Etiket arşivi: elma

Uluslararası Kosova Bisiklet Turu 3. Gün

18 Ağustos 2015 Salı

Gjakova – Peja

 

TEKDÜZE SAYRISI

Mutluluk sevmek ve sevilmekten doğar

Derler

Sağduyu ise her davranışa geçer

Oysa acunun tekdüzesine sayrı olanlar

Bunu bilmezler.

Murtaza BUŞRA

Öne çıkan görsel, bent havuzuna balıklama atlarken. Altımda sular akıyor havuza, ayaklarım havaya kalkmış, ileri doğru fırlıyorum.

11058327_10153557507574861_3103546071571812333_n

İyi bir uyku çekmek insanı dinlendiriyor. Akşam gelip geçenler evlerine gittikten sonra gecenin sessizliğinde uyumak, tatlı ve derin. Günün ilk ışıkları çadırıma vurunca yeni doğmuş güneşi seyretmek için çadırın önünü açıp güneşi seyretmeye başladım. Çadırın içine giren ışınlar hayat veriyor sabah yeni uyanmış bedenime. Bir süre güneşi seyre daldım. Henüz sabahın erken saatleri. Kimi arkadaş kalkmış sabah güneşinde uyku mahmurluğundan kurtulmaya çalışıyor.

20150818_063626

Diğer arkadaşlar da kalktıktan sonra çadırları toplayıp eşyalarla birlikte arabaya yüklüyoruz birer birer. Bu sabah eşyaları ben yükledim ve sığdırdım hepsini. Dün sabah pek sığmamıştı arabanın içine. Eşya yüklemesi bittikten sonra İspanyol Alfonzo ile hepimiz tek tek vedalaşıyoruz. Alfonzo buradan  Arnavutluk’a  doğru  pedallayacak. 3 Gündür iyi alışmıştık Alfonzo’ya, bizim gibi gezgin olması, güler yüzü ile kendini sevdirmişti. Bizle beraber yemek yedi ve misafirimiz oldu. Alfonzonun yolu uzun, kendisine kazasız belasız gitmesini diledik. Tanrı seni korusun, yolunu açık etsin dileklerimizle. Alfonzo ile elçek resim çekiliyorum.

20150818_073746_HDR

Hazır resim çekerken yeğenim Denis ile resim çekiliyorum. Denis’in bana çok yardımı oldu, keşif turunda ve Kosova turunda yardımları işimi rahatlatıyor.

20150818_073807_HDR

İrfan ve Alfonzo resim çekiliyor bisikletlerin yanında.

IMG-20150819-WA0054

Murat ta geri kalmıyor. Adamım Alfonzo ile resim çekiliyor.

IMG-20150823-WA0000

Ahmet abi de hatıra resmi çekiliyor Alfonzo’yu yanına alarak.

IMG-20150823-WA0001

Kahvaltı yapılacak bir fırın buluyoruz. Hep birlikte güzelce kahvaltı yapıyoruz bir güzel. Demleme çay olmasa da sallama çay ile idare ettik. Sokaktaki masalara oturmuş kahvaltı yaparken çekiyorum.

20150818_081353

Pizzacı dükkanını karşıdan çekiyorum. Muhlis Dilmaç bisikletin arkasında, ayakta poz veriyor, diğerleri masada oturmuş.

IMG-20150819-WA0075

Kahvaltıdan sonra hep birlikte bir resim çekildik. Alfonso ile buradan vedalaşıp ayrılıyoruz. Resimde 14 kişiyiz.

20150818_085723_HDR

Eeee biz de turumuza kaldığımız yerden devam etmek için yola diziliyoruz. Araç bizi takip ediyor arkamızdan.

20150818_092353

Denis’e mola vereceğimiz kasabada bir kafe bulup orada bizi beklemesini söylüyorum. Denis te gaza basıp gitti mola vereceğimiz yeri bulmaya. Tabelada yazdığına göre Skivjan köyündeyiz.

20150818_092602

Bazı yerlerde kilise görünüyor ama kiliseye gidecek kadar insan yok, savaştan sonra Sırbistan’a gitmişler.

20150818_093841

Marketin birinde kısa bir mola veriyoruz yol kenarında. Marketin yanında elma ağaçları, elma ağaçlarında asılı şişeler görünce bu nedir diye alma ağacının yanına varıyoruz. Cam şişe ağacın dalına bağlanmış, şişenin içinde de elma. Dalı ile birlikte. Yakından görünce nasıl olduğunu anlıyorum iyice. Daha önce içinde meyve olan rakı şişesi görmüştüm ve içmiştim. Nasıl yapıldığını da anlatmışlardı ama ağaçta ilk defa gördüm. Demek böyle yapılıyor içinde meyve olan içki şişesi. Elma çiçekten meyveye döndükten sonra dalınla birlikte şişenin ağzından içeri yerleştiriliyor dikkatlice.  Ardından şişeyi diğer üst dala bağlanıyor sıkıca. Şişenin içinde büyümeye başlayan elma şişenin camından dolayı diğer meyvelerden daha çabuk gelişerek olgunlaşıyor. Belli bir büyüklüğe erişince dalından koparılarak şişeye evlerde yapılan rakı konularak bir süre bekletildikten sonra rakı içiliyor. Rakının içinde duran meyve bozulmuyor uzun süre. Şişenin içinde rakı bittikçe takviye yapılıyor. Meyve hava ile temas edince bakteriler hemen harekete geçerek meyveyi çürütüyor kısa sürede.

20150818_094835

Başka bir şişe daha yukarıda bağlanmış.

20150818_094839

Şişeyi elimle sarsmadan tutarken beni çekiyorlar.

20150818_094952_HDR

Molayı fazla uzatmadan yola çıkıyoruz. Bu günkü hedefimiz Peja ve yolumuz bu gün yine az olacak. Tabelada; düz olarak Peja, sola doğru Junik gidileceği belirtilmiş.

20150818_101715

Yaşar navigasyon ile ara yoldan Peja’ya gidelim deyince hadi düş önümüze bizi götür dedik. Ana yol trafik bakımından kalabalık. Gerçi araçlar fazla sıkıştırmıyorlar yolun dar olmasına rağmen. Koy yolunda gidiyoruz.

20150818_103306_HDR

Bir süre sakin yollardan giderek trafik gürültüsünden uzaklaştık. Bir de baktık ki yol bitti, ee nereye gideceğiz? En iyisi bildiğimiz yoldan gitmek deyip tekrar ana yola dönüyoruz. Navigasyon bazen yanıltabiliyor ne yapalım!  Çocuklar her yerde güzeller, Tamam da çocuklarla resim çektirmeden duramıyor.

20150818_103736

Kosova da soğuk geçen kış günlerinde ısınmak için odun yakılıyor. Kış gelmeden odunları satın alıp evin önünde ilk önce sobaya girecek boyutta makine ile kesiliyor kütük halinde. İşte bundan sonrası en sevdiğim kısım geliyor. Balta ile kütükleri yarmak. Her kütük ayrı özellikte, kimisi kolay yarılıyor, kimisi de budaklı. İlk önce kütüğün üstüne yaracağın kütüğü sağlam duracak şekilde yerleştiriyorsun. Ardından baltayı sapından iki elinle kavradıktan sonra kaldırıp daha önce vuracağın yeri kestirip tüm gücünle keskin tarafı kütüğün ortasına indiriyorsun. Kütük ikiye çatırdayıp ayrılıyor. Yarılan odun parçalarından nefis ağaç kokusu ortalığa yayılıyor. Evet bu koku beni mest ediyor. Ardından ikiye yarılmış olan parçalardan birini tekrar kütüğün üstüne yerleştirip tekrar ikiye ayırıyorsun. Yine odun kokusu etrafa yayılıyor. Baltayı gevşek tutmayacaksın, vuracağın noktayı önceden görüp ona göre tüm gücünle indireceksin tam isabetle. Ne de olsa odun, pek nazik davranmayacaksın yoksa baltayı sanki taşa vurmuşsun gibi geri teper yaramazsın odunu. Odunlar sobaya girecek boyutta kesildikten sonra üstü kapalı odunluk ya da sundurmanın altına istif ediliyor tek tek.

Bu her yıl tekrarlanıyor kış gelmeden. Karlı kış günlerinde kuzinenin içine atıp ısınmanın keyfi hiç bir yerde yok, bir de kestane pişirmek çıtır çıtır, nefis kokusuyla. Kimi yarılmış, kimi kütük halinde odun yığını.

20150818_103923

Tekrar yola ana çıktık, artık çizdiğimiz yolda gideceğiz bundan sonra. Önümde İrfan ve Tamam var.

20150818_104728

Yol kıyısında Kosova savaşında Sırpların şehit ettiği askerlerin mezarlarını görüyoruz sık sık. Yugoslavya dağıldıktan sonra çoğunluğu Arnavutların yaşadığı Kosova tek taraflı bağımsızlığını ilan edince Sırplar buna karşı çıkarak saldırıya geçip baskı ile yıldırmaya çalıştı.  Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bu savaşta orantısız güç kullanan Sırplar katliamlar yapmaktan çekinmemiştir. Önceki yıllarda Saray Bosna da Avrupa’nın gözü önünde on binlerce insanı katliam boyutunda yapmasına rağmen üstünden fazla geçmeden Kosova dada aynı katliamlara devam etmiştir.

Avrupa bir insanlık ayıbı ile tarihe bu acı olayları kara harflerle siyah bir sayfaya yazmıştır kimse okumasın diye. Hem de Dünya’nın gözleri önünde. Resimde iki kırmızı bayrak direkte asılı, ortada bir tabla ve çiçekler konulmuş.

. . . . . . . .

20150818_104932

Deçan da kahve molası verdik. Şimdilik sorunsuz gidiyoruz trafik yoğun olsa da. Yol dağların kıyısından gittiği için her yerde su akan bir dere, kanal görmek olası. Cafenin altından akan bir kanal var. Akan suların hepsini de kontrol edilemediğine göre kanallarla ana nehirlere kadar boşa akıyor. Kimi bahçesini sulamak için motorlu pompa ile çekiyordur kanaldan.

20150818_111553

Masaları birleştirip hep beraber oturup makiatoları içiyoruz. O kadar içiyoruz, gelen hesap uygun. İnsanın içine oturmuyor. Bizde olsa şişirirler de şişirirler hesabı. Turist diye..

20150818_112547

Mola bitti yola çıkacağız, Denis karşı kaldırıma park ettiği arabanın yanına gidiyor. Araba çalışmıyor, akü bitmiş. Hadi bakalım ne olacak şimdi?  Hemen yeğenimi arıyorum cep telefonuyla. Akü nasıl biter, nasıl çalıştırırız arabayı diye soruyorum. Yeğenim de araba otomatik vitesli araba olduğu için ittirerek çalıştıramazsınız, aküye takviye yapmamız gerektiğini söylüyor. Bir de çakmaklığa herhangi bir şey takılı mı diye sorup, arabanın içine bakınca çakmaklığa şarj olsun diye bataryayı takmışlar. Hemen şarjdan çıkardım bataryayı. Bir daha denedik çalıştırmak için ama tine tık yok. Ne yapacağız diye etrafa bakınırken 20 metre ileride tamirci dükkanını görünce Denis’e gidip getirmesini söylüyorum tamirciyi. Denis tamirciye durumu anlatınca tamirci hemen akü şarj cihazı ile gelerek aküye bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı. Araba takviye enerjiyi görünce çalıştı haliyle. Tamirci arabayı durdurmamızı söyleyip 10 dakika akünün şarjda durması gerektiğini söyleyince hep beraber yine kafeye oturup beklemeye başladık. 10 Dakika sonra tamirci şarj kablolarını aküden çekip arabayı çalıştırdık. Borcumuzu sorduk tamirciye. Borcunuz yok deyip yolunuz açık olsun dedi. Kendisine teşekkür edip yola çıktık, yol dar olmasına karşı tek sıra gidince araçlar da sıkıştırmıyor bizleri. Çapraz kırmızı çizgi çekilmiş Deçan tabelası bu kasabanın bittiğini gösteriyor.

20150818_120143

Ufukta Peja şehri göründü. Yolumuz az kaldı şehir göründüğüne göre. Öğle yemeğini Peja da yiyip kamp alanına sonrasında gideceğiz. Otların büründüğü tarla ötesinde Peja şehri ve dağlar.

20150818_122808

Bu gün sulu yemek tarzında bir şeyler yiyeceğiz ne bulursak. Bir lokanta bulduk sulu yemek yapan, hem de kuru fasulye de var. Köfte yemekten biraz kurtulmak gerek deyip kuru fasulye ısmarlıyoruz çoğumuz. Aramızda hala köfte yemek isteyenler de var. Onların tercihi, ne yapalım. Neyse yemeğimizi yedik tam hareket edeceğiz Denis yanıma gelerek arabanın yerinde olmadığını söyledi. Haydi bakalım, ne oldu, nasıl oldu, kim çekti? Soruşturmalarda polislerin çektirdiğini öğrendik.

Hemen polis merkezine giderek ne olduğunu öğrenmeye çalıştık. Arabayı polis çektirmiş. Özel şirketin arabası ile özel park alanına çekmişler arabayı. Bize denilen  ilk olarak cezayı ödeyin dediler. Cezayı yazan polisin yerini öğrendikten sonra görev yaptığı yere gelerek polisi bulduk. Polis te bisikletli polis çıktı. Vay anasını sayın seyirciler, olacak iş değil. Polise Türkiye’den bisikletlerimizle gelip Kosova turu yaptığımızı söyledik. Arabamızı yemek için park ettik, lokantanın yan sokağına dememize rağmen polis Nuh dedi Peygamber demedi yazdı ceza tutanağını. Bankaya gidip ödedik yazılan cezayı. Ardından Denis gidip park yerine çekilen aracı alıp yanımıza geldi. Denis ve Yaşar’ın dediğine göre başka şehirden gelen araçlara böyle davranıyorlarmış. Aynı yerde başka araçlar olmasına rağmen sadece bizim aracı çekmişler. Prizren deki tanıdıkları arayıp aracı kurtarmaya çalıştıysam da hiç bir şey yapamazsınız, cezayı ödemeniz gerek diye bildirdiler. Prizren polis müdürü tanıdık olmasına rağmen.

En çok bisikletli polisin bize olan tutumu beni rahatsız etti. Polisin bisikletini çekiyorum. Kadro demirinde Police yazıyor.

20150818_141751

Trafik polisi ile konuşan Denis konuşurlarken resimlerini çekiyor ceza yazarken.

11225340_10207492884295737_4366131825933770730_n

Lokantada bizi bekleyen arkadaşlara giderken Anadolli bisiklet tamircisini görünce durup bakıyoruz ne var ne yok diye. İsmi de Anadolu olunca memleket hasreti bastı birden bire. Yurt dışında böyle yerler daha çok ilgimizi çekiyor. Kırmızı – beyaz bir bisiklet asılmış, üzerinde bir kask var ve çocuk bisikletleri kaldırımda.

20150818_150853

Doktor Serhat Ferahi Değimli ile ara sıra internetten haberleşiyorduk. En son olarak Karadağ da olduğunu bildirmişti. Aramıza katılmak için nereye geleceğini sorunca Prizren’e gelen otobüsle gelmesini söylemiştim en son yazışmamızda. Tam arabayı kurtarmış arkadaşların yanına gelince cep telefonum çaldı. Telefondaki Doktor Serhat’tı. Birden bire sesini duyunca, sevindim. Bir de Kosova numarasından arıyordu. Nerede olduklarını sorunca Peja da olduğunu, garajda beklediğini söyledi. Hemen geliyoruz deyip Yaşar ile bisikletlere atlayıp garajın yolunu tuttuk. Kısa sürede garaja vardık. Etrafa bakınıp nerede olduklarını görmeye çalışırken Doktor bizi görmüş seslenerek yanına çağırdı. Garajın karşısında kefeye oturmuş bizi bekliyorlardı Semra ve Serhat. Hasretle kucaklaştım ikisi ile de. Özlemişim kendilerini, onlar da beni özlemiş. Neredeyse 1 aydır Serhat yollarda. 4 Kişilik ekip ile Now We Move etkinliğini yapıyorlardı. Muğla dan başlayıp İzmir’e gelerek, oradan Brüksel’e kadar bisikletlerle gideceklerdi. Daha önce Serhat bu tura katıldığı için Semra bizimle Kosova turuna katılacaktı. Ama Semra Bulgaristan da olan Serhat’ın yanına giderek onlara katılmıştı. Ardından biz Kosova’ya gelince aramıza katılacaktı Semra. Serhat’ın izni bitiyor, o yüzden Brüksel’e giden ekipten ayrılıp aramıza katılmak için otobüse binip yanımıza geldiler. 2. Gün Peja da olduğumuzu bildiklerinden burada inmişler otobüsten. Ben Kosova da ki telefonumu eksik vermişim Semra’ya. Eksik olan telefon numarasına rağmen bana ulaştılar ya tebrik ederim Doktor Serhat’ı. Semra başında kaskı ile bisikletinle beraber çekiyorum.

20150818_150915

Semra ve Serhat’ı alarak arkadaşların yanına geliyoruz. Arkadaşlarla beraber kamp yapacağımız yere doğru hareket ettik. Kamp alanı şehirden 3 kilometre kadar  uzakta dağların dibinde dere kenarında bir yer. Tatlı bir rampadan çıkarak kamp alanına geliyoruz. Çadırları kuracağımız yer düz bir arazi. Arabadan kamp malzemeleri alarak çadırları kuruyoruz hep birlikte.

20150818_161538

Muhlis Dilmaç cep telefonu ile havuz olan yeri video olarak çekiyor. Videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.

Buraya kadar düzlük bir yapıya sahip olan arazi birden bire yükselerek dağları oluşturuyor. Dağların zirvesi Arnavutluk sınırını oluşturuyor. Yani dağın öteki tarafı Arnavutluk. Derenin geldiği yer vadi.

20150818_161547

Kamp alanının aşağısında restoran var. Burada akşam yemeği ve sabah kahvaltısı yiyeceğiz.

20150818_161557

Kamp alanı çok uygun, dağların dibi, şehir gürültüsünden uzak. Tertemiz havası ile harika bir yer.

20150818_161624

Tura katılanlara daha önce bahsetmemiştim buradan. Sadece sürpriz bir yerde kamp atacağımızı söylemiştim. Herkesin şortlarını giyip derenin havuzuna girmesini söylüyorum. Dere yatağına set çekilerek doğal bir havuz oluşturulmuş. Su devamlı aktığı için temiz ve soğuk. Cep telefonumu Denis’e vererek beni çekmesini söylüyorum. Denis benim suya atlayışımı çekiyor.

20150818_162817

İleri zıplayıp U biçimini alıyorum havada.

20150818_162823

Bir uçak gibi inişe düz olarak yaklaşıyorum.

20150818_162859

Denis’nin suya atlarken resmini çekiliyor Semra tarafından. Denis  havalanıyor.

20150818_162933

Köprü korkuluğundan atlayan gençlere özenen Uğur Tanılkan köprüye çıkarak korkuluğa çıkıp şöyle bir bakıyor. Uğur’a yapma, etme, atlama, gençliğine yazık diyerek engel olmaya çalışıyoruz. Uğur da merak etmiş, nasıl görünüyor diye yukarıdan. Atlamaya niyeti yok zaten.

20150818_165956

Dengesiz irfan da atlayabilir miyim diye şöyle bir kontrol ediyor. Herkes atladığına göre ben de atlaya bilirim diyor, ne var bunda. Şahin elini çenesine dayamış, havuza gözlerini havuza dikmiş düşünüyor. “Acaba su soğuk mu? Çivileme mi yoksa balıklama mı  atlasam? Suda balık var mıdır? Acaba ısırır mı? Suyun altından karşıya kadar gidebilir miyim?” diye düşüncelere dalmış bir türlü karar veremiyor.

20150818_170032

İrfan kararını çoktan vermiş kendini havuza doğru bırakıyor ama atlamasını bilmeden atlayınca göbeği ile suya çarpma sesini duyuyoruz sadece. Zaten kör, doğru dürüst görmüyor benin yaptığımı yapmaya çalışıyor. Sanırsınız olduğu yerde kavak suya devriliyor.

20150818_170056

Neyse göbek sesinden sonra su üstüne çıktığını görünce rahat nefes alıyorum.

20150818_170107

Uğur da aynı şekilde atlıyor ama göbek sesi gelmedi. Atlamasını biliyormuş.

20150818_170154

Havuzun üst kısmında betondan bir set yapılmış. 3.5 metre yüksekten çağlayan gibi akan derenin altına girerek poz veriyorum İrfan’a. Böyle akan çağlayan gördüm mü hemen altına. Buz gibi akan suyun altında yukarıdan dökülen şelale masaj yapıyor.

Kış boyu yağan karların çatlakları doldurarak oluşturduğu su depoları yaz sıcağında erimeye başlar. Öyle birden bire erimez, derin yarıklar güneş yüzü görmez ama ılık havayı görünce kar taneleri su damlacıklarına dönüşür. Su damlaları diğer su damlaları ile buluşur. Kayaların derin yarıklarının dibinde kendine yol bulur küçük çatlaklardan. O küçük çatlaklar dağın başka bir yerine çıkar. Saf ve duru olan su çatlağın ucundan yer yüzüne çıkarken temizdir. İşte yer yüzüne çıktığı yere kaynak derler. Kaynaklardan aşağılara akarken küçük derelerde çağlarlar aşağıya doğru. Burada hayat başlar birden bire. Çünkü su hayattır, canlılar su ile hayat bulur ve yaşarlar su ile. Kaynaklardan çıkan sular diğer kaynaklardan çıkan sularla birleşe birleşe daha çok akmaya, daha çok yaşam vermeye başlar ormana ve hayvanlara. Hava sıcak olsa da kar tanesinin suya dönüştüğü zamanki soğukluğunu korur.

Üzerimden akan suyun kar halini hissederim. Su damlacıkları ilk soğuk haliyle kılcal damarlarımda akan kanın hızlanmasına neden olur. Ruhum okşanır, tatlı bir huzur yaşarım binlerce su damlacıkları arasında. Saçımı tarar her damlacık incitmeden.

11902423_10153557507474861_5195657871073168607_n

ırmaklarımız

haydi adlandıralım

bu ırmakları

aramızda

sevgi diyelim bunlara

akşamlar görünmeden

karşımızda

aksın, aksın bu ırmaklar

 deniz bekliyor çünkü,

ötelerde

kimi ırmaklar denize dökülür

kimileri dökülmez yiter

denize dökülenlerdendir

bizimkilerde

haydi adlandıralım

bu ırmakları

aramızda

güzel yaşam diyelim onlara

akşamlar görünmeden

karşımızda

İskender Muzbeğ

 

Denis te benden görerek poz veriyor İrfan’a.

11903870_10153557507764861_6848786988473967561_n

Havuz keyfi çok iyi oldu bizim için. Hepimiz suyun dadını çıkardık. Şansımıza dünkü havadan eser yoktu. Hava açık ve yaz sıcağı olması burada geçirdiğimiz zaman içinde sanki bir tatil köyündeymişiz gibi geldi. Şelalenin olduğu taraftan suya balıklama atlarken havada yakalıyorlar beni. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

11058327_10153557507574861_3103546071571812333_n

Yandan tam U olmuş biçimde, köpüklü sulardan ayaklarım yukarıda, havuz daha aşağıda.

IMG-20150819-WA0081

Havuz keyfimiz bittikten sonra üzerimizi değiştirip şortları güneşe kurumaya bırakıyoruz. Restorana gelip masalara oturduk. Peja birasının üretim yerin gelmişiz tadına bakmadan olmaz deyip biraları ısmarlıyoruz. Biranın alkol oranı biraz düşük, içimi de güzel. Hiç olmazsa ertesi gün baş ağrısı yapmıyor. Restoran sahibi ile resim çekiliyoruz biraları içerken.

20150818_173157_HDR

Bir süre sonra, bir kaç biranın ardından restoran sahibinin çaldırdığı Türkçe parçalar bildiğimiz oyun havalarına dönünce kalkıp hep beraber oynamaya başladık.

20150818_175635

Oynadıkça coşuyoruz.

20150818_175730

Coştukça oynuyoruz.

20150818_175734

Kollar havaya kalkmış.

20150818_175741

Coştukça coşuyoruz.

20150818_175749

Oynadıkça oynuyoruz.

20150818_175806

Kafamız ve neşemiz yerinde.

20150818_175813

Yolun kısa olması, kamp yerine erkenden gelip yerleşmemiz iyi oldu. Günün sürprizi havuz keyfi herkesin moralinin yüksek olmasına neden oldu. İyice kurtları döktükten sonra akşama çok var deyip 3 tane taksi çağırtıp şehre gidip biraz gezinti yapmaya karar verince taksileri restoran sahibi telefonla çağırdı. Taksilere binip şehre geldik. Başladık dolaşmaya şehri, hem de yürüyerek.

IMG-20150831-WA0001

Kosova hatırası resmi çekildik. Elimizle Kosova yazan kırmızı atkı.

IMG-20150819-WA0026

Bir tane de Türkiye atkısı olunca dostluk buluşması oldu Kosova ile.

IMG-20150819-WA0022

Şehir gezisinden sonra taksilere atlayıp kamp alanına geldik.  Akşam yemeği için masaları birleştirip hep beraber oturduk. Alabalıklar pişmeye başladı bile. Masaları bolca salata ile süsleyerek balıkların pişmesini beklemeden yemeğe başladık. Alabalıkların ağlamaması için gerekeni yapmak lazımdı. Biz de gerekeni yaptık. Evde yapılan damıtma rakının tadı balık ile daha iyi anlaşıyor. Restoranda bizden başka kimse yoktu, ve nefis balıkları neşe içinde sohbet eşliğinde yedik afiyetle. Arada kalkıp müzik eşliğinde oyunlar oynadık. Karşılıklı göbek atarak, gerdan kırarak müziğin ahengine bıraktık kendimizi.

IMG-20150819-WA0004

Horon tepiyoruz, horon başı da ben oldum.

IMG-20150831-WA0026

En güzel günlerden birini yaşadık, bir kaç olumsuz olay olmasına rağmen neşemizi kaybetmedik hiç bir zaman. Bu gece iyi uyuyacağız bu yüksek moralle.

Bu gün 39 Kilometre yol yaptık. Kısa olan yol bizi fazla zorlamadı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

99. Çanakkale Şehitlere Saygı Turu 10. Gün

10 Nisan 2014 Perşembe

Ayazma – Kaz dağının öte yüzü

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

ACIGÖL’de

Dedi ki neredesin sen?

 Dedim ki gitmek gerekti

 Dedi ki sen yokken ….

 Dedim ki ben olmasam da olur

 Dedi ki oldu, güneş doğdu-battı

Dedim ki gitsem de sende doğan pınara, batan güneşe gelirim

 Dedi ki güneşim de pınarında senin gözünde, gönlünde. Nereye gitsen gelir senle.

Esmaeseraçıkgöz

 

Öne çıkan görsel, Dağdan akan dere çağlayıp akarken ben bisikletim KUZ ile geçiyorum. Derede bir kaç kuru dal var.

1601094_10152336428234861_1298975074120669047_n

Güzellik havuzunda buz gibi suda yıkanmam tüm yorgunluğumu aldığından gece misler gibi uyudum. Ormanda temiz havada uyumak şehirde uyumaktan daha kısa oluyor. Şehirde ne kadar uyursan uyu kirli havada soluduğun oksijen miktarı az olduğundan yorgun uyanıyorsun. Ama burada kısa süre de uyusan temiz oksijen vücudunu temizleyip dingin kalkmanı sağlıyor. Bu sabah öyle dingin, uykumu almış olarak kuş cıvıltılarıyla uyanıyorum. Bu gün zorlu olacak, bakalım dengesiz bizi nerelere götürecek? kim bilir!!

100420146499

Çadırları toplayıp bisiklete bagajları yükledik. Güzel bir kahvaltının ardından yola çıkma zamanı. Yolun sağında duvar, çam ağaçları ve çiçek açmış elma ağacı.

100420146500

Dün buraya, güzellik havuzuna girmiştim. Tahta köprüden aşağı dökülen suyu bir süreliğine seyrettim. Kaz dağlarında o kadar su var ki hiç tükenmeden sürekli akıyor dereler. Ta denize kavuşasıya kadar.

100420146501

Ayazma dan Evciler köyüne hızlıca iniyoruz. Zaten yol sadece iniş. Evciler köyünde alış veriş yapıp eksiklerimizi tamamladık. Bolca ekmek almayı ihmal etmedik. Ne olur ne olmaz Kaz dağlarında kaybolabiliriz belli mi olur. Tek çam gövdesi uzun, aşağıda kavak ağaçları ve elma bahçeleri.

100420146502

Çam ormanı içinde giden yol.

100420146503

İşte Kaz dağları, antik çağın İda dağı. Görkemli görünüyor, bereketli ormanları bir çok canlının yaşam kaynağı durumunda. Biz de biraz olsun faydalanıyoruz İda dağlarından. Evciler köyünde Sarıkız yolunu soruyoruz her kes değişik cevap veriyor. İrfan da Çavuşlu köy yolundan gitmeye karar verince peşine takılıyoruz.

100420146504

Çiçek bürümüş elma bahçeleri arasında ilerliyoruz. Bir süre asfalttan gittikten sonra Kaz dağlarına doğru toprak yola girdik. Artık dağlarda asfalt olacak değil ya. Zaten olması da gerekli değil, toprak kalsın. Biz toprakta da süreriz bisikletleri. Çiçek açmış elma ağaçları arasında bisiklet sürüyoruz.

100420146506

Elma bahçeleri arasında giden yol birden bire bitti! Hadi bakalım ne olacak şimdi ? Elma bahçelerinin ortasında kaldık. İlerisi de görünmüyor…

100420146511

Elma da bu yıl bereket var, çiçeklerinden belli oluyor. Tomurcuk halinde pembe olan dış yüzeyi çiçeğin taç yaprakları açınca bembeyaz bir gelinlik gibi görünüme dönüyor. Bu harikulade olayın evrelerini aynı anda görmek olası. Tanrının insanlara bahşettiği en güzel meyve de elma. Hatta din kitaplarında bahseder Adem ve Havva yasak olan elma yüzünden Cennetten yeryüzüne kovulurlar.  Belki de yemeselerdi elmayı bu kadar çok yenmezdi. Dünyada en çok tüketilen meyvelerin başında elma olduğunu biliyor muydunuz.

100420146509

Artık yapacak bir şey yok geri dönüyoruz. En arkadan gelmemden ötürü bu kez en öndeyim. Yine en önde dengesiz İrfan geliyor. Kendimi ve arkamdakileri elçek çekiyorum.

100420146510

Ardından diğerleri geliyor, Mustafa, Hakan ve Özcan.

100420146511

Dengesiz yolu şaşırdı, ama olabilir her ne kadar dengesiz olsa da o da bir insan eninde sonunda. Sevinçle onu takip ederim, her zaman beni en güzel yerlere en güzel yerlerden götürmüştür. Ona güvenim tamdır ve şimdiye kadar çok güzel maceralarımız oldu. Bu da maceranın bir parçası. Yaşamak gerek…

100420146512

Mustafa da sessiz ve sakin başına neler gelecek diye bizlerin peşinde bisiklet sürüyor. Mustafa’nın bu durumdan hiç şikayet etmediğini, hatta hoşuna bile gittiğini tahmin ediyorum. Zaten macerayı seven biri, Bana katılmak için ilk görüşmemizde her türlü yola geleceğini sezmiştim.

100420146513

Papatya gibisin beyaz ve ince,

Deli oluyorum seni böyle görünce.

İsmin dudaklarımı yakıyor neden ?

Papatyam seni özlüyorum..

Hep elma ağaçlarının çiçeklerini çekecek değilim ya biraz da papatya çiçeklerini yakından çekeyim bari.

100420146515

Neyse sonunda doğru yolu bulduk galiba. Orman yolu olduğu belli oluyor. Çam ağaçları bunu gösteriyor. Yola ilk başladığım yerden itibaren her kavşakta nereye gittiğimizi not ediyorum. İlk sapakta sola girdik, bunu defterime not ettim. Geri dönmek zorunda kalırsak gerekebilir.

100420146516

Artık doğa ile baş başayız ormanın içinde. Toprak yol gayet düzgün, yerde araç tekerlek izlerini görüyorum. Araç görmesem de demek ki buradan araç geçiyormuş.

100420146517

Mustafa ağır ağır geliyor peşimizden.

100420146518

Kavşakları defterime not etmeye devam ediyorum. Gerçi araç izleri gideceğimiz yola doğru. Diğer yolda hiç araç izi görünmüyor.

100420146519

Akan sularda durup dinlenmek gerek. Hem suları tazeliyoruz hem de nefesler normale dönüyor.

100420146520

Mustafa da akan dereden suyunu doldururken papatya çiçeği ile birlikte çekiyorum.

100420146522

Ağır tempoda çıkmaya devam. Önümde Hakan gidiyor.

100420146523

Dağa çıkan yol kıvrıla kıvrıla eteklerin yamaçlarında. Yukarıda kıvrılmış yolda ağaçların arasında çıkan bir bisikletçi.

100420146524

Yollar çatallanıyor sürekli, ormancılar her yana olası bir yangına ulaşabilmek için yapmış. Ayrıca orman gençleştirme çalışmalarında yaşlı ağaçları kesip bu yollardan aşağı indiriyorlar.

100420146525

Dört yol ağzına geldik, nereye gideceğimizi tahmin etmeye çalışıyor İrfan. Araç izleri sağa doğru gidiyor ama doğru yol mu? belli değil. Sağa gitmeye karar veriyoruz. Dört yol ağzında arkadaşları çekiyorum.

100420146526

Çam ağaçları kalem gibi uzun ve düz. O kadar sık dikilmiş ki ağaçların gövdeleri göze görünüyor sadece.

100420146527

Çam ağacı dışında ki ağaçlar yapraklarını dökmüş. Şimdi ise baharın coşkusuyla yeni yaprak açmaya başlamış bile.

100420146528

İki dengesiz bazen geride kalıyor, böylece resimlerini çekmeye fırsatım oldu.

100420146529

Yol boyunca çeşmelere denk geldik. Hepsi de şarıl şarıl akıyor. Suyumuz bittikçe takviye yapmaktan da durmuyoruz mataralarımızı. İrfan çeşmenin yanından geçerken.

100420146530

Tırmanış devam ediyor.. Ağaçların arasından bisikleti ile geçen arkadaşı çekiyorum.

100420146533

Bazı dereler de bol su var, durup resmini çekiyorum. Ormancılar künk koymalarına rağmen bir şekilde tıkanmış. Dere dışarıdan, yoldan akmakta.

100420146534

İşte bu dereden geçerken İrfan benim resmimi çekiyor çaktırmadan. Bu resmi sonradan gördüm. Fakat ne kadar dengesiz olsa da sanatçılık var İrfan da. Güzel estantaneler yakalamaya çalışır ve harika resimler de çeker. Bu da onlardan biri, tam kapak resmi. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

1601094_10152336428234861_1298975074120669047_n

Kavşak ve sola dönüş, zaten araç izleri o yönde.

100420146535

İşte bisiklet bizi böyle yerlere, böyle güzellikleri görmemize neden oluyor. Ormanda ki yaşam öyle güçlü ki insanlar ne yaparlarsa yapsınlar kendi kanunları geçerli. Yol dozer ile açılıp taşlı topraklı olmuş. İşte orman bitkisi tohumu tam yolun ortasına gelip yeşermiş. Baharın etkisi ile mor çiçeğini de açmış durumda. Sanki yapılan yola meydan okurcasına;

“İşte ben her yerde çiçek açarım, küçük te olsam ben ormanım. Yaşam benim.”

Tek yapraklı mor çiçek ve bisikletim KUZ.

100420146536

Çam ormanı içinde kaybolduk sanki.

100420146537

Yol kıyısında genç çam ağaçlarının yapraklarının yeşil tonu tazeliği belirtmiş.

100420146538

Kalem gibi düz olan çam ağaçlarının boyu o kadar uzun ki gökyüzünü çok az görebiliyorum.

100420146539

Ormanda ki yaşamın içinde çam kurtları yoldan başka bir çam ağacına gitmeye çabalıyorlar. Bu kurtlar çam ağaçlarına büyük zarar veriyor. Eğer mücadele edilmezse ormanı kurutur bu küçük canlılar. Ormancılar çam kurtlarına karşı çeşitli tuzaklar kurarak ormanı bir şekilde koruyorlar. Tabi ki her tarafa yetişmek imkansız. Bazı yerlerde çam kurtları görmemiz mümkün.

100420146540

Yol kıyısında park etmiş KUZ sakince beni bekliyor.

100420146541

Artık bir yerde karnım iyice acıktı. Hep beraber durup karnımızı doyurmak için ekmek, konserve, zeytin, peynir yiyerek açlığı bastırdık. Üstüne bir de neskafe içmek iyi geldi doğrusu. İrfan da bisikletini yolun kıyısına, tam da ucuna park etmişti. Birden bire Mustafa “Eyvah gitti” diye bağırmaya başladı. İlk önce ne olduğunu, niye öyle bağırdığını anlayamadım. Meğerse Mustafa yol kıyısında duran İrfan’ın bisikletinin aşağıya düştüğünü görmüş. O yüzden heyecanla bağırmaya başlamış. Yamaçtayız ve yamaç ta dik. Hep birlikte koşarak bisiklete baktık. İrfan’ın bisikleti 15 – 20 metre aşağı takla ata ata yuvarlanmış bir ağacın gövdesinde durmuş durumda gördük. Hemen bisikletin yanına indik. Bisiklette görünen bir şey yok. El birliği ile yukarı çıkarmaya başladık. Ben aşağı inmeden önce bir resim çekiyorum önce sonra yardıma başladım. Üç kişi bisiklet başında, Mustafa yanımda, yardıma iniyoruz.

100420146542

Bağıra çağıra ite kaka neşe içinde yukarı, yola çıkmaya çabalarken dengesiz birden bisikleti bırakıp yukarıdan resmimizi çekmeye başladı. Eh resim olunca her durumda poz vermek gerek. Bu da bize tatlı bir anı olarak kaldı. Bisikleti kontrol ettik, herhangi bir arıza, kırık yok şükürler olsun. Yoksa onaramayacak bir arıza durumunda bisiklet elde epey yolumuz yayan olarak sürecekti. Dört kişi bisikleti iterken.

10176124_10152336434504861_5846232510678981741_n

Yemekte harcadığımız suları tamamladık çeşmenin birinde. Çeşmenin başında bisikletler, çeşmeden taşan sular yol kıyısında kendine küçük bir yatak yapmış bile.

100420146544

Derme çatma ağaçtan yapılmış eserler gördük. Dibinde de çeşme var. Durup mola veriyoruz çeşmenin başında. Mustafa yanıma gelince  “Urim baba yukarıdan sana doğru bir domuzun geldiğini görünce bağırdım domuza. Domuz da yönünü değiştirerek sana doğru gelmekten vaz geçti” dedi. Ben de “Hiç farkında değilim” dedim. Şimdiye kadar domuz dahil hiç bir hayvan rahatsız etmedi ve saldırmadı ormanın içinde. Yollarda sadece köpeklerin saldırılarına karşılaşıyorum. Eh onları da bir şekilde defediyorum. Çeşmenin başında otururken beni çekiyorlar.

100420146547

Bir ağaç diğerlerine göre epey uzun, başı göğe ermiş. Resmi çekerken gök yüzüne bakınca bulutların çoğaldığını görüyorum. Umarım yolda yakalamaz yağmur.

100420146548

Ormancılar kesilen ağaçların tomruklarını yol kıyısına dizmişler. Burada biriktirip işlenmek üzere sanayiye götürülmeyi bekliyorlar.

100420146549

Yine bir kavşak, ilk önce Mustafa durup bizi bekliyor. Sağa giden araç izlerini takip ediyoruz.

100420146550

Karşımıza başka bir kavşak çıkıyor. Bu kez İrfan tecrübelerine dayanarak durup etrafı incelemeye başladı. Diğer giden yolları kontrol etmek için keşif yapmak için yanımızdan ayrıldı. Biz de onu bekledik bir süre. Geldikten sonra “Bu yöne gideceğiz” dedi. Rehberimiz o olduğuna göre takip ediyoruz İrfan’ı.

100420146551

Henüz bahar aylarında olmamız dolasıyla piknikçileri görmesek te ormancılar uyarı levhası asmışlar ta buralarda. Her yerde olduğu gibi buraya da çöplerini bırakıyorlar demek ki. Yoksa uyarı levhaları ormanda yaşayan hayvanlar için konmamış. Zaten orman hayvanları insanlar gibi çöp üretmiyorlar ki.

100420146552

Birden bire karşımıza ormanın içinde bir gölet beliriyor. Büyük bir olasılıkla orman yangın ekibi için yapılmış. Dağlarda çıkabilecek bir yangını söndürmek için yangın helikopterleri buradaki suyu kullanıyorlar. İyi bir düşünce. Umarım hiç yangın çıkmaz.. Bu gölette hayvanların sulama göleti olur. Buradaki çam ağaçlarının rengi daha koyu. Demek ki çok kar yağıyor. Kaz dağının zirvesi bulut ile kaplandı. Dağ bulutu tuttuğuna göre kolay kolay bırakmaz. Hadi bakalım hayırlısı…

100420146553

Eyvah haydutlar yolumuzu kesmiş. Ne yapacağız şimdi?  Çam ağacını kesilip yolu tamamen kapatmışlar.

100420146554

Neyse haydut maydut yok şimdilik. Kesilmiş ağacın etrafından dolanıp yola giriyoruz. Az ileride 2 tane bina görünce durup incelemeye başladık. Tabelada yazdığına göre Düden alanı dedikleri yerdeyiz Rakım da 1270 metre. Bayağı çıkmışız. Binalarda ve etrafta kimseler yok, terkedilmiş. Yada yangın zamanı değil, henüz yangın ekibi iş başı yapmamış. Yangın ekipleri Mayıs ayının sonlarına doğru, havalar iyice ısınıp otlar kuruduktan sonra iş başı yapıyorlar. Binanın kapısı da yok, içine girip baktık. Bomboş, pislik içinde, yan odada ocak var. Daha önce ateş yakmışlar bu belli.

100420146555

Hakan ve Özcan bizden biraz ileride gidiyorlardı. Burada durup etrafı inceledikten sonra tam hareket edecekken birden bire yağmur başladı. Bisikletlerimizle birlikte fazla ıslanmadan binanın içine girdik. Binanın içinden ormana yağan yağmuru çekiyorum. Hava mis gibi, çam ve ot toprak kokuyor.

100420146556

Bir süre sonra yağmur şiddetini iyice arttırdı. Bizden fazla uzaklaşmamış olan Hakan ve Özcan geri dönerek yanımıza geldiler.

100420146557

Baktık ki yağmur devam ediyor yan tarafta bulunan odunları fazla ıslanmadan içeri alıyoruz. Belli değil ne kadar süreceği yağmurun. Yağmurun şiddetinden sis gibi oldu ortalık. Binanın yanında beton dökülmüş, üzerine demirden çardak yapılmış.

100420146559

Yağmur uzun süreceğe benziyor. Hiç durmadan aralıksız yağdığından öylece binada mahsur kalmış gibi bekliyoruz. Hava serinlemeye başladı, yağmur kendini doluya bıraktı. Resimde dolunun izleri belirgin görünüyor.

100420146561

Ortalık birden bire beyaza bürüdü dolu taneleri ile. Hava birde başka bir ortama dönüştü. Kaz dağının tepesindeyiz, ne olacağını kestirmek güç. Dolunun yağışını izliyoruz sadece.

100420146562

İşte bahar aylarında sarı çiçekler böyle olaylarla karşılaşıyor. Herhalde alışkın olmalılar ki başları dik dolu umurlarında değil sanki. Beyaz dolu taneleri arasında sarı çiçekler.

10155357_10152336444174861_2502089116309977292_n

Saat öğlen biri geçti, hatta ikiye geldi sayılır. Bu yağmurda fazla gidilmez deyip binanın içinde kalmaya karar verdik. Bu gece buradayız, kamp atacağız mecburen. Yarın Allah kerim. İçerisini şöyle bir temizleyip toparladık. Ardından çadırları kurduk, içerisi geniş. Beş kişi için rahatça kalabilecek kadar yer var. Ardından ocağa odunları verip ateş yaktık bir güzel. Serin olan havada fazla üşütmeden ısınmak gerek. Yanan odunları yakından çekiyorum.

100420146563

Yağmur yağmaya devam ediyor.

100420146564

Akşam olmak üzere, hala yağmur yağıyor. Hiç kesmedi. İyi ki yola devam etmedik yoksa çamura saplanacağımız kesin. Yağmurda da kamp atmak kolay değil. Burada kalmakla hiç olmazsa ıslanmadan kapalı bir yerde kampımızı attık. Biraz şanslı mıyız ne?

100420146565

İyi ki odunları ıslanmadan içeri taşıdık. Odunumuz bol, sürekli ateşi besliyoruz. Ateş içimizi ısıtıyor alevleri seyrederken.

100420146566

Ateşin karşısına oturmuş 5 mahzun. Elçek ile kendimizi çekiyorum.

100420146567

Odunlar da bir güzel yanıyor ki seyretmeye doyum olmuyor. Ateşin sanki bir büyüsü varmış gibi.  İnsan bir türlü karşısından kalkmak için çaba sarf etmeden öylece hayallere dalmaktan kendini alamıyor. Boşuna ilk insanlar ateşe tapmamış.

100420146569

Herkes nevalesini çıkarıp ortaya döktü. Ortak yemek makarna ve ton balığı. Bir güzel karnımızı doyurduk afiyetle. Ardından çayı demledik odun ateşinde. Çay da pek güzel oldu hani. Odun lezzeti var sanki. Çaydanlık ateş üzerinde ve yanında odunlar yanıyor.

100420146570

Hava kararmaya yüz tuttu ve yağmur yağmaya devam ediyor. Ne bereketliymiş bulutlar. Bu kış fazla yağış almadı. Dereler, kaynaklar pek coşkulu değildi bu baharda. Daha çok yağması gerek. Dün Ayazma da gördüğümüz suyun gözü akmıyordu. Yağışın az olmasından dolayı çoğu su gözlerinden su çıkmıyor. Kocaman Kaz dağları, tüm heybetiyle kilometrelerce alanı kaplıyor. Yağan bu yağmurlar dağın derin çatlaklarına dolarak muazzam bir su deposu haline geliyor. Çatlaklarda biriken milyonlarca ton su yavaş bir şekilde çatlakların ucunda su gözlerinden fışkırarak dereleri ırmakları oluşturuyor. İşte bu yıl dağın suları azalması dolayısıyla bazı kaynaklar kurumuş durumda. Bizler burada mahsur kalsak da yağmurun yağmasına seviniyorum. Hava kararmadan dışarısını, ormana yağan yağmuru son bir kez çekiyorum.

100420146571

Sıra geldi urimbaba’nın kahvesine. Köz ateşi olur da kahve olmaz mı? Hemen kahve takımını çıkarıp üç kişilik kahveyi cezveyle birlikte közün üstüne sürüyorum. Közün ağır ateşinde kahve pişmeye başlıyor. Zaten kahvenin lezzeti burada, ağır ateşte pişireceksin.

100420146572

Üç fincan da hazır, diziliyor cezvenin karşısında. Fincanlar pek se sabırsız. Bir an önce kahvenin pişmesini istiyorlar. Durun bakalım, urimbaba kahvesi öyle aceleye gelmez. Biraz sabır.

100420146573

Sabırla pişen urimbaba kahvesi herkese nasıp olmaz. Şanslı olan iki kişi içebilir. İlk önce doğal olarak İrfan ve Mustafa içiyor. Kahveler içildikten sonra diğer şanslı iki kişi olan Özcan ve Hakan da kahveden nasibini alıyor. Keyfimizin kahyasına bu akşam diyecek yok. Cezve ve köpüklü kahve dolu üç fincan.

100420146574

Gecenin ilerleyen saatlerinde ateş köze dönüştü. Sadece közden yayılan ışıkla aydınlanıyor bulunduğumuz yeri. Ateşin karşısında başımızdan geçmiş ilginç hikayeleri anlatmakla geçiyor zaman. İnsan gezgin olunca anlatacak hikayeleri de çok oluyor.

100420146575

Hikayelerimizin ardından herkes çadırına girip uyuyor.

Bu gün büyük bir çoğunluğu kaz dağlarına tırmanmakla geçti. Yağmur yağması erken kamp atmamıza neden oldu. Islanmadığımıza şükür ediyoruz.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 30 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc