Etiket arşivi: gitmek

İzmir Pedallarımım Altında 3. Gün

19 Mayıs 2014 Pazar

İyte – Urla – Güzelbahçe – İnciraltı kent ormanı

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Gitmek

Gitmek. Bir hançeri inceltip

Okyanusa daldırmak isteği

Ya da düşebilmek atlasların

Dışına ki ey kalbim

Yalnızsın bu yolculukta da

Gitmek. O kaos duygusu, aklın

Sarsıntılarla yorgun düşüşü

Bilincin kamaşması belki de.

Rehin bırakılacak bir şey yok

Unuttuklarından başka.

Gitmek. Bir büyü gibi saran

Ağrılar yumağı, kışkırtılmış

Düşlerdir ki sen şimdi

Esirgeme kendini kalbim

Kederin o derin yalnızlığından

Ahmet Telli

 

Öne çıkmış olan görsel, pembe – beyaz çiçeklerin yanında park etmiş bisikletler.

11
Güzel bir uykunun ardından harika bir güne uyanıyorum. Çevrem çadırlarla dolu, yeni yeni uyanıyor kimisi. Kimisi hala uyuyor güneş çadırına vursa da. Kendi eşyalarımı araca vermediğim için her sabah yaptığım ilk iş olarak çadırımdaki eşyaları toparlayıp dışarı çıkardıktan sonra çadırı söküyorum. Çadırı katlayıp diğer eşyalarla bisikletime yükleyerek hazır hale geliyorum kısa sürede.

190520147320

Kahvaltı faslına bisikletle gidiyoruz, çünkü yemekhane çadır kurduğumuz yere uzak biraz. Kalabalık olduğumuz için uzun kuyrukta bekleme zahmetinden sonra kahvaltı tepsisini alarak masada yiyoruz afiyetle. Dört kişi masada oturmuş kahvaltı yaparken.

1.1

Kahvaltıdan sonra dışarıda beklemeye başladık diğer arkadaşların kahvaltı yapmasını. Bu arada madem kahvaltıyı yaptık üstüne kahve gider değil mi? Elbette gider, hemen ocağı, kahve takımını çıkarıp kahve pişiriyorum oracıkta. Şanslı olan Üç kişi de kahvenin tadına varıyor. Bunlardan biri de resmi çeken Ahmet Nail Yavuz. Ahmet kahve fincanı elinde beni kahve içerken çekiyor.

1

İşte şanslı olan kişi Ahmet Nail Yavuz. Kahvesini höpürdeterek içiyor keyifle.

2

Kahvaltı bittikten sonra Üniversite arazisinde ağaç dikeceğimiz yere geliyoruz hep birlikte. Dut ağacı altında fidanların gelmesini beklerken dutların tadına bakayım dedim ama daha olgunlaşmamış dutlar. Eli kulağında, 1 hafta sonra olacaklar.

190520147321

Fidanlar gelince bir tane alıp daha önce açılmış çukurlara fidanı yerleştirip can suyunu vererek toprak dolduruyorum çukura. Ağaç dikme olayı herkesi memnun ediyor. Ağaç dikerken çekilen bu görüntü aklıma Nazım Hikmetin şiiri geliyor;

DAVET

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan

                            bu memleket, bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve

ipek bir halıya benziyen toprak,

                                bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,

yok edin insanın insana kulluğunu,

                             bu dâvet bizim….

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşçesine,

                                             bu hasret bizim…

Nazım Hikmet Ran

Arkadaşlar ağaç dikerken.

3

İşte diktiğim fidan ve ben.

4

Bu gün 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. Tören için tören alanına geliyoruz ağaç dikiminden sonra.

190520147322

Herkes bisikleti elinde meydanda U düzeninde sıralanıyoruz. Hepsini bir arada çekemediğimden sıraları parça parça çekiyorum. İlk önce sağımdaki bisikletçileri çekiyorum.

190520147323

I. Dünya savaşı bitiminde yenik düşen Osmanlı devleti yurdumuzu parçalamaya başladığı sırada Mustafa Kemal işgalcilere karşı hareketi başlatmak için 19 Mayıs 1919 yılında Samsun’a ayak bastığı gün tarih değişmeye başlamıştı. Emperyalizmin tekerine çomak sokmak gibiydi bu. Emperyalistler pastayı paylaşırken Mustafa Kemalin başlattığı kurtuluş savaşı başarı ile sonuçlanıp tüm düşmanı yurttan kovmuştu. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 19 Mayıs günü Milli bayram ilan edildiğinde Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs gününü gençliğe emanet ederek 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilan etmiştir.

Solumdaki bisikletçileri çekiyorum.

190520147324

Diğer tarafa geçip karşıdakilerle beraber çekiyorum.

190520147325

İstiklal marşının ardından 19 Mayıs Bayramı ile ilgili konuşmanın ardından bisikletlere binerek meydanda 3 tur atarak törenimizi bitirdik.

190520147329

Tören bittikten sonra yola çıkıyoruz hep birlikte. Tabelada, Urla 13, İzmir 45 kilometre mesafede olduğu belirtilmiş.

5

Kısa sürede Urla’ya varıyoruz. Tabelada; Urla Nüfus 43400 olarak yazılmış.

6

Ben geriden takip ediyorum grubu. Hafif bir inişten sonra Urla kavşağına çıkarken uzaktan  bisiklet grubu yolun bir şeridinde harika bir görüntü meydana getirmişler. Bunun resmini çekmeden olmaz deyip çekiyorum.

190520147331

Urla kavşağından sola İskele yoluna giriyoruz. Bu yolun kıyılarında fıstık çamı dikilerek yemyeşil bir yola dönüşmüş durumda. Zamanında geniş olan yol arabaların çoğalmasıyla daralmış sanki. Trafik polisleri bize yolu açtı geçmemiz için. Diğer zamanlarda buradan bisikletle geçmek tehlikeli. Karşı yönden araba gelirse arkadaki araba bisikletliyi sıkıştırma olasılığı var. Önden çekilmiş bisikletçiler ağaçlı yolda.

7

Urla İskelede bir süre dinlendikten sonra yola çıkıyoruz tekrar. Ahmet kamerası ile başının üstünden arkasından gelen bisikletçileri çekiyor.

8

Sağ şerit bize ayrılmış durumda, önde trafik aracı, arkada trafik aracı olunca güvenli bir şekilde ilerliyoruz. Önümde grup gidiyor, yol sola dönemeçli.

190520147332

Grup bu kez sola kıvrılmış yolda gidiyor.

190520147333

Arada durup toplanmayı bekliyoruz arkada kalanları. Ben gelince herkes gelmiş olduğu için yola devam ediyoruz.

9

Narlıdere Çeşme otoban viyadüğünde Deniz kıyısında Uğur Mumcu parkında mola veriliyor. Burada öğlen yemeği yenecek. Pembe – beyaz çiçeklerin yanında park etmiş bisikletler. Karşıda viyadük var.

11

Yemek için sıraya girip tavuklu pilav ve ayranı alacağız.

12

Masa sandalye yok, olmayınca tabağını alan beton duvara oturup yiyor öğle yemeğini.

13

Pilav bol olunca doymayanlar bir daha sıraya girerek 2. tabağı alıyor. Duvara oturup pilavını afiyetle yiyorlar.

14

Yemekten sonra yoldayız, Narlıdere askeri alandan geçiyoruz. Yol burada dar ve gidiş geliş tek yol olunca hızlı bir şekilde geçiyoruz. Trafik polisleri arkadan araçların geçmesine izin vermiyorlar.

10

Kısa sürede İnciraltı kent ormanına, araç park yerine geliyoruz. Tur burada bitiyor, kamyon da eşyaları getirmiş bekliyor. Herkeste bir telaş var, bundan sonra eve gitme durumu. İzmir de oturanlar vedalaşıp evin yolunu tutuyor.

15

Ahmet Nail Yavuz da arabasına bisikletini ve eşyalarını yükledikten sonra bizlerle vedalaşıyor.

16

Tur gayet güzel başarı ile bitti, ufak bir iki kaza dışında önemli bir şey olmadı. Ben görevimi yapmamın huzuru içindeyim. Buradan ayrılmadan önce kahve içmeden olmaz deyip son kalan kahveyi de pişiriyorum. Batı Ankara bisiklet grubu ile tanışma şerefine kahvemizi içiyoruz. 1. parti kahve içildikten sonra 2. kez kahve pişirmeye başladım. Bu arada sohbet etmeye devam ediyoruz. Arkadaşlara “urimbaba’nın kahvesini şanslı olanlar ve kısmeti olanlar içer” diye söylerken elim cezvenin sapına çarparak kahveyi olduğu gibi döküyorum. İşte kısmeti olmayanlar içemedi gerçekten. Artık başka bir yerde içebilirler. Kahve de bitti üstelik. Kısmet işte. Cezvede kahve pişiyor köpüklü, cezveyi elimle tutuyorum.

17

Herkesle vedalaşıp ayrılıyorum arkadaşlardan, ev de yakın 2 km kadar. Güzel bir tur oldu, yeni arkadaşlarla tanıştık, kaynaştık. Festivali düzenleyen CAT bisiklet derneğine ve katılan arkadaşlara teşekkürler.

Resimlerin bir kısmı Ahmet Nail Yavuz’a aittir.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 45 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

V. Güzelçamlı Bisiklet Festivali 3. Gün

Gitmek

29 Eylül 2013 Pazar

Güzelçamlı – Kuşadası – Ahmetbeyli – Cumaovası

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Gitmek. Bir hançeri inceltip

Okyanusa daldırmak isteği

Ya da düşebilmek atlasların

Dışına ki ey kalbim

Yalnızsın bu yolculukta da

Gitmek. O kaos duygusu, aklın

Sarsıntılarla yorgun düşüşü

Bilincin kamaşması belki de.

Rehin bırakılacak bir şey yok

Unuttuklarından başka.

Gitmek. Bir büyü gibi saran

Ağrılar yumağı, kışkırtılmış

Düşlerdir ki sen şimdi

Esirgeme kendini kalbim

Kederin o derin yalnızlığından

Ahmet Telli

 

Öne çıkmış olan görsel, 12 kişi yere oturmuş neşeli poz vermişiz kameraya.

1239576_10151639475871924_2133568260_n

Güzel bir uykunun ardından güneş doğmadan uyanıyorum. Her olasılığa karşı cep telefonunda alarm 07:00 kurulu olsa da alarm çalmadan önce mutlaka uyanıyorum. Böyle temiz hava, bol oksijen olunca insan uyuduğunu anlıyor. Ayrıca denizin dip dalgaları sahile vurunca çıkardığı ses bir nenni dinlermiş gibi mışıl mışıl uyudum sabaha kadar. Güneş henüz doğmamış, çadırlarda uyuyanlar var hala. Bir kişi çadırının içinde oturmuş durumda.

290920134171

Pazar olması çadırdakilerin keyfince uyumalarına neden oluyor. Birkaç kişi dışında henüz uyanan yok.

290920134172

Maviş çadırım, benimle beraber nice yerler dolaştı, güzel yerler gördü. Beni yağmurlardan, rüzgardan, börtü böcekten korudu. Emektar çadır; “Maviş” Feyyaz Alaçam’ın bana hediyesidir. Feyyaz ile kim bilir nereleri dolaştı, neler gördü, kimlerle tanıştı. Maceraları benimle devam ediyor. Çadırın dolaştığı yerleri görmek için ; www.feyyazalacam.com sitesinde yazılarını okuyabilirsiniz Maviş gittiğim yerde en güzel manzaralı olan yere kurmaya özen gösteririm her zaman. Sabah denizin mavisini görecek yeşilliğin içinde. En güzel manzaralarda kapısından baktığında ufuk alabildiğine geniş ve uzak olacak. Önünde değerli dostlarımla sohbet ederek kahve içeriz. Gecelerimde yağmur yoksa ay ışığında parlak yıldızları her zaman görür. Tepesindeki minik pencereyi yağmur yağmazsa örtmem hiç bir zaman. Uykuya dalmadan önce minik penceresinden ayı ve yıldızları seyrederek hayaller kurarım yıldızlara yolculuk ederek. Böylece derin bir uykuya dalarım uykumu alasıya kadar. Bazen yıldızlı gecelerde bir uyanırım yağmur yağmaya başlamış. Hemen üstünü örter yağmur damlalarını çıkardığı sesleri dinleyerek tekrar uykuya dalarım. Eeee bayağı yer gezdiği için bazı yerlerinden yağmur sularını alması normal. Henüz diz boyunu geçmedi çadırın içinde su yüksekliği. Seviyorum maviş çadırımı, içinde uyumayı. Çadırımın altındaki beyaz brandayı da değerli yol arkadaşım Burcu bana hediye verdi kullanayım diye.

290920134173

Nihayet güneş dağların ardında yüzünü göstermeye başladı. Parlak ışıklarını kimseyi ayırt etmeden her şeye hayat ışıkları veriyor cömertçe.

290920134174

Güneşin ışınlarını taşıyan fotonlar her tarafa dağılarak tüm canlıların yeni güne başlamasına neden oluyor. Ben bunu seyretmeye doyamıyorum her sabah. Güneş ışıkları kameranın merceğinin ortaya çıkardığı pembe çemberli, göbeği krem renginde göz ortaya çıkarmış. Tam göbekte beyaz nokta var.

290920134175

Pazar olmasından dolayı henüz kalkmayanlar da çoğunlukta. Çadırlar sessiz.

290920134177

Teknenin biri ağır ağır koylara doğru yol alıyor. Pancar motorunun çıkardığı mekanik ses denizin yüzeyini yalayıp bize kadar ulaşıyor sabahın sessizliğinde.

290920134178

Dilek yarımadasının ikiz tepeleri, Samson dağı, Poseidon’un yabası ile ikiye ayırdığı dağ, Güneşin ilk ışıklarını çoktan almış. Denize uzamış tahta iskele sakin, çünkü kimseler yok ortalıkta.

290920134179

Biraz abartılmış bir çadır, içinde rahatça ayakta durabilirsiniz. Özellikle pantolon rahatça ayakta giyilebilir. Diğer çadırlardan bir boy daha yüksek.

290920134181

Çadır içinde keyif yapanlar da var, tembellik yapmak iyidir.

290920134182

Arkadaşım Şerif Çetindağ. Eşi Semra Zekiye Küspeci Çetindağ. Semra’nın Sultanlığı diye bir dünya yaratmaya çalışsa da kasabanın Şerifi Semra’nın sultanlığını bitirmiştir. Bazen evden kaçıp yanıma sığınır Şerif. İleride nüfusuma alacağım, arkadaşımı yedirmem Semra’ya. Sultan olduktan sonra pek bisiklete binemeyen Semra dan kaçıp gelmiş Güzelçamlı’ya. Beraber bir resim çekiliyoruz Şerif ile.

290920134184

Sıraya girerek sabah kahvaltısını alıp yiyoruz. Bu gün için doğru düzgün bir program olmadığı için İzmir’e dönmeye karar verdik. Nasıl olsa yarımadada bisiklete bindik, güzel koylarında denizin tadını çıkardık. Çamların arasında temiz iyotlu bol oksijeni ciğerlerimize çektik bol bol. Birkaç bal arısının küçük iğnelerinin tadına baktık ama olacak o kadar. Çamların kokusunu terimizin kokusu ile karıştırınca arılar elbette sokacaklar iğnelerini. Çam gibi kokmuyoruz terleyince. Son festivalin pankartı önünde hatıra resmi çekilmeye başladık. İlk önce tek başıma bir resim çekiliyorum.

290920134185

Ardından Aydın bisikletliler derneği başkanı Bayram Kurşunel , İstanbul dan katılan Ergun Oskay ve Yeşim Dardeniz ile birlikte resim çekiliyorum.

1237164_10201135852093323_2074084094_n

Pankartın önünde resim çekildiğimizi gören kareye girebilmek için koşup geliyorlar. Hep beraber günün anısı olarak çekiliyoruz son resmini son festivalin. Artık dönüş yoluna çıkmaya hazırlanıyoruz. Aydın dan Emre Aydın gideceğimizi duyunca yanıma gelerek bizimle beraber bir kadının da gelmesini istiyor. Kuşadası’na kadar gelecek bizimle. Ben de elbette gelebilir, yalnız hareket edesiye kadar yanımdan ayrılmamasını istiyorum. Yoksa unutabiliriz kalabalığın içinde. Resimde 16 kişi poz veriyoruz.

290920134187

Güzelçamlı da kalanlarla vedalaşıp yola çıkıyoruz. Acelemiz yok, güle oynaya gideceğiz. Metro 20:00 de bisikletlileri aldığından epey zamanımız var. Davutlara vardık bile.

290920134188

Kuşadası’na az kaldı, hava güzel, ortam güzel, arkadaşlar da güzel olunca yol çabuk bitiyor. Tabelada; Kuşadası 16, İzmir 111, Söke 21, Aydın 70 yazılmış.

290920134189

Çamların arasına ilginç yapılar yapmışlar, kemerli bir yapı ama üstü yok. İstinat duvarı da ilginç! taş duvarı örerken usta elinde olan dolu tuğlaları aralara serpiştirmiş. Arabesk bir duvar olmuş.

290920134190

Sevgili yol arkadaşlarım, hayat dolu, şen şakrak, güle oynaya çılgınlar gibiyiz. Benzin istasyonunda mola verince bisikletimdeki tripodta fotoğraf makinasını 10 saniye çekimine ayarlayıp hep birlikte neşemizi resme yansıtıyoruz. En başta Ferdi Kızıl, Güzelçamlı da tanıştık. Kendi halinde genç bir maceracı. Ferdimen olarak biliniyor. Özel olarak yaptırdığı formada kocaman bir F harfi var. Süper kahramanlar gibi F harfi ilk olarak göze çarpıyor. Anlamı Ferdimen, kendine ait bir web sitesi de var. Turlarını burada yazıyor ; http://www.ferdimen.com/ Yanında da Bensu, babası gibi o da bisikletçi. Bizimle İzmir’e geliyor. Onun yanındaki de emanet kızımız Fatma. Kuşadası’na kadar götüreceğiz emaneti. Ahmet bisiklete yeni başladı, bize takılarak performansını artırmaya çalışıyor. Arkamdaki Ergun Oskay, kendisi Bakırköy’ün delisidir. Nedense hastanenin içine deliler aklını yitirmesin diye almıyorlar. İstanbul’un  altını üstüne getirdiği yetmiyormuş gibi başka yerlere de gelerek kahkahalarıyla neşe katıyor. Bir de Keşan’ın şoparı olur kendisi, tüm Trakya tanır sever kendisini. Ergun’un yanındaki de Yeşim Dardeniz,  yeni tanışsak ta sıcak kanlı dost birisi, güzel yemekler de yaptığı bilinir. Belki de en çılgınımız en deli dolu birisi olan Mukaddes hayatını en çılgın bir şekilde yaşıyor. Kahkahası hiç eksik olmaz, içten ve samimi… Asaf Yıldırım, öğretmenimiz. İte kaka bisikletçi yaptık kendisini. İlk başlarda sıkıntı çekse de zamanla alıştı. Çaresiz bize ayak uyduruyor. Sevimli yol arkadaşım Burcu, henüz Keşan turuna beraber katılmıştık. Formalarımız Keşan Dağ Bisiklet festivalinin formaları. Henüz yaz başlangıcında Gökova Bisiklet Turuna beraber başlayıp tanıştığım dengesiz ve sorumsuz İrfan Özden. Mükemmel bir biçimde anlaşıyorum tanıştığımızdan beri. Kendisi iyi bir yürüyüşçü, dağcı, koşucudur. Yön bulma konusunda ustadır, bilmediği dağ, patika kovuk yoktur. Bisiklete tanıştığımızda başladı ve ilk turunu da beraber yaptık. Hala da beraber turlar tapıyoruz birlikte. Çok güzel bir karede bir araya gelmiş olduk.

Resimde 12 kili kaldırıma oturmuş, ellerimizi havaya kaldırarak çılgın olarak poz verdik kameraya. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

1239576_10151639475871924_2133568260_n

Söke kavşağından sonra Kuşadası’nın korkunç trafiğinde bir süre bisiklet sürerek merkeze ulaşıyoruz. Bu kadar çok arabanın olması pek hoşumuza gitmiyor. İki şeritli yolda lambalarda beklerken artık emniyet şeridi bile olmayan yerde dururken daracık yerde beklerken arkamıza araçların gelip korna çalarak bizden yol istemesi bir garip oluyor! Pes doğrusu. İlk kavşaktan ara mahallelere girip şehir merkezine iniyoruz. buralarda trafik biraz daha az. Poseidon heykeline vardık. Geçi Poseidon sakin görünüyor, henüz yabası havada yere vurmamış. Poseidonu kızdırmadan yanından sessizce geçiyoruz. Neme lazım güzel havayı bozdurmayalım durduk yerde.

290920134191

İstanbul dan gelen Yeşim Dardeniz ve Ergun Oskay Kuşadası’ndan İstanbul’a gidecekler. Yanımızda bizimle gelen Fatma zaten Kuşada’lı.  Ferdi Kızıl Söke’ye doğru gidecek. Ayrılmadan önce daha önce oturduğumuz balıkçıda hep beraber oturuyoruz. Balık ekmek ve bira ile öğle yemeğini de aradan çıkarıyoruz. Masada oturanları elçek çekiyorum.

290920134192

Kuşadası’nda  kalanlarla vedalaşıp yola çıkıyoruz. Deniz kıyısından yükselerek ana yola doğru çıkıyoruz.

290920134193

Aydın ilinden İzmir iline geçişimiz çabuk gerçekleşiyor. Aslında tabelalar olmasa hiç bir şey değişmeden yolda gidiyor. Bizler her şeye isimler, anlamlar verip sınırlarını çiziyoruz. İsimler vermek, bunlara anlam yüklemek iyi.  Zaten Edebiyat burada başlıyor. Yaşama anlam katıyor edebiyat. Yalnız sınırlar çizmek bana ters geliyor nedense. Sınırları hiç sevmedim sevemem de. Sen oralısın buraya gelemezsin, ne işin var. Pasaportun var mı? vizeni göreyim? Pasaportunun rengi ne? kırmızı ise şöyle bir dur bakalım seni bir arayalım. Yeşil mi sen geç.. Gibi sorunlar çok canımı sıktı sınırlarda şimdiye kadar.

290920134194

Buraları daha önce Küçük Menderes nehri toprakla doldurmadan önce  deniz imiş. Zamanla nehir doldura doldura ovaya dönüşmüş. Bazı yerler deniz ile bağlantısı kesilince göle dönüşmüş. Bunlardan biri Gebekirse gölü, diğeri ise Çatal gölü. İki göl de denizden epey uzakta kalmış. Göller nehirden besleniyor sürekli olarak. İnsanlar sürekli olarak doğaya bilmeden verdiği zararlardan korumak için göllerin olduğu bölgede yaban hayatı koruma yeri olarak ayrılmış. Yaban hayvanlarının yaşam alanları giderek azalmakta. Aslında Küçük Menderes nehri çok kirli, bu kirli nehir ne derece hayvanlara zararı olur bilinmez ama kesinlikle mutasyon geçireceklerdir. İlk zamanlarda bu tabelada ki yazıyı yanlış okumuşum. Gebekirse yerine Geberikse diye okuyunca ilginç gelmişti, daha sonra yanlış olduğunu fark ediyorum. Göle bir gün gideceğim mutlaka, güzelliğini görmem gerek.

290920134195

Karşıda Samos adası hala görünüyor sisler arasında.

290920134196

Menderes deltası ile Ahmetbeyli arasında inişli çıkışlı tam 6 tane yokuş var. Burası da en yüksek yeri. Yüksek olunca da manzarası da muhteşem oluyor. Eeee böyle bir yerde de resim çekilmeden olmaz. Resimlere bakarak resmi kimin çektiğini anlarsınız. Resimde; Burcu, Asaf ve İrfan var. Düzlükte deniz manzaralı yerde bisikletim KUZ park halinde.

290920134197

Bu kez kim olduğunu tahmin edin? Ben, Asaf ve irfan poz veriyoruz.

290920134198

Yolun güzelleri, yol sizinle daha da güzel oluyor. Burcu ve Bensu poz veriyor bana.

290920134199

Bizden sonra yola çıkarak bize yetişen Tolga bir yerde pili bitince yola boylu boyunca uzanıyor. Hava da karardı, gerçi metro saatimiz 20:00 den sonra olduğu için acele etmemize gerek yok. Tolga’yı bir süre kendi haline bırakıyoruz asfalta. Henüz sonbahara girdik kışa daha var ama bizim ayı kış uykusuna erkenden girdi sanki.

290920134201

Gecenin karanlığında yol alıp  Cumaova’sı metro istasyonuna gelerek metroya biniyoruz. İlk durakta bindiğimizden yerler boş. Rahat bir şekilde yayılıyoruz vagonun içine. Oturunca yorgunluk çıkıyor, bir ağırlık bastırıyor. Figen sırt üstü koltuklarda yatmış. Bisikletler ortada ve Tolga arka koltukta oturmuş bana bakıyor.

290920134202

Bisikletim KUZ en arka kısımda park etmiş. Burcu arka koltukta oturuyor.

290920134203

Ben, Burcu ve Bensu Alsancak istasyonunda ineceğimizden arkadaşlarla vedalaşıp iniyoruz. Alsancak metro istasyonu düz olduğundan merdiven inip çıkmadan rahatça dışarı çıkıyoruz. İstasyondan karşıya geçerek Kordon sahil bisiklet yolundan evlerimize doğru aheste bisikletlerimizi sürüyoruz.

Güzel bir Güzelçamlı Bisiklet Festivalini daha tamamlayıp huzurlu bir biçimde eve dönmek gayet iyi oluyor benim için. Festivalin son olması biraz hüzün bıraktı ama görmediğim arkadaşlarla görüştüm. Yeni arkadaşlarla tanışıp dost oldum. Çok güzel bir tatil oldu hepimiz için, daha ne olsun.

Hayat yaşamaya değer, hele bir de bisiklet üstünde iseniz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 101 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc