Etiket arşivi: mazı

Gökova Bisiklet Turu 6. Gün

21 Haziran 2013 Cuma

Gökova Bisiklet Turu 3. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Sabah erkenden uyanıyoruz, güneş doğmuş fakat henüz kendisini göremiyoruz . Doğu tarafında dağ yüksek Ören de dağa yakın olunca sabah güneşi buralara vurmuyor. Dağın eteğinde sis tabakası gibi duman kaplamış, kokusu da burnumuza geliyor, genzimde bir yanma durumu oluyor, ne olduğunu anlayamadım. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkıyorum, herkes birbirine günaydın diyerek güzel bir güne başlamaya çalışıyor. Çadırları ve eşyaları toparlayıp bisiklete yüklüyorum. Ardından kahvaltımızı yapıyoruz.

Bülent Savran önümüzde denize gireceğimiz noktalar olduğunu bize  bildiriyor, ben de içime şortumu giyiyorum, her yerde denize girmek için hazırlıklıyım. Ören’den çıktıktan sonra dağın eteğindeki dumanın çıktığı yeri görüyorum, burada güzelim beldede termik santral kurulmuş ve çevreyi kirletmeye başlamış bile kocaman bacasından çıkan zehirli dumanıyla. Oradan yüreğim sızlayarak geçiyorum.

Öne çıkmış olan görsel. Bir arkadaş beni çekiyor bisikletimin üzerinde iken. Ön ve arka çantalar yüklü durumda,

1011385_645641005463398_1942774681_n

Hava güzel, üstümü çıkarıyorum amele yanığını kaybetmeye çalışacağım. Yolda ilerlerken karşıma benim gibi evini sırtında taşıyan ve gideceği yere kendi gücüyle, ağır ama emin adımlarla hedefine ulaşan kaplumbağaya rastlıyorum. Yıldız hemen birlikte resmimizi çekiyor. Üstüm çıplak ve güneşin altında, asfalt üzerinde karşıya geçmeye çalışan kaplumbağa.

1025710_10151661489194443_1815709807_o

Yol kıyısında yer yer denizle aynı seviyede gidiyoruz, bir yerde dayanamayıp denize giriyoruz. Deniz kıyısı iri taşlı, girerken dikkatli oluyoruz çünkü taşların üzeri ince yosun kaplı ve kaygan ayakta bile duramıyorum. Biraz serinledikten sonra yola devam ediyoruz. Daha önceden arkadaşlarla Çökertmeye deniz kıyısına girmeye karar vermiştik, kavşağa gelince Çökertme’ye doğru gidiyoruz. Tabelada Çökertme yazıyor. Çökertme yolun aşağısında kalıyor.

210620132712

Kıyı yakın hemen varıyoruz şort üzerimde olduğu için bisikleti uygun bir yere bırakıp denize atlıyorum. Arkadaşlar bizden önce gelmişler, denize girip çıktıktan sonra oturmuş çay kahve içiyorlardı. Burası Çökertme türküsünün başladığı yer. Türküde adı geçen Halil Efe Çerkez kaymakamdan kaçarken buradan kayığa binmişler. Güzel bir koy burası, restoran var, ayrıca yatlar yelkenli kayıklar gelip burada tahta bir iskeleye bağlanmışlar. Yabancı bandıralı tekneler de var. Denizden çıktıktan sonra kahvelerimizi ısmarlayıp içiyoruz afiyetle. Kahvelerimizi içtikten sonra yola çıkıyoruz ve ben burada deniz havlusunu unutup gidiyorum. Her neyse sağlık olsun ne diyelim ve yola devam edelim. Bir süre sonra Mazı yokuşu başlıyor, yavaş yavaş tırmanmaya başladık. Tabela yanında iki kişi yorgunluk gideriyor. Tabelada yazan Yukarı Mazı.

210620132715

Tırmanırken Ulu Şef Muhlis Dilmaç arabasıyla yanıma yaklaşıyor ben de tüylerden birini istiyorum. Beyaz bir tane tüy veriyor ve başıma takıyorum. Muhlis abi beni kabilesinin bir üyesi yapıyor. Artık resmen Perşembe Akşamı Bisikletçileri Kabilesinin bir elemanı oldum. Üzerim hala çıplak, kızılderili gibi yanmışım. Başında kırmızı renkli bandana ve beyaz tüy. Yukarı Mazı köyünden çıktığımızı belirtiyor tabelada.

1048458_10151480040376924_1490235774_o-300x225

Artık adımı Dengesiz Beyaz Tüy olarak takıyor İrfan, bundan gayri özgürüm. Mazı yokuşu o kadar zorlu değil çabucanak çıkıyoruz. Herkes kendince yol alıyor, kimi gölgede dinleniyor, kimisi bisikletini iterek yokuşu çıkmaya çalışıyor. Yol kıvrımlı, ileride iki bisikletli yokuşu çıkıyor. Sağ taraf kayalık yamaç. Sol taraf çam ormanı.

210620132714

Buralarda sık sık karşımıza sarnıçlar çıkıyor, yağmur sularını biriktirip susuzluğa bir nebze olsun çare bulmuşlar. Yol kenarlarında hiç bir çeşme göremiyoruz, büyük bir ihtimalle yağmur suları yer altına fazla gidemediği için böyle sarnıçlar yapmışlar yağmur sularınla idare ediyorlar. Sarnıç kubbesinde yazılar yazılmış, kimi kazımış sıvayı.

210620132716

Sarnıçtan suyumuzu da içtik, İrfanın dediği gibi her yerde her çeşmede her dereden suyunu içeceksin, ben de buna her sarnıçtan su içeceksin diye ekliyorum. Sarnıçtan suyumuzu içtikten sonra resim de çekilelim dedik elçek ile bir kare çekiyorum. Yanımda Murat Karaca, Hüseyin Dölçek ve bir kadın arkadaş.

210620132717

Şafak Omaç’ın çektiği resim. Dengesiz Beyaz Tüy iki tekerlekli beyazları selamlar. Arkamda sazla çevrili bir gölet. Başımda kırmızı bandana, tüy takılı. Üzerim çıplak kızılderililer gibi. Sağ elim kalbimde, sol elim yukarıda selam veriyorum.

7446_597671650266804_1202296756_n

Bir süre sonra arka lastiğim yavaştan inmeye başlıyor, hadi hayırlısı diyerek pompa ile şişiriyorum. Böyle şişire şişire Mumcu’lara varıyorum. Mumcular da öğle yemeği yiyeceğiz, hemen yemeğimi alıp bol ayran ile yiyorum. Arkadaşlar ağaçların altında çimenlerde dinleniyorlar, bende oraya gidip arka lastiğin patlağına bakıyorum. İrfan bu arada çay demlemeye başlıyor. İç lastikte 7 tane yama var, oracıkta 8. yamayı yapıp lastiği şişirip yerine taktıktan sonra çay da demlenmiş oluyor. Bir güzel çayımızı içiyoruz çimenlerin üzerinde ağaç gölgesinde sohbet ederek. Hep beraber karar alıyoruz, hava sıcak güne biraz batıya doğru devrilsin saat 16:00 gibi yola çıkmaya kararını aldıktan sonra çimenlere uzun oturuyoruz. Uyumasak ta bir güzel dinleniyoruz.

Herkes yola koyuldu, bizim gibi kalan az. Saat 16:00 da yola çıkıyoruz. Daha Mumcuları yeni çıkmıştık ki arka lastik yine gümledi, arkadaşlar  önde olduğu için sesimi duyuramamıştım. Eh ne yapalım kendi başımın çaresine bakarım. Arka tekerleği çıkarıp lastiği söktüm, iç lastikte 8 yama  vardı ve  yamanın biri sıcaktan bırakmış oradan hava kaçırıyordu. Telepati denen bir şey var, İrfan ve Yıldız benim gelmediğimi görünce geri dönmüşler, ne de olsa yol arkadaşlarım olarak en iyi arkadaşlarım var, bu konuda şanslıyım. Yedek yeni iç lastiği takıyorum, İrfan da bana yardım edip çabucak işimizi hallediyoruz. Yola koyulup diğer arkadaşlara yetişiyoruz. Köy yollarından Bodrum’a gideceğiz, Çiftlik köyünde çay molası veriyoruz, çayla birlikte bir şeyler atıştırıyoruz. Biraz dinlendikten sonra yola devam ettik. Kestirmeden taş ocaklarının yanından bodruma doğru ilerliyoruz.

Bu taş ocaklarında kayrak taşı çıkarılıyor. Devasa, derin bir çukur açılmış, Kayrak kayaları enine oluşmuş. 3 ila 5 santim kalınlığında tabaka tabaka üst üste. Yağmur suları yer altına niye inmiyor anlaşıldı. Bu tabakalardan aşağı iniş yok gibi. O yüzden su sarnıçları yapılmış yer yer.

210620132718

Bir süre sonra arka lastiğim yavaştan inmeye başlıyor, hadi hayırlısı diyerek pompa ile şişiriyorum. Böyle şişire şişire Mumcu’lara varıyorum. Mumcular da öğle yemeği yiyeceğiz, hemen yemeğimi alıp bol ayran ile yiyorum. Arkadaşlar ağaçların altında çimenlerde dinleniyorlar, bende oraya gidip arka lastiğin patlağına bakıyorum. İrfan bu arada çay demlemeye başlıyor. İç lastikte 7 tane yama var, oracıkta 8. yamayı yapıp lastiği şişirip yerine taktıktan sonra çay da demlenmiş oluyor. Bir güzel çayımızı içiyoruz çimenlerin üzerinde ağaç gölgesinde sohbet ederek. Hep beraber karar alıyoruz, hava sıcak güne biraz batıya doğru devrilsin saat 16:00 gibi yola çıkmaya kararını aldıktan sonra çimenlere uzun oturuyoruz. Uyumasak ta bir güzel dinleniyoruz.

Herkes yola koyuldu, bizim gibi kalan az. Saat 16:00 da yola çıkıyoruz. Daha Mumcuları yeni çıkmıştık ki arka lastik yine gümledi, arkadaşlar  önde olduğu için sesimi duyuramamıştım. Eh ne yapalım kendi başımın çaresine bakarım. Arka tekerleği çıkarıp lastiği söktüm, iç lastikte 8 yama  vardı ve  yamanın biri sıcaktan bırakmış oradan hava kaçırıyordu. Telepati denen bir şey var, İrfan ve Yıldız benim gelmediğimi görünce geri dönmüşler, ne de olsa yol arkadaşlarım olarak en iyi arkadaşlarım var, bu konuda şanslıyım. Yedek yeni iç lastiği takıyorum, İrfan da bana yardım edip çabucak işimizi hallediyoruz. Yola koyulup diğer arkadaşlara yetişiyoruz. Köy yollarından Bodrum’a gideceğiz, Çiftlik köyünde çay molası veriyoruz, çayla birlikte bir şeyler atıştırıyoruz. Biraz dinlendikten sonra yola devam ettik. Kestirmeden taş ocaklarının yanından bodruma doğru ilerliyoruz.

Bu taş ocaklarında kayrak taşı çıkarılıyor. Devasa, derin bir çukur açılmış, Kayrak kayaları enine oluşmuş. 3 ila 5 santim kalınlığında tabaka tabaka üst üste. Yağmur suları yer altına niye inmiyor anlaşıldı. Bu tabakalardan aşağı iniş yok gibi. O yüzden su sarnıçları yapılmış yer yer.

210620132719

İnsanlar evlerine süs olsun diye taş döşüyorlar ama bu taşlar nereden nasıl elde ediyorlar kimsenin umurunda değil. Ormanın göbeğinde kayrak taşı çıkarmak için geniş bir alanda taş ocağı işletiyorlar. Kocaman ve derin çukurlar açılmış, insan bunları görünce üzülüyor, ormanın bu gibi taş ocaklarını nasıl ve kim izin veriyor belli değil. Resmen geleceğimizi satıyorlar. Her ocak yolunda olduğu gibi bu taş ocağının yoluda asfalt kalmamış. Ağır tonajlı kamyonlar fazla ve denetlenmeyen yükleriyle yolu toz haline getiriyor. Taş ocağının yanından geçerken toza battık resmen. Buradan Bodrum’a kadar iniş ama taşlı topraklı yol, yavaş ve dikkatli iniyorum.

Bodrum’a yaklaştıkça arabalar çoğalmaya başlıyor. Ana yola çıkınca trafik iyice arttı, merkeze inerken o kadar çoğaldı ki akşam trafiği herkes arabasıyla bir yere gitmeye çabalıyor. Bizde araçların kıyısından ilerliyoruz sıkışmış trafik arasından. Sora sora orman kampını buluyoruz, hava karardı ve biz geciktik. Bisikletlerimizi bırakıp yemeğe koşuyoruz. Kazanların dibi kalmış, ne yapalım karnımızı kalan yemeklerle doyuruyoruz. Daha sonra bisikletlerimizi alıp çadır kurabileceğimiz uygun bir alan bakıyoruz kendimize. Burası orman kampı, Gümbet beldesinde binaların ortasında kalmış okaliptüs ağaçları olan bir kamp alanı. Karavanlar, çadırlar kurulmuş, daha ucuz tatil yapanlar var. Çadırları kurup yerleştirdikten sonra duş alıyoruz soğuk suyla. Duş iyi geliyor. Daha sonra sahilde plajlar boyunca yürüyüş yapıyoruz. Kıyı da barlar, restoranlar yan yana, kumsal otellerin şezlongları ile kaplanmış. Bakkaldan bira ve çerezlerimizi alıp kumsalda bir güzel Bodrum akşamında sohbetimizi yaparak biralarımızı yudumluyoruz. Gece olunca herkes çadırına girip uykuya dalıyor.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 72 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

Bu günkü yol haritası.