Kategori arşivi: Kosova Turu

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu Dönüş

Dönüş

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

biz

biz gözlerin içine baktık

bakmadılar bize

yanıtsız bakışlarımız enginlere daldı

aramadıklarımızı da çektik gözlerinden

çektik gözlerinden

çektik gözlerinden

o zaman aradılar bizi

çünkü bilmiyordular içten sevdiğimizi

İskender Muzbeğ

 

Öne çıkmış olan görsel, otobüs içinde koltuklara oturmuş olan arkadaşlar.

20150822_135702

Gece kimi otelde kaldı, kimisi de Amcaoğlu Muharrem’in evinde kaldı. Ben de halamın evinde kaldım. Akşam herkes duşunu alıp iyice dinlendi. Sabah Muharrem’in evinde toplanıp  sabah kahvaltısını evde yapacağız. Akşamdan diğer arkadaşlara iyice tembih ettim. Sabah tüm yorgunluğu üzerimden atıp dinlenmiş olarak kalktım. Bisikletle Muharrem’in evine gelerek arkadaşlarla buluştum. Kahvaltı için Prizren’e ait poğaça olan Topli almaya fırına doğru gittim. Her zaman Topli aldığım fırın o gün kapalı. Hayda nereden alacağım şimdi topli? Fırının karşısında tanıdık hırdavatçıya topli nerede alırım diye sorunca bana topli pişiren fırının yerini tarif etti. Tarife göre sora sora fırının yerini buldum sonunda. Bisikletli olduğumdan sokaklarda hızlı hareket etmem fırına erkenden varmama neden oldu. Fırıncıya15 tane topli alacağımı söyledim . Fırıncı bana 15 dakika sonra çıkar fırından deyince beklemeye başladım. Fırın ara sokaktaydı, bisikletim de sokakta duruyor. Bisikletimin yanına gelince genç bir delikanlı yanıma gelerek bisiklete bakıp sorular sormaya başladı. Markası ne gibi sorular. Gençle sohbet ederken berber dükkanını fark ettim birden bire. Dükkanda kimse yoktu.

Gence “Berber sen misin?” diye sorunca o da “Evet benim” deyiverdi. Sakalımı sıvazlayınca sakalımın iyice uzadığını fark ederek berbere; “Benim sakalımı bir tıraş eder misin?” deyince;

“Gel bakalım seni bir tıraş edeyim” diyerek koltuğa oturttu. Başladı sakalımı köpürtmeye tıraş fırçası ile. Haliyle berberler geveze olur biraz. Başladık sohbet etmeye berberle. İlk önce; (Berber Prizren Türkçesiyle konuştuğu için olduğu gibi yazıyorum)

“Nerelisin?” diye sordu

“Türkiye den geldiğimi” söyledim

“Bisikletle mi celdin?”

“Hayır uçakla bisikletimi bagajla getirdim”

“Türkiya’nın neresindensin ?”

“Formamda yazıyor ya İzmirliyim”

“Benim dayom da İzmir de yaşay, Karşiyakada” deyince!

“Adı ne?” diye sordum gayri ihtiyari olarak.

“Zekeriya” deyince ben heyecanla

“Zekeriya Hocalar mı ?” deyince

“Yoksa seçeymisin dayomu”

Beni iyice bir heyecan sardı o anda

“Ananın adı Nazire olmasın? Yoksa sen Nazire’nin oğlu musun? deyince

“Evet Nazire’nin ogluyum” dedi.

“Annen nerede çağırabilir misin bir göreyim” deyince

“Yukarıda evde tıraş bitsin çağırayım”

İşte 45 yıl sonra bir ilk okul arkadaşımı da bulmuş oldum. Geçen yılda ilk okul öğretmenimi ve isimlerini dahi unuttuğum bazı arkadaşlarımı bulmuştum. Şimdi ise tesadüf eseri yeni arkadaşımı görecektim. İyice heyecanlanmış ve sevinmiştim. Dayısı olan Zekeriya Hocalar İzmir de Karşıyaka belediye tiyatrosunu yönetiyor. Ara sıra oyunlarını izlemeye giderim. Berberin başka bir dayısı olan Bekir Hocalar da berber ve Prizren tiyatro sanatçısı. Kış aylarında Haldun Taner’in Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım adlı oyununu sahneye hazırlıkların ta ilk provalarından itibaren yanında izleyici olarak katıldım. Ben yönetmen olan Zekir Sipahi’nin yanında tüm provaları izledim. Türkiye’ye döneceğimden oyunun prömiyerini izleyememiştim. Bekir Hocaları Elveda Rumeli  dizisinde komutan Cezmi rolünde oynamıştı. O diziyi seyredenler bilir.

Genç berber sakal tıraşını bitirdikten sonra Annesini çağırmaya gitti. Bir süre sonra ilk okul arkadaşım karşıma geldi. Neyse selamlaştık, kendimi tanıttım. Aradan 45 yıl geçmiş, birden bire beni karşısında görünce tanıyamadı. Beraber bir resim çekilebilir miyiz deyince beni kırmayıp beraber üçümüz resim çekiliyoruz.

20150822_090501

İlk okul arkadaşımla vedalaşarak fırında yeni çıkmış topliları alıp Muharrem’in  evine gelerek kahvaltıya oturduk hep birlikte. Sıcak toplilar nefisti, kuru kuru ye. Kahvaltıdan sonra kahveleri de içerek saatleri tamamladık. Eşyaları Muharremin arabasına yükleyerek garajın yolunu tuttuk. Yazıhaneden gidecek olanların isimlerini yazdırarak otobüsün gelmesini beklemeye başladık. Hazır zamanımız varken katılan arkadaşlarla resim çekiyorum. Resimleri Muhlis Dilmaç çekti.

İlk önce Muğla Fethiye den Murat Yılmaz ile çekildim. Daha önce tanışmamıştım kendisi ile. Yolda tanımak daha iyi oldu benim için. Yanımda bulunan ilk yardım çantasını hiç kullanmamıştık Sadece Murat’ın ayağında daha önce oluşan yanığa sarı su (mikrop caydırıcı) olan püskürtmeli şişeyi kullanmıştı.

20150822_131545

Semra Sancak, İzmir den tanıdığım arkadaşım. Normalde bizimle otobüsle geleceğini söyleyip sonradan Doktor Serhat’ın yanında olduğunu öğrendim. Doktor Serhat ile Balkanları bir süre now we bike etkinliğinde pedalladıktan sonra Peja da aramıza katıldı.

20150822_131559

Doktor Serhat Ferahi Değimli, yıllardır beraber çok bisiklet sürdük ve Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turunu her yıl beraber iyi bir ekip olarak gerçekleştiriyoruz. Benim Kosova da oluşum ve tur düzenlememe yardım etmek için aramıza Semra ile birlikte Peja da katıldı.

20150822_131627

Hep neşeli olan Doktor Serhat bize evini açarak pervane olan amcaoğlu Muharremi de alarak ayrıca bir resim çekildik.

20150822_131633

Prizrenli bisikletçi dostum Yaşar Curci. Beraber Perşembe Akşamı Bisikletçileri Prizren’i kurduk. Her hafta Perşembe akşamı Prizren de Şadırvan da bisikletçilerle buluşup şehir turunu yapıyor. 1960 lı yıllarda bir bisikletçinin Prizren den İstanbul’a gittiğini duymuştuk. Yaşar geçen yıl belki de Kosova da ilk kişi olarak Prizren den Keşan’a oradan İzmir’e kadar bisikleti ile geldi. Büyük bir başarı yakaladı tecrübesiz olmasına rağmen. Kosova Bisiklet Festivalini de beraber planlamıştık. Şimdi de beraber  bitirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

20150822_131655

Tamam Taşdemir, Beraber çok turlar yaptık, festivallere katıldık. Kendi festivalimizi bile yapmıştık 4 kişi ile birlikte. Artık yollara iyice alıştı. Dağ, bayır, dere, tepe her tarafa gidebilir. İyice dengesiz oldu. Turumuzun ilk bayan bisikletçisi olur aynı zamanda.

20150822_131708

İrfan Özden, 2 yıldır tanışmamıza rağmen sanki ezelden beri arkadaşız. Turlarımız sorumsuz olarak kafamıza göre yaparız her zaman. İyi bir rehber ve dağcı olması, aynı zamanda büyün yolları bildiğinden rotayı o çizer ben de peşine takılırım. Beni her zaman en iyi yerlerden götürmüştür. Öyle düz yollardan değil, dağ bayır, patika, taşlı yollar, dere yatakları, ormanda kaybolmalar. Aklınıza ne gelirse o kısacası Dengesiz turlarımız olmuştur şimdiye kadar. Bundan sonra da olacaktır.

20150822_131724

Şahin Bulut, İzmir de oturmasına rağmen daha önce tanışmamıştık. Kosova festival etkinliği açınca görüp katılarak tanıştım kendisiyle. Yolda tarlalardan toplanan biberleri tatmak isteyince biberin acı olduğunu öğrendi. Enerjik, sportif bir arkadaş.

20150822_131748

Ahmet Kamil Selçuk, Antalya dan katılıyor. İrfanın dağcı arkadaşı, Kosova festivalini duyunca geldi. Yeni, daha turda tanıştım kendisiyle ama o da dengesiz çıktı ve kaynaştık. Bilgi ve tecrübesi çok, bunlardan faydalanmalı insanlar. Sakin, düzenli, tertipli biri olarak sorumsuzca turda bizimle fazla sorun çıkarmadan turu tamamladı. Zaten ne oluyorsa dağcıların çoğu bisiklete başlayınca dağlara biraz zor dönüyor nedense. Bir sürü oteli olmasına rağmen bir türlü emekli olamıyor. Yine de harika bir insan.

20150822_131759

Kemal Lale, İzmirli olmasına rağmen Kemal ile daha önce tanışmamıştım. Karşıyaka da  oturduğundan pek karşılaşamamışız galiba. İnce eleyip sık dokumasına rağmen iyi bir bisikletçi. Pek gerilerde kalmıyor, sürekli önlerde. O yüzden de fazla sohbet edemedim kendisi ile.

20150822_131815

İdris Bal, İzmirli ve İdris ile de yeni yanıştık. Sessiz sakin mütevazi duruşuyla tanıdım. İdris te iyi bir bisikletçi, o da önlerde sürdü bisikletini. İdris’i fazla tanıma fırsatı bulamadım tur boyunca.

20150822_131828

Mehtap Dilmaç, TRT İzmir radyosu program yapımcısı. Kahve içmeyi sevenlerden, her daim kahve içmeye hazır. Kendisi bisiklete binmese de arabada bize lojistik destek sağladı. Pek çadırda kalmaya alışık olmasa da hiç şikayet etmeden günlerce çadırda kaldı. Belki de Prizren de radyo programı yapabilir ileride.

20150822_131901

Muhlis Dilmaç, bisiklete başladığım zamanlardan beri tanışıyoruz. Perşembe Akşamı Bisikletçileri PAB kurucusu ve başlatan kişi. Beraber bir çok bisiklet turu yaptık. İzmir de ilk bisiklet festivalini beraber yaparak destek sağladım. Çeşitli festivaller de beraber pedalladık. Her Perşembe beraber bisikletçileri tur yaptırıyoruz. Bir çok kişinin bisiklete başlamasına sebep olmuştur. Sayılmayacak kadar çok hem de. Beraber Kosova festivalini planlayıp gerçekleştirdik. Burada vedalaştık ama yine İzmir de beraber bisiklet sürmeye devam edeceğiz.

20150822_131925

Otobüs garaja giriş yapınca bisikletleri ve eşyaları bagaja yerleştirmeye başladık. Bisikletleri kendimiz düzgünce, sığacak biçimde yerleştirilmeye çalışıyoruz. Bakalım becerebilecek miyiz?

20150822_134139

Ön tekerlekleri sökerek 11 bisikleti sığdırdık iki bagaja.

20150822_134217

Bir ters bir düz yerleştirme işi yapıldı, son bir tanesini nasıl sığdırabiliriz diye ayarlamaya çalışırken.

20150822_134241

Olmadı yeni baştan tekrar yerleştiriyoruz.

20150822_134251

Ve nihayet hepsini bagaja sığdırabildik. Bizden kaçmaz yerleştirme işi.

20150822_134729_HDR

Bagajların kapakları kapatıldıktan sonra gidenler yerlerine oturdu. Hazır hepsi uslu uslu otururken bir resmini çekiyorum. Ardından hepsiyle tek tek vedalaşıyorum, hepsine hayırlı yolculuklar dileyerek otobüsten aşağı iniyorum. Bu resmi öne çıkan resim olarak seçiyorum.

20150822_135702

Arkadaşları uğurladıktan sonra bisikletle Şadırvan çeşmesine gelerek çeşmeden akan buz gibi su ile ferahlıyorum. Üzerimden büyük bir yük kalkmış gibi kendimi hafif hissediyordum. Zafer arkadaşımızın üzücü kazası nedeni ile bir gün önce otobüsle İstanbul’a hareket etmişlerdi. Kendilerini bu gün diğer arkadaşlarla beraber uğurlamak isterdim ama bazen elimizden bir şey gelmiyor. Türkiye’ye döndükten sonra Zafer Ankara da başarılı bir ameliyat olup sağlığı yerine geldikten sonra bisiklet sürmeye başladı.

20150823_182440

Joni, bir haftalık en son yeğenlerimden biri. Joni bebek henüz bir haftalık olmasına rağmen 4150 gram ağırlığında doğduğu için hazır kucağa geldi. Kocaman olmuş bir haftada. Bu gün nihayet kucağıma alabildim. Doğduktan sonra Kosova festivali dolayısıyla kucağıma alamamıştım Joni bebeği. Parasını takarak ömürlü olmasını diledim. Canım…

20150824_073649

Sülalemde en küçüğünü kucağıma aldıktan sonra en büyüğü olan Halamın yanındayım. 88 yaşında olmasına rağmen hala dimdik ayakta. Kendi işini kendi görüyor. Biraz ağrıları olmasına rağmen ihtiyarlık deyip geçiştiriyor.

20150824_080413

Arkadaşları gönderdikten sonra tanıdık dostlarımdan birisisinin oğlunun sünnet düğününe katıldım. Festival yorgunluğunun ardından düğün iyi geldi. Üç desi ev rakısını eski komşum ile birlikte içerek stresin hepsini attım böylece. Dostlarla halay çekerek gecenin üçüne kadar eğlendik.

Pazar günü tüm akrabalarımı ziyaret edip hepsiyle vedalaştıktan sonra Yaşar ile bisikletimi paket yapmak için bisikletçiden bir koli aldık. Evde bisikletin ön tekerini sökerek koliye bagaj çantalarını yerleştirdikten sonra kapağını koli bandı ile bantlayıp hazır hale geldi. Pazartesi bisiklet kolisini arabanın üzerine bağlayıp Priştine’ye hava alanına giderek bagaj alıma verdik. Biraz ırın kırın ettiler ama koliyi aldılar mecburen. Bagaj ücretini daha önce yatırmıştım. Beni hava alanına getiren yeğenim Lumri ile vedalaşıp pasaport kontrolüne giderek uçağa biniyorum.  Binmeden önce bisiklet kolisini bagaj taşıyıcısında görüp resmini çekiyorum hava alanında.

20150824_171951_HDR

Uçak havalanıp 1 saat 15 dakikada İstanbul’a iniş yapıyor. Dış hatlardan iç hatlara gelerek İzmir uçağını beklemeye başladım. Kapı numarası belli olduktan sonra bineceğim kapının önüne geldim. Bineceğimiz uçak 1 saat rötar yaptı. Bagajlar uçağa yüklenirken yine bisiklet kolisini görüyorum. Uçağa binerek İzmir’e 45 dakikada varıyoruz.

20150824_185300

Oğlum araba ile beni karşılamaya gelmiş. Bisiklet kolisini alıp olduğu gibi arabanın bagajına yerleştirip eve geliyorum ve balkonda yorgunluk kahvesi içmeyi hak ettim. Balkonda kahve içerken beni eşim çekiyor.

Böylece bir turun sonuna da gelmiş olduk. Başka turlarda görüşme dileği ile sağlıcakla kalın Urim Baba’CAN

20150824_210510

 

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 6. Gün

21 Ağustos 2015 Cuma

Ferizaj – Prizren

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Düş gibi gelmez

düşersem de yola bir

dönmesem olur

yalnızlık her yerde

bekleyen nerde

 

televizyon radyo haberleri vız gelir

bakarım kapıya kimse vurmaz

sonra değiştiririm numarayı

gene mektup yanaşmaz

 

bilirim çok şeyler güzeldir

ama ne yazık

aşık değilim ki

gezerim gezinirim düş gibi gelmez

agim rıfat yeşeren

 

Öne çıkmış olan görsel, bisikletim KUZ önden görünüşü, arkada Tamam Taşdemir bisiklet sürüyor. Arka fon yeşil orman dokusu.

20150821_144801

Sabahın seherinde yeni doğmuş güneşin ilk ışıkları ile çadırın içinde uyanmak bu olsa gerek. Güneş bulutların altından bizlere günaydın diyor. Tüm canlılar çoktan uyanmış günlük yiyecek bulma telaşına girmiş bile. Kuşlar sabah şarkılarını söyledikten sonra geniş ovanın bereketli tarlalarında tohum, böcek, solucan ne bulursa günlük beslenmesini yapmaya gitmişler. Etrafta kuş sesleri kesildiğine göre. İnsanlar öylemi? Yiyeceklerimiz hazır bekliyor her zaman. İstediğimiz saatte oturup karnımızı bir güzel doyuruyoruz. Arayıp bulmaya da gerek yok, parasını verip istediğimiz kadar yiyecek alabiliyoruz. Çalışmaya da gerek yok, cebimizde, bankada paramız var. Önceden çalışıp biriktirmişiz. İşte hayvanlardan farkımız bu. Kış şartlarında yiyecek bulamayan bazı hayvanlar hariç diğer hayvanlar her gün yiyecek arayıp bulmak zorunda. Bir de bazı kuşlar binlerce kilometre ötelerden gelip buralardaki bereketli ovada beslenip ayrıca üreyerek soyunu devam ettiriyor. Bu da var işin içinde.

Sabah sabah neler düşünüyor insan! Bizim kahvaltı hazırlanıyor restoranda, hiç emek vermeden, parasıyla… Çadırımın  içinden Güneşin doğmuş hali ağaçların ve bulutların ötesinde.

20150821_060703_HDR

Akşam telaşından restoran ve çevresinin resimlerini çekmemiştim. Hazır kimse yokken çekeyim bari. Restoran girişi, etraf ağaçlarla kaplı. İki tane bayrak direğinde bayraklar hafif rüzgarda dalgalanıyor.

20150821_062619

Dün gök kuşağı ile yağmurlu güzel bir sabah yaşamıştık. Bu gün ise bulutlar dağılmış sadece ufukta bir kaç bulut görünmekte. Hava açık ve Güneş ilk ışıklarını Kosova ovasına bereket sunuyor. Kimseyi de ayırt etmeden!

20150821_062629

Akşam çıktığımız toprak yol, hem de yokuş, ne yokuş.

20150821_062647

Kahvealtından önce kahve yapmaya başladım. Böylece kahveyi üste koymuş oldum bu sabah. Dört fincan, kamp tüpü, ocağın üstünde kahve dolu cezve.

20150821_070929

Çadırlar henüz toplanmamış, kimisi topluyor. Muhlis Dilmaç yanımda oturmuş kahve pişmesini bekliyor.

IMG-20150831-WA0033

Denis’i arıyorum cep telefonu ile. Yoldaymış az sonra geleceğinden Denis’in gelmesini bekledik kahvaltıya. Denis gelince ne olduğunu sordum? Akşam Prizren’e varınca annesi ile beraber hastaneye gidip tekrar film çekilmiş. Doktorlar kontrol edince onlar da ameliyat olmasını söylemişler. Burada ameliyat olmaya gerek görmeyip Türkiye de ameliyat olmaya karar vermiş Zafer Ve Uğur. Öğlen 14:00 te kalkan otobüs ile İstanbul’a gideceklerini söylemişler. Zafer ve Uğurla vedalaşıp yola çıkmış Denis. Denis geldikten sonra kahvaltıya oturduk.  Sabah kahvaltısını yapıyoruz bir güzel. Hesabı ödeyip yola çıkmaya hazırlanıyoruz. İnmeden ovayı şöyle bir çekesim geldi. Ovada tek tük evler ve tarlalar.

20150821_080828

Kahvaltıyı bitirip toplandık, eşyalar arabaya yüklendi. Artık yola çıkma zamanı deyip yokuş aşağı toprak yoldan dikkatlice indik. Yakın olan asfalta varınca hızlandık. Ferizaj şehrine fazla uzak değildik, hemen vardık bile. Şehrin sokaklarında bisiklet sürüyoruz.

20150821_095623_HDR

Çarşıda gideceğimiz yolu bulmaya çalışıyoruz bir süre. Ana yola çıkmadan ara yoldan Brezovica – Prevalac yoluna çıkacağız. Grup hareket edip yola çıktı ama Şahin hala hazırlanamadı bir türlü. Onu beklerken grubu kaybettik. Tarlaların arasından bir süre gittik öylece. İlk başta navigasyon çalışmamıştı cep telefonumda. Gideceğimiz yol haritası hazır yüklüydü cep telefonumda ama navigasyon uyduları göresiye kadar Şahin ile epey yanlış yolda gitmişiz bile. Yanlış yolda olduğumuzu gördükten sonra geriye dönüp doğru yola girdik sonunda. Şu navigasyonu bir türlü öğrenemedim gitti.

20150821_095813

Yaşar ile cep telefonunla haberleşip beklemelerini söylüyorum. Onlar da bizi beklediler bir köyde. Grup ile buluşunca yola devam ediyoruz.

20150821_104704_HDR

Çocuklar her yerde çocuk, hazır yakalamışken Tamam ile çocukların bir resmini çekiyorum. Daha şimdiden bisikletin zevkine varmış çocuklar. Bizleri görünce heyecanlanıyorlar. Hele resim çekilmek için hemen poz veriyor keratalar. Minik bisikletleriyle poz veriyorlar.

20150821_104806

Köyün genç bisikletçileri bir süre bizimle birlikte pedal çevirdiler. Hepsi de genç delikanlılar bir ileri gidiyor, bir geri. Aramızda fink atıyorlar.

20150821_105108

Arada durup doğanın bizlere sunduğu nefis böğürtlenlerin tadına bakıyoruz. Böğürtlenlerin olgunlaşmış olanlar siyah renkte. Pembe olanlar ham, daha teni olmaya başlamış küçükler de ileride büyüyüp olgunlaşacaklar.

20150821_110525

Ana yola paralel, dağların dibinden giden yol harikaydı bizim için. Fazla araç olmadığı için rahat biçimde geldik buraya kadar. Sol taraftaki yol ana yola bağlanıyor. O yoldan Üsküp, Sofya ve Türkiye’ye bağlanan yol. Sağdaki yol kayak merkezi Brezovica’ya gider. Aynı zamanda Prizren’e kadar yol devam ediyor. Yol tenha, fazla kullanılmıyor. Aynı zamanda Prevalac sırtına varınca 1516 metre rakıma ulaşıyorsun. Biz sağ tarafa yöneliyoruz. Tabelalarda Sağa Brezovica, sola Kaçanik tarafına gidildiğini gösteriyor.

20150821_111241

Vadi boyunca yukarılara doğru yolumuz uzayıp gidiyor. Yol kıyısında meyve satan tezgahtan meyve alıyor kimimiz.

20150821_111433

Hafif tatlı bir rampa çıkmaktayız. Farkına bile varmıyorum rampa olduğunun. Yol orman içinden gidiyor.

20150821_111621

Burası aynı Karadeniz yaylalarına benziyor. Zengin, hali vakti yerinde olan hemen bir cami yaptırıyor. İçini nasıl doldurulacak belli değil. Caminin minaresi henüz yapılmamış. Yeşil orman içinde sadece cami yapısı beton olarak görünüyor.

20150821_112435

Dağlardan gelen dere durmadan akıp gidiyor ovaya doğru.

20150821_112528

Buralarda da savaşta şiddetli çarpışmalar olmuş. Şehit mezarları yol kıyısında. Şehitlik kırmızı renge boyanmış.

20150821_113532

Terkedilmiş tek katlı bir ev, kim bilir belki de savaşta tüm ev halkı katledilmiştir. O zamandan beri evi sahiplenen olmamıştır. Bilinmez neler yaşanmış, neler olmuş Kosova’nın diğer yerlerinde olduğu gibi. Belki de yaşanmışları unutmamak için evi öylece bırakmışlar olduğu gibi. O zamana ait hatıralarıyla birlikte.

20150821_113724

Bazı yerlerde ağaçlar derenin üzerini örtmüş. Dalların altında usulca akmakta dere.

20150821_114041

Gittikçe yükseldiğimizden yeşillik daha da artıyor. İklim buralarda sert olduğundan mısırlar hala yeşil ve körpe.

20150821_114216

Artık ovanın hükmü buralarda yok. Ağaçların boyları uzamaya başladı. Hem uzamakla kalmıyor yolu da kapatmak üzere. 50 yıl elleme yoldan eser bulamazsın ağaçlardan ve bitkilerden.

20150821_114401

Yol hafif S biçiminde ormanın içinde kayboluyormuş hissi veriyor.

20150821_115218_HDR

Sırp köyüne varıyoruz, Sırp köyü kiliselerinden belli oluyor. İki kubbeli kare yapı önünde iki bina yan yana.

20150821_115548

Henüz sert yokuşlara gelemedik bir türlü. Hala hafif eğimlerde çıkıyoruz. Mısır tarlaları yol kıyısında.

20150821_120628

Cep telefonum gidonun üstünde takılı durumda olunca kendimi görmek için 10 saniye gecikmeli çekiyorum. Saç sakal iyice uzamış. Gerçi saçlar uzun zamandır uzun ama sakallar görmeyeli bayağı uzamış durumda. Hem kendimi hatırlatayım sizlere. Formamda siyah – beyaz İZMİR yazıyor.

20150821_121517_HDR

Tarlaları sulamak için su kanalında akan suyu görünce durup bir resim çekiyorum. Yeşil otların arasından tertemiz su şarıl şurul akmakta. Tarlalardaki bitkilere hayat olmaya gidiyor kanal boyunca. Durup seyretmesi bile bana hayat veriyor. Daha ne isteyeyim ki?

20150821_121714

Strepçe’ye vardık, burada mola vereceğiz. Strepçe Sırpların yaşadığı bir köy. Arnavut, Türk burada yok, zaten barındırmazlar.

20150821_122343

Arkadaşlar altında fırın olan bir cafe bulup oturmuşlar. Cafe orta katta, bina üç katlı, bisikletler yolda park halinde.

20150821_123107

Temiz bir köy Strepçe. Etrafta çöp gibi şeyler görünmüyor. Dubar kıyısında oturmak için banklar konulmuş.

20150821_123113

Tamam ben gelince ağaçlardan topladığı sarı ve kırmızı renkli erikleri veriyor elime. Sarı ve kırmızı renkler İzmir’in köklü futbol kulüplerinden Göztepe aklıma geliyor. Avucumda iki kırmızı, bir sarı erik var.

20150821_123502

Bedava internet bulunca herkes faydalanıyor bu hizmetten. Kimi haberlere bakıyor, kimi sosyal medyaya takılıyor. Kimisi de çektiği resimleri paylaşıyor.

20150821_124511

Cafede makiato içerek iyice dinlendik. Buraya kadar mola vermedik. Prevalac sırtına yolumuz az kaldı. Sadece biraz tırmanmak gerek o kadar, yani son yokuşa geldik. Yola çıktık, önümüz köyün çıkışı ve orman başlıyor.

20150821_131934

Yakında olan Brezovica köyüne geliyoruz.

20150821_131938

Brezovica kış aylarında kayak merkezi olarak kullanılıyor. Sol taraftan giden yol kayak merkezine gidiyor. Şar dağlarının zirvelerine yakın olan kayak merkezi kış aylarında oteller dolup taşıyor. Aynı zamanda günü birlik gelip kayak yapanlar da var.

20150821_132647

İşte insan ile hayvanlar arasındaki farkı burada daha iyi anlıyoruz. Buralara çok kar yağdığından hayvanların yiyeceği samanlar öbek oluşturularak yığılmış durumda. Yaz boyu ektikleri otları biçip kışa hazırlık yapıyorlar. Evcil olan hayvanlar bunu yapamadıklarından insanlar yiyecekleri ekip biçerek hayvanları besliyorlar. Elbette bunun karşılığı et, süt gibi ürünler oluyor. Doğanın bir parçasıyız, ne olursa olsun, her şey karşılıklı.

20150821_132659

Pek tadı olmasa da erikler o kadar çok ki dallar ağırlıklarından yerlere kadar sarkıyor. Pek te toplayan yok erikleri, tatsız olsa gerek. Rağbet görmüyor erikler.

20150821_133718

Dağların zirveleri bulutları topluyor çevrelerindeki.

20150821_134554

Yol bazen derenin öte yakasına geçiyor. Haliyle köprü de yapılmış, köprünün üstünde yeni haliyle KUZ poz veriyor bana. Şimdiye kadar bir sorun çıkarmadı ve iyi gidiyorum. Zorlanmadım dersem yeridir. Komponentleri değiştirmem işe yaradı.

20150821_134858

Yol ormanın içinde kayboluyor sanki.

20150821_135743

Yükseldikçe deredeki su miktarı da azalıyor. Diğer derelerden gelen su ile çoğalmış olan dere şimdi az akmakta.

20150821_135916

Ağustosun sıcak günlerinde olmamıza rağmen uzun olan otlar sararmış. Bu sararmış otlar geçen yıldan kalan otlar. Hayvanlar burada otlamadığı için büyüyen otlar kış ortamında soğuktan sararıp ölüyor. Doğa yavaş yavaş yok edecek sararmış otları. Fakat yağışlar yazın da yağdığı için yeşil çimenleri her daim görmek mümkün.

20150821_140310

Alabildiğine uzanan Şar dağları.

20150821_140852

Yol kıyısında durup resim çekenler var. Bu dengesiz kim acaba.

20150821_141018_HDR

Çaktırmadan epey çıkmışız. Aşağıdan çektiğim resmi bu kez yukarılardan çekiyorum. Vadi geniş ve bereketli.

20150821_141059_HDR

O kadar çıktığımız halde daha da çıkmamız gerek.

20150821_142217

Ormanın sesini duyuyorum, kuşlar her yerde şarkılarını söylüyor. Arada daha önce sesini duymadığım kuşlar da araya giriyor. Sık olmasa da bazen değişik melodiler ormanın sesine renk katıyor. Ormanın içinde açıklık olan otlaklığa geldiğimde cırıltı sesleri  gelmeye başladı kulağıma. Durup dinledim cırıltıları, sesler her taraftan geliyordu. Siz hiç çekirge sesi duydunuz mu? Ben şu an duyuyorum çekirge seslerini. O kadar çoklar ki duymamak imkansız. Binlerce çekirge sararmış otların arasında durmadan cırıl cırıl ötmekte. Hayvanların yemediği uzamış otları işte bu çekirgeler yiyerek ormanın düzenine katkıda bulunuyor. Otlak geniş olunca binlerce çekirge üşüşmüş durumda. Bu sayı yüzbinleri bulunca bu kez zararlı oluyor tarlalara. Ne varsa silip süpürüyor, bir şey bırakmıyorlar çekirgeler. Dağlarda bu kadar çekirgenin olacağı aklıma gelmezdi.

20150821_142453

Vadinin sol tarafı kuzey, sağ tarafı güney. Elbette bu çıktığımız duruma göre. Güney tarafı daha açıklık, ağaçları seyrek. Buraları daha çok güneş ışığı alıyor. Kuzey tarafı ise yamacın eğimine bağlı olarak daha az güneş ışığı vurmasından dolayı ağaçlar daha uzun ve daha sık. Neredeyse birbirine girmiş durumda bitkiler. Bu durumdan anlaşılan o ki ne kadar güneş ışığı o kadar az ve seyrek bitki örtüsü, ne kadar az güneş ışığı o kadar sık ve uzun bitki örtüsü.

Ormana giden yol, kim bilir nereye gidiyordur. İnsan gitmedikten sonra hiç bir zaman bilemez nereye gittiğini.

20150821_142903

Katın ağaçlarının gövdeleri birbirine yakın ve bir o kadar da uzun.

20150821_143312

Bazı yerde çam ağaçları da var ama az miktarda.

20150821_143441_HDR

Dağın sağ yamacından çıkıyoruz yukarıya doğru. Şimdiye kadar henüz sert yokuş göremedim. Eğim % 6 civarında, % 7’yi zor gördük. Bu yoldan bir çok kez araba ile geçmiştim yolcu olarak. Araba ile geçerken hep seyrettim ormanı ve etrafı. Ama bisikletle geçerken böyle güzel olacağını tahmin edemezdim. Ağaçları daha yakından görüyorum, kayalıkları, ormanın sesini, rüzgarı, yeşilin her tonunu görebiliyorum. Ve hepsini hissederek bisikletle yol alıyorum. Arabada sadece hızlı giderken görebildiğini kısa sürede görme zamanın var. Zaten rüzgarı hissetmiyorsun. Motor gürültüsü de başka sesler, ormanın sesini hiç duyamadan hızla geçip gitmek. Dönüp arkana bakmaya fırsatın bile olmuyor. Bisiklette öyle mi ya, bir an gördüğünü durup iyice bakmadan geçmiyorsun. Zaten yavaş hareket ediyorsun. Burada olsun, başka yerde olsun aynı yolu bir araba ile bir de bisiklet ile geçmenizi öneririm. Aradaki farkı görüp anlamanız için.

20150821_143444

Dağlarda daha çoğunlukla kayın ağacı görmek mümkün. Kayın ağaçları sert kış şartlarına uyumlu bir ağaç. Aynı zamanda sert kış günlerinde insanlar ısınmak için kayın ağaçlarını keserek ısınmakta. Kesilen ağacın yerine hemen yetişmeye hazır fidanlar her zaman var. Büyük ağaçlar küçük fidanların üzerini örttüğünden fazla güneş ışığı alamadıklarından zayıf ve cılız kalıyor. Güneş ışığı alan genç fidan hemen büyüyüp kocaman dalları ile diğer fidanların üzerini örterek büyümelerini önlüyor. Küçük alanda bu kadar sık yaşam olamadığı için bu sürekli oluyor. Orman kanunu bu olsa gerek.

20150821_143553

Bisikletle çıkarken daha dikkatli ve görerek çıktığımdan yolun nasıl yapıldığını anlayabiliyorum. Yolu yaparlarken eğimin fazla olmamasına dikkat etmişler. Öyle yukarı çıkmak için düz olarak tepeye yolu yapacaklarına bir kısım kayaları 5 yada 6 metre indirmişler. Buradan çıkan kaya parçalarını da çukurları doldurarak yolun tabanını güçlendirmişler. Yol % 6 eğimli olunca biraz uzasa da kıvrıla kıvrıla çıkmakta. Sol yamaçta 3 metre kadar taş kazılıp duvar halini almış.

20150821_143633

Yol yapılırken kayaları ağaçsız bırakmalarına rağmen zamanla yeni fidanlar çıkmakta kayaların çatlaklarında.

20150821_143749

Yolda giderken anlıyorsun nasıl bir çalışma yaptıklarını ve hayranlık duymamak elde değil. 2. Dünya savaşında Jozef Broz Tito önderliğinde Partizanlarla Almanlara karşı verilen savaşı kazandıktan sonra Tito Yugoslavya Cumhuriyetler birliğini kuruyor. Sosyalist bir düzende yönetilen Yugoslavya herkesin eşit ortamda çalıştığı Cumhuriyet hızlı bir kalkınma süreci ile kısa zamanda kendi uçağını yapar hale gelmişti. İşte o zamanlarda Okulların yaz tatillerinde tüm Öğrenciler kamplara giderek hem tatil yaparlardı hem de yol yapım çalışmalarına katılırlardı. Yolları kazma kürekle el birliği ile binlerce öğrenci yaz boyunca çalışırlardı. Gündüz belli saatlerde çalışma olurdu. Akşam saatlerinde kamp ateşi etrafında şarkılar, eğlenceler olurdu. Öğrenciler hem birbirleriyle kaynaşarak arkadaş olurlar, hem de şehirleri, kasaba ve köyleri birbirine bağlayacak yolları yaparlardı.

İşte bu yollar o zamanlarda öğrencilerin kazma kürekle yaptığı yollar. Sol tarafta kayalık 2 metre kadar düz olarak kazılmış.

20150821_143752

Küçük dereler bazen kendini bize gösteriyor. İşte gördüğümüz yerde durup suyun kayalardan akarken çıkardığı şarıldamaları dinlemek yetiyor dinlenmemize. Grubu götürmem gerektiğinden onlardan ayrılamıyorum. Yoksa bu derede yıkanmadan, buz gibi sular üzerimden akmadan geçmezdim.

20150821_144626

Yorulmaz demir atım KUZ beni buralara kadar getirdi. Övgüyü hakkediyor doğrusu. Kuz önde park etmiş, arkada bisiklet süren Tamam ve fon yeşil orman. Bu resmi öne çıkmış görsel olarak seçiyorum.

20150821_144801

Kayın ağaçlarının kimisi o kadar uzun ki kadraja zor sığıyor.

20150821_145502

İşte buralarda da bazı yerler insan eli değmemiş. Zaten insanlar çöplerini doğaya böyle atmazlar. Henüz insanlar buraya gelmediğinden çöpler toplanmamış. Haliyle insan eli değmemiş oluyor.

20150821_145557

Her yer değişik, her taraf görülesi derecede güzel. Bu güzelliği kış aylarında kar yağdığında görmenizi isterim. Kar beyazlığı örtüğünde ormanı başka bir güzelliğe bürümüş oluyor. İşte bu anlatılmaz, görmek gerek. Kış aylarında çektiğim karlı orman görüntüsü.

10366152_897837913599702_7614118417961347416_n

Az da olsa meşe ağaçlarının yaprakları akan dereye uzanmış.

20150821_145932

İşte bu yolun kıvrımları bisikletçilerin içini kabartan bir durum. Kıvrımlarda gizli olan sihir yolculuk illetini damarlarımıza giriyor. Yol hafif kıvrımlı S biçiminde.

20150821_150722

Arada çam ağacı görünce durup resmini çekiyorum. Kayın ormanının kıyısında kendine yaşam alanı oluşturmaya çalışıyor.

20150821_151005

Toprak kaymasın diye kimi yerde taş duvar örülmüş.

20150821_151308

Bazı yerde toprak kayması olmuş, bayağı geniş bir alan.

20150821_151510

Biraz yavaş çıksak ta, öğle zamanını geçirmiş olsak ta sonunda sırta varmak üzereyiz. 500 Metre kaldı Prevalaca. Grup çoktan varmış bizleri, arkada kalanları bekliyorlar. Kimisi gitmek istemiş Prizren’e ama kimsenin gitmemesini orada hep beraber yemek yiyeceğimizi telefonda bildirmiştim. Sağda mavi tabelada Prevalac’ta kamp, karavan yapılacağını şekillerle anlatılmış. Ayrıca 500 metre kaldığı da belirtilmiş.

20150821_151645_HDR

Sırtta ki evler görünmeye başladı. Son dönemeçteyim.

20150821_152251_HDR

Prevalac beli 1515 metre rakıma ulaşmış olduk. Tabelada öyle yazılmış. Buralarda hava biraz serin, ne de olsa yükseklerdeyiz değil mi?

20150821_152643

Devamlı yeşillik görmekten evlerin şekli şemalini unutmuşum. Solda evler, sağda arabalar park etmiş.

20150821_152735

Prevalac sırtında durum, öğle yemeğini burada yiyeceğiz. Burada küçük bir kayak merkezi bulunmakta. 300 metre teleferik ile bayırın üstüne kadar gidip aşağı kadar bir güzel kayıyorlar. Karşıki dağlar Şar dağları enlemesine doğu – batı doğrultusunda. Tam arkamızda yine bir dağ var. 2000 metre civarında yüksekliği olan bir dağ. Bu da güney – kuzey doğrultusu tam sırt oluşmuş iki dağın zirvesi arasında. Buranın yüksekliği 1515 metre. Sağ tarafı 25 km kadar Prizren şehri sadece iniş var. Sol tarafından çıktık zaten. Çok ilginç bir coğrafik yapı oluşmuş ve biz buradayız. Prevalac ayrıca sayfiyelik, yazlıkçıların sıcak havalarda serinledikleri bir yer. Bir zamanlar o kadar ev yapıldı ki belediye en sonunda yıkmak zorunda kaldı. Herkes kendi kafasına göre ruhsatsız ev yapınca koca bir köy gibi olmuş. Doğal güzelliği giderek yok olmak üzereyken kaçak yapılan evler yıkılarak dur denmiş. Bisikletim KUZ ve kayak yapılan bayır.

20150821_152959

Bu da kış hali aynı yerdeki bayır. Her ter karla kaplı.

10390379_897835806933246_5175539914999009044_n

Önde gelen arkadaşlar beklemekten biraz sıkılsa da biz de gelince restorana geçip masalara oturuyoruz. Herkes kendi yiyeceğini sipariş veriyor garsona. Yemeği bir güzel yedikten sonra bir süre daha dinleniyoruz. Hareket etmeden önce arkadaşları uyarıyorum yemek masasında. Herkes dikkatli inecek, keskin dönemeçler olduğunu bildirdim. Hedef kamp alanı, herkes kendine göre serbestçe inebilir. Hava biraz serin, rüzgarlıkları giymelerini söyleyerek inişe başladık. Ben sık sık durarak resim çekiyorum manzaranın. Bisikletim KUZ da manzara ile birlikte. Şar dağlarının zirvesi bulutla kaplı görünmüyor.

20150821_170700

İniş başladı, buradan sonra pedala pek basmayacağız. Ne kadar çıktıysak bu gün hemen hemen o kadar ineceğiz. 25 kilometre sadece iniş olunca insan hep böyle olsun istiyor. Bu inişin mutluluğu, inişin hazını anca bisikletle kan ter içinde çıkarak zirveye vardıktan sonra hissedebilirsin. Ben çok mutlu hissediyorum kendimi, hem 1515 metrelik zirveye çıkmışım, hem de tur sonuna geldik bu gün. Sadece bir arkadaşımızın düşüp kolunu kırması moralimizi bozsa da tur devam ediyor ve başka sorun olmadan bitirmek üzereyiz. Prizren tarafına inen vadi.

20150821_170705

Arkadaşları serbest bırakınca önümde kimse kalmadı, sanki aceleleri varmış gibi. Zirvenin biraz altında bir çeşme var ve buz gibi suyu sürekli akmakta. Su da kireçsiz ve güzel bir tadı var. Çeşmede durup sularımı tazeliyorum. İniş henüz başladığından arkadaşların hiç biri çeşmeyi görüp durmamış. Çeşme ve KUZ.

20150821_171049

Prizren’in ortasından geçen Akdere işte yukarıdaki bu dağlardan geliyor. Dere kıyısında küçük köyler kurulmuş. Hayvancılık yapan köylüler koyun sürülerini yüksek dağlardaki otlaklarda otlatarak sut üretimi yapıyorlar. İşte bu sütlerden yapılan peynire Şar peyniri deniyor.   İlkbahar ve  yaz aylarında  üretilen  sütlerden  yapılan  peynir  pazarda kilosu 6 Euro civarında satılıyor. Pazardan alınan peynir evlerde parçalara ayrılarak bir süre kurutuluyor. Ardından büyük bir bidonun içine ilk sırayı diziliyor peynir parçaları. Üstüne kalın tuz serpiliyor bolca. Biraz da dere otu konuyor. Bunun üstüne tekrar peynir parçaları dizilerek üstüne tuz serpiliyor. Yine biraz dere otu. Böylece bidon ağzına kadar dolunca  su konuluyor bidona. Ağzı sıkıca kapatılarak kış ayları başlayasıya kadar ellenmiyor. Kış bastırınca bidon açılarak parçalar birer birer çıkarılarak kahvaltıda katık olarak yeniyor. Sadece Şar peyniri ve ekmek te yiyebilirsiniz. Öyle nefis tadı var. Tuz peyniri iyice sertleştiriyor. Keserken bıçağı kırabilir, çatal batırırken yamultabilirsiniz! Dikkat etmek gerek.. Eğer tuzlu yiyemiyorsanız bir süre suda peyniri bekleterek tuz oranını düşürebilirsiniz. Tansiyonu olanlar dikkat etmeli. Yamaçlarda kurulmuş köyler vadi boyunca.

20150821_171833_HDR

İki dengesiz de yavaş iniyor benim gibi. Arada durup resim de çekiyorlar. Yolun ve manzaranın tadını çıkarıyorlar. Aynı zamanda dikkatli iniyor Tamam, biraz çekiniyor inişte. Pek alışkın değil bizim gibi. Gerçi İrfan da yokuş aşağı kendini bırakmaz, dikkatli ve yavaş iner.

20150821_171841

Tamam dönemeçlerde iyice yavaşlıyor.

20150821_172104

Ben de onları beklediğimden resimlerini çekiyorum inişlerde, dönemeçlerde. Dönemeç 180 derece.

20150821_172106

Bir kısımda öyle dönemeç var ki 180 değil 200 derece dönmüş oluyorsun, o derece yani. KUZ dönemeç önünde park etmiş.

20150821_172115

Bazı yerlerde ağaç tünellerinden geçmek durumundayız.

20150821_175028

Buradaki dağlarda mıcır ocakları var. Altı oyulan kayalar kaymaya başlamış aşağıya doğru. Yeşil örtüye aykırı bir durum, çirkinliği göz önüne seriyor mıcır ocakları.

20150821_175331

Vadi iyice daralıyor ve bazı yerlerde kayalar oyularak tünel yapılmış. Yol bu kaya tünellerinden geçiyor.

20150821_175733

Dağların arası bu kısımda iyice daraldı ve derin yarıklar oluşmuş dik yamaçlı yerdeyiz. Dipte de Akdere akmakta.

20150821_180002_HDR

İşte kanyon gibi oluşmuş kaya kütleleri. Bir de kıvrıla kıvrıla  oluşmuş, ufuk görünmüyor. Her an bir taş düşebilir yukarılardan.

20150821_180148

Zamanla kayalar binlerce ton dağların baskısına dayanamayıp ana kayadan ayrılıp özgürlüğüne kavuşuyor. Belki de bir zamanlar denizin altında geçirdiği zamandan kalan deniz özlemini giderecek. Dereye kavuşup ufala ufala bir kum tanesi de olsa denize kavuşma hayali kuruyordur kaya parçası. Belki de bu binlerce yıl yada daha fazla sürecek. Kayalar sabırlıdır, milyonlarca yıl deniz hasreti çekmiş, bir kaç bin yıl nedir ki?

20150821_180443

Kayalık dik yamaçlar giderek alçalmakta. Demek ki Prizren’e yaklaştık.

20150821_180711_HDR

Prizren de üç dilde konuşulduğundan giriş tabelasında üç dilde yazı bize hoş geldiniz diye karşılıyor. Üç dil haricinde olanlar için İngilizce welcome ilave yapmışlar tabelaya.

20150821_181757

Esas Prizren giriş tabelası. Biraz ilerde kamp alanına varıyoruz.

20150821_181859

Kamp alanına vardıktan sonra bir süre kendi ihtiyaçlarımız ve toplanma durumuna girdik. Akşam yemeğine Muharrem abi hepimizi davet etti. Yengem Seylan ve kızı Dua bizleri nefis ev yemekleri ile ağırladılar. Akşam olunca hep beraber çarşıya giderek pastaneye oturuyoruz. Prizren’in meşhur olan Trileçe tatlısı ve boza ısmarlıyoruz kendimize. İki yuvarlak masa üzerinde trileçe tatlıları ve bardaklarda boza.

20150821_213458

Trileçe Bulgar kökenli bir tatlı. Türkçe karşılığı üç süt tatlısı. Yani keçi, koyun ve inek sütleri karıştırılıp yapılıyor. Yapılışı basitçe şöyle ; kek şeklinde pişirilen hamur tepsinin içine konuluyor. İnek, Koyun ve Keçi sütü aynı oranda karıştırarak tepsinin içine dökülüyor. Kek iyice doyasıya kadar süt konulduktan sonra üzerine şeker yakılarak elde edilen karamel sürülüyor. İşte sana Trileçe tatlısı.

IMG-20150817-WA0000

Tadı nefis ve hafif oluşu yenmesi gayet güzel. Bir de yanında bir bardak Prizren Bozası tatlının üzerine kaymak gibi. Masada ikisi de var.

20150821_213505

Böylece hayalimdeki Kosova Bisiklet Turu gerçekleşmiş oldu. Aylarca nasıl yapacağım, nasıl edeceğim diye düşünmekten helak olmadım ama biraz sıkılmakla beraber sevdiğim arkadaşlarla ve Prizrende ki akrabalarım sayesinde turu sorunsuz yaptık hep birlikte. Muhlis Dilmaç ve Yaşar Curci ile organizasyonu yaptık beraber, Kosova’ya gidiş – dönüş (program daha önce hazırdı) program gibi işleri hazırladık. Yeğenim Denis ile bir günde tüm Kosova’yı dolaşıp kamp yerleri ve gideceğimiz yolu üç aşağı beş yukarı hallettik. Prizren de Perşembe akşamı yöneticilerinden Yaşar Curci rehberliğinde tur daha güzel oldu. O da bisiklet turu nasıl olur öğrenmiş oldu ve tecrübe kazandı. Denis’in babası amcaoğlum Muharrem de tüm iyi niyeti ile misafir perverliğini göstererek etrafımızda pervane oldu. Evini bizlere açarak nefis yemekler hazırlayan yengem Seylan ve kızı yeğenim Dua’ya sonsuz teşekkürler. Arabasını bizlere vererek eşyaların taşınmasını sağlayan diğer yeğenim Lumri’ye teşekkürler.

Kosova Bisiklet festivaline katılan arkadaşlara da katıldıkları için teşekkürler

Tamam Taşdemir         İzmir

İrfan Özden                   İzmir

Mehtap Dilmaç             İzmir

Muhlis Dilmaç               İzmir

Kemal Lale                     İzmir

Ahmet Kamil Selçuk    Antalya

Şahin Bulut                    İzmir

Murat Yılmaz                 Muğla Fethiye

İdris Bal                           İzmir

Zafer Tanılkan                Ankara

Uğur Tanılkan                 Antalya Alanya

Semra Sancak                 İzmir

Serhat Ferahi Değimli    İzmir

Yaşar Curci                      Prizren

Denis Gjafiqi                    Prizren

Urim Babacan                 Prizren

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 66 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 5. Gün

20 Ağustos 2015 Perşembe

Mitrovica – Priştine – Ferizaj

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Kimi kez

kimi kez

insan pamuktan yumuşakmış kimi kez

kimi kez

taştan kavi

kimi kez yaşamak o kadar kolay

kimi kez o kadar zor ki

agim rıfat yeşeren

 

Öne çıkmış olan görsel, Bisikletim KUZ, arkada tren istasyonu. Kosova da Vıçıtırın kentinden geçen tren yolu.

20150820_100421

En önemlisi ne biliyor musunuz? Güvende olmanıza rağmen tedirgin uyumak. Yağmur yağacak diye değil, insanlar tedirgin ediyor. Basketbol sahasının duvarları yüksek olmasına rağmen bir kaç kişi duvarlara çıkarak bizi gözetlemesi. Aydınlatma lambalarını üzerlerine tutunca duvardan aşağı atlayıp kaçtılar. Okul bahçesinde olsaydı kim bilir belki bu kadar rahatsız etmezlerdi. Henüz alarm saati çalmadan uyandım. Dışarı çıkınca yağmurun üzerimize yağmaya hazır olduğunu gördüm. Bir kaç kilometre yakınımızda bulut yere inmiş yağan yağmur damlaları güneşin ilk ışıkları ile gök kuşağını oluşturmuş. Harika bir görüntü olmasına rağmen çadırın içindeki eşyaları ve çadırı kapalı basket sahasına hemen taşıdım yağmur indirmeden. Çadırı ıslatmamak gerek, birazdan toplanacak zaten.

20150820_055804

Çadırı içeri alır almaz yağmur indirdi. Binanın saçak altından bir süre yağmurun yağışını seyrettim. Pek öyle uzun süreli yağacağa benzemiyor. Yaz yağmuru kısa sürer. Zaten sol tarafı açık ve güneş var. İşte gök kuşağı, yağmur damlalarından geçen güneş ışıkları bize görünür ışığın açılımını veriyor yedi renk olarak.

20150820_060154

Henüz erken olmasından istifade etmeli. Çadırı, eşyaları toplamadan kahve takımını çıkarıp kahve pişirmeye başladım. Bakalım şanslı olan 3 kişi kim?

20150820_070437

Kahve pişerken bekleyenler çaktırmadan resmimi çekmiş.

12143342_10153674905903560_4185371274541620943_n

İşte çaktırmadan resmimi çekenler. Henüz çadırından çıkmamış, öylece avını bekleyen avcılar gibi pusuya yatmış. Sözde kahveyle ilgilenmiyorlar görünüyor, kadınlar sohbet ediyormuş gibi yapıyorlar. Ama erkek olan gözlerini avına dikmiş öyle bakıyor. Sadece kahvenin fincana dökülmesini bekliyor. Fazladan üç fincan olunca etrafta avcılar da gözünü kahve cezvesine dikmiş durumda. Bakalım kim kapacak fincanları?

12191524_10153674905353560_7412704064043485013_n

Erkek olan ve kadınlar kapıyor fincanları. Nasıl çıktılar, nasıl yanıma geldiler göremedim. Hem de kahve fincanını dökmeden kapıp tekrar çadırın içinde keyifle höpürdeterek içiyorlar kahvelerini. Erkek olanından korkulur, müthiş avcı. Kaşla göz arasında iki fincan kahveyi diğerlerinden önce kaptı. Kendisini tebrik eder afiyet olsun dilerim.

12193464_10153674905538560_2475920267611064516_n

Kahve keyfinden sonra toparlanmaya başladık. Bir süre yağan yağmur beklediğim gibi dindi. Eşyaları arabaya yerleştirdik tek tek sığacak şekilde. Araba tıka basa dolu ama biraz daha eşya sığdırabileceğimi hissediyorum. Artık iyice öğrendim eşyaları arabaya yerleştirmeye. Eşyalar yüklendi, sıra kahvaltıya geldi. Sabri yanımıza gelerek bize rehberlik edecek, kahvaltı ve şehirden çıkış için. Bisikletlerle merkeze gelip fırından patatesli, peynirli ve kıymalı börekler aldık. Vitrinde poğaçalar sergilenmiş.

IMG-20150819-WA0066

Aynı bizdeki gibi burada da kahveler var. Bildiğimiz gibi demlikte çay demleyip ince belli çay bardaklarınla tepside çay servisi yapıyorlar. Oralarda bulunan kahveye oturup çay söylüyoruz duble olarak. Duble bardakları bana küçük geldiği için kendi cam bardağımı çantadan çıkarıp oradan içiyorum duble çayımı. Alışmışım su bardağında çay içmeye. Bardağım da mavi boncuklu. Az yağlı nefis böreklerle çay iyi gitti doğrusu. Gel gelelim bardağı kahvede unuttum… Belediye meydanını çekiyorum.

20150820_083107

Şehrin bazı yerlerinde kaldırım ve yol düzenleme çalışmaları var. Kazılmış durumda olan yerlerden dikkatlice geçmek gerek. Sabah yağan yağmur su birikintileri oluşturmuş durumda. Çamurlanmamak gerek henüz yola çıkarken. Kosova savaşında şehit düşmüş UÇK askerin heykeli bir kayanın üzerinde.

20150820_083121

Sabri Hüseyin yine bize rehberlik edip şehirden çıkarıyor. Ana  yoldan değil de tren yolunun dibinden giden yolda, araç trafiği neredeyse yok. Ta Vıçıtırın’a kadar yolumuz böyle. Sabri elçek ile  arkadaşları çekiyor, Semra, Serhat, Sabri, Denis, İrfan ve Mehtap hanım.

11924972_920082111401792_1396136366019841918_n

Önde gidenler beni beklerken resim çekiliyorlar, arkada iki katlı bir bahçeli villa var.

11891080_920081871401816_2168646236845397792_n

Yamaç kıyısında giden köy yolu bisiklet sürmek için mükemmel bir yol. Önde bisikletçiler gidiyor.

20150820_093401_HDR

Tren yoluna paralel giden yol, eski ana yol. Sol tarafta nehir yatağı var. Yeni ana yol diğer tarafta ve trafik oradan işliyor.

20150820_093731

Vay o da ne şöferimiz değişmiş bu gün. Muhlis abi bisikletini Denis’le takas etmiş.

20150820_093423

Vıçıtırın tren istasyonuna vardık. Kasaba yerleşim yeri daha yukarıda yeni yolun kıyısına yoğunlaşmış durumda. Tren istasyonu kenar mahallenin ıssız istasyonu olmuş. Etrafta kimseler yok, sanki terkedilmiş. İstasyonun ıssızlığı hüznü çağrıştırıyor. Sanki kavuşulmamayı anlatıyor bana. Oldum olası trenleri, tren istasyonlarını severim. En çok istediğim trenle uzun bir yolculuk yapmak. Trenler arabalara göre daha yavaş gittiğinden olsa gerek varacağın yere daha uzun zamanda varıyorsun. Yolculuk sırasında bir çok şeyi daha rahat görebilme imkanı var. Vagonun içinde geniş mekanı  olması, otobüs yada arabalara göre serbestçe dolaşma olanağı olduğundan yolculuk sırasında sıkılmadan, dizlerin, ayakların su toplayıp uyuşmadan yolculuk yaparsın. Her istasyonda durup inen yolcuları seyredersin. Onları bekleyenlerle karşılaması insanı mutlu eder. Ardından trene yeni yolcular biner. İlk önce süzersin, o da seni süzer. Yerine yerleştikten sonra konuşma faslı başladı mı ineceği yere kadar sürer. Belki de dost olursun. Tren yavaş gider ama seni varacağın yere götürür. İşte bu yüzden trenleri ve trenle gezmeyi seviyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150820_100421

Ova boyunca akan derenin yanından gelmiştik. Şimdi köprüden karşı tarafa geçip  Vıçıtırın’a gireceğiz. Köprü üzerinden dere, kenarları ağaçlar kaplamış.

20150820_101241

Dere az akıyor yaz olması nedeniyle. Köprü bayağı geniş ve uzun, demek ki kışın daha çok akmakta.

20150820_101246

Bizim söylemimizle Vıçıtırın, Arnavutça Vushtrri, Sırpça Arnavut milliyetçileri tarafından karalanmış. Normalde programa göre Vıçıtırın da mola verecektik ama bu gün Denis bisikletle gidiyor ve genç olduğu için öncülük yaptığından gaza gelmesi daha kolay. Önde giden ihtiyar kurtlar Denis’i hadi hadi diye gaza getirmişler habire gidiyorlar. Benim yetişmem imkansız onlara. Durum böyle olunca burası yakın deyip pedala basmışlar durmadan. Bakalım nerede duracaklar ihtiyar kurtlar…

Bisikletim KUZ ve Vushtrri tabelası, burada hız sınırı 40 Km olduğu belirtilmiş.

20150820_101538

Muhlis abi arabası ile bizleri takip ediyor. Ona uygun bir yer bulmasını istiyorum, yoksa Priştine’ye varacağız deyince yol kıyısında otelin birinde ekibi durdurup mola verdiriyor. Otel olmasına rağmen bizdeki gibi yok lüksmüş, yok dükkan kirası pahalıymış durumları yok. Kahve yada bira Prizren de, Jakova da, Peja da ne kadarsa, burada da fiyatlar aynı, değişmiyor. Öyle kazıklama ihtiyaçları da yok yabancıları. Verdikleri fiyatla da para kazanıyorlar. Bahçede masaya oturmuş, gölgede dinleniyorlar.

20150820_113825

İkinci masada bir grup daha oturmuş, dinleniyorlar.

20150820_113842

Otelin geniş bahçesinde kafeteryada yayıldık. Ağaçların gölgesinde sohbet ederek iyice dinleniyoruz. Bu da üçüncü masada dinlenenler.

20150820_113859

Biralar serinletiyor dinlenenleri.

20150820_113914

Bir süre dinlendikten sonra yola devam ediyoruz. Priştine yakınlarında bulunan termik santral tüm Kosova’nın elektrik ihtiyacını karşılamakta.

20150820_122058

Priştine’ye gelmeden önce Sultan I. Murad türbesine geldik. Türbeyi görmemiz gerek. Tabela bizi gelmeden önce uyarıyor türbe az ileride sağda diye.

20150820_122416

Türbe yoluna sapıyoruz. Türbe binası ileride sağda görünüyor.

20150820_122721

Türbe bir kaç binadan oluşmuş geniş bir yer. Bahçenin etrafı duvarla çevrilmiş.

20150820_122803

Kapının ilk girişinde tam karşıda daha geç dönemlerde yapılmış iki katlı bina var, burası müze.

20150820_122924

Avlunun solunda türbenin olduğu yapı ve türbedarın oturduğu ev. Türbe tek kubbeli.

20150820_122931

Türbeyi Türkiye devleti restore edip yenilemiştir. 70 cm taş platform üzerine dört direk, direklerin üstü çardak. Duvarında Kosova ve Türk bayrağı ve türbenin tarihçesi Arnavutça ve  Türkçe plakete yazılmış. Platform taş duvarına Meşhed-i Hüdavendigar, Kosova tarih ve kültür derneği yazılmış.

20150820_123057

Türbenin rehberi Muamer Sivrikoz bizi bahçede karşıladı ve tanıştık. Sıcak ve sempatik karşılaması bizleri memnun etti. Türkiye de okumuş genç, dinamik bir delikanlı Muamer. Muamer’in etrafında toplanıp Osmanlı tarihi, Kosova Savaşı, Sultan I. Murad Cihan-ı Hüdavendigar’ı , Sultan I. Murad’ın şehit düşmesini ve Türbenin yapılışını anlatmaya başlıyor.

20150820_123232

Burada Türbedarların ve Paşaların mezarları var. Şimdiye kadar yaşamış olan Türbedarlar ölünce buraya gömülüyor.

20150820_123355

Dut ağacı Türbenin yapıldığı tarihlerde dikilmiş hala ayakta asırlık dut ağacı.

20150820_123835

Türbe restore edilirken dut ağacının bakımı da yapılmış. Zamanla iyice büyüyen gövdesini taşıyamayıp ortadan ikiye ayrılmış. İçi de çürümeye başlayınca beton ile destek yapılarak ağacın daha çok yaşaması sağlanmış böylece.

20150820_123852

Su içebileceğimiz çeşme de var bahçe duvarının dibinde.

20150820_123854

Türbeye ayakkabılarla girilmediği için hepimiz dışarıda ayakkabıları çıkardık.

20150820_123903

Bu da ayakkabı ile girilmeyeceğini belirtir uyarı levhası hem resim olarak hem de yazı ile.

11221720_10207492962177684_8546596837289061973_n

Türbenin yerdeki kırmızı halısı beyaz benekli.

20150820_123943

Cep telefonu ekranında resim çekmek için bakınırken yerde ki halıya hareket halinde iken böyle güzel bir görüntüyü de çekmiş oldum. Kameranın merceğinden çipe kadar geçen zaman, ekrana yansıyasıya kadar beyaz benekler beyaz çizgiye dönüşüyor.

20150820_123948

Sultan I. Murad Hüdavendigar’ın Türbesi. İlk önce ruhuna bir Fatiha okuyup duamızı ediyoruz.

Sultan I. Murat Kompleksi Pristine – Mitrovica yolunun 6. kilometresinde, Mazgit köyünde bulunmaktadır.

Sultan I. Murat kompleksi: Türbe, Mezarlık ve Müzeden oluşmaktadır. Bu kompleks, kültürel, tarihi, ve dini bir anıttır. Kompleksin ziyaretçileri oldukça çoktur. Ziyaretlerin nedeni, kültürel ve dini amaçlıdır.

Türbe 14 y.y  inşa edilmiştir. Bu türbenin inşaatını Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır, ve bu yer “Meshed-I Hüdavendigar” olarak adlandırılır.

Tarihsel verilere göre Türbede Sultan I. Murat’ın sadece iç organları yer almaktadır. Cenazesi ise Bursa’nın Çekirge semtinde bulunmaktadır. Tarihsel dokümanlara göre ise 1660 yılına kadar Türbenin restorasyonu yapılmamıştır. Restorasyon ancak 1660 yılından sonra bugünkü halini almıştır. Bu restorasyondan sonra Türbedar ailesi getirilmiştir. Daha sonraki restorasyonlar ise 1845 yılında yapılmıştır. 1866 yılında su tesisatı yapılmıştır. 1896 yılında ise Selamlık binası inşa edilmiştir. 2006 yılında ise restorasyondan sonra müze haline dönüştürülmüştür.

2005 yılında Türbe, Diyanet Vakfı tarafından restore edilmiştir.

Birinci Kosova Savaşının Tarihi

15 Haziran 1389, yılında I. Kosova savaşı, Osmanlı ordusu ile Balkan ordusu muharebesinde I. Sultan Murat şehit edilir. Sultan öldürülmesi hakkında değişik yorumlar da vardır. En güçlü verilere göre Sultan I. Murat’ı , Milos Obilic tarafından öldürülmüştür.

Sultan  I. Murat’ın Tarihi

Sultan I. Murat (1326 – 1389) yıları arasında yaşamıştır. Osmanlı devletinin üçüncü Padişahıdır. Sultan I. Murat, Osmanlı devletinin, Avrupa’ya doğru kapılarını açan ilk Padişahtır. Osmanlı İmparatorluğunu 500.000 kilometre kare yaymıştır.

Kompleksin  İçinde Ziyaret edilebilenler:

Sultan I. Murat türbesi

Müze

Dut Ağacı

Rıfat Pasa mezarı, (Silistre kumandanı 1859 y)

Hafız Mehmet Pasa mezarı, (Kosova Valisi 1903 y)

İlk Türbedarın mezarı Hacı Ali Buhara

İsmail Ağa mezarı

Çeşmeler ve Kitabeler

Sultan Abdul Aziz çeşme kitabesi

Ali Hacı Yakova çeşmesi ve kitabesi (1898 y)

Sultan Reşad anısına yaptırılan çeşme (1911 y)

Türbedar Ailesi

Sultan Abdülmecit’in bir berat ile 1854 yılında aslen Buharalı olan (Özbekistan) Hacı Ali Bey, Türbedar olarak atanmıştır. Hacı Ali Bey’in ailesi daha sonar Türbedar soyadını almıştır ve bugüne kadar Türbe’nin Türbedarlığını bu ailenin mensupları yapmaktadır.

Türbedarlık, Yugoslavya döneminde zor koşullarda ve büyük bir özveri ile 2000 yılına kadar merhum Fahri Türbedar yapmıştır. Bugün ise Fahri Türbedarın esi Saniye Türbedar yapmaktadır

Rehberimiz Muamer Sivrikoz’un anlatımı ile..

Sultan Murat’ın mezarı, yeşil örtü ve Arapça yazılı örtü ile örtülmüş. Baş kısmında ise beyaz renkli kavuk var.

20150820_124003

Türbenin tavanı tek kubbeli, iç kısmı şekil ve Arapça yazılarla süslenmiş. Ortadan uzun bir zincir ile avize bağlanmış.

20150820_124020

Türbede işimiz bitti, ayakkabıları giyip dışarı çıkınca iki dengesizi dut ağacının altında resmediyorum. Tamam ve İrfan.

20150820_124250

Bisikletlerin başında Denis nöbet bekliyor. Müze binasına doğru gitmeye başladık.

20150820_124310

Şimdi kullanılmayan orijinal çeşme kitabesi ile bahçenin bir kıyısında unutulmuş. Zamanın izleri var hala üzerinde.

20150820_124340

Müzeye giriş yaparak içinin gezintisine başladık. Burası giriş yeri.

20150820_124420

Müzeye bağış ta yapabilirsiniz. Bağış kutusu altında, camekanın içinde yeşil ve beyaz kavuklar sergilenmiş.

20150820_124430

Sultan Murad’ın resmi duvarda, tahta divan üzerine motifli minder ve yastıkların bulunduğu dinlenme yeri.

20150820_125120

Hem tuvalet, hem de banyo olarak kullanılan halk dilinde “Hamamcık”

20150820_125138

Film  salonu, burada projeksiyon cihazı ile gösterim yapılıyor ziyaretçilere. Duvarda perde ve oturma sıraları, yere de Türk motifli halı serilmiş.

20150820_125212

Kırık, dökük mermer yazıtlar duvar dibinde sergilenmiş.

20150820_125221

Osmanlı ordusunda Askerleri savaşa motive eden davulcu. Davullar gümbürdedi mi askerler cesarete gelip hücuma geçerlermiş. Davulcu heykeli.

20150820_125348

Savaş silahları uzun sopalı iki balta çapraz asılmış. Kılıçlar aşağıda kınları içinde.

20150820_125350

Başında tolga, savaş zırhlısı giymiş Osmanlı savaşçısı.

20150820_125355

İki kılıç, Bir balta, baston ve duvarda kalkan.

20150820_125413

Oklar ve sadak.

20150820_125501

Bu da zurnacı, zurnanın sesi de davulla beraber askerleri galeyana getirip savaşı kazanıyorlarmış.

20150820_125515

Sultan Murad’ın duası.

“Yâ Rabbî! Bu fırtına, şu âciz Murad kulunun günahları sebebiyle çıktıysa, onun yüzünden mâsum askerlerimi cezâlandırma!.. Allâh’ım! Onlar ki buraya kadar sâdece Sen’in adını yüceltmek ve İslâm’ı teblîğ etmek için geldiler!

İlâhî! Bunca kerre beni zaferden mahrûm etmedin. Dâimâ duâmı kabul buyurdun. Yine Sana ilticâ ediyorum, duâmı kabûl eyle! Bir yağmur nasîb eyle! Bu toz bulutu kalksın. Kâfirin askerini âşikâr görüp, yüz yüze cenk edelim!

Yâ İlâhî! Mülk de, bu kul da Sen’indir. Ben âciz bir kulum. Benim niyetimi ve esrârımı en iyi Sen bilirsin. Mal ve mülk maksadım değildir. Yalnız Sen’in rızânı isterim.

Yâ İlâhî! Bu mü’min askerleri küffâr elinde mağlûb edip helâk eyleme! Onlara öyle bir zafer lutfet ki, bütün müslümanlar bayram eylesin! Dilersen o bayram gününün kurbânı da şu Murad kulun olsun!

Yâ İlâhî! Bunca müslüman askerin helâkine beni sebep kılma! Bunlara yardım eyle ve zafer bahşeyle! Bunlar için ben cânımı kurbân ederim; yeter ki Sen beni şehîdler zümresine kabûl eyle!.. İslâm askerleri için rûhumu teslîme râzıyım… Beni gâzî kıldın. Sonunda lutfen ve keremen şehîdlik de nasîb eyle!.. Âmîn!”

Aşağıda Sultan Murad’ın duası resmi.

20150820_125808

Osmanlı ordusunun savaş düzenini anlatan minyatür maket mehter takımı. Ordunun yakınında askerlerin moralini yükselterek savaşta galip gelmeleri için var gücü ile marşlar çalıyorlar durmadan.

20150820_125827

Tarihte ziyaret edenlerin karaladığı ziyaret defterleri. Açık olan ziyaret defterine ben de grup adına bir şeyler karaladıktan sonra hepimizin adını tek tek yazdım.

20150820_125844

Sultan Murad’ın kullandığı kavuk. Altı kahverengi, külahı beyaz.

20150820_125853

Kosova savaşından sonra kullanılan Osmanlı bayrakları. Ay yıldızlı bayrak Kosova savaşında akan şehitlerin kan birikintisine Ayın hilal oluşu ve Jüpiter gezegeninin ayın yanında denk gelmesi ile oluşan gökteki bu anın yansıması sonucu olmuştur. Bu ay ve Jüpiter’in bir araya gelip ay yıldız oluşturması her zaman olmaz. Uzun sürede olan bu durum da tesadüf eseri olamaz.

20150820_125904

Sultan Murat oturmuş ve yeniçerileri etrafında toplanmış.

20150820_130519

Sultan I. Murat’ın yaşadığı dönemde Osmanlı devletinin olduğu sınırları gösterir harita.

20150820_130535

Rehberimiz Muamer Sivrikoz ve bisikletçiler olarak türbenin önünde hatıra resmi çektiriyoruz hep birlikte. Tatlı dili, yalın Türkçesi ile bizleri mest etti. Sanki o dönemi yaşadık tarihin derinliklerinde. Başka bir alemden çıktık sanki. Muamer bizleri büyüleyip Kosova savaş meydanında zaferden sonra yaralı Sırp askerinin Sultan I. Murat’ı şehit ederken o anı yaşattı. Büyüden anca dışarıda Güneşin ışıklarını görünce kurtulduk.

20150820_131142

Resimden sonra cep telefonumu Muhlis abiden aldıktan sonra karşımda bana poz veren Zafer Tanılkan’ı çekiyorum bir poz.

20150820_131156

Sultan I. Murat türbesinden ayrılıp ana yola çıktık tekrar. Yol kıyısında renkli arabaları görünce dikkatimizi çekti. Eski arabaları cafcaflı boyalarla boyayıp sergilemişler. Müşteri çekmenin değişik bir yolu. Renkler insanı çekiyor kendisine. Arabalar da sevimli ve minik olması ayrı bir gözle görmemizi sağlıyor. Arabaya; Lago di Garda yazılmış. Kırmızı, beyaz ve üstü yeşile boyanmış.

20150820_132700

Vos vos ta öyle, zaten vos vosu öne koyup dikkati daha çok çekiyor. Altı sarı, üstü kırmızı boyanmış Murat’ı araba ile birlikte çekiyorum.

20150820_132703

Artık trafik iyice kalabalıklaştı, Priştine’ye geldik sayılır. Denis Priştine’yi bildiği için önde bize kılavuzluk edecek.

20150820_134844

İlkönce Denis’in okuduğu üniversiteye geldik. Yaz tatili olması nedeni ile Okul kapalı.

20150820_135113

Denisin hayalini gerçekleştiriyoruz hep beraber; Bisikletle Prizren den gelip Üniversitede beraber, bisikletlerle resim çekilmek. Denis çok sevinçli, yanında bir çok bisikletli ile birlikte Üniversitenin Kampüsü önünde devamlı öğrencilerin takıldığı kafenin önünde. Okul açılınca resmi arkadaşlarına gösterip hava atacak. Yakışır da hava atması, arkadaşlarının böyle bir şey yapması olası değil ki.

20150820_140652

Üniversiteden sonra yemek yemeğe lokantaya geldik. Herkes kendine göre yemek ısmarlayıp afiyetle yedi.

20150820_151121

Yemekten sonra Denis Priştine’nin merkezine sevgi yoluna getirdi. Burası trafiğe kapalı, sadece yayaların girip gezinti yaptıkları yer. Bisikletle bile dolaşmak yasak. Bisikletleri kıyıda girişte park edip dolaşmak istemeyen Tamam ve İrfan’a emanet ederek yaya olarak dolaşmaya başladık.

20150820_152734

Araçlara kapalı geniş yolda yürüyoruz.

20150820_153651

Şahin ile Denis elçek olarak kendilerini çekiyorlar.

IMG-20150831-WA0113

Muhlis Dilmaç ta bizleri elçek çekiyor.

IMG-20150831-WA0103

Bir grup arkadaş Arnavut komutan İskender beg atlı heykeli önünde çekiliyorlar.

IMG-20150831-WA0099

Yürüyüş yolunda havuzlar yapılmış, havuzda da fıskiyeler suyu belli bir yüksekliğe kadar çıkarıp insanların dikkatini çekiyor.

20150820_153117

Arnavutların lideri Skender beg, burada da at üstünde heykeli dikilmiş. Heykel mermer kaidenin üstünde.

20150820_153952

İnsanlar gezinirken sıkılmasınlar diye su oyunlarından delikli fıskiyelerden konuşmuş. Belli bir ritimle su basınçla delikten çıkıp belli bir yüksekliğe kadar çıkıyor. Bu yükseklik müziğin ritmine göre tansiyonu ayarlanıyor bilgisayarla. Bir terapi gibi insanları oyalayıp seyrettiriyor resmen.

20150820_154151

Bir süre dolaştıktan sonra yola çıkıyoruz. Şehir trafiği kalabalık, ilk önce onunla boğuşuyoruz bir süre şehirden çıkasıya kadar. Gideceğimiz Ferizaj yolu epey kalabalık. Yolda emniyet şeridi yok ve düşük banket. Tek sıra gidiyoruz burada ve hızlı. Ortalama 30 km ve üzerinde. Yoğun trafikten biran önce kurtulmamız gerek. Her ne kadar trafikten sıkılsak ta o yoğun trafiğe rağmen araçlar bizi hiç sıkıştırmadı. Eğer karşıdan gelen araç varsa bizi sollamadılar. Karşıdan araç gelmeyince bizim güvenliğimizi düşünerek öyle solluyor araçlar. 30 km/hız ve üzeri olunca ana yolu çabucak geçtik.

20150820_161132

İşte burada tarlada sürü halinde uçan kuşlar için pratik, bisiklet üstünde resim çekebileceğim bir fotoğraf makinasına ihtiyaç duydum. Kuş sürüsü öyle güzel hareket ediyordu ki. İşte o anları yakalamak zorladı beni. Resimleri cep telefonumdan çektiğim için durmam gerektiğinden durup çekesiye kadar kuş sürüsü hızla hareket ettiğinden havada bulut halinde yakalayamadım. Kuş bulutunun hareketleri insanı büyülüyor adeta. Bir yukarı doğru uçuyor, ardından aşağı, sola. Tekrar yukarı, sağa, aşağı. Sanki koca bir kuş ama kağıttan yapılmış, eğilip bükülüyor, ardından düzelip havada süzülüyor. Bir bakmışsın büzüşüyor. Durup seyretmesi çok hoş. Sürünün ne yapacağını bilmeden takip ediyorum. Her hareketleri değişik kompozisyon oluşturuyor gök yüzünde. Beni fark ettiler herhalde. Tarlaya kondular sürü halinde. Sonra hep birlikte havalanıp danslarına devam ettiler. Sanki akşam seremonisini dans ederek kutluyorlar gün bitimini.

20150820_163802

Kamp yeri Ferizaj şehrinin dışında olduğu için şehre varmadan Prizren yoluna sapıyoruz. Bu yola girince  rahatladık, araç trafiği iyice azaldı.

20150820_174721

Ferizaj dağlardan biraz uzakta kurulduğu için kamp yapabileceğimiz en uygun yer olarak piknik ve doğa yürüyüşçülerin kullandığı çamlık olan bir yere vardık. Kamp yeri biraz yüksek, kısa bir yokuşta bisikletleri elde çıkarmak zorunda kaldık. Yol toprak ve dik. Piknik alanında çeşme ve tuvalet olmadığı için arkadaşlar beğenmedi kamp alanını.

11215767_10207493010578894_3802214529825842689_n

Kamp alanını keşfeden arkadaşlar bankta oturmuş. Etraf çam ağaçları ile kaplı

10443357_10207493013218960_4048645191434832341_n

İrfan çam ormanı içinde bisiklet sürüyor.

11953071_10207493014218985_3883742358002843767_n

Zafer Tanılkan omuzunun üstünde buz torbasını tutarken gördüm. Ne olduğunu sorunca yolda gelirken matarasından su içmeye çalışırken arka tekerleğini bankete düşürünce bisikletten sağ omuzu üzerine düşmüş. Sıcaklığından olsa gerek bir şey anlamadığından kalkıp yola devam etmiş buraya kadar. Yüzündeki acıyı görünce kırık olduğunu tahmin ettim. Denis’e hemen hastaneye götürüp filminin çekilip kontrol edilmesi için araba ile şehre hastaneye yolladım.

Restoranın aşağısında düz bir alanda çadırları hep birlikte kuruyoruz.

20150820_184814

Çadırlar kurulduktan sonra hava karardı. Denis ve Zafer hastaneden geldiler. Hastanede çekilen röntgen filminde gördükleri kadarı ile omuz kemiği kırılmış. Ameliyat edilmesi gerektiğini söylemiş doktorlar. Zafer’in abisi Uğur hemen bir araç bulup Türkiye’ye gidelim deyince bu saatte araç bulmak imkansız Türkiye’ye götürecek. Anca yarın gidebilirsiniz dedim. Denis’e araba ile eşyaları ve bisikletlerini alıp Zafer ve Uğur ile birlikte Prizren’e götürmesini söyledim. Prizren de daha büyük hastane var. Hem Denis’in annesi hastanede hemşire olarak çalışıyor. Bir de orada kontrol etsinler diye Prizren’e yolladım. Hepimizi morali bozuldu ama yapacak bir şey yok bu durumda.

Onlar gittikten sonra akşam yemeği için daha önce anlaştığımız gibi karışık ızgara menüsünü hazırlamaya başladı restoran sahibi. Akşam yemeğinden sonra bir süre daha restoranda oturup sohbet ettik. Fazla geç olmadan çadırlara gelip yatma zamanı deyip yatıyoruz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 80 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda.

Powered by Wikiloc

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 4. Gün

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Peja – Mitrovica

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

GÜL ÇİÇEKLİ DÜŞ

senden başka

kimsenin bilmediği

yaşadığım gülvercin katlı

oda

dünyanın son durağı olur

 günün birinde

belki de.

İlhami EMİN

 

Öne çıkan görsel, yeşil renkli gölet, karşıda kıyılar duvar, çam ve servi ağaçları ve yüksek dağlar.

20150819_121932

Harika bir akşamın tatlı yorgunluğu ile güzel bir uyku çektim. Dağların başladığı yerde, şehir gürültüsünden uzak uyumak insanı dinlendiriyor. Uykuyu tam tadında alıyor, sabah güneşin ilk ışıkları ile uyanıyorsun. Yeni bir güne başlamadan çadırımdan görünen ilk görüntüyü kareye alıyorum. Sararmış otlar, kayalık dağ ve çam ağaçları.

20150819_062912

İlk olarak Denis’i gördüm dışarıda. Yeni uyanmış ayakkabılarını giymeye uğraşıyor uyku mahmurluğunda. Akşam şehre eğlenmeye gittiydi bir kaç kişi ile. Ne de olsa genç, delikanlı. Kanı kaynıyor kıpır kıpır. Eğlenceden geç dönmüşler anlaşılan. Uykusunu tam alamadan uyanmak zorunda kaldı.

20150819_071703

Restoranda yediğimiz alabalıklar büyükçe bir polyester havuzun içinde, yuvarlak cam arkasında yüzerken müşterilerini bekliyor.

20150819_081606

Sabah kahvaltısı yapıyoruz hep beraber. Restoran sahibi şehre gitmiş bir kaç kadın hazırlıyor kahvaltıyı. Bu kadar kalabalık görmemiş restoran. Biraz zorlandılar açıkçası. Ama kadınlar hesap yapmada uzman olmuş. Hesap biraz kabarık gelince itiraz ettik haliyle. Restoran sahibi ile telefonda konuşarak hesabı indirdik uygun bir fiyata. Bilemiyorum belki de restoran sahibi bilerek kaçıp kadınlara bıraktı hesap görme işini! Çardak altında, gölgede, uzun bir masada hep beraber kahvaltı yaparken.

20150819_084052

Neyse kahvaltının ardından eşyaları toplayıp arabaya yükledik tek tek. Aramıza katılan Semra ve Doktor Serhat’ın eşyaları da sığdı arabaya. Bunu anlayamadım bir türlü nasıl sığdı diye. İlk gün 2 kişi eksik olmasına rağmen sığmamıştı. Hayret bir şey!

Gece çalışanlar var! Onlardan biri örümcek. Örümcek boş durmamış yeni ağlarını örmüş av yakalamak için. Güneş ışıkları da vuruyor ince örümcek ağının ipliklerine. Rüzgar hafif esip ağı oynatsa da Örümcek köşesinde sabırla bekliyor avını. Ağa takılan bir sineğin yapışkan ipliklerden kurtulmak için çırpınma titreşimlerini rüzgarın titreşimlerinden ayırt edebiliyor.

Sabahın erken saatleri, henüz kimseler yok havuzda yüzecek. Devamlı akan su havuzun temiz görünmesine neden oluyor. Aslında sabah duşu almak gerekti henüz kimsenin yıkanmadığı sularda ama bu gün yolumuz biraz uzun ve iniş – çıkışlı. Örümcek ağı ardında havuz.

20150819_075316

Arabaya yüklenen eşyaları araba yoldan gidecek. Biz ise dağların dibinde yapılmış yürüme ve bisiklet yolundan şehre gideceğiz. Burada bisiklet yolu olduğunu söylemişlerdi restoranda. Bisiklet yolundaki arkadaşlara dağın gölgesi vurmuş.

20150819_094615

Yol parke taşı ile döşenmiş, araçların girmediği bir yürüyüş yolu. Yol kıyısında akan çeşmeler de yapılmış. Çeşmede suları tazeleyip dolduruyoruz mataralarımızı.

20150819_095208

Suları tazelerken Muhlis Dilmaç bana poz veriyor.

20150819_095211

Yolu harika yapmışlar, beğendim doğrusu. Ormanın içinden, ağaçların arasından temiz oksijen soluyup yürüyüş yapmak insan sağlığı açısından önemli. Şehirdeki insanlar da sabah yürüyüşünü burada yapıyor. Yürüyüşünü yaptıktan sonra evde duşunu alıp işine dinç olarak gidip çalışmaya başlıyor huzurlu biçimde.

20150819_095435

Vadi burada genişlemeye başlıyor. Biraz aşağısı düz ovaya dönüşecek. Asfalt yol karşıda. Altında görünen binalar askeriye olabilir. Dün çıkarken yüksek duvarlarla çevrilmiş, içerisi görünmüyordu.

20150819_095526

Dağın dibinden giden yol hafif iniş – çıkışlı olmasına rağmen bizi zorlamadı. Zaten yavaş gidiyoruz, etrafı seyrederek, tadını çıkarıp.

20150819_095538

Şehrin kalabalığı biraz rahatsız etse de mecburen geçeceğiz. Denis’e araba ile ilerideki İstog yol ayrımına gidip bizi beklemesini söylüyorum. Ana yoldan gitmeden köy yolundan trafiği daha az olan yoldan gideceğiz. Yol ayrımı yakın şehre, çabucak vardık bile. Köy yolu sakin, bizler de tadını çıkarıyoruz bu sakinliğin.

20150819_104319

Yol kıyısında şehit mezarları çıkıyor sık sık. Her mezarda çift başlı kartal olan Arnavut bayrağı direğe çekilmiş.

20150819_104421

Kosova’nın her yerinde şehit mezarını görmek mümkün. Bağımsızlığını ilan ettikten sonra ordusunu kurup Sırpların zulmüne karşı silahlı birlik UÇK ile saldırıya geçmişti. Bu savaşta bir çok savaşçı vurularak şehit olmuş. Şehit olduğu yerde anıt mezar yaptıran şehit aileleri mezarları kendileri sürekli bakmaktadır.

20150819_104509

Yol harika, neredeyse bomboş. İnsan yalnızlığını hissediyor yolda giderken. Yol hiç bitmesin. Biz de bisiklet sürelim doyasıya, çevreyi kirletmeden. Ağaçların arasından.

20150819_104858

Yol ayrımı olduğuna bakmayın, düz gitmemiz gerek. Bizimkiler böğürtleni bulmuş yol kıyısında habire toplayıp yiyor. Böğürtlenin de tam zamanı, nefis tadı bizleri mest ediyor yerken. KUZ yol ayrımında, soldaki yolda böğürtlen toplayan arkadaşlar.

20150819_105527

Böğürtlen dalında ve toplanmış elde yenmeye hazır.

11903985_10153557509019861_6157320860607415263_n

Dağın yamaçlarında köyler kurulmuş. Ovada fazla yerleşim yeri yok, daha çok tarım alanları olarak kullanılıyor.

20150819_105917

Hayvanlara yem olarak yetiştirilen mısır tarlası. Henüz biçilmemiş, sararıp kurumuş. Biçilip yem ambarına konacak kış aylarında hayvanları besleyecekler. Kışın yağan karda yiyecek ot olmadığından yazın ekilen mısır kış yemi olarak kullanılıyor.

20150819_114856

Henüz öğle olmaya az kalmış durumda İstog’a vardık bile.

20150819_115706

İstog kasabası dağın bittiği, ovanın başladığı yere kurulmuş. Dağlardan buz gibi suların aktığı derelerde yetişen alabalıklar çok olunca buraya alabalık çiftlikleri kurulmuş. Kooparatif olarak kurulan bu çiftlikte yetişen alabalıklar tüm Yugoslavya içinde her yere gönderiliyormuş zamanında. Yugoslavya dağıldıktan sonra Kosova da kalan bu çiftlik alabalık üretimini sürdürüyor. Dağlardan gelen suları önce arıtmadan geçirildikten sonra havuzlara veriliyor. Havuzlarda binlerce alabalığı sağlıklı ve temiz yetiştirmenin yolu.

20150819_115937

Büyük bir tesis olan alabalık çiftliğinde balık pişirilip yenilen devasa bir restoran yapılmış. Çevre bakımlı çim ve ağaçlarla süslenmiş. Burada ayrıca tatilini geçirebileceğin tek katlı evler ve otel var. Arabayı park ettikten sonra içeriye bisikletlerimizle giriyoruz hep birlikte.

20150819_120050_HDR

Güzel ağaçlarla süslenmiş çevre fotoğraf çekmeye zemin hazırlıyor. Artık herkesin akıllı telefonu var ve iyi resim çekiliyor. Ayrıca fotoğraf makinası taşımaya gerek yok. Dokun çekme düğmesine, istediğin resmi çek, hem de binlerce. Dengesiz İrfan önümde havuzu çekerken.

20150819_120546

Mehtap hanım Denis ile el çek yapıyor.

IMG-20150819-WA0073

Balık havuzu olarak kullanılan gölet ortasına fıskiye konulmuş. Ara sıra çalıştırıyorlar. Belki de öğle zamanı yaklaştığı için balık yemeye gelenler için. Belki de biz kalabalık olarak geldik diye olabilir fıskiyenin çalıştırılması. Şef garson da akıllı olabilir. 16 kişi birdenbire elinde cep telefonu habire resim çektiğimizi görünce resimler daha iyi olsun diye fıskiyenin çalışmasını söylemiştir elemanlarına. Restoran çok büyük olduğu için onlarca garson ve görevli ortalıkta dolaşıyor.

20150819_120636

Resim çekeni bile çekmekten geri kalmıyoruz.

20150819_120650_HDR

Toplam 2 kadın katılımcı olunca resimlerin ana teması onlar oluyor.

20150819_120758

Bahçede el arabası olunca yaramaz kızlardan birisi arabaya biniyor, diğeri taşıyor. Yeşil çimenlerin ortasında küçük bir tepe kırmızı renkli çiçeklerle süslenmiş.

IMG-20150819-WA0087

Bizim gelişimiz ile restoran hareketlendi. Neşeli hareketlerimiz, bolca resim çekilmekle dikkatini çektik restorandakilerin. Pek alışık değiller bisikletçilere anlaşılan. Doktor Serhat elçek resmimizi çekerken başka biri bizleri çekiyor.

IMG-20150819-WA0077

Dört arkadaş havuz kenarında çekiliyoruz.

IMG-20150831-WA0023

Havuz kenarlarında çiçekler ayrı bir renk katıyor ortama. Çiçeğin beyazlığı Güneşin ışıkları ile daha da parlıyor.

20150819_120902

Restoran geniş bir alanı kaplıyor ve bir çok masa  ile çardakların altına konularak yağışlı havalarda bile yemek yeniyor. Resimde görünen sadece bir kaç çardak, bunun gibi daha çok yer var. Belki de bin kişi aynı anda oturabilir masalara.

IMG-20150831-WA0094

Alabalıklar büyük havuzda sürü halinde dolaşıyorlar serbestçe. Siyah alabalıklar arasında bir, iki tane beyaz alabalık var.

IMG-20150819-WA0069

Pembe renkli erguvan yeşilliklerin içinde kendini belli ediyor.

20150819_120927

Henüz öğle 12 olmadığından siparişleri bekletiyoruz biraz. Resim çekmekten yorulunca bize ayrılan uzun masaya oturup sohbet ediyoruz. Elçek ile masadakileri çekiyorum.

20150819_121534_HDR

Doktor Serhat yarıda bıraktığı Now We Bike turunun haritası olan formasını giymiş. Muğla dan Brüksel’e kadar 2700 km yolun yarısından fazlasını yaptı. Şimdi bizimle pedallıyor. Harita sırtında basılı.

20150819_121638

Çevre düzenlemesi o kadar güzel olmuş ki tablo gibi. Yeşilin her tonunu yansıtan ağaçlar gölette rengini vermiş.

20150819_121837

Alabalıkların arasına beyaz renkli bir tane balık yüzüyor. Kara sırt rengine sahip alabalıkların arasında beyaz alabalık tam alabalık.

20150819_121903

Tablo gibi resimler çekmeden olmuyor çiçekler arasında.

Artık sessizlik türkülerini söylemek gerek

 dağlara sis inmiş, gökte bulutlar

gerçeklerden kaçıp masallarda tünemek

kaçmak uzaklara kanadıkça yaralar

İskender Muzbeğ

Mor çiçekler ardına havuz, ağaçlar ve dağlar.

20150819_121917

Havuz göletine akan su kanalının üstündeki değirmen çarkı ayrı bir görsellik katıyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150819_121932

Artık yemek zamanı, herkes menü defterinden yiyeceği balığı seçip siparişini garsona veriyor. Balıkların pişmesini bir süre bekledikten sonra nefis alabalıklar geliyor. Afiyetle yiyoruz alabalıkları. Elimde menü defterleri, arkadaşlara işaret parmağımı gösterip herkesin menüden balığını seçmesini söylüyorum. İşaret parmağımı sallamamın nedeni sadece 1 tane bira içebilirsiniz balığın yanında diye.

IMG-20150819-WA0063

Artık yola çıkma zamanı deyip İstog tan ayrılıp yola çıkmak gerek. Bir süre hafif inişle gidiyoruz. Kosova enerji iletişim hatları direkleri basit 2 ayaklı yapılmış. Bizde böyle direkler yok. Buradaki direklerden 5 katı daha fazla demirden yapılmış bizdeki taşıyıcı direkler.

20150819_152821

İstog yolu ana yol ile birleştiği yere geldik. Buradan sonra araç trafiği artacak.

20150819_153223

Yolda haldır huldur gitmenin anlamı yok. Gördüğümüz meyve ağaçları bize meyvelerini sunmuş. Tadına bakmadan olmaz değil mi?

20150819_154604

Yol kıyısında daha çok Elma ağaçları var. Elmalar doğal yetişiyor ve küçük boyutta. Tadı da iyi değil, ekşi bir tat bırakıyor ağzımızda ama doğal elma diyerek bir kaç elma koparıp çantaya yerleştiriyorum.

20150819_154617

Henüz düz ovada ilerliyoruz.

20150819_155344

Ova bitti, buradan sonra iniş, çıkışlı yolda ilerleyeceğiz. Köy evleri dağınık durumda, tarlasına uzak olmayan bir yere yapınca evleri bir arada görmek neredeyse imkansız.

20150819_160944

Mezarlıklarda bazı mezar taşları değişik. Eski Osmanlı mezar taşlarına benzetilmiş. Aslında taş değil beton, kalıba dökülerek şekil verilmiş. Beton ucuz olduğu için ve işçilik yok. Hazır kalıba dök betonu olsun bitsin. Getir mezarın başına dik, işte sana Osmanlı mezar taşı.

20150819_162003

Arazi düz olmasa da evsiz bir alan neredeyse yok gibi. Eğimli yerler bile tarlaya çevrilmiş durumda.

20150819_173144_HDR

Daha önce araba ile yaptığımız keşifte yolun eğimini pek anlayamamıştım. Zaten arabada hiç bir şey belli olmuyor. Araya motor girince arazinin varlığını hissetmiyorsun. Bisiklette her şey ortada, yokuşsa yokuş. İnişte rüzgar yüzüne vuruyor, hissediyorsun. Bu rüzgar kendi rüzgarın, koruyucu olmadığı için olduğu gibi karşıdan bir engel gibi vurmakta gövdene. Yolun inişinde duyduğun bu mutluluğu çıkarken düşünürsen bu yokuşu rahat çıkılacağına eminim. Ben her zaman yokuşu çıkarken inişi düşünürüm. Bazen kan ter içinde kalırsın, yokuş bitmek bilmez. Uzadıkça uzar, dönemecin sonunda yokuş bitecek dersin ama dönemeçten sonra yokuş hala devam eder. Ne kadar yükselirsem o kadar inişi çok olur, hep inişi düşünürüm. Uzun sürede çıktığın yokuşu bir çırpıda iniyorsun zaten. Çabuk inildiğinden çıktığın yokuş kadar inersin. İniş senin normale dönmeni sağlar, bisiklete binmenin zevki ortaya çıkmış olur böylece. Sadece inerken rüzgarlığını giymen yerer. Terli olduğun için rüzgardan korunmak gerek.

20150819_173202

En arkada ben varım, haliyle etrafın resmini çekmeden geçmiyorum. Resmin iyi olması için de durmam gerek. Cep telefonun denklanşörü  ekranda dokunmatik olunca tek elle de çekemediğimden durmam gerek.

Durum böyle olunca grup ile aram açılıyor. Buradan sağa giden bir yol var, yol Kosova kurtuluş savaşında Sırplar tarafından şehit edilen komutanın anıt mezar ve müze evine gidiyor. Adem Yaşari Yugoslavya’nın dağılmasından sonra Sırplara karşı Kosova’nın bağımsızlığını başlatan kişi. Kosova askeri örgütü  USHTRIA ÇLIRIMTARE E KOSOVES UÇK kurucularından. Sırplara karşı direnmek için Arnavutları silahlı eğitimden geçirerek Kosova’nın ilk ordusunu kurmuştur. Adem Yaşari Sırpların baskıları, hapiste işkenceleri yıldırmamış bağımsızlık mücadelesine devam etmiştir. Sırplar 5 Mart 1998 de evini kuşatınca 3 gün süren çatışmaların ardından ailesi, akrabaları ve 4 misafiri ile birlikte 7 Mart 1998 de 56 kişiyi öldürerek şehit etmiştir. Bu katliam ile direniş daha da artarak Kosova bağımsızlığına kavuşmuştur. Kosova Milli kahramanı Adem Yaşari her zaman anılarak heykelleri dikilmiş adı yaşatılıyor.

Mezarı yoldan epey içerde olduğu için buraya uğramadan geçiyoruz. O yüzden burada durup Kosova’nın kahramanını anmadan edemedim. Mezarını başka bir zamanda ziyaret ederim. Yol ayrımında Yaşar beni beklemiş, bakmayın yukarı çıktığına aşağı doğru gideceğiz. Yaşar beni görünce şöyle bir yuvarlak çizerek aşağı doğru benimle beraber geliyor. Yol tam dönemeç U biçiminde.

20150819_174658

Yol ayrımında Mitrovica tarafına gideceğiz. Priştine başkent olunca kestirme yol yapmışlar Mitrovica’ya gelmeden.

20150819_184922

Araçların dikkatini çekmek için okul önlerine konulan trafik tabelaları ilginç. Çocukların her zaman yola fırlayabileceklerini anlatan güzel bir tabela. Okul çevresindeki çocuklara dikkat! Okul var tabelası kırmızı üçgen içinde koşan çocuklar. Solda üçgeni parçalayıp dışarı çıkmışlar. Mitrovica’ya girmişiz tabelasını göremedim.

20150819_185057

Mitrovica girişinde bisikletçi Sabri Hüseyin bizi karşılıyor. Spor müdürü Ardian Kavaja bizi karşılamak için göndermiş. Sabri ile tanıştıktan sonra bize rehberlik ederek Spor binasına getirdi. Spor müdürü Ardian bizi karşıladı. Hoş beşten sonra resim çekiliyoruz hep birlikte. Daha önce bir okulun bahçesinde kamp yeri olarak bildirilmişti. Şimdi sıcak suyu olan duş taleplerini değerlendiren Ardian gerekli ayarlamaları yaparak sıcak suyu olan ve kapalı ve güvenli bir yer ayarladı. Üç dilde, Arnavutça, Sırpça ve Türkçe “Mitroviça Belediyesi yazılmış. Türkçe yazmalarının nedeni Mitroviça da Türkçe konuşan çok insan ve Türkler var.

11990407_10207492934937003_9125501376389747532_n

Belediye binası önünde 20 kişi birlikte resim çekiliyoruz.

20150819_191019

Ardian bizi spor kompleksi olan bir yere götürdü. Burası şehrin stadı ve basketbol sahası. Yüksek duvarlarla çevrili basket sahası bizler için güvenli bir yer. Hem kapalı, hem de açık basket sahası var. Açık alan tartan pist olarak döşenmiş. Kenarda seyirci oturma yerleri yapılmış. Sahayı inceliyoruz.

11988577_10207492935617020_3007421987228141087_n

Uğur Tanılkan çadırını kurmuş bile, tam basket potasının altında.

11137100_10207492950257386_2332998588368577278_n

Çadırları dışarı basket sahasına kurduk. Ardından dışarıdaki futbol sahasının olduğu yerdeki duşlara giderek sıcak duşumuzu da aldık. Duştan sonra kapının anahtarını bize veren Ardian evine gitti. Akşam yemeği için şehrin lokantaları olan yere geze geze gittik. Yemeği yedikten sonra gezmeye devam ettik şehri. Sırpların yaşadığı tarafa bağlanan köprü başında durduk. Diğer taraf Sırpların denetiminde olduğu için tehlikeli. Gece ne olacağı belli olmaz deyip köprüden karşı tarafa geçmedik. Kamp alanına gelerek günün yorgunluğunu çıkarmak için dinlenmeye başladık. Bu gün biraz fazla yol olunca yorulduk haliyle.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 76 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 3. Gün

18 Ağustos 2015 Salı

Gjakova – Peja

 

TEKDÜZE SAYRISI

Mutluluk sevmek ve sevilmekten doğar

Derler

Sağduyu ise her davranışa geçer

Oysa acunun tekdüzesine sayrı olanlar

Bunu bilmezler.

Murtaza BUŞRA

Öne çıkan görsel, bent havuzuna balıklama atlarken. Altımda sular akıyor havuza, ayaklarım havaya kalkmış, ileri doğru fırlıyorum.

11058327_10153557507574861_3103546071571812333_n

İyi bir uyku çekmek insanı dinlendiriyor. Akşam gelip geçenler evlerine gittikten sonra gecenin sessizliğinde uyumak, tatlı ve derin. Günün ilk ışıkları çadırıma vurunca yeni doğmuş güneşi seyretmek için çadırın önünü açıp güneşi seyretmeye başladım. Çadırın içine giren ışınlar hayat veriyor sabah yeni uyanmış bedenime. Bir süre güneşi seyre daldım. Henüz sabahın erken saatleri. Kimi arkadaş kalkmış sabah güneşinde uyku mahmurluğundan kurtulmaya çalışıyor.

20150818_063626

Diğer arkadaşlar da kalktıktan sonra çadırları toplayıp eşyalarla birlikte arabaya yüklüyoruz birer birer. Bu sabah eşyaları ben yükledim ve sığdırdım hepsini. Dün sabah pek sığmamıştı arabanın içine. Eşya yüklemesi bittikten sonra İspanyol Alfonzo ile hepimiz tek tek vedalaşıyoruz. Alfonzo buradan  Arnavutluk’a  doğru  pedallayacak. 3 Gündür iyi alışmıştık Alfonzo’ya, bizim gibi gezgin olması, güler yüzü ile kendini sevdirmişti. Bizle beraber yemek yedi ve misafirimiz oldu. Alfonzonun yolu uzun, kendisine kazasız belasız gitmesini diledik. Tanrı seni korusun, yolunu açık etsin dileklerimizle. Alfonzo ile elçek resim çekiliyorum.

20150818_073746_HDR

Hazır resim çekerken yeğenim Denis ile resim çekiliyorum. Denis’in bana çok yardımı oldu, keşif turunda ve Kosova turunda yardımları işimi rahatlatıyor.

20150818_073807_HDR

İrfan ve Alfonzo resim çekiliyor bisikletlerin yanında.

IMG-20150819-WA0054

Murat ta geri kalmıyor. Adamım Alfonzo ile resim çekiliyor.

IMG-20150823-WA0000

Ahmet abi de hatıra resmi çekiliyor Alfonzo’yu yanına alarak.

IMG-20150823-WA0001

Kahvaltı yapılacak bir fırın buluyoruz. Hep birlikte güzelce kahvaltı yapıyoruz bir güzel. Demleme çay olmasa da sallama çay ile idare ettik. Sokaktaki masalara oturmuş kahvaltı yaparken çekiyorum.

20150818_081353

Pizzacı dükkanını karşıdan çekiyorum. Muhlis Dilmaç bisikletin arkasında, ayakta poz veriyor, diğerleri masada oturmuş.

IMG-20150819-WA0075

Kahvaltıdan sonra hep birlikte bir resim çekildik. Alfonso ile buradan vedalaşıp ayrılıyoruz. Resimde 14 kişiyiz.

20150818_085723_HDR

Eeee biz de turumuza kaldığımız yerden devam etmek için yola diziliyoruz. Araç bizi takip ediyor arkamızdan.

20150818_092353

Denis’e mola vereceğimiz kasabada bir kafe bulup orada bizi beklemesini söylüyorum. Denis te gaza basıp gitti mola vereceğimiz yeri bulmaya. Tabelada yazdığına göre Skivjan köyündeyiz.

20150818_092602

Bazı yerlerde kilise görünüyor ama kiliseye gidecek kadar insan yok, savaştan sonra Sırbistan’a gitmişler.

20150818_093841

Marketin birinde kısa bir mola veriyoruz yol kenarında. Marketin yanında elma ağaçları, elma ağaçlarında asılı şişeler görünce bu nedir diye alma ağacının yanına varıyoruz. Cam şişe ağacın dalına bağlanmış, şişenin içinde de elma. Dalı ile birlikte. Yakından görünce nasıl olduğunu anlıyorum iyice. Daha önce içinde meyve olan rakı şişesi görmüştüm ve içmiştim. Nasıl yapıldığını da anlatmışlardı ama ağaçta ilk defa gördüm. Demek böyle yapılıyor içinde meyve olan içki şişesi. Elma çiçekten meyveye döndükten sonra dalınla birlikte şişenin ağzından içeri yerleştiriliyor dikkatlice.  Ardından şişeyi diğer üst dala bağlanıyor sıkıca. Şişenin içinde büyümeye başlayan elma şişenin camından dolayı diğer meyvelerden daha çabuk gelişerek olgunlaşıyor. Belli bir büyüklüğe erişince dalından koparılarak şişeye evlerde yapılan rakı konularak bir süre bekletildikten sonra rakı içiliyor. Rakının içinde duran meyve bozulmuyor uzun süre. Şişenin içinde rakı bittikçe takviye yapılıyor. Meyve hava ile temas edince bakteriler hemen harekete geçerek meyveyi çürütüyor kısa sürede.

20150818_094835

Başka bir şişe daha yukarıda bağlanmış.

20150818_094839

Şişeyi elimle sarsmadan tutarken beni çekiyorlar.

20150818_094952_HDR

Molayı fazla uzatmadan yola çıkıyoruz. Bu günkü hedefimiz Peja ve yolumuz bu gün yine az olacak. Tabelada; düz olarak Peja, sola doğru Junik gidileceği belirtilmiş.

20150818_101715

Yaşar navigasyon ile ara yoldan Peja’ya gidelim deyince hadi düş önümüze bizi götür dedik. Ana yol trafik bakımından kalabalık. Gerçi araçlar fazla sıkıştırmıyorlar yolun dar olmasına rağmen. Koy yolunda gidiyoruz.

20150818_103306_HDR

Bir süre sakin yollardan giderek trafik gürültüsünden uzaklaştık. Bir de baktık ki yol bitti, ee nereye gideceğiz? En iyisi bildiğimiz yoldan gitmek deyip tekrar ana yola dönüyoruz. Navigasyon bazen yanıltabiliyor ne yapalım!  Çocuklar her yerde güzeller, Tamam da çocuklarla resim çektirmeden duramıyor.

20150818_103736

Kosova da soğuk geçen kış günlerinde ısınmak için odun yakılıyor. Kış gelmeden odunları satın alıp evin önünde ilk önce sobaya girecek boyutta makine ile kesiliyor kütük halinde. İşte bundan sonrası en sevdiğim kısım geliyor. Balta ile kütükleri yarmak. Her kütük ayrı özellikte, kimisi kolay yarılıyor, kimisi de budaklı. İlk önce kütüğün üstüne yaracağın kütüğü sağlam duracak şekilde yerleştiriyorsun. Ardından baltayı sapından iki elinle kavradıktan sonra kaldırıp daha önce vuracağın yeri kestirip tüm gücünle keskin tarafı kütüğün ortasına indiriyorsun. Kütük ikiye çatırdayıp ayrılıyor. Yarılan odun parçalarından nefis ağaç kokusu ortalığa yayılıyor. Evet bu koku beni mest ediyor. Ardından ikiye yarılmış olan parçalardan birini tekrar kütüğün üstüne yerleştirip tekrar ikiye ayırıyorsun. Yine odun kokusu etrafa yayılıyor. Baltayı gevşek tutmayacaksın, vuracağın noktayı önceden görüp ona göre tüm gücünle indireceksin tam isabetle. Ne de olsa odun, pek nazik davranmayacaksın yoksa baltayı sanki taşa vurmuşsun gibi geri teper yaramazsın odunu. Odunlar sobaya girecek boyutta kesildikten sonra üstü kapalı odunluk ya da sundurmanın altına istif ediliyor tek tek.

Bu her yıl tekrarlanıyor kış gelmeden. Karlı kış günlerinde kuzinenin içine atıp ısınmanın keyfi hiç bir yerde yok, bir de kestane pişirmek çıtır çıtır, nefis kokusuyla. Kimi yarılmış, kimi kütük halinde odun yığını.

20150818_103923

Tekrar yola ana çıktık, artık çizdiğimiz yolda gideceğiz bundan sonra. Önümde İrfan ve Tamam var.

20150818_104728

Yol kıyısında Kosova savaşında Sırpların şehit ettiği askerlerin mezarlarını görüyoruz sık sık. Yugoslavya dağıldıktan sonra çoğunluğu Arnavutların yaşadığı Kosova tek taraflı bağımsızlığını ilan edince Sırplar buna karşı çıkarak saldırıya geçip baskı ile yıldırmaya çalıştı.  Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bu savaşta orantısız güç kullanan Sırplar katliamlar yapmaktan çekinmemiştir. Önceki yıllarda Saray Bosna da Avrupa’nın gözü önünde on binlerce insanı katliam boyutunda yapmasına rağmen üstünden fazla geçmeden Kosova dada aynı katliamlara devam etmiştir.

Avrupa bir insanlık ayıbı ile tarihe bu acı olayları kara harflerle siyah bir sayfaya yazmıştır kimse okumasın diye. Hem de Dünya’nın gözleri önünde. Resimde iki kırmızı bayrak direkte asılı, ortada bir tabla ve çiçekler konulmuş.

. . . . . . . .

20150818_104932

Deçan da kahve molası verdik. Şimdilik sorunsuz gidiyoruz trafik yoğun olsa da. Yol dağların kıyısından gittiği için her yerde su akan bir dere, kanal görmek olası. Cafenin altından akan bir kanal var. Akan suların hepsini de kontrol edilemediğine göre kanallarla ana nehirlere kadar boşa akıyor. Kimi bahçesini sulamak için motorlu pompa ile çekiyordur kanaldan.

20150818_111553

Masaları birleştirip hep beraber oturup makiatoları içiyoruz. O kadar içiyoruz, gelen hesap uygun. İnsanın içine oturmuyor. Bizde olsa şişirirler de şişirirler hesabı. Turist diye..

20150818_112547

Mola bitti yola çıkacağız, Denis karşı kaldırıma park ettiği arabanın yanına gidiyor. Araba çalışmıyor, akü bitmiş. Hadi bakalım ne olacak şimdi?  Hemen yeğenimi arıyorum cep telefonuyla. Akü nasıl biter, nasıl çalıştırırız arabayı diye soruyorum. Yeğenim de araba otomatik vitesli araba olduğu için ittirerek çalıştıramazsınız, aküye takviye yapmamız gerektiğini söylüyor. Bir de çakmaklığa herhangi bir şey takılı mı diye sorup, arabanın içine bakınca çakmaklığa şarj olsun diye bataryayı takmışlar. Hemen şarjdan çıkardım bataryayı. Bir daha denedik çalıştırmak için ama tine tık yok. Ne yapacağız diye etrafa bakınırken 20 metre ileride tamirci dükkanını görünce Denis’e gidip getirmesini söylüyorum tamirciyi. Denis tamirciye durumu anlatınca tamirci hemen akü şarj cihazı ile gelerek aküye bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı. Araba takviye enerjiyi görünce çalıştı haliyle. Tamirci arabayı durdurmamızı söyleyip 10 dakika akünün şarjda durması gerektiğini söyleyince hep beraber yine kafeye oturup beklemeye başladık. 10 Dakika sonra tamirci şarj kablolarını aküden çekip arabayı çalıştırdık. Borcumuzu sorduk tamirciye. Borcunuz yok deyip yolunuz açık olsun dedi. Kendisine teşekkür edip yola çıktık, yol dar olmasına karşı tek sıra gidince araçlar da sıkıştırmıyor bizleri. Çapraz kırmızı çizgi çekilmiş Deçan tabelası bu kasabanın bittiğini gösteriyor.

20150818_120143

Ufukta Peja şehri göründü. Yolumuz az kaldı şehir göründüğüne göre. Öğle yemeğini Peja da yiyip kamp alanına sonrasında gideceğiz. Otların büründüğü tarla ötesinde Peja şehri ve dağlar.

20150818_122808

Bu gün sulu yemek tarzında bir şeyler yiyeceğiz ne bulursak. Bir lokanta bulduk sulu yemek yapan, hem de kuru fasulye de var. Köfte yemekten biraz kurtulmak gerek deyip kuru fasulye ısmarlıyoruz çoğumuz. Aramızda hala köfte yemek isteyenler de var. Onların tercihi, ne yapalım. Neyse yemeğimizi yedik tam hareket edeceğiz Denis yanıma gelerek arabanın yerinde olmadığını söyledi. Haydi bakalım, ne oldu, nasıl oldu, kim çekti? Soruşturmalarda polislerin çektirdiğini öğrendik.

Hemen polis merkezine giderek ne olduğunu öğrenmeye çalıştık. Arabayı polis çektirmiş. Özel şirketin arabası ile özel park alanına çekmişler arabayı. Bize denilen  ilk olarak cezayı ödeyin dediler. Cezayı yazan polisin yerini öğrendikten sonra görev yaptığı yere gelerek polisi bulduk. Polis te bisikletli polis çıktı. Vay anasını sayın seyirciler, olacak iş değil. Polise Türkiye’den bisikletlerimizle gelip Kosova turu yaptığımızı söyledik. Arabamızı yemek için park ettik, lokantanın yan sokağına dememize rağmen polis Nuh dedi Peygamber demedi yazdı ceza tutanağını. Bankaya gidip ödedik yazılan cezayı. Ardından Denis gidip park yerine çekilen aracı alıp yanımıza geldi. Denis ve Yaşar’ın dediğine göre başka şehirden gelen araçlara böyle davranıyorlarmış. Aynı yerde başka araçlar olmasına rağmen sadece bizim aracı çekmişler. Prizren deki tanıdıkları arayıp aracı kurtarmaya çalıştıysam da hiç bir şey yapamazsınız, cezayı ödemeniz gerek diye bildirdiler. Prizren polis müdürü tanıdık olmasına rağmen.

En çok bisikletli polisin bize olan tutumu beni rahatsız etti. Polisin bisikletini çekiyorum. Kadro demirinde Police yazıyor.

20150818_141751

Trafik polisi ile konuşan Denis konuşurlarken resimlerini çekiyor ceza yazarken.

11225340_10207492884295737_4366131825933770730_n

Lokantada bizi bekleyen arkadaşlara giderken Anadolli bisiklet tamircisini görünce durup bakıyoruz ne var ne yok diye. İsmi de Anadolu olunca memleket hasreti bastı birden bire. Yurt dışında böyle yerler daha çok ilgimizi çekiyor. Kırmızı – beyaz bir bisiklet asılmış, üzerinde bir kask var ve çocuk bisikletleri kaldırımda.

20150818_150853

Doktor Serhat Ferahi Değimli ile ara sıra internetten haberleşiyorduk. En son olarak Karadağ da olduğunu bildirmişti. Aramıza katılmak için nereye geleceğini sorunca Prizren’e gelen otobüsle gelmesini söylemiştim en son yazışmamızda. Tam arabayı kurtarmış arkadaşların yanına gelince cep telefonum çaldı. Telefondaki Doktor Serhat’tı. Birden bire sesini duyunca, sevindim. Bir de Kosova numarasından arıyordu. Nerede olduklarını sorunca Peja da olduğunu, garajda beklediğini söyledi. Hemen geliyoruz deyip Yaşar ile bisikletlere atlayıp garajın yolunu tuttuk. Kısa sürede garaja vardık. Etrafa bakınıp nerede olduklarını görmeye çalışırken Doktor bizi görmüş seslenerek yanına çağırdı. Garajın karşısında kefeye oturmuş bizi bekliyorlardı Semra ve Serhat. Hasretle kucaklaştım ikisi ile de. Özlemişim kendilerini, onlar da beni özlemiş. Neredeyse 1 aydır Serhat yollarda. 4 Kişilik ekip ile Now We Move etkinliğini yapıyorlardı. Muğla dan başlayıp İzmir’e gelerek, oradan Brüksel’e kadar bisikletlerle gideceklerdi. Daha önce Serhat bu tura katıldığı için Semra bizimle Kosova turuna katılacaktı. Ama Semra Bulgaristan da olan Serhat’ın yanına giderek onlara katılmıştı. Ardından biz Kosova’ya gelince aramıza katılacaktı Semra. Serhat’ın izni bitiyor, o yüzden Brüksel’e giden ekipten ayrılıp aramıza katılmak için otobüse binip yanımıza geldiler. 2. Gün Peja da olduğumuzu bildiklerinden burada inmişler otobüsten. Ben Kosova da ki telefonumu eksik vermişim Semra’ya. Eksik olan telefon numarasına rağmen bana ulaştılar ya tebrik ederim Doktor Serhat’ı. Semra başında kaskı ile bisikletinle beraber çekiyorum.

20150818_150915

Semra ve Serhat’ı alarak arkadaşların yanına geliyoruz. Arkadaşlarla beraber kamp yapacağımız yere doğru hareket ettik. Kamp alanı şehirden 3 kilometre kadar  uzakta dağların dibinde dere kenarında bir yer. Tatlı bir rampadan çıkarak kamp alanına geliyoruz. Çadırları kuracağımız yer düz bir arazi. Arabadan kamp malzemeleri alarak çadırları kuruyoruz hep birlikte.

20150818_161538

Muhlis Dilmaç cep telefonu ile havuz olan yeri video olarak çekiyor. Videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.

Buraya kadar düzlük bir yapıya sahip olan arazi birden bire yükselerek dağları oluşturuyor. Dağların zirvesi Arnavutluk sınırını oluşturuyor. Yani dağın öteki tarafı Arnavutluk. Derenin geldiği yer vadi.

20150818_161547

Kamp alanının aşağısında restoran var. Burada akşam yemeği ve sabah kahvaltısı yiyeceğiz.

20150818_161557

Kamp alanı çok uygun, dağların dibi, şehir gürültüsünden uzak. Tertemiz havası ile harika bir yer.

20150818_161624

Tura katılanlara daha önce bahsetmemiştim buradan. Sadece sürpriz bir yerde kamp atacağımızı söylemiştim. Herkesin şortlarını giyip derenin havuzuna girmesini söylüyorum. Dere yatağına set çekilerek doğal bir havuz oluşturulmuş. Su devamlı aktığı için temiz ve soğuk. Cep telefonumu Denis’e vererek beni çekmesini söylüyorum. Denis benim suya atlayışımı çekiyor.

20150818_162817

İleri zıplayıp U biçimini alıyorum havada.

20150818_162823

Bir uçak gibi inişe düz olarak yaklaşıyorum.

20150818_162859

Denis’nin suya atlarken resmini çekiliyor Semra tarafından. Denis  havalanıyor.

20150818_162933

Köprü korkuluğundan atlayan gençlere özenen Uğur Tanılkan köprüye çıkarak korkuluğa çıkıp şöyle bir bakıyor. Uğur’a yapma, etme, atlama, gençliğine yazık diyerek engel olmaya çalışıyoruz. Uğur da merak etmiş, nasıl görünüyor diye yukarıdan. Atlamaya niyeti yok zaten.

20150818_165956

Dengesiz irfan da atlayabilir miyim diye şöyle bir kontrol ediyor. Herkes atladığına göre ben de atlaya bilirim diyor, ne var bunda. Şahin elini çenesine dayamış, havuza gözlerini havuza dikmiş düşünüyor. “Acaba su soğuk mu? Çivileme mi yoksa balıklama mı  atlasam? Suda balık var mıdır? Acaba ısırır mı? Suyun altından karşıya kadar gidebilir miyim?” diye düşüncelere dalmış bir türlü karar veremiyor.

20150818_170032

İrfan kararını çoktan vermiş kendini havuza doğru bırakıyor ama atlamasını bilmeden atlayınca göbeği ile suya çarpma sesini duyuyoruz sadece. Zaten kör, doğru dürüst görmüyor benin yaptığımı yapmaya çalışıyor. Sanırsınız olduğu yerde kavak suya devriliyor.

20150818_170056

Neyse göbek sesinden sonra su üstüne çıktığını görünce rahat nefes alıyorum.

20150818_170107

Uğur da aynı şekilde atlıyor ama göbek sesi gelmedi. Atlamasını biliyormuş.

20150818_170154

Havuzun üst kısmında betondan bir set yapılmış. 3.5 metre yüksekten çağlayan gibi akan derenin altına girerek poz veriyorum İrfan’a. Böyle akan çağlayan gördüm mü hemen altına. Buz gibi akan suyun altında yukarıdan dökülen şelale masaj yapıyor.

Kış boyu yağan karların çatlakları doldurarak oluşturduğu su depoları yaz sıcağında erimeye başlar. Öyle birden bire erimez, derin yarıklar güneş yüzü görmez ama ılık havayı görünce kar taneleri su damlacıklarına dönüşür. Su damlaları diğer su damlaları ile buluşur. Kayaların derin yarıklarının dibinde kendine yol bulur küçük çatlaklardan. O küçük çatlaklar dağın başka bir yerine çıkar. Saf ve duru olan su çatlağın ucundan yer yüzüne çıkarken temizdir. İşte yer yüzüne çıktığı yere kaynak derler. Kaynaklardan aşağılara akarken küçük derelerde çağlarlar aşağıya doğru. Burada hayat başlar birden bire. Çünkü su hayattır, canlılar su ile hayat bulur ve yaşarlar su ile. Kaynaklardan çıkan sular diğer kaynaklardan çıkan sularla birleşe birleşe daha çok akmaya, daha çok yaşam vermeye başlar ormana ve hayvanlara. Hava sıcak olsa da kar tanesinin suya dönüştüğü zamanki soğukluğunu korur.

Üzerimden akan suyun kar halini hissederim. Su damlacıkları ilk soğuk haliyle kılcal damarlarımda akan kanın hızlanmasına neden olur. Ruhum okşanır, tatlı bir huzur yaşarım binlerce su damlacıkları arasında. Saçımı tarar her damlacık incitmeden.

11902423_10153557507474861_5195657871073168607_n

ırmaklarımız

haydi adlandıralım

bu ırmakları

aramızda

sevgi diyelim bunlara

akşamlar görünmeden

karşımızda

aksın, aksın bu ırmaklar

 deniz bekliyor çünkü,

ötelerde

kimi ırmaklar denize dökülür

kimileri dökülmez yiter

denize dökülenlerdendir

bizimkilerde

haydi adlandıralım

bu ırmakları

aramızda

güzel yaşam diyelim onlara

akşamlar görünmeden

karşımızda

İskender Muzbeğ

 

Denis te benden görerek poz veriyor İrfan’a.

11903870_10153557507764861_6848786988473967561_n

Havuz keyfi çok iyi oldu bizim için. Hepimiz suyun dadını çıkardık. Şansımıza dünkü havadan eser yoktu. Hava açık ve yaz sıcağı olması burada geçirdiğimiz zaman içinde sanki bir tatil köyündeymişiz gibi geldi. Şelalenin olduğu taraftan suya balıklama atlarken havada yakalıyorlar beni. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

11058327_10153557507574861_3103546071571812333_n

Yandan tam U olmuş biçimde, köpüklü sulardan ayaklarım yukarıda, havuz daha aşağıda.

IMG-20150819-WA0081

Havuz keyfimiz bittikten sonra üzerimizi değiştirip şortları güneşe kurumaya bırakıyoruz. Restorana gelip masalara oturduk. Peja birasının üretim yerin gelmişiz tadına bakmadan olmaz deyip biraları ısmarlıyoruz. Biranın alkol oranı biraz düşük, içimi de güzel. Hiç olmazsa ertesi gün baş ağrısı yapmıyor. Restoran sahibi ile resim çekiliyoruz biraları içerken.

20150818_173157_HDR

Bir süre sonra, bir kaç biranın ardından restoran sahibinin çaldırdığı Türkçe parçalar bildiğimiz oyun havalarına dönünce kalkıp hep beraber oynamaya başladık.

20150818_175635

Oynadıkça coşuyoruz.

20150818_175730

Coştukça oynuyoruz.

20150818_175734

Kollar havaya kalkmış.

20150818_175741

Coştukça coşuyoruz.

20150818_175749

Oynadıkça oynuyoruz.

20150818_175806

Kafamız ve neşemiz yerinde.

20150818_175813

Yolun kısa olması, kamp yerine erkenden gelip yerleşmemiz iyi oldu. Günün sürprizi havuz keyfi herkesin moralinin yüksek olmasına neden oldu. İyice kurtları döktükten sonra akşama çok var deyip 3 tane taksi çağırtıp şehre gidip biraz gezinti yapmaya karar verince taksileri restoran sahibi telefonla çağırdı. Taksilere binip şehre geldik. Başladık dolaşmaya şehri, hem de yürüyerek.

IMG-20150831-WA0001

Kosova hatırası resmi çekildik. Elimizle Kosova yazan kırmızı atkı.

IMG-20150819-WA0026

Bir tane de Türkiye atkısı olunca dostluk buluşması oldu Kosova ile.

IMG-20150819-WA0022

Şehir gezisinden sonra taksilere atlayıp kamp alanına geldik.  Akşam yemeği için masaları birleştirip hep beraber oturduk. Alabalıklar pişmeye başladı bile. Masaları bolca salata ile süsleyerek balıkların pişmesini beklemeden yemeğe başladık. Alabalıkların ağlamaması için gerekeni yapmak lazımdı. Biz de gerekeni yaptık. Evde yapılan damıtma rakının tadı balık ile daha iyi anlaşıyor. Restoranda bizden başka kimse yoktu, ve nefis balıkları neşe içinde sohbet eşliğinde yedik afiyetle. Arada kalkıp müzik eşliğinde oyunlar oynadık. Karşılıklı göbek atarak, gerdan kırarak müziğin ahengine bıraktık kendimizi.

IMG-20150819-WA0004

Horon tepiyoruz, horon başı da ben oldum.

IMG-20150831-WA0026

En güzel günlerden birini yaşadık, bir kaç olumsuz olay olmasına rağmen neşemizi kaybetmedik hiç bir zaman. Bu gece iyi uyuyacağız bu yüksek moralle.

Bu gün 39 Kilometre yol yaptık. Kısa olan yol bizi fazla zorlamadı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc