Etiket arşivi: dilek taşı

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 3. Gün

2 Eylül 2014 Salı

Aşağı Hanlar – Kalkım – Yenice – Torasan göleti

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

şimdi bir süre. dinlenme zamanı..

beynen.. ruhen..bedenen.

.

Yıldızları düştü dileklerimizin

Denizin yüzüne..

Şimdi vakit gece

Ve toplama vakti bir rüya dolusu umut

Bir gök miktarı huzur…

Ahmet Yaşar Gündüz

 

Öne çıkan görsel, Ağaçlar tünel gibi kapatmış yolu.

020920147981

Ormanın dinginliği uykuda kendini gösterdi. Bir önceki gecenin gürültüsü burada olmaması güzel bir uyku çekmeme neden oldu. Telefonun alarmı çalmadan uyandım, gün ağarmış, sabahın seheri çiğ damlalarıyla havayı yıkayıp pakladıktan sonra çimenleri ve çadırımı ıslatmıştı. Güneş henüz doğmamış, çadırımdan çıkıp temiz havayı ciğerlerime çekerek bir kaç kez derin derin nefes aldım. Çadırımın içinden dışarısı, otlak ve çam ağaçları.

020920147890

Küçük bir dere şırıl şırıl akmakta, çıkardığı şırıltılı su sesi insana suda hayat olduğunu hatırlatıyor. Derede taşların arasından akan suyu çekiyorum.

020920147891

Dere Kaz dağından geliyor, çay kıyısında çınar ağaçları var.

020920147892

Dün akşam hava karardığı için etrafı görememiştim. Günün aydınlığında etrafı görmek için küçük bir gezinti yapmaya başladım. Elimde cep telefonu ile resimler çekerek hem görsel hem de yaşamsal veriyi kaydediyorum. Bisikletlerimiz, çadırlar ve kurumaya bıraktığımız çamaşırlar. Kamp yerimiz gayet güzel. Önümde taşlar ve akan dere.

020920147893

Hasan’ın hamağı, dere üstüne kurmuş. Aslında hamakta uyumak vardı ama karanlıkta görmediğimden kaçırmışım güzel uykuyu. Hamak iki çınar ağacına bağlı.

020920147894

Kahvaltı için yumurta kaynatacağız, Hasan derin bir kap vererek yumurtaları kaynatmaya başladık. Ocak önceden yanmaya başlamıştı, odunla ateşi canlandırdık sadece.

020920147895

Güzel insan Hasan güneşe sırtını dayamış bana poz veriyor. Burada yaşamanın huzuru yüzünden belli. Gülümsemesi hiç eksik olmuyor. Sadece şehirde çektiği acılar yüzünde çizgiler oluşturmuş ama bulduğu bu huzur çizgilerini yumuşatmış.

020920147896

Yumurtalar kaynadı, sıra çayı demlemeye geldi. İsten kararmış çaydanlığı ocağa sürüyoruz. Sabahın erken saatlerinde Edremit’ten iki kase kelle paça geldi. Hasan beraber yiyelim deyince çorbaları ısıtıp afiyetle yiyoruz. Çorba nefisti, üstüne biraz da kahvaltı ve çay.  Bu sabah karnım iyice doydu tıka basa, Gelibolu’ya kadar götürür bu sabah yediklerim.

020920147897

İp salıncak çınarın bir dalına kurulmuş çocuklar için. İleride mavi bir çadır var.

020920147898

Hasanın dün gece anlattığı öyküdeki dilek taşı. Anlaşılan dilek olayı tutmuş, yakılan mumlardan ve taşta bıraktığı isten anlaşılıyor. Taş ta dilek taşına özenmiş gibi ilginç bir yapıda. İlk görünüşte sanki gerçekmiş gibi bir duygu veriyor. Çaresiz kalmış insanlar inanmasa da belki dileğim gerçekleşir diye mum yakıp dilek tutuyor taşın başında. Umutsuz yaşanmıyor…

020920147899

Dilek yaşı, üstü düz ve dik olan yerin dibinde baca tuğlası konmuş. Üstünde de yakılmış mumların erimiş kısmı duruyor.

020920147900

Hasan’ın çadırı ve yaşam alanı çınarın altında.

020920147901

Sabah yağan çiğden ıslanan çadırların kurumasını bekliyoruz güneşin sıcaklığında.

020920147902

Hasan’ın anlattığı öyküdeki Ihlamur ağacı. Heybetli görünümü insanı cezbediyor. Ak sakallı dede gece bana görünmedi, rüyama da girmedi. Gireceğini de sanmıyorum. Burada dikkatimi çeken Ihlamur ağacından çok çeşmelerin bolluğu. Ihlamur ağacının yanında 3 tane çeşme, sol tarafımda 5 – 6 çeşme, arkada bir o kadar. Sağ tarafta bir kaç çeşme. 10 dan fazla çeşme var. Önüne gelen çeşme yaptırmış gereksiz biçimde. Kaz dağları su bakımdan zengin, büyük bir depo. Her taraftan su fışkırıyor, dereler çağıl çağıl akmakla. Hayrat yaptıracaksan çeşmeyi suyun olmadığı yere yaptır da duasını her gün çeşmeden su içenler yapsın. Aynı yerde 15 tane çeşme yaptırmanın anlamı yok. Dereden bile su içilebilir, doğal olarak akıyor zaten. Bilmem ne demeli kolay yerde çeşme yaptırana ….

020920147903

Hasan’ı da yanımıza alıp bir anı fotoğrafı çekiyorum elçek ile. Şafak, ben ve Hasan.

020920147905

Hasan kendi yazdığı piknikçilere uyarı niteliğinde levhalar koymuş ağaçların gövdelerine. “ÇÖPLERİNİZİ SİZE İADE EDİYORUZ” yazısı en dikkat çekici. İnsanların ürettiği çöpü olduğu yere bırakma alışkanlığını nasıl kıracağız bilemiyorum. Uyarıcı yazılar olmasına rağmen hala çöpünü bırakıyorlar. Yine de Hasan etrafı temizlemekten geri durmuyor. Ortalığın temiz olmasından belli. Uyarılar biraz işe yaramış anlaşılan.

020920147906

İşte dün Şafak’ın ensesinde nefesini hissettiği koca baş köpek. Gerçekten de görünüşü canavar gibi ama yanımıza sahibi ile gelip köpeği yakından tanıyınca insanlara zarar verecek gibi görünmüyor. Dün Şafak’ın yaşadığı olayda belki de havlayan küçük köpekten Şafak’ı korumak için yanında durdu. Ben bunu anladım köpeği görüp yakınında durunca. Şafak ve Sivas Kangal köpek. Şafak köpeğin resmini çekerken ben de onları çekiyorum. Köpeğin boynunda sivri demirli tasma var.

020920147907

Kocabaş uzun bacaklı sağlam gövdesi ve iri başı ile heybetli duruyor. Yakışıklı bir köpek. Sahibi ne derse onu yapıyor, otur otur, kalk kalk. anlattığına göre domuzlar kocabaştan epey çekiyor. Denk getirmesin ormanda bir domuz, anında parçalıyormuş. İnsanların yanında uysal ve güven verici bir duruşu var. Köpek sahibi ile beraber.

020920147908

Hareket etmeden önce kahve pişiriyorum, kahvenin suyunu mataramdan kullanıyorum. Kahveleri içince ekşimsi bir tat geliyor. İlk önce neden olduğunu anlamadım. Arkadaşlara sordum kahvenin tadında bir ekşilik var mı diye. Onlar da biraz ekşi deyince bende jeton düştü. Matarama su doldurduktan sonra içine biraz şeker ve yarım limon sıkmıştım. Ondan kahvenin tadı ekşimtırak oldu. İlk defa böyle bir kahve pişirdim. Şafak bizi çekiyor, Hasan, ben ve köpeğin sahibi.

020920147909

Sabah köpekle gelen misafirimiz atı ile yukarı ormana doğru gitti. Kocabaş bir süre bizimle oturduktan sonra sahibinin ardından o da gitmeye başladı. Bizde yolcu yolunda gerek diyerekten Hasan ile vedalaşıyoruz. Bir akşam gelişen dostluğumuz ile kucaklaşıp yanından ayrıldık. Başka bir zaman tekrar buluşma dileği ile. Köpek dağa doğru gidiyor.

020920147910

Piknik alanından yola çıktık, bir süre daha yokuş tırmanacağız Yukarı Hanlara kadar. Ondan sonra hep iniş başlıyor.

020920147911

Yukarı Hanlara vardık, burası daha büyük bir alan ve bir sürü işletme var. Yani kalabalık. İyi ki burada kalmadık, buna seviniyorum burayı görünce.

020920147912

Yukarı hanlar yolun zirvesi, buradan sonra iniş başlayacak gibi.

020920147913

Yukarı Hanlar sırtta olduğu için geniş ve düz olan yerler çok, uzayıp gidiyor. Yüksek ağaçların altı çimenlik.

020920147914

Bir köpek havlamaya başladı, durunca havlamasını kesti. Kocabaşı tanıdıktan sonra bu köpek enik gibi geldi bana.

020920147915

Kalkım belediyesi Yukarı Hanlarda tabela koymuş, hoş geldiniz diye karşılıyor bizi. Tabelanın üstünde iki geyik resmi konmuş. Kalkım’a hoş geldiniz, Agonya’nın merkezi, Türkiye’nin en iyi oksijen çadırı, Marmara’nın Egeye açılan kapısı, Truva’nı ilk at olimpiyatları ev sahibi, Dünyanın en iyi kapya biberinin yetiştiği yer, havası şifa, doğası ferah, insanı dosttur. Kalkım belediyesi.

020920147917

Artık iniş başlasın, yaşasın hayat. Yiiihhhuuuuuu diye bırakıyorum kendimi bol oksijeni içime çekerek.

020920147918

Şafak’ın daha önce keşfettiği şelaleye gelince sapıyoruz sağa doğru. Toprak yoldan sonra bisikletten inerek patikadan bir süre giderek dere kenarına geldik. Yukarıdan gelen bir dere var.

020920147919

İşte şelale de başka yönden, ama biraz yüksekçe yerden küçük bir çağlayan olarak diğer dere ile buluşuyor.

020920147920

Akan su gördüm mü dayanamam, hele çağlıyorsa. Hemen soyunup şortumu giyerek çağlayanın yanına vardım kısa sürede.

020920147923

Hemen yukarıdan dökülen suyun içine giriveriyorum. Buz gibi kaz dağları suyunda kendimden geçiyorum adeta.  Bir daha nerede bulacağım doğal duş yerini! Yukarıdan dökülen sular masaj yapıyor tüm kaslarımı. Bu masaj bana ömür veriyor sanki. Şafak böyle yerlerle pek arası iyi değil. Hal böyle olunca resimleri çekmek te Şafak’a düşüyor. Oooohhh sefam sürüyor sular dökülürken. Şafak uzaktan çekiyor.

020920147924

Şelaleden akan su saçlarımı tarıyor, Şafak bu kez yakından çekiyor.

020920147926

Bir süre suyun altında durduktan sonra Şafak’a bir poz veriyorum. Çağlayanın aktığı yerde yosun turmuş. Yosun halı gibi yumuşak ve kaygan değil. Yosunlarda rahat biçimde yürüyebiliyorsun, hiç böyle yosun görmemiştim daha önce.

020920147928

Kurulandıktan sonra giyinip yola çıkıyoruz, inişte bir toprak kayması görünce duruyorum. Toprağın kaydığı yerde raylar görünüyor. Acaba ne amaçla kullanılıyor raylar. Herhalde maden ocağına ait olmalı diye düşünüyorum. Ama görünürde bir şey yok ormanın içinde. Kim bilir nereden nereye gidiyor!

020920147929

Yol ormanın içinden aşağıya doğru kıvrılarak iniyor. İniş çabuk olur her zaman.

020920147930

Hazır yakalamışken yol arkadaşımın bir resmini çekeyim bisikleti ile beraber. Şafak ve bisikleti.

020920147931

Dağlarda aç kalmazsın hiç bir zaman, yolda da. Böğürtlenler tüm yol kenarında Ağustos ve Eylül aylarında devamlı olarak meyvesini cömertçe vermekte. Kuşlar ve diğer hayvanları beslediği gibi bizi de besliyor doğanın bir parçası olarak. Tam da zamanı böğürtlenlerin. Tadı nefis, mis gibi. Bir avuç yesen epey enerji verir insana.

020920147932

Ben de bir avuç yiyorum böğürtlenden. Doğal takviye. Elini boyasa da kırmızıya önemli değil. Avucumun içindeki böğürtlenleri çekiyorum.

020920147933

İniş bitiyor kısa sürede, uzun yol kat etsek te süresi kısa olunca bana çabuk geliyor. Ovada tarlalar bahçeler ve çiftlik evleri.

020920147934

Düzlüğün başladığı yerlerde bir heykel çıkıyor karşımıza. Şafak heykelin yanında duruyor.

020920147935

Yakından bakınca Agonya da olduğumuzu anlıyorum. Kalkım belediyesi bir açıklama yapmış burası ile ilgili. Keşke düz bir mermer parçasına yazsaydı. Kitap şekli pek hoşuma gitmedi. Kitap olmasına rağmen yazı kitaptaki gibi sayfaya yazılmamış, bir bütün olarak yazıyı yazmışlar. Benim ilk başta anladığım

AGON:

AGONYA: TRUVANIN

VE SPORCULARININ

KALKIM BELEDİYE

diğer sayfaya geçiyor gözüm

ATA BİNEN SPORCU

ÜNLÜ ATLARIN

BULUNDUĞU YER

BAŞKANLIĞI 2012

Gözlerim böyle okudu yazıyı ne yapayım!

020920147936

Güneşin altında şahlanmış ata binmiş savaşçı göz kamaştırıyor rengi ile. Sanki altından yapılmış. At heykeli yüksek bir kaidenin üstünde.

020920147937

Dedim ya daha önce doğada aç kalmazsın. Kara yemiş, dikenli çalısı olan bu yemiş ağızda biraz buruk ve mayhoş tat bıraksa da enerji veriyor bir kaç tanesi. Köylüler plastik kovalarda topluyorlar kara yemişleri. Reçel oluyormuş pek güzel. Elimde dört tane karayemiş meyvesi.

020920147938

Kaz dağının sırtında tabelada yazıyordu ; Kapya biberi diye. Benim bildiğim etli kırmızı salçalık biber. Marmara bölgesinin, Kaz dağlarının kuzey tarafındaki ovada bu biber yetiştiriliyor ve alabildiğine uzana tarlalar kırmızı biber ile dolu. Burası biberin ambarı olunca tüm Türkiye’ye ve yurt dışına salçalık biber olarak ihraç ediliyor.

020920147939

Her tarlada küçük bir çardak, sıcakta gölgelik olarak yapılmış büyük bir ihtimalle. Üstü dallarla örtülü, altında kabak ekmişler.

020920147940

Kalkım’a giriş yapıyoruz.

020920147941

Kalkım küçük, şirin bir kasaba. Burada çay molası vereceğiz. Onun için kasabanın merkezine doğru gidiyoruz. Girişinde tak yapılmış, solda apartmanlar tak dibinde, sağda bahçeler.

020920147942

İlginç bir ev dikkatimizi çekiyor. Ev de meydanın ortasında. Güzel prefabrik bir ev, su basmanı epey yüksek tutulmuş. Gösteriş amaçlı yapılan bu evde kimse oturmuyor. Bir metrelik kaide üstünde duruyor ev. Süs için yapılmış, kimse oturmuyor.

020920147943

Çay içmek için parkın içindeki çay bahçesine girerken yavru bir köpeği uyurken görüyorum. Dünya umurunda değil, ön ayakları ağzında öylece uyumuş. Ben hayvanların da rüya gördüğüne inanırım. Bu köpek te rüya görüyor, yatış biçiminden anlıyorum.

020920147944

Çayları atıştırmalık bir şeylerle içiyoruz çay bahçesinde. Gerçi pek yorulmadık buraya kadar. Daha çok pedal çevirmeden iniş yaptık. Ama belli noktalarda mola vermek iyi olur. Çay bahçesinin önünde Atatürk heykeli var. Ağaçların altında gölgelik yerde oturuyoruz.

020920147945

Molanın ardından yola çıkıyoruz. Köy yollarında doğa ile baş başa uyum içinde bisiklet sürmekteyiz. Düzlük bitti hafif çıkışlar başladı, çıktığımız kadar iniyoruz da.

020920147947

Uzun zamandır tütün tarlası görmemiştim. Tekel denetimli üretime geçtikten sonra belli bölgelerde sınırlı ve denetimli olarak yetiştiriliyor. Burada durup bir süre tütün tarlasına bakıyorum. Belki hayatım boyunca bu tarlada yetişen tütün kadar içmişimdir. Belki de daha fazlası. Hani derler ya “Bir fırın ekmek yemen lazım”, ben de diyorum ki “Bir tarla tütün içmen lazım”.

020920147948

İnsanlar yanlış yola girmesin diye yolu gösteren tabela koymuşlar. Tabela olduğu halde yine de yanlış giden oluyordur. Çünkü bir çoğunda okuma alışkanlığı yok! Büyük olasılıkla Kurtlar Mahallesi sakinleri dikmiştir bu tabelayı. Yönü gösterecek ASENA olmadığı için kurtlar yolunu şaşırıyor! Çünkü tabelayı tam geçerken okuyabilirsin.

020920147949

Hamdibey köyü uzaktan görünüyor. Yolu da dümdüz.

020920147950

Hamdibey köyüne adını veren Kuvayı Milliye kahramanı Edremit Kaymakamı Köprülülü Hamdi bey. Yunanlılarla Kurtuluş savaşında burada Şehit düşünce köye Hamdi bey adın veriliyor. Anısına heykeli de dikilmiş.

020920147952

Kitabesinde; Kuva-yı Milliye kahramanı Edremit kaymakamı şehit Köprülülü Hamdi bey 1886 – 1920 yazılı.

020920147953

Hamdibey köyünde fazla durmadan yola devam ediyoruz.

020920147954

Genç çam ormanı tam tutuşmuşken hemen söndürülmüş. İzleri duruyor yangının. Yaz sıcağında kuruyan otlar çok tehlikeli. Çok dikkat etmeli bu aylarda. Piknik yaparken mangalı kontrol etmeliyiz, ateşini iyice söndüğünden iyice emin olmalıyız. Arabadan sigara izmaritini dışarıya atmamalıyız. Arabanın içinde sigaranın izmariti koku yapıyor diye dışarı atılıyor. Bari söndür de at.

020920147955

Artık düzlük bitti, ormanlık engebeli arazideyiz. Çam ağaçları yolun iki yakasında ve böyle yolları seviyorum.

020920147956

Ormanın içinde giden yol uzayıp gider, ucu gözükmese de yol seni götürür.

020920147957

O yol biter başka bir yol uzanır önünde kıvrımlı.

020920147958

Yaşlı meşe ağacı, insanların her türlü budamasına dayanmış ve hala dayanmakta. Aslında kocaman gövdesi ve dalları ile geniş bir alanı kaplayacak durumda. Tarla sahibi biberlerin pişmesi için güneş ışınlarına ihtiyacı var. Tarlaya güneş vursun diye ağacı sürekli budamış ve bu hale dönmüş koca meşe. Kuşların konması, yuva yapması için dal yok.

020920147959

Köylerde kerpiç evleri görmek her zaman olası. Eskimiş tahta kapısı, penceresi ve oluklu kiremitleriyle geçmiş zamandan kaldığını belli ediyor. Tek katlı olan da var  iki katlı olanı da var.

020920147961

Yol çatağındayız, sağ taraf Balya, Balıkesir yönüne gidiyor. Sol taraf Yenice ve Çanakkale’ye gidiyor. Bizim yolumuz Yenice tarafı olacak.

020920147962

Kayatepe köyünden çıkıyoruz, Şafak kocaman bir ağacın gölgesinde gidiyor.

020920147964

Güneş tam tepemizde, hava iyice sıcakladı. Küçük bir koyun sürüsü Çitlembik ağacının gölgesine sığınmışlar güneşin alçalmasını bekliyorlar ses çıkarmadan. Yün sıcak tutar, koyunlar da yünlü. Bir de hava sıcak oldu mu yanıyorlardır güneş altında.

020920147965

Karayolları Umurlar köyüne tabela koyma zahmetine katlanmamış. Umurlarında değil sanki! Köylüler kendi köyünün tabelasını kendileri yazdırıp koymuşlar köyün meydanında. Köyün camisi az ileride.

020920147971

Karnımız acıktı, köyde çamların gölgesinde serilip yemek yapmaya başladık. Yemek te nefis oldu, makarna ve ton balığı ana menü, yanında bir baş soğan. O kadar lezzetli oluyor ki pirzola yesen bu kadar lezzetli olmazdı zannedersem. Çamların altında bisikletlerimiz, şafak yemek için hazırlık yapıyor.

020920147972

Yemekten sonra yola devam, yüksekteyiz, aşağıda tarlaların olduğu bir ova görünüyor.

020920147973

İnişe geçtiğimiz sırada solda bir çeşme görüyoruz. Ama bildiğimiz çeşmelerden değil, çeşmenin ünlü olanından. Gazi çeşmesi, Gazi Mustafa Kemal Çeşmesi. Çeşmenin yanında bisikletlerimiz park etmiş.

020920147976

1977 yılında restore edilen çeşme fayansla tertemiz, bakımlı bir çeşme haline dönüşmüş. Fayanslara yazılanlar; Gazi çeşmesi, Büyük Atatürk 15. 4. 1934 tarihinde Balıkesir, Çanakkale yolculuklarında beraberlerinde İran şahı Rıza Pehlevi ile bu çeşmeden su içtiler ve bir müddet istirahat ederek çevre halkı ile sohbet ettiler. Atatürk’ün beldedeki bu büyük hatırasının idamesi ve ruhunun şadolması maksadıyla bu çeşme ve etrafı Çanakkale seramik fabrikaları A.Ş kurucu ve murahhas azası H. İbrahim Bodur tarafından yeniden ihya edilmiştir. 27.7.1977

020920147977

Gazi Mustafa Kemal madem bu çeşmede oturmuş, su içmiş kahve de içmiştir büyük bir ihtimalle. Atamızın sevdiği kahveyi bizde cezveye kahveyi ocağa sürüyoruz.

020920147978

Cezvede kahve pişirirken, üç tane fincan yanda duruyor. Orda duran bir motorcu da kahve içecek.

020920147979

Kahve faslından sonra yollara düşmenin vakti gelince yola çıkıyoruz. Ama ne yol, sanki ağaçtan bir tünel içindeyiz. Yolda kaybolmalı bazen, biz de kaybolmadan edemedik. Tünelin ucunda ışığı görebiliyorum. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

020920147981

Yenice ilçesine geldik sonunda. Kampı Yeniceyi az geçtikten sonra gölet kenarında vereceğiz. Şafak buralardan geçtiği için yeri biliyor.

020920147982

Yenice ilçe merkezine girip marketten yiyecek takviyesi yapacağız. Akşam yemeği ve ertesi gün için alış veriş yapıyoruz marketten. Fırından da büyük bir köy ekmeği aldık. 2 Gün yetecek kadar.

020920147984

Yenice’ye gelirken ön bagajımın demiri lastiğe sürtmeye başladı. Sanayi sitesini sorup bir demircide soluğu aldık. Canavarla lastiğe sürten demiri kesip atıyorum. Oh rahatladı içim. Yolum uzun ve sorun çıkaracağa benziyordu.

020920147985

Lastiğe sürten demiri kestik rahatladım, sanayiden bir kaç yüz metre uzaklaştık. Hızım da düşük. Birden bire ön bagaj demiri kırılıp ön tekerleğin üzerine düştü. Bisikletin üzerinden kendimi yana atıp üzerine düşmekten kurtuldum. Yoksa bir tarafım sakatlanırdı. Bisiklet yere serildi, ben ise kendimi yana atınca iki ayağım üzerinde hafif koşu ile düşmekten kurtardım. Bu kazayı ucuz atlattım doğrusu. Bir süre durup düşündüm. Yol boyunca dağları çıkıp kendimi aşağı son sürat demeyelim de 50 yada 60 km hızla indiğimi düşündüm bir an ve ne olacağımı tahmin etmeye çalıştım. Kendimi yana atıp kurtulma şansım olmazdı tahminim. Verilmiş sadakamız varmış, kazayı ucuz atlatmıştım. Buna şükür ettim ilk önce. Şafak önde gidiyordu. Şoku atlattıktan sonra Şafak’ı telefonla arayıp geri gelmesini söyledim. Şafak yanıma gelince bisikleti kaldırıp ön bagajı kancalı lastikle bağlayıp fazla uzaklaşmadığımız sanayiye geri döndük. Bagajdan çantayı alıp kırılan yeri gaz altı kaynağı yaptık. İyice sağlam olacak biçimde. Bagaj demir olması kaynakçıda kaynak yapılmasına olanak sağlıyor. Alüminyum olsaydı işimiz zordu. Bu arada ikinci kez dükkanına geldiğimzi demirci bize çay ısmarladı. İş bitiminde “borcumuz ne” diye sorunca, “kazasız belasız yolunuza devam edin, borcunuz yok” dedi demirci. Demirci ustasına teşekkür edip dükkandan ayrıldık.

Bagajın kırılması beni epey düşündürdü. Şimdilik ucuz atlattık ve bagaj demirini kaynattım ama tekrar olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Bisikletim KUZ yerde yatıyor, ön bagaj yerinden kopmuş durumda.

020920147986

Sanayide işimiz bittikten sonra tekrar yola çıktık. Yence bende bir anı bırakmış oldu böylece. Yenice’den çıkıyoruz.

020920147983

Kısa sürede gölete geldik. Gölet fazla büyük değil.

020920147987

Gölette su düzeyi epey azalmış. Eylül ayındayız, yaz geçti. Pek yağış ta olmadı gölet i dolduracak kadar. Gölet uzunlamasına bir yapısı var, yarısında bir köprü ile karşı kıyıya geçiyoruz. Kampı karşı kıyıda yapacağız. Köprüden göleti çekiyorum.

020920147988

Kamp yapacağımız yerde çeşme var. Bu iyi, su olması gerek kamp yerinde. Çeşme borusunun ağzında bir odun var. Bu neyin nesidir diye odunu çekince borudan su basınçlı olmuş ta karşıya fışkırıyor birden bire. Bir süre aktıktan sonra su miktarı azalıyor, az akmaya devam ediyor. Çeşme görkemli ama içi ve etrafı pis. Hava kararmadan duş alıyoruz sırayla, terli olan çamaşırları yıkayıp ipe asıyorum.

020920147990

Burası piknik ve mesire alanı. İnsanlar buraya piknik yapmaya geliyor ve piknikte en önemli olayı yaşıyorlar; Mangal! Mangalsız piknik düşünülemez bile. Vejeteryanlar, yani et yemezler mangal yerine ne yapıyorlar acaba? Fasulye mi pişiriyorlar? Neyse biz yemeğimizi yaparken piknik yapmaya gelen bir aile bize mangalda pişirdiği tavuktan bir miktar veriyor. Teşekkür edip afiyetle yiyoruz. Çam ağaçlarının gövdelerini çekiyorum.

020920147991

Kamp yerimiz biraz yüksekte, konumu gölet manzaralı. Mangalda pişen etin kokusuna gelip burada yaşayan bir de köpek var. İlk önce havladı ama sonra bekçi köpeğimiz oluyor tüm gece. Bisikletim KUZ park halinde gölet manzaralı.

020920147992

Çadırları kurduk, içine yerleştikten sonra  kahve içiyoruz keyifle sohbet ederek. Ardından nefis bir çay demledik sormayın gitsin. Tavşan kanı gibi, karanlıkta öyle görünüyor.

Fazla geç olmadan yatıyoruz.

Bu gün yaklaşık olarak 60 Kilometre civarı yol yaptık. Fazla değil ama az da değil.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

3. Keşan Dağ Bisiklet Festivali 2. Gün

1 Eylül 2014 Pazartesi

Bahçeli – Gömeç – Edremit – Aşağı Hanlar

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

YOL GÖRÜNDÜ

Gidiyorum dedim

Zor olmayacak mı dedi

Kolay var mı dedim

Sen ki Gölü’nü beslemek için Taşı delip akıyorsun

Haklısın dedi Zora alışıp yol ediyorum

Yolu bulup akmak Lazım dedim

Kendi yolunu açıp Akman Lazım dedi

Yollara akmak lazım dedim

Yolunda akasın, dedi

Gözüme bir damla verdi akıttı

Al dedi yolluk olsun….

Esmaeseraçıkgöz

 

Öne çıkan görsel, Çam ağaçları arasından giden yol.

010920147876

Ana yola yakın oluşumuz tüm gece geçen araçların gürültüsü bir yandan, tavukların ciyak ciyak bağırmaları bir yandan pek uyumadık. Siz siz olun ana yola uzak bir yere kamp atın. Gecenin ilerleyen saatlerinde dalmışın uykuya, en derin yerinde rüyanda birden üzerinden kamyon geçerken uyanıyorsun korku ve panikle. Bu bana bir tecrübe oldu, bir daha yol kıyısına yakın kamp kurmamak gerektiğini anladım. Gün ağarınca artık uyumaya çalışmanın anlamı kalmadı. Yolda geçen araç sayısı iyice arttı. Okulun bahçesinde elimi yüzümü yıkadım. Tüm gece az uyusam da neşem ve yol heyecanım kaybolmadı. Artık iyice alıştım daha ilk gece olmasına rağmen.

Üzerimi giyinip eşyaları ve çadırı toplayıp bisiklete yükledikten sonra kahvaltı yapmak için yakında olan kahveye kahvaltı için gideceğiz. Şafak ta benim gibi erkenden kalkmış aynı zamanda hazır duruma gelerek toparlanmış. Bisikletim KUZ ve çadırım.

010920147847

Kahvede masanın birini kendimize ayırdık. Çay bol ve ucuz, yumurta da kaynattık ikişer tane ocakta. Kahvaltılıkları masaya yayıp bir güzel karnımızı doyuruyoruz. Kahvaltının mutlukla olan ilişkisi burada kendini gösteriyor. Daha önceki tecrübelerimden ve bu kahvede Türk kahvesi pişmediğini bildiğimden kendi ocağımı, kahve takımını çıkarıp cezveyi ocağa sürüyorum. Keyfi iyice çıkarmak gerek bu turun. Şafak kahvaltı masasında poz veriyor.

010920147848

Ağustos ayı bitti ve aylık tuttuğum kilometrenin resmini çekmem gerek. Ağustos ayı sıcak olmasına rağmen Malatya da Nemrut dağı tırmanışımız biraz kilometreyi artırdı. Kilometreyi kayıt ettikten sonra sıfırlıyorum. Eylülün biri oldu. Ekranda 681.31 Kilometreyi gösteriyor.

010920147849

Fazla geç olmadan yola çıktık. Bu gün Edremit’e kadar ana yoldan gideceğiz. Bahçeliköy’den çıkıyoruz tabelaya göre.

010920147850

Balıkesir il sınırını geçtik. Zaten Dikili İzmir’in son ilçesiydi. Balıkesir il sınır tabelasını çekiyorum.

010920147851

Kozak yaylasının fıstık çamları düzlüğe kadar yayılmış. Hatta yolu bile geçmiş durumda. Uzaktan yeşil bir koruluk görmek insanın gözüne hoş geliyor doğrusu.

010920147852

Ayvalık tuzla havuzlarının olduğu bölgeye geliyoruz. Şafak önümde, tuzla havuzları sağda.

010920147853

Geçen yıl aynı gün buradan geçerken Burcu bana sormuştu ; “Urim baba buralara da siteler yapıp bu güzelim yeri de çöplüğe çevirirler mi? endişeleniyorum” diye. Ben de “Endişelenmeye gerek yok, burası ev yapmaya uygun değil” diye cevap vermiştim. Bir sene geçmesine rağmen hala herhangi bir yapılmaması beni mutlu ediyor. Gerçi rant olayı insanların her tarafı betona çevirme hırslarını önleyemezsek buralara da yazlık sitelere çevirmeleri beni de endişelendirmiyor değil.

010920147854

Avusturyalı bisikletçi bir kadın ile karşılaşıyoruz yolda. Bizim arkamızdan gelip yetişti. Bir süre Tarzanca sohbet ettik. Nereden nereye yolculuk yapıyoruz, gideceğimiz rotayı tabletindeki haritada görüp tartıştık. Kendi rotamızı belirttik, hangi yoldan gideceğimizi anlatıp Keşan’a Festivale gittiğimi söyledikten sonra Festivale davet ettim. Geleceğini belirti ama garantisi yok. Gelir mi bilinmez ama sıkı bisikletçi olduğu belli. Yolda bir süre pedal çevirdikten sonra hızlanıp bizden ayrıldı. Ona ayak uydurmaya gerek yok, biz normal olarak kendi hızımızda gitmeye başladık. Acelemiz yok, arada durup resim çekip su da içiyoruz durup dinlenirken. Kadın Şafağın önünde gidiyor bisikleti ile.

010920147855

Gömeç’ten seyri yapılan Atatürk yüzü dağlarda görünüyor. Durup resmini çekiyorum Atatürk siuletini.

010920147857

Gömeçte kahvenin birine oturup çay molası verdik. Bisküvi, çerez gibi gıdalarla güç takviyesi yaparak bir süre dinlendik. Dinlenme bittikten sonra yola çıkarak Gömeç ten ayrılıyoruz. Bu da Gömeç’in bitiş tabelasından görebilirsiniz.

010920147858

Köylerin, kasabaların bitiş tabelaları ilgimi çekmeye devam ediyor. Karaağaç köyünü de geçiyoruz.

010920147859

Burhaniye manzarası uzaktan daha bir güzel görünüyor gözüme. Sağda yüksek istinat duvarı taş ile örülmüş.

010920147860

Burhaniye girişinde uçak bizi karşılıyor.

010920147861

Uçaktan sonra Kurtuluş savaşı kahramanlarının heykelleri geliyor. Bu kez bu kavşaktan karşıya geçip Akçay yoluna girmeden ana yoldan Edremit yönüne doğru gideceğiz.

010920147863

Çeşme bulunca suları tazelemek gerek, şişelerin hepsi doluyor çeşmeden. Yaptıranın ruhuna değsin, mekanı cennet olsun. Çeşmeler gezgin bisikletçilerin can damarı. Her çeşme bizler için hayat demek. Her çeşmede suları tazelemeden geçmemek gerek. Bu dağda da olur şehirde de, hiç fark etmez.

010920147864

Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü, 1. Dünya savaşında cephelerde savaşıp o da yetmez gibi Kurtuluş savaşını başlatarak yurdumuzu kurtardıktan sonra esas savaş başlamış; cahillikle savaş. Bu savaş cephedeki gibi olmuyor, karşında düşman askeri yok hücum emri verip tepelemek yok. Cahilleri yanında yobazlar, bunları kullanan sömürgeci ağalar beyler ve maşaları din tacirleri. Bunlarla savaş fikirle, kalemle, eğitimle, bilgi ile olacağını bildiklerinden parkta gezinirken, durup ağaçtan korkuluğa kollarını yaslayıp fikir alışverişinde bulunarak Cahillerle savaşı nasıl kazanırız diye söyleşiyorlardı.

O kadar devrimler yapıp savaştıktan sonra maalesef halkımız parklara konulan Bu heykelin niçin konduğunu bilmeden oturuyorlar. Eline bir kese çiğdem ( ay çekirdeği )  alıp çıt çıt çıt çitlemek, yasak olmasına rağmen mangal yakıp etrafa et kokularını dumanla birlikte yaymak. Eline bir kitap alıp okuyan yok yada siyasi, bilim, kültür tartışmaları yapmadan öylece gezinmekle yetiniyorlar. Bu olduğu sürece Çiçekleri Koparmayın uyarı levhası her zaman konulacak parklara.

010920147865

Kaz dağlarına tırmanmaya başlamadan önce karnımızı bir güzel doyurduktan sonra parkta çimenlere oturup birer nescafe içmek istedi canımız. Biz de canımızın isteğini yerine getirdik. Parktaki bir kişi bizim resmimizi çekiyor. Ben  çimenlere bağdaş kurup oturmuşum. Şafak küçük taburesinde oturuyor. Yerde ocak, çaydanlık ve su şişesi var. Bisikletlerimiz arkada park  halinde duruyor.

010920147866

Parkın içinde çocukların binmesi için küçük bir tren dolaşıyor.

010920147867

Çocukluk hiç bitmez bende, hemen trene binerek bir poz verdim. Yaşım tutmadığı için trenci benden para almadı, beleş bindim sizin anlayacağınız. Çocukluk harika bir şey, siz siz olun çocukluğunuzu kaybetmeyin hiç bir zaman. Şafak beni çekiyor trende. Makinist lokomotifi sürüyor. Biniş tabelasında; Kişi başı 2.00 TL yazıyor.

010920147868

Şehrin içinde sokaklardan sora sora yolumuz bulduk. Nihayet şehrin kalabalığından kurtulup yeşil doğada rahatlıyoruz. Kaz dağlarına varmamız biraz zaman alacak. Bir süre tatlı bir rampada zeytinlikler arasından ilerliyoruz. Şafak önümde gidiyor.

010920147870

Henüz düzlükte gidiyoruz, Şafak önde, ben arkada küçük köyleri birer birer geçiyoruz sakince. Çamcı köyündeyiz.

010920147871

Yaz sonu Güz başı yenilebilecek en güzel meyve incir. Yol kıyısında yoldan geçenler yesin diye dikilmiş, biz de önceden dikilmiş bu meyve ağaçlarından yararlanıyoruz. İncir bisikletçinin enerji kaynağı, hem karnını doyuruyor hem de gücüne güç katıyor incir. Ağustos, Eylül aylarında taze dalından yediğimiz inciri diğer aylarda kurutulmuş olarak yanımızda bulundurursak arada atıştırmalık bir tane yedikten sonra pedala basmaya devam ederiz. Kısaca incir bisikletçinin enerji deposu ve yakıtı.

010920147872

Düzlük bitti, tırmanmaya başladık artık. Çam ağaçları içinde pedallıyoruz.

010920147873

Ormanın içine giden bir yol, acaba nereye gidiyor ? Bunu yola girmeden nereye gittiğini asla bilemezsiniz.

010920147874

Kaz dağları eteklerinden giden bu yol pek işlek değil. Bisikletle rahatça gidilebilecek yollardan biri. Pek araba geçmiyor, bu da beni huzurlu yolculuk etmemi sağlıyor. Kimi yerde fıstık çamı dikilmiş. Sola kıvrılan yol çam ağaçlarının arasından gidiyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

010920147876

Çeşme hep kurtarıcımız oluyor. Durup suları tazelemeden olmaz. Biraz da su içmeli, yokuş terletiyor ve su kaybını karşılamalı.

010920147877

Yol kıvrıla kıvrıla gidiyor ormanın temiz havasında, düz yol beklemeye gerek te yok. Şafak önde yavaş yavaş çıkıyor.

010920147878

Devasa bir servi ağacı, belki de yüz yıllık. Servi ağacını insanlar dikmiş olmalı çünkü etrafında benzer ağaç ta yok. Ağacın dibinde mezar da olabilir. Aradan uzun yıllar geçmiş, mezar taşı kaybolmuş olabilir.

010920147879

Rampa çıktığımızdan yavaş sürüyoruz bisikleti. Yavaş gidince de etrafı seyrederek gidince yılkı atlarını kaçmadan resmini çekebildim. Çam ağaçları altında yılkı atı.

010920147880

Çam ağaçlarının tipi değişmeye başladı. Uzun, kalem gibi ve yaprakları koyu yeşil. Demek ki rakım epey yüksek. Sert kış ve kar ağaçların yapısını da değiştiriyor. Yoksa o kadar soğukta ağaç donar.

010920147881

Asırlık çam da görmek olası, karşımda kalın gövdeli bir çam beliriyor tüm heybetiyle. Çam ağacının heybeti beni cezbediyor. Durup seyrediyorum bir süre.

010920147882

Çıka çıka bir düzlüğe geldik, çam ağaçları seyrek. Düz olunca da tarla yapılmış, tel örgü ile çevrilmiş etrafı. Ben etrafı seyrede, resim çekerek ilerlerken haliyle geride kalıyorum. Şafak önde gidiyor, bir yerde beni beklerken görüyorum. Ben onun gibi haldır huldur gitmiyorum. Yine bir kaç evin olduğu yerde beni bir çeşmenin yanında bekliyordu. Yanına yaklaşınca beti benzi atmış durumda gördüm. “Ne oldu?” diye sordum. Şafak ta ; “Çeşmenin başında elimi yüzümü yıkadıktan sonra küçük bir köpek havlamaya başladı. Köpek küçük olduğunu görünce bundan bir şey olmaz deyip kafamı çevirince birden bir metre yanımda kocaman bir baş, iri bir köpeği görünce elim ayağım çözüldü. O kadar korktum ki kıpırdayamadım bile. Köpek yanı başımda öylece duruyordu kocaman kafası ile. Sonra karşı evden sahibi gelip köpekleri evin bahçesine aldı.” diyerek başından geçenleri bir çırpıda anlattı. Gerçekten epey korkmuş durumdaydı, karşı evin bahçesinde köpeği görünce Şafağa hak verdim. İri köpek havlamıyordu ama küçük olan havlamaya devam ediyor hala. Tel örgü arkasında sararmış tarla.

010920147883

Bunlar yılkı atı değil, sahipli. Ayağından iple bağlanmış serbest dolaşmıyorlar. Beni görünce de kaçmaya niyetleri yok, insan görmeye alışmışlar.

010920147884

Akşam olmak üzere, yokuş devam ediyor. Şafak solda durmuş beni bekliyor yol kıyısında. Yanına geldikten sonra ” Urim baba burada kamp atalım” deyince teklifini kabul ediyorum. Şafak daha önce ters taraftan geçmiş buradan. Az yukarıda, yani zirvede Yukarı Hanlar mesire yeri varmış. Şafak orada kamp atmış ama durduğu yerde de mesire ve piknik alanı ve çeşme var. Burası da Aşağı Hanlar denirmiş. Beraber giriyoruz mesire yerine.

010920147885

Tabelada yazdığı gibi Kaz Dağları Bilim ve yaşam köyü, Kalenaturel laboratuarına gittiğini gösteriyor. Biz oraya gitmeyeceğiz, gecelemek için kamp atacağız piknik alanında.

010920147886

Piknik yerine girince bizi Hasan Gül karşılıyor. Burada yılkı atlarını görüyoruz, atlar bizi görünce kaçmıyorlar. Demek ki insanlara alışmışlar. Hasan ile tanışıp sohbet ediyoruz bir süre. Kendisi yaz boyu burada çadırda yaşıyor. İstanbul da oturuyor normalde, şehrin kalabalığından, stresinden kaçıp burada tek başına yaşıyor. Kafa dengi anlayacağınız. Bize nerede isterseniz çadır kurabilirsiniz, buralar sizin diyerek ev sahipliği yapıyor. Hasan solda, Şafak sağda, ileride yılkı atı ve çam ormanı.

010920147887

Yılı atları otlamaya devam ediyor bize aldırış etmeden. İlk defa yılkı atlarına bu kadar yakınım.

010920147888

Kendimize uygun bir yerde çadırları kuruyoruz. Belki on taneden fazla çeşme olan piknik alanı küçük bir düzlük, açık ve hafif eğimi olan bir yer. Şafak çeşmenin birinde şortunu giyerek duş almaya başladı. Su dökündükçe üşüdüğünü belirten çığlıklar atıyor. Ben de onun bu çığlıklarından suyun çok soğuk olduğunu düşünerek duş almaktan vaz geçtim. Hava kararmak üzere, neredeyse 20 kilometrenin üzerinde yokuş tırmandık. Çok ta terledim, terden atlet ve forman yamyaş. Duş almam gerek yoksa kokacağım yarın. Üşengeçlikten vaz geçip soyunarak şortumu giydim. Çeşmenin başına gelip pet şişeyi doldurup üzerime dökününce suyun o kadar soğuk olmadığını anlıyorum. Hatta bana sıcak bile geldi. Şafak ta nasıl üşüdü bu suda anlamadım. Su dökünerek duşumu bir güzel aldım. Ardından kuru elbiseleri giyinip saçımı kuruladıktan sonra yemek pişirmeye başladık. Akşam yemeğini yedikten sonra yıkamış olduğum çamaşırları ipe asarak kurumaya bıraktım. Duş almam iyi oldu, yorgunluk gitti üzerimden.

Hasan’ın bulunduğu yere gelip odun ateşinde demlediği çayı içmeye başladık. Çay da nefisti. Hava iyice karardı ve sohbet derinleşti Hasan’la. Şafak bana Urim baba dedikçe Hasan da bana Urim baba demeye başladı. Yaşamını, burada neden kaldığını, hiç para harcamadan burada yaşadığını anlattı. Pikniğe gelenler Hasan’a yiyecek içecek verdiklerinden karnı da doyuyor. Piknik bitince kalan yiyeceklerin hepsini geri götürmektense Hasan’a bırakınca erzak bol oluyor. Koca bir çınarın altında piknik masası, üç tane taş ile yapılmış ocak. Odun bol ormanda, ateş sürekli yanıyor hiç sönmeden. Yiyecekleri dallara asıyor herhangi bir hayvan yemesin diye.

Hasan ile iyice kaynaştıktan sonra bize yaptığı bir olayı anlatmaya başladı;

” Urim baba 4 senedir burada çadır kuruyorum, gelen giden de çok olunca aklıma bir cinlik geldi.

Dedim kendi kendime derenin kıyısında bir taş var büyükçe. Bu taşı dilek taşı yapayım dedim.

Baca tuğlasını kayanı dibine koyup üzerine düz bir kaya parçası koyarak üzerinde mum yakıp isli olmasını sağladım.

Pikniğe gelen gidenler taşı görünce şaşırdılar. Merak edip sordular “Nedir bu, nasıl oldu?” diye. Ben de geçenlerde  taşa el sürdüklerini görünce;

” Hayrola ne yapıyorsunuz” diye sorunca.

“Rüyamızda bir ak sakallı ihtiyar buradaki taşa el sürerseniz dileğiniz gerçek olur deyince gelip el sürdük, mum yaktık, dileğimiz gerçekleşsin diye dilek diledik” dediler. Sonra oradakilere olayı anlatmaya başladım;

“Bir gece yattıktan sonra etraf aydınlandı birden bire. Çadırdan çıkıp ışığın olduğu tarafa bakınca Ihlamur ağacının dibinde ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyar ışıklar saçarak ortalığı aydınlatıyordu.  Korkmaya başladım birden bire, ne olduğunu anlamamıştım. Nur yüzlü, ak sakallı ihtiyar korkmamamı söyleyerek yanıma geldi. “Şu gördüğün taşa elini sürüp mum yakarlarsa dilekleri gerçek olur” dedikten sonra birden bire kayboldu diyerek pikniğe gelenlere anlatmaya başladım. Dilek taşını duyan gelip mum yakmaya, el sürmeye, taşı öpenler bile oldu. Dileklerinin kabul olması için dilekler dilemeye başladı. Bu da yetmez gibi Ihlamur ağacına da çaput bağlamaya başladılar.”

“Günlerden bir gün geç evli bir çift geldi yanıma, dilek taşını sordular. Ne yapacaksınız diye sorunca? çocukları olmadığını, dilek dilemeye geldiklerini söyleyince dilek taşının yerini göstererek el sürüp mum yakmasını söyledim. Eğer dileği gerçek olursa bir şişe rakı getirmelerini istedim. Neyse mum yakıp el sürdüler, çocuklarının olması için dilek tutup gittiler. Bir yıl sonra genç adam elinde bir şişe rakı ile çıkıp geldi. Dilekleri gerçek olmuş çocuk sahibi olmuşlar. Gel zaman git zaman her gün dilek dilemeye gelirler buraya” diye yaptığı cinliği anlattı Hasan.

Anlattığı olay gerçekten ilginçti, insanlar her şeye inanmaya hazırlar. Bu anlatılanlar gerçekmiş gibi yaşıyorlar ve mum yakıp dilek tutanlar çok. Benim için iyi bir akşam olmuştu, sıcak bir sohbet, harika bir çay, güzel bir öykü. Daha ne olsun insanın yolda nelerle karşılaşacağı belli olmaz.

Ardından başka bir olay anlatmaya başladı Hasan ;

“Bir gece Şaban’la oturup demleniyoruz. Derken bir araba yolda geldi durdu. Ben de de bir küçük fener var ne oldu diye merak edip arabanın olduğu yere doğru gittim. Arabada bir kız bir oğlan, dışarıda da bir kız bir oğlan ellerinde bira içip duruyorlar. Kız karanlıktan korkmuş olmalı ki erkek arkadaşına “Hadi gidelim ne olursun, korkuyorum” diyor. Oğlan da ” Ne korkuyorsun ya ne olacak? ” diyor. İçimden dur şunları bir korkutayım diyorum. Üzerimde parka, kafamda şapka ipleri sarkıyor. Altımda şort, terlikleri de çıkarmışım bir elimde duruyor. Sessizce yanlarına yaklaştım. Feneri alttan yüzüme tutarak “Merhaba gençler” diye kalınca bir ses tonu ile karşılarına çıkınca oğlan bir korktu, arabaya bir kaçışı var. Tabi ki kız da korkuyla arabaya binip tam gaz kaçtılar. Ben gülmekten altıma işeyeceğim neredeyse. Şaban’ın yanına gelerek olayı gülmekten zar zor anlattım.”

Hasanın anlatacak olayı çok, bitmiyor. Bize masal gibi geliyor anlattıkları. Uykumuz geldi.

Fazla geç olmadan Hasan’dan izin isteyip çadıra uyumaya gittik gecenin karanlığında.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 83 Kilometre civarı. Bunun 20 Kilometresi yokuş.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc