Aylık arşivler: Şubat 2016

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 5. Gün

20 Ağustos 2015 Perşembe

Mitrovica – Priştine – Ferizaj

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Kimi kez

kimi kez

insan pamuktan yumuşakmış kimi kez

kimi kez

taştan kavi

kimi kez yaşamak o kadar kolay

kimi kez o kadar zor ki

agim rıfat yeşeren

 

Öne çıkmış olan görsel, Bisikletim KUZ, arkada tren istasyonu. Kosova da Vıçıtırın kentinden geçen tren yolu.

20150820_100421

En önemlisi ne biliyor musunuz? Güvende olmanıza rağmen tedirgin uyumak. Yağmur yağacak diye değil, insanlar tedirgin ediyor. Basketbol sahasının duvarları yüksek olmasına rağmen bir kaç kişi duvarlara çıkarak bizi gözetlemesi. Aydınlatma lambalarını üzerlerine tutunca duvardan aşağı atlayıp kaçtılar. Okul bahçesinde olsaydı kim bilir belki bu kadar rahatsız etmezlerdi. Henüz alarm saati çalmadan uyandım. Dışarı çıkınca yağmurun üzerimize yağmaya hazır olduğunu gördüm. Bir kaç kilometre yakınımızda bulut yere inmiş yağan yağmur damlaları güneşin ilk ışıkları ile gök kuşağını oluşturmuş. Harika bir görüntü olmasına rağmen çadırın içindeki eşyaları ve çadırı kapalı basket sahasına hemen taşıdım yağmur indirmeden. Çadırı ıslatmamak gerek, birazdan toplanacak zaten.

20150820_055804

Çadırı içeri alır almaz yağmur indirdi. Binanın saçak altından bir süre yağmurun yağışını seyrettim. Pek öyle uzun süreli yağacağa benzemiyor. Yaz yağmuru kısa sürer. Zaten sol tarafı açık ve güneş var. İşte gök kuşağı, yağmur damlalarından geçen güneş ışıkları bize görünür ışığın açılımını veriyor yedi renk olarak.

20150820_060154

Henüz erken olmasından istifade etmeli. Çadırı, eşyaları toplamadan kahve takımını çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Bakalım şanslı olan 3 kişi kim?

20150820_070437

Kahve pişerken bekleyenler çaktırmadan resmimi çekmiş.

12143342_10153674905903560_4185371274541620943_n

İşte çaktırmadan resmimi çekenler. Henüz çadırından çıkmamış, öylece avını bekleyen avcılar gibi pusuya yatmış. Sözde kahveyle ilgilenmiyorlar görünüyor, kadınlar sohbet ediyormuş gibi yapıyorlar. Ama erkek olan gözlerini avına dikmiş öyle bakıyor. Sadece kahvenin fincana dökülmesini bekliyor. Fazladan üç fincan olunca etrafta avcılar da gözünü kahve cezvesine dikmiş durumda. Bakalım kim kapacak fincanları?

12191524_10153674905353560_7412704064043485013_n

Erkek olan ve kadınlar kapıyor fincanları. Nasıl çıktılar, nasıl yanıma geldiler göremedim. Hem de kahve fincanını dökmeden kapıp tekrar çadırın içinde keyifle höpürdeterek içiyorlar kahvelerini. Erkek olanından korkulur, müthiş avcı. Kaşla göz arasında iki fincan kahveyi diğerlerinden önce kaptı. Kendisini tebrik eder afiyet olsun dilerim.

12193464_10153674905538560_2475920267611064516_n

Kahve keyfinden sonra toparlanmaya başladık. Bir süre yağan yağmur beklediğim gibi dindi. Eşyaları arabaya yerleştirdik tek tek sığacak şekilde. Araba tıka basa dolu ama biraz daha eşya sığdırabileceğimi hissediyorum. Artık iyice öğrendim eşyaları arabaya yerleştirmeye. Eşyalar yüklendi, sıra kahvaltıya geldi. Sabri yanımıza gelerek bize rehberlik edecek, kahvaltı ve şehirden çıkış için. Bisikletlerle merkeze gelip fırından patatesli, peynirli ve kıymalı börekler aldık. Vitrinde poğaçalar sergilenmiş.

IMG-20150819-WA0066

Aynı bizdeki gibi burada da kahveler var. Bildiğimiz gibi demlikte çay demleyip ince belli çay bardaklarınla tepside çay servisi yapıyorlar. Oralarda bulunan kahveye oturup çay söylüyoruz duble olarak. Duble bardakları bana küçük geldiği için kendi cam bardağımı çantadan çıkarıp oradan içiyorum duble çayımı. Alışmışım su bardağında çay içmeye. Bardağım da mavi boncuklu. Az yağlı nefis böreklerle çay iyi gitti doğrusu. Gel gelelim bardağı kahvede unuttum… Belediye meydanını çekiyorum.

20150820_083107

Şehrin bazı yerlerinde kaldırım ve yol düzenleme çalışmaları var. Kazılmış durumda olan yerlerden dikkatlice geçmek gerek. Sabah yağan yağmur su birikintileri oluşturmuş durumda. Çamurlanmamak gerek henüz yola çıkarken. Kosova savaşında şehit düşmüş UÇK askerin heykeli bir kayanın üzerinde.

20150820_083121

Sabri Hüseyin yine bize rehberlik edip şehirden çıkarıyor. Ana  yoldan değil de tren yolunun dibinden giden yolda, araç trafiği neredeyse yok. Ta Vıçıtırın’a kadar yolumuz böyle. Sabri elçek ile  arkadaşları çekiyor, Semra, Serhat, Sabri, Denis, İrfan ve Mehtap hanım.

11924972_920082111401792_1396136366019841918_n

Önde gidenler beni beklerken resim çekiliyorlar, arkada iki katlı bir bahçeli villa var.

11891080_920081871401816_2168646236845397792_n

Yamaç kıyısında giden köy yolu bisiklet sürmek için mükemmel bir yol. Önde bisikletçiler gidiyor.

20150820_093401_HDR

Tren yoluna paralel giden yol, eski ana yol. Sol tarafta nehir yatağı var. Yeni ana yol diğer tarafta ve trafik oradan işliyor.

20150820_093731

Vay o da ne şöferimiz değişmiş bu gün. Muhlis abi bisikletini Denis’le takas etmiş.

20150820_093423

Vıçıtırın tren istasyonuna vardık. Kasaba yerleşim yeri daha yukarıda yeni yolun kıyısına yoğunlaşmış durumda. Tren istasyonu kenar mahallenin ıssız istasyonu olmuş. Etrafta kimseler yok, sanki terkedilmiş. İstasyonun ıssızlığı hüznü çağrıştırıyor. Sanki kavuşulmamayı anlatıyor bana. Oldum olası trenleri, tren istasyonlarını severim. En çok istediğim trenle uzun bir yolculuk yapmak. Trenler arabalara göre daha yavaş gittiğinden olsa gerek varacağın yere daha uzun zamanda varıyorsun. Yolculuk sırasında bir çok şeyi daha rahat görebilme imkanı var. Vagonun içinde geniş mekanı  olması, otobüs yada arabalara göre serbestçe dolaşma olanağı olduğundan yolculuk sırasında sıkılmadan, dizlerin, ayakların su toplayıp uyuşmadan yolculuk yaparsın. Her istasyonda durup inen yolcuları seyredersin. Onları bekleyenlerle karşılaması insanı mutlu eder. Ardından trene yeni yolcular biner. İlk önce süzersin, o da seni süzer. Yerine yerleştikten sonra konuşma faslı başladı mı ineceği yere kadar sürer. Belki de dost olursun. Tren yavaş gider ama seni varacağın yere götürür. İşte bu yüzden trenleri ve trenle gezmeyi seviyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150820_100421

Ova boyunca akan derenin yanından gelmiştik. Şimdi köprüden karşı tarafa geçip  Vıçıtırın’a gireceğiz. Köprü üzerinden dere, kenarları ağaçlar kaplamış.

20150820_101241

Dere az akıyor yaz olması nedeniyle. Köprü bayağı geniş ve uzun, demek ki kışın daha çok akmakta.

20150820_101246

Bizim söylemimizle Vıçıtırın, Arnavutça Vushtrri, Sırpça Arnavut milliyetçileri tarafından karalanmış. Normalde programa göre Vıçıtırın da mola verecektik ama bu gün Denis bisikletle gidiyor ve genç olduğu için öncülük yaptığından gaza gelmesi daha kolay. Önde giden ihtiyar kurtlar Denis’i hadi hadi diye gaza getirmişler habire gidiyorlar. Benim yetişmem imkansız onlara. Durum böyle olunca burası yakın deyip pedala basmışlar durmadan. Bakalım nerede duracaklar ihtiyar kurtlar…

Bisikletim KUZ ve Vushtrri tabelası, burada hız sınırı 40 Km olduğu belirtilmiş.

20150820_101538

Muhlis abi arabası ile bizleri takip ediyor. Ona uygun bir yer bulmasını istiyorum, yoksa Priştine’ye varacağız deyince yol kıyısında otelin birinde ekibi durdurup mola verdiriyor. Otel olmasına rağmen bizdeki gibi yok lüksmüş, yok dükkan kirası pahalıymış durumları yok. Kahve yada bira Prizren de, Jakova da, Peja da ne kadarsa, burada da fiyatlar aynı, değişmiyor. Öyle kazıklama ihtiyaçları da yok yabancıları. Verdikleri fiyatla da para kazanıyorlar. Bahçede masaya oturmuş, gölgede dinleniyorlar.

20150820_113825

İkinci masada bir grup daha oturmuş, dinleniyorlar.

20150820_113842

Otelin geniş bahçesinde kafeteryada yayıldık. Ağaçların gölgesinde sohbet ederek iyice dinleniyoruz. Bu da üçüncü masada dinlenenler.

20150820_113859

Biralar serinletiyor dinlenenleri.

20150820_113914

Bir süre dinlendikten sonra yola devam ediyoruz. Priştine yakınlarında bulunan termik santral tüm Kosova’nın elektrik ihtiyacını karşılamakta.

20150820_122058

Priştine’ye gelmeden önce Sultan I. Murad türbesine geldik. Türbeyi görmemiz gerek. Tabela bizi gelmeden önce uyarıyor türbe az ileride sağda diye.

20150820_122416

Türbe yoluna sapıyoruz. Türbe binası ileride sağda görünüyor.

20150820_122721

Türbe bir kaç binadan oluşmuş geniş bir yer. Bahçenin etrafı duvarla çevrilmiş.

20150820_122803

Kapının ilk girişinde tam karşıda daha geç dönemlerde yapılmış iki katlı bina var, burası müze.

20150820_122924

Avlunun solunda türbenin olduğu yapı ve türbedarın oturduğu ev. Türbe tek kubbeli.

20150820_122931

Türbeyi Türkiye devleti restore edip yenilemiştir. 70 cm taş platform üzerine dört direk, direklerin üstü çardak. Duvarında Kosova ve Türk bayrağı ve türbenin tarihçesi Arnavutça ve  Türkçe plakete yazılmış. Platform taş duvarına Meşhed-i Hüdavendigar, Kosova tarih ve kültür derneği yazılmış.

20150820_123057

Türbenin rehberi Muamer Sivrikoz bizi bahçede karşıladı ve tanıştık. Sıcak ve sempatik karşılaması bizleri memnun etti. Türkiye de okumuş genç, dinamik bir delikanlı Muamer. Muamer’in etrafında toplanıp Osmanlı tarihi, Kosova Savaşı, Sultan I. Murad Cihan-ı Hüdavendigar’ı , Sultan I. Murad’ın şehit düşmesini ve Türbenin yapılışını anlatmaya başlıyor.

20150820_123232

Burada Türbedarların ve Paşaların mezarları var. Şimdiye kadar yaşamış olan Türbedarlar ölünce buraya gömülüyor.

20150820_123355

Dut ağacı Türbenin yapıldığı tarihlerde dikilmiş hala ayakta asırlık dut ağacı.

20150820_123835

Türbe restore edilirken dut ağacının bakımı da yapılmış. Zamanla iyice büyüyen gövdesini taşıyamayıp ortadan ikiye ayrılmış. İçi de çürümeye başlayınca beton ile destek yapılarak ağacın daha çok yaşaması sağlanmış böylece.

20150820_123852

Su içebileceğimiz çeşme de var bahçe duvarının dibinde.

20150820_123854

Türbeye ayakkabılarla girilmediği için hepimiz dışarıda ayakkabıları çıkardık.

20150820_123903

Bu da ayakkabı ile girilmeyeceğini belirtir uyarı levhası hem resim olarak hem de yazı ile.

11221720_10207492962177684_8546596837289061973_n

Türbenin yerdeki kırmızı halısı beyaz benekli.

20150820_123943

Cep telefonu ekranında resim çekmek için bakınırken yerde ki halıya hareket halinde iken böyle güzel bir görüntüyü de çekmiş oldum. Kameranın merceğinden çipe kadar geçen zaman, ekrana yansıyasıya kadar beyaz benekler beyaz çizgiye dönüşüyor.

20150820_123948

Sultan I. Murad Hüdavendigar’ın Türbesi. İlk önce ruhuna bir Fatiha okuyup duamızı ediyoruz.

Sultan I. Murat Kompleksi Pristine – Mitrovica yolunun 6. kilometresinde, Mazgit köyünde bulunmaktadır.

Sultan I. Murat kompleksi: Türbe, Mezarlık ve Müzeden oluşmaktadır. Bu kompleks, kültürel, tarihi, ve dini bir anıttır. Kompleksin ziyaretçileri oldukça çoktur. Ziyaretlerin nedeni, kültürel ve dini amaçlıdır.

Türbe 14 y.y  inşa edilmiştir. Bu türbenin inşaatını Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır, ve bu yer “Meshed-I Hüdavendigar” olarak adlandırılır.

Tarihsel verilere göre Türbede Sultan I. Murat’ın sadece iç organları yer almaktadır. Cenazesi ise Bursa’nın Çekirge semtinde bulunmaktadır. Tarihsel dokümanlara göre ise 1660 yılına kadar Türbenin restorasyonu yapılmamıştır. Restorasyon ancak 1660 yılından sonra bugünkü halini almıştır. Bu restorasyondan sonra Türbedar ailesi getirilmiştir. Daha sonraki restorasyonlar ise 1845 yılında yapılmıştır. 1866 yılında su tesisatı yapılmıştır. 1896 yılında ise Selamlık binası inşa edilmiştir. 2006 yılında ise restorasyondan sonra müze haline dönüştürülmüştür.

2005 yılında Türbe, Diyanet Vakfı tarafından restore edilmiştir.

Birinci Kosova Savaşının Tarihi

15 Haziran 1389, yılında I. Kosova savaşı, Osmanlı ordusu ile Balkan ordusu muharebesinde I. Sultan Murat şehit edilir. Sultan öldürülmesi hakkında değişik yorumlar da vardır. En güçlü verilere göre Sultan I. Murat’ı , Milos Obilic tarafından öldürülmüştür.

Sultan  I. Murat’ın Tarihi

Sultan I. Murat (1326 – 1389) yıları arasında yaşamıştır. Osmanlı devletinin üçüncü Padişahıdır. Sultan I. Murat, Osmanlı devletinin, Avrupa’ya doğru kapılarını açan ilk Padişahtır. Osmanlı İmparatorluğunu 500.000 kilometre kare yaymıştır.

Kompleksin  İçinde Ziyaret edilebilenler:

Sultan I. Murat türbesi

Müze

Dut Ağacı

Rıfat Pasa mezarı, (Silistre kumandanı 1859 y)

Hafız Mehmet Pasa mezarı, (Kosova Valisi 1903 y)

İlk Türbedarın mezarı Hacı Ali Buhara

İsmail Ağa mezarı

Çeşmeler ve Kitabeler

Sultan Abdul Aziz çeşme kitabesi

Ali Hacı Yakova çeşmesi ve kitabesi (1898 y)

Sultan Reşad anısına yaptırılan çeşme (1911 y)

Türbedar Ailesi

Sultan Abdülmecit’in bir berat ile 1854 yılında aslen Buharalı olan (Özbekistan) Hacı Ali Bey, Türbedar olarak atanmıştır. Hacı Ali Bey’in ailesi daha sonar Türbedar soyadını almıştır ve bugüne kadar Türbe’nin Türbedarlığını bu ailenin mensupları yapmaktadır.

Türbedarlık, Yugoslavya döneminde zor koşullarda ve büyük bir özveri ile 2000 yılına kadar merhum Fahri Türbedar yapmıştır. Bugün ise Fahri Türbedarın esi Saniye Türbedar yapmaktadır

Rehberimiz Muamer Sivrikoz’un anlatımı ile..

Sultan Murat’ın mezarı, yeşil örtü ve Arapça yazılı örtü ile örtülmüş. Baş kısmında ise beyaz renkli kavuk var.

20150820_124003

Türbenin tavanı tek kubbeli, iç kısmı şekil ve Arapça yazılarla süslenmiş. Ortadan uzun bir zincir ile avize bağlanmış.

20150820_124020

Türbede işimiz bitti, ayakkabıları giyip dışarı çıkınca iki dengesizi dut ağacının altında resmediyorum. Tamam ve İrfan.

20150820_124250

Bisikletlerin başında Denis nöbet bekliyor. Müze binasına doğru gitmeye başladık.

20150820_124310

Şimdi kullanılmayan orijinal çeşme kitabesi ile bahçenin bir kıyısında unutulmuş. Zamanın izleri var hala üzerinde.

20150820_124340

Müzeye giriş yaparak içinin gezintisine başladık. Burası giriş yeri.

20150820_124420

Müzeye bağış ta yapabilirsiniz. Bağış kutusu altında, camekanın içinde yeşil ve beyaz kavuklar sergilenmiş.

20150820_124430

Sultan Murad’ın resmi duvarda, tahta divan üzerine motifli minder ve yastıkların bulunduğu dinlenme yeri.

20150820_125120

Hem tuvalet, hem de banyo olarak kullanılan halk dilinde “Hamamcık”

20150820_125138

Film  salonu, burada projeksiyon cihazı ile gösterim yapılıyor ziyaretçilere. Duvarda perde ve oturma sıraları, yere de Türk motifli halı serilmiş.

20150820_125212

Kırık, dökük mermer yazıtlar duvar dibinde sergilenmiş.

20150820_125221

Osmanlı ordusunda Askerleri savaşa motive eden davulcu. Davullar gümbürdedi mi askerler cesarete gelip hücuma geçerlermiş. Davulcu heykeli.

20150820_125348

Savaş silahları uzun sopalı iki balta çapraz asılmış. Kılıçlar aşağıda kınları içinde.

20150820_125350

Başında tolga, savaş zırhlısı giymiş Osmanlı savaşçısı.

20150820_125355

İki kılıç, Bir balta, baston ve duvarda kalkan.

20150820_125413

Oklar ve sadak.

20150820_125501

Bu da zurnacı, zurnanın sesi de davulla beraber askerleri galeyana getirip savaşı kazanıyorlarmış.

20150820_125515

Sultan Murad’ın duası.

“Yâ Rabbî! Bu fırtına, şu âciz Murad kulunun günahları sebebiyle çıktıysa, onun yüzünden mâsum askerlerimi cezâlandırma!.. Allâh’ım! Onlar ki buraya kadar sâdece Sen’in adını yüceltmek ve İslâm’ı teblîğ etmek için geldiler!

İlâhî! Bunca kerre beni zaferden mahrûm etmedin. Dâimâ duâmı kabul buyurdun. Yine Sana ilticâ ediyorum, duâmı kabûl eyle! Bir yağmur nasîb eyle! Bu toz bulutu kalksın. Kâfirin askerini âşikâr görüp, yüz yüze cenk edelim!

Yâ İlâhî! Mülk de, bu kul da Sen’indir. Ben âciz bir kulum. Benim niyetimi ve esrârımı en iyi Sen bilirsin. Mal ve mülk maksadım değildir. Yalnız Sen’in rızânı isterim.

Yâ İlâhî! Bu mü’min askerleri küffâr elinde mağlûb edip helâk eyleme! Onlara öyle bir zafer lutfet ki, bütün müslümanlar bayram eylesin! Dilersen o bayram gününün kurbânı da şu Murad kulun olsun!

Yâ İlâhî! Bunca müslüman askerin helâkine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar için ben cânımı kurbân ederim; yeter ki Sen beni şehîdler zümresine kabûl eyle!.. İslâm askerleri için rûhumu teslîme râzıyım… Beni gâzî kıldın. Sonunda lutfen ve keremen şehîdlik de nasîb eyle!.. Âmîn!”

Aşağıda Sultan Murad’ın duası resmi.

20150820_125808

Osmanlı ordusunun savaş düzenini anlatan minyatür maket mehter takımı. Ordunun yakınında askerlerin moralini yükselterek savaşta galip gelmeleri için var gücü ile marşlar çalıyorlar durmadan.

20150820_125827

Tarihte ziyaret edenlerin karaladığı ziyaret defterleri. Açık olan ziyaret defterine ben de grup adına bir şeyler karaladıktan sonra hepimizin adını tek tek yazdım.

20150820_125844

Sultan Murad’ın kullandığı kavuk. Altı kahverengi, külahı beyaz.

20150820_125853

Kosova savaşından sonra kullanılan Osmanlı bayrakları. Ay yıldızlı bayrak Kosova savaşında akan şehitlerin kan birikintisine Ayın hilal oluşu ve Jüpiter gezegeninin ayın yanında denk gelmesi ile oluşan gökteki bu anın yansıması sonucu olmuştur. Bu ay ve Jüpiter’in bir araya gelip ay yıldız oluşturması her zaman olmaz. Uzun sürede olan bu durum da tesadüf eseri olamaz.

20150820_125904

Sultan Murat oturmuş ve yeniçerileri etrafında toplanmış.

20150820_130519

Sultan I. Murat’ın yaşadığı dönemde Osmanlı devletinin olduğu sınırları gösterir harita.

20150820_130535

Rehberimiz Muamer Sivrikoz ve bisikletçiler olarak türbenin önünde hatıra resmi çektiriyoruz hep birlikte. Tatlı dili, yalın Türkçesi ile bizleri mest etti. Sanki o dönemi yaşadık tarihin derinliklerinde. Başka bir alemden çıktık sanki. Muamer bizleri büyüleyip Kosova savaş meydanında zaferden sonra yaralı Sırp askerinin Sultan I. Murat’ı şehit ederken o anı yaşattı. Büyüden anca dışarıda Güneşin ışıklarını görünce kurtulduk.

20150820_131142

Resimden sonra cep telefonumu Muhlis abiden aldıktan sonra karşımda bana poz veren Zafer Tanılkan’ı çekiyorum bir poz.

20150820_131156

Sultan I. Murat türbesinden ayrılıp ana yola çıktık tekrar. Yol kıyısında renkli arabaları görünce dikkatimizi çekti. Eski arabaları cafcaflı boyalarla boyayıp sergilemişler. Müşteri çekmenin değişik bir yolu. Renkler insanı çekiyor kendisine. Arabalar da sevimli ve minik olması ayrı bir gözle görmemizi sağlıyor. Arabaya; Lago di Garda yazılmış. Kırmızı, beyaz ve üstü yeşile boyanmış.

20150820_132700

Vos vos ta öyle, zaten vos vosu öne koyup dikkati daha çok çekiyor. Altı sarı, üstü kırmızı boyanmış Murat’ı araba ile birlikte çekiyorum.

20150820_132703

Artık trafik iyice kalabalıklaştı, Priştine’ye geldik sayılır. Denis Priştine’yi bildiği için önde bize kılavuzluk edecek.

20150820_134844

İlkönce Denis’in okuduğu üniversiteye geldik. Yaz tatili olması nedeni ile Okul kapalı.

20150820_135113

Denisin hayalini gerçekleştiriyoruz hep beraber; Bisikletle Prizren den gelip Üniversitede beraber, bisikletlerle resim çekilmek. Denis çok sevinçli, yanında bir çok bisikletli ile birlikte Üniversitenin Kampüsü önünde devamlı öğrencilerin takıldığı kafenin önünde. Okul açılınca resmi arkadaşlarına gösterip hava atacak. Yakışır da hava atması, arkadaşlarının böyle bir şey yapması olası değil ki.

20150820_140652

Üniversiteden sonra yemek yemeğe lokantaya geldik. Herkes kendine göre yemek ısmarlayıp afiyetle yedi.

20150820_151121

Yemekten sonra Denis Priştine’nin merkezine sevgi yoluna getirdi. Burası trafiğe kapalı, sadece yayaların girip gezinti yaptıkları yer. Bisikletle bile dolaşmak yasak. Bisikletleri kıyıda girişte park edip dolaşmak istemeyen Tamam ve İrfan’a emanet ederek yaya olarak dolaşmaya başladık.

20150820_152734

Araçlara kapalı geniş yolda yürüyoruz.

20150820_153651

Şahin ile Denis elçek olarak kendilerini çekiyorlar.

IMG-20150831-WA0113

Muhlis Dilmaç ta bizleri elçek çekiyor.

IMG-20150831-WA0103

Bir grup arkadaş Arnavut komutan İskender beg atlı heykeli önünde çekiliyorlar.

IMG-20150831-WA0099

Yürüyüş yolunda havuzlar yapılmış, havuzda da fıskiyeler suyu belli bir yüksekliğe kadar çıkarıp insanların dikkatini çekiyor.

20150820_153117

Arnavutların lideri Skender beg, burada da at üstünde heykeli dikilmiş. Heykel mermer kaidenin üstünde.

20150820_153952

İnsanlar gezinirken sıkılmasınlar diye su oyunlarından delikli fıskiyelerden konuşmuş. Belli bir ritimle su basınçla delikten çıkıp belli bir yüksekliğe kadar çıkıyor. Bu yükseklik müziğin ritmine göre tansiyonu ayarlanıyor bilgisayarla. Bir terapi gibi insanları oyalayıp seyrettiriyor resmen.

20150820_154151

Bir süre dolaştıktan sonra yola çıkıyoruz. Şehir trafiği kalabalık, ilk önce onunla boğuşuyoruz bir süre şehirden çıkasıya kadar. Gideceğimiz Ferizaj yolu epey kalabalık. Yolda emniyet şeridi yok ve düşük banket. Tek sıra gidiyoruz burada ve hızlı. Ortalama 30 km ve üzerinde. Yoğun trafikten biran önce kurtulmamız gerek. Her ne kadar trafikten sıkılsak ta o yoğun trafiğe rağmen araçlar bizi hiç sıkıştırmadı. Eğer karşıdan gelen araç varsa bizi sollamadılar. Karşıdan araç gelmeyince bizim güvenliğimizi düşünerek öyle solluyor araçlar. 30 km/hız ve üzeri olunca ana yolu çabucak geçtik.

20150820_161132

İşte burada tarlada sürü halinde uçan kuşlar için pratik, bisiklet üstünde resim çekebileceğim bir fotoğraf makinasına ihtiyaç duydum. Kuş sürüsü öyle güzel hareket ediyordu ki. İşte o anları yakalamak zorladı beni. Resimleri cep telefonumdan çektiğim için durmam gerektiğinden durup çekesiye kadar kuş sürüsü hızla hareket ettiğinden havada bulut halinde yakalayamadım. Kuş bulutunun hareketleri insanı büyülüyor adeta. Bir yukarı doğru uçuyor, ardından aşağı, sola. Tekrar yukarı, sağa, aşağı. Sanki koca bir kuş ama kağıttan yapılmış, eğilip bükülüyor, ardından düzelip havada süzülüyor. Bir bakmışsın büzüşüyor. Durup seyretmesi çok hoş. Sürünün ne yapacağını bilmeden takip ediyorum. Her hareketleri değişik kompozisyon oluşturuyor gök yüzünde. Beni fark ettiler herhalde. Tarlaya kondular sürü halinde. Sonra hep birlikte havalanıp danslarına devam ettiler. Sanki akşam seremonisini dans ederek kutluyorlar gün bitimini.

20150820_163802

Kamp yeri Ferizaj şehrinin dışında olduğu için şehre varmadan Prizren yoluna sapıyoruz. Bu yola girince  rahatladık, araç trafiği iyice azaldı.

20150820_174721

Ferizaj dağlardan biraz uzakta kurulduğu için kamp yapabileceğimiz en uygun yer olarak piknik ve doğa yürüyüşçülerin kullandığı çamlık olan bir yere vardık. Kamp yeri biraz yüksek, kısa bir yokuşta bisikletleri elde çıkarmak zorunda kaldık. Yol toprak ve dik. Piknik alanında çeşme ve tuvalet olmadığı için arkadaşlar beğenmedi kamp alanını.

11215767_10207493010578894_3802214529825842689_n

Kamp alanını keşfeden arkadaşlar bankta oturmuş. Etraf çam ağaçları ile kaplı

10443357_10207493013218960_4048645191434832341_n

İrfan çam ormanı içinde bisiklet sürüyor.

11953071_10207493014218985_3883742358002843767_n

Zafer Tanılkan omuzunun üstünde buz torbasını tutarken gördüm. Ne olduğunu sorunca yolda gelirken matarasından su içmeye çalışırken arka tekerleğini bankete düşürünce bisikletten sağ omuzu üzerine düşmüş. Sıcaklığından olsa gerek bir şey anlamadığından kalkıp yola devam etmiş buraya kadar. Yüzündeki acıyı görünce kırık olduğunu tahmin ettim. Denis’e hemen hastaneye götürüp filminin çekilip kontrol edilmesi için araba ile şehre hastaneye yolladım.

Restoranın aşağısında düz bir alanda çadırları hep birlikte kuruyoruz.

20150820_184814

Çadırlar kurulduktan sonra hava karardı. Denis ve Zafer hastaneden geldiler. Hastanede çekilen röntgen filminde gördükleri kadarı ile omuz kemiği kırılmış. Ameliyat edilmesi gerektiğini söylemiş doktorlar. Zafer’in abisi Uğur hemen bir araç bulup Türkiye’ye gidelim deyince bu saatte araç bulmak imkansız Türkiye’ye götürecek. Anca yarın gidebilirsiniz dedim. Denis’e araba ile eşyaları ve bisikletlerini alıp Zafer ve Uğur ile birlikte Prizren’e götürmesini söyledim. Prizren de daha büyük hastane var. Hem Denis’in annesi hastanede hemşire olarak çalışıyor. Bir de orada kontrol etsinler diye Prizren’e yolladım. Hepimizi morali bozuldu ama yapacak bir şey yok bu durumda.

Onlar gittikten sonra akşam yemeği için daha önce anlaştığımız gibi karışık ızgara menüsünü hazırlamaya başladı restoran sahibi. Akşam yemeğinden sonra bir süre daha restoranda oturup sohbet ettik. Fazla geç olmadan çadırlara gelip yatma zamanı deyip yatıyoruz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 80 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda.

Powered by Wikiloc

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 4. Gün

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Peja – Mitrovica

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

GÜL ÇİÇEKLİ DÜŞ

senden başka

kimsenin bilmediği

yaşadığım gülvercin katlı

oda

dünyanın son durağı olur

 günün birinde

belki de.

İlhami EMİN

 

Öne çıkan görsel, yeşil renkli gölet, karşıda kıyılar duvar, çam ve servi ağaçları ve yüksek dağlar.

20150819_121932

Harika bir akşamın tatlı yorgunluğu ile güzel bir uyku çektim. Dağların başladığı yerde, şehir gürültüsünden uzak uyumak insanı dinlendiriyor. Uykuyu tam tadında alıyor, sabah güneşin ilk ışıkları ile uyanıyorsun. Yeni bir güne başlamadan çadırımdan görünen ilk görüntüyü kareye alıyorum. Sararmış otlar, kayalık dağ ve çam ağaçları.

20150819_062912

İlk olarak Denis’i gördüm dışarıda. Yeni uyanmış ayakkabılarını giymeye uğraşıyor uyku mahmurluğunda. Akşam şehre eğlenmeye gittiydi bir kaç kişi ile. Ne de olsa genç, delikanlı. Kanı kaynıyor kıpır kıpır. Eğlenceden geç dönmüşler anlaşılan. Uykusunu tam alamadan uyanmak zorunda kaldı.

20150819_071703

Restoranda yediğimiz alabalıklar büyükçe bir polyester havuzun içinde, yuvarlak cam arkasında yüzerken müşterilerini bekliyor.

20150819_081606

Sabah kahvaltısı yapıyoruz hep beraber. Restoran sahibi şehre gitmiş bir kaç kadın hazırlıyor kahvaltıyı. Bu kadar kalabalık görmemiş restoran. Biraz zorlandılar açıkçası. Ama kadınlar hesap yapmada uzman olmuş. Hesap biraz kabarık gelince itiraz ettik haliyle. Restoran sahibi ile telefonda konuşarak hesabı indirdik uygun bir fiyata. Bilemiyorum belki de restoran sahibi bilerek kaçıp kadınlara bıraktı hesap görme işini! Çardak altında, gölgede, uzun bir masada hep beraber kahvaltı yaparken.

20150819_084052

Neyse kahvaltının ardından eşyaları toplayıp arabaya yükledik tek tek. Aramıza katılan Semra ve Doktor Serhat’ın eşyaları da sığdı arabaya. Bunu anlayamadım bir türlü nasıl sığdı diye. İlk gün 2 kişi eksik olmasına rağmen sığmamıştı. Hayret bir şey!

Gece çalışanlar var! Onlardan biri örümcek. Örümcek boş durmamış yeni ağlarını örmüş av yakalamak için. Güneş ışıkları da vuruyor ince örümcek ağının ipliklerine. Rüzgar hafif esip ağı oynatsa da Örümcek köşesinde sabırla bekliyor avını. Ağa takılan bir sineğin yapışkan ipliklerden kurtulmak için çırpınma titreşimlerini rüzgarın titreşimlerinden ayırt edebiliyor.

Sabahın erken saatleri, henüz kimseler yok havuzda yüzecek. Devamlı akan su havuzun temiz görünmesine neden oluyor. Aslında sabah duşu almak gerekti henüz kimsenin yıkanmadığı sularda ama bu gün yolumuz biraz uzun ve iniş – çıkışlı. Örümcek ağı ardında havuz.

20150819_075316

Arabaya yüklenen eşyaları araba yoldan gidecek. Biz ise dağların dibinde yapılmış yürüme ve bisiklet yolundan şehre gideceğiz. Burada bisiklet yolu olduğunu söylemişlerdi restoranda. Bisiklet yolundaki arkadaşlara dağın gölgesi vurmuş.

20150819_094615

Yol parke taşı ile döşenmiş, araçların girmediği bir yürüyüş yolu. Yol kıyısında akan çeşmeler de yapılmış. Çeşmede suları tazeleyip dolduruyoruz mataralarımızı.

20150819_095208

Suları tazelerken Muhlis Dilmaç bana poz veriyor.

20150819_095211

Yolu harika yapmışlar, beğendim doğrusu. Ormanın içinden, ağaçların arasından temiz oksijen soluyup yürüyüş yapmak insan sağlığı açısından önemli. Şehirdeki insanlar da sabah yürüyüşünü burada yapıyor. Yürüyüşünü yaptıktan sonra evde duşunu alıp işine dinç olarak gidip çalışmaya başlıyor huzurlu biçimde.

20150819_095435

Vadi burada genişlemeye başlıyor. Biraz aşağısı düz ovaya dönüşecek. Asfalt yol karşıda. Altında görünen binalar askeriye olabilir. Dün çıkarken yüksek duvarlarla çevrilmiş, içerisi görünmüyordu.

20150819_095526

Dağın dibinden giden yol hafif iniş – çıkışlı olmasına rağmen bizi zorlamadı. Zaten yavaş gidiyoruz, etrafı seyrederek, tadını çıkarıp.

20150819_095538

Şehrin kalabalığı biraz rahatsız etse de mecburen geçeceğiz. Denis’e araba ile ilerideki İstog yol ayrımına gidip bizi beklemesini söylüyorum. Ana yoldan gitmeden köy yolundan trafiği daha az olan yoldan gideceğiz. Yol ayrımı yakın şehre, çabucak vardık bile. Köy yolu sakin, bizler de tadını çıkarıyoruz bu sakinliğin.

20150819_104319

Yol kıyısında şehit mezarları çıkıyor sık sık. Her mezarda çift başlı kartal olan Arnavut bayrağı direğe çekilmiş.

20150819_104421

Kosova’nın her yerinde şehit mezarını görmek mümkün. Bağımsızlığını ilan ettikten sonra ordusunu kurup Sırpların zulmüne karşı silahlı birlik UÇK ile saldırıya geçmişti. Bu savaşta bir çok savaşçı vurularak şehit olmuş. Şehit olduğu yerde anıt mezar yaptıran şehit aileleri mezarları kendileri sürekli bakmaktadır.

20150819_104509

Yol harika, neredeyse bomboş. İnsan yalnızlığını hissediyor yolda giderken. Yol hiç bitmesin. Biz de bisiklet sürelim doyasıya, çevreyi kirletmeden. Ağaçların arasından.

20150819_104858

Yol ayrımı olduğuna bakmayın, düz gitmemiz gerek. Bizimkiler böğürtleni bulmuş yol kıyısında habire toplayıp yiyor. Böğürtlenin de tam zamanı, nefis tadı bizleri mest ediyor yerken. KUZ yol ayrımında, soldaki yolda böğürtlen toplayan arkadaşlar.

20150819_105527

Böğürtlen dalında ve toplanmış elde yenmeye hazır.

11903985_10153557509019861_6157320860607415263_n

Dağın yamaçlarında köyler kurulmuş. Ovada fazla yerleşim yeri yok, daha çok tarım alanları olarak kullanılıyor.

20150819_105917

Hayvanlara yem olarak yetiştirilen mısır tarlası. Henüz biçilmemiş, sararıp kurumuş. Biçilip yem ambarına konacak kış aylarında hayvanları besleyecekler. Kışın yağan karda yiyecek ot olmadığından yazın ekilen mısır kış yemi olarak kullanılıyor.

20150819_114856

Henüz öğle olmaya az kalmış durumda İstog’a vardık bile.

20150819_115706

İstog kasabası dağın bittiği, ovanın başladığı yere kurulmuş. Dağlardan buz gibi suların aktığı derelerde yetişen alabalıklar çok olunca buraya alabalık çiftlikleri kurulmuş. Kooparatif olarak kurulan bu çiftlikte yetişen alabalıklar tüm Yugoslavya içinde her yere gönderiliyormuş zamanında. Yugoslavya dağıldıktan sonra Kosova da kalan bu çiftlik alabalık üretimini sürdürüyor. Dağlardan gelen suları önce arıtmadan geçirildikten sonra havuzlara veriliyor. Havuzlarda binlerce alabalığı sağlıklı ve temiz yetiştirmenin yolu.

20150819_115937

Büyük bir tesis olan alabalık çiftliğinde balık pişirilip yenilen devasa bir restoran yapılmış. Çevre bakımlı çim ve ağaçlarla süslenmiş. Burada ayrıca tatilini geçirebileceğin tek katlı evler ve otel var. Arabayı park ettikten sonra içeriye bisikletlerimizle giriyoruz hep birlikte.

20150819_120050_HDR

Güzel ağaçlarla süslenmiş çevre fotoğraf çekmeye zemin hazırlıyor. Artık herkesin akıllı telefonu var ve iyi resim çekiliyor. Ayrıca fotoğraf makinası taşımaya gerek yok. Dokun çekme düğmesine, istediğin resmi çek, hem de binlerce. Dengesiz İrfan önümde havuzu çekerken.

20150819_120546

Mehtap hanım Denis ile el çek yapıyor.

IMG-20150819-WA0073

Balık havuzu olarak kullanılan gölet ortasına fıskiye konulmuş. Ara sıra çalıştırıyorlar. Belki de öğle zamanı yaklaştığı için balık yemeye gelenler için. Belki de biz kalabalık olarak geldik diye olabilir fıskiyenin çalıştırılması. Şef garson da akıllı olabilir. 16 kişi birdenbire elinde cep telefonu habire resim çektiğimizi görünce resimler daha iyi olsun diye fıskiyenin çalışmasını söylemiştir elemanlarına. Restoran çok büyük olduğu için onlarca garson ve görevli ortalıkta dolaşıyor.

20150819_120636

Resim çekeni bile çekmekten geri kalmıyoruz.

20150819_120650_HDR

Toplam 2 kadın katılımcı olunca resimlerin ana teması onlar oluyor.

20150819_120758

Bahçede el arabası olunca yaramaz kızlardan birisi arabaya biniyor, diğeri taşıyor. Yeşil çimenlerin ortasında küçük bir tepe kırmızı renkli çiçeklerle süslenmiş.

IMG-20150819-WA0087

Bizim gelişimiz ile restoran hareketlendi. Neşeli hareketlerimiz, bolca resim çekilmekle dikkatini çektik restorandakilerin. Pek alışık değiller bisikletçilere anlaşılan. Doktor Serhat elçek resmimizi çekerken başka biri bizleri çekiyor.

IMG-20150819-WA0077

Dört arkadaş havuz kenarında çekiliyoruz.

IMG-20150831-WA0023

Havuz kenarlarında çiçekler ayrı bir renk katıyor ortama. Çiçeğin beyazlığı Güneşin ışıkları ile daha da parlıyor.

20150819_120902

Restoran geniş bir alanı kaplıyor ve bir çok masa  ile çardakların altına konularak yağışlı havalarda bile yemek yeniyor. Resimde görünen sadece bir kaç çardak, bunun gibi daha çok yer var. Belki de bin kişi aynı anda oturabilir masalara.

IMG-20150831-WA0094

Alabalıklar büyük havuzda sürü halinde dolaşıyorlar serbestçe. Siyah alabalıklar arasında bir, iki tane beyaz alabalık var.

IMG-20150819-WA0069

Pembe renkli erguvan yeşilliklerin içinde kendini belli ediyor.

20150819_120927

Henüz öğle 12 olmadığından siparişleri bekletiyoruz biraz. Resim çekmekten yorulunca bize ayrılan uzun masaya oturup sohbet ediyoruz. Elçek ile masadakileri çekiyorum.

20150819_121534_HDR

Doktor Serhat yarıda bıraktığı Now We Bike turunun haritası olan formasını giymiş. Muğla dan Brüksel’e kadar 2700 km yolun yarısından fazlasını yaptı. Şimdi bizimle pedallıyor. Harita sırtında basılı.

20150819_121638

Çevre düzenlemesi o kadar güzel olmuş ki tablo gibi. Yeşilin her tonunu yansıtan ağaçlar gölette rengini vermiş.

20150819_121837

Alabalıkların arasına beyaz renkli bir tane balık yüzüyor. Kara sırt rengine sahip alabalıkların arasında beyaz alabalık tam alabalık.

20150819_121903

Tablo gibi resimler çekmeden olmuyor çiçekler arasında.

Artık sessizlik türkülerini söylemek gerek

 dağlara sis inmiş, gökte bulutlar

gerçeklerden kaçıp masallarda tünemek

kaçmak uzaklara kanadıkça yaralar

İskender Muzbeğ

Mor çiçekler ardına havuz, ağaçlar ve dağlar.

20150819_121917

Havuz göletine akan su kanalının üstündeki değirmen çarkı ayrı bir görsellik katıyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150819_121932

Artık yemek zamanı, herkes menü defterinden yiyeceği balığı seçip siparişini garsona veriyor. Balıkların pişmesini bir süre bekledikten sonra nefis alabalıklar geliyor. Afiyetle yiyoruz alabalıkları. Elimde menü defterleri, arkadaşlara işaret parmağımı gösterip herkesin menüden balığını seçmesini söylüyorum. İşaret parmağımı sallamamın nedeni sadece 1 tane bira içebilirsiniz balığın yanında diye.

IMG-20150819-WA0063

Artık yola çıkma zamanı deyip İstog tan ayrılıp yola çıkmak gerek. Bir süre hafif inişle gidiyoruz. Kosova enerji iletişim hatları direkleri basit 2 ayaklı yapılmış. Bizde böyle direkler yok. Buradaki direklerden 5 katı daha fazla demirden yapılmış bizdeki taşıyıcı direkler.

20150819_152821

İstog yolu ana yol ile birleştiği yere geldik. Buradan sonra araç trafiği artacak.

20150819_153223

Yolda haldır huldur gitmenin anlamı yok. Gördüğümüz meyve ağaçları bize meyvelerini sunmuş. Tadına bakmadan olmaz değil mi?

20150819_154604

Yol kıyısında daha çok Elma ağaçları var. Elmalar doğal yetişiyor ve küçük boyutta. Tadı da iyi değil, ekşi bir tat bırakıyor ağzımızda ama doğal elma diyerek bir kaç elma koparıp çantaya yerleştiriyorum.

20150819_154617

Henüz düz ovada ilerliyoruz.

20150819_155344

Ova bitti, buradan sonra iniş, çıkışlı yolda ilerleyeceğiz. Köy evleri dağınık durumda, tarlasına uzak olmayan bir yere yapınca evleri bir arada görmek neredeyse imkansız.

20150819_160944

Mezarlıklarda bazı mezar taşları değişik. Eski Osmanlı mezar taşlarına benzetilmiş. Aslında taş değil beton, kalıba dökülerek şekil verilmiş. Beton ucuz olduğu için ve işçilik yok. Hazır kalıba dök betonu olsun bitsin. Getir mezarın başına dik, işte sana Osmanlı mezar taşı.

20150819_162003

Arazi düz olmasa da evsiz bir alan neredeyse yok gibi. Eğimli yerler bile tarlaya çevrilmiş durumda.

20150819_173144_HDR

Daha önce araba ile yaptığımız keşifte yolun eğimini pek anlayamamıştım. Zaten arabada hiç bir şey belli olmuyor. Araya motor girince arazinin varlığını hissetmiyorsun. Bisiklette her şey ortada, yokuşsa yokuş. İnişte rüzgar yüzüne vuruyor, hissediyorsun. Bu rüzgar kendi rüzgarın, koruyucu olmadığı için olduğu gibi karşıdan bir engel gibi vurmakta gövdene. Yolun inişinde duyduğun bu mutluluğu çıkarken düşünürsen bu yokuşu rahat çıkılacağına eminim. Ben her zaman yokuşu çıkarken inişi düşünürüm. Bazen kan ter içinde kalırsın, yokuş bitmek bilmez. Uzadıkça uzar, dönemecin sonunda yokuş bitecek dersin ama dönemeçten sonra yokuş hala devam eder. Ne kadar yükselirsem o kadar inişi çok olur, hep inişi düşünürüm. Uzun sürede çıktığın yokuşu bir çırpıda iniyorsun zaten. Çabuk inildiğinden çıktığın yokuş kadar inersin. İniş senin normale dönmeni sağlar, bisiklete binmenin zevki ortaya çıkmış olur böylece. Sadece inerken rüzgarlığını giymen yerer. Terli olduğun için rüzgardan korunmak gerek.

20150819_173202

En arkada ben varım, haliyle etrafın resmini çekmeden geçmiyorum. Resmin iyi olması için de durmam gerek. Cep telefonun denklanşörü  ekranda dokunmatik olunca tek elle de çekemediğimden durmam gerek.

Durum böyle olunca grup ile aram açılıyor. Buradan sağa giden bir yol var, yol Kosova kurtuluş savaşında Sırplar tarafından şehit edilen komutanın anıt mezar ve müze evine gidiyor. Adem Yaşari Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırplara karşı Kosova’nın bağımsızlığını başlatan kişi. Kosova askeri örgütü  USHTRIA ÇLIRIMTARE E KOSOVES UÇK kurucularından. Sırplara karşı direnmek için Arnavutları silahlı eğitimden geçirerek Kosova’nın ilk ordusunu kurmuştur. Adem Yaşari Sırpların baskıları, hapiste işkenceleri yıldırmamış bağımsızlık mücadelesine devam etmiştir. Sırplar 5 Mart 1998 de evini kuşatınca 3 gün süren çatışmaların ardından ailesi, akrabaları ve 4 misafiri ile birlikte 7 Mart 1998 de 56 kişiyi öldürerek şehit etmiştir. Bu katliam ile direniş daha da artarak Kosova bağımsızlığına kavuşmuştur. Kosova Milli kahramanı Adem Yaşari her zaman anılarak heykelleri dikilmiş adı yaşatılıyor.

Mezarı yoldan epey içerde olduğu için buraya uğramadan geçiyoruz. O yüzden burada durup Kosova’nın kahramanını anmadan edemedim. Mezarını başka bir zamanda ziyaret ederim. Yol ayrımında Yaşar beni beklemiş, bakmayın yukarı çıktığına aşağı doğru gideceğiz. Yaşar beni görünce şöyle bir yuvarlak çizerek aşağı doğru benimle beraber geliyor. Yol tam dönemeç U biçiminde.

20150819_174658

Yol ayrımında Mitrovica tarafına gideceğiz. Priştine başkent olunca kestirme yol yapmışlar Mitrovica’ya gelmeden.

20150819_184922

Araçların dikkatini çekmek için okul önlerine konulan trafik tabelaları ilginç. Çocukların her zaman yola fırlayabileceklerini anlatan güzel bir tabela. Okul çevresindeki çocuklara dikkat! Okul var tabelası kırmızı üçgen içinde koşan çocuklar. Solda üçgeni parçalayıp dışarı çıkmışlar. Mitrovica’ya girmişiz tabelasını göremedim.

20150819_185057

Mitrovica girişinde bisikletçi Sabri Hüseyin bizi karşılıyor. Spor müdürü Ardian Kavaja bizi karşılamak için göndermiş. Sabri ile tanıştıktan sonra bize rehberlik ederek Spor binasına getirdi. Spor müdürü Ardian bizi karşıladı. Hoş beşten sonra resim çekiliyoruz hep birlikte. Daha önce bir okulun bahçesinde kamp yeri olarak bildirilmişti. Şimdi sıcak suyu olan duş taleplerini değerlendiren Ardian gerekli ayarlamaları yaparak sıcak suyu olan ve kapalı ve güvenli bir yer ayarladı. Üç dilde, Arnavutça, Sırpça ve Türkçe “Mitroviça Belediyesi yazılmış. Türkçe yazmalarının nedeni Mitroviça da Türkçe konuşan çok insan ve Türkler var.

11990407_10207492934937003_9125501376389747532_n

Belediye binası önünde 20 kişi birlikte resim çekiliyoruz.

20150819_191019

Ardian bizi spor kompleksi olan bir yere götürdü. Burası şehrin stadı ve basketbol sahası. Yüksek duvarlarla çevrili basket sahası bizler için güvenli bir yer. Hem kapalı, hem de açık basket sahası var. Açık alan tartan pist olarak döşenmiş. Kenarda seyirci oturma yerleri yapılmış. Sahayı inceliyoruz.

11988577_10207492935617020_3007421987228141087_n

Uğur Tanılkan çadırını kurmuş bile, tam basket potasının altında.

11137100_10207492950257386_2332998588368577278_n

Çadırları dışarı basket sahasına kurduk. Ardından dışarıdaki futbol sahasının olduğu yerdeki duşlara giderek sıcak duşumuzu da aldık. Duştan sonra kapının anahtarını bize veren Ardian evine gitti. Akşam yemeği için şehrin lokantaları olan yere geze geze gittik. Yemeği yedikten sonra gezmeye devam ettik şehri. Sırpların yaşadığı tarafa bağlanan köprü başında durduk. Diğer taraf Sırpların denetiminde olduğu için tehlikeli. Gece ne olacağı belli olmaz deyip köprüden karşı tarafa geçmedik. Kamp alanına gelerek günün yorgunluğunu çıkarmak için dinlenmeye başladık. Bu gün biraz fazla yol olunca yorulduk haliyle.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 76 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 3. Gün

18 Ağustos 2015 Salı

Gjakova – Peja

 

TEKDÜZE SAYRISI

Mutluluk sevmek ve sevilmekten doğar

Derler

Sağduyu ise her davranışa geçer

Oysa acunun tekdüzesine sayrı olanlar

Bunu bilmezler.

Murtaza BUŞRA

Öne çıkan görsel, bent havuzuna balıklama atlarken. Altımda sular akıyor havuza, ayaklarım havaya kalkmış, ileri doğru fırlıyorum.

11058327_10153557507574861_3103546071571812333_n

İyi bir uyku çekmek insanı dinlendiriyor. Akşam gelip geçenler evlerine gittikten sonra gecenin sessizliğinde uyumak, tatlı ve derin. Günün ilk ışıkları çadırıma vurunca yeni doğmuş güneşi seyretmek için çadırın önünü açıp güneşi seyretmeye başladım. Çadırın içine giren ışınlar hayat veriyor sabah yeni uyanmış bedenime. Bir süre güneşi seyre daldım. Henüz sabahın erken saatleri. Kimi arkadaş kalkmış sabah güneşinde uyku mahmurluğundan kurtulmaya çalışıyor.

20150818_063626

Diğer arkadaşlar da kalktıktan sonra çadırları toplayıp eşyalarla birlikte arabaya yüklüyoruz birer birer. Bu sabah eşyaları ben yükledim ve sığdırdım hepsini. Dün sabah pek sığmamıştı arabanın içine. Eşya yüklemesi bittikten sonra İspanyol Alfonzo ile hepimiz tek tek vedalaşıyoruz. Alfonzo buradan  Arnavutluk’a  doğru  pedallayacak. 3 Gündür iyi alışmıştık Alfonzo’ya, bizim gibi gezgin olması, güler yüzü ile kendini sevdirmişti. Bizle beraber yemek yedi ve misafirimiz oldu. Alfonzonun yolu uzun, kendisine kazasız belasız gitmesini diledik. Tanrı seni korusun, yolunu açık etsin dileklerimizle. Alfonzo ile elçek resim çekiliyorum.

20150818_073746_HDR

Hazır resim çekerken yeğenim Denis ile resim çekiliyorum. Denis’in bana çok yardımı oldu, keşif turunda ve Kosova turunda yardımları işimi rahatlatıyor.

20150818_073807_HDR

İrfan ve Alfonzo resim çekiliyor bisikletlerin yanında.

IMG-20150819-WA0054

Murat ta geri kalmıyor. Adamım Alfonzo ile resim çekiliyor.

IMG-20150823-WA0000

Ahmet abi de hatıra resmi çekiliyor Alfonzo’yu yanına alarak.

IMG-20150823-WA0001

Kahvaltı yapılacak bir fırın buluyoruz. Hep birlikte güzelce kahvaltı yapıyoruz bir güzel. Demleme çay olmasa da sallama çay ile idare ettik. Sokaktaki masalara oturmuş kahvaltı yaparken çekiyorum.

20150818_081353

Pizzacı dükkanını karşıdan çekiyorum. Muhlis Dilmaç bisikletin arkasında, ayakta poz veriyor, diğerleri masada oturmuş.

IMG-20150819-WA0075

Kahvaltıdan sonra hep birlikte bir resim çekildik. Alfonso ile buradan vedalaşıp ayrılıyoruz. Resimde 14 kişiyiz.

20150818_085723_HDR

Eeee biz de turumuza kaldığımız yerden devam etmek için yola diziliyoruz. Araç bizi takip ediyor arkamızdan.

20150818_092353

Denis’e mola vereceğimiz kasabada bir kafe bulup orada bizi beklemesini söylüyorum. Denis te gaza basıp gitti mola vereceğimiz yeri bulmaya. Tabelada yazdığına göre Skivjan köyündeyiz.

20150818_092602

Bazı yerlerde kilise görünüyor ama kiliseye gidecek kadar insan yok, savaştan sonra Sırbistan’a gitmişler.

20150818_093841

Marketin birinde kısa bir mola veriyoruz yol kenarında. Marketin yanında elma ağaçları, elma ağaçlarında asılı şişeler görünce bu nedir diye alma ağacının yanına varıyoruz. Cam şişe ağacın dalına bağlanmış, şişenin içinde de elma. Dalı ile birlikte. Yakından görünce nasıl olduğunu anlıyorum iyice. Daha önce içinde meyve olan rakı şişesi görmüştüm ve içmiştim. Nasıl yapıldığını da anlatmışlardı ama ağaçta ilk defa gördüm. Demek böyle yapılıyor içinde meyve olan içki şişesi. Elma çiçekten meyveye döndükten sonra dalınla birlikte şişenin ağzından içeri yerleştiriliyor dikkatlice.  Ardından şişeyi diğer üst dala bağlanıyor sıkıca. Şişenin içinde büyümeye başlayan elma şişenin camından dolayı diğer meyvelerden daha çabuk gelişerek olgunlaşıyor. Belli bir büyüklüğe erişince dalından koparılarak şişeye evlerde yapılan rakı konularak bir süre bekletildikten sonra rakı içiliyor. Rakının içinde duran meyve bozulmuyor uzun süre. Şişenin içinde rakı bittikçe takviye yapılıyor. Meyve hava ile temas edince bakteriler hemen harekete geçerek meyveyi çürütüyor kısa sürede.

20150818_094835

Başka bir şişe daha yukarıda bağlanmış.

20150818_094839

Şişeyi elimle sarsmadan tutarken beni çekiyorlar.

20150818_094952_HDR

Molayı fazla uzatmadan yola çıkıyoruz. Bu günkü hedefimiz Peja ve yolumuz bu gün yine az olacak. Tabelada; düz olarak Peja, sola doğru Junik gidileceği belirtilmiş.

20150818_101715

Yaşar navigasyon ile ara yoldan Peja’ya gidelim deyince hadi düş önümüze bizi götür dedik. Ana yol trafik bakımından kalabalık. Gerçi araçlar fazla sıkıştırmıyorlar yolun dar olmasına rağmen. Koy yolunda gidiyoruz.

20150818_103306_HDR

Bir süre sakin yollardan giderek trafik gürültüsünden uzaklaştık. Bir de baktık ki yol bitti, ee nereye gideceğiz? En iyisi bildiğimiz yoldan gitmek deyip tekrar ana yola dönüyoruz. Navigasyon bazen yanıltabiliyor ne yapalım!  Çocuklar her yerde güzeller, Tamam da çocuklarla resim çektirmeden duramıyor.

20150818_103736

Kosova da soğuk geçen kış günlerinde ısınmak için odun yakılıyor. Kış gelmeden odunları satın alıp evin önünde ilk önce sobaya girecek boyutta makine ile kesiliyor kütük halinde. İşte bundan sonrası en sevdiğim kısım geliyor. Balta ile kütükleri yarmak. Her kütük ayrı özellikte, kimisi kolay yarılıyor, kimisi de budaklı. İlk önce kütüğün üstüne yaracağın kütüğü sağlam duracak şekilde yerleştiriyorsun. Ardından baltayı sapından iki elinle kavradıktan sonra kaldırıp daha önce vuracağın yeri kestirip tüm gücünle keskin tarafı kütüğün ortasına indiriyorsun. Kütük ikiye çatırdayıp ayrılıyor. Yarılan odun parçalarından nefis ağaç kokusu ortalığa yayılıyor. Evet bu koku beni mest ediyor. Ardından ikiye yarılmış olan parçalardan birini tekrar kütüğün üstüne yerleştirip tekrar ikiye ayırıyorsun. Yine odun kokusu etrafa yayılıyor. Baltayı gevşek tutmayacaksın, vuracağın noktayı önceden görüp ona göre tüm gücünle indireceksin tam isabetle. Ne de olsa odun, pek nazik davranmayacaksın yoksa baltayı sanki taşa vurmuşsun gibi geri teper yaramazsın odunu. Odunlar sobaya girecek boyutta kesildikten sonra üstü kapalı odunluk ya da sundurmanın altına istif ediliyor tek tek.

Bu her yıl tekrarlanıyor kış gelmeden. Karlı kış günlerinde kuzinenin içine atıp ısınmanın keyfi hiç bir yerde yok, bir de kestane pişirmek çıtır çıtır, nefis kokusuyla. Kimi yarılmış, kimi kütük halinde odun yığını.

20150818_103923

Tekrar yola ana çıktık, artık çizdiğimiz yolda gideceğiz bundan sonra. Önümde İrfan ve Tamam var.

20150818_104728

Yol kıyısında Kosova savaşında Sırpların şehit ettiği askerlerin mezarlarını görüyoruz sık sık. Yugoslavya dağıldıktan sonra çoğunluğu Arnavutların yaşadığı Kosova tek taraflı bağımsızlığını ilan edince Sırplar buna karşı çıkarak saldırıya geçip baskı ile yıldırmaya çalıştı.  Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bu savaşta orantısız güç kullanan Sırplar katliamlar yapmaktan çekinmemiştir. Önceki yıllarda Saray Bosna da Avrupa’nın gözü önünde on binlerce insanı katliam boyutunda yapmasına rağmen üstünden fazla geçmeden Kosova dada aynı katliamlara devam etmiştir.

Avrupa bir insanlık ayıbı ile tarihe bu acı olayları kara harflerle siyah bir sayfaya yazmıştır kimse okumasın diye. Hem de Dünya’nın gözleri önünde. Resimde iki kırmızı bayrak direkte asılı, ortada bir tabla ve çiçekler konulmuş.

. . . . . . . .

20150818_104932

Deçan da kahve molası verdik. Şimdilik sorunsuz gidiyoruz trafik yoğun olsa da. Yol dağların kıyısından gittiği için her yerde su akan bir dere, kanal görmek olası. Cafenin altından akan bir kanal var. Akan suların hepsini de kontrol edilemediğine göre kanallarla ana nehirlere kadar boşa akıyor. Kimi bahçesini sulamak için motorlu pompa ile çekiyordur kanaldan.

20150818_111553

Masaları birleştirip hep beraber oturup makiatoları içiyoruz. O kadar içiyoruz, gelen hesap uygun. İnsanın içine oturmuyor. Bizde olsa şişirirler de şişirirler hesabı. Turist diye..

20150818_112547

Mola bitti yola çıkacağız, Denis karşı kaldırıma park ettiği arabanın yanına gidiyor. Araba çalışmıyor, akü bitmiş. Hadi bakalım ne olacak şimdi?  Hemen yeğenimi arıyorum cep telefonuyla. Akü nasıl biter, nasıl çalıştırırız arabayı diye soruyorum. Yeğenim de araba otomatik vitesli araba olduğu için ittirerek çalıştıramazsınız, aküye takviye yapmamız gerektiğini söylüyor. Bir de çakmaklığa herhangi bir şey takılı mı diye sorup, arabanın içine bakınca çakmaklığa şarj olsun diye bataryayı takmışlar. Hemen şarjdan çıkardım bataryayı. Bir daha denedik çalıştırmak için ama tine tık yok. Ne yapacağız diye etrafa bakınırken 20 metre ileride tamirci dükkanını görünce Denis’e gidip getirmesini söylüyorum tamirciyi. Denis tamirciye durumu anlatınca tamirci hemen akü şarj cihazı ile gelerek aküye bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı. Araba takviye enerjiyi görünce çalıştı haliyle. Tamirci arabayı durdurmamızı söyleyip 10 dakika akünün şarjda durması gerektiğini söyleyince hep beraber yine kafeye oturup beklemeye başladık. 10 Dakika sonra tamirci şarj kablolarını aküden çekip arabayı çalıştırdık. Borcumuzu sorduk tamirciye. Borcunuz yok deyip yolunuz açık olsun dedi. Kendisine teşekkür edip yola çıktık, yol dar olmasına karşı tek sıra gidince araçlar da sıkıştırmıyor bizleri. Çapraz kırmızı çizgi çekilmiş Deçan tabelası bu kasabanın bittiğini gösteriyor.

20150818_120143

Ufukta Peja şehri göründü. Yolumuz az kaldı şehir göründüğüne göre. Öğle yemeğini Peja da yiyip kamp alanına sonrasında gideceğiz. Otların büründüğü tarla ötesinde Peja şehri ve dağlar.

20150818_122808

Bu gün sulu yemek tarzında bir şeyler yiyeceğiz ne bulursak. Bir lokanta bulduk sulu yemek yapan, hem de kuru fasulye de var. Köfte yemekten biraz kurtulmak gerek deyip kuru fasulye ısmarlıyoruz çoğumuz. Aramızda hala köfte yemek isteyenler de var. Onların tercihi, ne yapalım. Neyse yemeğimizi yedik tam hareket edeceğiz Denis yanıma gelerek arabanın yerinde olmadığını söyledi. Haydi bakalım, ne oldu, nasıl oldu, kim çekti? Soruşturmalarda polislerin çektirdiğini öğrendik.

Hemen polis merkezine giderek ne olduğunu öğrenmeye çalıştık. Arabayı polis çektirmiş. Özel şirketin arabası ile özel park alanına çekmişler arabayı. Bize denilen  ilk olarak cezayı ödeyin dediler. Cezayı yazan polisin yerini öğrendikten sonra görev yaptığı yere gelerek polisi bulduk. Polis te bisikletli polis çıktı. Vay anasını sayın seyirciler, olacak iş değil. Polise Türkiye’den bisikletlerimizle gelip Kosova turu yaptığımızı söyledik. Arabamızı yemek için park ettik, lokantanın yan sokağına dememize rağmen polis Nuh dedi Peygamber demedi yazdı ceza tutanağını. Bankaya gidip ödedik yazılan cezayı. Ardından Denis gidip park yerine çekilen aracı alıp yanımıza geldi. Denis ve Yaşar’ın dediğine göre başka şehirden gelen araçlara böyle davranıyorlarmış. Aynı yerde başka araçlar olmasına rağmen sadece bizim aracı çekmişler. Prizren deki tanıdıkları arayıp aracı kurtarmaya çalıştıysam da hiç bir şey yapamazsınız, cezayı ödemeniz gerek diye bildirdiler. Prizren polis müdürü tanıdık olmasına rağmen.

En çok bisikletli polisin bize olan tutumu beni rahatsız etti. Polisin bisikletini çekiyorum. Kadro demirinde Police yazıyor.

20150818_141751

Trafik polisi ile konuşan Denis konuşurlarken resimlerini çekiyor ceza yazarken.

11225340_10207492884295737_4366131825933770730_n

Lokantada bizi bekleyen arkadaşlara giderken Anadolli bisiklet tamircisini görünce durup bakıyoruz ne var ne yok diye. İsmi de Anadolu olunca memleket hasreti bastı birden bire. Yurt dışında böyle yerler daha çok ilgimizi çekiyor. Kırmızı – beyaz bir bisiklet asılmış, üzerinde bir kask var ve çocuk bisikletleri kaldırımda.

20150818_150853

Doktor Serhat Ferahi Değimli ile ara sıra internetten haberleşiyorduk. En son olarak Karadağ da olduğunu bildirmişti. Aramıza katılmak için nereye geleceğini sorunca Prizren’e gelen otobüsle gelmesini söylemiştim en son yazışmamızda. Tam arabayı kurtarmış arkadaşların yanına gelince cep telefonum çaldı. Telefondaki Doktor Serhat’tı. Birden bire sesini duyunca, sevindim. Bir de Kosova numarasından arıyordu. Nerede olduklarını sorunca Peja da olduğunu, garajda beklediğini söyledi. Hemen geliyoruz deyip Yaşar ile bisikletlere atlayıp garajın yolunu tuttuk. Kısa sürede garaja vardık. Etrafa bakınıp nerede olduklarını görmeye çalışırken Doktor bizi görmüş seslenerek yanına çağırdı. Garajın karşısında kefeye oturmuş bizi bekliyorlardı Semra ve Serhat. Hasretle kucaklaştım ikisi ile de. Özlemişim kendilerini, onlar da beni özlemiş. Neredeyse 1 aydır Serhat yollarda. 4 Kişilik ekip ile Now We Move etkinliğini yapıyorlardı. Muğla dan başlayıp İzmir’e gelerek, oradan Brüksel’e kadar bisikletlerle gideceklerdi. Daha önce Serhat bu tura katıldığı için Semra bizimle Kosova turuna katılacaktı. Ama Semra Bulgaristan da olan Serhat’ın yanına giderek onlara katılmıştı. Ardından biz Kosova’ya gelince aramıza katılacaktı Semra. Serhat’ın izni bitiyor, o yüzden Brüksel’e giden ekipten ayrılıp aramıza katılmak için otobüse binip yanımıza geldiler. 2. Gün Peja da olduğumuzu bildiklerinden burada inmişler otobüsten. Ben Kosova da ki telefonumu eksik vermişim Semra’ya. Eksik olan telefon numarasına rağmen bana ulaştılar ya tebrik ederim Doktor Serhat’ı. Semra başında kaskı ile bisikletinle beraber çekiyorum.

20150818_150915

Semra ve Serhat’ı alarak arkadaşların yanına geliyoruz. Arkadaşlarla beraber kamp yapacağımız yere doğru hareket ettik. Kamp alanı şehirden 3 kilometre kadar  uzakta dağların dibinde dere kenarında bir yer. Tatlı bir rampadan çıkarak kamp alanına geliyoruz. Çadırları kuracağımız yer düz bir arazi. Arabadan kamp malzemeleri alarak çadırları kuruyoruz hep birlikte.

20150818_161538

Muhlis Dilmaç cep telefonu ile havuz olan yeri video olarak çekiyor. Videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.

Buraya kadar düzlük bir yapıya sahip olan arazi birden bire yükselerek dağları oluşturuyor. Dağların zirvesi Arnavutluk sınırını oluşturuyor. Yani dağın öteki tarafı Arnavutluk. Derenin geldiği yer vadi.

20150818_161547

Kamp alanının aşağısında restoran var. Burada akşam yemeği ve sabah kahvaltısı yiyeceğiz.

20150818_161557

Kamp alanı çok uygun, dağların dibi, şehir gürültüsünden uzak. Tertemiz havası ile harika bir yer.

20150818_161624

Tura katılanlara daha önce bahsetmemiştim buradan. Sadece sürpriz bir yerde kamp atacağımızı söylemiştim. Herkesin şortlarını giyip derenin havuzuna girmesini söylüyorum. Dere yatağına set çekilerek doğal bir havuz oluşturulmuş. Su devamlı aktığı için temiz ve soğuk. Cep telefonumu Denis’e vererek beni çekmesini söylüyorum. Denis benim suya atlayışımı çekiyor.

20150818_162817

İleri zıplayıp U biçimini alıyorum havada.

20150818_162823

Bir uçak gibi inişe düz olarak yaklaşıyorum.

20150818_162859

Denis’nin suya atlarken resmini çekiliyor Semra tarafından. Denis  havalanıyor.

20150818_162933

Köprü korkuluğundan atlayan gençlere özenen Uğur Tanılkan köprüye çıkarak korkuluğa çıkıp şöyle bir bakıyor. Uğur’a yapma, etme, atlama, gençliğine yazık diyerek engel olmaya çalışıyoruz. Uğur da merak etmiş, nasıl görünüyor diye yukarıdan. Atlamaya niyeti yok zaten.

20150818_165956

Dengesiz irfan da atlayabilir miyim diye şöyle bir kontrol ediyor. Herkes atladığına göre ben de atlaya bilirim diyor, ne var bunda. Şahin elini çenesine dayamış, havuza gözlerini havuza dikmiş düşünüyor. “Acaba su soğuk mu? Çivileme mi yoksa balıklama mı  atlasam? Suda balık var mıdır? Acaba ısırır mı? Suyun altından karşıya kadar gidebilir miyim?” diye düşüncelere dalmış bir türlü karar veremiyor.

20150818_170032

İrfan kararını çoktan vermiş kendini havuza doğru bırakıyor ama atlamasını bilmeden atlayınca göbeği ile suya çarpma sesini duyuyoruz sadece. Zaten kör, doğru dürüst görmüyor benin yaptığımı yapmaya çalışıyor. Sanırsınız olduğu yerde kavak suya devriliyor.

20150818_170056

Neyse göbek sesinden sonra su üstüne çıktığını görünce rahat nefes alıyorum.

20150818_170107

Uğur da aynı şekilde atlıyor ama göbek sesi gelmedi. Atlamasını biliyormuş.

20150818_170154

Havuzun üst kısmında betondan bir set yapılmış. 3.5 metre yüksekten çağlayan gibi akan derenin altına girerek poz veriyorum İrfan’a. Böyle akan çağlayan gördüm mü hemen altına. Buz gibi akan suyun altında yukarıdan dökülen şelale masaj yapıyor.

Kış boyu yağan karların çatlakları doldurarak oluşturduğu su depoları yaz sıcağında erimeye başlar. Öyle birden bire erimez, derin yarıklar güneş yüzü görmez ama ılık havayı görünce kar taneleri su damlacıklarına dönüşür. Su damlaları diğer su damlaları ile buluşur. Kayaların derin yarıklarının dibinde kendine yol bulur küçük çatlaklardan. O küçük çatlaklar dağın başka bir yerine çıkar. Saf ve duru olan su çatlağın ucundan yer yüzüne çıkarken temizdir. İşte yer yüzüne çıktığı yere kaynak derler. Kaynaklardan aşağılara akarken küçük derelerde çağlarlar aşağıya doğru. Burada hayat başlar birden bire. Çünkü su hayattır, canlılar su ile hayat bulur ve yaşarlar su ile. Kaynaklardan çıkan sular diğer kaynaklardan çıkan sularla birleşe birleşe daha çok akmaya, daha çok yaşam vermeye başlar ormana ve hayvanlara. Hava sıcak olsa da kar tanesinin suya dönüştüğü zamanki soğukluğunu korur.

Üzerimden akan suyun kar halini hissederim. Su damlacıkları ilk soğuk haliyle kılcal damarlarımda akan kanın hızlanmasına neden olur. Ruhum okşanır, tatlı bir huzur yaşarım binlerce su damlacıkları arasında. Saçımı tarar her damlacık incitmeden.

11902423_10153557507474861_5195657871073168607_n

ırmaklarımız

haydi adlandıralım

bu ırmakları

aramızda

sevgi diyelim bunlara

akşamlar görünmeden

karşımızda

aksın, aksın bu ırmaklar

 deniz bekliyor çünkü,

ötelerde

kimi ırmaklar denize dökülür

kimileri dökülmez yiter

denize dökülenlerdendir

bizimkilerde

haydi adlandıralım

bu ırmakları

aramızda

güzel yaşam diyelim onlara

akşamlar görünmeden

karşımızda

İskender Muzbeğ

 

Denis te benden görerek poz veriyor İrfan’a.

11903870_10153557507764861_6848786988473967561_n

Havuz keyfi çok iyi oldu bizim için. Hepimiz suyun dadını çıkardık. Şansımıza dünkü havadan eser yoktu. Hava açık ve yaz sıcağı olması burada geçirdiğimiz zaman içinde sanki bir tatil köyündeymişiz gibi geldi. Şelalenin olduğu taraftan suya balıklama atlarken havada yakalıyorlar beni. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

11058327_10153557507574861_3103546071571812333_n

Yandan tam U olmuş biçimde, köpüklü sulardan ayaklarım yukarıda, havuz daha aşağıda.

IMG-20150819-WA0081

Havuz keyfimiz bittikten sonra üzerimizi değiştirip şortları güneşe kurumaya bırakıyoruz. Restorana gelip masalara oturduk. Peja birasının üretim yerin gelmişiz tadına bakmadan olmaz deyip biraları ısmarlıyoruz. Biranın alkol oranı biraz düşük, içimi de güzel. Hiç olmazsa ertesi gün baş ağrısı yapmıyor. Restoran sahibi ile resim çekiliyoruz biraları içerken.

20150818_173157_HDR

Bir süre sonra, bir kaç biranın ardından restoran sahibinin çaldırdığı Türkçe parçalar bildiğimiz oyun havalarına dönünce kalkıp hep beraber oynamaya başladık.

20150818_175635

Oynadıkça coşuyoruz.

20150818_175730

Coştukça oynuyoruz.

20150818_175734

Kollar havaya kalkmış.

20150818_175741

Coştukça coşuyoruz.

20150818_175749

Oynadıkça oynuyoruz.

20150818_175806

Kafamız ve neşemiz yerinde.

20150818_175813

Yolun kısa olması, kamp yerine erkenden gelip yerleşmemiz iyi oldu. Günün sürprizi havuz keyfi herkesin moralinin yüksek olmasına neden oldu. İyice kurtları döktükten sonra akşama çok var deyip 3 tane taksi çağırtıp şehre gidip biraz gezinti yapmaya karar verince taksileri restoran sahibi telefonla çağırdı. Taksilere binip şehre geldik. Başladık dolaşmaya şehri, hem de yürüyerek.

IMG-20150831-WA0001

Kosova hatırası resmi çekildik. Elimizle Kosova yazan kırmızı atkı.

IMG-20150819-WA0026

Bir tane de Türkiye atkısı olunca dostluk buluşması oldu Kosova ile.

IMG-20150819-WA0022

Şehir gezisinden sonra taksilere atlayıp kamp alanına geldik.  Akşam yemeği için masaları birleştirip hep beraber oturduk. Alabalıklar pişmeye başladı bile. Masaları bolca salata ile süsleyerek balıkların pişmesini beklemeden yemeğe başladık. Alabalıkların ağlamaması için gerekeni yapmak lazımdı. Biz de gerekeni yaptık. Evde yapılan damıtma rakının tadı balık ile daha iyi anlaşıyor. Restoranda bizden başka kimse yoktu, ve nefis balıkları neşe içinde sohbet eşliğinde yedik afiyetle. Arada kalkıp müzik eşliğinde oyunlar oynadık. Karşılıklı göbek atarak, gerdan kırarak müziğin ahengine bıraktık kendimizi.

IMG-20150819-WA0004

Horon tepiyoruz, horon başı da ben oldum.

IMG-20150831-WA0026

En güzel günlerden birini yaşadık, bir kaç olumsuz olay olmasına rağmen neşemizi kaybetmedik hiç bir zaman. Bu gece iyi uyuyacağız bu yüksek moralle.

Bu gün 39 Kilometre yol yaptık. Kısa olan yol bizi fazla zorlamadı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 2. Gün

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Prizren – Gjakova

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

SEVGİLERİMDE

Masalların dalında bir menekşe gibi

Acun içinde ipek saçlı Bistriça suyu

Şarap etkisinden bedene sarhoş ola

Ana yoldan çıktık düz yola

 

Geldi sınavın öncesini yendi Prizren’nin Maraş’ında

 

Geleceğin eşiğine bağlandı düğüm düğüm

Göreli oluyor yirmi dört ayda bir

Ortamımızın peşini boy boy

 

Bu kent, ince kumlar üzerinde Bağdat izi

Mesnevi içindekilerinde gibi çizilmiş dizi dizi

Türbelerinde gibi yazılı yazıtlar tarihçe

Aşık Veysel’in mi? bu sevgiler Şems-i yem

Murtaza Buşra

 

Öne çıkmış olan görsel, Drin nehri üzerinde tek kemerli taş köprü. Pembe sardunya çiçekleri önde..

20150817_155642

Gece boyu aralıklı yağan yağmur altında  sabaha kadar dün geceye göre iyi bir uyku oldu. Herhalde gürültüye alıştım. Erken saatlerde kalkıyorum, bazı arkadaşlar uyanmış çadırı toplamaya çalışıyor. Diğer arkadaşları da kaldırıp çadırlarını toplayıp araca yüklemesini söylüyorum. Aracı akşamdan ayarlamıştık. Eşyaları araca yükledik tek tek. Binek araba olduğu için bagaj ve arka koltuğa eşyalarımız tıka basa doldu. Amcaoğlu Muharrem işi olduğundan aracı mecburen Denis kullanacak. Yanında da bisikleti olmayan Mehtap hanım gelecek. Kahvaltıyı Muharremin evinde yapıyoruz. Kahvaltıdan sonra hep birlikte Şehrin merkezi olan Şadırvan’a giderek tura başlamak için toplandık. Şadırvan henüz boş, Pazartesi  olduğundan çalışanlar işine başlamış, diğerleri de henüz kalkmamış.

Şadırvan çeşmesinden taş köprü yönü. Kafrlrtin ve Dokufest festivalinin güneşlik şemsiyeleri duruyor.

20150817_093149

Burası da Kilise yönü. Bir kaç kişi yürüyor. Dükkanlar henüz kapalı.

20150817_093157_HDR

Şadırvan sakin olunca çeşmenin çevresinde toplanıp bir resim çekiliyoruz hatıra olarak. Adamım Alfonso da bizimle beraber Gjakova’ya kadar gelecek. Tüm katılımcılar toplanıp bir kareye alınınca Kosova turunu haber alan Trt muhabiri bizimle söyleşi yaptı. ( Turumuzun haberi çıkmış ama linkine ulaşamadığımdan burada veremiyorum ) Söyleşi bittikten sonra Şadırvan çeşmesinin etrafında Üç tur atarak Kosova Bisiklet Turunu program saatine göre 09:00 da başladık. Hava parçalı bulutlu, yağabilirdi de yağmayabilirdi de. Tura iyi bir başlangıç yaptık, öncü Yaşar ve Muhlis, artçı da ben. Turda herhangi bir şey olursa telefon etmeleri konusunda sıkı uyardım. Ayrıca birbirimizi görecek karar yakın aralıkta gidecektik.

20150817_093728

Tur başlangıç videosu. Kamera: Muhlis Dilmaç.

Şehrin ana caddelerinden ilerleyip daha sakin olan Drin nehrinin diğer tarafına doğru gitmeye başladık.  Bu yolda araç fazla yok. Belli bir yere kadar ana yoldan uzağız. Yol kıyısında ağaçlar, arkadaşlar durmuş bizi bekliyorlar.

20150817_103709

Arada durup dinlenirken misafirimiz olan Alfonzo neşeli hareketleriyle tura renk katıyor. Zaten renkli bir kişi. Bisikletinin arkasındaki bayrak turuncu renkte. Ortasında bir delik açmış.

20150817_103712

İrfan geride kalıyor, biraz sıkıntılı. Herhalde yemeklere alışamadı. Durup onu bekliyorum.

20150817_103720

Tamam da bizimle beraber, İrfan’ı yalnız bırakmıyor.

20150817_103722

Kosova da hayvancılık eskisi kadar olmasa da hala var. Köyün ineklerini otlatmaya nehir kıyısına götüren çoban yolu tamamen kapatan sürüyü gütmeye çalışıyor. Geçecek yer olmadığından mecburen sürünün peşinden yavaş gidiyoruz.

20150817_104607

Drin nehri üzerindeki köprüden geçiyoruz. Ağustos ayında olmamızdan dolayı nehir biraz azalmış durumda. Buraya kadar iniş, buradan sonra nehir kıyısından akış yönünün tersine doğru gideceğiz. Bir kısmı küçük tepeler olsa da çoğunluğu düz arazideyiz. Bisikletim KUZ köprü üzerinde.

20150817_105412

Şahin Güngör köprüyü ele geçirmiş.

IMG-20150831-WA0072

Hafif bir tırmanma başladı bile.

20150817_112301

İlk köye vardık, görünüşe göre küçük bir köy.

20150817_112304_HDR

Köyün içinde kısa bir mola vermişler bile. 5 odalı, iki katlı bir bina. Alt katta dükkanlar sıralı. Üst kat tuğla örülü ve boş. Çatı kiremitle kaplanmış.

20150817_112649

Köyler birbirine yakın bizde olduğu gibi. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerin geçim kaynağı ektikleri ürünler ve hayvanların eti ile sütü. Nüfus olarak az olan köyde yaşayanların çoğu yurt dışında çalıştığı için yazın kalabalık oluyor. İzinlerini köylerinde değerlendiren yurt dışında çalışanlar düğünlerini burada yapıyorlar. Aynı zamanda Avrupa da pahalı olan kuru bakliyat, kurutulmuş et, peynir gibi kışlık yiyeceklerini hazırlayıp arabalarına tıka basa doldurduktan sonra çalıştıkları ülkeye giderek kışlık yiyecekleri tüketmeye başlıyor. Böylece yiyeceklere harcadıkları paraları biriktirerek varlıklı yaşıyorlar. Köy dağın yamacına kurulmuş.

20150817_113136

Başka bir köy, bu köy de dağın yamacında.

20150817_113653

Diğer bir köye yaklaşınca davul zurna sesi duyuyoruz. Köyde düğün var, belli oldu. Hem de yolun kıyısında ki evde yapılmakta.

20150817_113733

Evin geniş avlusunda sadece kadınların olduğu halay var. Köyün tüm kadınları en güzel elbiselerini giyip süslendikten sonra kendini göstere göstere halay çekiyor her biri. Haliyle en güzeli de gelin hanım, genç ve güzel olduğu kadar uzun boyu ile farkını gösteriyor diğer kadınlara. Tamam da kadın olarak aralarına karışıyor.

20150817_113918

Avlu epey geniş, yer taş plaka döşeli tertemiz. Tam da düğün yapılacak yer. Geniş bir halay oluşturmuşlar, müziğin ritmine göre hareketlerini yaparak oynuyorlar. Turumuzda bir köy düğününe denk gelmemiz iyi oldu. Bir süre oynayanları seyredip resim ve video çektik.

Kamera: Muhlis Dilmaç, aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

50 den fazla kadın halay çeker gibi yöresel oyunlarını oynuyor.

20150817_113930

Aramızda ki tek bayan bisikletçi Tamam kadınların arasına girip oynuyor bir süre.

20150817_114014

Kamera: Muhlis Dilmaç, aşağıdaki ikinci videoyu izleyebilirsiniz

Kadınların arasında yerel kıyafetler giymiş olanlar da var. Desenli önlük, sol kalçasında çıkıntı yük taşımak için. Beyaz mintan ve başlarında renkl, desenli başlıkla dikkat çekici.

IMG-20150831-WA0073

Düğünde fazla oyalanmadan grubu yola çıkarıyorum. Yoksa halay akşama kadar bitmez. Nehrin kıyısından gitmesek te arada kendisini gösteriyor.

20150817_115210

Köyler ardı ardına geliyor. Köylerde durmadan yola devam ediyoruz.

20150817_115635

Yağmur yağmaya başlayınca yağmurlukları giyip yola devam ediyoruz. Bir ara iyice yağmaya başlayınca kapalı bir sundurmanın altında bekledik. Yaz yağmuru çabuk geçiyor üzerimizden. Yağmur dinince tekrar yola devam. Yağmurdan sonra bulutlar parçalanıyor.

20150817_132412

Tarlaların arasından öğle yemeği yiyeceğimiz yer göründü.

20150817_135031

Daha önce anlaşmıştık mekan sahibi ile. Sadece Vejeteryan olan Uğur salata ile karnını doyurdu. Geriye kalanlar nehir balığı ısmarladık. Balıklar ızgarada pişti. Nehir balığı olmasına rağmen tadı güzeldi. Masaları birleştirip hep birlikte sundurmanın altına oturduk. Bira ucuz olduğu için herkes birer tane içiyor.

20150817_152327

Burası nefis bir yer, büyük bir köprü var kara yolunda. Köprünün adı Şivan Köprüsü. Bu köprüden belli zamanlarda atlayış yarışmaları düzenlenir.  Şimdilik yarışma yok ama seyredilmeye değerdi. Bu atlayışlar genellikle balıklama olur. Küçük yaşta atlamayı öğrenenler büyüyünce atlıyorlar buradan. Atlamasını bilmeyenler için tehlike her zaman var ve istenmeyen durumlarla karşılaşabilir. Köprü yüksek ve tek kemerli. Üstünden arabaların geçtiği işlek bir yol var. Nehir sakin görünüyor ama akıntı var. Önde sardunya çiçekleri açmış. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150817_155642

Nehir sakin akıyor, az aşağıda doğal bir set var. Set yüzünden uzun bir alanın yüzeyi düz durumda. Kosova’nın her yerinden buraya yüzmeye ve atlayışlara gelirler.

20150817_155648

Yemek molasının ardından yola çıkmaya hazırlanıyoruz.

20150817_155653

Artık ana yoldan gideceğiz Gjakova’ya kadar. Biraz ilerde bir taş köprü daha var var. Drin nehrinin kollarından birinin üzerinde. Uzun, dar ve bol kemerli olan bir köprü. Yeni yol yapılınca taş köprü kullanılmıyor. Köprü kullanılmasa da sağlam görünüyor.

20150817_161904

Gjakova’ya vardık bile. Kosova’nın 7. Şehri. Gjakove yazan tabelayı bisikletim KUZ ile çekiyorum.

20150817_164307

Yol kıyısında tehlikeli, kapağı olmayan mazgallar var. Girersen tekerlek kırılabilir. Bu tehlike sadece bisikletler için değil, motor ve arabalar içinde tehlike oluşturuyor.

20150817_165732

Kısa sürede kamp alanına geliyoruz. Burası spor merkezi tesisleri, daha önce spor müdürü ile anlaşıp bahçede kamp atacağımızı bildirmiştik. Bahçesi oto park olarak kullanıldığı için kapıdaki görevli bizim niye geldiğimizi anlamadı ilk önce. Spor müdüründen izinliyiz deyince sesini çıkarmadı. Zaten hepimiz içeri girmiştik. Kamp atacağımız yeşil alan.  Şimdilik kargalar dolaşıyor.

20150817_173432

İlk önce herkes çadırını kurdu, eşyaları çadıra yerleştirip hazır hale geldi.

20150817_173443

Spor binasının tuvaletleri biraz bakımsız, duşları doğru dürüst çalışmıyor. Hortumla, tasla duş alıyor kimimiz. İrfan’ı çekiyorum uzaktan.

20150817_174728

Kamp yerimiz çadırlar kurulduktan sonraki hali. Yer iyi ama tuvalet biraz sorun oluşturdu. Artık idare edeceğiz. Çadırlarda Denis nöbet tutacak, Yaşar bizimle gelecek şehir turuna. Bisikletleri almıyoruz, yayan dolaşacağız.

20150817_174755

Yürüyerek şehri dolaşmaya başlıyoruz hep beraber.

IMG-20150831-WA0001

Şehrin çarşısında gezinti yapıyoruz, çarşıda kafeler var ama boş masalar. Fazla hareket yok anlaşılan. Belki akşam hareketlenir buralar.

20150817_190138_HDR

Masalar düzgün sıralanmış. Sandalyeler de basanın yanında. Bir kaç kişi oturmuş kahve içiyor.

20150817_190147_HDR

Dükkanların çoğu boş ve kapalı. Fabrikalar kapandıktan sonra insanlar çalışmak içi yurt dışına göç etmiş. Kalanlar da ticareti devam ettirmeye çalışıyor. Açık olan bir dükkanda keçeden yapılan Arnavut fesini deniyoruz. Muhlis’e de yakıştı doğrusu fes.

20150817_190846

Güzele ne yakışmaz, Tamam deniyor ve pozunu veriyor. İrfan o kadar resmini çekiyor meşhur etmek için ama bir türlü meşhur olamadı. İşte bu resim onu meşhur edecek.

20150817_190903

Kosova ve Türkiye yazılı atkılarla poz veriyoruz. 5 kişiyiz.

IMG-20150819-WA0022

Elbise satan bir dükkanın önünde o kadar manken vardı ki sayamadım. Hepsi de elbise giydirilmiş durumda kaldırıma konulmuş. Sanki kaldırımda insan kalabalığı oluşturulmuş. Uzaktan gören birisi dükkanda alışveriş yapıyor zannederler. Zaten çarşı bomboş, mankenler az da olsa kalabalık oluşturmuş.

20150817_191551

Mehtap ile Muhlis Kosova atkısı ile poz veriyor, bizler de yanında duruyoruz.

IMG-20150819-WA0026

Dış cephesi restore edilip  boyanmış müze evine geliyoruz. Dış duvarları onarılıp boyanmasına rağmen kocaman tahta kapısı olduğu gibi korunmuş. Kapının eski ve özgün olması binaya ayrı bir hava katmış durumda. Kapı zamanın tanığı, kim bilir kimler girip çıkmıştır kapıdan. Kapı kapalı olduğu için müzeyi gezemedik.

20150817_192721

Müzenin bahçesi, bahçenin ortasında gösterişli iki katlı bir köşk. Bahçe süs bitkileri ile bezenmiş. Anlaşılan o ki köşk te restore edilerek onarılmış. Köşeleri ağaçtan bezenip kahverengi boyanması, duvarların beyaz badanası ile uyum içinde binanın yapısına ayrı bir zevk katmış. Köşkü gezmek isterdim doğrusu. Şimdiki beton binalarda yaşamaya zorlanmamız böyle yapılara daha çok ilgi göstermemize neden oluyor. Köşkün etrafında öyle büyük binalar olmadığı için havadar ve ufku açık. Bahçede ki güller köşkte yaşanmışların özeti sanki.

20150817_192756_HDR

Şehri şöyle bir dolanıp gezindikten sonra bir restoranda akşam yemeği yiyoruz hep birlikte. Çadırları bekleyen Denis için de ekmek arası bir şeyler yaptırdık. Yemeğin ardından kamp alanına gelerek Denisin paketini veriyoruz. O da tek başına sıkılmış ve acıkmış durumdaydı. Banklarda oturarak kahve pişirip tatlı sohbet ediyoruz bir süre. Geç olmadan çadırlara girip yatıyoruz dinlenmek için.

İlk günlerde biraz az yol yapmak tura başlangıç için yeter. Fazla zorlamaya gerek yok. İlk gün için çok iyi oldu benim için, sorunsuz bisiklet sürdük. Biraz yağmur yağsa da ıslanmak iyi geldi yaz sıcağında.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 49 km civarında.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Haritanın linki : http://tr.wikiloc.com/wikiloc/view.do?id=10634517

Powered by Wikiloc