim verirken her çocuğa aynı kişinin eğitim vermesine dikkat ediyoruz. Otizm gönüllülerinden Zeynep Nuray Oymak bir çocuğa destek vererek bisiklet eğitimi veriyor.

82

Arkadaşımız Baattin Şimşek çocuklara daha özen gösteriyor ve bisiklet eğitiminden sonra çocukla çak yaparak ellerini çakıyorlar havada.

84

Ben daha çok ortamı organize ve teknik destek olarak yardımcı oluyorum. Elimdeki aletlerle bisikletleri tamir edip patlayan lastikleri yama yaparak şişiriyorum pompam ile. Pompam küçük olduğu işin lastik şişirmesi uzun sürüyor. O yüzden büyük bir pompaya gereksinimiz var. Bir çarşamba günü okula gelirken Çankaya da Sundu bisiklet dükkanına uğradım. Dükkan sahibi olan Hüsnü Sundu ile sohbetimiz var. Kendisinden otizm okulunda kullanılmak üzere büyük bir pompa istedim. O da elemanlarına hemen pompa vermelerini söyledi. Böylece okulumuza bir pompa kazandırdık. Sağ olsun Hüsnü Sundu okul için ne istedimse sorgusuz, sualsiz hemen verdi. Sundu bisiklete ve Hüsnü Sundu’ya çok teşekkürler. Resimde büyük boy lastik şişirme pompası siyah renkte.

86

Yine bir Çarşamba günü Sundu bisiklete uğradık. Sevgili Aysel Ataş Hüsnü Sundu’dan kask istedi çocuklar için. Hüsnü Sundu da hemen verdi bir kask. Hüsnü Sundu kaskı Aysel Ataş’a verirken dükkanın içinde.

87

İstanbul’da Avrasya maratonuna katılmıştım. Dönüşte bisikletimin ön tekerleğini sökmek için arkadaşım Dilek Koçyiğit bana 14 – 15 açık ağızlı anahtar vermişti. İzmir’e döndükten sonra anahtarı geri istemedi. Ben de okulda kullanılmak üzere bıraktım. 14 – 15 anahtar çok gerekli bir alet. Hem tekerlekleri sökmek için hem de pedalları söküp takmak için 15 anahtar gerekli. Parmaklarımın ucunda anahtar olduğu halde okul tabelası ile resmini çekiyorum. Sağ ol Dilek Koçyiğit.

88

Bir gün anahtarı veren Dilek Koçyiğit İzmir’e geldi. Çarşamba günü okula gelerek bizlere yardım ederek gönüllerimizi kazandı. Öğretmen odasındaki masada oturmuşuz poz verdik gülerek. Dilek Koçyiğit iki arkadaşıyla, Atilla Özakdağ, ben, Baattin Şimşek ve Huysuz ihtiyar Şerif Kılavuz

89

Sağlık bakanlığından okul için bisiklet talep ettik. Sağlık bakanlığı İzmir il sağlık müdürlüğünde çalışan arkadaşımız İsmet Biçen bu konuda bize yardım ederek 10 tane bisiklet okula geldi. Bisikletlere numara verelim deyince yapışan numara etiketi alarak bisikletlere yapıştırmaya başladı.

90

Etiketleri bisikletlere yapıştırdık, gönüllülerimizden Özgür Elsa Özbek okulda öğretmen olarak çalışmaya başladı. Çarşamba günleri bizler gelince elinden geldiği kadar yardım ediyor. Etiketleme işinde yanımızdaydı. Sağlık bakanlığının verdiği beyaz bisiklete Aysel Atas ve Özgür Elsa Özbek, yanlarında Cem Tabanlı. Cem Tabanlı başını yukarı aşağı hızlı salladığı için yüzü silik çıkmış resimde. Arkada Şerif Kılavuz duruyor.

91

Bahçenin bir köşesinde bisikletleri dayıyoruz duvara. Burası bakım yeri aynı zamanda. Bisikletlere numara vermemizin nedeni sağlık bakanlığının verdiği yeni bisikletlerin yarısını depoda tutup diğer yarısını kullanmak. 6 Tane beyaz bisiklet duvara dayalı olarak duruyor.

92

Bisikletlerin arka vites ve ön vites ayarını düşürüyoruz. Yoksa çocuklar hızlı gidiyor ve çarpışma tehlikesi olasılığını ortadan kaldırmak gerek. Cem Balkanlı bana yardım ediyor ve tüm bisikletlerin ayarladık.

93

Okulda aynı zamanda başka etkinlikler de yapılıyor. Resim Öğretmeni olan Aydın Kan zaten resim çizdiriyor çocuklara. Bunun yanında fotoğraf makinesi ile resim çekme etkinliğinin yanı sıra halk dansları eğitimini de veriyor gönüllü arkadaşlar. Eğitimi veren Burhan Öner ve Mehmet Erdoğan Erten öğrettiği Çayda çıra oyununu oynamak ve resim sergisi için Narlıdere belediyesinin daveti ile Narlıdere kültür evinde gösteriye gittik. Merdivenlerin başında çekilen ve çizilen resimleri panolara yerleştirip sergiledik.

95

Gösteri sahnesinde çocuklar sahneye çıkıp Çayda Çıra oyununu yöresel kıyafetlerle çıkıp bir güzel oynadılar. Onlar alkışlanmayı hak ediyorlar.  6 kız, 5 Erkek çocuk sahnede alkışlayanları selamlıyorlar. Burada bir durumu anlatmak isterim. Çocuklar sahneye çıkmadan önce bir çok konuşmacı sahnede boş boş konuştu. Çocuklar zaman geçtikçe sabırsızlanmaya başladılar. Bu kadar uzun oturmaya alışkın değiller ve gezinmek, hareket etmek istiyorlar. Boş konuşanları dinlemiyorlar bile, zaten ne konuştukları çocukları ilgilendirmiyor. Bu duruma daha fazla dayanamayıp sahnedekilere çocukların daha fazla dayanamadığını, bir an önce sahneye davet edip oynamalarını söyledim. Böylece güç bela sahnede gösterilerini yaptılar. Otizmli çocukların psikolojik durumlarını bilmeyen sorumsuz organizatörler sayesinde çocuklar çok gerilmişti. Ben ve Öğretmen arkadaşlar çocukları zapt etmek için epey ter döktük sayılır. ( Böyle organizasyon yapanlar için yazının ilk başlarında “Neden Otizmli Çocuklara Bisiklet Eğitimi veriyoruz” yazısını bir daha okumalarını öneririm. )

96

Bir arkadaşım bana Doruk bisiklette iki tane bisiklet vereceklerini haber verdi. Ben de Doruk bisiklete giderek Mustafa’nın vereceği bisikletleri inceledim. Okul için temiz, bakımlı ve yeni sayılabilecek kadar iyi durumda olduğunu görünce kendisine teşekkürlerimi ilettim okul adına. Doruk bisiklet dükkanının önünde Mustafa ile resim çekiliyoruz. Önde hediye olarak verdiği çocuk bisikleti var. İki yanda satıştaki bisikletler sıralanmış.

97

Bisikletleri taşımak için römorkum olan kıytırık KUZ’un arkasına takılı durumda. Bisikletleri de kıytırık’a yükleyip bir güzel bağladım. Bisikletler 20 inç 2 tane çocuk bisikletleri.

98

Doruk bisikletin sahiplerinden olan Mustafa’nın verdiği bisikletlerden birisi mavi renkte amortisörlü.

99

Diğeri turuncu, beyaz renk karışımlı.

100

Bisikletlerin tamiri gerekiyor bazen ben de tamir ederek eğitime katkı sağlıyorum. Bisiklet park köşesi ve tamir yeri, bisikletler duvara dayalı. Yeşil renkli bisiklet ters çevrilmiş durumda, ön tekerleği tamir ederken.

101

Öğrencilerin boyuna göre bisiklet veriyoruz. Büyük olanlara 26 inçlik bisiklet, küçük olanlara 16 ya da 20 inçlik bisikleti veriyoruz. Bazıları yeni başlıyor ikişer kişi destek olarak bisiklet eğitimi veriyorlar. İki bisikletçiye ikişer kişiden dört kişi bisiklet eğitimi verirken bisiklete binmesini bilen serbestçe dolaşıyor.

104

Otizmli çocuklara bisiklet eğitimini verdiğimizi tüm bisikletçiler takip ediyor sanırım. Bunlardan birisi de Edirne’den İlhan Balkan. O da bir Çarşamba günü aramıza katılıp destek verdi. Bisikletin lastiğini yamadıktan sonra pompa ile şişirirken İlhan Balkan da bana yardım ediyor.

105

Bir çocuğun güldüğünü görmek sizde ne gibi duygular meydana getirir? Örneğin Boran’ın gülüşü. Sizi bilmem ama bizlerde bir çocuğa bisiklete binmeyi öğretmenin sevinci oluşur. Herkes bisiklete binmeyi öğrenebilir. Ama Otizmli bir çocuğun bisiklete binmeyi öğrenmesi, kendi başına pedal basabilmesi ve bizlere güven duyması bizlerde anlatılamaz bir duygu oluşturduğu kesin. Tıpkı bu çocuğun gülmesi gibi.

106

Ders arasında bazen bizler de çocukluğumuza dönüyoruz. Tıpkı Aysel ve Cem’in 12 inçlik çocuk bisikletine binmesi gibi. Aysel küçük olan bisiklete oturabilmek için ayaklarını yana iyice açmış. Cem de arka tekerleğin göbek civatasına ayaklarını basarak dimdik ayakta duruyor. Cem bir elinde eğitim dosyasını tutuyor.

107

Resim Öğretmeni Aydın hoca derslerinde boş durmuyor. Çocuklara bisiklete binenlerin resimlerini çizdirmeye devam ediyor. Otizmli Mehmet Ali de mavi, pembe, kırmızı, turuncu ve tekerleklerde siyah renklerle bezemiş. Bisikleti binenin de kendisini resmetmesi olduğunu tahmin ediyorum.

108

Okulda öğretmenliğe başlayan Özgür Elsa Özbek yağmurlu ve eğitimin olmadığı bir günde Cem Tabanlı ve ben sınıfına girdik. Sınıflar iki Öğretmen, dört öğrenci olacak sayıda yapmışlar. Henüz ilkokul çağında olan çocukları eğitmek, onlarla tek tek ilgilenmek gerçekten zor bir iş. Otizmli çocuklar ile iletişime geçmek için bire bir ilgilenmek ister. Sınıfta çocukların eğitimi yanı sıra bakım, temizlik ve yeme işlerini de yerine getiriyorlar. Sınıfta kara tahta dediğimiz, artık beyaz olmuş plastik tahta duvardaki dev ekranın kapağı gibi sürgülü yapılmış. Yazı ve çizim olduğu zaman tahta sürülüyor. Diğer zamanlarda çocukların ilgisini çekebilecek çizgi filimler izlettiriyorlar çocuklara. Cem sandalyede oturmuş, önünde bir çocuk, ikinci Öğretmenin önünde de bir çocuk, Elsa’nın önünde iki çocuk bana poz veriyorlar. Ben de onları çekiyorum sınıfın içinde. Dev ekranda çizgi filim oynuyor.

109

Otizmli çocukların içinde en iri olan Ömer bisiklete binerken. İri derken biraz da şişman sayılır. Bu kadar kilolu bisiklete binmesi bizi şaşırtıyor ama biniyor işte.

110

Her gönüllü arkadaşımız sürekli aynı kişiye eğitim vermesi daha uygun. Çocuklar göre göre eğitim veren kişiye alışıyor ve ona güven duyarak daha iyi öğreniyor ve başarıyor. Otizmli gönüllülerimizden Ferhan Tokul da iyi bir öğretmen. Çocuklara gereken özeni en yüksek derecede vermeye çalışıyor. Yanında eğitim verdiği Boran ile beraber gülümseyerek poz veriyor kameraya.

112

İki kişi bir çocuğa destek vererek bisikleti sürmesine yardımcı oluyorlar. Önlerinde de küçük bir kız çocuğu tay tay bisiklete binerken kareye giriyor.

113

Mertcan en uysal öğrencilerden birisi, bizlerle çok iyi iletişime geçiyor. Zaten sevimli birisi. Bizler de onu çok sevdik. Mertcan yaptığı sosyal faaliyetlerden ve bisiklet eğitiminden dolayı gelişti ve normal okula başladı. Aramızdan ayrılışına üzülmedik, daha da sevinçliyiz ve mutluyuz. Başında siyah beresi, üzerindeki mavi montu ile gülerek poz veriyor Mertcan

114

Eğitim bitiminde çocukların bisiklet üzerindeki gelişimini takip eden Cem notlarını çizelgeye yazarken Elsa da onla beraber çalışıyor.

115

Resimler okulun panosuna asılmaya devam ediyor. Kuru boya kalem ile güneşli bir havada bisiklete binen bir çocuk çizmiş rengarenk. Mavi kazak, kahverengi pantolon, kırmızı kadrolu bisiklet. Güneş kırmızı renkte. Zemin sarı renge boyanmış. Havada da uçan bir kuş çizmiş. Gövdesi siyah, kanatları yeşil, kafası sarı renkte.

116

Eğitim veren gönüllüler ve öğretmenlerin bazıları aramıza katılarak poz veriyoruz kameraya.

117

Kendi başına bisiklete binen Hasan bisiklete binmediği zamanlarda eğitim dosyasını ele geçirip eline kalemi alarak bizi taklit ediyor. Bu hareketi hoşumuza gittiğinden dosyayı hemen eline tutuşturuyoruz. O da ciddi bir eda ile kalemle bir şeyler yapıyor. Yanında da Elsa var.

118

Ege üniversitesinde tıp fakültesinde okuyan öğrenciler de aramıza katılıyor belirli dönemlerde. Öğrencilerden bir kız otizmli bir çocuğa bisiklete binmesine yardımcı oluyor. Arkada okul öğretmenlerinden bir kadın kendi öğrencisine bisiklet sürmesini sağlıyor.

119

Otizm gönüllülerinden Zeynep Nuray Oymak ve Şerif Kılavuz yan yana poz veriyor. Zeynep ayakta, Şerif ise plastik koltuğa oturmuş.

120

Havalar her zaman güneşli olmuyor, bazen yağmurlu oluyor ama bu bizi pek etkilemiyor. Her çarşamba günü bisikletlerimize binip yağmur, çamur demeden okula gelip eğitimi aksatmamaya çalışıyoruz. Ana caddede Cem ve Dilek bisiklete binerken çekiyorum. Yerler ıslak ve su birikintileri var.

121

İşte yağmurlu bir havada okula gelen Ferhan Tokul. İki tane siyah poşeti ayaklarına geçirip paçalarını bantlayıp ayakkabılarının ıslanmamasını sağlamış. Kız pratik zekalı, yağmur çamur dinlemeden okula gelmiş. Ne de olsa buraya gelmeyi çok seviyor ve işini canla başla yapmaya çalışıyor. Üzerinde Sarı, fosforlu yeleği ile elini açmış ne yapayım yani diyerek poz veriyor.

122

Otizm gönüllülerinde olan Birol Önal bir kız çocuğunu bisiklete bindirirken aynı zamanda tıp öğrencilerine de yaptığı eğitimi gösteriyor. Cem Tabanlı da dosyası elinde notlar alıyor kağıda.

124

Ege üniversitesinde okuyan tıp öğrenciler ve öğretim görevlisi  Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin ile otizm gönüllüleri bir arada topluca resim çekiyorum hazır bir araya gelmişken.

126

Almanya’dan gelmiş olan Mesut bizlere yardımcı oluyor. Mesut ve bir kız öğrenci bir çocuğa destek olurken Doktor Serhat biraz haşarı olan İbrahim’e bisikleti daha yavaş sürmesini istiyor.

127

Son zamanlarda aramıza katılan Nejat Türker bir çocuğa destek olurken.

128

Okulun güzel Öğretmenlerinden Melek işini severek yapan birisi. Kendi öğrencisine bisiklete bindirirken çekiyorum. Arkada kareye giren Özlem Özarslan da var.

129

Özgürce bisiklete binen otizmli Emir. Yüzünden gülümseme hiç eksik olmuyor.

131

Artık aramızda profesyonel makinesi olan amatör fotoğrafçı var. Amatör dediğime bakmayın çok güzel pozlar çekiyor Mehmet Emiral. Bahçede yere çömelmiş dikkatlice resim çekerken ben de onu çekiyorum.

133

Cengiz Çakracı aramıza geç katılanlardan birisi, bir çocuğa çömelerek eli ile pedalı çevirmesine yardım ederken başka biri de çocuğu arkadan kavramış.

DSC_3294

Okulun Öğretmenlerinden Kübra Özen idealist biri. İşini severek yapan ender Öğretmenler arasına girmiş. Okulun en iri, en ağır olan öğrencilerden Ömer’in öğretmeni. Ömer’in huyuna göre davranarak kendisini dinlemeyi öğretmiş. Kübra ile karşılıklı derin sohbetlere daldığımız anlardan bir anı Mehmet Emiral yakalamış.

DSC_3200

Bazen topluca resim çekiliyoruz, ben de hazır toplanmışlarken hepsini bir arada çekiyorum. Bisiklete binmiş durumda otizmli öğrenciler. Eğitim veren gönüllüler ayakta arkalarında duruyor. Arkada okul binası, Atatürk büstü ve direkte Türk bayrağı.

143

Selen Almanya’da doğup büyümüş otizmli kız öğrenci, kendi başına bisiklete binenlerden birisi. Konuşması, hareketleri çok kibar, yumuşak ve terbiyeli. Bunların yanı sıra kendinden küçük çocukları koruyup gözetiyor ve ilgileniyor. Aynı zamanda bizlerle beraber çocukları bisiklete binmelerine de yardımcı oluyor. Tıpkı kibar bir Öğretmen gibi.

134

En küçük bisiklet olan pembe çocuk bisikletine ara sıra çocuklaşan Aysel biniyor. Bacanağım olan Selahattin Kelmen de ona destek oluyor sırtından tutarak. Pembe bisiklete uygun olarak pembe üstlük giymiş olan Aysel kafasına da pembe buuf takmış tam takım oluşturmuş.

137

Ferhan Tokul her öğrenciye gereken ilgiyi esirgemiyor. Küçük çocuklardan birisine kaskını giydirmiş, ellerine de eldiveni giydiriyor. Kask demişken elimizde yeterince kask var. Bazı çocuklar giyebiliyor sakince ama kimi çocuk kafasına kaskı taktırmak istemiyor. Takarken huzursuz oluyorlar ve taktırmak istemiyorlar. Biz de bu konuda ısrar etmiyoruz. Zaten her çocuğu takip ediyoruz bisiklete binerken. Bisikletten düşse bile zemin yumuşak lastik döşeli olduğundan pek zarar görmeyeceğini öngörüyoruz.

138

Henüz daha ilkokul 1. sınıfta olan bir çocuk en küçük bisiklete bindirmeye çalışıyor Birol Önal. Birol yere çömelmiş nasıl pedal basacağını öğretiyor.

DSC_3137

Ege üniversitesinde öğretim görevlisi Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin her Çarşamba öğrencileri ile birlikte okula gelerek bize destek oluyorlar. Doktor Serhat’ın sınıf arkadaşı oluyor aynı zamanda. Prof. Dr. Dilek uzmanlık alanı otizmli çocuklarla ilgili. Tıp Öğrencilerinin eğitiminde pratik olarak burada hem bizlere destek oluyorlar hem de hocalarından ders görüyorlar. Bir taşla iki kuş. Doktor Serhat, Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin ve üç kız öğrenci ayak üstü ders alırlarken.

DSC_2818

Ege Üniversitesinden gelen öğrencilere Doktor Serhat ve okul müdürü Ercan Mermer eğitime katkılarından dolayı sertifika veriyor. 8 Öğrenci ellerinde sertifikalar, hocaları Prof. Dr. Dilek ve otizm gönüllüleri ile birlikte kameraya poz vermişler.

DSC_2864

Otizmli kız öğrenci Zeliha az destek, çoğu zaman kendi başına bisiklete biniyor. Yine de onu takip eden Birol var. Yanımızdan geçerken ona destek olmak için “Zeliha, Zeliha” diye seslenerek cesaretlendiriyoruz. Biz ona seslenirken o da bizleri duyduğundan karşılık olarak sürekli mutlu bir şekilde gülüyor.

DSC_2949

Bazen bir arkadaşımızın doğum günü oluyor. Hep birlikte pastayı alarak mumları dikip yaş gününü kutluyoruz. Bu gün epey kalabalık sayılırız, toplam 18 otizm gönüllüsü bir arada. Normal insanlarda baba ile oğul anlaşamaz. Bu durum otizmli olan çocuklarda da gözleniyor. Eğitim gönüllülerimizden Cengiz Çakracı’nı oğlu da hafif otizmli. Bazen okula getirip bisiklete binmesini sağlıyor ama kendisi bindiremiyor. Arkadaşlardan birisi bindirebiliyor. Çocuk babası ile anlaşamıyor nedense. İlla ki başkası ile bisiklete binecek.

DSC_0150

Otizmli çocuklar gördükleri şeyleri taklit etmeyi seviyorlar. Tıpkı bir Öğretmen gibi davranan küçük kız çocuğu gibi. Küçük bisiklete binmiş Hünkar Keleş bisiklet sürerken arkasından destek olan kız çocuğu eğitim veriyor.

DSC_2548

Sonra durdurup karşısına geçerek bisiklete nasıl bineceğini bir Öğretmen edası ile anlatıyor.

DSC_2553

Bazı çocuklar pedala basmasını bilmiyor. 4 kişi bir çocuğa pedal basmasını öğretmeye çalışırlarken. Erkek olan bisikletin arka tekerleğini havaya çocukla birlikte kaldırmış. Diğer üç kadından birisi yere çömelerek çocuğun ayağını pedalda tutmaya çalışırken bir diğeri de bisikleti  önden tutuyor.

DSC_1928

Her çocuğa sürebileceği bisikleti vermeye çalışıyoruz. Boyuna göre de sele ayarını yapmaktayız. Bir bisikletin sele ayarını 13 anahtarla yaparken.

DSC_1926

Otizmli gönüllülerinden Hünkar Keleş bir çocuğu ensesinden tutmuş bisiklete bindiriyor.

DSC_1335

Okulda eğitim vermeye başladığımızdan beri kendisi bisiklete binen öğrencilerden olan Eren sessiz ve sakin olarak yanımıza gelince bisikleti veriyoruz hemen. O da kimseye çarpmadan sürekli tur atıyor bahçede. Bisikleti sürmek ona mutluluk veriyor, gülümsemesinden belli.

DSC_1279

Hasan sürekli aynı bisikleti istiyor, yeşil bisikleti. Bazen kafasına kask takıyor, bazen takmıyor. Kafasına göre, bu gün kaskı takmış bisiklete binerken Mehmet Emiral çekiyor bir poz. Yanında da daha çok sarı ve sarı tonları giymiş bir çocuk sarı bisiklete binerken kareye girmiş.

DSC_0218

Cengiz Çakracı’nın oğlu arada bisiklete bindiriyoruz. Eğitimini de Birol Önal veriyor. Kareye girmiş olan resim Öğretmeni Aydın Kan da bazen çocukları bisiklete bindirmeye teşvik ediyor. Bisiklete binmeye pek hevesli olmayan çocuk seleye rahatça oturmuş, ayaklarını da kadro demirine koyarak pedal çevirmeden bisiklete biniyor. Aydın da bir eli ile ensesinden, bir eli ile de gidondan tutup bisikleti kendisi götürüyor çocukla beraber.

DSC_0173

Okulun güzel Öğretmenleri ile muhabbet ederken Mehmet Emiral’a poz veriyoruz. Solda Kübra Öğretmen, sağda Melek Öğretmen. İkisinde de güneş gözlüğü var.

IMG-20201209-WA0000

Bacanağım Selahattin Kelmen en sonunda çalışmayı bıraktı, artık boş zamanı var ve bizlere yardımcı olmak için okula geliyor. Çocukların bisiklete binmelerine yardımcı oluyor.

DSC_3140

Seramik atölyesinde çalışan seramik sanatçısı Özlem Özarslan her Çarşamba okula gelip bizlere destek olmaya çalışıyor. Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmadan çocuklara bisiklet eğitimi veriyor.

140

Meraklı öğrenciler Mehmet Emiral’ın fotoğraf makinesini istiyor. O da çocukları kırmayıp veriyor resim çekmeleri için. Profesyonel ve pahalı makinesini hiç düşünmeden veren Mehmet Emiral hiç endişe duymuyor kıracaklar,  bozacaklar  diye. ” Ne olacak ki kırıp dökseler! onlardan kıymetli mi?” diyor. Üzerinde siyah mont olan öğrenci fotoğraf makinesinin vizörünü gözüne dayamış resim çekerken.

141

İyi bir zeybek oyuncusu olan Doktor Serhat bazen coşuyor ve harmandalı oynuyor Aygün ile. Aysel de yanlarında kollarını kaldırmış oynarken Özlem Özarslan da korkuluklara dayanmış alkış tutarak tempo veriyor oynayanlara.

DSC_3336

Okuldaki eğitimlerden birisi de pastacılık. Otizmli çocuklara mutfakta kuru pasta yapıp pişirerek bizlere ikram ediyorlar. Bizler de afiyetle yiyeceğiz. Elindeki tepside dolu olan kurabiyeleri ikram eden İbrahim, önlüğü giymiş, başında da aşçı şapkası var.

145

Sabri tam bir aşçı, sinema sanatçısı merhum Necdet Tosun sanki. İri ve şişman olan aşçı beyaz önlük takmış, başında da aşçı şapkası ile elindeki plastik çanakta kurabiye ikram ediyor bizlere.

DSC_3359

Semra başına bordo renkli yemeni bağlamış irice bir kız çocuğu, elindeki tas ile birlikte poz veriyor.

DSC_3361

Otizmli çocukların kurabiye pişirme etkinliğini hep birlikte kurabiyeleri yiyerek kutladık. Sonra hep birlikte topluca resim çekiliyoruz. Önde yeşil çocuk bisikleti.

DSC_3370

Bazen de çocuklar gibi el ele tutuşarak koşturuyoruz çocuklarla birlikte. Koşarken de sevinçle bağırarak neşeyi artırıyoruz. Çocuklar mutlu, biz mutlu, hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. Resimde Nejat, Özlem ve dört öğrenci var, koşturuyorlar ve saçları rüzgarlarından dalgalanıyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak çekiyorum.

DSC_3771

Yaklaşık 4 yıl boyunca otizmli çocuklara bisiklet eğitimine başından beri katıldım. Eğitim salgına kadar 6 yıl sürdü. İzmir’de olduğum sürece her Çarşamba etkinlik açıp bisikletlerimizle okula yağmur çamur, kar kış demeden gelmeye çalıştım. Çocukların bindiği bisikletlerin bakımını, lastik tamirini yaptım. Otizm gönüllüleri olarak bir şeyler yapmaya çalıştık, bisiklete binmesini öğrettik. Öğretmenin yanında bizler de otizmli çocuklardan bir şeyler öğrendik. Onların da bir birey olduğunu; ilgiyi, sabır etmeyi, dinlemeyi, umudu, yaşama daha sıkı, hep birlikte sarılmayı öğrendik. Ünlü şairimiz Nazım Hikmet Ran şiirinde dediği gibi “Hiç kimseden hiç bir şey beklemeksizin” bu işe başladık ve sürdürdük. Toplumda bir farkındalık ortaya çıkardığımıza eminim. Türkiye’de, hatta Dünya’da bir örneği olmayan bir çalışma ve eğitim yaptık. Mutluyum ve mutluyuz yaptıklarımızdan. İnsan mutlu olmak için daha ne ister ki? İşte örneği!

Okul müdürü Ercan Mermer den aldığım bilgiye göre bizlerin gönüllü olarak bisiklet eğitimde öğrencilerin kazandığı motor becerilerinden sonraki gelişmeleri anlattı;

“6 yıllık bisiklet eğitiminde okuldaki çocukların % 90 ı katıldı ve okulun eğitim seviyesi yükseldi. Öğrencilerin sosyal becerileri arttı, derslere daha çok ilgi gösteriyorlar. Anne, baba ve Öğretmenlerinden başka kişilerle pek iletişim kuramıyorlardı. Eğitimden sonra artık diğer kişilere güvenmeyi ve iletişime geçtikleri gözlendi. Agresif tutumları azaldı, artık daha sakin ve karşısındakini dinlemeyi öğrendiler. Becerileri arttı, yeni bir şeye ilgileri ve merakı arttı. Bir yerde daha uzun oturmayı öğrendiler. Bu hem anne babayı biraz rahatlattı, hem de öğretmenlerin daha iyi eğitim vermelerine yardımcı oldu.  Geçen yıl 30 Ekim’de İzmir de olan depremde ana bina hasarlı duruma geldi ve eğitime kapandı. Yan binada dar alanda eğitim veriyoruz. Bisiklet eğitim pistini de kullanamadığımızdan çocukları bisiklete bindiremiyoruz. Ayrıca salgın yüzünden çeşitli önlemlerle eğitime davam ediyoruz. Okulun yıkılıp yeniden yapılmasına katkı sağlayacağını iş adamı Moris Bencuya bildirdi. Bu çok sevindirici bir haber.”

Otizm Gönüllüleri olarak katkı verenlerin bazılarının ismini yazdım. Bazılarını da ismini bilmediğimden yazamadım. Bir çok kişi gelip gönüllü olarak katkıda bulundu. Onların da resimleri yok, isimleri yazılmadı ama onlar sessiz kahramanlarımız. En ufak bir katkı koyan tüm arkadaşlara kendi adıma çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Eğitim boyunca çocuklar bazen bisikletten düştü, bazen çarpışma oldu ama hiç birisi yaralanmadı ve önemli bir şey olmadığını belirtirim.

Sevgili arkadaşımız Emre Kanat tarafından dron kamera ve cep telefonu ile çekilmiş eğitim görüntülerinin linki aşağıda, izleyebilirsiniz

https://www.youtube.com/watch?v=yDFgAvVqwOI
Her Çarşamba yaptığımız yolun haritası aşağıda. Yaklaşık 8.31 Kilometre civarı sadece gidiş. Göztepe iskeleden Tepecik arası.

Powered by Wikiloc