Etiket arşivi: çay

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 4. Gün

27 Nisan 2019 Cumartesi

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Kurşunlu kaplıcaları – Demirköprü barajı – Delibaşı köyü

 

Işıldıyor kanat seslerinde kuşların 
İlk uçtukları günün altın sevinci. 
Karlı dağlardır sefere çıkmış, 
Vadideki suyun şırıltısında. 
Ben gülüm, ben karanfil, ben de yasemin diyor, 
Renk renk kokularla çiçekler, 
Sahiplerinden memnun evlerin bahçelerinde.
Cahit Sıtkı Tarancı

Öne çıkmış olan görsel, servi ağacının gölgesine oturmuşum, taş duvara Lava çiftlik sahibi olan Lale hanım ile kahve içerken. Aşağıda Demir köprü baraj göleti manzarası.

IMG_20190427_174236

Bir zamanlar Afrika’da kayıp bir şehri aramakta olan arkeologlar, beraberlerindeki eşya ve yükleri, hayvanların ve yerlilerin yardımı ile taşıyarak uzun bir yolculuğa çıkmışlar. Kafile zor tabiat şartlarında, balta girmemiş ormanların içinde ilerleyerek, nehirleri, çağlayanları geçerek yolculuğa günlerce devam etmiş.

Fakat günlerden bir gün yerlilerin bir kısmı birden durmuşlar. Taşıdıkları yükleri yere indirmişler ve hiç konuşmadan beklemeye başlamışlar. Ulaşmak istedikleri yere bir an önce varmak isteyen batılı arkeologlar bu duruma bir anlam veremeyip, zaman kaybettiklerini, bir an önce yola devam etmeleri gerektiğini anlatarak, yerlilerin neden durduklarını öğrenmek istemişler. Fakat yerliler büyük bir suskunluk içinde sadece bekliyorlarmış. Bu anlaşılmaz durumu yerlilerin dilinden anlayan rehber, onlarla bir süre konuştuktan sonra arkeologlara dönüp yerlilerin neden durup beklediklerini bir cümle ile anlatmış;

“Çok hızlı gidiyoruz. Ruhlarımız geride kalıyor.”

Akşam sıcak havuzun getirdiği rahat bir uykudan sonra erkenden uyanıyorum. Gün henüz ağarmakta ve bütün bülbüller, kara tavuklar en güzel aşk şarkılarını söylüyorlardı akan çayın etrafında. Uyanır uyanmaz yatığım yerden doğrularak kuş seslerini bir süre dinledim çadırımın içinden. Ne güzel dinlemek kuşların aşk şarkılarını, insana huzur veriyor. Bu aşk şarkılarını duyuyorum ama ruhum sanki yokmuş gibi, hissetmiyorum. Afrikalı yerlilerin ruhlarını bekledikleri durum aklıma geliyor. Dün hızlı gelerek ruhumun geride kaldığını hissettim. Bir süre ruhumun geri gelmesini bekleyeceğim. O yüzden acele etmemeliyim bu gün. Sabah olmasına rağmen çadırımı toplamadım. Festivaldekilerle birlikte kahvaltıyı yapıp yiyorum. Kahvaltıdan sonra fotoğraf makinemi alıp resim çekmeye başladım. İlk olarak festivalin pankartını çekiyorum. Pankartta Kurşunlu çayı manzarası ve 4. Manisa bisiklet festivali Salihli yazısı yazılmış. En üstte de Manisa bisiklet spor kulübü derneği 2014 logosu etrafına yazılmış.

DSCN7666

Bentten dökülen suların köpükleri ile yakından çekiyorum.

DSCN7667

Sık sık bentler ve dökülen suları çekiyorum. Çayın dibinde çınar ağaçları kaplamış.

DSCN7668

Yukarıdan akan suyu ve tam dökülürken yakınlaştırıp çekiyorum Suyun temizliği buradan belli oluyor.

DSCN7671

Festivale katılan bisikletçiler bu gün ki rotalarına gidecekler. Rotaları Bozdağ, zorlu bir tırmanış bekliyor. Yeşil çitler arasından toplanmaya giden bisikletçiler dar yürüme yolundan gidiyorlar.

DSCN7675

Bisikletçiler yolda toplanmaya başladılar.

DSCN7677

Epey kalabalık bir grup oluşturdular, yolu kapladılar tamamıyla.

DSCN7678

Aralarında tanıdığım Akay Özkan ve arkadaşı poz veriyorlar bisikletin üzerinde. Ben onlara iyi turlar diliyorum. Onlar da bana iyi yolculuklar diliyorlar.

DSCN7679

Bisikletçiler hareket edip gittiler. Kampta yalnız kaldım bir kaç kişi dışında. Hiç acelem yok, ruhum geride kaldığı için bekleyeceğim gelmesi için. Bentten dökülen çay ve çadır kamp alanını çekiyorum ağaçların arasından.

DSCN7680

Kurşunlu çayının yukarısına doğru gitmeye başladım. Çay kıyısında taş döşenip piknik masaları konulmuş. Çay kendi yatağında akıyor sakince. Vadinin dibinde olduğumuzdan henüz güneş ışıkları ulaşmıyor çay yatağına.

DSCN7681

Karşı kıyıdaki yamaçta küçük bir su değirmeni ve çarkını görüyorum. Yukarılardan gelen su ağaç kabuklarından yapılmış arklardan çarka akıyor. Çarkın olduğu yerde küçük bir bina yapılmış tahtadan. Çarktan dökülen sular taşlardan yapılmış kanaldan çaya doğru düz olarak akıyor.

DSCN7682

Düz duvar gibi yamaçlardan akan suların meydana getirdiği sarkıtlar oluşmaya başlamış kayalarda

DSCN7683

Sanki cennette yürüyor gibiyim, çay üzeri ince dallı ağaçlarla kaplanmış. Ortada yatağında akan çay, cıvıldayan kuşlar. Güneş ışıkları az olarak gelse de hava mükemmel.

DSCN7684

Yamaçtan sular çaya minik bir şelale gibi akıyor. Aktığı yerde yosunlar tutmuş.

DSCN7686

İki kademeli bent çok yakın birbirine. Arkadaki bent öndekinin üç katı yüksekliğinde. İki bentte de su perdesi boydan boya kaplamış, köpürerek akıyor aşağıya. Suların köpürerek dökülürken çıkardığı ses insana dinginlik veriyor. Burada bir süre durup ruhumun gelmesini bekliyorum. Böyle güzel bir yerde ruh anca geriden sessizce gelir. Ve ruhumun içime girdiğini hissediyorum. Doğa böyle istiyor, ben de doğada doğaya uyuyorum. Buradan öteye patika yada yürüyüş yolu yok. Bentler duvar gibi geçit vermiyor.

DSCN7687

Küçük bentten dökülen suları yandan çekiyorum. Benttin altında kara bir taş var.

DSCN7688

Büyük olan benttin dibine kadar gelip yandan su perdesi olmuş köpüklü sahneyi çekiyorum yakından. Hızlı geldiğimden geride kalan ruhum beni bulabilmek için yükseklere çıkmış olmalı. En yüksek dağ olan Bozdağ’ın tepesinden aşağı akan bereketli sulara karışarak bedenimi arıyor. Mutlaka bir yerlerde beklediğini biliyor olmalı ki suyla birlikte akarak beni buluyor sonunda. Bedenim ruhuma kavuşuyor ve artık yoluma devam etmeliyim. Bu bekleyiş yeterli olmalı. Artık ruhu geride bırakmadan gitmek yok. Ruh geçtiği yerleri içine sindirmeli.

DSCN7689

Artık ruhumla beraberim, aşağıya, çadırların olduğu yere geldim. Ortalıkta kimseler yok.

DSCN7690

Geriye dönüp akan çaya teşekkür ediyorum ruhumu getirdiği için.

IMG_20190427_091125

Eşyalarımı ve çadırımı toparlayıp bisikletim KUZ’a yerleştirdim. Cennet köşesi olan Kurşunlu kaplıcalarından aşağı iniyorum sakince. Salihli içinden geçip Demirköprü barajına giden yola girdim. Gediz ovasının bereketli tarlaları yeşillikler gözümün önünde. Durup bu güzelliği izliyorum. Üzüm bağları, nadasa bırakılmış tarla, yeni sürülmüş tarla ve yol kıyısında sürülmemiş olan yerde gelincikler halı gibi kıpkırmızı.

IMG_20190427_112254

Yol kıyısında gördüğüm çeşme çok ilginç. Yeni yapılmış yol epey kazılıp aşağı inmiş. Çeşme de bir metreden fazla yukarıda kalmış. Çıkılması olanaksız. Mermerden yapılmış çeşmede iki delik kalmış sadece, oradan da su akmıyor ne yazık ki. Eski kaldırım taşları çeşmenin seviyesinde kalmış.

IMG_20190427_130022

Adala köyü yakınından geçip Demirköprü barajına doğru tırmanışa geçtim. Burada gördüğüm volkanik siyah kayalıklar ilginç geldi. Normal boz renginde olan arazide sanki siyah volkanik kayalar akmış gibi belli yere kadar. Yakınlardaki Divlit yanardağının lavları Gediz nehri ile beraber akmış.

DSCN7691

Demirköprü barajının bent duvarı göründü uzaktan.

DSCN7692

Lav kalıntısı volkanik kayaların dibinden geçiyorum. Etraf yeşil ağaçlarla kaplı olmasına karşın siyah kayalıklarda ot bile yok.

DSCN7693

Demirköprü benttin üzerine çıktım, yol buradan devam ediyor karşı tarafa. Bu yol Simav tarafına gidiyor. Yolun iki tarafında da korkuluk demirleri konulmuş. Köprü başında tabela konulmuş Demirköprü yazan.

DSCN7694

Baraj göletini çekiyorum, havada rüzgar olmadığı için su durgun, çarşaf gibi.

DSCN7695

Geri dönüp daha önceden çizdiğim rotaya giriyorum. Yol biraz aşağıdan orman yoluna giriyor. Baraj göleti uzayıp gidiyor kilometrelerce.

DSCN7696

Girdiğim yol toprak, yolun bitimine tel örgü çit çekilmiş. Bu yolu daha önce kullandıkları belli. Çünkü tel örgü içinde kalan çeşme bunun belirtisi. Çeşmenin oluğu tarafa giremiyorum bile.

DSCN7697

Kim bilir kim çevirmiş buraları, tel örgü çekerek kapatmış. Sağ taraf çam ormanı, sol taraf tel örgülü bahçe.

DSCN7698

Cep telefonumdan wikiloc harita uygulamasını açıyorum. Daha önce haritaları indirmiştim cep telefonuma. Cep telefonu taşıyıcısını gidonuma bağlamıştım, telefonu da takıyorum ve haritaya bakarak ilerliyorum. Bir ara düz gitmişim, navigasyon rotadan çıktığımı bildiriyor. Hemen geri dönerek rotaya giriyorum. Yanlış yola girmemin nedeni yolda tel örgüler ve kapı var. Yanında da “Özel mülktür girilmez” uyarı yazısı var. Haliyle uyarı yazısı yazıldığına göre yol buradan gidiyor diyorum. Navigasyon uyarınca girmediğim kapıdan girip yoluma devam ediyorum. Bakalım karşıma ne çıkacak? Yine bir yol ayrımındayım, ayrımda tabela konulmuş. Üstteki tabelada kahverengi zemine “Eşekli Efe” yazılmış, sola ok işareti, altında da “Şantiye” ve sağa ok işareti gösteriyor. Eşekli efe yazdığına göre tarihi bir yer olmalı ama yol şantiye yazan yerden gidiyor.

IMG_20190427_145524

Yoluma devam ederken karşıma kalın gövdeli meşe ağacı çıktı. Ağacın gövdesinde kovuk var, kim bilir hangi hayvanın yuvası.

DSCN7699

Şantiye yazan yola girdim, bakalım nereye çıkacağım. Şimdilik yolda dönemeç var, yol gidiyor ama nereye?

DSCN7700

Yol kıvrımlı ve hafif tümsekli devam ediyor. Yanardağın lav kalıntıları da yol kenarında renginden dolayı belli oluyor.

DSCN7701

Şantiye denilen yere geldim. Yüksekçe kapalı bir atölyenin önünden geçerken orada çalışan işçi arkadaşlar beni durdurup çaya davet ediyorlar. Ben de davetlerini kabul ediyorum, masada oturup çay içiyoruz birlikte. Sohbet ediyoruz çay içerken, nereden gelip nereye gittiğimi soruyorlar. Ben de turu, amacımı ve bu yolun nereye çıktığını soruyorum. Yol çiftlik ve tarım arazilerinden geçtiğini söylediler. Bu çiftlikte badem ağaçları dikilmiş. Devlet araziyi vermiş, arkadaşlar da ağaçları kontrol ediyorlar her gün, işleri bu. Demli çay iyi geldi ve ne olursa olsun yola devam etmeye güç sağladı diyebilirim. Yolda kaybolmak ta var. Bunu sorun etmiyorum, nasıl olsa ruhumu geride bırakmadan gidiyorum. Masada iki kişi ile çay içerken elçek resim çekiyorum.

IMG_20190427_151330

Buz dolabından soğuk suları depoluyorum şişelerime. Çay için işçi arkadaşlara teşekkür edip yoluma devam ediyorum. Yine karşıma özel arazi, girmek yasak uyarı levhası çıktı. Artık aldırmıyorum bu yazılara. Çünkü eskiden açılmış yol şimdilerde tarım çiftliklerin içinde kalmış. Bu arazide zeytin ağaçları yamaçlara dikilmiş bir çiftlik. Hafif tırmanışların ardından düz giden bir yol karşıma çıktı. Yol düz olmasına karşı eğimi % 20 den fazla olduğuna eminim. Yola beton dökülmüş gelişi güzel. Ama bisikletle çıkılması olanaksız. Bisikleti ittiriyorum, 10 metrede bir nefesim kesiliyor ve dinleniyorum sık sık. Yolun yarısında motoru ile inen bir adamla karşılaştım. Bir süre dinlenip sohbet ettim. Buranın sahibi imiş, yardım gerekip gerekmediğini sordu. Ben de teşekkür edip gerekli olmadığını söyledim. Adamın işi vardı herhalde yoluna devam etti. Ben de kan ter içinde tepeye ulaştım sayılır. Biraz zorlasa da geriye dönüp baktığımda baraj göletinin manzarası görülmeye değer. Önümdeki arazide lav kalıntısı kayalıklar, gölet ve gölette yarım ada görünüyor.

DSCN7702

Yaklaşık 1000 metrelik bir yolu çıktık KUZ ile. 275 metreden 420 metreye çıktım bir anda. Tepeye ulaştığımda çiftlik evinin bahçesine vardım. Bahçede beni gören çiftlik sahibesi ve çalışan elemanlar karşıladı. Son dik yokuş beni epey yordu ve acıktırdı. Öğle yemeğini henüz yememiştim. Düzlüğün dibindeki duvarın yanına, ağacın gölgesine soframı kuruyorum. Menüde barbunya konserve var. Hızlı bir şekilde yiyorum yemeğimi. Epey acıkmışım demek ki. Normalde bu kadar hızlı yemem. Ev sahibesi masaya davet ediyor yemem için ama ağacın gölgesi daha güzel ve manzaralı olduğu için gitmiyorum. Elemanlarına börek getirtiyor çay ile birlikte. Böreği de afiyetle yiyorum, midede bir şey kalmamış ki böreğe de yer varmış. Yemekten sonra Lale hanıma kahve pişiriyorum, elemanları cezve ve fincan getiriyor ama kendi takımlarımı çıkarmıştım çoktan. Kahveyi güzel manzarada muhabbet ederek içiyoruz Lale hanım ile. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_20190427_174236

Kahve fincanımı elimi uzatarak çekiyorum Demirköprü baraj gölet manzaralı ile.

IMG_20190427_174534

Çiftlik evi tepede kurulmuş, yamacına da zeytin ağaçları dikilmiş sıralı olarak. Ekili ağaçlar baraj göletine kadar dikilmiş. Çok geniş bir arazi ekilmiş.

DSCN7705

Beni misafir eden Leyla hanıma teşekkür edip yoluma devam ediyorum. Çiftlik evinde iki tane azman köpek vardı. Leyla hanım uğurlarken yanıma geldiler ve birisi pis pis baktığını gördüm. Sahibi yanında olmasa kim bilir ne olurdu. Yol baraj seviyesinin çok üzerinde devam ediyor. Bu bölgede bir çok küçük yanardağ krateri görüyorum. Onlardan birisini yakınlaştırıp çekiyorum

DSCN7706

Akşam olmak üzere, bu gece kalabileceğim bir yer bakıyordum ki Delibaşı köyü çıkışında çeşme görüyorum, hemen gerisinde boş bir bahçe var. Burada kamp yapabilirim deyip duruyorum. Bahçenin arkasındaki eve yanaşarak burada çadır kurabilir miyim diye izin istedim. Evdekiler de olur deyince zeytin ağacının dibine çadırımı kurdum. Yoldan da pek görünmüyor çadırım. Bisikletim KUZ ve çadırım bahçede.

DSCN7708

Hava kararmadan yemeğimi yiyorum, hava karardıktan sonra çayımı demleyip içiyorum sıcak sıcak. Rakım 400 metrelerde olunca gece serinliyor. Gece karanlığında kamp yerini çekiyorum, çadır ve KUZ.

IMG_20190427_201519

Tek başına, yapacak bir şey olmayınca fazla geç zamana kadar oturulmuyor. Hemen çadırıma girip yatıyorum. Bu gün biraz zorlansam da fazla yol kat etmedim.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık 43 Kilometre civarı

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Gediz Nehri 3. Gün

26 Nisan 2019 Cuma

Muradiye – Turgutlu – Salihli – Kurşunlu kaplıcaları

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

 

İşte budur hayat! 
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın 
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün 
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun 
Çiçek sulandığı kadar güzeldir 
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli 
Bebek ağladığı kadar bebektir 
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, 
Sevdiğin kadar sevilirsin…
Can Yücel
Öne çıkmış olan görsel, Baba ve oğlu oturmuş, sırtı dönük çayda olta ile balık avlıyorlar.

DSCN7652

Sabah erkenden uyanıp kahvaltımı yapıyorum. Akrabalar o kadar erken kahvaltı yapmadıklarından tek başıma kahvaltıyı yaptım. Kahvaltıdan sonra teşekkür edip dükkana geldim. Bisikletim KUZ beni bekliyordu dükkanda. Akrabalarla vedalaşıp yola çıktım. Manisa’nın kalabalık trafiğinde motor gürültüleri arasından bir süre gitmek zorunda kaldım. Bu arada Manisa bisiklet festivalinin düzenlendiği aklıma geldi. Kamp yerleri Salihli Kurşunlu kaplıcalarında yaptıklarını biliyordum. Nasıl olsa tek başınayım, yanımda kimse yok. Kararımı veridim, Salihli’deki kampa varmalıyım akşam olmadan. Yol zaten Turgutlu’da Gediz nehri ile yakınlaşıyor. Manisa – Turgutlu yolundan gitmeye başladım. Yolda Gediz nehrine kavuşan kollardan bir çayı akarken çekiyorum. Kıyıları uzun otlarla kaplanmış.

DSCN7636

Manisa’nın çevre yolundan gidiyorum. Karşıda Manisa ovanın dibinde görünüyor. Hemen dik kayalıklarla yükselen Spil dağı azameti ile karşımda. Manisa kayalıkları yaz aylarında iyice ısınıp Manisa’yı kasıp kavuruyor geceleyin.

IMG_20190426_114545

Turgutlu yoluna girdikten sonra su birikintisinin olduğu sazlıktan bir Turna kuşu havalandı. Geniş kanatlarını açarak uçuyor ağaçların arasından. Daha ilerde apartman blokları görünüyor.

DSCN7638

Yoldan gidiyorum, birden yol kıyısında tanımadığım birileri beni durduruyorlar. Bana kahve ısmarlamak istediklerini söyleyince ben de biraz dinlenir ve kahvemi içerim diyerek tekliflerini kabul ettim. Karı koca olan çift arabayla yanımdan geçmişler. İleride uygun bir yerde arabasını park edip beni beklemişler. Onlar da bisikletçi olduklarını öğrendim. Madem kahve için durdurdunuz ben size kahve pişireyim diyerek takımlarımı çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Kahveleri afiyetle içerken erkek elçek ile çekiyor üçümüzü. Elimizde kahve fincanları ile. Bisikletim kuz ve tabelam Urim Baba’nın kahvesi seleye asılı. Bu çift beni tanıyorlarmış ama ben onları pek tanıyorum diyemem.

IMG_20190426_131525

Arabalı çift ile vedalaşıp yoluma devam ettim. Yolda akan bir çok çay dere görüp resmini çekiyorum. Kıyısında ılgın ağaçları ile akıp Gediz nehrine kavuşacak.

 

DSCN7640

Turgutlu – Manisa kavşağına vardım, burada yol kıyısında akan pis bir kanalı çekiyorum. İşte nehirlere karışan kirli sulardan birisi. Nereden geldiği belli değil.

DSCN7641

Pis su kavşaktaki köprünün altından kanal borusundan çıkıyor.

DSCN7642

Turgutlu da daha önce keşfettiğim esnaf lokantasında durup öğle yemeğini yiyorum. Burada işçiler sürekli yemek yediklerinden hem temiz hem de taze yemek her gün çıkıyor. Yemekten sonra yoluma devam ettim. Benden yaşlı bir amca bisiklete binmiş yanımdan geçti. Amcanın maşallahı var, arkasından yetişmek olanaksız. İyi pedal basıyor. Önümde giderken çekiyorum bisiklet süren amcayı.

IMG_20190426_155100

Yıllarca İzmir – Salihli yolundan otobüsle, arabamla gidip geldim. Haliyle hiç mola vermedim çünkü 100 Kilometrelik bir yolda mola vermeye gerek yok. Ama bisikletle yaptığım ilk turda keşfettiğim çay bahçesinde artık her geçişimde mola vermeden geçmiyorum. Buranın çayı da güzel, suyu da. Çay yanında çeşmeden bir bardak su mutlaka gelir. Çay içersin, sonra suyu da içersin afiyetle. Bu bölgede kahvelerde, çay bahçelerinde çayın yanına mutlaka bir bardak su getirilip ikram edilir. Her yerde pet şişelere giren sular parayla satıldıkları için korkunç derecede para ödüyoruz bedava suya. Burada su beleş, sadece çay parasını ödüyorsun. O da pahalı değil. Masa üzerinde su bardağında duble çay ve içi su dolu bardak. Çay kenarında korkuluk demirleri ve akan çay.

IMG_20190426_175850

Ezel bahar olmayınca
Kırmızı gül bitmez imiş
Kırmızı gül bitmeyince

Sefil bülbül ötmez imiş

 

Bülbül havas ötmeye
Güle sarılıp yatmaya
Bağban gülü satmaya
Gül kadrini bilmez imiş

 

Bahçıvan sata bu gülü
Haramdır parası pulu
Ağlatma sefil (dertli) bülbülü
Gözyaşını silmez imiş

 

Yılda bir gün ziyan olur
Dost yoluna talan olur
Bazı insan hayvan olur
Hayvan Âdem olmaz imiş

 

Şah Hatayim ölmeyince
Tenim turab olmayınca
Dost dosttan ayrılmayınca
Dost kadrini bilmez imiş

Aşık Daimi Erzincan Yöresi

Çay bahçesinde Baharın müjdeleyicisi güller açmış. Güneşin ışıkları arkadan vurunca gülün pembesi kızıla dönmek üzere. Yan yana iki pembe gül

DSCN7643

Hazır ışığı arkada yakalamışken tek bir gülü yakından çekiyorum.

DSCN7644

Bülbül dala konar mı gonca gül açmayınca

İnsan yare doyar mi sarılıp yatmayınca

Gül fidanından yeni açmaya hazır gonca gül. Üstü pembe, altı sarı renkte. Ortadaki gonca gülün yanında birer tane daha gonca gül var. İki gonca gül taç yaprakları henüz gülü ortaya çıkarmamış. Ortadaki gonca gülün altına örümcek ağını germiş avlarını yakalamak için. Bir kaç sinek ağa takılmış.

Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın

DSCN7647

Sarı gülü de çekiyorum hatırı kalmasın. Nedense şiirler, şarkılar sarı güller için yazılmamış.

DSCN7649

Ahmetli kasabasının içinden geçen Kelebek çayı tertemiz akan çaylardan biri. Bir derece Gediz nehrine temiz su akacak. Kum ve çakıllar arasından şırıl şırıl akan çayı çekiyorum.

DSCN7650

Çay yatağına yapılmış bent üzerine Baba – Oğul oturmuş olta ile balık avlıyorlar. Çay temiz aktığına göre balık var demek ki. Sarı tişört giymiş Oğlan çocuğu sağ elinde makara, olta misinası aşağıya sarkıtmış. Baba yelek giymiş, başına kırmızı renk şapkayı takmış oğlunun yanında, birlikte arkası dönük oturuyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN7652

Ana yol düz ve kaymak gibi asfaltla kaplı olunca hızlı gidiyorsun. Salihli girişinde Kurşunlu kaplıcaları yoluna saptım. Burada yol hafif tırmanışlarla başladı. Kamp alanı kaplıcaların olduğu yerde. Devlet su işleri Kurşunlu çayının delice akmaması için ıslah çalışmaları yapmış. Sık sık betler yapılıp çayın sakin akması sağlanmış. Bentten dökülen su çağlayıp köpürüyor.

DSCN7654

Henüz Mayıs ayında olmamızdan dolayı Bozdağlar da yer yer kar tabakaları görünüyor. Ben de yakından çekiyorum karlı alanları.

DSCN7655

İki bentten dökülen sular ve arasında karşıya geçişi sağlayan beton köprü. Az sonra köprüden karşı kıyıya geçeceğim.

DSCN7656

Benttin oluşturduğu çağlayanı yakınlaştırıp çekiyorum. Yukarısında eğim bent yapıldığından daha düz bir çay yatağı oluşmuş.

DSCN7658

Güneş batıda son ışıklarını yayarken vadiye girmeden Güneşi yakınlaştırıp çekiyorum. Güneş sarı renkte, alt kısımları kızıla dönmek üzere. Güneşin etrafı turuncu renge gark olmuş.

DSCN7659

Boz dağların eteklerinin sonunda, ovanın başlangıcı sayılabilecek yerlerde topraklar depremlerden kabarmış yüksek tepelere dönüşmüş.  Yerden fışkırmış toprak kütleleri sanki bıçakla kesilmiş gibi düz. Bütün Bozdağ etek uçları böyle toprak kabarmaları ile dolu. Bu toprak tepeleri yeşillik ile örtülmüş durumda.

DSCN7662

Kurşunlu kaplıcalarına giden yolda dar bir geçitten geçiyorum. Geçitten sonra alan genişliyor.

DSCN7663

Kurşunlu kaplıcalarına geldim, Festivalin kamp alanında kendime uygun bir yerde çadırımı kurdum Festivali düzenleyenler beni tanıdıkları için iyi karşıladılar. Burada tanıdığım bir çok arkadaş var katılımcı olarak. Hepsi de hoş geldin ile karşıladılar. Akşam yemeğine davet ettiler, birlikte yedik, içtik. Festivale katılanlara termal havuz belirli saatlerde bedava. Ben de su donumu ve havlumu alarak bir güzel havuza girip yorgunluğumu atıyorum. Sıcak havuz beni mayıştırıyor ve fazla geç olmadan çadırıma girip yatıyorum. Bu gün biraz hızlı geldim galiba.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 83  Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığım yolun haritası

Powered by Wikiloc

 

 

 

 

8. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu 3. Gün

22 Nisan 2019 Pazartesi

( Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır )

Ildırı- Barbaros – Özbek – Çeşmealtı – Urla İskele

 

Hangi taşı kaldırsam
Anamla babam
Hangi dala uzansam
Hısım akrabam
Ne güzel bir dünya bu

Ruhi Su

 

Öne çıkmış olan görsel, yeşil renkli çadırın içinden fışkıran aile mutluğu, Anne, Baba ve Çocuk gülümsüyorlar.

DSCN7110

Sabah erkenden uyanıp toparlanıyorum, bisikletim KUZ ve kıytırık yola çıkmaya hazır. Kahvaltıyı yapıp hızlıca antik kente çıkıyoruz. Hakan Sevin de beni takip ediyor. Köy sokaklarında, taş evlerin arasından yukarıya doğru yürüyoruz.

DSCN7113

Evlerin bahçelerinde limon ağaçları görüyorum, üstünde de bir sürü limon var. Sahibi henüz toplamamış, halbuki çiçek açma zamanı.

DSCN7114

Yukarıya çıkarken turdaki en yaşlı kişiyi görüyorum bankta oturmuş dinleniyor. Halit Gener bisiklete başladığından beri tanıdığım abimiz. Nedense kaskı eline almış sallıyor. Elinde de eldivenlerini giymiş. Bankta Çeşme belediyesi yazılmış.

DSCN7115

Eritrai Antik kentine çıktık, girişindeki tabelada ok işareti ile; Tiyatro, Agora, Akropol, Athena tapınağı, Matrone kilisesi yazılmış. Antik kenti yeşillikler kaplamış durumda.

DSCN7116

Antik kentin kalıntıları, mermer temel taşları.

DSCN7117

Ağaçların arasından giden dar bir geçitten tiyatroya doğru gidiyorum.

DSCN7118

Antik kentin düzlüğünde tarlada enginar ekilmiş, tam da başları olgunlaşmış durumda.

DSCN7119

Enginar tarlasının içinde kırmızı başlıklı kızı gördüm. Elinde fotoğraf makinesi enginarları yakından çekiyor. Nedense bu kız kaskını hep kafasında unutuyor.

DSCN7120

Enginar tarlasında kırmızı başlıklı kız olur da kırmızı gelincik çiçekleri olmaz mı? Olur tabi ki. Boyları kısa olup enginarların gölgesinde olsalar da yeşilliğe ayrı bir renk kattıkları kaçınılmaz.

DSCN7121

Mor çiçek açmış yaban otları da kıyıda kendini gösteriyor çekinmeden.

DSCN7122

Bahar ayının müjdecisi sayılan, Aşk fallarında yaprakları koparılsa da papatyalar açmaya devam ediyorlar. Mor çiçekler arasında papatya çiçekleri.

DSCN7123

Kırmızı rengi ile insanı adeta büyülüyor gelincik çiçeği.

DSCN7124

Tiyatro yamaca yapılmış doğal oturma yerleri bitkilerin örtüsü altında kalmış. Gerçi çoğu taşlar taşınıp götürülmüş, çok az taş kalmış.

DSCN7125

Sahnenin ortasındaki ağacın dibinde toplanmış arkadaşlar. Ben de yanlarına gidiyorum.

DSCN7126

Arkeolog Selen Kanat bir taşın üzerine çıkmış Eritrai hakkında bilgileri aktarıyor dinleyicilere.

DSCN7127

Sahnede  yontulmuş taşlar dizilmiş yan yana.

DSCN7129

Dinleyiciler arasında, annesinin yanına oturmuş bir kız çocuğu konuşulanlardan bir şey anlamıyor, kendi dünyasında.

DSCN7130

Selen Kanat gayet ciddi bir eda ile anlatmaya devam ediyor çıktığı taş üzerinde. Tanzer Kantık ta pür dikkat dinliyor anlatılanları.

DSCN7131

Mor çiçek açmış yabani otlar arasında resim çeken Hakan’ı yukarıya çıkan taş basamaklarının altında.

DSCN7132

Tiyatroda sağlam bir tek bu taş merdivenler kalmış, büyük bir olasılıkla kaçak kazı yapanlar ve köylüler rahat yukarı çıkıp inebilsinler diye sağlam bıraktıklarını tahmin ediyorum. Hatta eksik olan basamakları da küçük taşlarla örmüşler çimentolu harç ile.

DSCN7134

Tiyatronun en üst bölümüne çıktım. Aşağıda toplanmış dinleyicileri çekiyorum bir poz. Etraf yeşil ağaçlarla kaplı.

DSCN7135

Buradan uzaklardaki tarihi değirmenin yapısını da görüyorum. Yakınlaştırıp çekiyorum. Arkası masmavi deniz manzaralı.

DSCN7139

Tiyatrodan sonra patika devam ediyor. Buraya tabela konulmuş üç tane. Athena tapınağı, Matrone kilisesi. En altta da kırmızı zemine; Arkeolojik alanda ateş yakmak, piknik yapmak ve çadır kurmak, çöp atmak yasaktır ibareleri yazılmış. Bu yasakların yanına kaçak kazıları da yazsalardı daha iyi olur. Çünkü tüm antik kentlerde  resmi kazılardan çok kaçak kazılar yapılmakta ve sadece altın bulup zengin olma hayalleri karşısında dikkat etmeden tarihi kalıntılara büyük zarar vermekte ve yok etmekteler.

DSCN7140

Athena tapınağı görünürde yok, otların arasında kalmış bir kaç temel taşından başka. Bunun yakınında Matrone kilisesinin bir kaç duvarı ayakta duruyor. O da zamanla küçülüyor sanki. L biçiminde kalmış duvarda büyük bir niş var.

DSCN7142

Athena tapınağına ait temel kalıntıları otlar arasında neredeyse kaybolmuş.

DSCN7143

Kilisenin kalın duvarlarındaki kapı.

DSCN7147

Yuvarlak, küçük bir aydınlatma penceresi dört taş ile yapılmış. Yanlardaki iki taşın uç kıvrımlarında çıkıntılarla süslenmiş. Pencere deliğinden bakınca manzarada yeşil tarlalar ve dağlar görülüyor.

DSCN7152

Yukarısını merak eden iki kadın çıka geliyor.

DSCN7154

Athena tapınağının temel duvarı düzgün taşlardan örülmüş. Aşağıdan yukarıya doğru bir sıra ince taş, bir sıra kalın taşla örülmüş 7 sıra.

DSCN7155

Tabelada yazmasa da buradaki duvarda taşların pentagon şekli ile örülen duvar. Pentagon (beşgen) örülmesi nedeni ile Eritrai sarayının duvar kalıntısı olduğu kesin. Duvar taşları beşgen, ölçüsüz ama birbirine sıfır olarak yontuşmuş. Bu bir zenginin, ya da kralın sarayı olmalı.

DSCN7156

Yabani buğdaygillerin başakları arasında fışkıran kahverengi, tüylü bir çiçeğin tomurcuğu boy göstermeye başlamış.

DSCN7159

Bir gelincik çiçeğinin içinde bir böceği görünce resmini çekmeye çalıştım. Kameranın özelliklerini bilmediğimden bir türlü ne gelincik çiçeğini ne de içindeki böceği çekebildim. Makine çiçekte odaklanmıyor da daha arkadaki otların sapları netleşiyor. Kırmızı taç yaprakları içinde yeşil renkli osuruk böceği. Dibinde de siyah renkli erkek ve dişi organlar bulanık çıkmış.

DSCN7162

Yukarıdan aşağıdaki toplanmış bisikletçileri görüyorum park yerinde. Antik kente çıkmamış olanlar burada toplanmışlar. Otoparkın ötesinde papatya tarlası var. Köylülerin yol kıyısına kurdukları renkli pazar şemsiyeleri açık durumda. Gölgede ürünlerini satıyorlar yoldan geçenlere.

DSCN7163

Kıyıdaki en yüksek tepe olan antik kent uzaklardan görülüyor. Birisi de bir direkte Türk bayrağı dikmiş.

DSCN7164

Köy dışında giderek artan yapılaşma kıyı şeridini talan etmeye devam ediyorlar. Çirkin beton evler sahili neredeyse kaplamış durumda. Sahipleri yılda sadece bir kaç gün, ya da en fazla bir ay oturdukları yazlıklar ölü yatırım olarak sakin duruyor.

DSCN7165

Buradan oniki adalar dedikleri manzara görülüyor. Adalar düz ve yassı mavi denizin içinde.

DSCN7166

Demirlemiş bir balıkçı teknesi denizde.

DSCN7170

Aşağıya baktığımda yola çıkmışlar bile. Bir kişiyi yakınlaştırıp çekiyorum bisikleti sürerken.

DSCN7171

Kıyıya yakın küçük bir ada, adada maki çalılar, yeşil çimenler ve ucunda bir ağaç var sadece.

DSCN7173

Ağacı iyice yakınlaştırıp çekiyorum. Yeşil çimenleri tam ucunda kayaların başladığı yerdeki ağaç sanki denize, rüzgara meydan okuyormuş gibi.

DSCN7174

İsmini bilmediğim bisikletçi kadını kayaya oturmuş olarak çekiyorum. Türk bayrağı rüzgarda dalgalanıyor deniz manzaralı.

DSCN7183

Antik kentten aşağı, köye indik. Köylü kadınların yaptığı bez bebeklerden Nazende’yi çekiyorum. Ayağında papuçları, çorapları, çiçek desenli elbisesi, baş örtüsü ve örgülü saçları.

DSCN7199

Arap bacı bez bebek, ismi  Çitlembik. Rengarenk eteği, kırmızı elbisesi, boyun bağı, başına bağladığı baş örtüsü ve halkalı küpeleri ile taş duvar kenarına oturtulmuş

DSCN7200

Aralarında da İsmet abi de var. Mavi spor ayakkabısı giymiş, kahverengi pantolonu, bir bacağını altına alarak oturmuş tahta sandalyeye. Kare desenli gömleğini giymiş, başında şapkası ile bıyıklı İsmet abi keyif çatıyor. Yanındaki taburede tepside kahve fincanları var.

DSCN7201

Bunun gibi bir çok bebek daha var yan yana konulmuş. Herhalde satıyorlar bez bebekleri.

DSCN7203

Resim çekme işini bitirip hızlıca aşağı inerek bisikletime biniyorum. En arkada kalanların peşinden gitmeye başladım. Deniz kıyısından sonra yokuş başlıyor, tırmanacağız biraz. Önümde Hakan ve yokuşu tırmananları çekiyorum.

DSCN7204

Yokuş başlayınca zorlanıp çıkamayanlar var. Kimisi bisikletten inmiş duruyor, kimi yürüyor, kimi de  S çizerek sertleşen yokuşu tırmanmaya çalışıyor.

DSCN7205

Yoldaki tek çeşme olan yerde duruyorum, sıkıştım ve tuvalete girdim. Tuvaletin içerisi karanlık, küçük penceresinden aydınlıkta kalan bisikletim KUZ ağacın gölgesinde dinlenirken çekiyorum. Çerçeve duvarların karanlık kısmı oluyor resmin.

DSCN7208

Çeşme bir evin yanında, borudan sürekli su akıyor. Su şişelerini dolduruyorum çeşmeden, sıcaklaşan havada biraz terledim. Kollarımı ve elimi yüzümü yıkıyorum bol su ile.

DSCN7209

Bu gittiğimiz rota Eurovelo bisiklet rotası. Tabelada Efes – Mimas bisiklet yolu, Pınar yazıyor. Tabela akan çeşmede olduğumuzu gösteriyor.

DSCN7210

Çeşmeden sonra sertleşen bir yokuşu çıkmaya başladık. Yol yukarıya doğru zig zak olarak çıkıyor, Sağımız zeytinlik, solumuz çam ormanı.

DSCN7211

Yokuşun ucunda dönemece yaklaşan bir bisikletçi ağır ağır pedal basıyor.

DSCN7213

Kısa sürede olmasa da tepeye yaklaştım. Üç bisikletçi tam yokuştan aşağı inerken yakalıyorum bir poz. Üçü de omuzun az aşağısına kadar görünüyor asfaltın ardında.

DSCN7217

Zirvede her zaman kayalıklar olur. Yağmur, erozyon, rüzgar burada fazla toprak biriktirmez. Kayalar ortada kalır yalnız olarak. Zirve böyle bir şey; Yalnızlık.

DSCN7218

Zirvede bir süre soluklanıyorum. Bundan sonra Barbaros köyüne kadar iniş ve düz olacak. Karşıda Kadıovacık köyü görünüyor.

DSCN7219

Kadıovacık köyünde mola vermeden geçiyoruz. Biraz daha gidince Barbaros köyü göründü uzaktan.

DSCN7221

Herkes gelmiş, en son ben geliyorum Barbaros köyüne. Bisikletler yol kıyısına park edilmiş durumda. Köy sokağında geziniyor arkadaşlar.

DSCN7222

Köy kahvesine yerleşmişler bile, herkes çay, soda, kahve içerek dinleniyor.

DSCN7224

Bizi araba ile takip eden Şeyma ve Güneş gelmişler. Güneş mavi kahve sandalyesine tutunmuş ayakta duruyor annesinin yanında. Başına güneş geçmesin diye mavi şapka takmış Güneş’e.

DSCN7225

Kahvede oturacak yer bulamayanlar kaldırıma, duvar dibine gölgede oturmuş dinleniyorlar.

DSCN7226

Kahvenin küçük sehpasının yanına Cem oturmuş, ayakta İlknur ve Tanzer poz veriyorlar çay içerken.

DSCN7230

Başkasının gözünden yansıyan başkası. Güneş gözlüğünün camı ayna gibi Hakan’ı yansıtıyor. Hakan sandalyede oturmuş poz veriyor sanki.

DSCN7231

Barbaros köyünde kumanyaları yedik, Herkes dinlendikten sonra yola çıktı. Manzara kahvesine çıkan yokuştan değil de küçük bir ovadan düzlükten giderek İzmir – Çeşme otobanını yanından gidiyoruz. Burada tarihi Tatar köprüsü var. Burada kahve molası vereceğiz. Saçlarım salınık halde Hakan benim makinem ile yakından çekiyor.

DSCN7241

Tatar köprüsünün üzerinde yere oturarak kahve takımlarımı çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Hakan da beni çekiyor kahve ocağının üzerindeki cezve ile.

DSCN7253

Sonra Hakan da yanıma gelip oturdu. İkimiz beraber çekiliyoruz. Tepede rüzgar türbinleri dönüyor.

DSCN7255

Olcay da yanımızda, telefon ile konuşurken uzaklaşsa da ben yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN7256

Kahvemizi içtik, Hakan ve Gündüz’e köprü üstünde durmalarını söyleyip aşağıdaki yola geldim. Bisikletim KUZ ve Kıytırık ile köprüyü olduğu gibi çekiyorum.

DSCN7260

Hakan ve Gündüz bisikletleri elinde poz veriyorlar köprü üzerinde. Köprüde üç göz kemer var.

DSCN7262

İyice yakınlaştırıp tanınacak kadar yakınlaştırdım optik zoom ile. Hakan, Gündüz ve bisikletleri kafa kafaya vermiş.

DSCN7263

Resim çekildikten sonra bisiklete binip yola çıktılar. Bisikletin üstünde ilk önce Hakan’ı çekiyorum.

DSCN7268

Ardından Gündüz’ü çekiyorum.

DSCN7269

Otobanın altından geçerken tünelin içi karanlık, dışarısı aydınlık olunca Hakan ve Gündüz karanlık, önlerindeki çam ormanı aydınlık ve görünür durumda.

DSCN7271

Otobanın yanındaki toprak yoldan inmeye başladık dikkatli olarak. Yerde mıcırlar var ve tekerleği kaydırıyorlar. Birden bire keçi sürüsü çıktı önümüze. Mecburen kenara çekilesiye kadar bekledik.

DSCN7274

İki at ve yeni doğmuş bir tay otlakta otlanırken. Anne at simsiyah, tay açık kahverengi. Diğer at siyaha yakın kahverengi renginde. İleride iki katlı çiftlik evi.

DSCN7276

Biraz daha gittikten sonra kahverengi bir at, yeni doğmuş tay yerde yatıyor. Acaba bir şey mi oldu diye dikkatli bakınca tay yerde bir süre yatıp kalktı. Biz de yolumuza devam ettik.

DSCN7277

Grup bizden epey ileride ama neredeler bilemiyorum Peşlerinden gidiyoruz. Ana yola çıktık, Deniz kıyısındaki İskender köprüsünde durmayıp  Torasan yönüne saptık ana yoldan. Buradaki yol denizden yüksekliği 50 santimden ağağıda. Neredeyse denize sıfır dedikleri yerden bisiklet sürüyoruz. Gel – gitler de deniz yola kadar gelip uzaklaşıyor. Şimdiki durum deniz epey ileride. Yer kumluk ve çamur.

DSCN7278

Özbek köyüne doğru düz yoldan gidiyoruz. En arkada kalan üç kişiyiz. Hakan, Gündüz ve ben.

DSCN7280

Düz yoldan giderken akan küçük bir dereye yaklaşınca birden bire deniz tarafından gelip yolun altından, dere yatağından geçen masmavi, yaldır yaldır, parlak mavi arı kuşu önümüzden geçti. Ben ve Hakan bisikletin üzerinden arı kuşunun uçup gitmesini izledik sadece. Her şey bir anda olup bitti. Masmavi arı kuşu acelesi varmış gibi bize bir resmini çekecek fırsat vermedi. İşte o derede sular akıyor usul usul. Başlarında çilli horoz ve 7 tavuk hiç bir şey olmamış gibi yemleniyorlar dere kıyısında. Derenin bir kısmında otlar coşmuş, yemyeşil.

DSCN7281

Özbek köyüne geldik, burada grup geçip gitmiş bile. Özbek köyünün geçmişi epey eskilere dayanıyor. Buradaki iki aynalı çeşme taştan yontulup yapılmış. Osmanlıca harflerle aynasına yazılar yazılmış. Haliyle Osmanlıca bilmediğimden anlamıyorum ne yazdıklarını. Çeşme var ama akan bir musluk yada boru yok maalesef. bir de güzelim taşları beyaz kireç ile tamamen boyamışlar.

DSCN7282

Hakan köy sokağında bisiklet sürerken.

DSCN7283

Tipik bir köy evi, yeşil kapısı ve yeşil panjuru olan ev tek katlı. Kiremitlerin yarısı eski oval kiremit, diğer yarısı yeni tip kiremitle kaplı. Tuğladan örülmüş bacası iki kiremit ile piramit olarak kapatılmış yağmur girmesin diye. Duvarlar beyaz kireç vurulmuş.

DSCN7284

Caminin bahçesinde bilmem kaç asırlık servi ağacı zamana karşı direniyor. Üst kısmındaki kalın dallarının çoğu kurumuş, yanlardan yeni dallar yeşerip açmış.

DSCN7285

Gövdenin yarısı yukarıya kadar kuru olan servi ağacı yine de yeni sürgünlerinden yaşamaya tutunmuş. Yeni sürgün dediğime bakmayın, kim bilir kaç yıl olmuştur çıkalı. Dalların kalınlığından belli. Asırlardır yaşamasına rağmen hala kozalak vermeye devam ediyor.

DSCN7290

Özbek köyünden kestirme yoldan Çeşmealtı’na gideceğiz. Biraz yokuş olsa da çıkmayı başardık ve zirvedeyiz. Zirvede rüzgarlıkları giyiyoruz inmeden önce.

DSCN7294

Zirveden Urla karantina adası ve İzmir’e doğru  olan evler, Güzelbahçe tarafları ve Narlıdere üstünde olan ikiz tepeler dağı görünüyor. Karantina adasına bağlı taş döşeli bir yoldan geçiliyor.

DSCN7299

Hızlıca inişe geçtik, Çeşmealtı yazlık evleri görünüyor daha düzlüğe gelmeden. Denize çıkıntı yapmış bir adacık karaya bağlantılı. Daha ileride adalar var.

DSCN7310

Urla İskele de kum denizine geldik akşam olmadan. Burada kamp yapacağız bu akşam. Olcay önceden gelmiş, Güneş’i salıncağa bindirmiş sallıyor. Olcay ile konuşuyorum, biz geldik herkes geldi mi diye soruyorum. O da herkesin geldiğini bildiriyor.

DSCN7312

Kendime uygun bir yerde çadırımı kurup yerleşiyorum. Akşam yemeğini birlikte yedikten sonra henüz havaların sıcak olmadığı bir zamanda olduğumuzdan kapalı bir yerde toplaştık. Çay içerek içimizi ısıtan muhabbetlerle zaman geçiriyoruz. Akşam geç olmadan gidip yatıyorum çadırıma.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 65 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Gediz Keşif Bisiklet Turu 4. Gün

5 Temmuz 2018 Perşembe

Eğlence – Emirfakı – Uşak

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Sıcak ve dost şeyler düşünür insan
Tanıdık bir yatak bekler sizi
Bir çocuk yüzü gülümser anılardan

Ataol Behramoğlu

 

Öne çıkmış olan görsel, beyaz badanalı, aynası ve yalağı uzun olan çeşme. Bisikletim KUZ da sol tarafta park etmiş durumda. Çeşmenin arkasında üç tane meşe ağacı gölgelik yapıyor.

20180705_121748_HDR

Gün ağarır ağarmaz uyanıyorum, doğada erken kalkmak var, ben de doğaya ayak uyduruyorum. Kalkınca ilk işim çadırımın fermuarını açıp dışarısını çekmek. Küçük bir ağaç, çalılar, zambak çiçekleri ve aşağıda olan tarla görünüyor.

20180705_062751_HDR

Çeşmeden elimi yüzümü yıkadım, ardından sabah kahvemi pişirip keyifle içtim ilk önce. Sonra çayı demledim, ardından iki yumurta kaynatıyorum. Kahvaltı hazır, diğer malzemeleri de çıkarıp sofraya serdim. 40 çeşit olmasa da köy kahvaltısı gibi oldu. Kahvaltıyı yaparken çay poşeti gözüme ilişti. Eskişehir bisiklet evinden aldığım poşet çay paketinde yazanlar “1 poşetten 20 bardak çay. 30 g demlik süzen poşet çay.” Basit bir hesap yapıyorum aklımdan. 1 poşetten 20 bardak çay çıktığına göre 1 çay bardağı 1.5 Liradan hesaplarsan 30 Lira yapar. 1 Kiloda kaç poşet var? 33 poşet. Onla onu çarpınca 660 bardak çay çıkıyor. O da 990 Lira yapıyor 1 Kilo çaydan. 1 Kilo çay kaç para? 30 yada 40 Lira. Çaycılık işi epey kazançlı ki bir poşetten 20 bardaktan fazla çay çıkarır bizim esnaf. Sonra poşet çayın fiyatı daha pahalı normal toz çaya göre. Gerisini varın siz hesaplayın. (Yıl 2018, fiyatlar o yıla göre) Sabah sabah bu hesap işi iyi oldu kahvaltı yaparken. Kırmızı pakette yazılanları yakından çekiyorum.

20180705_073330_HDR

Kahvaltımı keyifle yaptım, ardından topladım kahvaltılık malzemelerini. Çadırı ve eşyaları toparlayıp çantalarına yerleştirdim. Biraz da sanat çalışması yapmam gerek. Fotoğraf makinesini alıp resim çekmeye başladım. Yalağın bir ucundan iki borudan akan suyu yakınlaştırıp çekiyorum. İki borudan akan su yalağın içine dökülüyor. Boruların uçları 45 derece açılı kesilmiş. Borunun altından su ayrıca damlıyor.

DSCN4322

Çektiğim yerden normal olarak yalağı komple çekiyorum. Yalaktan bir boru ile dışarı fazlalık sular dışarı akıyor başka bir taş yalağın içine. Buradan da aşağıdaki bahçeye gidiyor sanırım.

DSCN4321

Çitlembik ağacının kalın gövdesini yakından çekiyorum. Çitlembik ağacı kayaların yarıklarına köklerini daldırmış, sağlam bir biçimde tutunuyor. Kökün biri gövdenin dışından 1 metre kadar uzaktaki kaya çatlağına girmiş.

DSCN4324

Hazırlığımı bitirip yola çıktım. Bir süre asfalt yoldan gidip rotaya göre sağa doğru, toprak yola girdim. Burada maden sahası var, işçiler çaya davet ettiler sağ olsunlar ama teşekkür ediyorum. Henüz kahvaltıda çokça çay içtiğimi belirterek yoluma devam ettim. Yol çay boyunca devam ediyor. Çay düzlüğüne tarlalar ekilip biçiliyor. Her tarlanın kıyısında uzun uzun kavaklar dikilmiş. Haliyle köylülerden hayırsever birisi çeşme yaptırmış yoldan gelip geçenler içsin diye. Ben de bir yolcu olarak içiyorum suyumu. Çeşme tuğladan yapılmış, aynası duvar olarak yüksek, içine kemerli çeşme aynası, borudan akan su, yanına iki tane tas konulmuş. Yalak ta tuğla örülerek yapılmış.

20180705_084132_HDR

Toprak yolda, çam ormanı içinde ilerliyorum. Hava Temmuz sıcağı, toprak yol kurumuş, toza dönüşmüş halde.

20180705_085941_HDR

Çay yatağında çınar ağaçları görünüyor. Bir kaç kavak ağacı da var.

20180705_091901_HDR

Küçük vadi giderek darlaşıyor.

20180705_092653_HDR

Toprak yol bazı yerlerde kötüleşiyor. İri taşlar iyice belirginleşti, dikkatli bir biçimde ilerliyorum.

20180705_093027_HDR

Çay yatağına geldim, burada çınar ağaçları kendilerine yer tutmuş başka ağaçların yetişmesine izin vermiyorlar sanki. Asırlık çınar ağaçları var kalın gövdelerine bakarak.

20180705_093411_HDR

Çayda az da olsa su akıyor çınar ağaçlarının gölgesinde.

20180705_093423_HDR

Çayın diğer tarafına geçtim, çam ormanı açıklığında bir ağaç kurumuş öylece duruyor.

20180705_094022_HDR

Toprak olan orman yolları karışık. Bazı yerde yolumu şaşırmadan gitmek olanaksız. Yoldan ayrıldığımı navigasyon uyarı sesi ile bildiriyor. İlk önce ne olduğunu anlamadan yoluma devam ettim. Resimde gördüğünüz çatalın sağından gittim bir süre. Haritaya bakınca yoldan uzaklaştığımı görünce tekrar yol çatağına geldim. Bu kez soldaki dik yokuşa sardım ama bisikleti ittirerek bir süre gittim. Yine rotadan uzaklaşınca tekrar yol çatağına döndüm. Bisikletim KUZ park etmiş yol çatağında.

20180705_094143_HDR

Yoldan ayrıldığımı haritadan görüyorum, gerisin geri gelerek rotaya girdim. Navigasyon beni takip ettiği için uyarı sesi vererek rotaya girdiğimi belirtiyor. Çay üzerindeki köprüde KUZ park etmiş olarak duruyor. Ben de gölgede rotayı inceliyorum. Ne tarafa gideceğimi kestirmeye çalışıyorum.

20180705_095540_HDR

Toprak yoldaki izlere bakarak yoldan araçlar geçmiş. Haliyle yine yanlış yollara saptığımı haritada görünce rotanın düz çizildiğini görüyorum. Ama ortalarda düz gideceğim bir yol görünmüyor. Cep telefonumdaki haritada çizilmiş rota yeşil renkte. Benim gittiğim çizgiler kahverengi renkte. Uydudan takip ediliyorum. Aşağıda geldiğim yolu ve sağa sola çizilmiş kahverengi çizgiler ve rotanın düz gittiğini gösterir resmi çekiyorum ekrandan.

QuickMemo+_2018-07-05-10-29-20

Sonunda gideceğim yolu güç bela gördüm. Yolun girişi derin kanal açılmış düz yolda. Hiç bir araç giremez yola, çünkü hendeği aşması olanaksız. Bisikletim KUZ yola girmiş, park halinde. Yol çamlarla örtülmüş neredeyse. Düz olan yol geniş ve açık.

20180705_101318_HDR

Yol kullanılmadığı için yağmur suları bozmaya başlamış. Yolun ortasında dere akmış yağmur yağınca, az derinlik oluşturmuş yatakta. Burası dik olduğundan bisikleti elimle ittirerek çıkarıyorum.

20180705_101422_HDR

Bir üst kademede olan düz yola çıktım. Burada da sağa, sola gittim ama haritadaki izler düz devam edeceğimi gösterince kayıp olan yol girişini aramaya başladım. Burada yolu daha zor buldum. Öyle ki yol girişi aşağıdaki yol girişinden daha da beter. Yine dozerle yolun kıyılarına kanal açılmış. Ve yol demeye bin şahit ister. Yağmur suları derin yarıklar açmış yola ve yol olduğu anlaşılmıyor. Bisikletim KUZ düz yolda park etmiş, yukarıya doğru giden açıklık takip ettiğim yol. Yani haritaya göre karşıdaki yoldan gideceğim.

20180705_102942_HDR

Neyse rotayı takip etmem gerekiyor, çünkü sağa ve sola giden yol hiç bir yere çıkmıyor haritaya göre. Bisikletimi elimde taşıyıp hendeği aşıyorum ilk önce. Beni epey zorladı hendeği aşmam. Sonra daha da dik olan yokuşu elimde bisikleti ittirerek çımaya başladım Sık sık dinlenmem gerek yoksa nefesim yetmiyor. Büyük güç harcıyorum yüklü bisikleti ittirirken. Yokuşun bir yerinde durup nefeslenirken beyaz akik taşı buldum. Bu beyaz akik taşı bana doğru yolda olduğumun bir işareti. Beyaz akik taşı Tevrat kitabında geçiyor. Adı da Urim. Bu taşı simyacılar da kullanıyor. Beyaz akik taşın adı Urim, siyah akik taşının adı da Tumim. Zor durumda kalınca karar vermek için bu taşları kullanıyorlar. Beyaz akik taşı evet, siyah akik taşı ise hayır demek. Hangi taşı çekerlerse o taşın rengine göre evet, yada hayır olarak karar veriyor simyacılar. Beyaz akik taşı Urim gidon çantamın üzerinde resmini çekiyorum.

20180705_103451_HDR

Güç bela, kan ter içinde yokuşu çıktım. Düzlüğe ulaşınca biraz dinleniyorum. Geldiğim yol aşağıya doğru gidiyor. KUZ park etmiş yolda. Etraf çam ormanı.

20180705_111302_HDR

Dinlenirken etrafı inceliyorum. Beyaz naylon poşetin dibine örümceğin birisi yuva yapmış kendine. Yuva ağ gibi değil de delik şeklinde. Dıştaki ağlara takılan avları yuvasında gizlenen örümcek çıkıp avlıyor hemencecik.

20180705_112202_HDR

Dağ çiçekleri de görmek ne güzel. Beş taç yapraklı eflatun renkli çiçeği yakından çekiyorum. Taçların birleştiği iç kısmında çember şeklinde siyah benekler var. Az dışında da mor beneklerle bezenmiş.

DSCN4330

Çıktığım yer yayla, buralarda buğday tarlaları görüyorum. Tarla kıyısında kurumuş ağaç kütükleri öylece duruyor.

DSCN4331

Tarla kıyısında örümcek yuvası kocaman. İçindeki örümcek epey büyük olmalı. Toprağın içine doğru açılan delik örümceğin mağarası gibi. Sanki örümcek içinde ayakları görünüyor.

DSCN4335

Tarlasına bakmaya gelmiş bir aile ile tanışıyorum. Beni çaya davet ediyorlar. Çayı semaverde, odun ateşi ile yapacaklar. Yanlarına oturuyorum ve muhabbet ediyoruz. Kadın pişirdiği pişilerden ikram ediyor. Buz gibi su da veriyor. Soğuk su epeydir içmemiştim, iyi geldi. Çay demlenmeden telefonla haber geliyor, adamın oğlunu arılar sokmuş. Apar topar motorlarına binip gittiler.  Ben de kendime yorgunluk kahvesi yapıyorum. Elimde kahve fincanı, içinde kahve ile kendimi elçek resim çekiyorum bisikletim KUZ ile birlikte.

20180705_114202

Kahvemi içtikten sonra yola çıktım. Köy yolu taş döşeli, makadam. Bisiklet için iyi değil, çünkü sarsıntılı gitmek zorunda kalıyorum.

20180705_115318_HDR

Neyse makadam yolda fazla gitmeden yol sola döndü. Yine toprak yolda, tarlalar arasında gidiyorum. Etrafta tek tük çitlembik ağaçları var.

20180705_120910_HDR

Uzun aynası ve yalağı olan çeşme görünce duruyorum. Burada meşe ağaçları var, gölgelik yapıyorlar. Burada mola veriyorum. Bisikletim KUZ solda park etmiş, uzun çeşme ve meşe ağaçları. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20180705_121748_HDR

Az önce kadının verdiği pişileri yiyorum, henüz taze olduğundan tadı da güzel. Pişiler yağlı olduğundan karnım iyice doyuyor. Naylon torba üzerinde pişiler.

20180705_122348_HDR

Toprak yol yine ikiye ayrılıyor, biri sağa, biri sola. Neyse ki rotada çizdiğimiz yol bana gideceğim yeri belirtiyor. Sağdaki yoldan gideceğim.

20180705_123355_HDR

Yüksek yayladayım, etrafı rahatça görebiliyorum. İlerisinin rakımı bulunduğum yere göre epey aşağıda kalıyor. Buralar kayalık arazi ve yol da toprak değil kayalık.

20180705_124340_HDR

Kayalık dağın tepesinden gidiyorum. Önümde küçük bir vadi ve tepelerinde kayalıklar baş göstermiş.

20180705_124957_HDR

Kaya olan yoldan gidiyorum, önümde bir köy var, evler görünüyor.

20180705_125001_HDR

Yolun yan tarafı kazılmış ve buraya kuyu kazılarak tulumba konulmuş. Kuyunun üzeri beton dökülerek örtülmüş.

20180705_130034_HDR

Köyden sonra asfalt yol başladı.

20180705_134416_HDR

Karşıma başka bir köy çıktı. Buradaki evin birisi yarım olarak pembe renge boyanmış, diğer yarısı kerpiç, taş olarak kalmış. Boyalı olan yer sıvalı.

20180705_140233_HDR

Yaklaşık 7 Kilometrelik bir inişten sonra Gediz – Uşak yoluna geldim. İniş çabuk oldu, sadece frene bastım, hiç pedal çevirmedim 7 Kilometre boyunca. İndiğim yolun ana yola bağlantısını çekiyorum.

20180705_141022_HDR

Düzlüğe inip rakım azalınca Temmuz ayının kavurucu sıcaklığı yüzüme vurdu. Yüzüme vurduğu gibi asfalt yola da vurunca yaylalardaki serin havanın etkisi geçti. Asfalt yol tamamen erimiş, yoldan gitmenin olanağı yok. Yol tek şerit ve banket kısmı çok dar. Tam kenarından gidiyorum erimiş asfalta değmeden. Ara sıra banket durumuna göre toprak yere inip oradan sürmeye başladım. Bir benzinlikte mola verdim, karnım da zil çalıyor. Markete ekmek ve soğuk su bulunca alıyorum. Yanına da bir kaç domates ve barbunya konserve ile karnımı doyuruyorum. Bolca soğuk su içerek biraz olsa da serinlemeye çalıştım. Bir karar vermem gerek, yola bu sıcakta devam etmem olanaksız. Asfalt erimiş, yol dar, kamyonlar, otobüsler tehlike yaratıyor. İlk önce Kula’ya kadar pedal çevirip kamp atmayı düşündüm. Haritaya baktım Kula 75 Kilometre kadar. Nasıl olsa çoğu yokuş aşağı, giderim dedim. Yola çıktım, Önüme gelen tabelada Uşak iline 20 Km kaldığını yazınca birden aklım başıma geldi. Ben niye Uşak’a gitmiyorum? Oradan da otobüse binip İzmir’e giderim ve akşam evde olurum. Bu fikir hoşuma gitti ve ana yola çıkıp sola, Uşak tarafına yöneldim. Bir kaç sert yokuştan sonra Uşak’a vardım. Girişte bir benzinliğe girip serinlemek ve dinlenmek için oturdum. Gölgede serin gazoz içerek ferahladım biraz.

Bu arada pazarlamacılık yapan komşum Halil aradı telefonla. Bana neredesin diye sordu. Ben de Uşak’tayım diye cevap verdim. O da ben Gediz’deyim, yarın Uşak’a geleceğim, beraber döneriz İzmir’e deyince bu gece Uşak’ta kalmaya karar verdim. Dinlenirken iki bisikletli yanıma gelip “Merhaba Urim Baba” diye selam verdiler. Arkadaşı tanımıyordum ama o beni İzmir’den, Perşembe akşamı bisikletçilerinden tanıyor. Neyse tekrar tanıştık, keşif turunda olduğumu, arkadaşlara bu gece nerede kalabilirim diye sordum. Onlar da parkta kalabilirsin dediler. Parkın yerini tarif edip evlerine gittiler.

Parkın olduğu yere geldim. burası büyük bir park. İlk önce bisikletle parkın içinde dolaşıp nereye çadır kuracağımı bakmaya başladım. Etrafta dolaşırken işgüzar park güvenlik görevlisi yanıma geldi. Hazır yanıma gelmişken o sormadan ben sordum nereye çadır kurabilirim diye. O da ilk önce burada çadır kurmak yasak deyince amirinle görüşeyim dedim. Yolcuya böyle yasaklarla mı savuşturacaksınız. Nerede misafirperverlik dedim. Güvenlik görevlisi amirini telefonla aradı, durumu anlattı ve bana dönüp parkın arka kısmında çadır kurabilirsin dedi. İçime su serpildi hava kararırken. Bisikletimden inip beraber yürümeye başladık. Bana nereye çadır kuracağımı gösterdi. Kendisine teşekkür ettim ve güvenlik görevlisi önemli bir görevi yerine getirmiş komutan edası ile görev gereği parkta dolaşmaya başladı.

Gece çadır yerine hamağı iki ağaca bağlayıp hamakta yatmaya karar verdim. Piknik masasının birinde konserve yemeği ve kalan ekmekle birlikte karnımı bir güzel doyurdum. Yandaki masadaki aile bana çay ikram etti. Ben de karşılık olarak kahve takımlarımı alıp onlara kahve pişirdim. Birlikte içtik sohbet ederek. Gece 12 ye kadar oturdum, insanlar evlerine gidip ortalık sakinleşince yol kıyısındaki iki ağaca hamağı bağlayıp yattım. Gece boyu köpeklerin bazıları havlayıp durdu. Köpekler yanımda yatıyorlardı. En ufak bir hareket yada seste havlamaya başlıyorlar yattığı yerden doğrulup. Hani sesin geldiği yere gitmeye gerek bile görmüyorlar. Bir derece beni koruduklarını anladım, çünkü ekmek verdim köpeklere. Gecenin bir vaktinde köpeklerin kimisi  yanına kadar gelip kokladıklarını görünce kalkıp bağırdım, hepsi çil yavrusu gibi dağıldı. Köpeklere oturun oturduğunuz yerde diye bağırdım ama pek anladıklarını sanmıyorum. Sabaha kadar aralıklarla havlayıp durdular.

20180706_073836

Kesik kesik bir uykuyla geceyi geçirdim, sabah oldu, Güneş çıktı ve parkın içinde dolaşan tavus kuşunu görünce resmini çektim. Mavi, yeşil, gri ,kahverengi renkleri ile erkek tavus kuşu etrafımda dolaşıyor. Yiyecek aradığı belli. Renkli ve gösterişli kuyruğunu açmadı.

20180706_080742_HDR

Komşum Halil öğleye doğru işi biteceğinden onu bekleyeceğim. Uşak’ın girişindeki kahveye gidip kahvaltımı yapıyorum bir güzel. Sakallarım da uzamıştı, kahvenin yanında berber dükkanı vardı. Bir güzel sinek kaydı tıraş oluyorum. Yüzüm ferahlıyor biraz. Bir de banyo yapsam diye düşünüp kahvede oturanlara buralarda hamam var mı? diye sorunca hamamın yerini tarif ettiler. Hamamı buluyorum, içeri girip bir güzel yıkandım. Temiz kalan eşyaları giydim. Hamamdan çıktım ve benzinliğe gelip Halil’i beklemeye başladım. Halil arabası ile geldi. Bisikleti ve çantaları boş olan kamyonetin kapalı kasasına yerleştirdik.  2 Saatlik bir yolculuktan sonra eve geldik.

Böylece bir turun daha sonuna geldik sevgili okurlar. Bir taşla iki kuş vurmaya çalıştım ama Temmuz ayının sıcaklığı Gediz keşif turunu yarıda bırakmama neden oldu. Eskişehir’in bozkırındaki serin havayı, sıcak dostluklarını yaşadım. Yeni dostlarla tanıştım, yeni hikayeler biriktirdim ve torbama yerleştirdim. Anca zaman oldu ve torbamdaki olgunlaşmış anılarımı sizlere anlatıp bitirdim.

Bir sonraki turlarda güzel anılarla sizlerle baş başa olacağım, sağlıcakla ve güzel kalın

Bugün yaptığım yol yaklaşık 53 Km civarı

Aşağıda yaptığım yolun haritası

Powered by Wikiloc

Gediz Keşif Bisiklet Turu 2. Gün

3 Temmuz 2018 Salı

Kütahya – Banaz – Yeşilyurt

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Rüyalar bile geceleri bekler
Gizlice görünmek için
Yüreğimdesin, saklısında içimin
Gizlice sevgilim

Ataol Behramoğlu

 

Öne çıkmış olan görsel, akşam güneşi kavak ağaçları arasından batarken son ışıklarını yola vuruyor.

20180703_195047_HDR

Hamakta uyumanın keyfini sabah uyanınca çıkarıyorum. Bir süre sallanarak gece gördüğüm rüyaları hatırlamaya çalışıyorum. Hamağın ucu ve çam ağaçları.

20180703_070651_HDR

Bisikletim KUZ çam ağaçlarının arasında park ederek gizlemiştik.

20180703_070659_HDR

Şevketin hamağı benim hamağımın rengi aynı, mavi. İkisini bir kareye sığdırıyorum yattığım yerden.

20180703_070719_HDR

Şevket hamağın içinde iken uzaktan hamakları çekiyorum. Sık çam ormanı içinde.

20180703_071359_HDR

Hamakları toplatıp çantaya yerleştirdik. Aşağıdaki düzlükte kocaman çam ağacı var. Çam ağacının altına soframızı kurup kahvaltıyı yapacağız. Şevket’in bisikleti çam ağacına dayalı. KUZ ise sehpasının üzerinde park edilmiş durumda.

20180703_075849_HDR

Kahvaltımızı bitirip toparlandık, yola çıkma zamanı diyerek yola çıktık. Ana yoldan Ankara yoluna çıkacağız. Yol gayet güzel, hafif eğimli yol kıvrılarak gidiyor. Şevket önde, bu kez beni bırakmadan beraber gidiyoruz. Biri sağda, biri solda iki tepe var önümde.

20180703_100825_HDR

Yol üstüne kocaman bir tabela konulmuş, Tabelada; Afyonkarahisar – Antalya tarafına düz, Zafer havaalanı – Altıntaş – Uşak yönü sağ taraf olarak belirtilmiş. Biz Uşak yönüne, sağa doğru gideceğiz. Şevket önümde gidiyor. Zafer havaalanı Türkiye devletine atılmış büyük kazıklardan birisi. Buralara fazla yolcusu olmayan havaalanı müteahhit firmaya yolcu garantisi ile yaptırılmış. Havaalanına ister yolcu gelsin, ister gelmesin belirli sayıda yolcu ücretini devlet ödemek zorunda.

20180703_105825_HDR

Alibeyköy köyüne geldik tabelada yazdığına göre.

20180703_110720_HDR

Köyün içe giriyoruz, su birikintisi komple yüzeyi yosun kaplamış, su görünmüyor. Sağda çakır dikenleri.

20180703_110937_HDR

Kaz sürüsü biz gelince topluca uzaklaşıyorlar. Ben de onları kaçarken çekiyorum. Küçük su birikintisi var, ilerisinde başka kaz sürüsünü de görüyorum.

20180703_111014_HDR

Bu köyde bir çok kaz sürüsü görüyorum. Köyde kaz yetiştirmeyen yok sanki. Yol üstünde kaz sürüsü, birisi liderlik yapıyor, diğerleri lideri paytak paytak takip ediyor. Lider nereye sürü oraya.

20180703_111016_HDR

Tek katlı köy ilkokulu, geniş bahçesi taş duvar ile çevrelenmiş. Okul kullanılmıyor, bahçe ve bina bakımsız. Bahçede bir kaç katran ağacı dikilmiş.

20180703_111125_HDR

Köyün camisinin önüne geldik. Burada tuvalet ihtiyacını karşılayacağız. Bisikletim KUZ cami girişinde park etmiş durumda.

20180703_111433_HDR

Cami dışında tarihi eserlerden parçalar görüyorum. Taşta Yunanca yazıları silik durumda, pek okunacak gibi değil.

20180703_111449_HDR

Etrafta blok taşlar görüyorum.

20180703_111505_HDR

Sütun parçası dikilitaş gibi dikilmiş duvar dibinde.

20180703_111510_HDR

Burada kanal yapılmış, mermer kapaklarla üstü örtülü.

20180703_111538_HDR

Eski mi eski kerpiç ev sıvanmamış, kerpiçler ortada. Üstü kiremit kaplı, içinde oturulacak gibi değil. Sanki dam olarak kullanılmakta.

20180703_111552_HDR

Tabelada yazan bilgiye göre Alibeyköy camisi 1944 yılında yapılmış. Köşede profilden yapılmış eski bir bank, yanında betondan yapılmış kaide.

20180703_111623_HDR

Abdest alma yerinde yazı çerçevelenip fayansların üzerine asılmış.

“Alim isen al

Eline kalemi yaz,

Cahil isen al

kazmayı durma

Kaz…”

Diye yazılmış.

20180703_112155_HDR

Altıntaş ilçesine geldik. Tabelada yazdığına göre nüfusu 5100. Küçük bir ilçe, burada pek kalan yok gibi, herkes büyük şehirlere çalışmaya gitmiş sanki.

20180703_114214_HDR

Yol kıyısında çeşmeler yapılmış ama araba ile hızlı geçenlerin çeşmeyi görme şansı yok gibi. Çeşme yoldan biraz yukarıda, çamların arasında.

20180703_122909_HDR

Yol boyu çeşmelerle donatılmış, adım başı çeşme görüyoruz neredeyse. Ağaçların dibinde yapılmış iki borulu çeşme.

20180703_125851_HDR

Tabelada yazdığına göre Zafertepeçalköy’e geldik. Burasının asıl ismi Çalköy, Zafer kazanılan tepe de burada bulunduğundan ikisi birleştirilip yazılmış.

20180703_131230_HDR

Köyün meydanında bulunan çardağın altına yerleşiyoruz. Burada öğle yemeğini yiyeceğiz. Meydanın bir köşesinde, biri Mustafa Kemal olmak üzere üç heykel masanın etrafında ayakta savaş için durum değerlendirmesi yaparken betimlenmiş. Şevket çardak altında oturmuş yemek için hazırlık yapıyor.

20180703_133238_HDR

Meydanın dibinde bakkaldan yoğurt, helva, ekmek alıp öğle yemeğini yiyoruz.

20180703_141442_HDR

Yemekten sonra yolumuza devam ediyoruz. Etrafta tepeler var, işte bu tepelerde Kurtuluş savaşında şiddetli çarpışmalar yaşanmış. Tepeler ele geçirildikten sonra savaş kazanılmış ve Büyük taarruz başlamış.

20180703_143944_HDR

Tabelalarda yazdığına göre Şehit sancaktar anıtı ve Zafertepe anıtı olarak yönleri belirtilmiş. Buraları başka bir zamana bırakıp yolumuza devam ediyoruz.

20180703_144215_HDR

Buralarda çok kar yağdığını uyarı levhasından anlıyorum. Üçgen tabelada kırmızı şerit içinde kar tanesi çizilerek betimlenmiş.

20180703_150314_HDR

Yeni yapılmış duble yolun bir tarafı tamamen göçmüş durumda. Sağlam zemin yapmamış müteahhit firma.

20180703_154035_HDR

Dumlupınar kasabasına geldik. Tabelada nüfusu 1200 yazılmış.

20180703_155125_HDR

Dumlupınar şehitlik tepesine elinde süngülü tüfek olan Kuvayı milliye askerinin heykeli dikilmiş. Yukarıya çıkan merdivenler var. Tepe tamamen yeşil çimenlerle kaplı.  Aşağıda uzun bir direkte Türk bayrağı dalgalanıyor.

DSCN4290

Devasa heykeli daha yakından çekiyorum, Güneş arkasından vurduğu için heykelin yüzü görünmüyor.

DSCN4291

Dumlupınar anıtı yoldan çok uzakta olduğundan girmedik. Sadece uzaktan optik zoom ile yakınlaştırıp çekim yaptım tepeyi ve heykeli.

20180703_160041_HDR

Uzaklardan gelip

20180703_160047_HDR

Uzaklara giden tren hat boyu. Raylar traversler üzerine bağlanmış uzakları yakın ediyor. Tren yolu ileride sağa doğru dönmüş.

DSCN4292

Tepelere yerleştirilen rüzgar türbinleri ve Ankara – İzmir karayoluna yaklaştığımızı tabela belirtiyor. Sol taraf Afyonkarahisar – Ankara, sağ taraf Banaz – Uşak – İzmir olarak yazılmış.

20180703_160946_HDR

Anadolu bozkırında dağ tepe olmayınca rüzgarlar engele çarpmadan başı boş esiyor. Bu rüzgardan faydalanmak gerek diyerek Rüzgar türbinleri yapılmış çok sayıda. Türbinleri yakınlaştırıp çekiyorum. Tepede olan türbinlere çıkan toprak yol kıvrılarak gidiyor.

DSCN4296

Ankara – İzmir karayoluna çıktıktan sonra 1346 metre rakımdan 924 metre rakıma yaklaşık 5 Kilometre yokuş aşağı iniş yaptık. Neredeyse arabalarla aynı hızda hareket ettik sayılır. 5 Kilometreyi çarçabuk bitirdik. İniş bitince yol kenarında durduk. Burada vişne ağaçları var ve vişnelerin tadına bakıyoruz.

20180703_164033_HDR

Burada aynı zamanda akan bir çeşme de var. Suları tazeliyoruz çeşmeden. Çeşme önünde söğüt ağacı gölge yapıyor, altında tahtadan yapılmış piknik masası konulmuş. Şevket matarasını çeşmeden doldururken bir poz çekiyorum.

20180703_172500_HDR

Banaz ilçesine vardık, tabelada yazdığı kadarı ile 16.600 nüfusu var.

20180703_174720_HDR

Banaz merkeze geldik, burada tam sağa doğru dönecekken Şevket yerde kağıt 10 TL buldu. Hadi kahveye gidip çay içelim diyerek kahvenin birine oturduk. Çayları ısmarladık, içerken Şevket’e BayKuş kesemden bahsettim. Yolda bulduğum paraları alıp BayKuş keseme koyarak köylerdeki çocuklara dondurma, gazoz ısmarladığımı söyledim. Çayları ben ısmarlayayım, sen o parayı BayKuş keseye koy teklifinde bulundum. O da bu teklifimi kabul etti ve BayKuş keseyi çıkarıp parayı içine yerleştirdim. Böylece bir çok çocuk sevinecek bilinmeyen bir köyde. Şevket’in bagajının üstünde BayKuş kesesi ve 10 TL selenin üzerinde.

20180703_180737_HDR

İkişer bardak çay içip bir şeyler atıştırdık. Çay içerken bisikletimdeki aparata cep telefonunu yerleştirip otomatik çekiyorum ikimizi. Şevket ile burada yollarımız ayrılıyor. Şevket Çivril yönünden Denizli tarafına doğru gidecek. Ben ise tek başıma Gediz nehrinin kaynağına gidip keşif turu yapacağım. Haritayı Ferdimen önceden çizmişti. Uzun bacaklı dar bir sehpanın kenarlarında kırmızı döşemeli demir sandalyede oturuyoruz. Üstünde iki bardak çay dolu. Ben sol, Şevket sağ kolunu sehpaya dayamış. Şevketin sakalları siyah, benim sakalların kırlaşmış beyaz. Şevket beyaz gömlek giymiş. Bende uzun kollu kırmızı – siyah tişört var. Arkada kahvenin mavi boyalı camekanı.

20180703_181023_HDR

Şevket ile vedalaşıyorum, birbirimize iyi yolculuklar diledik. Şevket güneye, ben kuzeye doğru yol almaya başladık. Akşam güneşi alçalmış, gölgeler uzamış yatay olarak. Bakkaldan eksik olan yiyecek malzemeleri ve ekmek aldım bol miktarda. Yol boyunca giden elektrik hattı, tek tük evler ve bahçeler arasında giden yol.

20180703_191424_HDR

Küçük bir kavşakta yön tabelaları dikilmiş tam dört tane. Sola doğru ok işareti olanlar sırasıyla; Yeşilyurt 5, Muratlı 7, K. Oturak 8, Gürlek 13, Camsu 19, Çamsu 17, Ayrancı 21, Baltalı 23. Sağa doğru ok işareti ile belirtilen köyler; Hatipler 3, Alababa 8, Bahadır 9. Solda ayrı tabelada; Ovacık 22, Küçükler 22, Karacahisar olarak yazılmış. Köyler birbiri ardına geliyor demek ki. Ben Yeşilyurt tarafına doğru gideceğim, yani sola doğru.

20180703_192434_HDR

Akşam Güneşi ufka iyice yaklaştı, neredeyse batmak üzere. Yol tam Güneşe doğru gidiyor. Yol kenarlarında ağaçlar, Güneş tam karşımda, kavak ağacının ardında son ışıkların yola vururken çekiyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20180703_195047_HDR

Yol kıyısında bol suyu akan bir çeşmeden suyumu doldururken köylünün birisi ile sohbet ediyorum. Kamp yapabileceğim uygun bir yer, çeşme kenarı gibi bir alan var mı? diye sordum. Köylü de biraz ilerde çeşme olduğunu ama suyunun çok az aktığını, kamp yapmak için uygun düzlük olduğunu söyledi. Kendisine teşekkür edip yoluma devam ettim. Bol su akan çeşmede kamp yapılacak bir alan yoktu. Köylünün söz ettiği çeşmeye geldim. Çeşme güzel bir konumda, etrafında ağaçlar ve kamp yapılacak bir alan da var. Köylünün dediği gibi çeşmeden iplik gibi su akıyor. Neyse idare edeceğim artık.

20180703_200704_HDR

Yoldan az içeride, 2 metre daha yüksek, çimenlik bir alanda çadırımı kurdum ve yerleştim. Alan geniş ve açıklık, çeşme az ileride. Büyük bir çam ağacı çeşmeye yakın konumda.

20180703_202352_HDR

Buraların rakımı yüksek, haliyle Güneş batar batmaz hava serinlemeye başladı. Üzerime kalın ceketimi giydim, pantolonun paçalarını taktım, çorapları giydim. Serinlik iyice arttı Temmuz ayının ilk günleri olmasına rağmen. Kafa lambamla akşam yemeğimi hazırlayıp bir güzel karnımı doyurdum. Zaman geçirmeden kahve pişirip içtim. Ardından içimi ısıtmak için çay demledim. Tek başıma kalmamın özgürlüğünü yaşıyorum. Şimdiye kadar hep yanımda mutlaka birileri vardı ve yalnız kalmadım. Şimdi yalnızım ve canımın istediği biçimde hareket edeceğim. Önümde zorlu bir yol var, keşif yapacağım. Yeni yerler, yeni insanlar göreceğim.

İki tas çay içtim, içim ısındı biraz, fazla geç olmadan, erkenden çadırıma girip uyku tulumuna girerek tatlı rüyalara daldım.

Bugün yaptığım yol yaklaşık olarak 101 Km civarında.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc