Etiket arşivi: ahmetbeyli

7. Az Bilinen Antik Kentler Turu 2. Gün

22 Nisan 2018 Pazar

2 . Gün (Resimlerin çoğu Ferdimen’e aittir)

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler

Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden
Akşamüstleri fesleğenleri suluyorum
Bekle demiyorum kimseye, unutma demiyorum

Ahmet Telli

 

Öne çıkmış olan görsel, alçak taş kemerleri sıralı, su seviyesi yüksek, kemerlerin gölgesi suya vurmuş.

20180422_121831_HDR

Okaliptüs ağaçları altında, büyümüş otların sabah gün ışırken fotosenteze başlaması ile ötmeye başlayan kuşların cıvıltısı başladı. Uzaktan gelen dip dalgasının kumlara vurdu gece boyu. Erkenden uyanmak güzel, doğada olmak ayrıcalık. Kuşlarla beraber uyanıyorum ve ilk işim çadırın fermuarını açık bir süre dışarısını gözlemlemek. Bu her sabah yaptığım doğayı dinleme anı minik bir yoga sayılır. Yoga yapanlar nasıl yapıyor bilmiyorum ama kendiliğinden oluşan bu an bir daha gelmiyor. Güneş doğmadan canlılar üzerindeki etkisini hissettiriyor.

20180422_070344_HDR

Çadırımdan dışarı çıktım, Güneş ilk ışıklarını vurmaya başlamış kampın üzerine. Az kişi uyanmış, diğerleri uyuyor.

20180422_074725_HDR

Sabah elimi yüzümü yıkadıktan sonra ilk işim kahve yapmak. Hemen cezveyi ocağa sürüyorum. Kahve ocağın üstünde pişiyor, rüzgarlık etrafında ocağı koruyor. Yerde kutu, kapağı ayrı yerde, üzerinde 4 fincan var. Henüz kahve taşmadı, şanslı olan üç kişi daha kahve içecek.

20180422_074745_HDR

Az bilinen antik kentler turu hatırası pankartında sevgili Bacanağım ile hatıra resmi çekiliyorum. İlk insanlar taştan yapılmış bisiklete biniyor, biri kadın biri erkek. Sadece kafa yerleri delik. Bacanak erkek yerinde, ben kadın yerindeyim. Arka fonda antik bina sütunlu.

20180422_082706_HDR

Sonra yanımıza akrabam Mesut geliyor. Üç akraba resim çekildik hatıra pankartının önünde. Solda Mesut, ortada Bacanağım Selahattin ve ben.

20180422_082751_HDR

Kahvaltıyı yapıp toparlanıyoruz, çadırlar, eşyalar bisikletlere yüklendi. Harekete geçmeden önce kumsala, deniz kıyısına gidiyoruz. Burada toplu bir resim çekileceğiz. Burası belediyenin kumsalı, cankurtaran çardağı kumsalın ortasına kurulmuş.

IMG_2195

Denizin kıyısına tek sıra gidiyor arkadaşlar.

20180422_095634_HDR

Sevgili anne adayı Şeyma hamileliğin son günlerinde. Karnı burnunda araçla bizi takip ediyor. Şu turu atlatalım öyle doğum yapsın diye Olcay Ormankıran terapi yapıyor arkadaşların önünde. Sanki doğacak Güneş’i biraz daha doğmaması için tören yapar gibi ellerini Şeyma’nın karnına doğru uzatmış. (Neyse ki turda doğum yapmadı. Güneş 1 Mayısta dünyaya geldi)

20180422_095830_HDR

Herkes toplandıktan sonra birlikte pankartımız ile resim çekiliyoruz kumsalda. Arkamızdaki fon deniz ve gökyüzünün maviye boyanmış hali.

20180422_095908_HDR

Hatıra resmi çekildi, sıra geldi harekete. Hedefimiz Klaros antik kenti. Herkes yola çıktı, artçı olarak kamp alanını kontrol edip unutulan herhangi bir şey var mı diye gözden geçirdik. Kalan çöpleri de toplayıp tertemiz bırakıyoruz kamp alanını. Son kalanları da yola çıkardıktan sonra biz de yola çıktık. Cem Tabanlı, Doktorumuz Mete Güney, Ferdimen, Bacanağım ile birlikteyiz. Ferdimen çekiyor bizi arkadan. KUZ turuncu çantalarım ile beni götürüyor pedal çevirdikçe.

IMG_2196

Küçük Menderes nehri deltasında ilerliyoruz. Dünyanın en bereketli ovalarının olduğu yerde nehrin üzerinden geçerken pis olarak akan suyu görmek üzücü.

IMG_2197

Küçük Menderes deltasını geçip denize girintili, çıkıntılı ve yükselip, alçalan yoldayız. Solumuz deniz manzaralı. Sol tarafta olan Kuşadası ve Dilek yarımadasının resmini çekiyorum.

20180422_114120_HDR

Doktorumuz Mete’yi Ferdimen çekiyor deniz manzaralı.

IMG_2199

İn – çık 6 tane yokuş ve iniş bitince kısa bir düzlük alana indik. Burası Ahmetbeyli sahili. Buradan içeriye doğru biraz gidince Klaros antik kentine varmış olduk. Antik kentin kapısındayız, giriş binası tek katlı taş bir kulübe, çatısı kiremit. Sürgülü demir kapı ardına kadar açık.

IMG_2201

Antik kenti dolaşmaya başladık. Kazı devam ediyor bazı yerlerde. Etrafı çit iplerle çevrelenmiş. Kazı yapılan yer toprakla örtülmüş. Yapılar 1.5 – 2 metre derinlikte.

IMG_2207

Zamanında buradan akan çay kendi yatağından akıp gidiyormuş denize doğru. Zamanla deniz kıyısı toprakla dolunca antik kentin büyük bir bölümü toprak altında kalmış. Yapılan kazılarda otaya çıkan eserler, yapılar şimdi su altında kalmış durumda.

20180422_121419_HDR

Bazı yerler kuru olsa da su içinde olan yerlerde yıkılmış sütunlar ve iki tane sütun yerine oturtulmuş.

20180422_121522_HDR

Burada bulunan eserlerin, heykellerin polyesterden yapılmış kopyaları sergileniyor. Heykellerin çoğu tam değil. Kimi sadece baş kısmı, kiminin kolları yok, bacaklar kırık.

20180422_121637_HDR

Sütunlar tek parça yapılmamış. Yaklaşık 70 santim boyunda bir çok mermer işlenmiş olarak üst üste konularak yüksek sütunlar yapılmış. Depremlerde yıkılmış sütün parçaları yerde sergileniyor. Böyle bir çok sütun parçası yerde yan yana duruyor.

20180422_121645_HDR

Başka bir sütun devrildiği gibi parça parça yere uzanmış durumda.

20180422_121707_HDR

Klaros antik kenti bilicilik merkezi olarak ün yapmış. İnsanları etkilemek için dev Tanrı heykelleri yapmışlar. İnsanlar bu dev heykellere bakıp falcılara saygı duyuyorlarmış. Dev heykellerinin parça parça bulunmuş kısımları demir iskele ile ayağa kaldırılmış. Heykelin başı ve ayağının yarısı yok. İki parça var sadece.

20180422_121717_HDR

Binanın üzeri kemerli yapı ile kapatılmış. Geriye sadece sıra sıra kemerler kalmış. Burası su içinde, bir metre kadarı su yüzeyindeki kemerleri altından kemerlerin resmini çekiyorum. Su bulanık yeşile yakın renkte. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum

20180422_121831_HDR

Rehberimiz ilk defa katılanlara  Klaros antik kenti hakkında bilgi veriyor. Etrafına dinleyiciler toplanmış.

20180422_121945_HDR

Antik dönemde kullanılan Güneş saati kaidesi  su altında kalmış. Güneş saati yarım çanak biçiminde su üstünde duruyor. Çanağın iç kısmı çizilmiş. Üst kısmına konulan bir çubuğun gölgesi çanağa vurunca günün saatini belirliyor.

20180422_124359_HDR

Buluntular arasında yılan kuyruğu gibi kabuklu kabartma yapılmış. Mermer blok üzerine yapılmış yılan gövdesi kıvrımlı. Üst tarafta bir parça kırık. Başı sonu yok. Bulunan bu kadar demek ki.

20180422_124609_HDR

Restorasyonu yapılmış bir sütun, boyu 10 metre kadar. Sütunun üst kısmı, tam yarısı eski hali, alt kısmı kaidesi ile birlikte yeni mermerden yapılmış. Yeni mermerin rengi beyaz, üst kısmı kirli bej renginde. Bu sütun yeni konulmuş buraya. Daha önceleri görmemiştim.

20180422_125137_HDR

Klaros antik kenti ziyaretini bitirip yola koyulduk. Klaros antik kenti ana yoldan içeride. Bahçeler arasında dar bir yoldan girilip çıkılıyor. Meyve bahçeleri arasından giden bisikletçiler.

IMG_2208

Öğle yemeği için Ahmetbeyli sahiline indik. Burada kumanyalar dağıtıldı. Kumanya soğuk sandviç, meyve suyu, yarım litre su, bir elmadan oluşuyor. Herkes kumanyasını alıp gölgelik bir yerde çimenlerin üzerine oturup karnını doyuruyor.

IMG_2209

Öğle molası bitti, tekrar yoldayız ve yine iniş – çıkışlar başladı. Yol böyle arazi yüzünden. Önümüzdeki yokuşu tırmanan bisikletliler tepelere tırmanmakta.

IMG_2211

İn – çık bitiyor ve Özdere Çukuraltı kumsalına geldik. Burada deniz molası vereceğiz. Akşama daha çok var, zaten kamp alanına yakınız. Deniz kıyısından karşıda görünen yazlıklar ve yüksekçe bir dağ.

IMG_2213

Bu sahilde, bu gün deniz sezonunu açacağım. Henüz karpuz kabuğu denize düşmese de. Su donumu giyip klasik denize aylayışımı Ferdimen seri biçimde çekiyor. Onların arasından üç kare seçip buraya koydum. İlki kumların üzerinde koşarken. Denize daha ulaşmadan.

20180422_141444_Burst03

İkinci karede denizin içinde 1.5 metrede iki ayağımı yere basmışken zıplamaya hazırım. İki elim de arkaya doğru gererek, belimden hafifçe bükülmüş olarak kuvvet alıyorum yerden.

20180422_141444_Burst10

Üçüncü karede zıplayıp ileriye doğru balıklama uçmaya başladım. Uzun saçlarım dalgalanıyor uçarken. Henüz havada olduğumdan ıslanmadım daha. Deniz ıslak olunca mecburen ıslanıyorsun, kaçarı yok. Henüz kuru olarak denize giren görülmemiş şimdiye kadar.

20180422_141444_Burst11

Deniz maceramızı bitirip yola koyulduk. Solumuz deniz manzaralı olarak.

20180422_160028_HDR

Az gidip uz gitmeden kamp alanına vardık. Zaten yakındı, kamp alanımız Özdere de bulunan mesire yeri Kalemlikteyiz. Buranın işletmecisi sezon açılmadığından bizim kamp yapmamıza izin veriyor. Ücret te almıyor, sadece içeceğe para veriyoruz, o da pahalı değil, fiyatları uygun tutuyor. Herkes çadırını kurmuş yerleşme telaşında. Çamların altı teras olarak kazılmış zemin eğimli bir arazi. Benim görevim elektrik panosuna bağlantıyı yapmak. Onu halledip çadırımı kuruyorum gözüme kestirdiğim yerde.

IMG_2214

Akşam yemeğini ketring Hatice getirip dağıtıyor. Gönüllü yemek dağıtıcıları onlara yardım ediyor. Akşam olanda müzik başlıyor. Müzisyenlerimiz yine iş başında. Onlarla beraber türküler söylüyoruz gecenin karanlığında. Piknik masasının etrafında oturmuşuz.

20180422_224617_HDR

Gecenin ilerleyen saatlerine kadar şarkılar söyledik. Uyku bastırınca çadırıma girip yatıyorum.

Bu gün yaklaşık 36 Kilometre yol yapmışız. Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

 

 

 

 

Kendi Kendine Oluşan Festival 1.Gün

11 Nisan 2015 Cumartesi

Üçkuyular – Alsancak – Sarnıç – Menderes – Ahmetbeyli – Kuşadası – Yaylaköy

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

ben gelecekten korka korka dönen bir mutluyum

dünyanın bu küçük sesini işit

bak, bir dalı, bir örtüyü, bir denizi tutan ellerime

nanelerden, ıtırlardan, ıhlamurlardan gelen

anlayamadığın sevgililik

var ya

yani uzaktan yüzünü bile seçemediğin birinin

adı en sevdiğin şairin adıyken.

 

Edip Cansever

 

Öne çıkmış olan görsel, İki tarafında çam ağaçları olan yolda giden bisikletçiler.

20150411_151850

Merhaba sevgili okuyucular, yeni bir tur başlıyor. Az Bilinen Antik kentler Turu hazırlıkları tam gaz devam ederken tur başlamadan bizim dengesiz İrfan herkes tur düzenliyor hadi biz de kendi turumuzu yapalım. İsmi de “Kendi Kendine Oluşan Bisiklet Turu“. Kayıt açılıp kapandı, başvuran 2 kişi. Organizatör olarak ben ve İrfan. Katılım payı olmayacak, herkes kendi eşyasını taşıyıp kendi yiyeceğini istediği şekilde yapacak. Duş tuvalet aramak yok, her şey doğada. Nerede akşam orada sabah, kamp yeri bir çeşme başı. Turun öncüsü İrfan, artçısı ben, katılımcı Tamam ve Can. Toplam 4 kişiyiz.  İşte böyle bir tur düzenleyelim dedik. Hem Az bilinen antik kentler turuna antrenman niyeti olur bizim için. Tamam ve İrfan katılacaklar normalde. Can turlara pek katılma taraftarı değil. 11 Nisan 2015 günü başlayacak turumuz, 6 günde bitireceğiz.

İrfan taşlı topraklı yollardan, dağlardan gideceğimizi söyleyince kıytırığı almaktan vaz geçtim. Hazırlığımı yapıp eşyalarımı bagaja yükledim, bisikletim KUZ kapının önünde yeni bir tura hazır durumda. Kendimi yokuş aşağı salınca dünya değişti. Her şey geride, sadece ileriye bakıp güzel geçeceğine inandığım tura odaklıyım. Bisikletim KUZ evimin önünde poz veriyor, dekortaş kemerli kapı, üstünde kanatlarını açmış kara kartal. Bahçede limon ağacı, girişte solda saksı içinde salon çiçeği, sağda erguvan ağacı. Balkonda Türk bayrağı.

20150411_084549

Yola çıkıp Can ile sahildeki bisiklet yolunda buluştuktan sonra Alsancak metro istasyonuna kadar aheste aheste bisiklet sürerek geldik. Hala bisikletleri saat 09:30 da metroya alıyorlar. O yüzden acelemiz yok. Saat 09:00 olunca kent kartları 2 kez basıp içeri girerek metroya bindik. Hedef Cumaovası, ama Cumaovası istasyonunda çalışmalar olduğundan Sarnıç istasyonunda ineceğiz. Elçek ile kendimizi tren içinde çekiyorum Can ile.

20150411_095821_HDR

İrfan ve Tamam Karşıyaka dan bindiklerinden bir sonraki tren ile geldiler. Sarnıç istasyonunda buluştuktan sonra yola çıkarak Menderes’e gelerek kahvaltı için çay bahçesine oturduk. Ben kahvaltı yapmadan evden çıkmam, sadece bir parça gevrek ve poğaça alarak çay içtim. Çaycı bizi masada kahvaltı yaparken çekiyor dördümüzü.

20150411_105359_HDR

Tarlaların arasından gitmeye başladık bir süre. Çeşme bulunca suları tazelemek gerek, hem biraz nefes almalı insan. Güzel havanın tadı çıkmalı değil mi? İrfan ile Can ayakta, Tamam çeşme başına oturmuş. Bisikletler park halinde çekiyorum.

20150411_113709

Burası Cumaovası havzası, düz bir arazi ve alabildiğine tarlalar. Yol kıyısına yakın olan yerlerde sanayi fabrikalar, işletmeler var. İrfan üçümüzü çekiyor tarla kıyısında bisikletlerimizle.

20150411_122409

Sarı çiçekli tarla ve henüz çiçek açmaya yeltelenmiş şeftali ağaçları. Bahar gelmekte.

20150411_131818

Tarlalar bitti, küçük tepelere tırmanmaya başladık. Çıktığımız tepeler fazla yüksek değil, en yüksekte olan Gölova göyüne geldik bile. Şimdiye kadar pek zorlanmadık. Önde giden arkadaşlar köye yakın. Köy camisinin minaresi evlerin arasından kendini gösteriyor.

20150411_133029

Çıktığımız yerin manzarası güzel, tarlalar, meyve bahçeleri sıralı, düzgün ekim yapılmış. Göze hoş görünüyor uzaktan ve yüksekten.

20150411_141050

Gölova köyünde kahvede birer çay içip bisküvi gibi şeyler atıştırıyoruz. Köyün sokağı, evler ve cami.

20150411_142929

Baharın verdiği coşku ile bitkiler yeşile bürünmüş, bize güzel resimler sunmakta. Biz de bu güzellikleri ölümsüzleştirdik. Hem de yolun tadını çıkararak. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

20150411_151850

Şimdiye kadar bilmediğim bir vadi karşıma çıkıyor. Derin bir kanyondan oluşmuş, kısa olsa da gidip keşfedesim geldi. Ağaçlar, kuşlar, dereler kim bilir nasıl bir görüntü oluşturmakta. Gidip görmeyince bilemezsin ki. Bu vadiyi ileriye saklıyorum keşfedilmemiş olarak.

20150411_152852

İnişe geçtiğimiz için rüzgarlıkları giydik. Bu yoldan pek araç ta geçmiyor. Çıkış ne kadar zor olsa da inişi hep güzel oluyor. Nedense güzel olan da kısa sürdüğü için bir çırpıda ana yola indik. Tamam kırmızı rüzgarlığını giymiş, yokuş aşağı inerken çekiyorum.

20150411_153532

Geçtiğimiz yıl İrfan ile buradan çıkmıştık, şimdi ise tersine indik. Güzel oluyor, bir zaman çıktığın yolu başka bir zaman iniyorsun. Bisiklet ile daha da anlamlı oluyor. Kavşakta üçünü bisikletleri ile çekiyorum. KUZ da yanlarında.

20150411_153738

Ahmetbeyli den ilerdeyiz, Küçük Menderes deltasına yakın bir yerden ana yola çıktığımızdan bir süre sonra düzlüğe ulaşacağız. Deniz de harika görünüyor.

20150411_154754

Canımız kahve istedi, durup hemen içmeli diyerek kahveyi pişirip içiyoruz. Bu tur iyi oldu, cezvem 4 kişilik, biz de toplam 4 kişi olunca kahve tek seferde hepimize yetiyor. Elçek ile dördümüz yere oturmuş durumda kahve içmeyi beklerken çekiyorum. Kahve cezvede pişmek üzere.

20150411_160038_HDR

Küçük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlardan oluşan küçük göletler. Nehrin getirdiği toprakları deniz dalgaları delta boyunca tekrar kıyıya yığarak çukur olan yerleri gölete dönüştürüyor.

20150411_162705

Kayalık bir yarmadan geçip Menderes havzasına giriş yapıyoruz.

20150411_163003

Bu kış iyi yağmur yağdı, Küçük menderes nehri coşkulu akıyor. Suyun renginden anlaşılan o ki bereketli topraklar denize doğru gidiyor. Bu erozyon iyi mi kötümü ? Nehir durmadan toprakları aşındırıp taşımakta. Zamanla taşınan bu topraklar geniş, bereketli alanlara dönüşüyor. Küçük Menderes havzası dünyanın en bereketli ovalarından biri olmuş durumda. Bir zamanlar Efes kenti zengin bir ticaret limanı varmış. Nehir toprakla doldurunca limanı zenginlik bitmiş, Efes kenti önemini yitirerek yok olmuş.

20150411_163855

Küçük Menderes nehri taşkın olunca kıyıdaki bahçeler, tarlalar su altında kalmış durumda.

20150411_164635

Ana yola girmeden Pamucak tan Kuşadası’na vardık. Şehrin merkezine doğru gidiyoruz. Kamp yeri Marina’nın karşısındaki kamping te yapacağız.

20150411_172409

Marinanın karşısında ki kamping yerine vardık. Sezon açılmadığı için kamping kapalı. Yan tarafta bir yer daha vardı, oraya sorduk bizden 70 TL isteyince oha bu neyin fiyatı dedik. Anlaşılan bizler gibi gezgin bisikletçileri istemiyorlar. Para da kazanmak istemediklerinden boş dursun anasını satayım. Bu gibi yerleri işletenler kendilerini baltaladıklarının farkında değiller. Böyle giderse turizmi bitirecekler, ondan sonra turist niye gelmiyor diye ağlayacaklar.

Neyse akşam yemeği için alışverişi yapıp yola çıktık. Hava kararasıya kadar ne kadar gidebilirsek gidip hava kararmadan kampı uygun bir yere yaparız. Güneş daha yukarılarda, denize yansıyan ışığı denizde ufuklara doğru ışıklı bir yol oluşturmuş durumda. Belki bir gün kano ile ışıklı patikayı takip ederim, belli mi olur! Işığa ulaşmalı, bizleri çağırıyor.

20150411_172438

Kuşadası aşırı göç almış bir ilçe ve daha da göç almakta. Bu göç sonucu apartmanların boyunun yükselmesi, insan kalabalığı ve aşırı araç trafiği insanı  bunaltıyor. Sonunda bu keşmekeşten kurtulduk. Güneş henüz batmadı, Söke rampasını yavaş yavaş çıkmaya başladık.

20150411_191120

Karşıdan karşıya geçmeye çalışan sansar arabaların hızına yetişememiş. Gece farların etkisiyle bir aracın altında kalarak yol kıyısına savrulmuş öylece yatar bir halde. Trafik terörü her yerde, aşırı hız hayvanların kaçmasına fırsat vermiyor. Zaten yaşam alanlarını işgal edip yol yapmışız.

20150411_192225

Güneş ufukta batmak üzere, bu seramoniyi kaçırmam. Bisikletimi park edip 5 dakikalık güneşin batışını seyretmeye başladım. Dünyada ki tüm canlıların yaşam kaynağı gün boyunca fotonlarının taşıdığı enerji ile yaşamamızı sağladı. Artık Dünyanın diğer taraflarına yaşam verecek. Bunu bilmek bile bana yetiyor.

anlamak gideni

ve gelmekte olanı

bir akşam üstü.

20150411_193514_HDR

Cep telefonumun yakınlaştırması ile güneş anca bu kadar büyüyebiliyor.

20150411_194324

Güneş Samos adasının tepelerine değdi ve ardına batmaya başladı.

20150411_194341

Atmosferin yukarılarına son ışıklarını yansıtarak kızıla boyadı gözden kaybolunca. Hüzün çöküyor içimde, akşam serinliği başladı. Yarın güneşin doğacağını bildiğim halde.

20150411_194438

İrfan önden gittiğinden kamp için uygun bir yer bulmuş beni bekliyorlardı. Yol kıyısında çeşmesi olan tek odalı bir boş binanın arkasında ceviz bahçesi çadır için uygundu. Hava da kararmıştı. Artık gidecek durumda olmadığımıza göre burada kamp atabiliriz. Hemen çadırları kurup eşyaları içine yerleştirdik. Yemek işini herkes kendi çadırında hallediyor. Hava serinledi birden bire. Su kaynatıp hazır çorba ve makarneks yapıyorum. Makarneksin içine ton balığı ile takviye yaptım. Karnım tıka basa doydu. Üstüne bir de kahve iyi gitti doğrusu. Yemek yaparken ocaktan çıkan ısı çadırı hamam gibi yaptı. Sıcacık ne güzel, dışarı çıktığım zaman soğuktan burnum hemen akmaya başlıyor. Elçek sopası ile çadırın içinde kendimi çekiyorum.

20150411_215657_HDR

Yemekten sonra birden bire bir arabanın farları çadırımın üzerine gediğini gördüm. Arabanın kuvvetli ışıkları çadırın içini aydınlattı. Hemen dışarı çıkıp üzerime gelen arabaya baktım. Arabayı kullanan da dışarı çıkınca merhabalaştım. Adam beni tanıdı öyle uzun saçlı olarak karşısına çıkınca. Geçen yıl buradan geçtiğimizde çeşme başında mola vermiştik. Ceviz bahçesinin sahibi olan adam çeşmenin yanında yol kıyısında ceviz reçeli satıyordu ve bir kavanoz almıştık. Tabi bu arada epey sohbet etmiştik. Adama gece en uygun burayı, binanın arkasını bulduk, hava da kararmıştı. Bir gece burada kamp atıp yarın yola devam edeceğimizi söyledim. Adam da elbette burada kalabilirsiniz dedi. Hatta herhangi bir şeye ihtiyacınız var mı diye de sordu. Sorusuna teşekkür ederek hiç bir şeye ihtiyacımız yok diyerek vedalaşıp gitti. Birisi bizi çadırları kurarken görmüş, köyde bahçe sahibine söyleyince kontrol etmek için gelmiş bahçe sahibi.

Artık gönül rahatlığıyla uyuyabiliriz. Herkes çadırına çekilip yattı.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 82 Kilometre civarı.

Aşağıda yaptığımız yolun haritası

Powered by Wikiloc

III. AzBilinenAntikKentlerBisikletTuru 5. Gün

23 Nisan 2014 Çarşamba

Özdere – Klaros – Menderes- Alsancak

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

 

Ah kavaklar, kavaklar…

Bedenim üşür, yüreğim sızlar.

Beni hoyrat bir makasla

Eski bir fotoğraftan oydular.

Orda kaldı yanağımın yarısı,

Kendini boşlukla tamamlar.

Omzumda bir kesik el,

Ki durmadan kanar.

Ah kavaklar, kavaklar…

Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.

____ Metin ALTIOK

 

Güzel bir uykunun ardından harika bir manzara önünde uyanıyorum.  Gökyüzü maviye boyanmamış, deniz beyaz, kumsal ve adacık. Küçük bir koya tepeden bakarak uyanmak. Güne her gün böyle başlayamıyorum. Çadırımın içinden bu güzel manzarayı seyrederek zaman geçiriyorum bir süre. Bütün kuşlar çoktan uyanmış sabah türkülerini cıvıldaşıyorlar. Uzaktan teknenin pancar motorunun sesi geliyor.

230420146923

Sabahın erken saatlerinde balıkçı motoru kısmetini avlamaya gidiyor. Tekneye rastgele diyorum uzaktan elimi saylayıp. Bir süre teknenin motoru sabahın sessizliğini bozuyor. Tekne gittikten sonra tuvalete elimi yüzümü yıkamaya gidiyorum. Kimi arkadaş uyanmış, onlara günaydın diyorum. Daha sonra Elektriği kesmeden önce şarjda olan telefonları çıkarıp panodan kablo bağlantılarını sökerek kabloları topluyorum. Tuvaletlere çektiğim aydınlatma lambalarını sökerek kabloları topluyorum. Böylece bana düşen görevi erkenden bitiriyorum. Canavar Enes te megafonu eline alarak Hababam sınıfı filminin izci kampındaki müziği telefonda çalarak uyuyanları uyandırıyor.

Kırmızı gelincik çiçeği açmış otların arasında tek başına. Çarşaf gibi denizde giden tekne beyazlıklarda kaybolmak için gidiyor.

230420146926

Sevgili Osman bize sabah kahvaltısını hazırlıyor buruk bir sevinçle. Bu gün son günü, 5 gün boyunca bize o kadar alıştı ki bitmesini istemiyor bir türlü bu turu. Ama önümüzdeki günlerde İsmailler köyüne mutlaka gideceğimizi söylüyorum kendisine. Canla başla bizlere güzel yemekler sundu, sen harika bir insansın Osman Duman ve eşin. Sizlere sonsuz teşekkürler. En kısa sürede buluşma dileği ile. Osman ile birlikte resim çekiliyoruz arabasının arkasında.

230420146925

Arkadaşların toplanmasını beklerken dört bisikletçi kayada oturmuş muhabbet ederken resmimizi çekiyorlar. Antalya Manavgat’tan Mustafa Sayan ve İzmir’den İrfan bu gün bizden Ahmetbeyli Claros antik kentinden ayrılıp Antalya’ya doğru pedal çevirecekler. Şafak Omaç bizle gelecek Menderes’e kadar.

0-2

Kamp alanında pankartımız iki okaliptus ağacına bağlı. Önde iki bisiklet var.

230420146924

Kampta bulunan tüm bisikletçiler çadırlarını topladıktan sonra bisikletlere takılmak üzere balon ve bayrak dağıtıyoruz. Balonlar şişirilip bisiklete bağlanıyor. Bayraklarla gidonları süslüyoruz. Bu gün 23 Nisan Ulusal Çocuk Bayramı. Özdere de bulunan Oğan Timinci İlk okunda öğrencilerle birlikte bayramı kutlayacağız. Tüm bisikletçiler hazır olduktan sonra hatıra resmi çektiriyoruz hep birlikte. Resim çekildikten sonra yola çıkıyoruz. Bayram için kortej yürüyüşü yapılacak ona bisikletlerimizle katılacağız.

0-0

Kamptan ayrılıyoruz, işte videosu. Çam ormanındaki kamptan ayrılan bisikletçiler önümden geçiyor.

abak3 paylaşan: urimbaba

Kortej ana yolda olacağından jandarma yolu bir süreliğine trafiğe kapatmış. Kortej yerine gelince beklemeye başlıyoruz. İlk önce öğrenciler bayrakla yürümeye başlıyor. Kortejin önünde bayraktar U dönüşü ile önümüzde gitmeye başladılar

230420146930

Bisikletlerle oluşturduğumuz kortejin önünde kadınlar sırasına geçiyorlar.

230420146931

Arkadaki kadınlar, kortej dörderli olunca sıra sıra resim çekerek arkalara doğru gidiyorum.

230420146933

Kadın korteji devam ediyor.

230420146934

Kadınların sonundayım, bundan sonra erkekler başlıyor.

230420146935

Erkeklerin başında Olcay ön sırada.

230420146936

Erkek kortejini bölüm bölüm çekiyorum.

230420146937

Erkekler devam ediyor.

230420146938

Erkekler devam ediyor.

230420146940

Erkekler devam ediyor.

230420146941

En arkaya geldim, Manavgatlı Mustafa Sayan Güneş gözlüklerini düzeltiyor.

230420146942

Kortejin en arkasında yine ben varım. Sevgili arkadaşım dengesiz İrfan Sorumsuz biçimde beni yalnız bırakmıyor. Onun arkasında  bisikletim KUZ park halinde sehpasında.

230420146943

Okula varıp bisikletlerimizi park ediyoruz bahçeye. Ardından törenin yapıldığı alana geçiyoruz. Töreni sunan iki öğrenci, biri kız, biri erkek çocuk güzel sesleri ile töreni başlatıyor.

230420146947

İstiklal Marşının ardından öğrencilerin hazırladığı oyunlarla bayram başlıyor. 23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı. Okulun üst katından bahçede toplanmış öğrenciler, bisikletçiler ilk olarak ana sınıfı öğrencilerin oyunlarını izliyorlar.

1-2

Öğretmenleri başında ana sınıfının minik öğrencileri oyunlarını oynuyorlar. Okul bahçesi Atatürk ve Türk bayrakları ile donatılmış.

230420146945

Minik öğrenciler oyun gereği erkekler yere çömelmiş durumda, kızlar ayakta.

230420146950

Minik öğrencilerin hareketleri, oynadıkları oyun büyüleyici. İzlemeye doyamıyorum.

230420146951

Minik ana sınıfı öğrencilerinin hazırladığı oyun videosu. Harika çocuklar.

abak4 paylaşan: urimbaba

Öğrencilerle birlikte Azeri Atabarı oyununu hep birlikte müzik eşliğinde neşe içinde oynuyoruz.

1-1

Öğrencilerle karışık oynamaya devam, kolları açmış zıplıyoruz müzik ritmine göre.

1-4

Durmak yok, oynadıkça coşuyoruz, bir o yana bir bu yana.

1-5

Güzel kızlar poz veriyor kameralara Devrim ile birlikte.

1-33

Sahneye Efeler çıkarak Zeybek oyununu oynuyorlar.

abak5 paylaşan: urimbaba

Doktor Serhat Ferahi Değimli ve İlkay Özvardar  Bizlere Ege bölgesinin Zeybek oyununu Efe kıyafetleri ile oynuyorlar. Ardından Serhat tek başına oynamaya başlıyor. Seyredenleri adeta büyülüyor  davul ve zurnanın ritmi ile yaptığı hareketler. Ben de yerde oturmuş cep telefonu ile resim çekiyorum.

Hayda bre Efelerrr.

1-6

Efeler art arda yürüyor kollarını sallaya sallaya. Sanki buraların efesiymiş gibi. Ama öyle, onlar buraların gerçek efesi.

230420146952

İlkay öylece duruyor, Serhat kollarını kaldırmış havaya tek ayağı üzerinde.

230420146953

Serhat tek başına Arap zeybeği oynuyor. Oyun hareketleri çok ağır ve sabır istiyor.

230420146955

Ağır hareketlerle ayaklar davulun ritmine göre bir iniyor, bir kalkıyor.

230420146956

Bazen de dizler kırılıp çömeliyor.

230420146957

Ritim o kadar ağır ki bir ayağını havaya kaldırıp indiresiye kadar uzun zaman geçiyor.

230420146958

Oyunlar bitince ortalık boş kalmasın diye alanda resim çekiliyoruz, herkes mutlu. Resimde 7 kişi varız.

1-7

Oyunların ardından Okul müdürü ve yönetimi bizlere plaket ve çiçek vererek bayrama katıldığımız için teşekkürlerin bildiriyorlar.

230420146959

Serhat, Olcay ve İlkay, ellerinde seramik tabak ve çiçekler var.

230420146962

10 Kişi resim çekiliyoruz, Olcay’ın elinde çiçeklerle birlikte.

1-8

İçimizdeki sevinç o kadar çoğaldı ki içimiz içimize sığmıyor. Müzik eşliğinde oyunlar oynuyoruz durduğumuz yerde.

1-9

Olcay elindeki çiçekleri masalcı Esma’ya veriyor.

230420146963

Az Bilinen Antik Turu adına kendimizce hazırladığımız hediyeleri vermek için okulun içine giriyoruz. Bu hediyeler ulu orta verilmeyeceği için sınıflardan birinde hazırlanıyoruz. Okulun giriş kapısında çocuklar ve velileri. Kapı üstündeki tabelada İzmir Menderes Özdere Oğan Timinci İlkokulu, yanında da Özdere Oğan Timinci ortaokulu yazılmış.

230420146964

Az Bilinen Antik Kentler Turu için topladığımız ücretlerden bir kısmını okulun fakir öğrencilerine alış veriş fişi hazırladık. Daha önce fakir öğrencilerini belirlemiştik öğretmenlerle birlikte. Kimsenin görmemesi için sınıflardan birinde öğrencileri topladık.  Alış veriş fişlerini vermek üzere bisikletçi kadın arkadaşları da sınıfa topladık. Ardından her bir kadın arkadaşımız bir öğrenciye fişlerini tek tek verecek. Çok güzel, duygu yüklü anlardı.

230420146965

İlk önce en yaşlı kadın olan Antalya’dan katılan Meral Kurşungeçmez, yani Meral ablamız hediye çekini veriyor bir kız öğrenciye.

230420146966

Arkadan bir kadın arkadaşımız da kız öğrenciye veriyor hediye çekini.

230420146967

Esra Alkan da veriyor erkek öğrenciye hediye çekini.

230420146968

Ebru Umuç hediye çekini kız öğrenciye veriyor.

230420146969

Antalya’dan katılan Işıl Dirlik Tutucu hediye çekini kız öğrenciye verirken.

230420146970

Devrim erkek öğrenciye hediye çekini vermiş, yan yana çekiyorum bir poz.

230420146972

Doktorumuz Burcu Koçay ve bisikletçi arkadaşla birlikte erkek öğrenciyle birlikte resim çekiyorum.

230420146973

Antalya’dan Emel Topaloğlu da veriyor hediye çekini erkek öğrenciye.

230420146975

Muğla Köyceğiz’den aramıza katılan Nur Koray Yılmaz da hediye çekini kız öğrenciye veriyor. Yanlarında Olcay da poz veriyor.

230420146976

Sevgili Gözde Emine hediye çekini verip resim çekiliyor kız öğrenci ile.

230420146977

Hediye töreni ardından he beraber resimlerini çekiyorum öğrencileri  kadınlarla birlikte. Buradaki ortam anlatılmaz, sadece yaşandı.

230420146980

Mustafa Kemal Atatürk, sayende bu güzel günleri görerek öğrencilerle beraber çocuklara armağan ettiğin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık. Sana sonsuz teşekkürler, geleceğimiz olan çocuklar bizlere emanet. Mustafa Kemal Atatürk portresi halıya dokunmuş. Başında kalpak var.

10291297_10152344724103011_2661212956916031185_n

Çocuklar, geleceğimiz. Hepsi ayrı ayrı güzel, pırıl pırıl yüzleri içimizi aydınlatıyor. Selahattin Tavkaya küçük kız öğrenci ile poz veriyor kameraya.

1972367_10152344724633011_2884552329770339149_n

Masalcı Esma kız öğrenciyi yanağından öperken.

10270435_10152128634165888_4725384354038309258_n

Gözde Emine de yakışıklı erkek öğrenciyi yanına almış birlikte poz vermişler. Öğrencinin gözünde Güneş gözlüğü var.

10270720_10152128634040888_3115256951858865168_n

Esra Alkan da iki arkadaşla birlikte kız öğrenci ile pz veriyorlar. Esra kaskını kızın başına takmış.

10345748_10152128633600888_15401928888999108_n

Minik yüreklerinde hepsine ayrı bir renk dışa vurmuş. Yüzlerinde gülücükler eksik olmasın. Yüzleri renklerle boyanmış kız öğrencileri.

1-12

Çocukların neşesi, gülücükleri ve sevgileri bizim canavarı ne hale getirmiş görüyorsunuz değil mi ? Ağzı kulaklarına varıyor, resmen canavar değişime uğradı. Sevimli bir canavara dönüştü. Zaten çocukları korkutamamıştı.

10275948_10152128636090888_3559439702959268649_n

Okulun kalabalık olması bayram havasını kat be kat artırdı. Benim de neşem sonsuz, harika bir çocuk bayramında bulunuyorum. Kalabalık içinde Devrim beni çekiyor. Başımda mavi buuf, boynumda kırmızı buuf var.

10336830_10152408666912661_5036199449010126043_n

Pankartımızı çocuklara vererek resim çekiyoruz, bayram çocuklar için. Çocuklar elleri ile pankartı tutmuş, hepsi de neşe içinde.

10321717_10152119517910888_8336039902436820872_o

Sonra biz de aralarına girdik çocukların, kimimiz yere oturdu. Pankartla çekildik.

10269276_10152119518355888_5579330649270282202_o

Coşkular bir türlü bitmek bilmiyor. Biz de bir grup coşkulu poz veriyoruz kameraya.

10247442_10152128633485888_7127497269320558980_n

Okulun öğrenci sayısı 550 civarında, ilk önce hepsine hediye vermek bizim için biraz zordu. Ama Olcay ve Serhat hocanın gayreti ile İzmir Büyük Şehir Belediyesinden tüm çocuklara vermek için hediye çantalarını kopartmayı başardı. Az da olsa öğrencilere hediye vermek çok güzeldi. Hazırladığımız hediye çantalarını tüm öğrencilere vererek bayramı şölen havasına dönmesine neden oldu. Fakir öğrencilere verdiğimiz alış veriş fişleri ayrı bir özelliği vardı ama hediye çantaları bambaşka bir boyuta ulaştık sanki. Hediyesini alan küçük öğrenci teşekkür ederek yanımızdan ayrılırken sevincimiz bir kat daha artıyordu. Gönüllü arkadaşlar çantaları arabadan kucak kucak alıp bizlere veriyorlar. Gönüllülerden birisi Antalya’dan Ümit Kurşungeçmez. Kucağında çantalar poz vermiş.

1-13

Hediye çantasını alan öğrencilerle birlikte poz veriyoruz kameralara. Kamera yere yakın.

1-10

Kimimiz merdiven basamaklarına oturduk öğrencilerle. Ellerinde çantalar, yüzlerindeki mutluluk okunuyor.

1422618_10152128632455888_8836450343018931595_n

Çocukları sevindirmek gerek değil mi! Utku bisikletine bir çocuk almış tur attırıyor. Gerçi çocuklar kendileri binmek istiyorlardı ama tek başına binecek kadar büyük olmadıklarından izin vermedik. Bir de bisikletlerimiz yüklü ve ağır olduğundan kontrol edemezlerdi. Erkek öğrenci, kadro borusuna oturmuş, Utku renkli atlet giymiş, başında siperli şapka takılı olarak bisiklet sürerek öğrenciyi gezdiriyor.

1-14

Yolcu yolunda gerek, en güzel bir çocuk bayramını yaşadık hep birlikte. Bu güzel günü hiç birimiz unutmayacağız. Herkesi toparlayıp yola çıkarmaya başladım. Bahçede bisikletçi kalmayınca be de tam çıkacakken bir kız çocuğu yanıma geldi. 8 – 9 yaşlarında, renkli bayramlık eteğinle karşımda durarak

” Amca okulumuza bisikletlerle gelip bayramımıza katılarak birlikte 23 Nisan Çocuk Bayramımıza renk kattınız. Bizleri çok sevindirdiniz, hepinize çok teşekkür ederim ”

dedi. Küçük kızın minik yüreğinden gelen bu sözler beni çok duygulandırdı. Bisikletimden inerek minik kızın yanaklarından öperek teşekkür ettim. Ömrümde aldığım en güzel hediye. Başka söyleyecek söz bulamadım, hoşça kal diyerek yanından ayrılıp yola çıktım. Bazı anlar vardır resmi çekilmez. İşte o anları yaşadım. Çektiğim resim ise bisikletim KUZ. Gidonda iki Türk bayrağı takılı, kırmızı – pembe renkli sardunya çiçekleri arasında park etmiş beni bekliyor.

1-11

Hedefimiz Ahmetbeyli, yol inişli çıkışlı. Yokuşlarda su molası vererek susuzluğumuzu giderip biraz nefesleniyoruz. Grup iyi gidiyor, artçı olarak yanımda yine pedal sesi korosu ile birlikte türküler söyle söyleye gidiyoruz. Neşemiz yerinde doğrusu. Arkamızda çam ağacı, beş kişi poz veriyoruz kameraya.

3-0

Bir süre sonra Ahmetbeyli tabelasını görüyorum. Burada çay molası vereceğiz. Önümde bir kişi gidiyor bisikleti ile.

230420146981

Ahmetbeyli kavşağına geliyoruz, sevimli canavarımız kavşakta bizleri bekliyordu. Bize gideceğimiz yönü gösteriyor. Antik kent Claros burada ama daha öncesinde çay molası vereceğiz. Enes motorun üzerinde bizlere gideceğimiz yönü eli ile işaret ediyor.

3-1

Grubun hepsi gelip yerleşmiş bile. Yolda bisikletler par etmiş, Selahattin usta kollarını açmış beni bekliyor.

3-1-4

Kırlangıçlar müthiş kuşlar, her yıl ilkbaharda gelip son baharda  gidiyorlar. 6 Ay gibi bir sürede üreyip yeni yavrularına çamurdan yuva yapıyorlar.  Ertesi yıl tekrar aynı yuvasına gelip döngüye devam ediyorlar. Kafeteryanın tavanında kırlangıçlar öyle bir yuva yapmış ki floresan lambada bir arıza olsa nasıl tamir olacak diye düşünmeden edemedim. Çatının altında demirlere iki kırlangıç konmuş.

230420146982

Bu gün güzel bir gün geçirdik, fazla yorulmadık ama son günümüzde sohbet ederek çay içmek iyi geliyor doğrusu. Burada aynı zamanda öğle yemeği olarak meşhur kumanya yiyoruz. Peynir, salam ve maruldan soğuk sandviç, meyve suyu, yarım litre su ve çikolatalı gofret. Adnan Barım ve müritleri Kadir Yıldırım, Onur Pınar bizleri karşılamaya gelmişler Selçuk’tan. Kuşadası’ndan Kenan da gelmiş. Onlarla beraber Çanakkale’ye beraber pedallamıştık. Selamlaşıp hasret gideriyoruz hep birlikte.

3-1-2

Adnan Barım, Olcay ve Serhat ile birlikte resim çekiliyor. Masada Eskişehir’den Serdar acar da var.

3-1-3

Adnan Serkan Taşdelen ve Nil Koray Yılmaz ile resim çekiliyor.

3-1-6

Adnan ve müritleri ile birlikte bir resim çekiliyoruz. Resimde Kadir, Adnan, ben Onur, Kenan ve Selahattin usta var.

230420146984

Sevgili dengesiz ve sorumsuz arkadaşım İrfan. Bir yıldır beraber harika bisiklet turları yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Claros antik kentini dolaştıktan sonra bizden ayrılıp Kuşadası’na devam edecek. Manavgat’tan gelen İrfan Sayan ile birlikte Manavgat’a kadar pedal çevirecekler, yolunuz açık olsun dostum. Tüm grubu yola çıkardıktan sonra en son kalan İrfan ile birlikte hareket ediyoruz Claros antik kentine doğru. İrfan bisikleti ile poz veriyor.

3-1-7

Claros antik kenti mola verdiğimiz yere yakın. Yola çıktıktan kısa bir süre sonra tabelada sağa doğru döneceğimizi işaret etmiş. Düz İzmir ve Menderes tarafına gidiyor.

230420146985

Claros antik kent yoldan biraz içeride. Tabelası da gideceğimiz yönü belirtiyor. Gönüllü bir kişi gelenleri sağa doğru giden yola sokuyor. Ben gelince o da son olduğunu anlayıp o da giriyor benimle birlikte.

230420146986

Bisikletleri park edip hep birlikte Claros antik kentinin yıkık yapılarını dolaşmaya başlıyoruz. Yeşil otlar arasında bir grup Olcay’ı dinliyor.

230420146987

Olcay eliyle işaret ederek yapıların yerini tarihsel olarak anlatıyor.

230420146988

Claros antik kenti ile ilgili bilgileri Olcay bize rehberlik ederek anlatıyor.

Klaros, Kahin Tanrı Apollon’un Anadolu’daki 2 önemli kehanet merkezinden birisidir. İzmir, Menderes İlçesi’nde, Ahmetbeyli (Ales) Vadisinin taban düzlüğünde, kuzeyindeki Kolophon’a (Değirmendere) 13 km, güneyindeki Notion’a ise 2 km mesafededir.

MÖ 13. yüzyıl sonu ile 12. yüzyıl başlarında bu bölgeye göç eden Akhalar Karyalıları kurmuş olduğu Kolophon kentine yerleşmişlerdir. İlk göçmen grubun oikistes  (önder, kurucu) olan Rhaikos daha sonra Thebai’den gelen bir göçmen grubundaki Manto ile evlenir.

Klaros Kehanet Merkezinin Manto’nun gözyaşlarından oluştuğu anlatılır.

Klaros’un ün kazanması Manto ile Rhaikos’un oğulları Mopsos zamanında olmuştur. Troia Savaşı’nın ünlü kahin’i Kalkhas, Klaros’a gelerek Mopsos ile bir yarışmada karşılaşır.

Bu yarışmayı kaybeden Kalkhas kahrından ölür. Bir başka versiyona göre ise burada ölmez. Güneye doğru ilerleyerek Perge kentini kurar. Strabon’a göre de Kalkhas Pisidya Bölgesindeki Selge kantinin ktistesleri (kurucu) arasındadır.

Klaros’da ilk bilicinin bir kadın olmasına rağmen daha sonraki dönemlerde biliciler her zaman için erkeklerden seçilmişlerdir.

Önceleri sadece kent delegelerinin başvurusuna açık olan Klaros Büyük İskender’in (V. Alexander) Klaros’a kişisel bir başvuru yapması ile kişisel başvuruları da kabul etmeye başlamıştır. Bu olaydan sonra oldukça ünlenen Klaros, Barbarları da (Yunan olmayan halkları) kabul eden bir Apollon kehanet merkezidir.

MS 4. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte Klaros terkedilmiştir.

Kutsal Alanda ele geçen en eski buluntular Geometrik Döneme kadar gitmektedir. Şu anda alanda Hellenistik Döneme ait Apollon Tapınağı ve Sunağı, Roma Dönemine ait Artemis Tapınağı ve Sunağı, Propylon (Alana Giriş Binası) ve çeşitli onur anıtları görülebilmektedir.

Olcay elinden geldiği kadar bildiklerini anlatıyor, bizler de dinliyoruz pür dikkat.

230420146989

Gördüğümüz heykeller orijinallerinden kopyalanıp burada sergilenmektedirler. Dayanıklı ve hafif olması için polyesterden yapılmışlar. Orijinalleri İzmir arkeoloji müzesinde sergilenmektedirler. Orijinalleri olsa çoktan çalınmıştı bile. Heykellerin kafaları, kolları, bacakları yok, kimisi kırık.

230420146990

Kemerleri görünen bir yapı çoğu kısmı su içinde, oraya doğru gidiyorum.

230420146992

Apollon tapınağına ait sütunlar devasa boyutta ağır taşlardan yapılmış. Yıkıldıkları yerde öylece duruyorlar kim bilir ne zamandan beri. Sütunlar blok halinde yerde.

230420146993

Claros kenti önemli fal ve bilicilik merkezi olmasından dolayı tanrı heykellerini de devasa boyutlarında yapmışlar. Bu bana biraz da fal bakmaya gelenleri etki altına almak için görülmemiş büyüklükte heykellerle korku salıp insanları kendilerine muhtaç etmesine neden oluyor diye düşünüyorum. Çünkü insanlar korktukları şeylerden kendilerine zarar gelmesin diye onlara adaklar adayıp def etmeye çalışırlar. Çaresiz olunca böyle yerlerde çare arıyorlar. Bulunan parçalar demir çubuklarla birbirine bağlanıp ayağa dikilmiş dev heykeller. Heykellerin kimi parçaları yok, boşluk olarak duruyor.

230420146994

III

Yolcuydu genç adam, bir garip yolcu, hani bağlasan durmaz. Başka diyarlara gider görür, nefes eder, parça yüreğini bırakır gelirdi. Dönerdi lakin. Hiç aksatmazdı dönüşlerini. Hele bekleyeni olduktan sonra ne yardan geçti ne serden. Hem gitti hem döndü. Gitmek için döndü hep. Döndüğünde anlattı uzun uzun dizinin dibindeki sevdiğine. Genç kız, sevdiği anlatırken hep kara gözlerini seyrederdi. Anlattıkları orada can alır sahnelenirdi. Sevdiğinin saçına zeytin yaprağının tacını getirirdi hep dönerken. Elleriyle takar parmaklarıyla taradı. “Bir gün” dedi “bir gün birlikte çıkacağız bu yollara. Gene döneceğiz, tek göz bir evimiz olacak kapısında zeytin ağacı olan. Çatısında camı olacak göğü seyredeceğiz, yağmur yağacak, kar düşecek evimize. Soframızı kuracağız gözlerinin yeşili zeytin olacak, parmaklarınla ezdiğin hamurundan ekmeğin kokusu saracak.”

“Çayı demleyeceğiz kara gözlerinin koyu çayını içeceğiz.” Dedi kızcağız heyecanla.

 zeytinev

Küçük küçücük zeytinin çekirdeği kadar

 Zeytin kokan ev

İki kişilik

 Huzur veren iki keşiş iki sultan

 Sultan kokusu zeytin kokusu

 Sultan birbirine sultan

 Görünmez yollarda bilinmez uçlarda

 

İki kişilik düşler,

İki kişilik minder yorgan

 Yanan ateş

 İçilen şarap

 Isınan ekmek

 Radyoda yanık türkü iki kişilik

 

Yamaca kurulmuş zeytin ev

 Arınıp içeride

 Çıkarıp bütün etiketleri

 Yarmadan, yargılamadan

 Sığınmak en kuytuna

 

Ey zeytin ev!

 Al beni içerine

 Geçir kapılarının sürgülerini

 Sar kollarına bas bağrına

 Sarsın çiğerime kokun

 

Yudum yudum içerek şarabını

Döndür başımı dansetsin çatal bardak

 Çıtırdasın sobada odun

 Aşkla yansın aşkla yaksın

 Isıtsın elimi ayağımı

Uyutsun masallarıyla

 Varlığın uyutsun hoşça kal demeden

 

Ey zeytin ev

 Dışarıda yağmur fırtına

İçerine al sar

 Üşümesin artık içim

 Sev beni kimseler bilmeden

 

Bitme tükenme…

 

***

 

Koştu kan kardeşine genç adam. Hiç ayrılmamışlardı, gücenmemişlerdi göbeklerinin bir kesildiği günden beri. Asmaya vurgundu kankardeşi. Bağları olsun isterdi hep boylu boyunca. Kocaman iki katlı evi olsun, cumbasında asması sallansın, verandasında üzümler parmak parmak ışıldasın isterdi. Kocaman evinin bahçesinde çocukları koşuşsun bağ bozumunda hep dönsün yolundan kankardeşi bayram olsun isterdi. “bu meret dermiş ki el ver göğe tırmanem. Tırmanır bizimoolan tırmanır. Verdiğin emeğe iki kat döner. Bu dünyada bi sen, bi asma, bi dee ….” Dedi sözünü kesti Zelos “ Bir kıza vurgunum uzun zamandır Algos. Gittiğim yerden umutluyum artırırsam üç beş, istedecem. Zamanı geldi geçiyor tekdim, sevdiğimle yek olacam gayrı kalan ömrümde.”

 ***

 Döndü yolundan, biraz uzundu bu sefer, ihtiyaçtı. Sözüne yetişemese de nişanına yetişti kankardeşinin. Haberini aldı uzak yollardan. Pamuğa ıslatılmış nisan kokusunu sürünüp gül lokumunu yemek nasip olacak kendine de bulaşacaktı. Belki çifte düğün çifte gelin inecekti gönül tahtlarına…

Ama Karya tekti… Karya’nın verecek gönlü tekti. Açıldı anasına açıldıkça yeşerdi gözleri. Tutamadı gönül sırrını, söyleyverdi. “Zelos!” dedi, işitmedi anası. Dört parmağı ile kapattı ağzını. Yerin kulağını tıkadı. Gözünün yaşını bağrında sildi. “Algos!” dedi. “Mümkünü Algos’tur. Bağlarında yeşerir gözlerin, dallanıp budaklanır asma kolları gibi göğe gölgen koyu olur. Algos’tur istikbalin.”

“Ana!” dedirtmedi genç yaşlanan kadın. “Duymayacak ağaların! Mümkünü yoktur Zelos’un. O bir garip yolcu. Ne verir ki sana ayağıyla getirdiği yolun tozundan başka. Yol gözlemek kolay mı sanırısın. Gözünün yeşili sararır, saçının sarısı ağarır gene de beklemek bitmez.”

Algos’un toprağa ektiği her tohum Kayra ile yeşerecekti. Algos’un budaklandırdığını Kayra dallandıracaktı. Karya yüreğinin en yeşil sevdasıydı Algos’un.

Yetişti Zelos nişana… döküldü eli kolu. Yol yorgunluğuna benzer miydi gönül yorgunluğu. Revamıydı kanattığı kardeşinin elinden aldığı.

Tuttu elinden Karya’nın, tuttu dünya ağalar durdu önüne. “Vazgeçmem” dedi Zelos. “Vazgeçmedim” dedi Karya.  Yağlı kurşunlara sırtını dönüp tutuştu elleri.

Önüne geçti kurşunların Algos, “Vebal-dir yükün Zelos taşıyabilecek misin? Ah ederim kanın çeker. Nişan ettim Karya’ya. Nasıl uyuyacaksın helal etmeden yanında.”

“Karya ile yüreğimiz yektir. Sen ise ihanet ettin kardeşliğimize. Sevdiğime gözünü koydun. Elli nişan etsen ne yazar, korkmadığımı bilmez misin setlerden!”

“Ben dizi çöktüm, bini döktüm rıza aldım, nişanımı ilan ettim Zelos! Göz değil gönül koydum. Duyurmadın bildirmedin açmadın gönül sırrını. Gönlüme günah yükleme, ihanet bilmeden edilmez. Ya sen bile bile çatlatacaksın nişanı. Vebali büyük, helal etmeden hakkımı dizlerine derman gidecek mi. Demezler mi ihanetin diğer adı Zelos’tur. Hiç düşünmez misin eli-günü ne der.”

 

El-gün ne der!

 

Esma Eser Açıkgöz

Masalcı Esma’nın masalı burada bitiyor. Antik kenti dolaşmaya devam ediyoruz. Daha çok temel taşları ve bir kaç sütun ayakta duruyor.

230420146995

Sevgili Olcay Claros’u anlata anlata bitiremiyor. Karşısında da dinleyiciler, kimisi yere oturmuş, kimisi ayakta.

230420146996

Ben de yere oturmuş, saçlar salınık Olcay’ın anlattıklarını dinliyorum. Bizi arkadan çekmiş Devrim.

3-3

Kehanette anlatıldığı gibi Clarostaki kutsal su kaynağı Manto’nun gözyaşlarından oluşup, Antik kentin bir çok bölümü sular altında kalmıştır. Zamanla kent alçakta kaldığı için su denize ulaşamadığından gölete dönüşmüş. İçinde su kaplumbağası, su yılanı, su kurbağası ve çeşitli suda yaşayan böcekleri görmek mümkün. Su berrak olduğu için su altındaki taş yapıları da görüyoruz. Bence esas yapılar suyun altında, onları göremiyoruz.

230420146997

Gezmeye devam, Gözde Emine elçek yapıyor. Arkasında dev sütun ve ben. Boynumda telsiz asılı.

3-2

Sıralı taş kemerler buranın bir koridor olduğunu belirtiyor. Koridorun tavanı su üstünde biraz boşluk kalmış. Sırayla poz vererek resim çekiliyoruz. Güzel bir görüntü doğrusu, taş kemerlerin yapısı suya vuran gölgelerimiz, ışığın suda yansıması çok ilginç. Ben Gözdeyi çekiyorum kemerlerin ötesinde. Gözde yere yan olarak uzanmış, yüzü bana doğru. Yansıması suya vurmuş, tıpkı kemerler gibi.

230420147000

Gözde de Devrim ile beni çekiyor. Yere uzanmış, baçlarımız değiyor birbirine, ayaklar diğer yanlarda.

3-5

Gözde beni tek olarak çekiyor kemerlerin ucunda.

3-6

Beni resim çekerken ve çekilirken yatmış durumda çekiyorlar. Farkında olmadan azıcık şortum ıslanmış.

3-4

Antik kentte ne yapılır? Bolca resim çekilir. Ama biz antik heykeller gibi değişik pozlarda resim çekilmeden edemedik doğrusu. Devasa sütun bol, her birimiz bir sütün parçasında şekilden şekle girerek çılgınca eğleniyoruz. Ne de olsa artçı pedal sesi korosuyuz. Resimleri çeken arkadaşlara teşekkürler. Kol yukarıda, aşağıda, yanda, kırık şekilde, ben yere çömelmiş “Düşünen adam” pozu vermiş durumdayım. Her sütun parçasında bir kişi var. Toplam 10 kişiyiz.

3-8

Bu kez yer değiştirip şekilli poz verdik kameraya.

3-9

Ben oturmuş halde, Devrim bir kolu yukarıda, bir kolu aşağıda. İki kişi öne doğru eğilmiş alttan bakıyorlar. İlkay iki kolunu yukarı kaldırmış olarak çekiliyoruz.

3-10

Ve finali havaya zıplama pozu ile bitiriyoruz, bakalım en çok kim havada duracak. Olduğumuz yere çömelmiş halde güç toplarken arkadakiler zıplamaya başlamış bile, haylazlar.

3-11

Ve havaya zıplıyoruz hep birlikte. ayaklarımız yerden kesiliyor. Ben havaya zıpladığımda ayaklarımı da çekince  en yükseğe zıplamış oldum. Uzun saçlarım da hareketten dolayı karışmış durumda

3-12

Az Bilinen Antik Kentler  Turu için özel kendi yaptırdığım tişört. 5 Gün boyunca giydim. Saçlarım salınık, gözümde Güneş gözlüğü, boynumda telsiz. Boynumda turkuaz mavi ve kırmızı buuf var.

3-13

Claros antik kent gezmesi bitince hep beraber yola çıkıyoruz. Yolumuz tek şerit gidiş – geliş olmasına rağmen geniş. Menderes’e kadar hafif bir çıkış yapacağız. Ahmetbeyli den sonra ilk köy Çile. Köye uğramadan direk geçiyoruz.

230420147001

Yol hafif rampa ama zorlanmadan çıkıyoruz. Benzinliğin birinde bir kaç kişiyi görünce yanlarına giderek yola çıkmalarını söylüyorum. Biraz ilerde Ataköy de mola vereceğiz. Dondurmalarını yiyip yola çıkasıya kadar zaman geçiyor tabi ki. Olcay ile telefonla konuşup ne durumda olduklarını öğreniyorum. Mola bitmek üzere olduğunu öğrenince Ataköy’e girmeden düz yola devam edeceğiz. Yolda bizi yakalarsınız diye anlaşıyorum ekiple. Tabelada Menderes, İzmir yolu düz, Ataköy sola işaret edilmiş.

230420147002

Ataköy biraz içerde kalıyor, yeni yapılan yol köyün içinden geçmediğinden herhangi bir ev görünmüyor.. Sadece köyün tabelası var.

230420147003

Ataköy bitiyor, Çamönü köyü başlıyor tabelalara göre.

230420147004

Bu gün 23 Nisan çocuk bayramına katılmamızdan dolayı zaman geçti. Claros antik kenti muhteşemdi, orada da epey zaman geçti. Turun son günü olması nedeni ile katılımcılar evlerine döneceklerinden Kolophon antik kentine uğramadan geçiyoruz. Umarım başka bir turda Kolophon antik kentini gezeriz. Tabelada Değirmendere ve antik kent (Kolophon) solda olduğunu belirtmiş.

230420147006

Bir süre gittikten sonra grubun geldiğini dikiz aynamda görünce bisikleti park ediyorum. Baştan başlayıp resimlerini çekiyorum yakalayabildiklerimi. Kadro üçgeni içinde gelen bisikletçilerin öncüleri. Önde Serhat var, grubu o çekiyor.

230420147007

Mustafa Güven’i tek olarak çekiyorum.

230420147008

Ön tekerlek üzerinden gelenleri çekmeye devam ediyorum.

230420147009

Çekmeye devam.

230420147010

Jant telleri arasından çekiyorum iki kişiyi.

230420147011

Jant telleri arasından çekmeye devam.

230420147013

Ön lastik üzerinden gelenleri çekerken yangın uçağı da kadraja giriyor.

230420147015

Arkadaşın biri kollarını açmış geliyor.

230420147019

Bisikletçiler bitmiyor, iki kişi da jant telleri arkasında. Birisi Gözde Emine.

230420147020

Çekmeye devam.

230420147021

Masalcı Esma da kadraja girdi.

230420147022

Resimleri çekerken yangın gözetleme uçağı tepemizde dolaşmaya başladı.

230420147016

Yangın söndürme uçağını digital zoom ile yakınlaştırıp çekiyorum.

230420147017

Tahtalı barajı, İzmir’in en büyük içme suyu havzası. İzmir’in büyük bir bölümünün içme suyunu karşılıyor. Yağmurun yağmadığı yaz aylarının sonunda su iyice alçalınca çeşmelerden akan su resmen çamur kokuyor. İnsanların çoğu damacana suyu içtiklerinden çeşmeden gelen suyu diğer ihtiyaçlar için kullanılıyor.

230420147023

Normalde 20 kilometrede bir mola vermek gerek. Grup Çamönü köyünde mola verip dinlenmişti. Ben ve benzinliktekiler köye girmeden yola devam ettiğimiz için dinlenememiştik. Grup bizi yolda yakalayıp geçtikten sonra görevim gereği en arkada süpürücü olarak ilerliyorum. Bir de arkadaşın birisinin lastiği patlamış, ona yardım edince iyice geride kaldım. Öndekilere yetişeceğim diye bastırınca bende yorgunluk baş göstermeye başladı. Git git yol bitmiyor, yanımda bulunan kuru yemişlerden atıştırıyorum ama onlar bana enerji vermiyor artık. Oturup dinlenmem gerek, onu da yapamıyorum. Menderes’e 9 km kaldı, son gayretle yoluma devam ediyorum. Tabelada Menderes 9, İzmir 30 Kilometre olduğunu belirtiyor.

230420147024

Nihayet Menderes’e varıyorum ama bende takat kalmadı. Grubun hepsi Menderes Belediyesinin meydanında çoktandır oturup çay kahve içiyorlardı. Bende son gayretle bisikleti park edip hemen bir çay ve soda söylüyorum kahveciye. Tabelada Menderes nüfus 59500 olarak yazılı.

230420147025

Ardından Menderes Belediyesinin hazırlayıp dağıttığı kumanyayı yiyerek anca kendime geliyorum. Menderes Belediye Başkanı Bülent SOYLU’ya plaketimizi sunuyoruz. Başkan da hepimize birer hediye torbası hazırlatmış, içinde Menderes köylerinden Boncuk köyde yapılan nazar boncuklu at nalı hediye ediyor. Olcay, belediye başkanı ve Serhat hediye kesesi ile poz vermiş.

230420147026

Güzel bir hediye, Başkan Bülent SOYLU ya teşekkürler. Küçük at nalı ve keten iplerle bağlı nazar boncukları.

190820147764

Kırmızı renkli bisikletçi dede bu kadar bisikletçiyi bir arada görünce meraklı bakışlarla bizlere bakarak aramızdan geçiyor. Uzun zamandır bisiklete biniyor anlaşılan dede.

230420147027

Belediyenin önündeki çay bahçesinde iyice dinleniyoruz. Az Bilinen Antik Kentler Turu burada bitiyor. Akşam 20:00 den sonra İzban Metro bisikletlileri alıyor. Kimi şehir dışından arabası ile geldiğinden onları uğurluyoruz. Kimisi biz pedallarız deyip yollarına devam ediyorlar. Kimisi de Belediyenin gösterdiği yerde bu gece kalacak. Biz de Metro ile Alsancak’a kadar gideceğiz. O yüzden saatin gelmesini bekliyoruz kahve içerek. Antalya dan gelen grup ile Şafak Omaç burada Belediyenin spor tesislerinde çadır kurup kalacaklar. Kahve içerken yanımda Masalcı Esma ve Gözde Emine oturuyor.

1012568_10152344736363011_4580531705249429459_n

Metro istasyonuna erken varıyoruz, biraz beklememiz gerek. Güvenlik görevlileri almıyor içeri. Saat 20:00 de gelin diyor. Biz de bisikletleri park ediyoruz merdiven duvarının dibine.

230420147028

Beklerken boş durmayıp resim çekiliyoruz metroya binecek olanlar. On kişi ayakta, altı kişi yere oturmuş durumda.

4-3

Duvara dayanmış olarak ben, Serhat Selahattin usta, Olcay, Gözde Emine ve Devrim duruyoruz kamera önünde.

4-2

Gözde Emine ile birlikte resim çekiliyoruz parmaklıklar önünde.

4-1

Saat 20:00 olunca metroya biniyoruz. Burası ilk durak olunca ilk vagon ve son vagona yerleşiyoruz rahatlıkla.

4-4

Ayakta bisikletleri tutuyorum devrilmesin diye.

230420147033

Alsancak istasyonuna 30 dakikada varıyoruz. Akşam saati Karabağlar ve Gaziemir yol trafiği çekilmez doğrusu. Arabaların yoğunluğu nedeni ile tehlikeli bir trafiğin içinde yol almaktansa metro ile gelmek daha mantıklı. Alsancak istasyonuna vardığımızda bir kaç kişinin binemediğini öğrenince onları beklemeye karar veriyoruz. Garın önünde çimenlere yayılıyoruz.

5-2

Alsancak Garının önünde Mustafa Kemal ATATÜRK’ün gezilerinde kullandığı vagon burada sergileniyor. Müze olarak hazırlanıp çalışma saatlerinde gelip içini görebilirsiniz. Etrafını da Belediye güzel çiçeklerle donatmış.

5-1

Diğerleri de gelince hep birlikte Ahmet Yıldırım’ın işlettiği Cinatı’na geliyoruz.

Cinatı fikrinin sahibi Öğretmenim Yılmaz Murat Bilican bizi bekliyordu Cinatında. Yılmaz’ın başı kel, benim uzun saçlarım tezat oluşmuş durumda. Ama kimse gocunmuyor bu duruma. Ellerimizi birbirimizin omuzuna atarak resim çekiliyoruz.

6-1

Bu kez başımıza birer fötr şapka takarak resim çekildik.

6-3

Daha sonra hep birlikte biralarımızı alarak çimbara giderek çimlerin üzerinde sohbet eşliğinde biralarımızı yudumluyoruz. Arkadaşlarımız Semra ve Şerif Çetindağ, Tuğba Laçiner aramıza katıldılar.  5 Günün yorgunluğunu alıyoruz böylece. Çimenlerde 7 kişiyiz.

6-4

Turu bitirmenin verdiği tatlı yorgunlukla gecenin sessizliğinde mutlu gülümsemelerimiz eksik olmuyor. Bir kaç patlak lastiğin dışında tur boyunca herhangi bir şey olmadı. Yanımda taşıdığım bisiklet yedek malzemelerinden sadece 4 iç lastik kullandım. Sağlık malzemelerinden hiç kullanmadım. Yanımda birlikte pedal basan Doktor Burcu’ya hiç iş düşmedi. En çok ta buna sevindim. Türkiye de ilk defa katılımcıların kendi eşyaları ile turu sorunsuz tamamlamaları bizleri ayrı sevindirdi. Tura katılan tün arkadaşlara teşekkür ederim. Tur boyunca sorunsuz, kamp yerlerinde paylaşarak kamp alanını düzenli bir biçimde kurarak yardımcı oldular. Hep beraber yedik, içtik bisiklete bindik. Kamptan ayrılmadan önce çöplerimizi toplatıp bulduğumuz gibi tertemiz bırakıyoruz. Yeni dostluklar kuruldu birbirimizi tanıyarak. Turun bir yarış değil gezip göreceğimiz, kendi eşyalarımızı taşıyıp kendi ihtiyaçlarımızı karşıladık. Tur boyunca güle oynaya bisiklet sürdük, akşamları kamp ateşi etrafında şarkılar, türküler söyleyerek hep beraber eğlendik, sohbet ettik. Açıkçası Memleketi kurtarmadık, Memleketi yaşadık doyasıya. Tarih ve kültürümüz biraz olsun artmış oldu. Yeni yerler, yeni insanlar, bahar çiçekleri ve kuşları ile birlikte doğanın içinde Antik kentleri dolaştık tur boyunca.

İyi ki Bisiklet var.

Çimenlere 9 kişi yarım daire şeklinde oturmuşuz.

6-5

Tur ertesinde Gazetelere bile haber olduk daha ne olsun. Merdivenlerde müzik ritmine göre oynarken kalabalık grup olarak çekilip gazeteye basılmış resmimiz. Altına da başlık olarak ” Antik kentlere bisiklet yolculuğu yazıyor.

7-1

Son kalan bir kaç arkadaşla çim barda bir süre sohbet edip biralarımızı yudumluyoruz. Biraz uzun oturup dinlenmem iyi oldu. Yorgunluğum geçince Arkadaşlarla vedalaşıp evime doğru pedal çevirmeye başladım.

Benim çektiğim resimlerde urimbaba.com yazıyor, diğerlerini arkadaşlardan alıp yazıda kullandım.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak Toplam 66 Kilometre civarında.

Yaptığımız yolun haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Alsancak Üçkuyular haritası aşağıda

Powered by Wikiloc

Gökova Bisiklet Turu 16. Gün

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Kuşadası – Ahmetbeyli – Gümüldür – Yeniorhanlı – Menderes – Alsancak – Ev

(Kör arkadaşlar için betimleme yapılmıştır)

Üç dengesizin  maceraları

 

” Yalnızlık kapat kapıyı

Şuraya, şu soğuk taşların üzerine bir yatak

ser bana

Uyumak istiyorum

Unutmak istiyorum

Unutulmak istiyorum”

Edip Cansever

Öne çıkmış olan görsel, kayalıkların üstünde, üzerim çıplak. İki kolumu yana açmış olarak duruyorum.

1040155_10151664783074861_1526811835_o

Sabah güzel bir uyku uyumanın etkisiyle  bu gün biraz daha geç uyanıyorum. Cep telefonumun sabah uyandırma saati her gün için 07:00 olarak ayarlı idi, son günümde 1 saat kendime kıyak yaptım. Kendimize güzel bir kahvaltı hazırlıyoruz, bizdeki kahvaltılıklar ve ceviz reçeli ile Hayati abini kendi kahvaltılıklarını birleştirip, üstelik çaydanlığımız da büyük demlik olunca kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olduğunu anlıyoruz. Ceviz reçeli bir başka tat veriyor soframıza. Kahvaltının ardından birer kahve de içince işin tamamına eriyoruz.

Eh kahvemizi de içtik fal bakacak halimiz de yok toplanmaya başlayıp yola çıkacağız. Hayati abi ve Hasan’a  misafirperverliklerine teşekkür edip vedalaşıyoruz. Ardından yola çıkıyoruz. Kıyı  düz ama Kuşadası’nda sahilden herhangi bir yol yapmadıklarından mecburen rampa çıkıyoruz. İnsan kıyıdan bir yol yapar değil mi? Bize de yazık! Mecburen o trafiğin içinden devam ederek Kuşadası’ndan çıkıyoruz, bir kaç iniş çıkışın ardından düzlüğe, Küçük Menderes deltasında ilerliyoruz.

Dün Büyük Menderes nehrinden geçtik bu gün de küçük menderes nehrinden geçiyoruz. Küçük Menderes köprü başı, tabelası tüfek saçmaları ile defalarca vurup, nokta nokta yapılmış.

010720133047

Ovada giderken leylekleri görünce resmini çekmeye çalışıyorum, bisikletim üzerinde ancak bu sahneyi anca yakalayabiliyorum. Çünkü öyle  sahneler yaşıyoruz ki cep telefonumu cebimden çıkarıp tuş kilidini açıp kameraya gelinceye kadar sahne değişiyor, istediğim resmi çekemiyorum bazen. Bu arada bütün tur boyunca çektiğim resimlerin ( bir kaçını başkalarının çektiği resim ) hepsini 5 mega piksellik Nokia cep telefonumla çektim. Leylek yerden bir metre havada süzülüyor.

010720133046

Bu yıl 21 martta Çanakkale’ye giderken ilkbahar leyleklerini görmüştüm. Atalarımız boşuna dememiş leyleği havada görürsen bol bol seyahat edersin diye. Ben de bu yıl bisikletimle epey tur yaptım, atalarımız haklı çıktı. Kayalığın üzerine çıkıp iki elimi de yana açarak leylek gibi uçmaya hazırım. Üzerim çıplak. Bu resmi öne çıkan görsel olarak seçiyorum.

1040155_10151664783074861_1526811835_o

Böylece Selçuk kavşağına geliyoruz, eve az kaldı, kavşaktan sonra Ahmetbeyli ye kadar 6 tane çıkış iniş var, buraları da geçtikten sonra Ahmetbeyli’ye vardık. Ahmetbeyli tabelasını çektim kavşakta.

010720133049

Bu kavşakta mola veriyoruz, bakkaldan sodalı içerek gerekli mineral ve madenleri alarak kaybımızı telafi ediyoruz. Bu molada nereden gideceğimize karar verdik, çünkü Menderes – Seferihisar kavşağındayız. Ben bu turu planlarken dönüşte Seferihisar dan  gitmeyi uygun görmüştüm. Eee yanımda Yıldız ve İrfan olunca düşüncelerimi okur gibi Seferihisar yolundan Gümüldür’den gidelim diyor Yıldız. Gümüldür’de abisinin yazlığı var oraya gidelim dedi. Biz de kabul edince telefonla arayıp geleceğimizi bildiriyor abisine. Kavşakta direk üstünde yol tabelaları asılmış. Düz giden yolda Seferihisar – Çeşme, Sağa giden yolda Claros ( Kahverenkli ) Menderes -İzmir yazılmış.

010720133050

Molanın ardından yola çıkıyoruz ama yine rampalar var, yollar hep böyle, başka da tadı çıkmıyor ki. Her çıkışın inişi var ki en güzeli de kendini yokuş aşağı bırakıp rüzgarınla baş başa, kendi potansiyel enerjinin bisikletin tekerleklerinde akıp gitmesi insana büyük mutluluk veriyor. Böyle iniş çıkış derken Özdere’ye vardık, burada durmayıp yola devam ederek Gümüldür’e varıyoruz. Yıldızın abisinin yazlığına geldik, yazlık dediğim konteynırdan yapılma ama büyük ve kullanışlı. Burada sadece yer kirası veriyorlar. Yıldızın abisi İzmir’e işe gitmiş, yengesi karşılıyor bizleri, annesi de orada elini öpüyoruz. Tanışma faslından sonra yenge yemeği yapmış sofrayı hazırlıyor. Nefis ev yemeği yiyoruz, ardından kahve, bir de üstüne çay böylede misafir ağırlanmaz ki. Yazlık sitenin yanında akuapark var, Yıldızın kızı Öykü de akuaparta olduğunu öğreniyoruz ama o kendi eğlencesinde olduğu için görüşemiyoruz.

Yazlığın maskotu, ileride büyüyünce Ninja Kaplumbağa olacakmış, çok hareketli yerinde durmuyor. Küçük yeşil su kaplumbağası masa üzerinde yürüyor

010720133052

Kendimizi fazla gevşetmeden evdekilerle vedalaşıp yola çıktık, yoksa mayışıp kalacağız burada. Ürkmez’e varınca Orhanlı yoluna sapıyoruz, Seferihisar yolu biraz uzun onun için Yeniorhanlı yolundan Menderes’e varıp burada İzban ile İzmir’e varmayı kararlaştırdık. Sora sora   Orhanlı yolunu bularak hafif rampalarla Karakoç kaplıcalarının ve eski Roma hamamlarının yanından geçerek Orhanlı ya varıyoruz. Yol kıyısında bazı yerlerde az miktarda sazlık görüyoruz, İrfan bize bu sazlıkların sıcak suyun dışarıya çıktığı yer olduğunu söylüyor. Yollar sakin ortalıkta kimseler yok, hava sıcak, insanlar kuytulardan çıkmıyor bu sıcakta. Yol kıyısında armut ağacı görünce bir kaç armut koparıp çantama koyuyorum. İlerde çeşmesi çok az akan ağaç altı gölgelik bir yerde mola vererek armutları yiyoruz. Böyle dinlene dinlene giderken öyle bir yere geliyorum ki yolu yokuş aşağı olduğunu görünce bisikletimi aşağıya bırakıyor ama bisiklet bir süre gidince duruyor. Bir anlam veremiyorum bu duruma, yolda insanı yanıltıyor. Meğer dağlara çıkıyoruz ama aşağı iniyormuş gibi gelince moralim bozuluyor. Bir de yakınlarda maden ocağına denk gelince yol da bozuluyor. Dev kamyonlar yolu mahvetmiş, asfalt yok olmuş, kendileri madenden çıkardıkları beyaz renkli toprak dökerek yol yapmışlar. Madenlere ormanın içinde çalışma ruhsatı verip ormanı hem mahvediyorlar hem de denetlenmediği için yolları bozuyorlar ve kimse de hesap soramıyor böyle işletmelere.

Neyse yolumuza devam edip Yeniköy’e varıyoruz, burada bakkaldan meyve suyu bisküvi ve atıştırmalık bir şeyler alıp yiyoruz. Camiye tuvalete gidince sokakta bir armut ağacı görüyorum, bir kaç armut koparıp İrfanla ikimiz yiyoruz, Yıldız yemiyor. Yeniköy’den yola çıkınca bisikletler gitmeye başlıyor, demek ki zirveye çıkıp inişe başlamışız.

1014959_10151664779814861_1501162893_o

Rampa aşağı olunca çabucak Menderese varıyoruz. Aşağıda Menderes ilçesinin evleri görünüyor.

010720133053

Menderes’e varınca kuru fasulyesi olan bir lokanta arıyoruz, bulunca da oturup kuru, pilav yiyerek karnımızı bir güzel doyurduk.

Üç Dengesiz Bisiklet dinleniyor. Güzel bir turu yapmanın tatlı yorgunluğunu bisikletlerimiz hissetmiyor ama bizim mutluluğumuzun ölçüsü yok. İyi ki tanıdım sizleri İrfan Özden  Yıldız Uyulgan , Dostlarım….

010720133051

Bu arada saat 20:00 yi geçtiğinden izban istasyonuna hareket ederek metroya biniyoruz. Burası ilk durak olması bisikletlerimizi rahatça yerleştirip biniyoruz. Ben ve Yıldız Halkapınar istasyonunda iniyoruz, İrfan Karşıyaka’da inecek. Dostça tekrar turlarda buluşma dileği ile vedalaşıyoruz. Birimiz Balçova, birimiz Bornova, birimiz Karşıyaka’ya dağılıyoruz. Halkapınar’da Yıldız ve ben inip o Bornova’ya ben de Alsancak sahil bisiklet yolundan Balçova ya evime varıyorum.

16 günlük Gökova bisiklet turum çok güzel geçti, dostlarımla buluşup hasret giderdim, yeni arkadaşlarla tanıştım, yeni yerler gördüm, yollar bana yeni şeyler öğretti. Yolda olmak güzel…

Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım

Umarım sizleri yazılarımla sıkmamışımdır.

Bu gün yaptığımız yol yaklaşık olarak 95 + 11 toplam 116 Kilometre civarı

Yaptığımız yolun haritaları aşağıda

Powered by Wikiloc

Powered by Wikiloc

Gökova Bisiklet Turu 1. Gün

16 Haziran 2013 Pazar

( Görme engelli arkadaşlar için betimleme yapılmıştır. )

Gökova bisiklet tur haritalı afişi. Bu afişi arkadaşım Gürcan Yılmaz çizerek hazırladı. Afiş başlığı İngilizce yazılmış. Gökova Fiestocht / Gökova Bicyle Tour 19 – 23 Haz./June 2013 Georganiseerd door: Muğla Fiest Vereniging. Solda Muğla Bisiklet Derneği logosu, Gökova haritası. Haritada Akyaka, Ören, Bodrum, Datça ve Marmaris işaretlenip gidilecek yol çizilmiş. Yolda bisiklete binen kişilerin resimleri.

Öne çıkmış olan görsel Gökova haritası

967318_10151530123299773_1011453730_o

Gökova Bisiklet Turuna  yıllardır katılmak istiyordum. Her seferinde ya misafirim geliyor yada bir işim çıkıyordu. Bu yıl ne olursa olsun gitmeyi planlıyordum. Ben bisikletimle yolda durmuşum, ön ve arka bagajlar yüklü, Güneş altında üzerim çıplak. Asfaltta yürüyen bir kaplumbağa.

1049081_10151661489619443_1666577997_o

Böyle etkinliklere kendi bisikletimle araçsız, bisiklet sürerek gitmek amaçlarımın arasında yer alır. Etkinlik açıldıktan sonra kaydımı yaptırıp katılım ücretini de yatırdıktan sonra rahatladım. Evdeki işlerimi yoluna koydum bir güzel. Bisikletimin bakımını yapıyorum, kaset dişli 7 ve 8 vites dişlileri aşınmış, 22.000 km geçti değişmesi gerekliydi, değiştirdim, arka göbeği yağladım. Kaset dişli sökme aparatı, yedek jant teli, akort anahtarı alıp malzeme çantama yerleştiriyorum. Sele boru içine kaset dişlisini tutacak demirli zincir ve yedek jant telleri 26 inç ve 28 inç bantlayıp yerleştiriyorum, ön bagajı takıyorum. Bisiklet hazır, sadece uyku tulumu, çadır, mat ve ön bagaj çantaları kalıyor, onları son güne bıraktım.

Ön tekerlekte dinamo var, buna şarj için elektronik devre hazırlıyorum.

270220132389

Elektronik devre hazır, Dinamodan gelen A. C. voltajı doğrultup D.C. voltaja dönüştürüyorum. Devreye 5 Volt çıkışı olan entegreyi de bağlayıp USB çıkışını da monte ederek teste hazırladım.

Tornavida, yan keski, kargaburun takım seti, elektronik adaptör, kumpas, lehim havyası resimde görünüyor.

120620132596

Bir de 6 Volt 4.5 A/h akü alıyorum. Aküyü elektronik adaptöre bağlıyorum. Çoklu USB şarj uçları olan seti de bağladım.

120620132597

Bisikleti ters çevirip test ediyorum elektronik adaptörü. Tekerlek dönmeye başlayınca cep telefonumu şarj etmeye başladı.

270220132393

Yolda giderken aküyü şarj edeceğim gece de aküden cep telefonunu şarj edeceğim. İstersem dinamodan cep telefonunu direk şarj edecek şekilde elektronik devreyi ona göre yapıyorum. Gökova ya pedallamak için Facebook ta etkinlik açıyorum. 8 kişi gelecek diye işaretliyor. Böyle etkinlik açtım mı biliyorum ki herkes gelmeyecek. Üç kişi var benle gelecek, haberleştiğim Hüseyin Dölçek Üçkuyular da oturuyor onunla planlamıştık. Ayvalık’tan Sadi abi. İkisi ile konuşup kararlaştırmıştım turu. 16 Haziran çarşamba günü atık kim gelirse bizle beraber gelebilirdi. Turu şöyle planlamıştım: 16 Haziran çarşamba Üçyol dan hareket edecektik. 1. gün Menderes Ahmetbeyli den Kuşadası’na varacak orada kamp kuracaktık. 2. gün Söke  Bafa gölü. Bafa gölünde kamp atacaktık. 3. gün Milas Yatağan Muğla’ya varacaktık. Ondan sonra 5 gün Gökova turu. Tur Marmaris te bitiyordu. İzmir e dönüşte aynı yoldan belki Seferihisar dan dönecektik. Ama Köyceğiz’i de görmek istiyordum. Bakalım bir varalım Marmaris e o zaman karar veririm. toplam 11  yada12 gün sürmesini planlamıştım.

Arkadaşım Yıldız Uyulgan beni telefonla arayıp İrfan Özden adlı dağcı bir arkadaş benimle gelmeyi istiyormuş, ben de gelebilir dedim. Yıldız gelmek istemiş ama işi çıktığından bizle gelemeyeceğini bildirdi. Sadi abi de arayıp gelemeyeceğini bildirdi, otobüsle gelecekmiş. Olsun 3 kişi yola çıkacaktık. İrfanı tanımıyordum, ilk önce facebook’ta arkadaş olduk. Yıldız’ın dediğine göre sıkı bir dağcıymış, bakalım bisiklette nasıl, göreceğiz. Yola çıkacağım günün akşamı bagaj çantalarını , ocak, tencere, çaydanlık, tava, cezve, ispirto, çatal, bıçak, kaşık, bardak, fincan, ne varsa çantaya yüklüyorum. Kahve değirmeninde 2 kere kahve çekiyorum, kahve olmazsa olmaz, kahvesiz bu tur çekilmez. Saklama kabına biber salçası, diğerine zeytin tanesi doldurup çantaya yerleştiriyorum. Uyku tulumu, mat, çadırı da bagajın arkasına bağlayıp bisikleti hazır hale getiriyorum. Yedek çamaşır, pantolon, tişört çorapları da unutmuyorum. Güzel bir uyku uyuduktan sonra sabah 07:00 de uyanıp kahvaltımı yapıyorum. Buzluktaki buzlu şişelerimi ve Eşimin hazırladığı Arnavut böreğini bagajlara yerleştiriyorum.

16 Haziran 2013 Pazar

Saat 08:00 de evden yola çıkıyorum. Üçkuyular’da Hüseyin ile buluşup Üçyol’a doğru yola çıkacağız. Hüseyin’i arıyorum telefonu çalıyor açan yok. 3-4 kere arıyorum cevap gelmeyince bende yola çıkıtım. İrfan beni arıyor telefonla, neredesin diyor ben de yarım saat sonra Üçyol’dayım diyorum, kahvede bekle beni deyip kahveyi tarif ediyorum. Adam saat 08:00 de Üçyol’a gelmiş, bravo yani böyle olunmalı. 08:30 a doğru Üçyol’da kahveye ulaşıyorum. Bakıyorum 2 kişi var, tanışıyoruz hemen. İkisi de dağcı , yol arkadaşım İrfan Özden ve Aytekin. Güzel insanlara benziyorlar. Aytekin’i gözüm bir yerden ısırıyor. Aytekin bizi uğurlamaya gelmiş. Birer çay içip sohbetten sonra Hüseyin’i tekrar arıyorum cevap yok. Herhalde bizi ekti , telefonu açmadığına göre vardır bir sebebi.

Neyse tanışıp kaynaştık, rotamızı tekrar gözden geçirip iyice kararlaştırdıktan sonra yola çıkıyoruz, Aytekin arkamızdan su döküp yolcu ediyor. Ne güzel hiç bir turda arkamdan kimse su dökmemişti, sağ olasın Aytekin kardeş. Karabağlar ve Gaziemir’in sıkıcı araç trafiğinden bunalarak hızla geçip Menderese varıyoruz. Merkezde  her zaman çay içtiğimiz Belediyenin çay bahçesinde ilk molamızı veriyoruz. Soda ve çaylarımızı içerek birbirimizi iyice tanımak için sohbet ediyoruz. İrfan sıkı bir dağcı, 25 yıl dağcılık yapmış. Ayrıca atlet olarak koşmuş, maratoncu. Bacakları gelişmiş bisiklette bu yüzden sıkıntı yaşamıyor. Emekli olmuş benim gibi, zamanla işi yok, Türkiye’nin bütün dağlarına tırmanmış. Yolları , patikaları ezbere biliyor, yürüyüşlerde rehberlik yapıyor ara sıra.

Moladan sonra yola çıkıyoruz sohbet ede ede gidiyoruz. Bir ara bakıyoruz ki Tahtalı barajı solumuzda kaldığını fark ediyoruz. Biz buradan gitmeyecektik. Sohbet ederken kavşaktan sola dönecektik, kaçırmışız. Olsun geri dönüp yola devam ediyoruz. Buralarda resim çekmiyorum, ilginç bir yer yok. Ahmetbeyli’ye doğru tatlı bir iniş yaparken bisikletimden bir şey fırlayıp İrfan’ın bisikletine doğru gittiğini duyuyoruz, ama ne olduğunu göremedik, benim ön lastikten fıs sesi gelmeye başlıyor, durup bakıyorum dış lastiğin yanağından fıs sesini buluyorum. Lastiğin yanağında 3 mm delik var, lastiği söküp iç lastiği yamıyorum, dış lastiğe de içten  bir   yama yapıyorum. Yola bakıp neyin üzerinden geçmişim diye bakınıp bir bira kapağı görüyoruz, lastik üzerinden geçerken dik gelip bir çentik atmış.

Ahmetbeyli de kahvede   yemek  molası   veriyoruz. Börekleri çıkarıp afiyetle yiyoruz, bir de çaylarımızı içip arkasında kahve söylüyoruz. Bu arada Hüseyin beni arıyor, neredesiniz diyor. Biz Ahmetbeyli’ye vardık diyorum, sen neredesin be kardeşim sabahtan beri arıyorum telefonunu açmıyorsun. Dün Gündoğdu’ya gitmiş sabaha karşı 03 te  yatmış, telefon sessizde, anca uyanmış, şimdi yola çıkacakmış. Biz yavaş gideriz Kuşadası’nda yetişirsin bize deyip yavaştan yola tam çıkacakken bu sefer İrfan’ın arka lastiği  inmiş, kontrol ediyoruz ki iki tane cam batmış, hemen lastiği söküp onarıyoruz. Şişirdikten sonra Ahmetbeyli rampalarına sardık bisikletlerimizi, yavaş yavaş çıkıp hızla iniyoruz. Hava iyice ısındı, bol su tüketiyoruz. Rampalar 6 tane, buradan sonra Küçük Menderes ovasına düzlüğe iniyoruz. Bir süre sonra rampa yine başlıyor, bu rampada yangın ekibi var. Burada su molası veriyoruz, orman ekibiyle sohbet edip sularımızı dolduruyoruz. Kuşadası’na vardıktan sonra Hüseyin bize yetişiyor, şehir merkezine sahile iniyoruz. Limanda Gezi parkı  platformu oluşturmuşlar, bize burada çadırlarınızı kurun diyorlar ama yolumuz uzun ve uyumamız gerektiğini belirtip nazikçe isteklerini reddediyoruz.

Kalacak yer konusunda Hüseyin’in  tanıdığı arkadaşları yeni bir yazlık aldığını ve evde tadilat olduğundan boş olduğu burada kalabiliriz diyor ve arkadaşını arayıp onaylatıyor. Kalacak yere varıyoruz. Burası Söke yolu kavşağından 2 km ileride. Yazlık ev site içinde güvenli. Arkadaşı bize akşam yemeği hazırlamış, biz de gelirken  3 tane yarım tavuk almıştık Kuşadası’ndan onu da masaya koyup hep beraber akşam yemeğini yiyoruz. Kahvemizi çayımızı içtikten sonra tadilat yapılan evde elektrik işi olduğunu söylüyorlar, bende elektik işini yaparız deyip nereye ne yapılacağını öğrenip ona göre malzeme alırız dedim. Gece yatıp dinleniyoruz. Böylece 1. günü bitiriyoruz.

Bu gün yaptığımız yol haritası ,  106 km yol yapmışız

Powered by Wikiloc