100. Çanakkale Şehitlere Saygı Turu Gelibolu 6. Gün

22 Mart 2015 Pazar

Gelibolu – Bolayır – Gelibolu

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Çanakkale Destanı

Yaşamaz ölümü göze almayan.

Zafer, göz yummadan koşana gider.

Bayrağa kanının alı çalmayan,

Gözyaşı boşana boşana gider!

 

Kazanmak istersen sen de zaferi

Gürleyen sesinle doldur gökleri

Zafer dedikleri kahraman peri

Susandan kaçar da coşana gider.

Bu yolda herkes bir ey delikanlı

Diriler şerefli ölüler şanlı

Yurt için döğüşen başı dumanlı

Her zaman bu şandan, o şana gider

Faruk Nafiz Çamlıbel

 

Öne çıkmış olan görsel, Çanakkale savaşında çekilmiş resimde iki asker bağdaş kurmuş oturuyor, birinin yanında bisiklet, diğerinin yanında bir köpek var.

 

Gayet soğuk geçen bir gecenin sabahında uyanıyoruz. Gecenin soğuk olduğunu dışarıdaki yağmış olan kırağı sayesinde daha iyi anlıyorum. Uyku tulumunun içine koyduğum sıcak su dolu pet şişe gece beni idare etti. Çadırdan çıkıp kalkmış olanlara günaydın diyerek, kalkmamış olanları uyandırmaya başladım. Yavaş kıpırdanmalar olmaya başladı çadırların içinde. Bir süre sonra dışarı çıkan doğru yemek yenen kapalı alana kaçıyor. Ne de olsa hava çok soğuk. Sabah kahvaltısını yapıyoruz hep birlikte, ardından herkesin bisikletini hazır edip yolda beklemesini sağlıyorum. Tesisin altında toplanıldıktan sonra çadır alanında kimse kaldı mı diye kontrol edip bisikletimi alınca bir baktım ki lastiğim patlamış. Telsiz ile Doktor Serhat’a lastiğimin patladığını bildirerek hemen tekeri söküp iç lastiği değiştiriyorum. Tabi ki ilk önce dış lastiği kontrol ediyorum patlatan nesneyi. Bir kaç kişi yardıma geliyor bu arada. 5 Dakika civarı gibi kısa sürede işi halledip beni bekleyen gruba katılıp hareket etmelerini sağlıyorum.

Bu gün İlk önce Gelibolu Şehitliğini ziyaret ediyoruz. Saygı duruşu ardından İstiklal marşını okuyarak Şehitlere saygımızı sunduk. Hüseyin Şahin de bizlere Çanakkale savaşını kısaca anlatıyor. Bulunduğumuz şehitlik hakkında da bizlere bilgi veriyor. Çanakkale savaşında şehit olanlar burada yatıyor. Aynı zamanda Kore Gazileri ve günümüzde şehit düşen askerler de burada yatıyor. Hüseyin aynı zamanda lisanslı rehber. Şehitliği giriş kapısı üssünde Türk bayrağı asılmış.

20150322_085802

Şehitlikteki törenin ardından yola çıkıyoruz. Bu günkü hedefimiz Bolayır. Yolumuz da eski İstanbul yolu. Yeni yapılan yoldan gitmiyoruz. Bu yolu araçlar pek kullanmadığından bakımsızlıktan yol bozulmuş toprak yola dönüşmüş. Geçen yıl Keşan dan dönerken bu yolu kullanmıştık ve çamura saplanmıştık. Burayı geçerken anımsıyorum o geceyi. Sağda buğday tarlası yeşil.

20150322_103759

Çimpe Kalesi Gelibolu İlçesi ile Bolayır arasında, Bolayır’a 1.5 Km mesafededir. Tarihte Çimpe, Çimbi, Cimbini, Cembini, Cibni, Çimen ve Çemenlik gibi adlarla anılmıştır.

Çimpe Kalesi Gelibolu’nun 10-12 km dışında Kara Yokuş mevkiinde, yüksekçe bir tepenin üzerinde bulunmaktadır. Kalenin 4 km ilerisinde Marmara Denizi yönünde Namaztepe bulunmaktadır. Burası 1354 yılında Gazi Süleyman Paşa‘nın Rumeliye ilk ayak bastığında Allah’a şükran namazını kıldığı tepedir. Buranın adının Namaztepe oluşunun nedeni budur.
Çimpe Kalesi Türklerin Rumelide ilk aldıkları kalenin adıdır. Eski kaynaklarda kalenin adı değişik şekillerde yazılmıştır. Bizanslı tarihçi Ionnes Kanta Kuzenos, İstanbul tarihine ait Rumca eserinde, bu adı Tzympe şeklinde kaydeder. Yine Bizans kaynaklarına dayanarak yazan Von Hammer N. Jorga gibi tarihçiler de bu adı kullanmışlardır.
Türk kaynaklarında ise; Aşık Paşazade tarihinin Ali Bey baskısında kalenin adı Çint Hisarı, tarihçi Friedtich Giese ise Çimbi diye bahsetmektedir. Gazi Süleyman Paşa, Osmanlı tarihçilerine göre 1357 yılında Anadolu yakasındaki Çardaktan 2 sala bindirdiği 80 savaşçı ile bugün Namaztepe olarak bilinen Rumeli kıyısına gelerek Bizanslıların elinde bulunan bu Hisara gizlice girerek fethetmiştir.
Batılı tarihçilere göre, bu küçük kale Türklerin Bizanslılara yardım ederek, 1352 yılında Sırp-Bulgar ordusunu dağıtarak, Bizanslıların bir kenti olan Edirne’yi kurtarması karşılığında hediye edilmiştir. Gazi Süleyman Paşa, bu kalede üslenip buradan Bolayır ve Gelibolu’yu fethederek Rumeli fethine başlamıştır.

Bolayır’a yakın, her iki denizi görüp kontrol edebilen Çimpe kalesine vardık.

20150322_104257

Bahar ayına giriyoruz, tarlalar sürülmüş ekime hazır. Tarlalara daha çok ayçiçeği ekiliyor.

20150322_104301

Bir arkadaşımızın lastiği patlıyor, yanında alet ve yama takımı olmayınca bendeki alet edevatı kullanıyoruz. Yanına oturarak şunu şöyle yap, bunu böyle yap diye talimat verip lastiği tamir ettiriyorum. Bir yerden öğrenmesi gerek lastik patlağını onarmasını. Biz lastik tamiri ile uğraşırken diğer arkadaşlar kaleyi gezip bilgi alıyorlar rehberimiz Hüseyin’den.

20150322_105030

Lastik tamir edilirken oturuyorum. Arkada kalenin gözetleme tabyaları var.

20150322_105155

Kale ziyareti bitti, yola çıkarak yakında olan Bolayır’a gelerek Süleyman Paşa ve Vatan Şairi Namık Kemal’in mezarlarının olduğu yere geliyoruz.

20150322_112642

Bisikletleri dışarıya park edip içeri giriyoruz. Giriş kapısının üst demirine, solda Süleyman Paşa 1359, sağda Namık Kemal 1888 yazılmış. Bisikletim KUZ kapı önünde.

20150322_112743_HDR

İlk önce Namık Kemal’in mezarını ziyaret edip rehberimizden bilgi alıyoruz.

20150322_112841

Namık Kemal (d. 21 Aralık 1840 Tekirdağ – ö. 2 Aralık 1888 Sakız adası), Türk milliyetçiliğinin  öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.

Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. “Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle Türk edebiyatının ilk edebi romanı olan “İntibah” ve batılı anlamda Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan “Vatan yahut Silistre” eserleriyle ünlüdür. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü eserleri ve fikirleriyle etkiledi.

20150322_112930

Bolayır yüksekçe bir tepe üzerinde kurulmuş olduğundan Saroz körfezi manzarası da görülmeye değer bir güzellikte ve biz de bu güzelliği kaçırmıyoruz. Saroz körfezine bakanları çekiyorum.

20150322_113450

Süleyman Paşa, Gazi Süleyman Paşa veya Süleyman Gazi (1316 (?) – 1357/1360 arası),  Osmanlı Padişahı Orhan Gazi’nin büyük oğlu olup, annesi Nilüfer Hatun’dur. Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye, başka bir deyişle Avrupa’ya geçişinin öncüsü ve sembolü olan şahsiyettir ve Rumeli Fatihi olarak bilinir.

İlk defa Gerede’de yönetici olarak hizmete başlamıştır. İzmit, Göynük ve Mudurnu civarı kendisine tımar olarak verilmiştir.  İznik (1331) ve İzmit (1337) fetihlerine katılmış, fethinde büyük rol oynadığı Karesioğulları Beyliği’ne bey tayin edilmiştir (1335). Sırplara karşı, Bizans’a yardıma giden Osmanlı kuvvetlerine kumanda etmiştir. Rumeli’ye geçerek Selanik’i Sırplardan almış ve Bizanslılara vermiştir (1349). Rumeli’ye ikinci geçişinde (1352), Bulgar’ları Dimetoka’da yenmiştir. Bu harekatlarında Çimpe Kalesi, kendisine üs olarak verilmiştir. Gelibolu başta olmak üzere Marmara’nın batı kıyısındaki şehirleri ele geçirdiyse de, Bizanslılarla yapılan antlaşma îcabı, buraları daha sonra boşaltmıştır. Eretna Beyliği beyi Alaeddin Eretna’nın ölümünden sonra bölgede doğan karışıklıktan istifade ederek Ankara’yı zap tetmiştir (1354). Bizans’ta imparator değişikliği üzerine, dikkatini yeniden Trakya’ya yöneltmiştir.

Üçüncü geçişinde, Biga’da topladığı ordularını Çardak limanında gemileri yan yana koyarak Çanakkale Boğazı’ndan geçirmiş ve Bolayır’ı kendisine üs edinerek, artık Osmanlı’nın Rumeli’de yerleşmesine dönük bir politika izlemiştir. Anadolu’dan getirttiği Türkmen ailelerini Rumeli’de kurduğu köylere yerleştirmeye başlamıştır. Daha önceki harekatlarda yapılan keşifler ve edinilen bilgilerin de yardımıyla Gelibolu Yarımadası nın kısa bir sürede Osmanlı yönetimine katılması sağlanmış, daha sonraki fetihler için hareket noktası oluşturulmuştur.

Ölüm tarihi konusunda farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre 1360’ta, Bolayır ile Seydikavağı arasında doğanla avlanırken atından düşerek vefat etmiş, cenazesi vasiyeti doğrultusunda Bolayır’da imareti civarında yaptırmış olduğu türbeye defnedilmiştir.  Kendisi için daha önce yaptırdığı türbe boş olarak Yenişehir, Bursa’da bulunmaktadır. Aşık Paşazade bölüm tarihini 1356 olarak verirken, Anonimler ve Oruc Tarihi 1357 olarak vermektedir. Ruhi  Süleyman Paşa’nın Rumeli’de altı yıl boyunca mücadele verdikten sonra öldüğünü söyler. Kendisinin 1352 yılında Cimbi’yi aldığı göz önünde bulundurulursa,  Ruhî’nin verdiği yıl 1356 civarına tekabül etmektedir. Takvimlerden biri, Orhan Gazi’nin Süleyman Paşa’dan beş yıl sonra sonra öldüğünü kaydeder ki Orhan Gazi’nin 1362 Mart’ında öldüğü bilindiğinden, takvimin verdiği tarih 1356 civarına denk gelmektedir. Bizanslı tarihçi Nikeforos Gegoras ise Süleyman Gazi’nin ölümünün, kardeşi Şehzade Halil’in esir edildiği 1357 yılından kısa bir süre sonra gerçekleştirdiğini yazmaktadır.

Gazi Süleyman Paşa, yanında Lalası ve Atı ile beraber mezarda yatmaktadır.

20150322_113818

Hava güzel, ortam güzel, biz de güzel olunca resim çekilmeden olmaz. Yanımızda da köpek arap yiyecek aranmakta Zerrin’in poşetinde. Resimde 6 kişiyiz.

20150322_114551_HDR

Bolayır gezimiz bitti, dönüşe geçiyoruz. Aynı yoldan döneceğiz. Çanakkale boğazının bir kısmı görünüyor tarlaların ardında.

20150322_115620

Sırtta olmamız nedeni ile manzara süper. Ege denizi ve Saroz körfezi bir tarafımızda.

20150322_115626

Diğer tarafta Marmara denizi ve Çanakkale boğazı.

20150322_124153

İniş olunca kısa sürede Gelibolu’nun ilk evlerine giriş yaptık bile. Geçen yıl buraya zor ve gece karanlığında inmiştik.

20150322_141506

Şehre gelince ilk önce tarihi konserve fabrikasını gezip görüyoruz. Fabrika eski ve tarihi olmasına karşın hala çalışılıyor. Fabrikanın dışında park etmiş bisikletler.

20150322_143007

Aynı sırada bulunan antika traktör müzesini de gezelim dedik. Girişindeyiz müzenin.

20150322_143011

Müzenin girişinde ilk olarak resimde gördüğünüz traktör gözümüze çarpıyor. Makine alışılmadık biçimde yapılınca daha önce görmediğimiz için sanki uzaydan gelmiş gibi. Tekerlek yok, palet takmışlar.

20150322_143025

Diğer traktörler de değişik ve ilginç traktörler. Birbirinin aynısını görmek olası değil. Hepsi de pırıl pırıl boyanmış, lastikleri gıcır gıcır. Gelibolu çiftçilerinden Dursun Keskin özel merakından dolayı ne kadar traktör varsa hepsini alıp boyatarak kendine ait binada müze haline getirmiş. Dünyada ve Türkiye de bir ilk olan müze gezilip görülmesi gereken yerlerden biri. Müze iki katlı ve 38  traktör sergilenmekte.

Gövde mavi, jantlar sarıya boyanmış.

20150322_143055

Kırmızıya boyanmış traktör, jantları beyaz renkte.

20150322_143104

Sarı traktör, jantlar kırmızı renkte.

20150322_143112

Kırmızı boyalı traktör, jantları beyaz renkte.

20150322_143120

Başka kırmızı boyalı traktör. Jantları beyaz renkte.

20150322_143128

İki tekerlekli, elle idare edilen traktör. Boyutu normal traktörlere göre küçük.

20150322_143148

Kırmız renkli başka bir traktör.

20150322_143154

Yeşil renkli traktör, jantları kırmızı boyalı.

20150322_143205

Açık kırmızı traktör, jantları sarı renkli.

20150322_143216

Yeşil renkli traktör, Jantları sarı.

20150322_143223

Gövdesi ve jantları kırmızı, motor kaportası beyaz renkli.

20150322_143232

Yeşil renkli traktör, jantları sarı.

20150322_143242

Çok açık mavi traktör.

20150322_143245

Tamamen sarı renkli traktör, motor ve kasnak kısmı kabartma kapak ile kapatılmış.

20150322_143251

Gri renkli bir traktör.

20150322_143312

Tarımda makineleşmenin başlaması ile sabanın yaptığı iş gücünün kat kat üstü iş yapması tarımda devrim başlattı. Kısa sürede büyük arazileri bir çırpıda işlemesi ve yetişen ürünleri toplayıp pazara sürmesi toprak sahiplerini zengin etmiştir. İlk traktörlerden sayılabilecek ilginç bir traktör. Motor gövdesi değişik, yanda volanı var. Tekerleklerinde lastik yok, ön tekerlek düz. İç kısımları çemberli. Arka tekerleği büyük, iç kısmı düz çember. Bu normal yol için. İç kısmı geniş ve çıkıntılı, toprağa iyice tutunması için. Traktör yeşil, tekerlekler sarı renkte.

20150322_143320

Çıkıntılı kafa gibi kaportası olan traktör. Kırmızı boyalı, jantlar açık sarı renkte.

20150322_143326

Normal traktörlerin dışında maket traktörler de camlı dolapta sergileniyor. Biri kırmızı renkli büyük, diğeri yeşil renkli küçük maket traktör.

20150322_143346

Solda metal renkli traktör, tekerlekleri silindir biçimde maket ve geniş yarış lastikli yeşil renkli maket traktör.

20150322_143356

İki kırmızı maket traktör ortasında sarı renkli traktör.

20150322_143403

Kırmızı renkli maket traktör.

20150322_143407

Sağda beyaz renkli maket traktör, solda yeşil renkli kepçeli maket traktör.

20150322_143410

Kırmızı renkli traktör.

20150322_143507

Sarı renkli traktör.

20150322_143513

Lacivert renkli traktör.

20150322_143523

Kırmızı renkli traktör.

20150322_143532

Turkuaz yeşil renkli traktör.

20150322_143554

Bu da turkuaz mavi renkli traktör.

20150322_143600

Açık yeşil renkli traktör.

20150322_143609

Bu da turuncu renkli traktör.

20150322_143634

Egzozu dışarı, yana çıkmış yeşil renkli traktör.

20150322_143642

Kırmızı renkli traktör.

20150322_143649

Oturma yeri tek olan kırmızı renkli traktör.

20150322_143657

Açık mavi renkli traktör, jantları kırmızı renkli.

20150322_143710

Yeşil renkli, jantları sarı renkli traktör.

20150322_143717

Gri renkli gövdesi, jantları turuncu renkli traktör.

20150322_143727

Tamamen kırmızı boyalı traktör.

20150322_143733

Çok açık gri traktör.

20150322_143739

Kırmızı renkli traktör.

20150322_143750

Yeşil renkli traktör, dışında kasnak var.

20150322_143810

Turuncu renkli traktör.

20150322_143815

Kaportası kırmızı, motor kısmı gri renkli traktör.

20150322_143827

Kırmızı renkli traktör.

20150322_143833

Traktörlerin hepsi birbirine benzemez, hepsi ayrı renkte ve pırıl pırıl boyalı, lastikleri de yeni. Görülmeye değer bir müze. Traktör müzesinden çıktık.

Traktör müzesinin sırasında Gelibolu savaş müzesine sıra geldi. Doktorum Mete Güney müzeye giriş yaparken bir resmini çekiyorum.

20150322_144520

Müzenin girişinde Çanakkale savaşını hatırlatan UNUTMADIK yazısı karşılıyor. Elbette bizler 100 yıl önce kazanılan Çanakkale zaferini ve bu yarımada da yatan şehitlerimizi hiç bir zaman unutmayacağız.

20150322_144601

Kanlı çarpışmaların yaşandığı bu topraklarda savaşın acımasızlığını görmek mümkün. Hepsi de düşman askerini öldürmek için kullanılmış ama öyle az buz değil. Toplam Beş yüz bin askerin öldüğü düşünülürse ne kadar silah, bomba, mermi, top, tüfek kullanılmış siz düşünün. Müzeyi gezsek te sadece öldürmede kullanılmış bu korkunç silahlar ürkütücü. Ama bu yaşanmışları da unutmamak gerek. Maket bir uçak, yanında el bombaları, mermiler. Bir tane de asma kilit anahtarı ile beraber.

20150322_144616

Çeşitli bomba ve top gülleleri.

20150322_144655

Top mermisi, içinde küçük bilyeler var.

20150322_144702

Çeşitli bomba parçaları.

20150322_144716

Mermilerin konulduğu kütüklük ve çeşitli mermiler, tek ve sıralı mavzer mermileri.

20150322_144720

Metal tabak, kaşık ve çatallar.

20150322_144739

Çeşitli metal para ve elbise düğmeleri.

20150322_144813

Cep saatleri takılar ve tel kesme makası.

20150322_144818

Dört tane su matarası.

20150322_144822

Hücum borazanı.

20150322_144824

Üç kılıç, bir kama ve elbise düğmeleri.

20150322_144847

Haberleşme telefonu, ahizesi ayrı, mikrofonu ayrı, kablosu da yanında karmaşık halde.

20150322_144856

Süngü, kama ve kılıç.

20150322_144859

Parçalanmış top mermileri.

20150322_144929

Palaska tokaları.

20150322_144934

Askerlerin uyuduğu sığınak, raflı dolapta kap kacak, yatakta yatan asker, ön tarafta kum torbalarından duvar yapılmış.

20150322_144944

Sapsız kazma ve kürekler.

20150322_144959

Pişmiş topraktan yapılmış şişeler.

20150322_145006

Vazo.

20150322_145009

1 Litrelik bira şişesi.

20150322_145030

Bir tane cam şişe ve kırık şişe parçaları.

20150322_145040

Şeffaf ve renkli cam şişeler.

20150322_145049

Çeşitli boyda çömlekler.

20150322_145111

Seramik, geniş şişe bir kulplu şişe, dibinde delik var. Üzerinde Gin, rum, whisky yazdığına göre içki şişesi olmalı. Yanında aynı genişlikte, biraz daha boylu kahverengi şişe ve bir seramik kavanoz.

20150322_145117

Biri saplı, biri sapsız iki kürek, yanında kum içinde bazı yerleri kalmış şarapnel, bomba parçaları. Bunların hepsi sandık içine konmuş.

20150322_145155

Camekanlı bölmede battaniye ile örtünmüş bir manken asker yatıyor. Yanında kum torbaları ile kısa bir duvar oluşturmuş. Mankenin başındaki şapkaya bakılırsa İngiliz askeri olmalı.

20150322_145218

Hazırolda beklerken çekilmiş Türk askeri resmi duvarda asılı. Altında da katlanın konmuş asker elbisesi, üstünde de asker şapkası var.

20150322_145252

Uzun namlulu tüfekler ve mermileri. Dik olarak konmuş mermi sandığına benzer bir şey.

20150322_145241

Top mermi kovanları, kimi yatık, üst üste, kimi dik konulmuş.

20150322_145309

Kurşun mermilerle delik deşik olmuş tahtalar.

20150322_145424

Sapı olan silindir duvarda vidalanmış.

20150322_145459

Çoğu çürümüş konserve kutuları.

20150322_145513

Çanakkale savaşında çekilen resimlerden biri dikkatimi çekiyor ! Askerlerin birinin yanında bir bisiklet var. Askerler beş sıra dizilmiş arkaya doğru. Öndekiler çömelmiş, arkaya doğru ayaktalar. Daha önde beş asker bağdaş kurup oturmuşlar yere. Birisinin yanında küçük bir köpek var. Yanlarında biraz ayrı iki asker yere oturmuş, birisinin yanında bisikleti yere yatırmış durumda. Yanındaki askerin yanında da bir köpek var. 100 kadar asker var.

20150322_145615

Bisikleti ve onu kullanan askeri daha yakından çekiyorum. 100 Yıl önce savaşta kullanılan bisiklet, 100 yıl sonra benim bisikletle İzmir den Çanakkale’ye kadar gelip resmi görmek kadar ilginç bir durum olamaz. Bisikleti kullanan asker sanki sevgilisi yanındaymışçasına sevgiyle kucağına yatırıp sarılarak poz vermiş. Anlaşılan toz kondurmuyor bisikletine. O yıllarda bisiklete binmek bir mucize olsa gerek ve en şanslı askerlerden biri olmalı. Belki de şanslı olması nedeni ile bisikletine öyle sarılmış. Kim bilebilir ki? Bisikletli asker ve yanındaki askerin yanında bir köpek.

20150322_145706

Bunlar da çürümeye yüz tutmuş metal su mataraları.

20150322_145717

Mermi sandığında beşli tüfek mermileri. Sandığın kapağının içinde cam kavanozlar.

20150322_145722

Eski bir radyo, ahşaptan yapılmış, üstünde de uçak maketi.

20150322_145819

Mekanik duvar tipi telefon.

20150322_145832

Savaş müzesinden çıkıp bisikletlerimizle Gelibolu limanında bulunan ayakta kalmış tek Burç’a vardık. Burası aynı zamanda Piri Reis Denizcilik Müzesi.

20150322_150527

Müzenin giriş yerini daha önceden fark etmemiştim. Yol tarafında 5 basamak aşağı inip dar bir kapıdan giriş yapılıyor. Müzeye giriş bize bedava. Burca büyük bir afiş asılmış, üste “Bir asır geçse de…” diye yazılmış. Altında imzası ile Gazi Mustafa Kemal’in Çanakkale savaşında çekilmiş resmi. Üstte Ay -Yıldız. En altta da “Zaferler ve onları gerçekleştiren kahramanlar asla unutulmazlar” diye yazılmış.

20150322_150638

İşte müzenin daha doğrusu Burç’un giriş yeri içeriden görünüşü. Giriş kısmı dar bir koridordan yapılmış, dikdörtgen kesme taştan.

20150322_150725_HDR

Koridor orta kesiminde geniş bir salona açılıyor. Korkuluk demir ile çevrelenmiş bir delik görünüyor.

20150322_150756

Ortada deniz ile bağlantısı olan geniş ve derin bir kuyu var.

20150322_150809

Mazgal deliklerinden vuran ışık yeterli olmuyor iç aydınlatmaya. Mazgal deliği ve dışardaki ışık parıldıyor dar bir alanda.

20150322_150828

Mazgal deliğinden dışarısı, iç liman denilen yere bakıyor. Kayıklar bağlı duruyor iç limanda.

20150322_150856

Başlıyoruz müzede sergilenen denizcilikte kullanılan alet, edevat, haritalara bakmaya. İki yanda kürekleri olan gemi maketi. Bir sırada 20 den fazla kürek var.

20150322_151115

Burç tavanı kemerler yardımı ile kapatılmış.

20150322_151145

Burcun kubbesi pişmiş tuğladan örülerek yapılmış.

20150322_151150

Piri Reis’in çizdiği dünya haritasının bir kopyası. Harita ile birlikte defterleri ve kullandığı harita çizim aletleri.

20150322_151218

Küçük kaide üstüne ikişer çember konulmuş dönebilen küre üç tane. Bir tane de kum saati.

20150322_151229

Küçük bir gemi topu maketi.

20150322_151234

Pusula.

20150322_151321

Osmanlıca yazılmış defter ve pergel. Soldaki sayfada harita çizilmiş.

20150322_151336

Sağda 360 dereceli açı çemberi, solda kum saati.

20150322_151411

Küçük bir sandık içine konmuş cetveller, rulo kağıtlar sığmamış.

20150322_151421

Ortasında delik olan tahta fıçı dik konulmuş, Üstünde gemi seyir defteri ve harita defteri.

20150322_151448

Osmanlıca yazılmış haritalı defter.

20150322_151457

Küre dünya haritası, harita çizimleri şimdiki dünya çizimlerine hiç benzemiyor. Yanda da çerçeveli harita.

20150322_151539

Üst kata çıkan dar merdivenler. Merdivenlerde bir güzel.

20150322_151650

Derken üç güzel  daha gelip poz veriyorlar.

20150322_152200

Müze ziyareti de bitti. Bisikletlere binip çarşıya gidiyoruz. Çarşı esnafı bize tavuklu pilav, ayran ve peynir tatlısı ikram ediyor. Bizler de esnafa teşekkür edip ikramları afiyetle yiyoruz. İnsanların kimisi aç mı? Yoksa aç gözlülüğünden mi bilinmez esnafın dağıttığı pilavı alabilmek için aramıza sıraya girip alması beni şaşırttı doğrusu. 5 Kişi bir bankta oturmuş pilav yerken.

20150322_152850

İkramları yedikten sonra rehberimiz Hüseyin bizi Gelibolu fenerinin bulunduğu tepeye götürüyor. Burada bir çok eser, yapı, türbe var. Hüseyin hepsi hakkında kısa bilgiler sunuyor bizlere. Bir kısım yerde kaldırıma oturmuş, bir kısmı da ayakta Hüseyin’i dinliyorlar. Herkes sarı, fosforlu yelek giymiş.

20150322_155527

Bayrak Baba türbesi aşağıda görünüyor.

20150322_155532

Fransız mezarlığı, binsekizyüzlü yıllarda kırımda ölen askerlerini getirip bu bayıra gömmüş, bayrağını da dikmiş. Burası benim toprağım benim askerim yatıyor diye sahipleniyor ve kaldırmaya kalktın mı savaş ilanı sayıyor. Çanakkale savaşında düşmanımız olan Fransızları öldürmemize ve bir çok gemilerini boğazın sularına gömmemize rağmen buradaki mezarlığı kaldıramamışız. Acaba neden?

20150322_155539

Hamzakoy kumsalı, henüz havalar soğuk. Kumsal pırıl pırıl temiz görünüyor.

20150322_161041

Üç güzeli manzaralı çekiyorum.

20150322_160153_HDR

Gelibolu deniz feneri.

20150322_161406_HDR

Dumlupınar denizaltı batığı ve açık hava müzesi.

20150322_161432

Artık tur bitti ve kamp alanına giderek aracı ile gelenler ve otobüse binecekler telaşla eşyalarını toparlayıp bir an önce yola çıkmak için hazırlanıyorlar. Bizim acelemiz yok, bu gece burada kalacağız. Dönüş için otobüs biletlerini ertesi gün için aldık. Sadece benim kıytırığı Asuman Şen’in arabasına verdim. İzmir de alırım artık. Gidenlerle vedalaşıp yolcu ediyoruz birer ikişer. Kamp alanında bir kaç kişi kalıyor bizlerle birlikte. Akşam yemeğinden sonra fazla geç olmadan çadıra girip yatıyoruz.
Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 38 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda.

Powered by Wikiloc

 

Ertesi sabah hava kapalı ve yağmur atıştırıyor. Yağmur yağışı bir kaç gün sürecek hava raporlarına göre. Havalar da serin ve geceleri soğuk olacağından otobüs ile dönmeye karar verdik. Eşyaları ve çadırı toplayıp bisikletin bagajına yerleştirdikten sonra kahvaltı yapmak için uygun bir kahve aramaya başladık. Yanımızda kahvaltılık malzemeler var. Şehrin balıkçı kahvesine gelerek içeri giriyoruz. Burası bir balıkçı kasabasında eski bir kahve görünümünde. Balıkçılar yanan sobanın sıcaklığında olta takımlarını hazırlıyor.

Denizin Delisi

Unutmak mı, delisin,

Gitmesem de bekler orada deniz.

Gelirsem, bilmelisin

Benim beklememdir burada deniz.

 

Gitmek gibi geleceğim

Denizin delisine.

Delinin denizi gibi

O ne kadar giderse.

Özdemir Asaf

20150323_101022

Her bir masada oltalar hazırlanıyor, havalar düzelince Marmara denizinde küçük tekneleri ile balık tutacaklar.

20150323_101433

Balıkçıların deniz ile hikayeleri çoktur, anlatmakla bitmez. Dinlemek gerek. Masada oltalarını hazırlayan balıkçı, İrfan ve ben muhabbet ediyoruz. Arkada soba ve uzun boruları.

20150323_101524

Balıkçı kahvesinde ağların kokusunda güzel hikayelerle zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Otobüsün hareket saati yaklaştı, bisikletlerle garaja giderek otobüsü beklemeye başladık. Tura katılan bir arkadaş ta İstanbul’a gidecek. O arada bisiklet dinamosundan şarj ünitesini sordu bana. Artık eve döndüğümden bendeki şarj ünitesini arkadaşa satıyorum. Nasıl olsa evde hazır var, onu takarım. Otobüs perona girince hemen bisikletleri bagaja yükleyip yerimize oturduk. Yaklaşık 5 – 6 saat sonra İzmir’e vardık. Menemen’i geçince garaja gideceğimize metro istasyonunda inip metro ile gidelim deyince otobüsten yolcu indirme sırasında biz de inerek bisikletleri bagajdan indirerek sökmüş olduğumuz ön tekerlekleri takıyoruz. Metroya bisikletlerin binme saati olan 20:00 ye kadar bir süre beklemek zorunda kaldık. Neyse 20:00 olmadan güvenlik görevlisi bizi içeri alıyor. Metroya binip gitmeye başladık, İrfan Karşıyaka da indi. Tamam Bayraklı da, ben ise Alsancak ta indim. Sahilden, bisiklet yolundan tatlı bir yorgunlukla ama mutlu olarak aheste aheste eve vardım.

Böylece bir turu da bitirmiş oldum. Yeni arkadaşlarla tanıştım. Yeni dostluklar kuruldu. Hazinem zenginleşiyor her turdan sonra. Heybelerim yeni dostlar için her zaman yer bulacaktır.

Yeni bir turda görüşme dileği ile sağlıcakla kalın Dostlar….

Aşağıda Alsancak – Üçkuyular yol haritası

Powered by Wikiloc

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir