Etiket arşivi: keşkek

Afyon Frig Vadisi Bisiklet Turu 3. Gün

20 Haziran 2021 Pazar

Emre gölü – Aslankaya – Üçlerkayası – Döğer peri bacaları – Emre gölü

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Zaman değmiş
Önce,
Yedi telli sazın
Afyon ruhu yutmuş diline
Ne gözyaşına 
Ne yaşadığı yaşına bakmış
Harcanası yıllarını
Okşayarak sayıp,
Bir bir geri almış

Anonim şiir

 

Öne çıkmış olan görsel, Evin çatısının arkasında delikli kaya. Kayanın üzerinde leylek yuvası. İçinde leylek duruyor.

DSCN2366

Bu gece daha rahat uyudum sanki. Hava sıcaklığı gece bile sürdüğünden etkisini gösteriyor. Artık çadırda uyumaya alıştım, hava da uygun olunca üşümedim. Sabahın köründe uyanıyorum, henüz pek kalkan yok erken saatlerde. O yüzden tuvaletler boş. Çadırıma gelip ilk iş olarak kahve pişirmekle başlıyorum güne. İzmir Torbalıda yaşayan İlknur Tunger ile bu festivalde tanıştım. Gerçi o beni tanıyor ama yüz yüze ilk defa karşılaşıyorum. Haliyle kahvemi de bildiğinden erkenden yanıma geldi. Ortalıkta dolaşan festivali düzenleyen  Birsen de yanımızda olunca şanslı dört kişi kahvemden içmiş oluyor. İlknur ile beraber bir arkadaş kendi sandalyelerinde oturmuş. Benim önümde de küçük sehpa, üzerinde kahve takımları. Arkamda, ayakta duran, elinde kahve değirmenini çeken de Birsen olduğu halde resim çekiliyoruz.

DSCN2330

Kahvaltıya başlamadan önce eşyaları, çadırı söküp toparlandık. Çantaları arabaya koyup yola çıkmaya hazırız. Kamp alanına gelince sadece bisiklet aparatını takıp bisikletleri yükleyeceğiz. Akşam fazla işimiz kalmadı. Bu gün tura biraz geç başladık nedense. Herhalde kısa bir tur olacağa benziyor. Grup bu kez sol taraftaki yola saptı. Hafif çıkışlı olan yoldaki bisikletçileri çekiyorum. Yol kıyısında elektrik direkleri tarlanın kıyısında yol ile beraber sıralanmış. Bisikletçileri takip eden araç arkalarından gidiyor.

DSCN2332

Yolda fazla gitmeden sola, toprak yola saptık. Bir süre gittikten sonra Aslankaya Tapınağına geldik. Tabelasının resmini çekiyorum. Tabelada yazan;

Aslankkaya Tapınağı

Aslankaya, yüksek bir kayanın güney yüzü, dikey kesilmiş üçgen çatılı bir tapınak cephesidir. Üçgen çatının kiriş boşluklarında karşılıklı iki sfenks (insan başlı kanatlı aslan), ana cephede niş içinde iki aslan arasında Kübele bulunmaktadır. Ana cephe geometrik desenli kabartmalarla süslüdür. Anıtın iki yan yüzleri de kesilmiş, kuzey yanına kükremiş ve iki ayağı üzerine şaha kalkmış bir aslan yapılmıştır. M.Ö.7.yy. Frig tapınağıdır.

DSCN2333

Aslankaya tapınağının önden çekilmiş resmi. Yukarıda yazıldığı gibi üçgen çatılı kabartma altına kapı gibi kaya oyulmuş yarım metre kadar. Tapınak olarak kullanıldığı için içi oyulmadan öylece duruyor kaya kütlesi. Kaya kütlesi altında, yere yakın bir metrelik yatay bir tabaka var. Rengi sarı – krem karışımı başka bir yapıda olduğunu gösteriyor. Zemindeki kaya kütlesine biraz yan oturmuş durumda. O yıllarda Anadolu’da Aslanlar yaşıyormuş demek ki. Yoksa aslan figürleri niye kullanılsın?

DSCN2334

Rehberimiz bizlere Aslankaya Tapınağı hakkında bilgi veriyor. Elinde megafon var. Arkada kimi sivri, kimi yassı kaya kütleleri. Çalılık beyaz çiçekler açmış durumda.

DSCN2335

Kapı girişi gibi oyulmuş niş içinde şaha kalkmış aslanı yakından çekiyorum.

DSCN2336

Üçgen çatı kabartması içinde çeşitli figür kabartmaları.

DSCN2337

Aslankaya Tapınağında molamız bitince afyon tarlalarının arasında yol almaya başladık. Beyaz gelinliklerini giymiş afyon çiçekleri bizlere güzel görseller oluşturuyor.

DSCN2338

Bir afyon çiçeğini yakından çekiyorum beyaz taç yaprakları ile birlikte. Arkasında da taç yapraklarını dökmüş haşhaş başı.

DSCN2339

Arazide kaya kütlesi beş metre boyunda. Bir yanı yarılıp çatlak oluşmuş. Bisikletim KUZ park halinde kaya ile birlikte çekiyorum.

DSCN2340

Buralarda arıcılık yapanlar da var. Ot bürümüş arazide arı kovanları dizelenmiş onlarca. Arıcı da kamyoneti ile gelip kovanlarla ilgileniyor. Arazi bitiminde kayalıkta küçük çam ağaçları seyrek çıkmış.

DSCN2341

Tam da peri bacasına benzeyen kaya kütlesi. Üzerindeki baş kısım geniş, altında dar boğaz ve aşağı doğru genişleyen bir yapıda. Arkasındaki kayalardan ayrı durumda, tek başına duruyor.

DSCN2342

Büyükçe kaya blokları delik deşik. Delikler doğal olarak düzensiz durumda.

DSCN2343

Kayanın birinde gördüğüm kırmızı – beyaz şerit buradan geçen patikayı işaret ettiğini anlıyorum. Yürüyüşçülerin işareti, izleri iyi takip edersen seni bir yerlere ulaştırır.

DSCN2344

Yolda ötede, yüksekçe kaya kütleleri sanki sıralanmış gibi bir duvar şeklinde. Kimisi peri bacasına benziyor ama hepsi değil.

DSCN2346

kaya kütlesinin üzerinde bir buçuk metre kadar çıkıntı yapmış kaya. Altı boş, sanki kartal gagasına benziyor.

DSCN2347

Bu tarlada mor çiçekli afyon tarlası.

DSCN2348

Daha uzaktaki mor çiçek açmış afyon tarlası küçük bir yer kaplıyor. Burayı iyice yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN2349

Beton direk tepesinde leylek yuvası. Üstünde üç leylek var. Birisi yavru leylek olmalı. Öndeki leylek uzun gagasını açmış, sanki susuzluk çeker gibi kuraklığı dile getirmiş.

DSCN2350

Düzgün yapılmış taş çeşme, kemerli niş şeklinde. Kemerin üst yanlarında birer ay – yıldız kabartması var. Yalağı yerde U biçiminde. Çeşmenin tası zincirle duvara bağlanmış. Arkada duvarın üstünde çitli bahçede çam ağaçları.

DSCN2351

Doğal mı oluşmuş yoksa bilerek mi oyulmuş bilemem ama kayanın yan yüzeyi sanki insan başı şeklinde. Anlı biraz çıkıntılı, burnu, ağzı, çenesi ve boynu belirli. Önden pek anlaşılır gibi değil ama yandan bakınca belli oluyor. Arkada tarla içinde damlar var kiremit çatılı.

DSCN2352

Tabela yerinden sökülmüş, telefon direğinin dibine konmuş. Tabelada yazan Üçlerkayası sola doğru ok işaretli.

DSCN2353

Üçler kayasına doğru giderken her tarafta ilginç kayalıklar görmemiz olası. Hafif yamaçta kaya kütleleri yerden fışkırmış durumda.

DSCN2355

Tabelada yazdığına göre Üçlerkayası köyüne geldik. Tabela mavi renkte. Arkadaki yamacın tepesinde seyrek çam ağaçları.

DSCN2356

Köyün girişinde kaya kütlesi sanki ağzını açmış aslan gibi oluşmuş. Açık olan ağızda sadece dişleri yok. Köyün evleri sağda, arkada yüksek kayalıklar.

DSCN2357

Köydeki kerpiç evler terk edilmiş, artık yeni yapılan betonarme evlerde yaşıyorlar. Terk edilmiş kerpiç evin pencerelerinde kimi camlar kırık. Bu insana hüzün veriyor.

DSCN2358

Anne ördek, 10 ördek yavrusu arkasında sıraya girmiş paytak paytak sokakta yürüyorlar.

DSCN2359

10 Metreye 15 metre boyutlarında kaya kütlesi, sol tarafındaki yanda sanki insan kafası gibi. Burnu, göz çukurları yandan görünüşü büst gibi. Kulak ise içi oyulmuş kapı şeklinde. Oyuk olan yer armut biçiminde. Kaya yarısından sanki kesilmiş gibi yukarıdan aşağıya. Altta da geniş bir mağara ağzı, tavanı alçak.

DSCN2361

Kaya kütlesi diğer kayadan ayrılmış, arası geniş yukarı doğru sanki diğer kayaya doğru eğilmiş gibi.

DSCN2362

Eski kerpiç ev, ağaç karkasları görünüyor. Pencerelerdeki camlar kırılmış. Çatı kirişleri ortaya çıkmış, biri küçük, biri büyük penceresi var.

DSCN2363

Kaya parçaları üst üste konmuş, sanki yuvarlanacakmış gibi. En üstteki kaya öne doğru balkon gibi çıkıntı yapmış. Altında ev var kayalıkların.

DSCN2364

Ortası delik kaya üzerine leylek yuvasında bir tane leylek var. Gagası ile tüylerini düzeltiyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

DSCN2366

Leylek yuvasının altındaki deliği yakınlaştırıp çekiyorum. Delik doğal olarak oluşmuş. Solda bir oyuk daha var.

DSCN2369

Leyleği de yakınlaştırıp çekiyorum. Leylek sürekli tüylerini düzelttiğinden doğru dürüst çekemiyorum. Gagasını kanadının altına sokmuş durumda.

DSCN2370

Köyün üstü kaya kütlesi ile kaplı. Kaya oyulup oda yapılmış. Üç oda yan yana, altta mağara girişi var.

DSCN2371

Kaya üstte balkon şeklinde çıkıntı yapmış.

DSCN2372

Kayalar minare gibi sıralanmış, her biri ayrı ayrı.

DSCN2373

Kayaya oda yapılmış, yakınlaştırıp çekiyorum, içerisi geniş bir oda. Belki de mezar odası olabilir.

DSCN2374

Üçlerkayası köyünden ayrıldık. Döğer kasabasına doğru gidiyoruz. Frigya’ya giriş yapıyoruz. Kahverengi tabelada Frigya yazıyor.

DSCN2375

Döğer kasabasının çıkışında küçük su birikintisi var. Burada kaz sürüleri gelip hem besleniyor hem de biraz olsun yüzüyorlar. Kaz sürüleri ayrı ayrı topluca yürüyorlar. benim saydığım 7 tane sürü var. Her sürüde bir erkek kaz liderliğinde 15 ila 20 kaz onu takip ediyorlar. Asla birbirleriyle dalaşmadan ortalıkta bir o yana, bir bu yana dolaşıyorlar. Yeşillik arazide bir de eşek ayağından bağlanmış otluyor. Eşeğin rengi siyah. Arkalarda küçük tepeler ufku kaplıyor. Hava parçalı bulutlu.

DSCN2376

Kaz sürülerinin faydalandığı küçük su birikintisini besleyen çeşmeden sürekli su akıyor. Bu çeşmenin ismi Zorali çeşmesi. Herhalde suyu iyi olmalı ki arabasının arka bagajına onlarca su şişesi, damacana koyup çeşmeden hepsini dolduruyorlar. Çeşmeyi boş olarak çekemiyorum. İki kişi plastik şişelere su doldururken çekiyorum bir poz. Çeşmenin aynası kalın duvar olarak taştan yapılmış. Kalınlığı 1 metre, yüksekliği 2.5 metre, eni de 2 metre civarı. Bir borudan sürekli su akıyor. Alın kısmı kemerli niş olarak yapılmış.

DSCN2377

Çeşme ünlü bir çeşme, o yüzden tabela konulmuş. Direkteki tabelada; Zorali Çeşmesi yazılmış. Arkadaki tel örgü ile çevrili bahçede kocaman ceviz ağacı var. Çeşme haritalarda bile belirtilmiş. Yerini kolayca bulabilirsiniz.

DSCN2378

Gittiğimiz yolun kenarlarında kayalar duvar şeklinde. Arası düz çayırlık arazi. Düz arazi yavaşça daralıyor giderek.

DSCN2379

Düz arazi burada bitiyor. Bittiği yer kireç kayalıkları doğal olarak peri bacalarına benziyor. Buradan sonra dağa tırmanış başlıyor.

DSCN2380

Yokuşa tırmanmadan Sağa doğru, toprak yola saptık. Solda ağaç koruluğu, onun ilerisinde ilginç şekillerde oluşmuş kayalar var.

DSCN2381

İlginç şekillerde oluşmuş kayalıkların yanına geldim. Burada uzun yalaklı çeşme var.

DSCN2382

İlginç kayalıkları yakından çekiyorum. Kayalıklar 4 – 5 metre boyunda, 1.5 – 2 metre eninde dikine oluşmuş. Her kaya arasında boşluklar var. Boşluklar da 2 metre civarında. Taban yeşil çimenlerle kaplı. İnsan rahatça aralarında dolaşabilir ama labirent gibi olan kayalıklar arasında kaybolma olasılığı var.

DSCN2383

Her kaya birbirine benzemiyor. Her biri değişik yapıda, girintili – çıkıntılı.

DSCN2384

Kimi kayalıklar birbirinden 3 – 5 metre kadar ayrılmış, araları geniş. Yerler çimenlik düz arazi. Her kaya da kendine göre küçük oyuklar oluşmuş.

DSCN2385

Kimi kayalıklar da birbirine yakın durumda.

DSCN2386

Daha yukarılarda, çamlık olan yamaçta ortada anıt gibi kalmış kayalık kütle. Bu kaya uzaktaki yamaçta olduğundan optik zoom ile yakınlaştırıp çekiyorum.

DSCN2387

Yamaçtaki kayalıkların rengi siyaha yakın. Yeşil çamların arasında fışkırmış siyah kayalıklar kontrast renk oluşturmuş. Oysa kayalıkların rengi genelde bej, beyaza yakın renkte. Burası da uzaktaki yamaçta, yakınlaştırıyorum iyice.

DSCN2389

Dağın yamacına yaslanmış vadi burada kireç kayalıklar yarılmış yukarıdan gelen yağmur suları derin yarıklar oluşturmuş.

DSCN2390

Ben resim çekmekten epey geride kaldım. Grup haldır huldur gittiğinden yetişmek olanaksız. O yüzden bazı yerleri kaçırıyorum. Belki de onlar kaçırıyordur. Kim bilir? Ben tam yokuşu bitirmişim grup aşağı inişe geçmeye başladı bile. Burada Döğer peri bacaları var. Büyük kaya kütlesi delik deşik edilip odalar yapılmış. Kaya kütlesini ve aşağıya inmeye başlayan bisikletçileri çekiyorum.

DSCN2391

Kaya kütlesi yüksek ve geniş. 15 metre yüksekliği, 50 metre genişliği var. Blok apartman gibi odalar kazılıp yapılmış. Aşağı inen üç bisikletçi de kareye giriyor.

DSCN2392

Bisikletçi grup haldur, huldur Döğer peri bacalarına çıkıp indikleri gibi tekrar gideceğimiz yola sardılar. Kıvrılarak çıkan yoldaki bisikletçileri çekiyorum. Bisikletim KUZ önde park etmiş durumda. Grup tekrar gitti, biz bekliyoruz bir kaç kişi. Bacanağım, İsmail ve Enes kaldık en arkada. Öğle zamanı oldu, acıktım iyice. Yokuşu sarmadan önce Bacanağımın çantasındaki poğaçalardan ikişer tane yedik. Üstüne de bolca su içerek biraz olsun enerji topladık. Öğle yemeğini nerede, ne zaman yiyeceğimiz belli değil ve önümüzde biraz tırmanış var.

DSCN2394

Biraz olsun karnımız doyunca biz de yokuşu tırmanmaya başladık. Sağımızda peri bacaları olan kayalıklar, önümüzde tırmanan bisikletçiler. Kimisi bisikletten inmiş, yürüyerek çıkıyor sert yokuşu.

DSCN2395

Daralan vadi kireçli kayalıklar yer yer fışkırmış yerden.

DSCN2397

Döğer peri bacası tek başına, tepenin üzerinde abide gibi yükselmiş. Bu görüntü yandan çekildi. Yan taraf diğer yandan daha da dar.

DSCN2399

Döğer peri bacası ile aynı hizaya geldim. Yan taraf delik deşik. Bazı delikler karanlık değil, diğer taraf görünüyor sanki.

DSCN2400

Aydınlık olan delikleri yakınlaştırıp çekiyorum. Kayalığın diğer tarafı görünüyor. Böyle iki tane delik var. Diğer delikler karanlık.

DSCN2401

Çıktığımız yeri çekiyorum. Aşağıda düz arazide Döğer kasabası görünüyor. Sanki aşağılarda bir yerlerde yağmur yağıyor. Buluttan yere doğru hüzme olarak inmiş.

DSCN2402

Yokuşun bir yerine gelince şiştim, yürümeye başladım bisikletimden inip. Neredeyse 2 yıldır doğru dürüst bisiklete binmiş değilim. İyice hamladığımı hissediyorum. Ayrıca biraz fazla kilom var. Fazla kiloları yakmak gerek ama fırsat olmadı uzun turlar yapmaya. Salgın, kapanma derken unuttuk uzun turları yapmaya. Bir süre yürüdük bacanağım ile birlikte. Yokuşun sonuna gelmeden belediyenin süpürge aracına bisikletleri koyup yokuşun üstüne kadar çıktık. Yokuşun üstünde bisikletleri indirip sürmeye başladık. Yol iniş olunca pistonlar dinlendi sayılır. İnişte Alanlı köyünden geçtik ama mola vermedik. Yemek yeme zamanı iyice geçti, nerede, ne zaman yemek yiyeceğimiz henüz belli değil. Habire gidiyoruz. Köyün girişindeki tabela önünde bacanağımın resmini çekiyorum. Köyün evleri ağaçlardan görünmüyor bile.

DSCN2403

Köylülerin kendi olanakları ile yaptıkları dikdörtgen planlı ev gibi küçük cami ve kısa minaresi. Önde taş örülü dam, üzerinde kiremitli çatı. Biri küçük, biri büyük iki pencere deliği var. Solunda da köy çeşmesi taştan yapılmış. Tabelada Sarıcaova sağa ok işareti, Ovacık sola ok işareti ile gidileceğini belirtmiş. Çeşmenin önünden başlayan, dam boyu yalak var.

DSCN2404

Köydeki evlerin çoğu taş bina, altı dam üstü ev. Kimi ev de yıkıntılı durumda.

DSCN2405

Kimin öldürdüğü belli değil ama uzunca bir yılanın başı ezilerek katledilmiş. Yeni öldürüldüğü belli kımıldanışından. Nedense insanların çoğu yılanlardan korkar. Yılanlara korku ile yaklaşmaya cesaret edemezler ve hemen öldürürler. Oysa doğanın dengesini sağlar yılanlar. Ayrıca yılanlara kötü anlamlar yüklenmiştir. Çoğu insan yılanların soğuk hayvan olduğunu söyler, haklılar. Yılanlar soğuk kanlı hayvanlardır yapısı itibarı ile. Sıcak kanlı olsalardı acaba severler miydi bilinmez. Yazık olmuş hayvana.

DSCN2406

İniş bitti, küçük bir düzlüğe geldik. Yol burada toprak, sağda tarlalar, solda çam ormanı.

DSCN2408

Rakım yüksek olunca buğdaylar da ona göre olgunlaşıyor. Buğdaylar hala yeşil, sararmasına daha çok var. Havalar serin buralarda. Hava iyice kapandı bulutlardan ama yağmur pek yağacak gibi değil.

DSCN2409

Köyün içinde çatılı bir bina yapılmış. Bina kare planlı, küçük. Üç tarafı duvar, iki yanda penceresi var. Alın kısmı açık, kapı falan yok. Açık olan yerin ortasında taş kaide üstüne kısa bir duvar, alını tutuyor. Binanın alın kısmının önünde kare şeklinde taş bloklarla örülmüş bir sıra. Üstüne de tek parça taş kapak ile örtülmüş. Kapak kalınlığı 30 santim. Kapakla beraber 1 metre kadar yüksek olan yerin üstünde daire biçiminde ters konulmuş leğen dibi gibi taş, onun üstünde de küp şeklinde taş parçası konulmuş. Burasının ne olduğunu anlamadım

DSCN2410

Köyün içinden geçiyoruz, çimenlik yerde kahverengi bir at bağlı ayağından. Taşlar üst üste konularak bahçe duvarı örülmüş. Harç, çimento yok. Arkada evler ve kısa minareli bir cami var.

DSCN2411

Buralardan geçen bir yürüyüş yolu var. Adı Frig Yolu. Üç tane yön belirtir tabela konmuş yol kıyısına. Üstteki sağ yönü gösterir tabelada Frig yolu, Gökbahçe 12 Km, altında aynı yönde Asmainler vadisi (Bağlantı yolu) 13 Km, En altta da sol yönü belirtir tabelada Urumkuş Y. 6 Km yazıyor. Tabela köy içine dikilmiş. Yürüyüşçüler bu tabelalara göre yönünü, gideceği yeri ve ne kadar kilometre olduğunu görüyorlar.

DSCN2412

Tabelada yazdığına göre Sarıcaova köyüne geldik. Altındaki tabelada da; Köy içine dilenci hurdacı ve seyyar satıcıların girmesi yasaktır yazılmış.

DSCN2413

Sarıcaova köyünü geçtik, toprak yol bir süre daha devam ediyor. Çam ormanı içindeyiz. Trafik, araç yok, çok rahat gidiyoruz. Önümde İsmail tandem bisikletle gidiyor.

DSCN2414

Bir süre yine yokuş çıktık ama o kadar sert değildi. Bisikletten inmeden çıktım bu kez. Asfalt yolda ilerliyoruz. Bir yerde bizleri sağa, orman yoluna soktular. Çam ormanı içinde gidiyoruz. Yol girişinde tabela konmuş. Tabelada yazan Kurtuluş savaşı siperleri, Düztaş mevkisi. Sol yönü ok işareti ile belirtmiş.

IMG_20210620_161749

Orman yolu bir açıklığa çıkıyor. Burası otlak ve tüf kireç kayalıkları olan yer. Burada savaş olmuş bir zaman.

DSCN2415

Burada çetin savaşlar olmuş Kurtuluş Savaşında. Sadece iki tane dikili taş konmuş yeri belli olsun diye. Taşların boyu 2 metre. Arkası kayalık.

DSCN2416

Buraya en son gelenlerdeniz, herkes gelmiş ama yemek arabası henüz ortalarda yok. Artık açlık kendini iyice göstermeye başladı. Derken yemek arabası çıka geldi, kısa sürede yemek dağıtılmaya başlandı ve ilk sıralarda yemeğimi alıp büyük bir iştahla yemeğe başladım. Öyle bir acıkmışım ki yemeği bir çırpıda yedim. Susuzluk ta var, iki bardak su içtim pet bardakta. İki parça da ekmek mideye indi. Yemekte keşkek te vardı ama karnım öyle doydu ki keşkeği yiyemedim. Zaten pek te sevmem keşkeği. Bir süre dinleniyoruz yemekten sonra. Bacanağım ile konuştuk kamp alanında dönünce ne yapacağız diye. Zaten sabah çadırları söküp arabaya yüklemiştik. Kamp alanına gidince zaman geçirmeden arkadaşlarla vedalaşıp yola çıkmaya karar verdik. Dinlenme bitince yola çıkarak kısa sürede kamp alanına vardık. Zaten yolumuz az kalmış. Kamp alanında tuvalete gidip elimizi yüzümüzü ve ihtiyacımızı giderip bisikletleri arabaya yükledik. Görebildiğimiz arkadaşlarla vedalaşıp fazla geç olmadan yola çıktık.

Yola çıktıktan kısa bir süre sonra yağmur yağmaya başladı. Öyle ki bardaktan boşanırcasına. iyi ki yola çıktık yoksa kamp alanında ıslanmamak olası değil. Afyon’dan çıkmadan arabaya yakıt almak için benzin istasyonuna girip depoyu doldurduk. Bu arada Afyon manda kaymağı alalım dedik. Kaymak 200 gram ağırlığında, ederi 30 Lira. Bana çokça kazık yedik gibi geldi. Kilosu 150 Liraya geliyor ama Afyon’dan başka ne alınabilir ki? Kazıktan başka. Afyon manda kazığı. Neyse yakıtımızı aldık ve yola çıktık. Yağmur bizle beraber geliyor. Kula’ya kadar bacanağım sürdü arabayı. Kula’da Kula ekşi maya ekmeği aldık birer tane. Bu kez direksiyona ben geçtim. Ta eve kadar. Salihli’ye kadar yağmur hiç durmadı. Akşam 23:00 civarı eve geldik. Bisikletimi ve çantalarımı indirip eve koydum. Bacanağım Buca’da oturduğu için yolcu ettim kendisini.

Böylece bir tur ve festivalin sonuna geldik. Uzun süredir bisiklete binmemiştim. Biraz yorsa da festival ve bisiklete binmeyi özlemişim. Tıpkı diğer arkadaşlar gibi. Arkadaşlarımı da özlemişim. Onlar da beni ve kahvemi özlemiş. Elimde iyi bir fotoğraf makinesi olunca iyi resimler çekmeye çalıştım. Frig vadisi görülmeye, gezmeye değer bir yer. Her tarafını göremesem de bir çok yeri gördüm sayılır. Her tarafta oluşmuş ilginç kayalıkların her biri ayrı yapıda. Kimisi doğal şartlarda oluşmuş, kimisi insan eli ile yontulup kazılmış. Bir zamanlar bu yerlerde insanlar yaşamlarını sürdürmüşler. Eski çağlarda kendilerine sağlam kayadan sığınma yerleri yapıp içlerinde güvenle oturmuşlar.

Elimden geldiği kadar yazmaya çalıştım gördüğüm yerleri. Eğer bazı yerleri, bazı kişileri yazmadıysam af ola.

Başka bir yazıda görüşmek üzere

Bu gün yaptığım yol yaklaşık olarak 48  Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes 7. Gün

1 Mayıs 2018 Salı

Beyeli – Çıtak – Işıklı göl – Dinar

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

(Resimlerin bir kısmı Ferdimen’e aittir)

 

“Kuşlar vardır, cana benzer havalarda;
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;

Nefeslerle sürüp giden yaşamamız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.”

Can Yücel

 

Öne çıkmış olan görsel, Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes Bisiklet turunu tamamlayan üç kişi; ben, Ferdimen ve Mehmet Aydın Dinar kasabasında Büyük Menderes nehrinin başlangıç yeri olan Suçıkan mesire yerindeki suyun kaynağı. Köprü üzerinde poz verdik. Arkamızda yapay şelale akıyor.

20180501_195719_HDR

Tatlı düşler görmenin verdiği mutluluğu gözlerimi açtıktan sonra da devam ediyor. Bir süre gördüğüm düşleri anımsayarak uyku tulumu içinden çıkmadım. Çadırımın tepesine bakarak yeni bir güne daha başlıyorum. Fazla oyalanmadan çadırımın fermuarını açıp dışarısının resmini çektim. Tam karşımda ilk gördüğüm çocukların oynadığı oyunların aletlerini gördüm. Renkli plastikten yapılmış oyuncaklar; merdiven ile çıkılan bir kuleden biri düz, diğeri döne döne aşağı inen iki kaydırak. Renkleri mavi, sarı ve kırmızı.

20180501_065430_HDR

Çadırdan çıkıp kamp yaptığımız yeri ve pankartımızı çekiyorum. Üç tane çadır, çam ağaçlarının gövdesine bağlı pankart, piknik masası ve bisikletim KUZ. Arkada iki bina var. Uzun çam ağaçlarının sadece gövdeleri görünüyor.

20180501_065856_HDR

Elimi, yüzümü yıkamak için camiye giderken köydeki eski kerpiç evlerin resimlerini çekiyorum. Çatısının bir kısmı çökmüş kerpiçten bir ev karşımda. Duvarda da bir delik açılmış. Evde kimse oturmuyor. Duvarın önünde kalın gövdeli dut ağacı var. Arkada caminin minaresinin bir kısmı görüntüye girmiş.

20180501_070051_HDR

Evlerin çoğu kerpiçten yapılmış, içinde oturanlar var. Kimi bina yeni.

20180501_070101_HDR

Cami avlusuna vardım, avluda tarihi eser olan sütun gövdesinde bir parça duruyor. Mermer parçanın bir kısmı kırık. Sütun dikine U kanallar açılmış

20180501_070455_HDR

Kamp yaptığımız yer ilk okul bahçesi. Okul taşımalı sistem yüzünde kapalı. Okul binasının bir kısmı bakkal dükkanı olarak kiraya verilmiş. Bakkal amca tatlı birisi. Kalın gözlük camları ile anca görüyor etrafı. Bakkal amca ile iyice samimi olduk. Sabah kahvaltısı için alışveriş ve ekmek aldık. Kahvaltıyı yaptıktan sonra çadırları ve eşyaları toparlayıp bisiklete yükledik. Sadece ağaca bağlı pankart duruyor. Suyun Kaynağına Yolculuk yazılı pankartın yanlarına geçip resim çekildik. Sol tarafta Köylü bir arkadaş, Mehmet ve ben. Sağda ise Ferdimen ve bakkal amca.

20180501_091113_HDR

Hazır pankart açılmışken tek tek resim çekilelim dedik. İlk önce Ferdimen’i çekiyorum pankart önünde.

20180501_091202_HDR

Sonra Mehmet’i çekiyorum çömelmiş durumda.

20180501_091225_HDR

Pankartın solunda da ben çekiliyorum bir poz. Böylece Suyun Kaynağına Yolculuk katılımcıları olarak birer anı kaldı yanımıza.

20180501_091256_HDR

Pankartı söküp bagajın üstündeki çantaya koyduktan sonra bakkal amca ile vedalaşıp yola çıktık. Kilit beton taşı döşeli bir yerde büyük kazanlar kaynıyordu. Bu gün keşkek pişirip dağıtacaklar köylülere. Bizi davet ettiler ama kazanlardaki buğday kaynatıp et konularak sopalarla dövülmesini bekleyecek zamanımız olmadığından keşkek yiyemedik. Yola çıkmamız gerek diyerek yolumuza devam ettik.

20180501_092817_HDR

Yolumuz düz denecek kadar var. Plato 800 metre yükseltide, hafif iniş – çıkış olabilir. Yolun solunda durup önde giden Mehmet’i ve Ferdimen’i çekiyorum uzayıp giden yolda. Solda afyon tarlaları var.

20180501_094619_HDR

Afyon tarlasında mor ve beyaz çiçekler açmış karışık olarak. İlerideki tarla sınırında dört tane top ağaç görünüyor.

20180501_094721_HDR

Köyün birinden geçerken tek katlı kerpiç bir ev görüyorum. Üzeri toprak dam, otlar bürümüş. Damı tutan odunlar dışarı taşmış durumda. Bir tane küçük pencere var duvarda.

20180501_095131_HDR

Çıtak kasabasına geldik, girişinde yeni traktörler dizilmiş sıralı satılacakları günü bekliyorlar. Ferdimen beni traktörlerin yanından geçerken çekiyor. Traktörler, biri mavi biri kırmızı renkli olarak sıralanmış beş tane.

IMG_2805

Bu gün için büyük bakkaldan (halk market diyor) alışverişi yapmak için durduk. Ferdimen aldığı buzlu, kırmızı – beyaz renkli dondurmayı bisikletlerimiz ile birlikte market camekanı önünde çekiyor. Dondurmanın çoğu bitmiş.

IMG_2807

Çıtak kasabasının meydanında Çanakkale kahramanı Koca Seyit heykelini görünce durup resim çekmeye başladık. Koca Seyit sırtında 250 kiloluk top mermisini taşırken. Heykel altın sarısı renge boyanmış tamamen. 7 Tane direkte Türk bayrakları dalgalanıyor.

IMG_2811

Üç bisikletçi, Koca Seyit heykeli etrafında resim çektiğimizi gören uzun bıyıkları ile meşhur Ali TAK yanımıza geldi. Tanıştık ve beraber resim çekildik heykel önünde. Ferdimen ve ben saçlarımızı saldık uzun bıyıklı Ali TAK’ın yanında. Yanımızda jandarma astsubayı da var sivil giyinmiş olarak. Ali Tak uzun bıyıklarını çözerek elimize verdi. Bıyıklar boydan boya elimizde tutuyoruz.

20180501_110041_HDR

Ali TAK ve jandarma bizi meydandaki kahveye çağırıyor soğuk bir şeyler içelim diye. Biz de hazır meşhur Ali TAK gibi uzun bıyıklı birini bulunca davetlerini kabul edip kahveye geldik. Ferdimen bizi, Mehmet, Ali TAK ve beni kahve içinde ayakta konuşurken çekiyor. Ali TAK beyaz takım elbise giymiş. İçine siyah bir gömlek, uzun bıyıkları ile tam bir asalet örneği. Başında beyaz bir kasket takmış.

IMG_2813

Ali Tak normalde uzun bıyıklarını başının üzerine sarıyor. O kadar uzun bıyık yerlere değer. Boyu tamamı ile iki ucu arası 215 santim uzunluğunda. Bizim için bıyıklarını açıp gösterdi sağ olsun. İki astsubay jandarma bıyıklarının ucundan tutmuş. Arkasında Ferdimen ve Mehmet. Ben de elçek resim çekiyorum hepimizi. İzmirli hemşerim jandarma bizlere soğuk zafer gazozu ısmarladı. Şişeler masanın üzerinde.

20180501_111607

Kahvede oturan yaşlı bir amca da yanımıza katıldı. Amcanın yaşı 83, yüzüne bakarsan o kadar göstermiyor ama baston ile yürüyor. Amca pek resim çekilmek istemediğinden sırtı dönük halde Ferdimen bizi çekiyor sohbet ederken. Sundurma demirine Atatürklü Türk bayrağı asılmış.

IMG_2812

Ali TAK ve jandarmalara bizi ağırladıkları için teşekkür edip yolumuza devam ettik. Benden çok resim çeken Ferdimen çeşmeleri hem çekiyor hem de haritada işaretliyor burada çeşme var diye. Gezginler de haritada nerede çeşme var hepsini görüyor Ferdimen sayesinde. Çeşme kısa, kalın bir çıkındı duvar şeklinde yukarıya kadar uzatılıp birleştirilmiş. Aynası beyaz mermer döşeli, diğer tarafı kırmızıya boyanmış. Musluğa krom bir tas bağlanmış sarkıyor. Çeşmenin üstünde sarmaşık var bahçe duvarından taşmış. Çeşmenin üstünü yeşil yaprakları ile süslemiş sarmaşık.

IMG_2815

Ferdimen’in çizdiği rotayı takip ediyoruz. Asfalt yoldan ayrılıp kanal yanında giden toprak yola saptık. Su kanalında su yok, akmıyor. Kanalın solunda toprak yolda beni çekiyor Ferdimen.

IMG_2817

Toprak yol kanalın bir sağından bir solunda gidiyor. Kısa köprülerden geçiyoruz karşı kıyıya. Kanalda demir kapak yapılmış suyu kesip yandaki kanallara yönlendirmek için. Sağda 150 – 200 metre yükseklikte sıradağ kanal ile birlikte gidiyor. Dağ kale duvarı gibi set oluşturmuş. Yaklaşık 14 Kilometre civarında uzunluğu. Haritadan baktığınızda düz arazide set halindeki sıra dağı görebilirsiniz. Sıradağ batı – doğu doğrultusunda.

20180501_115032_HDR

Kanalın bir yerinde DSİ (Devlet Su İşleri) pompa istasyonu ve binasını gördük. Kanallardan gelen su burada tarlalara kanallar yolu ile yönlendiriliyor.

20180501_120847_HDR

Hep Ferdimen çekecek değil ya, bu kez ben Ferdimen’i çekiyorum bisiklet sürerken. Ferdimen bana doğru gelirken aldığım pozda Mehmet Ferdimen’in arkasında kalmış.

20180501_123516_HDR

Karşıda yüksek bir dağ görünüyor uzaklarda. Sıradağ da o yöne doğru uzanmış. Sanki dağa kadar gideceğiz gibi bir his var içimde. İlk defa bu coğrafyada bisiklet sürüyorum. Nereye gidiyoruz, hedefimiz belli, yolu takip ediyoruz. Ama çevreyi ilk defa gördüğümden nereden gideceğimizi kestirmek güç. Artık tahminler üzerinde az çok rotayı anlamaya çalışıyorum.

20180501_124728_HDR

Toprak yolun solunda uçsuz bucaksız tarlalar var. Buraların rakımı yüksek olunca tarım olayları da ona göre daha geç oluyor. Tarlasını traktörle süren bir köylü tozu dumana katıp sürüyor. Daha önce ekip ürünü aldığı yeşillikleri sürüp toprağa karıştırıyor gübre olarak. Tarlada afyon ekili, belki de izinsiz ekilmiş afyonlar. Henüz çiçekte olan tarla niye sürülsün ki?

20180501_130745_HDR

Kanal biraz üstte kaldı. Yol aşağıda ve üstteki kanaldan aşağıya doğru bir kanal daha yapılmış.

20180501_131028_HDR

Tarla kıyısına yapılmış kerpiç bir dam. Üç tane kapısı var, üstü toprak dam ile kapatılmış.

20180501_131557_HDR

Sıradağın dibinden gidiyoruz. Bazen sıradağ bize geliyor bazen de biz sıradağa doğru gidiyoruz. Önde arkadaşlar gidiyor toprak yolda.

20180501_131600_HDR

Dağın dibinde giderken yamaçtaki kayalarda delikler, oyuk odalar görüyorum. Cep telefonumdan digital zoom yaparak yakınlaştırdım ama netlik bozuluyor. Dikdörtgen, düzgün yontulmuş kapı görüyorum. İçi tamamen oyulmuş bir oda olabilir.

20180501_131751_HDR

Sıra dağlar bitti, sola doğru ovada gitmeye başladık. Köylerden geçerken tek katlı kerpiç evleri görmek, yanından geçmek ve sizlerin görmesi için resim çekmek bana büyük bir mutluluk veriyor. Bu güzellikleri hep birlikte görelim.

20180501_132243_HDR

Ferdimen saçlarını salmış, bisiklet sürüyor aheste aheste. Bagajda yeşil çantalar yüklü, ön bagajında da çantalar ve üstünde hafif olan mat bağlı. Arka bagajda ince bir çubuğa Türk bayrağı bağlı. Otlar yeşil ama sararma belirtileri gösteriyor. Az ilerde yüksek olan set yol ile paralel gidiyor.

20180501_132246_HDR

Daha önce gördüğümüz set ile yol kesişti. Set kocaman bir kanal barındırıyor, üzerinden geçen köprünün korkuluk demirine tabelamızı bağlıyorum. Kanalın içinde su neredeyse ağzına kadar dolu. Nehir gibi akıyor. Kanal boyu tel örgü ile kapatılıp kanala girmesi engellenmiş. Her ne kadar Salihli de kanalda yüzmüş olsam da kanallarda yüzmek tehlikelidir her zaman. Her yıl kanallara giren gençler boğuluyor.

20180501_133328_HDR

Kanal boyundaki yolda gidiyoruz ileride görünen kavak koruluğuna doğru. Kanal tel örgüsü ile koruma altına alınmış solumuzda kalıyor.

20180501_133608_HDR

Kavakların olduğu yere varınca burasının Işıklı göl olduğunu anlıyoruz. Aynı zamanda piknik alanı da olarak kullanılıyor. Eski zamanlarda yapılmış beton masalar dökülmeye başlamış. Burada öğle yemeğini yeme kararı aldık. Beton piknik masasının birine yemek yapmak için malzemeleri çıkarıyoruz çantalardan. Piknik yapılan yer göl seviyesinden aşağıda olduğunu görüyorum. Yada hemen hemen aynı seviyede. Devlet su işleri göldeki suyu taşkınlarda kontrol altına almak için 5 metrelik toprak set yapmış. Set tüm gölü çevrelemiş durumda. Piknik alanından gölü görmek olası değil. Sadece toprak set görünüyor. İneklerini otlatan çoban yanımıza geldi. Tanışıp sohbet ediyoruz çoban ile. Çobanın vitessiz bisikleti var, inekleri bisikletle otlatıyor. Bisikletim KUZ önde, Mehmet çoban ile sohbet ederken Ferdimen de piknik masasında yemeği nasıl pişireceğini düşünüyor.

20180501_134708_HDR

Eldeki malzemeleri çıkarıp yemek yapmak için hazırlıklara başladık. Marketten aldığımız malzemeler poşetlerin içinde. Tencere ocak üstünde, rüzgarlık ocağı koruyor. Ferdimen domates doğruyor bıçak ile.

20180501_140621_HDR

Yemeği pişirip yedikten sonra gökyüzünde toplanan bulutlar çoğaldı ve yağmur yağmaya başladı. Bereket yağıyor, hemen tencereyi tavayı toplayıp binanın çatısının altına sığındık. Binanın içinde kimse yok, kapıları kapalı. Pembe badana boya ile boyanmış duvarları. Üzerinde de kiremit kaplı çatı. Devlet su işlerinin yönetim binası olmalı. Işıklı göl Büyük Menderes nehrinin gelip geçtiği göl. Göl baraj gibi kullanılıyor. Etrafı 5 metrelik set ile çevrelenip bulunduğumuz piknik alanında yapılmış. Burada kapaklarla sulama kanallarından tarım arazilerine ve nehre kontrollü su verilen istasyon. Çatısı binadan biraz taşmış ve bisikletlerimiz duvarın dibinde sıralanmış duruyor. Diğer tarafta yere, matı serip oturmuş durumda bekliyorum yağmurun dinmesini.

IMG_2844

Yağmur devam ediyor, ben de boş oturmadım kahve pişirip içmeye başladım. Önümde kahve takımları, yere serili mat üzerinde oturmuş, duvara yaslanarak fincandan kahve içerken Ferdimen beni çekiyor. Başımda mavi buff var.

IMG_2845

Kahveler bitti ama yağmur bitmedi, beklemeye devam ediyoruz. Hava da yağmurla birlikte serinlemeye başlayınca ceketimi giyiyorum. Ferdimen bizi çekiyor bina dibinde beklerken.

IMG_2846

Bina tel örgü ile çevrelenmiş, içinde bitişmiş otlar ve mor çiçek açmış zambaklar yağmuru içine sindiriyorlar.

20180501_154509_HDR

Bir ara yağmur azaldı, dışarı çıkıp Işıklı gölü görüp resmini çekeyim dedim ve set üstüne çıktım. Az miktarda su ve üzeri çim kaplı toprak düzlükleri görüyorum. Sanki kanal gibi bir yerden göle bağlantı var. Burada kanallara su geldiği belli oluyor. Az ilerde ondan fazla söğüt ağacı dağınık durumda.

20180501_154616_HDR

Set kıyılarının göl kısmı taşlarla kaplanmış, göl suyu toprağı çekip almasın diye.

20180501_154623_HDR

Piknik ağaçları tamamen ağaçlarla kaplanmış harika bir yer. Burada kamp yapmayı düşünmüştüm ama erkenden geldik o yüzden az bir yolumuz kaldı suyun kaynağına. Işıklı göle öğle zamanı varmıştık. Yemeği yedik ve yağmurun dinmesini bekliyoruz.

20180501_154632_HDR

Hava soğudu demiştim ya, soğuk hava tabakası dolu olarak yağmaya başladı ve yerler neredeyse buz halindeki dolu taneleri ile beyaza bürüdü.

20180501_154929_HDR

Dolu ve yağmur yağması bitecek gibi değil, yağmurlukları giyip yola çıkmaya karar verdik. Hava durumu yağmurun gelip geçeceğini belirtiyor. Ferdimen yağmurluk giymiş karşımda olunca kendi kamerası ile çekiyorum bir poz. Üstünde mont, altında pantolon tamamen yağmur geçirmez. Kapşonu da kafasına geçirip bağlamış. Yerlerde dolu taneleri ve kavak ağaçları içinde Ferdimen.

IMG_2847

Yerde dolu taneleri ve bisikletleri alarak yürümeye başladık. Ferdimen Mehmet ile beni çekiyor elimizde bisikletle yürürken. İkimiz de yağmurlukları giymişiz. Benim üzerimde mavi, Mehmet’in üzerinde kırmızı yağmurluk var. Bende kısa pantolon, Mehmet’te ise koyu gri pantolon giymiş.

IMG_2848

Yağmur altında bir süre gidiyoruz ve bulut üzerimizden çekip gitti. Böylece yağmur da dinmiş oldu. Göl kıyısından gidiyoruz. Set üzerinden gölü sonunda görebildim. Işıklı göl epey geniş bir araziye yayılmış Karşı kıyısı çok uzaklarda. Yüksek dağlar kıyısına kadar göl gidiyor. Büyük Menderes nehri burada geniş bir alana yayılmış, dağlardan aşmak için güç topluyor sanki.

Işıklı Gölü’nün maksimum yüzey alanı yaklaşık 64 km² olup, maksimum derinliği ise 8.7 m’ye ulaşmaktadır.

20180501_160843_HDR

Gölü takip ederek Dinar’a doğru gidiyoruz. Buralarda sık sık afyon tarlaları görüyoruz. Mor çiçek açmış afyon bitkileri arasında tohumlar karışmış olan beyaz çiçekler de bir kaç tane açmış. Tarlanın yola bakan kısmının kıyısında papatya çiçekleri açmış.

20180501_161737_HDR

Yol set kıyısı ile birlikte düz olarak devam ediyor. Ferdimen beni arkamdan çekiyor. Yağmur dinse de yağmurluk hala üzerimde. Ama asfalt ıslak.

IMG_2849

Set ve göl bitiyor ama yol düz olarak devam ediyor. Kimi yerde tarlalar, kimi yerde ağaçlar fışkırmış.

20180501_162851_HDR

Az yukarıda ana yol görünüyor, henüz köy yollarındayız. Yolun yanı çaya dönüşmüş Büyük Menderes nehri akıyor. Meyve bahçelerinde meyveler henüz olgunlaşmamış.

20180501_164306_HDR

Nehir bazen solda, bazen sağda akıyor. Nehirden çok sulama kanalından akıyor sanki.

20180501_164430_HDR

Köyün birinden geçerken yavru av köpeği görünce durup seviyoruz. Kahverengi benekli, kirli beyaz renginde olan yavru köpek anasını kaybetmiş olacak sığınacak bir koruyucu arıyor sanki. Ekmek veriyoruz ama oralı olmuyor. Peşimizden bir süre geldi, sonra hızlanınca yetişemedi ve geri kaldı. Köpeğin durumuna acıdım, küçük, korkmuş ve aç.

20180501_165105_HDR

Bazı köyler yoldan içerde olunca uğramadan geçip giderken resmini çekiyoruz sadece. Bir kaç ev ve köy camisi. Köye doğru giden yol ile birlikte manzarayı oluşturuyor.

20180501_173038_HDR

Tekke köyünü es geçmedik, çünkü yol köyün içinden geçiyor. Köyün girişine dikilen tabelada hem nüfus hem de rakım yazıyor. Nüfus 577, rakım 835 Metre olarak yazılmış. Rakım nüfustan fazla.

20180501_173041_HDR

Köyden geçerken eşekleri seven Ferdimen eşek bulunca kamerası ile elçek resim çekiliyor eşek ile. Eşeğin boynunda çan takılmış.

IMG_2869

Köy evleri kerpiçten olunca çekmeden edemiyorum. Beton, tuğla evler pek güzel görünmüyor göze. Kerpiç evin güzelliği, rengi bir başka. Rotayı navigasyondan takip eden ve kaydeden Ferdimen bizi götürüyor. Bazen Mehmet önden gidiyor ve gözden kayboluyor. Ferdimen de bazı köylerden geçmeyip düz giden yoldan beraber gidiyoruz zaman kaybetmemek için, o yüzden bizden ayrı giden Mehmet bizim arkamızdan çıkıp geliyor ve serzenişte bulunuyor. Ben de turu düzenleyen biziz, rotayı Ferdimen belirliyor. Bazı yerde kestirmeden gidip yolu kısaltıyoruz. Sen de yanımızda olmayınca bir süreliğine ayrıldık, nasıl olsa yine buluştuk. Bunda sezinlenecek bir şey yok. Kendi kendine gelin güvey olma.

20180501_173142_HDR

Küçülen Büyük Menderes nehri artık kanalda akan su gibi. Debisi yüksek olsa da sulama kanalı kadar boyutu. Yol sağa dönüyor ve nehrin üzerinde köprü var ama korkuluk gibi bir şey yok. Nehrin diğer tarafında demir yolu çakılları ve raylarını görüyorum.

20180501_180419_HDR

Tren yolundaki rayların tam ortasına bisikletim KUZ park halinde. Tren yolu İzmir’den başlayıp, Aydın, Denizli, Afyon, Ankara ve Türkiye’nin diğer bölgelerine gidiyor

20180501_180549_HDR

Mehmet beni ve Ferdimen’i tren yolu geçidi üzerinde çekiyor bir poz Ferdimen’in kamerası ile.

IMG_2875

Kanalda akan küçük nehir buralarda tarım yapanlar tarafından kirletilmeye başlıyor. Fidan yetiştirilen köpük kalıpları kanala atılmış ve bunlar kanal kapaklarında birikmiş. Görüntü kirliliği oluşmuş durumda. Yazık!

20180501_181707_HDR

Ekin tarlalarında buğday başakları sararmaya başlamış az da olsa.

20180501_181745_HDR

Ferdimen’in sürprizleri bitmiyor. Bisiklet sürerken çaktırmadan beni çekmiş, arkamda su kanalı. Su kanalı derken Büyük Menderes nehri olduğun unutmayalım. Başımda mavi buff , tişört siyah – mavi. Arka bagajda turuncu çantalarım yüklü. Ön bagajda sarı- siyah çantalarım bağlı. Kask gidona takılı, iki tüy, biri siyah biri beyaz ve gidon çantası. Sarı renkli mataramda su dolu.

IMG_2883

Mehmet’i de çekiyor Ferdimen, Mehmet’in çantaları, kıyafeti, kaskı tamamen koyu renk ve siyah. Renkli herhangi bir şey yok, kolları ve yüzü dışında. Arka bagajında mat ve çadırı ayrıca bağlı.

IMG_2884

Nehrin üzerinde kısa ve küçük köprüler var. Dikkat çekici trafik levhasına Büyük Menderes nehri temiz aksın levhamızı bağlıyorum ki buradan geçtiğimiz belli olsun. Bu köprüye korkuluk demiri takılmış devlet su işleri tarafından. Ayrıca uyarı levhası da konmuş. “Gölet sularına girmek tehlikeli ve yasaktır” diye de yazılmış. Ortalıkta gölet gibi bir şey yok, sadece küçük bir çay akıyor. Korkuluk demirleri ve levha yeşil renge boyanmış.

20180501_183251_HDR

Bisikletim KUZ köprü üzerinde park edilmiş durumda. Akan çay, yeşil otlakta otlayan koyun sürüsü ve çadırlar sıralı kurulmuş sağ tarafta.

20180501_183301_HDR

Gölet denilen yer azıcık genişleyen bir alanı belirtmişler herhalde. O da toplasan 5 – 6 metre civarı.

20180501_183318_HDR

Burada çingenelerin obası kurulmuş. Tek sıra çay boyunca yeşil alana büyük, bir odalı çadırlar kurulmuş. Çadırın birisinin önünde küçük bir direğe Tür bayrağı asılmış.

IMG_2887

Bisikletli çocuklar bizi görünce yanımıza gelip meraklı gözlerle bakıyorlar. Bizimle konuşmadan bir süre baktılar. Yolun karşı tarafında Ferdimen bisikletinden inmiş, yanında bir bisikletli çocuk ve başka bir çocuk ta yanlarında.

20180501_184455_HDR

Yolda giderken burnuma güzel kokular gelmeye başladı. Keskin çiçek kokusu etrafı sarmış. Biraz daha gidince çiçek açmış iğde ağaçları göründü. Bu güzel kokular iğde ağaçlarından geldiğini anladım ve durup kokuları ciğerlerime çektim doyasıya. Mayıs ayındayız, tam da çiçek açma zamanı. İğde kokusunu çok seviyorum, o yüzden evimin bahçesine iğde ağacı diktim. İğde ağacım henüz küçük, çiçek açmıyor. Ama biraz büyüyünce iğde kokularını içime çekip kahvaltımı yapacağım balkonda.

20180501_191601_HDR

İğde kokularını içime çeke çeke Dinar kasabasına girdiğimizi tabela gösteriyor. Nüfus 25.100 olarak yazılmış, rakım belirtilmemiş. Sonunda hedefimize ulaştık sayılır. Yolumuz çok az kaldı, neredeyse bitti. Ama İğde kokuları bitmiyor bir süre. Çünkü yolun sağına iğde ağaçları dikilmiş.

20180501_191711_HDR

Haritada ve gözle gördüğüm kadarı ile Büyük Menderes nehri küçük bir kanaldan aktığını görünce durup resmini çekiyorum. Kasabanın içinde nehir beton kanalın içinde kontrol altına alınıp akması sağlanmış. Kanalın bir tarafı yol, bir tarafı evler ve bahçeleri. Bahçelerde incir ağaçları kanalın üzerini örtmek üzere. Yolun dibinde de üç tane servi ağacı göğe uzamış. Eve giriş için tahta, demir karışık köprü var.

20180501_193506_HDR

Ben nehrin resmini çekerken yol kıyısında beni bekleyen arkadaşlar cep telefonundan gelen bildirimlere bakıyorlar. Karşıda kayalık bir tepe, dibinde üç katlı taş bina var.

20180501_193517_HDR

İşte nehri ilk kirleten tesis; alabalık havuzları. Kademe kademe havuzlarda alabalık yetiştiriyorlar. Elbette balıklar yiyecek yemeleri gerek büyümeleri için. Verdikleri yemlerin hepsini balıkların yiyecek hali yok. Suyla birlikte akanlar da nehre karışıyor. Arıtıldığını zannetmiyorum.

20180501_193852_HDR

Suçıkan mesire ve suyun kaynağı kasabanın çıkışında ve konumu yüksekte olunca yokuş çıkmak durumunda kaldık. Hedefe doğru ilerlerken Sağda yüksek bir kayalık ve çağlayanın aktığını görüyorum uzaktan. Çağlayanın solunda heykel dikilmiş. Önümde ağaçlar var.

20180501_194010_HDR

Suçıkan dinlenme tesislerine geldik. Belediye tabelasını asmış, önde de beyaz mermerden yapılmış heykel flüt çalıyor. Şelale yüksek kayalıktan akıyor ağaçlarla kaplı yeşil alana doğru. Burası Antik dönemlerde yan flüt çalan Marsyas, lir çalan Apollon ile müzik yarışmasını burada yapar. Yarışmanın hakemi de Kral Midas olur. Marsyas Tanrı Apollon dan daha iyi çalar ve yarışmayı kazanır. Tanrı Apollon bir ölümlü Tanrıdan nasıl daha iyi çalar diye Marsyas’ın derisini yüzüp mağaraya asar. Kral Midas Tanrıya karşı bir şey yapamaz ama Marsyas için sikke basar. Arka yüzünde flüt çalan Marsyas kabartması vardır. İşte Büyük Menderes nehri burada doğar ve ismi trajik biçimde öldürülen Marsyas – Maeander – Menderes olarak verilir.

20180501_194107_HDR

Ve Suçıkan denilen yerdeyiz. Büyük menderes nehrinin başladığı yer burası. Yüksek kayalığın dibinden sular çıkıyor. Suyun aktığı yer kapatılıp havuz görünümü yapmış belediye. Ortasına da bir köprü yaparak karşıya geçmeyi sağlıyor. Havuzun içinde bir kaç beyaz ördek yüzüyor korkusuzca. Çağlayan kayalığın yukarısından havuza dökülüyor. Havuzun içi pırıl pırıl tertemiz ve berrak bir suyu var. Havuzun yanında lokanta var. Bir çocuk elindeki biberonu havuza attı ve ailesi engel olamadı. Daha kaynağında kirlenmeye başlayan nehir nasıl temiz akacak ki. Yazık ki ne yazık.

IMG_2906

Şelaleyi komple çekmeye çalıştım göründüğü kadarı ile. Az miktarda aksa da görüntüsü güzel. Bu şelalede akan su doğal değil. Pompa yardımı ile borulardan yukarı basılıp akması sağlandığını görevlilerden öğreniyoruz. Aktığı yerlere dağılan su tüm yamaçtaki bitkileri besliyor ve yamaç yeşil bitkilerle kaplanmış. Su hayattır. Şelale üç kademeli akıyor köpürerek.

20180501_194443_HDR

Köprüden karşıya geçip oyulan ve düzeltilen kayalar balkon şekline getirilmiş az yüksek yere, korkuluk çubuklarına tabelamızı bağlıyorum. Ferdimen benim cep telefonumla çekiyor.

20180501_195400_HDR

Köprüden geçen birine rica edip bizi çekmesini istedik. Suyun Kaynağına Yolculuk Büyük Menderes Nehri Temiz Aksın Bisiklet Turu etkinliğini başarı ile 6 günde tamamlayan üç kişi; Urim Babacan, Ferdi Kızıl Ve Mehmet Aydın. Büyük Menderes nehrinin denize kirli olarak aktığı yerden aldığımız toprağı nehrin aktığı yerlerden geçerek suyun kaynağına ulaşmanın keyfini yaşıyoruz. Bir turun daha sonuna geldik ve mutluyuz. Köprü üzerinde korkuluk demirine yaslanmış olarak arkamızda çağlayan ve sağda tabelamız asılı olarak resim çekildik.

20180501_195719_HDR

İlk önce Ferdimen taşıdığı toprağı suyun kaynağına dökerken ben de onu çekiyorum.

20180501_200438_HDR

Sonra Ferdimen beni çekiyor toprağı suyun kaynağına dökerken. Toprağı dökerken dilek diliyorum. Dileğim 396 Kilometre taşıdığım kirli toprak denize ulaşasıya kadar arınıp temiz olarak akması. Bıkmadan, usanmadan insanlara bu gerçeği sürekli hatırlatmalıyız. Geleceğimize temiz bir dünya bırakmak elimizde. O halde ne duruyoruz, harekete geçme zamanı. Bizim kuşağımızdan hayır yok ama çocuklarımıza çevre bilincini şimdiden anlatmalıyız ki yaşanılabilir bir dünya ortaya çıkaralım. Umarım bu dileklerim gerçek olur.

20180501_200507_HDR

Aslında niyetim Suçıkan tesislerinde çadır kurup gecelemek ama arkadaşlar bir an önce evine dönme düşüncesinde oldukları için ben de tek başıma kalmanın anlamı yok dedim. Akşam yemeğimizi tesislerdeki lokantada yedikten sonra otogara doğru cadde lambalarının ışığı altında gitmeye başladık. Hava neredeyse karardı.

IMG_2914

Mehmet bu gece otelde kalıp yarın gideceğini belirterek ayrıldı. Mehmet ile vedalaşıp katıldığı için teşekkür ettim kendisine. Ferdimen ile yolumuza devam edip otogara vardık. Rakım 860 metre olunca akşam serinliği başladı. Ceketimi giydim üşümemek için. Otogarda otobüs firmalarına baktık, gideceğimiz yöne biletleri aldık. Ferdimen İstanbul’a biletini aldı, ben de Hürpedal bisiklet festivaline katılacağımdan Fethiye otobüsünden biletimi aldım. Hareket saati gece 02. Epey zaman var otobüsün hareket saatine. Otogar pek kalabalık değil, o yüzden kapalı alanda bankın birine yerleşip kahve takımlarımı çıkardım ve kahve pişirdim. Ferdimen ile karşılıklı afiyetle içtik kahvelerimizi. İçerken birine rica ettik ve o da bizim resmimizi çekti. Solda bisikletim KUZ da görüntüye girdi.

IMG_2918

Kahveleri içtik, takımları toplayıp çantaya yerleştirdim. Bir süre daha bekledik ve Ferdimen’in otobüsünün hareket saati yaklaştı. Otobüs peronunda Ferdimen bisikletindeki çantaları indirdi, ön tekerleği de söktü. Artık otobüsün bagajına girmeyi bekliyor. Çantalar ve bisikletler yerde, ben de içeriden çıkarken Ferdimen beni çekiyor.

IMG_2921

Ferdimen ile vedalaşıp otobüse bindirdim. Suyun kaynağına yolculuk turuna katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Ferdimen’in otobüsü hareket etti ve otogarda tek başına kaldım. Benim bisikletim ve çantalarım ve bisiklet içeride idi. Ben de çantaları ve ön tekerleği söküp hazır hale getirdim. Otobüsün gelme saatine yakın çantaları ve bisikleti dışarı çıkardım. Otobüs geldi, bisikleti ve çantaları sorunsuzca bagaja yerleştirdim ve koltuğuma oturdum. Otobüs hareket etti gecenin karanlığında. Dinar geride kaldı. Yaklaşık 4 saat civarında yolculuk ettikten sonra Sakar geçidinden aşağı inip Gökova düzlüğüne inince otobüsü durdurup indim.

Bagajdaki bisikletimi ve çantaları indirince acı bir gerçekle yüzleştim. Bisiklet ve dört çantamı indirdim, İçinde çadır, uyku tulumu, mat, ceketim, pankart ve bazı eşyaların olduğu sosis çantası yoktu. Sanki başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bagajın içine baktım, herhangi bir turuncu renkli çanta görünürde yoktu. Otobüs yoluna devam etti, bense o anlarda hiç bir şey düşünemedim. Sonra toparlandım, beynim şimendifer makinası gibi çalışmaya başladı. Pistonlar ileri geri hareket edince kulaklarımdan buharlar fışkırmaya başladı sanki. Çantayı nerede bıraktım? Otogarda. Nasıl ulaşacağım? Nasıl alacağım? Bir anda buharlar içinde bir yüz belirdi. Mehmet Aydın belirdi gözümün önünde. Mehmet hala Dinar’da olabilir, hemen telefon ile aradım. Henüz oteldeydi. Çantamın durumunu anlattım, otogara gidince Muğla’ya gönderebilir misin diye? O da bana acı gelen bir söz söyledi. “Bak nasıl bana muhtaç oldun gördün mü!” diye bir laf eti. İçime dokundu, yok ne yapayım. Tanrıma dua ettim, beni başkasına muhtaç eyleme diye. Neyse sağ olsun garaja gidip çantayı buldu. Kamil Koç firmasının otobüsü ile yolladı. Bisikleti toplayıp çantaları yükledim. Akyaka da bulunan arkadaşım Fırat Okutucu’nun apart oteline gidip yerleştim. Otobüsün geleceği saatlerde Muğla otogarına dolmuşla gittim ve otobüsün gelmesini bekledim. Otobüs geldi bir tane ama perona girmedi, kenarda durunca yanına gidip muavine çantayı sordum. İlk başlarda ilgilenmedi ama bagajda çantam turuncu rengi ile kendini gösteriyordu. İçim birden bire ferahladı, rahatladım ve sevindim. Hemen çantamı alıp Akyaka dolmuşuna bindim. Akşam da olmak üzere, o yüzden bu gece Fırat’ın misafiri olacağım.

Ertesi sabah Köyceğiz’e bisiklet ile giderek Hürpedal bisiklet festivaline katıldım.

Böylece bir turun sonuna geldik. Yaptığımız Suyun Kaynağına Yolculuk bisiklet turuna bir çok kişi geliyorum demesine karşı sadece 4 kişi ile başlayıp 3 kişi ile bitirdik. Öylede olsa, böylede olsa tur gerçekleşti ve birazcık olsa da insanlara nehirlerin temiz akması için katkıda bulunduğumuza inanıyorum. Baştan sona kadar kendi gücümüzle çevreye zarar vermeden çevreyi koruma bilincini birazcık olsa da gerçekleştirdik. Sevincim bu. Bir nehrin daha yollarında pedal çevirip rotayı çizdik ve yolu açtık gelecek için.

Başka bisiklet turlarında görüşmek üzere

Bugün yaptığımız yol yaklaşık 75 Kilometre civarı.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc