Etiket arşivi: kolophon

III. AzBilinenAntikKentlerBisikletTuru 5. Gün

23 Nisan 2014 Çarşamba

Özdere – Klaros – Menderes- Alsancak

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Ah kavaklar, kavaklar…

Bedenim üşür, yüreğim sızlar.

Beni hoyrat bir makasla

Eski bir fotoğraftan oydular.

Orda kaldı yanağımın yarısı,

Kendini boşlukla tamamlar.

Omzumda bir kesik el,

Ki durmadan kanar.

Ah kavaklar, kavaklar…

Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.

____ Metin ALTIOK

 

Güzel bir uykunun ardından harika bir manzara önünde uyanıyorum.  Gökyüzü maviye boyanmamış, deniz beyaz, kumsal ve adacık. Küçük bir koya tepeden bakarak uyanmak. Güne her gün böyle başlayamıyorum. Çadırımın içinden bu güzel manzarayı seyrederek zaman geçiriyorum bir süre. Bütün kuşlar çoktan uyanmış sabah türkülerini cıvıldaşıyorlar. Uzaktan teknenin pancar motorunun sesi geliyor.

230420146923

Sabahın erken saatlerinde balıkçı motoru kısmetini avlamaya gidiyor. Tekneye rastgele diyorum uzaktan elimi saylayıp. Bir süre teknenin motoru sabahın sessizliğini bozuyor. Tekne gittikten sonra tuvalete elimi yüzümü yıkamaya gidiyorum. Kimi arkadaş uyanmış, onlara günaydın diyorum. Daha sonra Elektriği kesmeden önce şarjda olan telefonları çıkarıp panodan kablo bağlantılarını sökerek kabloları topluyorum. Tuvaletlere çektiğim aydınlatma lambalarını sökerek kabloları topluyorum. Böylece bana düşen görevi erkenden bitiriyorum. Canavar Enes te megafonu eline alarak Hababam sınıfı filminin izci kampındaki müziği telefonda çalarak uyuyanları uyandırıyor.

Kırmızı gelincik çiçeği açmış otların arasında tek başına. Çarşaf gibi denizde giden tekne beyazlıklarda kaybolmak için gidiyor.

230420146926

Sevgili Osman bize sabah kahvaltısını hazırlıyor buruk bir sevinçle. Bu gün son günü, 5 gün boyunca bize o kadar alıştı ki bitmesini istemiyor bir türlü bu turu. Ama önümüzdeki günlerde İsmailler köyüne mutlaka gideceğimizi söylüyorum kendisine. Canla başla bizlere güzel yemekler sundu, sen harika bir insansın Osman Duman ve eşin. Sizlere sonsuz teşekkürler. En kısa sürede buluşma dileği ile. Osman ile birlikte resim çekiliyoruz arabasının arkasında.

230420146925

Arkadaşların toplanmasını beklerken dört bisikletçi kayada oturmuş muhabbet ederken resmimizi çekiyorlar. Antalya Manavgat’tan Mustafa Sayan ve İzmir’den İrfan bu gün bizden Ahmetbeyli Claros antik kentinden ayrılıp Antalya’ya doğru pedal çevirecekler. Şafak Omaç bizle gelecek Menderes’e kadar.

0-2

Kamp alanında pankartımız iki okaliptus ağacına bağlı. Önde iki bisiklet var.

230420146924

Kampta bulunan tüm bisikletçiler çadırlarını topladıktan sonra bisikletlere takılmak üzere balon ve bayrak dağıtıyoruz. Balonlar şişirilip bisiklete bağlanıyor. Bayraklarla gidonları süslüyoruz. Bu gün 23 Nisan Ulusal Çocuk Bayramı. Özdere de bulunan Oğan Timinci İlk okunda öğrencilerle birlikte bayramı kutlayacağız. Tüm bisikletçiler hazır olduktan sonra hatıra resmi çektiriyoruz hep birlikte. Resim çekildikten sonra yola çıkıyoruz. Bayram için kortej yürüyüşü yapılacak ona bisikletlerimizle katılacağız.

0-0

Kamptan ayrılıyoruz, işte videosu. Çam ormanındaki kamptan ayrılan bisikletçiler önümden geçiyor.

abak3 paylaşan: urimbaba

Kortej ana yolda olacağından jandarma yolu bir süreliğine trafiğe kapatmış. Kortej yerine gelince beklemeye başlıyoruz. İlk önce öğrenciler bayrakla yürümeye başlıyor. Kortejin önünde bayraktar U dönüşü ile önümüzde gitmeye başladılar

230420146930

Bisikletlerle oluşturduğumuz kortejin önünde kadınlar sırasına geçiyorlar.

230420146931

Arkadaki kadınlar, kortej dörderli olunca sıra sıra resim çekerek arkalara doğru gidiyorum.

230420146933

Kadın korteji devam ediyor.

230420146934

Kadınların sonundayım, bundan sonra erkekler başlıyor.

230420146935

Erkeklerin başında Olcay ön sırada.

230420146936

Erkek kortejini bölüm bölüm çekiyorum.

230420146937

Erkekler devam ediyor.

230420146938

Erkekler devam ediyor.

230420146940

Erkekler devam ediyor.

230420146941

En arkaya geldim, Manavgatlı Mustafa Sayan Güneş gözlüklerini düzeltiyor.

230420146942

Kortejin en arkasında yine ben varım. Sevgili arkadaşım dengesiz İrfan Sorumsuz biçimde beni yalnız bırakmıyor. Onun arkasında  bisikletim KUZ park halinde sehpasında.

230420146943

Okula varıp bisikletlerimizi park ediyoruz bahçeye. Ardından törenin yapıldığı alana geçiyoruz. Töreni sunan iki öğrenci, biri kız, biri erkek çocuk güzel sesleri ile töreni başlatıyor.

230420146947

İstiklal Marşının ardından öğrencilerin hazırladığı oyunlarla bayram başlıyor. 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı. Okulun üst katından bahçede toplanmış öğrenciler, bisikletçiler ilk olarak ana sınıfı öğrencilerin oyunlarını izliyorlar.

1-2

Öğretmenleri başında ana sınıfının minik öğrencileri oyunlarını oynuyorlar. Okul bahçesi Atatürk ve Türk bayrakları ile donatılmış.

230420146945

Minik öğrenciler oyun gereği erkekler yere çömelmiş durumda, kızlar ayakta.

230420146950

Minik öğrencilerin hareketleri, oynadıkları oyun büyüleyici. İzlemeye doyamıyorum.

230420146951

Minik ana sınıfı öğrencilerinin hazırladığı oyun videosu. Harika çocuklar.

abak4 paylaşan: urimbaba

Öğrencilerle birlikte Azeri Atabarı oyununu hep birlikte müzik eşliğinde neşe içinde oynuyoruz.

1-1

Öğrencilerle karışık oynamaya devam, kolları açmış zıplıyoruz müzik ritmine göre.

1-4

Durmak yok, oynadıkça coşuyoruz, bir o yana bir bu yana.

1-5

Güzel kızlar poz veriyor kameralara Devrim ile birlikte.

1-33

Sahneye Efeler çıkarak Zeybek oyununu oynuyorlar.

abak5 paylaşan: urimbaba

Doktor Serhat Ferahi Değimli ve İlkay Özvardar  Bizlere Ege bölgesinin Zeybek oyununu Efe kıyafetleri ile oynuyorlar. Ardından Serhat tek başına oynamaya başlıyor. Seyredenleri adeta büyülüyor  davul ve zurnanın ritmi ile yaptığı hareketler. Ben de yerde oturmuş cep telefonu ile resim çekiyorum.

Hayda bre Efelerrr.

1-6

Efeler art arda yürüyor kollarını sallaya sallaya. Sanki buraların efesiymiş gibi. Ama öyle, onlar buraların gerçek efesi.

230420146952

İlkay öylece duruyor, Serhat kollarını kaldırmış havaya tek ayağı üzerinde.

230420146953

Serhat tek başına Arap zeybeği oynuyor. Oyun hareketleri çok ağır ve sabır istiyor.

230420146955

Ağır hareketlerle ayaklar davulun ritmine göre bir iniyor, bir kalkıyor.

230420146956

Bazen de dizler kırılıp çömeliyor.

230420146957

Ritim o kadar ağır ki bir ayağını havaya kaldırıp indiresiye kadar uzun zaman geçiyor.

230420146958

Oyunlar bitince ortalık boş kalmasın diye alanda resim çekiliyoruz, herkes mutlu. Resimde 7 kişi varız.

1-7

Oyunların ardından Okul müdürü ve yönetimi bizlere plaket ve çiçek vererek bayrama katıldığımız için teşekkürlerin bildiriyorlar.

230420146959

Serhat, Olcay ve İlkay, ellerinde seramik tabak ve çiçekler var.

230420146962

10 Kişi resim çekiliyoruz, Olcay’ın elinde çiçeklerle birlikte.

1-8

İçimizdeki sevinç o kadar çoğaldı ki içimiz içimize sığmıyor. Müzik eşliğinde oyunlar oynuyoruz durduğumuz yerde.

1-9

Olcay elindeki çiçekleri masalcı Esma’ya veriyor.

230420146963

Az Bilinen Antik Turu adına kendimizce hazırladığımız hediyeleri vermek için okulun içine giriyoruz. Bu hediyeler ulu orta verilmeyeceği için sınıflardan birinde hazırlanıyoruz. Okulun giriş kapısında çocuklar ve velileri. Kapı üstündeki tabelada İzmir Menderes Özdere Oğan Timinci İlkokulu, yanında da Özdere Oğan Timinci ortaokulu yazılmış.

230420146964

Az Bilinen Antik Kentler Turu için topladığımız ücretlerden bir kısmını okulun fakir öğrencilerine alış veriş fişi hazırladık. Daha önce fakir öğrencilerini belirlemiştik öğretmenlerle birlikte. Kimsenin görmemesi için sınıflardan birinde öğrencileri topladık.  Alış veriş fişlerini vermek üzere bisikletçi kadın arkadaşları da sınıfa topladık. Ardından her bir kadın arkadaşımız bir öğrenciye fişlerini tek tek verecek. Çok güzel, duygu yüklü anlardı.

230420146965

İlk önce en yaşlı kadın olan Antalya’dan katılan Meral Kurşungeçmez, yani Meral ablamız hediye çekini veriyor bir kız öğrenciye.

230420146966

Arkadan bir kadın arkadaşımız da kız öğrenciye veriyor hediye çekini.

230420146967

Esra Alkan da veriyor erkek öğrenciye hediye çekini.

230420146968

Ebru Umuç hediye çekini kız öğrenciye veriyor.

230420146969

Antalya’dan katılan Işıl Dirlik Tutucu hediye çekini kız öğrenciye verirken.

230420146970

Devrim erkek öğrenciye hediye çekini vermiş, yan yana çekiyorum bir poz.

230420146972

Doktorumuz Burcu Koçay ve bisikletçi arkadaşla birlikte erkek öğrenciyle birlikte resim çekiyorum.

230420146973

Antalya’dan Emel Topaloğlu da veriyor hediye çekini erkek öğrenciye.

230420146975

Muğla Köyceğiz’den aramıza katılan Nur Koray Yılmaz da hediye çekini kız öğrenciye veriyor. Yanlarında Olcay da poz veriyor.

230420146976

Sevgili Gözde Emine hediye çekini verip resim çekiliyor kız öğrenci ile.

230420146977

Hediye töreni ardından he beraber resimlerini çekiyorum öğrencileri  kadınlarla birlikte. Buradaki ortam anlatılmaz, sadece yaşandı.

230420146980

Mustafa Kemal Atatürk, sayende bu güzel günleri görerek öğrencilerle beraber çocuklara armağan ettiğin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık. Sana sonsuz teşekkürler, geleceğimiz olan çocuklar bizlere emanet. Mustafa Kemal Atatürk portresi halıya dokunmuş. Başında kalpak var.

10291297_10152344724103011_2661212956916031185_n

Çocuklar, geleceğimiz. Hepsi ayrı ayrı güzel, pırıl pırıl yüzleri içimizi aydınlatıyor. Selahattin Tavkaya küçük kız öğrenci ile poz veriyor kameraya.

1972367_10152344724633011_2884552329770339149_n

Masalcı Esma kız öğrenciyi yanağından öperken.

10270435_10152128634165888_4725384354038309258_n

Gözde Emine de yakışıklı erkek öğrenciyi yanına almış birlikte poz vermişler. Öğrencinin gözünde Güneş gözlüğü var.

10270720_10152128634040888_3115256951858865168_n

Esra Alkan da iki arkadaşla birlikte kız öğrenci ile pz veriyorlar. Esra kaskını kızın başına takmış.

10345748_10152128633600888_15401928888999108_n

Minik yüreklerinde hepsine ayrı bir renk dışa vurmuş. Yüzlerinde gülücükler eksik olmasın. Yüzleri renklerle boyanmış kız öğrencileri.

1-12

Çocukların neşesi, gülücükleri ve sevgileri bizim canavarı ne hale getirmiş görüyorsunuz değil mi ? Ağzı kulaklarına varıyor, resmen canavar değişime uğradı. Sevimli bir canavara dönüştü. Zaten çocukları korkutamamıştı.

10275948_10152128636090888_3559439702959268649_n

Okulun kalabalık olması bayram havasını kat be kat artırdı. Benim de neşem sonsuz, harika bir çocuk bayramında bulunuyorum. Kalabalık içinde Devrim beni çekiyor. Başımda mavi buuf, boynumda kırmızı buuf var.

10336830_10152408666912661_5036199449010126043_n

Pankartımızı çocuklara vererek resim çekiyoruz, bayram çocuklar için. Çocuklar elleri ile pankartı tutmuş, hepsi de neşe içinde.

10321717_10152119517910888_8336039902436820872_o

Sonra biz de aralarına girdik çocukların, kimimiz yere oturdu. Pankartla çekildik.

10269276_10152119518355888_5579330649270282202_o

Coşkular bir türlü bitmek bilmiyor. Biz de bir grup coşkulu poz veriyoruz kameraya.

10247442_10152128633485888_7127497269320558980_n

Okulun öğrenci sayısı 550 civarında, ilk önce hepsine hediye vermek bizim için biraz zordu. Ama Olcay ve Serhat hocanın gayreti ile İzmir Büyük Şehir Belediyesinden tüm çocuklara vermek için hediye çantalarını kopartmayı başardı. Az da olsa öğrencilere hediye vermek çok güzeldi. Hazırladığımız hediye çantalarını tüm öğrencilere vererek bayramı şölen havasına dönmesine neden oldu. Fakir öğrencilere verdiğimiz alış veriş fişleri ayrı bir özelliği vardı ama hediye çantaları bambaşka bir boyuta ulaştık sanki. Hediyesini alan küçük öğrenci teşekkür ederek yanımızdan ayrılırken sevincimiz bir kat daha artıyordu. Gönüllü arkadaşlar çantaları arabadan kucak kucak alıp bizlere veriyorlar. Gönüllülerden birisi Antalya’dan Ümit Kurşungeçmez. Kucağında çantalar poz vermiş.

1-13

Hediye çantasını alan öğrencilerle birlikte poz veriyoruz kameralara. Kamera yere yakın.

1-10

Kimimiz merdiven basamaklarına oturduk öğrencilerle. Ellerinde çantalar, yüzlerindeki mutluluk okunuyor.

1422618_10152128632455888_8836450343018931595_n

Çocukları sevindirmek gerek değil mi! Utku bisikletine bir çocuk almış tur attırıyor. Gerçi çocuklar kendileri binmek istiyorlardı ama tek başına binecek kadar büyük olmadıklarından izin vermedik. Bir de bisikletlerimiz yüklü ve ağır olduğundan kontrol edemezlerdi. Erkek öğrenci, kadro borusuna oturmuş, Utku renkli atlet giymiş, başında siperli şapka takılı olarak bisiklet sürerek öğrenciyi gezdiriyor.

1-14

Yolcu yolunda gerek, en güzel bir çocuk bayramını yaşadık hep birlikte. Bu güzel günü hiç birimiz unutmayacağız. Herkesi toparlayıp yola çıkarmaya başladım. Bahçede bisikletçi kalmayınca be de tam çıkacakken bir kız çocuğu yanıma geldi. 8 – 9 yaşlarında, renkli bayramlık eteğinle karşımda durarak

” Amca okulumuza bisikletlerle gelip bayramımıza katılarak birlikte 23 Nisan Çocuk Bayramımıza renk kattınız. Bizleri çok sevindirdiniz, hepinize çok teşekkür ederim ”

dedi. Küçük kızın minik yüreğinden gelen bu sözler beni çok duygulandırdı. Bisikletimden inerek minik kızın yanaklarından öperek teşekkür ettim. Ömrümde aldığım en güzel hediye. Başka söyleyecek söz bulamadım, hoşça kal diyerek yanından ayrılıp yola çıktım. Bazı anlar vardır resmi çekilmez. İşte o anları yaşadım. Çektiğim resim ise bisikletim KUZ. Gidonda iki Türk bayrağı takılı, kırmızı – pembe renkli sardunya çiçekleri arasında park etmiş beni bekliyor.

1-11

Hedefimiz Ahmetbeyli, yol inişli çıkışlı. Yokuşlarda su molası vererek susuzluğumuzu giderip biraz nefesleniyoruz. Grup iyi gidiyor, artçı olarak yanımda yine pedal sesi korosu ile birlikte türküler söyle söyleye gidiyoruz. Neşemiz yerinde doğrusu. Arkamızda çam ağacı, beş kişi poz veriyoruz kameraya.

3-0

Bir süre sonra Ahmetbeyli tabelasını görüyorum. Burada çay molası vereceğiz. Önümde bir kişi gidiyor bisikleti ile.

230420146981

Ahmetbeyli kavşağına geliyoruz, sevimli canavarımız kavşakta bizleri bekliyordu. Bize gideceğimiz yönü gösteriyor. Antik kent Claros burada ama daha öncesinde çay molası vereceğiz. Enes motorun üzerinde bizlere gideceğimiz yönü eli ile işaret ediyor.

3-1

Grubun hepsi gelip yerleşmiş bile. Yolda bisikletler par etmiş, Selahattin usta kollarını açmış beni bekliyor.

3-1-4

Kırlangıçlar müthiş kuşlar, her yıl ilkbaharda gelip son baharda  gidiyorlar. 6 Ay gibi bir sürede üreyip yeni yavrularına çamurdan yuva yapıyorlar.  Ertesi yıl tekrar aynı yuvasına gelip döngüye devam ediyorlar. Kafeteryanın tavanında kırlangıçlar öyle bir yuva yapmış ki floresan lambada bir arıza olsa nasıl tamir olacak diye düşünmeden edemedim. Çatının altında demirlere iki kırlangıç konmuş.

230420146982

Bu gün güzel bir gün geçirdik, fazla yorulmadık ama son günümüzde sohbet ederek çay içmek iyi geliyor doğrusu. Burada aynı zamanda öğle yemeği olarak meşhur kumanya yiyoruz. Peynir, salam ve maruldan soğuk sandviç, meyve suyu, yarım litre su ve çikolatalı gofret. Adnan Barım ve müritleri Kadir Yıldırım, Onur Pınar bizleri karşılamaya gelmişler Selçuk’tan. Kuşadası’ndan Kenan da gelmiş. Onlarla beraber Çanakkale’ye beraber pedallamıştık. Selamlaşıp hasret gideriyoruz hep birlikte.

3-1-2

Adnan Barım, Olcay ve Serhat ile birlikte resim çekiliyor. Masada Eskişehir’den Serdar acar da var.

3-1-3

Adnan Serkan Taşdelen ve Nil Koray Yılmaz ile resim çekiliyor.

3-1-6

Adnan ve müritleri ile birlikte bir resim çekiliyoruz. Resimde Kadir, Adnan, ben Onur, Kenan ve Selahattin usta var.

230420146984

Sevgili dengesiz ve sorumsuz arkadaşım İrfan. Bir yıldır beraber harika bisiklet turları yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Claros antik kentini dolaştıktan sonra bizden ayrılıp Kuşadası’na devam edecek. Manavgat’tan gelen İrfan Sayan ile birlikte Manavgat’a kadar pedal çevirecekler, yolunuz açık olsun dostum. Tüm grubu yola çıkardıktan sonra en son kalan İrfan ile birlikte hareket ediyoruz Claros antik kentine doğru. İrfan bisikleti ile poz veriyor.

3-1-7

Claros antik kenti mola verdiğimiz yere yakın. Yola çıktıktan kısa bir süre sonra tabelada sağa doğru döneceğimizi işaret etmiş. Düz İzmir ve Menderes tarafına gidiyor.

230420146985

Claros antik kent yoldan biraz içeride. Tabelası da gideceğimiz yönü belirtiyor. Gönüllü bir kişi gelenleri sağa doğru giden yola sokuyor. Ben gelince o da son olduğunu anlayıp o da giriyor benimle birlikte.

230420146986

Bisikletleri park edip hep birlikte Claros antik kentinin yıkık yapılarını dolaşmaya başlıyoruz. Yeşil otlar arasında bir grup Olcay’ı dinliyor.

230420146987

Olcay eliyle işaret ederek yapıların yerini tarihsel olarak anlatıyor.

230420146988

Claros antik kenti ile ilgili bilgileri Olcay bize rehberlik ederek anlatıyor.

Klaros, Kahin Tanrı Apollon’un Anadolu’daki 2 önemli kehanet merkezinden birisidir. İzmir, Menderes İlçesi’nde, Ahmetbeyli (Ales) Vadisinin taban düzlüğünde, kuzeyindeki Kolophon’a (Değirmendere) 13 km, güneyindeki Notion’a ise 2 km mesafededir.

MÖ 13. yüzyıl sonu ile 12. yüzyıl başlarında bu bölgeye göç eden Akhalar Karyalıları kurmuş olduğu Kolophon kentine yerleşmişlerdir. İlk göçmen grubun oikistes  (önder, kurucu) olan Rhaikos daha sonra Thebai’den gelen bir göçmen grubundaki Manto ile evlenir.

Klaros Kehanet Merkezinin Manto’nun gözyaşlarından oluştuğu anlatılır.

Klaros’un ün kazanması Manto ile Rhaikos’un oğulları Mopsos zamanında olmuştur. Troia Savaşı’nın ünlü kahin’i Kalkhas, Klaros’a gelerek Mopsos ile bir yarışmada karşılaşır.

Bu yarışmayı kaybeden Kalkhas kahrından ölür. Bir başka versiyona göre ise burada ölmez. Güneye doğru ilerleyerek Perge kentini kurar. Strabon’a göre de Kalkhas Pisidya Bölgesindeki Selge kantinin ktistesleri (kurucu) arasındadır.

Klaros’da ilk bilicinin bir kadın olmasına rağmen daha sonraki dönemlerde biliciler her zaman için erkeklerden seçilmişlerdir.

Önceleri sadece kent delegelerinin başvurusuna açık olan Klaros Büyük İskender’in (V. Alexander) Klaros’a kişisel bir başvuru yapması ile kişisel başvuruları da kabul etmeye başlamıştır. Bu olaydan sonra oldukça ünlenen Klaros, Barbarları da (Yunan olmayan halkları) kabul eden bir Apollon kehanet merkezidir.

MS 4. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Klaros terkedilmiştir.

Kutsal Alanda ele geçen en eski buluntular Geometrik Döneme kadar gitmektedir. Şu anda alanda Hellenistik Döneme ait Apollon Tapınağı ve Sunağı, Roma Dönemine ait Artemis Tapınağı ve Sunağı, Propylon (Alana Giriş Binası) ve çeşitli onur anıtları görülebilmektedir.

Olcay elinden geldiği kadar bildiklerini anlatıyor, bizler de dinliyoruz pür dikkat.

230420146989

Gördüğümüz heykeller orijinallerinden kopyalanıp burada sergilenmektedirler. Dayanıklı ve hafif olması için polyesterden yapılmışlar. Orijinalleri İzmir arkeoloji müzesinde sergilenmektedirler. Orijinalleri olsa çoktan çalınmıştı bile. Heykellerin kafaları, kolları, bacakları yok, kimisi kırık.

230420146990

Kemerleri görünen bir yapı çoğu kısmı su içinde, oraya doğru gidiyorum.

230420146992

Apollon tapınağına ait sütunlar devasa boyutta ağır taşlardan yapılmış. Yıkıldıkları yerde öylece duruyorlar kim bilir ne zamandan beri. Sütunlar blok halinde yerde.

230420146993

Claros kenti önemli fal ve bilicilik merkezi olmasından dolayı tanrı heykellerini de devasa boyutlarında yapmışlar. Bu bana biraz da fal bakmaya gelenleri etki altına almak için görülmemiş büyüklükte heykellerle korku salıp insanları kendilerine muhtaç etmesine neden oluyor diye düşünüyorum. Çünkü insanlar korktukları şeylerden kendilerine zarar gelmesin diye onlara adaklar adayıp def etmeye çalışırlar. Çaresiz olunca böyle yerlerde çare arıyorlar. Bulunan parçalar demir çubuklarla birbirine bağlanıp ayağa dikilmiş dev heykeller. Heykellerin kimi parçaları yok, boşluk olarak duruyor.

230420146994

III

Yolcuydu genç adam, bir garip yolcu, hani bağlasan durmaz. Başka diyarlara gider görür, nefes eder, parça yüreğini bırakır gelirdi. Dönerdi lakin. Hiç aksatmazdı dönüşlerini. Hele bekleyeni olduktan sonra ne yardan geçti ne serden. Hem gitti hem döndü. Gitmek için döndü hep. Döndüğünde anlattı uzun uzun dizinin dibindeki sevdiğine. Genç kız, sevdiği anlatırken hep kara gözlerini seyrederdi. Anlattıkları orada can alır sahnelenirdi. Sevdiğinin saçına zeytin yaprağının tacını getirirdi hep dönerken. Elleriyle takar parmaklarıyla taradı. “Bir gün” dedi “bir gün birlikte çıkacağız bu yollara. Gene döneceğiz, tek göz bir evimiz olacak kapısında zeytin ağacı olan. Çatısında camı olacak göğü seyredeceğiz, yağmur yağacak, kar düşecek evimize. Soframızı kuracağız gözlerinin yeşili zeytin olacak, parmaklarınla ezdiğin hamurundan ekmeğin kokusu saracak.”

“Çayı demleyeceğiz kara gözlerinin koyu çayını içeceğiz.” Dedi kızcağız heyecanla.

 zeytinev

Küçük küçücük zeytinin çekirdeği kadar

 Zeytin kokan ev

İki kişilik

 Huzur veren iki keşiş iki sultan

 Sultan kokusu zeytin kokusu

 Sultan birbirine sultan

 Görünmez yollarda bilinmez uçlarda

 

İki kişilik düşler,

İki kişilik minder yorgan

 Yanan ateş

 İçilen şarap

 Isınan ekmek

 Radyoda yanık türkü iki kişilik

 

Yamaca kurulmuş zeytin ev

 Arınıp içeride

 Çıkarıp bütün etiketleri

 Yarmadan, yargılamadan

 Sığınmak en kuytuna

 

Ey zeytin ev!

 Al beni içerine

 Geçir kapılarının sürgülerini

 Sar kollarına bas bağrına

 Sarsın çiğerime kokun

 

Yudum yudum içerek şarabını

Döndür başımı dansetsin çatal bardak

 Çıtırdasın sobada odun

 Aşkla yansın aşkla yaksın

 Isıtsın elimi ayağımı

Uyutsun masallarıyla

 Varlığın uyutsun hoşça kal demeden

 

Ey zeytin ev

 Dışarıda yağmur fırtına

İçerine al sar

 Üşümesin artık içim

 Sev beni kimseler bilmeden

 

Bitme tükenme…

 

***

 

Koştu kan kardeşine genç adam. Hiç ayrılmamışlardı, gücenmemişlerdi göbeklerinin bir kesildiği günden beri. Asmaya vurgundu kankardeşi. Bağları olsun isterdi hep boylu boyunca. Kocaman iki katlı evi olsun, cumbasında asması sallansın, verandasında üzümler parmak parmak ışıldasın isterdi. Kocaman evinin bahçesinde çocukları koşuşsun bağ bozumunda hep dönsün yolundan kankardeşi bayram olsun isterdi. “bu meret dermiş ki el ver göğe tırmanem. Tırmanır bizimoolan tırmanır. Verdiğin emeğe iki kat döner. Bu dünyada bi sen, bi asma, bi dee ….” Dedi sözünü kesti Zelos “ Bir kıza vurgunum uzun zamandır Algos. Gittiğim yerden umutluyum artırırsam üç beş, istedecem. Zamanı geldi geçiyor tekdim, sevdiğimle yek olacam gayrı kalan ömrümde.”

 ***

 Döndü yolundan, biraz uzundu bu sefer, ihtiyaçtı. Sözüne yetişemese de nişanına yetişti kankardeşinin. Haberini aldı uzak yollardan. Pamuğa ıslatılmış nisan kokusunu sürünüp gül lokumunu yemek nasip olacak kendine de bulaşacaktı. Belki çifte düğün çifte gelin inecekti gönül tahtlarına…

Ama Karya tekti… Karya’nın verecek gönlü tekti. Açıldı anasına açıldıkça yeşerdi gözleri. Tutamadı gönül sırrını, söyleyverdi. “Zelos!” dedi, işitmedi anası. Dört parmağı ile kapattı ağzını. Yerin kulağını tıkadı. Gözünün yaşını bağrında sildi. “Algos!” dedi. “Mümkünü Algos’tur. Bağlarında yeşerir gözlerin, dallanıp budaklanır asma kolları gibi göğe gölgen koyu olur. Algos’tur istikbalin.”

“Ana!” dedirtmedi genç yaşlanan kadın. “Duymayacak ağaların! Mümkünü yoktur Zelos’un. O bir garip yolcu. Ne verir ki sana ayağıyla getirdiği yolun tozundan başka. Yol gözlemek kolay mı sanırısın. Gözünün yeşili sararır, saçının sarısı ağarır gene de beklemek bitmez.”

Algos’un toprağa ektiği her tohum Kayra ile yeşerecekti. Algos’un budaklandırdığını Kayra dallandıracaktı. Karya yüreğinin en yeşil sevdasıydı Algos’un.

Yetişti Zelos nişana… döküldü eli kolu. Yol yorgunluğuna benzer miydi gönül yorgunluğu. Revamıydı kanattığı kardeşinin elinden aldığı.

Tuttu elinden Karya’nın, tuttu dünya ağalar durdu önüne. “Vazgeçmem” dedi Zelos. “Vazgeçmedim” dedi Karya.  Yağlı kurşunlara sırtını dönüp tutuştu elleri.

Önüne geçti kurşunların Algos, “Vebal-dir yükün Zelos taşıyabilecek misin? Ah ederim kanın çeker. Nişan ettim Karya’ya. Nasıl uyuyacaksın helal etmeden yanında.”

“Karya ile yüreğimiz yektir. Sen ise ihanet ettin kardeşliğimize. Sevdiğime gözünü koydun. Elli nişan etsen ne yazar, korkmadığımı bilmez misin setlerden!”

“Ben dizi çöktüm, bini döktüm rıza aldım, nişanımı ilan ettim Zelos! Göz değil gönül koydum. Duyurmadın bildirmedin açmadın gönül sırrını. Gönlüme günah yükleme, ihanet bilmeden edilmez. Ya sen bile bile çatlatacaksın nişanı. Vebali büyük, helal etmeden hakkımı dizlerine derman gidecek mi. Demezler mi ihanetin diğer adı Zelos’tur. Hiç düşünmez misin eli-günü ne der.”

 

El-gün ne der!

 

Esma Eser Açıkgöz

Masalcı Esma’nın masalı burada bitiyor. Antik kenti dolaşmaya devam ediyoruz. Daha çok temel taşları ve bir kaç sütun ayakta duruyor.

230420146995

Sevgili Olcay Claros’u anlata anlata bitiremiyor. Karşısında da dinleyiciler, kimisi yere oturmuş, kimisi ayakta.

230420146996

Ben de yere oturmuş, saçlar salınık Olcay’ın anlattıklarını dinliyorum. Bizi arkadan çekmiş Devrim.

3-3

Kehanette anlatıldığı gibi Clarostaki kutsal su kaynağı Manto’nun gözyaşlarından oluşup, Antik kentin bir çok bölümü sular altında kalmıştır. Zamanla kent alçakta kaldığı için su denize ulaşamadığından gölete dönüşmüş. İçinde su kaplumbağası, su yılanı, su kurbağası ve çeşitli suda yaşayan böcekleri görmek mümkün. Su berrak olduğu için su altındaki taş yapıları da görüyoruz. Bence esas yapılar suyun altında, onları göremiyoruz.

230420146997

Gezmeye devam, Gözde Emine elçek yapıyor. Arkasında dev sütun ve ben. Boynumda telsiz asılı.

3-2

Sıralı taş kemerler buranın bir koridor olduğunu belirtiyor. Koridorun tavanı su üstünde biraz boşluk kalmış. Sırayla poz vererek resim çekiliyoruz. Güzel bir görüntü doğrusu, taş kemerlerin yapısı suya vuran gölgelerimiz, ışığın suda yansıması çok ilginç. Ben Gözdeyi çekiyorum kemerlerin ötesinde. Gözde yere yan olarak uzanmış, yüzü bana doğru. Yansıması suya vurmuş, tıpkı kemerler gibi.

230420147000

Gözde de Devrim ile beni çekiyor. Yere uzanmış, baçlarımız değiyor birbirine, ayaklar diğer yanlarda.

3-5

Gözde beni tek olarak çekiyor kemerlerin ucunda.

3-6

Beni resim çekerken ve çekilirken yatmış durumda çekiyorlar. Farkında olmadan azıcık şortum ıslanmış.

3-4

Antik kentte ne yapılır? Bolca resim çekilir. Ama biz antik heykeller gibi değişik pozlarda resim çekilmeden edemedik doğrusu. Devasa sütun bol, her birimiz bir sütün parçasında şekilden şekle girerek çılgınca eğleniyoruz. Ne de olsa artçı pedal sesi korosuyuz. Resimleri çeken arkadaşlara teşekkürler. Kol yukarıda, aşağıda, yanda, kırık şekilde, ben yere çömelmiş “Düşünen adam” pozu vermiş durumdayım. Her sütun parçasında bir kişi var. Toplam 10 kişiyiz.

3-8

Bu kez yer değiştirip şekilli poz verdik kameraya.

3-9

Ben oturmuş halde, Devrim bir kolu yukarıda, bir kolu aşağıda. İki kişi öne doğru eğilmiş alttan bakıyorlar. İlkay iki kolunu yukarı kaldırmış olarak çekiliyoruz.

3-10

Ve finali havaya zıplama pozu ile bitiriyoruz, bakalım en çok kim havada duracak. Olduğumuz yere çömelmiş halde güç toplarken arkadakiler zıplamaya başlamış bile, haylazlar.

3-11

Ve havaya zıplıyoruz hep birlikte. ayaklarımız yerden kesiliyor. Ben havaya zıpladığımda ayaklarımı da çekince  en yükseğe zıplamış oldum. Uzun saçlarım da hareketten dolayı karışmış durumda

3-12

Az Bilinen Antik Kentler  Turu için özel kendi yaptırdığım tişört. 5 Gün boyunca giydim. Saçlarım salınık, gözümde Güneş gözlüğü, boynumda telsiz. Boynumda turkuaz mavi ve kırmızı buuf var.

3-13

Claros antik kent gezmesi bitince hep beraber yola çıkıyoruz. Yolumuz tek şerit gidiş – geliş olmasına rağmen geniş. Menderes’e kadar hafif bir çıkış yapacağız. Ahmetbeyli den sonra ilk köy Çile. Köye uğramadan direk geçiyoruz.

230420147001

Yol hafif rampa ama zorlanmadan çıkıyoruz. Benzinliğin birinde bir kaç kişiyi görünce yanlarına giderek yola çıkmalarını söylüyorum. Biraz ilerde Ataköy de mola vereceğiz. Dondurmalarını yiyip yola çıkasıya kadar zaman geçiyor tabi ki. Olcay ile telefonla konuşup ne durumda olduklarını öğreniyorum. Mola bitmek üzere olduğunu öğrenince Ataköy’e girmeden düz yola devam edeceğiz. Yolda bizi yakalarsınız diye anlaşıyorum ekiple. Tabelada Menderes, İzmir yolu düz, Ataköy sola işaret edilmiş.

230420147002

Ataköy biraz içerde kalıyor, yeni yapılan yol köyün içinden geçmediğinden herhangi bir ev görünmüyor.. Sadece köyün tabelası var.

230420147003

Ataköy bitiyor, Çamönü köyü başlıyor tabelalara göre.

230420147004

Bu gün 23 Nisan çocuk bayramına katılmamızdan dolayı zaman geçti. Claros antik kenti muhteşemdi, orada da epey zaman geçti. Turun son günü olması nedeni ile katılımcılar evlerine döneceklerinden Kolophon antik kentine uğramadan geçiyoruz. Umarım başka bir turda Kolophon antik kentini gezeriz. Tabelada Değirmendere ve antik kent (Kolophon) solda olduğunu belirtmiş.

230420147006

Bir süre gittikten sonra grubun geldiğini dikiz aynamda görünce bisikleti park ediyorum. Baştan başlayıp resimlerini çekiyorum yakalayabildiklerimi. Kadro üçgeni içinde gelen bisikletçilerin öncüleri. Önde Serhat var, grubu o çekiyor.

230420147007

Mustafa Güven’i tek olarak çekiyorum.

230420147008

Ön tekerlek üzerinden gelenleri çekmeye devam ediyorum.

230420147009

Çekmeye devam.

230420147010

Jant telleri arasından çekiyorum iki kişiyi.

230420147011

Jant telleri arasından çekmeye devam.

230420147013

Ön lastik üzerinden gelenleri çekerken yangın uçağı da kadraja giriyor.

230420147015

Arkadaşın biri kollarını açmış geliyor.

230420147019

Bisikletçiler bitmiyor, iki kişi da jant telleri arkasında. Birisi Gözde Emine.

230420147020

Çekmeye devam.

230420147021

Masalcı Esma da kadraja girdi.

230420147022

Resimleri çekerken yangın gözetleme uçağı tepemizde dolaşmaya başladı.

230420147016

Yangın söndürme uçağını digital zoom ile yakınlaştırıp çekiyorum.

230420147017

Tahtalı barajı, İzmir’in en büyük içme suyu havzası. İzmir’in büyük bir bölümünün içme suyunu karşılıyor. Yağmurun yağmadığı yaz aylarının sonunda su iyice alçalınca çeşmelerden akan su resmen çamur kokuyor. İnsanların çoğu damacana suyu içtiklerinden çeşmeden gelen suyu diğer ihtiyaçlar için kullanılıyor.

230420147023

Normalde 20 kilometrede bir mola vermek gerek. Grup Çamönü köyünde mola verip dinlenmişti. Ben ve benzinliktekiler köye girmeden yola devam ettiğimiz için dinlenememiştik. Grup bizi yolda yakalayıp geçtikten sonra görevim gereği en arkada süpürücü olarak ilerliyorum. Bir de arkadaşın birisinin lastiği patlamış, ona yardım edince iyice geride kaldım. Öndekilere yetişeceğim diye bastırınca bende yorgunluk baş göstermeye başladı. Git git yol bitmiyor, yanımda bulunan kuru yemişlerden atıştırıyorum ama onlar bana enerji vermiyor artık. Oturup dinlenmem gerek, onu da yapamıyorum. Menderes’e 9 km kaldı, son gayretle yoluma devam ediyorum. Tabelada Menderes 9, İzmir 30 Kilometre olduğunu belirtiyor.

230420147024

Nihayet Menderes’e varıyorum ama bende takat kalmadı. Grubun hepsi Menderes Belediyesinin meydanında çoktandır oturup çay kahve içiyorlardı. Bende son gayretle bisikleti park edip hemen bir çay ve soda söylüyorum kahveciye. Tabelada Menderes nüfus 59500 olarak yazılı.

230420147025

Ardından Menderes Belediyesinin hazırlayıp dağıttığı kumanyayı yiyerek anca kendime geliyorum. Menderes Belediye Başkanı Bülent SOYLU’ya plaketimizi sunuyoruz. Başkan da hepimize birer hediye torbası hazırlatmış, içinde Menderes köylerinden Boncuk köyde yapılan nazar boncuklu at nalı hediye ediyor. Olcay, belediye başkanı ve Serhat hediye kesesi ile poz vermiş.

230420147026

Güzel bir hediye, Başkan Bülent SOYLU ya teşekkürler. Küçük at nalı ve keten iplerle bağlı nazar boncukları.

190820147764

Kırmızı renkli bisikletçi dede bu kadar bisikletçiyi bir arada görünce meraklı bakışlarla bizlere bakarak aramızdan geçiyor. Uzun zamandır bisiklete biniyor anlaşılan dede.

230420147027

Belediyenin önündeki çay bahçesinde iyice dinleniyoruz. Az Bilinen Antik Kentler Turu burada bitiyor. Akşam 20:00 den sonra İzban Metro bisikletlileri alıyor. Kimi şehir dışından arabası ile geldiğinden onları uğurluyoruz. Kimisi biz pedallarız deyip yollarına devam ediyorlar. Kimisi de Belediyenin gösterdiği yerde bu gece kalacak. Biz de Metro ile Alsancak’a kadar gideceğiz. O yüzden saatin gelmesini bekliyoruz kahve içerek. Antalya dan gelen grup ile Şafak Omaç burada Belediyenin spor tesislerinde çadır kurup kalacaklar. Kahve içerken yanımda Masalcı Esma ve Gözde Emine oturuyor.

1012568_10152344736363011_4580531705249429459_n

Metro istasyonuna erken varıyoruz, biraz beklememiz gerek. Güvenlik görevlileri almıyor içeri. Saat 20:00 de gelin diyor. Biz de bisikletleri park ediyoruz merdiven duvarının dibine.

230420147028

Beklerken boş durmayıp resim çekiliyoruz metroya binecek olanlar. On kişi ayakta, altı kişi yere oturmuş durumda.

4-3

Duvara dayanmış olarak ben, Serhat Selahattin usta, Olcay, Gözde Emine ve Devrim duruyoruz kamera önünde.

4-2

Gözde Emine ile birlikte resim çekiliyoruz parmaklıklar önünde.

4-1

Saat 20:00 olunca metroya biniyoruz. Burası ilk durak olunca ilk vagon ve son vagona yerleşiyoruz rahatlıkla.

4-4

Ayakta bisikletleri tutuyorum devrilmesin diye.

230420147033

Alsancak istasyonuna 30 dakikada varıyoruz. Akşam saati Karabağlar ve Gaziemir yol trafiği çekilmez doğrusu. Arabaların yoğunluğu nedeni ile tehlikeli bir trafiğin içinde yol almaktansa metro ile gelmek daha mantıklı. Alsancak istasyonuna vardığımızda bir kaç kişinin binemediğini öğrenince onları beklemeye karar veriyoruz. Garın önünde çimenlere yayılıyoruz.

5-2

Alsancak Garının önünde Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gezilerinde kullandığı vagon burada sergileniyor. Müze olarak hazırlanıp çalışma saatlerinde gelip içini görebilirsiniz. Etrafını da Belediye güzel çiçeklerle donatmış.

5-1

Diğerleri de gelince hep birlikte Ahmet Yıldırım’ın işlettiği Cinatı’na geliyoruz.

Cinatı fikrinin sahibi Öğretmenim Yılmaz Murat Bilican bizi bekliyordu Cinatında. Yılmaz’ın başı kel, benim uzun saçlarım tezat oluşmuş durumda. Ama kimse gocunmuyor bu duruma. Ellerimizi birbirimizin omuzuna atarak resim çekiliyoruz.

6-1

Bu kez başımıza birer fötr şapka takarak resim çekildik.

6-3

Daha sonra hep birlikte biralarımızı alarak çimbara giderek çimlerin üzerinde sohbet eşliğinde biralarımızı yudumluyoruz. Arkadaşlarımız Semra ve Şerif Çetindağ, Tuğba Laçiner aramıza katıldılar.  5 Günün yorgunluğunu alıyoruz böylece. Çimenlerde 7 kişiyiz.

6-4

Turu bitirmenin verdiği tatlı yorgunlukla gecenin sessizliğinde mutlu gülümsemelerimiz eksik olmuyor. Bir kaç patlak lastiğin dışında tur boyunca herhangi bir şey olmadı. Yanımda taşıdığım bisiklet yedek malzemelerinden sadece 4 iç lastik kullandım. Sağlık malzemelerinden hiç kullanmadım. Yanımda birlikte pedal basan Doktor Burcu’ya hiç iş düşmedi. En çok ta buna sevindim. Türkiye de ilk defa katılımcıların kendi eşyaları ile turu sorunsuz tamamlamaları bizleri ayrı sevindirdi. Tura katılan tün arkadaşlara teşekkür ederim. Tur boyunca sorunsuz, kamp yerlerinde paylaşarak kamp alanını düzenli bir biçimde kurarak yardımcı oldular. Hep beraber yedik, içtik bisiklete bindik. Kamptan ayrılmadan önce çöplerimizi toplatıp bulduğumuz gibi tertemiz bırakıyoruz. Yeni dostluklar kuruldu birbirimizi tanıyarak. Turun bir yarış değil gezip göreceğimiz, kendi eşyalarımızı taşıyıp kendi ihtiyaçlarımızı karşıladık. Tur boyunca güle oynaya bisiklet sürdük, akşamları kamp ateşi etrafında şarkılar, türküler söyleyerek hep beraber eğlendik, sohbet ettik. Açıkçası Memleketi kurtarmadık, Memleketi yaşadık doyasıya. Tarih ve kültürümüz biraz olsun artmış oldu. Yeni yerler, yeni insanlar, bahar çiçekleri ve kuşları ile birlikte doğanın içinde Antik kentleri dolaştık tur boyunca.

İyi ki Bisiklet var.

Çimenlere 9 kişi yarım daire şeklinde oturmuşuz.

6-5

Tur ertesinde Gazetelere bile haber olduk daha ne olsun. Merdivenlerde müzik ritmine göre oynarken kalabalık grup olarak çekilip gazeteye basılmış resmimiz. Altına da başlık olarak ” Antik kentlere bisiklet yolculuğu yazıyor.

7-1

Son kalan bir kaç arkadaşla çim barda bir süre sohbet edip biralarımızı yudumluyoruz. Biraz uzun oturup dinlenmem iyi oldu. Yorgunluğum geçince Arkadaşlarla vedalaşıp evime doğru pedal çevirmeye başladım.

Benim çektiğim resimlerde urimbaba.com yazıyor, diğerlerini arkadaşlardan alıp yazıda kullandım.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak Toplam 66 Kilometre civarında.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Alsancak Üçkuyular haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

III. AzBilinenAntikKentlerBisikletTuru 4. Gün

22 Nisan 2014 Salı

Akkum – Sığacık – Seferihisar – Gümüldür – Kalemlik

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Maviyi soruyordun, gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi

Bir renk değildir mavi huydur bende

 Ve benim yetinmezliğimdir

 Ve herkesin yetinmezliğidir belki

 Denecektir ki bir süre

 Ve denecektir

 Bir akşamüstünü düşünmek bir akşamüstünü düşünmekten

 Başka nedir ki

Edip Cansever

 

Öne çıkmış olan görsel, küçük bir iskele ve barınakta bağlı kayıklar. Tavşan asası karşıda, deniz çarşaf gibi.

220420146853

Geç yatmama rağmen saat 07:00 de uyanıyorum. Gece iyi uyumuşum, dinlenmiş durumda kalkıyorum. Temiz havanın etkisi olsa gerek. Eşyalarımı ve çadırı toplayıp bisikletime yükleyerek hazır duruma getiriyorum. Daha sonra sabah kahvaltısını hep beraber neşe içinde yapıyoruz.

Kahvaltının mutlulukla bir ilişkisi olmalı değil mi ? Şairin dediği gibi. 6 kişi masada oturmuş kahvaltı yaparken. Olcay, Serhat, Şafak Omaç, Ben ve iki kişi yanımızda.

220420146848

Kahvaltıyı yaptıktan sonra çöplerimizi hep beraber toplayıp bulduğumuz gibi bırakıyoruz kumsalı. El arabasının içinde hala köz var, duşun altında söndürerek arabayı boşaltıp aldığımız yere bırakıyoruz. Bir süre sonra arabanın sahibi gelerek serzenişte bulunuyor ama yapacak bir şey olmadığını söyleyip özür diliyoruz kendisinden. Hava açık, bulut yok. Turun 4. günü iyi başlıyor. Herkes toplandıktan sonra  yola çıkıyoruz. Dün arıza çıkaran iki kişi bizimle gelmiyor. Onları kamp alanında bırakarak yola çıkıyoruz. İlk metreler yokuş biraz zorluyor bizi, henüz ısınmadık. Ağır ağır çıkıyoruz yokuşu. Arkada körfez manzarası ve dağlar.

1-1

Sığacık köyüne tabelası yanında tepeden bir bakış.

220420146849

En arkada kalanı bekledikten sonra çıktığımız yokuşun inişine başlayabiliriz. Figen Gülgör en arkadan geldi, inişe başlarken.

220420146850

Normal yoldan gitmiyoruz, ara yoldan Akarca üzerinden Haritacılar sitesine kadar deniz kıyısından gideceğiz. Denize sıfır yol, hava sakin, küçük bir balıkçı barınağı. Tekneler bağlanmış sakince bekliyorlar. Denize uzanmış demir iskele, karşıda ada. Karşıda görünen adaya yürüyerek geçebiliriz. Karaya yakın olan yerinde daha önceden yol yapılmış. Zamanla kullanılmadığından dalgalar yolu bozmuş. Fakat derinliği bele kadar olduğundan yürüyerek geçebiliriz. Yalnız deniz kestaneleri batma olasılığı yüksek. Adada sadece tavşan yaşıyor ve çok sayıdalar. Kıyı tarafında siteler, bir de Açıkhava düğün yeri var. Geçen yıl yaz ayında otların kuru olduğu zamanda akşam yapılan bir düğünde hiç sevmediğim havai fişekleri atılmaya başlanmış. Rengarenk ışıklar saçarak görsel şölen yaratıyorlar ama hayvanlara verdiği zararı hiç düşünmüyorlar düğün sahipleri. Gerçi ülkemizde düğünlerde silahla pisi pisine vurularak ölen yüzlerce kişi var ama havai fişekleri hayvanları gece uykusundan kaldırıp rahatsız etmekle beraber ölümüne de neden oluyorlar. Kuşlar seslerden ürküp havalanıyorlar. Havada uçarken bir de havai fişek saldırısına yakalanarak ölümlerine neden oluyorlar. Buna üzülüyorum her seferinde. İşte düğünün yapıldığı o gece havanın sert poyraz rüzgarı olmasından dolayı atılan havai fişeği adaya kadar ulaşarak adadaki otların tutuşmasına neden oluyor. Ada tamamen yanarak tavşanların çoğunun canlı yanmasına neden olarak çevre felaketine neden oldu. Havanın sert rüzgarlı oluşu, kara ile araç bağlantısının olmaması ada yanarken sadece seyirci kalmış orada yaşayanlar. Kimse yangını söndürmek için bir şey yapamamış. Yiyecek hiç bir ot kalmadığından sağ kalan tavşanlara orada bulunan bir kaç doğa severin götürüp bıraktığı sebze artıkları ile yaşamlarını sürdürmüş bir süre. Bunu duyunca çok üzülmüştüm doğrusu. Ülkemizde insan hayatı da dahil doğa ve doğada yaşayan canlıların hayatı çok ucuz.

Denize uzanmış küçük bir iskele, İskeleye bağlı kayık. Arkasında küçük bir balıkçı barınağı var. Burada bir çok kayık bağlı duruyor. Deniz çarşaf gibi, Tavşan adası görünüyor. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

220420146853

Ara yoldan, sitelerin arasından gitmeye devam ediyoruz. Önümde bir kaç bisikletçi gidiyor, ortalık yemyeşil.

220420146854

Nisan ayı baharın en coşkulu ayı. Doğa tamamen uyanmış, ağaçlar ve otlar yemyeşil. Kuşlar, böcekler ve diğer hayvanlar neslini devam ettirmek için yeni yavrularını doğurmuş, bereketli ortamda yavrularını besleme telaşındalar. Bu hareketlilik Mayıs sonuna kadar devam ediyor. O zamana kadar yeni doğanlar yetişip kendi başlarının çaresine bakacak duruma geliyor. Ondan sonra normal düzene giriyor ortalık. Yaz aylarının sıcak ortamında otlar kuruyup sararıyor, yiyecekler tükenince değişik yerlere göç ediyor çoğu canlı. Herhalde bizde de bu genlerden var ki bisikletlerimizle ordan oraya habire gidiyoruz, durmaksızın. Yeşil otların ardı deniz.

220420146855

Bir süre sonra ara yollar bitiyor. Canavar yere işaret bırakmış, sağa döneceksiniz diye Naş yazmış. Bundan sonra ana yolda gideceğiz, az da olsa araç trafiği var. Biraz da yokuş ve iniş başlamış oluyor.

220420146856

İlk yokuştan çıkarak yokuşun başında duruyorum. geride kalanların resmini çekmeye başlıyorum teker teker. Artçı olduğum için arkada kalan az olunca anca bu kadar kişiyi çekebildim. İlk kişi geçiyor önümden, Figen Gülgör.

220420146857

İkinci kişi.

220420146858

Üçüncü kişi.

220420146859

Dördüncü kişi Ahmet Mumcu.

220420146860

Beşinci kişi doktorumuz Burcu Koçak

220420146861

Altıncı kişi.

220420146862

Yedinci kişi.

220420146863

Arkadaşımızın lastiği patlıyor, beraber yama yaparak hallediyoruz. Römorku bisiklet yere yatırılmış, ön tekerlek sökük. Burada da market varmış, yokuşta zorlananlar burada soğuk soda içerek biraz serinlemeye çalışıyorlar.

220420146864

Doğanbey köyüne varıyoruz, köy yoldan yukarıda olduğu için köye çıkmıyoruz. Doğan bey kıyılarında her yıl Deniz kurdu askeri tatbikatı yapılıyor. Tatbikat yapılırken yol araç trafiğine tamamen kapatılıyor, çünkü gerçek mermiler kullanılıyor. İç taraftan giden bir yoldan araçlar gidip geliyorlar tatbikat boyunca.

220420146865

Solda Karakoç kaplıcaları var, ama öyle turistlik bir tesis yok. Kaplıcalarda yeni kuyular açılıyor, çıkan suyun sıcaklığı 160 °C Burada açılan kuyulardan buhar santralinden elektrik elde etmeyi, konut ısıtma ve seracılıkta kullanılmayı düşünüyorlar. Tabelada kahverengi zemine Karakoç kaplıcaları 10 yazılmış sola ok işareti ile. Düz olarak ok işareti ile Selçuk, Kuşadası yazılı.

220420146866

Bu da Karakoç deresi, kaplıcalardan ve yağmur sularından dere oluşmuş. Haliyle köprü yapılmış dere üzerine, yoksa nasıl geçeceğiz dereden karşıya.

220420146867

Artçı grubumuz bir süre toplanamadı. Serhat hoca çok oyalanıyorsunuz geride, sizleri önlerde görmek istiyorum diyerek fırça atınca bir süre arkada şarkı türkü söylenmiyor. Zaman geçtikçe grup yine toplanıyor. Turda en neşeli artçı grubu oluyor, sohbet, şarkı, türkü, bol resim çekme artçılarda oluyor. Zaten buralara ilk defa gelmiş birisi doğal güzellikleri görünce durup resim çekiyor ve manzarayı bir süre seyrediyor. Her zaman görebilecekleri manzara değil. Haliyle durunca grubun arkasında kalıyorlar. Ben de süpürücü olduğum için onları bekliyorum. Hem bana destek oluyorlar hem de şarkılarla neşemize neşe katıyorlar. Benim yükümü hafifletmiş oluyor bir nebze olsun geride kalmaları. Artçı grubu birlikte poz veriyoruz kameraya. 8 Kişi varız.

1-2

Grup yolun kıyısından kendi hızında gidiyor. Burası askeri tatbikatın yapıldığı yer. Sağda deniz kıyısı, yol indikten sonra sağa kıvrılıp tepeye çıkıyor. Yolda onlarca bisikletçi bisiklet sürüyor.

1-3

Burada sınırlar birbirine girmiş durumda, Doğanbey bitiyor Ürkmez başlıyor aynı yerde. Ürkmez de yemek ve deniz molası vereceğiz. Yemekte kumanya, içinde salamlı peynirli soğuk sandviç, meyve suyu, yarım litre su ve bir tane çikolatalı gofret. Daha ne olsun öğünü böyle nefis yiyeceklerle geçiştireceğiz.

220420146868

Minik bir bisikletçi bizleri karşılıyor, kendisine korna çalarak selam veriyorum. Geleceğin bisikletçisi şimdiden yetişiyor. Umarım ona iyi bir gelecek bırakabiliriz, bisiklet yolları, bisikletle ulaşım ve trafikte bisiklete saygı. Çabalarımız bisiklet üzerine.

220420146869

Ürkmez sahili, sahilde yürüme ve bisiklet yolu, yanı başında kumsal ve deniz. Burada  öğlen yemeği yiyoruz. Yemekten sonra karşıda görünen yarım adada bulunan Lebedos antik kentini gezeceğiz. Bazı tekneler ters çevrili kumsalın üzerinde.

220420146870

Mola zamanımız bol, burada denize gireceğiz. Yemekten sonra su donumu giyip deniz kıyısına gelerek dalmaya hazırım. Devrim’e resmimi çekmesini söylüyorum. O da denize atlarken resmimi çekiyor. Denize coz diye dalarak kendimi serin sulara bırakıyorum. Yüzmek gibisi yok doğrusu, insanın yüzerken yaptığı hareketler en iyi spor hareketleri. Yüzerken bütün kasları hareket ediyor. Havaya zıplamış durumdayım.

1-5

Yerden zıplayıp ileriye doğru kollarımı uzatıp uçmaya başladım. Uçmak gibisi yok, tıpkı kuşlar gibiyim. Özgürlük uçmakla başlıyor. Havada süzüldüğümden henüz ıslanmadım.

1-6

Yemekten ve dinlenmeden sonra toparlanıp az ilerideki yarım adada bulunan Lebedos antik kentine doğru yola çıkıyoruz. Bisikletlerimizi park edip Lebedos antik kentini geziyoruz. Burada sadece deniz kıyısında kayalık üzerinde bir duvar var, başka da antik bir yapı görünmüyor Herkes kıyıda durmuş sahilde burayı anlatan Olcay’ı dinliyorlar.

220420146871

LEBEDOS

1. Antik çağda İon birliğini oluşturan on iki Yunan şehir devletinden biri olan Lebedos’un kuruluş tarihi MÖ 7. yüzyıl olarak tahmin edilmektedir. Ancak 2004 yılında sur duvarlarının bulunduğu yarım ada üzerinde yapılan bazı yüzey araştırmalarında, işlenmiş küçük bir obsidyen yonganın bulunmuş olması buranın Koloniler Öncesi döneme ait ve muhtemelen Neolitik Çağda yerleşilmiş bir yer olduğunu akla getirmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu şehirde yapılacak kapsamlı bir araştırma ile bütün bu soruların cevaplanacağı aşikardır..

2. İonia bölgesi antik kentlerinden Lebedos, bugün Seferihisar ile Selçuk arasındaki kıyıda Ürkmez Köyü’nün (Kısık Köyü) yanı başındaki küçük bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Kolophon’un kuzeyinde, Kral Kodros’un oğullarından Andropompos tarafından kurulan Lebedos, İon göçü sırasında Helenlerin eline geçen ilk Anadolu kentlerindendir. İonia Birliği’nin on iki üyesinden biri olmasına karşılık komşusu Myus ile birlikte diğerlerinden sönük kalmıştır.

Lebedos antik kenti 175 m uzunluğunda, alçak ve kayalık bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Burası 201 m genişliğindeki bir kara parçası ile ana karaya bağlanmıştır. Akropol 61 m yüksekliğindeki bir tepededir. Kentin coğrafi konumu, iyi bir limanı olmayışı, çevresinde Kolophon ve Teos gibi gelişmiş kentlerin oluşu Lebedos’u engellemiştir. Bu yüzden deniz ticaretinden pay alamamış, diğer İon kentlerinin yaptığı gibi dış topraklarda koloni kuramamış, sanatçı ve bilim adamı yetiştirememiştir. MÖ 5. yüzyılda Atina delos Deniz Birliği’ne önceleri üç talent vergi ödemiş, sonra da bu vergi bir talente düşürülmüştür.

Horatius’un “Tekedilmiş Köy” olarak tanımladığı Lebedos, Klasik dönemde sikke basmayan tek İon kenti olmuştur. Helenistik dönemde isminden hiç söz edilmemiş, Kral Antigonos bu kenti Teos topraklarına katmayı düşünmüştür. Lysimakhos’un buradaki halkı Ephesos’a yerleştirdiği ve lebedos’u tamamen ortadan kaldırdığından söz etmiştir. Buna rağmen kent varlığını sürdürmüş, MÖ 226’da Mısır kralı II. Ptolomaios’un egemenliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı da 60 yıllık bir süre “Ptolemais” ismi ile anılmıştır. MÖ 2. yüzyılda Teos, Ephesos ve Myonnesos’dan kovulan dionysos sanatçıları buraya yerleşmiş ve kentin kalkınmasında biraz da olsa katkıları olmuştur.

Lebedos’ta arkeolojik araştırma yapılmadığından geçmiş tarihi ile ilgili bilgi oldukça yetersizdir. Günümüze ulaşabilen kalıntıları yok denecek kadar azdır. Yalnızca yarımadayı çepeçevre kuşatan surların kalıntıları günümüze gelebilmiştir.

Lebedos’un karşısındaki ana karanın yamaçlarında, yüzeyde çok sayıda çanak çömlek parçaları ve duvar izlerine rastlanmıştır. Ayrıca buradaki düz bir tepenin üzerinde de oldukça büyük bir yapının temellerine rastlanmıştır.

Olcay anlatıyor, antik duvarda dinleyiciler pankart açmış dinliyorlar.

220420146873

İşte burada yeterli kazı yapılmadığından ve tarihte pek önemli bir İon kenti olmadığından Az bilinen antik kent sınıfına tamamen giriyor. İşin bir de şu yönü var, burası özel arazi. Özel bir şirkete satılmış nedense. Biz izin alarak giriyoruz, yoksa elini kolunu sallayarak giremiyorsun buraya. Ne garip değil mi ? Henüz kazılmamış antik kenti komple yarımadayı sat. Umarım Lebedos kentinin kaderi gibi olur burayı alan şirketin, hiç bir şey yapamasın buraya. İki sıra blok taş örülü duvar kalıntısını yandan çekiyorum.

220420146877

Enes Çalışkan tarafından çekilen resim, Devrim bir insanın oturacağı kadar boşluk olan yere oturmuş duvarda poz vermiş.

1959394_10152425329157369_8220481750008462286_n

Enes elçek ile pankartı ve duvarda oturanları çekiyor.

10175036_637627122998617_1299278508057459329_n

Lebedos antik kent ziyaretimiz bitince bisikletlerimize doğru gidiyoruz. Yarımadadan Ürkmez kumsalı.

220420146879

Sokak aralarında gençler bisiklete binerken selam veriyorum. Bizleri görünce hayretle baktıklarını görüyorum. Hiç bu kadar çok bisikletçi görmediklerinden öyle baka kalıyorlar. Bu turlar onlar için iyi bir anı ve gelecek olacak.

220420146880

Hava iyice ısınmaya başladı, güneş tepemizde. Dinlenmenin ardından bisiklet sürmek biraz zor geliyor. Ağır aksak yola devam ediyoruz. Gümüldür kavşağına geliyoruz, soldan Menderes’e yol gidiyor ama dağlık ve yokuşu bol olan bir yol. Biz Kuşadası yönüne gideceğiz.

220420146881

Özdere’ye varıyoruz, burada kamp yerimiz. Arkada kalanları toplaya toplaya gidiyorum.

220420146882

Sevimli canavarımız sevimli işaretler bırakmaya devam ederek ilerliyor. Kırmızı renkli ok işareti yerde.

220420146884

Nihayet kamp yapacağımız Kalemlik mesire yerine varıyoruz. İşaretler buraya kadar güzel, bundan sonra işaret bırakmamış bizim canavar. Tabelaya Kalemlik mesire yeri, market, piknik, duş, wc, manav, mangal, müzik, kafeterya, plaj, eğlence olarak yazılmış.

220420146885

Buraya ilk defa geliyorum, kamp alanı nerede bilemiyorum. Devrim önümdeydi, en arkada ben varım. Telefonla Olcay’ı arayıp ne tarafa geleceğimi soruyorum. Çam ormanında ağaçlardan hiç bir yer görünmüyor. Yerde de işaret yok, yol ayrımında yol sağa aşağıya gidiyor. Kamp yeri düz olan yerde imiş. Ben yolu öğreniyorum ama önümde giden bir kaç kişi aşağıya inmişler, Devrim de aralarında, o da yolu kaybetmiş. Benden sonra kamp alanına gelince yanlış yola saptığını öğreniyorum. Orman çok güzelmiş, beğendim burayı. Çam ağaçları ile kaplı.

220420146886

Kamp alanı çamların altında gölgelik bir yer. İşletmecisi ile daha önceden anlaşmıştık, Özgen ve Ahmet.  Burası için ücret almayacak sadece büfesinden alış veriş yapacaktık. Büfede Süleyman abi  var. Kamp alanına gelir gelmez ilk önce elektrik işini halletmemiz gerekiyor. Büfede elektrik yok, yan taraftaki kampingten elektrik çekeceğiz. 100 metre arası var elektrik panosuna. Takımlarımı, kabloları alıp panonun başına geliyoruz Ahmet Yıldırım, Olcay ve ben. Panoyu iple çam ağacına bağlamışlar. Kablo iki parça, ilk önce onları ekleyip bantlıyorum. Ucuna prizli kablo bağlayıp bantlayıp kabloyu çekiyoruz. Daha sonra sigortalardan bağlayıp enerji vererek kontrol ediyorum. Normal olması üzerine bir kaç çoklu priz grubunu ana prize takıp hazırlıyorum. Ardından tuvaletlere de aydınlatma için kablo çekip ampulleri takıp test ederek işimi bitiriyorum. Akıllı telefonu olanlar hazır bekliyorlar bu işleri yaparken. Çoğunun telefonu şarjı bitmiş, elektrik bekliyorlardı. Elektriği verince hücum ettiler prizlere. Aşağıda resimde bir servet şarj oluyor, hani satsan zengin olursun. İşim bittikten sonra elektronikçi Utku Balkan telefonları şarjda görünce bana ” elektriği nasıl buldun ” diye soruyor. Ben de ” valla ben bulmadım, hazır vardı ” diye cevap veriyorum espri olsun diye. Hep beraber gülüyoruz buna.

1-7

Daha sonra çadırımı kurup uyku tulumu, matımı ve eşyalarımı çadırın içine yerleştiriyorum. Bulunduğumuz yer denizden 10 metre civarında yüksek. Çadırın kapısını denize bakacak şekilde kuruyorum. Sabah uyandığımda ilk önce denizi göreyim. Su donumu giyip denize girmeye hazırlanıyorum. Gözde Emine yanıma gelerek beraber girelim diyor. Aşağı deniz kıyısına inip kumsal olan yere kadar yürüyoruz. Kumsal olan yer yandaki kampinge ait ama kimseler yok. Kumsalda havluları, terlikleri bırakıp denize giriyoruz. Doktor Serhat o arada denizden çıkıyordu. Deniz gözlüğünü bize bırakmasını söylüyor Gözde. Serhat denizden çıkardığı iki deniz kabuğunu bize bırakıyor. Denizin içi mükemmel, gözlükle bakarak yüzüyoruz. Yüzerek kıyıya çok yakın küçük adacığa çıktık. Ada safi kayalık, sadece denizden biraz yüksek. Henüz Nisan ayındayız, deniz mevsimi açılmadı daha. Ada üzerinde kayaların üzerine oturup güneşleniyoruz güzel sohbet ederek. Epey sohbetten sonra dikkatlice suya giriyoruz, çünkü kayalar hem sivri hem de deniz kestaneleri dolu. Yüzerek kumsala çıkıp havlu ile kurulanarak tekrar güneşleniyoruz. Deniz soğuk olduğundan biraz üşüdüm. Bir süre güneşlendikten sonra çadırların yanına geliyoruz. Islak olan şortumu çıkarıp elbiseleri giyerek yemek  zamanını beklemeye başlıyoruz. Ketring Osman eşi ile birlikte ta Bergama’nın İsmailler köyünden çıkıp geliyor kamp alanına. Sıcak yemeğimizi yiyoruz. Yemekten sonra çaylarımızı yudumlarken ödül töreni yapıyoruz. İlk önce Ketring Osman Duman ve eşine bisikletçi dostu olduğunu belirten el yapını tahta bisikletleri veriyoruz. Bu gün 180 km civarında yoldan yemek getirip, çok az bir para karşılığında, hiç bir şey istemeden bir dost gibi turumuzdaki 95 kişiyi akşam yemeği ve sabah kahvaltısı ile 5 gün boyunca doyurdu. Emeğine, yüreğine, dostluğuna sağlık Osman DUMAN. Serhat, Osman Duman, Eşi Ayşe ve Olcay.

220420146887

Bu turda her ne kadar araç desteği olmadığını söylesek te aracını bize veren Bekir Kocamaz’a ve aracı 5 gün sürerek turda kullandığımız eşyaları taşıyıp her gün kumanyaları İzmir Büyük Şehir Belediyesinden getirerek bizlere ara öğün olarak dağıtan CİNATI mekanını bizlere açan Ahmet YILDIRIM ve biricik aşkı Berna KÜLAHÇI’ya tahta bisikleti sunuyoruz. Berna ve Ahmet çiftine teşekkürlerimizi sunuyoruz.

220420146888

Turda yol kesen, yancılık yaparak grubun güvenli gitmesini sağlamak için elinden geleni sağlayan Eskişehir bisiklet derneği başkanı Serdar Acar ve Esra Alkan, Balıkkesir spor müdürü Erdun Mutlu, Ebit başkanı Oktay Balaban, İlkay Özvardar ve Mert Ardar, sağ olun var olun güçlü arkadaşlar.

220420146891

Az Bilinen Antik Kentler Turcuları Doktor Serhat ben ve Olcay elçek resim çekiliyoruz.

220420146892

Ve artçı grubu, teknik eleman gezgin Ahmet Mumcu, Doktor civanım Burcu Koçay ve süpürücü olarak ben. Birkaç patlak lastik dışında önemli bir arıza olmadı. Doktora gerek duyulmadı, buna çok sevindim. Ama yanımızda olması bize güven verdi. Burcu ve Ahmet iyi ki varsınız.

220420146893

Kahramanımız Olcay, Simpleman Thelasthero, elinde mikrofon konuşuyor.

220420146895

Motorize ekibimiz, önden giderek yolda sevimli işaretler bırakarak kaybolmamızı önleyen, gerekli yerlerde yolu keserek geçmemizi sağladılar. Sevimli canavar-ül velosipet Enes Çalışkan ve foto muhabirimiz Emin Mengüaslan. İyi ki varsınız.

220420146897

Yemek dağıtımında üstün başarı göstererek her gün sabırla bizlere bol kepçe yemek veren, yemek düzeni ve sorumlusu Selahattin Tavkaya. Ketring Osman’ın baş yardımcısı. Her halde bu gidişle turdan sonra bir lokanta açar Selahattin usta. Gönüllü olarak yemek dağıtımında yardımcı olan Antalya dan Meral Kurşungeçmez hanım. Bir ananın çocuklarını besler gibi hepimizi doyurdu, ellerine sağlık. En önemli görevi de genç arkadaşımız Anıl Baş üstlendi. Sabah akşam sıradakilerin önce fiş sonra yemek kuralını hiç bozmadan yerine getirdi. Öyle ben Serhat’ın dayısının oğlu, yok Olcay’ın teyzesi, yok Urim Baba’nın yakini diye yalvaranların gözünün yaşına bile bakmadı. Çünkü biliyordu ki Ketring Osman ta nerelerden yemekleri getirip bize bolca ve nefis yemeklerin karşılığı anca fiş sayısı ile belirleniyordu. Bir eksik fiş Osman’ın emeğini çalmak demekti. O da çaldırmadı, gerçi biz fazlasını verdik Osman’a

220420146898

Serdar Aydıngüler, Buufların yapımında ve çalıştığı ilaç şirketinden sağladığı diş macunu ve diş fırçalarını alarak çocukları sevindirmemizi sağladı. Ayrıca çok güzel kıro şarkıları söyleyerek her gece ateş başında ayrı bir renk kattı. Biraz da Arapça şarkı söyledi ama biz anlamadık!

220420146899

ABAK çalışma grubu. Yani Az Bilinen Antik Kentler Turunun beyin takımı. Bu turu düzenleyip organize ederek tura katılanları en üst derecede hoşnut kalacak biçimde yapmayı sağlayan ekip. Her birey kendi yeteneğine göre turun hazırlanmasında, turda görev alarak canla başla üstüne düşen görevi yerine getirerek başarı sağlamıştır. Serdar Aydıngüler sponsorumuz, öğrencilere vereceğimiz hediyelere katkı sağladı. Emin Mengüaslan, gazeteci, foto muhabir olduğu için güzel resimler çekti. En önemli görevi de motoru ile önden giderek yolda işaretlemeler yapıp grup gelince yolu keserek güvenli geçmemizi sağladı. Grubun öncüsü ile artçısı arasında gidip gelerek iletişimi de sağladı aynı zamanda. Ahmet Yıldırım, çalışma grubunun toplantılarını Cinatında yapmamızı sağladı. Hiç karşılık beklemeden. Araç ile gizli destek sağladı tur boyunca. Doktor Serhat Ferahi Değimli, çalışma grubumuzun en çalışkan elemanı. Bürokrası ve bağlantı işlerini yoğun telefon ve görüşme trafiği içinde, ikna kabiliyetini de kullanarak turda geçeceğimiz yerler ve konaklayacağımız yerleri ayarlayıp katkısının büyük olmasına neden oldu. En büyük katkısı da yarın olacak. İlk okulda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerine katılacağız. 23 Nisan gününde denk gelen ilkokul yönetici ve öğretmenleri ile yüz yüze görüşerek tören ve kutlamalarda programlar yaparak Çocuk bayramında katkısı inanılmazdı. Ege Üniversitesinde okuyan Mert Ardar, EBİT eski başkanı. Turun çalışmalarında ve keşif grubunda çok yardımcı oldu. Tur boyunca yol kesme ve yancı olarak güvenli bir şekilde turu yapmamızda büyük katkısı oldu. Ben de süpürücü görevini üstlendim. Sevimli canavarımız Enes Şensoy. Afrikanın tozuyla gelip turda motoruyla Emin ile beraber yoldaki sevimli işaretleri yapan şahıs. Aynı zamanda haritacı olması gideceğimiz yolları en iyi şekilde analiz edip önden giderek işaretlerle bizlere yön verdi. Olcay Ormankıran, baş kahramanımız. ABAK turunu düşünen, yapan ve beraberce en güzel bir şekilde yapmamızı sağlayan başkanımız. Güzel fikir ve düşünceleri sayesinde bu tur oluşup bu güne kadar geldi. Hep beraber neşe içinde çalışarak sorunsuzca bu turu birlikte yapmayı başardık. Ayrıca resimde olmayan arkadaşlarımız da var. Muhlis Dilmaç, Yılmaz Murat Bilican, her turda aracını bize vererek destek olan Bekir Kocamaz ve onun bu yıl anısına  düzenlediğiniz, aramızdan istemediğimiz bir şekilde ayrılan rahmetli Alper Güngör…

1-8

Ankara dan turumuza katılan Ankara Üniversitesi öğretim görevlisi edebiyatçı Gözde Emine bizlere turda ünlü edebiyatçılarımız hakkında bilgi vererek katkı sağladı, yüreğine sağlık.

220420146902

Bisiklette biraz acemi olduğundan bisiklete fazla binemedi, ama arabasıyla bizleri yalnız bırakmadı. Bu gece için müzik grubunu İzmir den  alıp buraya getirdi. Hem de tek başına, teşekkürler Ezgi Saydam.

220420146903

Afyon Başmakçı dan katılan ünlü masalcımız Esma Eser Açıkgöz. Yazdığı masallarla gönlümüzde taht kuran masalcı Esma aynı zamanda kadife sesiyle bizlere şarkılar, türküler söyledi. Ayrıca yüklü olduğu için yavaş giderek en arkada, yanımda artçı pedal sesi korosunda eleman olarak görev yapmaya başladı.

220420146908

Ebit başkanı Oktay Balaban ve Ege üniversitesi öğrenci arkadaşları ile her yıl bizlere destek oldu Ebit’e ve ekibine teşekkürler.

220420146909

Antalya dan katılan Işıl Dirlik Tutucu, her bisiklet turuna katılan biri olarak aramızda bulundu. Yalnız bu sefer araca bindirmedik, biraz mırın kırın etmesine rağmen yüküyle turu tamamlamayı başardı.

220420146911

Eskişehir den Eskişehir Bisiklet Derneği başkanı Serdar Acar. Alçak gönüllü ve dost olarak turumuzda güçlü performansıyla öne geçerek yol kesiciliği yaptı. İlk defa Eskişehir de bisiklet festivali düzenleyeceklerdi. Benim o tarihlerde başka bir turda olmam nedeniyle tura katılamadım.

220420146913

İşletmenin sahibi Özgen, bizlere kamp alanının kapılarını açarak burada kalmamızı sağladı. Kalemlik kamp alanını bisikletçi dostu olarak plaket vererek ilan ediyoruz.

220420146914

Soner ve Welat  ile bizim için ta İzmir den gelerek hep beraber çalıp söyleme işini bu gece doyasıya bizlere sunacaklar.

220420146915

Tören merasiminin ardından kamp alanının meydanında ateşi yakıyoruz. Etrafta kesilmiş kuru çam dalları var onları toplayıp ateşin yanına yığıyoruz. İzmir den gelen sanatçı arkadaşlarımız Welat vurmalı çalgı, Soner de gitarı ile başlıyorlar çalmaya. Ateşin etrafında çember yaparak oturuyoruz.

1-9

Ateş azaldıkça kuru çam dallarıyla besliyoruz. Bu gece ateş çok aç, habire odun yiyor. Sanki binlerce yıldır aç kalmış gibi, odunların yaş mı kuru mu olduğuna bakmadan kırmızıya çalan yalımlarıyla önce yalayıp kısa sürede yutuyor. Hani bıraksan koca ormanı yiyecekmiş gibi. Ateş kontrolümüz altında. Dışarı çıkmasına izin vermiyoruz. Devamlı besliyoruz aç kalmış ateşi. Bizimle beraber kalmasını sağlıyoruz sıcaklığı ile beraber. Herhalde şarkıların gece karanlığına karışan gitarın notaları iştahını kabartıyor ateşin. Her daldan şarkılar söylüyoruz gitarın tıngırtısıyla, her şarkıda alkış ile tempo tutuyoruz vurmalı çalgının ritmine. Ateşi odunla besliyorum.

1-10

Yanan odunların ısısı şarap ve biraların yardımıyla müzik eşliğinde ortam iyice ısınıyor. Hep beraber müzisyenlerin şarkılarına eşlik ediyoruz. Bu gece eğleneceğiz hep beraber, hakkettik doğrusu. Ruhumuzun gıdasını şarabın besleyici özelliği ile yudum yudum  birlikte alıyoruz. Yanan ateşi yakından çekiyorum.

220420146916

Kafalar iyice dumanlandıkça şarkılar da o kadar coşkulu oluyor. Müziğin ahengine kendimizi kaptırdık bir kere. Soner ve Welat kaptırmışlar kendini ateş başında

220420146918

Etrafta yerleşim yeri olmadığından müziğimizden kimse rahatsız olmuyor. Böylece gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlencemiz devam ediyor Kamp alanı geniş olduğundan çadırlar da geniş alana yayıldı. Kimisi çadırına erkenden girip yatıyor.

Bu gecenin diğer bir süprizi de Esma Eser Açıkgöz’ün doğum günü olmasıydı. Küçük bir pasta, bir kaç mum yetti doğum gününü kutlamaya. İyi ki doğdun Esma, masalcı, seni çok seviyoruz. Nice güzel yaşlara dedik hep beraber. Serhat, Serdar, Emine ayakta. Esma ile ben sandalyeye oturmuşuz. Elimde küçük bir pastada mumlar yanıyor.

1

Gecenin finalini Alkım Arı yapıyor. Zincirlerin ucunda alkollü bez yakarak gecenin karanlığında alev topları ile hareketler yaparak harika bir gösteri sunuyor bizlere. Gecenin karanlığında sadece alevler görünüyor dönerken. Zincir ucunda birer alev topu karanlıkta ışık izi yapmış.

230420146919

Saat 01:00 olunca uyku ağırlığı basmaya başlıyor.  Ateşin başında oturanlara iyi geceler deyip çadırıma yatmaya gidiyorum. Dinlenmek gerek, günün yorgunluğunu anca uyku paklar.

Resimlerin bir kısmı Devrim Dağ’a aittir.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık 46 Kilometre civarı.

Bu gün yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc