Etiket arşivi: kurt

Afyon Frig Vadisi Bisiklet Turu 2. Gün

19 Haziran 2021 Cumartesi

Emre gölü – Bayramaliler – Ayazini – Emre gölü

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Afyon’un kaymağı dillere destan,
Bolvadin kızları giyerler fistan,
Sandıklıda bağban Çayda gülistan,
Afyon kalesinin eteklerinde!

Rabia Barış

 

Öne çıkmış olan görsel. Kıvrılarak giden yol düzlükte, tepelerde çam ormanı. Kıvrık yolda bisikletler ardı sıra gidiyor.

DSCN2153

Güzel bir uyku uyudum sayılır gece boyu. Erkenden gözlerim açıldı, hemen tuvalete gidip kimse uyanmadan elimi yüzümü yıkıyorum. Rahatlamış biçimde güne başladım. Sabah kahvesi için hazırlık yaparken karşımdaki tepenin üzerinde kocaman bir kuş gözüme ilişti. Fotoğraf makinemi alarak kuşa yakından bakıp bir kaç poz çektim. İçlerinden en net olana bakınca bu kuşun kuzgun olduğunu görüyorum. Bana ilk önce şahin gibi gelmişti uzaktan. Yakınlaştırınca iyice ne kuşu olduğunu rahatça görüyorum. Uzaktan karga çok büyük görünüyor. Makine çok iyi ve net çekiyor uzaktakileri.

DSCN2141

Kahveyi yapıp afiyetle içtik şanslı olanlarla birlikte. Yanımda bacanağım oturuyor. İkimize kahve pişirip fincanlara doldururken Haşim Ağca bizi çekiyor. Sehpa üzerinde kahve kavanozu, el değirmeni, fincanlar, şeker, ıslak mendil, kahve kutusu. Arkada tel örgülü spor sahası.

207326548_4697100310318336_7903688281336853521_n

Kahve içmek için gelenlere de kahve yapıyorum. Dört kişi yanımda kahve pişmesini beklerken Haşim Ağca bizi çekiyor, bir kişi ayakta, diğerleri kendi sandalyesine oturmuş.

210719912_4697100100318357_8648896160673168186_n

Kahvemizi içtik, sıra kahvaltıya geldi. Tek yerden dağıtım yapılınca uzun kuyruk oluştu. Aç olanlar ilk önce sıraya girmişti çoktan. Benim acelem yok, aç olsam bile sıraya sonradan katılıp yemeğimi alıyorum. Kahvaltı tabağını alınca kendi masamıza oturup yiyoruz. Çaydanlığımı getirmiştim yanımda. Kendi çayımızı demliyorum, böylece çayı bolca içiyoruz kahvaltıyı yaparken. Kahvaltı masasında Bacanağım, İsmail ve ben oturmuşuz. Haşim Ağca da bizi çekiyor.

208574554_4697101743651526_2212837691966996782_n

Kahvaltıyı yaptık, verilenler az da olsa karnım doydu sayılır. Zaten her festivalde durumları bildiğimden mükemmel bir kahvaltı yada yemek beklemiyorum. Ne bulursak yiyorum, şikayet etmenin anlamı yok. Kahvaltıdan sonra Mersin’den Zerrin Aslantaş ayna bulamayınca soruyor aynanız var mı diye? Ben de var deyip dikiz aynamı gösteriyorum gidonuma takılı olan. Zerrin de rujunu çıkarıp dudaklarını kırmızıya boyuyor. Zerrin kiraz dudaklı oluyor böylece. Zerrin’i dudaklarına ayna karşısında ruj sürerken çekiyorum bir poz.

DSCN2146

Kamp alanı girişindeki afişi Haşim ağca çekmiş. Afişte; kırmızı renkli bisiklet, Free Pedal, Afyon Frig vadisi bisiklet festivaline hoş geldiniz. Bisiklet ve doğa sporları topluluğu. En altta da destek olanların logoları.

206132697_4697060810322286_6068362887211673700_n

Kahvaltı bitti, yola çıkmak için hazırlanıyor bisikletçiler. Hareket henüz verilmedi, ben de bekleyen bisikletçileri bir poz çekiyorum. Önde beton elektrik direği, metal aydınlatma lamba direği, arkada tepeler var. Eskişehir’den Osman abi de aramızda, yanında iki arkadaşı daha var. Üçü de tura çıkmışlar Eskişehir’den. Benimle vedalaşıyor. Nereye gideceklerini sorunca Afyon yönüne doğru pedal sürüp Eskişehir’e döneceklerini bildirdiler. Ben de onlara iyi yolculuklar dileklerimi ilettim. Onlar bizden önce yola çıktılar.

DSCN2148

Kamp alanı tesislerini yukarıdan, dron kamera ile çekilmiş resmi.

201348983_564166067910003_2146853056099247260_n

Herkes hazır olunca bisikletler yola çıktı, tesisin sağ tarafındaki yoldayız. Az gidince Emre gölü göründü, karşıda yerden düz olarak fışkırmış kayalıklar var.

DSCN2149

Daha ileride başka kayalıkları da yakınlaştırıp çekiyorum. Kayalara delikler açılmış sanki. Kayaların dibindeki izlere bakılırsa bir metre kadar yüksekte olan göl şimdi suyu çekilmiş durumda. Su seviyesi yaz ve kuraklık nedeni ile alçalmış.

DSCN2150

Her yerde değişik kaya görüntüleri, değişik yapıda kayalar kısa dikit gibi göl kıyısında kendini gösteriyor.

DSCN2151

Geniş bir ovada bisiklet sürüyoruz, yol düz, etrafta tarlalar yeşil durumda. Yolda giden bisikletler.

DSCN2152

Ova dar bir vadide bitiyor. Yol ovada son kıvrımını oluşturmuş. Kıvrılarak giden bu yolda 200 bisikletçi ardı sıra bisiklet sürüyor. Bisikletliler çok uzakta olmasına rağmen yakınlaştırıp yol ile bisikletçileri çekiyorum. Vadiyi oluşturan tepeler çam ormanı ile kaplı. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN2153

Hafif bir yokuşu çıkıyoruz, sağ tarafımda kayalık ve düz bir arazi var. Tek tük çam ağaçları görünüyor. Burada kulağıma uluma sesleri geliyor, kurt mu, köpek mi belli değil. Uluyan görünmüyor kayalıklar arasında.

DSCN2155

Aşağıdan gelen bisikletçileri çekiyorum.

DSCN2156

Antik Kral Yolu Ancient King Road yazan tabelayı çekiyorum.

DSCN2316

Kral yolu dedikleri yer kayalık bir zemin. İki kayalık arası bir arabanın geçeceği genişlikte kazılıp yol yapılmış. Yolun sol üst tarafında sanki tekerlekli araba geçmiş gibi derin izler olan yol var. Onun solunda da yine yarılmış bir yol derinde.

DSCN2157

Çam ağaçların üstünde dikine kayalık kümesini çekiyorum.

DSCN2159

Karşımda masa biçiminde dağ var. Dikine kayalıklarla çevrelenmiş kıyıları. Sol tarafındaki kayalık bir bölüm dağdan ayrı duruyor ve şekilli taşlar oluşmuş tepesinde.

DSCN2160

Yolun olduğu bölümde hareket ettiğimizden uzaktaki kayalıkları uzaktan çekiyorum. Buradaki kayalıklar yüzlerce metre genişliğinde. Hepsi de belli bir boyda, ne uzun, ne de kısa.

DSCN2161

Sivri külah şeklinde olan kayalıkların bir bölümünü iyice yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN2162

Bazen de kayalıklar yolun dibinde. O zaman yakınlaştırmadan olduğu gibi çekiyorum.

DSCN2163

Yol sivri kayalıklar arasından geçiyor. Seyrek ağaçlar kaya zeminde kendine yaşam alanı oluşturmaya çalışıyor. Adını tam olarak bilmediğim çam ile servi arası olan ağaç bodur boyda, kök etrafına dalları ile etek gibi kapatmış.

DSCN2164

Karşımdaki yamaçta kayaların şekli insanı büyülüyor. Tam tepede dört sivri kaya yan yana.

DSCN2166

Dört sivri kayayı iyice yakınlaştırıp kadraja sığacak şekilde çekiyorum. Doğanın meydana getirdiği sanat eseri.

DSCN2167

Hazır optik zoom devrede iken karşımdaki kayalık tepeyi yakından çekiyorum. Bir kaya kütlesi ana kaya kütlesinden ayrı. Birinin tepesinde yumru bir kaya oluşmuş. Diğerinde bir kaç ağaç bitişip büyümüş.

DSCN2168

Optik zoomu geri çektim normal gözle görünen boyutta aynı kaya kütlesini çekince ne kadar uzakta olduğumuzu görüyorsunuz. Mesafe 500- 600 metre var.

DSCN2169

Az biraz yükseldik ve geldiğimiz yerdeki Emre gölünü görünce geniş alana yayılmış Frig vadisini ve Emre gölünü çekiyorum.

DSCN2170

Vadideki kaya oluşumu buralarda devam ediyor. Karşımdaki kayalık tepe buna örnek.

DSCN2172

Sivri kayalar 10 – 15 metre yerden yükseklikte görünüyor. Yağmur, rüzgar, soğuk, sıcak gibi doğa şartları sanatçı gibi görseller oluşturmuş zamanla. Bizlere de bu sanat eserlerini doyasıya seyretmek düşüyor.

DSCN2173

Tarım ve orman bakanlığı buraya tabela dikmiş. Üç tane yan yana, iki direk arasına tahta perdeye üç tabela yapıştırılmış. Buraya; Frig vadisi – Tabiat parkı yazılmış.

DSCN2174

Burası tam tepenin sırtı, iki kolon üzerine çatı biçiminde kiriş konularak kapı yapılmış. Yol bunun içinden geçiyor. Alına da; Frig vadisi tabiat parkı sarı renkte yazılmış. Bisikletçiler yolu kaplamış durumda, kapıdan geçiyorlar. Solda tek katlı, prefabrik bir ev var.

DSCN2175

Tepe sırtında olduğunu yazmıştım, şimdi yokuş aşağı inme zamanı. Yol aşağı, sola doğru keskin bir U dönüşü yapıyor. Yol tamamen bisikletçilerle kaplı.

DSCN2177

İnilen yerde kayalıklar tamamen doğa şartları ile sivri, yuvarlak, geniş, uzun şekillerden meydana gelmiş harika bir yer. Frig vadisini burada başlamasının nedeni görülüyor gözlerimin önünde. Yoldan aşağı inen son bisikletçiler ve bir bisikletçi önümde durmuş manzarayı çekiyor.

DSCN2180

Buradaki kayalıklar dikine derin oyulmuş baca gibi sütun şeklinde. Birbirine yakın mesafede kayalıklar sanki uzayda başka bir gezegende olduğumu hissettiriyorlar.

DSCN2181

İniş devam ediyor, sağa dönen dönemeçte bisikletler kendini yokuş aşağı bırakmış vadide iniyorlar.

DSCN2182

Yan yana, altı geniş üstü dar olan peri bacaları kaya kütlesi tepede.

DSCN2183

Bayramaliler köyüne geldik tabelada yazdığına göre. Tabelanın altında üçgen, kırmızı şeritli tabelada kasis olduğunu belirtir siyah renkte şekil var.

DSCN2184

Vadide kurulu olan Bayramaliler köyünün evleri göründü. Vadinin iki yanındaki tepelerde kayalıklar var.

DSCN2185

Köyün mezarlığı, bir iki tane bodur ağaç var. Mezar taşları 30 santimetrelik kare ve uzun kayalardan oluşmuş. Mezarlık aynı tip kaya taşları dikine dikilip konulmuş.

DSCN2186

Tepede kayalar, altında köy evleri, kimi yeni sıvalı, kimi eski taş ve kerpiçten yapılmış. Büyük tahta kapı iki kanatlı bir yapı. Damda odunlar ile kaplanıp üzeri toprakla örtülmüş. Toprak olan kısımda otlar büyüyüp sararmış. Hayvan damı olabilir tek odalı bu yapı.

DSCN2187

Köyün delikanlı çocukları ile tanışıyorum. Yanımda BayKuş kesem olmadığı için çocuklara bir şey ısmarlayamadım ama kağıt beş Lira veriyorum harcamaları için. Üç çocuk yolda bana poz veriyorlar. Arkada bisikletim KUZ park etmiş durumda.

DSCN2188

Köy olur da eşek olmaz mı? Elbette olur. Evin duvarına yakın öylece durmuş eşek merakla geçen bisikletçilere bakıyor. Etrafı yeşil otlarla kaplı. Eşek burada otlanıp karnını doyuruyor bedavadan. Zaten parası yok ki kendine yem alabilsin.

DSCN2189

İlginç bir kaya kütlesi devasa boyutta. Yan yana iki parçadan tek kütle olarak yüksekçe. Üst tarafta sanki yanlamasına kesilmiş gibi bir iz var. Solda insan ağzı gibi bir açıklık oluşmuş. Kayanın önünde ağaç var yeşillik olarak.

DSCN2190

Önümde yeşil bir tarla var, tarlanın bitiminde tek katlı bir ev. Evin arkasında devasa bir kaya kütlesi Evin dört katı yüksekliğinde, altı katı genişliğinde. Kaya kütlesinin sağ tarafı sivri kayalıklardan oluşmuş. Sol tarafı ise ağaçlarla kaplı. Evi ve kaya kütlesini sevdim. Şirin ve güzel bir ev. Böyle bir yerde böyle bir evimin olmasını isterdim.

DSCN2191

Başka bir yerde aynı durumda bir ev daha karşıma çıkıyor, Önde tarla, arkada kaya kütlesi. Neredeyse fazla yüksek olmayan dağ gibi. Bu kayalık diğerinden daha fazla geniş ve yüksek.

DSCN2192

Yan yana sıkıştırılmış sütunlar dibi yüksek kaya kütlesi. Sanki topraktan fışkırmış gök yüzüne doğru. Kaya kütlesinin olduğu yerlerin dışı düz arazi. Bildiğimiz çayır çimenlik alan.

DSCN2193

Buradaki kaya kütlesi sık değil de biraz seyrek bir yapıda

DSCN2194

Ara sıra lastikler de patlıyor, teknik destek ekibi olaya hemen müdahale ediyor ve lastiği onarıyor. Elinde pompa olan teknik destek ekibinden bir kişi poz veriyor. Arkada tekerlekle uğraşan biri ve onlara bakan Ortaca’dan Sevgi Kırak.

DSCN2195

Uzun bir yalağı olan çeşme, çeşme az yukarıda. Çeşmenin yanında oturmuş bir kişi matarasından su içiyor. Arkada çam ağaçları olan bir tepe var.

DSCN2196

Çeşmeyi çekerken o ara İsmail ve Enes tandem bisikleti ile geçiyorlar. Ben de onları bisiklet sürerken çekiyorum yolda giderken. Yolun ardı çam ağaçları.

DSCN2197

Çeşmenin aynası yalağa göre dikine konulmuş. Borudan az da olsa su akıyor önündeki dar yalağa. Buradan yandaki yalağa akıyor sular. Yalaktaki su çok berrak.

DSCN2198

Çeşmenin yanından arkaya doğru giden yalak üç bölüm olarak yapılmış. İçindeki su çok berrak görünüyor. Sadece dibi yosun tutmuş.

DSCN2199

Sağ tarafı alçak, sola doğru yükselen kayalık kütlesi, ön taraf düz arazi, makilik çalılar var düz yerde.

DSCN2200

Demirli köyüne geldik tabelada yazdığına göre. Kırmızı şeritli üçgen tabelada yolun dönemeçli olduğunu belirtmişler. Az ileride, solda fazla yüksek olmayan kaya kütlesi çıplak olarak duruyor yolun kıyısında. Sanki birileri tarlanın kenarına getirip bırakmış gibi.

DSCN2201

Köyde tavuk, horoz görmek olası. Kızıl renkli bir horozu görünce durup resmini çekiyorum. Horoz da benim resim çektiğimi anlamış gibi bana dikkatlice bakıyor meraklı gözleri ile. Arkasında ince dallardan yapılmış çit görünüyor.

DSCN2202

Aynı yerde hindi de görüyorum. Durup kızdırayım dedim “Kabaramazsın kel Fatma, annen güzel sen çirkin” diye seslensem de oralı olmuyor ve kabarmıyor bir türlü. Arkasında çekiyorum hindiyi kabarmamış haliyle.

DSCN2203

Arazide olduğu gibi köyde de uzun yalaklı çeşmeler var. Arkada bahçe ve ağaç gölge yapmış çeşme üzerine.

DSCN2204

Çeşmeden su içerken sarı renkli bir kelebek görüyorum. Ürkütmeden optik zoom kullanarak kelebeğin resmini çekiyorum. Kanadın dış kısmında, tam ortada beyaz benek var, iç kısmında da siyah benek.

DSCN2206

Sola doğru kıvrılan yolda bisikletçiler. Yol çam ağaçları içinden gidiyor. Sol tarafta kalın çatal şeklinde kayalık görünüyor.

DSCN2207

Yamaçta, uçları sivri, beli dar, eteği geniş kaya kütlesi.

DSCN2208

Suyum bitmek üzere, hazır bir çeşme önüme çıkınca durup sularımı tazeleyeyim. Hem susuzluğumu gidereyim dedim.  Çeşme taş örülerek yapılmış. Borudan dökülen su önündeki yalağa dökülüyor. Çeşmenin soluna da bir yalak yapılmış. İlk defa böyle iki yönde yalak görüyorum. Hayvan çok olunca böyle oluyor demek ki. Bisikletim KUZ park etmiş durumda, Arkada çayır, otlak, bir kaç ağaç var, gövdelerinden kesilmiş, kütük gibi. Daha arkada, epey uzakta yolda bekleşen bisikletçiler görünüyor. Solda kayalık bir tepe var.

DSCN2210

Uzaktaki yolda bekleşen bisikletçiler. Neden beklediklerini bilmiyorum. Yol kayalığın dibinden geçiyor. Önümde çayırlık var, yemyeşil.

DSCN2209

Borudan akan su dökülürken arkada görünen bisikletçileri çekiyorum. Yalak akan çeşmenin solunda uzunlamasına, içi su dolu.

DSCN2211

Sularımı tazeledikten sonra yola çıktım. Yolun hemen sağında tek parça bir kaya kütlesi var. Yaklaşık beş metre yüksekliğinde, iki metre eninde kaya parçası. Kayayı ilginç yapan ise alt kısmı iyice ince oluşu. Yere değen kısmı bir metre çapında. Nasıl ayakta duruyor anlayabilmiş değilim. Kaya diğer kayalardan bağımsız, tek başına anıt gibi duruyor yol kıyısında. Diğer kayalıklar daha sağda ve yüksek. Kayanın önünde üçgen yol işaretinde dönemeçli yol çizgisi yapılmış, altındaki yuvarlak tabelada iki araba yan yana, biri siyah, soldaki kırmızı. Araba sollama yasağı olduğunu belirtmiş. İki tabelada kırmızı şerit ile çerçevelenmiş. Yol düzgün gidiyor, az ileride sola doğru dönüyor U biçiminde. Daha önce yolda bekleyen bisikletçilere varacak.

DSCN2212

Tam dönemeçte bir kaya daha yol kıyısında, bu kaya da diğeri gibi. Üstü geniş altı dar ve tek başına, bağımsız duruyor diğer kayalardan. Az ilerde sağa giden toprak yol görünüyor.

DSCN2213

Kahverengi tabelada yazdığına göre; Maltaş (200m) Maltaş Monument İleri doğru ok işareti ile yönü belirtilmiş. Tabela demir direkte duruyor. (Aslında Maltaş anıtı olduğunu belirtmişler ama İngilizce. Demek ki bizleri ilgilendiren bir yer değil.) İşaret edilen yer 200 metre olunca hadi bir göreyim dedim. Yakın zaten, toprak olan yola sapıyorum.

DSCN2214

200 metreden fazla gittim ama ne bir anıt ne de bir yer görebildim. (Aslında görülmesi gereken bir yermiş ama kaçırdım). O yüzden geri döndüm. Önümde kayalar sanki ana kayadan blok halinde kopup yana devrilmişler gibi.

DSCN2215

Bekleyen bisikletçilerin yanına vardım. Burada  insan eli ile yontulmuş bir kaya var. Kayanın yanında 15 santimlik çıkıntı var, bu çıkıntıya süslemeler yapılmış. Kaya parçaları blok halinde ana kayadan ayrılıp yola doğru düşünce sadece bu kayada süslemeler göze çarpıyor. Bir bütünün parçası sadece. Tam hali kim bilir nasıldır.

DSCN2216

İşte o anda kayanın üstünden atlayan Zerrin Aslantaş eğimli toprağa değince çığlık atıp yerde kalıyor. Zerrin “Eyvah ayağım kırıldı galiba!” diye söyleniyor. Yakından bakıyorum, dışarıdan bir şey belli değil. İlk önce şaka yaptığını zannettim ama ayağa kalkamıyor. Sonra ambulansla hastaneye gidince röntgen filminde ayak tarak kemiğinde kırıklar tespit edilmiş.  Sabah fazla süslenip güzelleşti, nazara geldi herhalde .Kendisine geçmiş olsun dileklerimi sunarım.

Kayalığın kopmamış üst kısmında da kayalar yontulmuş, belli belirsiz işaretler var. Kayalar liken yosunları ile kaplı.

DSCN2217

Kayaların şekli ilginç ve birbirine benzemez, Yukarıda kaya yarığında kuş başı gibi bir kaya parçası görülüyor. Resim çekerken kamera otomatik öndeki kayayı netleştirince arkada kalan kuş kafası bulanık çıkmış. Demek ki çekerken dikkat etmek gerek. O an anlayamadım.

DSCN2218

Karşımda ilginç kaya kütlesi var. Bakalım betimleyebilecek miyim? Kaya kütlesi parça parça blok taşlardan oluşmuş. Sanki yan yana, üst üste bilerek konuşmuş gibi. Birleşim yerleri düzgün. Üstte küçük blok taşlar üç tane, altta da iki daha büyük taş. Üst ile alt birleşim yerinde sanki harç kullanılmış gibi. Beş kayadan oluşan bu kaya kütlesi olduğu gibi sola doğru yatmış toprağın içine. Bir duvar olabilir bu kaya kütlesi. Daha arkadaki kayalıklar da sanki yan yana dizilmiş büyük kaya kütlesi.

DSCN2219

Burada bir zamanlar insanların yaşadığı kayalarda yapılan oyuklar, delikler ve kapılardan anlaşılıyor. Yaklaşık 10 metre yüksekliğinde duvar gibi kayalıklara odalar, oyuklar açılmış

DSCN2220

Kayadaki kare biçiminde oyulmuş deliği yakınlaştırıyorum, diğer yanda da aynı biçimde oyulmuş kaya. Daha aşağıda, solda ev biçiminde, yarım metre kadar oyulmuş. Bunlar mezarlık olabilir. Bir insan boyutunda ve çatılı biçiminde olması bunu kuvvetlendiriyor. Sanki ölülere ev yapmış gibi.

DSCN2221

Kare biçiminde oyulmuş delik oda biçiminde, içerisi karanlık, görülmüyor. Resmi çekerken tamamen yaklaştırıyorum kare deliği.

DSCN2222

Çatılı ev biçimindeki oyuğu da tamamen yakınlaştırıp çekiyorum. İç kısmına şekiller yapılmış duvarına ama buradan belli olmuyor ne olduğu. Tam bir mezar odası gibi algılıyorum.

DSCN2223

Diğer yanda da oyuklar yapılmaya başlanmış ama tamamlanmadan yarım bırakılmış. Çok az bir yer oyulmuş.

DSCN2224

Kaya kütlesi 7- 8 parçaya ayrılıp yanlara devrilmiş yerde yatıyor.

DSCN2225

Tek kaya kütlesi, altı oyulmuş, yatay çatlak aşağıda, Yukarı doğru dikine çatlamış, ileride bu kaya da dağılma olasılığı var. Her şey zamanla olur. Kayanın tepesinde küçük bir kaya parçası görünüyor .Sanki fesin tepesine konulmuş püskül gibi.

DSCN2226

Bisikletçiler vadiye doğru çok hafif rampada inerken arkalarından çekiyorum. En önde mavi renkli jandarma arabası gidiyor. Bisikletçi grup arkasında. Yol aşağıdaki düzlüğe inip sağa doğru dönemeç var. Dere yatağı olduğunu tahmin ettiğim uzun boylu kavaklık çayın dibinde. Sağda kırmızı şeritli üçgen tabelada arabanın tekerleği yoldan aşağı düşmüş şekilde çizilmiş. Bunun düşük banket olduğunu anlamına geldiğini işaret ediyor. Karşıda yüksek tepeler.

DSCN2227

Sekiz tabelanın yönleri sağ tarafı ok işareti ile belirtilmiş. Soldaki dört tabela kahverengi. Frigya, Aslantaş Göhnüş vadisi, Antik kral yolu ve Emre gölü yazılmış. Sağdaki iki tabela beyaz. Demirli 5 km ve Bayramaliler 8 Km, Beyköy 8 Km ve Sarıcaova 14 Km. Alttaki iki tabela mavi. İhsaniye, Döğer yazılmış.

DSCN2228

Afyon – Eskişehir ana yoluna çıktık ve kenarda beklemeye başladık. Burada Osman abi önümüzden geçti. “Hayırdır ters tarafa gidiyorsun!” diye söyleyince “Eskişehir’e dönüyorum, komutan çağırdı” diye cevap verdi. Neyse yine uğurladım Osman abiyi. Osman abiyi eşi çağırmış)

203298554_10159393903344099_4028243432616448575_n

Ben de az uzaktan hepsini kadraja sığdıracak şekilde resimlerini çekiyorum bekleyen bisikletçileri. En solda jandarma arabası.

DSCN2229

Bir süre ana yoldan aşağı gittikten sonra U dönüşü yaparak yokuşu tekrar çıktık. Sağa doğru giden Yeşilyayla köyüne doğru gideceğiz. Resmi tabelada yazan Yeşilyayla 4, altında köy muhtarının yazdırdığı mavi harfli tabelada ise Yeşilyayla (Sazak Köyü) olarak yazılmış. Bundan anlaşılıyor ki köyün esas adı Sazak köyü ama işgüzarın birisi köyün ismini değiştirmiş. Sağ tarafa doğru giden bisikletçiler. Yol hafif rampa ile başlıyor ana yoldan itibaren.

DSCN2230

Tepelere doğru giden yolda bisikletçiler konvoy halinde tek sıra gidiyor. Konvoy çok uzun, yol hafif çıkıyor ve hemen inişe geçtikten sonra tekrar çıkıp sağa dönüyor.

DSCN2231

Solumda peri bacası olmaya çalışmış kaya parçaları tam benzetememiş. Yarım yamalak bir taş görünümünde.

DSCN2232

En arkada yüksekteyim, yol aşağı sert bir iniş yaptıktan sonra hafif çıkışla sağa doğru dönerek kayboluyor. Yolda tamamen bisikletçiler var. Bir tek motorlu araç jandarma arabası. İleride yüksek tepeler var.

DSCN2234

Frig vadisini oluşturan ilginç şekilli kayalar topraktan fışkırmış durumda sola doğru küçük bir vadi oluşturmuş. Volkanik oluşumlarda kireç taşı ve kumdan oluşmuş kayaçlar bölgeyi kaplamış. Doğal şartlar gereği ilginç şekiller meydana getirip görseller çoğalmıştır.

DSCN2235

Eşek ağaç gölgesine bağlanmış otluyor durmadan. Aklıma nedense her eşek gördüğümde Kazak Abdal’ın türküsü aklıma gelir

Eşeği saldım çayıra,

Varıp ta karnı doyura

Gördüğü düşü hayıra

Yoranın da avradını

Gerçi bağlandığı yerde pek ot yok, daha ötede yeşil çimenler görünüyor.

DSCN2237

Ayazini köyüne geldik tabelada yazdığına göre. Köyün evleri ve bitiminde dik kayalık duvar gibi yükselerek plato oluşturmuş.

DSCN2238

İki tane köy çocuğu karşıma çıkıyor, cüzdanımdaki 10 Lirayı çocuklara verip dondurma almalarını söylüyorum. Biri sarı kazaklı, açık gri don giymiş. Diğeri koyu gri kazaklı, enine çizgiler var kazakta. Pembe renkli, beyaz benekli don giymiş. İkisinin ayaklarında spor ayakkabı var.

DSCN2239

Köy girişinde köylüler bisikletçileri durdurup ayran ikram ediyorlar. Ben de durup bir bardak ayran içtim. Elinde sürahi ve bardakla dolaşan kız bana ayranı sundu. Ben de “Kaç para ayran?” deyince biraz düşündü. 5 Lira” diye cevap verdi. Cüzdanımda 10 Liralık kağıt paralar var. Gıcır gıcır, daha yeni çekmiştim. “10 Lira olur mu?” deyince, bir şey demeden elimdeki parayı aldı. Paraları pek tanıdığını sanmıyorum. Hesap ta yapmasını bilmiyor. Resmini çekmek istedim, olmaz diyerek reddetti ve uzaklaştı. Az ileride yine de arkasından çektim, yüzü görünmeyecek şekilde. Bacanağım önde telefon ile konuşuyor bisikletinin üzerinde iken.

DSCN2240

Arkamızdan Enes ve İsmail gelince tandemin üzerinde ikisini çekiyorum. İsmail’in başında gölgelikli şapka var. Ön gidonda iki kask, arka gidonda bir kask asılı.

DSCN2242

İsmail ve Enes yanımdan geçip gittikten sonra arkalarından çekiyorum devasa kaya kütlesi ile birlikte. Kayalık yüksek biraz ve geniş alana yayılmış.

DSCN2244

Yamaçta kayalık doğal aşınma ile oluşmuş.

DSCN2245

Yüksek ve geniş kaya kütlesi tek parçadan oluşmuş. Yüksekliği neredeyse 20 metre kadar var. Üst tarafında insanlar görüyorum, demek ki çıkılacak bir yer var. Üst kısmında insan eli ile oluşturulmuş delikler görüyorum.

DSCN2246

Daha uzaktan çekince üstteki kayalar oda gibi oyulmuş ve diğer taraf görünüyor. Önümde arpa tarlası var.

DSCN2247

Üst taraftaki oyukları yakınlaştırıp çekince kayalar diğer tarafa oyularak açılmış.

DSCN2248

Daha küçük kayalık üzeri kale gibi oyulup bir zamanlar insanlar yaşadığını belirtir izler var. Kayanın en dibinde oyuk var. Sanki apartman gibi, giriş kapısı altta, ara katlar yok. Sadece üst kat var bir kaç odalı malikane gibi.

DSCN2249

Üstte kayada oyulmuş odaları yakından çekiyorum. Biri geniş olan odanın sol üst tarafında daha küçük bir oda daha var. Büyük olan oda içe doğru iki kademeli. Odaların üst kısmında baca gibi bir kaya parçası var.

DSCN2250

Haşhaş tarlasının yanından geçerken duruyorum, tarlanın içine dikkatli girerek artık olgunlaşmaya başlayan haşhaş başlarını yakından çekiyorum. Açık mat yeşil renginde olan başlar erik büyüklüğünde. Her haşhaş tanesi bir sapın üstünde. Tepesinde de çepeçevre taç var.

DSCN2251

Henüz çiçekte olan haşhaşı üstten çekiyorum. Beyaz taç yaprakları gelin elbisesine benziyor. Rüzgarın estiği yöne doğru hafifçe eğiliyor. Taç yaprakları dört tane. İçinde de haşhaş başı daha ufak boyutta. Başın üstündeki taç yedi tane çıkıntı yapmış.

DSCN2253

Artık iyice olgunlaşmaya başlayan haşhaş başının yeşil rengi üzerinde ince beyaz bir tabaka oluşmuş. Sanırım başın içinde oluşan afyon dışarıya sızmış. Herhalde zamanı değil, bu başlara bıçak ile çizik atıp içindeki afyonun tamamını dışarıya çıkmaları sağlanıyor. Dışarı çıkan afyon maddesi beyaz renkte. Daha çok ilaç yapımında kullanılan bu madde uyuşturucu yapımında da kullanılmakta.

DSCN2254

Köyün birine yaklaşıyoruz, evler gözüktü uzun kavak ağaçların altında. Yol köye doğru inerken zig zag çizerek kayalıkta kayboluyor.

DSCN2259

Yol derin kazılmış kayalık içine giriyor. Kireç taşı olan kayalık doğal yollardan derinleşerek bir geçit oluşturmuş. Bu geçide yol yapmışlar, yol köye gidiyor. Köyün ismi Ayazini, köyün girişinde tabelasını görememiştim. Geçit önünde bacanağım durmuş beni beklerken çekiyorum. Sağında üç üçgen, kırmızı şeritli dikkat  tabelası var. Üstte ! (dikkat işareti), toprak, taş düşebilir uyarısı ve düşük banket uyarı resmi. Arabanın sağ tekerleği yoldan aşağıda çizilmiş. Daha ileride yüne üçgen tabelada yolun daraldığını belirtir işaret var. Geçidin arkasında kavak ağaçları, evler ve tepe yamaçları.

DSCN2260

Dar ve derin olan geçide giriyorum. Geçitteki kayalar beyaza yakın krem renginde, derinliği 5 metre civarı. Üstündeki düzlükte ağaçlar çıkmış.

DSCN2261

Köy evleri arasından geçerken bir an kayaya oyulmuş kapı görünce durup geri dönüyorum. Evlerin arkasında kalmış kayalara bir mabedin giriş kapısı kayaya oyulmuş. Kenarları da süslenmiş, dış kısmı çerçeve olarak çevrelenmiş, iç kısma giriş yerinde iki sütun biçiminde kaya oyulmuş. Daha içte giriş yeri dar, içeriye giriş olduğu karanlık oluşundan belli.

DSCN2262

Köy yolunda ilerlerken başka bir oyulmuş yerler görünce durup resmini çekeyim dedim. O an fotoğraf makinesinin pili bitti. Ekran karardı ve kapandı. Tam da bulunduğum yerde bakkal dükkanı vardı. Hemen bakkal dükkanına girip dörtlü kalem pil aldım. Her olasılığa karşı dört tane daha yedek aldım. Ne olur ne olmaz, gerçi piller ucuzdu, pek dayanacaklarını sanmıyorum. Pilleri değiştirdim, makineyi açtım, çalıştırdı. Hemen resim çekmeye başladım. Çekemediğim yeri çektim. Evlerin arkasındaki yamaç tamamen kayalık. Bu kayalar oyulup evler yapmışlar ve buralarda barınmışlar eski zamanlarda. Az ileride yıkılmış evler görülüyor. Ayazini köyünde yenilenme çalışmaları yapılıyor. Evler yeniden elden geçirilerek turistlik amaçlı onarılıyor. Boşlukta çimentolar naylon pakette sarılı durumda paletin üzerinde.

DSCN2263

Köyün ana caddesindeki evler yenilenme çalışmaları devam ediyor. Evler taş bloklardan yapılmış. Kurulan demir iskelelerde işçiler çalışıyor. Çalışanlara “Kolay gelsin” diye selam veriyorum. Onlar da selamıma karşılık veriyorlar. Resimde çalışan işçi yok, iki bina arasındaki sokaktan görülen kayalara oyulmuş odalar apartman yapısı gibi üç kat var. Soldaki binada demir iskele var.

DSCN2264

Yolun sağında yüksek kaya kütlesi, bir kısmı doğal aşınmış, altta ise insanlar tarafında oyularak araba garajına dönüştürmüşler. Belki de eskiden ev olarak kullanılmış olabilir. Oyuk kısmında bir traktör ve yanında bir kaç araba park etmiş. Kayalığın sağında, yoldan yüksekte ev kayalıkla bir yapılmış. Evin olduğu tarafta oyuklar görülüyor.

DSCN2265

Ayazini tarihi ve turistlik bir yer olmasını sağlayan kayalara oyulmuş yapılar görülmeye değer. Ev girişi kemerli olarak oyulmuş, bir metre kadar derinlikte kapı boşluğu görülüyor. Oyulan yerlerin düzgünlüğüne bakılırsa ustalık epey ilerlemiş. Bu kayalık geniş ve site biçiminde evler kayalara oyularak yapılmış.

DSCN2267

Apartman büyüklüğünde kaya kütlesi dört katlı, her kata odalar oyulmuş. Yukarılardaki odalara nasıl çıkıldığını merak ediyorum.

DSCN2268

Kayalık yol boyunca devam ediyor ve oyulmuş kayaları görüyorum devamlı. Burada büyük bir medeniyetin yaşadığı çokça kaya evlerden anlıyorum. Bisikletim KUZ park halinde yol kıyısında, arkada yüksek kayalıklar ve oyulmuş evler.

DSCN2269

Köyü çıkmadan sağa doğru geniş bir vadi, vadinin tabanı düz. Genişlik 60 metre kadar vadinin. Bisikletçiler burada mola vermiş. Ben de mola yerine giriyorum. Bisikletim KUZ önde park halinde. Sol taraf yüksek ve düz duvar gibi kayalık.

DSCN2270

Ayazini Metropolis kilisesi üstteki tepede kayalara oyulmuş. Önde tabelalara açıklamalar yazılmış.

DSCN2271

Tabelada yazan bilgiler;

Ayazini / Metropolis

Ayazin köyü girişinde, yolun sol tarafına yayılan kaya kütlelerine oyularak yapılmış büyük bir kilise, Frig geleneğini devam ettiren üçgen alınlıklı, kapı üstü aslan kabartmalı mezar odaları ile çok sayıda basit mezar odaları ve üç katlı olarak kayaya oyulmuş iskan sahası yer alır. Roma ve Bizans döneminde Metropolis adını alarak dini bir merkez olan Ayazin’de eski ve yeni iskan yan yana ve iç içe yaşamaktadır. Kilise: Sarp tüf kayalık içinde dışa ve içe oyulmuş apsisli, içi tonozlu, sütunlu ve kubbeli, yan ve arka bölüm duvarlarında birbirine bitişik kemerli nişleri, nişler arasında haçlar ve yazı kabartmaları olan örnek bir kilise olup, bitişik kaya odalarıyla birlikte 1000’li yıllarda yapılmış manastır kompleksidir. Avdales kalesi: Tüf kayaya oyulmuş çok katlı ve çok odalı, sarnıçlı, bir kaya kütlesi olup yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

Maalesef magandalar eline silah alınca her yere ateş etmekten çekinmiyorlar. Bu tipler kendilerini erkek zannediyorlar elinde silah olunca. Cesur oluyorlar ama aslında korkaklar. Silah olmazsa korkak sıçan gibi kaçacak delik ararlar. Erkek gibi başkasının karşısına geçmeye hiç bir zaman cesaret edemezler. Bir de kendi başlarına hareket edemez bir köpek gibi başkasının kapısında hizmet ederler. Tabelanın sağ alt kısmından ortasına kadar rastgele  9 kurşun deliği var. Neyse ki yazı okunabiliyor.

DSCN2272

Avdales kayası denilen kaya kütlesini komple çekiyorum. Alt kısımda geniş bir yer oyuk, yanlarda ve üstlerde bir çok oda deliği görünmekte.

DSCN2273

Öğle zamanı oldu, yemek arabası gelerek yemek dağıtmaya başlayınca hemen kuyruk oluştu. Tek yerden dağıtım olunca kuyruk ta ona göre uzun oldu. Zamanla kuyruk azaldı ve herkes yemeğini alıp yemeğe başladı. Yemek lezzetli, hele bisiklet sürüp enerji harcayınca büyük bir iştahla yemeğe yumuluyorsun. Acıkmışım hani. Söğüt ağacının altında yemek arabası ve kuyruğa girmiş  insanlar yemek almak için bekliyorlar.

DSCN2274

Yediğim yemekler paylaşmayı pek sevmem ama bu kez yemeğe başlamadan önce köpük tabağın gözlerine konulmuş olan yemekleri sizlerle paylaşayım. Hani merak edersiniz ne yiyorsunuz diye? İşte menü; naylon poşet içinde küçük ekmek, etli patates, bulgur pilavı, cacık ve karpuz. Hani az diyebilirsiniz ama yedikten sonra doyduğumu hissettim. Zaten bisiklet festivallerinde çıkan yemeklere aldırmam az mı, çok mu diye. Karnımı doyurmaya çalışırım ve şikayet etmem. Daha fazla bir şey de istemem. Hep bana yeterli gelmiştir yemekler. Bir de acıkınca çok lezzetli geliyor. Daha ne isteyeyim ki!

DSCN2275

Yemek yediğim yerden fotoğraf makinesi ile yer hizasındaki oyulmuş geniş odayı çekiyorum.

DSCN2276

Kayalığın sol tarafında  geniş, yüksek oyulmuş, salondan geniş bir yerde iki kişi ve bir bisiklet. Oyulmuş yerin iç kısmında bir oda daha oyulmuş.

DSCN2278

Bizim İsmail tam karşımda ama uzakta, kayalığın dibinde yere oturmuş etrafı çok az görse de seyrediyor. Bir taraftan da kolunu kaşıyor usulca. Başında siperlikli şapka, gözünde gözlük var.

DSCN2279

Bulunduğumuz alan geniş, dibe doğru daralıyor, kıyılar kayalık ve yüksek.

DSCN2280

Harekete geçtik, yavaş gidiyorum. Çünkü Ayazini köyü geniş bir alana yayılmış. Doğal oluşmuş kayalar sürekli karşıma çıkıyor ve hepsine de insan eli değmiş. üstteki kayada kemerli oyulmuş, yanında da kapı boşluğu. Büyük bir olasılıkla kaya mezarlar olmalı. Kemerli oyukta ayin yapılıyor olabilir. Sağ önde bir kaya kütlesi daha var ama bu kaya doğal şekilli, ellenmemiş.

DSCN2281

Kayada kare şeklinde kapı açılmış. Yanında ve sol tarafta daha küçük delikler var. Altında çatı biçiminde ev olarak oyulmuş. Burası da mezar olabilir.

DSCN2282

Daha ileride geniş kaya kütlesinde aynı şekilde mezar odaları ve ibadet etmek için kemerli oyuklar yapılmış. Kaya kütlesi dibinde bir dizi oyuk var.

DSCN2283

Aynı kaya kadraja sığmadığından sol tarafı çekiyorum. Oyuklar sırayla devam ediyor.

DSCN2284

Biraz ötede bir kaya kütlesi daha görünce resmini çekiyorum. Kayalığın tam ortasında oyuklar değişik boyutta. Sanki zengin biri kendine köşk yaptırmış gibi. Ya da aile mezarlığı olabilir.

DSCN2285

Ayazini köyü sonunda bitti. Biz köyün diğer tarafından girdiğimiz için bu taraf ta köyün girişi. Girerken herhangi bir tabela yoktu. Burada ise yeni yapıldığı belli olan büyük bir kaya parçası taş duvarın üzerine konulmuş. Kayanın yüzeyi düz olarak yontulmuş. Üst kısmında iki aslan birbirine bakar durumda, ortada güneş saati biçiminde daire. Kenarları çentikli, ortasında yüz resmi. Burası çatı alınlı oyularak aslanlar kabartma olarak yapılmış. Altında da Yunanca olduğu belli olan harflerle AYAΣINI oyularak yazılmış.

DSCN2286

Üzerimize bir bulut geldi ve yağmur yağmaya başladı. Hemen yağmurluğu çıkarıp giydim. Islanmaması için fotoğraf makinesini çantanın içine koyarak koruma altına aldım. Beni bu halimle İsmail Kılık çekiyor.

201476298_10159393941984099_3670296822971438457_n

Kayanın dibinde oyulmuş oda. Girişinden biraz fazla genişlikte olan kaya 3 metre boylarında. Onun üstünde de ayrı bir kaya daha var. Bazı kayalara oyuklar açılmış, büyük olasılıkla kaya mezarlar olabilir.

DSCN2287

Sadece kayanın ön yüzeyi dışarda kalmış. Duvar gibi dümdüz yüzeyde kapı açılmış, içerisi karanlık bir oda gibi. Kayalığın üstü toprak ve otlar çıkmış.

DSCN2288

Ot bürümüş boş tarla, arkasında beyaz çiçekler açmış haşhaş tarlası, iki yanda kavak ağaçları göğe yükselmiş. Küçük ağaçlar da tarlada serpiştirilmiş bir kaç tane. Tarlaların bitiminde ağaçlar ve yüksek kayalık, Kale duvarı gibi, üzerinde tepe var. Kayalarda oyulmuş delikler olduğunu görüyorum.

DSCN2289

Aramızda çocuklar da var. Arkada koltukta oturan çocuk, babası bisiklet sürüyor. Çocuğun üstünde gölge yapsın diye şemsiye konmuş mavi renkte.

205415476_10159393953819099_7520305680052228905_n

Tarlalarda çeşitli korkuluklar görmüştüm ama şimdiye kadar görmediğim bir korkuluk var karşımda. Sırık üzerine t şeklinde bir tahta koyup üzerine siyah renkli ceket giydirilmiş. Başı yok, kıçı yok. Kolların ucuna da naylonlar bağlanmış. Kargalar bile gülüyordur bu korkuluğu yapanlara.

DSCN2290

Tarlanın kıyısında bir kuyu görüyorum. Yaklaşık 8 metre uzunluğunda ağaç sırık. Sırığın kalın tarafı yerde ve daha kısa. Kısa tarafa daha yakın demir destek üzerinde duruyor. Üst taraf daha uzun ama giderek incelmiş. Sırığın ucunda da bir ip bağlı. İp yerdeki kuyuya kadar iniyor. Tarla sınırında tel örgü var. Bu tel örgü Güneş panel tarlası sınırını oluşturmuş. Paneller Güneşe doğru çevrili olduğundan baktığım yerden panellerin alt kısmı görünüyor. Burada Güneş ışığından elektrik üretiliyor.

DSCN2291

Uçsuz bucaksız demeyeyim ama karşıdaki tepelere kadar olan buğday tarlası alabildiğine geniş bir alanı kaplamış. Artık sararmanın son aşamasına az kalmış buğday başakları rüzgara bırakmış usulca yatıyor sağa sola. Nedense buğday tarlasını izlemek bana huzur veriyor. Rüzgarın başaklarını dalgalandırması denizdeymişim hissine kapılıyorum. Sarı deniz. Huzur veren deniz. Bir süre başakların rüzgarda oynayışını izliyorum. İçim huzurla doluyor.

DSCN2292

Haşim Ağca kıyıda, kayalığın gölgesinde dinlenen Enes, İsmail ve bacanağımın resmini çekiyor. İsmail çömelmiş, diğerleri yere oturmuş

203255528_4697082180320149_2638607187764612594_n

Köyün birinden geçerken bizi takip eden araba arkamızdan kornaya bastı ama neden bastığını anlamadık. Enes ve İsmail tandem bisikleti  ve bacanağım ile birlikte en son kişileriz. Grup çoktan gitti bile. Neyse korna sesine aldırmadan yolumuza devam ettik. Kısa sürede ana yol kavşağına geldik. Burada kayanın tepesine Rotasız Ramazan çıkmış bekliyordu. Kavşakta da jandarma arabası ve jandarmalar vardı yol kesmek için. Rotasız ramazan beklemekten sıkılmış olarak sordu; “Grup geliyor mu?” diye. Biz de “Ne grubu, en son biz geliyoruz, grup çoktan geçti bile.” Jandarmalar ve Rotasız ramazan şaşırdılar. “Nasıl geçtiler, kimse geçmedi önümüzden, kamera ile videolarını çekecektim” “Ohooo, daha çok beklersin” diye cevap verip yolumuza devam ettik. Meğerse araba korna çalarak bize kestirme olan yolu göstermiş. Ama biz anlamadık. Grup oradan sağa dönerek kestirmeden ana yola çıkmışlar.

Yarık yarık olmuş kaya kütlesindeki doğal oluşmuş oyuklar dikkatimi çekti.

DSCN2293

Oyuk yerleri yakınlaştırdım iyice. Oyuklar leke gibi, fazla derin de değil. Sağ taraf liken bitkileri ile kaplı, rengi gri. Daha büyük alan ise sarı renk tonunda. Burada liken bitkileri yok. Herhalde yağmur gelmiyor bu tarafa.

DSCN2294

Başka bir kaya da da oyuklar fazla derin değil. Kayanın yarısı oyuklarla bezenmiş, diğer yarısı da herhangi bir oyuk yok. Liken ve yosunlarla kaplı.

DSCN2295

Hep çeşme olacak değil ya. Karşıma bu kez mavi renge boyanmış tulumba çıktı. Kuyudan tulumbanın kolunu çekerek su çıkarılıyor. Merak edenler, ya da hiç görmemişlere anlatayım tulumbanın nasıl kuyudan su çıkardığını;

Büyükçe bir sürahiyi canlandırın, aynı sürahi gibi bir gövdesi var. Üst tarafı geniş bir yuvarlak, Bir tarafında ağzı var su dökülmesi için. Yuvarlağın üzerine destek yapılmış. Desteğe de kısa taraf üstte, alt tarafı uzun demir kol. Kol yukarı – aşağı kaldırılıp indiriliyor. Üst tarafta uca bağlı demir çubuk tulumbanın ağzından aşağı iniyor. Ucunda da yuvarlak küçük silindir biçiminde kafa var. Bu kafa silindir bir çeperin içinde hareket ediyor. Alt kısmı ile üst kısmı hava almayacak şekilde. Gövdenin alt kısmı boruya bağlanacak yerde ağız var, düzgün yapılmış. Burada köseleden yapılmış klapa var. Bir tarafı sabit, yuvarlak bir şey. Tulumbanın altında ise bağlı boru var. Bu boru kuyu içine giriyor su içine kadar. Tulumbadan su çekmek için ilk başta su konuyor ağzına. Dökülecek yeri de elle kapatıp su içeride, üst kısımda kalacak durumda. Kösele suyu görünce biraz şişiyor. Diğer el ile kol yukarı – aşağı kaldırılıp indirildikçe uçtaki demir çubuk ta pistonu harekete geçiriyor. Hava geçirmediği için aşağıdaki suyu vakum ederek çekiyor. Kol aşağı indirilince kösele klapa havayı ve suyu boruya kaçırmıyor. Bu hareket devamlı yapılarak kuyudaki su yukarı çekiliyor kademe kademe. En sonunda kuyuya suyu geri kaçırmadan tulumbanın ağzından su akmaya başlıyor. Kuyu yerin altında olduğu için soğuk oluyor. Buz gibi suyu içebilir, elini yüzünü yıkayıp serinleyebilirsin. Az çok tulumbanın çalışmasını dilimin döndüğü kadar anlattım.

Mavi renkli tulumba ve altında yalak var hayvanların su içmesi için.

DSCN2296

Kayalar topraktan fışkırmış kalın sütunlar gibi. Sanki kale duvarı ve Uzunlamasına tarla sınırını oluşturmuş. Tarla buğday ekili

DSCN2297

Tarlanın dibinde de aynı kayalık devam ediyor. Tarladaki buğdaylar yeşil ama rengi sararmaya doğru gidiyor. Yeşilin tatlı bir tonunu oluşturmuş.

DSCN2298

Fazla büyük olmayan kaya parçası tarlanın ortasında tek başına kalmış, annesini arayan civciv gibi.

DSCN2299

Her yerde kayalıklar, hepsi de birbirine benzemez yapıda. Kimileri bir arada, kimisi tek yada bir kaç kaya kütlesi. Kimi düz, kimi de kendini peri bacasına benzetmeye çalışmış.

DSCN2300

Kayaların dibindeki renkler de ilginç. Enine katmanlar şeklinde, kahverengi, sarı ve bej renkleri ile, kimi yer kalın, kimi yer ince. Bir yerde kayboluyor renk katmanı. Aynı zamanda duvar gibi kayalık içi oyulmuş doğal şartlarda. Rüzgarın etkisi olabilir. Renkli kaya ince bir çatlakta son buluyor. Üstteki kaya yapısı tamamen değişik ve bej renginde. İki kaya birbirinden ayrı yapıda, sadece aralarında ince bir çizgi var.

DSCN2301

Tarlanın bitiminde üçgen biçiminde kaya kütleleri.

DSCN2303

Arkasında römork takılı bisiklet. Römorkta bir çocuk oturmuş. Başının üstünde gölgelik tente var. Önünde pedallara ayakları ile basıyor. Babası bisikleti sürüyor. Ne güzel! baba – oğul birlikteler. Römorkun arkasında bayrak çubuğunda kırmızı renkli bayrak var. Arka tekerlekteki bagajda kırmızı renkli çanta takılmış.

202667192_10159393897504099_5325504055011996771_n

Haşhaş çiçeği mor renkte, yakından çekiyorum.  Benden yana olan bir taç yaprağı yok, içindeki baş henüz küçük görünüyor.

DSCN2304

Bu da beyaz renkli haşhaş çiçeği.

DSCN2305

Uzun uzun kavaklar boy göstermiş.

DSCN2306

Artık dönüş yolundayız. Daha önce geçtiğimiz Bayramaliler köyüne geldik. Tabelada Bayramaliler, altında 30 Km hızla gidileceğini belirtir yuvarlak trafik işareti, yanında da Okul olduğunu belirtir üçgen tabela. Tabelada iki çocuk el ele tutuşmuş, diğer ellerinde çanta yürüyorlar. Arkada köy evleri ve cami minaresi görünüyor.

DSCN2307

Köyün içinden geçerken bisikletçi çocuklar bizle birlikte yarış yapar gibi sürdüler. Haliyle geçmelerine izin verdik ve bizleri geçtikleri için tebrik ettim. Köy yolunda üç çocuk bisikletli. Taş köy evleri arkada. Evler duvar gibi kayalıkların dibinde.

DSCN2308

Uzun boylu kaya kütlelerinin birisinin tepesinde küçük bir kaya kütlesi daha var. Tepedeki kayanın altı dar bir şekilde alttaki kaya kütlesinde duruyor. İttirsen sanki düşecekmiş gibi. Aşağıda kavak ağaçları kayaların boyuna yakın.

DSCN2309

Toprak bir yükseltide kaya kütleleri toprağın dışında kalmış. Kayaların boyutu küçük.

DSCN2311

Eşek sundurmanın altında, gölgede duruyor. Sanki kapalı durakta bekleyen yolcu gibi gelecek olan eşek otobüsünü bekliyor.

DSCN2312

Daha önce indiğimiz dönemeçli yokuşları tekrar çıkıyoruz ağır ağır. Daha önce çektiğim ilginç kayalıkları bu kez aşağıdan çekiyorum. Yokuşu tırmanan dört bisikletçi. En arkadakiler İsmail ve Enes.

DSCN2315

Emre gölüne geldik, göl kıyısında oynayan çocukları görünce durdum. İki kız çocuğu ip atlıyorlardı. Çaktırmadan ip atlarken çekiyorum.

DSCN2317

İp atlayan kızların resmini çekince kıyıda babalarının kamış olta ile balık avladıklarını gördüm. Az ileride kıyıya yakın, yüksek kayada bir adam balık tutuyor. Önde dört kamış olta kazıklarda dikili.

DSCN2318

Kıyıda, kökü suyun dibinde, yaprakları ve çiçeği su üstünde bitkiler var. Söğüt yaprağına benzeyen bitkinin çiçeği mısır koçanı gibi çiçeği suyun yukarısında kalmış. Çiçek pembe renkli.

DSCN2319

Gölün karşı kıyısında duvar gibi yüksek kayalıklar var.

DSCN2321

Balık avlayanlarla sohbet ediyoruz. Balık var mı diye. Daha yeni tuttuğu sazan balığını ip atlayan kızına evden getirmesini söylüyor. Kız da evden sazan balığını getirdi. İnsan elinden büyük olan sazan balığı bir kiloya yakın. Adamın elinde sazan balığını yakından çekiyorum.

DSCN2322

Yakında olan kamp alanına geldik. Biraz terlesem de duş alma sırası çok olunca yıkanmaya gerek görmedim. Ter kokusunu da hissetmiyorum. Burnum doğru dürüst koku da almıyor zaten. Ben koku hissetmiyorsam sorun yok. Akşam yemeğini birlikte yiyoruz. Yemekten sonra hava hızlıca karardı ve yüksek rakımdan dolayı soğumaya başladı. Pantolon paçalarını takıyorum. Üzerime polar ve deri ceketini giydim. Üşütmemek gerek. Çadırımın önünde küçük katlanır sehpada akşam kahvesini bacanağım ile birlikte oturmuş içerken Haşim Ağca bizi resmediyor gecenin karanlığında. Yolda gelirken aldığımız biralar ısınmadan içmek gerek. Biraları da keyifle içiyoruz. Sehpanın üzeri dolu, cezve, meyve torbası, fincanlar, powerbank, teneke bira kutuları. Bacanağımla katlanır tabureye oturmuşuz. Arkada mavi çadırım.

207115396_4697016013660099_8202105465738251649_n

Geç saatlerde Döğer belediye başkanı kamp alanına geldi. Hepimiz ile selamlaşıp beldemize geldiğiniz için teşekkür etti. Ardından dört tane zeybek meydana çıkıp zeybek oyunu oynadılar. Usulüne göre, efe kıyafetleri ile bizlere iyi bir gösteri sundular. El arabasının kasasında odunlar yanıyor. Efeler de etrafında kollarını kaldırmış zeybek oyunu oynuyorlar. Bu resmi Haşim Ağca kendi fotoğraf makinesi ile çekti.

207627570_4697086913653009_7148326235785305805_n

Ben de kendi fotoğraf makinesi ile çekmeye çalıştım zeybek oynayan efeleri ama görüntü yakalama konusunda pek becerikli olduğum söylenemez. Sadece otomatik konumda kullanıyorum makineyi. Efe kollarını kaldırırken hareketi aşağıdan yukarıya kadar perde şeklinde görüntülemiş. Hareketli görüntüler net değil. Hareketsiz olanlar ise net. Solda davulcu tokmağı davula vuruyor. Ortada el arabası içinde odunlar yanıyor.

DSCN2326

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlendik. Efelerin oyunundan sonra oyun havaları çaldı müzik seti. Biz de kurtları döktük biraz. Uyku ağır basmaya başlayınca çadırıma gidip yattım. Neredeyse 1.5 yıldır bu kadar bisiklet sürmemiştim. Hamlamışım biraz. Fazla kilolar da var. Bisiklet sürerken bunu hissettim. İki günün yorgunluğu üst üste binince uyku moduna girip dinlenmek gerek.

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 58 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığım yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

 

Denizli Salda Gerisi Antalya Mersin 12. Gün. Salda Gölü Festivali 1. Gün

30 Mayıs 2015 Cumartesi

12. Gün

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdi Kızıl’a aittir)

Salda Gölü etrafı

 

Gece; ne kadar karanlık ve sessizsin..

Öyle kaplıyorsun ki evleri, denizleri.

Hem o kadar aydınlık ve seslisin ki;

Çılgınca coşturuyorsun bizleri.

Özdemir Asaf

 

 

Öne çıkan görsel, Salda gölü kumsalı, turkuaz rengi ve beyaz çakıl taşları harika görünüyor.

20150530_154617

Baharın coşkulu yağmuru tüm gece sürse de artık iyice çadır hayatına adapte oldum. Yağmurun sesi ninni gibi geliyor ve bir iki tuvalet dışında uykumu bölmüyorum fazla. Sabahın seherinde uyanmak alışkanlık hale geldiğinden erkenden kalkıp hazırlığımı yapıyorum. Artık tatil dönemi bitti ve kalabalıkta tuvalet sıkıntısı her zaman olduğu gibi bu gün başladı. Kahvaltının ardından tur başlayacak. Bu gün Salda gölünün etrafını şöyle bir dolanacağız. Katılımcılar başlangıç yerine toplanıp hareket zamanını beklemeye başladı. Elbette herkes aynı zamanda hazırlanamıyor ve yola çıkarmak için sürekli anonslar yapılarak davet ediliyor. Biz de hazır gecikmiş olanları bekliyoruz sohbet ederek birbirimizle. Ferdi’nin ve benim bisikletim park etmiş, arkada diğer bisikletçiler. Ferdi’nin bisikletinin arkasında, çubuğun ucunda Türk bayrağı var.

IMG_0015

Sonunda beklenen an geldi. Grup hareket ederek festival başlamış oldu. İlk başta toprak yoldan gitmemiz gerek. Grubun ardından ben de yola çıkarak onları takip etmeye başladım. Hava bisiklet sürmek için uygun, ne soğuk ne de sıcak. Pek terlemeyeceğiz anlaşılan. Boş arazı, gölün bir kısmı ve dağ.

20150530_095130

Göl kıyısında toprak yola girdik. Benim acelem yok, etrafı ve önde gidenleri gözlemleyerek hareket ediyorum. Göl kıyısına doğru giden yolda bisikletçiler.

20150530_095135

Ve toprak Aşkla ezilmeye başlandı. İki tekerleğin ıslak toprakla ilk buluşmasıydı. Toprak yolda kaybolmazsın pek. Tekerlek izlerini takip etmek yeterli. Yerdeki tekerlek izlerini çekiyorum.

20150530_095419

Ben de izleri takip ediyorum, yol yağmurdan dolayı yumuşak zemin. Bu izi bırakanlardan biri önümde gidiyor, Devrim ile beraber bisiklet sürüyoruz.

20150530_100327

Gölü besleyen derelerden birine denk geldik. Karşıya geçmek için köprü olmadığından taşların üzerinde sekerek bisikletleri tek tek karşıya taşımaya başlamışlar. Sırayla geçildiğinden bir süre beklemek durumunda kaldık. Artık dereyi gördüğümüze göre paçaları sıvamak gerek.

20150530_100924

Toprak yol bir süre daha devam ediyor, belki tüm yol böyle topraklı, ıslak ve güzel olur. Kim bilir!

20150530_101347

Aslında bisiklet sürdüğümüz toprak yol önceleri yokmuş. Gölün suyu azalmaya başlayıp kıyı genişleyince düz arazide rahatça bisiklet sürebileceğimiz alanlar ortaya çıkmış. Ne yazık ki su erozyonu bu gölde de var. Göl zaman geçtikçe su kaybından dolayı çekilmekte. Su erozyonunu önlemek için gerekli çalışmalara bir an önce başlanmalı. Yoksa çorak bir güzellik kalacak geriye. Devrim’i göl manzaralı bisiklet sürerken çekiyorum.

20150530_102000

Ferdimeni de çekiyorum aynı yerde.

20150530_102015

Beni çekecek kimse olmayınca ben de KUZ’u çekiyorum. Ne de olsa KUZ hak ediyor.

20150530_102348

Neyse ki beni çekecek bir arkadaşım var,  Ferdimen beni çekmeden edemiyor. Elbette onun makinası daha geniş ve detaylı çekiyor benim cep telefon kamerasından.

IMG_0023

Mersin den Zehra’yı çekiyorum.

20150530_102503

Çayır çimende bisiklet sürmek gibisi yok. Toprak yoldaki gibi tekerlek izi ve sesi yok buralarda. Gelen bisikletler sessizce gelip geçiyor yanımdan. Gölün kıyıları suyun çekilmesiyle kimi yerler bataklık durumuna gelmiş. Yaşam suda olduğu gibi karada da devam ediyor tüm formlarıyla beraber.

20150530_102455

Toprak yol bitti, hatta son kısımları yeşil çimenli harika bir yoldu. Ne de güzel gidiyorduk, ne olurdu toprak yol devam etseydi. Asfalt yola çıktığımız yerde Belediye ve Kaymakam’ın resmi araçları, polis ve jandarma ile Ambulans bizi karşıladı. Grup arkada kalanları bekliyordu.

20150530_102714

Ben de bu beklemeden fırsat bulup kıyıdan bir kaç poz çekeyim dedim. Güneş yüzünü göstermeyecek anlaşılan bu gün. Ama yine de mat renklerin büyüsü bir başka görünüyor. Mat renkler insana sade bir dinginlik, bir huzur ortamı, doğayla uyumu sağlıyor. Her ne kadar kalın bulutlar üzerimizden hızla geçse de yağmur bırakmaya niyetleri yok anlaşılan. Güneşin ışınları buluttan pek zayıf geçse de gölde az da olsa turkuaz rengi görebiliyorum. Bunu görmek bile bana yetiyor ve mutlu oluyorum. Daha ne olsun ki! Bir sağ tarafı çekiyorum sahili.

20150530_102924

Bir de sol tarafı.

20150530_102928

Ben resim çekerken grup hareket etti. Hiç te acelem yok, nasıl olsa yetişirim, gölün kıyısında sadece bir yol var.

20150530_102939

Ben de yola çıkıp grubun arkasından bisiklet sürmeye başladım. Solda küçük bir kayalık var göl tarafında. Üzerinden güzel resimler alabilirim diye düşünüyorum.

20150530_103140

Kayanın yanına gelince bisikletimi park edip kayanın üzerine çıktım. Ferdimen de beni yakalıyor resim çekmeye hazırlanırken.

IMG_0036

Grup epey ileride ve aralar iyice açılmış durumda. Yol, sahil ve göl manzarasını çekiyorum kaya üzerinden.

20150530_104232

Geriden gelenler var hala, bunlardan birileri de İzmir den Mustafa, Şeref, Gökşen ve Ahmet beni görünce Rimbaba Urimbaba, Rimbaba Urimbaba şarkısını tempolu biçimde söyleyerek geçiyorlar.

20150530_104244

Dağlar, bulutlar ve turkuaz renkli salda gölü.

20150530_104253

Selam verenler eksik olmuyor.

20150530_104305

Kayadan inip yola devam ediyorum. Fazla sürmeden grubu yakaladım. Grup mola vermiş beklerken göl kıyısının ilginç yerlerini keşfetmeye devam ediyorum. Bazı yerleri kil çamuru, kaygan ve yağlı. Ayakkabının altına iyi yapışıyor ve çıkmak bilmiyor. Ne de olsa şifalı çamur, bulaştı mı yakayı bırakmıyor şifa vermeden. Yağmur sularının akıp gittiği yerde çamurlu kalın tabakayı aşındırıp derinleştirmiş. Bunu yaparken de sanki kanyon gibi şekilli oluşmuş.

20150530_105345

Kanyonda gezerken birden bire karşıma bir dev çıkıyor. Eyvah ne yapacağım, dev keçi sakallı, kedi bıyıklı. Sırıtarak kollarını iki yana doğru açarak bana doğru geldi. Uzun saçlarına başlık geçirmiş ilginç kıyafetiyle sol ayağını kaldırıp sanki beni ezecekmiş gibi durdu. Acaba niyeti ne? Kocaman ağzından görünen iri dişleri ile tadımıza mı bakacak? Neyse ki kötü bir niyeti yokmuş, gülümsüyor. Resim çektiğimi görünce bana poz vermek için karşıma geçen bizim Ferdimen miş. Bir anda karşıma çıkınca ne oluyor dedim kendi kendime. Burayı devler mi bastı.

20150530_105409_HDR

Ferdimen neden burada resim çektiğimi anlamış olacak ki o da fotoğraf makinası ile benim resmimi çekiyor. Birden ben de kendimi dev gibi hissettim. Sanki küçük adamlar ülkesine gelmiş Guliver gibiyim.

IMG_0041

Bizim Mustafa’nın bisikleti yana devrilince ön fren kolu kırılmış. Kol için bir çözüm üretmeye çalışıyoruz ama pek yardımcı olunacak gibi değil.

IMG_0047

Kaymakam biraz geç gelecek gibi o yüzden beklemekteyiz. Festival anısı için topluca resim çekildik. Ben de fırsatı değerlendiriyorum, çekeni çekerek çekilenlerle birlikte. Antbisder ve Burdur bisikletçilerinin pankartı açılmış.

20150530_105433

Bekleme uzadıkça ben de çevreyi şöyle bir keşfe çıktım. Yol göl kıyısında, yolun yukarısı orman başlangıcı. Daha çok çam ağaçları var. Arada estetik görünümü ile Köknar ağacı az da olsalar ormana ayrı bir görünüm kazandırmış. Kim bilir kış aylarında yağan karda nasıl bir güzellik oluşur. Köknar ağaçları yılbaşı ağacı olarak ta bilinir. Diğer çam türlerinden ayrı bir görünüme sahip. Alt etek kısmı geniş, yukarıya doğru dallar yana doğru yere paralel ve kısalarak uçtaki filizde tek dala dönüşüyor. Ağaç bir üçgene bürünüyor. Diğer çamlar gelişi güzel, dallar yukarıya doğru. Köknar ağacının büyüleyici güzelliği beni cezbediyor. Uzunca bir süre seyrediyorum bu güzelliği. Ormanın sessizliği ile birlikte. Hava da mis gibi, taze oksijen de ciğerlerimi adeta tazeliyor her nefes alışımın da.

20150530_115105

Bir süre ormanda gezinerek zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum bile. Aşağıya indiğimde Kaymakam gelip gitmiş bile. Grup ta hareket etmiş, sadece bir kaç kişi kalmış. Ben de bisiklete binip peşlerinden gidiyorum. İşte suyu bol akan bir çeşme. Hemen durup sularımı tazeliyorum. Elbette biraz da su içerek susuzluğumu giderdim. Çeşme taş ile örülmüş, iki boru önde, bir boru yanda olmak üzere üç borudan şarıl şarıl su akmakta.

20150530_120554

Yol kıyısında normal kaya renklerinden ayrı kahverengimsi bir renkte kaya parçaları dikkatimi çekti. Acaba kayaların farklı bir renkte olması içinde maden mi barındırması mıdır?

20150530_120815

Daha da ilginci çam ağaçlarının altındaki kayalar simsiyah. Sanki ağacın gölgesi öylece kalıcı olarak duruyor. İlk bakışta bu algı oluştu bende. Ama hava bulutlu ve güneş görünmüyor. Güneş olmayınca gölge de olmaz. Elbette gölge değil, acaba neden siyah renge dönüşmüş kayalar. Belki de çam ağacının reçinesi akıp kahverengi kayaların üzerinde tabaka oluşturup güneş ışınlarının yakmasıyla oluşmuştur. Benimki varsayım, belki de başka nedenden bu renge dönüşmüştür. İlginç olan beni her zaman cezbetmiştir. Bisikletle gezerken ilginç şeyleri görüp bakmak bana yaşadığımı ve özgürlüğümü anımsatır her zaman.

20150530_120839

Dağlar, tepeler, kırlar. Tepelerde seyrek ağaçlar. Kırlar daha yeni bahar ayına girip sarı çiçeklerini açmış. Hal böyle olunca durup keyfini çıkarmadan geçip gitmek olmaz. Sanki şiir gibi. Dağlar, tepeler, kırlar ve sarı, sapsarı çiçekler…

20150530_121001_HDR

İşte bu güzelliklerin içinde bisiklet sürerken birden karşıma insanların şehirlerde yaptıkları çirkin betonların kalıntıları karşıma çıktı. Şehirleri yeterince çirkin betonlara dönüştürdükleri yetmez gibi beton mikserleri artan betonları yol kıyısına döküp durmuşlar. Beton döküntülerine bakıp anladığım kadarıyla uzun süredir buraya beton dökülmekte. Üzerinde bu çirkin betonu örtmeye çalışan bitkilerden anlaşılıyor. Doğa bir şekilde bu pisliği yok etmeye çalışıyor ama nereye kadar. Mikserler burayı bellemiş sürekli beton dökmekteler. Elbette bu durumu görüp engelleyen yok. Engelleme ve ceza olmayınca bu güzelim Salda gölü giderek yok olacak gibi, yazık ki ne yazık.

20150530_121613

Böyle dur kalk, etrafı gör, resim çek, incele derken grup görünmüyor bile. Benim gibi meraklı olan yol arkadaşım Ferdimen ile beraber baş başa gidiyorum. Zaten kalabalığa gerek yok, böyle hayatımdan memnunum. Uzun ince bir yolda Ferdimen gidiyor.

20150530_122003

Neyse ki bizimle bir kaç kişi daha var gerilerde kalmış. Ferdimen beni ve arkamdaki kişiyi çekiyor.

IMG_0056

İşte bahar ayında coşmuş bir İğde ağacı, çiçeklerini açmış, mis gibi kokusunu etrafa yayıyor.

20150530_122235_HDR

Salda gölü kıyısındaki köylerden biri olan Doğanbaba köyüne giriş yapıyoruz. Bu köyde mola verilecek herhalde. Nüfus 500 olarak kestirip atılmış sanki. Düz hesap, nedense rakım önemli değil. Yazılmamış tabelaya.

20150530_122727

Köyün girişinde eski yapılardan kerpiç ev karşıma çıkıyor. Yapı olarak sağlam duruyor ama terkedilmiş kimse yaşamıyor içinde. Geçmiş yaşamlara özlemden midir nedir böyle evleri görünce bir başka güzel görünüyor gözüme. Taştan yapılmış temeli yüksek su basmanı, üstünde kerpiçten kalın duvarı kış şartlarına uygun. Çatısı ahşap piramit yapıda kiremit kaplı. Eve çıkış tahta merdivenle sağlanmış. Merdiven geniş balkona çıkıyor. Ahşap, taş, kerpiç gözüme daha sağlıklı görünmekte. Uzun yıllar beton evlerde oturmaktan yılmış olarak böyle evlerin özlemi bir başka. Durup ta izlemesi bile bana yetti.

20150530_123501_HDR

Köyün içinde terkedilmiş daha büyük bir ev dikkatimi çekti. Altı depo gibi yapılmış, ambar da olabilir. Üstünde iki ayrı ev tek çatılı. İlginç bir ev!

20150530_123635_HDR

Köyün meydanı geniş bir alan ve kilitli beton taş ile kaplanarak çamurdan kurtulmuşlar. Grup bisikletleri park etmiş köyün kahvelerinde dinleniyorlar çay içerek. Ben de bisikletimi park edip köyü resmediyorum gözümün gördüğünce.

20150530_123650_HDR

Hiç zaman geçirmeden terkedilmiş evi yakından görmeye gidiyorum. Evin üst katına tahta merdivenle çıkıyorum. Merdiven ustaca sağlam ağaçlardan terazide yapılmış. Uzun yıllar geçmesine rağmen hala sağlam görünüyor. Merdivenin yukarısı tahta kapakla kapatılmış.

20150530_124854

Tahta kapağı açıp yukarıya çıkarak evi yakından resim çekmeye başladım. Ev şahane yapılmış, terkedilmiş olmasına rağmen hala oturulabilir. Duvarlar kerpiç, evin giriş kapısı, yerler tahta döşeli.

20150530_124916

Evin balkonundan köyün meydanı. Meydanda dut ağaçları, henüz taze yapraklarını açmış. Dutlar daha olgunlaşmamış ama eli kulağında. Bir iki hafta sonra dut yenebilir. Rakım 1000 metrenin üzerinde olunca haliyle biraz daha geç olgunlaşıyor meyveler.

20150530_125024_HDR

Telefonu birine verip resmimizi çektiriyorum evin balkonunda. Resmi çeken de ekranda görüntüyü göremediğinden sol tarafta parmağının bir kısmını da çekiyor farkında olmadan. Devrim ile balkonda çekiliyoruz bir poz.

20150530_125236_Burst04

Odanın içinde ocak var, bir zamanlar kullanılmış ama sobalar çıkınca bacaya bir delik açılarak soba ile ısınılmış. Borular hala duruyor ocağın içinde.

20150530_124953

Pencerede hala perde duruyor. Ortasında dama masası ve içi boşaltılmış tahta sandık. Bir de tahta 1 metre. Evin sahibi dama sever terzi olabilir.

20150530_124930

Başka bir odanın duvarları çamur sıvalı sağlam duruyor. Duvarın birinde süs olarak yapılmış boncuk ve kırmızı ve mavi kurdele ile süslenip örülmüş ortasında ay yıldız bir kuşak. Öylece çiviye asılmış. Kim bilir neler yaşanmıştır bu süs eşyasının önünde, bilinmez hikayeler boncukların içine sinmiştir.

Evin yaşlı nenesi yüzü kırış kırış olmuş, neler görmüş neler geçmiş başından. Yazmaya kalksan sayfalar sığmaz yaşadıkları. Sadece birini anlayayım size;

Soğuk bir kış akşamında, dışarda kar metreyi geçmiş, kurttan başka hayvan dolaşmaz bir saatte, nene torunlarını karşısına almış öğüt veriyor. Ocakta yanan meşe odununun alevi kırışmış yüzündeki çizgileri daha da derinleştirmiş. Ama sesi tatlı, dinlenesi, kulak verilesi bir tonda öğüdünü veriyor torunlarına. Hem de altın bir öğüt, paha biçilmez…

Gomşuluk insanın akan damarıdır. O damarda gan durdumudu tıkanır galırsın. Tat olursun Allah etmesin.

Ben gomşumun her huyunu beyenmen, o da benimkini beyenmez Allah va.

Emme hasta olusun dibindedir, Düğünün olu kapındadır, ölün olur, sarar başına gara cemberi yasındadır.

Datlı bişe bişirsin koka hak geçe deye getiri. Ağır işin olu ucundan duta.

Acele yetişcendir, gapını gapa, çocunu doyuru baka malına maşadını böğürtmez.

Gocanlan gavga et, gelir sakinle ökene ket vuru. Akıl veri vurup çıkıp gitmezsin. Iki gün sona gide öteki gomşularla lafını ede emme osun. Annecen gız gadın abam gomcu candır cancağzındır, yardır yarendir, anadan doğmayan gardeşdir.

Bişmişine daşmışına – gelmişine geçmişine – hırlına hırsızına-ölüne dirine- varına yoğuna, yazına gışına, yazgına gaderine ortaktır.

Gıymat bilcen dorunlarım, akıbeti hayır olsun gonşulamın……

esmaeseraçıkgöz

Duvarda asılı, boncuklu süs eşyası. Baklava dilimi gibi örülmüş, altta mavi – kırmızı bezden süsler takılmış.

20150530_125412

Arkası puslu aynada kendimizi gördük yansıttığı kadarı ile. Bilinmez kimler geçmiştir aynanın karşısına.

Evin hanımı şöyle bir bakmıştır saçım düzgün mü.

Genç delikanlı ergenlik sivilcelerini yok etmeye çalışır aynanın karşısında. Yeni çıkan sakalları bu sırada fark eder. İlk başlarda yadırgar bu değişikliği, sesi de kalınlaşır bu aralar. Ama delikanlı olma yolunda abilerine yetişecektir.

Genç kız her gün aynanın karşısında saçını tararken hayallere dalar. Beyaz atlı prens ne gün çalacak kapısını saçını tararken.

Baba kırlaşmış sakalını jilet taktığı tıraş makinesi ile sinek kaydı kıvamına getirir. Sonrasında uzamış kır bıyıklarının uçlarını makas ile düzeltir aynanın karşısında. Köyde berber yoktur. Zaten kasabaya ayda yılda bir ihtiyacı olunca gider. O zaman berber koltuğuna oturup saçını kestirir. Ardından köselede yeni bilenmiş ustura ile sakal tıraşı olur. En çok sevdiği usturanın sakalını keserken çıkardığı tını. Bu tını usturanın kalitesini belirler.

Taze gelin aynada saçını her gün tarar, ardından çeyizinde getirdiği allık, far, rimel ve ruj ile makyajını yapar. Her zaman kocasına ve evdekilere güzel görünmek ister.

Gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler.
          Bulutlar adam öldürmesin.

Nazım Hikmet RAN

Aynaya yansıyan görüntümüz, Devrim ve ben. Benim yüzümde cep telefonu. Cep telefonumla resmi çekiyorum.

20150530_125621

Buranın kıymalı tostu meşhur olduğundan tost yemeğe gidiyoruz. Tostçuya birer tost ısmarlayıp sıramızı beklemeye başladık. Tostçunun başı kalabalık, tost makinası da bir tane olunca. Tost yarım ekmek büyüklüğünde bir ekmek, ilk önce tereyağı sürülüyor. Ardından domates salçası bir miktar. Ekmeğin bir tarafına daha önce kavrulmuş kıyma konduktan sonra üstüne rendelenmiş kaşar peyniri. İşte kaşar peyniri tosta gerçek tadını veriyor. Son olarak üstüne maydanoz serpiştirilerek ekmek kapatıldıktan sonra sıcak makinada bir süre preslendikten sonra afiyetle yeniyor.

20150530_130529

Tostu tabi ki tek başıma yemiyorum. Ortadan ikiye bölerek Devrim ile birlikte yiyoruz. Tostları tadına bakalım diye yedikten sonra köyün meydanına giderken yıkık bir ev dikkatimi çekti. Evin çatısı çökmüş, çatı çökünce de evi onarmak yerine başka bir eve geçerek öylece kaderine terk edilmiş. Böyle yıkıntı evler köyü kötü gösteriyor. Ya onar ya da yık yerine yenisini yap.

20150530_131250

Bakın neler yapıyor yaramaz çocuklar, taze papaz eriğini bulmuşlar bir kaç tane çalarlarken yakalıyorum.

20150530_131708

Köyün meydanına geldim, meydanda bir çok kahve var. Zaten köylerde kahveden başka bir mekan yok Tostçu haricinde. Çay içmek için kahvenin birine giderken Antik sütün başı ve altında dikdörtgen prizma mermer taş var. Taşta süslemeler yapılmış kabartma olarak. Dikdörtgen taş sanki Romalıların kilometre taşına benziyor. Buralarda bir yerlerde antik bir kent olma olasılığı yüksek. Ama bildiğim kadarı ile yakın çevrede antik bir kent görünmüyor. Bu antik taşların nereden geldiği belli değil. Belki de hazine arayanların antik kentlerin birinden alıp buraya getirilmiş olabilir. Büyük bir olasılıkla bu taşı buraya getiren taşa kendi ismini ve getirdiği yılı yazmış. “Etem Zengin 1947” Altta da Ay Yıldız ve Usta Ali Kanat – Lütfü Sıy yazısı daha eski kazıldığı anlaşılıyor. Kendini usta diye yazanlar hazır yontulmuş, işlemeli binlerce yıl önceden kalma taşa doğru dürüst isimlerini bile yazamamışlar. Tarihi yapıları böylece yok etmişler bilmeden cahilce.

20150530_132032

Köyün az yukarısında seyir tepesi var. Gölü olduğu gibi görüyor, manzara süper. Hava kapalı ve bulutlu olmasına rağmen göl ayrı bir güzelliğini gösteriyor bana. Doyasıya seyrediyorum hafif rüzgarın esintisiyle. Sol tarafı çekiyorum, kalın bulutlar, göl ve dağlar.

20150530_133342

Sağ tarafı da çekiyorum. Salda gölünün üç tarafı dağlarla çevrili. Yeşilova kasabası tarafı düz arazi.

20150530_133345

Seyir tepesi köyden biraz yüksekte. Böylece köyü de resmediyorum.

20150530_133353

Benim gibi fotoğraf meraklısı olan Devrim de yanımda. Birlikte poz veriyoruz iki doğa aşığı olarak. İkimiz yan yana, birer elimizi havaya kaldırmışız.

20150530_133915

Köydeki molamız biraz uzun sürdü ama benim için çok iyi oldu. Bir çok resim çektim, köylülerle sohbet ettim. Bir zamanlar yaşanmışları sanki tekrar yaşadım terkedilmiş evlerde. Mola bitimi ile grubun arkasından gitmeye başladık. Yönlendirmeciler bizi öğle yemeğini yiyeceğimiz piknik alanına girmemizi sağladı. Öğle yemeğini ayak üstü çam ağaçlarının altında yedikten sonra gölün kıyısına kahve içmeye indik. Kıyıya ulaşmak o kadar kolay değil. Hem kum hem de bazı yerlerde sulak ve batıyorsun. Sadece ben bisikletle kıyıya kadar geldim, kahve takımı bende ne de olsa. Ferdimen beni çekiyor arazide bisiklet sürerken.

IMG_0097

Hiç zaman geçirmeden kahve takımını çıkarıp kahveyi yapmaya başladım. Devrim de yardım etmek istiyor ama yardım edilecek bir durum olmadığı için sadece merakla kahveyi yapmamı seyretmekle yetiniyor.

IMG_0099

Her zaman olduğu gibi şanslı olan 3 kişi kahvemi içebiliyor yanımda. Şanslı olanlar da mutlu bir şekilde kahvelerini yudumluyor. Şimdiye kadar tarih boyunca ilk defa burada kahve pişirilip içiliyor sanki. Ben de burada ilk kahve kokusunun etrafa yayıldığını biliyorum. Yaşamımda ilkleri yaşamayı ve yaşatmayı paylaşmayı seviyorum.

IMG_0101

Ferdimen de bu arada boş durmayıp kendine göre resimler çekiyor çaktırmadan. Ne de olsa o bir sanatçı ve çevresindeki çekilebilecek yerleri görmesini çok iyi görebilme yeteneğine sahip. Zaten önemli olan basit şeyleri olduğu kadarı ile değişik açılardan çerçeveye sığdırabilmek. Ferdimen de bunu en iyi şekilde yapabiliyor. Bisikletimin gidonundaki takılı tabelayı çekiyor. Üzerinde Urim Babacan yazıyor. Altında Salda gölü manzarası. Gidonda asılı olan kaskımda 660 yazıyor. Aslında kask ters olduğundan 099 yazmakta.

IMG_0103

Ferdimen beni oturmuş ufka bakarken çekiyor derin düşüncelere dalmış halde.

IMG_0105

Bisikletimin ön tekerleği arkasında yerde oturmuş olarak çekiyor Ferdimen.

IMG_0107

Gölün etrafı beyaz çakıl taşları ile kaplanmış. Beyaz taşlar sadece burada var, başka yerde bulamazsın. Beyaz taşlar Salda gölüne bu güzelliği sunuyor.

20150530_142504

Salda gölüne güneş ışınları vurunca daha da güzelleşiyor. Fotonların su içindeki beyaz taşlardan yansıyıp kırılmasıyla turkuaz bir renge bürünerek bizlerin ruhunu okşamakta. Bununla birlikte kıyıdaki çimlerin yeşil tonu ve çam ağaçlarının koyu yeşil tonuyla birleşince harika bir görsel şöleni yaşıyorum. Bu muhteşem manzarayı seyretmeye doyamadım. Sanki zaman durdu, varsın gitsin bisikletçiler umurumda değil. Güzelliği yerinde yaşamalı ruhuma işlemeli. Ve bu güzelliği yaşarken sizleri de düşünerek resmediyorum.

20150530_151852

Grubun ardından ben de hareket ediyorum, sık sık durarak gölün güzelliğini seyredip, resim çekerek gidiyorum. Yol biraz yüksekte, çam ağaçları ve aşağıda gölün kıyısı.

20150530_152321

Gölün suyunun çekildiğini buradan daha iyi anladım. Ağaçların bittiği yere kadar göl varmış, su azalınca ne kadar çekildiği anlaşılıyor. Ama güzelliğinden hiç bir şey kaybetmeden.

20150530_152705

Manzara güzel olunca duruyoruz, güzelliği bize sunan Güneş’e ve turkuaz renkli Salda gölüne saygı duymak gerek.

20150530_152809

Doğasever, artçı olarak keyfimizi çıkara çıkara kameraya poz veriyoruz bir kaç kişi. Üç kişi ellerimiz havada resim çekiliyoruz.

20150530_152910

Aramızda keçi gibi yamaçlara tırmanan var. İnerken dikkatli iniyor. Resim çekmek zahmetli iş ne de olsa. Devrim yamaçta inerken.

20150530_153126

Yolun kıyısında köylünün biri tarlasını satmak için kendine tabela yazmış! Bu tarla Satlık., cep telefonunun rakamları anlaşılır gibi değil.

20150530_153340

Gölün kıyısının her kıvrımı ayrı güzel.

20150530_153516

Yarın buraya geleceğimizden beyaz kumların olduğu yere girmeden geçip gideceğiz. Yay çizmiş sahil, turkuaz rengi ve beyaz kumsalı ile harika bir yer. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150530_154617

Yol harika, bizler harika, hava harika, bulutlar harika, arada bize yüzünü gösteren Güneş harika. Daha ne isteyeyim ki hayattan. Dört kişiyi arkadan çekiyorum bisikletlerin üzerinde.

20150530_154812

Harikalar diyarında bisiklet sürmekteyiz. Beyaz kumsal hizasındayım, göle girinti olarak görünen beyaz kumsal su çekildikten sonra ortaya çıkmış gibi görünüyor. Göründüğü kadarıyla küçük tepeler şeklinde kumsal. Aslında buraya beyaz adalar deniliyormuş. Tepeler ada olarak gölün içinde yer almış. Suların çekilmesiyle adalar da ortadan kalkmış doğal olarak. Yine de bir kaç küçük ada su içinde var.

20150530_155130

Salda gölüne adını veren Salda köyünden geçiyoruz. Salda gölü, şirin, sakin bir köy. Tabelada yazdığına göre nüfusu 1263. Bayağı büyük bir köy olmalı.

20150530_155307

Köyün içinden geçip giden yol kilitli beton taş ile döşenmiş. Sokaklar tertemiz, Evler iki katlı şirin bir köyden sakince geçiyoruz. Gerçi bir tane bina iki kattan fazla yapılmış köy evlerine inat. İnsanların hırsı, doymazlığı hiç bir şeyi dinlemeden sadece kendi çıkarları doğrultusunda her şeyi yapma özgürlüğüne sahip. Yasalar var ama denetleyenler mal sahibi olunca kim dur diyecek acaba merak ediyorum. Köyün caddesinde giden bisikletçiler.

IMG_0126

Her fırsatta durup resim çekiliyoruz. Hele böyle bir manzarada çekilmez mi? Beyaz çiçekli haşhaş tarlası, arada kırmızı gelincikler. Ardındaki tarlada da yine beyaz renkli afyon çiçekleri. Çok güzel renk uyumu sağlamış. Resimde o kadar belli olmuyor ama gözle görünen daha canlı ve daha harika. Doğanın bahar ayında bizlere sunduğu doğal güzellikler bizi mest ediyor adeta. Devrim tarlanın başında iken resmini çekiyorum.

20150530_160532

Biz ne kadar oyalansak ta grup bizleri bekliyor bir yerde. Biz de sonlarda olduğumuz için gelir gelmez hep birlikte hareket ederek yola çıktık. Bu yol Denizli bağlantılı ve trafik biraz artmaya başladı. O yüzden tek sıra yolun sağından gitmeye başladık. Yolun ortasından giden grubu çekiyorum, yol sola doğru yay biçiminde. Sağdaki uyarı tabelasında geyik çıkabilir uyarı levhası var.

20150530_160950

Tek sıra giden bisikletçiler, yol hafif yukarı çıkıp sağa dönüyor.

20150530_162649

Yola çıktıktan sonra hiç durmadan kamp alanına geldik. Gelir gelmez terli çamaşırları yanıma alarak gölde duşumu bir güzel alarak rahatladım. Çamaşırları da yıkadım. Göl biraz dalgalıydı ama idare ettik. Rüzgar akşam serinliğini getirmeye başladı. Fazla oyalanmadan çadıra gidip giyiniyorum. Yemek zamanı gelince hep beraber yedikten sonra henüz hava kararmadan kamp ateşi yanmaya başladı. Ateşin etrafında ilk önce üşüyenler toplanmaya başladı. Yanan odunların sarı alevleri bayağı büyük.

20150530_195920

Ateşi sürekli odunla besliyoruz. Buralarda yakacak odun bol olunca doymak bilmeyen ateş canavarını sürekli besliyoruz.

20150530_202208_HDR

Ateşin başı iyice kalabalıklaştıktan sonra ilk önce Antalya bisiklet derneği başkanı Nafiz Sağdur festival düzenleyicisi olarak bir teşekkür konuşması yaptı. Henüz kendisi ile pek tanışamadım ama iyi bir organizasyon yaptığı belli. Hem de Antalya’dan uzakta ve dünyanın en güzel gölünde. Kendisine ve emeği geçenlere teşekkürler. Konuşurken çekiyorum mikrofon elinde.

20150530_214800

Ateş varsa müzik te var, müzikte oynak oyun havaları da olunca eller havaya kalktı. Eller havaya kalkınca göbek yerinde durur mu? durmaz. Göbekte başlar atmaya ellerin ritmine ayak uydurup. Göbekler iyi atınca paralar havaya uçuştu coşkulu olarak. İşin kısacası vur patlasın, çal oynasın. Keyfimiz yerinde. 200 Euroluk banknotlar havada uçuşuyor. Antalyalılar zengin olmalı. Festivali düzenleyenlerden Çilem ile karşılıklı göbek atarken Ferdimen bizi çekiyor.

IMG_0132

Ateş başında oynamak gibisi yok. Rakım yüksek olunca gece serinliğinde oynamaktan başka çare kalmıyor. Oynarken daha da ısınıyorsun. Karşılıklı göbek atıyoruz sürekli.

IMG_0135

Havanın serinlemesi göbek havası ile ısınmaya dönüştü. Ama pek oynamaya alışkın değil diğerleri. Olsun oynamayan kurtlarını dökemez içinde kalır. Fırsatını bulunca hiç kaçırmam başlarım oynamaya. Ne kadar kurt varsa hepsini dökerim bir tane bile bırakmam. Müzik eşliğinde oynamak, dans etmek bana bir terapi gibi gelir. Yorgun bedenim hareket etmeyen yerlerimi oynarken hareket ettirerek her tarafıma masaj yapıldığını hissederim. Hele göbekler karşılıklı atmaya başlayınca tempo da artar. İşte sağlık ve mutluluğun formülü.

IMG_0133

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar ateşin başında hem oynadık hem de ısındık. Ateş sönmeye yakın üzerim soğumadan çadıra gelerek bu gün yaşadıklarımı beynimin derinliklerine kaydediyorum. İlerde hatırlamak için. En güzel günlerden birini yaşadım ve mutluyum.

Bu gün yaptığım yol 34 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc