Etiket arşivi: vertigo

Bahar Turu 4. Gün

26 Mart 2022 Cumartesi

Avşar – Güvercinlik – Torba – Gölköy

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Çocukluğumu yaşamaya devam etmeliyim

Kaldığı yerden,

Tanışamadığım arkadaşları,

Sokak aralarında oynayamadığım oyunları

Yaşanmamış çocukluk aşklarımı,

Kim bilir hangi kıza aşık olacaktım

Ağaçlarda kalp içine yazmadım henüz  ikimizin adını

Urim Baba’CAN Ağustos 2015

 

Öne çıkmış olan görsel, lacivert rengine yakın masmavi deniz ve kıyıdan biraz uzakta küçük bir ada. Daha uzakta büyük adalar. Önde makilik çalılar.

IMG_20220326_132202

Sabah her gün olduğu gibi erkenden uyanıyorum. Artık otomatiğe bağladım. Biyolojik saatim şaşmıyor. İlk önce ayakyolunda elimi yüzümü yıkıyorum. Ardından binanın önündeki piknik masasında kahvemi pişirip içiyorum afiyetle. Kahvemi içerken çay suyunu koyup demledim. Bana göre zengin kahvaltımı yapıp bir güzel doyuyorum. Kahvaltıdan sonra çadırı ve eşyaları toplayıp çantalara yerleştirdim. Fazla zaman geçirmeden yola çıktım. Ovada olunca pek yokuş ta yok. Neredeyse dümdüz yolda gidiyorum. Burada dikkatimi çeken bir şey var, kamp yaptığımda ve yolda hiç uçak gürültüsü kulağıma gelmedi. Uçak ta görmedim. Milas – Bodrum hava alanı yakın olmasına rağmen uçaklar yok. Herhalde turizm zamanı değil, ondan olabilir. Hayret! Kış ayları da Bodrum ve çevresi kalabalık olur oysa.

Bu arada bu akşam beni davet eden arkadaşım Ayhan Akın’ı telefon ile arıyorum. “Bu akşam sendeyim, yola çıktım.” Zaten sürekli aradı yol boyunca, ne zaman varacaksın diye.

Neyse ben yoluma devam ediyorum ve Sarıçay’ın doldurduğu ovanın deniz ile birleştiği yerler küçük lagünler oluşmuş sulak ve bataklık bir alan. Bu alanın dibinden geçince resmini çekiyorum.

IMG_20220326_111642

İlk başta ana yoldan gidiyorum. Trafikte araç sayısı fazla. Akın akın araçlar geçiyor. İyi ki emniyet şeridi var. O yüzden sıkıntı çekmeden gidiyorum. Kıyılar binalar ve yazlıklarla dolmaya başlamış bile. Bazı yerde yol denize yakın.

IMG_20220326_120117

Yol kıyısında uygun bir alanda durup mola veriyorum. Canım kahve istedi, bu isteği yerine getirmek gerek. İki gündür cep telefonumu bataryadan şarj etmiştim. Bataryayı Güneş paneline bağladım şarj olsun diye. Batarya ve Güneş paneli çimenlerin üzerinde. Kahve ocakta pişiyor, ocak rüzgar koruyucu içinde. Katlanır sandalyemi de kuruyorum. Güneş iyice ısıtıyor.

IMG_20220326_124421

Kahvemi içerken bisikletim KUZ bana poz veriyor. Kahveyi içtiğim yer yol kıyısında tamamen çalılarla duvar olmuş. Arkası zeytinlik bir alan. Bu alandaki yeşil çimenlerde kahvemi içiyorum. Sosis çantam yerde.

IMG_20220326_130258

Kahve molasından sonra yola çıkıyorum. Yol deniz kıyısında gidince karaya yakın olan küçük bir adayı çekiyorum. Deniz laciverte yakın bir mavilikte. Karşıda da daha büyük adalar var. Önde çalılıklar, bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_20220326_132202

Yol deniz kıyısına yakın gidiyor. Kıyı kayalık, hiç kumsal bir alan yok. O yüzden henüz kıyılar talan edilip sahiplenmemiş arsızlar tarafından.

IMG_20220326_132419

Yol bazen denizden biraz uzaklaşıyor. Kıyıya yakın düzlük bir alanda lunapark görünüyor. Lunaparkın en belirgin aleti dönme dolap, devasa boyutunda ve her yerden görülebilir durumda. Rengi de beyaz.

IMG_20220326_141957

Yol bazen karanın içlerine kadar girince denizi görmek imkansız. Bu yol Bodrum kasabasına giden yol ve yoğun trafik var ama emniyet şeridinde rahat gidiyorum şimdilik.

IMG_20220326_143104

Emektar bir motor çam ağacının gölgesinde dinleniyor. Çok yer gezmiş, artık yorulmuş olmalı ki dinlenmeye çekilmiş bir ağacın gölgesinde. Uzun süredir dinlenmekte olduğunu etrafında saran otlar ve üzerindeki biriken tozlardan anlıyorum.

IMG_20220326_145121

Bodrum’a giden ana yoldan sağa doğru sapıyorum. Haritaya göre Ayhan Akın bu yol üstündeki Gölköy de oturuyor. Bu yola sapar sapmaz bir şeyler atıştırmak ve içecek almak için büyük bakkalın birinden alış veriş yapıyorum. Yolum 12 Kilometre civarı, yemek yemeden idare edecek kadar Eti sultani bisküvisi, bir şişe gazoz, 2 elma ve çikolatalı süt. Bunları yarı kapalı durakta oturup bir güzel yiyerek enerji takviyesi yaptım. Bu beni götürür Gölköye kadar. Otobüs durağındaki afiş dikkatimi çekiyor. Bisikletim KUZ ile afişin resmini çekiyorum. Afişte yeşil renkli “Ağaç gibi köklü, orman gibi güçlü” yazısı yazılmış. (Nazım Hikmet’in şiirine benzetmeye çalışmışlar. “Ağaç gibi tek ve hür ve orman gibi kardeşçesine” yazamamışlar) Altında da ormancıya benzer yanı olmayan inşaat işçisi gibi sarı kask giymiş birisi sırıtıyor. Sanki; “Ben her tarafta betonla kaplayıp sizi ağaçsız bırakacağım der gibi.” Aslında bu afiş insanların gözlerini boyamak için yapılmış. Çünkü insanların aç gözlülüğü yüzünden Bodrum yarımadası giderek betonlaşmaya başlamış bile. Fazla uzun sürmez, on yada yirmi yılda her taraf yazlık ev, otel ve işletme ile kaplanacak bu yarımada.

IMG_20220326_145553

Yol o kadar dar ki ne emniyet şeridi var, ne de kaçacak yer. Bir de demir bariyer yola sıfır neredeyse. Üstelik daha sezon açılmadığı için inşaatlarda yapım çalışmaları devam ediyor. Dev hafriyat kamyonları da vızır vızır gidip geliyorlar. Yol dar olunca kamyonlar dibimden geçiyorlar. Vertigo durumu devam ettiğinden aynaya da bakamıyorum. Baksam dengem bozuluyor. Düşme tehlikesi yaşadım. Baktım olmuyor yokuş çıkarken bisikletten inip yürümeye başladım. Yokuşun tepesine çıkınca bisiklete binip salıyorum aşağı. Yokuş çıkarken 1. viteste ağır tempoda yük te fazla olunca geniş bir alan gerek. Zig zag yapmadan yokuş çıkılmıyor. O yüzden kendimi tehlikeye atmadan yürüyorum bütün yokuşları. Yolun böyle olduğunu bilseydim bu taraflara girmezdim bisikletimle. Neyse atık olan oldu, Ayhan yemeği hazırlamış beni sık sık arayıp beklediğini söylüyor. Yolun dar halini ve demir bariyeri çekiyorum.

IMG_20220326_153946

Daha önce bahsetmiştim ya arsızca talanı, işte kanıtı; kepçeler sürekli çalışıyor, kamyonlar da çıkan toprağı başka yere taşıyorlar. Bir otel kendine daha önce yaptığı bina, tesis yetmemiş olacak ki genişlemeye karar vermiş. Çam ormanı içinde saklı bu tesiste ağaçlar yok edilip beton bina yapmaya başlamışlar yaz sezonu başlayasıya kadar. Bu genişleme, inşaat işlerine kolayca ruhsat alıyorlar. Çünkü her şey parayla. Zaten bizleri yöneten politikacılar da buralardan besleniyorlar. Kiminin kendi tesisi, istediği ruhsatı bir emirle pat diye alıyorlar. Her türlü talanı resmi olarak yapmaktan çekinmiyorlar. Bunu yapanlar şimdilik değil de çocukları betonun yenilemeyeneceğini anladıklarında çok geç olacağını yaşayıp kafalarına dank edecek. Çam ağaçları arkasında geniş bir alanı talan eden kepçeler ve beton bir bina.

IMG_20220326_155158

İşte göz boyamak için yapılmış dev tabela. Tabelanın en üstünde; “Hayal et çünkü herkes göremez” yazılmış Altında da kocaman bir göz, içi yeşillik ve deniz mavisi şeklinde şekiller yapılmış. Tam da sihirbazların göz boyaması gibi insanlara başka şeyler gösteriyorlar ama yaptıkları başka şey. Tıpkı iki yüzlü anlamı olan politikacılar gibi. Bir de utanmadan en altında resmi olarak bağış toplama adresi de verilmiş. Yanına da; “Daha yeşil bir Türkiye için” yazılarak para toplayacaklar. İnsanlarda utanma olmayınca devletin resmi kurumlarını da kullanmaktan çekinmiyorlar. Bu tabelayı bir şirket yaptırıp koymuş orman kıyısına, ileride talan edeceği yere.

IMG_20220326_161112

Buralarda maden ocağı gibi bir yer var. Belki de başka bir şeydir, bilemedim. Dev hafriyat kamyonların bir kısmı buraya girip çıkıyor. Girip çıkılan yer yola kadar toprakla kaplanmış.

IMG_20220326_163855

En son yokuşu bilmeden çıkmışım yürüyerek. Yokuş başında bisiklete binip aşağı sallandım. Epey bir iniş oldu, tam hızımı almış inerken yolun solunda kısa boylu birisi bana el salladığını görüyorum. İlk önce işletmelere müşteri çağıran palyaçolara benzettim. Uzaktan renkli kıyafetleri palyaçoyu andırıyor. Son anda beni karşılamaya gelen Ayhan Akın olduğunu fark edince frenlere asılıp durdum. Yolun karşısına geçip yanına vardım. Beni köyün girişindeki işletmede karşılamaya gelmiş. Hasretle kucaklaştık Ayhan’la. Sonra birer çay içelim, yorgunluğunu alırsın teklifini geri çevirmedim. İşletmeci kadın ile de tanıştım. Bize çay getirdi. Zaten çay içme ihtiyacım gelmişti. Yorgunluk çayını içip yola çıkmadan işletmeci kadın Ayhan ile beni bisikletlerimizle çekiyor bir poz.

WhatsApp Image 2022-04-02 at 16.50.43

Ayhan önde, ben arkada takip ederek evine vardık. Ev iki katlı ve bahçeli bir yer. Alt kat Ayhan’ın, üst kat başkasının. Bisikletim KUZ ve Ayhan’ı evin önünde çekiyorum.

IMG_20220326_165906

Bisikleti bahçeye bıraktım. Çantaları indirip içeride bir köşeye koydum. İlk önce sıcak bir duş alıyorum. Oh rahatladım, gerçi biraz zorlansam da pek terlemedim sayılır ama kokmaya başlamışımdır mutlaka. Sonra son geldiğim 12 Kilometrelik yol beni iki yönde yordu. Hem fiziksel hem de ruhen. Gittiğim yolların en berbat yoluydu. Neyse duştan sonra temiz eşyalarımı giyip akça, pakça yemek masasına oturduk Ayhan ile. Ayhan da tek başına yaşayan bir kadın. Hollanda dan emekli olmuş, kendine bu yazlığı almış, neşeli, şen, şakrak bir halde gününü gün ediyor. Ayhan’ın en beğendiğim hali cesur bir kadın oluşu. Neden derseniz tek başına bisiklet turları yapabilecek cesarete sahip olması. Cesur kadınları severim. Ne yapması gerektiğini bilen ve onu yapan bir ruhu var. Ve kimseden de çekinmez, lafını söyler geçer. O yüzden şen kahkahalarını her zaman duyabilirsiniz.

Güzel de yemek yaptığını bu akşam öğrendim. Yaptığı yemek nefisti ve büyük bir iştahla yedim. Yemeğin yanına da şarap iyi gider. Yanımda taşıdığım şarap şişesini çıkardım çantadan. Gökçealan köyünde Kutay’ın verdiği şarap. Sek şarabı kadehlere doldurup şerefimize kaldırıyoruz kahkaha atarak. Ne güzel bir dostum var, zorlu yoldan gelsem de bu akşam için değerdi. Karşımda oturan Ayhan ile kadehleri tokuştururken çekiyorum. Buzdolabı kapağında mıknatıslı görseller yapıştırılmış.

WhatsApp Image 2022-04-02 at 16.50.42 (1)

Yemeği afiyetle yedik şarap ile birlikte. Şarap ta nefisti doğrusu. Yemekten sonra ne gider? Tabi ki kahve, haliyle kahve bende. Hemen kahve takımını çıkarıp kahve pişiriyorum masada, oturduğumuz yerde. Kahveyi afiyetle içtik. Aramızda da konuşuyoruz sürekli. Ayhan ile daha önce telefonda konuşmuştum Bodrumdan Datça’ya feribot var mı diye. O da bana feribotların çalıştığını söylemişti. Yarın ki tur planım Bodrum’a pedallayıp feribot ile Datça’ya geçmek. Datça da dostum şair Feyyaz Alaçam oturuyor. Bir, iki gün onun yanında kalmayı planlamıştım. Hem konuşulacak çok şeyim vardı usta kalem şair Feyyaz’dan. Ayhan internetten feribot seferlerine bakınca her gün olmadığını söyledi. Feribot işletmesini aradık. Bize verdiği cevap; “Salı, Perşembe ve Cumartesi” günleri seferlerin olduğu. Eyvah ki eyvah, bu gün Cumartesi, yarın Pazar. Salı gününe kadar üç, bu günü sayma iki gün var. O kadar bekleyemem ki!

Hemen planlarımda değişikliğe gitmeliyim. Haritadan nasıl gideceğime baktım. Hedefim olan yere epey uzağım. Fazla zaman kaybetmeden hedefime ulaşmaya odaklandım. Aklıma geldiğim yoldan otogara gidip otobüs ile Köyceğiz’e bir an önce varmak. Bu iyi fikir, hoşuma gitti. O taraflarda bir çok dostum var. Hem onları görürüm hem de kano ile ilgili fikir alış – verişinde daha çok zamanım olur. Dostum Feyyaz Alaçam da beni bekliyordu. Onu arayıp gelemeyeceğimi bildirdim. Neyse sağlık olsun dedik. Başka bir zamanda geleceğimi söyledim. Aklımın bir köşesine sadece Datça’ya gelip bir süre dostum Feyyaz ile hasret gidermek. O benim uzun tur bisikletçiliğine başlamama neden olanlardan birisi. Eski ustam sayılır. Ondan çok şey öğrendim ve hala öğreneceğim yeni şeyler de var. Örneğin şairlik, yazarlık ve yazmak.

Artık planlarım değiştiğine göre rahatça uyuyabilirim bu gece. İki kadeh içtiğim şarap biraz başımı döndürdü sanki. Zaten içmesem de başım sürekli dönüp duruyor sarhoşlar gibi. Kafam hala su dolu bir kova içindeki karpuz gibi sallanıyor. Şarap ta nefis ev yapımı olunca bu karpuz biraz daha sallanmaya başladı. Gece 12 gibi temiz yatağıma yatıp hayallerimin peşinde rüyalarıma dalıyorum.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 52 Kilometre civarı.

Yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc