Etiket arşivi: burdur

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 10. ve 11. Gün

28 – 29 Mayıs 2015 Perşembe – Cuma

10. Gün 11. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdimene aittir)

Salda Tatili

 

Dünya o kadar büyük ki;

Bir noktayım ortasında, ne yapsam.

Bazan da o kadar küçülüyor ki dünya,

Devrilecek sanıyorum, kımıldarsam.

Özdemir Asaf

 

Öne çıkan görsel, Ferdi ile ben Salda gölünün kumsalında poz veriyorum. Gölün turkuaz rengi ve muhteşem dağ.

11357098_10153379104959802_4487207861357450547_o

Çadırın delik olmasından tavşan uykusuyla geçen gece sabahın ilk ışıklarıyla bitti. Tavşan uykusu olsa da iyi uyudum sayılır. Bin metrenin üzerinde olmamız minik yaratıkların gece pek dolaşmasına izin vermiyor. Uyanınca ilk işim çadırın içinde misafir var mı diye bakmak oldu. Neyse ki davetsiz misafir gelmemiş. İçeriden deliği çekiyorum.

20150528_075738

Çadırımın fermuarını açtığımda ilk gördüğüm Ayşe isimli köpek. Acaba suçlu suç yerine mi geldi? Pek te suçlu gibi durmuyor ama şüphelilerden birisi gözüyle bakıyorum. Gerçi gece bizi beklemiş o yüzden şüpheleri azaltıyor. Köpek tarçın renginde yerde oturuyor.

20150528_075815

Yanımıza pek yanaşmayan esas şüpheli siyah dişi köpek. Yavrusu olan dişi köpeğin suç işlemesine yatkın görünüyor. Uzaktan onu çekiyorum.

20150528_080207

Sabah tembelliğini yaparak hiç acele etmeden sabah kahvaltısını mutlulukla ilişkilendiriyoruz. Ardından kahve keyfini çıkarmadan olmaz.  Sabah güneşi altında bitlerimiz olsaydı kabarırdı gerçekten. Masada oturmuş halde otomatik çekiyoruz kendimizi. Kahve ocağı ve cezve yerde. Ferdimen ayaklarını uzatmış, gölgede oturuyor.

20150528_104615

Turumuzun en güzel tatilini yapmaktayız kahve içerek. İki uzun saçlı adamın tatili. Tüm gece bizi bekleyen Ayşe de tembel tembel yatmakta yanıbaşımızda.

20150528_105553

Kahvaltıdan sonra çadırdaki deliği nasıl kapatırız  diye düşünürken Ferdi de bulunan geniş yara bandı bu işi çözüyor. Arkadan önden çift taraftan bantları yapıştırarak yırtık yerleri kapattık. İçim artık rahat, sorunu böylece çözmüş olduk. Şansıma yağmur geçirmeyen örtüye zarar vermemiş. Sadece iç kısımdaki tül örtüde yırtık var. Yağmur yağsa da çadırın içine su girmesi pek olası değil. İlk olarak dıştan bantla yapıştırdığım yeri çekiyorum.

20150528_145647

Bir de içten çekiyorum, bant gayet iyi yapıştı ve delikleri kapattı.

20150528_145704_HDR

Bu gün büyük buluşma, biri doğudan biri batıdan iki dostum gelecek. Onlar için tuğladan kürsü yapıp derecelendirdik. 2. ve 3. lük kürsüsü. Elbette 1. belli Ferdi ve ben. Biz önceden geldiğimiz için 1. lik bize ait. Bakalım ilk gelen kim olacak. Bu gün hava kapalı, arada yağmur nedeniyle tatilimizi tembellikle geçiriyoruz. Yemek, kahve, ve çay dışında pek bir şey yapmadık tüm gün boyu. İki tuğla üst üste, üzerine 2 yazdık. Yanına da tek bir tuğla, üzerine 3 rakamını yazdık. Kürsü yarışmacıları bekliyor.

20150528_164546

Ve ilk gelen Şafak Omaç oluyor. Burdur gölünden buraya kadar berbat bir yola girmiş. Üstüne bir de yağmura yakalanmış. Öyle olmasına rağmen hayatından memnun ve gülümsüyor. İşte benim arkadaşım, ne olursa olsun yolda olmaktan hoşlanıyor. Kendisi tek başına yolda olduğu için adını Yalnızkurt olarak adlandırıyoruz. Ferdi kendi kamerası ile çekerken ben de ikisini birlikte çekiyorum. Şafak bisikletin üzerinde.

20150528_183311_HDR

Üstünde yağmurluk var ama çorapları ıslatmamak için poşetleri geçirivermiş ayaklarına. Üzerine de sandaleti giymiş. Yol yapımı nedeni ile yağan yağmurun çamurlaştırdığı yoldan gelince bisikleti ve ayakları çamur içinde. Poşetli akaklarını çekiyorum yakından.

20150528_183331

Şafak geldikten sonra beklemeye devam ediyoruz kamp girişinde. Dengesiz İrfan pek bekletmedi bizi. O da bir süre sonra göründü ve yanımıza gelince resimledim bir poz. Ne de olsa Dengesiz.

20150528_184453

Dostlarımız gelir gelmez çadırların olduğu yere gelerek 2. lik ve 3. lük kürsüsüne çıkarıp ödüllendiriyoruz yarışmacılarımızı. Gerçi İrfan uzun boylu olmasına rağmen Şafak ondan biraz uzun. Hal böyle olunca aradaki bir tuğlalık fark arayı açmış durumda.

IMG_1190

Evden aldığım can sıkıcı ama üzücü olmayan bir haber yüzünden biraz moralim bozuldu. Şükür ki kötü bir şey olmamış, cana geleceğine mala gelsin. Misafirlere yemek yaptırmıyoruz Ferdi ile. Bol acılı bir melemen yumurta, domates ve biber bir kaç tane de acılarından ohhhh mis gibi. Akşam yemeğini hallettikten sonra restoranda oturup birer bira ile büyük buluşmayı kutladık. Herkes yolda yaşadıklarını sırasıyla anlatıyor. Ardından gidilecek yerleri konuştuk. Uzun süredir görüşmediğimden anlatacak birikmiş maceralarımız çok. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Dostları İzmir dışında görmek bir ayrıcalık benim için. Akşamın ilerleyen saatlerine kadar oturup sohbet etik. Uykumuz gelince de çadırlara giderek yatık. Üçümüz birlikte oturmuş çekiliyoruz bir poz.

20150528_212517

Güzel bir uykunun ardından misafirlerimiz yoluna gideceklerinden erkenden kalktık. Doğudan gelen batıya, batıdan gelen doğuya gidecek. Ortak buluşma noktası ikisinin de yaptığı yolun tam da ortalarına denk geldi. Sabah yağmurluydu o yüzden yakında bulunan konteynerde kahvaltıyı yapacağız. Çayı demleyip kahvaltılıkları ortaya çıkarıp bir güzel kahvaltı yaptıktan sonra sıra geldi kahve keyfine.  Ferdimen dengesiz İrfan ile masada oturmuş olarak çekiyor.

IMG_1195

Misafirlerin toplanmalarına yardım ediyoruz Ferdi ile birlikte. Hava da bir kapanıp bir açıyor. Şafak Ferdi ile beni çekiyor kendi kamerası ile.

11639054_1049572025076762_2003564765_o

Çadırları toplarken Şafağın fotoğraf makinesini elçek sopasına takarak elçek pozu aldık. Ferdi, ben ve Şafak.

11641929_1049572055076759_913241061_o

Misafirlerimize Salda gölü kıyılarını gezdiriyoruz. Salda gölü Türkiye’nin en derin gölü ve suyu sodalı olduğunu belirtiyoruz. Havanın serin olması gölde yıkanmaya elverişli değil o yüzden girmiyor misafirlerimiz göle. Salda gölü manzaralı hatıra resmi çekiliyoruz dördümüz Daltonlar gibi.

IMG_1196

Ahmet te bizlere bahçede birer nescafe ikram ediyor yeni boyanmış masada. Ferdi beşimizi de çekiyor elçek.

IMG_1198

Gün fazla yükselmeden yola çıkma zamanı diyerek ilk hazır olan İrfan ile vedalaşıyoruz. Yolunun açık olması dileklerimi ileterek kucaklıyorum dostumu.

IMG_1199

Dengesiz İrfan en son geldiği için ilk önce o yola çıkıyor. Uğurlama töreni ile yolcu ediyoruz, yolun açık olsun can dostum. Tekrar görüşme dileği ile. İrfan bisikletine binmiş gidiyor.

20150529_094043

İfan gittikten sonra sıra geldi Yalnız kurt Şafağa. Şafak ile en içten dileklerimle kucaklayıp vedalaşıyorum. Can dostum, daha önce güzel turlar yaptık ve daha da yapacağız. Onunla da kucaklaşıp vedalaşıyorum.

IMG_1203

Şafak ta yola çıkıyor ve ona da uğurlama töreni yaptık. Yolun açık olsun can dostum. İzmir de görüşme dileği ile hoşça kal. Dostları uğurlamak biraz hüzün verici. Ama ayrılık tekrar buluşmayı getirir.

20150529_102413

Dostlar gittikten sonra güneş bulutların ardından kendini gösterdi. Bunu kaçırmamak gerek diyerek hemen su donumu giyip göl kıyısına geldik. İlk önce Ferdi benim resmimi çekiyor. Göl ve dağ manzaralı. Önde de göl suyu birikmiş.

IMG_1211

Ferdimen fotoğraf makinasını tripoda ayarlayıp 10 saniye zamanla kendisi de yanıma gelerek beraber çekildik. Zamanlama mükemmel ve manzara harika güneşin ışıkları altında. Gölün rengini turkuaz rengine bürümüş. İşte Salda gölünün özelliklerinden biri. Kıyılarındaki beyaz çakıl ve kum ışınlar vurunca turkuaz rengi ile ayrı bir güzellik katmakta. Dünyada başka bir yerde bulamazsınız bu rengi ve manzarayı. Biz de burada olmaktan mutluyuz ve keyfimiz yerinde olarak tadını çıkarıyoruz yaşamın. Öndeki su birikintisine yansıyor görüntümüz. Arkamızda muhteşem bir dağ boy gösteriyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

IMG_1212

Tadı sadece resim çekilerek çıkmaz, turkuaz renginin içinde bir parçası olmalı. Ben de kendimi balıklama bırakıyorum dünyanın en güzel gölüne. Ayaklarımla suyu sıçratıp ileriye doğru uçarken Ferdimen beni havada yakalıyor turkuaz renginde.

IMG_1213

Ferdi de fırsatı kaçırmıyor ve zamanlı resim çekiyor tam zamanında gölün içinde ikimizi.

IMG_1216

Gerçekten harika bir göl, serin sularda tadını çıkarıyoruz. Aynı zamanda hem banyo hem de duşumuzu alıyoruz. Sodalı su tertemiz yapıyor. Saçlar ipek gibi oldu, taramağa bile gerek yok. Bir daha çekiliyoruz gölün içinde ikimiz.

IMG_1217

Arada bir güneşlenip iyice ısındıktan sonra tekrar hop dalıyorum cam gibi suyun içine. Günü Salda gölüne girerek değerlendirdik. Benim cep telefonum ile Ferdimen beni çekiyor tam sıçrarken.

20150529_104634

Ardından suya paralel olmuş halde bir daha havada yakalıyor beni.

20150529_104634(1)

Mayıs ayının sonlarındayız, havalar yağmurlu ve serin. Henüz sezon açılmadığından gölün kumsalında kimse yok bizden başka. Bunun tadını çekiyorum kumsalı ve turkuaz gölü.

20150529_110925

Burası belediye halk plajı, belli bir uzaklıkta şamandıralar konulmuş. Yüzenler buradan öteye gitmesin diye. Gölde girdaplar olduğu söyleniyor, tehlikeli.

20150529_110935

İşte sadece Salda gölünün olduğu yerde olan beyaz taşların göle kattığı doğal güzellik. Taşlar kırıldıkça kristal yapısından dolayı ışığı yansıtırken kendini daha da beyaz görünmesine neden oluyor. İşte bu kristaller sodadan oluşmuş ve bir kısmı çözünerek suyun sodalı olmasını sağlamıştır. Az miktar da magnezyum içerir. Gölün çoğu yerinde kil çamuru bulunur kıyılarında ve göl suyuna karışmış soda ve magnezyum çamurla birlikte cilt hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Özellikle sivilcelere iyileştirmede yararlı. Solda göl, sağda çakıl taşlarını çekiyorum.

20150529_110952

Günün diğer zamanını çadırın yanında sevimli Ayşe ile geçiriyoruz. Sanki kırk yıllık dostmuşuz gibi ön patisini bacağıma koyarak poz veriyor bir dost gibi. Artık kesin olarak çadırıma zarar verenin bu sevimli yaratık olmadığına inandım. İşletmeci Ahmet’e siyah dişi köpeğin yiyeceği almak için çadırımı yırttığını söyledim. O da belediyeden yardım isteyip köpeği şehrin diğer tarafına yolluyor. Çünkü akşam festival için geleceklerin çadırlarına da zarar verebilir. Ferdimen Ayşe ile beni çekiyor.

IMG_1248

Ferdimen Ayşe’yi severken ben de onları çekiyorum.

20150529_174209

Akşam olmadan Burdur yönünde gözüm, Burdur Salda gölü festival katılımcıları gelecek. Geliş yönünde beklemeye başladık Ferdi ile. Gündüz bir ara yağmur geçişi oldu. Biz ıslanmadık ama yolda olanlar mutlaka ıslanmıştır yağan yağmurda. İlk gelen grubu görünce karşılamaya çıktım. Bakalım kim dördüncü gelecek?

20150529_160940_HDR

Ve dördüncü gelen tanıdık birisi Devrim Dağ. Beni görünce gülücükle selam veriyor henüz durmadan. Görünümü berbat, çamur içinde ve yağmur ıslatmış. Sağ elini havaya kaldırmış selam verirken bisikletin üzerinde çekiyorum bir poz.

20150529_160959_HDR

Grup gelir gelmez festival afişini kamp giriş yerine asıyorlar. Festivali düzenleyen Antbisder yazılmış afiş üstüne. Solda da Antbisder derneğinin logosu. Mavi beyaz bir dünya şeklinde.

20150529_163243_HDR

Grup ile beraber İzmir den arabası ile gelen Mustafa ısmarladığım çadırı getiriyor. Hemen parasını veriyorum sıcağı sıcağına. Mustafa ile yanında gelen Ahmet ve Şeref ile de buluşuyorum. Şimdilik çadırım bant ile onarıldı, idare edebilirim. Festivale gelen tanıdıklar ile selamlaşıp kucaklaşıyoruz. Yolda gelirken yağmura yakalanmışlar ve yol yapım çalışmaları nedeni ile toprak yolda çamura batmışlar. Herkes kamyondan eşyalarını alma telaşına girdi. Bir an önce kuru giysilerini giymeleri gerek. Benim katılacağımı duyan Devrim sadece beni görmek ve beraber pedallamak için festivale katıldı. Bu durumdan dolayı bir hediye vermeli ama ne diye düşünürken aklıma çadırının nasıl olduğunu sormak geldi. O da çadırının yazlık olduğunu ve su alabileceğini söyleyince yeni gelen çadırı vermeye karar verdim. İlk önce çaktırmadım hediye olarak vereceğimi. Bendeki yeni çadırı kurabileceğini söyleyerek hemen yanımızda onun için hazırladığım yere kuruyoruz. Her ne kadar nasıl olur, olmaz itirazlarına karşılık vermeden kuruverdim çadırı bir çırpıda. Hem yağmur da yağacak, ıslanmamalı değil mi. Çadır kurulup eşyalarını içine yerleştirdikten sonra şöyle bir hasret kahvesi içmeli diyerek uzun süredir görüşmediğimizden yaşadıklarımızı kahve içerek anlatmaya başladık. Özlemişim sesini, sohbetini, cana yakınlığını. Sesi de çok güzeldir, yanık türküler söyler ve alır uzaklara götürür. Devrim, Ahmet ve beni çekiyor Ferdimen kahve pişirirken.

20150529_175705

Festivali düzenleyenlerden katılımcılara verilen forma, ve diğer eşyaları alarak kaydımızı yaptırdık Ferdimen ile birlikte. Artık yemek yapmayacağız iki gün, festivalden yemek yiyeceğiz. Akşam yemeğini hep birlikte yedikten sonra gazinoda sohbete devam ederek zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Uzaktaki dostlarla buluşmak, hasret gidermek, sohbet etmek insana mutluluk veriyor. Uzun süre görmediğin dostları görüyorum, sağlıklı sıhhatli ve  bir o kadar neşeli. Sohbetler daha çok hangi festivale katıldın, bundan sonra hangisine katılacaksın diye oluyor. Bizimkisi diğerlerinden farklı olduğu için anlatmamız daha uzun. Herkesin işi gücü var ve Pazartesi işine dönecek. Biz ise yolumuza devam edeceğiz ve yolumuz daha da uzun. Bir kaçı ile de tekrar görüşeceğiz yol boyunca. Hedefimiz Antalya ve Mersin. Sohbet gecenin yarısına kadar devam etti. Salonda birer ikişer azalmalar olmaya başladıktan sonra yatma zamanı diyerek çadırlara çekiliyoruz. Yağmur yağmaya başladı bile çadırlara giderken. Sabah dinç olarak kalkmak için uyumalı ve tatilimiz de bitti. Yarın festival başlıyor.

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 7 ve 8. Gün

25 – 26 Mayıs 2015 Pazartesi –  Salı

7 ve 8. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

Denizli – Dereköy

 

Sana

Küçük çocuklar yapıp geceleri kendimden,

Seni öpsünler diye gönderiyorum sana.

Bana, kucaklarında seni getiriyorlar;

Ben de sonra o seni getiriyorum.

Özdemir Asaf

 

Öne çıkan görsel, yeşil buğday tarlası, sağda görkemli meşe ağacı, ileride göl ve dağlar.

20150526_190212

Sıcak duş, güzel yemek, özlem, sohbet yumuşak yatak. Hepsini harmanladın mı iyi bir uyku ve dinlenmiş olarak kalkmakla sonuçlanıyor. Ferdi de hayatından memnun, erkenden kalkıyoruz birlikte. Ev sahipleri henüz uyanmamış, sessizce gürültü yapmadan bekliyoruz. Esas ev sahipleri bizden önce uyanmış. Koko hemen yılışarak sevgi gösterisinde bulunuyorlar sabahın köründe. Ferdi’nin kucağında Koko.

20150525_230045

Koko sehpanın yanında yere uzanmış bana bakarken.

20150525_231037

Sonya ise dışarıda minderinde yatıyor.

20150525_231207

Ev sahipleri uyanınca kendilerini sevdirmeden güne başlatmıyorlar. Güzel bir kahvaltının ardından kahveleri afiyetle içiyoruz. Yeğenim kahvaltıdan sonra Pamukkale Üniversitesine gidiyor öğrencilerine ders vermek için. Ferdi ile ben bisikletlerin yükünü boşaltıp Denizli’yi dolaşmaya çıkıyoruz. Çarşıdan büyükçe kıytırığa sığacak kadar saklama kabı alıyorum. Sakallarım da uzamış, bir berber dükkanında sakal tıraşı oluyorum. Çarşıyı bir süre dolaştıktan sonra Mustafa ile buluşup öğlen yemeği yiyoruz. Sonrasında Mustafa dolmuş ile biz de bisikletlerle eve dönerek dinleniyoruz akşama kadar. Akşamda çarşıdan aldığımız balıkları pişirip bahçede kendimize ziyafet çekiyoruz. Kıytırığın bir köşesinde 1.5 Litrelik Kosova ev yapımı rakı duruyordu. Mersin de dostum Feyyaz’a hediyem olacak. Artık bir kısmı eksik olsun bir kaç tek atarak neşemizi iyice artırdık. Bir günlük dinlenme bize iyi geldi. Zamanımız var nasıl olsa, Burdur’a yetişiriz. Koko ve Sonya yeğenim Eylin’e yılışmaya çalışıyor.

20150526_090105

Sonya ile resim çekileyim diye o kadar uğraşmama rağmen bir türlü yüzünü bana dönmüyor. Çok nazlı bir köpek, sanki utanıyor resim çekilmekten. Sabah erkenden kalkıp eşyaları bisiklete yükleyip yola çıkmaya hazır hale geldikten sonra kahvaltıyı yapıyoruz. Mustafa da hiç üşenmedi bize kendi el emeği ile yaptığı küçük ekmekleri veriyor yolda yersiniz diye. Ekmekler 2 gün yetti bize. Ayrıca kahvaltıda yiyelim diye bir çeşit baharat olan Zahter ve zeytin yağı da veriyor. Kahvaltıda tadı hoşumuza gitmişti. Ekmeği yağa batırıp ardından zahtere batırarak yeniyor. Ağıza değişik aromalı bir tat bırakıyor. Akdeniz’in doğusunda yetişen bir bitki toz haline getirilip kahvaltıda yoğun olarak kullanılıyor. Verdiklerini de bagaj çantalarına yerleştirerek yola çıkmaya hazırız. Sonya başını çevirmiş halde elçek resim çekiyorum.

20150526_091145_HDR

Yeğenim Eylin ve Mustafa. Bir poz alıyorum vedalaşırken. Koko da onlara bakıyor.

20150526_091215

Cep telefonunu Ferdi’ye vererek bizi çekmesini söylüyorum. Sonya ve Koko da bizimle çekiliyor. Sonrasında her şey için teşekkür edip vedalaşıyoruz. Ayrılık her zaman zor olsa da tekrar kavuşmayı belirtir.

20150526_091253

Bulunduğumuz yer Denizli den biraz yüksekte olduğu için hızlıca aşağı inip Denizli’nin kalabalık ana yolundan Afyon yönüne sapıyoruz. Burada trafik biraz daha az. Yolu, yolda olmayı özlemişiz. Bilinmeyen her zaman bizi cezbeder. Bisikletim KUZ ve kıytırığı çekiyorum park halinde.

20150526_111628

Karşıda görünen dağların alçaldığı yere kadar gidip sağa doğru kıvrılacağız. Denizli sanayi bölgesinde trafik lambalarında garip bir olay oldu. Trafik lambaları bize kırmızı yanıyor. Haliyle trafik kurallarına uymak gerek diyerek emniyet şeridinde durup bekliyoruz yeşil ışık yansın diye. Biz beklerken arkamızda bir araç kornaya basıp yol istiyor. Bizim de korna çalan arabaya yol verme gibi bir niyetimiz yok. Yanımızda iki şeritte de bekleyen arabalar var. Hem emniyet şeridinde arabanın işi ne. Araç habire korna çalmaya devam etti, bizde tık yok. Yeşil yanınca hareket ettik. Arkamızdaki araç bizden kurtulunca gaza iyice basıp yanımızdan geçerken ben de ona tepki olsun diye havalı kornaya bastım Zort Zort diye. Arabanın içinde kadın sürücü olduğunu görünce şaşırdım. Acaba niye bu kadar acele ediyor diye arabanın arkasından bakarken 50 metre ilerde sağdaki dükkanlara yanaşıp park etti. Gerçekten garip bir durum, hem kadın sürücü, hem emniyet şeridinde hem de kırmızı ışıkta yol istiyor illa geçecek. Bir de 50 metre ileride duracak? Garip, çok garip!

20150526_111638

Denizli’ye yakın olsak ta mermer ocakları buralardan başlıyor. Yer yer dağlar tepeler peynir gibi kesilip bloklar çıkarılarak işlenmeye gidiyor. Buralarda kamyonlar, tırlar hep koca mermer blokları yüklemiş devamlı taşıyorlar kesim yerine doğru.

20150526_112517

Yol güzel olunca tempo biraz hızlı oluyor, ilk molamızı Kocabaş beldesinde veriyoruz. 30 Kilometre gelmişiz bile. Kahvede çay ve atıştırmalık bir şeyler yiyerek dinlendik bir süre.

20150526_122316

Buralarda çimento fabrikasının yakınında, karayolundan 4 Kilometre içeride Kaklık mağarası var. Arazi düz, mağara yerin altında. Pamukkale travertenlerini düşünün aynısı mağaranın içinde. Gidilip görülmesi gereken bir yer. Ferdi de ben de daha önce Kaklık mağarasını gördüğümüz için gerek yok diyerek yolumuzdan sapmadık. Tarladaki ekinler yeşil, düz arazide Kaklık mağarası görünmüyor.

20150526_151312

Duruma göre bazen Ferdimen önde, bazen ben önde oluyorum. Arada durup ilginç bir şey görünce ikimiz de kendimize göre durup resim çekmeden yola devam etmiyoruz. Ferdi’nin web sitesi var ona yazacak, resim topluyor benim gibi. Ferdi’nin web sitesini ziyaret etmek isterseniz linki aşağıda.

http://www.ferdimen.com/

Ferdi bisikleti ile önde çekiyorum.

20150526_151333

Karnımız da iyice acıktı, Bozkurt ta yemek molası vererek karnımızı iyice doyurup bir süre dinlendik. Tabelada; Bozkurt, Nüfus: 12300 yazılmış

20150526_151642

Bozkurt ta dinlenirken Ferdi Çardak tarafından değil de kestirmeden köy yollarından gidelim deyince ben de gidelim diyerek ana yolun gürültülü araçlarından kurtulmuş olduk. Çardak havaalanını ve Acıgöl’ü görmeden gideceğiz. Arazi düz, ileride dağlar var.

20150526_163646

İleride düzlükte Acı göl birazcık görünüyor ufukta.

20150526_165124

Ne güzel araç yok, motor gürültüsü yok, ekin tarlaları yemyeşil. Bizim pistonlarımız ses yapmıyor giderken tarlalar arasında. Ferdi önde gidiyor.

20150526_165329

Buradaki köyler küçük ve durmadan geçip gidiyoruz. Sazköy girişindeyiz. Öndeki tabelada; sola doğru Çaltı, ileriye doğru Beylerli ve Söğüt yönünü gösteriyor.

20150526_170635

Çiçekler rengarenk baharın coşkusunu bize sunmaktan çekinmiyorlar. Gelincik kırmızı elbisesini giymiş, mor sümbüller ahenkle rüzgarda dans ediyor. Papatyalar ise beyaz gelinliğini giymiş en güzel kokularını etrafa yayarak arıları çağırıyor gelip polenlerini alsın diye.

20150526_172344_HDR

Köylerdeki evlerin çoğu kerpiçten yapılmış. Ovada orman olmadığından en pratiği topraktan kerpiç.

20150526_173850

Büyük Menderes havzası düz, buradan sonra dağlar başlıyor. Önümüzde rampalar belirdi birden bire.

20150526_174624

İşte sert bir yokuş kıvrılarak yukarı doğru çıkıyor.

20150526_175202

Ovadan nasıl bir tırmanışa geçtiğimizi arkamıza dönünce anlıyoruz.

20150526_181107

Arkada kıytırık olunca biraz dinlenmek gerek. Dinlenirken de resimleri çekmeden olmuyor. Acı göl daha belirgin görünmeye başladı. KUZ ve kıytırık park halinde ova manzarasında.

20150526_181114

Ovanın kıyısında, dağın başlangıcı. İşte köylerin böyle yerlere kurulması gerekiyor. Tarım arazisinde yapı, bina olmaz. Dağın başladığı yerde bir köy görünüyor.

20150526_181128

Ovadan yükseklerde ormanlık alanlar başlıyor. Kimi yerler kıraç ve ağaçsız.

20150526_181131

Bazı yerler sert tırmanış gösteriyor, ama bizi yıldıramaz. Sabırla tırmanmaya devam.

20150526_182033

Ve sonunda yokuşun tepesine vardık. Bizden bir şey kaçmaz, bu yokuşlar ne ki? Nelerini gördük, nereleri çıktık. Daha nereleri çıkacağız. Zafer resmi çekiliyoruz iki uzun saçlı adam olarak. Son manzara resmi bundan sonra iklim ve coğrafya değişecek. Burdur iline giriş yapacağız. Rakım da 1000 metrelerin üzerinde olacak.

20150526_182306_HDR

İşte doğayı katleden taş ocaklarından biri. Dağın bir ucundan girmiş habire dağı yiyorlar. İş makinesi bile yedikleri alanda çocuk oyuncağından daha da küçük görünmesine neden olmuş.

20150526_183219

Son defa Büyük Menderes havzasının ve Acıgöl’ün artık iyice küçülmüş olarak bakmaktayım. Geçidin gösterdiği kadar.

20150526_184600

Yokuşu çıktıktan sonra yol düzleşiyor. Sol tarafta bir mıcır işletmesine gelince yolun kıyısında 10 – 15 kadar irili ufaklı köpeklerle karşılaştık. Meraklı bakışlarla bizi süzüyorlar ses etmeden. Saldırmaya pek te cesaret edemiyorlar anlaşılan. Sessiz ve sakince aralarından geçerken soldaki mıcır işletmesinden iribaş bir köpek havlayarak aşağı bize doğru inmeye başladı. Sağ yamacımızda da koyun ağılından iri bir çoban köpeği ona eşlik ederek aşağı havlayarak bize doğru inmeye başlayınca etraftaki diğer köpekler de hep birlikte havlayıp üzerimize gelmeye başladı. Ferdi ile ben bisikletlerden indik. İkimiz de içerde kalacak şekilde bisikletleri siper ederek yürümeye başladık. İribaş köpekler laftan anlamıyor, iyice yanımıza kadar geldiler. Bisikletlerden dolayı bize ulaşamadıklarından habire havlıyorlar. Küçük vadi 15 civarında köpeğin havlamalarıyla doldu. Bir süre böyle gittik yürüyerek. Köpeklerin havlamalarını duyan çoban ağıldan çıkarak kendi köpeğini çağırınca tüm köpeklerin sesleri kesilip hepsi kendi yerlerine dağıldı. Korkmadık desek yalan olur. Köpekler etrafımızdan çekilince bir süre daha yürüyerek o bölgeden uzaklaştıktan sonra bisikletlere anca binebildik. Büyük bir tehlikeyi böylece atlatmış olduk.. Tam da Denizli – Burdur il sınırında. Korkudan aklıma gelmedi köpeklerin saldırısını çekmek. Yolun aşağı doğru gittiğini gösteriyor.

20150526_184915

Köpeklerin tehlikesi geçtikten sonra biraz yokuş aşağı gitmek rüzgarın etkisiyle beraber rahatladık. Yeni bir manzara beliriverdi gözümüzün önüne. İşte bu durum beni daha mutlu ediyor. Bilinmeyen yere yokuş yukarı ter içinde yavaş çıktıktan sonra karşıma güzel, henüz hiç görmediğim yerlerin manzarasını görmek yaşamıma yaşam katıyor. Daha önce Acıgöl manzarasında çıktık, şimdi de yine göl manzarasında iniyoruz. Görünen gölün ismi Akgöl. Burdur zaten göllerden oluşmuş bir coğrafyaya sahip. Belki de göllerin alanı toprak parçasında daha geniş gibi.

20150526_185729

Rakım yüksek olunca ekinler taze yeşil renginde. Henüz başaklar olgunlaşmamış rüzgarın esintisine kendini bırakmışlar. Rüzgar estikçe bir o yana bir bu yana sallanıyorlar hep birlikte ahenk içinde. Ve Akgöl manzarasını seyrederek. Hava kapalı, güneş göle ışıklarını saçamıyor. Hava değişti birden bire. Sağda kocaman meşe ağacı tek başına tarlanın ortasında. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150526_190212

Ekin tarlasının kıyısında güzel manzaranın resmini çekerken Ferdi yol kıyısında oturmuş beni beklerken resmediyorum.

20150526_190218

Ekin tarlasının kıyısında ekinlerin rengi saptan başak kısmına kadar ton rengi açıktan koyuya doğru iyi bir kontrast oluşturmuş. Bu renk tonlarını tarlanın içine girmeden göremezsiniz.

20150526_191951

Akgöl’ün kıyısına vardık bile. Küçük bir göl. Yerleşim ve tarım alanı olarak kurutulan göl istenilen verimde olmadığı için tekrar su biriktirilip göle dönüştürülmüş. Doğayı değiştirmeye çalışmış insanlar ama doğa gereken cevabı vermiş burada. Gölün kıyısı sazlık ve bataklık olunca sinekler bulut gibi geliyorlar üzerimize. Ağzımı kapatıyorum buff ile, yoka sinekleri yutmamak imkansız. Aşırı derecede çoklar ve bisikletle giderken daha çok sinekle çarpışıyorum. Göl manzarasında KUZ ve kıytırık.

20150526_191954

Gölden uzaklaşınca sineklerden kurtulduk, sinekler daha çok göl kıyısında bulunuyorlar demek. Bunu öğrendiğim iyi oldu. Kamp kurarken en az 500 metre gölden uzakta kurmak gerek. Sineklerin rahat vereceğini sanmıyorum. Önümüzde bir köy görünüyor.

20150526_194805

Gölün etrafı tepelerle çevrilmiş, fazla düzlük alan yok. Düz olan yerler ekilmiş durumda.

20150526_194808

Dereköy girişinde yağmur yağmaya başladı hafiften. Hele bir köye bakalım ne var ne yok. Belki de bu köyde kalırız. Sağ tarafa giden yol Bayındır köyünü işaret diyor. Demek ki bir tane Bayındır isminde kasaba, köy yokmuş. Kim bilir kaç tane Bayındır isminde köy vardır. Aynı yakınında olduğumuz Dereköy gibi.

20150526_195352

Nedense köy evlerini seviyorum. Kerpiçten yapılmış, küçük tek göz odalı evleri. Yaşamasını bildikten sonra içi sıcak bir yuvaya döner. İnsanın mutlu sıcak bir yuvanın olmasını istediği başka neresi olabilir ki? Herkesin çekilebileceği bir odası yoktur kapısını kapatacağı. Özeli olmadığı için her şey ortadadır ve bencillik olmaz. Gizli saklı konuşmalar da olmaz çünkü aynı odada sesin duyulur gizli konuşmaya kalksan. Evin ocağında pişen yemek kokusu ile yemekten önce doyarsın. Hele kahve kokusu yok mu! Yemekten sonra kahve keyfi başlarken değirmende öğütülen taze kahve kokusu yayılır ilk önce odaya. Sonra ocaktaki közlerin üstüne sürersin cezveyi. Öyle acele pişmez kahve, için için yanan köz ateşi yavaş pişirir. Kahveni köpüğü kabarmaya başladı mı fincanlara boşaltırsın köpükleri. sonra tekrar cezveyi ateşe sürerek ikinci taşmayı beklersin. Kahve kokusu artık odayı kaplamıştır. Mis gibi kahve kokusu başlar dilleri konuşturmaya. Kahve piştikten sonra tadından sohbet bir başka olur içtikçe. Ve hikayeler başlar anlatılmaya. Yaşanmış hikayeler. Nene torunlarını karşısına almış tatlı diliyle öğütler veriyor solgun gaz lambasının ışığında ;

Sevcesin, sevdini gösterecesin, kısmecesin, ahrete saklamecesin. İnancesin, ağzından çıkana inancesin, sevdiğine sevdiğin için inancesin. Ona buna gulak asmecesin. Bicez demeylen inancesin. Ne yimin ne isbat. Insan sevdiğine inanmecek de kime inancek. APTAL olduğundan deyil, saf olduuundan hiç deyil. Insan sevdiğinden sevdiğine inanır. Hasılı salak deyil aşıktır, seviyodur. Sarılcesin goca direklere sarılır gibi, yaslancesin ırgın dağlara dayanır gibi. OT TARLANIN HASIYMIŞ başka baçelerin gülüne menevşesine bakmecesin. Gönül tarlanı ne güzel kokudur. Bahar’ı ayrı yazı ayrı, yeşili ayrı kurusu ayrı. Buhurlanır sen kokar. güneş vuru ayrı, yağmur yağa ayrı. Barınır göğnünde su vermedin demez toprağını beğenmedim demez, yazına gışına dayanır. Sevcesin gadın gızım, daşırcesin içinden dışına, yüzüne gözüne sincek. 
esmaeseraçıkgöz.

Tek katlı kerpiç ev, Temeli taşlarla örülmüş, üstüne kerpiçler. Çatısı kiremitli. Evin bu yönünde penceresi yok.

20150526_195717

Köyün girişinde akşam için bir şeyler almak için bakkalda durduk. Artık akşam olmak üzere, bakkaldan alış veriş yaparken köyde nerede çadır kurabiliriz diye sorunca bakkal da bize Jandarma’nın eski yerinde çadır kurabilirsiniz dedi. Kamp yerini halletmenin sevincini yaşadık Ferdi ile. Bakkal sadece muhtara haber vereyim ilk önce diyerek muhtarı telefonla arayıp çadır kuracağımızı bildirdi. Bakkalın tarif ettiği Jandarma karakol bahçesine gelerek çadırı nereye kurabiliriz hesabını yaptıktan sonra çam ağaçlarının altının uygun olduğuna karar verdik. Yağmur inceden yağıyor, çarçabuk çadırları kurup eşyaları içine yerleştirdik. Yağmurdan dışarıda yemek yemenin uygun olmadığını düşünerek yiyeceğimizi alıp köyün kahvesine gittik. Köylülerle selamlaştıktan sonra kahveciden eski gazete isteyerek masaya serdikten sonra yemeğimizi afiyetle yedik. Ardından çayları içerek yol yorgunluğunun bir kısmını giderdik. Hava iyice karardı, bir süre daha kahvede oturduktan sonra çadırların olduğu yere gelince muhtar ile karşılaştık. Kimlikleri muhtara GBT araştırmasını yapması için verdik. Bir süre sonra muhtar kimlikleri vererek bir şeye ihtiyacımız var mı diye sorunca teşekkür edip ihtiyacımızın olmadığını söyledikten sonra muhtar gitti. Ondan sonra bizi kimse rahatsız etmeden sabaha kadar çadırın üzerine vuran küçük damlalardan başka ses duymadık.

Ne güzeldir yağmurun sesinde yağmur kokusuyla uyumak. Ne güzel… Pıtı pıtı düşler görürsün.

Erken uyumak bazen iyidir, biz de bu akşam erken uyuduk. Yağmur da tam uyku havası yarattı üzerimizde.

Bu gün yaptığımız yol 90 Kilometre civarı. 1000 metre yüksekliği aşmış durumdayız.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda.

Powered by Wikiloc