Etiket arşivi: kordoba

V. Az Bilinen Antik Kentler Turu Hazırlık

5. Az Bilinen Antik Kentler Turu Hazırlık

21 Nisan 2016 Perşembe

Alaçatı Kamp Yeri.

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdi Kızıl’a aittir)

 

Çelik uğultularla burgaçlanırken

Yaşamak işte öylesine kucaklardı onu

Ve her nasılsa keklik sekişli

Bir aşkın sevinci dolardı yüreğine

Çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa

Ne kalmışsa bir önceki serüvenden

Soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları

Bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde

Pervasız bir acemi, bir çılgın

Soyu tükenen bir bilgeydi belki de… 

Ahmet Telli

 

Öne çıkan görsel, Üstü palmiye dalları ile örtülü çardağın önünde bisikletim KUZ ve kıytırık duruyor. Çardakta Az Bilinen Antik Kentler Turu pankartı asılı.

Bir tur yazısı daha başlıyor ama bu turun bir özelliği var. Her zaman gönüllü olarak çalıştığım tur benim olduğu kadar daha çok bizim. Bu turun oluşmasını sağlayan Olcay Ormankıran ve bizler hepimiz katılımcıyız. Çünkü ABAK gönüllüleri olarak hepimiz elimizi taşın altına koyup tur nasıl yapılır, neler yapılır, niye yapılır en ince ayrıntısına kadar değerlendirip daha az maliyetli daha çok kaliteli bir tur yapmaya çalışıyoruz. Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu bir festival değil, bir hizmet turu değil. Katılımcılar da gönüllülük esasına dayanarak hep birlikte sorumluluk alarak gerçekleştiriyoruz. Biliyoruz ki parayla sadet olmaz, gönüller bir araya gelince en güzel turları yaparız. Tur hem iyi bir tatil, hem antik kentlerde yaşanmış uygarlıkları öğrenip kültürümüz artıyor hem de dayanışmayı, birlikte olmayı, dostlukların, sohbetlerin sürekliliği insanı psikoloji terapi yaparak ruhunu dinginleştiriyor.

Tüm kış boyunca bir araya gelip turda yapacaklarımızı, tur haritasını, kimlerin neler yapacaklarını karara bağladık. İki kez hafta sonu kamplı turlar yapıp grubun gideceği yolları görerek iyice netleştirdik. 23 Nisan Çocuk bayramını hangi okulda nasıl kutlayacaktık onun araştırmasını yapıp okul yönetimi ile anlaştık. Ören yerlerine giriş için gerekli izinler alındı. Belediyeden kumanya ve çocuklara vereceğimiz hediyelerin desteğini aldık. Turda katılımcıların her zaman kullanacağı minik hediyeyi belirledik. Hediyemiz krom nikel bardak. Buff rengimiz de yeşil. Tur hazırlıkları bittikten sonra katılımcıların kayıtlarını alıp 100 kişilik kontenjana göre gelecekleri belirleyip yayınladıktan sonra tura başlayacağımız günü beklemeye başladık. Ben her yıl olduğu gibi kendime özel tişört bastırdım. Tişörtümün rengi bordo.

Bir yıl boyunca İzmir büyükşehir belediyesi öncülüğünde Eurovello bisiklet yolunun Avrupa dan Türkiye’ye bağlantısı için Efes – Mimas rotasını çıkarmıştık gönüllüler olarak. Bu yıl yapacağımız Az Bilinen Antik Kentler Bisiklet Turu’nun rotasını Efes – Mimas rotasına uyarladık. O yüzden başlangıç yerini Çeşme olarak belirledik. Belediye bunun için özel forma bastırdı ama hatalı olunca turda kullanamadık.

Tur Çeşme Alaçatı dan başlayacak o yüzden kamp yerinin hazırlıklarını yapmak için bir gün önceden gideceğiz. Toplanma yeri Alaçatı olacak. Hazırlıklarımı yaptım, eşyalarımı bisikletim KUZ ve römorkum kıytırığa yükledim. Bu kes kıytırığı evde yalnız bırakmayacağım. Kıytırık sevinçten yerinde duramıyor kıpır kıpır. Yola çıkmaya hazırım.

Evimin bahçesinin kapı önü sokakta bisikletim KUZ ve römorkum kıytırık. Bahçemin iç kısmında bir limon ağacı var. Kaldırımda ise Soldaki giriş kapısının dibinde Erguvan ağacı, yanında güzel kokulu Melisa. Arada Sardunya çiçekleri kırmızı, beyaz renkte. Aşağıdaki bahçe kapısının dibinde ise Ihlamur ağacı, kocaman oldu. Bu yıl yedinci yaşında, ıhlamur açması gerek. Kapının diğer yanında çekirdeksiz Sultaniye Üzümü. Salihli den getirip dikmiştim. Henüz üzüm yiyemedim daha. Bakalım ne zaman üzüm verecek. Üzümün aşağısında Gül ağacı açmış beyaz gül çiçeği. Bahçemizde rotvaydır köpeğimiz dışarısını görmeden yaşıyor. Köpeğin olduğu tarafta sac eternit var. Köpeğimiz gelen geçeni korkuttuğu için kapattık. Bir de dikkat köpek yazısı uyarı levhası asılı.

İlk önce Konak ta belediyenin olduğu yere geldim. Belediyenin kamyonetine bisikletleri ve eşyaları yükleyip Alaçatı’ya kamp yerine geldik. Kamp yerini Doktor Serhat ayarladı. Burası rüzgar sörfünün yapıldığı yer. Sezon henüz açılmadığından tesis boş olunca kamp yerimiz burası olacak.

Çitlerde “Turist güç gelir, kolay gider” bez pankartı asılmış. Doğru bir söz ama işletmeciler gelen turistlere kazıklamaktan geri durmuyorlar. Hele hele Alaçatı’ya gelinmez bile. Çünkü fiyatlar o kadar uçmuş ki bizleri aşar. Parasının hesabını bilmeyenler için önemli değil. Yedikleri kazıklardan bıkan turistler niye gelsin ki. Turist gelmedi diye ağlaşmaları bence boşuna, beter olsunlar diyorum. Çitin arkasında yeşil çimenler ekilmiş.

Yakın zamanda işaretleme yaptığımız kamp yeri yönlendirmeleri asfaltta duruyor. Kendi gelecek olanlar kamp yerini kolayca bulacaklar.

Asfaltta sola ok işareti ve ABAK KAMP yazısı kırmızı sprey boya ile yazılmış.

Kamp alanına inmeden, biraz yüksekçe bir yerden yat limanı üç havuz olarak yatlar bağlanmış, kıyıda kiremitli tek katlı küçük evler. Karşıda tepeler ağaçsız çıplak. Deniz mavi, gökyüzü mavi, çimenler yeşil. Renk uyumu iyi olmuş.

Kamp alanına gelip eşyaları ve bisikletleri indirdik. İlk olarak kamp yerinin temizliğini yaptık. Bir elimde süpürge diğer elimde kürek çöpleri toplarken. Üzerimde Bordo renkli ABAK tişörtü. Yaldır yaldır yanıyor. Arkamda iki tane sörf ve şezlonglar tentenin altında gölgede.

Karargah olarak çardağı seçtik. Kayıt ve katılımcılara vereceğimiz hediyeleri burada vereceğiz. Kamp alanını temizleyip çadırların yeri için şeritleri çektikten sonra biraz dinlenmeli. Buraya bisikleti ile bir gün önceden gelen Ferdi kızıl, namı diğer Ferdimen ABAK gönüllüsü olarak yardımlarını bizden esirgemedi. Öyle olunca kahveyi hak etti ve oturup birlikte kahve içtik. Uzun süredir görmemiştim yol arkadaşımı. Sohbet edip dertleştik kahve içerken.

Çardak ahşaptan yapılmış, yanında taze yapraklarını açmış incir ağacı. İyi gölge yapıyor. Ferdimen arkası dönük yan oturmuş. Ben de yüzüm Ferdimen’e dönük yan oturmuşum. Yüz yüze kahve içerek sohbet ediyoruz mavi tahta kahve sandalyesinde. Benim kafamda mor buf ve bordo tişörtüm, Ferdimen’in kafasında koyu mavi buf, siyah uzun kollu tişört. Renk cümbüşü oluşturmuşuz.

Ahşap çardak üzeri palmiye dalları ile örtülü. Az Bilinen Antik Kentler Turu pankartımızı asıyoruz çardağın kenarına. Pankartın solunda taş devrine ait taş tekerlekli bisiklet, binicisi erkek. Sağ başta aynı bisikletten ve kadın binmiş üzerine. Az Bilinen Antik Kentler Turu yazısı sarı yeşil karışımı renkte yazılmış. Yazının üstünde sütunlu bir tapınak çizimi ve antik dikdörtgen yapı. Pankartın zemini mavi, bir kaç bulut ile süslenmiş. Pankartın yanında bisikletim KUZ ve kıytırık bağlı olarak duruyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

Hava iyice sıcakladı, serinlemek için deniz şortumu giyip denize dalıyorum kıyıdan balıklama. Kendi sitilimde atlıyorum, bilmeyenler atlamasın yoksa kafasını kumlara gömer. Demedi demeyin. Ferdimen benim atlayışımı çekiyor. Başım denizin içinde diğer tarafım henüz suya değmemiş olarak havada yakalıyor. Bu yıl deniz sezonunu burada açmış oluyorum.

Katılımcılar birer ikişer gelmeye başladı. Kamp alanı giderek doldu. Çadırlar rengarenk,  Ferdimen ile yüzdüğümüz yerden çalı çırpıları toplayıp boş gelmemiş olduk kamp alanına. Akşama ABAK ateşi yanacak.

Sıra geldi çocuklara vereceğimiz hediyelerin çantalara konulmasında. Her çocuk için diş fırçası, macun seti kendi küçük çantasına konuldu. Sonrasında balon, kalem, silgileri birer birer torbalara el birliği ile yerleştiriyoruz. Yerde bağdaş kurup oturmuşum, elimde torba. Karton kutulardan hediyelikleri alıp torbaya yerleştirirken Ferdimen bizi çekiyor.  Olcay ayakta, kamyonet şoförü de çömelmiş bize yardım ediyor. Bunları yaparken neşe içinde gülerek yapıyoruz.

Renkli çadırlar doldu, önde beyaz bir bisiklet. arkada iki bisiklet, biri beyaz biri siyah. Sağda çadırım ve kıytırık. Çadırlar yeşil, mavi, kırmızı renkte.

Akşam ABAK ateşi için birkaç palet ve kesilmiş tahta parçası getiriyoruz. Sabaha kadar ateş için odun var. Ateşi kumsalda yakacağız. Odunları kovayla taşıyıp yığına döküyorum.

Hemen hemen tüm katılımcılar geldi. kayıtları yapılıp metal bardak ve yeşil buflarını veriyoruz. Herkes çadırını kurduktan sonra ilk önce sunum için bir araya geliyoruz. Sunumu Doktor Serhat yapıyor. Olcay da bize turum amacını ve gideceğimiz rotaları perdede gösteriyor. Doktor Serhat anlattıkça anlattı. Bir ara sahilden kadın kahkaha sesi gelmeye başladı. Neyse sunum sonunda bitti. ABAK ateşini ateşten sorumlu Şafak Omaç yakarak ateşin etrafında toplaşmamızı sağladı. Ateşi kumların üzerinde değil yarım varilde yakıyoruz. Ay tepemizde, ateşin yalımlarından sohbetler derinleşti.

Ay gökyüzünde, ateşin kızıl alevi gecenin karanlığında muhteşem.

Bir türkü tutturuyorum Lorca dan

Ay kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kordoba’ya

Ova geçtim yel geçtim
Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu
Kordoba surlarında

Yola baktım yol uzun
Canım atım yaman atım
Etme eyleme ölüm
Varmadan Kordoba’ya

Federiko Garcia Lorca

Gecenin ilerleyen saatlerinde uykusu gelen çadırına girip yattı. Son kalanlar ateşi söndürerek geceyi bitirdik.

Bu gün sadece evden Konak saat kulesine kadar bisiklet sürdüm. Alaçatı’ya kamyonetle geldim.

Canavar-ül velosipet Enes Şensoy’un çektiği video görüntüsü.

Bu gün yaptığım yol 7.28  Kilometre civarı.

Bu gün yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc